FERTİL VE İNFERTİL KADINLARDA CİNSEL FONKSİYON BOZUKLUĞUNUN TANIMLANMASI VE KARŞILAŞTIRILMASI Zeynep ALİHOCAGİL EMEÇ Ebelik Anabilim Dalı Tez Danışmanı Doç. Dr. Serap EJDER APAY Yüksek Lisans - 2016 T.C. ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ FERTİL VE İNFERTİL KADINLARDA CİNSEL FONKSİYON BOZUKLUĞUNUN TANIMLANMASI VE KARŞILAŞTIRLMASI Zeynep ALİHOCAGİL EMEÇ EBELİK ANABİLİM DALI Yüksek Lisans Tezi Tez Danışmanı Doç. Dr. Serap EJDER APAY ERZURUM 2016 T.C. ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ EBELİK ANABİLİM DALI FERTİL VE İNFERTİL KADINLARDA CİNSEL FONKSİYON BOZUKLUĞUNUN TANIMLANMASI VE KARŞILAŞTIRILMASI Zeynep ALİHOCAGİL EMEÇ Tez Savunma Tarihi : 16.02.2016 Tez Danışmanı : Doç. Dr. Serap EJDER APAY (Atatürk Üniversitesi) Jüri Üyesi : Doç. Dr. Evşen NAZİK (Çukurova Üniversitesi) Jüri Üyesi : Yrd. Doç. Dr Hava ÖZKAN (Atatürk Üniversitesi) Onay Bu çalışma yukarıdaki jüri tarafından Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir. Prof. Dr. Yavuz Selim SAĞLAM Enstitü Müdürü Yüksek Lisans Tezi ERZURUM- 2016 İÇİNDEKİLER TEŞEKKÜR ................................................................................................................. III ÖZET ............................................................................................................................. IV ABSTRACT .................................................................................................................... V SİMGELER ve KISALTMALAR DİZİNİ ................................................................. VI ŞEKİLLER DİZİNİ .................................................................................................... VII TABLOLAR DİZİNİ .................................................................................................VIII 1. GİRİŞ ........................................................................................................................... 1 2. GENEL BİLGİLER .................................................................................................... 5 2.1. Fertilite ve İnfertilitenin Tanımı ................................................................................ 5 2.2. İnfertilite Nedenleri.................................................................................................... 6 2.3. İnfertil Çiftin Değerlendirilmesi ve Tanı Yöntemleri ................................................ 7 2.4. İnfertilite Tedavisi...................................................................................................... 8 2.5. Yardımcı Üreme Teknikleri ..................................................................................... 10 2.5.1. İn Vitro Fertilizasyon ve Embriyo Transferi (IVF-ET) ........................................ 10 2.5.2. İntra Uterin İnseminasyon .................................................................................... 11 2.5.3. Intrasitoplazmik Sperm İnjeksiyonu .................................................................... 12 2.5.4. Gamet İntrafallopian Transfer .............................................................................. 12 2.5.5. Zigot İntrafallopian Transfer ............................................................................... 12 2.6. Kadın Cinsel Fonksiyon Fizyolojisi ....................................................................... 13 2.7. Kadın Cinsel Fonksiyon Bozuklukları ..................................................................... 14 2.7.1. Cinsel İstek Bozuklukları...................................................................................... 15 2.7.2. Cinsel Uyarılma Bozuklukları .............................................................................. 16 2.7.3. Orgazm Bozuklukları ............................................................................................ 16 2.7.4. Cinsel Ağrı Bozuklukları ...................................................................................... 17 I 2.7.5. Genel Tıbbi Bir Duruma Bağlı Cinsel Fonksiyon Bozukluğu .............................. 19 2.7.6. Madde Kullanımının Yol Açtığı Cinsel Fonksiyon Bozukluğu ........................... 19 2.8. Cinsel Fonksiyon Bozukluklarında Ebenin Rolü..................................................... 19 3. MATERYAL VE METOT ....................................................................................... 26 3.1. Araştırmanın Türü.................................................................................................... 26 3.2. Araştırmanın Yapıldığı Yer ve Zaman .................................................................... 26 3.3. Araştırmanın Evreni ve Örneklemi .......................................................................... 26 3.4. Verilerin Toplanması ............................................................................................... 27 3.5. Verilerin Değerlendirilmesi ..................................................................................... 28 3.6. Araştırmanın Etik İlkeleri ........................................................................................ 29 3.7. Araştırmanın Sınırlılıkları ve Genellenebilirliği ...................................................... 29 4. BULGULAR .............................................................................................................. 30 5. TARTIŞMA ............................................................................................................... 36 6. SONUÇLAR VE ÖNERİLER ................................................................................. 40 KAYNAKLAR .............................................................................................................. 42 EKLER .......................................................................................................................... 52 EK-1. ÖZGEÇMİŞ ....................................................................................................... 52 EK-2. ANKET FORMU FERTİL-I ............................................................................ 53 EK-3. ANKET FORMU İNFERTİL-II ...................................................................... 55 EK-4. KADIN CİNSEL FONKSİYON ÖLÇEĞİ ...................................................... 59 EK 5. ETİK KURUL ONAY FORMU ....................................................................... 63 EK-6. TEZ ÇALIŞMASI İZİN YAZISI .................................................................... 64 EK-7. GÖNÜLLERİN BİLGİLENDİRİLMESİ VE RIZASININ ALINMASI PROTOKOLÜ ONAM FORMU ................................................................................. 65 EK-8. TEZ SAVUNMASI SINAV TUTANAĞI ........................................................ 66 II TEŞEKKÜR Araştırmamı yaparken bana büyük bir özveride bulunarak desteğini ve sabrını esirgemeyen değerli danışmanım Sayın Doç. Dr. Serap EJDER APAY’a; araştırmayı 2015/83 BAP proje numarası ile destekleyen Atatürk Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü’ne; bilgi ve tecrübeleri ile tüm eğitim hayatım boyunca yol gösteren hocam Yrd. Doç. Dr. Hava ÖZKAN’a; desteklerinden dolayı Atatürk Üniversitesi Araştırma Hastanesi İnfertilite Polikliniği hastalarına ve çalışanlarına; var olma sebebim, yaşama sevincim canım aileme ve hep yanımda olan kıymetli eşime, Sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Zeynep ALİHOCAGİL EMEÇ III ÖZET Fertil ve İnfertil Kadınların Cinsel Fonksiyon Bozukluğunun Tanımlanması ve Karşılaştırılması Amaç: Bu araştırmanın amacı fertil ve infertil kadınların cinsel fonksiyon bozukluğunu tanımlamak ve karşılaştırmaktır. Materyal ve Metot: Araştırma Şubat 2014- Şubat 2016 tarihleri arasında tanımlayıcı ve karşılaştırmalı olarak yapılmıştır. Araştırmanın evrenini Erzurum il merkezinde bulunan Atatürk Üniversitesi Araştırma Hastanesi infertilite ve jinekoloji polikliniklerine başvuran fertil ve infertil kadınlar oluşturmuştur. Araştırmaya 142 fertil kadın ve 137 infertil kadın dahil edilmiştir. Araştırmanın verilerinin toplanmasında anket formu ve Kadın Cinsel Fonksiyon Ölçeği kullanılmıştır. Bulgular: Araştırmada fertil kadınların KCFÖ toplam puan ortalamasının 17.86±6.41 olduğu, infertil kadınların ise 17.49±7.20 olduğu belirlenmiştir. Fertil ve infertil kadınların KCFÖ alt boyut ve toplam puan ortalaması arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı saptanmıştır. KCFÖ’nün kesme noktasına göre değerlendirildiğinde; alt boyutlardan Doyum alt boyutu hariç diğer bütün alt boyutları arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı saptanmıştır (p>0.05). Fertil olan kadınların %76.8, infertil kadınların %78.8’inde cinsel fonksiyon bozukluğu olduğu ve gruplar arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı bulunmuştur( p>0.05). Sonuç: Fertil ve infertil kadınların KCFÖ’den aldıkları puanlar sonucunda her iki grupta da cinsel fonksiyon bozukluğu olduğu ve istatistiksel olarak aralarında anlamlı bir fark olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Ebe, Fertil, İnfertil, Kadın, Kadın Cinsel Fonksiyon Bozukluğu IV ABSTRACT Identification and Comparison of Sexual Dysfunctions of Fertile and Infertile Women Aim: The aim of this study is to define and compare sexual dysfunctions of fertile and infertile women. Material and Method: This descriptive and comparative study was conducted between February 2014 and February 2016. The population of the study consisted of infertile and fertile women applying to infertility and gynecology outpatient clinics of Atatürk University Research Hospital located in city center of Erzurum were constituted the population of study. 137 infertile women and 142 fertile women were included in the study. Questionnaire and Female Sexual Function Index (FSFI) were used to collect the data of the study. Results: It was determined that while FSFI total mean score of FSFI of the fertile women was 17.86±6.41, FSFI total mean score of FSFI of the infertile women was 17.49±7.20. The difference between FSFI sub-scale and total mean score of infertile and fertile women was not statistically significant. When it was evaluated in terms of cut-off point of FSFI, it was found that except for subscale of Satisfaction among its subscales, difference between of all other subscales was not statistically significant (p>0.05). It was found that 76.8% of the fertile women and 78.8% of the infertile women had sexual dysfunctions and the difference between the groups was not statistically significant (p>0.05). Conclusion: As a result of FSFI scores of the fertile and infertile women, it was concluded that both groups had sexual dysfunctions and there was no statistically significant difference between them. Key Words: Female Sexual Dysfunction, Fertile, Infertile, Midwife,Women V SİMGELER ve KISALTMALAR DİZİNİ ANA : American Nursing Association CFB : Cinsel Fonksiyon Bozukluğu DSÖ : Dünya Sağlık Örgütü ET : Embriyo Transferi E2 : Estradiol FSH : Folikül Sitimüle Edici Hormon GIFT : Gamet İntra Fallopian Transfer HCG : Human Koryonik Gonadotropin HSG : Histero Salfingo Grafi ICSI : İntrastoplazmik Sperm Enjeksiyonu IUI : İntra Uterin İnseminasyon IVF : İn vitro Fertilizasyon KCFÖ : Kadın Cinsel Fonksiyon Ölçeği MESA : Mikroskopik Epididimal Sperm Aspirasyonu NANDA : North American Nursing Diagnosis PID : Pelvik İnflamatuar Hastalık SPSS : Statistical Package for the Social Sciences TESA : Testikülar Sperm Aspirasyonu VKİ : Vücut Kitle İndeksi YÜT : Yardımcı Üreme Teknikleri USG : Ultrasonografi ZIFT : Zigot İntra Fallopian Transfer VI ŞEKİLLER DİZİNİ Şekil No Sayfa No Şekil 2.1. Kadın ve Erkekte Cinsel Yanıt Döngüsü ....................................................... 14 VII TABLOLAR DİZİNİ Tablo No Sayfa No Tablo 4.1. Fertil ve İnfertil Kadınların Sosyo-demografik Özelliklerinin Karşılaştırılması ........................................................................................... 30 Tablo 4.2. İnfertil Kadınların Obstetrik ve İnfertilite ile İlgili Özelliklerinin ve Düşüncelerinin Dağılımı .............................................................................. 32 Tablo 4.3. Kadınların Cinsel Fonksiyon Ölçeğinden Alınabilecek ve Aldığı Min-Max Puanların Dağılımı ....................................................................................... 33 Tablo 4.4. Kadınların Cinsel Fonksiyon Ölçeğinden Aldığı Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması ........................................................................................... 34 Tablo 4.5. Kadınların Cinsel Fonksiyon Ölçeğinin Kesme Noktalarına Göre Karşılaştırılması ........................................................................................... 