ÜLKEM İÇİN TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİNİ DESTEKLİYORUM 1 Önsöz Ülkem İçin Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini Destekliyorum Sorumlu vatandaşlığın bireylerde başladığını ve kurumlara kadar uzandığını kabul eden “Ülkem İçin” Projesi, başladığı 2006 yılından bugüne, çalışanlarımız, bayilerimiz ve şirketlerimiz sahipliğinde sorun alanlarına çözüm şemsiyeleri açıyor. Projemizin temel amacı, sosyal sorumluluk olgusu ile kurumsal sorumluluk olgusunu birleştirerek yenilikçi ve yaratıcı çözümler için alan yaratmaktır. Bu çözüm, gönüllülerimizin başlattığı bir girişimde ya da şirketlerimizin benimsediği yeni bir kurumsal politikada saklı olabilir. Amacımız, birlikten güç doğacağına, sorunların değil, çözümlerin bir parçası olabileceğimize ve fark yaratabileceğimize duyduğumuz inançla çalışmak ve bizi izleyen herkese ilham olabilmektir. Bu ilham ve inançla; • 2006-2007 yıllarında yerel kalkınmaya destek olan 387 Proje... • 2008-2009 yıllarında ülke geneline yaygın olarak yeşeren 7 Ülkem İçin Ormanında 1.084.000 fidan ve çevre bilinci eğitimi ile yetişen 18 bin çocuk... • 2010-2011 yıllarında gönüllü kan bağışçılığı için bilinçlendirilen 104.000 kişi ve bağışlanan 83.579 ünite kan... • 2012-2015 yıllarında “Ülkem İçin Engel Tanımıyorum” diyerek şirketlerimizde 2.433 adet Engelliliğe Doğru Yaklaşım Eğitimi ile farkındalık yarattığımız 103.482 çalışan, bayilerimiz aracılığı ile 36 ilimizde bilinçlendirdiğimiz 22.500 kişi... - 1361 lokasyonda fiziki şart iyileştirilmesi... - 20 okul engelli dostu... - Şirketlerimizde engelli dostu ürün-hizmet... - 20 farklı sosyal sorumluluk projesi... - İnsan Kaynakları ve Bayi prosedürlerine engelli dostu uygulaması... hayata geçirdik. 2 Projemizin yeni döneminde, aslında insanın bulunduğu her ortamda yapılabilen cinsiyet ayrımı konusuna değiniyoruz. Toplumsal cinsiyet rolleri ile kültürden kültüre, farklı boyutlarda maliyet ve yoksunluklar getirebilen bu ayrımcılığın, hem kadınları hem de erkekleri oldukça olumsuz şekilde etkilediğini, rol paylaşımlarında dengesizlik ortaya çıkarabildiğini görüyoruz. Bunun sonuçlarını günlük olarak hayatımızda izlemek yerine eşitlikçi bir toplum ve dünya için üstümüze düşeni yapmak üzere harekete geçtik. Koç Topluluğu, 2013 yılında İş’te Eşitlik Bildirgesi*’ni imzalayarak Dünya Ekonomik Forumu tarafından hazırlanan Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Raporu’nda yer alan Türkiye’nin 0,414’lik ekonomik katılım ve fırsatlar uçurumunun 3 yıl içerisinde 10%’a kadar azaltılması yönünde çalışmalara katkıda bulunacağını açıkladı. 