KÜ Fener 3. Say› / Haziran 2008 Koç Üniversitesi Araflt›rma Dergisi Kapak Hikayesi Resimde Koç Üniversitesi’nin Optik Mikrosistemler Laboratuvarı arafltırmacıları tarafından Temiz Oda'da mikro-üretim süreçleri ile Silikon pul üzerinde üretilen MikroElektro-Mekanik (MEMS) aygıtlar görülmektedir. Üretilen aygıtların bazıları ve kullanım amaçları flu flekilde sıralanabilir: MEMS tarayıcılar (mini-projektörlerde kullanılmaktadır), MEMS da¤ıtım ızgarası (kompakt tayf-ölçer uygulamaları için kullanılmaktadır) ve MEMS kızak yapıları (mikro-mercek dizinleri ile tümlefltirilerek yüksek çözünürlük ile endoskopik lazer kamera sistemi için kullanılmaktadır). 2 TÜS‹AD-Koç Üniversitesi Ekonomik Araflt›rma Forumu 2007 Faaliyetleri 24 7 Internet Üzerinden 3BTV: Gelecek Üç Boyutlu Olacak 27 Bose-Einstein Yo¤uflmas› ile Kuantum Opt‹k 30 Koç-IBM Tedarik Zinciri Araflt›rma Merkezi 34 35 36 37 38 39 Ö¤retim Üyelerimizin Y›l ‹çerisinde Ald›klar› Ödüller 10 16 18 21 Türkiye’de Erken Çocukluk Geliflim Ekolojileri (TEÇGE) Çal›flmas› Koç Üniversitesi’nde Hizmetleri Konu Alan Araflt›rmalar: Disiplinleraras› Bir Bak›fl Mikro-Nano Elektro-Mekanik ve Optik Sistemler De¤iflen Dünyada Türk Politikas› Mevlana’da ‹lahi Aflk Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Üyeleri Koç Üniversitesi’nin Profili Koç Üniversitesi’ndeki Yüksek Lisans ve Doktora Programlar› Araflt›rma Fonlar› Araflt›rma Haberleri ‹çindekiler ‹çindekiler KOÇ ÜN‹VERS‹TES‹ ADINA SAH‹B‹ Attila Aflkar, Rektör GENEL YAYIN YÖNETMEN‹ Yaman Arkun YAYIN KURULU Zeynep Aycan Fikri Karaesmen Serpil Say›n Alphan Sennaro¤lu ED‹TÖR Enis Demirba¤ GÖRSEL YÖNETMEN Figen Koç YAPIM Demirba¤ Yay›n ve Tasar›m Akkavak Sk. Hac› Ömer Apt. No: 6/3 Teflvikiye, ‹stanbul Tel: 0212 291 55 53 enis@demirbag.net OFSET HAZIRLIK VE BASKI Gezegen Tan›t›m Yeflilce Mh. Ulubafl Cd. No: 54 Ka¤ıthane, ‹stanbul Tel: 0212 325 71 25 pbx info@gezegengrafik.com KOÇ ÜN‹VERS‹TES‹ Rumelifeneri Yolu 34450 Sar›yer, ‹stanbul Tel: 0212 338 1000 www.ku.edu.tr yarkun@ku.edu.tr Koç Üniversitesi'nin araflt›rma misyonu, evrensel bilginin s›n›rlar›n› geniflletmek, Türkiye'de ve tüm dünyada entellektüel, teknolojik, ekonomik ve sosyal geliflimlere katk›da bulunmakt›r. Geçti¤imiz y›l süresince, Koç Üniversitesi, bu misyonu gerçeklefltirmeye yönelik, araflt›rma alan›nda çok yönlü ilerlemeler kaydetmifltir. Fener'in üçüncü say›s›nda araflt›rma ile ilgili heyecan verici bu geliflmelerden baz›lar›n› sizlerle paylaflmak istedik. Üniversitemiz ile benzer e¤itim programlar›na sahip Türk üniversiteleri içerisinde, Koç Üniversitesi, At›f ‹ndeksleri taraf›ndan taranan dergilerde, ö¤retim üyesi bafl›na yay›n s›ralamas›nda, ilk üç içerisinde yer almaya devam etmektedir. TÜB‹TAK (Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araflt›rma Kurumu) taraf›ndan fonlanan araflt›rma projelerinde en yüksek baflar› oran›n› üniversitemiz elde etmifltir. D›fl kaynakl› araflt›rma fonlar›m›z %33 oran›nda artarak, 12 milyon YTL seviyesine ulaflm›flt›r. Koç Üniversitesi - Tedarik Zinciri Araflt›rma Merkezi kurmak üzere - IBM Uluslararas› Üniversite Araflt›rma Destek Ödülü’nü alan ilk Türk üniversitesi olmufltur. En sayg›n ulusal ve uluslararas› ödülleri almak, seçkin ö¤retim üyelerimiz için bir KÜ gelene¤i halini alm›flt›r. Ö¤retim üyelerinin, y›l içerisinde ald›klar› ödül ve onur listesini gördü¤ünüzde, bu y›l›n bir istisna olmad›¤›n› fark edeceksiniz. 16 Yüksek Lisans ve 10 Doktora Program›m›z ile lisans/doktora ö¤renci say›m›z 400’e ulaflm›flt›r. Fener’in bu üçüncü say›s›nda dokuz makale yer almaktad›r. Bu makalelerde, ekonomi, kuantum optik, 3BTV, optik mikro-sistemler, erken çocukluk geliflimi, Mevlana Celaleddin Rumi, Türk politikas›, KÜ hizmet araflt›rmalar› ve KoçIBM Tedarik Zinciri Araflt›rma Merkezi gibi çok çeflitli konulara de¤inilmektedir. Koç Üniversitesi bünyesinde devam etmekte olan bilimsel ve sosyal alanlarda katma de¤eri olan disiplinleraras› araflt›rmalar›n ortaya ç›kart›larak sizlerle paylafl›lmas› hedeflenmektedir. KÜ Fener sizlere ayn› zamanda araflt›rma alan›nda baz› önemli haberler duyurmaya devam etmektedir. Örne¤in, Avrupa Komisyonu taraf›ndan fonlanan araflt›rma projelerinin denetim ve yönetimini üstlenecek Avrupa Birli¤i Projeleri Yönetim Ofisi’ni faaliyete geçirdik. Bununla beraber, ileride akademik kariyer yapmay› hedefleyen nitelikli adaylar›n geliflimine destek amaçl› Doktora Sonras› Araflt›rma Destek Program›’n› bafllatt›k. 2008 Yaz Dönemi’nde, Türk ve yabanc› üniversitelerden toplam 49 ö¤rencinin kat›l›m› ile Lisans Ö¤rencileri için Yaz Araflt›rma Program› ad› alt›nda yeni bir program bafllat›yoruz. Bu program, 2004 y›l›ndan bu yana baflar›l› ile yürütülen, Liseli Ö¤renciler için Yaz Araflt›rma Program›’n›n lisans ö¤rencilerine uyarlanm›fl bir versiyonudur. Bu say›da, tüm bu programlar hakk›nda detayl› bilgilere ulaflabileceksiniz. KU Fener’i keyifle okuman›z› ve bizlere yorumlar›n›z ile katk›da bulunman›z› dilerim. Yaman Arkun Rektör Yard›mc›s› 1 TÜS‹AD-Koç Üniversitesi Ekonomik Araflt›rma Forumu 2007 Faaliyetleri TÜS‹AD-KÜ Ekonomik Araflt›rma Forumu (EAF), Türkiye'nin sürdürülebilir bir büyüme ortam›nda dengeli bir flekilde kalk›nmas›na katk›da bulunacak k›sa ve uzun vadeli ekonomi politikalar› alan›nda bilimsel bir araflt›rma platformu olmay› hedeflemektedir. Kamil Y›lmaz > Ekonomi E konomik Araflt›rma Forumu, TÜS‹AD ve Koç Üniversitesi’nin ortak giriflimleriyle 2004 y›l›nda kurulmufltur. EAF’›n temel hedefi sürdürülebilir büyümeyi sa¤layacak ekonomi politikalar›n›n gelifltirilmesi konusunda araflt›rma faaliyetleri yürütmektir. EAF, düzenledi¤i genifl kat›l›ml› konferans, seminer ve çal›fltay gibi toplant›lar arac›l›¤›yla bu araflt›rmalar›n bulgular›n› kamuoyuyla paylaflarak, Türkiye’deki ekonomi politikas›n›n tasar›m ve uygulama süreçlerine katk›da bulunmay› hedeflemektedir. Bu toplant›larda Türkiye’de ve dünyada ekonomi gündeminde öncelik arz eden konular alan›nda önde gelen isimler taraf›ndan ele al›nmaktad›r. EAF bu toplant›larla kamu, özel kesim ve akademi dünyas›ndan araflt›rmac›lar› biraraya getirerek Türkiye’de makroekonomik istikrar›n sürdürülebilmesine katk›da bulunacak politika önerileri gelifltirmeyi hedeflemektedir. Bu yaz›mda, EAF’›n 2007 y›l›nda yürüttü¤ü araflt›rma projelerinin sonuçlar›n› ve konferanslarda gerçeklefltirilen tart›flmalar› ve ulafl›lan sonuçlar› özetlemeye çal›flaca¤›m. 2007’nin ilk konferans›nda EAF, Türkiye ekonomisinin k›sa ve orta vadedeki hareketlerini anlamak için büyük öneme sahip olan potansiyel üretim ve ç›kt› a盤›n› gündemine ald›. Küresel ekonomide beklentilerin durgunlukla ›s›nma aras›nda gidip geldi¤i, Türkiye’de ise 2006’n›n ikinci yar›s›ndan itibaren enflasyonda gözlenen yükselme e¤ilimine katk›da bulunan etkenlerin tart›fl›ld›¤› bir ortamda gerçeklefltirilen konferans›n aç›l›fl konuflmalar›n› TÜS‹AD Yüksek ‹stiflare Konseyi Baflkanl›k Divan› Üyesi Zekeriya Y›ld›r›m ve Devlet Planlama Teflkilat› Müsteflar› Ahmet T›kt›k yapt›. Konferansta, Türkiye’deki potansiyel üretim ölçme çal›flmalar›na önemli bir katk›da bulunan “Üretim Fonksiyonu Yaklafl›m›na Vurguyla Potansiyel Ç›kt› A盤› Tahmin Etme Yöntemleri ve Yap›sal ‹flsizlik Ö¤esi: Literatür De¤erlendirmesi ve Türkiye Örne¤i” bafll›kl› araflt›rma projesi sunuldu. BDDK Strateji Gelifltirme Dairesi Bankac›l›k Bafluzman› Yasemin Türker Kaya ve TÜS‹AD Ankara Temsilcisi Ali Zafer Yavan taraf›ndan haz›rlanan çal›flman›n amac›, Türkiye ekonomisi için potansiyel ç›kt› ölçütünü alternatif modeller kullanarak tahmin etmek, elde edilen sonuçlar› karfl›laflt›rmal› analize tabi tutarken, özellikle yap›sal iflsizlik ile potansiyel ç›kt› aras›ndaki iliflkiyi ortaya ç›karmakt›. Potansiyel ç›kt› ölçütünü hesaplamak için neo-klasik üretim fonksiyonu ölçümüne dayanan yöntemler ile filtre tabanl› yöntemlerin kullan›ld›¤› çal›flman›n bulgular›na göre, potansiyel ç›kt› ölçümü için üretim fonksiyonu yaklafl›m› di¤er yaklafl›mlara göre daha baflar›l› bir yöntem olarak öne ç›kmaktad›r. Ancak kullan›lan alternatif yöntemlerin hepsinde de, belli devrelerde benzer tepkilerin elde edilmifl olmas›, ve özellikle 2004 sonras›nda potansiyel a盤›n genellikle pozitif olmas›, yaklafl›mlar›n homojen sonuç vermesi aç›s›ndan olumlu de¤erlendirilmektedir. Son olarak yazarlar, yap›sal iflsizlik ölçüm yöntemlerini kullanarak gelifltirdikleri Türkiye için denge ifl gücü tahminleriyle, ülkemizde potansiyel reel üretim fonksiyonu tahmini alan›na özgün bir katk› yapm›fllard›r. Raporun sunulmas›n›n ard›ndan yapt›¤› konuflmada iki çal›flmas›n› özetleyen IMF Araflt›rma Dairesi Bölüm Baflkan Yard›mc›s› Douglas Laxton, günümüzde potansiyel üretim ölçümü konusundaki çal›flmalar›n say›ca ve teknik kapasite olarak h›zla 2 artt›¤›n›, sanayileflmifl ülkelerin yan› s›ra birçok yükselen pazar ekonomisinde de bu tür çal›flmalar›n h›zla ilerledi¤ini saptayarak konuflmas›na bafllad›. Laxton, yapt›klar› çal›flmalarda, potansiyel üretim ölçümüne genel yaklafl›mlar›n›n Bayesyen tekniklerle birlikte kullan›lan tam kapsaml› bir makro model kurmak ve bu model çerçevesinde de¤iflik karakterdeki floklar›n ekonomiye etkilerini ölçmek oldu¤unu belirtti. 22 Temmuz 2007 seçimleri sonras›nda kurulan AKP hükümetinin, bir öncekinin devam› olmas›na karfl›n Ekim ay›na kadar ekonomi politikalar› konusunda çok yavafl ve isteksiz davranmas› bütün yorumcular›n dikkatini çeken bir geliflmeydi. Böyle bir ortamda, EAF olarak, sürdürülebilir büyüme için zorunluluk arzeden yap›sal reformlar ve bu reformlar›n orta ve uzun vadeli etkilerini tart›flmaya açmak suretiyle kamuoyunda özellikle mikroekonomik yap›sal reformlar›n uygulanmas›nda hâlihaz›rda önemli bir gecikme oldu¤unu, bu alanda daha fazla gecikmenin Türkiye için maliyetinin yüksek olaca¤›n› vurgulamak istedik. 4 Ekim 2007’de ‹stanbul’da düzenledi¤imiz “Dünya Piyasalar›ndaki Son Geliflmeler Ifl›¤›nda Makro ve Reel Sektör Politikalar›” bafll›kl› konferansa konuflmac› olarak kat›lan de¤erli uzmanlardan kendi alanlar›nda gördükleri önemli politika eksikliklerini ele almalar›n› rica ettik. Yap› Kredi Yat›r›m Baflekonomisti ve Koç Üniversitesi Ö¤retim Üyesi Cevdet Akçay, makroekonomik istikrar›n sürdürülebilmesinde kurumlar›n kalitesi ve siyasi istikrar›n önemine vurgu yapt›. Akçay, mali sektördeki vergilerin düflürülmesi ve asgari ücret uygulamas›n›n kald›r›lmas›n›n tart›fl›lmas› gerekti¤ini ileri sürerken cari a盤›n halen üzerinde durulmas› gereken bir problem olmaya devam etti¤ini belirtti. ‹fl Yat›r›m Araflt›rma Direktörü Serhat Gürleyen ise, yap›sal sorunlar›n Türkiye’nin ihracata dayal› bir büyüme modeline geçmesini zorlaflt›rd›¤›n›n alt›n› çizerken, seçim öncesi dönemde gözledi¤imiz mali disiplindeki bozulman›n geçici oldu¤unu ve kamu borçlanma gere¤inin azalmas› ile özel sektör yat›r›mlar›n›n artmas› sonucu ekonominin büyümeye devam etti¤ini söyledi. K›sa vadede yeni bir kur floku ihtimalinin düflük oldu¤unu belirten Bahçehir Üniversitesi Ö¤retim Üyesi Seyfettin Gürsel ise, yap›sal reformlar gerçeklefltirilmeden büyümenin tekrar % 6 seviyelerine çekilmesinin mümkün olmad›¤›n› vurgulad›. Konferans›n “Reel Sektör” konulu ikinci oturumunun ilk sunumunu gerçeklefltiren TEPAV Dan›flma Kurulu Üyesi Hasan Ersel, 60. Hükümet Program›’n› ele ald›¤› konuflmas›nda reformlar için bafllang›ç koflullar›n›n varoldu¤unu, ancak mikro reformlar›n getirilerinin uzun vadeli olaca¤›n› ve maliyet-kazanç aç›s›ndan de¤erlendirildi¤inde Hükümet Program›’n›n bundan sonra yap›lacak reformlar konusunda belirsizlikler tafl›d›¤›n› vurgulad›. Ersel’in ard›ndan söz alan ODTÜ Ö¤retim Üyesi Erol Taymaz, konuflmas›nda, düflük ve orta teknoloji sektörlerinin paylar›n›n yüksek olmas›n›n sorun yaratt›¤›n› ve s›nai yap›da yüksek teknoloji sektörlerine do¤ru bir dönüflüm yaflanmas› gerekti¤ini belirtti. Taymaz, d›fl ticaret yap›s›nda ihracat›n milli gelir içindeki pay›n›n 2001’den beri artmad›¤›n›n alt›n› çizerek, bunun tekstil ve dayan›kl› tüketim mallar› gibi baz› alt sektörlerde d›fl ticaret hadlerini olumsuz bir flekilde etkiledi¤ini ve uzun dönemde Ayhan Köse, Ercan Kumcu ihracat›n sürdürülebilirli¤i aç›s›ndan sorun olabilece¤ini belirtti. Taymaz konuflmas›n›n sonunda, Seyfettin Gürsel’in de de¤indi¤i gibi, en önemli sorunlardan biri olarak istihdam sorununa iflaret etti ve sanayi, teknoloji ve ifl gücü piyasas› politikalar›nda çözüme yönelik önceliklerin belirlenmesi gerekti¤ini vurgulad›. Konferans›n son konuflmac›s›, Sabanc› Üniversitesi Ö¤retim Üyesi ‹zak Atiyas sunumunda flebeke sektörlerde reformun en önemli aya¤› olarak serbestleflmeye de¤indi. Atiyas ayr›ca, düzenleyici kurumlar taraf›ndan bu sektörlerde gerçeklefltirilen reformlar›n sürdürülebilirlik aç›s›ndan hükümet düzeyinde sahiplenilmesinin kilit önem tafl›d›¤›n› belirtti. Atiyas, rekabet otoritesinin ABD’de ve AB’de oldu¤u gibi ekonomik analiz kapasitesinin art›r›lmas› gerekti¤inin alt›n› çizerek sözlerini bitirdi. 4 Ekim’de düzenledi¤imiz Türkiye ekonomisi odakl› konferanstan sonra, EAF olarak ABD ve di¤er geliflmifl ülkeleri etkisi alt›na alan mali krizin dünya ekonomisi üzerindeki olas› etkilerini ve özellikle de ciddi bir tehdit olarak gördü¤ümüz ekonomik durgunluk konusunu mercek alt›na ald›k. Bu amaca yönelik olarak, 2 Kas›m’da ‹stanbul’da “ABD Ekonomisi ve Dünya: Yükselen Piyasalar›n Rolü” bafll›kl› bir konferans düzenledik. Son dönemde uluslararas› ekonomi ve finans çevrelerinde önemli bir tart›flma bafll›¤› haline gelen “ayr›flma” (decoupling) konusunun tart›fl›ld›¤› konferans›n ana tema konuflmas›n› IMF Araflt›rma Bölümü’nden Ayhan Köse gerçeklefltirdi. Ayhan Köse, konuflmas›nda “ayr›flma” temas› tart›flmalar›nda herhangi bir tarafta yer almadan, IMF bünyesinde yap›lan çeflitli çal›flmalar›n sonuçlar›na de¤inerek, tart›flma hakk›nda bilgi verdi. Köse, eski bir söyleme referansla “ABD ekonomisi hapfl›rsa ne olur?” sorusunu temel ald› ve geçmiflten farkl› olarak bugün bu soruya nas›l cevap vermek gerekti¤i üzerinde durdu. Köse’nin temel tezine göre “ABD ekonomisi hapfl›rsa, dünyan›n geri 3 kalan›n›n grip olaca¤›” öngörüsü halen geçerlili¤ini sürdürüyor ve ABD ekonomisi hiç kuflkusuz global ekonomi içinde temel aktör olmaya devam ediyor. Köse’nin öne ç›kard›¤› bir di¤er nokta ise ABD’nin di¤er ekonomilerle ticaret ve finans kanal›ndan ba¤l›l›¤›. Köse’ye göre ABD’nin ticaret kanal›ndan ba¤l›l›¤› son 20 y›ld›r birçok ülke aç›s›ndan eskisine oranla daha az önemliyken, finansal kanaldan ba¤l›l›¤› ise giderek daha fazla önem kazan›yor. Köse’nin konuflmas›n›n ard›ndan “ayr›flma” tart›flmalar›n› Türkiye aç›s›ndan de¤erlendiren Bilgi Üniversitesi’nden Ercan Kumcu’ya göre, “ayr›flma” tezinin arkas›nda “bunun gerçekleflmesine dönük bir beklenti” yat›yor. Kumcu bu tart›flmada “ayr›flma” tezinin karfl›s›nda oldu¤unu aç›kça dile getirirken, aksine ABD ekonomisi ile di¤er ekonomiler aras›ndaki etkileflim gücünün daha da artt›¤›n› savundu. Kumcu’nun tezine göre önemli olan nokta, ekonomilerin birbirini etkileyen kanallar›n›n ne kadar aç›k oldu¤udur. Ercan Kumcu’nun konuflmas›n›n ard›ndan yap›lan panel oturumunda uluslararas› ekonomik geliflmeler ve bunlar›n Türkiye’ye olas› yans›malar› konusunu ele al›nd›. Panel’de konuflan Bear Stearns k›demli ekonomisti Tim Ash, öncelikle Orta ve Do¤u Avrupa ülkelerine de¤inerek, yap›sal dönüflümlerde ilerleme kaydetmifl, dalgalanmalara karfl› geçmifle oranla daha Profesör Dani Rodrik esnek hareket edebilen, teknik olarak ortam›n olumlu oldu¤u bu ülkelerin ABD’den daha çok AB’ye ba¤›ml› hale geldiklerini belirtti. Ash’in tezine göre, geliflmekte olan ülkeler ABD ekonomisinden gelecek olumsuz etkilere karfl› daha esnek hareket edebilirken bunun bir “ayr›flma” oldu¤unu söylemek henüz mümkün görünmüyor. Ash’in ard›ndan söz alan TCMB Araflt›rma ve Para Politikas› Genel Müdür Yard›mc›s› Hakan Kara, konuflmas›n› TCMB taraf›ndan yay›mlanan son Enflasyon Raporu çerçevesinde 4 flekillendirdi. Kara, TCMB’nin yay›mlad›¤› rapora paralel olarak 13 Eylül’de al›nan ve piyasa taraf›ndan sürpriz olarak nitelenen faiz indirimi karar›nda gevfleme gösteren hizmet fiyatlar›n›n yan› s›ra küresel piyasalardaki geliflmelerin kredi koflullar›n› s›k›flt›rarak iç talepte canlanma ihtimalini azaltaca¤› beklentisinin de etkili oldu¤unu belirtti. Konuflmas›n›n sonunda para politikas›nda iletiflimin önemine vurgu yapan Kara, Türkiye’de bunun göreli olarak çok da sa¤l›kl› yürümedi¤ine iflaret ederek enflasyon hedeflemesine dönük as›l sorulmas› gereken sorunun “hedefe yak›n bir enflasyon için politika duruflu ne olmal›d›r?” olmas› gerekti¤ini belirtti. Son konuflmac›, Global Source Türkiye Ekonomisti ve Koç Üniversitesi Ö¤retim Üyesi Murat Üçer konuflmas›nda iç talep kaynakl› büyüyen ve son dönemde sermaye girifllerinin yo¤unlaflt›¤› bir ekonomi olarak Türkiye’nin d›fl dünya ile olan ba¤›n›n ticaretten çok finansal taraftan kaynakland›¤›n›n alt›n› çizdi. Üçer, ayr›ca Türkiye’nin k›r›lganl›klar› azalm›fl, normal bir ekonomi olma yolunda oldu¤una dikkat çekerken, art›k Türkiye’nin kriz tan›m›n›n döviz krizi olmaktan daha çok düflük büyüme oldu¤unu belirtti. 2007 y›l›nda düzenledi¤imiz son konferans›n konusu, “Uluslararas› Uygulamalar Ifl›¤›nda Türkiye için Sanayi Stratejisi Aray›fl›” idi. Konferans›n ana tema konuflmas› Harvard Üniversitesi, John F. Kennedy Kamu Yönetimi Okulu'ndan, sanayi politikas› alan›nda dünyan›n say›l› iktisatç›lar›ndan biri olan Profesör Dani Rodrik taraf›ndan gerçeklefltirildi. Rodrik konuflmas›nda, dünyadaki sanayi politikas› deneyimini tart›flman›n yan› s›ra Türkiye’nin sanayi politikas› tasar›m› ve uygulamas›yla ilgili önemli ipuçlar› verdi. Konuflmas›na, son 1520 y›lda baflar›l› olan ülkelerin asl›nda iyi sanayi politikas› uygulayan ülkeler oldu¤una, sadece serbest piyasa iflleyifline b›rak›lan ekonomilerin yüksek büyüme sa¤layamad›¤›na de¤inerek bafllayan Profesör Rodrik büyüme sürecinde baflar›n›n s›rr›n›n teflhisi do¤ru koymak, öncelikleri do¤ru belirlemekte yatt›¤›n› vurgulad›. Çok önemli buldu¤um bu konuflmay› Profesör Rodrik’in aff›na s›¤›narak burada k›saca özetlemeye çal›flaca¤›m. Türkiye’nin kifli bafl›na milli gelirini 100’e eflitledi¤imiz zaman, ekonomik olarak faal nüfus bafl›na verimlilik sanayide 500 rakam›na ulaflarak en yüksek verimlili¤i gösterirken, bu rakam tar›mda 100, hizmetlerde 400 olarak gerçekleflmektedir. Sanayi ve hizmet sektörleriyle tar›m aras›ndaki verimlilik uçurumu, Türkiye genelinde ifl gücü verimlili¤ini art›rmak için do¤ru politikan›n, ekonomik aç›dan faal olan ifl gücünün hizmet ve sanayi ile iliflkili sektörlere aktar›lmas› olaca¤›n› göstermektedir. Bu da ancak yap›sal de¤iflim ile mümkündür. Profesör Rodrik’in yapm›fl oldu¤u hesaplara göre, 2001-2005 y›llar› aras›nda ortaya ç›kan 5 milyon kiflilik ek ifl gücü arz› sanayi sektöründe istihdam edilebilseydi, hiç AR-GE, hiç inovasyon yap›lmaks›z›n sadece kapasite ve istihdam art›fl› ile kifli bafl›na ek milli gelir art›fl› neredeyse % 20 civar›nda olacakt›. Bu durum yap›sal dönüflümün ne kadar kuvvetli bir itici güç olabilece¤inin kan›t›d›r. Neden sanayi sorusunun ard›ndan Profesör Rodrik’in üzerinde durdu¤u ikinci soru, neden özellikle sanayi destek ve teflvik politikalar›na ihtiyaç duyuldu¤u idi. Klasik neo-liberal düflünce tarz›na göre bir sanayi politikas›na gerek yoktur, çünkü yüksek h›zla sanayileflmek için piyasalar› serbestlefltirirsiniz ve de piyasay› destekleyen kurumlar›n iyileflmesini sa¤lars›n›z. Teflvik ise devlet müdahalesidir ve de pratikte yolsuzluk ve istismara yol açt›¤› için daha büyük sorunlara neden olur; dolay›s›yla gerek yoktur. Rodrik’in bu görüfle karfl› ç›kmas›n›n nedeni teorik aç›klamalar›n yan› s›ra ampirik bulgular yani yak›n geçmiflteki tecrübelerdir. Öncelikle piyasay› destekleyen kurumlar›n iyi çal›flmas› ile sanayi sektörünün performans› aras›ndaki iliflki oldukça zay›ft›r. Türkiye ile OECD ülkeleri aras›ndaki farka bakarak Türkiye’de kurumlar bu kadar kötü çal›fl›rken sanayi nas›l iyi olsun diyebilirsiniz. Ancak sanayinin iyi çal›flt›¤› ve Türkiye’nin uluslararas› rekabette en çok bafl›n› a¤r›tan iki ülke olan Çin ve Hindistan’a bakt›¤›n›z zaman ikisi de Türkiye’nin ilerisinde de¤ildir. Rodrik’e göre sanayi politikas›, klasik sanayi politikas›n›n yapt›¤› gibi sadece öncelikleri ve müdahale araçlar›n› belirlemek demek de¤il, kamu ile özel sektör aras›nda iflbirli¤i mekanizmalar›n›n kurulmas› ve iflletilmesi fleklinde bir diyalog sürecidir. Bu çok önemlidir, çünkü kamu, öncelikleri ve politika araçlar›n› belirlemek için yeterli bilgiye sahip de¤ildir; bu bilgiye özel sektör iflbirli¤iyle ulafl›r. Özel sektörün ise kendisine kulak verecek ve t›kan›kl›klara h›zl› çözüm getirecek bir kamuya ihtiyac› vard›r. ‹kinci önemli konu, sanayi politikas›n›n özel sektörün kârl›l›¤›n› gözetmek kadar kendi ayaklar› üzerinde durabilecek ve duramayacak iflletmeleri ay›rt etmesi gerekti¤idir. Bunun için piyasa disiplini veya benzer disiplin