Dengeli beslenme nedir? Fonksiyonel besin nedir? Besinlerin bozulma nedenleri nelerdir? GDO yararlı mıdır? Zararlı mıdır? BESİN VE BESLENME Besin, canlılarda büyüme için gerekli olan maddelerdir. Besinler, canlıların yaşamsal faaliyetlerini sürdürmesi için gerekli olan kimyasal enerjiyi sağlamakla beraber hücrelerin oluşması ve yenilenmesi için de gerekli olan maddelerdir. BESİN VE BESLENME Yeryüzünde yaşayan tüm canlılar bir besin zincirinin içerisindedirler. Bu zincirin en büyük enerji kaynağı, güneştir. Yeşil bitkiler bu enerjiyi bütün canlılar için besin yapımında kullanırlar. Bu sebeple fotosentez yapan yeşil bitkiler üretici olarak adlandırılır. Bu enerji pramidinin temel basamağıdır. BESİN VE BESLENME Otçullar yaşamları için gereken organik maddeleri, bitkileri yiyerek sağlarlar. Sonuçta, bir otçul bitkiyi yediği zaman madde ve enerji yeniden şekillenir ve maddenin bir kısmı otçul tarafından enerjiye dönüştürülür. BESİN VE BESLENME Canlıların, yaşamlarını sürdürebilmeleri için besinlerden belirli oranlarda almaları gerekmektedir. Buna dengeli beslenme denir. Sağlıklı büyüme ve gelişme için özellikle zeka gelişimi için yeterli ve dengeli beslenme önemlidir. HAYVANSAL GIDALAR Beslenme, dokuların yenilenmesini ve bağışıklık sisteminin sağlıklı olarak çalışmasını sağlar. Yetersiz ve dengesiz beslenme ise vücudun dirençsiz kalmasına neden olur. HAYVANSAL GIDALAR Eğer besinler uygun ve dengeli bir şekilde tüketilmezse çağımızın yaygın hastalığı olan obezite gibi sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına neden olur. HAYVANSAL GIDALAR Kırmızı Etin Beslenmemizdeki Önemi İnsanların, bedensel ve zihinsel faaliyetlerini sürdürebilmeleri ve sağlıklı kalabilmeleri için içerisinde azot bulunan besin maddelerini almaları gerekmektedir. Proteinlerin yapıtaşı olan ve azot içeren aminoasitlerin bir kısmı vücutta kendiliğinden sentezlenmektedir. Buna karşılık bazı aminoasitlerin ise mutlak suretle dışarıdan alınması gerekmektedir. HAYVANSAL GIDALAR Kırmızı Etin Beslenmemizdeki Önemi İşte bu aminoasitler, etin bileşiminde yeterli ve dengeli bir şekilde bulunduğundan et temel besin maddelerimizin temelini oluşturur. Et beslenme açısından hayvansal kökenli besin maddeleri arasında önemli bir yere sahiptir. HAYVANSAL GIDALAR Her şeyden önce et önemli bir protein kaynağıdır. Bunun dışında et; lipitleri, mineral maddeleri ve vitaminleri önemli oranda içerir. HAYVANSAL GIDALAR Balığın Beslenmemizdeki Önemi Protein, sudan sonra vücudun büyümesi, gelişmesi ve hastalıklardan korunması için gerekli olan en temel besin maddesidir. Protein, organizmanın su dengesini, asit-baz dengesini kontrol ederken hormonların oluşumuna da yardım eder. Yediğimiz besinler içerisinde en iyi protein kaynakları hayvansal besinlerdir. HAYVANSAL GIDALAR Balığın Beslenmemizdeki Önemi Balık da özellikle iyi bir protein kaynağıdır. A ve D vitaminleri yönünden zengindir. Balık aynı zamanda iyi bir mineral kaynağıdır. HAYVANSAL GIDALAR Yumurtanın Beslenmemizdeki Önemi Gelişim için gerekli protein, vitamin, mineral ve yağa sahip olan yumurta, çocuk ve yetişkin beslenmesinde önemli bir yere sahiptir. Yumurtanın sarısı, akına oranla daha fazla yağ, protein ve demir içerir. HAYVANSAL GIDALAR A vitamini