2015 yılında ise Birleşmiş Milletler Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadının Güçlenmesi Birimi (BM Kadın Birimi-UN Women) ve BM Küresel İlkeler Sözleşmesi ortak metni olan “Kadının Güçlenmesi İlkeleri”ni imzalayan Koç Holding, BM Kadın Birimi tarafından yürütülmekte olan HeForShe kapsamında da küresel düzeyde 10 Etki Lideri (Impact Champions) arasına seçildi. Ülkem İçin Projemizin yeni döneminde bu çalışmalara destek verecek şekilde, toplumsal cinsiyet eşitliği temasına odakladık ve kurum içinde yapacağımız eğitimlerde Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV) ile işbirliği yapmaya karar verdik. Böylelikle, çalışanlarımız, şirketlerimiz ve bayilerimiz olarak üzerimize bu konuda düşen görevleri yerine getirmeyi arzuluyoruz. Bu kitapçık ile sorumlu vatandaşlık adına sizlere de ulaşmayı ve “Ülkem İçin Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini Destekliyorum” diyerek hep birlikte yol almayı diliyoruz. Koç Holding A.Ş. *İşte Eşitlik Bildirgesi, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 3 Eşitlik Kavramları… Toplumsal eşitlik nedir? Toplumsal eşitlik, belirli bir topluma veya gruba mensup bireylerin yasalar karşısında, medeni ve siyasi haklarda, ifade özgürlüğünde ve sosyal hizmetlere erişim gibi temel hak ve özgürlük alanlarında eşit koşullara sahip olmaları durumudur. Sosyal sınıflandırma nedir? İnsan beyni gün içerisinde binlerce, hatta milyonlarca, uyarana tabi olur. Bu yükle baş edebilmek için her uyaranı ayrı ayrı değerlendirmek yerine sınıflandırır. Bu sınıflandırmayı bireyleri ve sosyal dünyayı algılamak için de kullanır. Buna “sosyal sınıflandırma” denir. Böylelikle insanlar bireyler olarak değil de “erkekler”, “kadınlar”, “gençler”, “yaşlılar”, “Türkler” ve “Romenler” gibi sınıflar altında değerlendirilirler. Zihinsel açıdan kolaylık sağlayan bu süreç, zaman zaman bireye ve topluma çok büyük bedeller ödetebilmektedir. Çünkü sosyal sınıflandırma, kalıp yargıların ve önyargıların oluşumunda temel bir bilişsel süreç olarak ortaya çıkar. Farklı bakış açılarına saygı duymak ile başlayan toplumsal eşitliğin esas amacı: “farklı ve eşit olabilmek.” 4 Önyargılar ve kalıp yargılar nedir? Önyargılar, bireyler hakkında bilimsel bir dayanağı, gerçekliği veya somut bir nedeni olmadan oluşturulmuş olumsuz yargı ve tutumlardır. Bir kişiye yöneltilen önyargılar, bireyin şahsi davranışları veya kişiliği baz alınarak değil, belirli bir grup (cinsiyet, doğduğu yer, din gibi) ile ilişkilendirilmesinden ortaya çıkar. Sosyal sınıflandırma sonucu, aynı grupta görülen bireylere atfedilen özellikler ve benzerlikler abartılabilir. Böylece “kalıp yargılar” oluşmaya başlar. “Kadınlar duygusal oldukları için adil karar veremezler”, “Erkekler çocuk bakamaz”, “Çocuğun her zaman babadan çok anneye ihtiyacı vardır”, “Kadınlar duygusal olur”, “Erkekler korkmaz” gibi kabuller oluşur. Uzun süreler boyunca süregelen yargılar, bir süre sonra bir grubun üyesinin nasıl davranması gerektiğini belirlemeye başlar. Yani süreç ters olarak işlemeye başlar ve grup üyeleri isteyerek veya istemeyerek beklentilere uygun davranır. Bu davranışlar da kalıp yargıyı haklı çıkarır. KAYNAK: • Çayır, Kenan & Ayan Ceyhan, Müge Çayır; Ayrımcılık (2012) - Çok Boyutlu Yaklaşımlar; İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları • Demiştaş, Andaç; Sosyal Sınıflandırma, Kişiler arası Beklentiler ve Kendini Doğrulayan Kehanet; İletişim Araştırmaları Dergisi 2.2 (2004): 33-53. 