uygulay›c› yöntemlere ihtiyaç vard›r. Sübvansiyon, teflvik gibi uygulamalar geçici olarak uygulanmal›d›r. Örne¤in ilgili mevzuat otomatik olarak süresi dolacak bir flekilde haz›rlanabilir. Ayr›ca, devlet, teflvikleri yat›r›m, kapasite gibi taahhütler karfl›l›¤›nda vermelidir. Burada önemli olan hangi sektörlerin ayakta kalaca¤›na dair devletin do¤ru karar vermifl olmas›n› beklemek de¤il, yanl›fl yapm›flsa da ayakta kalamayan yat›r›mlar›n/sektörlerin tasfiye edilebilmesidir. Üzerinde durulmas› gereken ikinci önemli nokta ise, bir çeflit sanayi politikas› uygulam›fl Do¤u Asya ve Güneydo¤u Asya ülkeleri ile Çin’e karfl›l›k, neo-liberal anlay›fl› uygulamaya çal›flan Latin Amerika ülkelerinin baflar›s›z olmufl olmalar›d›r. 1980 öncesi ithal ikameci dönemde ifl gücü verimlili¤ini art›rmakta çok da baflar›s›z olmayan Güney Amerika ülkeleri, makrekonomik istikrars›zl›¤› atlat›p büyümeye geçtikleri 1990’l› y›llarda neo-liberal politikalarla ifl gücü verimlili¤ini art›rmay› baflaramam›fllard›r. Üçüncü önemli konu da sanayi politikas›n›n önceliklerinin belirlenmesidir. Dönemin en önemli k›s›tlar›n› iyi teflhis edebilmek, onlar›n üzerine gitmek gereklidir. Örne¤in görüyoruz ki Türkiye’de imalat sanayisinde sektöre girifl ç›k›fllar kolayd›r, yani öncelik bu de¤ildir. Oysaki mevcut flirketlerin büyümesi önündeki engeller önemli bir sorundur. Yani öncelik verimli flirketlerin neden büyümemekte oldu¤una dair teflhislerde bulunabilmek; bunun faizlerden mi, istihdam düzenlemelerinden mi, kârl›l›¤›n yetersizli¤inden mi kaynakland›¤›n› iyi teflhis etmektir. Do¤u Asya kaplanlar›, kredi sübvansiyonlar›, vergi indirimleri, yo¤un ihracat teflvikleri içeren bir sanayi politikas› uygulam›fllar, ve 1960’lar›n bafllar›ndan itibaren çok yüksek büyüme oranlar› yakalam›fllard›r. Güneydo¤u Asya ülkeleri, daha çok do¤rudan yabanc› yat›r›m›n sübvansiyonu ve serbest ticaret bölgeleri üzerine infla edilmifl sanayi politikalar›yla 1970’lerden sonra at›l›m yapm›fllard›r. Çin her alanda çeflitli yat›r›m ve ihracat teflvikleri uygulam›fl, ayn› zamanda yabanc› yat›r›mc›ya yerli girdi kullanma ve yerel firmalara teknoloji aktarma zorunlulu¤u getirmifltir. Son olarak sanayi politikas› fleffaf olmal›d›r. Sanayi politikas› flirketler, sektörler, bölgeler aras›nda daima tercihler gerektirdi¤i için meflruiyeti daima tart›fl›lacak bir politikad›r. Bu da tercihlerin, tercih yap›ld›¤› zaman kamuoyuna aç›k, fleffaf ve hesap verilebilir flekilde yap›lmas›n›, siyasi kriterlere göre yap›lmamas›n› gerektirir. Rodrik’e göre sanayi politikas›n›n önünde iki tane engel vard›r: biri bilgi azl›¤›, di¤eri de siyaset. Kamunun bilgi azl›¤›n› kabul etmek gerekir. Burada kamu-özel sektör diyalo¤u çok önemlidir. Siyaset konusunda da sanayi politikalar›n›n mümkün oldu¤u kadar rant ve yolsuzlu¤a yol açmadan uygulanmas› gerekmektedir. Bu örneklerden kas›t baflar›l› ülkelerin uygulad›¤› politikalar›n ayn›s›n› uygulayal›m fleklinde bir sonuç ç›karmak de¤il, genel anlamda baflar›l› olmufl ülkelerde sanayi politikas›n›n ne kadar önemli bir rol oynad›¤›n› de¤iflik örneklerle göstermektir. Art›k dünyada ve Türkiye’de kesinlikle tart›fl›lan soru, sanayi politikas› olsun mu olmas›n m› de¤il, nas›l bir sanayi politikas› olmas› gerekti¤idir. Türkiye ekonomisinde sürdürülebilir büyümenin devam› için gerekli sanayi stratejisiyle ilgili de¤erlendirmelerde bulunulan panel bölümüne TÜS‹AD Sanayi, Hizmetler ve Tar›m Komisyonu Baflkan› Erdal Karamercan baflkanl›k etmifltir. Panel’de konuflan TEPAV Direktörü Güven Sak, yap›lan çal›flmalarda dört ayakl› bir sanayi stratejisinin ortaya ç›kt›¤›n›n üzerinde durdu: Yat›r›m ve ifl yapma ortam›n›n iyilefltirilmesi, de¤er zincirinin yüksek 5 katma de¤er yaratan halkalar›na geçme, piyasa aksakl›klar›na yönelik bölgesel de¤il proje-faaliyet bazl› bir devlet yard›m sisteminin kurulmas›, geçifl sürecinde zarar görecekler için telafi edici politikalar. Tüm bunlar›n gerçekleflebilmesi için özel sektör ve kamu sektörü aras›nda etkin iflleyen bir diyalo¤un sa¤lanmas› gerekiyor. Ayr›ca Prof. Sak’a göre flirketlerin büyümesinin önünde en büyük engeli ço¤unlukla kay›td›fl›l›ktan kaynaklanan, finansmana eriflim oluflturuyor. ‹kinci engel de daha ba¤lay›c› kredi kontratlar›na olanak tan›mas› gereken gereken hukuk sistemimiz. EAF faaliyetleri bas›nda genifl yer bulmaktad›r Panel’in ikinci konuflmac›s› TÜS‹AD Sanayi ‹flleri Çal›flma Grubu Baflkan› Agah U¤ur büyümedeki yavafllaman›n daha derli toplu, daha yön gösterici, destekleyici bir sanayi politikas›n› gerekli k›ld›¤›n›n alt›n› çizdi. Agah U¤ur’un vurgulad›¤› bir di¤er konu da sürdürülebilir büyüme için özel sektörün katma de¤eri yüksek sektörlere yat›r›m yapmas› gereklili¤i oldu. Panel bölümünün son konuflmac›s› Marmara Üniversitesi Ö¤retim Üyesi Suut Do¤ruel, TÜS‹AD için haz›rlad›¤› bir çal›flmaya dayand›rd›¤› konuflmas›nda Türkiye’de imalat sanayisinin niteliksel olarak nas›l bir de¤iflimden geçti¤i üzerinde durdu. Prof. Do¤ruel’e göre 1980 sonras› dönemde imalat sektörü, GSMH’ye oranla çok daha h›zl› artm›fl ve bir tür lokomotif görevi üstlenmiflken daha sonraki y›llarda bu fonksiyonunu büyük oranda kaybetmifltir. Sektörel kompozisyona de¤inen Prof. Do¤ruel’e göre, 1980’den bu yana Türk imalat sanayi alt sektörleri aras›nda yüksek teknoloji grubu ciddi bir geliflme göstermemifltir. Buna karfl›l›k, elektrikli makina, makina teçhizat gibi sektörleri içeren orta üst grupta ciddi bir ilerleme sa¤lanm›flt›r. Özellikle son kriz y›llar›nda düflük teknoloji diye grupland›rd›¤›m›z sektörlerin pay›nda katma de¤er bak›m›ndan h›zl› bir art›fl görülmektedir. Türkiye’de lokomotif sektörler aras›nda kahverengi eflya, elektronik eflya, orta üst sektörde ise otomotiv ve beyaz eflya bulunmaktad›r. Yukar›da EAF konferanslar›nda ele al›nan bafll›ca konular› konuflmac›lar›n a¤z›ndan ve sunulan raporlardan özetlemeye çal›flt›m. Yaz›m›n bu son bölümünde EAF’›n web sitesinde 6 (http://eaf.ku.edu.tr) sundu¤u hizmetleri k›saca tan›tmak istiyorum. EAF faaliyetleriyle ilgili tüm bilgilere ve EAF yay›nlar›na web sitemizden ulafl›labilmektedir. Web sitesinde Veriler bölümünden ulafl›lan Veriler Sayfas›, TCMB’nin elektronik veri da¤›t›m sisteminde yer alan, Türkiye ile ilgili istatistiki verileri do¤rudan kullan›ma haz›r flekilde grafik ve tablo olarak sunmaktad›r. Veriler Sayfas› ile EAF, Türkiye ile ilgili verileri kullanan araflt›rmac›, e¤itmen ve ö¤rencilerin tek de¤iflkenli veri analizlerini çok fazla zaman harcamadan kolayca gerçeklefltirebilmelerini amaçlamaktad›r. Türkiye için ‹statistiki Veriler Sayfas›, ham verilerin grafiklerinin yan› s›ra bu verilerin bir y›ll›k hareketli ortalamas›, bir y›ll›k de¤iflim oran› ve ayl›k/üç ayl›k de¤iflim oranlar›n›n grafiklerine de h›zl› bir flekilde ulaflma imkan› sunmaktad›r. Verilerin y›ll›k de¤iflim oranlar› da ayr› bir tabloda sunulmaktad›r. Veri sayfas›ndaki grafikler PNG format›nda olup, bilgisayara indirilebilmektedir. EAF araflt›rmalar›nda üretilen verilerin sunuldu¤u tablo ve flekillere de EAF Araflt›rma Verileri sayfas›nda yer verilmektedir. fiu anda bu sayfada Pensilvanya Üniversitesi’nden Francis X. Diebold ile birlikte yapm›fl oldu¤um bir çal›flman›n sonuçlar›n› özetleyen bir grafik bulunmaktad›r. Bu grafik yukar›da sunulmaktad›r. Dünyan›n belli bafll› 19 hisse senedi piyasas› aras›ndaki getiri (siyah çizgi) ve oynakl›k (k›rm›z› çizgi) yay›lmas›n› (spillover) inceledi¤imiz çal›flman›n sonucunda, oynakl›k yay›lmas›n›n özellikle kriz dönemlerinde çok h›zl› gerçekleflmesine karfl›n, getiri yay›lmas›n›n zaman içinde yükselen bir e¤ilim içinde oldu¤unu göstermekteyiz. Her hafta güncellenen bu grafikte sundu¤umuz Getiri ve Oynakl›k Yay›lma Endeksi, Mart 2007’den itibaren ilk belirtileri gözlenen ve gün geçtikçe daha da fliddetlenen ABD mali piyasalar›ndaki krizin bütün dünya borsalar› üzerindeki etkisini aç›kça ortaya sermektedir. Bir y›l önce sadece % 40 olan volatilite yay›lma endeksi A¤ustos’ta patlak veren likidite krizi s›ras›nda % 65’e ç›km›fl, en son Ocak ay›nda krizin ABD’de birçok irili ufakl› bankan›n batmas›na yol açabilece¤i ortaya ç›k›nca oynakl›k yay›lma endeksi % 74 ile tarihindeki en yüksek düzeyine ulaflm›flt›r. Ocak ay›ndan bu yana endekste birkaç puanl›k azalma olmuflsa da, bu kadar yüksek bir düzeye ulasm›fl olan oynakl›k yay›lma endeksi, 1997 y›l›nda patlak veren Do¤u Asya krizi sonras›nda oldu¤u gibi, mali krizin ABD ve dünya ekonomisinde yarataca¤› tahribat›n büyük olabilece¤ini düflündürmektedir. Internet Üzerinden 3BTV: Gelecek Üç Boyutlu Olacak Avrupa Komüsyonu’nun “FP6 Network of Excellence” program› dahilinde destekledi¤i Koç Üniversitesi’ndeki araflt›rmac›lar›n üzerinde çal›flt›¤› 3B içeri¤in tafl›nmas› konusu, 3BTV sistemlerinin önemli ve zorlu bir parças›d›r. 3 A. Murat Tekalp > Elektrik ve Elektronik Mühendisli¤i B görüntü teknolojileri üzerine çal›flan araflt›rmac›lar›n nihai amac› önünüzde beliren hareketli bir hologram olsa da, böylesi bir teknoloji günümüzden 10 y›l kadar uzakta... Günümüzün teknolojisinde ise 3B görsel deneyim, çift-görüntü (stereoscopy) tekni¤i ile sa¤lanmaktad›r. Bu teknik farkl› aç›lardan çekilen görüntülerin izleyicinin sa¤ ve sol gözüne ayr› ayr› verilmesi prensibine dayan›r. Kimi çift-görüntülü (stereoscopic) ekranlar 3B görüntünün alg›lanabilmesi için izleyicinin özel bir gözlük takmas›n› gerektirirken kimi oto-çift-görüntülü (autostereoscopic) ekranlar ise farkl› aç›lardan çekilen bu görüntülerin ayr›lmas› ifllemini kendili¤inden gerçeklefltirdikleri için ayr›ca bir gözlük kullan›m›n› gerektirmez. 3BTV sistemlerini, oluflturulan görüntü say›s›na göre iki gruba ay›rabiliriz. Sabitbak›fl (fixed-view) ad›ndaki ilk gruba ait sistemlerde sadece tek bir nokta için oluflturulmufl çift-görüntü kullan›l›r ve tüm izleyiciler fiekil 2: Koç Üniversitesi çift-görüntülü polarize projektörlü gösterim sistemi 3B görüntüyü ayn› aç›dan izler. Serbest-bak›fl’da (free-view) ise birden çok nokta için oluflturulan görüntüler sayesinde kullan›c›lar›n s›n›rl› da olsa kafalar›n› hareket ettirerek ekrandaki görüntüyü farkl› aç›lardan izleyebilmelerine imkan sa¤lan›r. 3B görüntünün tarihçesi ilk 3B filmin yarat›ld›¤› 1903 tarihine kadar uzan›r [1]. Ancak bu film özellefltirilmifl bir gözlük arac›l›¤› ile sadece tek bir kifli taraf›ndan ve sadece tek bir aç›dan (sabitbak›fl) izlenebiliyordu. 1922 y›l›nda ise, ilk uzun metrajl› 3B film anaglif tekni¤i ile kalabal›k bir gruba izletildi. 1950 y›l›na gelindi¤inde Hollywood çok say›da 3B film prodüksiyonuna bafllam›flt›. Tabii ki 3B sinema endüstrisinin, görüntünün bir noktadan baflka bir noktaya tafl›nmas› sorunu ile ilgilenmesi gerekmiyordu. Televizyon endüstrisinin ise görüntünün verimli bir flekilde tafl›nmas› sorununa ek olarak ucuz ve tatminkar 3B ekranlar›n üretilmesi gibi meseleleri çözmesi bekleniyordu. Ancak bu sorunlar›n çözülmesi ile 3BTV’nin ticari aç›dan baflar›l› bir flekilde tesisi mümkün olacakt›. Bu sebeple Avrupa Komisyonu’nun “FP6 Network of Excellence” program› dahilinde destekledi¤i Koç Üniversitesi’ndeki araflt›rmac›lar›n üzerinde çal›flt›¤› 3B içeri¤in tafl›nmas› konusu, 3BTV sistemlerinin önemli ve zorlu bir parças›d›r. 3BTV içeri¤inin bir uçtan di¤er bir uca (end-to-end) verimli bir flekilde tafl›nmas›n› sa¤layacak bir teknolojinin gelifltirilebilmesi için, 3B ekran teknolojisi, görsel bilginin betimlenmesi (representation), 3B görüntünün oluflturulmas› (rendering) ya da kay›t edilmesi (capturing) ve elde eden bilginin kodlanmas› (encoding) gibi pek çok sistemin dikkate al›nmas›n› gerektirir. Muhtelif ekran teknolojileri görsel bilginin farkl› biçimlerde betimlenmesini zorunlu k›labilir. Bu tarz farkl›l›klar s›k›flt›rma ve tafl›ma stratejilerini de etkilemektedir. 3BTV içeri¤inin tafl›ma teknolojisinin evrimi, analog yay›nla bafllar, uydu veya karasal (terresterial) iletiflim üzerinden dijital yay›n ile devam eder, ve son olarak IPTV olarak da adland›r›lan Internet Protokolü (IP) üzerinden yay›nlanmas› veya ak›t›lmas› (Streaming) olarak geliflmektedir. Uydu ve karasal iletiflim üzerinden yap›lan 3B yay›nlar›na örnek olarak, 1998 y›l›nda Japonya’n›n Nagano kentinde düzenlenen K›fl Oyunlar›’n› canl› olarak, çift-görüntülü HDTV format›ndaki yay›n› gösterilebilir. Di¤er bir benzer yay›n, 2002 y›l›ndaki Kore/Japonya FIFA Dünya Kupas› s›ras›nda uydu ve karasal a¤ üzerinden gerçeklefltirilmifltir. Uydu ve karasal iletiflim üzerinden yap›lan yay›nlar için okuyucular [2,3]’deki incelemelere baflvurabilir. 7 Klasik telefon hizmetlerinin art›k Internet Protokolü (IP) arac›l›¤› ile sa¤lan›labiliyor olmas›ndan da anlafl›labilece¤i gibi, IP genifl bir yelpazeye sahip olan haberleflme hizmetlerini tafl›makta rahatl›kla kullan›labilir. Ayn› flekilde 2B görüntünün Internet üzerinden tafl›nmas› da aktif bir araflt›rma konusu olup, flimdiden kayda de¤er sonuçlar elde edilmifltir. Bugün dahi haber ve e¤lence amaçl› istek üzerine video (video on demand) hizmetleri mevcuttur. Bunlara ek olarak 2.5G ve 3G mobil a¤ operatörleri de, kablosuz video hizmeti için IP kullanmay› baflarm›fllard›r. Bu geliflmelere bak›ld›¤›nda 3BTV bilgilerinin tafl›mas›n›n IP üzerinden yap›lmas› en sa¤l›kl› seçim olarak gözükmektedir. Alternatif bir çözüm olarak 3BTV bilgilerinin uydu veya karasal iletiflim a¤› ile aktar›lmas› düflünülebilir. Ancak bu sitemlerin halen kullan›lmakta olan TV standartlar› ve günümüz alt yap›s› ile uyumlu çal›flmas› gerekti¤inden k›s›tl› say›da 3B görüntü betimleme ve oluflturma teknolojisine olanak sa¤layabildi¤i unutulmamal›d›r. IP üzerinden aktar›mda ise, farkl› türde 3B ekranlara, farkl› türde 3B bilgi betimlenmesine ve farkl› s›k›flt›r›ma seçeneklerine imkan sa¤lanmaktad›r. Zaten tafl›maya dair pek çok karar›n farkl› katmanlardaki protokoller taraf›ndan al›nmas›na imkan verecek flekilde tasarlanan Internet Protokolü, yukar›da bahsedilen farkl› 3B bilgi betimlemelerinin ve muhtelif kodlama türlerinin kullan›lmas›na herhangi bir düzenlemeye gerek duymadan olanak sa¤lar. IP A¤lar› (Internet) Üzerinden 3BTV Yay›n› ve Görüntü Ak›fl› Mevcut 3B görüntü ak›t›m yöntemleri flu flekilde s›n›fland›r›labilir. i) Tek bir sunucu taraf›ndan tek bir kullan›c›ya gönderilmesi, teke-gönderim (unicast). ii) Tek bir sunucu taraf›ndan birden çok istemciye gönderilmesi, ço¤a gönderim. (multicast) iii) Eflten-efle (peer-to-peer) teke gönderim ile baflka bir istemciden gelen görüntünün farkl› bir istemciye yönlendirilmesi. iv) Efltenefle ço¤a gönderim ile baflka bir istemcilerden gelen görüntünün birden çok istemciye gönderilmesi. Yukar›da belirtilen ço¤agönderim deste¤i (multicasting protocols) hem a¤ katman› taraf›ndan hem de uygulama katman› taraf›ndan sa¤lanabilir. Günümüz teknolojisinde çok-görüntülü (multi-view) videonun ak›t›m›nda kullan›lan protokoller RTP/UDP/IP olarak s›ralan›r. Bir sonraki nesil görüntü ak›t›m›nda ise UDP protokolünün yerini Veriblo¤u T›kan›kl›k Kontrol Protokolü (Datagram Congestion Control Protocol, DCCP) alarak ak›tma iflleminin RTP/DCCP/IP protokol y›¤›t› (protocol stack) ile yap›lmas› beklenmektedir. Görüntünün ak›fl›na imkan veren uygulamalarda çok-görüntülü (multi-view) 3B video iki flekilde kodlanabilir. Görüntü+derinlik (video-plus-depth) betimlemesinin kullan›ld›¤› ilk yöntemde, sa¤ ve sol görüntü, betimde verilen derinlik bilgisi kullan›larak dolayl› yollardan elde edilir. Di¤er sistemde ise, daha önceden 8 oluflturulmufl görüntüler ifllenmeden do¤rudan kullan›l›r. Görüntü+derinlik olarak adlad›r›lan betimlemenin standartlar› MPEG (Motion Pictures Experts Group) taraf›ndan belirlenmifltir. Bu standartlar sadece derinlik bilgisini tafl›yan resmin gri-seviye de¤erlere ek olarak kimi yard›mc› bilgilerin anlamlar› tan›mlar. Her piksel için derinlik bilgisinin bar›nd›r›ld›¤› resmin s›k›flt›r›lma ifllemi ise do¤rudan belirlenmemifl olup, muhtelif MPEG video kodlay›c›lar›n›n (video codec) kullan›lmas›na ikman sa¤lan›r. Yeni standart iki bölümde yay›mlanm›flt›r. ‹lki ISO/IEC 230023 (MPEG-C) ad›nda olup, derinlik format›n›n özelliklerini belirler. ‹kinci bölümde ise görüntü+derinlik bilgisinin geleneksel MPEG2 ile tafl›nmas›n› sa¤layacak düzenlemeler belirtilir. (Amd 2 ) Çok görüntülü videonun gösterimi ve kodlanmas›nda aralar›nda, eflyay›nl› kodlama (simulcast coding), ölçeklenebilir eflyay›nl› kodlama (scalable simulcast coding), görüfl-seçmeli kodlama (view-selective coding), çoklu-görüfllü kodlama (multiview coding) ve ölceklebebilir çok-görüfllü kodlama (scalable multiview coding) gibi tekniklerin de bulundu¤u muhtelif kodlama seçenekler mevcuttur. Her biri, rastgele eriflimin ve gönderim h›z›n›n ayarlanmas›n›n kolayl›, ayr›ca s›k›flt›rma verimlili¤i gibi konularda farkl› oranlarda kazanç sa¤lar [4]. Çoklu-görüntünün Internet üzerinden aktar›m› s›ras›nda video aktar›m oran› hesaplan›rken, kullan›lan hatt›n kald›rabilece¤i kapasiteye ve/veya TCP Dostu Oran Kontrolü (TCP Friendly Rate Control, TFRC) oran›na dikkate edilmeli, di¤er TCP ba¤lant›lar›na zarar verilmesi engellenmelidir. Çoklu-görüntü videosunun aktar›m oran›n›n hesaplanmas›, geleneksel 2B videonun aktar›m›na göre farkl›l›klar tafl›r. Bunun temel sebebi farkl› aç›lardaki görüntüler için farkl› oranlarda kaynak ayr›labilmesidir. Örne¤in çift-görüntünün ak›t›m›n›n yap›ld›¤› bir durumda görüntülerden bir tanesi uzamsal (spatial) ve/veya zamansal (temporal) çözünülürlük bak›m›ndan di¤erine göre daha düflük çözünülürlüklerde gönderilebilir. ‹nsan›n görsel alg›lamas›n› modelleyen bask›lama teorisine göre, böylesi bir durumda 3B alg›n›n kalitesi, çözünülürlü¤ü daha yüksek olan görüntü taraf›ndan belirlenir [5]. Bu bilgi ›fl›¤›nda, 3B görüntünün alg›lanma kalitesine zarar vermeden, görüntülerden bir tanesinin uzamsal veya zamansal çözünülürlü¤ü düflürülebilir. UDP ve DCCP protokolleri için, muhtelif kapal› ve aç›k devre modellerinde video aktar›m oran›n›n ayarlanmas› üzene çal›fl›lm›flt›r. Kapal› devre olarak adland›r›lan sistemde, her istemci al›nan sinyalin fonksiyonunu tahmin etmeye çal›fl›r ve bunu vericisine iletir. Bu sayede verici nas›l bir oranda göndermesi gerekti¤ine karar verir. Aç›k bir devrede ise verici istemciden bilgi almaz, oran› kendisi bulmaya çal›fl›r. Genelde bir içeri¤in ak›t›lmas› uygulamas›nda (streaming application), ba¤lant› kablolu veya kablosuz olmas›ndan ba¤›ms›z 3BTV içeri¤inin bir uçtan di¤er bir uca (end-to-end) verimli bir flekilde tafl›nmas›n› sa¤layacak bir teknolojinin gelifltirilebilmesi için, 3B ekran teknolojisi, görsel bilginin betimlenmesi (representation), 3B görüntünün oluflturulmas› (rendering) ya da kay›t edilmesi (capturing) ve elde eden bilginin kodlanmas› (encoding) gibi pek çok sistemin dikkate al›nmas›n› gerektirir. olarak paket kay›plar› yaflan›r. Kablolu bir ba¤lant›da bunun temel sebebi yaflanan yo¤unluktur. Kablosuz bir ba¤lant›n›n kapasitesi ise temelde kullan›lan radyo spektrumunun bant geniflli¤i ve bit hatalar›na sebep olan istenmeyen d›fl etkenlere ba¤l›d›r. Pek çok a¤ protokolü, bit hatas›na sahip bir paketi iflleme koymaz ve bunun sonucunda paket kayb› gerçekleflir. Bu sebeple kablosuz ba¤lant›lar, gelece¤in çokluortam a¤lar› (MultiMedia Networks) için zay›f halka konumundad›r. Tafl›nabilirli¤in de yol açaca¤› sinyal zay›flamalar› ve bu zay›flamalar›n sebep oldu¤u hata oran›ndaki ani art›fllar düflünüldü¤ünde, kablosuz ba¤lant›lara özel ilgi gösterilmesi gerekti¤i aflikard›r. Birleflik kaynak ve kanal kodlama teknikleri özellikle, hem kablolu hem de kablosuz a¤lardaki görüntü ak›fl›n›n paket silme kanallar› üzerinden verimli bir flekilde aktar›m› için gelifltirilmifltir. Buna ek olarak, kaç›n›lmaz paket kay›plar›n›n sebep olaca¤› hasar› s›n›rl› tutmak için kod çözücü (decoder) taraf›nda hata gizleme metotlar›n›n kullan›lmas› gereklidir. 