Sakarya Üniversitesi İKTİSADİ DÜŞÜNCE TARİHİ ON BİRİNCİ HAFTA RASYONEL BEKLEYİŞLER TEORİSİ Doç. Dr. Ömer Karaoğlu 2013 2 Sakarya Üniversitesi On Birinci Hafta Rasyonel Bekleyişler Teorisi Hedefler Bu bölümü çalıştıktan sonra. Rasyonel Bekleyişler Teorisi’nin (RBT) içeriğini öğrenecek RBT hakkında bilgi sahibi olacaksınız. Temel Kavramlar uyumlu (adaptif) beklentiler rasyonel beklentiler tahmin hatası Phillips eğrisi analizi Lucas arz fonksiyonu Sakarya Üniversitesi İçindekiler Hedefler ................................................................................................................. 2 Temel Kavramlar................................................................................................... 2 İçindekiler .............................................................................................................. 3 GİRİŞ: RASYONEL BEKLEYİŞLERİN GELİŞİMİ ........................................ 4 1. RASYONEL BEKLEYİŞLER TEORİSİ .............................................................. 5 2. RASYONEL BEKLEYİŞLERE GÖRE PHİLLİPS EĞRİSİ ANALİZİ.............. 12 3. LUCAS VE AD-AS ANALİZİ ........................................................................... 12 4. RASYONEL BEKLEYİŞLERİN ÖNERİLERİ .................................................. 13 Ne Öğrendik? Özetleyecek Olursak… ................................................................ 14 Değerlendirme Soruları ........................................................................................ 15 Yararlanılan Kaynaklar ....................................................................................... 16 Sakarya Üniversitesi GİRİŞ: RASYONEL BEKLEYİŞLERİN GELİŞİMİ 1929 Büyük Buhran dönemine kadar Klasik iktisatçıların görüşleri egemendi. 1930’lardan sonra makro iktisatta Keynesyen yaklaşım ve politikalar önem kazanmaya başlamıştır. Keynesgil politikalar 1930 -1970 yılları arasında yaygınlık kazanmıştı. Klasik ve Keynesgil düşünceler arasında ciddi farklılıklar bulunmasına rağmen, her iki yaklaşım da politika etkilerinin değerlendirilmesinde rasyonel beklentileri dikkate almamaktaydı. Rasyonel Beklentiler Teorisi de Keynezyen makro teoriye bir karşı teori olarak ortaya çıkmış bir iktisadi düşünce akımıdır John Mutt’ un geliştirdiği rasyonel beklentiler ile ilgili düşünceleri, 1970’ li yıllarda Lucas, Sargent, Wallace ve Barro gibi iktisatçılar makroekonomiye taşıdılar ve bu iktisatçıların öncülüğünde Yeni Klasik okul anlayışı ortaya çıktı. 1980’ li yılların başında ise yine rasyonel beklentileri benimseyen Yeni Keynesyen yaklaşım ortaya çıktı. Rasyonel Bekleyişler Teorisi, 1960’lı yılların sonlarında klasik iktisat teorisinin temel ilkelerini kabul eden bir yaklaşım içermektedir. Rasyonel Bekleyişler Teorisi Moneterizmin bir alt alanı olarak değerlendirilir. Ancak Moneterist iktisatçıların tamamı Rasyonel Bekleyişler Teorisi’nin tümünü kabul etmezler. Rasyonel Bekleyişler Teorisi, Klasik iktisatçıların yaklaşımında olduğu gibi insanların en iyi şekilde bilgilendirildiklerine ve bunu çok iyi kullandıklarını varsaymaktadır. Yine piyasada fiyatların ve ücretlerin esnek olduğunu kabul ederler. İşsizliğin daima gönüllü (voluntarily) olduğunu, gayrı iradi bir işsizlik olmayacağını iddia ederler. İnsanlar gerçek ücretleri beğenmedikleri için işsiz durumdadırlar. Rasyonel Beklentilerin kurucusu Jon F. Muth’tur. Muth 1959 yılında Econometric Society’in Washinton D.C.’de yapılan kış toplantısına sunduğu bildiride teorisini ilk defa açıklamıştır. Rasyonel beklentiler konusu ilk defa Muth tarafından incelenmiş olmakla birlikte, Lucas, Sargent, ve Wallace tarafından geliştirilmiştir. Rasyonel Beklentiler 5 1. RASYONEL BEKLEYİŞLER TEORİSİ John Muth, ekonomik yaklaşımda meydana gelen dalgalanmaların büyük bir kısmının ekonomik değişkenlerle ilgili tahminlerde yapılan hatalardan kaynaklandığını ileri sürer. Ona göre ne tür bir enformasyonun kullanıldığı ve bunların gelecek koşulların tahmini için nasıl bir araya getirildiğini anlamak çok önemlidir. Çünkü dinamik sürecin karakteri, gelecek ile ilgili beklentilerin, olayların gerçek seyri tarafından nasıl etkilendiğine karşı çok duyarlıdır. Ayrıca mevcut enformasyonun miktarı veya sistemin yapısı değiştiğinde beklentilerin nasıl değişeceğini kestirebilmek de çoğu defa gereklidir. Rasyonel beklentiler en doğru tahmini yapmamıza imkan verir. Çünkü rasyonel beklentiler, doğrudan doğruya ilgili değişkeni belirleyen sürecin, yani işlemin bilinmesine bağlıdır. Rasyonel beklentilerin hatası; değişkeni belirleyen süreçte yer alan tesadüfi değişken ile sınırlıdır. Bu nedenle tahmin hatası süreçte yer alan ve tahmini mümkün olmayan tesadüfi değişkene eşit olur. Böyle bir durum ise istatistiksel olarak tahminin en üst doğruluk sınırına ulaştığını gösterir. Muth’a göre ekonomide bekleyişler rasyoneldir. Bekleyişlerin rasyonel olması, bir ekonomik değişkenin rasyonel bekleyişleri oluşturulurken piyasada beklenen değer ile gerçekleşen değer arasındaki farkın, beklenen değeri sıfır olan tesadüfi bir değişken olması anlamını etkileyebilmektedirler ve taşımaktadır bu alanda ki elde ekonomik birimler, değişkeni tüm bilgilerden edebildikleri yararlanabilmektedir. Beklentilerin ekonomiyi farklı şekillerde etkilediği bilinmektedir: Enflasyon beklentisinin para talebini düşürdüğü bilinmektedir. Faizlerin vade yapısı da beklentilerle şekillenir. Örneğin; uzun dönem faizler, kısa dönem faizlerin gelecekte beklenen değerlerinin ortalamasıdır. Bankaların aktif-pasif yönetimi de beklentilerden etkilenir. Örneğin; kriz beklentisiyle beraber ani para çıkışı beklentisi içinde olan bankaların rezervlerini arttırması gerekir. 6 Sakarya Üniversitesi Beklentiler ayrıca toplam talebin, otonom tüketim ve otonom yatırım kısımlarını da etkiler. İster üretici ister tüketici, tasarruf, emek sahibi olsun davranışlarında daima geleceğe yönelik beklentiler ekonomide belirleyici olur. Ancak geçmiş dönemde beklentilerde belirleyici unsur “geçmiş dönemle uyumlu (adaptif) beklentiler” iken bu teori beklentilerin “rasyonel” olduğunu ileri sürer. Ekonomi teorisinde beklentilerle ilgili üç ayrı yaklaşım olduğu ileri sürülmektedir: 1-Statik Beklentiler 2-Adaptif Beklentiler (Uyarlayıcı beklentiler) 3-Rasyonel Beklentiler Statik beklentiler, iktisadi birimlerin kararlarında beklentileri hiç dikkate almamasıdır. Örneğin, enflasyonun değişebileceğini varsaymamak