ARACI KURUMLAR Hazırlayanlar M. ENES OLGUN MURAT KARAYEL GİRİŞ Ekonomik Anlamda Piyasalar Mali Piyasalar Faktör Piyasası (işgücü ve sermaye) Mali piyasalar; tasarruf fazlası olan kişilerin, tasarruflarını ihtiyacı olanların kullanımına sundukları piyasalar olup; bu piyasalarda fonların el değiştirmesi, fon talep edenlerin fon arz edenlere bir belge vermesi veya aralarında bir sözleşme imzalamaları ile olmaktadır. Finansal varlıklara fiyat oluşturma, varlıkların likiditesini arttırma, el değiştirme ve maliyetlerini düşürme gibi fonksiyonlara sahiptir. Mali piyasalara fon arz eden yatırımcılar, fon talep eden bireyler ve işletmeler, bunların piyasaya sundukları finansal varlıklar ve aracı kurumlar, bir bütün olarak mali sistemi oluşturmaktadır. GİRİŞ Bir ülkede sağlıklı bir sermaye piyasasının var olması için piyasanın taraflarından olan fon arz eden yatırımcılar ile fon talep eden ihraççıların; organize bir piyasada, objektif sermaye piyasası araçlarıyla, güvenilir bir aracı kurum vasıtasıyla, optimal faydayı sağlayacak işlem yapması gerekmektedir. Dünya Sermaye Piyasalarının Gelişimi Dünya sermaye piyasalarında 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren çok hızlı bir gelişme kaydedilmiştir. Özellikle son 20 yıl içinde yaşanan gelişmeler sonucu ekonomik anlamda ülkeler arası sınırlar ortadan kalkmış, hızlı bir sermaye hareketliliği yaşanmıştır. Bu değişim ve gelişimin arkasında yer alan faktörler arasında finansal sektörün liberalizasyonu ve deregülasyonu, risk yönetimi ve finansal mühendislik alanında kullanılan yeni yöntemler ve araçların gelişmesi, bilgi teknolojileri ve iletişim de yaşanan teknolojik değişim ve hızla büyüyen yatırımcı talepleri sayılabilir. Yaşanan hızlı gelişim sonucu piyasalar ve piyasa katılımcıları arasında rekabette artış göstermiş borsalar özelleşerek birleşmeye başlamış, aracı kurumlar birden fazla ülkede farklı enstrümanlarla aynı anda işlem yapar duruma gelmiştir. Aracı kurumlar sadece komisyonculuk değil, yatırım bankacılığı ve diğer karmaşık ürünleri sunan yatırım şirketleri ve piyasa katılımcıları halini almıştır. Dünyada Aracı Kurumlar Aracı kurumların faaliyetleri ekonomik gelişmişlik, yasal düzenlemeler, piyasalar ve piyasalarda kullanılan enstrümanlar gibi farklı değişkenler tarafından belirlendiği için ülkelerarası aracı kurum endüstrisinin karşılaştırılması oldukça zordur. Dolayısıyla aracı kurum sektörü hakkında elde edilen mevcut veriler ülke bazında sınırlı kalmaktadır. Buna rağmen dünya sermaye piyasalarında son yirmi yılda yaşanan gelişmelere paralel olarak başta gelişmiş ülke aracı kurumları olmak üzere aracı kurumların geleneksel işlevlerini yitirmekte olduğu, ancak gelişen modern aracılık yöntemleri ile piyasaların ayrılmaz parçası haline geldiği görülmektedir. ABD, Japonya ve İngiltere’de bankacılık, sigortacılık ve sermaye piyasaları aracı kurumların faaliyetleri tek bir düzenleyici otoritenin yetkisi altında birleştirilmiştir. (FSA) Dünyada Aracı Kurumlar Dünyada aracı kurumlar sektöründe yaşanan gelişmeler sonucu aracı kurumlar her ülke için ayrı ayrı ele alındığında aracı kurumlar arasında rekabetin ve piyasa yoğunlaşmasının arttığı gözlenmektedir. Özellikle hisse senedi piyasalarında yaşanan daralma sonucu, bazı ülkelerde aracı kurumların konsolidasyon süreci içine girdiği ve bazı aracı kurumların ise küçülerek uzmanlaştığı ve ölçek ekonomisinin öne çıktığı görülmektedir. Özellikle bilgi teknolojilerindeki gelişim ile hisse senedi piyasalarına erişimin artması ve bu piyasaların birbirleri ile entegrasyonu ile aracı kurumlar globalleşme sürecine girmiştir. Gelişmiş piyasalarda bir aracı kurum birden çok piyasaya aktif olarak katılabilmektedir. Aracı kurumlar sektöründe yaşanan rekabet ve teknolojik gelişme sonucu aracı kurumlar elektronik ticaretten vadeli işlemlere dayalı ürünlere kadar uzanan ürün yelpazesine sahip olmuşlardır. Aracılık yüklenimi, fon yönetimi ve diğer katma değeri yüksek ürünlerdeki uzmanlaşma sonucu, aracılık faaliyeti hizmeti giderek önemini yitirmeye başlamış ancak aracı kurumların piyasa katılımcıları olarak önemleri artmıştır. Gelişen Piyasalar Karşısında Aracı Kurumların Değişimi Dünya sermaye piyasalarında