3B Görüntü Ak›fl› Tan›t›mlar› Yak›n bir tarihte “International Broadcasting Convention” isimli etkinlikte yap›lan sunumda, UDP üzerinden Çift/Çok-Görüntülü video ak›fl›n› gerçeklefltirdik [6]. Bu prototip sistemin›n diagram› fiekil 1’de verilmifltir. Bu tan›t›mda kullan›lan sunucu RTP/UDP/IP protokol y›¤›t›n› (protocol stack) kullanmakta olup, ayn› anda birden fazla istemciye hizmet edebilmektedir. Bununla beraber sunucu hem ifllenmemifl, hem de görüntü+derinlik betimlemesini de desteklemektedir. Oturum Tan›mlama Protokolü (Session Description Protocol, SDP) sunucu ile istemciler aras›ndaki iletiflimin sa¤lanmas› için kullan›lmaktad›r [7,8]. Bu sunumda istemci olarak flekil 2’de verildi¤i üzere bir adet otoSol Veri Sa¤ Veri Sol görüntü Sol Video MVC Decoder Sol Resim Sa¤ Resim Sunucu Sa¤ Video Sa¤ görüntü Veri Kay›t Kodlama Aktar›m H.264 decoder Kod fiekil 1: Uçtan uça 3B görüntü ak›tan sistem blok diagram› Resim Gösterim çift-görüntülü Sharp 3B dizüstü bilgisayar, 3B projeksiyon sistemini çal›flt›ran masaüstü bir bilgisayar ve eski sistemlerle uyumlulu¤un gösterilmesi aç›s›ndan geleneksel bir ekrana sahip olan ikinci bir masaüstü bilgisayar kullan›lm›flt›r. Gelecekteki Yönelim: Müflterek Görüntü Ak›fl› ve Yay›n Gerçe¤e yak›n 3B çokluortam deneyimin sa¤lanabilmesi için tafl›nmas› gereken bilgi miktar› çok yüksektir. Biz yüksek miktardaki bu bilginin aktar›lmas› için da¤›t›lm›fl (distributed) bir iletim sisteminin kurulmas›n› ve sisteme dahil olan kablolu veya kablosuz efllerin aralar›nda iflbirli¤i içinde çal›flmalar›n› tasarl›yoruz. Örne¤in böyle bir iflbirli¤i çerçevesinde, sistem içindeki kimi efller 3B içeri¤in di¤er bir efle aktar›lmas› için kaynaklar›n› bir bölümünü kullanabilirler. Tabii ki böylesi bir çözüm için, sisteme katk›da bulunmak isteyen ve gerekli bilgiye sahip efllerin verimli bir flekilde bulunmas› gereklidir. Bununla beraber sisteme dahil bu efllerin iflbirli¤i çerçevesinde paylaflt›klar› kaynaklar›n adil bir flekilde da¤›t›lmas›na dikkat edilmelidir. fiu andaki araflt›rmalar›m›z› efllerin birbirleri ile yapacaklar› iflbirli¤i seviyesinin zaman içerisinde dinamik olarak ayarlanmas› konusunda yürütüyoruz. Gelece¤in 3B Internet altyap›s› için önerilen ak›t›m altyap›s› de¤iflen zamanla uyumlu bir flekilde ayarlanan efllerin iflbirli¤i düzeyine, istenen türe, içerik kalitesine ve izin verilen bekleme süresine olanak sa¤layan bir yap›da olacakt›r. KAYNAKÇA 1. R. M. Hayes, 3D Movies: A History and Filmography of Stereoscopic Cinema, McFarland Classics, 1998. 2. G. Bozdagi-Akar, A. M. Tekalp, C. Fehn, and R. Civanlar, ``Transport Methods in 3DTV—A Survey" IEEE Trans. on Circ. and Syst. for Video Technology, Nov. 2007. 3. C. Fehn, “3D-TV Broadcasting,” in 3D Video Communication, ed. O. Schreer, P. Kauff, and T. Sikora, Wiley, 2005. 4. A. Smolic, P. Merkle, K. Müller, C. Fehn, P. Kauff, and T. Wiegand, “Compression of Multi-View Video and Associated Data,” in Three Dimensional Television: Capture, Transmission, and Display, ed. H. Ozaktas and L. Onural, Springer Verlag, 2007. 5. L. B. Stelmach, W. J. Tam, D. Meegan, A. Vincent, “Stereo image quality: effects of mixed spatio-temporal resolution,” IEEE Trans. Circuits Syst. and Video Tech. 10(2): 188-193 (2000). 6. International Broadcasting Convention (IBC 2007), Amsterdam, The Netherlands, 2007 [Online]. Available: http://ip.hhi.de/ibc2007.htm. 7. S. Pehlivan, A. Aksay, C. Bilen, G. B. Akar, and R. Civanlar, “Endto-End Stereoscopic Video Streaming System,” Proc. IEEE Int. Conf. Multimedia and Expo. (ICME), Toronto, Ontario, Canada, July 2006. 8. A. M. Tekalp, E. Kurutepe, and M. R. Civanlar, “3DTV over IP: End-to-end streaming of multi-view video" IEEE Signal Processing Magazine, Nov. 2007. 9 Türkiye’de Erken Çocukluk Geliflim Ekolojileri (TEÇGE) Çal›flmas› TEÇGE erken çocukluk dönemini incelemeyi hedefleyen ulusal ve boylamsal geliflim çal›flmas›d›r. TEÇGE, 3 yafltan 7 yafla kadar oluflan erken çocukluk ba¤lamlar›n› sosyalduygusal ve biliflsel geliflim yörüngelerine ba¤layan neden-sonuç iliflkilerini derinlemesine çal›flmay› hedeflemektedir. T Nazl› Baydar ve Nuran Aydemir > Sosyoloji - Psikoloji EÇGE, Türkiye’de erken çocukluk dönemindeki çocuklarla yap›lan genifl kapsaml› boylamsal bir çal›flmad›r. Bu proje, Koç Üniversitesi Psikoloji ve Sosyoloji bölümlerinden Nazlı Baydar, Zeynep Cemalcılar, Fatofl Gökflen, Aylin Küntay ve Bilge Ya¤murlu tarafından yürütülmektedir. Erken çocukluk, önemli biliflsel, sosyal ve duygusal geliflmelerin yafland›¤› bir dönemdir. Erken çocukluk okul ça¤›na kadar devam eden bir süreyi kapsad›¤›ndan, bu dönem içerisinde geliflmifl olan kapasiteler çocu¤un okula uyumunu, okula ba¤l›l›¤›n› ve okul baflar›s›n› oldukça güçlü flekilde etkilemektedir. Okulla ilintili tutum ve davran›fllar süreklilik arz etti¤inden, uzun vadede bireylerin sosyo-ekonomik durumlar›n› da etkileyebilir. Bu sebeple erken çocukluk ça¤› döneminin geliflim yörüngelerini anlamak ve bu yörüngeleri etkileyen faktörleri tespit etmek geliflim bilimin önemli amaçlar›ndan birini oluflturmaktad›r. Geliflim yörüngelerinin çal›fl›lmas› ve anlafl›lmas› do¤ru ve etkin sosyal ve e¤itim politikalar›n›n belirlenmesi için de önemlidir. Erken çocukluk dönemi, büyük oranda e¤itim politikalar›n›n d›fl›nda yap›lanan toplumsal kurumlarda geçmektedir. Bu kurumlar, çekirdek aile, genifl aile, mahalle, aileden olmayan kiflilerin sa¤lad›¤› bak›m ortamlar›, krefller, yuvalar ve ana okullar› olabilir. Yayg›n olarak kabul edilen geliflim teorilerine göre, erken çocuklu¤un geçti¤i bu kurumlar ve çocu¤un geliflim yörüngeleri karfl›l›kl› olarak birbirini etkilemektedir [1]. Çocu¤un geliflim yörüngeleri, bu diyalektik süreç içinde biçimlenmektedir. Baflka bir deyiflle, geliflimin gerçekleflti¤i sosyal ba¤lamlar›n (geliflim ekolojilerinin) çocu¤un biliflsel, sosyal ve duygusal geliflimiyle olan iliflkisinin ve bu iliflkiyi tan›mlayan süreçlerin çal›fl›lmas› ve iyice anlafl›lmas› çok önemlidir. Türkiye gibi, okul öncesi e¤itimin yayg›n olmad›¤›, kurumsal bir e¤itimin erken çocuklukta gerekli görülmedi¤i ya da kültürel olarak arzu edilmedi¤i toplumlarda, erken çocukluk döneminin informel geliflim ba¤lamlar›n› anlamak daha da önemli bir hale gelmektedir. 10 Türkiye’de Erken Çocukluk Geliflim Ekolojileri (TEÇGE) çal›flmas› boylamsal bir çal›flma olarak tasarlanm›fl olup, erken çocukluk döneminde geliflim ekolojilerinin belirlenmesine, ölçülmelerine ve bunlar›n erken çocukluk dönemi boyunca çocuklar›n geliflimi üstündeki etkilerine odaklanmaktad›r. Bu yaz›n›n bundan sonraki k›sm›nda, TEÇGE’nin amaçlar› ve önemi, uygulama s›ras›nda karfl›laflt›¤›m›z ve üstesinden gelmek zorunda oldu¤umuz zorluklar, ve son olarak da birkaç ay önce tamamlam›fl oldu¤umuz pilot çal›flmaya ait baz› sonuçlar sunulmaktad›r. TEÇGE’nin Amaçlar› ve Önemi TEÇGE, Türkiye’de çocuklar›n geliflim ekolojilerini çal›flmay› hedeflemektedir. TEÇGE’de çal›fl›lacak olan geliflim ekolojileri, çekirdek aile, genifl aile, okul ve çocu¤un da içinde yer ald›¤› cemiyettir. Bunun ötesinde, TEÇGE, bu ekolojilerin her birinin birbirleriyle olan etkileflimlerinin de erken çocukluk dönemindeki geliflim ile ilintili oldu¤unu öne sürmektedir ve bu iliflkileri de ele alacakt›r. Yani, erken çocukluk döneminde çocu¤un biliflsel ve sosyal-duygusal geliflimine etki etme potansiyeli bulunan tüm sosyal ve çevresel faktörler TEÇGE araflt›rmas›n›n kapsam›na girmektedir. Geliflim ekolojilerinin birbirleriyle ve her bir ekolojinin geliflimle olan etkileflimine dair süreci ayr›nt›l› olarak, niteliksel ve niceliksel yöntemler kullanarak anlamaya çal›flmak TEÇGE’nin amac›d›r. Böylece TEÇGE, çocuklar›n biliflsel, sosyal ve duygusal gelifliminin optimum seviyeye gelmesine destek olacak etkin e¤itim politikalar›n›n belirlenmesine, mevcut informel geliflim ekolojilerine uygun müdahale programlar›n›n gelifltirilmesine, veya geliflimi destekleyici yeni ba¤lamlar›n oluflturulmas›na katk›da bulunacakt›r. Türkiye’de erken çocukluk dönemi geliflim programlar›na örnek olarak Anne Çocuk E¤itim Vakf› (AÇEV) taraf›ndan sürdürülen “7 Çok Geç” ve “Anne-Çocuk E¤itim Program›” gösterilebilir. TEÇGE, erken çocukluk dönemi geliflimi ba¤lamlar›na odaklanarak daha önce ABD ve Avrupa’da yap›lm›fl olan bir dizi boylamsal çal›flman›n gelene¤ini sürdürmektedir. Bu çal›flmalar Ulusal Gençlik Boylamsal Çal›flmas›-Çocuk [2] , Erken Çocukluk Geliflim Çal›flmas› [3-6], Ulusal Çocuk Geliflimi Çal›flmas› [712] ve Milenyum Kohort Çal›flmas› [13-17] gibi geliflim bilimde çok etkili olmufl çal›flmalard›r. Ancak, erken çocukluk ba¤lamlar› ve bireylerin bu ba¤lamlar içindeki etkileflimleri kültürel normlardan etkilenmektedir. Bu sebeple, daha önce bireyci toplumlarda yap›lm›fl çal›flmalardan elde edilen sonuçlar, Türkiye gibi toplulukçu bir kültürün hakim oldu¤u bir ülkede büyüyen çocuklar›n geliflim yörüngelerini anlamak için kullan›lamaz. Türkiye’de eken çocukluk dönemi ekolojilerinin, bunlar›n ebeveynler ve çocuklar için tafl›d›klar› anlam›n ve bunlar›n biliflsel, sosyal ve duygusal geliflime yapt›klar› etkinin, bireyci Bat› kültürlerindeki süreçlerden niteliksel olarak farkl› olmas› beklenmektedir. Geliflmekte olan toplumlar genel olarak bireylerin e¤itim ve geliflimini desteklemek için k›s›tl› kaynaklara sahiptir. Kaynaklar k›s›tl› oldu¤unda, kaynaklar›n bireylerin geliflimini optimal düzeye getirmek için etkin flekilde kullan›lmas› daha da önemli hale gelmektedir. TEÇGE, Türkiye gibi sosyal ve e¤itim programlar› için kullan›lan kaynaklar›n s›n›rl› oldu¤u, ancak bireylerin optimal düzeyde geliflmesini desteklemenin önemli bir ihtiyaç oldu¤u bir ülkede kaynaklar›n etkin kullan›labilmesini desteklemektedir. Avrupa ve Kuzey Amerika toplumlar› ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda, Türkiye’nin genç nüfusu oldukça büyüktür. Her ne kadar do¤um oranlar› düflmüfl olsa da, mevcut do¤um oran› hala geliflmifl olan ülkelerdekinden daha yüksektir. Yüksek do¤um oranlar›n›n halen do¤urganl›k yafllar›nda olan büyük bir nüfusla birleflmesi, büyük bir çocuk nüfusunun oluflmas›na neden olmaktad›r. Türkiye’de 6.5 milyonun üstünde 0-5 yafl aras› çocuk vard›r. Dünyada çocuk nüfusunun en fazla oldu¤u 17. ülke durumundad›r [18]. Bu çocuklar›n optimal düzeyde geliflimini sa¤layacak politikalar, Türkiye’nin gelece¤ini destekleyecek en etkin sosyo-ekonomik politikalar olacakt›r. TEÇGE daha çok informel yap›larda ve kollektivist kültürün güçlü etkisi alt›nda geçen erken çocukluk döneminde, optimal geliflimin Türkye’de toplum taraf›ndan hangi yollarla desteklenebilece¤ini anlamam›za yard›mc› olacakt›r. TEÇGE, Türkiye’de veya baflka geliflmekte olan kollektivist kültürlerde daha önce yap›lm›fl olan benzer çal›flmalardan kendisini ay›ran baz› özelliklere sahiptir. Bunlardan ilk ve en önemlisi, TEÇGE’nin boylamsal bir tasar›ma sahip olmas›d›r. Yani çocuklardan oluflan bir örneklem uzun zaman boyunca takip edilecektir. Boylamsal tasar›m geliflimsel de¤ifliklikleri ve bunlar›n belirleyicilerini çal›flman›n en uygun yoludur. Geliflim, tan›m olarak dinamik bir süreçtir ve geliflimin bu dinami¤i yans›tacak flekilde incelenmesi gereklidir. TEÇGE’nin benzer çal›flmalardan bir di¤er fark› da, Türkiye’de yaflayan tüm çocuklar› temsil edecek bir örneklem oluflturacak flekilde tasarlanm›fl olmas›d›r. Türkiye’de daha önceki çal›flmalar genellikle büyük flehirlerde yaflayan ailelerden oluflan örneklemler seçmifltir. TEÇGE Türkiye’nin tüm co¤rafi bölgelerini kapsayacak flekilde, tabakaland›r›lm›fl co¤rafi örnekleme tekni¤i kullanarak örneklem seçimi yapm›flt›r. TEÇGE afla¤›daki amaçlar› hedeflemektedir: • Bilimsel olarak belirlenmifl ulusal bir örneklemden Türkiye’deki tüm çocuklara istatistiksel olarak genellenebilecek veriler toplamak. • Büyük bir örneklemi boylamsal olarak takip ederek, geliflim yörüngelerini ve bu yörüngelerdeki çeflitlili¤i saptamak. • Geliflim yörüngelerini etkileyebilecek hem aile düzeyindeki hem de mahalle düzeyindeki faktörleri ölçmek ve bu yolla erken çocuklukta geliflimin toplumsal ba¤lamda kavramsallaflt›r›lmas›n› sa¤lamak. • Çocuklar›n biliflsel, sosyal ve duygusal geliflim düzeylerini belirlemek için niteliksel ve niceliksel ölçümler uygulamak ve bu ölçümleri karfl›laflt›rmal› ve kültürler-aras› çal›flmalarda kullan›lmas›n› mümkün olacak flekilde standardize etmek. • TEÇGE çal›flmas›n›n tüm verilerini, ölçümlerini ve belgelerini, isteyen tüm araflt›rmac›larla paylaflmak ve internet üzerinden sunmak. Böylece, tüm araflt›rmac›lara araflt›rma olanaklar› sa¤layarak Türkiye’de geliflim bilimin geliflmesi için bir altyap› oluflturmak. TEÇGE’nin Uygulamas› S›ras›nda Karfl›lafl›lan Zorluklar Kuflkusuz TEÇGE gibi bir çal›flmay› Türkiye’de yapmak, Türkiye’nin uygulamal› geliflim bilimindeki k›s›tl› geçmiflinden kaynaklanan bir tak›m zorluklar ç›kard›. Bu zorluklar›n sadece iki tanesinden burada söz edilecektir. Bunlardan ilki, böyle büyük ölçekli bir çal›flmada kullan›labilecek Türkçe ölçüm araçlar›n›n yoklu¤u, di¤eri de Türkiye veya baflka toplulukçu kültürlerde çocuk geliflimi konusunda yeterli kuramsal ve ampirik bilginin olmamas›d›r. Ampirik niceliksel geliflim çal›flmalar›, geçerli¤i ve güvenirli¤i saptanm›fl, hedeflenen örneklem grubuna psikometrik olarak uygun ölçeklerin kullan›lmas›n› gerektirmektedir. Ne yaz›k ki, Türkiye’de çocuklar›n biliflsel, sosyal ve duygusal geliflimlerini ölçen ve bu kriterlere sahip ölçeklerin say›s› oldukça k›s›tl›d›r. Mevcut az say›daki Türkçe ölçe¤in geçerlik ve güvenirlik çal›flmalar› görece olarak yüksek e¤itim seviyesine sahip ailelerden gelen çocuklarla yap›lm›flt›r. Bu ölçeklerden hiçbirinin geçerlik ve güvenirlikleri, e¤itim seviyesi düflük ailelerden gelen çocuklarla s›nanmam›flt›r. Buna ek olarak, ölçeklerin ço¤u orijinal olarak bireyselci bat› toplumlar›nda kullan›lmak üzere gelifltirilmifl, ve 11 daha sonra Türkçe’ye çevrilmifl ancak toplulukçu Türk aile yap›s›na göre uyarlanmam›flt›r. Örne¤in, ailelerin çocuklar›ndaki hangi davran›fl› bir davran›fl “problemi” olarak de¤erlendirdikleri büyük oranda kültüre ba¤l›d›r. Türkiye’de çocu¤un geliflim ekolojilerinin belirgin unsurlar›n› ölçen ölçeklerin say›s› da oldukça k›s›tl›d›r. Daha da önemlisi, geliflim ekolojilerini ölçerken karfl›lafl›lan kültürel yanl›l›k, çocu¤un geliflim seviyesini ölçerken karfl›lafl›landan daha fazlad›r. TEÇGE tüm geliflim ekolojilerini, bu ekolojilerin de¤iflik yönlerinin ifade ettikleri anlamlar› ve de¤iflik ekolojilerin birbirleriyle etkileflimlerini ölçmeyi hedeflemektedir. TEÇGE’nin ölçmeyi hedefledi¤i tüm bu özellikler, kültüre büyük oranda ba¤l›d›r. Bu ince ayr›nt›lar› kavramak için tüm ölçeklerin kültüre olabildi¤ince duyarl› olmas› gerekmektedir. Ancak bunu yaparken ölçeklerin kültürler aras› karfl›laflt›rmalar yapmaya uygunlu¤undan ve psikometrik standartlar› sa¤l›yor olmalar›ndan ödün verilmemelidir. TEÇGE araflt›rma ekibi, geliflim psikologlar›, sosyal psikologlar, aile araflt›rmac›lar›, nüfus bilimci ve sosyologlardan oluflmaktad›r. Bu ekip çocu¤un geliflim seviyesini, geliflim ekolojilerinin belirli özelliklerini ve etkileflimlerini ölçecek bir ölçüm bataryas› gelifltirmek için için bir y›l süreyle çal›flm›flt›r. Ölçeklerin büyük ço¤unlu¤u kabul edilebilir bir güvenirlik ve geçerlik düzeyine ulaflmak için ya s›f›rdan yarat›lm›fl ya da ‹ngilizce orijinalleri uyarlanm›flt›r. TEÇGE, gelifltirmifl oldu¤u, Türk kültürüne uygun ve psikometrik olarak s›nanm›fl, çocuklar›n geliflim seviyelerini ve geliflim ekolojilerini ölçebilecek nitelikte ölçeklerle Türkiye’de geliflim bilime anlaml› katk›lar yapabilecek konumdad›r. TEÇGE’nin uygulamas› s›ras›nda psikometrik yeterlili¤i olan ölçeklerin olmamas›n›n yan› s›ra, farkl› kültürel ba¤lamlarda geçerli¤i gösterilmifl kuramsal geliflim çal›flmalar›n›n eksikli¤i ile de karfl›lafl›lm›flt›r. Bu tip kuramsal çal›flmalar, yap›lacak ampirik bilimsel çal›flmalarda neyin araflt›r›lmas› ya da neyin ölçülmesi gerekti¤ini belirlemek aç›s›ndan son derece gereklidir. Kuramsal çal›flmalar ayn› zamanda hangi geliflim ekolojilerinin birlikte ya da etkileflim içinde olufltu¤unu, hangilerinin ba¤›ms›z olarak olufltu¤unu da aç›klar. Buna örnek olarak kontrolcü ebeveynlik kavram›n›n tan›m› verilebilir. Erken çocukluk dönemine ait önemli ekolojilerden biri de anneçocuk iliflkisi ya da ebeveynlik davran›fl›d›r. Bireyci toplumlarda, kontrolcü ebeveynlik, olumsuz ebeveynlik davran›fllar›n›n çoklu¤u (örne¤in: sert ebeveynlik ya da ebeveyn taraf›ndan çocu¤un reddedilmesi) ve olumlu ebeveynlik davran›fllar›n›n eksikli¤i (örne¤in; çocu¤u destekleyen ya da s›cak davran›fllar›n olmamas›) ile iliflkilidir. Çal›flmalar bireyci toplumlarda, kontrolcü 12 ebeveynli¤in çocukta gözlenen çeflitli sosyal-duygusal problemlerle ilintili oldu¤unu göstermifltir. Toplulukçu toplumlarda ise ebeveyn kontrolü, ebeveyn taraf›ndan gösterilen s›cakl›k ve destekle birlikte görülür ve sert disiplin yöntemleri ile birarada görülmeyebilir. Bu durumda, kontrolcü ebeveynlik çocukta olumsuz etkiler yapmaz. Yani, kavramsal olarak, kontrolcü ebeveynlik, sert ebeveyn olmaktan ve ebeveyn taraf›ndan çocu¤un reddedilmesinden farkl›d›r ve bu sebeple de farkl› bir ebeveynlik boyutu olarak tan›mlanmal› ve ölçülmelidir. Kontrolcü ebeveynli¤in farkl› boyutlar› da olabilir. Örne¤in; çocu¤un ebeveynleri taraf›ndan psikolojik kontrolü veya davran›flsal kontrolü ayr› ayr› tan›mlanabilir ve çal›fl›labilir. Ebeveynlik davran›fl›n›n kavramsal olarak farkl› yönleri ayr› ayr› de¤erlendirilmeli ve ayr› ayr› analiz edilmelidir. Ancak bu yolla çocu¤un geliflim yörüngeleri üstündeki özgün veya birbirleriyle etkileflim halindeki etkilerini göstermek mümkün olabilir. Bu örnek bize geliflim psikolojisinde çocu¤un geliflimi üstünde etkili olan erken çocukluk ekolojilerin tüm yönleriyle anlamam›z› sa¤layacak kültürler aras› çal›flmalar›n önemini vurgulamaktad›r. TEÇGE, ampirik temelleri olan bu tip kavramsal, kültürler-aras› çal›flmalar› da destekleyecektir. TEÇGE erken çocukluk ekolojilerinin belirlenmesi gereken özelliklerinin ve bunlar› çocu¤un geliflim yörüngelerine ba¤layan neden-sonuç iliflkilerinin ortaya konmas›na da yard›mc› olacakt›r. TEÇGE Pilot Çal›flmas› ve Bu Çal›flmadan Baz› Sonuçlar TEÇGE’nin oldukça iddal› ve kendi alan›nda 盤›r aç›c› nitelikte olan hedefleri sebebiyle, ulusal düzeyde veri toplanmaya bafllamadan önce, genifl bir pilot çal›flma yap›lmas› planland›. Pilot çal›flman›n iki hedefi vard›. Birincisi araflt›rma ekibine, veri toplama protokolünün ne kadar mümkün oldu¤unu göstermesidir. Bu protokol anneden ve çocuktan ortalama 2,5 saat süren görece olarak uzun bir mülakatla aile ve toplumsal hayat hakk›nda pek sorunun yan›t›n› almaktan oluflmaktad›r. Çal›flma protokolünün aileler taraf›ndan kabul edilebilirli¤i ve sahada karfl›lafl›labilecek olas› zorluklar›n önceden de¤erlendirilmesi gerekmektedir. Pilot çal›flman›n ikinci hedefi de, çal›flmada kullan›lacak ölçüm yöntemlerinin psikometrik özelliklerinin de¤erlendirilmesi ve e¤er gereklisiyle buna göre ölçeklerin yeniden gözden geçirilmesidir. TEÇGE’nin pilot çal›flmas›, A¤ustos 2007’de 51 anne ve onlar›n 36-47 ayl›k çocuklar›yla yap›lm›flt›r. Bu aileler, ‹stanbul’un genellikle çok düflük ya da düflük sosyo-ekonomik düzeydeki ailelerin yaflad›¤› befl farkl› mahalleden seçilmifltir. ‹stanbul’un pilot çal›flma için uygulama alan› olarak seçilmesinin sebebi, ‹stanbul’un Türkiye’nin de¤iflik bölümlerinden çok fazla göç al›yor olmas›d›r. Böylece, farkl› etnik, kültürel ve bölgesel kökenlere sahip ailelerle ‹stanbul’da çal›flma yap›labilmektedir. Pilot çal›flmada kat›l›mc› annelerin büyük bir bölümü, düflük e¤itim düzeyindedir. Çal›flmaya kat›lan annelerin %78’i ve babalar›n da %60’› sadece befl y›ll›k ilkokul mezunudurlar. Bu sayede, pilot çal›flma bize ayn› zamanda, TEÇGE protokolünün oldukça düflük e¤itim seviyesine sahip anneler taraf›ndan tamamlan›p tamamlanamad›¤›n› ve ölçeklerin maddelerinin bu anneler taraf›ndan anlafl›l›p anlafl›lmad›¤›n› gösterme imkan› vermifltir. TEÇGE pilot çal›flmas›n›n örneklemi, yafllar› 23-37 aras›nda de¤iflen ve yafl ortalamas› 30,5 olan genç annelerden oluflmaktad›r. Annelerin %57 gibi bir ço¤unlu¤u, köylerde ya da küçük kasabalarda do¤mufltur. Örneklemin üçte birinden fazlas›, hayat› botunca en uzun dönemi bir köyde ya da kasabada yaflam›flt›r. Annelerin evli olduklar› süre 4-15 y›l aras›nda de¤iflmekte olup, ortalama 10 y›ld›r. Annelerin ortalama 2.4 çocu¤u vard›r ve çocuk say›s› 1-6 aras›nda de¤iflmektedir. TEÇGE pilot çal›flmas›nda kullan›lan ölçekler, soru formlar› ve geliflim testlerinin listesi Tablo 1’de gösterilmifltir. Pilot çal›flmada, niceliksel verileri niteliksel verilerle destekleme amac›yla video ve ses kay›tlar› da al›nm›flt›r. Her bir anne-çocuk çifti ile iki gözlem protokolü ile video kayd› al›nm›flt›r. Yap›land›r›lmam›fl gözlem protokolünde 10 dakika süresince günlük olarak yapt›klar› etkinlikleri yapmaya devam etmeleri istenmifltir. Yar› yap›land›r›lm›fl gözlemde ise, 10 dakika süresince daha önceden belirlenmifl olan bir etkinli¤i anne ve çocu¤un birlikte yapmalar› istenmifltir. Bunlara ek olarak, her bir anne-çocuk çiftinden, birbirlerinden ba¤›ms›z olarak, onlara verilen resimli bir kitaptaki öyküyü anlatmalar› istenmifltir. Anlat›lan öykülerin her biri, daha sonra yap›lacak transkripsiyon ve kodlama ifllemleri için ses kayd› olarak saklanm›flt›r. Pilot çal›flmadan elde edilen niceliksel sonuçlar, daha sonra TEÇGE’nin ana çal›flmas›nda kullan›lacak ölçeklerin en son hallerinin oluflturulmas›na yard›mc› olmufltur. Çocu¤un geliflim düzeyini ve erken çocukluk ekolojilerini ölçmekte kullan›lan ölçümlerin iyi geçerlik ve güvenirlik de¤erlerine sahip olduklar› gösterilmifltir. Pilot çal›flma, ayr›ca, TEÇGE’nin ana çal›flmas›ndan elde edilebilecek sonuçlar› öngören oldukça ilginç birtak›m sonuçlar da ortaya koymufltur. Ön bulgulardan biri pilot çal›flmaya kat›lan 3 yafl örnekleminde görülen sosyal-duygusal geliflim hakk›ndad›r. Annenin gösterdi¤i