ve buna göre karar almaktır. Adaptif (uyarlayıcı) beklentiler ise geleceğe yönelik beklentilerin geçmişteki değişmelerin bir ortalaması olarak ele alınmasıdır. Örneğin, son beş yılın enflasyon oranlarının ortalamasını alarak gelecek sene için enflasyon tahmininde bulunmak (Uyarlanmış beklentilerin önemi, enflasyon ve işsizlik arasındaki ilişkileri incelemek için kullanılan Philips eğrisi bağlamında Friedman ve Phelps gibi iktisatçılar tarafından ele alınmıştır). Uyumlu beklentilerde gelecek yıllarla ilgili tahminler (beklentiler) geçmiş yılların bilgileri kullanılarak yaklaşık bir sonuç dikkatte alınır. Mesela bir önceki yılın enflasyonu % 20 ise beklenti % 20’den az ancak % 10’dan fazla olacaktır. Beklentiler ancak tahminlerin tutmaması halinde değiştirilir. Rasyonel Beklentiler Teorisine göre; geçmişe dayalı beklentiler ancak değişkenlerin geçmiş ve gelecek değerleri arasındaki ilişki sabitse anlamlıdır. Eğer bireyler geleceğe ait tahminler yaparken sadece geçmiş verileri dikkate alıyorlarsa bu tür beklentiler gerçekçi olamaz. Geçmiş ve gelecek veriler arasındaki ilişkinin çok az değişeceğini öne sürmek ve fertlerin de böyle bir beklenti içinde olacağını farz etmek herhangi bir Rasyonel Beklentiler 7 politika değişikliği halinde komik sonuçlara yol açar. Rasyonel Beklentiler Teorisi, bu tahmin metodunu irrasyonel bulur ve Keynesyen makro Teorinin düzeltilmesi mümkün olmayan yanlışı olarak niteler. İktisat teorisinde rasyonel kabul edilen insan, gelecekle ilgili bir beklenti belirlerken o değişken ile ilgili bütün verileri kullanır. Şu halde beklentilerin nasıl oluştuğu incelenirken bireyin o değişkenin davranışını belirleyen verileri dikkate aldığını kabul etmek gerekir. Rasyonel Beklentiler Teorisi tahmin ve beklentilerin her zaman doğru sonuç vereceği iddiasında değildir. Ekonomik değişkenleri belirleyen süreçlerin büyük çoğunluğu “tesadüfi” süreçlerdir. Yani süreçler önceden tahmini mümkün olmayan bazı özellikler taşır. İktisadın kendine konu olarak insan davranışlarını alması, değişkenleri belirleyen süreçlerin de tesadüfü unsurlar içermesi anlamına gelir. John Muth, rasyonel beklentiler kavramını geliştirmiştir. Rasyonel beklentiler teorisine göre, bir değişkenin gelecekteki beklenen değeri, o değişkenle ilgili mevcut olan tüm bilgiler kullanılarak, o değişken hakkında yapılan en iyi tahmine eşittir. Rasyonel beklentiler teorisinin önemi, bireylerin sadece geçmişle ilgili verileri değil gelecekle ilgili verileri de dikkate alması gerektiğini belirtmesidir. Bu da şu şekilde formüle edilebilir: Xe = XF burada X geleceğe yönelik beklenti oluşturmak istediğimiz herhangi bir değişken olabilir; enflasyon, faiz oranı vb. Xe, X’in beklenen değeri, XF ise X ile ilgili mevcut olan tüm verilen kullanılarak yapılan en iyi tahmindir ‘Rasyonellik’ kavramı tüm mevcut bilgileri kullanarak tahmin yapmayı ifade eder. Bir değişkenin gelecekte gerçekleşen değeriyle, tahmin edilen, beklenen değerinin aynı olması anlamına gelmez. değerin tahmini arasında fark olabilir. Değişkenin gelecekteki değeriyle, o 8 Sakarya Üniversitesi Ama ortalamada bu tahmin hatasının sıfır olması beklenir. Bunun sebebi; insanların rasyonel