yaşanan değişimin aracı kuruluşlar tarafına yansımasına bakıldığında, aracılık kavramının sorgulanmaya başlandığı ve bu çerçevede geleneksel aracılık anlayışının değiştiği, hatta aracısızlaşma tartışmalarının gündeme geldiği görülmektedir. Dünya genelinde eskiden aracılığın temel fonksiyonunu oluşturan işlerin teknoloji imkanlarının kullanılarak yapılmaya başlanması ile birlikte maliyetler ve kar marjlarında kayda değer düşüşler ortaya çıkmıştır. Bu doğrultuda aracı kuruluşların, bir yandan kullandıkları teknolojileri geliştirirken, aynı zamanda faaliyet alanlarını çeşitlendirme ve daha fazla katma değer yaratacak faaliyetlere yönelme çabası içinde oldukları gözlenmektedir. Yatırım bankacılığı, yatırım danışmanlığı, portföy yöneticiliği benzeri faaliyetler aracı kuruluşların yoğun rekabet ortamında karlılıklarını ve uzun vadede varlıklarını sürdürebilmeleri için ön plana çıkmaktadır. Gelişen Piyasalar Karşısında Aracı Kurumların Değişimi Aracı kurumların geleneksel faaliyeti olan komisyonculuk ve bu faaliyetten elde ettikleri komisyon gelirleri ve komisyon oranlarında birçok ülkede serbestleşmeye gidildiği görülmektedir. ABD, Almanya, Avustralya, Finlandiya, Fransa, Hollanda, Hong Kong, İngiltere, İspanya, İsveç, İsviçre, İtalya, Japonya ve Kanada gibi dünyanın en büyük piyasalarında komisyon oranı uygulaması serbestleştirilmiştir. Gelişen Piyasalar Karşısında Aracı Kurumların Değişimi Dünya piyasalarında genel olarak komisyon tarifelerinde deregülasyona gidildiği görülmektedir. Burada dikkati çeken unsur, piyasaların serbest komisyon uygulamasına geçerken dünya ölçeğindeki rekabet güçlerini koruma ve hizmet kalitesini arttırma gerekçelerini kullanmalarıdır. Birçok ülkede değişiklik için temel gerekçe olarak diğer rakip piyasalarda benzeri uygulamaların olması ve rekabet edebilmenin yolunun bu değişiklikten geçtiği gösterilmektedir. Türk Mali Sisteminde Sermaye Piyasalarının Yeri Mali sistem yazılı veya geleneksel haldeki kurallar doğrultusunda çalışmaktadır. Hükümetler, hazırlayacakları yasa ve yönetmeliklerle piyasaların hukuksal çerçevesini belirleyip işleyişini düzenler ve denetim kurumları aracılığıyla denetim altında tutarlar. Mali piyasaları çeşitli ölçütlere göre sınıflandırmak mümkündür. Fon arz ve talebinin vadesi bir yıla kadar olan piyasalara para piyasası, bir yıldan uzun olan piyasalara ise sermaye piyasası denmektedir. Finansal varlıkların alım satımının yapılacağı belirli bir yerin veya yasaların/kuralların uygulanıp uygulanmamasına göre de bir ayrım yapmak mümkündür. Bu durumda organize olmuş veya organize olmamış piyasalar olarak bir ayrım yapılabilir. Başka bir sınıflama da birincil piyasa, ikincil piyasa, nakit ve türev piyasalar şeklinde yapılabilir. Dolaysız, direkt fon transferi veya dolaylı fon transferi yapılabilmektedir. Türk Mali Sisteminde Sermaye Piyasalarının Yeri Türk ekonomisinde toplam tasarrufların yeterliliği konusuna göz atmakta fayda vardır. Yatırım tasarruf dengesizliğinin iç ve dış borçlanma ile finanse edilmesinin sonucu olarak mali sistemin kredi ve borçlanma enstrümanları üzerine kurulu olduğu görülmektedir. Aracı kurumların esas faaliyet alanını oluşturan hisse senedi stoğu, kamu borçlanma senetleri ve kredilerden sonra gelmektedir. Türk Mali Sisteminde Sermaye Piyasalarının Yeri Sermaye piyasalarında özellikle devletin kaynak yaratımında büyük rol oynadığı gözlenirken, bono ve tahvil piyasalarında bankaların, hisse senetleri piyasalarında ise aracı kurumların ağırlığı hissedilmektedir. Kullanılan enstrümanlar bazında aracı kurumların aleyhine oluşan koşullar, bu kurumların bilanço büyüklüklerine de yansımıştır. Aracı kurumların Türk mali sistemindeki yerini tespit etmeye çalıştığımızda, aracı kurumların mali yapılarının diğer mali aracı kurumlara oranla zayıf kaldıkları görülmektedir. Mevcut yapısı itibarı ile Türkiye'de finansal aracılık faaliyetleri ticari bankalar, yatırım, katılım ve kalkınma bankaları, faktöring ve leasing firmaları, sigorta şirketleri ve aracı kurumlar tarafından yerine getirilmektedir. Bu kurumların konsolide bilançosu incelendiğinde Türkiye'de bankaların tüm mali aracı kurumlar arasında oldukça önemli bir ağırlığı olduğu görülmektedir. Sermaye piyasaları aracı kurumlarının bilanço büyüklüğü açısından ve mali aracılar arasında geri kaldığı ortaya çıkmaktadır. Türkiye’de Sermaye Piyasası’nın Tarihsel Gelişimi Türkiye'de sermaye piyasalarının tarihi en az gelişmiş sermaye piyasaları kadar eskidir. 