HASTALIK İÇTEN GELİYOR YAZARI:MAHMUT TOPTAŞ Adam doktora gidiyor kolunda çıkan bir çıbanın tedavisi için ilaç istiyor. Doktor da ciğerden film alınmasını söylüyor. Adam- Çıban kolumda” diyor Doktor- Geldiği yere bakacağız. Kaynağı kurutmazsak bu çıbanı tedavi etsek başka bir yerinden yine çıkacak” diyor. Durumumuz, doktorla hasta gibiyiz. Baklava çalan çocuğa verilen ceza ile Bakana verilmeyen cezayı tartışıyoruz. Hani vatandaşın “Bana hükümeti bir haftalığına teslim etseler düzeltirim. Asacaksın bunları meclisin önüne bak bakalım yapabilirler mi?” demesi var ya işte hepimiz bu mantıkla hareket ediyoruz. Dünyada suç işleyenlerin hepsini asacak olsak dünyada ormanlar biter, suç bitmez Rabbimiz bunu şöyle haber vererek bizi eğitiyor: َ ْعلَى ْْظه ِرهَاْمِ نْْدَابّة َْ ّاَللُْالن ّْ َُْولَوْْيُؤَاخِ ْذ َ َْْسبُواْ َماْت ََرك َ اسْبِ َماْ َك َْْاَللَْكَان ّْ ْن ّْ ِ س ًّمىْفَإِذَاْ َجا َْءْأ َ َجلُ ُهمْْفَإ َ َولَكِنْْي َُؤ ِ ِّخ ُرهُمْْ ِإلَىْأ َ َجلْْ ُم يرا ً ص ِ َبِ ِعبَا ِدِْهْب “Eğer Allah, insanları yaptıkları yüzünden cezalandırsaydı, yeryü­zünde hiçbir canlı bı­rakmazdı. Ancak belirli bir sü­reye kadar erteler. Ecelleri ge-lince (gerekeni yapar), şüphesiz Allah kulla­rını görmektedir.” (Fatır süresi ayet 45) Materyalist, maddeci eğitim devam ettiği sürece dünyanın her tarafında çıbanlar çıkacak ve televizyon kanallarından cerahat akmaya devam edecek. Sevgili peygamberimiz, Mekke’de İslam’ı tebliğe başladığında hiç birinin işlediği suçlardan bahis açmamıştır. Önce insanların insana tapınmasını engelleyip Allah’a kulluk yapmalarını istemiştir. Gönül terazilerinin ayarını insanların koyduğu ayara göre değil gönlü yaratanın kitabına göre ayarlamaya başlamıştır. İnsan düzelirse her şeyin düzeleceğini, bozulursa bozulacağını biliyordu. İnsan bozulursa her şey bozulur. Arıya hileli bal yaptırır, meyve ve sebzelerin yapısını bozar, rakam olarak üretim rakamlarını artırır ama kalitesini azaltır. Selli dere demez, yelli bel demez evler yapar birini sele, öbürünü yele verir. Çimentodan, demirden çalar, mühendis parası vermemek için planı kendi yapar kendi kontrol eder ve ilk sarsıntıda yıkılır. Çıbanla uğraşan yarım doktor gibi değil de çıbanın ciğerden temizlenmesi için tedaviye başlayan uzman doktor gibi davranalım. Suçluları yıldırmak için şehrin sokaklarını, dükkanlarını, evlerini, arabalarını kameralarla donatmak, polis teşkilatının sayısını artırmak, cezaları çoğaltmak yerine İslami eğitime ağırlık vermek en kestirme yoldur. Bunu yaparken de İslam’i eğitimi, bizim çocuklara verelim anlayışından uzak duralım. Evimizden başlamak üzere dünyada şu anda yaşayan her canlıya bu eğitimin ulaşması için gücümüzle orantılı olarak eğitim seferberliği başlatalım. Şair Hayali’nin (1495-1557): “Keşke sevdiğimi sevseydi kamu halkı cihan Sözümüz cümle heman kıssa-i cânân olsa.” Yani: Keşke benim sevdiğimi (Allah’ı) bütün insanlar sevseydi de, herkesin anlattığı o olsaydı. www.MahmutToptas.com İSLAM’IN AYAK SESLERİ YAZARI:MAHMUT TOPTAŞ İnsanlığın ilk bineği At, katır, eşek. “Ayak takımı” baş olunca batının bütün pisliklerini ithal ederek para sevgisini, makam ve şöhreti başımıza bela etti