ve B vitaminleri bakımından zengin bir yiyecek olan yumurtada demir, fosfor, magnezyum, kükürt ve sodyum gibi mineraller bulunur. HAYVANSAL GIDALAR Sütün Beslenmemizdeki Önemi İnsan yaşamının her evresinde gerekli olan süt, C vitamini ve demir dışında makro ve mikro besin öğeleri için iyi bir kaynaktır. Özellikle çocuklarda ve yaşlılarda kemik sağlığı için önemlidir. Sütün obezite, kanser, hipertansiyon gibi kronik hastalıklara karşı tedavi edici bir özelliği bulunmaktadır. Süt ve süt ürünleri, kalsiyum ve fosfor başta olmak üzere bazı mineral ve vitaminlerin kaynağıdır . BİTKİSEL KÖKENLİ GIDALAR Sağlık üzerinde olumlu etkileri olan bitkisel kaynaklı biyolojik olarak aktif bileşiklere fitokimyasallar denilmektedir. Fitokimyasallar ve diğer bitkisel kaynaklı besin bileşikleri, • - Kanser - Diyabet - Kardiyovasküler hastalıklar - Hipertansiyon gibi hastalıkların tedavisinde etkili bulunmuştur. BİTKİSEL KÖKENLİ GIDALAR Fitokimyasallar, daha sağlıklı ve daha dengeli beslenmeye olan önemli katkıları yüzünden zinde yaşamdaki etkinlikleri, günümüzde yeniden fark edilmiş olan besin bileşikleridir. Hazırlama işlemleri sırasında özelliklerini yitirmemeleri, elde edilmeleri ve besinlerle alınmamaları kolay ve ekonomik olması önemli bir kazançtır. Ayrıca bitkisel ağırlıklı beslenenlerin kendilerini daha huzurlu hissettikleri de hatırlanacak olursa, bu maddelerden yararlanmayı daha çekici hale getirmektedir . FONKSİYONEL BESİN NEDİR? Temel besleyici özelliklerinin ötesinde sağlığımıza olumlu katkıları olan besinlere fonksiyonel besinler adı verilir. Fonksiyonel besinler; Hiçbir işlem görmemiş doğal bir besin maddesi de olabilir . Fonksiyonel bir besin ögesi ile zenginleştirilmiş veya genetik mühendislik yöntemleri ile değişikliğe uğratılmış bir besin de olabilir. SEBZELER Maydanoz Kalsiyum, potasyum, magnezyum fosfor ve çinko ihtiyaçlarının büyük bölümünü karşılar. Nefesin güzel kokmasını sağlar . Kanın içinde toksit maddeleri temizler ve kansızlığı giderir. Domates İdrar söktürür . Damar sertliğini önler . Hazmı kolaylaştırır . Brokoli Kanseri engeller. MEYVELER Ananas Kemikleri güçlendirir. Sindirime yardımcı olur. Siğilleri geçirir. Kiraz İdrar söktürür. Kanın temizlenmesine yardım eder. Böbrekteki zararlı maddelerin atılmasına yardımcı olur. Üzüm Beden ve zihin gücünü Arttırır. Kan yapar. Vücutta biriken zararlı maddeleri dışarı atmayı sağlar . Yüksek tansiyonu önler. Çilek Vücudu kuvvetlendirir. Hasta olmayı önler . İdrar söktürür . Muz Mineraller ve vitaminler bakımından çok zengin yüksek ölçüde lif içerir . BESİNLER Besinler 3 grupta toplanır. Bunlar; Enerji vericiler: Karbonhidrat, yağ ve protein Yapıcı-onarıcı: Protein, yağ ve karbonhidrat Düzenleyiciler: Protein, vitamin, mineraller ve su KARBONHİDRATLAR Canlıların yaşamsal faaliyetleri için temel enerji kaynağı olan karbonhidratlar, genellikle karbon, hidrojen ve oksijen elementlerinden oluşmuş bir grup organik bileşiklerdir. Karbonhidratların genel formülü (CH2O)n dir. Karbonhidratların polihidroksi aldehit ve keton yapısındaki en küçük yapı birimleri monosakkarit olarak adlandırılır. KARBONHİDRATLAR Karbonhidratların iki temel görevi vardır: •Enerji kaynağı •Yapısal madde (bitkilerde çeperin yapısına, bütün canlı