İletişimin Enstrümanları Son zamanlarda herkesin dilinde bir “iletişim”... “Doğru iletişim nasıl olmalı? Doğru iletişim nedir? İletişimin Altın Kuralları” gibi pek çok sorunun cevabını ararken aslında iletişimi kuran taraflardan biri olarak dönüp kendimize bakmayı unutuyoruz. Ya da gözlerimizi belertip karşımızdakine bakmak ve onda bir şeyleri aramak çok daha kolay geliyor. İletişim, önce bireysel olarak “hayat” ile aramızda şekillenirken, kendimizi ne kadar doğru ifade edebiliyoruz, bunun cevabını aramakla başlıyor. Kime, neyi, nasıl ve hangi duygular ile anlatıyoruz? İç dünyamızı ne kadar sağlıklı yansıtabiliyoruz? Tüm bu soruların cevaplarını bulmaya çalışırken çevremiz daha da kalabalıklaşıyor ve hayattaki rollerimiz artıyor. Artık başrolde olan biz, birer “birey” ve “yetişkin” olarak anneyiz, babayız, evladız, patronuz, çalışanız, sevgiliyiz, eşiz. Tüm bu rollerimiz ile ilişkide olduğumuz birbirinden farklı profildeki insanları düşünürsek dünyanın en zor işi olan “doğru iletişim”i kurmaya çalışıyoruz ve çevremiz kalabalıklaştıkça bu ihtiyaç daha da çok kendini hissettiriyor. Çünkü hepimiz insanız ve insana yakışan bir şekilde emir vermeden, tehdit etmeden, eleştirmeden, yargılamadan, suçlamadan, alay etmeden, sabırla birbirimizi dinlememiz gerekiyor. İletişim istiyorsak, hepimizin “bir” olduğu, hiçbirimizin diğerinden üstün olmadığı fikrini aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor. Hayatın her alanında ve ilişkide olduğumuz her seviyedeki kişi ile bizi birbirimize bağlayan “iletişim”, gücü ve etkisi ile hayatımızın en önemli parçası. Bireyden çoğula ya da çoğuldan bireye gerçekleşen iletişim, bunu sağlayacak birbirinden farklı “iletişimin enstrümanları” ile hayatımızda. Kısaca bunların üzerinden geçecek olursak; 1-­‐ Bilişsel iletişim enstrümanları: Her gün binlerce kez yazdığımız, okurken “Acaba beni nasıl anlar?” diyerek emojiler ile süslediğimiz ve en zoru olan da duygularımızı aktarmaya çalıştığımız e-­‐postalar, formlar, sohbet kanalları, bloglar, e-­‐bültenler vb. 2-­‐ Görsel-­‐işitsel iletişim enstrümanları: Çeşitli multimedya teknolojileri kullanılarak duyguları karşı tarafta hissettirmeyi amaç edinen TV, sinema ve radyo kanalları. Hepimiz aslında birer Nuri Bilge Ceylan’ız ve hikayemizi başrolde kendimiz olmak üzere, yardımcı oyuncular ile aktarmak istiyoruz. 3-­‐ Telekomünikasyon iletişim enstrümanları: Artık hepimizde olan akıllı telefonlar, bu telefonlara yüklenen mesaj uygulamaları ve “anı” yaşayamadan tüm bunları 1 paylaşmayı amaç edindiğimiz kanallar. Siz de bir Tarkan konserinde o muhteşem ‘’Verme’’ şarkısını dinlerken hissettirdiği duygular ile kendinizden geçmek varken, bir fotoğraf ile o kareyi/anı sosyal medyaya anlık olarak ekleyenlerden misiniz? O halde aramıza hoşgeldiniz... Anı yaşayabilmek için bu enstrümanı doğru yerde ve zamanda çalabilmek ya da dinlemek ustalık istiyor. 4-­‐ Kali-­‐grafik iletişim enstrümanları: İşte benim en sevdiğim, yazı ve çizi ile oluşturulan basım ve yayım araçları. Gazeteler, dergiler, kitaplar, afişler, el ilanları, mektuplar, vb. Etkisi o kadar kuvvetli ki tüm insanlığı etrafında buluşturuyor ve kendimizi bir anda anlatılanları yaşarken hayal edebiliyoruz, adeta kendimizden geçiyoruz. Burada usta şairimiz ‘’Ahmet Arif’’ in en sevdiğim dizelerini paylaşmadan edemeyeceğim. Sanırım yazarken “aşka gelmek” bu olsa gerek. Körsem, Senden gayrısına yoksam, Bozuksam, Can benim, düş benim Ellere nesi? Haydi gel Ay karanlık... Hangimiz bu duyguları yaşarken ifade edebiliyor hatta okuduklarında başkalarına da yaşatabiliyoruz? 5-­‐ Organizasyon iletişim enstrümanları: Kişi veya topluma aktarılacak mesajların, takım ruhu ve ekipler aracılığı ile gerçekleştirildiği tüm fuarlar, konserler, defileler, konferanslar vb. 31 Aralık gecesi TV karşısında müthiş showları ile Victoria’s Secret defilesini merakla beklediğimiz gibi... Gücü ve güzelliği tartışılmaz. 6-­‐ Sanatsal iletişim enstrümanları: Dans, resim, müzik, şarkı, sergi, tiyatro, animasyon, seramik vb. her türlü sanat faaliyetleri bu grupta. Hepimizin ergenlik dönemine şahitlik etmiş Sezen Aksu ya da Bon Jovi şarkıları, duygularımızın o çok sesli, inişli-­‐ çıkışlı enstrümanları arasında en önde yerini alıyor. 2 Betimlemeler ile anlatmaya çalıştıklarımı, her yazı gibi naçizane bir ana fikir ve vurucu bir cümle ile bitirmek istersem; “Tüm bu enstrümanları düşündüğümüzde iletişimin en önemli unsuru olan “dinlemek” sadece bize bahşedilen iki kulak ile değil, atan kalbimiz ve düşünen aklımız ile yapılabildiğinde gerçek tesirini hissettiriyor ve verilen mesajları tüm vücuda yayıyor. Siz siz olun, gerçek ve doğru bir iletişim kurmak istiyorsanız tüm bedeniniz ile dinleyin ve hissedin. Başak Gök TAV Bilişim Hizmetleri Kurumsal İletişim Müdürü 3