olması, bilgilerini(tahminlerini) revize etmesi ve aynı hataları tekrarlamamalarıdır. X - Xe = tahmin hatası Burada; a-Bireyler sözü edilen değişkenle ilgili her tür bilgiye sahip olabilir fakat en iyi tahmini yapamayabilir. b- Bireyler sözü edilen değişkenle ilgili bazı bilgilerden haberdar olmayabilir. Bu iki durumda yapılan tahminler hatalı olabilir fakat bu yapılan tahminlerin rasyonel olmaması anlamına gelmez. Rasyonel Bekleyişler Teorisi ‘ne göre bireyler, devlet politikaları karşısında pasif değil aktif bir tutum içerisindedirler. Bireyler devlet politikaları karşısında kendi çıkarları çerçevesinde titizlikle dururlar. Rasyonel Bekleyişler Teorisi, devletin uyguladığı aktif iktisat politikalarının terk edilmesini teklif eder. Bu politikalarla konjonktür dalgalanmalarını yumuşatmak mümkün değildir. Aktif politikalar rasyonel insana hangi ekonomik sonucun iyi olduğunu belirleme hakkını vermez. Aktif iktisat politikaları uygulayarak, işsizlik oranını veya atıl kapasiteyi azaltmaya çalışmak sadece ekonomideki enflasyonun ve konjonktür krizlerinin boyutlarını artırır. Rasyonel Beklentileri savunanlar, Keynesyen iktisadı 1960’lı yıllarda ortaya çıkan yüksek enflasyon ve işsizlik nedeniyle eleştirirler. Onlara göre bu olaylar sıkı para politikası ve bütçe denkliği gibi klasik ilkelerin bir sonucu olarak doğmamış, aksine Keynesyenlerin enflasyon riski taşımasına rağmen reel büyümeyi ve artan istihdamı vaad eden geniş bütçe açıklarını ve yüksek oranlı parasal genişleme politikalarının sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Rasyonel Beklentiler Teorisinin öncelikli ilkesi çoğu ekonomik değişkenin bir kısım “işlemler” ve “süreçler” tarafından belirlendiğini ileri süren görüştür. Buna göre bir değişkeni belirleyen süreç veya işlem o değişkenin ulaşabileceği değerleri sınırlar. Yine Rasyonel Beklentiler 9 o süreç veya işlem belirlendiği zaman değişkenin değeri ile ilgili rasyonel bir beklenti elde etmek mümkündür. İktisat teorisinde insan rasyonel bir varlık olarak kabul edilir. Rasyonel bir insan da gelecekle ilgili bir beklenti belirlerken o değişken ile ilgili bütün verileri kullanır. Dolayısıyla beklentilerin nasıl oluştuğu incelenirken bireyin o değişkenin davranışını belirleyen bitin verileri dikkate aldığını kabul etmek gerekir. Rasyonel beklentilere dayalı makro teorilerin ve modellerin gerçek dünya koşullarını ve iktisat politikası sonuçlarını yansıtacağını öne sürmüşlerdir. Rasyonel Bekleyişçiler, beklentilerin uyumcu değil, rasyonel olduğunu kabul etkilerinden, iktisat politikası uygulamaları karşısında “aktif” bir tavır takınıp, iktisat politikasını tamamen etkisiz hele getirdiklerini ileri sürerler. Buna karşın, toplumun beklemediği anlarda ve beklemediği tarzda uygulanacak bir politikanın çok kısa bir süre, etkili olabileceğini, fertlerin bu politika ile ilgili enformasyonu temin edip beklentilerini değiştirdiğinde politikanın yine etkisiz kalacağını ileri sürerler. Rasyonel Beklentiler Teorisi Klasik Teori ilkelerinin bütün ekonomik problemlere ve özellikle makro-ekonomi politikasına uygulanmasıyla Yeni Klasik Teori oluşturulmuştur. Rasyonel Beklentiler Teorisine göre Klasik teorinin iki temel önerisi vardır: 1-Bireyler tüketici fayda maksimizasyonu üretici ise kar maksimizasyonuna ulaşmak amacında olup optimalize ederler.Bu amaçlara ulaşmak isterken gelirlerinin ve mevcut teknolojinin sınırlarıyla karşı karşıyadırlar. 