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nun katıldığı savaşları finanse etmek için ihraç ettiği borçlanma senetleri ve yabancı sermayeli sanayi şirketlerinin ihraç ettiği hisse senedi ve tahviller ile oluşmaya başlayan sermaye piyasasına Cumhuriyetin ilanından sonra devletçi politikalara dönülmesi uzun bir ara verilmiş ve 1980 yılında hukuki çerçevesi yeniden çizilmiştir. 1986 yılında İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nın faaliyete geçmesi ile Türkiye'de sermaye piyasası yeniden oluşturulmuştur. 1981 yılında Sermaye Piyasası Kanunu'nun yürürlüğe girmesi ile sermaye piyasası faaliyetlerine yeni düzenlemeler getirilmiş, ülkenin ekonomik olarak gelişmesi için ihtiyacı olan kaynağın yaratılması açısından önemli adımlar atılmıştır. Türkiye’de Sermaye Piyasasının Yapısı En geniş anlamıyla mali piyasalar; menkul kıymetlerin değişime uğradığı yerler olarak tanımlanabilir. Mali piyasalarda değişime konu olan menkul kıymetler; hisse senedi, özel sektör tahvilleri, hazine bonoları, devlet tahvilleri, poliçe, bono, çek v.b. değerlerdir. Söz konusu menkul kıymetler, mali piyasalar aracığıyla, fon arz edenlerden fon talep edenlere transfer edilmektedir. Mali piyasaların fonksiyonlarını şu şekilde özetlenebilir: Fonların, arz edenlerden talep edenlere akışını sağlamak, Menkul kıymetleri likide çevirmek, Menkul kıymetlerin fiyatını oluşturmak, Fonları ve ekonomik kaynakları tahsis etmektir. Türkiye’de Sermaye Piyasasının Yapısı Sermaye piyasasının Türk mali sistemi içinde kapsadığı alan oldukça dar olmakla beraber, Sermaye Piyasası Kanunu ve ilgili mevzuatın hazırlanmasında gelişmiş sermaye piyasalarındaki düzenlemeler örnek alınmış uygulama açısından fazla işlerliğe sahip olmasa da yasal düzenleme açısından değerlendirildiğinde oldukça geniş bir çerçeve çizilmiştir. Spesifik olarak aracı kurumlar ve faaliyetleri ele alındığında, halka arz işlemlerinden portföy yöneticiliğine kadar uzanan geniş bir ürün yelpazesini içeren yasal düzenleme mevcuttur. Sermaye piyasası uygulamaları açısından incelendiğinde aracı kurumlar daha çok hisse senedi alım satım aracılığı (brokerage) faaliyetinde yoğunlaştığı görülmektedir. Sermaye Piyasası Kanunu ile bir kamu özerk kurumu olarak oluşturulan Sermaye Piyasası Kurulu (SPK); halka arz faaliyetleri, halka açık anonim şirketler, aracı kurumlar, menkul kıymet ve kıymetli maden ve borsaları, türev piyasalar, yatırım fonları, yatırım ortaklıkları ve sermaye piyasası araçları ile ilgili olarak tüm yasal düzenlemeleri ve faaliyetleri denetleyen temel kuruluş olarak faaliyet göstermektedir. Türkiye’de Sermaye Piyasasının Yapısı Türkiye’de sermaye piyasalarında faaliyet gösteren aracı kuruluşlar, aracı kurum ve bankalar olarak ayrıma tabi tutulmuştur. Aracı kurumlar Sermaye Piyasası Kanunu'nda düzenlenen tüm faaliyetleri, faaliyet belgesi almak kaydıyla yapabilmekte; bankalar ise hisse senedi aracılığı ve halka arza aracılık dışında kalan faaliyetlerde bulunabilmektedir. Öte yandan bankalar kurdukları ya da iştirak ettikleri aracı kurumlar ile halka arz ve hisse senedi alım satım işlemlerine aracılık yapabilmektedirler. Bankalar ile aracı kurumlar arasında yapılan bu ayrımın sebebi bankaların kuruluş, denetim, gözetim, muhasebe mali tablo ve rapor standartları konularında Bankalar Kanununa tabi olmalarıdır. Sermaye Piyasası Kanunu’na göre aracı kurumların anonim şirket statüsünde kurulması, hisselerinin tamamının nama yazılı olması, hisse senetlerinin nakit karşılığı çıkarılması, sermayelerinin Sermaye Piyasası Kurulunca belirlenen tutardan az olmaması, esas sözleşmelerinin sermaye piyasası kanununa uygun olması ve kurucularının iflas etmemiş ve yüz kızartıcı bir suçtan dolayı cezalandırılmamış olmaları gerekmektedir. Aracı Kurum Kavramı Aracı kurumlar, sermaye piyasası araçlarının çıkarımı, alımı, satımı ve pazarlanması ile uğraşan kurumlardır. Aracı kurumlara hem küçük tasarruf sahipleri, hem