Batı Trakya Bağımsız Türk Cumhuriyeti

advertisement
BATI TRAKYA
BAĞIMSIZ TÜRK CUMHURİYETİ
BAKİ SARI SAKAL
BATI TRAKYA B AĞIMSIZ TÜRK CUMHURİYETİ
Ayastefanos Antlaşması sonrasında, Rodoplar ve diğer Rumeli bölgelerinde yaşayan
Türkler; Rus ve Bulgar baskıları sonucunda 1878 yılında Rodop’ta ayaklandılar. Göç eden
Türklerden bir kısmı, geri çekilmekte olan Osmanlı askeriyle birlikte Rodop dağlarına çıkarak
Rus kuvvetlerine karşı mücadeleye girdi. Kurulmak istenen Bulgaristan'ın büyük bir çoğunluk
olan Türklere yaşama hakkı bile vermeyeceği açıktı. Ayastefanos sonrası. Şarki Rumeli’de ve
Rodoplar’daki bu Türk ayaklanması, Avrupa devletlerinin de dikkatini çekmiş ve Balkanlar’ın
güneyinde Şarki Rumeli adı altında Ahmet Ağa Timirski ismindeki bir zatın reisliğinde Batı
Trakya’da bir Şarki Rumeli Türk Hükümeti adıyla imtiyazlı bir Osmanlı Vilayeti
kurulmasında etkili olmuştur. Dolayısıyla Ayastefanos Antlaşmasının değiştirilmesi gerektiği
büyük devletlere anlatılmış, bu konuda, Rusya'ya baskı yapılması istenmişti.
Ayastefanos Antlaşmasını İmzalayan Heyet
Rodop ayaklanmacıları, Paris antlaşmasını imzalamış olan devletlerin İstanbul
elçilerine verdikleri 4 Mayıs 1294 (16 Mayıs 1878) tarihli ve Hükümeti Muvakkale mührünü
taşıyan muhtırada ayaklanma nedenleri şu şekilde açıklanıyordu:
“ Avrupa devletleri, geçici olarak idare etmekte olduğumuz halkın niçin silâha
sarıldığını sorup araştırmak zorundadırlar. Biz, hiçbir şahsa karşı isyan etmiş değiliz. Silâha
sarılmaktan maksadımız, kendi mal, can ve ırzımızı korumaktan ibarettir. Biz, hiçbir meşru
hükümete karşı ayaklanmadık. Kendi şahsi haklarımızı korumakla, en tabii haklarımızı
kullanıyoruz. Ayastefanos Antlaşması, Paris Antlaşmasını imzalamış olan devletlerin
tasdikinden geçmedikçe hükümsüzdür. Ayastefanos Antlaşmasının yerine bir yenisi
konmalıdır. Bulgarların irtikâp ettikleri cinayetler, tarif olunamayacak kadar büyüktür. İleri
karakollarımıza silahlı bir kuvvetin yaklaşmasını kabul edemeyiz. Bölgemizin ahalisi kâmilen
Türk ve Müslüman göçmen de sığınmış bulunmaktadır.
Ayastefanos Antlaşmasından sonra Ruslar ve Bulgarlar memleketimizi istila ettiler.
Biz ise, hükümetsiz kaldık. Her ne kadar, Osmanlı Devleti, bizleri, Bulgaristan emaretine terk
etmiş ise de Avrupa devletlerinin tasdiki olmadıkça Bulgar hükümetine meşru bir hükümet
gözüyle bakamayız. Ruslar ve Bulgarlar, girdikleri yerlerde, sayısız mezalim ve ağza
alınmayacak cinayetler işlediler. Mütecavizleri, geri atmak için silaha sarıldık.
Eğer biz, muvakkat bir hükümet kurmamış ve bir zabıta heyeti düzenlememiş
olsaydık, memleketimizde karışıklıklar çıkabilirdi. Bugün bölgemizde emniyet ve asayiş, Rus
askerlerinin bulundukları yerlerde ise huzursuzluk ve karışıklıklar vardır.
… Ayastefanos antlaşmasını
şiddetle
protesto
ederiz.
Müslümanların idare ettikleri yerlerle
Rus ve Bulgarlar tarafından idare
olunan memleket arasındaki büyük
farkı görmek üzere, kimi isterseniz
gönderiniz.