35 VIII 1. GİRİŞ Cinsellik, cinsel doyumu ve iki kişinin bir armoni içerisinde birlikteliklerini içeren; sosyal kurallar, değer yargıları ve mitlerle belirlenmiş, biyolojik, psikolojik, sosyal yönleri olan özel bir yaşantıdır.1 Kişinin genetik yapısı, psiko-seksüel gelişimi, önceki cinsel deneyimleri, değer yargıları, cinsiyete özgü rol ve beklentileri, inanışları, geçirilmiş hastalıklar ve ameliyatlar cinsel davranış ve cinselliği etkileyen faktörlerdir.2 DSÖ, cinsel fonksiyon bozukluğunu, “çeşitli nedenlere bağlı olarak, bireyin istediği halde cinsel ilişkiye girememesi” olarak tanımlamıştır.3 Cinsel fonksiyon bozuklukları, biyolojik sorunların bir belirtisi olabildiği gibi ruhsal ve kişilerarası sorunların ya da her ikisinin bir arada bulunması sonucu da görülebilir.4 Kadın cinsel fonksiyon bozuklukları biyolojik, psikolojik ve kişilerarası etkileşimleri olan çok nedenli ve çok boyutlu bir problemdir.5 Cinsel fonksiyon bozuklukları, cinsel istek bozukluklarını (yani azalmış cinsel istek bozukluğu, cinsel tiksinti bozukluğu), cinsel uyarılma bozukluklarını (yani kadında cinsel uyarılma bozukluğu) orgazmla ilgili bozuklukları (yani kadında orgazm bozukluğu) cinsel ağrı bozukluklarını (yani disparoni, vajinismus), genel tıbbi duruma bağlı cinsel işlev bozukluğu, madde kullanımının yol açtığı cinsel fonksiyon bozukluğunu içermektedir.6 Frank ve ark.7 cinsel fonksiyon bozukluğu prevalansını araştıran kapsamlı çalışmalarında çiftlerin cinsel işlev bozukluğuna bakmışlar ve kadınların %63’ünün orgazm ve uyarılma güçlüğü yaşadığını, erkeklerin ise; %40’ının erektil disfonksiyon ve prematür ejekülasyon sorunu yaşadığını bildirilmişlerdir. Kadın ve erkek cinsel fonksiyon bozukluğu oranını belirlemeye yönelik 1992 yılında, Laumann ve ark.8 tarafından, Amerika Birleşik Devletlerinde yaşayan, 18-59 yaş arası, 1410 erkek ve 1749 kadın üzerinde gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmada kadın cinsel fonksiyon bozukluğunun prevalansı %43'ün üzerinde bulunmuştur. Millheiser ve ark.9 fertil ve sağlıklı kadınlar arasında yaptığı çalışmada; KCFÖ’nün toplam puan 1 ortalaması, Arzu ve Uyarılma alt boyutları arasında fark olduğu görülmüştür. Yine Moghadam ve ark.10, Ranjbar ve arkadaşlarının11, Tanha ve ark.12 yaptıkları çalışmada kadınların KCFÖ Arzu alt boyutu puan ortalaması arasındaki farkın anlamlı olduğu bulunmuştur. Literatürde yapılan incelemelerde sağlıklı-infertil ve infertil çiftler (kadınerkek) arasında yapılan çalışmalarda farklı sonuçlar da saptanmıştır. Drosdzol ve Skrzypulec13, Bahrami ve ark.14 fertil ve infertil çiftleri karşılaştırıldıkları çalışmada; her iki gruptaki kadınların puan ortalamaları arasında fark bulunmamıştır. Tashbulate’nin15 yaptığı çalışmada, erkek faktörü nedeniyle çocuğu olmayan kadınlarda, cinsel ilişki sıklığının azaldığı, kadınların eşlerini kardeş gibi hissettikleri, eşine karşı cinsel ilgi duymayan kadınların orgazm sıklığında azalma olduğu saptanmıştır. Türkiye’de Oğuz’un16 infertil kadınlarla yaptığı çalışmada, kadınların ağrılı cinsel ilişki deneyimledikleri (%34.4) belirtilmiş ve kadınların (%37) cinsel yaşamlarında tatminsizlik sebebini infertilite tedavisine bağladıkları ve yine kadınlar (%58) cinsel istekte azalmanın sebebini planlanmış cinsel ilişkiye dayandırmışlardır. Güvel ve ark.17 yaptığı bir çalışmada, Türkiye’de sağlıklı ve evli kadınlarda cinsel fonksiyon bozukluklarında etkili olabilecek faktörler araştırılmıştır. Çalışmada düzenli mensturasyonu olan kadınların cinsel fonksiyonlarının, mensturasyonu düzensiz, menopozda ya da histerektomi geçirmiş kadın grubuna göre anlamlı derecede yüksek olduğu bulunmuştur.17 Fertilite; 15-49 yaş grubu kadınların doğurganlığı olarak tanımlanırken, infertilite ise, DSÖ tarafından herhangi bir aile planlaması yöntemi kullanmaksızın en az 1 yıllık süre içerisinde düzenli cinsel ilişkiye rağmen gebe kalınamaması olarak tanımlanır.18 İnfertil çiftlerin yaklaşık %20-25’inde ovulasyon bozuklukları, %2030’unda tubal sorunlar, %40’ında erkek faktörü sorunun sebebidir.19 Çiftlerin %40’ında birden fazla neden mevcuttur, çiftlerin %15-25’inde ise herhangi bir neden 2 belirlenememektedir.19 İnfertilite bireysel bir sorun olmaktan ziyade çiftin bir sorunudur.20 Dolayısıyla çiftlerin hem evlilik hem de cinsel hayatlarını etkilemektedir. İnfertilite erkeklerin ve kadınların hayatlarını farklı şekillerde etkileyebilir. Sosyal yaşam, evlilik ilişkisi, iş yaşantısındaki problemler bir yana, infertil çiftlerin en büyük sıkıntı kaynağı cinsel fonksiyonlardaki sorunlardır. İnfertil kadınlarda cinsel fonksiyon bozukluğu; cinsel istek kaybı, cinsel uyarılmanın olmaması, orgazm olamama şeklinde ortaya çıkmaktadır.20 Bu da doğrudan ve dolaylı olarak gebe kalmayı güçleştirmektedir.15 IVF tedavisi uygulanan çiftlerde yapılan bir çalışmada; çiftlerin %47’si infertilitenin ilişkilerinde yakınlaşma, güçlenme ve iletişimlerinde artmaya neden olduğunu bildirirken, %20’si negatif etkilerini dile getirmiştir.16 İnfertil kadınların %37’si seksüel yaşamlarıyla ilgili tatminsizliğin sebebini infertilite tedavisine dayandırmaktadırlar.16 Özetle infertilitenin hem cinsel fonksiyon hem de emosyonel durum ile ilişkisi iki yönlü gibi görünmektedir. İnfertil çiftlerde cinsel sorunlar olabileceği ve çiftlerin bu durumlarını paylaşmaktan çekinebilecekleri öngörülmeli ve gerekli destek sağlanmalıdır.20 Sağlık profesyonelleri, insanı holistik olarak ele alarak, bireyin bakımında cinsellik boyutunu da ele almalıdırlar.21 Cinsellik; ANA’yı oluşturan organizasyonlar tarafından bakımının ayrılmaz bir parçası olarak tanımlanmıştır ve NANDA, 1980 yılında cinsel işlev bozukluklarını hemşirelik tanıları listesine dahil etmiştir.22 Bu açıdan ebelerin ve hemşirelerin, cinselliğin bireyin fiziksel, psikolojik ve sosyal yaşamının önemli bir parçası, insanlar arasındaki duyguların paylaşımını sağlayan temel bir işlev olduğunu bilip ve bu sorumluluk bilincinde; sağlıklı olan ya da olmayan tüm kadınlara eğitici, rehberlik ve danışmanlık hizmeti vermesi gereklidir.23,24 Ebe ve hemşireler, cinsellik değerlendirmesini sağlık hizmetinin bir öğesi olarak ele alıp kadınlara yargılayıcı olmadan gerekli bilgiyi aktarıp, destekleyip uygun müdahalelerin 3 planlanması ve yapılmasını sağlamalıdırlar. Yurtdışında yapılan çalışmalarda fertil ve infertil kadınların cinsel fonksiyon bozukluğunu aynı anda tanımlayıp karşılaştıran çalışmalara rastlanılmıştır. Fakat yurtiçinde böyle çalışmalara rastlanılmadığından fertil ve infertil kadınların cinsel fonksiyonlarını değerlendirmek amacıyla bu araştırma yapılmıştır. 4 2. GENEL BİLGİLER 2.1. Fertilite ve İnfertilitenin Tanımı Fertilite; yaşayabilir bir oositin üretilmesi, fallop tüpü boyunca taşınması ve sperm hücresi ile fertilizasyonunu gerektirmektedir. Oluşan zigot daha sonra uterusa geçmeli ve endometrial tabakaya implante olmalıdır.25 Fertilizasyon, implantasyon ve oluşan gebeliğin sağlıklı şekilde devamı birbiri ile ilişkili olaylar dizisi şeklinde oluşmaktadır.26 Fertilite için aşağıdaki bileşenler olmalıdır.27,28 Kadında olması gereken fertilite bileşenleri;27,28 Üreme hormonları yeterli salgılanmalı, Servikal mukus spermatozoanın yaşayabilmesi için uygun olmalı ve üst genital alana geçmesini sağlamalı, Fallop tüpleri açık olmalı, fertilize ovumun uterusa geçmesi için peristaltik hareketli fibrialara sahip olmalı, Graf folikül olgun olmalı ve fertilizasyon için ovum serbest bırakılmalı, Overler ve uterus arasında tıkanıklık olmamalı, Endometriyum blastokistin implantasyonunu sağlayacak, embriyonun büyüme ve gelişimini sürdürecek fizyolojik durumda olmalıdır. Erkekte olması gereken fertilite bileşenleri;27,28 Üreme hormonları yeterli salgılanmalı, Testisler yeterli sayıda, sağlıklı ve motil spermatozoa üretmeli, Erkek genital alanı tıkalı olmamalı, Yardımcı bezler semen oluşturmak için, sperme sekresyon desteği sağlamalı, Menstrual siklusun uygun zamanında serviks yakınına ejekülasyon depolanmalı ve sperm fertilizasyona hazırlanmak için kapasitasyon( döllenme yetisi kazanımı) geçirmeli, 5 Spermler fertilizasyon için, uterus boyunca fallop tüplerinin ampulla kısmına geçmelidir. Fertilite; fiziksel, psikososyal, sosyo-ekonomik ve çevresel faktörlerden etkilenmektedir.29 Fertiliteyi etkileyen faktörler arasında yaş, cinsel ilişki sıklığı ve zamanlama, vücut ağırlığı, sigara, alkol, kafein ve uyuşturucu madde kullanımı, çevresel zararlı etmenler, stres, geçirilen ameliyat ve infeksiyon öyküsü sıralanabilir.3032 İnfertilite ise; bir çiftin 1 yıl boyunca düzenli cinsel ilişkiye girdiği ve herhangi bir aile planlaması yöntemi kullanmadığı halde kadının gebe kalmama durumudur.33 İnfertilite primer ve sekonder infertilite olarak ikiye ayrılır.34 İnfertilite, tıbbi, psikiyatrik, psikolojik ve sosyal sorunları beraberinde getiren kültürel, dinsel ve sınıfsal yönleri olan, kişiye özel, sonuçları belirsiz bir durum olması nedeniyle bir problem olarak ifade edilmektedir.14,35 İnfertilite, çiftlerin çocuk sahibi olamadığı klinik bir durum olmanın yanı sıra yaşam kalitesini bozan, çiftler arası cinsel uyumsuzluğa yol açabilen bir stres faktörü olarak kabul edilmektedir.36 İnfertilitenin cinsel fonksiyona etkisi; bazen ovulasyon öncesi impotans veya gecikmiş ejakülasyon, bazen ise izlemeye (dikkatini verme) bağlı olarak periovulatuvar orgazmik fonksiyon bozukluğunu içermektedir.37 2.2. İnfertilite Nedenleri İnfertilite nedenleri toplumdan topluma değişir iken büyük bir kesimde neden multifaktöriyeldir.26 İnfertiliteye, erkek ve kadın üreme sistemindeki bazı anormallikler neden olmaktadır. Kadına ait infertilite nedenlerinin %40’lık bölümünü ovulasyon bozukluğu, %40’lık bölümünü tubal ve pelvik patolojiler, %10’luk bölümünü anatomik ve troid fonksiyon bozuklukları, %10 kadarını ise açıklanamayan nedenler oluşturmaktadır. Erkekte infertiliteye yol açan nedenler arasında ise; testislerde sperm 6 üretimi ile ilgili bozukluklar, varikosel, radyoterapi, infeksiyonlar, kullanılan bazı ilaçlar, vasdeferens yokluğu ya da tıkanıklıkları, endokrin hastalıklar, antisperm antikorlar, cinsel problemler, mesleksel ve çevresel faktörler bulunmaktadır. 26,30-32,38 2.3. İnfertil Çiftin Değerlendirilmesi ve Tanı Yöntemleri İnfertil çiftle ilk karşılaşma ardışık değerlendirme ve tedavinin sürecini belirleyeceğinden son derece önemlidir.39 İnfertilite çiftin bir sorunu olduğu konusu abartılmamalı, ilk değerlendirmeden itibaren erkek partner tedavi sürecine katılmalıdır. Bu temel yaklaşım hem kadın hem de erkek partnerin gereksinimlerine karşı duyarlı olduklarını gösterdiği gibi erkek partnere de sorular sorma ve herhangi bir kaygısından söz etme fırsatı tanır.39 Çiftlerden herhangi biri ya da her ikisinin üremeyi etkileyen potansiyel bir bozukluk sahibi olması durumunda tanısal testler derhal başlatılmalıdır.31 Bu nedenle ilk basamak sağlık hizmeti sağlayıcılarının ve kadın doğum uzmanlarının çiftlerden her birini, özellikle ilerlemiş anne yaşıyla beraber fizik muayenelerini ve öykülerini değerlendirmesi, infertilite sürecinin başlaması kararının alınmasında kritiktir.36 Öykü alınırken kadına ait olarak geçirilmiş pelvik cerrahi, salpenjitis öyküsü, adetlerde düzensizlik ya da dismenore, disparonia gibi semptomlar kadına bağlı infetiliteyi düşündürür. Erkeğe ait olarak da geçirilmiş kabakulak orşiti gibi şiddetli enfeksiyonlar, travmalar ya da alınan kemoterapi ve radyoterapi öyküsü infertilitede erkek faktörünü düşündürmelidir. Ayrıca çiftin cinsel hayatlarına ait öykülerinin de detaylı bir şekilde alınması tanı ve tedavi için önemlidir.26 Erkek faktörüne bağlı infertilitenin değerlendirmesinde;26 1. Fizik muayene 2. Semen analizi 3. Sperm fonksiyon testleri 7 4. Endokrinolojik değerlendirme 5. Testis biyopsisi kullanılırken, Kadın faktörüne bağlı infertilite değerlendirilmesinde;26 1. Endokrin değerlendirme 2. Endometrial biyopsi 3. Progesteron ölçümleri 4. USG 5. HSG 6. Histeroskopi 7. Laparoskopi 8. Falloposkopi 9. Histerosonografi 10. Postkoital test tanı için kullanılır. 