hücrelerde zarın yapısına katılarak görev yapar) Günlük enerji gereksiniminin %55’i karbonhidratlardan sağlanmaktadır. •Karbonhidratların başlıca kaynakları; •Patates •Makarna •Tahıl gibi ürünlerdir. KARBONHİDRATLARIN SINIFLANDIRILMASI Bulundukları yere göre: •Bitkisel karbonhidratlar: Tüm şekerler, nişasta, selüloz •Hayvansal karbonhidratlar: Laktoz, glikojen Fonksiyonlarına göre: •Çatı-iskelet bileşeni olan karbonhidratlar: Selüloz, hemiselüloz, kitin •Rezerv maddesi olan karbonhidratlar: Nişasta, glikojen, inulin •Jelleşme maddesi olan karbonhidratlar: Pektin, agar agar KARBONHİDRATLARIN SINIFLANDIRILMASI Kimyasal Yapılarına (sakkarit birimlerine) göre: •Monosakkaritler: En basit monosakkarit bir aldehit grubu içeren gliseraldehit ve bunun izomeri olan, keton (ketoz) grubu içeren dihidroksi asetondur. Özellikleri ise: •Sindirime uğramazlar . •Yalnızca ototroflar tarafından sentezlenir. •Disakkaritler: Disakkaritler yapılarında glikozidik bağla birbirine bağlanmış iki monosakkarit birimi içerirler. •Maltoz (glikoz + glikoz = maltoz +H2O) •Laktoz (glikoz + galaktoz = laktoz +H2O) •Sakkaroz (glikoz + fruktoz = sakkaroz +H2O) KARBONHİDRATLARIN SINIFLANDIRILMASI Kimyasal Yapılarına göre: •Oligosakkaritler: Oligosakkaritler ise yapılarında 3-10 birim monosakkarit içerirler ve çoğu kez polisakkaritler içerisinde sınıflandırılırlar. •Polisakkaritler: Polisakkaritler çok sayıda (n) monosakkarit birimlerinin değişik karbonlar arasında glikozidik bağlarla bağlanıp n sayıda H2O çıkması ile oluşmuş karbonhidratlardır. •Homopolisakkaritler: Çok sayıda monosakkaritin dehidrasyonu ile oluşan büyük moleküllü karbonhidratlardır. •Heteropolisakkaritler: Yapılarında monosakkaritlere ek olarak başka maddelerde içeren karbonhidratlardır. KARBONHİDRATLARIN ÖZELLİKLERİ Optik aktivite: Bir maddenin doğrusal polarize ışığın salınım yüzeyini çevirme özelliğidir. Hidroliz: Karbonhidratların kimyasal olarak parçalanması bünyelerine su alarak olmaktadır. Bu olaya hidroliz denir. Suda çözünürlük: Apolar yapıda olan karbonhidratlar yapılarındaki hidrojen bağı ile suda çözünebilmektedirler. KARBONHİDRATLARIN ÖZELLİKLERİ Tatlılık: Karbonhidratların tipik bir özelliği olan tatlılık molekül ağırlığı arttıkça azalmaktadır. Karamelizasyon: Sakkaroz kuru formda 210 0 C ye kadar ısıtılırsa önce erir ve sonra sarıdan kahverengiye kadar değişen bir renk alır. Bu olaya karamelizasyon denir. KARBONHİDRATLARIN ÖZELLİKLERİ Fermantasyon: Karbonhidratların mayalar, bakteriler ve küf mantarları tarafından parçalanması olayıdır. Jelleşme: Polisakkaritler, yapılarına su alarak kesilebilecek sertlikte jel olma özelliğine sahiptirler. PROTEİNLER Canlıların temel yapı taşlarını proteinler oluşturmaktadır. Canlılardaki kemikler, kaslar, deri, sinirler yani vücudun büyük bir kısmı proteinlerden oluşmaktadır. Proteinler, amino asit denilen, karbon, hidrojen, oksijen ve azot atomlarından meydana gelen moleküllerin yan yana dizilmeleri ile oluşur. PROTEİNLERIN SINIFLANDIRILMASI Basit proteinler •Hidrolizleri sonucu yalnız aminoasit veren başka esas organik ve anorganik bileşenleri vermeyen yani sırf amino asitlerden oluşmuş proteinlerdir. Kompleks proteinler •Konjüge proteinlerin aminoasit yapısında olmayan bileşenlerine