itaat talep eden davran›fllar›n ve sert ceza uygulamalar›n›n fazla olmas›n›n, üç yafl çocuklar›nda davran›fl problemleriyle iliflkili oldu¤u bulunmufltur. Bu bulgu, geliflim araflt›rmalar›nda bu konuda daha önceden bilinenleri tekrarlayan niteliktedir. Ek olarak, baba taraf›ndan anneye yönelik yüksek düzeydeki sald›rganl›¤›n, çocuklardaki yüksek düzeydeki davran›fl problemleriyle iliflkili oldu¤u ortaya ç›km›flt›r. Di¤er bir deyiflle, anne ve baba aras›ndaki iliflki (çocu¤un do¤rudan temas içinde olmad›¤› bir aile ekolojisi oldu¤u halde), annenin ebeveynlik davran›fllar›ndan ba¤›ms›z olarak, çocu¤un davran›fl problemlerini do¤rudan etkilemektedir. Ayn› zamanda, TEÇGE pilot bulgular› göstermifltir ki, yak›n ve destekleyici arkadafllar› (genifl aile bireyleri d›fl›nda) olan anneler, anlaml› ölçüde daha az itaat talep etmekte ve anlaml› oranda daha düflük seviyede sert ceza uygulamaktad›r. Bu nedenle, annenin aile d›fl›ndaki sosyal ekolojisi, ebeveynlik davran›fllar›n› ölçülebilir flekilde etkilemekte ve bu da çocu¤un sosyal ve davran›flsal geliflimini etkilemektedir. Küçük çocu¤u olan annelerin büyük ço¤unlu¤unun çal›flmad›¤› ve aile bireylerinin annenin tek destek kayna¤› oldu¤u bir ülke olan Türkiye’de, bu bulgu genifl aileden ba¤›ms›z bir sosyal destek a¤›n›n önemini iflaret etmektedir. Bu bulgular, pilot çal›flman›n küçük ve k›s›tl› bir kapsam› olmas› sebebiyle kesin bulgular olarak de¤erlendirilmemelidir. Bununla beraber bu bulgular, genifl kapsaml› geliflim ekolojilerinin çocuklar›n geliflim göstergeleri ile birlikte çal›fl›ld›¤› zaman elde edilebilecek bilginin zenginli¤ini göstermektedir. TEÇGE pilot çal›flmas›n›n bir baflka bulgusu da, annelerin ve çocuklar›n öykü anlat›lar›ndan gelmektedir. Öykü anlat›lar›n›n ön analizleri, bütün annelerin görece olarak düflük e¤itim seviyesine sahip olmalar›na ra¤men, anlat› becerilerinin büyük ölçüde farkl›l›k gösterdi¤ini belirtmektedir. Bu bulgu, çocuklarda sözel gelifliminin ana belirleyicilerinden biri olan annenin anlat› becerisinin, annenin e¤itim seviyesiyle öngörülemeyece¤ini iflaret etmektedir. Bu durum, yanl›zca k›z çocuklar›n›n e¤itiminin, biliflsel düzey gözetmeksizin, aileleri taraf›ndan k›s›tland›¤› bir toplumda geçerli olabilir. Bu bulgu, TEÇGE pilot çal›flmas›ndan elde edilen niceliksel verilerle de desteklemektedir. Akademik uyarma (örne¤in; çocuklara say›lar›, kelimeleri, renkleri ve flekilleri ö¤retmek) ve dil için uyarma (örne¤in; düzgün ve karmafl›k cümleler kurarak konuflmak için çaba göstermek ve çocu¤un konuflmas›n› desteklemek) çocu¤un, biliflsel geliflimini öngören geliflim ekolojilerinin iki önemli yönü olarak bilinirler. Annelerin e¤itim seviyesinin düflük oldu¤u TEÇGE pilot örnekleminde, anne taraf›ndan sa¤lanan akademik uyarma ve dil için uyarman›n, annelerin biliflsel düzeyi (çal›flan bellek) ve kelime bilgisi ile iliflkili oldu¤u bulunmufltur. Fakat çocu¤a sa¤lanan bu uyarmalar annenin e¤itim düzeyi ile iliflkili de¤ildir. K›z ve erkek çocuklar›n temel e¤itime erifliminin eflit ve kolay oldu¤u geliflmifl ülkelerde, 13 annenin e¤itiminin çocu¤un geliflim ekolojilerine dair iyi bir gösterge oldu¤u bilinmektedir. Fakat, TEÇGE pilot çal›flmas› Türkiye’de annenin e¤itiminin, çocuklar›n geliflim ekolojileriyle iliflkili iyi bir gösterge olmayabilece¤ini göstermifltir. Sonuç TEÇGE, Türkiye’de erken çocukluk döneminin ulusal ve boylamsal bir çal›flmas› olarak tasarlanm›flt›r. Böylece, TEÇGE, Türkiye’de veya Türkiye d›fl›nda yaflayan geliflim bilimcilerine, erken çocukluk ba¤lamlar›n›, 3’ten 7 yafla kadar oluflan sosyalduygusal ve biliflsel geliflim yörüngelerine ba¤layan nedensonuç iliflkilerinin derinlemesine anlafl›lmas›n› hedeflemektedir. TEÇGE erken çocukluk geliflimine kültürler-aras› bir bak›fl aç›s› ile bakmak amac›yla tasarlanm›flt›r. Çal›flman›n tasar›m›nda ve uygulamas›nda esas al›nan kültürler-aras› bak›fl aç›s›n› koruyarak, TEÇGE, s›n›rl› say›da bireyci kültürlerde s›nanm›fl geliflim kuramlar›n›n geçerli¤ini s›namaya yard›mc› olacakt›r. Bu hedefi gerçeklefltirmek için TEÇGE, toplulukçu veya geliflmekte olan toplumlarda anlaml› olabilecek geliflim ekolojilerini ölçecektir (genifl aile ya da mahalle toplulu¤u gibi). Bu ekolojiler bireyci kültürlerde etkin geliflim ekolojileri olmayabilir. Pilot çal›flma ve bu çal›flmadan elde edilen ön sonuçlar, flimdiden TEÇGE gibi bir çal›flman›n erken çocukluk geliflim sürecini anlay›fl›m›z› artt›rabilece¤ini göstermektedir. Bu da kültürler-aras› yaklafl›m› olan ve niteliksel ve niceliksel yöntemlerin birlefltirilmesiyle yap›labilecek araflt›rmalar›n gücünü göstermektedir. Teflekkür: TEÇGE’nin proje asistanları Nuran Aydemir, Sema Akbo¤a, Özlem Bekar, Berna Akçınar, Pınar Arslan ve ‹rem Güro¤lu’na çok teflekkür ederiz. Tablo 1. TEÇGE pilot çal›flmas›nda kullan›lan ölçekler, soru formlar› ve geliflim testleri Ölçe¤in/Testin Ad› Kullan›lan ölçe¤in kayna¤› hakk›nda bilgi Ölçe¤in TEÇGE için uyarlan›p uyarlanmad›¤› 1. Demografik Bilgi Formu TEÇGE Ekibi taraf›ndan gelifltirilmifltir. √ 2. SF-36 Yaflam Kalitesi Envanteri MOS-36 Health Survey √ 3. K›sa Semptom Envanteri Gelifltiren: L. R. Derogatis (1992)20 Türkçesi : fiahin, N. H., & Durak, A. (1995) 21 X 4. Anne Destek ‹ndeksi Gelifltiren: Henderson et al., 197822 Türkçesi: Kumru, Say›l ve Ya¤murlu taraf›ndan 19 TÜB‹TAK araflt›rma projesi için haz›rland›23. √ 5. Aileden Anneye Gelen Destek Gelifltiren: Zimet, Dahlem, Zimet & Farley, 1988 6. Yaflanan Mahalle Ekolojisi Anketi TEÇGE Ekibi taraf›ndan gelifltirilmifltir. √ 7. Evlilikte Doyum Ölçe¤i Gelifltiren: Baydar, N. & Yumbul, C. 200525 8. Yar›-yap›land›r›lm›fl Gözlem Protokolü TEÇGE Ekibi taraf›ndan gelifltirilmifltir. 9. Anne/Çocuk Sa¤l›k Envanteri SF-36 Yaflam Kalitesi envanterinin Genel Sa¤l›k Alg›s› alt ölçe¤i eklenerek TEÇGE Ekibi taraf›ndan gelifltirilmifltir. √ 10. Ebeveyn Amaçlar› Anketi Gelifltiren: Schaefer and Edgerton, 198526 Türkçesi: Ya¤murlu & Sanson, 2004 √ 11. Çocuklar için K›sa Mizaç Envanteri Gelifltiren: Prior, MR., Sanson, AV & Oberklaid, F. 198927 24 √ Türkçesi: Kumru, Say›l ve Ya¤murlu taraf›ndan TÜB‹TAK araflt›rma projesi için haz›rland›23. 12. Uyumlu Sosyal Davran›fl Envanteri √ Gelifltiren: Hogan, Scott, & Bauer, 1992 28 Türkçesi: TEÇGE Ekibi taraf›ndan gelifltirilmifltir. 13. D›flsallaflt›rma Envanteri √ Gelifltiren: Eyberg, S., & Pincus, D. (1999) Türkçesi: Kumru, Say›l ve 29 Ya¤murlu taraf›ndan TÜB‹TAK araflt›rma projesi için haz›rland›23. 14. Çocuk Yetifltirme Anketi √ Gelifltiren: Sanson (1994) Modifikasyon: Paterson & Sanson (1999) 30 31 Türkçesi: Boratav (2003)32 15. Çocuk bak›m› TEÇGE Ekibi taraf›ndan gelifltirilmifltir. 16. Mullen Geliflim Testi Gelifltiren: Mullen, 199233 Türkçesi: Küntay, 2007 (Mullen Early Learning Scales) 17. Kurba¤a Hikayesi Prosedürü Uyarlama: Berman & Slobin, 1994 34; Strömqvist&Verhoeven, 200435 Türkçesi: TEÇGE Ekibi taraf›ndan gelifltirilmifltir. X 18. ‹flleyen Bellek Protokolü Gelifltiren: Gülgöz, 200436 X 19. ACEP Sözcük Bilgisi Testi Gelifltiren: Gülgöz, 200436 X 20. HOME Gelifltiren: Caldwell & Bradley, 198437 Türkçesi: TEÇGE Ekibi taraf›ndan gelifltirilmifltir. 21. Anketör izlenimleri ölçe¤i 14 √ TEÇGE Ekibi taraf›ndan gelifltirilmifltir. X √ REFERANSLAR 1. Bronfenbrenner, U. (1979). The ecology of human development . Cambridge, MA: Harvard University Press. 2. NLSY97 User's Guide. (2000). A Guide to the Rounds 1 and 2 Data, National Longitudinal Survey of Youth 1997. Prepared for the U.S. Department of Labor by Center for Human Resource Research, The Ohio State University. Columbus, OH. 3. Rathbun, A., & West J. (2004). From Kindergarten through Third Grade: Children’s Beginning School Experiences. National Center of Education Statistics, Washington, DC. 4. Bartkowski, J.P., Xu, X., & Levin, M.L. (2008). Religion and child development: Evidence from the Early Childhood Longitudinal Study. 37(1), 18-36. 5. Woodland, S., & Collins, D. (2000). Study of Families with Children: technical report, London: National Centre for Social Research. 6. Marsh, A., et al. (2001). Low-income families in Britain: work, welfare and social security in 1999, DSS Research Report No. 138, London: Corporate Document Services. 7. Woodland, S., & Woodward, C. (2002). Families and Children Study (FACS) 2000: Wave 2 technical report, London: National Centre for Social Research. 8. Woodland, S., et al. (2003). Families and Children Study (FACS) 2001: Wave 3 technical report, London: National Centre for Social Research. 9. Phillips, M., Miers, A., & Scholes, S. (2003). Families and Children Study (FACS) 2002: Wave 4 technical report, London: National Centre for Social Research. 10. Lyon, N., Scholes, S., & Tait, C. (2005). Families and Children Study (FACS) 2003: Wave 5 technical report, London: National Centre for Social Research. 11. Lyon, N., Scholes, S., & Tait, C. (2006). Families and Children Study (FACS) 2004: Wave 6 technical report, London: National Centre for Social Research. 12. Lyon, N., Mangla, J., Tait, C., & Scholes, S. (2007). Families and Children Study (FACS) 2005: Wave 7 technical report, London: National Centre for Social Research. 13. Wells, T.S., Jacobson, I.G., Smith, T.C., Spooner, C.N., Smith, B., Reed, R.J., Amoroso, P.J., Ryan, M.A.K., for the Millennium Cohort Study Team (2008). Prior Health Care Utilization as a Determinant to Enrollment in a 22-year Prospective Study, The Millennium Cohort Study. European Journal Of Epidemiology, Bask›da. 14. Smith, T.C., Wingard, D.L., Ryan, M.A.K., Kritz-Silverstein, D., Slymen, D.J., Sallis, J.F., for the Millennium Cohort Study Team (2007). Prior assault increases the likelihood of new-onset PTSD after combat deployment. Epidemiology, Bask›da. 15. LeardMann, C.A., Smith, B., Smith, T.C., Wells, T.S., Ryan, M.A.K, for the Millennium Cohort Study Team (2007). Smallpox vaccination: comparison of self-reported and electronic vaccine records in the Millennium Cohort Study. Human Vaccines. 3(6):245-51. 16. Plewis, I., & Ketende, S. (2006). Millennium Cohort Study: technical report on response. 1st ed. 1. London, Centre for Longitudinal Studies. 17. Plewis, I. (2004). Millennium Cohort Study: technical report on sampling.3rd ed. 3. London, Centre for Longitudinal Studies. 18. UNICEF: Demographic Indicators. Retrieved March 12, 2008, from http://www.unicef.org/sowc08/docs/sowc08_table_6.xls 19. Ware, J. E., & Sherbourne, C. D. (1992). The MOS 36-item ShortForm health survey (SF-36). I. conceptual framework and item selection. Medical Care, 30 (6), 473-483. 20. Derogatis, L.R. (1992). The Brief Symptom Inventory (BSI), Administration, Scoring and Precedures Manual= II. Clinical Psychometric Research Institute. 21. fiahin, N.H., & Durak, A. (1995). K›sa Semptom Envanteri: Türk Gençleri ‹çin Uyarlanmas›. Türk Psikoloji Dergisi, 9 (31), 44 - 56. 22. Henderson, P., Duncan-Jones, H., McAuley and K. Ritchie. (1978). The patient's primary group, Br. J. Psychiatry 132, 74–86. 23. Kumru, A., Say›l, M., & Ya¤murlu, B. (2006). TÜB‹TAK Projesi “Kariyer: Çocuklar›n biliflsel, duygusal ve olumlu sosyal geliflimlerinin boylamsal çal›fl›lmas›. 24. Zimet, G.D., Dahlem, N.W., Zimet, S.G., & Farley, G.K. (1988). The Multidimensional Scale of Perceived Social Support. Journal of Personality Assessment, 52, 30-41. 25. Baydar, N., & Yumbul, C. (2005). Türk Eriflkinlerde Evlilik ‹liflkisinden Al›nan Doyumun Ölçümü, Bas›lmam›fl Yay›na Haz›r Çal›flma. 26. Schaefer, E.S., & Edgerton, M. (1985). Parent and child correlates of parental modernity. In I. E. Sigel (Ed.), Parental belief systems (pp. 287-318). Hillsdale, New Jersey: Lawrence Erlbaum Associates, Inc. 27. Prior, M.R., Sanson, A.V., & Oberklaid, F. (1989). The Aus-tralian Temperament Project. In G.A. Kohnstamm, J.E. Bates, & M.K. Rothbart (Eds.), Temperament in childhood. (pp. 537-554). London: Wiley. 28. Hogan, A., Scott, K.G., & Bauer, C.R. (1992). The Adaptive Social Behavior Inventory (ASBI): A new assessment of social competence for high risk three-year olds. Journal of Psychoeducational Assessment, 10, 230-239. 29. Eyberg, S., & Pincus, D. (1999). Eyberg Child Behavior Inventory & Sutter-Eyberg Student Behavior Inventory - Revised. Psychological Assessment Resources, Odessa, FL: Psychological Assessment Resources. 30. Sanson, A. (1994). Parenting questionnaire for 3-7 year olds. Bas›lmam›fl Yay›na Haz›r Çal›flma. Melbourne: University of Melbourne. 31. Paterson, G., & Sanson, A. (1999). The association of behavioral adjustment to temperament, parenting and family characteristics among 5-year-old children. Social Development, 8(3), 293-309. 32. Boratav, A.B. (2003). The role of child temperament, sociocognitive abilities, parenting and social context in the development of prosocial behavior. Bas›lmam›fl Doktora Tezi, University of Melbourne, Victoria, Australia. 33. Mullen, E. M. (1995). Mullen Scales of Early Learning (AGS ed.). Circle Pines, MN: American Guidance Service Inc. 34. Berman, R., & Slobin, D. (1994). Relating events in narrative: a cross linguistic development study. Mahwah, NJ: Lawrence Erlbaum. 35. Strömqvist, S., & Verhoeven, L. (2004). Relating Events in Narrative: Typological and Contextual Perspectives. London: Lawrence Erlbaum Associates. 36. Gülgöz, S. (2004). Psychometric properties of the Turkish Vocabulary Test. Bas›lmam›fl Yay›na Haz›r Çal›flma, Koç Üniversitesi, ‹stanbul, Turkiye. 37. Bradley, R.H., & Caldwell, B.M. (1984). The relation of infants' home environments to achievement test performance in first grade: A follow-up study. Child Development, 55, 803-809. 15 Koç Üniversitesi’nde Hizmetleri Konu Alan Araflt›rmalar: Disiplinleraras› Bir Bak›fl Yüksek katma de¤erli hizmetlerin yarat›lmas› ve sunulmas› tasar›m, mühendislik, operasyon, pazarlama ve insan kaynaklar› yönetimini içeren çok disiplinli bir yaklafl›m› gerektirir. D ünyadaki ekonomik aktivitelerin büyük bölümü, hizmet sektörü içerisinde yer almaktad›r. Geliflmifl ve geliflmekte olan ülkelerin istatistiklerinde hizmet sektörünün GSMH içindeki yüksek pay› ve ifl gücüne kat›l›m oran› istatistikleri bunu yans›tmaktad›r. Hizmet sektöründeki firmalar›n büyüme oranlar›na ek olarak, hizmet faaliyetlerindeki art›fl›n büyük bölümü, geleneksel olarak hizmet sektörü olarak adland›r›lmayan sektörlerden gelmektedir. Servislendirme (servitization) olarak adland›r›lan e¤ilimde, üretici firmalar, sa¤lad›klar› hizmetleri ürünleri ile birlikte sunmakta ve gelirlerinin önemli bir bölümünü bu hizmetlerden elde etmektedirler. Bu strateji sonucu ifllem bazl› bir yönetimden iliflki bazl› bir yönetime do¤ru kayma yaflanmaktad›r. Artan rekabet ve yeni biliflim teknolojileri, tüm dünyada sunulabilen, kiflisellefltirilmifl hizmetlerin artmas›n› sa¤lam›flt›r. Günümüzde, karmafl›k ve global servis tedarik zincirleri, gittikçe daha çok müflteri memnuniyeti aranan ortamlarda yönetilmektedir. Tüm bu e¤ilimler dahilinde, çok çeflitli ve farkl›l›k gösterebilen ifl türü, ifl süreci ve sistem, hizmet olarak tan›mlanmaktad›r. Bu çeflitlilik içerisinde hizmet süreçlerinin ortak bir özelli¤i onlar› ayn› platformda incelemeye f›rsat tan›maktad›r: servislerin önemli bir bölümü, onlar› kullanan müflteriler taraf›ndan, veya müflterilerin huzurunda tasarlan›r, üretilir, sunulur ve tüketilir. Bu özellik, servis karfl›laflmalar›na, di¤er bir ifadeyle, müflterinin, servis organizasyonuyla bulundu¤u tüm iliflki noktalar›na odaklan›lmas›n› gerektirmektedir. Karl›l›k ve büyümenin temel tafllar›n› oluflturan müflteri memnuniyeti ve müflteri sadakat› bu servis karfl›laflmalar›n›n iyi tasarlan›p yönetilmesi ile ortaya ç›kabilmektedir. Müflteri temas›n›n yüksek oldu¤u ortamlarda, kalite kontrolü süreç kontrolü anlam›na gelir. Ayr›ca, operasyonel özelliklerine ek olarak, süreçlerin performans› insan kaynaklar› ve ortak üretici konumundaki müflterilerin yönetimindeki etkinlik ile belirlenir. Müflteri temas›n›n hizmet süreçlerinin iflleyifli ve performans› üzerindeki rolüne iliflkin bu k›sa de¤erlendirme, hizmetlerin çok disiplinli, disiplinleraras› bir yaklafl›mla çal›fl›lmas› gerekti¤ini göstermektedir. Tasar›m, mühendislik, operasyon, pazarlama ve insan kaynaklar› yönetimi, hepsi yüksek katma de¤erli servislerin yarat›lmas› ve sunulmas›nda önemli bir rol oynamaktad›r. 16 Zeynep Akflin Karaesmen > ‹flletme Koç Üniversitesi’nde hizmetleri konu alan araflt›rmalar da hizmet süreçlerinin bu disiplinler aras› özelliklerini yans›tmakta, farkl› bölümler ve fakülteler içerisinde yer alan kifliler taraf›ndan bir sistem bak›fl aç›s› içerisinde yürütülmektedir. Üniversite’de bu konuda yap›lan bütün araflt›rma projelerini s›ralamak yerine, bu makale, birlefltirici bir unsur olarak servis karfl›laflmalar›na odaklan›p, üç ayr› konu bafll›¤› alt›nda de¤iflik disiplinlerden kaynaklanan araflt›rmalara dair örnekler sunacakt›r. Bafll›klardan ilki tekrarlanan servis karfl›laflmalar›n› konu alan ve bunlar›n büyümeye ve kârl›l›¤a ba¤lant›lar›n› inceleyen müflteri iliflkileri yönetimi, ikincisi servis karfl›laflmalar› içerisinde yer alan insanlar› ele alan hizmetlerin insan boyutu, üçüncüsü ise hizmet firmalar› ya da gruplar› aras›nda gerçekleflen servis karfl›laflmalar›n›n incelendi¤i servis sat›nalma ve servis tedarik zincirleridir. Müflteri ‹liflkileri Yönetimi Müflteri iliflkileri yönetimi, Koç Üniversitesi’ndeki Pazarlama Grubunun faal oldu¤u bir araflt›rma alan›d›r. Aksoy, Keiningham, ve Bejou (2007) taraf›ndan yeni düzenlenen bir kitap, “iyi müflteri de¤eri yönetimi ve firma kârl›l›¤› için müflteri bilgisinin nas›l toplanaca¤›n›, nas›l derlenece¤ini, ve nas›l en iyi flekilde kullan›laca¤›n›”, çok çeflitli çal›flmalar ›fl›¤›nda göstermektedir. Çapraz-sat›fl, ya da servis karfl›laflmalar› esnas›nda ek ürünlerin müflterilere pazarlanmas›, büyüme odakl› müflteri iliflkileri taktiklerinin bir örne¤ini oluflturmaktad›r. Bu yöntemi uygulayan flirketler, pazar pay›nda büyüme yerine, cüzdan paylar›n› (müflterinin belli bir kategorideki al›mlar›n›n toplam›n›) artt›rmaya çabalamaktad›r. Yöneticiler memnun olmayan bir müflteriye ürün sat›lmayaca¤›nda hemfikir olsa da, müflteri memnuniyeti ve cüzdan pay› aras›ndaki olas› iliflkiyi belgeleyen ampirik çal›flmalar literatürde k›s›tl› olarak yer almaktad›r. Cooil, Keiningham, Aksoy, ve Hsu (2007) taraf›ndan yay›nlanan makale, bu bofllu¤u doldurmas› aç›s›ndan önemlidir. Makale ampirik olarak baflar›l› çapraz-sat›fl›n olmas› için, müflteri memnuniyetinin olmas› gerekti¤ini göstermektedir. Ça¤r› merkezlerinde, müflteri memnuniyeti ile müflteri bekleme süreleri aras›nda yak›n bir iliflki vard›r. Bekleme süreleri uygun kapasite seviyelerinin belirlenmesiyle kontrol edilebilir. Kuyruk modelleri kullanarak, operasyonlar yönetimi ve servis mühendisli¤i bak›fl aç›s›yla, ça¤r› merkezlerinde çapraz-sat›fl taktiklerini inceleyen Akflin ve Harker (1999), kapasite dikkatlice planlanmad›¤› sürece, çapraz-sat›fl›n artan yo¤unlu¤a yol açaca¤›n› göstermifltir. Bu yo¤unluk, müflteri memnuniyetini olumsuz etkilemekte ve çapraz-sat›fl performans›nda muhtemel bir afla¤› yönlü sarmala neden olmaktad›r. Bu de¤erlendirmeyi izleyen araflt›rma ile Örmeci ve Akflin (2007), do¤ru müflteriye do¤ru zamanda çapraz-sat›fl yap›lmas›n› hedefleyen, kuyru¤un durumunu ve müflteri gelir potansiyelini göz önünde bulunduran dinamik kontrolleri karakterize etmifltir. Baflar›s›z çapraz-sat›fl teflebbüslerini bir hizmet hatas› olarak görüp müflteriler için bir memnuniyetsizlik kayna¤› olarak de¤erlendiren Günefl, Akflin, Örmeci, ve Özden (2008), iliflki dinamiklerini modellemifl ve eniyi çapraz-sat›fl kurallar›n› iliflki durumu ve önceki baflar›s›z giriflimlerin fonksiyonu olarak tan›mlam›flt›r. Bu çal›flma, baflar›s›z çapraz-sat›fl giriflimlerine karfl› olumsuz müflteri tepkilerini görmezden gelmenin önemli de¤er kay›plar›na neden oldu¤unu göstermektedir. Bu araflt›rmalar, pazarlama ve operasyonlar yönetimi kesiflimindeki bir hizmet iflletmesi perspektifi ile, endüstri mühendisli¤i ve müflteri davran›fl perspektiflerini birlefltirerek, çapraz-disiplinli araflt›rman›n canl› bir örne¤ini teflkil eder. Hizmetlerin ‹nsan Boyutu ‹nsan kaynaklar› yönetimi, katma de¤erin büyük bölümünün servis karfl›laflmalar›nda oluflturuldu¤u ortamlarda özel bir önem tafl›maktad›r. Muhasebe biliminde, insan aktiflerinin öneminin bir çok kifli taraf›ndan belirtilmesine ra¤men, aktiflerin de¤erlendirilmesi için kabul gören ortak bir yöntem yoktur. Bilgi yo¤unluklu hizmetlerde, Akflin (2007), insangücü planlamas› ve insan varl›klar› de¤erlendirmesini birlefltiren, eniyileme tabanl› bir yöntem sunmufltur. Makale, hizmet kurumlar›ndaki ö¤renebilen insan aktifleri için, “de¤er art›fl›” ve düflüflü çizelgeleri (amortisman) önermektedir. Bir kez daha, insan kaynaklar› yönetimi, yöneylem araflt›rmas› ve muhasebe bilimi kesifliminde, disiplinler aras› bir yaklafl›m›n aç›k oldu¤u görülmektedir. Bir çok durumda, servis karfl›laflmas› içerisinde belli hareketler ve tercihler, servis çal›flanlar›n›n takdirine kalm›flt›r. Günefl ve Akflin (2004) servis çal›flanlar›n›n farkl› müflteri türlerine göre farkl› uzunlukta hizmet sa¤lad›¤› ortamlar için, teflvik sistemlerinin tasar›m› problemini sunup, analiz etmifllerdir. Ele al›nan problemde uzun hizmet süreleri yo¤unluk yaratmakta, ama ayn› zamanda da ek de¤er yaratmaya yard›mc› olmaktad›r. Hizmet veren çal›flan, müflterinin türünü belirleyebilmekte, ama karfl›laflma an›nda yer almayan yönetici, müflteri tipini görememektedir. Bu ortamda hizmet veren çal›flan, sistem için daha fazla de¤er yaratacak olan uzun süreli hizmet yerine kendi tercih etti¤i k›sa süreli hizmeti seçebilir. Yönetici, bu bilgi asimetrisi problemini ortadan kald›rmak için, teflvik mekanizmalar›na baflvurur. Bu makale, farkl› müflteri türlerini tan›mlamay› hedefleyen bir pazar dilimlemesi problemi ile, verilecek hizmet türü ve teflvik mekanizmas›n› belirleyen operasyonel tercihler aras›ndaki ba¤lant›lar› gösterir. Bu haliyle, pazarlama, operasyon yönetimi ve insan kaynaklar› yönetimini bir araya getirir. Servis Sat›nal›m› ve Servis Tedarik Zincirleri Hizmet birimleri aras›ndaki servis karfl›laflmalar›, firmalar veya farkl› departmanlar veya firmalar›n içindeki yap›lar aras›nda oluflabilir. Bu tip iliflkiler, genellikle kontratlar çerçevesinde yürütülür. Servis tedarik zinciri anlaflmalar›, Akflin, De Vericourt, ve Karaesmen (2008)’in makalesinde, ça¤r› merkezi d›fl kaynak kullan›m› ba¤lam›nda incelenmifltir. Makale, operasyonel özelliklerin, farkl› anlaflma türleri aras›ndaki tercihlerin üzerinde oynad›¤› rolü göstermektedir. Aksin and Masini (2008), paylafl›lm›fl hizmet merkezlerini, di¤er bir ifadeyle kurumlar içindeki ortak ifl hizmetlerini sa¤layan iç yap›lar› araflt›r›r. Avrupa kökenli uluslararas› flirketlerin verilerine dayal› analiz, “en iyi uygulama“ alg›s›na itiraz eder, ve paylafl›lm›fl servis projesinin verimlili¤inin, flirketin çal›flt›¤› ortamdan ç›kan “gereksinimler” ile, bu gereksinimlere cevap vermek için gelifltirilen özel kabiliyetlerin bütünleflmesi seviyesine ba¤l› oldu¤unu öne sürer (Akflin and Masini, 2008). ‹laç endüstrisi (Gür Ali, Mantrala, Çavdaro¤lu, 2008) ve sa¤l›k endüstrisindeki (Günefl and Yaman, 2005) araflt›rmalar, servis tedarik zincirlerinde süregelen ve büyüyen araflt›rma dallar›d›r. Koç Üniversitesi’nde hizmetleri konu alan araflt›rma projelerinin ço¤almas› ve Üniversite’nin, Avrupa’da konu ile ilgili önde gelen bilgi merkezleri aras›nda yer almas› beklenmektedir. REFERANSLAR 1.Aksoy, L. Keiningham, T., Bejou, D., Editors, (2007) Profit Maximization through Customer Relationship Marketing, Best Business Books, Haworth Press, Binghampton NY. 2. Akflin, O.Z., (2007) On Valuing Appreciating Human Assets in Services, Naval Research Logistics, 54:2, 221-235. 