AIDS, HIV virüsü nedeniyle insanlarda bağışıklık sisteminin çökmesine neden olan bulaşıcı bir hastalık.[1] AIDS sözcüğü, İngilizce Acquired Immune Deficiency Syndrome[2][3] (Edinilmiş Bağışıklık Eksikliği Sendromu/EBES) kelimelerinin akronimidir. İnsan bağışıklık yetmezliği virüsü (HIV), bağışıklık sistemine yavaş yavaş nüfuz ederek vücudun enfeksiyonlara karşı direncini yok eder ve bireyi çeşitli enfeksiyonlara ve rahatsızlıklara karşı korunmasız hale getirerek sonunda ölüme sebebiyet verir.[1] AIDS, HIV enfeksiyonunun son aşamasıdır ve bu süreçte ölümcül enfeksiyonlara ve kansere sıklıkla rastlanır.[1] HIV virüsünü taşıyan kişiye HIV pozitif denir. Kavram bütünlüğü sağlamak açısından yaygın olarak HIV/AIDS birleşik terimi kullanılır. HIV virüsü kana bulaştıktan sonra uzun yıllar belirti vermeyebilir ve kişi kendini iyi hissedebilir.[4] Bazı vakalarda, HIV pozitif bir kimsenin 8 ila 10 yıl AIDS'e yakalanmadığı görülmüştür.[4] Bulaşma gerçekleştikten 3 ay sonra yapılan ELISA testleri en doğru sonucu verir.[5] Hayvanlardan insanlara geçişi [değiştir]AIDS zoonoz bir enfeksiyondur. İnsanlar ve aşağı omurgalı (İng: lower vertebrate) hayvanlarda görülür. Genetik olarak HIV'e çok benzer bir virüs, Batı Afrika'da ekvatora yakın bölgelerde yaşayan şempanzelerde bulunmuştur. Maymun bağışıklık yetmezliği virüsü (SIV) olarak adlandırılan bu virüs, henüz şempanzelerde hastalığa neden olmamaktadır. Muhtemelen 20. yy'ın ilk yarısında, maymunların etleri için avlanması ve doğranması sırasında insanlara bulaştığı düşünülmektedir.[1] Afrika yeşil maymunlarında görülen ve SIV'in farklı bir çeşidi olan virüsün ise HIV-2'ye neden olduğu düşünülmektedir. HIV-2 de AIDS'e neden olabilir ancak bu süreç HIV-1'e göre çok daha yavaş gerçekleşir. Şu an dünyada en yaygın insan bağışıklık yetmezliği virüsü HIV-1'dir. HIV-2, başlıca batı Afrika'da görülür.[1] Belirtileri [değiştir] HIV bulaştıktan sonra, AIDS hastalığı belirtileri kişinin yaşam koşullarına ve vücut direncine göre birkaç yıl, hatta bazen daha uzun süre sonra ortaya çıkar. HIV bulaştığı vücutta çeşitli hücrelere, özellikle CD4T kan hücrelerine yerleşerek çoğalır. Zarar gören CD4T hücreleri giderek azalır ve bunun sonucu olarak vücudun bağışıklık sistemi yıkıma uğrar. Vücut direnci zayıflayan hastada, normalde zararsız olan, hafif geçen ya da ender rastlanan bazı hastalıklar belirir. Ayrıca lenf bezlerinde büyümeler, ağız ve deride tekrarlayan uçuk, yara ve lekeler, nedeni bilinmeyen uzun süreli ateş, gece terlemeleri, kilo kaybı, ishal, öksürük görülür. Tüberküloz, pamukçuk, diğer bakteri, mantar ve protozoan hastalıkları fırsatçı enfeksiyonlar ortaya çıkar. Kişide bu belirtilerin ancak birkaç tanesinin bir arada bulunması durumunda AIDS düşünülebilir. Kaposi sarkomu ve bazı lenfomalar da HIV enfeksiyonunu düşündüren önemli belirtilerdendir. Kesin tanı için anti-HIV (ELISA) testi yapılır. Bulaşma yolları [değiştir] HIV; kan ve kan ürünlerinin, sperm veya diğer cinsel sıvılar üzerinden insandan insana bulaşır.[1] Ayrıca plasenta ya da süt yoluyla anneden bebeğine bulaşabilir.[1] İnsan bağışıklık yetmezliği virüsü (HIV) öksürükle, hapşırıkla ya da el sıkışmak gibi olağan temaslarla bulaşmaz.[1] Bu virüs oldukça hassastır ve vücut dışında havada ve suda uzun süre yaşayamaz. Bu nedenle bulaşması için vücut sıvılarının doğrudan teması gerekir. Frengi, genital herpes (uçuk), bel soğukluğu (gonore) ve klamidya gibi cinsel hastalıkların cinsel bölgelerde yol açtığı yaralar ve doku bozulmaları, HIV bulaşma riskini artırır.