5 Ayrımcılık Nedir? Ayrımcılık Nedir? Kişilerin, kurumların veya devletlerin, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, inanç, etnik köken, cinsel kimlik, felsefi ve siyasi görüş, sosyal statü, medeni hal, sağlık durumu, engellilik, yaş ve benzeri temellere dayalı, düzenlenen hak ve özgürlüklerden, diğer bireylerle eşit koşullarda, tam ve etkin olarak yararlanmasını engelleyen veya zorlaştıran her türlü farklı tutum, davranış ve muameleyi ifade eder. Ayrımcılık çoğu zaman daha az güce veya kaynağa sahip olanların, gücü ve kaynakları elinde tutanlar tarafından maruz bırakıldıkları bir durum olarak yaşanmaktadır. Ayrımcılık bizi mutsuz ediyor, ilişkilerimizi zorluyor ve toplumsal gelişimimizi engelliyor. Ayrımcılığın Etkileri Birey Öfke, kızgınlık, kendini kötü hissetme gibi olumsuz duygular Saldırganlık, içe kapanma, kendini soyutlama gibi davranışlar Kaynaklardan yararlanamama, eşit söz hakkına sahip olamama, eğitimde fırsat eşitsizliği, özgünlüğünü koruyamama gibi eşitsizlikler Toplumdaki farklı kesimlerin birbirilerine karşı düşmanlık, öfke ve önyargı geliştirmesi gibi toplumsal çatışma ve şiddeti tetikleyici dinamikleri Toplumsal düzeyde şiddetin baş göstermesi ve barış içinde bir arada yaşayamamaya 6 Toplum Biyolojik ve Toplumsal Cinsiyet Nedir? Biyolojik Cinsiyet Nedir? Doğuştan gelen, biyolojik ve fiziksel olarak her kadın ve erkek için aynı olan özelliklerdir. Örneğin; kadınların ve erkeklerin farklı cinsel ve üreme organlarına sahip olması gibi. Toplumsal Cinsiyet Nedir? Toplumsal cinsiyet, kadınlara ve erkeklere toplumsal olarak yüklenen rolleri ve sorumlulukları ifade eder. Sosyal yönden kadın ve erkekten beklenen veya uygun görülen davranış biçimlerini tanımlar. Toplumsal cinsiyet rolleri toplumdan topluma farklılık gösterebileceği gibi, zaman içerisinde ve/veya kriz dönemlerinde de değişiklik gösterebilir. Toplumsal cinsiyet, erkeklerin ve kadınların toplumsal yaşama katılma şekli ve düzeyinde farklılıklar oluşmasına yol açar. Kadınların erkeklere kıyasla ev işlerinde daha fazla sorumluluk üstlenmesi gibi. Biyolojik Cinsiyet Toplumsal Cinsiyet Biyolojik ve fiziksel (doğuştan gelen) özellikler Toplumda kadın ya da erkeğe “uygun” olarak kabul edilen özellikler Bütün toplumlarda aynı Toplum beklentilerine göre belirlenmiş Her kadın ve erkek için geçerli Toplumdan toplum, kültürden kültüre değişiklik gösteren Araştırmalar, toplumsal cinsiyet rollerini benimseyen erkeklerin de çok olumsuz etkilendiğini gösteriyor. • Eşler ve çocuklarla mesafeli ilişkiler kurmak zorunluymuş gibi algılanıyor, iletişim ve yakınlık kurulamıyor; bu sebeple şiddet artabiliyor. • Daima kontrollü, sert olabilmek için duygular bastırılıyor, yardım istenemiyor, stresli yaşam durumları ile baş edilemiyor. • Erkekler daha kısa yaşıyor, hastalık, intihar, madde bağımlılığı daha sık görülüyor. 