2-Piyasalar arz-talebi dengeler: Ancak bunun gerçekleşebilmesi için piyasada yasal sınırlamaların olmaması, bilgi farklılığının bulunmaması veya devletin müdahale etmemesi gerekir. Rasyonel Beklentiler Teorisi, para politikasının kısa ve uzun dönemde ekonomide sadece fiyatlar genel seviyesini etkileyeceğini öne sürer ve maliye politikasının ise uzun dönemde istihdam ve üretim üzerinde olumsuz etkiler yapacağını iddia eder. 10 Sakarya Üniversitesi Rasyonel Beklentiler Teorisi (Klasik iktisatçılar ve moneteristler gibi) devlet harcamalarındaki artışın özel tüketim ve yatırım harcamalarında veya ithalatta meydana gelecek bir azalma ile karşılanacağını kabul eder. Bu nedenle devlet harcamalarındaki bir artış, toplam talebi etkilemez. Dolayısıyla milli gelir ve istihdam düzeyinde bir gelişme olmayacaktır. Buna karşın Rasyonel Beklentiler Teorisi maliye politikasının toplam arz üzerinde olumsuz etkilerde bulunduğu görüşündedir. Bunun sebebi ise daha çok devlet harcamalarının vergi artışıyla finanse edilmesidir. Devlet harcamalarının artırılmasına, vergi indirimlerine veya para arzının azaltılması veya artırılmasına karşıdırlar. Rasyonel beklenti iktisatçıları öncülüğünde Yeni Klasik okul ortaya çıktı. 1980’li yılların başında ise rasyonel beklentileri benimseyen Yeni Keynesyen iktisat doğdu. Yeni Klasik makroekonomik modelin önermeleri: Ücret ve fiyatlar önemli ölçüde esnektir. Piyasalar sürekli olarak temizlenir (açıktır). Beklentiler rasyoneldir. Beklentilerin oluşturulmasında mevcut olan tüm bilgiler kullanılır. Lucas ve Sargent’ a göre, işçi ve işverenler doğru ekonomi modelini bilirler ve gelecek enflasyona dair beklentilerini buna göre şekillendirirler. Para ve maliye politikalarının ekonomiye etkilerini incelerken, beklenen ve beklenmeyen politika ayrımı yaparlar. Yeni Klasik teoriye göre, beklenen politikalar sadece fiyat genel düzeyini değiştirir, reel geliri etkilemez. Sadece beklenmeyen, sürpriz politikalar toplam geliri etkileyebilir. Aktivist politikalara şüpheyle yaklaşırlar. Bu tür politikaların ekonomide istikrarsızlık yaratacağını ileri sürerler. Dengeden sapmalar beklenmeyen durumlar nedeniyle olabilir. Rasyonel Beklentiler 11 Yeni Keynesyen Yaklaşımda; Ekonomi tam istihdamın uzağındadır. Piyasalar açık değildir ve ücret ve fiyatlar yapışkandır. Genel olarak Keynesyenler fiyat ve ücret yapışkanlığı varsayımını kabul ederler. Ancak, Keynesgil modeldeki ücret ve fiyat yapışkanlığı eleştirilmistir. Yeni Keynesyen model, kısa dönemdeki fiyat ve ücret yapışkanlıklarını ayrıntılı olarak açıklar. Fiyat ve ücret yapışkanlıklarının nedenleri olmak üzere; işgücü sözleşmeleri, etkin ücret hipotezi, katalog maliyetleri, ücret belirlemesinin zamana yayılması, koordinasyon başarısızlıkları vb. İşgücü ücretleri belli dönemler için sözleşmelerle belirlendiğinden esnek değildir. Ayrıca, bazı ücretler sendikaların işverenlerle pazarlığı sonucu belirlenir ve sendikalar ücretlerin düşürülmesine karşı çıkarlar. Kısa