3. Akflin, O.Z., De Vericourt, F. ve Karaesmen, F., (2008) Call Center Outsourcing Contract Analysis and Choice, Management Science, 54:2, 354-368. 4. Akflin, O.Z. ve Harker, P.T., (1999) "To Sell or Not To Sell: Determining the Tradeoffs between Service and Sales in Retail Banking Phone Centers", Journal of Service Research, 2:1 19-33. 5. Akflin, O.Z. ve Masini, A. (2008) Effective Strategies for Internal Outsourcing and Offshoring of Business Services: An Empirical Investigation, Journal of Operations Management 26:2, 239–256. 6. Cooil, B. Keiningham T. L., Aksoy, L. ve Hsu M. (2007), A Longitudinal Analysis of Customer Satisfaction and Share of Wallet: Investigating the Moderating Effect of Customer Characteristics, Journal of Marketing, 71, 67-83. 7. Günefl, E.D. ve Akflin, O.Z., (2004) “Value Creation in Service Delivery: Relating Market Segmentation, Incentives, and Operational Performance”, Manufacturing & Service Operations Management, 6:4, 338-357. 8. Günefl, E.D. ve Akflin, O.Z., Örmeci, E.L., Özden, H. (2008) Modeling Customer Reactions to Sales Attempts: When Cross-Selling Backfires, Working Paper, Koç University. 9. Günefl, E.D. ve Yaman, H. (2005) Modeling Change in A Health System: Implications on patient flows and resource allocations, Journal of Clinical and Investigative Medicine, 28:6, 331-333. 10. Gür Ali, Ö., Mantrala, M., Çavdaro¤lu, B. (2008), The Role and Impact of the Pharmacy Benefit Manager (PBM) in Prescription Drug Marketing, Working Paper, Koç University. 11. Örmeci, E.L. ve Akflin, O.Z. (2007), Revenue Management through Dynamic Cross-Selling in Call Centers, Working Paper, Koç University. 17 Mikro-Nano Elektro-Mekanik ve Optik Sistemler Araflt›rmalar›m›z›n merkezinde çok yeni uygulama alanlar› için teknolojilerin gelifltirilmesi bulunmaktad›r. O ptik Mikrosistemler Laboratuvar› (OML) mikro ve nano elektro-mekanik (MEMS/NEMS) ve optik sistemlerin tümlefltirilmesi konusunda uygulamal› araflt›rmalar yürütmektedir. Mikro ve Nano teknoloji konusunda Avrupa Komisyonu’ndan iki 7. Çerçeve projesi de dahil olmak üzere 10’dan fazla d›fl mali destekli devam eden projemiz vard›r. Araflt›rmalar›m›z›n merkezinde ise çok yeni uygulama alanlar› için teknolojilerin gelifltirilmesi bulunmaktad›r. Örnek olarak cep telefonu projektörleri (piko-projektör), gece görüfllü termal kameralar, kimyasal ve biyolojik analiz amaçl› minyatürlefltirilmifl portatif tayf ölçerler, tek kullan›ml›k biyo-nano alg›lay›c›lar (tümüyle okulumuzun temiz odas›nda üretilmifl) ve üç boyutlu görüntüleme sistemleri üzerinde çal›flmaktay›z. Bu makalede, yukar›da bahsedilen projelerden üç tanesini ele al›yoruz. Bu projeler kapsam›nda, ticari ortaklar›m›z taraf›ndan lisanslanan bir çok patentimizde yüksek lisans ve doktora ö¤rencilerimiz de mucit olarak katk›da bulunmufllard›r. Görüntüleme Uygulamalar› için FR4 Lazer Taray›c›lar (destekleyen ve patent haklar›n› lisanslayan kurum Microvision Inc, ABD) Lazer taray›c›lar yüksek çözünürlüklü görüntü sistemleri, barkod Hakan Ürey > Elektrik ve Elektronik Mühendisli¤i okuyucular› ve biyomedikal görüntüleme donan›mlar› gibi birçok uygulama alan›na sahiptir. OML’nin silikon teknolojisine dayanan mikro-taray›c›lar›n tasar›m ve gelifltirilmesinde oldukça genifl bir tecrübe ve bilgi birikimi bulunmaktad›r. Son y›llarda, taray›c› sistemlerimizde yeni bir malzeme olarak FR4’u kullanmaya bafllam›fl bulunuyoruz. FR4, bir epoksi-cam polimeridir ve günümüzde tüm elektronik ayg›tlarda bulunan bask› devrelerde (PCB) s›kl›kla kullan›lan bir malzemedir. Dolay›s›yla, FR4 ve FR4 iflleme teknolojisi oldukça yayg›n ve düflük maliyetlidir. OML, FR4’u elektriksel, mekanik ve optik ifllevleri bütünlefltiren bir platform olarak kullanan dünyada ilk araflt›rma grubudur. [1, 2]. Çok çeflitli çevresel flartlarda genifl kullan›m alan› bulmas›ndan ötürü FR4, mühendisli¤i iyi yap›lm›fl elektriksel, mekanik ve termal olarak gürbüz bir malzemedir. Yeni araflt›rmalar›m›z ile FR4’u yeni bir optik mikro-sistem platformu olarak kullanmay› öneriyor ve bu alanda önemli ilerlemeler kat ediyoruz. (flekil 1) PCB üretim teknolojisindeki ilerlemeler, özelikle de lazer kesmenin üretime dahil edilmesi ile, FR4 tabakalar›na 20 mikronun alt›nda bir hassasiyetle istenilen flekiller verilebilmektedir. fiekil 1a’da PCB teknolojisi ile üretilmifl elektromanyetik tahrikli FR4 taray›c›lar gösterilmektedir. Taray›c›lar›n tahriklenmesi, FR4 üzerine ifllenmifl düzlemsel bobinden ak›m geçirilmesi ve harici bir m›knat›s›n bu ak›mla etkilefltirilmesi ile gerçekleflir. Bu flekilde çal›flt›r›lan bir taray›c›yla elde etti¤imiz iki boyutlu tarama deseni flekil 1b’de görülebilir. [3] fiimdiden endüstriyel flirketlerin ilgisini çekmeyi baflaran araflt›rmalar›m›zda, Amerika Birleflik Devletleri’nden Microvision firmas›yla çal›flmaya bafllam›fl bulunuyoruz. IEEE’nin Spectrum dergisinde, patentlerinin yank› faktörü de¤erlendirilerek yap›lan s›ralamada birçok elektronik devinin aras›nda 20. s›rada gösterilen orta¤›m›zla yapt›¤›m›z çal›flmalarda, iki projede yo¤unlaflm›fl bulunuyoruz: yüksek performansl› barkod okuyucu ve mobil ayg›tlara bütünleflmifl yüksek çözünürlüklü bir lazer yans›t›m 18 sistemi gelifltirilmesi. (flekil 2) Temel araflt›rmac›lar›n Serhan O. Ifl›kman ve Sven Holmström oldu¤u bu projelerde, ilk örneklerin test edilmesi ve de¤erlendirilmesi aflamalar›nda di¤er bir çok ö¤rencilerimiz de görev almaktad›r. fiekil 1. (a) Standart PCB üretim teknolojisi ile yap›lm›fl 7 farkl› tasar›m› içeren FR4 tablas› (b) Taray›c›lar›m›zla elde edilmifl 2 boyutlu tarama. fiekil 2: Cep telefonuna entegre edilmifl piko-projektör (Microvision Inc. arflivinden) Cep telefonu projektörleri (piko-projektör), gece görüfllü termal kameralar, kimyasal ve biyolojik analiz amaçlı minyatürlefltirilmifl portatif tayf ölçerler, tek kullanımlık biyo-nano algılayıcılar (tümüyle okulumuzun temiz odasında üretilmifl) ve üç boyutlu görüntüleme sistemleri üzerinde çalıflmaktayız. Termal Gece Görüfl Kamera Sistemleri (destekleyen ve patent haklar›n› lisanslayan kurum ASELSAN-Ankara) Kovuk ›fl›n›m› (blackbody radiation) prensibine göre her nesne, kendi s›cakl›¤› ile orant›l› bir miktarda k›z›lötesi ›fl›n›m› yayar. Termal kameralar genel olarak atmosferin bu ›fl›n›m› iletti¤i 35um ve 8-14um band›nda görüntüleme yapmak üzere tasarlanm›fllard›r ve gece görüfl olana¤› sa¤lamalar› ile ünlenmifllerdir. ‹lk olarak askeri amaçlarda kullan›lmak üzere tasarlanan bu ayg›tlar günümüzde astronomi, arama–kurtarma, t›bbi görüntüleme, bina yal›t›mlar›n›n gözlemlenmesi, kimyasal görüntüleme, kalite kontrol gibi birçok alanda kullan›lmaktad›r. OML'de tasarlanan termal kameralar, k›z›lötesine maruz kal›nca bükülen iki boyutlu mikro-piksel dizininden oluflmaktad›r. Bükülme, her pikselin alt›nda tümlefltirilmifl k›r›n›m ›zgaras› arac›l›¤›yla mikro-optik yöntemler ile gerçeklefltirilmektedir. Bu metodun temel avantaj› optik okuma yöntemi ile elde edilen nanometre alt› ölçüm hassasiyettir. Piksel tasar›m›n di¤er teknolojilere göre bir baflka avantaj› ise silikon alttafl ile aras›nda iletken bir malzemeye ihtiyaç duymamas›d›r. Bu özellik ile hem üretim kolayl›¤› sa¤lamaktad›r hem de pikseller, alttafllar›ndan termal olarak daha iyi yal›t›labilmekte, so¤urduklar› k›z›lötesi enerjiyi daha iyi depolayabilmektedirler. Baflka temel bir avantaj ise k›r›n›m ›zgaras› ile gerçeklefltirilen optik okuma yönteminin dedektörün satürasyonuna izin vermeyiflidir, bir baflka deyiflle bu yöntem hedefteki binlerce derece s›cakl›¤›n ölçülmesini elvermektedir. Proje Aselsan taraf›ndan desteklenmektedir ve patent haklar› da bu firmaya lisanslanm›flt›r. Projenin bu aflamadaki hedefi 160x120 çözünürlü¤e sahip, ortamda bulunan de¤ifliklikleri 0.1 Co hassasl›kla okuyabilen bir dizinin üretilmesidir. Proje bünyesinde Onur Ferhano¤lu ve Fatih Toy araflt›rmac› olarak çal›flmaktad›r. fiekil 3'te bir pikselin mekanik bükülme simülasyon sonuçlar› ve üretilmifl piksel dizinin mikroskop resimleri görülmektedir. Dizinlerin üretilmesinde üç üretim merkezi ile çal›flmalar yap›lm›flt›r: TÜB‹TAK-YITAL/ Gebze'de silikon alttafl üzerine silikon nitrat teknolojisi, Orta Do¤u Teknik Üniversitesi Mikroelektronik Tesisleri (METU-MET) bünyesinde cam alttafl üzerine silikon nitrat teknolojisi, ve son olarak da Georgia Institute of Technology Microelectronic Research Center / ABD (GT-mirc)'da doktora ö¤rencimiz taraf›ndan cam alttafl üzerine parilen/titanyum teknolojileri ile üretim gerçeklefltirilmifltir. Üretilen cihazlar›n sistem performans testleri devam etmektedir. fiekil 3 (a) Termal Dedektör'ün tek piksel modeli (b) Üretilmifl dizinden bir mikroskop görüntüsü (her pikselin alt›nda entegre k›r›n›m ›zgaras› bulunmaktad›r) 19 Minyatür Portatif Spektrometre (Tayf Ölçer) (destekleyen ve patent haklar›n› lisanslayan kurum Fraunhofer Institute-IPMS, Dresden-Almanya) Endüstride ve laboratuar ortam›nda yayg›n bir uygulama alan› bulunan k›z›lötesi emilim spektroskopisi, boya rengi vb kimyasal ve biyolojik örnekler ile hava kirlili¤i ve de¤iflik gazlar›n alg›lama ve analizinde kullan›lan geliflmifl bir yöntemdir. Fourier dönüflümü spektroskopisi, h›zl› veri ak›fl› ve paralel spektral ölçüm gibi avantajlar› sayesinde sahip oldu¤u yüksek spektral çözünürlük ve düflük gürültü seviyesi ile mevcut di¤er k›z›lötesi spektroskopi yöntemlerinden ayr›l›r. Son 30 y›l zarf›nda boyutlar›ndaki küçülmeye ve hesaplama yeteneklerindeki art›fla ra¤men Fourier dönüflümü spektroskoplar› halen son derece büyük boyutlara sahip olup optik, elektronik ve opto-mekanik birçok parçan›n elle bir araya getirilmesiyle infla edilmektedirler. Ayr›ca bu ayg›tlar, ç›kt›lar›n› spektrum format›nda sunduklar›ndan, sonuçlar›n yorumlanmas› için bir kullan›c›ya veya karmafl›k yaz›l›mlara gereksinim duymaktad›rlar; bu da veri ak›fl h›z›n› önemli ölçüde k›s›tlamaktad›r. Bundan dolay›, Fourier dönüflümü spektroskopisi, genellikle boyut ve maliyetin ihtiyaç duyulan performansa nazaran ikincil öneme sahip oldu¤u s›n›rl› durumlarda kullan›lmaktad›r. Teorik olarak bu tip ayg›tlar›n minyatür ve portatif alg›lay›c› ve çözümleyici olarak kullan›lmalar›na bir engel bulunmasa da, baflta taray›c› ayna mekanizmalar› olmak üzere mevcut teknolojilerin küçük ve kullan›c› dostu alg›lay›c›lar›n tasar›m› için yeterli olmamas› buna engel olmakta. Portatif ve gerçek zamanl› çal›flabilen bir alg›lay›c›n›n g›da üretimi kontrolünden kimyasal süreç denetimine say›s›z laboratuar d›fl› uygulama alan› bulundu¤u için önemli bir ihtiyaç oldu¤u düflünülmektedir. OML’de 2004 y›l›ndan bu yana elektrostatik tarak mekanizmas› ile tahrikli bir mikro-elektro-mekanik ayg›t üretimi üzerine çal›flmaktad›r (fiekil 4). Tasarlanan MEMS ayg›t›n tarak yap›s› dikey t›nlafl›m modunda çal›flan bir tahrikleyici, bir k›r›n›m ›zgaras› ve bir optik pozisyon ölçüm sistemi olmak üzere üç farkl› görevi ayn› anda gerçeklefltirmekte olup, tüm bir yap› 15-20mm2’lik bir alana s›¤abilmektedir. Bu patentli teknoloji Ça¤lar Ataman’›n doktora tezi kapsam›nda gelifltirilen yeni bir spektroskopi platformu olup, patent projenin k›smi finansman›n› üstlenen Fraunhofer IPMS taraf›ndan lisanslanm›flt›r. Gelifltirilen sistemin mevcut Fourier dönüflümü spektroskoplar›na nazaran sundu¤u temel avantajlar yüksek ›fl›k verimlili¤i, mekanik sa¤laml›k, küçük boyutlar, üretim kolayl›¤› ve yüksek bütünleflme seviyesi olarak s›ralanabilir. Bu teknoloji sayesinde, çal›fl›r bir spektroskopi sistemi bahsedilen MEMS ayg›t, bir detektör ve sinyal iflleme elektroni¤inin birlefltirilmesiyle 20 fiekil 4: MEMS tabanl› FT Tayf ölçerin mikroskop resmi. oluflturulabilir. Bu teknolojinin ticari ortaklarla ürüne dönüfltürülmesine yönelik kurulan konsorsiyum, k›sa süre önce Avrupa Konseyi 7. Çerçeve Program›’ndan 3 milyon Avro destek alm›flt›r. Sonuç olarak, OML’de gelifltirilen optik mikrosistemler bilime katk›lar›n›n yan› s›ra [1-8] endüstrinin de ilgisini çekmeyi baflarm›flt›r ve birçok yeni uygulama ve ürüne yol açmaktad›r. KAYNAKÇA (daha detayl› bilgi için adresimiz http://mems.ku.edu.tr): 1. Hakan Ürey, Olgac Ergeneman, US Patent Application 20070257565, “Method and apparatus for making and using 1D and 2D magnetic actuators” 2007 2. Hakan Ürey, Sven Holmstrom, Arda D. Yalç›nkaya, “Electromagnetically actuated FR4 Scanners,” IEEE Photonics Tech. Lett., Vol. 20, p. 30-32, 2008 3. Arda D. Yalç›nkaya, Olgac Ergeneman, Hakan Ürey, “Polymer Magnetic Scanners for Bar Code Applications,” Sensors and Actuators A, Vol. 135, pp.236-243, 2007 4. Hakan Ürey, Hamdi Torun, European Patent 1757914, “Imaging detector array with optical readout,” Issued: 2007-03-07 5. Hamdi Torun, Hakan Ürey, “Uncooled Thermo-mechanical Detector Array with Optical Readout,” Opto-Electronics Review, Vol. 14 (1), p. 55–60, 2006 6. Onur Ferhano¤lu, M. Fatih Toy, Hakan Ürey, “Two-wavelength Grating Interferometry for MEMS Sensors” IEEE Photonics Tech. Lett., Vol. 19, p. 1895-1897, 2007 7. Hakan Ürey, Ça¤lar Ataman, European Patent 1677086, “Fourier transform spectrometer,” Issued: 2006-07-05 8. Ça¤lar Ataman, Hakan Ürey, Alexander Wolter, “MEMS-based Fourier Transform Spectrometer,” J. Micromechanics and Microengineering, Vol.: 16, Pages: 2516-2523, 2006 De¤iflen Dünyada Türk Politikas› Bizim de¤iflen dünyada Türk politikas› analizimiz varolan bilimsel çal›flmalar›n uygunlu¤unu ve önemini kabul etmekle birlikte; küresel, bölgesel, ulusal ve yerel etkileflimlere de aç›k ve sistematik bir dikkat göstererek bu varolan çal›flmalar›n ötesine geçmeyi amaçlamaktad›r. E. Fuat Keyman ve Ziya Önifl > Uluslararas› ‹liflkiler Çözümlememiz, hem Türkiye’deki küresel dinamiklerin ve yurtiçi dönüflümlerin genifl ve kapsaml› etkilerini dikkate alan, hem de bu süreçlerin tarihsel, siyasal-ekonomik ve sosyolojik temellerini araflt›ran bir Türk politikas› de¤erlendirmesini okuyucuya sunmay› hedefliyor. Yöntemsel Kopufl T ürkiye’de son otuz y›lda kendisini sosyal hayat›n her alan›nda hissettiren ve yerleflikleflen derin de¤iflim ve dönüflümler gerçekleflmekte. Dahas›, küresel dinamikler ve yurtiçi beklentilerle ortaya ç›kan bu de¤iflim ve dönüflümler; daha iyi, istikrarl› ve güvenli bir Türkiye’yi de gerektiriyor. Bu çal›flma, Türk politikas›n›n do¤as›n›, kapsam›n› ve içeri¤ini flekillendiren ve koflulland›ran de¤iflim ve dönüflüm süreçlerinin çok-boyutlu bir çözümlemesini yapmay› amaçl›yor. Türk politikas› çal›flmalar›na yap›lan ciddi akademik katk›lar›n önemli bir bölümü, Türk politikas›ndaki temel yönlendirici güç olarak yurtiçi bask›lara ve aktörlere odaklanma e¤ilimi tafl›m›fllard›r (Heper, 1985; Çarko¤lu ve Kalaycio¤lu, 2007; Özbudun, 2000; ve Sunar, 2004). Türk politikas›na ve onun temelini oluflturan dinamiklere iliflkin bu çal›flmalardan ö¤renilecek çok fley var. Yine de, küresel ve bölgesel etkilerin gün geçtikçe öneminin artt›¤› ve yurtiçi politikay› uluslararas› politikadan; yurtiçi aktörleri, uluslararas› aktörlerden ay›rman›n giderek zorlaflt›¤› bu dönemde, Türk politikas›n› –ayn› zamandayeniden düflünmeye ihtiyaç var. ‘D›flar›s›’ olan›n ‘içerisi’ olana dönüfltü¤ü bu zamanda, küresel dinamiklerin yurtiçi dönüflümlerle karfl›l›kl› etkileflimine teorik ve tarihi olarak önem veren Türk politikas› analizlerine büyük bir çaba gösterilmesi gerekti¤ine inan›yoruz. Türk politikas›na bu tarz bir yaklafl›m, hem ikili karfl›tl›klar›n ötesine geçmemizi sa¤lamakta hem de küresel, bölgesel, ulusal ve yerel güç odaklar›n›n ve süreçlerin etkileflimini aç›kça dikkate alan bir Türk politikas› anlay›fl›n› ortaya koymaktad›r. Dahas›, Türk politikas›n›, küresel dinamiklerin ve yurtiçi dönüflümlerin aras›na yerlefltirerek, süregelen merkezçevre ve sa¤-sol ayr›mlar›n›n da ötesine geçmeyi baflarabiliyoruz. Kan›m›zca, bu tarz ayr›mlar hala geçerli olmakla birlikte yine de küresel dinamikler ve bunlar›n yurtiçi dönüflümler üzerindeki etkileri ba¤lam›nda yeniden düflünülmeli ve kavramsallaflt›r›lmal›. Baflka bir deyiflle, bizim de¤iflen dünyada Türk politikas› analizimiz varolan bilimsel çal›flmalar›n uygunlu¤unu ve önemini kabul etmekle birlikte; küresel, bölgesel, ulusal ve yerel etkileflimlere de aç›k ve sistematik bir dikkat göstererek bu varolan çal›flmalar›n ötesine geçmeyi amaçlamaktad›r. 21 ‘D›flar›s›’ olan›n ‘içerisi’ olana dönüfltü¤ü bu zamanda, küresel dinamiklerin yurtiçi dönüflümlerle karfl›l›kl› etkileflimine teorik ve tarihi olarak önem veren Türk politikas› analizlerine büyük bir çaba gösterilmesi gerekti¤ine inan›yoruz. Son çeyrek yüzy›ldaki Türkiye politikas›nda yaflanan deneyimlere k›sa bir bak›fl att›¤›m›zda, bir taraftan Türk ekonomisinin küresel piyasalara aç›lmas›, Türkiye’nin Avrupa entegrasyonu süreci ve 11 Eylül sonras› dünyada artan güvenlik kayg›lar› gibi küresel dinamikler; di¤er taraftansa kimlik politikalar› ba¤lam›nda de¤iflen Türk modernleflmesinin do¤as›, sivil toplum örgütleri ve geniflletilmifl vatandafll›k hak ve özgürlüklerine olan talep gibi yurtiçi dönüflümler, Türk politikas›n› içeri ve d›flar›n›n kesifliminde anlamaya yönelik ihtiyac› art›rm›flt›r. De¤iflen Dünyada Türk Politikas›: Küresel Dinamikler ve Yurtiçi Dönüflümler’de üstesinden gelmeye çal›flaca¤›m›z mesele bu olacakt›r. Türkiye’yi küreselleflmenin ve modernleflmenin kesiflimine oturtuyoruz. Gerçek flu ki, gün geçtikçe küreselleflen dünyam›zda, siyasal aktörlerin seçimlerdeki baflar›s› da, onlar›n, d›fltan-içe küresel dinamiklerle afla¤›dan-yukar›ya yurtiçi bask›lar› ve aktörleri ayn› potada eritebilme yetilerini ortaya koymufltur. Milliyetçi tepkilerin ve güvenlik kayg›lar›n›n oldu¤u günümüzde bile Adalet ve Kalk›nma Partisi’nin (AKP) devam eden seçim baflar›s› bizim bu çal›flmam›z›n da temel teziyle örtüflmektedir; yani, küreselleflmeyle etkili birliktelik, savunmac› içe-kapanmac› ulusalc› vizyondan daha iyi bir reçetedir. 