2.4. İnfertilite Tedavisi İnfertilite tedavisinin etkinliği yüksek, maliyeti düşük ve yan etkisi az olmalıdır.40 Uygun infertilite tedavisinin tanımlanması her zaman kolay olmayabilir.40 İnfertilite tedavisi boyunca eşlere, ilaçları doğru zamanda ve doğru şekilde kullanmak, cinsel perhiz yapmak, uygulamalar için doğru zamanda doğru yerde bulunmak vb. sorumluluklar yüklenmektedir.41 Cinsel işlevde var olan bir bozukluk ya da infertilite tedavisi boyunca meydana gelebilen bir aksaklık çiftlerin tedaviye uyumunu zorlaştırır.25 İnfertilite nedenlerinin çoğu, ilaçla ya da cerrahiyle tedavi edilmektedir.25,40,42 Fakat herhangi bir infertilite tedavisine başlamadan önce yapılması gereken temel araştırmalar semen analizi, ovulasyonun doğrulanması ve tubaların açık olduğunun kanıtlanmasıdır.39 8 a- Tıbbi Tedavi: Kadın infertilitesine neden olan ovulasyon bozukluğunun tedavisinde, ovulasyonu uyararak daha fazla oosit matürasyonu sağlamak için farmokolojik tedavi kullanılmaktadır. Yardımcı üreme teknikleri tedavisi planlanan kadına, daha çok oosit matürasyonu için bazı ilaçlar verilmektedir. Bu ilaçlar; klamifen sitrat, human menapozal gonadotropinler, FSH, rekombinant FSH ve human koryonik gonadotropinleri (HCG) içermektedir.42-44 Tedavide başlangıç ilaç dozlarının belirlenmesinde; USG’de belirlenen over rezervi, bazal FSH-E2, VKİ, geçirilmiş over cerrahisi, overlerde kist veya kitle varlığı, kadının yaşı ve daha önceki tedavilere verdiği cevap değerlendirilmelidir.40,45 İnfertilite tedavisinde kullanılan ilaçlar oldukça güçlü olduğundan, ovarian hiperstimülasyona neden olabilmektedir. Hiperstimülasyonu önlemek için, ilaç dozunun doğru ayarlanması, günlük USG ile ovarian izlem ve estrodiol seviyesinin izlemi oldukça önemlidir. Ebe ve hemşire çifti; ilaç dozu, uygulama şekli, beklenen sonuçlar, ilacın etki ve yan etkileri hakkında bilgilendirmelidir. Ovulasyon indüksiyonu tedavisinde pek çok oosit salınabildiği ve fertilize olabildiğinden, çoğul gebelik riski de artmaktadır.46-49 Erkekte infertilite nedeni genitoüriner bölge antibiyotiklerle enfeksiyonu tedavi ise (prostatit edilmelidir.50,51 Ayrıca ve epididimitis infertilite için gibi), tıbbi uygun tedaviden yararlanmadaki artış infertilitenin birçok olguda tedavi edilebilir olduğunun daha fazla bilincinde olma ve çocuk sahibi olmadaki gecikmeye yol açmış sosyolojik değişiklikler gibi birçok faktörden kaynaklanmaktadır.39 b- Cerrahi Tedavi: Cerrahi işlemler hem kadın hem erkek infertilitesinin tedavisinde kullanılmaktadır. Erkeklerde; varikoselin cerrahi onarımıyla, sperm motilitesi, dansitesi, morfolojisi ve gebelik oranının arttığı belirtilmektedir.43,44,46,51 Kadınlarda ise; infertilite nedeni ovarian tümör ise, cerrahi ile çıkarılmalı ve mümkünse fonksiyonel overian doku bırakılmalıdır. İnfertilite nedeni kronik enfeksiyonların neden 9 olduğu skar doku adhezyonları ise, cerrahi ile çıkarılabilir. Histerosalfingografi, tubal tıkanıklığın tanımlanmasının yanında, tıkanıklığın açılmasında da kullanılmaktadır. Endometriyozis, enfeksiyon ya da daha önce geçirilmiş cerrahinin neden olduğu pelvik adhezyonlar ve tıkanıklıklar, laparoskopi ile düzeltilemezse laparotomi yapılmaktadır. Endometriyum ya da uterusta fibroid ya da tümörün cerrahi ile çıkarılması, kadının gebe kalma ve gebeliği devam ettirme şansını arttırmaktadır. Kronik enfeksiyonun ortadan kaldırılmasında, serviksin ısı ya da kimyasal maddeyle koterizasyonu, kriyocerrahi ya da konizasyon yapılmaktadır.25,50 2.5. Yardımcı Üreme Teknikleri YÜT infertilite sorununu çözmeye yönelik olarak geliştirilen birçok tekniği ve oositleri elde etmeye yönelik girişimleri kapsar. Hastanın yaşı, infertilitenin etyolojisi, süresi gibi birçok faktörler göz önünde bulundurularak çifte çözüm olabilecek ve ekonomik olarak da çift ve uygulamayı yapacak olan ekip için uygun yöntemin seçilerek uygulanmasında fayda vardır. Bu teknikler İn Vitro Fertilizasyon ve Embriyo Transferi (IVF-ET), İntra Uterin İnseminasyon (IUI), İntra Sitoplazmik Sperm Enjeksiyonu (ICSI), Gamet İntrafallopian Transfer (GIFT), Zigot İntra Fallopian Transfer (ZIFT)’i içerir.39,40 2.5.1. İn Vitro Fertilizasyon ve Embriyo Transferi (IVF-ET) Farklı ajanlarla ovulasyon indüksiyonunu takiben oositlerin alınması, laboratuarda fertilizasyonun ardından oluşan embriyonun uterusa transservikal yerleştirilmesi işlemidir.52-54 IVF, test tüp fertilizasyon olarak da adlandırılmakta ve bu yöntemle doğanlara “tüp bebek” deyimi kullanılmaktadır. IVF infertil çift için tedavibakıma katılmayı seçme hakkı sağlar fakat transfer edilecek embriyoları seçme ve sayısına karar verme güçtür.55-58 Endikasyonları; tubal faktör, endometriozis, erkek faktörü, açıklanamayan infertilite, immünolojik infertilite olarak sınıflanabilir. IVF 10 uygulamalarında başarıyı etkileyen major faktör hastanın yaşıdır. Ama bir kadının kronolojik yaşı ovaryan yaşı ile benzerlik göstermeyebilir. Fakat stimüle edilmemiş overlerdeki oositlerin mayoz yeteneği yaşla birlikte azalır. Benzer olarak yaşlı IVF gebelikleri, insan oositlerindeki gelişimsel yeteneklerin, yaşla birlikte azaldığını göstermiştir.59,60 IVF’de gebeliklerin %18-44’ ü çoğuldur. Bu gebeliklerin büyük kısmı ikiz, %3-14’ ü ise üçüz ya da üzerindedir. Gebeliklerin çoğul olması abortus riskini artırır.61 Fakat çoğul gebelikle ortaya çıkan komplikasyonları önlemek için yeni bir yöntem geliştirilmiş ve fetal redüksiyon işlemi yapılmıştır. Bu işlem Hadımlı’nın62 aktardığına göre, ilk kez 1978 yılında Aberg ve ark. tarafından biri Hurler’s sendromu olan ikizlerde uygulanmıştır. Yirmidördüncü gebelik haftasında anomalili bebekte kardiyak asistoli sağlanarak fetal redüksiyon gerçekleştirilmiştir. Diğer bebek komplikasyonsuz olarak doğmuştur. Bu çalışmadan sonraki 9 yıl içinde benzer çalışmalar rapor edilmiştir ve bu çalışmaların tamamı anomalili bebekler üzerinde gerçekleştirilmiştir. Fetal redüksiyonun preterm doğum, perinatal morbidite ve mortaliteye ilişkin olumlu sonuçları iyi tanımlanmakla birlikte psikolojik etkileri ile ilgili çalışma sayısı oldukça azdır. Yine Hadımlı’nın62 aktardığını göre, Garel ve ark. (1998) redüksiyon uygulanmış hastaları 2 yıl süre ile izledikleri prospektif çalışmada, kadınların büyük çoğunluğunun uygulama nedeni ile üzüntü ve stres yaşadığını saptamışlardır.62 2.5.2. İntra Uterin İnseminasyon IUI hazırlanmış sperm örneğinin uterus içerisine verilmesidir. IUI daha karmaşık tedavilere başlamadan önce pek çok çift için ilk seçenektir. IUI; diğer YÜT’lere göre daha ucuz, daha basit ve daha az invaziv özelliklere sahiptir. IUI; normal ilişkiye oranla gebelik şansını %5-20 artırır. Uygulama sayısı arttıkça gebe kalma şansıda artar. Kesin 11 bir sınır olmamakla birlikte 6-7 denemeden fazla denenmemesi önerilir. Evlilik ve infertilite süresi uzunsa ICSI ya da IVF uygulanması önerilir.30,61,63 2.5.3. Intrasitoplazmik Sperm İnjeksiyonu Ciddi erkek faktörlü infertilitede, ICSI, MESA ve TESA işlemleri uygulanmaktadır. ICSI, direk ovum içerisine, hazırlanmış tek bir sperm enjekte edilerek yapılan fertilizasyon işlemidir. MESA ve TESA işlemi azospermi, epididimis tıkanıklığı ya da ejekülatuar bozukluğu olan erkeğin gonadal dokusundan spermin alınmasını içermektedir. Sperm ise; perkütan aspirasyon yardımıyla ya da mikrocerrahi ile epididimisten alınmaktadır.27,28,49,51,64,65 2.5.4. Gamet İntrafallopian Transfer GIFT, seminal mainin yetersizliği, açıklanamayan infertilite ve endometriyozisin sebep olduğu infertilitede etkili bir yöntem olarak önerilmektedir.28,64 GIFT işleminde, semen toplandıktan sonra, laparoskopi ile oositler foliküllerden aspire edilmektedir. Daha sonra gametler fallop tüplerinin fibrial kısmına transfer edilmektedir. Fertilizasyon vücut içinde fallop tüplerinde oluşmakta ve fertilize ovum implantasyon için fallop tüpleri boyunca ilerleyerek uterusa geçmektedir. GIFT işlemi için en az bir tubanın normal olması gerekmektedir. GIFT, PID, tubal hastalık ya da dış gebelik hikayesi olan kadınlar için uygun değildir.27,28,43,46-48 2.5.5. Zigot İntrafallopian Transfer ZIFT, IVF ile ET işlemine benzemektedir. Kadından oositler toplanmakta ve erkeğin spermi ile inkübe edilmektedir. Oositler IVF’daki gibi hücre bölünmesinin erken evresinde, tekrar kadının vücuduna transfer edilmektedir. GIFT’teki gibi fallop tüplerine yerleştirilen ovum, implantasyon için doğal şekilde uterusa taşınmaktadır. Bu işlem için, kadının en az 1 fallop tüpü açık olmalıdır. IVF işlemi daha az invaziv ve 12 maliyeti düşük olduğundan, GIFT ve ZIFT yardımcı üreme tekniği olarak daha az kullanılmaktadır. 27,28,43,46-48 2.6. Kadın Cinsel Fonksiyon Fizyolojisi Cinsellik; kişinin fiziksel, psikolojik ve sosyal yaşamının bir parçasıdır. Cinsellik ve cinsel aktivite yalnızca soyun devamı için yapılan biyolojik bir fonksiyon olmamakla birlikte kişilerarası duyguların iletişimine yarayan, fiziksel ve duygusal yakınlaşmayı sağlayan temel bir işlevdir.24 İncesu’nun66 aktardığına göre, cinsellikle ilgili ilk geniş çaplı araştırma Kinsey ve ark. tarafından 1938 ile 1952 yılları arasında insanın cinsel davranış biçimleri ile ilgili istatistiklerin derlemesinden oluşmaktadır.66 Masters ve Johnson67 ise, insan cinselliğini ilk kez laboratuvarda incelemiş, yüzlerce istekli kadın ve erkek denek üzerinde sürdürdükleri çalışmalarında, deneklerin cinsel uyaranlara verdikleri cevapları doğrudan gözleyerek ve nesnel ölçüm tekniklerini kullanarak cinsel tepki sürecinin tüm basamaklarını kaydetmişlerdir. Sonuç olarak cinsel tepki sürecini dört evre ile açıklamışlardır.67 Bunlar: 67 1) Uyarılma evresi 2) Plato evresi 3) Orgazm evresi 4) Çözülme evresi’ dir. 13 Şekil 2.1. Kadın ve Erkekte Cinsel Yanıt Döngüsü66 2.7. Kadın Cinsel Fonksiyon Bozuklukları Cinsellik; bünyesinde duygusal, entelektüel ve sosyal öğeleri barındırır ve çoğu kadın için cinsel anlamda fonksiyonel olabilmek; kendini yeterli hissetmeyi, dişiliği ve beden imajını olumlu algıladığını gösterir.22 Doğal ve sağlıklı bir cinsellik, bireyin hiçbir iç yasaklanma duymaksızın cinsel heyecana kendini bırakabilme yetisidir. Cinsel ifade ve davranış insan yaşamının vaz geçilmez parçasıdır. Cinselliğin çağrıştırdıkları ise, haz, arzu, üreme, aşk, ilişki veya yakınlıktır. Aşk ve cinsel yakınlaşma, bilişsel, duygusal ve davranışsal boyutlarıyla iki kişi arasında oluşan bir etkileşimdir. Düşünsel boyut, kendini bir başkasına açma kararını vermektir. Duygusal boyutta, bir başkasına sevgi duyma, onu koruma, ona güvenme, onu çok düşünme ve merak etme, benzerlik ve farklılıklarını keşfetme isteği vardır. Davranışsal boyutta, fiziksel yakınlaşma, dokunma, bakma, gülümseme, gibi yüz iletişimi, sarılma, öpme ve sevişme isteği öne çıkar. Görüldüğü gibi, yakınlık kurmak insanın kendisini, duygu, düşünce ve hatta bedenini, iç dünyasını bir başkasına açmasıdır. İlişkiler ve cinsellik, insana sevilmeye değer olduğu duygusunu yaşatır.68,69 Cinsel fonksiyon bozukluğu ise; Masters ve Johnson tarafından insan cinsel yanıt döngüsünde tatminkar cinsel uyarılma veya orgazma ulaşmada yetmezliğe yol açabilecek herhangi bir aksaklık olarak tanımlamıştır. 14 Yani cinsel yaşamından tatmin olmama ve bunun sürekli olması haline cinsel fonksiyon bozukluğu denir.68 Cinsel fonksiyon bozuklukları, cinsel istek bozukluklarını (yani azalmış cinsel istek bozukluğu, cinsel tiksinti bozukluğu), cinsel uyarılma bozukluklarını (yani kadında cinsel uyarılma bozukluğu) orgazmla ilgili bozuklukları (yani kadında orgazm bozukluğu) cinsel ağrı bozukluklarını (yani disparoni, vajinismus), genel tıbbi duruma bağlı cinsel işlev bozukluğu, madde kullanımının yol açtığı cinsel fonksiyon bozukluğunu içermektedir.6, 70 2.7.1. Cinsel İstek Bozuklukları En sık rastlanan sorun cinsel istek bozukluğu olup cinsel fonksiyon bozukluğu olan kadınların yaklaşık % 32’sinde görülmektedir.71 Cinsel istek genellikle cinsel yanıt döngüsünün ilk evresi olarak değerlendirilir. İstek sadece psikolojik bir durum gibi görünse de sıklıkla hormonal dengesizlik ya da tedavi gibi fiziksel durumlardan etkilenmektedir. Cinsel istek azlığı, kişisel sıkıntıya neden olan cinsel fantezilerin, düşüncelerin ya da algının sürekli ya da yenileyen tarzda yetersizliği ya da yokluğu olarak tanımlanabilir.72,73 Ayrıca, azalmış cinsel istek bozukluğu; kişinin yaşı ve yaşam koşullarına göre sürekli olarak ya da tekrarlayıcı bir biçimde cinsel fantezi ve cinsel etkinlikte bulunma isteğinin azalması veya yok olması olarak tanımlanmaktadır. Kadının cinsel eylem ortamını hazırlama, oluşturma ve cinselliği başlatma ile ilgili enerjisi kalmamıştır. Bu nedenle kadınlarda ıslanma (lubrikasyon) ve göğüslerde dikleşme gibi uyarılma evresine ait belirtiler azalmıştır ya da yok olmuştur. Nedeni genellikle psikolojik ve emosyonel kökenlidir.68 Kronik stresin, anksiyetenin ya da depresyonun bir sonucu ya da içsel çatışmaların bir dışa vurumu olabilir. Cinselliğin baskı altında yaşandığı tutucu toplumlarda sık görülür. Küçük yaşlardan başlayarak uygulanan cinsel yasak ve baskıların doğal sonucu olarak cinsel güdülerin bastırılması, giderek kadının cinselliğe ve hatta kendi bedenine yabancılaşması olarak da algılanabilir. Sonradan ortaya çıkan cinsel istek azlığının en sık görülen nedenleri ise kronik hastalıklar, kullanılan ilaçlar, 15 alkol ve uyuşturucu madde kullanımı, menopoz, laktasyon süreci, depresyon, cinsel travma ve şiddet uygulaması sayılabilir. Cinsel istek azlığı olan kadınların tedavisi hem bireysel hem de ilişki danışmanlığını gerektirebilir.2,57,66 2.7.2. Cinsel Uyarılma Bozuklukları Kadında cinsel uyarılma bozukluğu, sürekli ya da tekrarlayıcı biçimde, cinsel uyarılmanın olmaması ya da uyarılmanın eylem bitinceye kadar sürdürülememesi durumudur. Uyarılma aşamasındaki fonksiyon bozuklukları ya fizyolojik olarak ya da psikolojik olarak ortaya çıkar. Yetersiz ön sevişme ya da duygusal yetersizlik uyarılmayı engelleyebilir. 