de şirketler açısından ihtiyaç vardır. Küçük tasarruf sahipleri, sermaye piyasası ile ilgili yeterli bilgiye sahip değillerdir. Öte yandan şirketler de sermaye piyasasına yabancıdırlar. Piyasadaki değişmeleri izleme ve önlem alabilme olanaklarından yoksundurlar. Bu nedenle sermaye piyasasında aracı kurumlara ihtiyaç duyulmaktadır. Aracı kurumlar, mali piyasalarda fon akışını sağlayan önemli aktörlerden birisidir. Tasarruflarını borsada değerlendirmek isteyen yatırımcılar, yatırım yapacakları alanların belirlenmesi aşamasında, isabetli karar vermelerini sağlayacak yeterli bilgi seviyesine ve deneyimine sahip olmamaları nedeniyle, borsada aracılık faaliyetlerini yerine getiren aracı kurumların hizmetlerinden faydalanmaktadır. Benzer şekilde, menkul kıymet ihraç eden ortaklıklar da, sermaye piyasalarına yabancı olmaları ve sermaye piyasası araçlarının pazarlanmasının uzmanlık gerektirmesi nedeniyle aracı kurumların hizmetlerine ihtiyaç duyarlar. Aracı Kurum Kavramı Sermaye piyasası mevzuatındaki düzenlemeler çerçevesinde aracı kurum tanımı “Aracı kurumlar sermaye piyasası araçlarının aracılık amacıyla, kendi nam ve hesabına veya başkası nam ve hesabına yahut kendi namına başkası hesabına alım satımını yapan anonim ortaklıklardır” şeklinde yapılabilir. Aracı kurumlar genel merkezlerinin yanında merkez dışı örgütler oluşturarak da faaliyetlerini yerine getirebilmektedirler. Merkez dışı örgütler, şubelerden, irtibat bürolarından ve acentelerden oluşmaktadır. Şube açmak için yerine getirilmesi gereken koşullar tebliğde belirtilmiş olup, bu koşulların yerine getirilmemesinden doğabilecek her türlü hukuki ve cezai sorumluluk aracı kuruma aittir. Acenteler, aracı kurum ile yaptıkları yazılı acentelik sözleşmesi çerçevesinde çalıştıkları bölgede, sermaye piyasası araçlarına ilişkin alım ve satım emirlerini aracı kuruma iletilmesine ve gerçekleşen emirlerin tasfiyesine aracılık eden anonim şirketlerdir. Acenteler SPK kaydına alınırlar. Aracı kuruluşların merkez dışı organlarından biri de irtibat bürolarıdır. İrtibat büroları, aracı kurumun sermaye piyasası faaliyetlerinin tanıtımını yapmak üzere, aracı kurumu temsil etmekle görevlendirilen hizmet birimleridir. İrtibat bürolarının yetkisi müşteri emirlerinin aracı kuruma iletilmesi ile sınırlıdır. Aracı Kurumların Kuruluş ve Faaliyet Esasları Aracı kurumların kuruluşuna SPK tarafından izin verilebilmesi için: (Sermaye Piyasası Kanunu md.33): Anonim ortaklık şeklinde kurulmaları, Hisse senetlerinin tamamının nama yazılı olması, Hisse senetlerinin nakit karşılığı çıkarılması, Sermayelerinin Kurulca belirlenen miktardan az olmaması, Esas sözleşmelerinin bu Kanun hükümlerine uygun olması, Kurucularının müflis olmadığının veya yüz kızartıcı bir suçtan dolayı hükümlülüklerinin bulunmadığının tespit edilmiş olması gerekir. Ayrıca: Ödenmiş sermayelerinin Seri V, No: 34 sayılı Tebliğ uyarınca alım satım aracılığı, halka arza aracılık, repo-ters repo, portföy yöneticiliği ve yatırım danışmanlığı yetki belgelerinin tamamı için aranan asgari özsermaye tutarından az olmamak kaydıyla SPK'ca belirlenecek tutardan az olmaması ve SPK'ca belirlenecek esaslar çerçevesinde blokajın yapılmış ve/veya teminatların yatırılmış olması, Kurucularının aracı kurum kurucusu ve ortağı olmanın gerektirdiği mali güç ve itibara sahip olmaları gerekir. Aracı Kurumların Faaliyetleri Aracı kurumlar, aracılık Faaliyetleri kapsamında aşağıda sayılan her bir faaliyet için SPK'dan yetki belgesi almak şartıyla aşağıdaki faaliyetlerde bulunabilirler: (Seri:V No:46, md.4) Sermaye piyasası araçlarının ihraç veya halka arz yoluyla satışına aracılık edebilirler. Daha önce ihraç edilmiş olan sermaye piyasası araçlarının aracılık amacıyla alım-satımına aracılık edebilirler. Ekonomik ve finansal göstergelere, sermaye piyasası araçlarına, mala, kıymetli madenlere ve dövize dayalı vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri dahil türev araçların dayandığı kategoriler itibarıyla ayrı ayrı veya bütün olarak türev araçların alım-satımına aracılık edebilirler. Sermaye piyasası araçlarının geri alım veya satım taahhüdü ile alımı satımı (repo-ters repo) işlemlerini yapabilirler. Yatırım danışmanlığı