ÖZEL SANKO FEN VE TEKNOLOJİ LİSESİ Güncel Çevre Sorunları ve İnsan Biyoloji Yıllık Ödevi Tekin Orkun Hengirmen 2015 İÇİNDEKİLER Çevre Kirliliği.......................................................................................................................................... 3 1. Hava Kirliliği .................................................................................................................................... 3 2. Su Kirliliği: ........................................................................................................................................ 4 3. Toprak Kirliliği: ................................................................................................................................. 5 4. Işık Kirliliği: ....................................................................................................................................... 5 5. Radyasyon Kirliliği: ........................................................................................................................... 5 6. Gürültü Kirliliği: ................................................................................................................................ 6 7. Besin Kirliliği: ................................................................................................................................... 6 Erozyon .................................................................................................................................................. 6 Orman Yangınları ................................................................................................................................. 6 Yaban Hayatının Tahribi ...................................................................................................................... 7 Ekolojik Ayak İzi .................................................................................................................................... 7 Karbon Ayak İzi ..................................................................................................................................... 7 Doğal Kaynaklar Ve Biyolojik Çeşitliliğin Korunması ...................................................................... 7 Doğal Kaynakların Sürdürülebilirliği ................................................................................................... 8 Biyolojik Çeşitliliğin Önemi .................................................................................................................. 8 Türkiye’deki Biyolojik Çeşitliliğin Sebebi ........................................................................................... 8 Biyolojik Çeşitliliğin Korunması ........................................................................................................... 9 Sayfa | 2 ÇEVRE KİRLİLİĞİ Günümüz dünyasında çevre sorunlarının en önemlileri; çevre kirliliği, erozyon, orman yangınları ve yaban hayatın tahribi şeklinde sıralanabilir. Çevre kirliliği yedi grupta toplanır. 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. Hava kirliliği Su kirliliği Toprak kirliliği Radyasyon kirliliği Besin kirliliği Işık kirliliği Ses kirliliği 1. Hava Kirliliği Katı, sıvı ve gaz halindeki kirletici maddelerin canlı hayatını ve doğal dengeyi tehdit edecek düzeyde atmosferde bulunması, hava kirliliğine neden olmaktadır. Hava kirliliği, kaynaklarına göre üç grupta incelenebilir: 1. Isınmadan kaynaklanan hava kirliliği 2. Motorlu taşıtlardan kaynaklanan hava kirliliği 3. Sanayiden kaynaklanan hava kirliliği Ozon tabakasının incelmesi, asit yağmurları, sera etkisi ve küresel ısınma gibi sorunların temel kaynağı hava kirliliğidir. 