22 Ne var ki, moderniteye ve demokrasiye geçiflteki baflar› tam anlam›yla bir pekiflmeye dönüflmemifltir. Demokratik yönetiflimin ve haklar, özgürlükler ile sorumluluklar temelindeki bireysel özerkli¤in sa¤lanmas› ba¤lam›nda, devlet eliyle gerçeklefltirilen bu moderniteye geçifl kendisini dönüfltürmede baflar›s›z olmufltur. Bu baflar›s›zl›k; kimlik temelli kültürel tan›nma talepleri, sivil toplum temelli aktif ve kat›l›mc› vatandafll›k talepleri ve haklar›n, özgürlüklerin ve sorumluluklar›n geniflletilmesi yönündeki vatandafll›k talepleri fleklinde kendisini göstermifltir. Bu bak›mdan, 1980’lerde özellikle de 1990’lardan itibaren, Türkiye çeflitli krizler yaflamakta ve modernitenin de¤iflen yap›s›n› tecrübe etmektedir. Güncel ba¤lamda, Türk politikas›n›n yüzleflti¤i en önemli sorunlardan biri de bu krizler ve modernitedeki de¤iflimlere nas›l eklemlenece¤i ve onlara nas›l cevap verece¤idir. Daha net bir ifadeyle, bize göre Türkiye’de modernite sorunu, moderniteye geçifl sorunu olmaktan daha çok devlet-toplum-birey iliflkilerinde modernitenin pekiflmesi sorunudur. Demokratik Pekiflme ve Ekonomik ‹stikrar Benzer bir mant›kla, Türkiye’nin daha istikrarl›, adil ve demokratik bir toplumsal yap›ya dönüfltürülmesi gerekmekte, bunun temel problemati¤ini de demokrasinin pekiflmesi oluflturmaktad›r. Bu, elbette, toplum-devlet etkileflimini ve toplusal gruplar aras› ve kimlik temelli iliflkileri de kapsamaktad›r. fiu da aç›kça belirtilmelidir ki, bizim demokratikleflme kavram›m›z demokrasinin siyasal partiler ve seçimler temelinde flekillenen prosedürel ve biçimsel anlay›fl›n›n ötesine geçmektedir. Biçimsel ve içeriksel demokrasiyi ay›r›yoruz (Keyman, 2000; Önifl, 2003). ‹çeriksel tan›m›yla demokratikleflmeyle; haklar›n, özgürlüklerin, sorumluluklar›n, hoflgörünün ve fliddetten uzak uyuflmazl›klar›n çözümlerinin genifllemesini de içeren demokratik normlar›n toplumsal iliflkilerde derinleflmesini ve pekiflmesini kastediyoruz. Bu aç›dan, demokrasinin sadece bir siyasal rejim anlam›na gelmedi¤ini; bireysel özerklik, hoflgörü ve di¤erlerine sayg› gibi demokratik normlar arac›l›¤›yla düzenlenen gruplar aras› ve grup içi etkileflime sahip bir toplumu söylüyoruz. Modernite ve onun pekiflmesi gibi, demokrasi ve onun yerleflmesini de irdeleyece¤iz. Ça¤dafl Türkiye’nin tarihi göstermektedir ki, moderniteye ve demokrasiye geçifl süreçleri oldukça baflar›l› olmufltur. Ulus devlet, ulusal kalk›nmac›l›k, bürokratik ve legal-rasyonel çerçeve ve cumhuriyet vatandafll›¤› fleklinde kendisini gösteren siyasal modernleflmenin anahtar gerekleri sa¤lam bir flekilde yerleflmifltir. Bundan da öte, Türkiye’de devrim yoluyla yukar›dan ya da devlet eliyle geleneksel toplumun dönüfltürülmesiyle gerçekleflen moderniteye geçifl, koloni-sonras› ve kalk›nan toplumlar için bir modernleflme modeli olarak görüldü¤ü ölçüde büyük bir dikkat çekmifl ve takdir toplam›flt›r. Benzer flekilde, 1945’teki demokrasiye geçifl de önemli bir baflar› hikayesi olagelmifltir. Rejime yap›lan müdahalelere ra¤men, çok-partili parlamenter demokrasi, siyasal yaflam›n bir normu olarak son altm›fl y›ld›r kan›ksanm›flt›r. Asl›nda, demokratik pekiflmeye duyulan ihtiyac›n bir benzeri de ekonomik alanda sürdürülebilir kalk›nman›n sa¤lamas›d›r. 2001 krizi sonras› dönemdeki Türkiye’nin ekonomik performans›ndaki önemli geliflmeye ra¤men, makroekonomik performansa ve büyümenin sa¤laml›¤› ve sürdürülebilirli¤ine iliflkin soru iflaretleri devam etmektedir. Küresel finansal piyasalardaki beklenmedik büyüme durumlar›n›n önümüzdeki y›llarda tersine dönmesiyle birlikte gün yüzüne ç›kma ihtimali tafl›yan Türkiye’nin makroekonomik performans›ndaki k›r›lganl›k ö¤elerinin tespiti mümkün olacakt›r. Bu nedenle, temel tezlerimizden birisi de demokratik pekiflme ve ekonomik büyümenin elde edilmesinin Tük politikas›n›n güncel ba¤lamdaki temel zorluklar›ndan biri oldu¤udur. Dahas›, bu iki mesele birbirinden ayr› zorluklar teflkil etmemekte, birbiriyle iç içe geçmektedir. Özünde, demokratik pekiflme sadece kendisi için önem tafl›mamakta, ayn› zamanda kurumsal ve yasal altyap›n›n yarat›lmas› ve sürdürülebilir kalk›nma için bir çeflit istikrar ortam›n›n sa¤lanmas›nda da önemlidir. De¤iflen Dünyada Türk Politikas›: Küresel Dinamikler ve Yurtiçi Dönüflümler’in ilk bölümü okuyucuya demokratik pekiflme perspektifinden Türkiye’nin tarihsel ve analitik bir de¤erlendirmesini sunmay› amaçlamakta ve okuyucuyu 1980 sonras› Türk politikas›nda geliflmelerin daha detayl› bir analizine haz›rlamaktad›r. ‹kinci bölümde, küreselleflmenin ve Avrupa entegrasyonu sürecinin etkilerine odaklanarak Türk politikas›ndaki Türkiye’nin daha istikrarl›, adil ve demokratik bir toplumsal yap›ya dönüfltürülmesi gerekmekte, bunun temel problemati¤ini de demokrasinin pekiflmesi oluflturmaktad›r. krizlere ve de¤iflimlere de¤inece¤iz. Böylece, derinleflen TürkiyeAB iliflkilerine ve IMF ile AB’nin anahtar d›flsal aktörler olarak müdahil olduklar› küreselleflme ba¤lam›ndaki ekonomik yeniden yap›lanma sürecine özel bir önem vermifl olaca¤›z. Bu bölümde, Türkiye politikas›n› aç›kça küresel dinamiklerle yurtiçi bask›lar›n kesiflimine yerlefltirece¤iz. Türkiye’nin yönetiflim sorunuyla ilgili odak noktam›z› AKP’nin yak›n geçmiflteki baflar›s›n› ve buna paralel olarak sosyal demokrasinin Türkiye’deki baflar›s›zl›¤› oluflturacak. ‹ddia ediyoruz ki Türk politikas›ndaki ‘merkez’ sorunu, modernite ile demokrasi krizlerinin ve de¤iflimlerinin, ayn› zamanda bunlar›n devlet-toplum-birey iliflkilerinde pekiflme ihtiyac›n›n bir d›flavurumudur. Kitab›n son bölümünde, modernite ve demokrasinin kesifliminde etkin olan toplumsal dinamiklere ve aktörlere odaklan›yoruz. Bunu yaparken, Türkiye’de sivil toplumun geliflimini, Kürt sorunu ba¤lam›nda kimlik meselesini ve efliksizlik ile yoksulluk fleklindeki toplumsal adalet sorunu analiz ediyoruz. Umut ediyoruz ki bu bölümler, Türkiye’nin de¤ifliminin ve Türk politikas›n›n bu de¤iflimlere nas›l tepkiler verdi¤inin kapsaml› ve bütünlüklü bir resmini ortaya koyacakt›r. Böylece, De¤iflen Dünyada Türk Politikas›, demokratik pekiflme aç›s›ndan bir ça¤dafl Türkiye çal›flmas› sunmakta; bunu yaparken de Türkiye’nin yönetimini yöntemsel olarak küresel-bölgesel-ulusal-yerel kesiflimine yerlefltirerek tarihi, toplusal ve siyasal-ekonomik bir Türk politikas› analizi ortaya koymaktad›r. KAYNAKÇA 1. Keyman, E. Fuat and Önifl, Ziya (2007) De¤iflen Dünyada Türk Politikas›: Küresel Dinamikler ve Yurtiçi Dönüflümler, ‹stanbul Bilgi Üniversitesi Yay›nlar›. 2. Çarko¤lu, Ali ve Kalaycio¤lu, Ersin (2007) Turkish Democracy Today: Elections, Protest and Stability in an Islamic Society. London and New York: I.B. Tauris. 3. Heper, Metin(1985) State Tradition in Turkey. London: Eothen Press. Keyman, Fuat (2001) Türkiye ve Radikal Demokrasi. Istanbul: Alfa Yay›nlar›. 4. Önifl, Ziya (2003) “ Turkey and the Middle East after 9/11: The Importance of the Eu Dimension”. Turkish Policy Quarterly, Vol. 2, No.4. 5. Özbudun, Ergun (2000) Contemporary Turkish Politics. Challenges to Democratic Consolidation. Boulder and London: Lynne Rienner. Sunar, Ilkay(2004) State, Society and Democracy in Turkey. Istanbul: Bahçeflehir University Publication. 23 Mevlana’da ‹lahi Aflk Yüce insan Mevlana bütün hayat›n› Hakikat’i ve ahlaki aç›dan mükemmelli¤i aramaya vakfetmifltir. Y aflam›n›n büyük k›sm›n› o dönemde Selçuklu ‹mparatorlu¤u’nun s›n›rlar› içinde bulunan Konya’da geçiren de¤erli mutasavv›f Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin (1207-1273) ilk ad› olan “Mevlana” Arapçada efendimiz anlam›na gelir. Her ne kadar bu yüceltici s›fat ulema için kullan›lagelmifl olsa da, Rumi için kullan›lmaya baflland›ktan sonra sadece o bu s›fat ile an›lmaya bafllam›flt›r. Hülya Durudo¤an > Felsefe Çal›flmalar›n›n büyük bir k›sm›n› H›ristiyan mistisizmine adam›fl olan Evelyn Underhill Mysticism: A Study in Nature and Development of Spiritual Consciousness adl› ünlü kitab›n›n önsözünde mistisizmi flöyle tan›mlar: “Mistisizm, ruhun insan akl›n› aflan bir düzen—hangi teolojik anlay›fl kapsam›nda olursa olsun—ile tam bir uyum içinde olma e¤iliminin ifadesidir. Bu e¤ilim, büyük mistiklerin bütün bilincini kaplar; hayatlar›n›n tamam›n› etkisi alt›na al›r ve “mistik kavuflma” diye adland›r›lan tecrübe ile de amac›na ulafl›r. Bu nihai noktaya H›ristiyanl›¤›n Tanr›s›, panteizmin dünya-ruhu, felsefenin anlad›¤› anlamda mutlak olan gibi çeflitli adlar vermek mümkündür. Ve ona ulaflma arzusu mistisizmin gerçek konusunu oluflturur. ‹nan›yorum ki; bu devinim insan bilincinin kendini gelifltirerek ulaflabilece¤i en üst noktay› temsil eder.” Kimi mistiklere göre, Hakikat’in kelimelerle ifade edilemez ve anlat›lamaz bir do¤as› oldu¤undan ona ulaflmak için felsefe, bilim ve hatta bilincin temel ald›¤› en güvenilir kaynak olan ak›l bile yetersiz kal›r. Hakikat’e ulaflmak için gerekli olan fley, ne sadece alg›sal, ne de sadece ak›lsal metotlar› temel alan bir çeflit ruhani tecrübedir. Bu noktada akla flöyle bir soru gelmez mi? Mistiklere bu tecrübede yol gösteren fley en güvenli araç olarak kabul edilen ak›l de¤ilse nedir? Bu sorunun cevab› aflkt›r. Sadece ve sadece (kalbin bilgeli¤in anahtar› olan) aflk, misti¤in Tanr›’ya ya da —mistikler aras›nda çok yayg›n bir baflka deyiflle— Sevgili’ye kavuflma ve onun ile bütünleflme arzusunun do¤as›na dair fikir verebilir. Dolay›s›yla, mistisizmin özünde mutlak ve yüce Varl›¤a duyulan aflk yatar. Zaten, son mertebe olan Tanr›’ya kavuflma ve onunla bir olma hali—mistik kavuflma—ancak ilahi aflka teslimiyetle mümkün olur. Yaflam felsefesinden ve eserlerinden anlafl›ld›¤› üzere Mevlana, Muhammed Peygamber’in ö¤retisine ba¤l›, inanc› tam bir müslümand›r. Zaten mistisizmin özündeki aray›fl hemen her zaman yerleflik bir dini anlay›fl içerisinde anlam kazan›r. Mevlana, Sünni mezhebinin dört ana dal›ndan biri olan Hanefili¤e mensup 24 bir ailede yetiflmifltir. Eserlerinde geleneksel ‹slam anlay›fl›na uygun ifadelere s›kça rastlanmakla birlikte, gerçek ibadet flekille de¤il, kalpten ba¤l›l›kla ölçüldü¤ü için Mevlana, ruhun yücelmesi için sadece dini ritüelleri yerine getirmenin yeterli olmad›¤›n› söyler. Kendi ifadelerine göre, flekli ibadetin tek amac› Allah’› aray›flta yo¤unlaflmay› kolaylaflt›rmakt›r. Mistik sezginin bütün ruhu kaplamas› için ritüellerin ve flekli ibadetin çok ötesine geçmek gerekir. Mevlana’ya göre bu halin oluflmas› için kifli nefsini tüketmeli ve Allah’›n emir ve iradesine mutlak olarak teslim olmal›d›r. Allah’›n emirlerine ve iradesine kay›ts›z flarts›z teslimiyet haline verilen ad tevekküldür. Sufizmde yani ‹slam mistisizminde üçlü bir model vard›r: • Beden • Nefs • Ruh Sufi inanc›na göre, kainat›n ve kainattaki her fleyin yarad›l›fl›nda oldu¤u gibi insan biçimlinin yarad›l›fl›nda da gizli bir anlam sakl›d›r. Mevlana her ne kadar beden ve ruhu birbirinden ay›r›yor ve bedeni ruhun içinden kaçmas› gereken bir hapishane olarak görüyorsa da, bedenden tam olarak kurtulmak mümkün de¤ildir; zira beden ruhun bu dünyada varl›¤›n› ortaya koyan tek fleydir. Nefs ise bedensel olmad›¤› için esas›nda ruh cinsindendir ama insan›n bencil niteliklerini kapsad›¤› için nefsi yüce olan ruhtan ay›rmak gereklili¤i vard›r. Bu yüzden olumsuz nitelikleri kapsayan nefsi, “ego” gibi düflünebiliriz. Kiflinin nefsi bedeni ile oluflur ve bedeni ile yok olur. Ruh ise tekamül etmiflli¤e iflaret eder ve sadece azizler, felsefeciler ve peygamberlerin harc›d›r. Ruhunu yüceltmeyi amaç edinen kiflinin egosunu bir anlamda yok etmesi; beden “hapishanesinden” kurtulmas› veya baflka bir deyiflle, “ölmeden önce ölmesi” gerekir. Mevlana’da insan›n madde ötesi yap›s›n›n iki boyutu olan nefs ve ruh, mistik anlay›fl›n yap› tafllar›ndan biri olan ruhun ölümsüzlü¤ü fikrini anlamam›za yard›mc› olmalar› aç›s›ndan çok önemli kavramlard›r. Nefs, bedende can oldu¤u müddetçe bedenin dünyevi ihtiyaç ve arzular›n›n tatmini için çabalar ve beden ile yok olur. Ruh ise yüce varl›¤›n insana bahfletti¤i ilahi lütuftur ve ilahi olanla yak›nl›¤›ndan ileri gelen ölümsüz bir do¤aya sahiptir. Yani bir anlamda nefs ölümlü, ruh ise ölümsüzdür. Bu noktada akla flöyle bir soru gelebilir: insan›n beden ötesi yap›s›na dair olan yani bir anlamda ayn› fleyin iki boyutu olan nefs (lower soul/animal soul) ölümlü ve ruh (higher soul) ölümsüz ise, insan bedenini aflan yap›s› itibari ile ölümlü müdür yoksa ölümsüz mü? Kan›mca, bu ikilemi çözmek için “(gerçekten) ölmeden önce ölmek” fikrinin mümkün k›ld›¤› sezgiye yo¤unlaflmak bize yard›mc› olacakt›r. Mistik sezgi ve fark›ndal›¤›n ortaya ç›kmas› için ölmeden önce ölmek gerekir ve bu ancak ilahi varl›¤a duyulan aflk›n yol açt›¤› bir bilinç hali ile mümkün olur. ‹nsan›n ölümlü bir varl›k oldu¤undan flüphe yoktur ama bu ölümlü varl›kta ruh denen cevherin bulunmas› onun can daha bedendeyken yüce varl›¤a kavuflmas›n› sa¤layan bir bilinç düzeyine eriflmesini sa¤lar. ‹lahi aflkla yan›p tutuflan misti¤in bilinci öyle bir düzeydedir ki, bu hal içinde nefsin arzu ve ihtiraslar›n›n etkileri s›f›rlan›r. Misti¤in bütün varl›¤›n› Yüce’nin sezgisi kaplar; nefsi bir anlamda yok olur ve can henüz bedendeyken nefsinden vazgeçen mistik bu anlamda “ölmeden önce ölmüfltür.” Bu nedenle çeliflkiden de¤il olsa olsa e¤ilimlerin z›tl›¤›ndan bahsedilebilir. “‹lahi aflka düflmüfl akl›n” isteklerine boyun e¤en kiflinin (ölümsüz olan) ruhu bütün benli¤i kaplar. Bu hali yaflayan kifli için nefsin istek ve dürtülerinin hiçbir de¤eri yoktur; zira bu kifli ölmeden önce ölmüfltür. Dolay›s›yla, mistiklerin bahsetti¤i anlamdaki ölümsüzlük kifli “ölmeden önce ölürse” ortaya ç›kan bir haldir. Baflka bir deyiflle ruhun ölümsüzlü¤ü ve bedenin ölümlülü¤ü aras›nda benzerlik yoktur. Ruhun ölümsüzlü¤ü ruhun maddesel bir töz olmad›¤›ndan ileri gelmez. Yani ruhun ölümsüzlü¤ü bedenin ölümlü¤ünün z›dd› anlam›nda de¤ildir. Ruhun ölümsüzlü¤ünden kastedilen fley bir çeflit bilgelik veya yüksek bilinç düzeyinde ortaya ç›kan farkl› ve üstün bir fark›ndal›kt›r. Bu bilgeli¤e henüz bedenli iken akl› ve gönlü sadece ve sadece Tanr› aflk› ile dolu olan ulafl›r. Bu noktada ruhun ölümsüzlü¤ü ve ilahi aflk kavramlar›n›n iliflkisi üzerinde biraz daha durmak faydal› olabilir. Her ne kadar ‹slami ö¤retinin Mevlana üzerindeki büyük etkisi yads›namazsa da, kan›mca benli¤ini kaplayan mistik sezgi teolojik ö¤retinin ötesine geçmifltir. Mevlana’daki bu boyutu kavrayabilmek için “aflk”›n 25 saf felsefi anlam›n› yakalamaya çal›flmak gerekir. ‹nsana özgü arzu ile kifliyi ruhun ölümsüzlü¤ünü kavramaya yönelten aflk aras›ndaki fark kendinden geçiren (ecstatic) aflkt›r. Kifli ancak kendinden geçiren aflk halini yaflad›¤› zaman nefsini yenebilir ve ölmeden önce ölme halinin mümkün k›ld›¤› ilahi kavuflmay› yaflar. Bu durum söz konusu oldu¤unda, kiflinin öz benli¤inin yani (tanr›sal olan) ruhunun varl›¤›n›n fark›ndal›¤› körü körüne bir inançtan do¤maz. Bu hal sadece “yaflan›nca” ortaya ç›kar. Anlat›lamad›¤› yani söze gelmedi¤i gibi ö¤retilemez de. Sevgili’nin sonsuzlu¤unun sezgisinin uyanmas› için ruhun ölümsüzlük halinin yaflanmas› gerekir. Sözlerin ve hatta ibadetin kifayetsiz kald›¤› noktadad›r ki mistik “yaflanm›fll›ktan” gelen sezgisi ile Sevgili’sine kavuflur. Eserlerinin lafz›ndan ve ruhundan anlad›¤›m›za göre bu dünya bir çeflit sürgündür Mevlana’ya göre. Mevlana bu anlay›fl›n› ifade etmek ad›na büyük eseri Mesnevi’nin bafl›nda bir ney metaforu kullan›r. Kam›fll›ktan kopar›lm›fl bir kam›fltan yap›lm›fl olan ney üflenen her nefesle evine, kam›fll›¤a duydu¤u özlemi hayk›r›r. Mevlana’n›n bu metafor yoluyla anlatmak istedi¤i fludur: esas›nda her insan Tanr› ile, Sevgili ile bir oldu¤u o muhteflem tekli¤in ve bütünlü¤ün hasreti ile yan›p tutuflmaktad›r. Hak ile olan tekli¤inden kopar›lan ruh, metafordaki ney gibi a¤lay›p inlemektedir. Bütün arzusu bir an önce bedenden kurtulup yeniden Sevgili’ye kavuflmakt›r. Sufi gelene¤inde, kendi öz benli¤inin do¤as›n› her daim fark›nda olan ve Hakk’a kavuflmak için nefsini köreltmeyi amaç edinen kifliye insan-› kamil ad› verilir. Mevlana bir rubaide flöyle der: “Baflka bir ruh var. Onu ara! Beden da¤›n›n içinde bir hazine var. O hazineyi ara! Ey yoluna devam eden mistik! E¤er ar›yorsan, arad›¤›n› d›flar›da de¤il kendinde ara.”1 Mevlana’n›n bu ve benzeri sözlerinden anlar›z ki Hakikate ve Hakk’a yak›nlaflman›n yolu kendini bilmekten geçer. “Kendini bilme” hali—bir anlamda—Hakikate yaklaflman›n önkoflulu oldu¤u için, kendini bilmeyi amaç edinen misti¤in nefsinden kurtulmay› amaç edinmesi çok önemlidir. Birçok mistik gibi Mevlana için de bu içinde yaflad›¤›m›z alem bir hayal alemidir; bir çeflit hapishanedir ve ayn› zamanda Hakikatin görünmesini engelleyen bir perdedir. Mevlana’ya göre suret ve mana—yani görüntü ve gerçek—aras›ndaki fark› görmemiz esast›r. Mistik anlay›fl içinde de¤erlendirildi¤inde suret kiflinin fiziksel görüntüsüne, mana ise ruhunda tafl›d›¤› dolay›s›yla fiziksel gözle görünmeyen hakikatine tekabül eder. Esas›nda mana insandaki gizli gerçekli¤in Tanr› taraf›ndan bilindi¤i biçimidir. Bundan da ötesi, Tanr› her fleyin yaratan› oldu¤una göre mutlak tekli¤in, mutlak anlam›n ve tüm 1 gerçekli¤in de yarat›c›s›d›r. Dolay›s›yla, Mevlana’n›n düflüncesine göre, her fleyin tek bir anlam› vard›r, o da Yüce Varl›ktan baflkas› de¤ildir. Yüce insan Mevlana bütün hayat›n› Hakikati ve ahlaki aç›dan mükemmelli¤i aramaya vakfetmifltir. Bu görüntüler dünyas›na kapt›rmam›flt›r kendini hiç. Ölümü de bu geçici dünyadaki günlerimizin sonlanmas› ve yoklu¤a geçifl olarak alg›lamam›flt›r hiç. Zaten, her daim ölümün ebedi özümüze dönüfl oldu¤u sezgisiyle yaflayan kifli için ölüm var m› ki? Bu kifli ölümden korkar m›? Ölüm (var olman›n z›dd› anlam›nda) yokluk de¤ildir ki. Aksine ölüm ebedi yaflama uyan›flt›r. Mevlana’n›n inanc› tam bir Müslüman oldu¤unu göz önünde bulundurdu¤umuzda, ölümün anlam› baflka bir boyut da kazan›r. Ölüm ayn› zamanda Hakikatin kendisi olan Hakk’a kavuflmad›r. Mevlana ölüme dair flöyle buyurur: “herkes ayr›l›ktan bahsetti; ben vuslattan.” Nitekim Mevlana 1273 y›l›n›n Aral›k ay›nda öldü¤ünde, kendi vasiyeti do¤rultusunda ölüm y›ldönümü fleb-i aruz, yani dü¤ün gecesi olarak an›lmaya bafllanm›flt›r. O gece “dü¤ün gecesi”dir; zira Mevlana o gecede bu dünyadan ayr›lm›fl ve Sevgili’ye kavuflmufltur. Mistisizm söz konusu oldu¤unda flu noktay› göz önünde bulundurmakta fayda vard›r; mistikler özlerindeki ilahi cevheri ortaya ç›karmaya ne kadar u¤rafl›rlarsa u¤rafls›nlar, bedenli ve ölümlü varl›klar olduklar›ndan ancak böylesi bir varl›k için mümkün olabilecek düzeydeki bir “tanr›sal”l›¤a ulaflabilirler. Zira mistiklerin ruhlar›n› yüceltme çabalar› s›ras›nda “can hep ve hala bedendedir.” Zaten, insanlar salt ruhtan ibaret olsalard›, nefsin isteklerini s›f›rlamak gibi bir sorunlar› da olmazd›. Ruh ve bedeni birbirlerinden tam olarak ay›rman›n mümkün olmad›¤›n›n fark›ndal›¤› ve ruhun yüceltilmesi çabalar›n›n bu bütünlük içinde cereyan ediyor olmas›n›n görünür k›l›nd›¤› en güzel örnek flüphesiz Mevlevilerin sema ayinleridir. Bu ayinler s›ras›nda, çok yo¤un bir kendinden geçme hali yaflayan Mevlevi dervifller ney, n›sfiye gibi çalg›lar eflli¤inde, kollar›n› iki yana aç›p dönerek Yüce varl›¤› zikrederler. Son olarak, ‹lahi aflk öylesine esrarengiz bir güçtür ki insan› çaresiz ve aciz bir misti¤e çevirir. Bu hissini flöyle dile döker Mevlana: Anam aflk, Babam aflk, Peygamberim aflk, Allah›m aflk, Ben bir aflk çocu¤uyum, Bu dünyaya sadece aflk› söylemeye geldim… Rumi (1979) "Rubais": Mystical Poems of Rumi, A.J.Arberry (çev.), s. 22 (Colorado: Westview Press). 