faaliyetinde bulunabilirler. Portföy yöneticiliği faaliyeti yapabilirler. Aracı Kurumların Yapamayacakları İşlemler Aracı kurumlar mevduat toplayamazlar. Ticari amaçla değerli maden, döviz, gayrimenkul alım satımı yapamazlar. Faiz karşılığı borç para veremezler. Menkul kıymet sertifikaları ihraç edemezler. Ticari, sınai ve zirai faaliyetlerde bulunamazlar. Menkul kıymetlerin getirileri hakkında kesin ifadeler içeren açıklamada bulunamazlar. Yatırımcılara ait menkul değerleri sadece müşteri emirleri ile yönlendirirler, kendi amaçları için (açık pozisyon) için kullanamazlar. Vekaletname ile işlem yapamazlar. Aracı Kurumların Müşteri ve Talep Yapısı Aracı kurumlar tarafından yatırımcılara sunulan hizmetlere olan talebin ölçülmesi ve tespiti hisse senedi piyasalarının belirsizlik içermesi ve bu piyasaların spekülatif yapısı nedeniyle oldukça değişken; bir yapı arz etmektedir. Bu nedenle aracılık hizmetlerine olan talep olumlu ekonomik konjonktür nedeniyle hisse senedi piyasalarındaki canlılık ile açıklanmaktadır. Öte yandan aracı kurumlar tarafından farklı yatırımcı gruplarına hitap eden ürünlerin geliştirilmesi ve sermaye piyasalarındaki yapısal gelişim sonucu ortaya çıkan yeni ürünler ile birlikle aracılık faaliyetlerine olan mevcut talep yapısının değişmesi beklenmektedir. Hisse senedi piyasasında yatırımcılar hem alıcı hem satıcı yönünde hareket etmektedirler. Dolayısı ile birincil piyasada hisse senetlerine olan talep ile alım satım aracılığı hizmetlerine olan talep aynı değildir. Aracı kurumların yatırımcılara sundukları hizmetlere olan talebin tespiti için halen piyasada var olan yatırımcılara ait verilerin incelenmesi ve yatırımcı profili ile davranışlarının tespiti ile mümkün olmaktadır. Yatırımcı profilinden elde edilen bilgilerin iyi analiz edilmesi ile aracı kurum sektörünün talep yapısı hakkında önemli bilgilere ulaşmak mümkündür. Aracı Kurumların Müşteri ve Talep Yapısı Hisse senedi yatırımcılarının 1997 -2005 dönemindeki sayısal gelişimi incelendiğinde aracı kurumların müşteri bazının adetsel olarak hızla geliştiği görülmektedir. Yatırımcı sayısındaki hızlı artışın sebebi piyasalardaki olumlu gelişmeler ve halka arzlar ile açıklanabilir. İzleyen yıllarda ise yaşanan finansal krizler ile durma noktasına gelen halka arzlar ve piyasaların düşüş trendine girmesi ile yatırımcı sayısında azalma gözlenmiştir. 2002 yılı genel seçimleri sonrasında özellikle yurt dışı yabancı yatırımcıların Türk mali piyasalarına olan ilgisi belirgin bir oranda artmıştır. Aracı Kurum - Banka Aracı Kurum Ayırımı Sermaye piyasalarında aracılık faaliyetlerinin düzenlenmesinde, “evrensel bankacılık” ile “bankacılık ve sermaye piyasası işlemlerinin ayrılığı ilkesi” olmak üzere iki farklı eğilim bulunmaktadır. Aracılık faaliyetlerinin hangi kurumlar tarafından yerine getirileceği konusu her ülkedeki düzenleyici otoritelerin kararına göre şekillenmektedir. Başta Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere bazı ülkelerde evrensel bankacılık sistemi benimsenmiş ve bankaların mali sektörün her alanında faaliyet göstermelerine izin verilmiştir. Bunun yanında ABD gibi başka ülkeler (Japonya, Kanada) bankacılık işlemleri ile sermaye piyasası faaliyetlerini ayırmayı tercih etmiş ve bankaların faaliyetlerini klasik bankacılık faaliyetleri ile sınırlamışlardır. Bununla birlikte, gelişen teknoloji ve bilgi sistemleri sayesinde sermaye piyasası ile bankacılık faaliyetleri arasındaki farklılıklar giderek kaybolmaya başlamış, birbirine çok benzeyen finansal ürünler sunulmaya başlanmıştır. Bu gelişmeler ışığında daha önce bankacılık ile sermaye piyasası faaliyetlerini birbirinden tamamen ayıran ülkeler de bankaların faaliyet alanlarının genişletilerek sermaye piyasası faaliyetlerinde bulunmalarına izin vermeye başlamışlardır. Aracı Kurum - Banka Aracı Kurum Ayırımı Türkiye’de, Sermaye Piyasası Kurulu’nun 15.08.1996 tarihli İlke Kararı ile sermaye piyasası faaliyetlerinde bulunan bankaların faaliyetlerini mevcut aracı kurumlardan mevzuat çerçevesinde birini satın almak veya mevcut yetki belgelerini bir aracı kurum kurarak bu aracı kuruma devretmek suretiyle yürütmeleri karara bağlanmıştır. Ayrıca, 15.12.1999 tarihinde