dönemde milli gelirin temel belirleyicisi toplam taleptir. Toplam talebin artması toplam geliri artırır. Fiyat genel düzeyinin nasıl olacağı ise kısa dönem toplam arz eğrisinin eğimine bağlıdır. Fiyatların esnek olmadığı bir ekonomide para da yanlıdır. Çok sayıda iktisadi birimin olduğu bir ekonomide, Walrasgil genel denge modellerinin içerdiği ekonomik faaliyetlerin koordinasyonu mümkün değildir. Yeni Keynesgil iktisatçılara göre toplum herkesin istediği bir sonuca ulaşamıyorsa koordinasyon eksikliği var demektir. Herhangi bir şok sonucu denge düzeyinden uzakla¸san ekonominin tekrar eski konumuna dönmesi zordur (Hysteresis Olgusu). Ve onlara göre de beklentiler rasyoneldir. Beklentilerin oluşturulmasında mevcut olan tüm bilgiler kullanılır. Yeni Klasik İktisatçılara göre rasyonel beklentinin varlığı nedeniyle devletin belirlediği politikalar reel üretimi etkilememekte ancak nominal değerleri değiştirmektedir. Politika etkinsizliğine inanırlar. Yeni Keynesyen İktisat ise, rasyonel beklenti kabulüne rağmen Yeni Klasik İktisattan farklı olarak nominal ve reel rijitlikler nedeniyle parasal değişkenlerin reel değişkenleri etkileyeceğini kabul etmektedir. Onlar rasyonel beklentiyi veri alarak piyasa başarısızlığını açıklamaya çalışmışlardır. 12 Sakarya Üniversitesi 2. RASYONEL BEKLEYİŞLERE GÖRE PHİLLİPS EĞRİSİ ANALİZİ Monetaristler, işsizlik oranının düşürülmesi için uygulanacak genişlemeci maliye politikalarla, geçici bir süre için daha yüksek bir fiyat düzeyine katlanarak işsizliği düşürebileceğini, ancak fiyat artışlarından dolayı işçilerin düşen reel ücretlerini farketmesiyle (gecikmeli de olsa) nominal ücretlerinin artırılması talebiyle işsizliği tekrar eski düzeye çıkaracağını belirtiyorlardı. Rasyonel bekleyiş taraftarları, Phillips eğrisi analizinde bu tür bir kısa ve uzun dönem analizi ayrımı yapmadılar ve Phillips eğrisinin daima dik olacağını, rasyonel davranışlarıyla işçilerin piyasada örneğin genişlemeci politikalara (para arzını artırma) paralel olarak ücretlerinini artırılmasını talep edeceklerini ve dolayısıyla yeni denge noktasında işsizlik azalmazken fiyatların artacağını belirtirler. Genişlemeci politikaların sonucu sadece enflasyon olacaktır. Böylece Rasyonel Beklentilere göre genişlemeci para ve maliye politikaları doğrudan fiyatlar genel düzeyini yükseltmekten başka bir işe yaramayacaktır. 3. LUCAS VE AS-AD ANALİZİ Robert Lucas Rasyonel Beklentilerii Phillips eğrisine uyarlayarak yeniden yorumlamıştır. Enflasyon-işsizlik meselesi yerine fiyatlar genel düzeyi ile reel ulusal üretim ilişkisini öne çıkaran AD-AS analizini açıkladı. Rasyonel Beklentiler 13 Ona göre ekonomi kendini düzenleyen bir işleyiş içindedir ve müdaheleler bu işleyişi bozacaktır (klasik yaklaşım). Toplam ulusal arz eğrisi Lucas’a göre dik bir konumdadır ve talep yönlü politikalar bu konuma karşılık gelen Milli gelir (Y) düzeyini artırmayacaktır. Keynesyen politikalar, harcama veya vergiler yoluyla yapılırsa, dışlama etkisi nedeniyle (artan gelirlerin para talebini ve dolayısıyla yükselen faiz oranlarını artırarak yatırımları azaltması) olumlu genişlemenin geriye dönüşü ile sonuçlanacaktır. Para politikaları ile müdahele yapılması halinde ise fiyat artışları ve girdi fiyatlarının artarak maliyetleri artırması arzı daraltacağı ve nihayet uzun dönemde arz eğrisinin dik bir konum alacağı belirtilir. Lucas’a ve yeni klasik makro analize göre genişlemeci politikalar rasyonel bireylerin davranışıyla etkisiz kılınmış olacaktır. 