Gübre Fabrikaları Türk Anonim Şirketi 1952 yılında tarım sektörüne kimyevi gübre girdisi tedarik etmek amacıyla kuruldu. O tarihten bugüne sektöründe hep öncü rolünü üstlendi; Türkiye’nin ilk kimyevi gübre fabrikasını kurdu, ilk fosforlu ve kompoze gübresini üretti. Yarım asrı aşan yolculuğunda “sürekli değişim” ilkesiyle hareket ederek Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşlarından biri olmayı başardı. Gübretaş markası sosyal paydaşları tarafından “güven”, nihai tüketiciler olan çiftçiler tarafından ise, “kalite” ile birlikte anıldı daima. Gübretaş Karadeniz havzası ülkeleri başta olmak üzere, Ortadoğu’dan ABD’ye, Avrupa’dan Kuzey Afrika’ya kadar dünyanın farklı bölgelerinden ürün ve hammadde tedarik etmektedir. Gübretaş’ı pazarda güçlü kılan yönlerinden biri de büyük ve yaygın bir bayi ağıyla hizmet veriyor olmasıdır. Çiftçilerimiz Gübretaş markalı ürünlere Türkiye’nin 2800 noktasından ulaşabilmektedir. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın verilerine göre, 2013 yılı Mayıs ayı itibariyle Gübretaş’ın pazar payı % 26,42’dir. Gübretaş bugün “Türkiye’de öncü, dünyada markalaşmış bir dev şirket olmak” vizyonuyla yoluna devam etmektedir. Bu hedefe ulaşmak için hammadde kaynaklarına sahip ülkelerde yatırım yapma stratejisini benimsedi ve 2008 yılında İran’ın Razi Petrochemical şirketini liderlik ettiği konsorsiyumla birlikte satın aldı. Türkiye’nin yurtdışında gerçekleştirdiği en büyük sanayi yatırımı olan bu girişim, Gübretaş’ın global oyunculuk yolunda attığı ilk adım olma özelliği taşırken, fosfat kaynaklarına sahip ülkelerde yatırım ve işbirliği arayışları da sürdürülmektedir. Gübretaş yurtdışı yatırımının hemen ardından uluslararası deniz taşımacılığı işine girdi, bu amaçla kurulan Negmar Denizcilik A.Ş.’nin büyük ortaklarından biri oldu. Gübretaş asıl faaliyet alanı olan kimyevi gübrenin yanı sıra, iştiraki Tarkim Bitki Koruma A.Ş. ile tarımın diğer bir önemli girdisi olan zirai ilaç sektöründe de faaliyet göstermektedir. GÜBRETAŞ ve YURT DIŞI YATIRIMLAR Gübretaş Risk Yönetimi Müdürü Sayın Ertuğrul Köse ile Gübretaş’ın yurtdışı yatırımları üzerine konuştuk. Gübretaş’ı yurtdışı yatırıma yönelten en önemli unsurlar nelerdir? Gübretaş kurulduğu günden bu yana hep aşama kaydederek ilerlemiştir. İzmit Yarımca katı gübre üretim tesislerimizde devam eden yatırımlarımızın tamamlanmasıyla birlikte, yakın bir zamanda yıllık üretim kapasitemiz yaklaşık 1 milyon tona (985.000 ton) çıkacak. Bunun yanı sıra sıvı ve toz ürünler için İzmir Aliağa’daki yatırımlarımız da sürmekte. Bu hızlı büyüme beraberinde hatırı sayılır bir hammadde temini gerektirmekte. Belirli bir olgunluğa ulaşmamızla birlikte öncelikli olarak hammadde teminini gözeterek yatırım arayışlarına başladık. Türkiye, temel girdilerimiz olan “Fosfat, Azot ve Amonyak” kaynakları açısından zengin değil. Bu kaynaklar da ağırlıklı olarak Kuzey Afrika ve Orta Doğu ülkelerinde yer alıyor. Haliyle yatırım tercihimiz de komşu bölgelere yönelik oluyor. Bütün bu unsurlar göz önüne alındığında hammadde tedariğini ülke dışından sağlamak zorunda kalıyoruz. Yurtdışı yatırıma yönlendiren diğer önemli bir unsur maliyet-üretim avantajı. Doğal gaz üretim süreçlerimizin diğer önemli bir girdisi. Fiyat dalgalanmaları maliyetlerimizi yukarı yönde etkileyebiliyor. Gaz kaynaklarına yakın olmamız maliyetleri kontrol