1 – Sera Etkisi ve Küresel Isınma Dünyamız, güneşten gelen ışınlardan daha çok, dünyadan yansıyan güneş ışınları ile ısınır. Atmosferde bulunan karbondioksit, su buharı, metan ve diğer bazı gazlar yeryüzünden yansıyan ışınları tutarak dünyanın sıcaklığını korur. Bu doğal duruma “sera etkisi” denir. Atmosferde sera etkisini ortaya çıkaran CO₂ gibi gazların miktarının artması, dünyanın ortalama sıcaklığının artmasına neden olur. Bu olaya “küresel ısınma” denir. Küresel ısınmanın beklenen etkileri aşağıdaki gibi özetlenebilir. o Kutuplardaki buzulların erimesi o Deniz seviyesinin yükselmesi o Bazı bölgelerin sular altında kalması o Tarımsal üretimin azalması Sayfa | 3 o o İklim değişiklikleri Birçok bitki ve hayvan türünün neslinin tükenmesi 2 – Ozon Tabakasının İncelmesi Ozon (O3) tabakası, atmosferin üzerindeki stratosferde bulunur. Bu tabaka güneşten gelen ve canlıları olumsuz yönde etkileyen ultraviyole ışınları emerek, yeryüzüne ulaşmasını engeller. Ozon tabakasının incelmesindeki en büyük etken kloroflorokarbon (CFC) adı verilen kimyasal maddelerdir. Kloroflorokarbon içeren maddelerin en önemlileri, spreyler, plastik köpükler, klor türevleri, aerosoller ve yangın söndürücülerdir. 3 – Asit Yağmurları Atmosferdeki kirletici gazlardan azot ve kükürt içerenleri su buharı ile tepkimeye girerek nitrik asit ve sülfürik asit moleküllerini oluşturur. Bu asitlerin yağmur suyu ile karışması sonucu oluşan asit yağmurlarının pH’ı düşüktür. Hava kirliliğinin önlenmesi için ısıtmada fosil yakıtlarının yerine doğalgaz kullanımı artırılmalı, orman tahribatı önlenmelidir. Sera etkisi: Yeryüzüne, seralardaki bitkilere ve diğer varlıklara ulaşan güneş ışınları, ısı veya kızılötesi ışınlar (infrared radyasyon (IR)) üretir. Bunların bir kısmı gökyüzüne geri döner. Tıpkı seraların cam panellerinin yaptığı gibi, yeryüzünü çevreleyen sera gazları güneş ışığının içeriye geçişine izin verirken infrared radyasyonu dışarıya (uzaya) bırakmaz. Bunun bir sonucu olarak atmosfer ısınır. 2. Su Kirliliği: Su kaynaklarının kimyasal, fiziksel, ekolojik ve bakteriyolojik özeliklerinin olumsuz yönde değişmesi su kirliliğine neden olur. Su kirliliğine neden olan olaylardan bazıları şunlardır: Havaya karışan kirleticilerin değişik yollarla sulara taşınması Sanayi ve kanalizasyon atıklarının arıtılmadan su sistemlerine geri verilmesi Bilinçsiz olarak kullanılan tarım ilaçları ve yapay gübrelerin topraktan yıkanarak su sistemlerine karışması Su sistemlerine karışan azot ve fosfor bileşiklerinin göllerde bulunan bazı bitki ve alglerin kontrolsüz bir biçimde çoğalmasına neden olan su kirliliği çeşidi “ötrofikasyon” olarak adlandırılır. Su kirliliğini önlemek için, doğal su kaynakları korunmalı ve sanayi atıkları arıtılmalıdır. Sayfa | 4 3. Toprak Kirliliği: Tarım ilaçları, kimyasal gübreler, egzoz gazları, radyoaktif atıklar, asit yağmurları ve endüstriyel atıklar toprak kirliliğine neden olan etkenlerden bazılarıdır. Topraktan bitkiler tarafından alınan zehirli maddeler besin zinciriyle diğer canlılara geçer ve tüm canlılar zarar görür. Toprak kirliliğinin önlenmesi için; tarım ilaçlarının ve kimyasal gübrelerin kullanımı denetlenmeli, tarım alanlarına sanayi tesisleri kurulmamalıdır. 4. Işık Kirliliği: Gereksiz ölçülerde ve yanlış zamanlı aydınlatma bazı çevre sorunlarına ve büyük ekonomik kayıplara neden olur. Işık kirliliğini önlemek için gereksiz aydınlatmalardan kaçınılmalıdır. 5. Radyasyon Kirliliği: Elektromanyetik dalgalar ve parçacıklar biçiminde enerji yayılımı ya da aktarımına “radyasyon” denir. Radyasyon kaynakları doğal ve yapay olmak üzere ikiye ayrılır. 1. Doğal Radyasyon Kaynakları Güneşten gelen zararlı ışınlar, yerkabuğundaki uranyum ve toryum gibi elementler radyasyona neden olmaktadır. 