26 Bose-Einstein Yo¤uflmas› ile Kuantum Optik Bose-Einstein yo¤uflmas›n›n kuantum optik özellikleri üzerine yap›lan çal›flmalar 2002 y›l›nda Koç Üniversitesi’nde bafllam›flt›r. Bu çal›flmalar›n hedefi kuantum bilginin gerek teknoloji gerekse bilim alan›ndaki geliflmelerine katk›da bulunmakt›r. A Özgür E. Müstecapl›o¤lu > Fizik merikal› ünlü fizikçi Richard Feynman (1965 Nobel), dalga ya da ›fl›n olarak tan›mland›¤› k›s›m klasik optik olarak bir defas›nda, bir felaket an›nda gelece¤e iletilmesi nitelendirilir. Buna karfl›n, kaynaklar ve detektörlerin kuantum gereken tüm bilimsel bilgi bir cümle d›fl›nda yok edilseydi. Bu mekani¤i ile aç›kland›¤›, ›fl›¤›n ise klasik olarak ele al›nd›¤› cümle; “Do¤ada her fley, birbirinden biraz uzak olduklar›nda k›s›m ise yar›-klasik optik olarak nitelendirilmektedir. birbirini çeken fakat birbiri içine s›k›flt›r›ld›klar›nda birbirini iten, aral›ks›z bir hareket içinde dolaflan atomlardan yap›lm›flt›r” 1901 y›l›nda M. Planck kara cisim ›fl›mas›n› kuantumsal olarak olurdu diye ifade etmifltir. Asl›nda bu cümlede dünyam›z ile modellemifltir. Bunun devam›nda 1905 y›l›nda A. Einstein ilgili muazzam bir bilgi yer almaktad›r. taraf›ndan ›fl›¤›n kuanta ya da foton ad› verilen tanecikli yap›s› ve fotoelektrik olay aç›klanm›flt›r. Bu geliflmeler ile beraber, Sir Ifl›k, insan gözünün alg›layabilece¤i 400 ile 700 nanometre Isaac Newto’nun ›fl›¤›n yuvarlar (corpuscular) taneciklerden (1 nanometre metrenin milyarda biridir) dalga boyu aral›¤›na olufltu¤unu öngördü¤ü teorisinin, modern sürümleri kesin olarak karfl›l›k gelen elektromanyetik bir ›fl›n›md›r. Kuantum fizi¤inden yerleflmifltir. Dalga-parçac›k dualitesi ve önceki optik uygulamalar bilindi¤i üzere, dalga boyu ›fl›¤›n elektromanyetik enerjisine göz önünde bulunduruldu¤unda, klasik opti¤in kullan›lmas› karfl›l›k gelmektedir. Atomlar›n yap›s›ndaki elektronlar belirli yeterli olmaktad›r. enerji seviyelerine sahip yörüngelerde bulunurlar. Ifl›¤›n üretilmesi atomlar›n elektromanyetik ›fl›n›m› sonucu meydana gelmektedir. Yak›n zamanlarda, özellikle tek fotonlar gibi son derece düflük Öte yandan, atom sadece belli enerji de¤erlerine sahip ›fl›k ya ›fl›k fliddetlerinin iletiflim alan›nda çok büyük avantajlar sundu¤u da dalga boylar› taraf›ndan uyar›labilir. Bir atoma yörüngeler anlafl›lm›flt›r. Kuantum opti¤i ›fl›¤› foton ak›fl› olarak ele al›r ve aras›ndaki enerji fark›na denk olan bir dalga boyunda ›fl›k onlar›n da¤›l›m›, istatistikleri üzerine, onlar› parçac›k kabul gönderilirse temel haldeki elektronlar gönderilen ›fl›¤› so¤urarak ederek yaklafl›r. Ifl›n›m›n kuantum istatiksel özellikleri kuantum bir üst enerji seviyesine ç›karlar. gürültü ile ba¤lant›l›d›r. Bu sebeple, kuantum optiksel çal›flmalar, kuantum gürültünün nas›l manipule edilebilece¤ini ortaya Ifl›k bir kere üretildi¤i zaman, so¤urulana kadar yay›l›r. Önceki koymaktad›r. Kuantum opti¤indeki en büyük baflar›, ›fl›¤›n zamanlarda optik alan›ndaki birçok uygulaman›n temeli; aynalar, faz›ndaki veya fliddetindeki kuantum gürültünün ya da ›fl›n ay›r›c›lar, optik lensler ve prizmalar gibi optik elemanlar dalgalanmalar›n standart s›n›rlamalar alt›na düflürüldü¤ü s›k›fl›k yard›m› ile ›fl›¤›n yolunun de¤ifltirilmesi ilkesine dayanm›flt›r. (squeezed) ›fl›¤›n ispat› ile gerçekleflmifltir. Bu optik elemanlar›n ›fl›¤›n yörüngesine olan etkileri, ›fl›¤›n optik ›fl›nlar olarak görüldü¤ü geometrik optik ile ‹lk zamanlarda kuantum opti¤i, optik kaviteler, interferometreler, aç›klanabilmektedir. Hassas ölçüm ya da ›fl›¤›n giriflim, k›r›n›m tuzaklanm›fl atomlar ve iyonlar için deneysel ve fiziksel ve polarizasyonun gerekli oldu¤u üç boyutlu görüntüleme ve sistemlerde uygulanm›flt›r. Atom tuzaklama teknolojisindeki holografi gibi daha modern uygulamalarda, ›fl›¤› dalga olarak geliflmeler ile atom so¤utma tekniklerindeki etkili ilerlemeler tan›mlayan fiziksel optik kullan›lmaktad›r. Genel olarak, ›fl›¤›n birlefltirilmifltir. Bu kombinasyon uygulanarak sodyum atomlar›n›n üretildi¤i, ›fl›k kaynaklar›n›n ve detektörlerin ihmal edildi¤i ›fl›¤›n afl›r› düflük s›cakl›klara so¤utulmas› sonucunda Bose-Einstein 27 yo¤uflmas› elde edilmifl ve bu emsalsiz sonuç 2001 y›l›nda Nobel ile ödüllendirilmifltir. Lazerler ve manyetik alan yard›m› ile atomlar›n so¤utularak tuzaklanmas› ve bunu takiben buharlaflt›rarak so¤utma yöntemleri ile mutlak s›f›ra yak›n s›cakl›klara inilerek sonuç al›nm›flt›r. Bose-Einstein yo¤uflmas› tüm gaz parçac›klar›n›n ayn› kuantum seviyesinde bulundu¤u çok özel bir durumdur. BEC bilim adamlar› için, genifl skalalar da kuantum fenomenin kontrolünü ve gözlemini sa¤layan emsalsiz bir olayd›r ve atomik fizi¤in kutsal kâsesi olarak da isimlendirilir. Uyumlu kuantum parçac›klar toplulu¤unun incelenmesi, atom opti¤i çal›flmalar›na ve kuantum fenomenlerine ve temel hesaplamalar›na tümüyle yeni görüfller getirmifltir. Yo¤un madde fizi¤i, kat› hal fizi¤i ve optik BEC’nin temel çal›flma alanlar›d›r. BEC ile ›fl›¤›n etkileflmesi al›fl›lm›fl›n d›fl›nda, ›fl›¤›n yay›lmas›na öncülük eder. Yo¤uflman›n kuantum optiksel özelliklerinin bafllang›ç incelemeleri, kuantum yo¤uflman›n istatiksel do¤as›n› karakterize etmeyi amaçlamaktad›r. Bu amaç ile BEC üzerinden foton saç›lmas›n›n çal›fl›lmas› gerekmektedir. Raman saç›lmas› veya Bragg saç›lmas›na ek olarak Bose-Einstein yo¤uflmas›nda kuantum opti¤in ünlü superradyans etkisi de gerçeklefltirilmifltir. BEC ve lazer ›fl›¤›, koherent özellikleri aç›s›ndan birbirine benzemektedir. BEC fenomeni, optik büyük bir lazer gibi düflünebilece¤imiz atom lazeri çal›flmalar›na f›rsat yaratm›flt›r. Ifl›¤›n ve madde dalgalar›n›n kar›fl›m› olas› hale gelmifl, daha önceleri ›fl›k için geçerli olan etkiler flimdi deneysel olarak gerçeklefltirilmifl madde-dalgalar› için de geçerli olacakt›r. Lineer olmayan optik ve madde-dalga opti¤ine benzer olarak maddedalga solitonlar› ispatlanm›flt›r. Ayn› zamanda BEC, ›fl›¤›n yay›lmas› için ilgi çekici bir ortam haline gelmifltir. BEC, kuvvetli fliddetler gerektiren lineer olmayan optikten farkl› olarak, tek foton seviyesinde dalga-kar›fl›m› gibi lineer olmayan etkilerin gözlenmesine izin verir. Bu durum fotonlar›n kuantum dolafl›kl›¤› olarak adland›r›lan, yüksek korelasyonlu foton durumlar› üretmeyi önermektedir. Tüm bunlar kuantum bilgi uygulamalar› aç›s›ndan kaynak olmaktad›rlar. BEC yard›m› ile ›fl›¤›n durdurulabilece¤i ya da çok yavafl h›zlara indirilebilece¤i kan›tlanm›flt›r. Bunun 1901 y›l›nda M. Planck kara cisim ›fl›mas›n› kuantumsal olarak modellemifltir. Bunun devam›nda, 1905 y›l›nda, A. Einstein taraf›ndan ›fl›¤›n kuanta ya da foton ad› verilen tanecikli yap›s› ve fotoelektrik olay aç›klanm›flt›r. 28 yan›nda, ›fl›¤›n tüm bilgisini BEC üzerine efllemek mümkümdür. Bu sayede de bilgi istenilen her yere tafl›nabilmektedir. Ifl›k ve maddenin etkileflmesi üzerinden benzeri görülmemifl bu kontrol mekanizmas› ile kuantum bilgisayarlar ve uzun mesafe kuantum iletiflim a¤lar› için atom-optik ara yüzler kurulmas› gereklidir. Bose-Einstein yo¤uflmas›n›n kuantum optik özellikleri üzerine araflt›rmalar, bu konudaki bilimsel uygulamalar›n harekete geçmesi ve kuantum opti¤i alan›nda atomik fizi¤in kutsal kâsesi say›lan BEC üzerine olan geliflmelerle beraber Koç Üniversitesi’nde 2002 y›l›nda bafllam›flt›r. Üstün Baflar›l› Genç Bilim ‹nsanlar›n› Ödüllendirme Program› (GEB‹P) çerçevesinde 2004–2007 y›llar› aras›nda Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) taraf›ndan finansal destek sa¤lanm›flt›r. Koç Üniversitesi’nde, Fizik bölümünde yüksek lisans program›n›n kurulmas›n›n akabinde bir ö¤rencimiz araflt›rmalarda yer alm›flt›r. Bu alanda yetifltirilen ö¤renciler yurt d›fl›na yönelmekte ve Koç Üniversitesi bu konuda dünya çap›nda e¤itim olanaklar› sa¤lamaktad›r. Yüksek lisans ö¤rencimiz, Amerika’n›n birçok yerinde ilk 10’da olan üniversitelerden kabul alm›fl ve e¤itimine devam etmek için Cornell Üniversitesi’ni seçmifltir. Halen Malzeme Bilimi bölümünden bir doktora ö¤rencimiz ve Fizik bölümünden bir ö¤rencimiz araflt›rma hedeflerimize katk›da bulunmak için e¤itim görmeye bafllam›flt›r. Bu y›l Fizik bölümünde aç›lacak olan doktora program›ndan sonra bu heyecan verici konu üzerine daha çok ö ¤ r e n c i n i n yetifltirilebilmesini umut etmekteyiz. fiekil 1: Fotonik kristallerde oldu¤u gibi, girdap örgü düzeninde de enerji seviyeleri aras›nda yasak bölgeler oluflturarak ›fl›k durdurabilir. Koç Üniversitesi’nde yap›lan çal›flmalar ile elde edilen bu ilgi çekici sonuç Physical Review Letters dergisinin kapa¤›nda yer alm›flt›r. Bose-Einstein yo¤uflmas› ile kuantum opti¤i çal›flmalar›n›n as›l hedefi bu al›fl›lmam›fl sistemleri kuantum bilgi bilimi ve teknolojisi uygulamalar› için yararl› hale getirmektir. Tüm bunlar›n aras›nda, uzun mesafe kuantum iletiflimi için optik haf›zalar ve kuantum bilgi iflleme için kuantum dolafl›kl›k üretimi ve manipülasyonu oldukça ilgi çekmektedir. Koç Üniversitesi, atomik fizik ve kuantum optik üzerine yapt›¤› çal›flmalar› ile kazand›¤› güvenilir baflar›lar sayesinde dünya çap›nda tan›nmaktad›r. Koç Üniversitesi Fizik bölümünden Prof. Tekin Dereli ile son günlerde yürüttü¤ümüz projemiz sonucunda atomik BoseEinstein yo¤uflmas›ndaki kuantum bilgi birimlerinin (qubit) yaflam ömrünü s›n›rlayacak al›fl›lmam›fl koherent olmayan bir mekanizman›n varl›¤› meydana ç›kar›lm›flt›r. Physical Review A’da yay›nlanm›fl olan çal›flmam›z 2007 senesinde sayg›n bir Bu alanda yetifltirilen ö¤rencilere yurt d›fl›ndan talep artmakta ve Koç Üniversitesi bu konuda dünya çap›nda e¤itim olanaklar› sa¤lamaktad›r. dergi olan Virtual Journal of Quantum Information, (Edited by D.P. DiVincenzo) taraf›ndan seçilmifltir. istenmifltir. Makalemiz Mart 2008 kapa¤›nda yay›nlanmak için seçilmifltir. Atomik sistemlerde efl uyumsuzluk üzerine bir baflka ciddi mekanizma ›fl›n›msal kay›plard›r. Bu problemi ortadan kald›rmak için, kesikli enerji bantlar› aras›ndaki boflluklar ile ›fl›n›m›n gerçekleflmesini yasaklayan fotonik kristaller kullanabiliriz. Bose-Einstein yo¤uflmas›n›n döndürülmesi düzgün s›ralanm›fl girdaplar oluflturur. Girdap örgü yap›s›, Bose-Einstein yo¤uflmas›n›n t›pk› kat› kristal yap›da görüldü¤ü gibi fotonik bant aral›klar›na sahip oldu¤unun bir kan›t›d›r. Bu ilgi çekici sonuç, kendi alan›nda çok önemli bir yere sahip olan Physical Review Letters dergisinin kapa¤›nda yer alm›fl ve bu Ulusal ve uluslararas› birçok enstitüden araflt›rmac›lar ve onlar›n ö¤rencileri ile çal›fl›lm›fl ve istenilen hedeflere ulafl›lm›fltr. Bo¤aziçi Üniversitesi’nden Prof. E. Demiralp ile atom-yonga problemi üzerine çal›fl›lm›flt›r. Bu çal›flma sonucunda BoseEinstein yo¤uflmas›n› genifl tuzaklar içinde s›k› gamzeye benzeyen yap› gösteren tuzaklar kullanarak hapsederek yo¤uflman›n küçük boyutlarda ve yüksek yo¤unlu¤a ulaflmas›na izin verilmifltir. Spintronik ayg›ta benzer atomik Josephson eklemi, spin tafl›yan atomlar Ames Laboratuvar›’ndan Dr. W. sayede fizik cemiyetine duyurulmufltur. Zhang ile Georgia Teknoloji Enstitüsü’nden Prof. Li You Koç Üniversitesi Fizik bölümü ö¤retim üyelerinden Prof. Dr. madde dalgalar›n›n kuantum iletimi de araflt›r›lm›flt›r. Optik iflbirli¤i ile incelenmifltir. Bunu yan› s›ra spin tafl›yan soliton Alphan Sennaro¤lu’nun katk›lar›yla atomik Bose-Einstein yo¤uflmas› ile kuantum optik haf›za üzerine yürüttü¤ümüz bir dizi çal›flma sonucunda, ‹stanbul Teknik Üniversitesi doktora fiberlerin ve Josephson eklemlerinin atomik benzerleri atomoptik kuantum bilgisinin ilerlemesi ve aktar›lmas›n›n entegrasyonu için talep edilmektedir ö¤rencimiz ile atomik yo¤uflma için üç boyutlu ›fl›k yay›lmas› teorisini ortaya konulmufltur. Bu son zamanlardaki çal›flmalar›m›z ile elde etti¤imiz sonuçlar “Optics Letters” KAYNAKÇA 1. M.O. Scully and Zubairy, “Quantum Optics”, (1998). dergisinde makale olarak yay›nlanm›fl 2. C. J. Pethick and H. Smith, “Bose-Einstein Condensationin Dilute ve gerek akademik Gases”,(Cambridge University Press, Cambridge, 2002). gerekse endüstriyel alanda ç a l › fl a n 3. Ö. E. Müstecapl›o¤lu and M. Ö. Oktel, “Photonic Band Gap via çevrede çok büyük Quantum Coherence in Vortex Lattices of Bose-Einstein Condensates”, ilgi uyand›rm›flt›r. Phys. Rev. Lett. 94, 220404 (2005). Bu çal›flma ayn› zamanda ‹stanbul Teknik Üniversitesi t a r a f › n d a n d e s t e k l e n m i fl t i r . Buna ek olarak, fiekil 2: Mart 2008 yay›n OPN dergisi. “Uzun mesafe iletiflimi için kuantum dolafl›kl›¤a genel bir bak›fl” makale kapa¤› olarak verilmifltir. 4. Devrim Tarhan, Alphan Sennaroglu, and Ö. E. Müstecapl›o¤lu, “Dispersive effects on optical information storage in Bose-Einstein Condensates with ultra-slow short pulses”, Jour. Opt. Soc. America B 23 (9), 1925-1933 (2006). 5. Devrim Tarhan, Nazmi Postacioglu, and Ö. E. Müstecapl›o¤lu, “Ultraslow optical waveguiding in an atomic Bose-Einstein condensate”, Optics Lett., 32 (9), 1038-1040 (2007). Amerikan Optik Toplulu¤u’nun yay›nlad›¤› “Optics and 6. T. Birol, T. Dereli, Ö. E. Müstecapl›o¤lu, L. You, “Coherence Photonics News” dergisi için uzun mesafelerde iletiflim için lifetimes of excitations in an atomic condensate due to the thin kuantum dolafl›kl›k konusu üzerine genel bir tan›t›m yazmam›z spectrum”, Phys. Rev. A 76, 043616 (2007). 29 Koç-IBM Tedarik Zinciri Araflt›rma Merkezi Tedarik Zinciri Araflt›rma Merkezi’nin kurulufl amac› geleneksel olarak kâr odakl› olan tedarik zinciri ve lojistik sistemlerine yeni bir bak›fl aç›s› getirerek sürdürülebilirlik kavram›n› ve insani amaçlar› da içeren yaklafl›mlar gelifltirmektir. K F. Sibel Salman - Metin Türkay > Endüstri Mühendisli¤i oç Üniversitesi, IBM'in her y›l, bilimsel araflt›rmalar› desteklemek için dünya genelinde s›n›rl› say›da verdi¤i Araflt›rma Destek Ödülü'nü (IBM Shared University Research Award) kazanarak bu ödülü alan ilk ve tek Türk üniversitesi oldu. Bu ödül, Mühendislik Fakültesi Endüstri Mühendisli¤i Bölümü ö¤retim üyelerinden Doç. Dr. Metin Türkay'›n "Tedarik Zincirinde ‹novasyon" konulu projesine verildi. Bu ödülle sa¤lanan destekle Mühendislik Fakültesi’nde "Tedarik Zinciri Araflt›rma Merkezi" aç›ld›. Tedarik Zinciri Araflt›rma Merkezi’nde gerçeklefltirilecek olan projeler Doç. Dr. Metin Türkay ve Y. Doç. Dr. Sibel Salman ile birlikte, Jale Akyel'in yönetimindeki IBM Türk Üniversite ‹liflkileri birimi taraf›ndan koordine edilecek. Tedarik zinciri yönetimi müflteri talebini karfl›lamak amac›yla tüm zinciri oluflturan tedarikçiler, üretim tesisleri, distribütörler, perakendeciler ve müflteriler aras›ndaki operasyonlar›n planlama, uygulama ve denetleme süreçlerini kapsar. Bu amaçla planlanan ve yönetilen aktiviteler aras›nda tedarik süreçleri, sat›nalma fiekil 1 – Tedarik zinciri yönetimi sistemlerinde finansal ve çevresel faktörler 30 süreçleri, lojistik süreçlerin yönetimi ve tedarik zinciri paydafllar› aras›nda yer alan tedarikçiler, arac› kurulufllar, üçüncü parti servis sa¤lay›c›lar› ve müflteriler aras›ndaki iflbrili¤i ve koordinasyonun önemli bir yeri vard›r. Tedarik zinciri sistemlerinde geleneksel amaç müflteri talebini karfl›larken zincirin operasyonlar›ndan elde edilecek finansal kazançlar›n ençoklanmas›na dayal›d›r. Tedarik zincirinde gelirgider kalemleri ise tedarikçilerden sat›nalma maliyeti, üretim tesislerindeki maliyetler, distribütörlerde envanter tutma ve malzeme elleçleme maliyetleri, perakendecilerde oluflan müflteri sevis maliyetleri ve fiekil 1’de gösterildi¤i gibi tüm zincirde oluflan malzeme hareketlerinin maliyeti ve perakendicilerde sat›fllarla elde edilen gelirlerdir. Etkin ve küreselleflen dünyan›n ihtiyaçlar›na karfl›l›k veren bir tedarik zinciri sisteminin sürdürülebilir olmas› için çevresel ve sosyal etkilerinde finansal etkilerle bütünleflik olarak incelenmesi gereklidir. Tedarik zinciri ve lojistik sistemlerde çevresel performans sistemde olan kaynaklar›n iyi yönetilmesiyle elde edilebilir. Hammadelerin kalitesi tedarik zinciri sistemlerinin çevresel performanslar›na etki eden en önemli faktörler aras›ndad›r. Baz› hammaddeler çevreye zarar veren kat›klar içerebilirler. Üretim sistemleri gaz, s›v› ve kat› halde at›klar üretirler. Bazen bu at›klar›n bir k›sm› ifllenerek çevreye olan etkileri azalt›lsa bile ço¤unlukla bu zararl› maddeler çevreye sal›nmaktad›r. Distribütörlerde yap›lan depolama ve elleçleme operasyonlar› esnas›nda çevreye zararl› maddeler a盤a ç›kabilmektedir. Perakendeciler sat›fllar›n› müflteriyi cezbedecek ambalajlarda yapmay› tercih ederler. Fakat bu ambalajlar›n genelde hiç bir geridönüflümü yap›lmadan ve çevreye olan etkileri giderilmeden at›k haline gelirler. Çevresel aç›dan di¤er önemli bir konu ise ürünün kullan›m ömrü dolduktan sonra at›k olarak çevreye sal›nmas›d›r. Tafl›mac›l›k sistemleri ise eflyalar›n bir yerden baflka bir yere transferinde kullan›lan araçlardan ç›kan çevreye zararl› emisyonlar bak›m›ndan önemli yer tutar. Tedarik zinciri ve lojistik sistemlerin sosyal boyutlar› ise operasyonlarla elde edilen de¤erin toplumun de¤iflik katmanlar› taraf›ndan paylafl›lmas›, operasyonlar›n toplumsal yaflama olan etkilerinin azalt›lmas› ve afet esnas›nda toplum ihtiyaçlar›n›n an›nda ve etkin olarak karfl›lanmas›n› içerir. Tedarik zinciri ve lojistik sistemlerde sürdürülebilirlik finansal, çevresel ve sosyal amaçlar›n bütünleflik olarak incelenmesiyle elde edilebilir. Tedarik zinciri ve lojistik sistemlerde sürdürülebilirlik yaklafl›mlar›n› üç ana kategoride inceleyebiliriz: 1. Ürün odakl› yaklafl›mlar (kapal› döngü tedarik zincirleri), 2. Üretim sistemi odakl› yaklafl›mlar (çevreye duyarl› ve yeflil üretim), 3. Tafl›mac›l›k sistemi odakl› yaklafl›mlar (sürdürülebilir tafl›mac›l›k). Ürün odakl› yaklafl›mlar tasar›m aflamas›nda üründe kullan›lan çevreye zararl› maddelerin enazalanmas›n› ve ürün kullan›m ömrünü tamamlad›ktan sonra kullan›labilir olan parça ve bileflenlerin gerikazan›m›n› gözetir. Amaç ürünün kullan›m ömrü sona erdi¤inde tamamen at›k olmas›n› engellemektir. Bu yaklafl›mlardan en önemlisini kapal› döngü tedarik zincirileri oluflturmakt›r. Kapal› döngü tedarik zincirlerinde gerekli lojistik altyap› ve üstyap› planlamas› yap›larak ürünün kullan›labilir olan parça ve bileflenleri gerikazan›l›r. Üretim sistemi odakl› yaklafl›mlarda hammadde seçimi ve üretim süreci tasar›m›nda çevreye olan etkinin enazlanmas› gözetilir. Amaç üretimin sistemini esnek olarak tasarlay›p at›klar›n oluflmas›ndan tamamen veya k›smen kaç›nmakt›r. Bu bak›mdan önemli mekanizmalardan birisi farkl› hammaddelerin kullan›labilmesidir. Di¤er bir mekanizma ise süreçte makine/ekipman düzeninin veya çal›flma koflullar›n›n de¤ifltirilerek at›k oluflumunu azaltmakt›r. Tafl›mac›l›k sistemi odakl› yaklafl›mlarda farkl› tafl›ma modlar› kullan›larak çevreye olan etkinin azalt›lmas› gözetilir. Örne¤in mümkün oldu¤u her zaman demiryolu veya denizyolu tafl›mac›l›¤› kullan›l›rsa toplam sera gaz› sal›n›m›nda önemli azaltmalar elde edilebilir. ‹nsac›l amaçl› lojistik sürüdülebilirlik aç›s›ndan tafl›mac›l›k sistemi odakl› yaklafl›mlar›n en önemli yönetmleri aras›ndad›r. Afetlerin yol açt›¤› insani ve ekonomik kay›plar daha iyi planlama, haz›rl›k ve koordinasyon gibi aktiviteler ile azalt›labilmektedir. Bu konuda yap›labilecek çal›flmalar› üç aflamada inceleyebiliriz. ‹lk aflama, afet-öncesi aflamad›r ve bu aflama afet riskinin belirlenmesini, gerekli bilgi sistemlerinin gelifltirilmesini, halk›n bilinçlendirilmesini ve altyap› sistemleri ile yap›lar›n güçlendirilmesini gerektirir. ‹kinci aflama afet sonras› acil müdahale aflamas›d›r. Bu aflama afet sonras› ilk müdahaleyi ve afet bölgesindeki insanlar›n kurtar›lmas›, bölgeden uzaklaflt›r›lmas› ve ihtiyaçlar›n›n karfl›lanmas›n› içerir. Üçüncü aflama yine bir afet sonras› aflamad›r. Ancak bu aflamada, acil müdahale yerine daha uzun bir zaman diliminde afet bölgesinin iyilefltirilmesi ve yeniden yap›lanman›n oluflturulmas› gerekmektedir.Bütün bu aflamalarda, yöneylem araflt›rmas› problemleri ile karfl›laflmak mümkündür. ‹lk aflamada kaynaklar›n en etkin kullan›m› için planlama, ikinci aflamada yaral›lar›n hastanelere tafl›nmas›, kurtarma ekiplerinin afet bölgelerine ulafl›m› ve ihtiyaç duyulan malzemelerin da¤›t›m› gibi lojistik aktivitelerin etkinli¤i bunlara örnek olarak gösterilebilir. Son aflamada ise afet bölgesinin çehresinin de¤ifltirilmesi için yine kaynaklar›n en etkili flekilde temin edilip kullan›lmas› bu problemlerden bir tanesidir. Tedarik Zinciri Araflt›rma Merkezi’nin kurulufl amac› geleneksel olarak kâr odakl› olan tedarik zinciri ve lojistik sistemlerine yeni bir bak›fl aç›s› getirerek sürdürülebilirlik kavram›n› ve insani amaçlar› da içeren yaklafl›mlar gelifltirmektir. Bu yaklafl›mlar farkl› projelerde test edilip uygulanabilirlikleri ve faydalar› gösterilecek ve ayn› zamanda tüm dünya üniversitelerinde ifllenmek üzere ders içerikleri de oluflturulacak. fiu anda dört farkl› proje doktora, yüksek lisans ve lisans ö¤rencilerinin kat›l›m›yla sürdürülmektedir. Bu projeler afla¤›da anlat›lm›flt›r. Sürdürülebilir Enerji Tedarik Zinciri: Modern yaflam›n en önemli gereklerinden olan enerji, reel ve servis sektörlerinde yo¤un olarak kullan›lmakla birlikte tüm sosyal ve yaflamsal aktivitelerde tüketilmektedir. Enerji tedari¤i için fosil yak›tlara dayal› olarak oluflturulmufl olan zincirlerin en büyük etkileri çevreye olmaktad›r. Fosil yak›tlar›n yak›lmas› sonucu ç›kan sal›n›mlar çevre kirlili¤ine yol açmakta ve bu sal›n›mlar aras›nda önemli bir pay sahibi olan sera gazlar› küresel ›s›nmaya sebep olmaktad›r. TÜB‹TAK taraf›ndan desteklenen bu projede sürdürülebilir enerji teknolojilerinin tekno-ekonomik analizi yap›larak yeni enerji tedarik zincirleri oluflturmak üzere modelleme ve eniyileme çal›flmalar› yap›lmaktad›r. fiimdiye kadar yap›lan çal›flmalarda fosil yak›tlar›n kullan›m›yla ortaya ç›kan ve sera etkisine yol açan karbon dioksit gaz›n›n›n yakalanmas› ve depolanmas›na yönelik benzetim ve eniyileme modelleri oluflturulmufltur. Ayr›ca biyo-yak›tlar›n enerji tedarik zincirlerine entegrasyonu konusunda çal›flmalar da tamamlanm›flt›r. fiu anda günefl enerjisinden elektrik üretimi için kullan›lan fotovoltaik hücrelerin tekno-ekonomik modellerinin gelifltirilmesine devam edilmektedir. Modelleme çal›flmalar›nda 31 elde edilen tamsay›-kar›fl›k çok amaçl› eniyileme problemlerinin çözümüne yönelik algoritma gelifltirme çal›flmalar› da devam etmektedir. Projenin ileriki aflamalar›nda di¤er yenilenebilir enerji üretim teknolojileri de incelenerek sürdürülebilir enerji tedarik zinciri üzerinde çeflitli eniyileme çal›flmalar› ve senaryo analizleri yap›lacakt›r. Afet Lojisti¤i: Afet durumunda yeterli miktarda malzeme ve etkilenen insanlar›n istenilen yerlere zaman›nda tafl›nmas›n› ve bunun için gerekli planlama ve önlemleri kapsar. Afet öncesinde, olas› afet senaryolar› alt›nda ihtiyaç planlamas› ve gerekli ilk yard›m malzemelerinden kuru g›da, battaniye gibi dayan›kl› olanlar›n stoklanmas› ile birlikte afet sonras› koordinasyon ve da¤›t›m planlar› oluflturulmas› gereklidir. Bu amaçla ‹BB taraf›ndan flehrin çeflitli yerlerine Afet Müdahale Merkezlerin (AMM) kurulmas› planlanmaktad›r. 32 ‹BB ve Afet Koordinasyon Merkezi taraf›ndan desteklenen bu projede, merkezlerin yerlerinin seçilmesi ele al›nmaktad›r. Bu seçim yap›l›rken, afet sonras› ihtiyaç malzemelerinin da¤›t›m› ile ilgili lojistik operasyonlar›n en etkili biçimde uygulanabilirli¤i dikkate al›nan ilk unsurdur. Bu noktada amaç, mümkün olan en k›sa zamanda en fazla insana ulaflabilmektir. Gerekli her bir malzeme için etkilenecek yerleflim birimlerine belli bir uzakl›kta bir AMM olmas› koflulu alt›nda malzeme da¤›t›m zaman›n›n a¤›rl›kl› ortalamas›n›n en aza indirilmeye çal›fl›ld›¤› bir matematiksel model kurulmufltur. ‹stanbul için deprem senaryolar›, bu senaryolar alt›nda ulafl›m a¤lar›n›n durumlar›, belirli bölgelerdeki deprem riskleri ile hasar tahminleri ve bölgeler aras›ndaki uzakl›klar gibi gerçek veriler toplanm›flt›r. Matematiksel modelin girdileri toplanan veriler kullan›larak türetilmifl ve çeflitli yer seçimi çözümleri üretilmifltir. 