7 Az farkla doğuyor, çok farkla büyüyoruz… Türkiye’de Kadınların Durumu Türkiye’de Kadınların Eğitimi Okuma/Yazma Bilmiyor/Az Okuma Yazma Biliyor (%20) İlkokul Mezunu (%48) Ortaokul/Lise Mezunu (%22) Univeriset veya Üstü Mezunu (%10) Kaynak: TÜİK (2013) Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Ülkemizde kadınların % 68’i ortaokul mezunu bile değil 8 Türkiye’de Kadınların Karar Alma Mekanizmalarına Katılımı Ülkemizde kararlar genelde erkekler tarafından veriliyor. Karar alma yetkisi, kamu ve özel sektörde hala neredeyse tamamen erkeklerde. Vali %2 Bakanlar Kurulu %4 Polis %5 Üniversite Rektörü %7 Üst Düzey Kadın Memur %8 Yönetim Kurulu Üyesi Yerel Yönetimler %8 Üst Düzey Yönetici %12 Yüksek Yargı %14 Milletvekili %18 %10 Kaynak: KA.DER (2015) 8 Mart Karnesi 9 Politikaları, yasaları ve uygulamaları değiştirebilecek, mevcut eşitsizliği giderebilecek kararlar ancak dengeli güç dağılımı olan yapılardan çıkabiliyor. Çünkü eşitsizlikler bu tip yapılarda su yüzüne çıkıyor ve önceliklendiriliyor. İşgücüne Katılım İş gücümüzün % 50’si çalışmıyor. 18,4 milyon 7,7 7,7milyon milyon Toplam Çalışabilecek Nüfus: Çalışıyor %28 Çalışıyor %70 Çalışmıyor %72 Çalışmıyor %30 27,7 milyon 26,6 milyon 10 2.3 milyon kadın ücretsiz olarak aile işinde çalışıyor. Ücretli (%60) Ücretsiz Aile İşçisi (%30) Kendi İşinde (%9) İşveren (%1) Kaynak: TÜİK (2014) İşgücü İstatistikleri 11 Bu İstatistiklere Göre Dünyadaki Durumumuz 142 ülke arasından 125. sırada olan Türkiye, kadın-erkek eşitliğinin en az sağlanabildiği ülkeler arasında Almanya İngiltere Küba Amerika 0,71+Puan Ürdün Türkiye Suudi Arabistan Pakistan 0,51+Puan 0 Tamamen Eşitsizlik İzlanda Finlandiya Norveç İsveç 0,81+Puan Rusya Azerbaycan Katar Etiyopya 0,61+Puan 1 Tamamen Eşitlik *Dünya Ekonomik Forumu – Cinsiyet Uçurumu Raporu 2014 Cinsiyet Uçurumu Endeksi (i) ekonomiye katılım ve ekonomik fırsatlar, (ii) eğitime erişim, (iii) sağlık ve ortalama yaşam süreleri ve (iv) politik katılım alanlarında kadınlar ve erkekler arasındaki farkı ölçüyor. Türkiye’nin en düşük performans alanı kamu ve özel sektörde üst düzey yetki ve görevlendirmelerde gözleniyor. 12 Toplumsal Cinsiyeti Nasıl Öğreniyoruz? Sağl ık S ist em İşyer iÇe v aş kad /Ar an e ler ğer De el P istemi - olitikalar S t -K le ült da A ür A k raba i dya e - A -M kr e r e l i M A aha ul ll k O BİREY KAYNAK: • Bronferbrenner, U. (1994). Ecological model of human development. In International Encyclopedia of Education, Vol 3, 2n Ed. Oxford: Elsevier 13 ler • Seçilen isim malar • Yapılan kutla renkler • Tercih edilen fatlar sı • Kullanılan caklar/oyunlar • Alınan oyun ler ar/anlatılan öykü • İzlenen yayınl Çocukluk 7-11 Yaş Erken Çocukluk 0-6 Yaş • Aile ilişkileri • Verilen sorumluluklar • Oyun/izlenen filmler/okunan yayınlar • Sosyal medya • Ders kitapları/eğitim