2. Yapay Radyasyon Kaynakları Nükleer denemeler, nükleer silah yapımı ve kullanımı, nükleer santrallerin yaygınlaşması ve tıp alanında kullanılan röntgen ve tomografi cihazları radyoaktif kirliliğe neden olur. Sayfa | 5 6. Gürültü Kirliliği: Trafik, fabrikalar, demiryolları ve hava alanları ses kirliliğine neden olan kaynaklardan bazılarıdır. Ses kirliliğini önlemek için, sanayi tesisleri şehir dışında kurulmalı ve konut yapımında ses izolasyonu sağlanmalıdır. 7. Besin Kirliliği: Beslenmek için tükettiğimiz yiyeceklerin fiziksel, kimyasal ve biyolojik etmenlerin etkisiyle sağlığımız için zararlı duruma gelmesine “besin kirliliği” denir. Besin kirliliğini önlemek için, sebze ve meyveler tüketilmeden önce yıkanmalı ve besinler uzun süre bekletilmemelidir. EROZYON Yer kabuğunun üst katmanlarının başta akarsular ve sel gibi çeşitli dış etmenlerle bir yerden başka bir yere taşınması veya eritilmesine “erozyon” denir. Erozyonun en önemli nedeni insanların doğal bitki örtüsüne zarar vermesidir. En önemli sonucu ise verimli tarım arazilerinin azalmasıdır. Erozyon ile taşınan toprağın baraj göllerine dolması, barajların su tutma kapasitesini azaltarak baraj verimini düşürür. Erozyonun önlenmesi için, mevcut bitki örtüsü korunmalı, ormanlık alanlar arttırılmalıdır. ORMAN YANGINLARI Orman yangınlarının en önemli nedeni insandır. Oluşan yangınların büyük bir kısmı insan kaynaklı olmakla beraber yıldırım düşmesi, yüksek sıcaklık ve yanardağ patlaması gibi doğa olayları da yangınlara neden olabilmektedir. Orman yangınları ağaçların yok olmasına, ekolojik dengenin bozulmasına, topraktaki organik maddelerin yitirilmesine ve birçok canlı türün doğal yaşama alanlarının yok olmasına neden olur. Sayfa | 6 Orman yangınlarının önlenmesi için, ormanlık alanlarda ateş yakılmamalı, yaz aylarında ormanlara giriş ve çıkışlar denetlenmelidir. YABAN HAYATININ TAHRİBİ İnsanlar pek çok müdahaleleriyle bilinçli veya bilinçsiz doğal yaşama alanlarının bozulmasına ya da yok olmasına neden olmaktadır. Yaşam alanını kaybeden bazı canlı türlerinin nesli tükenmekte, bazılarının ise sayısı kontrolsüz olarak artmaktadır. Bu durum ekolojik dengenin bozulmasına neden olmaktadır. EKOLOJİK AYAK İZİ Ekolojik ayak izi, belirli bir nüfusun doğaya yükünü hesaplamak için oluşturulan bir yöntemdir. Dünyada üretim yapılabilen alanların, dünyada yaşayan nüfusa oranlandığında çıkan değer, bir kişinin beslenmesini, barınmasını, ısınmasını sağlayan ve oluşan atıkları etkisiz hale getiren kara ve deniz alanlarıdır. Kullandığımız ürünler dünyanın farklı yerlerinden geldiğinden, ekolojik ayak izimiz de dünyanın farklı yerlerindeki alanların toplamıdır. Ekolojik ayak izi bireyler için hesaplanabileceği gibi toplumlar hatta ürünler için bile hesaplanabilir. KARBON AYAK İZİ Evinizi fosil yakıtlarla ısıttığınızda ve satın alıp kullandığınız çeşitli tüketim malzemelerinin üretim aşamalarında atmosfere CO₂ bırakılır. Bu ve benzeri etkinlikler sonucunda atmosfere salınan CO₂’in tamamı karbon ayak izini oluşturur. DOĞAL KAYNAKLAR VE BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİN KORUNMASI Doğada kendiliğinden oluşmuş, oluşumunda insanın herhangi bir rolünün olmadığı tüm zenginlik kaynakları doğal kaynak olarak adlandırılır. Doğal kaynaklar, yenilenemez (tükenebilen) ve yenilenebilir (tükenmeyen) doğal kaynaklar şeklinde sınıflandırılabilir. Yenilenemez nitelikteki doğal kaynaklar, kullanıldıktan sonra yenilerinin oluşabilmesi için çok uzun zaman geçmesi gereken kaynaklardır. Petrol, doğal gaz, kömür, linyit, uranyum, bakır, demir vb. örnek olarak verilebilir. Sayfa | 7 Yenilenebilir nitelikteki doğal kaynaklar, kendi kendini yenileyebilen kaynaklardır. Güneş ve