prostetik grubu adı verilir. •Kompleks proteinler, prostetik gruplarının kimyasal tabiatlarına göre sınıflandırılırlar. PROTEİNLER NASIL OLUŞUR? Proteinler aminoasit moleküllerinin birleşmesi ve suyun açığa çıkmasıyla oluşur. Protein oluşumunda aminoasitler birbirine peptit bağlarıyla bağlanırlar. Bu nedenle bu olay peptitleşme olarak adlandırılmaktadır. Bu yönüyle proteinlere de polipeptitler denilmektedir. PROTEİNLERİN SİNDİRİMİ VE EMİLİMİ Protein metabolizması aslında aminoasitlerin metabolizmasıdır. Besinlerle alınan proteinler, organizma için yabancı maddelerdir. Organizmanın yararlanabilmesi için bunların yapı birimleri olan amino asitlere kadar yıkılmaları gerekmektedir. PROTEİNLERİN SİNDİRİMİ VE EMİLİMİ Proteinlerin sindirimi midede başlar ve bağırsaklarda devam eder. Mide hücreleri tarafında salgılanan ve mide özsuyunda bulunan pepsin enzimi ile mide özsuyundaki HCl yardımıyla proteinlerdeki bağlar kopar. Böylece çeşitli büyüklükle peptitler ve aminoasitler meydana gelir. PROTEİNLERİN SİNDİRİMİ VE EMİLİMİ Proteinlerin başlıca kaynakları •Hayvansal yiyecekler olarak, yumurta, et, balık, peynir ve süt vb. •Bitkisel yiyecekler olarak da ekmek, patates, fındık, ceviz gibi kabuklu yemişler ve bezelye, fasulye ve mercimek gibi tahılgillerdir. Dengeli bir beslenme için proteinlerden belirli miktarlarda alınması gerekmektedir. Çünkü, proteince zengin besinleri az veya çok tüketmek vücut için zararlı olabilir. YAĞLAR Canlılar için başlıca besin deposunu lipidler olarak adlandırılan yağlar oluşturmaktadır. Yağlar C, H ve O atomlarından oluşmuş olup canlı organizmanın en önemli yapı maddelerinden biridir. Yağların genel formülü CH3(CH2)nCOOH olup organizmanın başlıca besin kaynağıdır. YAĞLAR Yağların başlıca kaynakları: •Tereyağı, yağlı et, kaymak, peynir ve yumurta gibi hayvansal yağlar ile •Mısır, ayçiçeği, fındık ve ceviz gibi bitkisel yağlardır Dengeli beslenme için yağlardan belirli miktarlarda alınması gerekmektedir. YAĞLAR Enerji verme ve depolama yönünden karbonhidratlardan daha üstün özelliklere sahiptirler. Yağların vücudun gereksinim duyduğu miktarlardan fazla alınması kalp ve damar hastalıklarına neden olabilir. MİNERALLER Mineraller, vücudun sağlıklı kalabilmesi için gerekli olan kimyasal elementler ile bu elementlerin inorganik bileşikleridir. Mineraller, diğer besinlerin metabolizması için tamamlayıcı nitelikte olan inorganik maddelerdir. MİNERALLER Örneğin, en çok sütte ve süt ürünlerinde bulunan kalsiyum kemiklerin ve dişlerin gelişmesinde önemli rol oynar. Süt ürünlerinde, yumurta sarısında ve kuru yemişlerde bulunan fosfor ise kemik ve dişlerin kas ve sinir dokusunun başlıca yapıtaşlarındandır. VİTAMİNLER Vitaminler, vücuttaki birçok kimyasal olayların gerçekleşmesini sağlayan besinlerdir. Vücudun direncini arttırıp birçok hastalığı engellemeleri yanında vücuda alınan yağ asitlerinin oksidasyonunu da önlemektedirler. Vitaminler vücutta depolanamaz ve günlük gereksinimden fazla alınan vitaminler idrarla birlikte dışarı atılmaktadır. KATKI ÖĞELERİ Doğal olarak besinlerin bileşiminde bulunan veya besinlerden çeşitli yollarla saf olarak elde edilen veya kimyasal olarak yapıldıktan sonra, çeşitli amaçlar için katılan öğelere besin katkı öğeleri