sistemi • Klüp/hobi seçimleri Ergenlik 12-18 Yaş Yetişkinlik +19 Yaş eçimi llik/eş s • Cinse a hayatı • Çalışm tumları abalık tu /b e n n A • baskısı /komşu e ll a h a •M luklar sorumlu • Ailevi 14 • Arkadaşlık/akran ilişkile ri • Eğitime devam etme/ etmeme kararları • Mesleki yönlendirme • Ev dışında aktiviteye kat ılabilme imkanları • Popüler kültür (müzik, sosyal medya vb. ) • Cinsellikle ilgili bilgi kay nakları Toplumun bize öğrettiklerini genelde sorgulamadan kabul edip, çocuklara aktararak, bilerek veya bilmeyerek eşitsizlik veya ayrımcılık döngüsünü devam ettiriyoruz. 15 Her Dönemde Eşitsizliği Azaltmak İçin Yapabileceklerimiz Bunlara dikkat! Toplum bize doğduğumuz andan itibaren farklı ve eşitsiz kimlikler yüklüyor. Erken Çocukluk 0-6 yaş Erken Çocukluk döneminde eşit fırsatlar yaratılmalı Çocukluk 7-11 yaş Birlikte ve eşit büyüme fırsatımız olmalı • Tüm çocukların her türlü oyuncakla oynayabilmesine izin verin. • Cinsiyetçi rolleri pekiştiren unsurlara dikkat edin. • Çocukların davranışlarını takdir edin, cinsiyetçi sıfatlar kullanmayın. • Farklı renkler, etkinlikler seçmelerine fırsat verin. • Cinsiyete göre değil, yaşa uygun sorumluluklar verin. • Her iki cinsiyetten arkadaşları olmasını destekleyin. • Şiddet içeren ya da cinsiyetçi oyuncaklar yerine beceri geliştirenleri tercih edin. • Yetişkin olarak iletişim ve ev içi iş bölümünde örnek olun. 16 Ergenlik 12-18 yaş Farklı ve eşit olabilmeliyiz Yetişkinlik +19 yaş Eşit sorumluluklar ve haklar olmalı • Ergenlerin karşı cinsle, cinsellikle ilgili merakları olacağını unutmayın. • Kız ve oğlanların arkadaş, dost olabileceklerini de vurgulayın. • Meslekleri, bölümleri kadın erkek olarak ayırmayın. • Ergenlerle konuşun, cinsiyet ayrımcılığı yapmamalarını teşvik edin. • Anne ve baba olarak çocuk bakımında eşit ve birlikte tutum geliştirin. • Cinsiyet eşitliğini ve faydalarını mahalleye, işyerine, akrabalara anlatın. • Cinsellikle ilgili doğru, gerçek bilgilere ulaşın. • Ailedeki bakım ve destek görevlerini paylaşın. 17 İşyerinde Eşitlik! Dikey ayrışma nedir? “Cam tavan” olarak da bilinen dikey ayrışma, bir sektörde ya da bir iş yerinde, yükselme olanaklarının bir cinsiyet için diğerine göre çok daha zor olması durumudur. Dünyada üst düzey kadın yönetici sayısının erkeklere göre çok daha az olması dikey ayrışmanın bir sonucudur. 18 Yatay ayrışma nedir? ‘Cam duvarlar’ olarak da adlandırılan yatay ayrışma, kadın ve erkeklerin belirli sektörlerde yoğunlaşması durumudur. Hemşirelerin çoğunun kadın, inşaat sektöründe çalışanların çoğunun erkek olması gibi. Bu ayrışma toplumsal cinsiyet rollerinden de beslenir. Örneğin, nasıl evde çocuk bakımı kadınlar işi olarak görüşüyorsa, iş yaşamında da okula öncesi öğretmenlerin çoğu kadındır. Nasıl ki kadınların geceleri dışarı çıkması “güvenli/uygun” görülmüyorsa, iş yaşamında da gece bekçisi olarak kadın uygun görülmemektedir. Meslekler Ayrışabiliyor Kadın Erkek Öğretmen Doktor Hemşire Mühendis Sekreter Bilim Adamı Bakıcı Siyasetçi Temizlikçi Şoför Tekstil İşçisi Fabrika İşçisi Tezgahtar İnşaat işçisi 19 Kadınların yetiştirilme şekilleri, eğitim ve karar alma mekanizmalarına erişme zorlukları ve aile içimdeki sorumlulukların dağılımı, işyerinde eşit olmalarını neredeyse imkansız kılıyor. 