altına alabilmemiz açısından kritik bir konu. 1 Yurtdışı yatırım kararı alma süreciniz nasıl işliyor, yatırım hangi önceliklere göre şekilleniyor? Coğrafi yakınlık bizim için çok önemli bir mevzu. Zaten Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesi ihtiyacımız olan girdilerin çoğunu içeren kaynaklara sahip bir bölge. Hem idari kontrol ve iş akışları açısından, hem de üretim girdileri açısından yakın coğrafyalar bizim için öncelikli yatırım alanları. Tabi bölgenin politik istikrasızlığı ve ekonomik riskleri göz ardı edilmeyecek unsurlar. Ancak, bu riskler kar marjlarına da bir o kadar yukarı yönde etki etmektedir. Yatırım yapacağımız ülkeler ile Türkiye arasında “Çifte Vergilendirmeyi Önleme(ÇVÖ)” anlaşması, “Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması (YKTK) “ anlaşması imzalanmış olması karar süreçlerimizde önem verdiğimiz bir diğer konu. Yatırım ortamının iyileşmesi adına son yıllarda bu tip anlaşmaların sayılarının artması firmalarımız için sevindirici bir gelişme. İran yatırımınızdan bahsedersek, ne gibi sorunlarla karşılaştınız ? Yatırımda öncelikli bölgelerimiz daha önce de belirttiğim gibi politik riski yüksek seviyede olan bölgeler. Her ne kadar anlık olarak gündem değişken olsa da, Türkiye-İran politik ve ekonomik ilişkileri her geçen sene daha da iyiye gitmekte. TOBB verilerine göre geçtiğimiz sene Türkiye’de 300’ün üzerinde İran menşeli şirket kuruldu. Bu rakamlar geçtiğimiz dönemlerde alışmadığımız gelişmeler. Her ne kadar İran’da gerçekleştirilen bazı Türk yatırımları hayal kırıklığı ile sonuçlansa da, Gübretaş olarak nispeten rahat bir yatırım sürecini yaşadık. Razi hem üretim girdilerinin temin kolaylığı hem de İran Körfezi’nden uluslararası pazarlara ulaşım avantajı ile bizim için stratejik bir hamleydi. İran’ın büyük çaptaki ilk yabancı sermayeli özelleştirmesi olduğundan, İran Devletinin de önem verdiği bir yatırım oldu. Yatırım karar alma süreçleriniz nasıl işliyor ? Sektörümüzde çok sayıda firma faaliyet gösteriyor. Ancak, Gübretaş olarak Türkiye’deki gübre piyasasını domine eden iki firmadan biriyiz. Dolayısı ile yurtdışından gelen ortaklık tekliflerinin ilk adresi olmaktayız. Benzer durum diğer ülkelerdeki şirketler için de geçerli. Üretici anlamında çok fazla oyuncunun olmadığı bir alan. Getirilen teklifler ya da firma danışmanlarının MENA bölgesindeki bağlantıları ile gündeme gelen fırsatlar Strateji Planlama ve İş Geliştirme departmanımıza getiriliyor. Fırsatlar fizibilite çalışmalarının sonuçlanması ile birlikte üst yönetime sunuluyor. Diğer önemli bir parametre mevzuat. Ülkeden ülkeye yatırımın her adımında farklılık gösterebiliyor. Bu noktada bilgi toplamada; özellikle ilgili olduğumuz bölgelerde sıkıntı yaşıyoruz. Doyurucu bilgi içeren kapsamlı ülke/sektör raporları bulmakta zorluk çekebiliyoruz. Yatırımların finansmanında nasıl bir yol izliyorsunuz? 