2,5,73 Fizyolojik nedenler arasında, cerrahi, pelvik travma ve ilaçlar nedeniyle vajinal ya da klitoral kan akımının azalması sayılabilir.72 Bu durum cinsel eylem sırasında lubrikasyon (ıslanma) ve şişme yanıtının elde edilmesinde kalıcı ya da yinelenen, kısmi ya da tam olan sorunlara neden olur. Bozukluk önemli sıkıntı ve kişilerarası güçlüklere de yol açar.2,5 2.7.3. Orgazm Bozuklukları Orgazm, sağlıklı ve doyumlu bir cinsel yaşamın en önemli parçasıdır. Orgazm bozukluğu yaşayan bir kadın, yeni cinsel fonksiyon bozuklukları, ilişki sorunları ve çeşitli psikiyatrik hastalıkları yaşama açısından daha büyük risk taşımaktadır.66 Orgazm, beyin ve periferden (klitoris, meme başları ve diğer vücut bölgeleri) sensorial uyarıların pudental sinir aracılığı ile sakral seviyede spinal korda ulaşmasıyla ortaya çıkan genital bir reflekstir.74 Kadındaki orgazmik fonksiyon bozukluğu, normal bir cinsel heyecanlanma fazını takiben orgazma erişmenin kalıcı ya da tekrarlayıcı gecikmesi ya da olmaması ile karakterize olup, sıkıntıyla ya da kişilerarası iletişim zorluğu ile sonuçlanır.73,75 Kadınların %90’ının hayatlarının bir döneminde orgazma ulaşma yetilerinin olmasına karşın, en az %50’si aralıklarla ya da duruma göre, problemler yaşadıklarını bildirmişlerdir. Orgazmik fonksiyon bozukluğunun genel yaygınlığı 16 %30’dur. Genç ve cinsel tecrübesi az olan kadınlarda daha sık görülür.2,57 Orgazm olamama durumu bazen kadın tarafından önemli bir sorun olarak algılanmasa da eşi için önem taşıyabilmektedir. Bununla bağlantılı olarak orgazm sorununun genellikle eşlerin orgazm ile ilgili bilgi ve beklentileriyle, erkeğin kendi gücünü ve performansını sorgulama tutumuyla oluşabildiği gözlenmektedir.76 Hem fiziksel hem de psikolojik etmenlerin bu bozukluğun ortaya çıkmasında etkilerinin bulunduğu ortaya çıkmıştır. En önemli psikolojik nedenlerin arasında tutucu değer yargıları, suçluluk duyguları, cinsel travmalar, yetersiz cinsel bilgi ve deneyim, eşle olan duygusal iletişimin yetersizliği ve yetersiz cinsel birleşme süresi sayılabilir.2,57 Öksüz ve Malhan’ın77 yaptıkları araştırmada; orgazm bozukluğu sıklığını %42.7, Çayan ve ark.78 ise, %46 olarak bulmuşlardır. Orgazm bozukluğu ele alınırken durumun birincil ya da ikincil olduğu araştırılmalıdır. Birincil orgazm bozukluklarında kadın ilk cinsel deneyiminden başlayarak orgazm olamamaktadır. İkincil orgazm bozuklukları ise sıklıkla kadının partneriyle olan ilişkisindeki bozukluklardan ortaya çıkmaktadır. Kişilerin yetiştiği ve içinde yaşadığı aile, yakın çevre, alt kültür ve toplumsal yapı, gelenekler ile dini inanç ve ahlaki tutumlar cinsel tutum ve davranışları belirleyenler arasındadır. En önemli nedenler arasında; cinsel eğitimin olmaması, cinsel mitlerin yaygınlığı, cinsel deneyim eksikliği, duygusal hazırlığın ya da eşle olan duygusal iletişimin yetersizliği, yetersiz ön sevişme, yetersiz cinsel uyarı, eşteki erken boşalma ya da ereksiyon güçlüğü nedeniyle yetersiz cinsel birleşme süresi sayılabilir.66,76 2.7.4. Cinsel Ağrı Bozuklukları Cinsel ağrı bozuklukları disparoni ve vajinismus olmak üzere iki başlık altında incelenmektedir. Disparoni: Disparoni, vajinismus yokluğunda cinsel ilişkiden önce, ilişki sırasında ya da sonrasında oluşan genital ağrı için kullanılan genel bir terimdir. Sürekli 17 ya da tekrarlayan bir durum olduğunda bozukluk olarak sınıflandırılır. Tekrar eden cinsel ağrı, kaçınmaya, uyarılma sorunlarına ve sonunda da cinsel isteksizliğe neden olabilir. Disparoni, jinekologlar tarafından en sık gözlenen cinsel fonksiyon bozukluklarından biridir ve kadınların yaklaşık 2/3’ünü hayatları boyunca etkilediği tahmin edilmektedir. Ağrı hissi, genital uyarımın, cinsel birleşme denemesinin ya da derin penetrasyon sonucu olarak birleşme sırasında ya da cinsel birleşmenin hemen ardından oluşabilir. Ağrı, cinsel birleşmenin süresi uzadıkça azalıp kayboluyorsa uyarılma eksikliğine bağlı olduğu ortaya çıkmaktadır. Eğer ağrı derin penetrasyonla artıyorsa etiyolojide daha çok organik nedenler düşünülmelidir.2,70,76 Aşağıda bu organik nedenler sıralanmıştır. Vajen girişi ile ilgili nedenler: Nadiren hymen-epizyotomi skarları, yaşlanmaya bağlı elastikiyette azalma, bartholin glandları ve labia absesi. Klitorisle ilgili nedenler: İrritasyon, infeksiyon, travma. Vajina ile ilgili nedenler: Enfeksiyonlar, hassasiyet reaksiyonları, atrofik reaksiyonlar, lubrikasyonda azalma. Diğer nedenler: Endometriozis, pelvik infeksiyonlar ve dış gebelik, hemoroid, kronik konstipasyon, üretral divertikül, pelvis tümörleri.74,79 Vajinismus: Vajinanın dışındaki üçüncü kas yapısındaki istem dışı kasılmalara vajinismus denir. Vajinismus gerçek ya da hayali vajinal penetrasyon sonucu başlatılan istemsiz bir reflekstir. Vajina çeperini saran perivajinal kaslarda, vajinaya penisin, parmağın ya da tamponun girmesini engelleyecek şekilde sürekli ve tekrarlayıcı olarak, istem dışı spazm gelişmesiyle cinsel ilişkinin olanaksız ya da çok ağrılı şekle gelmesi olarak tanımlanabilir. Vajinismus, primer ya da sekonder olarak ortaya çıkabilir.2,70,76,80 Sekonder olan vajinismus sıklıkla disparoniye bağlıdır. Bu durum oldukça az görülen bir durum olup, kadınların %1’ini etkiler. Vajinismuslu çoğu kadının cinsel isteği 18 normal, vajinal lubrikasyon vardır ve orgazmiktirler. Ancak cinsel ilişkiye giremezler.2,36 Vajinismusun muhafazakar toplumsal yapı, bekaret ve namus gibi geleneksel değer yargıları, aşırı acı, kanama ve ilk gece korkuları gibi cinsel mitler ile cinselliğin yasaklandığı, rahatça konuşulmadığı, cinselliğe yönelik olumsuz tutumların sergilendiği tutucu aile ortamlarında yetişme gibi unsurlardan kaynaklandığı bilinmektedir.66 Bazı hastalarda ise çocukluk ya da erişkin dönemde tecavüz ya da ensest öyküsü vardır.74 Boyacıoğlu’nun76 aktardığına göre, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Cinsel İşlev Bozuklukları Değerlendirme ve Tedavi Ünitesi’nde yapılan bir araştırmada, cinsel tedavi amacıyla yapılan başvurular içinde en sık görülen bozukluk vajinismustur. 2.7.5. Genel Tıbbi Bir Duruma Bağlı Cinsel Fonksiyon Bozukluğu Cinsel fonksiyon bozuklukları büyük ölçüde pek çok hastalığın tanı ve tedavisinden etkilenir. Başta diyabet ve hipertansiyon gibi sistemik ve kronik bedensel hastalıklar ile depresyon, anksiyete bozuklukları ve psikozlar olmak üzere çeşitli psikiyatrik hastalıklar cinsel fonksiyon bozukluklarının ortaya çıkmasında önemli bir rol oynarlar.66,71 2.7.6. Madde Kullanımının Yol Açtığı Cinsel Fonksiyon Bozukluğu Hastanın cinsel yakınma öyküsü, fizik muayene ya da laboratuvar bulgularından elde edilen verilerde, CFB’nin madde kullanımı ile tam olarak açıklanabileceğine ilişkin kanıtların olduğu durumlarda yani, semptomlar madde intoksikasyonu sırasında ya da sonraki bir ay içinde ortaya çıktıysa, ilaç kullanımı yaşanan bozuklukla etiyolojik açıdan ilişkiliyse bu kategori kullanılır.81 2.8. Cinsel Fonksiyon Bozukluklarında Ebenin Rolü Cinsel sağlık insan sağlığının ayrılmaz bir parçasıdır. Ancak Türkiye’de cinsellik halen çok açık ve rahat konuşulabilen bir konu olmadığından bu durum, özellikle kadınlar için ayıp ve günah olarak kabul edilmektedir. Son zamanlara kadar, bireyler 19 değerlendirilirken cinsel fonksiyonları ile üreme fonksiyonları içinde rutin şekilde değerlendirilmiyor ve sağlık öyküsünün önemli bileşenleri olarak düşünülmüyordu. Cinsel sağlık konusunun sağlık bakım profesyonelleri tarafından ele alınmasını engelleyen unsurların araştırıldığı bir çalışmada hastaların bu konuyu çirkin bulmaları, sağlık profesyonellerinin hastaya cinsel sorunlar hakkında soru sormada, gereksinimi olup olmadığını algılamada ve sorunu belirleyip uygun cevap verme konusunda bilgi eksikliklerinin olduğu belirlenmiştir. Bu tip bir ihmal ise önemli sorunlara neden olmaktadır. Çünkü birçok hastalık, cerrahi uygulama, fizyolojik yaşlanma süreci ve ilaçlar cinsel fonksiyonu ve tatmini etkilemektedir. Cinsel fonksiyon ve üreme fonksiyonu; bireyin cinsel ya da üremeyle ilgili kaygılarını ifade etmesi, eğitim gereksinimlerini tanımlaması, tedavi edilmesi gereken problemleri belirlemesi ve doğumdan ölüme kadar üreme yapıları ile fonksiyonlarının normal gelişimini gözlemesi için bireylere yardımcı olmak amacıyla mutlaka sağlık muayenesi sırasında değerlendirilmelidir.82-84 Bu değerlendirmeler farklı modellerle yapılabilir. Bu modeller: PLISSIT modeli IMB modeli Kaplan modeli BETTER modeli ALARM ve ALLOW modeli Master and Johnson modeli Psikoanalitik model Sistemlerarası model Birleşik terapi modeli PLISSIT Modeli: PLISSIT modeli bir davranışçı psikolog olan Jack Annon tarafından oluşturulan (1976) yararlı bir cinsel danışma ve tedavi metodu olarak kabul edilen ve 20 sağlık çalışanlarının cinsel konuları tartışmalarını destekleyeceği düşünülen etkili bir modeldir. PLISSIT modeli dört terapötik girişim aşamasından oluşmaktadır.17,85,86 İzin vermek (Permission): Hastaların cinsel sağlıkla ilgili ihtiyaçlarını belirlemede ilk adımı oluşturmaktadır. Bu aşamada ebe kendine ve hastaya cinsellikle ilgili problem ve endişeleri tartışması için izin vermektedir. Ebenin bu yaklaşımı; anksiyetelerinin hastaya duygularının azalmasına, cinsel değerli yaşama olduğunu ilişkin hissettirerek sorunlarını ve gereksinimlerini rahat bir şekilde ifade edebilmelerine yardımcı olmaktadır.87 Sınırlı bilgi (Limited Information): Hastaya tedavilerin ve hastalıkların cinsel fonksiyonlara etkileri hakkında bilginin verildiği bu evrede ebenin en önemli rolü yanlış inançların, bilgilerin, mitlerin düzeltilmesini sağlamak ve doğru bilgileri vermektir.85,88 Spesifik öneriler (Spesific Suggestions): Hastada davranış değişikliği oluşturmak için özel çaba gerektiren bu aşamada; belli hedeflere ulaşmak için cinsel problemlerle ilgili verilen bilgi ve önerilerle hastanın cinsel konularda endişelerinin azaltılması ve problemlere ilişkin farkındalıklarının artırılması amaçlanmaktadır. Cinsel fonksiyon ve danışmanlık konusunda özel eğitim alan ebeler, daha kapsamlı cinsel ilişki terapisi sağlayabilirler.85 Yoğun tedavi (Intensive Therapy): Bu aşama, ilk üç girişim seviyelerine cevap vermeyen, yoğun bireysel ya da çift tedavisine gereksinim duyan hastalar için kullanılmaktadır. Bütüncül bakım hizmeti veren ebeler aynı zamanda kadın olmaları dolayısıyla kadınların, cinsellik gibi özel durumlarını ifade edebilecekleri en yakın sağlık çalışanıdır. Bu yüzden cinsel fonksiyon bozukluğu olan kadınlarla çalışan ebeler bu modelin ilk üç aşamasını 21 kullanabilirler ve gereksinime göre kadını daha üst tedavilere yönlendirebilirler.57,85,87 IMB Modeli: Sağlık çalışanlarının kullanabilecekleri bir diğer modelde, (Information Motivation - Behavioural Skills Model) Bilgi, Motivasyon, Davranış Becerileri Modeli’dir. Bilgi, motivasyon, davranış becerileri bileşenlerine temelli, IMB modeli, Fisher ve arkadaşları tarafından 1992 yılında geliştirilmiştir. Etkili cinsel sağlık ve üreme sağlığı eğitim programları oluşturmak için kullanılmaktadır. IMB modeli, bireylere risk azaltma, cinsel sağlıkla ilgili sorunları önleme ve cinsel sağlığı geliştirmede rehberlik etmektedir.89-91 Cinsel sağlık eğitimi programları, modelin üç bileşeni üzerine temellenmiştir.89,92 1- Bilgi: Bireylerin daha iyi bilgilendirilmesini sağlar. 2- Motivasyon: Bireyleri, olumsuz risk davranışlarını değiştirme, tutarlı ve sağlıklı davranışları sürdürmede aldıkları bilgileri kullanmaya motive eder. 3- Davranış becerileri: Bireylerin olumsuz sonuçlarını azaltacak ve cinsel sağlığı geliştirmede davranış becerileri edinmelerini sağlar. Kaplan Modeli: Cinsel terapilerin en önemli kurucularından biri olan H. Singer Kaplan ise, Masters ve Johnson'ın çalışmalarına yaptığı katkılarla bu alanın klinik temellerine çok ciddi katkılar sağlamıştır. Kaplan, cinsel fonksiyonların bifazik niteliğini vurgulamış, cinsel yanıt evrelerini klinik açıdan yeniden sınıflandırarak bunlara cinsel isteği de eklemiştir. Beji’nin aktardığına göre, H. Singer Kaplan, cinsel fonksiyonu etkileyen durumları (yaş, kronik hastalıklar, psikiyatrik bozukluklar, evlilik sorunları, ilaçlar gibi) belirlemiş ve her iki cinse özel cinsel sorunların tedavisi gibi konularda yaptığı çalışmalarını The New Sex Therapy (1974) adlı kitabında yayımlamıştır.93 22 BETTER Modeli: Sağlık çalışanlarının kanserli hastaların bakımına cinselliği dahil etmelerine yardımcı olmak amacı ile geliştirilmiştir. Cinsel fonksiyonları değerlendirmede kullanılan BETTER modeli aşağıdaki bileşenleri içerir:94 Bring up the topic: Konu gündeme getirilmelidir. Explaining that sexuality is part of quality of life: Hastaya cinselliğin de yaşam kalitesinin bir parçası olduğu açıklanmalıdır. Telling the patient about resources: Hastaya, sorunlarını çözmek için başvuracağı kaynaklarla ilgili bilgi verilmelidir. (Var olan soruna acil bir çözüm bulunmamış olsa bile, sorunu çözebilecek başka bir uzmana yönlendirme) Timing is key: Zamanlama çok önemlidir: Cinsel konularda konuşmaya hazır olmayan hastalara bu konuyu gelecekte istediği bir zaman konuşabileceği söylenmelidir. Educate patients on secondary sexual effects of treatment: Hastayı tedavinin cinsel yaşam üzerine olumsuz ya da olumlu, geçici ya da kalıcı etkileri konusunda eğitilmelidir. Record all assessments and interventions in the medical record: Tüm değerlendirme ve girişimler kaydedilmelidir.94 (Hastanın dosyasına, cinsellik yaşamla ilgili olarak konuşulduğunu belirten kısa bir not konmalı) ALARM VE ALLOW Modeli: ALARM modeli; kanserden etkilenen insanların cinsellikle ilgili konulardaki iletişimini, cinsel aktivitelerinin değerlendirilmesini ve kısa sürede cinsel işlev sorununu saptamada kullanmak için geliştirilmiştir. Aşağıdaki bileşenlerden oluşmuştur.94 Activity: Cinsel aktivitenin türü ve düzeyi Libido: İstek 23 Arousal: Orgazm olabilme yeteneği Resolution: Çözülme ve gevşeme yeteneği Medical information: Şimdi ve geçmişte sürece eşlik eden tıbbi bilgiler ALLOW modeli ise; hastanın cinsellikle ilgili kaygılarını değerlendirmesinde, cinsel öykünün alınmasında ve tedavi sürecinin planlanmasında kullanılması için geliştirilmiştir. Bileşenleri aşağıdaki gibidir:94 Ask: Sor Legitimize: Onayla Limitations: Sınırları belirleme Open up: Açmak Work together: Birlikte çalışmak Master and Johnson Modeli: I970’de Masters ve Johnson tarafından yayımlanan “İnsanın Cinsel Yetersizliği” adlı kitap günümüzde cinsel işlev bozukluklarında kullanılan terapilere bir model oluşturmuştur. Masters ve Johnson tedavide, cinsel eğitime, eşler arasındaki iletişim biçimlerine, cinsel sorunun ortaya çıkmasında ve sürdürülmesinde rol oynayan hatalı davranışların değiştirilmesine ağırlık vererek ev ödevlerinden yararlanmışlardır. Ev ödevleri bilgi düzeyinin arttırılması, iletişim becerilerinin geliştirilmesi, cinsellikle ilgili yanlış inanç ve tutumların fark edilmesi ve yeni cinsel yaşantıların oluşturulması gibi farklı şekillerde olabilir.95 Psikanalitik Model: Psikanalitik modelde; cinsel işlev bozukluklarında bastırılmış öfke, saldırganlık ve cinsel ihtiyaçların tatmini arasındaki çatışmaya dikkat çekilmektedir. Yirminci yüzyılın başlarında cinsel sorunların daha çok ana-baba çocuk arasındaki çözümlenmemiş çatışmalar sonucunda ortaya çıktığı düşünülmekte ve bu sorunlar psikanalitik yönelimli yaklaşımlarla tedavi edilmekteydi.95 24 Sistemlerarası Model: Cinsel sorunların sağaltımında psikoterapötik yöntemlerle birlikte, farklı disiplinlerin konu alanlarından da faydalanılarak oluşturulan bir modeldir.96 Birleşik Terapi Modeli: Bu modelde ise, eklektik (seçimci) bir anlayış hakimdir. Danışanın yaşadığı cinsel sorun ve vakanın getirdiklerine göre farklı ekollerden yararlanılan bütüncül bir anlayışın var olduğu bir modeldir.96 Sonuç olarak cinsellik psikolojik, sosyal, biyolojik ve kültürel boyutları bulunan, multidisipliner bir bakış açısı gerektiren bir konudur ve evrenseldir. Bu konuda yapılacak bilimsel çalışmalara ise gereksinim oldukça fazladır. Bu nedenle cinselliğe bilimsel bir bakış açısı geliştirilirken mevcut kuramların ve katkı sağlayan öncü bilimsel çalışmaların ebeler ve diğer sağlık profesyonelleri tarafından rehber alınması önemlidir. 