“Ekonomik reformların hızlandırılması durumunda, Türkiye`nin kredi

advertisement
26 Eylül 2016
TİSK Eylül ayı Ekonomi Bülteni’nden:
“Ekonomik reformların hızlandırılması
durumunda,
Türkiye’nin kredi notu yeniden yükselecektir”
TİSK’in Eylül Ayı Ekonomi Bülteni’nde Moody’s tarafından Türkiye’nin
kredi notunun düşürüldüğü, bunun borçlanmayı daha zor ve yüksek
maliyetli hale getirebileceği belirtilerek, “Ekonomik reformların
hızlandırılarak iş ve yatırım ortamının iyileştirilmesi, kısa vadeli sermaye
ve doğrudan yatırım çekiminin sağlanması durumunda kredi notu
yeniden yükselecektir. Kredi notunun tekrar yükseltilmesi şart.” denildi.
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) tarafından hazırlanan Eylül Ayı Ekonomi
Bülteni’nde, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s’in Türkiye’nin kredi notunu
Baa3’den Ba1’e çektiği hatırlatılarak bu durumun yılda 200 milyar dolar civarında dış kaynağa
ihtiyaç duyan Türkiye Ekonomisinin daha zor ve daha yüksek maliyetle borçlanmasına yol
açabileceği belirtildi ve “Ekonomik reformların hızlandırılarak iş ve yatırım ortamının
iyileştirilmesi, kısa vadeli sermaye ve doğrudan yatırım çekiminin sağlanması artık daha
büyük önem taşıyor. Kredi notunun tekrar yükseltilmesi şart.” ifadelerine yer verildi.
Hükümetin ekonomik reform gündemi artık daha büyük önem taşıyor
Potansiyel büyüme eğilimi ve gelecek dönemler açısından bu tabloyu olumsuz etkileyebilecek
unsurun, yılın ikinci çeyreğinde, kamu ve özel toplamında yatırım harcamalarının yüzde 0,6
oranında azalması olduğuna dikkat çekilen Bültende “Özel kesimde makine teçhizat
yatırımları yüzde 5,3 azalırken, inşaat yatırımları yüzde 6,9 oranında artmıştır. Böylelikle, özel
sektör toplam yatırım harcamaları, bir önceki yılın aynı dönemine göre, reel olarak yüzde 1,6
oranında gerilemiştir. Hükümetin, ekonomik reform gündemi ve yatırım ortamını geliştirmeye
yönelik çabaları bu açıdan da büyük önem arz etmektedir” denildi.
Talebi artırmaya yönelik uygulamalar
Bültende, Türkiye Ekonomisinin 2009 krizinin ardından sürekli büyüyen bir ekonomi
kimliğini koruduğu belirtildi. TİSK, bununla birlikte Türkiye’nin büyüme oranının birçok
yükselen ekonominin altında kaldığına dikkat çekti. TİSK Bülteninde 2016 yılının ikinci
çeyreğinde gelişmekte olan ülkeler arasında yer alan Çin’de büyüme oranının yüzde 6,7,
Hindistan’da yüzde 7,1 ve Endonezya’da yüzde 5,1 düzeyinde gerçekleştiği belirtildi.
Bültende “Türkiye ekonomisi 2016 yılının ilk çeyreğinde yüzde 4,7 büyürken, ikinci çeyrekte
büyüme oranı yüzde 3,1’e gerilemiş ve yılın ilk yarısında büyüme yüzde 3,9 oranında
gerçekleşmiştir. Büyüme oranındaki yavaşlamaya rağmen, Türkiye ekonomisi 2009 krizinin
1
ardından sürekli büyüyen ekonomi kimliğini korumuştur. Yılın ikinci çeyreğinde de büyüme,
önceki birçok dönemde olduğu gibi, iç talebe, özellikle de tüketim harcamalarına dayalı bir
yapı ortaya koymuştur. İkinci çeyrekte tüketim harcamaları yüzde 5,2 artarken, kamu kesimi
tüketim harcamaları artışı yüzde 15,9 oranında gerçekleşmiştir” ifadelerine yer verildi.