2 Yatırımlarımızda öz sermaye/finansman oranı iş modellerine göre değişiklik gösteriyor. Sayı olarak sadece İran yatırımımız olsa da, meblağ olarak yüksek bir yatırımdı. Biz Razi yatırımımızın bir kısmını iç kaynaklarımızla, bir kısmını da Türk Bankalarından sağladığımız uzun vadeli kredilerle finanse ettik. Önümüzdeki dönemde, diğer ülkelerde yapacağımız yatırımlarda EBRD, IFC, EDB gibi kurumların finansman imkanlarını da değerlendirebiliriz. Şirketlerimizin yurtdışı yatırımlarının sınırlı kalmasının nedenleri nelerdir? Bu konu biraz da birikim işi. Belirli bir olgunluğa gelmek gerekebiliyor. Bugün Gübretaş İMKB’ye (yeni ismi ile Borsa İstanbul’a) kote olan ilk şirketlerden birisi. Ciromuzu son 10 yılda 10 katının da üzerine çıkardık. Vizyonumuz doğrultusunda artık uluslararası bir oyuncu olma yolunda ilerliyoruz. Ülke olarak aldığımız yatırıma oranla yaptığımız yatırım henüz emekleme safhasında. En temel neden sermaye birikiminin azlığı. Diğer bir sebep olarak da, yetersiz tasarruf oranlarını görüyorum. Önümüzdeki dönemde yatırım trendlerine ilişkin görüşleriniz ve devletten yatırımlar konusundaki beklentileriniz nedir ? Türk firmaları kısa sürede yatırımın geri dönüşünü sağlayabileceği, karlılık oranları yüksek sektörlere yoğunlaşacaktır. Politik istikrar da yatırım kararlarında önemli bir unsur olacaktır. Bu noktada enerji sektöründeki yatırımların artacağı kanaatindeyim. Telekom, taahhüt ve lojistik sektörleri de yine firmalarımızın yoğun olarak yöneleceği yurtdışı yatırım alanları arasında yer alabilir. Normalleşmeye başlayan MENA bölgesi ülkelerine yatırımlar artabilir. Devletten beklentimiz, özellikle yatırımların teşvik edilmesi ve finansman imkanı sağlanması noktasında bazı kurum ve kuruluşların daha aktif hale getirilmesidir. Yurtdışı yatırımlar için etapta çok yüksek olmasa da, bir kaç milyar Dolarlık ayrı bir fon oluşturulabilir. Bu fon ülkece ihtiyaç duyduğumuz en stratejik sektörlere yönelik olarak yapılacak yatırımlara kullandırılabilir. Yurtdışı yatırım algısının öneminin zihinlerde yerleşmesi adına bu tip adımları önemli görüyorum. Sn. Ertuğrul Köse özgeçmiş 1973, Bilecik doğumlu olan Ertuğrul KÖSE, Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde Tarih/Uluslar arası İlişkiler bölümündeki öğreniminin ardından, 1999 yılında “Körfez Savaşı Sonrası Türkiye’nin Kuzey Irak Politikası” konulu teziyle ODTÜ Uluslar arası İlişkiler bölümündeki lisansüstü öğrenimini tamamlamıştır. 2011 Haziran döneminde Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi İşletme Bölümünden İkinci Üniversite kapsamında ikinci lisans (İşletme) derecesini almıştır. KÖSE, 2012 yılından bu yana da İstanbul Ticaret Üniversitesi İşletme Bölümü’nde doktora öğrenimine devam etmektedir. Management Trainee Programı sonrası Nisan 1998’de, Interbank A.Ş.’de Müfettiş Yardımcısı olarak çalışma hayatına başlayan KÖSE, Interbank A.Ş., Etibank A.Ş. ve Tarişbank A.Ş. Teftiş Kurullarında Müfettiş olarak 4.5 yıl görev yapmıştır. 2003-2009 yıllarında Denizbank A.Ş. ve Tekstilbank A.Ş Güneşli Şubesi’nde Kurumsal Pazarlama Birim Müdürü olarak (6 yıl pazarlama yöneticisi olarak çalışmıştır) çalışan KÖSE, Mart 2009-Nisan 2011 döneminde de, TCR Kurumsal Yönetim ve Kredi Derecelendirme Hizmetleri A.Ş.’de Derecelendirme Müdürü olarak görev 3 yapmıştır. Ağustos 2011’den bu yana da, Gübre Fabrikaları T.A.Ş.’de Risk Yönetimi Müdürü olarak görev yapmaktadır. Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ruhsatı sahibi olan KÖSE’nin, SPK İleri Düzey, SPK Kurumsal Yönetim Derecelendirmesi Uzmanlığı, SPK Kredi Derecelendirme Uzmanlığı, SPK Bağımsız Denetim ve SPK Türev Araçlar Lisansları bulunmaktadır. Çok iyi düzeyde İngilizce ve orta düzeyde Rusça bilen KÖSE, kişisel gelişim, yönetim ve liderlik konularında çalışmalar yapmaktadır. KÖSE, evli ve bir çocuk babasıdır. 4