rüzgâr enerjisi gibi bazı kaynaklar insan faaliyetlerinden etkilenmeyen “daimi” doğal kaynaklardır. İnsan faaliyetlerinden çeşitli derecelerde etkilenen doğal kaynaklar toprak, su, besinler, mineraller ve ormanlardır. DOĞAL KAYNAKLARIN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ Sürdürülebilirliğin ekoloji bilimindeki anlamı biyolojik sistemlerin çeşitliliğinin ve üretkenliğinin devamlılığının sağlanmasıdır. Doğal kaynakların sürdürülebilirliliğinin sağlanması, çevrenin kalitesini yüksek düzeyde tutarak, gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılayabilme olanağını yok etmeden insanoğlunun ve onun yaşadığı çevrenin yerkürede devam ettirilmesini sağlar. İnsan faaliyetlerinden etkilenen toprak, su meralar ve orman gibi doğal kaynaklarımızın sürdürülebilir kullanımı ekolojik dengenin sağlanması için önemlidir. Çeşitli faktörlerle toprak yapısının bozulması toprağın sürdürülebilir kullanımını engeller. Bu durum biyolojik aktivitenin bozulmasına ve buna bağlı olarak bitki örtüsünün bozulmasına yol açtığı gibi başka kaynakların sürdürülebilirliliği üzerinde de olumsuz etkiler yapar. Su kaynaklarının sürdürülebilirliliği için, tarımda az su gerektiren yöntemleri tercih etmek, erozyonu önleyici çalışmalar yapmak, barajlarda su biriktirmek, suyu tasarruflu kullanmak, deniz suyundan tatlı su elde etmek ve benzeri önlemler almak önemlidir. Meralar, biyolojik çeşitliliğin zengin olduğu alanlardır. Hayvancılık için yem alanı olan meralar, insanlar için de temel besin kaynağıdır. Ayrıca meralar, toprağın korunması ve su kaynaklarının oluşumunu da olumlu yönde etkiler. Ormanlar, cansız etmenlerin (ışık, su, toprak vb.) karşılıklı etkileşim içinde bulunduğu ve birçok canlı türü için yaşama ortamı olan alanlardır. Ormanların sürdürülebilirliğinin sağlanması için, ağaç dikilmesi, hayvanlara mera olarak kullanımının önlenmesi gibi tedbirler alınmalıdır. BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİN ÖNEMİ Yeryüzünde yaşayan birbirinden farklı tüm canlılar biyolojik çeşitliliği oluşturur. Biyolojik çeşitlilik genetik, tür ve ekosistem çeşitliliği olmak üzere üç düzeye sahiptir. İnsanların başta gıda olmak üzere temel ihtiyaçlarını karşılamasında vazgeçilmez bir yeri olan canlı kaynaklar biyolojik çeşitlilik içinde saklıdır. TÜRKİYE’DEKİ BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİN SEBEBİ İklim farklılıkları, jeolojik geçmişi, yükselti farklılıkları, coğrafi konum, deniz, göl, akarsu gibi çeşitli ortamların varlığı biyolojik zenginliğin nedenlerindendir. Yeryüzünün sınırlı bir bölgesinde yayılış gösteren türlere endemik tür denir. Ülkemiz endemik bitki ve hayvan türleri bakımından oldukça zengindir. Ülkemizde yayılış gösteren sığla ağacı, çan çiçeği, ters lale gibi bitkiler endemik bitki türlerine; Anadolu parsı, gelengi, deniz kaplumbağası, step vaşağı gibi hayvanlar ise endemik hayvan türlerine örnek olarak verilebilir. Sayfa | 8 BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİN KORUNMASI Biyolojik çeşitliliğin korunmasına yönelik olarak yapılan bazı çalışmalar aşağıda özetlenmiştir. ¡ Biyolojik kaynakların sürdürülebilir kullanımı konusunda toplumun her kesimi bilgilendirilmeli ve bilinçlendirilmelidir. Doğal ve yapay koruma teknikleri kullanılarak biyolojik çeşitliliğin korunmasına yönelik çalışmalar yapılmalıdır. Kontrolsüz avlanma, tarla açma, düzensiz yapılaşma, kontrolsüz ağaç kesimi, bitkilerin doğal ortamlarından bilinçsizce toplanılarak yurt dışına çıkışı vb. durumlar yasal ve teknik önlemler alınarak kontrol edilmelidir. Ülkemizin farklı bölgelerinde doğal ve yapay koruma alanları oluşturulmalıdır. Ülkemizde hayvan ve bitki gen bankalarının yaygınlaştırılması sağlanmalıdır. Sayfa | 9