25 3. MATERYAL VE METOT 3.1. Araştırmanın Türü Araştırma karşılaştırmalı ve tanımlayıcı olarak yapılmıştır. 3.2. Araştırmanın Yapıldığı Yer ve Zaman Araştırma Şubat 2014-Şubat 2015 tarihleri arasında yapılmıştır. Veriler Erzurum il merkezinde bulunan Atatürk Üniversitesi Araştırma Hastanesi infertilite ve jinekoloji polikliniklerinde toplanmıştır. İlgili hastane infertilite polikliniğine sahip olduğu, hasta yoğunluğu ve bütün sosyo-ekonomik statüdeki kişilere hizmet vermesi nedeniyle seçilmiştir. 3.3. Araştırmanın Evreni ve Örneklemi İnfertil kadınlar için; araştırma evrenini, yukarıda belirtilen hastanenin infertilite polikliniğine başvuran infertil kadınlar oluşturmaktadır. İlgili hastanenin infertilite polikliniğine 2013 yılında toplam 142 infertil kadın tanı/tedavi amacıyla başvurmuştur. Araştırmada herhangi bir örneklem seçimine gidilmeden araştırmaya alınma kriterlerini karşılayan 137 infertil kadına ulaşılmış ve araştırmaya dahil edilmiştir. Fertil kadınlar için; araştırmanın evrenini; Atatürk Üniversitesi Araştırma Hastanesi jinekoloji polikliniğine 2013 yılında kontrol amacıyla başvuran 851 fertil kadın oluşturmaktadır. İlgili hastanenin jinekoloji polikliniğe kontrol amacıyla gelen 142 fertil kadına ulaşılmış ve araştırmaya dahil edilmiştir. Araştırmaya alınma kriterleri; Araştırmaya katılma konusunda gönüllü olma, Konuşma ve duyu kaybı olmaması, Cinsel olarak aktif yaşta olması, (15-49 yaş) Cinsel partnerin bulunması, 26 İnfertilite tanısını almış olması, Psikiyatrik bir tanı almamış olması, Cinsel fonksiyonları etkileyebilecek herhangi bir hastalığın olmaması, Cinsel fonksiyonları etkileyebilecek herhangi bir ilaç kullanılmamasıdır. 3.4. Verilerin Toplanması Verilerin toplanmasında anket formu ve Kadın Cinsel Fonksiyon Ölçeği kullanılmıştır. Anket formları fertil ve infertil kadınlara ilgili kliniklere başvuru yaptıktan sonra uygun bir zamanda uygulanmıştır. Anketler ve ölçek kadınlara yüz yüze görüşme tekniği kullanılarak araştırmacı tarafından uygulanmıştır. Veriler Şubat 2014Ekim 2015 tarihleri arasında toplanmıştır. Anket formunun ve ölçeğin uygulanması her bir kadın için ortalama 10 dakika sürmüştür. Anket Formu: Fertil kadınların sosyo-demografik özelliklerini belirleyen 15 soruluk (EK-2, Anket Formu-I), infertil kadınların sosyo-demografik özelliklerini belirleyen 28 sorulu (EK-3, Anket Formu-II) olmak üzere iki ayrı anket formundan oluşmaktadır. Anket formu literatürden yararlanılarak oluşturulmuştur.6,16,17,20,23 Kadın Cinsel Fonksiyon Ölçeği: Cinsel fonksiyon bozukluğunu belirlemek amacıyla Kadın Cinsel Fonksiyon Ölçeği kullanılmıştır. Kadın Cinsel Fonksiyon Ölçeği (FSFI; Female Sexual Function Index), Rosen ve ark.24 tarafından ABD’de, kadın cinsel fonksiyonunun değerlendirilmesi amacıyla geliştirilmiştir. Ölçek altı bölümden 19 maddeden oluşan çok boyutlu bir ölçme aracı olarak geliştirilmiştir. Ölçekte; istek, uyarılma, kayganlaşma, orgazm, doyum ve ağrı olmak üzere altı alt boyut bulunmaktadır. Her bir madde sıfırdan beşe kadar puanlanmaktadır. Cinsel istek veya arzu ve seviyesi birinci ve ikinci sorularda (puan aralığı 1-5); uyarılma sıklığı, seviyesi, emin olma durumu ve doyumu üçüncü-altıncı sorularda (puan aralığı 0-5); kayganlaşma sıklığı veya lubrikasyon zorluğu, cinsel ilişkide koruyabilme sıklığı ve zorluğu yedi ve 27 onuncu sorularda (puan aralığı 0-5); orgazm sıklığı, zorluğu ve doyumu onbirincionüçüncü sorularda (puan aralığı 0-5); doyum eşiyle yakınlık oranı, cinsel ilişkide ve tüm cinsel yaşamında doyum seviyesi ondört-onaltıncı sorularda (puan aralığı 0-1 ile 5); ağrı veya rahatsızlık vajinaya girişte ve takiben ağrı seviyesi onyedi ve ondokuzuncu sorularda (puan aralığı 0-5) değerlendirilmiştir. Ölçeğin alt boyutlarından alınabilecek en düşük ve en yüksek puanlar ise; arzu alt boyutunun alabileceği en düşük puan 1.2, en yüksek puanı ise 6.0, uyarılma, lubrikasyon ve orgazm alt boyutlarının alabileceği en düşük puan 0, en yüksek 6.0, doyum alt boyutunun alabileceği en düşük puan 0.8, en yüksek puan 6.0, ağrı alt boyutunun alabileceği en düşük puan 0, en yüksek alabileceği puan ise 6.0’dır. Ölçekten alınabilecek en yüksek puan 36.0 en düşük puan ise 2.0’dir. Ölçeğin puanlaması EK-5’te verilmiştir. Ölçeğin Cronbach Alfa katsayıları 6 alt boyut için ayrı ayrı hesaplanmış ve değerleri 0.82 ve daha yüksek bulunmuştur. Kadın Cinsel Fonksiyon Ölçeği’ nin geçerlilik ve güvenirliği 2005 yılında Aygin ve ark.97 tarafından yapılmıştır. Ölçeğin Cronbach Alfa katsayısını 0.98 olarak bulmuşlardır. KCFÖ’nün Türk kadını için güvenle kullanılabilecek bir ölçüm aracı olduğunu Aygin ve ark. tarafından gösterilmiştir. Bu çalışmada ise ölçeğin Cronbach Alfa katsayısı 0.92 olarak bulunmuştur. Çayan ve ark.78 toplam ölçek puanı ve alt boyutların toplam puanı için kesme değerlerini hesaplamışlardır. Bu araştırmacılar, >22.7 ise normal cinsel fonksiyon, ≤22.7 ise cinsel fonksiyon bozukluğu olduğunu söylemişlerdir.78 Ölçeğin puanlaması EK-5 üzerinde gösterilmiştir. 3.5. Verilerin Değerlendirilmesi Veriler SPSS 15.00 programı ile analiz edilmiştir. Verilerin değerlendirilmesinde ortalama, sayı, yüzdelik, Ki-kare, bağımsız gruplarda t testi ve Pearson korelasyonu kullanılmıştır. 28 3.6. Araştırmanın Etik İlkeleri Araştırma için Atatürk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Etik kurulundan onay alınmış (EK-5) ve sonrasında araştırmanın yapılacağı hastaneden yazılı izin alınmıştır (EK-6). Araştırmadaki kadınların haklarının korunması için araştırma verilerini toplamaya başlamadan önce kadınlara, araştırmanın yapılma amacı açıklanarak “Aydınlatılmış Onam” ilkesi, elde edilen bilgilerin gizli tutulacağı belirtilerek “Gizlilik ve Gizliliğin Korunması” ilkesi, araştırmaya gönüllü olarak katılmak isteyenlerin alınması ile de “Özerkliğe Saygı” ilkesini içeren etik ilkeler yerine getirilmiştir. 3.7. Araştırmanın Sınırlılıkları ve Genellenebilirliği Bu araştırmanın bulguları çalışma grubunda yer alan fertil ve infertil kadınlara genellenebilir. 29 4. BULGULAR Araştırma kapsamına alınan fertil ve infertil kadınların sosyo-demografik özelliklerinin dağılımı incelendiğinde (Tablo 4.1), fertil kadınların çoğunluğunun 31-38 yaş aralığında (%45.8), üniversite mezunu olduğu (%48.6), çalıştığı (%55.6), 15-23 veya 24-32 yaşlarında evlendiği (%48.6), şehirde ikamet ettiği (%77.5), sosyal güvencesinin bulunduğu (%97.9), çekirdek aile yapısına sahip olduğu (%91.5), eşiyle tanışarak evlendiği (%65.5), 2-6 yıldır evli olduğu (%47.9) ve cinsellik hakkında bilgi almadığı (%84.5) belirlenmiştir. İnfertil kadınların ise, çoğunluğunun 23-30 yaş aralığında (%43.8), üniversite mezunu olduğu (%51.1), herhangi bir işte çalışmadığı (%53.3), 24-32 yaşlarında evlendiği (%55.5), şehirde ikamet ettiği (%75.2), sosyal güvencesinin bulunduğu (%94.2), çekirdek aile yapısında olduğu (%84.5), eşiyle tanışarak evlendiği (%73.7), 2-6 yıldır evli olduğu (%56.2) ve cinsellik hakkında bilgi almadığı (%79.6) saptanmıştır. Fertil kadınların eşlerinin yaşının 38 ve daha üzeri (%47.2), üniversite mezunu olduğu (%61.3), memur statüsünde çalıştığı (%70.4), infertil kadınların eşlerinin ise; 31-37 yaş aralığında (%42.4), üniversite mezunu olduğu (%62.8), memur statüsünde çalıştığı (%60.6) bulunmuştur. Grupların sosyo-demografik özellikleri arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmadığı ve grupların değişkenler yönünden benzer özellikler taşıdığı saptanmıştır (p>0.05) Tablo 4.1. Fertil Karşılaştırılması Özellikler Yaş Grup 23-30 yaş 31-38 yaş 39 yaş ve↑ Eğitim Durumu İlkokul Ortaokul Lise Üniversite ve İnfertil Kadınların Fertil (n=142) n % Sosyo-demografik İnfertil (n=137) n % Özelliklerinin Test ve p değeri 44 65 33 31.0 45.8 23.2 60 47 30 43.8 34.3 21.9 X2=5.40 df=2 p>0.05 23 6 44 69 16.2 4.2 31.0 48.6 18 8 41 70 13.2 5.8 29.9 51.1 X2=0.91 df=3 p>0.05 30 Tablo 4.1. (Devamı) Çalışma Durumu Çalışmayan 63 Çalışan 79 Evlilik Yaşı Grup 15-23 yaş 69 24-32 yaş 69 33 yaş ve ↑ 4 Yaşanılan Yer İlçe/köy 32 İl 110 Sosyal Güvence Durumu Var 139 Yok 3 Aile Tipi Çekirdek 130 Geniş 12 Evlilik Şekli Görücü usulü 49 Tanışarak 93 Evlilik Yılı 2-6 yıl 68 7-11 yıl 23 12-16 yıl 29 17 yıl ve ↑ 22 Eş Meslek Memur 100 İşçi 23 Serbest meslek 19 Cinsellik Hakkında Bilgi Alma Durumu Alan 22 Almayan 120 Bilgi Kaynağı (n=22) Doktor 5 Hemşire 5 Kitap+internet 12 X2=2.22 53.3 df=1 46.7 p>0.05 44.4 55.6 73 64 48.6 48.6 2.8 54 76 7 22.5 77.5 34 103 97.9 2.1 129 8 91.5 8.5 117 20 34.5 65.5 36 101 39.4 X2=2.89 55.5 df=2 5.1 p>0.05 X2=0.20 24.8 df=1 75.2 p>0.05 X2=3.38 94.2 df=1 5.8 p>0.05 X2=2.59 84.5 df=1 15.5 p>0.05 X2=2.22 26.3 df=1 73.7 p>0.05 47.9 16.2 20.4 15.5 77 29 14 17 56.2 X2=7.03 21.2 df=3 10.2 p>0.05 12.4 70.4 16.2 13.4 83 23 31 60.6 X2=4.37 16.8 df=2 22.6 p>0.05 15.5 84.5 28 109 (n=28) 22.7 6 22.7 9 41.6 13 X2=1.15 20.4 df=1 79.6 p>0.05 21.4 X2=0.56 32.2 df=2 46.4 p>0.05 İnfertil kadınların obstetrik ve infertilite ile ilgili özelliklerinin ve düşüncelerinin dağılımı incelendiğinde; %70.1’inin adetlerinin düzenli olduğu ve %88.3’ünün 1-7 gün sürdüğü, %29.2’sinin daha önce gebelik geçirdiği ve bunların %60.0’ının spontan gebe kaldığı belirlenmiştir. Ayrıca araştırma kapsamına alınan kadınların %70.1’inin infertilitenin sebebini bildiği, %43.8’inin daha önce aşılama, %59.2’sinin ise şu an IVF tedavisi gördüğü, %41.6’sının infertilite tanısını aldıktan sonra 1-12 ay kadar süre geçtiği, %78.8’inin 1-12 aydır infertilite tedavisine devam ettiği, %69.3’ünün tedavisi 31 hakkında bilgi aldığı, %73.7’sinin bu bilgiyi doktordan aldığı, %59.1’inin tedavi süreci hakkında olumlu düşündüğü saptanmıştır (Tablo 4.2). Tablo 4.2. İnfertil Kadınların Obstetrik ve İnfertilite ile İlgili Özelliklerinin ve Düşüncelerinin Dağılımı Özellikler (n=137) Adet Düzeni Düzenli (21-28 gün) Düzensiz (32 gün ve üstü) Adet Süresi 1-7 gün 8 ve üstü Üreme Sistemi Rahatsızlığı Yaşama Durumu Yaşayan Yaşamayan Daha Önce Gebelik Yaşama Durumu Yaşayan Yaşamayan Gebeliğin Oluşma Şekli Spontan/Kendiliğinden Tedavi ile İnfertilite Sebebini Bilme Durumu Bilen Bilmeyen Tedavi Özgeçmişi Daha önce hiç tedavi almayanlar Hormon tedavisi Aşılama IVF Şu Andaki Tedavi Aşaması Hormon tedavisi Aşılama IVF İnfertilite Tanı Sonrası Geçen Süre 1-12 ay 13-24 ay 25-36 ay 37 ve üstü İnfertilite Tedavisine Devam Süresi 1-12 ay 13-24 ay İnfertilite Tedavisi Konusunda Bilgi Alma Evet Hayır Bilgi Kaynağı (n=95) Doktor Hemşire Arkadaş+Akraba Tedavi Süreci İle İlgili Düşünceler Olumlu Olumsuz Emin değilim n % 96 41 70.1 29.9 121 16 88.3 11.7 14 123 10.2 89.8 40 97 29.2 70.8 24 16 60.0 40.0 96 41 70.1 29.9 28 13 60 36 20.4 9.5 43.8 26.3 18 38 81 13.1 27.7 59.2 57 25 33 22 41.6 18.2 24.1 16.1 108 29 78.8 21.2 95 42 69.3 30.7 70 14 11 73.7 14.7 11.6 88 11 45 59.1 8.0 32.9 32 Kadınların Kadın Cinsel Fonksiyon Ölçeği’nden alınabilecek ve aldığı Min-Max puanların dağılımı Tablo 4.3’te görülmektedir. Araştırma kapsamına alınan fertil kadınların ölçeğin Arzu alt boyutundan en düşük 1.20, en yüksek 6, Uyarılma ve Lubrikasyon alt boyutundan en düşük 0, en yüksek 6, Orgazm alt boyutundan en düşük 0, en yüksek 4.80, Doyum alt boyutundan en düşük 0.8 en yüksek 6 ve ağrı alt boyutundan en düşük 0 en yüksek 6, toplamda en düşük 2.0, en yüksek 33.40 puan aldıkları saptanmıştır. İnfertil kadınların ise, ölçeğin Arzu alt boyutundan en düşük 1.2, en yüksek 6, Uyarılma alt boyutundan en düşük 0, en yüksek 6, Lubrikasyon alt boyutundan en düşük 0, en yüksek 5.70, Orgazm alt boyutundan en düşük 0, en yüksek 5.20, Doyum alt boyutundan en düşük 0.8, en yüksek 5.60, ve Ağrı alt boyutundan en düşük 0, en yüksek 6, toplamda ise en düşük 2.0, en yüksek 31.10 puan aldıkları tespit edilmiştir. Tablo 4.3. Kadınların Cinsel Fonksiyon Ölçeğinden Alınabilecek ve Aldığı Min-Max Puanların Dağılımı İnfertil Fertil Kadınlar Alınabilecek MinMax Puanlar Alınan Min-Max Puanlar Alınabilecek MinMax Puanlar Alınan Min-Max Puanlar Arzu 1.20-6 ALT BOYUTLAR Uyarılma Lubrikasyon Orgazm Doyum Ağrı 0-6 0-6 0-6 0.8-6 