Sermaye Piyasası Kanunu’nda yapılan değişiklik ile Sermaye Piyasası Kurulu’na her bir aracılık faaliyetinin ayrı kuruluşlar tarafından yapılmasına ilişkin düzenlemeler yapma yetkisi verilmiştir. Buna göre, bankaların sermaye piyasası faaliyetleri, borsada hisse senedi işlemleri ve halka arzı aracılık işlemlerini kapsamayacak şekilde sınırlandırılmıştır. Bu sınırlandırmaya rağmen bankalar kurdukları aracı kurumlar ile sermaye piyasalarında varlıklarını dolaylı da olsa sürdürmektedir. Bu nedenle aracı kurumlar sektöründe banka aracı kurumu ve diğer aracı kurumlar gibi bir ayrım yapılmaktadır. Banka Aracı Kurumlarının Rekabet Avantajları Banka aracı kurumlarına diğer aracı kurumlara göre üstünlük sağlayan unsurların başında bankaların güçlü sermaye yapılarının sahibi oldukları aracı kurumların da güçlü sermaye yapısına sahip olduklarına dair yatırımcılar arasında bulunan inançtır. Bu durum banka aracı kurumlarına yatırımcılar tarafından duyulan güveni artırmaktadır. Banka aracı kurumları kurucu bankanın bankacılık işlemlerinden yararlanarak yatırımcılara bütün bir hizmet sunmaktadırlar. Özellikle kredi işlemlerinde banka aracı kurumları diğer aracı kurumlara göre avantajlı bir konumda bulunmaktadır. Ayrıca birçok banka kendi aracı kurumunda müşteri olanlara bankacılık hizmetlerinde de avantaj sunabilmektedir. Bankalar tarafından kurulan aracı kurumlar kurucu bankanın borsa yatırımcısı niteliğindeki mevcut müşterilerini potansiyel bir sermaye piyasası yatırımcısı olarak değerlendirmekte, özellikle elinde yüksek tutarda mevduatı bulunan banka müşterilerini hisse senedi piyasasında yatırımcı olarak yönlendirebilmektedirler Banka Aracı Kurumlarının Rekabet Avantajları Enflasyonun düşmesi ve faiz oranlarındaki reel gelirinin azalması sonucu bankalar kurdukları aracı kurumlar ile sermaye piyasası faaliyetlerinden gelir elde etme politikaları sonucu bankalar sermaye piyasaları faaliyetlerine büyük önem vermektedirler. Banka mülkiyetindeki aracı kurumların genel yönetim giderleri gibi bazı harcamalarının bankalar tarafından karşılanması söz konusu olabilmektedir. Özellikle banka ile aynı mekanda faaliyet gösteren aracı kurumların elektrik, su, telefon, iletişim alt yapısı ve bir kısım personel masrafları bile banka tarafından karşılanmaktadır. Bu da banka aracı kurumlarına diğer aracı kurumlara göre önemli maliyet avantajı sağlamaktadır. Bankalar mali yapıları güçlü kuruluşlar olduğundan özellikle internet, sesli yanıt sistemi, telefon bankacılığı gibi yüksek miktarda yatırım gerektiren teknolojik altyapılarını kolaylıkla kurabilmektedirler. Bankacılık işlemlerine yönelik olarak kurulan bu teknolojik altyapıdan ekstra bir yatırım gerektirmeden aracı kurumları da faydalanabilmektedir. Ayrıca banka aracı kurumlarının banka organizasyonu içerisinde yer alan eğitimli ve tecrübeli personelden faydalanma imkanı da bulunmaktadır. Banka Aracı Kurumlarının Rekabet Avantajları Kurucu bankanın mali durumunun kötüleşmesi veya iflas etmesi söz konusu olduğunda, bu durumdan bankanın diğer tüm iştirakler gibi banka mülkiyetindeki aracı kurumun da olumsuz etkileneceği açıktır. Ancak Bankalar Kanunu uyarınca mali durumu yükümlülüklerini karşılayamayacak duruma düsen bir bankanın mülkiyeti Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na geçmekte böylece idarece bankanın mali durumu düzeltilerek aracı kurum için var olan risk ortadan kalkmaktadır. Bu durum banka mülkiyetindeki aracı kurum müşterilerine bir tür dolaylı güvence sağlamakta ve bu aracı kurumların yatırımcılar nezdindeki güvenilirliğini artırabilmektedir. Oysa diğer aracı kurumlar için böyle bir güvence söz konusu değildir. Rekabet Koşullarının Sağlanabilmesi İçin SPK’dan Beklenen İşlemler Banka mülkiyetindeki aracı kurumlar hukuken bankanın tüzel kişiliğinden ayrı bir tüzel kişiliği bulunmasına rağmen, organik olarak bankanın bir birimi gibi çalışmaktadır. Dolayısıyla bankanın aracı kurumu sırf söz konusu düzenlemeyi dolanmak için göstermelik bir kurum olarak kalmaktadır. Bu nedenle Sermaye Piyasası Kurulu tarafından banka aracı kurumları nezdinde yapılan denetimlerde haksız rekabete yol açan unsurların tespit edilmesi ve tekrar etmemesi için gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir. Aracı kurumların birleşmesi ya da daha güçlü sermaye ile yeniden yapılanması yolunda verilecek teşvikler ile aracı kurumlar sınırlı alandaki sermaye piyasası faaliyetlerini yatırım danışmanlığı, portföy yönetimi gibi yüksek katma değerli faaliyetleri de kapsayacak şekilde genişletmek suretiyle kendilerine uzmanlık alanı yaratabilecek, müşteri yelpazesini genişletebilecek ve her geçen gün daha da zorlaşan ve koşulları değişebilen hem ulusal hem de uluslar arası piyasalarda rekabet Rekabet Koşullarının Sağlanabilmesi İçin SPK’dan Beklenen İşlemler Banka aracı kurumlarının kredili menkul kıymet işlemleri dolayısı ile banka aracı kurumları lehine bir rekabet eşitsizliği doğmaktadır. Çünkü banka aracı kurumları kredili menkul kıymet işlemlerini kendi bankalarından sağladıkları fonlar ile karşılamakta, diğer aracı kurumların karşı karşıya oldukları teminat ve kefalet gibi kısıtlara maruz kalmamakladırlar. Bu eşitsizliğin kaldırılması için banka aracı kurumlarının kredili işlemleri bankacılık mevzuatına tabi olmalıdır. Sermaye piyasası mevzuatı Avrupa Birliği düzenlemeleriyle uyumlaştırılarak zımni olarak banka aracı kurumu ile diğer aracı kurumlar arasında yaratılan ayırımın ortadan kaldırılması gerekmektedir. Avrupa Birliği mevzuatına uyumlaştırma çalışmaları ile finansal piyasalarda yatırım şirketleri ile kredi kuruluşu olan bankaların birbirleriyle eşit muameleye tabi olması gerekecektir. Bu nedenle diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi banka, sermaye piyasalarının düzenlenmesinin tek otoriteye bırakılması gerekebilecektir. Aracı Kurumların Yükümlülükleri Blokaj yükümlülüğü: SPK aracı kurumlardan genel ve özel olarak veya işlem bazında teminat istemeye ve bu teminatların kullanın esaslarını belirlemeye yetkilidir. Borsa üyeliği: SPK’dan yetki belgesi alan aracılar ilgili borsalardan “Üyelik Belgesi” almak için başvurmak zorundadırlar. Müşteriyi tanıma kuralı: Aracı kurumlar müşterileri hakkında tüm bilgileri edinmek zorundadırlar. Bu bilgileri vermeyen müşterileri de, sorumluluğun kendilerinde olacağı konusunda uyarmaları gerekmektedir. Çerçeve sözleşme yapma gereği: Aracı kurumlar müşterileri ile aralarındaki tüm ilişkileri belirleyen bir çerçeve sözleşmesi yapmak zorundadırlar. Aracı Kurumların Faydaları Aracı kurumlar finansal araçların aktarılması ve dönüştürülmesi işlevlerini gerçekleştirerek, hem fon talep edenler, hem de fon arz edenlere hizmet verirler ve şu yararları sağlarlar: Fon Maliyetlerini Azaltmak: Aracı kurumlar portföy yönetimi, pazar araştırması, finansal analiz ve yatırım faaliyetlerini çok sayıda fon sunucusu ve fon kullanıcısı adına üstlenerek, her iki taraf için de önemli maliyet tasarrufu sağlarlar. Gerçekten bu tür faaliyetleri çok sayıda ekonomik birimin tek tek ve birbirlerinden bağımsız olarak yaptırması halinde, önemli kısmı değişmez gider niteliğinde olan harcamalara katlanmaları gerekecektir. Oysaki çalıştıracakları uzman kişilerle aracı kurumlar, ekonomik birimlerin karar öncesi bu bilgi gereksinimini, çok daha düşük birim maliyetle karşılayabilirler. Risk Ayarlaması Yapmak: Aracı kurumlar tek başına bir ekonomik birimin yapamayacağı ölçüde risk dağıtımını gerçekleştirebilirler. Çünkü kurumda toplanan ve önemli miktarlara ulaşan fonları çeşitli risk derecelerinde, değişik, dolaysız finansal araçların alımında kullanarak ve finansal aktifleri farklılaştırarak risk ayarlaması yapmak olanaklıdır. Oysaki küçük ekonomik birimlerin bu risk dağıtımını yapabilmek için ne yeterli fonları, ne de yeterli bilgileri vardır. Aracı Kurumların Faydaları Vade Ayarlaması Yapmak: Aracı kurumlar, kullanılan dolaylı ve dolaysız finansal araçları vadelerini farklılaştırmak suretiyle hem fon talep edenlerin, hem de fon arz edenlerin gereksinmelerine daha uygun hale getirirler. Finansal pazarlarda genellikle, fon arz edenler ile fon talep edenlerin eğilimleri farklıdır. Fon arz edenler, likiditesi yüksek, kısa sürede paraya dönüşebilir finansal araçları tercih ederlerken, fon talep edenler likidite derecesi düşük yani orta ve uzun süreli fon gereksinimi içindedirler. Aracı kurumlar bu farklı gereksinimleri dengeleme çabaları ölçüsünde