Meriç’in
Güney-Batı
tarafındaki
topraklardan
yeni
Bulgaristan’a hiçbir karış yer
vermemenizi istirham ederiz. Çünkü,
idaremiz altında bulunan dört milyon
Müslüman, işitilmemiş cinayetlerle
ismini kirletmiş olan ve her vakit
düşmanımız bulunan bir hükümete
boyun eğmektense yok olmayı tercih
ederiz.” 1
Şarki Rumeli Türk Muvakkat Hükümeti Milisleri
(Solda Tahsin Ağa, Sağda Münir Bey)
1878’de Esir Düşen Türk Askerleri Bükreş’te
1
Tevfik BIYIKOĞLU, “ Trakya’da Milli Mücadele”, Cilt: I, Ankara 1955, Sayfa: 21, 22, 23
Batı Trakya’da 1878 yılında kurulan Şarki
Rumeli Türk Muvakkat Hükümeti 1886 yılına kadar
varlığını sürdürmüş ve sonuçta II. Abdülhamid’in
onayıyla Bulgaristan tarafından ilhak edilmiştir.
Baskıların sürmesi sonucunda, bölgede 1913 ve
1915’te Bulgar yönetimine, 1920’de de Yunan
yönetimine karşı isyanlar baş göstermiştir.
30 Mayıs 1913’de, “Londra Antlaşması” nın
imzalanmasıyla Osmanlı Devleti’nin sınırı Midye-Enez
olarak belirlendi. Selanik, Güney Makedonya ve Girit
Yunanistan’a
geçiyordu.
Bulgaristan,
Kavala,
Dedeağaç’la birlikte hemen tüm Trakya’yı sınırları içine
katıyordu. Ancak, Doğu Trakya’nın kurtarılmasının
ardından %85’i Türk olan Batı Trakya’nın durumunun
ne olacağı Türk kamuoyunu düşündürmeye başlamıştı.
Bu arada hükümet, 19 Ağustos 1913 tarihinde Avrupa
merkezlerindeki elçilerine gönderdiği haberde Batı
Trakya’da Bulgar zulüm ve baskısına uğramakta olan
halkı korumak için bu bölgeye bazı ufak birlikler
gönderilirse, bunun Meriç’in batısına geçilmesi
anlamına alınmamasını bildirmişti.
Kuşcubaşı Eşref (Sencer) Bey
Bu akıncı birlik “Umum Çeteler Kumandanı” Eşref Kuşçubaşı’nın emrinde idi. Eşref
müfrezesi Bulgar kuvvetleriyle yaptığı mücadeleler sonunda Koşukavak, Mestanlı ve Kırcaali
kazalarını işgal ve idaresi altına almıştı.
Ancak bu durum başkumandanlık tarafından onaylanmadığından Enver Bey akıncı
birliğine harekatı durdurma emrini vermek zorunda kalmıştı.
Zira Hariciye Nezaretince 19 Temmuz 1913 tarihinde büyük devletlere gönderilen
notada, Osmanlı Devleti’nin Meriç sınırını kesin olarak kabul ettiği ve bu nehrin hiçbir
bahaneyle aşılamayacağı taahhüdünün verildiği belirtilmekteydi. Buna rağmen Hurşit Paşa
Kolordusunun Kurmay Başkanı Enver Bey, Eşref Kuşçubaşıyla 22 Ağustos 1913 tarihinde
Ortaköy’de görüşmüş ve tüm Batı Trakya’nın işgali kararlaştırılmıştı. Bu arada işgal ve idare
işleri için gönüllü bazı subaylara Batı Trakya’ya geçmek üzere izin verilmesi de kabul olundu.
Bu subaylardan bazıları: Trabzon Redif Tümeni Kurmay Başkanı Binbaşı Süleyman Askeri
(Süleyman Zeynelabidin gizli ismi altında), Yüzbaşı İlyas, Üsteğmen Ömer Lütfi, Manastırlı
Halim, Çerkez Reşit (Çerkez Ethem’in kardeşi). İşgal kuvvetleri 31 Ağustos 1913’te Batı
Trakya’nın merkezi Gümülcine, ertesi günü de (1 Eylül 1913) İskeçe’yi işgal etmişler,
Bulgarlar ise Yunan işgali altındaki Dedeağaç’a sığınmışlardı.