0-6 Toplam Puan 2.0-36 1.20-6 0-6 0-6 0-4.80 0.8-6 0-6 2.033.40 1.20-6 0-6 0-6 0-6 0.8-6 0-6 2.0-36 1.2-6 0-6 0-5.70 0-5.20 0.85.60 0-6 2.0-31.10 Kadınların KCFÖ’den aldığı puan ortalamaları karşılaştırıldığında, (Tablo 4.4.) fertil kadınların KCFÖ Arzu alt boyutu puan ortalamasının 3.54±1.41, Uyarılma alt boyutu puan ortalamasının 2.54±1.63, Lubrikasyon alt boyutu puan ortalamasının 3.04±1.38, Orgazm alt boyutu puan ortalamasının 2.87±1.36, Doyum alt boyutu puan ortalamasının 2.20±1.68, Ağrı alt boyutu puan ortalamasının 3.65±1.90 ve toplam puan ortalamasının 17.86±6.41 olduğu belirlenmiştir. İnfertil kadınların, cinsel fonksiyon ölçeğinin Arzu alt boyutu puan ortalamasının 3.66±1.15, Uyarılma alt boyutu puan 33 ortalamasının 2.70±1.61, Lubrikasyon alt boyutu puan ortalamasının 2.88±1.63, Orgazm alt boyutu puan ortalamasının 2.86±1.57, Doyum alt boyutu puan ortalamasının 1.94±1.40, Ağrı alt boyutu puan ortalamasının 3.44±2.12 ve toplam puan ortalamasının ise 17.49±7.20 olduğu tespit edilmiştir. Fertil ve İnfertil kadınların Kadın Cinsel Fonksiyon Ölçeği alt boyut puan ortalamaları ve toplam puan ortalaması arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı saptanmıştır (p>0.05). Tablo 4.4. Kadınların Cinsel Fonksiyon Ölçeğinden Aldığı Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması Alt Boyutlar KCFÖ Arzu Uyarılma Lubrikasyon Orgazm Doyum Ağrı Toplam Puan Gruplar Fertil İnfertil X ± SS X ± SS 3.54±1.41 3.66±1.15 2.54±1.63 2.70±1.61 3.04±1.38 2.88±1.63 2.87±1.36 2.86±1.57 2.20±1.68 1.94±1.40 3.65±1.90 3.44±2.12 17.86±6.41 17.49±7.20 Test ve p değeri t=0.77, p>0.05 t=0.78, p>0.05 t=0.86, p>0.05 t=0.68, p>0.05 t=1.39, p>0.05 t=0.86, p>0.05 t=0.44, p>0.05 Kadınların Cinsel Fonksiyon Ölçeği’nin kesme noktasına göre aldıkları puanların karşılaştırılması Tablo 5’de verilmektedir. Kadın Cinsel Fonksiyon Ölçeği alt boyutlarından doyum alt boyutu hariç diğer bütün alt boyutların karşılaştırılması arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı saptanmıştır (Tablo 4.5, p>0.05). Fertil olan kadınların %76.8’inde, infertil kadınların %78.8’inde cinsel fonksiyon bozukluğu olduğu ve gruplar arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı bulunmuştur (Tablo 4.5. p>0.05). 34 Tablo 4.5. Kadınların Cinsel Fonksiyon Ölçeğinin Kesme Noktalarına Göre Karşılaştırılması Gruplar ALT BOYUTLAR Ölçek Kesme Puanı Fertil n % İnfertil n % Test ve p değeri 0-3.6 puan 86 60.6 80 58.4 X2=0.13 3.7-6 puan 56 39.4 57 41.6 p>0.05 118 83.1 110 80.3 X2=0.36 Arzu 0-3.9 puan Uyarılma 4.0-6 puan 24 16.9 27 19.7 p>0.05 0-3.6 puan 111 78.2 93 67.9 X2=3.75 3.7-6 puan 31 21.8 44 32.1 p>0.05 108 76.1 101 73.7 X2=0.20 Lubrikasyon 0-3.6 puan Orgazm 3.7-6 puan 0-3.6 puan 36 26.3 p>0.05 116 81.7 126 92.0 X2=6.40 34 23.9 Doyum 3.7-6 puan 26 18.3 11 8.0 p<0.05 0-4.4 puan 89 62.7 89 65.0 X2=0.15 4.5-6 puan 53 37.3 48 35.0 p>0.05 109 76.8 108 78.8 X2=0.17 Ağrı 0-22.6 puan Toplam 22.7-36 puan 33 23.2 29 21.2 p>0.05 35 5. TARTIŞMA Fertil ve infertil kadınlarda cinsel fonksiyon bozukluğunun tanımlanması ve karşılaştırılması amacıyla yapılan araştırmanın bulguları literatür ışığında tartışılmıştır. Kadınların KCFÖ’den aldığı puan ortalamalarının karşılaştırılmasına bakıldığında; (Tablo 4.4) kadınların, cinsel fonksiyon ölçeğinin Arzu alt boyutu puan ortalamasının ortancanın biraz üstünde olduğu ve grupların puan ortalaması arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı bulunmuştur. Benzer şekilde Drosdzol ve Skrzypulec13, Bahrami ve ark.14 fertil ve infertil çiftleri karşılaştırdıkları çalışmada infertil kadınlarla fertil kadınların puan ortalamaları arasında fark bulunamamıştır. Literatürde araştırma bulgusuna benzemeyen çalışmalarda mevcuttur. Örneğin Elçin Orhan’nın98, Millheiser ve ark.9, Moghadam ve ark.10 ve Tanha ve ark.12, Ranjbar ve ark.11 çalışmalarında Arzu alt boyutu puan ortalaması arasındaki farkın anlamlı olduğu görülmüştür. Yapılan çalışmada ise; fertil ve infertil gruplar arsında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmamasına rağmen fertil grubun KCFÖ’nden infertil gruba göre daha yüksek puan aldığı görülmüştür. İnfertil kadınların çocuk sahibi olma isteklerinin daha fazla olmasının puanlarının da daha yüksek çıkmasına neden olduğu düşünülmektedir. Araştırmaya alınan kadınların, cinsel fonksiyon ölçeğinin Uyarılma alt boyutu puan ortalamasının ortancanın biraz altında olduğu ve grupların puan ortalaması arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı bulunmuştur. Araştırma bulgusuna benzer şekilde Orhan’nın98 çalışmasında infertil kadın ve erkekler arasında fark saptanmamıştır. Araştırma bulgusuna ters olarak Millheiser ve ark.9, Moghadam ve ark.10 ve Tanha ve ark.12, Ranjbar ve ark.11, Drosdzol ve Skrzypulec12 fertil ve infertil kadınlarda yapmış olduğu çalışmada kadınların Uyarılma alt boyutu puan ortalaması arasındaki farkın anlamlı olduğu ve gruplar arasındaki farkın önemli olduğu saptanmıştır. 36 Kadınların cinsel fonksiyon ölçeğinin Lubrikasyon alt boyutu puan ortalamaları incelendiğinde infertil kadınların puan ortalamasının ortancanın biraz altında olduğu fertil kadınların ise ortancaya yakın olduğu ve grupların puan ortalaması arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı bulunmuştur. Benzer şekilde Millheiser ve ark.9, Ranjbar ve ark.11 yapmış olduğu çalışmada fertil ve infertil kadınların Lubrikasyon alt boyut puan ortalaması arasında fark olmadığı saptanmıştır. Literatürde araştırma bulgusunu desteklemeyen çalışmalar mevcuttur.10,12,13,98 Kadınların cinsel fonksiyon ölçeğinin Orgazm alt boyutu puan ortalamaları incelendiğinde; infertil kadınların puan ortalamasının ortancanın biraz altında olduğu fertil kadınların ise ortancaya yakın olduğu ve grupların puan ortalaması arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı bulunmuştur. Millheiser ve ark.9, Orhan’nın98 çalışması araştırma bulgusunu destekler niteliktedir. Araştırma bulgusuna ters olarak Moghadam ve ark.10 ve Tanha ve ark.12, Ranjbar ve ark.11, Drosdzol ve Skrzypulec ‘ın13 çalışmalarında kadınların Orgazm alt boyutu puan ortalaması arasındaki farkın anlamlı olduğu ve gruplar arasındaki farkın önemli olduğu saptanmıştır. Araştırma kapsamındaki kadınların, cinsel fonksiyon ölçeğinin Doyum alt boyutu puan ortalamasının ortancanın biraz üstünde olduğu ve grupların puan ortalaması arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı bulunmuştur. Benzer şekilde Orhan98, Millheiser ve ark.9, Ranjbar ve ark.11 ve Drosdzol ve Skrzypulec’ın13 çalışmada fertil ve infertil kadınların Doyum alt boyut puan ortalaması arasında fark olmadığı saptanmıştır. Literatürde araştırma bulgusunu desteklemeyen çalışmalar mevcuttur.10,12 Kadınların, cinsel fonksiyon ölçeğinin Ağrı alt boyutu puan ortalamasının ortancanın altında olduğu ve grupların puan ortalaması arasındaki farkın istatistiksel 37 olarak anlamlı olmadığı bulunmuştur. Benzer şekilde Millheiser ve ark.9, Ranjbar ve ark.11 yapmış olduğu çalışmada fertil ve infertil kadınların Ağrı alt boyut puan ortalaması arasında fark olmadığı saptanmıştır. Fakat Orhan’ın98 yapmış olduğu çalışmada infertil kadın ve erkeklerin Ağrı alt boyutunda istatistiksel olarak fark görülmüştür. Fertil ve İnfertil kadınların KCFÖ toplam puan ortalamalarının ortancaya yakın olduğu grupların puan ortalaması arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı saptanmıştır. Bu çalışmada fertil kadınların KCFÖ’den aldıkları toplam puan infertil kadınların ölçekten aldıkları toplam puandan yüksek bulunmuştur. Araştırma bulgusuna benzer şekilde Millheiser ve ark.9 tarafından yapılan araştırmada 119 infertil kadın ile 99 fertil kadının arasında cinsel fonksiyon düzeyine bakılmış ve fertil grubun puan ortalaması infertil grubun puan ortalamasından daha yüksek bulunmuştur. Literatürde araştırma bulgusunu desteklemeyen çalışmalar10,12,13 olduğu gibi araştırma bulgusunu destekleyen çalışmalarda mevcuttur.11,98 Araştırmada KCFÖ’nün kesme noktasına göre aldıkları puanların karşılaştırılmasında KCFÖ’nün alt boyutlarından Doyum alt boyutu hariç diğer bütün alt boyutların karşılaştırılması arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı saptanmıştır. Fertil olan kadınların %76.8’inde, infertil kadınların %78.8’inde cinsel fonksiyon bozukluğu olduğu ve gruplar arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı bulunmuştur (Tablo 4.5, p>0.05). Millheiser ve ark.9 tarafından yapılan araştırmada kadınlar arasında cinsel fonksiyon düzeyine bakılmış, infertil kadınlarda %40 oranında cinsel fonksiyon bozukluğu görülürken, fertil kadınlarda bu oran %25 olarak bulunmuştur.9 Her iki çalışmada da infertil grupta cinsel fonksiyon bozukluğunun farklı oranlarda olduğu tespit edilmiştir. Türkiye’de Orhan’ın98 yaptığı araştırmada kadınların KCFÖ’nün Arzu, Lubrikasyon ve Ağrı alt boyutlarında fark saptarken toplam 38 puan ve diğer alt boyutlarında fark saptanmamıştır. Ölçeğin kesme noktalarına göre oranlar dikkate alındığında, her iki çalışmanın sonuçları benzerlik göstermektedir.98 Amerika Birleşik Devletleri’nde Laumann ve ark.8 tarafından 1749 kadınla yapılan çalışmada, kadınlarda cinsel işlev bozukluğu %31 oranında görülürken cinsel bozukluk türü arasında; azalmış cinsel istek %22, orgazm sorunları %14, ağrılı cinsel ilişki %7 olarak bulunmuştur. İngiltere’de %33, İzlanda’da %22 oranları bulunmuştur. Türkiye’de yapılan kadın cinsel disfonksiyonu ile ilgili çalışmalarda; Çayan ve ark.78 179 kadın ile yaptıkları çalışmada kadınların %60.3’ünde arzu, %43’ünde uyarılma, %38’inde lubrikasyon, %45.8’inde orgazm, %38’inde memnuniyetsizlik, %36.8’inde ağrı olduğu saptamıştır. Demirezen ve ark. kadında cinsel disfonksiyon prevelansını %67.5 olarak belirlemişlerdir.15 Ege ve ark. yaptıkları çalışmada, kadınların %45.1’nin disparoniden şikâyet ettği görülmüştür.99 Diğer çalışmalarda bu araştırmanın bulguları gibi kadınlarda cinsel bozukluğu olduğunu destekler niteliktedir. Kadınlarda cinsel sorunların ortaya çıkmasında çok sayıda psikososyal ve kültürel faktör rol oynamaktadır. Örneğin Türkiye’de formal bir cinsel eğitimin olmaması, cinselliğin tabu olarak algılanması, bekâretin önemsenmesi ve cinsel deneyimin yetersiz olması gibi etkenler kadınlarda vajinismusun ve cinsel isteksizliğin yüksek oranda rastlanmasına yol açmaktadır.66 Bu çalışma bulguları, kadında cinsel fonksiyon bozukluğunun önemli bir sorun olduğunu düşündürmektedir. Araştırma sonucuna göre; fertil, infertil kadınlarda cinsel fonksiyon bozukluğu olduğu ve bahsedilen tüm araştırmaların sonuçlarına benzer olduğu görülmektedir. 39 6. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Fertil ve inferil kadınların cinsel fonksiyon bozukluğunun tanımlanması ve karşılaştırılması amacıyla yapılan çalışmada aşağıdaki sonuçlar elde edilmiştir. İnfertil ve fertil kadınların KCFÖ’den aldığı puan ortalamalarının benzer olduğu tespit edilmiştir. İnfertil ve Fertil kadınların Kadın Cinsel Fonksiyon Ölçeği alt boyut puan ortalamaları ve toplam puan ortalaması arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı saptanmıştır. Kadın Cinsel Fonksiyon Ölçeği’nin kesme noktaları dikkate alındığında Doyum alt boyutu hariç diğer bütün alt boyutların karşılaştırılması arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı saptanmıştır (p>0.05). Fertil olan kadınların %76.8’inde, infertil kadınların %78.8’inde cinsel fonksiyon bozukluğu olduğu ve gruplar arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı bulunmuştur. Bu sonuçlar göz önünde bulundurularak; Ebelerin cinsel fonksiyon değerlendirmesi için geliştirilen model ve kuramları kullanarak fertil/infertil kadınlara iyi bir danışmanlık hizmeti vermesi, Cinsellik toplumumuzda genel olarak rahat ve açık konuşulan bir kavram olmadığından özellikle iyi bir iletişim ortamının oluşturulması, doğru ve gerekli bilgileri anlaşılır şekilde iletmesi, Yargılayıcı, küçümseyici, alaycı tavırlardan uzak gizlilik esasına uygun tamamen soruna yönelik profesyonel bir tavır sergilemesi, Üreme sağlığı hizmeti kapsamında cinsel fonksiyon bozuklukları ile ilgili daha detaylı eğitimleri vermesi, 40 Hastanelerin infertilite, obstetri, jinekoloji gibi polikliniklerine başvuran kadınlara poliklinikte görev yapan ebelerin cinsel fonksiyon değişikliklerini, olası sorunları tanılanması ve çözümlenmesi için gerekli girişimleri planlayıp uygulaması, Yapılan araştırmalar sonucunda cinsel fonksiyon bozukluğunun hem fertil/infertil erkeklerde hem de fertil/infertil kadınlarda görülmesi sebebiyle cinsellikle ilgili eğitimlerin ve danışmanlık hizmetlerinin tüm birimlerde çiftlere verilmesi, Bu konuda sağlık personellerinin gerekli bilgi ve donanımı kazanabilmeleri için konuyla ilgili eğitici seminerlerin, kursların düzenlenmesi, Benzer çalışmaların daha geniş gruplarda yapılarak toplumumuzdaki cinsel fonksiyon bozukluk oranlarının tespit edilmesi önerilebilir. 41 KAYNAKLAR 1. Aydın H. Cinsellik ve Cinsel İşlev. İçinde: Güleç C, Köroğlu E (editörler) Psikiyatri Temel Kitabı, 2. Baskı. Ankara, Hekimler Yayın Birliği, 1998: 605-616. 2. Yadav J, Genaralli L, Ratakonda. U. Female sexuality and common sexual dysfunctions: Eveluation and management in a primary care setting. ResearchGate, 2001, 8 (1): 5-11. 