Büyüme verilerinin Türkiye ekonomisinde göreli bir talep sorunu bulunduğunu gösterdiğini
kaydeden TİSK, “Hükümet bu sorunun özel harcamalar bacağının, TCMB’nin para politikası
yoluyla çözüleceğini düşündüğünden, Bankanın politika faiz oranını düşürmesi ile, bankacılık
sektörünün kredi faiz oranlarını aşağıya çekeceğini, böylece kredi talebinin, ardından da
tüketim harcamalarının artacağına inanmıştır. Hükümetin bu öngörüsü, tüketim ve yatırımın
faize duyarlılığının (esnekliğinin) yüksek olduğu kanısına dayanmaktadır” yorumu yaptı.
Merkez Bankası’nın Hükümetin dileğine Mart ayından bu yana düzenli bir şekilde yanıt
vererek faiz oranını yüzde 10,5’ten yüzde 8,25’e kadar çektiğini ifade eden TİSK, mevduat
zorunlu karşılık oranlarının 50 baz puan aşağıya çekilmesiyle de bankaların fon kaynak
maliyetinin düşürülmesinin amaçlandığını kaydetti.
Ekonomiye olan güvenin güçlendirilmesinin bu önlemlerin sonuç vermesini
kolaylaştıracağının altını çizen TİSK “Ancak tersi durumda yatırımların, özellikle imalat
sanayii yatırımlarının artması mümkün olmayacaktır. Yılın ikinci çeyreğindeki büyüme
oranının belirleyicilerinin gerçekleşme düzeyleri bu düşüncemizi desteklemektedir” dedi.
İç talebi canlandırma politikasının riskleri
Enflasyon oranının Ağustos ayında beklenenin altında gerçekleştiğini ifade eden TİSK,
TÜFE’nin aylık bazda yüzde 0,3 düşerken, yıllık bazda 8,1 oranında yükseldiğini kaydetti.
“TCMB’nin para politikasındaki başarısının göstergesi niteliğindeki çekirdek enflasyon (TÜFE
I Endeksi) Ağustos ayında aylık bazda yüzde 0,02 azalırken, yıllık bazda yüzde 8,4 gibi oldukça
yüksek bir düzeyde seyretmeye devam etmiştir” diyen TİSK, “Dolasıyla faiz oranlarının
düşmesi ve kredi genişlemesinin döviz kuru üzerinde yaratacağı baskının etkisi ile ortaya
çıkabilecek olası enflasyon artışı, faiz oranlarının düşmesi yerine tam aksine daha da
yükselmesine neden olabilir” uyarısında bulundu.
Türkiye’nin 2016 yılında iç talebi artırmaya yönelik politikalar izlediğini, burada hanehalkı
tüketim harcamaları ve konut harcamalarının öne çıktığını hatırlatan TİSK “Yılın ikinci
çeyreğindeki GSYH gerçekleşmesi de bu politikadan sonuç alındığını göstermiştir. Ancak bu
politikanın sürdürülebilirliği dış dengenin (cari açık) korunmasına bağlıdır. Bunun nasıl
sağlanacağı hususu ise mevcut küresel ekonomik koşullar altında belirsizlikler içermektedir”
açıklaması yaptı.
Sanayi üretimi istikrarsız görüntü çizdi
TİSK Eylül ayı Ekonomi Bülteninde sanayi üretiminin 2016 yılının ilk altı ayında istikrarsız bir
görünüm çizdiği ifade edildi. TİSK, bu eğilimin Temmuz ayında da devam ettiğine ve üretimin
Haziran ayından sonra, Temmuz ayında da düştüğüne dikkat çekti.
Verilere göre sanayi üretimi aylık bazda yüzde 7,0, yıllık bazda yüzde 4,9 oranında azaldı.
Yıllık azalış oranı imalat sanayiinde yüzde 6,5’e vardı. Sanayide ciro da üretime benzer
biçimde geriledi.
2
Ana sanayi gruplarında yıllık bazda en yüksek üretim düşüşü yüzde 16,6 ile dayanıklı tüketim
malı imalatı sektöründe görüldü Üretim azalışında bu sektörü yüzde 6,5 ile sermaye malı,
yüzde 5,5 ile ara malı ve yüzde 5,2 ile dayanıklı tüketim malı izledi. Yıllık düzeyde, üretimi
artışı gösteren tek sektör ise yüzde 1,8 oranındaki yükseliş ile enerji oldu.
2016 Temmuz ayında Sanayi Ciro Endeksi, Üretim Endeksine benzer bir değişim gösterdi.
Sanayide ciro aylık bazda yüzde 7,7, yıllık bazda yüzde 2,4 azaldı. Ciro, aylık bazda sanayinin
alt sektörlerinden madencilikte yüzde 21,5, imalat sanayiinde yüzde 7,3 oranında düştü.