20 İşyerlerimizde ve çalışma hayatımızda çok büyük değişimler yaratabiliriz. Doğru hedefler ve iyi uygulamalarla topluma örnek olacak çalışmaların yeşerebileceği bir ortam yaratabiliriz. İşyerinde Eşitlik İçin 9 Öneri 1. Farkındalık eğitimlerine katılmak 2. İşe alım süreçlerinde fırsat eşitliğine özen göstermek 3. Kadın istihdam oranının şirketler genelinde ve yönetim kadrolarında artırılmasını hedeflemek, her yönetim seviyesinde cinsiyet dağılımının eşitliğini sağlamaya destek olmak 4. Cinsiyet dağılımında eşitsizliğin olduğu iş alanlarını gözden geçirmek 5. Gelişim planlama ve uygulamalarında eşit fırsat tanımak 6. “Eşit işe eşit ücret” politikasını benimsemek ve ilgili göstergeleri takip etmek 7. İşyerinde cinsiyet eşitliğini pekiştirecek ve tüm çalışanların refahını artıracak uygulamalara destek vermek (herkesin kullanımına uygun koruyucu malzeme, ekipman, iş elbisesi, soyunma odası gibi) 8. Yazılı, sözlü ve görsel iletişimlerde cinsiyet duyarlılığına özen göstermek ve ayrımcılığı pekiştirici uygulamalardan kaçınmak 9. “Koç Topluluğu Eşitlik İlkeleri ve Uygulama Prensipleri”nin ve “İş’te Eşitlik İlkeleri”nin çalışanlar tarafından bilinirliğini artırmak ve paydaşlara yaygınlaştırılmasına öncülük etmek. 21 Eşit Bir Dünya Mümkün! • Kadınların aile geliri üzerinde daha fazla söz sahibi olması, toplumsal kalkınmayı hızlandırır. Araştırmalar göstermektedir ki, kadınlar aile gelirinin daha büyük bir kısmını çocukların sağlık ve eğitimine harcamayı tercih ediyorlar. Bu da, başta çocukların okulda kalma süreleri olmak üzere, çocuk gelişimini pek çok alanda olumlu yönde etkiliyor. • Ekonomi büyür, böylece kişi başına düşen milli gelirde artma potansiyeli doğar. Örneğin OECD’ye göre, iş yerlerinde cinsiyet eşitliğinin sağlanması, OECD ülkelerinde 2030’a kadar mevcut büyüme potansiyelinin %12 üzerinde büyümeye yol açabilir. • İlişkiler düzelir, sağlık sorunları azalır ve yaşam kalitesinde artış olur. • Ebeveynler hem kız hem oğlan çocuklarını güvenli, özgür ve yeteneklerini geliştirebilecekleri bir toplumda büyütmüş olur. • Şiddet olayları düşer ve böylece bireylerin fiziksel ve ruhsal sağlığı korunmuş olur. Şiddetten uzak büyümüş sağlıklı bir nesil yetişir ve çocuklar şiddet uygulamayı öğrenmemiş olur. • Bireyler daha iyi eğitim aldıklarında ve sağlık başta olmak üzere sosyal hizmetlere erişimleri arttığında iş gücüne katılım oranları yükselir. Bu şekilde yoksulluk azalır. • Aile geçiminden, çocuk bakımına, ev işlerinden alınan kararlara kadar, toplumun yüklendiği ağır yükler kadın ve erkek tarafından eşit bir şekilde paylaşılır. Yaşam kolaylaşır. 22 24