3. Basson R, Berman J, Burnett A, Derogatis L, Ferguson D, Fourcroy J,Goldstein I, Graziottin A, Heiman J, Laan E, Leiblum S, Padma-Nathan H,Rosen R, Segraves K, Segraves RT, Shabsigh R, Sipski M, Wagner G,Whipple B. Report of the international consensus development conference on female sexual dysfunction: definitions and classifications. J Urol. 2000, 163(3):888–893. 4. Karakoyunlu F. Evli Kadınlarda Cinsel Fonksiyon Bozukluğu Görülme Sıklığı, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Doğum ve Kadın Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı. Yükseklisans Tezi, Antalya: Akdeniz Üniversitesi, 2007. 5. Oskay ÜY, Beji NK. Kadın Cinsel Fonksiyon Bozukluğu Sınıflandırılması, Son Dönemde Yapılan Değişiklikler ve Yeni Sınıflama İçin Öneriler. Androloji Bülteni, 2008, 32: 79-82. 6. Önal, S. Kadınlarda Cinsel İşlev Bozuklukları Yaygınlığı ve Olası Risk Faktörleri, Tıp Fakültesi, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Uzmanlık Tezi, Diyarbakır: Dicle Üniversitesi, 2010. 7. Frank E, Anderson C, Rubinstein D. Frequency of sexual dysfunction in "normal" couples. The New England Journal of Medicine, 1978, 299(3): 111-115. 8. Lauman ED, Paik A, Rosen RC. Sexual dysfunction in the united states, prevalance and predictors. JAMA, 1999, 281 (6): 5537 – 5544. 42 9. Millheiser LS, Helmer AE, Quintero RB, Westphal LM, Milki AA, Lathi RB. Is infertility a risk factor for female sexual dysfunction? A case-control study. Fertılıty And Sterılıty,2010, 94: 2022–2025. 10. Moghadam A, Delphisheh A, Moghadam A. Effect of Infertility on Sexual Function: A Cross-Sectional Study. Journal of Clinical and Dıagnostik Research, 2015, 9(8) : 3. 11. Ranjbar F, Abbasalizadeh F, Teimory P, Alizadeh A. The comparison of sexual function and infertility in fertile and infertile couples. European Psychiatry, 2011, 26(1): 1106. 12. Tanha DF, Mohseni M, Ghajarzadeh M. Sexual function in women with primary and secondary infertility in comparison with controls.İnternational Journal of İmpotence Research, 2014, 26: 132-134. 13. Drosdzol A, Skrzypulec V. Quality of life and sexual functioning of polish infertile couples. The European Journal of Contraception and Reproductive Health Care, 2008, 13(3): 271-281. 14. Bahrami N, Sattarzadeh N, Koochaksariie RF, Ghojazadeh M. Comparing depression and sexual satisfaction in fertile and infertile couples. Journal of Reproduction and İnfertility, 2007, 8(1): 52-59. 15. Tashbulatova, D.İnfertil Kadınlarda Cinsel Fonksiyonlara Etki Eden Faktörler, Tıp Fakültesi, Üroloji Anabilim Dalı. Uzmanlık Tezi, Adana: Çukurova Üniversitesi, 2007 16. Oğuz HD. İnfertilite Tedavisi Gören Kadınlarda İnfertilitenin Ruh Sağlığına, Evlilik İlişkileri ve Cinsel Yaşama Etkileri. Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12. Psikiyatri Birimi Uzmanlık Tezi, İstanbul: 2004. 43 17. Güvel S, Yaycıoğlu Ö, Bağış T, Savaş N, Bulgan E, Özkardeş H. Evli kadınlarda cinsel fonksiyonlara etkin faktörler. Türk Üroloji Dergisi, 2003, 29 (1): 43-48. 18. Vayena E, Rowe PJ, Griffin PD. Current Practices and Controversies in Assisted Reproduction, World Health Organization, 2002: 15-75. 19. Brugo-Olmedo S, Chillik C, Kopelman S. Definition and causes of infertility. National Institutes of Health, 2001, 2(1): 41-53. 20. Alibaşoğlu H. İnfertilitede Emosyonel Semptomlar, Evlilik Uyumu ve Cinsel İşlev Bağlamında Cinsiyet Farklılıkları. Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı Ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi 1. Psikiyatri Kliniği. Uzmanlık Tezi, İstanbul: 2010. 21. Perry GA, Potter PA. Basic Nursing: Theory and Practice, 2th ed. USA, Mosby Year Book, 1991: 311-351. 22. Volpe E, Wertheımer J. Explorıng Sexualıty Attıtudes and Knowledge in Nursing, An Education Program, 2004: 27-38. 23. Balcı H. Gebelikte Cinsel Davranışların Belirlenmesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Doğum ve Kadın Hastalıkları Hemşireliği Programı. Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ankara: Hacettepe Üniversitesi, 2004. 24. Rosen R, Brown C, Heiman J, Leiblum S, Meston C, Shabsigh R, Ferguson D, D’agostino R. The female sexual function ındex (FSFI): A multidimensional selfreport instrument for the assessment of female sexual function. Journal of Sex & Marital Therapy, 2000, 26: 191-208. 25. Makar RS, Toth, TL. The evaluation of infertility. American Journal of Clinical Pathology, 2002, 117: 95-103. 26. Gürgan T, Demirol A. İnfertil Çiftin Değerlendirilmesi. İçinde: Ayhan A, Durukan T, Günalp S, Gürgan T, Önderoğlu L, Yaralı H, Yüce K, (editörler). Temel Kadın 44 Hastalıkları ve Doğum Bilgisi, 2. Baskı. Ankara, Güneş Tıp Kitapevleri, 2008: 1617-1620. 27. Olds SB, London ML, Ladewig PA, Davidson MR. Maternal-Newborn Nursing and Women's Health Care, 7th ed. California, Prentice Hall, 2003: 250-267. 28. London M, Ladewig PA, Ball JW, Bindler RC. Maternal and Child Nursing Care, 2th ed. New Jersey, Prentice Hall, 2006: 122-138. 29. Ozan DY. İnfertil Kadınların Tedavi Süreçleri İle İlgili Deneyimlerinin ve Hemşirelerden Beklentilerinin İncelenmesi. Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Doğum ve Kadın Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi, İzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi, 2009. 30. Kavlak O, Saruhan A. İnfertil kadınlarda yalnızlık düzeyi ve bunu etkileyen faktörlerin incelenmesi. Ege Tıp Dergisi. 2002, 41: 229–232. 31. Teskereci G. İnfertilite Tedavisi Gören Çiftlerde Yaşam Tarzının, Yaşam Kalitesine Etkisi. Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Doğum ve Kadın Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi, Antalya: Akdeniz Üniversitesi, 2010. 32. Benli S. İnfertil Kadınlarda Depresyon ve Anksiyete Durumu ve İlişkili Faktörler. Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Hemşirelik Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi, Konya: Selçuk Üniversitesi, 2010. 33. Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği. İnfertilite. http://www.cetad.org.tr/news.aspx?detail=70 28 Mayıs 2014. 34. Atasü T, Şahmay S. Jinekoloji, 2. Baskı. İstanbul, Nobel Tıp Kitapevi, 2001: 480-512. 35. Monga M, Alexandrescu B, Katz SE, Stein M, Ganiats T. Impact of infertility on quality of life, marital adjustment, and sexual function. Urology, 2004, 63(1): 126130. 36. Tamay AG, Koyuncu FM. Sexual dysfunction and quality of life in infertile couples. Türkiye Klinikleri, 2012, 5(2): 97-102. 45 37. Daniluk JC. Reconstructing their lives: a longitudinal, qualitative analyses of the transition to biological childlessness for infertile couples. Journal of Counseling and Development, 2001, 79(4): 439–449. 38. Mercan R, Mumcu A. İnfertilite İçinde: Erk A (editör). Novak Jinekoloji, 13.baskı. İstanbul, Nobel Tıp Kitabevi, 2004: 973–1046. 39. Berek JS, MD, MMS. Berek and Novak’s Gynecology, 14th ed. USA, Lippincott Williaams and Wilkins, 2007: 1138-1185. 40. Speroff L, Fritz MA. Clinical gynecologic endocrinology and infertility. Çeviri: Erk A, Günalp S. Klinik Jinekolojik Endokrinoloji ve İnfertilite, 7. Baskı. İstanbul, Güneş Tıp Kitapevleri, 2007: 1200-1250. 41. Gurkan L, Raynor MC, Hellstrom JG. Sex and infertile male. Semin Reprod Med 2009, 27: 186-219. 42. Denson V. Diagnosis and management of infertility. The Journal for Nurse Practitioners, 2006, 1: 380-386. 43. McKinney ES, Ashwill JW, Murray SS, James SR. Reproductive anatomy and physiology. In: Maternal-Child Nursing, NewYork W.B. Saunders Company, NewYork, 2005: 200-213. 44. Jose-Miller AB, Boyden JW, Frey KA. Infertility. American Family Physician, 2007: 75(6): 849-856. 45. Penol ML. Çağdaş, Obstetrik ve Jinekolojik Teşhis ve Tedavi, 4. Baskı. İstanbul, Barış Kitabevi, 1994: 1283-1295. 46. Lowdermilk DL, Perry ES. Maternity and Women's Health Care Elseiver, 8th ed. St. Louis, Mo, Mosby Elsevier, 2004: 246-264. 47. Lowdermilk DL, Perry ES. Maternity Nursing, Elsevier Mosby, 7 th ed. St. Louis, Mo, Mosby Elsevier, 2006: 160-170. 46 48. Wong DL, Perry SE, Hockenberry M, Lowdermilk DL, Wilson D. Maternal Child Nursing Care. 3th ed. China, Mosby Elseiver, 2005: 150-159. 49. Cahill DJ, Wardle PG. Management of infertility. BMJ, 2002, 325: 28–32. 50. Frey KA, Patel KS. İnitial evaluation and management of infertility by the primary care physician. Mayo Clınıc Proceedıngs, 2004, 79: 1439-1443. 51. Gibbs R, Karlan B, Haney AF, Nygaard IE. Danforth’s obstetrics and gynecology, 10th ed. Baltimore MD, Lippincott Williams & Wilkins, 2008: 705-715. 52. Kişnişçi HA, Gökşin E, Durukan T, Üstay K, Ayhan A, Gürkan T, Öneroğlu LS (editörler). Temel Kadın Hastalıkları ve Doğum Bilgisi, 1. Baskı. Ankara, Güneş Kitapevi, 1996: 1119-1129,1287. 53. Sigman M. Assisted reproductive tecnics and male infertility. The Urologic Clinics of North America, 1994, 21(3): 505-515. 54. Van Steirtegham AC, lice J, Nagy Z. Assisted fertilization. Human Reproduction 1993, 8: 1784-1788. 55. Dikencik BK. Yardımcı Üreme Teknikleri. İçinde: Beji NK. (editör). İnfertilite Sorunu, Yardımcı Üreme Teknikleri ve Hemşirelik Yaklaşımı, 7. Baskı. İstanbul, Emek Matbaacılık, 2001: 25-55. 56. Lambrou NC, Morse AN, Wallach EE. The Johns Hopkins Manual of Gynecology and Obstetrics.Vicdan K, Işık ZA, Danışman N. Johns Hopkins Jinekoloji ve Obstetrik El Kitabı, 1. Baskı. Ankara, Atlas Kitapçılık, 2000: 306. 57. Berek SJ, Adashi EY, Hillard PA. Novak’s Gynecology. Çeviri: Erk A. Novak Jinekoloji, 12.Baskı. İstanbul, Nobel Kitapevi, 1998: 918-925. 58. Aksel S, Beksaç SM. Reproductive Endocrinology & Infertility. Ankara, Medikal Network, 1993: 169. 47 59. Leach RE. Intensıve hormone monitoring in women with unexplained infertility: evidence for subtle abnormalities suggestive of diminished ovarian reserve. Fertılıty And Sterılıty, 1997, 68(3) : 413–420. 60. Biljan MM, Buckett WM, Dean N, Philips SJ, Tan SL. The outcome of IVF embryo transfer treatment in patients who develop three follicles or less. Human Reproduction 2000, 15(10): 2140-2144. 61. Retik AB, Vaughan ED, Wein AJ. Campbell Urology. Çeviri: Anafarta MK, Yaman MÖ. Campbell Üroloji, 8. Baskı. İstanbul, Güneş Kitabevi Ltd. Şti, 2005: 1437-1587. 62. Hadımlı A, Sevil Ü. Çoğul gebelik redüksiyonu ve hemşirenin rolü. Anadolu Hemşirelik ve Sağlık Bilimleri Dergisi, 2010, 13: 3. 63. Arıcı A, Attar E, Balaban E, Buyru F, Çolgar U. Reprodüktif Endokrinoloji ve İnfertilite, 9. Baskı. İstanbul, İstanbul Medikal Yayıncılık, 2006: 96-124. 64. Ricci SC. Essentials of Maternity, Newborn, and Women's Health Nursing, 1th ed. London, Lippincott Williams & Wilkins, 2007: 68-75. 65. Yazdani, A, McLachlan RI, Kovacs G, Howlett, D. Management of the infertile couple. Australian Family Physician, 2005, 34(3): 111-118. 66. İncesu C. Cinsel işlevler ve cinsel işlev bozuklukları, Klinik Psikiyatri Dergisi, 2004, 3-13. 67. Masters WB, Johnson VE. Human Sexual Behaviour. Çeviri: Sayın Ü. İnsanda Cinsel Davranış. İstanbul, Bilimsel ve Teknik Çeviri Vakfı, 1994: 52-60. 68. Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği. http://www.cised.org.tr/sayfa165.html#. 28 Haziran 2014. 69. Kayır A. Cinsellik kavramı ve cinsel mitler, Türk Psikiyatri Dizini, 1998: 30-35. 70. Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği. Cinsel Yaşam ve Sorunları Bilgilendirme Dosyası, 1. Baskı, 2007: 21-44. 48 71. Bancroft J. Human Sexuality and its Problems. 3th ed. USA,Churchill Livingstone, 2009: 303-338. 72. Berman JR, Berman LA, Goldstein I, Werbin TJ. Female sexual dysfunction: incidence, pathophysiology, evaluation and treatment options. National Library of Medicine National İnsitutes Of Healt, 1999, 54(3): 385-391. 73. Brassil DF, Keller M. Female sexual dysfunction: definitions, causes and treatment. Urologic Nursing, 2002, 22(4): 237–244. 74. Gürsoy R, Nas T. Reprodüktif Endokrinoloji ve İnfertilite.İçinde: Çağdaş Obstetrik ve Jinekolojik Teşhis ve Tedavi.Saraçoğlu F. Current Obstetrics and Gynecology, Diagnosis and Treatment, Miriam B, Rosenthal MD, Ralph C, Benson MD. 2.cilt Obstetrik ve Jinekolojinin Psikolojik Yönleri. Ed: Pernoll M. Çeviri Ed. Saraçoğlu, F, Çağdaş Obstetrik-Jinekolojik Teşhis ve Tedavi, İstanbul, Barış Kitabevi, 1994: 1283-1295. 75. Yeni E. Kadında orgazmik fonksiyon ve bozuklukları. Androloji Bülteni, 2005, 21: 165–167. 76. Boyacıoğlu G. Kadın cinsel işlev bozuklukları. Psikiyatri Dünyası, 1999, 2: 54–59. 77. Öksüz E, Malhan S. Prevalance of risk factors for female sexual dysfunction in Turkish women. The Journal of Urology, 2006, 175(2): 654- 658. 78. Çayan S, Akbay E, Bozlu M, Canpolat B, Acar D, Ulusoy E. The prevalance of female dysfunction and potential risk factors that may impair sexual function in Turkish women.Urologia İnternationalis, 2004, 72: 52-57. 79. Ling FW, Duff WP. Sexual counseling. In: Beckmann C.(ed.) Obstetrics and Gynecology Principles for Practice, 1nd ed. New York, McGraw-Hill Professional. 2002: 690-762. 49 80. Oktay M, Tombul K. İkiyüz vajinismus vakası ve eşlerinin psikolojik yönden incelenmesi. Yeni Sempozyum Dergisi, 2003, 41(3): 115–119. 81. Kulak H. Cinsel İşlev Bozukluğu Görülen Kadınlarda Geçmiş Travmatik Deneyimler, Sosyal Bilimler Anabilim Dalı. Doktora Tezi, İstanbul: İstanbul Üniversitesi, 2006. 82. Çavuşoğlu H. Kadın cinselliği. Klinik Gelişim, 1990, 3(3): 760- 763. 83. Albaugh JA, Spadt S. Sexuality and sexual health: The nurse’s role and ınitial approach to patients. Urologıc Nursing, 2003, 23(3): 227-228. 