bizim. Nuh aleyhisselamın yaptığı gemiyle atların yükü bazı yerlerde hafifledi. Batının değil, batıyı yaratanın kurallarına uymak için başa geçenlerimiz, “Ayaklarının tozuyla” işe girişmeleri gerekir. Tren, araba ve uçağın bulunmasıyla atın yükü hafifletildiği gibi bazı ailelerde evin eğlencesi süsü olarak bulunduruluyor. Yoksa bu kafirler milyarlarca insanın “Ayağının altına karpuz kabuğu koyup” güle oynaya cehenneme yolluyorlar. Gemi, tren, araba ve uçaklar hızda birbiriyle yarışa devam ediyorlar. Rabbimiz bizi uyarıyor: Ama bu ulaşım vasıtalarının en büyük düşmanı zaman. Zamanla her şey gibi onlar da ihtiyarlıyor, hizmetten düşüyor hurdalığı boyluyorlar. Bunları bulanları, yaygınlaştıranları, hızını artıranları az çok tanıyoruz. Ama seksen beş yaşında ölen dedenizi seksen beş yıldır taşıyan ayağını, binek olarak hiç hatırlamadık. Attan, arabadan, trenden, gemiden, uçaktan önce ayaklarımıza binerek gittik gideceğimiz yere. Demirden yapılan ulaşım araçlarımızın hiç biri 85 yıl günde on saat çalışamamıştır. Ayaklarımızı hizmet yolunda alınacak mesafelerin bineği yaptık, atasözleri, deyimler ürettik. “Ayağı yere basmayan” bir çok insanımız, kendisini taşıyan ayağını yaratanı da tanımaz. Arabasının markasını, nerede üretildiğini, yaşını, modelini, motor gücünü bilir de, doğduğu günden beri kendini taşıyan, tamir parası istemeyen, bakımını hiç aklına getirmediği ayağını ve yaratanını hatırlamaz da böylece “Ayağının altına karpuz kabuğu koyar” ve cehenneme yuvarlanarak gider. “Ayaklar baş, başlar ayak olunca” yaratılanlar, yaratanın önüne geçirilir. “Suçlular, sîmâlarıyla tanınırlar, perçemlerinden ve ayakla­rından ya­kalanırlar (ve cehennem atılırlar)” (Rahman süresi ayet 41) “Başı ayak taşır” biri karar verir öbürü suça götürür. Onun için suça iştirakten ikisi de yanıyor. İnsanı ve insanlığı seviyorsak onların cehenneme giden yolunu cennete çevirmek için uyarmamız gerekir. Bunun için kendimiz sıratı müstekıym üzere olmamız gerekir. Cihanı cehenneme çeviren Calut’un ordularına karşı çıkan Talut’un iyi eğitilmiş askerleri, cehenneme giden yolu kapatmak için savaştan önce dua ederlerken şöyle diyorlar: "Rabbimiz, üzeri­mize sabır bo­şalt. Ayaklarımızı sa­bit kıl. (kaymasın, kaçma­sın.) Kâfir toplulu­ğuna karşı bize yardım et" dediler.” (Rahman süresi ayet 250) Biz yaratan Rabbimize kullukta “Ayak sürüyen” lerden olmamaya dikkat edelim. “Ayağımızı denk alalım” Gücümüzün üstünde bizden kulluk istemiyor Rabbimiz. “Ayağımızı yorganımıza göre uzatalım.” Her hayırlı işe “Ön ayak” olmamız gerekir “Arka ayak” olmamaya çalışalım. Ayaklarımıza iyi bakalım, beş vakit namazımızda abdest alıp yıkayalım ki suyun değdiği yeri ateş zor yakar. “Dinleniyoruz” endişesine kapılmayalım Rabbimiz, dilimizin, elimizin, ayaklarımızın kıyamet gününde şahitlik yapacaklarını haber verir: “O gün dilleri, elleri ve ayakları yaptıkları hak­kında aleyhle­rinde şa­hitlik ede­cektir.” (Nur süresi ayet 24) “Ayak oyunları” na tenezzül etmeyen kahraman ecdadın yolundan yürüyenlerin “Ayak sesleri” ne kulak verin. Dünya basınının kara haber cazgırlığıyla duyurduğu sesler, aslında İslam’ın ayak sesleridir. www.MahmutToptas.com