başarılı ve etkin olabilirler. Miktar Ayarlaması Yapmak: Aracı kurumlar tutar itibariyle farklı büyüklükteki finansal araçların miktar ayarlamasını da yaparlar. Böylece fon arz edenler tutarı ne olursa olsun, her büyüklükteki birikimlerini yatırabilecekleri finansal yatırım seçenekleri bulabilirler. Öte yandan fon talep edenler için de istedikleri büyüklükte fon bulma olanağı yaratılacağından, fon büyüklüğünün yatırımları kısıtlayıcı etmen olma niteliği giderek ortadan kalkar. Aracı Kurumların Faydaları Finansal Danışmanlık Hizmeti Sunmak: Aracı kurumlar fon arz eden ve fon talep edenlere pazar analizi, portföy yönetimi, finansal aktif değerlemesi gibi konularda uzmanlık hizmetleri sunarak, onların fon yönetimini daha akılcı biçimde gerçekleştirmelerini sağlarlar. Aracı Kurumların Faydaları Aracı kurumlar, fonların birikim sahiplerinden fon gereksinimi olanlara aktarılmasını sağlarken, genel olarak ekonomiye şu yararları sağlamaktadırlar: Gömüleme Eğilimini Azaltıcı Etki: Bir ekonomide aracı kurumların varlığı, ekonomide atıl kalabilecek fonların piyasaya girmesini sağlar. Potansiyel Faiz Oranlarını Düşürücü Etki: Atıl fonların da piyasaya kanalize edilmesiyle fon sunumunun artması, dolayısıyla faiz oranlarının potansiyel olarak yükselebileceği düzeyin daha altında oluşması sağlanmış olur. Yatırımları Arttırıcı Etki: Aracı kurumların ekonomik kalkınma üzerindeki olumlu katkılarının en önemlisi reel yatırımları arttırıcı etkileridir. Para Emisyonunun Artış Oranını Azaltıcı Etki: Bir ekonomide aracı kurumların varlığı ve etkin çalışması, o ekonomide mevcut para stokunun kullanımının optimum düzeyde olmasını etkiler. SONUÇ Sermaye piyasalarının sağlıklı bir şekilde gelişmesi ancak sermaye piyasasındaki tüm aktörlerin sermaye piyasasının güvenli ve istikrarlı bir şekilde işlediğine inanmaları ile gerçekleşebilir. Ülkemiz sermaye piyasasında, fon arz edenlerle fon talep edenler arasında köprü görevi gören aracı kurumlar sermaye piyasalarının sağlıklı bir şekilde işlemesi için oldukça önemli bir role sahiptir. Sermaye piyasasına yatırım yapacak olan yatırımcılar açısından ise aracı kurumların ve sermaye piyasalarının yapısından kaynaklanan riskler nedeniyle yatırımcının korunması önem arz etmektedir. Yatırımcının korunması ve sermaye piyasasında güven duygusunun oluşmasında temel unsur düzenleyici otorite tarafından oluşturulan hukuki alt yapıdır. Fon akımına aracılık eden aracı kurumlar gerek tasarruf sahiplerine gerekse menkul kıymet ihraç eden ortaklıklara danışmanlık hizmeti sunmakta ve menkul kıymetlerin satışını kolaylaştırmaktadır. Bununla birlikte aracı kurumlar, sermaye piyasasının tabana yayılmasında ve şirketlerin ucuz finansman temininde aracılık rolünü de üstlenmektedirler. SONUÇ Önümüzdeki dönemde aracılık faaliyetlerinin geleceği açısından sektörde önemli düzenlemeler beklenmektedir. AB’ye uyum sürecinde ve Hükümet programında da yer verilen hedefler doğrultusunda yürütülen çalışmaların sonuçlandırılması ile ülkemizde yakın gelecekte banka-aracı kurum ayrımının ortadan kalkması, bir başka deyişle bankalara organize piyasalarda doğrudan aracılık faaliyetlerinde bulunma yetkisi verilmesi söz konusudur. Bu yeni düzenleme ile piyasadaki mevcut aracı kurum sayısında bir konsolidasyonun söz konusu olabileceği tahmininde bulunmak mümkündür. Benzer bir biçimde ve aynı doğrultuda, gelişmiş batılı ülkelerde de görülen düzenleyici otoritelerin birleşmesi olgusu da yakın gelecekte sermaye piyasalarının gündemine gelecektir. Aracı kurum sayısındaki konsolidayson, banka aracı kurumları ile bağımsız aracı kurumlar arasındaki rekabet asimetrisinide yeni bir sürecin başlamasına neden olacaktır. Bankaların doğrudan aracılık faaliyetlerine girmeleriyle birlikte aracılık faaliyetleri ile diğer finans hizmetlerin konsolide edildiği daha güçlü ve kompozit ürünler yaratabilecek bir finansal sektör söz konusu olacak; belirli alanlarda uzmanlaşamayan aracı kurumların piyasadan silinmeleri gündeme gelecektir. Bu tür bir konsolidasyon yatırımcılar nezdinde sektöre olan güvenilirliği arttırırken bağımsız aracı kurumları daha yaratıcı (tailor made) hizmet ve rekabet alanlarına yönlendirmesi beklenebilir. TEŞEKKÜRLER