denir. Besin katkı öğelerinin •Besin bileşimindeki besin öğelerinin kaybını önlemek •Besinin kalitesini ve sağlamlığını sürdürmek, ziyan olmasını önlemek •Besinin görünüşünü güzelleştirmek, renk vermek ve şeklini düzeltmek •Besinin lezzet, tat ve kokusunun daha hoş olmasını sağlamak ve besin değerini yükseltmek gibi kullanım amaçları bulunmaktadır. KATKI ÖĞELERİ Renklendiriciler •Başlıca şekerlere, şekerlemelere, meşrubatlara, dondurmalara vb. eklenir. Yasak boyaların birçoğu kanser yapıcı ve toksittir. Baharatlar •Daha çok taze kullanılmayıp kuru olarak az miktarda kullanılan tarçın, karanfil, tozbiber gibi öğelere denir. KATKI ÖĞELERİ Tat ve Koku Verici Öğeler •Esanslar, şeker yerine kullanılan sakkarin ve siklamatlar, lezzetlerin kalıcılığını sağlayan glutamik asit tuzları, vanilya, tuz, maydanoz, soğan gibi baharatlardır. •Bunlardan şeker yerine kullanılanlar yapaydır. •Yapay tatlandırıcıların sağlığa zararlı olduğu gerekçesiyle denetim altında, ilaç gibi satılması ve kullanılması önerilmiştir. Kabartıcılar •Ekmek, kek, pasta gibi yiyeceklerin hazırlanmasında hamurun kabarmasını sağlayan ögelerdir. Saklayıcı ve Koruyucular Ögeler: Organik asitler ve bunların tuzları bu gruba girer. Örneğin sitrik asit şuruplara, karbonatlı içeceklere, reçel, marmelat ve jölelere eklenir. •Organik •İnorganik Ögeler: salam ve sosis gibi et türevlerinde kullanılan nitrat ve nitrit; meyve sularında kullanılan benzoik asit; meşrubat, fırın ürünleri ve baharatlı besinlerde kullanılan sorbik asit inorganik koruyucuların en önemlileridir. •Antioksidatlar: Daha çok yağların ve yağlı besinlerin uzun süre saklanabilmesi, sebze ve meyvelerin kararmasının önlenmesi için kullanılır. Bunlar, yağları okside olmaktan ve acımaktan korur. BESİNLERİN BOZULMA NEDENLERİ Besinlerin bozulmasında etken olan faktörler şunlardır: •Biyolojik faktörler •Kimyasal faktörler •Fiziksel faktörler BESİNLERİN BOZULMA NEDENLERİ Biyolojik Faktörler •Mikroorganizmalar besinlere biyolojik etkide bulunurlar. •Bunların başında küf mantarları gelmektedir. •Küflerin en iyi çalıştığı sıcaklık 20-25 0C arasındadır. •Küfler 67-75 0C arasındaki sıcaklıklarda yaşayamazlar. •Donma noktasında ölmezler ama pasifleşirler. BESİNLERİN BOZULMA NEDENLERİ Biyolojik Faktörler •Besinlerimize etkide bulunan mikroorganizmların ikincisi ise mayalardır. •Mayalardan genellikle ekmek ve hamur işlerinin yapılmasında kullanılsa da genellikle zararlıdırlar. •Mayalar daha çok 25-35 0C arasında yaşarlar ve 65 oC üzerinde ölürler. BESİNLERİN BOZULMA NEDENLERİ Biyolojik Faktörler •Besinlerimize etkide bulunan mikroorganizmalardan üçüncüsü ise bakterilerdir. •Mikroskobik küçük canlılar olan bakteriler daha çok sebzelerin bozulmasına, onların bozulup yenilmez hale gelmesine neden olurlar. BESİNLERİN BOZULMA NEDENLERİ Biyolojik Faktörler •Bakterilerdeki toksinler zehir etkisi yapar. •Bakterilerin en tehlikelisi ve konservelerde zehir meydana getireni «bacillus botilünüs» tür. •Bakteriler içinde bazı besinlere yararlı olanları, bazılarına da zararlı olabilenleri vardır. BESİNLERİN BOZULMA NEDENLERİ Kimyasal Faktörler •Kesilen bir ayvanın, elmanın veya soyulan bir patatesin havada kaldıklarında hemen karardıkları görülmektedir. •Bu kararma meyve ve sebzelerin