Temmuz ayında ana sanayi gruplarının tamamında ciro azaldı. Ciro kaybında ilk sırada yüzde
11,8 oranındaki düşüş ile enerji grubu yer aldı.
Yıllık bazda ise ciro madencilikte yüzde 12,7; imalat sanayiinde yüzde 2,1 azaldı. Ana sanayi
grupları içinde en fazla ciro azalışı yüzde 15,7 ile enerjide gerçekleşti. Cirosunda artış
sağlayanlar ise yüzde 2,9 ile sermaye malı ve yüzde 2,8 ile dayanıklı tüketim malı oldu.
İşsizlik yüzde 10.2, genç işsizliği yüzde 19,4
Haziran döneminde işsizlik oranı geçen yılın aynı dönemine göre 0,6 puanlık artışla yüzde
10,2 düzeyine ulaştı. İşsiz sayısı 247 bin kişi artarak, 3 milyon 127 bin kişiye vardı. Aynı
dönemdeki bir başka olumsuz gerçekleşme ise tarım dışı işsizlik oranının 0,5 puan artarak
yüzde 12,2’ye ve genç işsizlik oranının 1,7 puan artarak yüzde 19,4’e ulaşması oldu. Erkek
işgücünde işsizlik oranı yüzde 9,1 iken, kadınlarda bu oranın yüzde 12,4 düzeyinde yaşanması
dengesiz bir tablo oluşturdu.
Dış ticaret hacmi daraldı, cari açık geriledi
2016 yılı Temmuz ayında dış ticaret hacmindeki daralma devam etti. İthalatın ihracattan daha
hızlı azalması nedeniyle dış ticaret hacmi Temmuz ayında yüzde 16,5, Ocak-Temmuz
döneminde ise yüzde 6,6 oranında daraldı. Temmuz ayında ihracat yüzde 11,5 ve ithalat yüzde
19,7 oranında daralırken, Ocak-Temmuz 2016 döneminde ihracatın yüzde 3,6, ithalatın yüzde
8,6 küçülmesiyle Temmuz ayında dış ticaret açığı yüzde 32,5, Ocak-Temmuz döneminde ise
yüzde 18,9 azaldı. İhracatın ithalatı karşılama oranı da 2015 yılı Temmuz ayında yüzde 61,1
iken 2016 Temmuz ayında yüzde 67,3’e çıktı.
Bültende, parasal olmayan altın kaleminden 2015 yılının Temmuz ayında 639 milyon dolar net
ithalat olurken, bu yılın Temmuz ayında 416 milyon dolar net ihracat yapılmış olmasının da
cari açıktaki düşüşü etkilediği belirtildi. Ocak-Temmuz döneminde ise bu kalemdeki değişim
sınırlı kaldı, hatta geçen yıla göre 483 milyon dolarlık bir düşüş yaşandı. Seyahat gelirleri,
2015 yılının aynı ayına göre 1 milyar 226 milyon dolarlık azalış ile 1 milyar 456 milyon dolara
geriledi. Bu kalemdeki azalış ilk yedi ayda 4 milyar 467 milyon dolarda kalarak cari açığın
daha fazla düşmesini engelledi.
Cari açığın finansman kalemlerinden yabancıların Türkiye’ye yaptığı doğrudan yatırımlar
Temmuz ayında geçen yılın aynı ayına göre 2 milyar 65 milyon dolar azalarak 458 milyon
dolara geriledi. Yılın ilk yedi ayında doğrudan yabancı yatırımlar geçen yıla göre 4 milyar 731
milyon dolarlık azalış ile 2 milyar 989 milyon dolara indi.
3
Yüksek DİBS faizine yabancı ilgisi
Türkiye’nin yüzde 9.5 ile 10 yıl vadeli DİBS faiz oranında gelişen ekonomiler arasında üçüncü
sırada olduğunu ifade eden TİSK, iflastaki Yunanistan’ın bile faiz oranının Türkiye’den düşük
düzeyde olduğuna dikkat çekti.