4. RASYONEL BEKLEYİŞLERİN ÖNERİLERİ Rasyonel Beklentiler Teorisi genel anlamda; para politikasının kısa ve uzun dönemde ekonomide sadece fiyatlar genel seviyesini etkileyeceğini öne sürerken, maliye politikasının uzun dönemde istihdam ve üretim üzerinde olumsuz etkiler yapacağını iddia etmektedir. Devlet harcamalarındaki bir artış ise, toplam talebi etkilemeyecek, milli gelir ve istihdam düzeyinde bir gelişme olmayacaktır. Yüksek faiz oranları ile talebi kısma amaçlı politika uygulamasının, fertlerin rasyonel beklentiler içinde bulunmaları nedeniyle istenilen sonuçları vermediği savunulmaktadır. Rasyonel beklentiler teorisinin açıklamalarına göre, fertlerin fiyat yükselmesi beklentisi içine girmeyecekleri düşük faiz oranları uygulama imkanları aramak, enflasyonla mücadelede önemli mesafeler alınmasını sağlayabilecektir. 14 Sakarya Üniversitesi Ne Öğrendik? Özetleyecek Olursak… Bu derste öğrendiklerimiz aşağıdaki şekilde özetlenebilir; 1. Rasyonel Beklentiler Teorisi de Keynezyen makro teoriye bir karşı teori olarak ortaya çıkmış bir iktisadi düşünce akımıdır. 2. Rasyonel Bekleyişler Teorisi, 1960’lı yılların sonlarında klasik iktisat teorisinin temel ilkelerini kabul eden bir yaklaşım içermektedir. John Mutt’ un geliştirdiği rasyonel beklentiler ile ilgili düşünceleri, 1970’ li yıllarda Lucas, Sargent, Wallace ve Barro gibi iktisatçılar makroekonomiye taşıdılar ve bu iktisatçıların öncülüğünde Yeni Klasik okul anlayışı ortaya çıktı. 1980’ li yılların başında ise yine rasyonel beklentileri benimseyen Yeni Keynesyen yaklaşım ortaya çıktı. 3. Rasyonel Bekleyişler Teorisi, Klasik iktisatçıların yaklaşımında olduğu gibi insanların en iyi şekilde bilgilendirildiklerine ve bunu çok iyi kullandıklarını varsayar. Rasyonel Bekleyişler Teorisi, devletin uyguladığı aktif iktisat politikalarının terk edilmesini teklif eder. Bu politikalarla konjonktür dalgalanmalarını yumuşatmak mümkün değildir. 4. Para politikasının kısa ve uzun dönemde ekonomide sadece fiyatlar genel seviyesini etkileyeceğini, maliye politikasının uzun dönemde istihdam ve üretim üzerinde olumsuz etkiler yapacağını iddia etmektedirler. Devlet harcamalarındaki bir artış, toplam talebi etkilemez. Dolayısıyla milli gelir ve istihdam düzeyinde bir gelişme olmayacaktır. Rasyonel Beklentiler 15 Değerlendirme Soruları 1. Ekonomide beklentiler nasıl bir etkiye sahiptir? Rasyonel bekleyişler neyi ifade eder? 2. Lucas arz fonksiyonu ve Rasyonel beklentiler yaklaşımını açıklayınız. 3. Rasyonel beklentilerin ekonomiye para ve maliye politikası müdahelelerinin etkisi hakkındaki görüşünü açıklayınız. 16 Sakarya Üniversitesi Yararlanılan Kaynaklar Vural Fuat Savaş-İktisadın Tarihi, Liberal Düşünce Topluluğu, İstanbul 1997 Abdullah M. Küçükkalay, İktisadi Düşünce Tarihi, Beta yayınları, İstanbul 2011 Melike Bildirici, “Rasyonel Beklenti”, Ekonomik Yaklaşım, C:10, Sayı: 32, Bahar 1999