Ondördüncü asırda Osmanlıların Balkanları fethetmesiyle Türkleşen Batı Trakya
1913’e kadar Osmanlı idaresinde kalmıştı. Balkan Savaşı sonunda Balkan ülkeleri arasında
imzalanan 10 Ağustos 1913 Bükreş Antlaşmasıyla Batı Trakya Bulgaristan’a bırakılıyordu.
Bugünkü Bulgaristan’ın güney bölgeleriyle Batı Trakya ile Makedonya’nın bir kısmını da
içine alan bölgede 31 Ağustos 1913’te merkezi Gümülcine olmak üzere “Garbi Trakya
Hükümet-i Muvakkatesi” ilan edildi. Müderris Salih Efendi başkanlığında kurulan hükümet 2
Ekim 1913’te “Garbi Trakya Hükümet-i Müstakilesi” adıyla bağımsızlığını ilan etti. Tüm
resmi binalara bu bağımsız Cumhuriyetin yeşil, beyaz, siyah renklerden ve bir ay ile üç
yıldızdan oluşan bayrağı asıldı. Bu hükümet pul bastırmış, amacını dışarıya da duyurmak için
resmi Batı Trakya Ajansını kurduğu gibi, Türkçe ve Fransızca “İndependant” adlı bir gazete
de çıkarma girişiminde bulunmuştur. 2
2
Metin AYIŞIĞI, Dünden Bugüne Batı Trakya Meselesi”, İlgili Sayfalar.
Garbi Trakya Hükümet-i Muvakkatesi’nin Kurulduğunu
Yabancı Devletlere Bildiren Muhtıra
Kuşcubaşı Eşref Batı Trakya’da “Garbi Trakya Hükümet-i Muvakkatesi’nin
kurulduğunu bir bildiriyle tüm dünyaya duyurdu:
“ Asalet-meab Sefir cenabları,
Bulgarların Türklere ve Müslüman kardeşlerimize yaptıkları mezalimi gören, feryad
ve figanlarını işitenler bulunmadı, aldıran bile olmadı. Demet demet Müslümanlar doğranarak
Koşukavak’ta Papaslı köyü deresinde hâlâ kokmakta ve taaffünden yanlarına varılamamakta
olan sekiz yüzü mütecaviz boğazlanan bedbahtların kokusuna bile alan olmadı. Can gitti, ırz
gitti, mal ise hesapta değil. Üstelik de geri kalan ihtiyar ve kadınlarla çocukların süngüler
altında sürülerek kiliselere toplatılarak Hıristiyan yapıldıklarından da kimseler güya haber
alamadı. Şenâatin her türlüsüne âdeta göz yumuldu. ‘İki el bir baş içindir’ dedik, naçar
silâhımıza sarıldık.
Garbî Trakya halkını bu mezalimden kurtarmak için onları da silâhlandırdık.
Allahımıza dayanarak ve benliğimize güvenerek bu günden itibaren İslâm’ı, Hıristiyan’ı,
Türk’ü, Bulgar’ı aynı hukuka malik olmak şartıyla Garbî Trakya Hükümet-i müstekilesini
ilân eylemiş olduk. Muvaffakiyet Allah’tan.
Mühür Umum Trakya Hükümeti Milliye Riyaseti
1329
Eşref “ 3
Garbi Trakya Hükümet-i Muvakkatesi’nin Gönüllü Askerleri Kırcaali Sokaklarında
Türk kuvvetlerinin Koşukavak, Mestanlı ve Kırcaali’den sonra Gümülcine, İskeçe,
Eğridere, Darıdere ve Meriç boylarını işgal etmesi, Batı Trakya Hükümeti Muvakkatesi’nin
kurulması, İstanbul ve Sofya’da telaş yarattı.
3
Cemal KUTAY, “ 1913’de Garbi Trakya’da İlk Türk Cumhuriyeti “, İstanbul 1963, Sayfa: 290
Gümülcine
Yabancı baskılar sonucu, zaten bu işe başından beri karşı olan başkumandanlık,
harekatın durdurulup geri dönülmesini bildirmiş, ancak gerek girdikleri yoldan dön-menin
imkansızlığı ve gerek Batı Trakya Türklerine karşı duydukları vicdani sorumluluk nedeniyle,
tam işgal hareketinin sonucunun alınacağı bir devrede geri dönmeyi reddeden işgal birlikleri,
Osmanlı Devletiyle ilgilerini kesip, Batı Trakya Hükümeti Muvakkatesi’nin bağımsızlığını
ilan ettiler.