2016 yılında yaşanan politik ve ekonomik gelişmelere rağmen yabancıların DİBS’e olan
ilgisinin artarak devam ettiğini kaydeden TİSK şöyle devam etti: “Türkiye’ye borç veren
ülkelerin daha yüksek faiz oranı talep etmelerinin altında, cari açık oranı düşmesine rağmen
cari açığın finansman kaynaklarının niteliğinin düşük olması ve özel sektör dış borç oranının
yüksekliği yatmaktadır. Özellikle son iki yıldır cari açığın finansmanında net hata noksan
kaleminin öne çıkması dış dengede sorun olduğu algısını güçlendirmiştir. Nitekim 2015
yılında bu kalemden Türkiye’ye 9 milyar 378 milyon dolar, 2016 yılının ilk yedi ayında da 3
milyar 459 milyon dolar giriş olmuştur. Bunun sonucunda, Net Hata-Noksan/Cari Açık oranı
2015 yılında yüzde 29,0, 2016 yılının Ocak-Temmuz döneminde ise yüzde 15,9 olarak
gerçekleşmiştir. 2016 yılının ilk yedi ayında TCMB rezervlerindeki artışın yüzde 51,0’i net hata
ve noksan kaleminden sağlanmıştır.”
Mali istikrar korunuyor
Ağustos ayında merkezi yönetim bütçesinde istikrarın göreli olarak devam ettiğini öne çıkaran
TİSK, şu verileri paylaştı: “2015 yılı Ağustos ayında 5 milyar 238 milyon TL fazla veren bütçe,
2016 yılı Ağustos ayında yüzde 31,4 oranında bir azalışla 3 milyar 592 milyon TL fazla
vermiştir. Yine 2015 yılı Ağustos ayında 8 milyar 856 milyon TL olan faiz dışı bütçe fazlası, bu
yılın Ağustos ayında yüzde 4,7 oranında azalmış ve 8 milyar 441 milyon TL fazla vermiştir.
2016 yılı Ağustos ayında bütçe gelirleri bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 18,9; bütçe
giderleri ise yüzde 25,9 oranında artmıştır. Kamu tüketim harcamalarının yılın ilk altı ayında
yüzde13,5 arttığı göz önüne alındığında, bütçe dengesinin mevcut durumunun istikrarı
korumak açısından önemli olduğunu söyleyebiliriz. Hiç şüphesiz harcama artışlarına rağmen
bütçe dengesinin korunmasında, yılın ilk sekiz ayında vergi gelirlerindeki yüzde 10,9’luk
artışın önemli bir payı bulunmaktadır.”
TİSK HAKKINDA
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), gönüllü teşkilatlanma esasına göre faaliyet gösteren ve Türk işverenlerini
endüstri ilişkileri alanında yurtiçinde ve yurtdışında temsil eden tek üst kuruluş. 20 Aralık 1962’de kurulan Konfederasyona,
ekonominin değişik sektörlerinde faaliyet gösteren 21 İşveren Sendikası üye. Bu İşveren Sendikalarına bağlı 9 bin 600 işyerinde, 1
milyon 230 bin çalışan istihdam ediliyor.
Türk sanayinin, yarım asrı aşkın süredir sosyal boyutunu temsil eden, “İşletmelerin Sesi” olma mantığı içinde faaliyet gösteren
Konfederasyon, ulusal düzeyde sosyal taraf olarak üçlü temsil esasının geçerli olduğu (Ekonomik ve Sosyal Konsey, Üçlü Danışma
Kurulu, Çalışma Meclisi, Türkiye İş Kurumu, Sosyal Güvenlik Kurumu, Mesleki Yeterlilik Kurumu, TBMM’nin ilgili Komisyonları
gibi) tüm platformlarda ve ulusal düzeydeki 50’ye yakın kurum ve kuruluşta işveren kesimini temsilen yer alıyor.
TİSK, uluslararası düzeyde de Uluslararası Çalışma Teşkilatı (ILO), Uluslararası İşverenler Teşkilatı (IOE), Avrupa İş Dünyası
Konfederasyonu (BUSINESSEUROPE), G20/B20 Süreci, OECD Nezdinde Ticaret ve Sanayi İstişari Komitesi (BIAC), Türkiye–AB
Karma İstişare Komitesi (KİK), Akdeniz Özel Sektör Konfederasyonları Birliği (BUSINESSMED), Küresel İşbaşında Eğitim Ağı
(GAN), Avrupa İşbaşında Eğitim Birliği (EAfA), Küresel İlkeler Sözleşmesi (Global Compact) ve Karadeniz ve Hazar İş Dünyası
Birliği (BCB) nezdinde Türk İşverenlerini temsil ediyor. TİSK hakkında detaylı bilgiye www.tisk.org.trinternet adresinden
ulaşılabilir.
4
Download