39 potansiyel yerden 4-5 tanesine AMM kurulmas›n›n yeterli fayday› sa¤layaca¤› gözlenmifltir. Tesislerde stoklanacak malzeme miktarlar›n›n ve tedarikçilerinin daha detayl› çal›flmalar ile belirlenmesi ve deprem sonras› seyahat sürelerinin tahmini üstündeki çal›flmalar devam etmektedir. Ayr›ca yaral›lar›n hastanelere tafl›nmas›nda mevcut ambulans ve hastane kapasitelerinin analizi ile geçici hastanelerin yer ve kapasite seçimi de ele al›nmaktad›r. Çok Modlu Tafl›mac›l›k ve Marmaray’da Ro-La Kullan›m›: Lojistik faaliyetlerin en önemli aflamalar›ndan birisi olan tafl›mac›l›k karayolu, demiryolu, denizyolu, havayolu ve boru hatt› olmak üzere farkl› modlar kullan›larak yap›labilmektedir. Bu modlardan baz›lar› ekonomik baz›lar› ise çevreye olan net etki bak›m›ndan daha avantajl›d›r. TÜB‹TAK ve ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi taraf›ndan desteklenen bu projede çok modlu tafl›mac›l›k sistemlerinin tasarlanmas›na ve iflletilmesine yönelik modelleme ve eniyileme çal›flmalar› yap›lmaktad›r. Projede gelifltirilen modeller ve çözüm yöntemleri Marmaray sistemine uyarlanarak Marmaray’›n Ro-La tafl›mac›l›¤› için kullan›lmas›na yönelik analizler yap›lmaktad›r. Marmara Bölgesi Otomotiv Lojisti¤i Planlamas›: Türkiye’nin ihracat›nda en büyük pay sahibi olan otomotiv sektörü hem üretimde ihtiyaç duyulan hammadde ve parçalar›n tedari¤inde hem de üretimi tamamlanm›fl ürünlerin talep noktalar›na ulaflt›r›lmas›nda ciddi bir lojistik altyap›s›na ihtiyaç duymaktad›r. Otomotiv Sanayi Derne¤i taraf›ndan desteklenen bu projede Marmara Bölgesi’nde yerleflik olan otomotiv üretim tesislerinde operasyonlar›n desteklenmesine yönelik sürdürlebilir bir lojistik altyap›s› ve üstyap›s› kurulmas›na yönelik analizler yap›lmakta ve bu yönde at›lacak ad›mlar incelenmektedir. Bu projelere ek olarak k›sa süre içerisinde afla¤›daki iki yeni projeye de bafllan›lmas› planlanmaktad›r. Piller için Tersine Lojistik Sistemi ve Pil Geridönüflüm Tesisi Kurulmas›: Günlük hayat›m›zda bir çok amaç için kullanmakta oldu¤umuz piller kullan›m ömürlerini tamamlad›ktan sonra at›k haline gelmekte ve geri dönüflümleri sa¤lanmad›¤›nda ise yüzy›llar boyunca çevreye zarar vermeye devam etmektedir. TÜB‹TAK Marmara Araflt›rma Merkezi, Çevre Bakanl›¤› ve ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi taraf›ndan desteklenen bu projede piller için tersine lojistik sisteminin tasarlanmas›na yönelik modelleme ve eniyileme çal›flmalar› yap›lmaktad›r. Ayr›ca projede pil geridönüflüm tesisi tasarlanmas› ile operasyon plan ve çizelgelerinin oluflturulmas›na yönelik çal›flmalar da yap›lmaktad›r. Proje sonucunda ‹stanbul’da at›k pil geri dönüflüm tesisinin kurularak hizmete al›nmas› planlanmaktad›r. Bor ‹flletmelerinde Su Kullan›m›n›n Eniyilenmesi: Ülkemiz aç›s›ndan stratejik bir öneme sahip olan bor madeninin ifllenmesinde yo¤un olarak su tüketilmektedir. Sürdürülebilir kalk›nma için en önemli yaflamsal kaynaklardan biri olan suyun verimli ve etkin kullan›m›na yönelik çal›flmalar, özellikle suyun tekrar kullan›labilirli¤inin sa¤lanmas›, çeflitli teknolojiler ile geri kazan›m›, kalitesinin art›r›lmas› ve maliyetinin düflürülmesi çal›flmalar› oldukça önem kazanm›flt›r. Eti Maden ‹flletmeleri Genel Müdürlü¤ü ve TÜB‹TAK Marmara Araflt›rma Merkezi iflbirli¤iyle gerçeklefltirilecek olan projede bor iflletmelerinde taze su tüketimini ve at›k su oluflumunu en alt düzeye indirecek en iyi su kullan›m a¤lar›n›n tasarlanmas› ve ideal su kullan›m›n›n sa¤lanmas› amaçlanmaktad›r. Tedarik zinciri yönetimi ve lojistik endüstriyel ve ticari sektörker için bir ana tema haline gelmifltir. Günümüzde tamamen yayg›nlaflm›fl olan küreselleflme sonucu tedarik zinciri ve lojistik sistemlerin getirdi¤i finansal, çevresel ve sosyal M o d e r n y a fl a m › n e n ö n e m l i gereklerinden olan enerji, reel ve servis sektörlerinde yo¤un olarak kullan›lmakla birlikte tüm sosyal ve yaflamsal aktivitelerde tüketilmektedir. etkiler yerkürenin heryerinde hissedilmeye bafllanm›fl ve bu s›stemlerin sürdürülebilirli¤inin sorgulanmas›n›n gereklili¤i ortaya ç›km›flt›r. Tedarik zinciri ve lojistik sistemlerde sürdürülebilirlik finansal, çevresel ve sosyal amaçlar›n bütünleflik olarak incelenmesiyle elde edilebilir. Koç-IBM Tedarik Zinciri Araflt›rma Merkezi sürdürülebilir tedarik zinciri ve lojistik sistemlerin modellenmesi, eniyilenmesi ve analizine yönelik inovatif yaklafl›mlar gelifltirmeyi hedefliyor. Araflt›rma merkezinde gelifltirilen yöntemler gerçek hayattan önemli problemlere uygulanarak etkinliklerinin gösterilmesi da amaçlan›yor. REFERANSLAR 1. Türkay, M. "Environmentally Conscious Supply Chain Management", Process Systems Engineering, vol 3: Supply Chain Optimization, L. Papageorgiou and M. Georgiadis (Eds.), 87-105, WILEY-VCH, Heidelberg (2008). 2. Türkay, M. and U. Kaplan, "Integrated Planning and Scheduling", Encyclopedia of Optimization, 2nd ed., C.A. Floudas and P.M. Pardalos (Eds.), 81, Springer, Dordrecht, The Nederlands (2008). 3. Mestan, E., M. Türkay and Y. Arkun, "Optimization of Operations in Supply Chain Systems Using Hybrid Systems Approach and Model Predictive Control", Ind. Eng. Chem. Res., 45(19), 6493 - 6503 (2006). 4. Soylu, A., C. Oruç, M. Türkay, K. Fujita, and T. Asakura, "Synergy Analysis of Collaborative Supply Chain Management in Energy Systems using Multi-Period MILP", European Journal of Operational Research, 174(1), 387-403 (2006). 5. Türkay, M. and A. Soylu, "Synergy Analysis of Collaboration with Biofuel Use for Environmentally Conscious Energy Systems", Computer-Aided Chem. Eng., vol 21B: ESCAPE-16, W. Marquardt and C. Pantelides (Eds.), 1827-1832, Elsevier, Amsterdam (2006). 6. Türkay, M., C. Oruç, K. Fujita, and T. Asakura, "Multi-Company Collaborative Supply Chain Management with Economical and Environmental Considerations", Comput. Chem. Eng., 28(6-7), 985992 (2004). 33 Ö¤retim Üyelerimizin Y›l ‹çerisinde Ald›klar› Ödüller H.FUNDA YA⁄CI ACAR 2008 L’OREAL Türkiye Bilim Kad›nlar›na Destek Bursu’na de¤er görüldü. LERZAN AKSOY Bilim ve ‹novasyon alan›nda, 2007 Werner-von-Siemens Mükemmellik Ödülü’nü ald›. LERZAN AKSOY Junior Chamber International taraf›ndan sponsor edilen Bilimsel Liderlik Ödülü’ne de¤er görüldü. LERZAN AKSOY Journal of Marketing dergisinde ç›kan makalesiyle, pazarlama uygulamas›n›n geliflimine önemli katk›lar›ndan ötürü, American Marketing Association ve Marketing Science Institute’ün sponsorlar aras›nda yer ald›¤› MSI H. Paul Root Award Ödülü’nün sahibi oldu. ‹RfiAD‹ AKSUN Elektrik ve Elektronik Mühendisli¤i alan›nda, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araflt›rma Kurumu (TÜB‹TAK) 2007 Bilim Ödülü’nü ald›. EMRE ALKAN Matematik alan›nda 2008 Türkiye Bilimler Akademisi Üstün Baflar›l› Genç Bilim ‹nsan› (TÜBA-GEB‹P) Ödülü’nü ald›. TU⁄RUL ANSAY Federal Almanya Cumhuriyeti’nin Birinci Derece Liyakat Niflan› ile onurland›r›ld›. N‹HAT BERKER Almanya’daki Alexander von Humboldt Foundation taraf›ndan verilen Humboldt Araflt›rma Ödülü’nün sahibi oldu. SELVA DEM‹RALP CUDA Ekonomi alan›nda 2008 Türkiye Bilimler Akademisi Üstün Baflar›l› Genç Bilim ‹nsan› (TÜBAGEB‹P) Ödülü’nü ald›. ALPER DEM‹R Elektrik ve Elektronik Mühendisli¤i alan›nda, TÜB‹TAK Teflvik Ödülü’ne de¤er görüldü. ALPER ERDO⁄AN Bilim ve ‹novasyon alan›nda, 2007 Werner-von-Siemens Mükemmellik Ödülü’nü ald›. 34 ALPER ERDO⁄AN Elektrik ve Elektronik Mühendisli¤i alan›nda 2008 Türkiye Bilimler Akademisi Üstün Baflar›l› Genç Bilim ‹nsan› (TÜBA-GEB‹P) Ödülü’nü ald›. ENGIN ERZ‹N, YÜCEL YEMEZ ve A. MURAT TEKALP yüksek lisans ö¤rencileri Emre Sarg›n ile birlikte, 2007 ICASSP Ö¤renci Makalesi Yar›flmas›’nda ‹kincilik Ödülü’nün sahibi oldular. ÖZDEN GÜR AL‹ yüksek lisans ö¤rencisi Burak Çavdaro¤lu ile birlikte, 2007 EurOMA Konferans›nda, Türkiye’de Eczac›l›k alan›nda Kar Eniyilemesi Getiren Kararlar ve ‹ndirimler adl› makalesi ile Chris Voss Highly Commended Ödülü’ne de¤er görüldü. ZEYNEP GÜRHAN CANLI Journal of Consumer Psychology dergisinde 2006 y›l›nda yay›nlanan “Olumsuz ‹majlar› Olan Firmalarda, fiirket Sosyal Sorumlulu¤un Etkisi” bafll›kl› makalesiyle, Y. Yoon ve N. Schwarz ile birlikte Genç Yazar Ödülü’nü ald›. Ç‹⁄DEM KA⁄ITÇIBAfiI 2007 William Thierry Preyer ‹nsan Geliflimi Araflt›rmalar› Mükemmellik Ödülü’nün sahibi oldu. AL‹ MOSTAFAZADEH Matematiksel Fizik alan›nda 2007 Türkiye Bilimsel ve Teknoloji Araflt›rma Kurumu (TÜB‹TAK) Bilim Ödülü’nü ald›. AL‹ MOSTAFAZADEH Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) asli üyeli¤ine lay›k görüldü. ÖZGÜR MÜSTECAPLIO⁄LU Fizik alan›nda TÜB‹TAK Teflvik Ödülü’nün sahibi oldu. O⁄UZ SUNAY ve ö¤rencisi Ça¤dafl At›c›’n›n çal›flmalar› Gelecekteki Turkcell Cep Telefonlar› Yar›flmas›’nda 2007 En ‹yi Akademik Çal›flma’ya de¤er görüldü. S E R D A R T A fi I R A N B i l g i s a y a r Mühendisli¤i alan›nda 2008 Türkiye Bilimler Akademisi Üstün Baflar›l› Genç Bilim ‹nsan› (TÜBA-GEB‹P) Ödülü’nü ald›. MURAT TEKALP Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) asli üyeli¤ine lay›k görüldü. MET‹N TÜRKAY KÜ-IBM Tedarik Zincirleri Araflt›rma Merkezi’nin kurulmas› için IBM’in Üniversite Paylafl›ml› Araflt›rma Ödülü’nü ald›. Ç‹⁄DEM KA⁄ITÇIBAfiI yazarlar›ndan biri oldu¤u “Kültürleraras› Aileler: 30 Millet üzerinde Psikolojik bir Çal›flma” adl› kitab› ile 2007 Ursula Gielen Global Psikoloji Kitab› Ödülü’ne de¤er görüldü. HAKAN ÜREY Elektrik ve Elektronik Mühendisli¤i alan›nda 2007 Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Üstün Baflar›l› Genç Bilim ‹nsan› Ödülü’nü ald›. F‹KR‹ KARAESMEN Endüstri Mühendisli¤i alan›nda Türkiye Bilimler Akademisi Üstün Baflar›l› Genç Bilim ‹nsan› (TÜBA-GEB‹P) Ödülü’nü ald›. fiUHNAZ YILMAZ Brookings Enstitüsü ile Sabanc› Üniversitesi taraf›ndan ortaklafla verilen 2007 Sak›p Sabanc› Uluslararas› Araflt›rma Ödülü’nün sahibi oldu. ‹SMA‹L LAZO⁄LU 9. Ulusal Türk Kardiyovasküler Cerrahisi Kongresi’nde en iyi ikinci Sözel Sunum Ödülü’nün sahibi oldu. fiUHNAZ YILMAZ Uluslararas› ‹liflkiler alan›nda Türkiye Bilimler Akademisi Üstün Baflar›l› Genç Bilim ‹nsan› (TÜBAGEB‹P) Ödülü’nü ald›. MIKE MEITZ ‹sviçre Kraliyet Bilimler Akademisi taraf›ndan verilen 2008 Arnberg Ödülü’nün sahibi oldu. Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Üyeleri Asli Üyeler Asosiye Üyeler • Ali Mostafazadeh (Matematik) • Alphan Sennaro¤lu (Fizik) • Ali Ülger (Matematik) • Levent Demirel (Kimya) • Attila Aflkar (Uygulamal› Matematik) • Sami Gülgöz (Psikoloji) • Burak Erman (Kimya) • Çi¤dem Ka¤›tç›bafl› (Psikoloji) • Ersin Yurtsever (Kimya) • Murat Tekalp (Elektrik ve Elektronik Mühendisli¤i) • Nihat Berker (Fizik) • Tekin Dereli (Fizik) • Yaman Arkun (Kimya Mühendisli¤i) 35 Koç Üniversitesi’nin Profili Koç Üniversitesi, 1993 y›l›nda ‹stanbul’da kurulan kar amac› olmayan bir vak›f üniversitesidir. Üniversite, Vehbi Koç Vakf› taraf›ndan finanse edilmektedir. Misyonu, dünya standartlar›nda e¤itim vererek en yetkin mezunlar› yetifltirmek, araflt›rma alan›nda mükemmelli¤i sa¤layarak bilginin s›n›rlar›n› ileriye tafl›mak ve genel anlamda Türkiye’nin ve insanl›¤›n yarar›na katk›da bulunmakt›r. Koç Üniversitesi’nde ö¤retim dili ‹ngilizce’dir. 2008 y›l›nda kay›tl› ö¤renci say›m›z, 3300’ü lisans, 400’ü ise yüksek lisans/doktora olmak üzere toplam 3700’dür. Buna karfl›l›k, tam zamanl› ö¤retim üyesi say›m›z 274’dür. Koç Üniversitesi’nin e¤itim felsefesi “yarat›c› ö¤retim/kat›l›mc› ö¤renme” prensibine dayal›d›r. Kuruluflundan bu yana, Koç Üniversitesi, gerçe¤in, 36 araflt›rma, yorum, elefltiri, yoluyla aray›fl›n› özendirmektedir. Uluslararas› kurulufllarla iflbirlikleri, dünyaca tan›nan akademisyenler ve ifl dünyas› liderleri taraf›ndan verilen dersler, Koç Üniversitesi’nin e¤itim kalitesine katk›da bulunmaktad›r. Yurtd›fl›ndaki seçkin üniversitelerle de¤iflim programlar› yürütülmektedir. Ayr›ca, üniversite, Erasmus Program›’na kat›lmaktad›r. Üniversitemiz, Fen-‹nsani Bilimler ve Edebiyat, ‹ktisadi ve ‹dari Bilimler, Mühendislik ve Hukuk Fakülteleri ile Hemflirelik Yüksek Okulu, ‹flletme Enstitüsü, Fen Bilimleri Enstitüsü, Sosyal Bilimler Enstitüsü ve ‹ngilizce Haz›rl›k Okulu’ndan oluflmaktad›r. Dört y›ll›k Tarih, Felsefe, Sanat Tarihi ve Arkeoloji, ‹ngiliz Dili ve Karfl›laflt›rmal› Edebiyat, Sosyoloji, Psikoloji, Ekonomi, ‹flletme, Uluslararas› ‹liflkiler ve Hukuk Bölümlerinden mezun olanlar, BA derecesi al›rken; Kimya ve Biyoloji Mühendisli¤i, Bilgisayar Mühendisli¤i, Elektrik ve Elektrik Mühendisli¤i, Endüstri Mühendisli¤i, Makine Mühendisli¤i, Matematik, Fizik, Kimya, Moleküler Biyoloji ve Genetik ile Hemflirelik Bölümü mezunlar› ise BS derecesi al›rlar. Enstitülerimizde 26 farkl› programda PhD, MS, MA, MBA ve Yöneticiler için MBA dereceleri verilir. Koç Üniversitesi’nin 2945’i lisans, 1057’si yüksek lisans/doktora olmak üzere toplam 4002 mezunu vard›r. Mezun olduktan 6 ay içerisinde ifle girme oran› 100%’e yak›nd›r. 400’den fazla Koç Üniversitesi mezunu, hem Türkiye’de hem de yurtd›fl›ndaki en çok talep gören ulusal ve çok uluslu firmalara ve en üst seviyedeki yüksek lisans programlar›na girmifllerdir. Koç Üniversitesi’ndeki Yüksek Lisans ve Doktora Programlar› Bilgi aray›fl› yolunda öncü bilimsel gelifltirmeye artan ilgisi, global rekabet Üniversitemizdeki yüksek lisans ve araflt›rmalar ortaya koyabilmek, üst ve üniversitelerdeki ö¤retim üyesi a盤› doktora programlar›, bu ihtiyac› göz düzeyde kaliteli yüksek e¤itimi gerekli akademik donan›ma ve önüne alarak, yüksek nitelikteki g e r e k t i r m e k t e d i r . ‹ fl v e s a n a y i uzmanl›¤a sahip yüksek lisans ö¤rencilere en iyi e¤itimi ve araflt›rma dünyas›n›n inovasyon, araflt›rma ve ö¤rencilerine talebi h›zla artt›rmaktad›r. deste¤ini sa¤lamay› hedefler. 1. ‹fiLETME ENST‹TÜSÜ Yüksek Lisans Programlar› ‹flletme Finans Yöneticiler için ‹flletme Doktora Programlar› ‹flletme 2. FEN B‹L‹MLER‹ ENST‹TÜSÜ Yüksek Lisans Programlar› Kimya ve Biyoloji Mühendisli¤i Hesaplamal› Bilimler ve Mühendislik Elektrik ve Bilgisayar Mühendisli¤i Endüstri Mühendisli¤i Malzeme Bilimleri ve Mühendislik Matematik Makine Mühendisli¤i Fizik Doktora Programlar› Kimya ve Biyoloji Mühendisli¤i Hesaplamal› Bilimler ve Mühendislik Bilgisayar Mühendisli¤i Elektrik ve Elektronik Mühendisli¤i Endüstri Mühendisli¤i ve Operasyon Yönetimi Malzeme Bilimi ve Mühendislik Matematik Makine Mühendisli¤i Fizik 3. SOSYAL B‹L‹MLER ENST‹TÜSÜ Yüksek Lisans Programlar› Anadolu Medeniyetleri ve Kültürel Miras Yönetimi Karfl›laflt›rmal› Tarih ve Toplum Çal›flmalar› Ekonomi Uluslararas› ‹liflkiler Psikoloji 37 Araflt›rma Fonlar› Koç Üniversitesi’nin d›flar›dan sa¤lad›¤› araflt›rma fonlar› afla¤›da görüldü¤ü üzere, y›llar içerisinde önemli bir art›fl göstermifltir. 14,000,000 TL 12,000,000 TL 10,000,000 TL 8,000,000 TL 6,000,000 TL 4,000,000 TL 2,000,000 TL 0 TL 2005 2006 2007 2008 Mevcut durumda, 109 araflt›rma projesi hükümet, sanayi, ABD ve AB taraf›ndan fonlanmaktad›r. Y›llara göre, fonlanan projelerin say›s›ndaki art›fl, afla¤›daki grafikte gösterilmektedir. 120 100 80 60 40 20 0 2005 2006 2007 2008 Halihaz›rdaki proje sponsorlar›m›z aras›nda afla¤›daki kurum ve kurulufllar yer almaktad›r. • Vehbi Koç Vakf› • Arçelik • Aygaz • Ford Otosan • Koç Sistem • OTOKAR • TÜPRAfi • OSD (Otomotiv Sanayicileri Derne¤i) • TÜB‹TAK (Türkiye Bilimsel ve 38 Teknolojik Araflt›rma Kurumu) • TÜBA (Türkiye Bilimler Akademisi) • DPT (T.C. Baflbakanl›k Devlet Planlama Teflkilat›) • IBM • IBB (‹stanbul Büyükflehir Belediyesi) • ASELSAN • Aç›k Toplum Enstitüsü • Avrupa Birli¤i • Max Planck Enstitüsü • PME Vakf›, ‹sviçre • Ulusal Sa¤l›k Enstitüsü, ABD • USIP: Birleflmifl Milletler Bar›fl Enstitüsü • Microvision, ABD • Microsoft, ABD • Wacker Cheime AG Araflt›rma Haberleri Avrupa Birli¤i Projeleri Yönetim Ofisi KÜ Lisans Ö¤rencileri için Yaz Araflt›rma Program› Koç Üniversitesi bünyesinde “Avrupa Birli¤i Projeleri Yönetim 2008 yaz›nda Koç Üniversitesi, lisans ö¤rencileri için yeni bir Ofisi” ad› alt›nda yeni bir birim, Sevgi Ural direktörlü¤ünde, program bafllat›yor. Bu program, 2004 y›l›ndan bu yana, liseli faaliyete geçti. AB Projeleri Yönetim Ofisi, ö¤retim üyelerini ö¤rencilere yönelik yürütülen Yaz Araflt›rma Program›’n›n, AB programlar›, aç›lan ça¤r›lar ve fonlama mekanizmalar› lisans ö¤rencilerine uyarlanm›fl bir versiyonudur. hakk›nda bilgilendirirken, proje haz›rlama, yazma ve koordinasyonu ile Avrupa Komisyonu ile sözleflme görüflmeleri Bu program, araflt›rma becerilerini gelifltirmeye istekli, yüksek aflamalar›nda ö¤retim üyelerine yard›mc› olur, bilimsel lisans veya doktora yapmay› planlayan, motivasyonu yüksek aktivitelerin planlamas› ve yönetimi, teknik raporlar›n lisans ö¤rencilerine yöneliktir. Program, lisans ö¤rencilerine haz›rlanmas›, proje ortaklar› ve AB Komisyonu ile iletiflimin araflt›rma tecrübesi kazand›rarak, lisansüstü e¤itimi veya koordinasyonu gibi konular› yürütür. Hukuki ve finansal profesyonel araflt›rma kariyeri seçiminde kendilerine yard›mc› formlar›n düzenlenmesi ve finansal raporlar›n haz›rlanmas› ile olur. Ö¤renciler, ba¤›ms›z düflünce ve yarat›c›l›klar›n› ilgili çal›flmalar› Mali ‹fller Ofisi ile iflbirli¤i içinde yapar. gelifltirmeye yard›mc› olacak, çok çeflitli, yeni kavram ve bilimsel Koç Üniversitesi’ne kat›lmadan önce ARI Teknokent’in Genel araflt›rma tekniklerini ö¤renirler. Program süresi en az yedi Koordinatörü olarak görev yapan Sevgi Ural, Miami Üniversitesi haftad›r. Bafllang›ç ve bitifl tarihleri ö¤retim üyesinin ve ‹flletme Yönetimi Bölümü’nden lisans derecesini ald›ktan sonra ö¤rencinin ihtiyaçlar›na ba¤l› olarak esneklik gösterir. yüksek lisans›n› George Washington Üniversitesi’nin Uluslararas› ‹liflkiler Bölümü’nde yapt›. Ö¤renciler, KÜ ö¤retim üyelerinin araflt›rma projelerinin içerisinden, kendi ilgi alanlar›na uygun olanlar› seçerler Proje Koç Üniversitesi Doktora Sonras› Araflt›rma Destek dan›flman› ö¤retim üyeleri, Koç Üniversitesi lisansüstü ö¤rencileri Program› ve KÜ Lise Ö¤rencileri Yaz Araflt›rma Program›’na kabul edilen Koç Üniversitesi, 2008 Yaz Dönemi ile birlikte, akademik üstün yetenekli lise ö¤rencilerinden oluflan araflt›rma gruplar› kariyer yapmaya kararl›, nitelikli tüm adaylara yönelik Doktora ile yak›n olarak çal›fl›rlar. Detayl› bilgiye www.ku.edu.tr Sonras› Araflt›rma Destek Program›’n› bafllatt›. Bu yeni program adresinden ulafl›labilir. Türk üniversitelerindeki araflt›rmac› ö¤retim üyesi a盤›n›n giderilmesinde rol oynamay› hedeflemektedir. Ayn› zamanda, bu program, Koç Üniversitesi ö¤retim üyelerine, çeflitli araflt›rma alanlar›nda doktora sonras› bursiyerler ile araflt›rma yapma olana¤› sa¤lar. Araflt›rmada mükemmelliyet, önerilen bursiyerlik projesinde ve adayda aranacak en önemli kriterdir. Aday›n, baflvuruda bulundu¤u alanda seçkin bir araflt›rma geçmifline sahip olmas› beklenir. Baflvurular, üniversite genelinde oluflturulacak bir ‹nceleme Komitesi taraf›ndan de¤erlendirilir. Bursiyerlik 1 Temmuz 2008 tarihinden bafllayarak bir y›ll›kt›r. Bir y›l daha yenilenme durumu olabilir. Maksimum süre iki y›ld›r. Mevcut projelerin listesi ve detayl› bilgiye www.ku.edu.tr adresinden ulafl›labilir. 39 40 Rumelifeneri Yolu 34450 Sar›yer, ‹stanbul Tel: 0212 338 1000 www.ku.edu.tr