içinde bulunan enzimlerin faaliyetiyle havanın oksijeninden ileri gelmektedir. •Görüldüğü gibi bu olay kimyasal olduğu için bu tür faktörlere kimyasal faktörler denilmektedir. BESİNLERİN BOZULMA NEDENLERİ Fiziksel Faktörler •Güneş ışığı besinlerin rengini değiştirir, •Rüzgar sebze sularının uçmasına, solup pörsümesine yol açar. •Böylece bu besinlerin güzellikleri, görünüşleri bozulduğu gibi tazelikleri de yok olur. •Bu değişikliklere sebep olan etkenlere fiziksel faktörler denir. BESİNLERİN İŞLENEREK SAKLANMASI Isıtma ile saklama: Besinler, mikroorganizmaların yaşaması için gerekli ısı derecesinin üzerinde tutulursa, bu etmenlerin çoğalması durur ve ısı daha da yükselirse, mikroorganizma ve enzimler yok olur. Böylece besinlerin bozulması önlenir. Fermantasyon Tekniği ile Saklama: Fermantasyon, besinin içindeki bazı öğelerin biyokimyasal parçalanmasıyla daha dayanıklı ürünlere değişimidir. Bu teknikle, yoğurt, peynir, turşular vb. elde edilir. BESİNLERİN İŞLENEREK SAKLANMASI Işınlandırma (Radyasyon) ile Saklama: İyonlayıcı ışınlar verilen doza göre mikroogranizmaların çalışmasını durdurur ya da ölmesini sağlar. Bunun için en çok gama ışınları kullanılır ve düşük dozlarda ışınlanmanın zararlı olmadığı belirtilmektedir. Antibiyotikle Saklama: Bazı antibiyotikler ile mikroorganizmaların öldürüldüğü saptanmıştır. Ancak besinlerdeki antibiyotik kalıntıları sağlık için uygun değildir. BESİNLERİN İŞLENEREK SAKLANMASI Soğutma ve Dondurma Yöntemi ile Saklama: Besinler 10 0C altında saklanırsa çoğalma hızı yavaşlar. Isı 0 0C ye düşünce mikroorganizmaların çoğalması tamamen durur. Kimyasal Öğelerle Saklama: Besin saklanmasında kullanılan kimyasal öğeler, mikroorganizmanın çalışmasını durdurarak bozulmayı önler. BESİNLERİN İŞLENEREK SAKLANMASI Kurutma ile Saklama: En eski saklama yöntemlerinden birisi olan kurutma güneşte, sıcak fırında, kurutma tünellerinde ve dondurulmak sureti ile yapılır. Dondurarak kurutma vakum altında besinlerdeki su miktarını buharlaştırmak sureti ile yapılır. GDO NEDİR? Bir canlının gen diziliminin değiştirilmesi ya da ona kendi doğasında bulunmayan bambaşka bir karakter kazandırılması yoluyla elde edilen canlı organizmalara Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar kısaca GDO adı verilmektedir. Mısır ve domates başta olmak üzere raflardaki pek çok ürünün hatta bebek mamasının genetiği değişmiş olabilir. GDO NEDİR? GDO’nun Zararları •GDO’lu ürünlerin tohumları çevreye karışıp doğal ürünlerin yapısını bozabilir . •Böceklerin olumsuz etkilenmesiyle tüm ekosistem çökebilir . •Biyo çeşitliliği tehlikeye sokmaktadır. •Biyolojik kirliliğe neden olmaktadır. •Tüm insanlığa ait olan bir materyal olan DNA’nın özelleştirilmesi endişe yaratmaktadır. GDO NEDİR? GDO’nun Yararları •Daha bol miktarda ürün elde edilmesi mümkün olabilir . •Böcek ilaçlarının kullanılmasını azaltabilir. •Böceklere ve hastalıklara karşı daha dayanıklı ürünler elde edilebilir. KAYNAKLAR Hüseyin Bağ, Kimyada Özel Konular http://research.sabanciuniv.edu/18128/2/D% C4%B1%C5%9Fi%C5%9Fleri_Dergisi_2.pdf http://megep.meb.gov.tr/mte_program_modul /modul_pdf/850CK0018.pdf http://megep.meb.gov.tr/mte_program_modul /modul_pdf/726TR0009.pdf http://www.mustafaaltinisik.org.uk/89-2-07.pdf