Bulgar Çetecileri
Batı Trakya Haritası
Batı Trakya Bağımsız Türk Cumhuriyeti Bayrağı
Batı Trakya Bağımsız Türk Cumhuriyeti Bayrağı
Gümülcine Hükümet Konağına Çekilirken
Batı Trakya Bağımsız Türk Cumhuriyeti İleri Gelenleri Kırcaali’de Bir Törende
Batı Trakya Bağımsız Türk Cumhuriyeti İstanbul Temsilcileri
Oturanlar: (Soldan Sağa) İskeçe Müderrislerinden Hacı İsa Efendi, İskeçe
Eşrafından Mehmet Şükrü Paşa, Geçici Bağımsız Hükümet Başkanı Müderris Hafız
Salih Efendi, Dedeağaç Kumandanı Bağımsız Hükümet İleri Gelenlerinden Süleyman
Bey, İskeçe Eşrafından Hilmi Paşa. Ayaktakiler: (Soldan Sağa) Ahi Çelebi Eşrafından
Hüseyin Paşa, İskeçe Eşrafından Mehmet Şükrü Paşazade İbrahim Bey, Dedeağaç
Eşrafından Hacı Saffet Efendi, Gümülcine Ulemasından Hacı Ali Galip Efendi
Kırcaali Gönüllü Askerleri
Batı Trakya Bağımsız Türk Cumhuriyeti Sınırları
Bu cumhuriyeti Yunanistan ve Bulgaristan tanımıştır. Ancak, Bulgaristan’ın
şikâyetleri ve büyük devletlerin müdahalesiyle Osmanlı Hükümeti “Batı Trakya Hükümet-i
Muvakkatesi” ne destek veremedi. 29 Eylül 1913 İstanbul Antlaşması’yla Bulgaristan’a
bırakılan bölgenin, 25 Ekim 1913’e kadar bölgenin Bulgaristan’a teslimi şart koşuldu.
Böylece “Garbi Trakya Hükümet-i Muvakkatesi” ancak 57 gün devam edebildi. İki ülkenin
baskısıyla, küçük Batı Trakya Cumhuriyeti kendi kendini lağvetmiştir.
Fuat Balkan’ın Milis Kuvvetleri
İkinci isyan 30 Temmuz 1915’te Radalios (Doğu
Makedonya’daki Drama Bölgesinde) “Birinci Dünya Savaşı’nda
Yunan ve Bulgar askerlerinin sebep olduğu sıkıntılardan
Müslüman halkları korumayı amaç edinen “Yüzbaşı Fuat
Balkan“ komutasında patlak vermiştir. İsyanı, bölgedeki küçük
Türk kasaba ve köylerini içine alan Batı Trakya Kurtuluş
Komitesi’nin kuruluşu izlemiştir. Ancak iki yıl sonunda, 27
Eylül 1917’de, Fuat Balkan üç taburuyla Türkiye’ye geçmek
zorunda kalmıştır.
Batı Trakya’nın 22 Mayıs 1920 tarihinde Yunanlı
General Zımvrakakis’in komutasındaki kuvvetler tarafından
işgali üzerine Batı Trakya Türkleri, 25 Mayıs 1920'de
Gümülcine'nin “Hemeti” nahiyesinde “Batı Trakya Hükümeti”ni
kurmuşlardır. Petreçeli Tevfik Bey bu hükümetin reisi olurken,
Yüzbaşı Fuat (Balkan) Bey, Genelkurmay Birinci Başkanı ve
Teğmen Fahir (Özdilek) Bey, ikinci başkanı olmuştur. Bu
hükümet Bulgarların da desteğini alabilmek için iki Bulgar
delegeyi bakan yardımcılıklarına atamıştır.
Ancak, Yunanlıların burayı da ele geçirmeleri üzerine
Batı Trakya hükümet üyeleri Bulgaristan (Sofya) ve İstanbul’a
çekilmek zorunda kalmışlardır.
Batı Trakya Milli Hükümeti”nin ömrü de 24 Temmuz
1923'te Lozan'da imzalanan antlaşmaya kadar devam etmiştir.
Fuat Balkan
Download