[1] Seks [değiştir] HIV vücuda bu virüsü taşıyan birisinin kanı, spermi, vajina akıntıları veya diğer vücut sıvılarıyla bulaşır. Bu durum vajinal, anal veya oral seks sırasında gerçekleşebildiği gibi, ateşli öpüşme sırasında tükürük transferi ile çok çok az da olsa bulaşma ihtimali vardır. Bununla birlikte tükürükteki HIV miktarı çok düşüktür ve dünyada kayıtlı milyonlarca AIDS vakasından sadece 'bir' tanesinde bulaşma metodu öpüşmedir.[6] Bu vakada ise her iki tarafın da şiddetli diş eti kanamasından muzdarip olduğu ve bulaşmanın nedeninin muhtemelen tükürük değil kan olduğu görülmüştür.[6]Doğum kontrol hapları ve lateks olmayan prezervatifler,[kaynak belirtilmeli] HIV'den koruma sağlayamaz. HIV virüsü hem bir erkekten hem de bir kadından bulaşabilir. Herhangi bir cinsel hastalık, HIV virüsünün bulaşma ihtimalini daha yükseltir. Hıv virüsünün iki tipi mevcuttur. Tip II de kadından erkeğe bulaşma ihtimali Tip I de ise erkekden kadına bulaşma ihtimali daha yüksektir. Afrikada 2. tip, Avrupa ve Amerika da ise 1 nci tip daha sık görülür.[kaynak belirtilmeli] Kan nakli ve ortak şırınga kullanımı [değiştir] HIV'in, şırıngalarını ortak kullanan damardan uyuşturucu bağımlıları arasında yayılma oranı oldukça yüksektir. Kanda HIV'i tespit ve ısı ile yoketme yöntemlerinin geliştirilmesinden önce virüs, kan nakli ile de bulaşmaktaydı ve geçmişte birçok hemofili hastası bu nedenle virüse yakalandı. Günümüzde kan nakli ile HIV bulaşma riski çok çok düşüktür. Çok nadiren sağlık personelinin de enfekte olmuş iğnelerin kazara batması sonucu bu virüse yakalandığı görülmektedir.[1] Anne sütü ve plasenta [değiştir] HIV, plasenta ya da süt yoluyla virüsü taşıyan anneden bebeğine bulaşır. Günümüzde doğuma yakın dönemlerde anneye ve bebeğe uygulanan antiretroviral ilaç tedavileriyle bebeğin virüse yakalanma riski azaltılabilmektedir.[1] HIV/AIDS şu yollarla bulaşmaz [değiştir] HIV/AIDS gündelik temaslarla, aynı odada bulunma, aynı okulda okuma, aynı havayı soluma gibi yollarla bulaşmaz.[5] HIV sağlıklı deriden geçmez.[5] Bunun dışında HIV/AIDS şu yollarla da 'bulaşmaz': El sıkışma, deriye dokunma, okşama, kucaklama, sosyal öpüşme,[5] Tükürük, gözyaşı, ter, aksırık, öksürük, idrar, dışkı,[5] Yiyecekler, içecekler, çatal, kaşık, bardak, tabak, telefon vs.[5] Tuvalet, duş, musluk, yüzme havuzu, deniz, sauna, hamam vs.[5] Sivrisinek ve diğer böceklerin sokması,[5] HIV pozitif bir kimse ile aynı ortamda kedi, köpek ve diğer hayvanlarla birlikte yaşamak.[5] Korunma yöntemleri [değiştir] Korunmasız cinsel ilişkiye girilmemelidir. Prezervatifin sağlam olmasına dikkat edilmeli, prezervatife zarar verebileceği için vazelin gibi petrol bazlı kayganlaştırıcılar kullanılmamalıdır. Kan nakli sırasında, AIDS testi yapılmamış kontrolsüz kan kesinlikle kullanılmamalıdır. Kullanılmış ve dezenfekte edilmemiş şırınga, iğne, cerrahi aletler, jilet, makas, diş hekimliği aletleri, akupunktur iğneleri kesinlikle kullanılmamalıdır. Bir kullanımlık araç-gereçler yeniden kullanılmamalı, kullanılan aletler kesinlikle dezenfekte ya da sterilize edilmelidir. HIV pozitif kişi, test sonucunu öğrendikten sonra kesinlikle kan bağışlamamalıdır. HIV'li sperm sıvısı, jenital sıvı ya da kanın yaralı bir dokuya teması engellenmelidir. Açık yaralar, vücuda virüsün girişini engellemek için yara bandı ile kapatılmalıdır.