84. Fuller J, Schaller J. Health Assessment: A Nursing Approach, 3th. ed. Philadelphia, Lippincott Williams & Wilkins, 2000: 441-446. 85. Eryılmaz G, Nazik E. Kadınlarda disparoni ve hemşirelik yaklaşımı, Maltepe Üniversitesi Hemşirelik Bilim ve Sanatı Dergisi, 2011, 4(1): 213-214. 86. Çil A, KOAH’lı hastalarda cinsel disfonksiyon. Androloji Bülteni, 2011, 45: 164-167. 87. Kütmeç C. Kadınlarda cinsel fonksiyon bozukluğu ve hemşirelik bakımı, Fırat Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Dergisi, 2009, 12: 112-130. 88. Yaşar H, Özkan L, Tepeler A. Kadınlarda cinsel fonksiyon bozukluklarına güncel yaklaşım, Klinik ve Deneysel Araştırmalar Dergisi, 2010, 1(3): 238-240. 89. Fisher WA, Fisher JD. Understanding and promoting sexual and reproductive health behavior: theory and method. Annual Review of Sex Research, 1998, 9(1): 39-76. 90. Fisher JD, Fisher WA, Misovich SJ, Kimble DL, Malloy TE. Changing AIDS risk behavior: Effects of an intervention emphasizing AIDS risk reduction information, motivation, and behavioral skills in a college student population. Health Psychology,1996, 15(2): 114-123. 91. Fisher JD, Fisher WA, Bryan AD, Misovich SJ. Information-motivation-behavioral skills model-based HIV risk behavior change intervention for inner-city high school youth. Health Psychology, 2002, 21(2): 177-186. 50 92. Mıchıe S, Abraham C. Interventions to change health behaviours: evidence-based or evidence-ınspired. Psyhology and Health, 2004, 19(1): 29-49. 93. Beji NK, Aşcı ÖS. Cinsellikle ilgili kuramlar ve ilk bilimsel çalışmalar. Androloji Bülteni, 2011, 45: 160-163. 94. Oskay ÜY. Kanser sürecinde cinsellik. http://kanser.org/saglik/upload/20.UKK/ Kanser_Surecinde_Cinsellik%23Umran_Yesilkaya_Oskay.pdf 18 Temmuz 2015. 95. Oktay M. Cinsel terapiler. Türkiye’de Sık Karşılaşılan Psikiyatrik Hastalıklar Sempozyum Dizisi, 2008, 62: 323-328. 96. Bora A. Cinsel danışma, eğitim, terapiler. http://www.tavsiyeediyorum.com/ makale_11693.htm 21 Ekim 2015. 97. Aygin D, Aslan EF. Kadın Cinsel İşlev Ölçeği’nin Türkçeye Uyarlanması, Türkiye Klinikleri J Med Sci, 2005, 25: 393-399. 98. Orhan E. Erkek Kaynaklı İnfertilite Tanısı Almış Çiftlerde Kaygı Ve Depresyon Belirtileri, Evlilik Uyumu Ve Cinsel İşlev Bozuklukları. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Psikoloji Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Maltepe Üniversitesi, 2010. 99. Ege E, Akın B, Arslan S, Bilgili N. Sağlıklı kadınlarda cinsel fonksiyon bozukluğu sıklığı ve risk faktorleri. Tubav Bilim Dergisi, 2010, 3(1): 137-144. 51 EKLER EK-1. ÖZGEÇMİŞ Kişisel Bilgiler Adı Soyadı: Zeynep ALİHOCAGİL EMEÇ Doğum tarihi: 20.08.1986 Doğum Yeri: Erzurum Medeni Hali: Evli Uyruğu: T.C. Adres: Çankaya İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ANKARA Tel: 0539-3732827 Faks: E-mail: zeynep_alihocagil@hotmail.com Eğitim Lise: Nenehatun Kız Lisesi (2003) Lisans: Atatürk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi (20062010) Yüksek Lisans: Ebelik Anabilim Dalı(2012-2016) Doktora: Yabancı Dil Bilgisi İngilizce: Orta Almanca: Rusça: Üye Olunan Mesleki Kuruluşlar Türk Ebeler Derneği İlgi Alanları ve Hobiler Kitap okumak, seyahat etmek 52 EK-2. ANKET FORMU FERTİL-I KİŞİSEL BİLGİ FORMU Fertil ve infertil kadınlarda cinsel fonksiyon bozukluğunun tanımlanması ve karşılaştırılması amacıyla yaptığımız çalışmaya katıldığınız ve katkıda bulunduğunuz için teşekkür ederiz. Zeynep ALİHOCAGİL ANKET FORMU 1. Yaşınız ................ 2. Eşinizin yaşı ………….. 3. Kaç yaşında evlendiniz? …………… 4. Evlilik süresi (yıl olarak belirtiniz) ……….. 5. Öğrenim durumunuz a. Okur-yazar+ilkokul mezunu b. Ortaokul c. Lise d. Üniversite 6. Eşinizin eğitim durumu a. Okur-yazar+ilkokul mezunu b. Ortaokul c. Lise d. Üniversite 7. Mesleğiniz a. Ev hanımı b. Çalışıyor........................... 53 8. Eşinizin mesleği a. İşsiz b. Memur c. İşçi d. Serbest meslek 9. En uzun yaşadığınız yer a. Köy-ilçe b. İl 11. Aile tipi a. Çekirdek aile b. Geniş aile 12. Gelir durumunuzu nasıl değerlendirirsiniz? a. İyi b. Orta c. Kötü 13. Sosyal güvencesi a. Var b. Yok 14. Evlenme şekliniz; a. Görücü usulü b. Tanışarak 15. Cinsellikle ilgili konularda herhangi bir bilgi aldınız mı? a. Evet (Kimden …………………..) b. Hayır 54 EK-3. ANKET FORMU İNFERTİL-II KİŞİSEL BİLGİ FORMU Fertil ve infertil kadınlarda cinsel fonksiyon bozukluğunun tanımlanması ve karşılaştırılması amacıyla yaptığımız çalışmaya katıldığınız ve katkıda bulunduğunuz için teşekkür ederiz. Zeynep ALİHOCAGİL ANKET FORMU 1. Yaşınız ................ 2. Eşinizin yaşı ………….. 3. Kaç yaşında evlendiniz? …………… 4. Evlilik süresi (yıl olarak belirtiniz) ……….. 5. Öğrenim durumunuz a. Okur-yazar+ilkokul mezunu b. Ortaokul c. Lise d. Üniversite 6. Eşinizin eğitim durumu a. Okur-yazar+ilkokul mezunu b. Ortaokul c. Lise d. Üniversite 7. Mesleğiniz a. Ev hanımı b. Çalışıyor........................... 55 8. Eşinizin mesleği a. İşsiz b. Memur c. İşçi d. Serbest meslek 9. En uzun yaşadığınız yer a. Köy-ilçe b. İl 11. Aile tipi a. Çekirdek aile b. Geniş aile 12. Gelir durumunuzu nasıl değerlendirirsiniz? a. İyi b. Orta c. Kötü 13. Sosyal güvencesi a. Var b. Yok 14. Evlenme şekliniz; a. Görücü usulü b. Tanışarak 15. İnfertil olduğunuzu öğrenmeden önce cinsel problemleriniz varmıydı? a. Evet (Ne ……………………) b. Hayır 56 16. İnfertil olduğunuzu öğrendikten sonra cinsel problemleriniz oldumu? a. Evet (ne……………………) b. Hayır 17. Kaç günde bir adet olursunuz? (Adetin başlangıç tarihini de sayarak belirtiniz)….............. 18. Adetiniz kaç gün sürer?............... 19. Daha önce geçirilmiş üreme sistemi rahatsızlığınız var mı? a. Evet (……………………..) b. Hayır 20. Daha önce gebelik geçirdiniz mi? a. Evet……. ( ) Kendiliğinden ( ) Tedaviyle b. Hayır 21. İnfertilite sebebini biliyor musunuz? a. Evet b. Hayır 22. Tedavi özgeçmişi a. Daha önce hiç tedavi almamış b. Hormon tedavisi c. Aşılama d. IVF 23. Şu anda tedavinin hangi aşamasındasınız? a. Hormon tedavisi b. Aşılama c. IVF 57 24. İnfertilite tanısı konduktan sonra geçen süre ne kadar? (Ay olarak belirtiniz) …………… 25. Son infertilite tedaviniz kaç aydır devam ediyor? (Ay olarak belirtiniz) ..………… 26. İnfertilite tedavisi konusunda herhangi bir bilgi aldınız mı? a. Evet (Kimden …………………..) b. Hayır 27. Tedavi süreci ile ilgili düşüncelerinizi nasıl değerlendirirsiniz? a. Olumlu b. Olumsuz c. Emin değilim 28. Cinsellikle ilgili konularda herhangi bir bilgi aldınız mı? a. Evet (Kimden …………………..) b. Hayır 58 EK-4. KADIN CİNSEL FONKSİYON ÖLÇEĞİ Cinsel aktivite: Cinsel birleşme, sevişme ve kendini tatmin dahil olmak üzere tüm cinsel faaliyetler. Cinsel ilişki: Kadın ile erkeğin cinsel birleşmesi (sertleşmiş kamışın/erkeklik organının kadının haznesine girmesi) Cinsel uyarılma: Sevişme, şehvet duygu ve düşüncelerin belirmesi ile vajinanın ıslanması ve benzeri durumlar Orgazm: Bızır, hazne, rahim, makat ve alt karın ve tüm vücudu saran kuvvetli ritmik kasılmalar olması. Tüm sorularda yalnız bir kutuyu işaretleyiniz. 1. Son 4 hafta içinde, ne sıklıkta cinsel istek duydunuz? 5=Hemen hemen her zaman 4=Çoğu zaman (15 günden fazla) 3=Bazen (15 günde) 2=Birkaç kez (15 günden az) 1=Hemen hemen hiç / hiçbir zaman 2. Son 4 hafta içinde, cinsel istek veya ilgi düzeyinizi (derecenizi) nasıl değerlendirirsiniz? 5=Çok yüksek 4=Yüksek 3=Orta 2=Düşük 1=Çok düşük veya hiç 3. Son 4 hafta içinde, cinsel aktivite* veya cinsel ilişki** sırasında ne sıklıkta uyarıldığınızı hissettiniz? 0=Hiç cinsel aktivitede bulunmadım. 5=Hemen hemen her zaman 4=Çoğu zaman (15 günden fazla) 3=Bazen (15 günde) 2=Birkaç kez (15 günden az) 1=Hemen hemen hiç / hiçbir zaman 4. Son 4 hafta içinde, cinsel aktivite* veya cinsel ilişki** sırasındaki uyarılma düzeyinizi nasıl derecelendirirsiniz? 0=Hiç cinsel aktivitede bulunmadım. 5=Çok yüksek 4=Yüksek 3=Orta 2=Düşük 1=Çok düşük veya hiç 59 5. Son 4 hafta içinde, cinsel aktivite* veya cinsel ilişki** sırasında cinsel bakımdan uyarılacağınızdan ne derecede emindiniz? 0=Hiç cinsel aktivitede bulunmadım 5=Çok emindim 4=Emindim 3=Oldukça emindim 2=Az emindim 1=Çok az / hiç emin değildim 6. Son 4 hafta içinde, cinsel aktivite* veya cinsel ilişki**sırasında uyarılma durumunuz sizin için ne sıklıkta tatminkardı? 0=Hiç cinsel aktivitede bulunmadım. 5=Hemen hemen her zaman 4=Çoğu zaman (15 günden fazla) 3=Bazen (15 günde) 2=Birkaç kez (15 günden az) 1=Hemen hemen hiç / hiçbir zaman 7. Son 4 hafta içinde, cinsel aktivite* veya cinsel ilişki** sırasında hazneniz ne sıklıkla ıslandı / kayganlaştı ? 0=Hiç cinsel aktivitede bulunmadım. 5=Hemen hemen her zaman 4=Çoğu zaman (15 günden fazla) 3=Bazen (15 günde) 2=Birkaç kez (15 günden az) 1=Hemen hemen hiç / hiçbir zaman 8. Son 4 hafta içinde, cinsel aktivite* veya cinsel ilişki** sırasında haznenizin ıslanması / kayganlaşmasındaki zorluk derecesi nasıldı? 0=Hiç cinsel aktivitede bulunmadım 1=Çok çok zor veya imkansızdı 2=Çok zordu 3=Zordu 4=Biraz zordu 5=Hiç zorluk çekmedim 9. Son 4 hafta içinde, cinsel aktivite* veya cinsel ilişkiniz** bitene kadar cinsel organınızın ıslaklığını / kayganlığını ne sıklıkta koruyabildiniz? 0=Hiç cinsel aktivitede bulunmadım. 5=Hemen hemen her zaman 4=Çoğu zaman (15 günden fazla) 3=Bazen (15 günde) 2=Birkaç kez (15 günden az) 1=Hemen hemen hiç / hiçbir zaman 60 10. Son 4 hafta içinde, cinsel aktivite* veya cinsel ilişkiniz** bitene kadar haznenizin ıslaklığını / kayganlığını koruyabilme zorluğunuzun sıklığı neydi? 0=Hiç cinsel aktivitede bulunmadım. 1=Hemen hemen her zaman 2=Çoğu zaman (15 günden fazla) 3=Bazen (15 günde) 4=Birkaç kez (15 günden az) 5=Hemen hemen hiç / hiçbir zaman 11. Son 4 hafta içinde, cinsel uyarılma*** veya cinsel ilişkide** ne sıklıkta orgazm**** oldunuz? 0=Hiç cinsel aktivitede bulunmadım. 5=Hemen hemen her zaman 4=Çoğu zaman (15 günden fazla) 3=Bazen (15 günde) 2=Birkaç kez (15 günden az) 1=Hemen hemen hiç / hiçbir zaman 12. Son 4 hafta içinde, cinsel uyarılma*** veya cinsel ilişki** sırasında orgazma**** ulaşmak sizin için ne kadar zordu? 0=Hiç cinsel aktivitede bulunmadım. 1=Çok çok zordu / imkansızdı 2=Çok zordu 3=Zordu 4=Biraz zordu 5=Hiç zorluk çekmedim 13. Son 4 hafta içinde, cinsel uyarılma*** veya cinsel ilişki** sırasında orgazma**** ulaşmanız ne kadar tatminkardı? 0=Hiç cinsel aktivitede bulunmadım 5=Çok tatminkardı 4=Genellikle tatminkardı 3=Yarısında tatminkardı, yarısında tatminkar değildi 2=Genellikle tatminkar değildi 1=Hiç tatminkar değildi 14. Son 4 hafta içinde, cinsel aktivite* veya cinsel ilişkiniz** sırasında siz ve eşiniz arasındaki duygusal yakınlık ne kadar tatminkardı? 0=Hiç cinsel aktivitede bulunmadım 5=Çok tatminkardı 4=Genellikle tatminkardı 3=Yarısında tatminkardı, yarısında tatminkar değildi 2=Genellikle tatminkar değildi 1=Hiç tatminkar değildi 61 15. Son 4 hafta içinde, eşinizle cinsel ilişkiniz** sizin için ne kadar tatminkardı? 0=Hiç cinsel aktivitede bulunmadım 5=Çok tatminkardı 4=Genellikle tatminkardı 3=Yarısında tatminkardı, yarısında tatminkar değildi 2=Genellikle tatminkar değildi 1=Hiç tatminkar değildi 16. Son 4 hafta içinde, genel olarak cinsel hayatınız sizin için ne kadar tatminkardı? 0=Hiç cinsel aktivitede bulunmadım 5=Çok tatminkardı 4=Genellikle tatminkardı 3=Yarısında tatminkardı, yarısında tatminkar değildi 2=Genellikle tatminkar değildi 1=Hiç tatminkar değildi 17. Son 4 hafta içindeki, cinsel ilişkinizde haznenize giriş sırasında ne sıklıkta ağrı veya rahatsızlık duydunuz? 0=Hiç cinsel aktivitede bulunmadım. 1=Hemen hemen her zaman 2=Çoğu zaman (15 günden fazla) 3=Bazen (15 günde) 4=Birkaç kez (15 günden az) 5=Hemen hemen hiç / hiçbir zaman 18. Son 4 hafta içindeki, cinsel ilişkinizde haznenize girişten sonra ne sıklıkta ağrı veya rahatsızlık duydunuz? 0=Hiç cinsel aktivitede bulunmadım. 1=Hemen hemen her zaman 2=Çoğu zaman (15 günden fazla) 3=Bazen (15 günde) 4=Birkaç kez (15 günden az) 5=Hemen hemen hiç / hiçbir zaman 19. Son 4 hafta içindeki, hazneye giriş sırasında veya sonrasında duyduğunuz ağrı / rahatsızlığın derecesini nasıl değerlendirirsiniz? 0=Hiç cinsel aktivitede bulunmadım. 1=Çok yüksek 2=Yüksek 3=Orta 4=Düşük 5=Çok düşük veya hiç 62 EK 5. ETİK KURUL ONAY FORMU 63 EK-6. TEZ ÇALIŞMASI İZİN YAZISI 64 EK-7. GÖNÜLLERİN BİLGİLENDİRİLMESİ VE RIZASININ ALINMASI PROTOKOLÜ ONAM FORMU Bu araştırma, Atatürk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Ebelik Ana Bilim Dalında Yüksek Lisans Tez Araştırması olarak yürütülmekte olup ‘Fertil ve İnfertil Kadınlarda Cinsel Fonksiyon Bozukluğunun Tanımlanması ve Karşılaştırılması’ amacıyla planlanmıştır. Araştırmamızda cevaplandırmanız için iki adet form bulunmaktadır. Her ifadeyi okuduktan sonra size en uygun maddeleri seçmeniz ve doldurmanız gerekmektedir. Araştırmada sizi tehlikeye sokacak herhangi bir girişim bulunmamaktadır. Bu araştırma tamamen bilimsel amaçlı olup, elde edilen veriler başka hiçbir amaçla kullanılmayacaktır. Araştırmaya sadece kendi isteğinizle katılabilirsiniz araştırmaya katılmayı reddetme hakkına sahipsiniz. Katkılarınız için teşekkür ederim. Araştırmadan önce verilen metni okudum. Metin hakkında yapılan sözlü ve yazılı açıklamaları okudum ve dinledim. Bu koşullarla söz konusu araştırmaya kendi rızamla, hiçbir baskı ve zorlama olmaksızın katılmayı kabul ediyorum. Gönüllünün Adı: İmzası: Adresi (varsa telefon no, faks no): Açıklamaları yapan araştırmacının Adı: Zeynep ALİHOCAĞİL İmza: 65 EK-8. TEZ SAVUNMASI SINAV TUTANAĞI 66