Ünite 8 SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ULUSLARARASI POLİTİKA I Yrd. Doç. Dr. A. Sait SÖNMEZ Soğuk Savaş sonrası dönem hakkında bilgi verilecektir. SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ULUSLARARASI POLİTİKA SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ULUSLARARASI POLİTİKA Dönemin Tanımlanması: Yeni Dünya Düzeni Dönemin Tanımlanması: Yeni Dünya Düzeni I. Dünya Savaşı ve Bolşevik İhtilali nasıl siyasal anlamda nasıl XX. Yüzyılın başlangıcına damgasını vurmuşsa, SSCB’nin çözülmesi de bu anlamda yüzyılın sonunu simgelemekteydi. Ancak 1990 yılında Irak’ın Kuveyt’i işgal etmesinden sonra yaptığı konuşmalarda “Yeni Dünya Düzeni” kavramını kullanmıştır. Nitekim Kadife Devrimlerin Orta ve Doğu Avrupa Ülkelerini (ODAÜ) sardığı ve Berlin Duvarı’nın yıkılarak iki Almanya’nın birleştiği dönemde, dünya kamuoyu bu gelişmelere odaklanmışken, dönemin ABD Başkanı George Bush ABD dış politikasında “çevrelemenin” ötesinde “yeni bir dönemin” başladığını vurgulamıştı. Yeni Dünya Düzeni (YDD) aslında ilk defa ilan edilmemişti. Daha önce 14 Nokta ilan ederek I. Dünya Savaşı’na katılan Woodrow Willson ve II. Dünya Savaşı sırasında Birleşmiş Milletlerin kuruluşuna öncülük eden Franklin D. Roosvelt gibi ABD’nin eski Başkanları da yeni bir dünya düzeni tasarlamışlardı. 1 SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ULUSLARARASI POLİTİKA SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ULUSLARARASI POLİTİKA Dönemin Tanımlanması: Yeni Dünya Düzeni Yeni Dünya Düzenine İlişkin Görüşler-Fukuyama Yaklaşık bir yıl boyunca bu kadar sıklıkla kullanılan kavram, I. Körfez Savaşı sonrasında ABD yönetiminin siyasi literatüründen silinmiştir. Ancak akademisyenler arasında Soğuk Savaş sonrası dönem için, YDD kavramı kullanılmıştır. Ayrıca kavram köklü tartışmalara neden olmuştur. YDD hakkında iyimser ve kötümser bakış açısını temsil eden, klasikleşmiş ve uluslararası politika teorisyenleri tarafından köklü tartışmalara neden olan iki zıt görüş, Samuel Huntington ve Francis Fukuyama tarafından ortaya atılmıştır. Ancak şurası da belirtilmelidir ki, Soğuk Savaş sonrasında etnik çatışmalar, bölgesel istikrarsızlıklar, artan çevresel sorunlar gibi yeni tehdit unsurlarının ortaya çıkması ve 11 Eylül sonrasında gerçekleşen gelişmelerle beraber bu olumlu hava büyük ölçüde dağılmıştır. Francis Fukuyama “Tarihin Sonu mu?” adlı makalesi ve “Tarihin Sonu ve Son İnsan” adlı kitabında, Hegel’in metafizik görüşünden yola çıkarak beşeri ideolojilerin ve doktrinlerin tarihsel süreç içerisinde geçirdikleri evrime göndermede bulunmaktadır. SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ULUSLARARASI POLİTİKA SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ULUSLARARASI POLİTİKA Yeni Dünya Düzenine İlişkin Görüşler-Fukuyama Yeni Dünya Düzenine İlişkin Görüşler-Huntington Fukuyama daha önce Jena Savaşları sonrasında Fransız İhtilali’nin siyasi ilkelerinin yaşama geçmeye başlaması üzerine ve XX. Yüzyılın ikinci yarısında Batı Avrupa’daki gelişmeler için Yeni Dünya Düzeni ilan edildiğini belirtmiştir. Fukuyama’nın görüşlerine taban tabanı zıt sayılabilecek fakat YDD hakkında en az onunki kadar ses getiren bir başka bakış açısı Samuel Huntington tarafından geliştirilmiştir. Ancak Fukuyama’ya göre tarih aslında, SSCB ve ODAÜ’lerde yaşanan ekonomik ve siyasi dönüşümle sona ermekteydi. Liberalizmin mutlak zaferi, diyalektik süreçte beşeri ideolojilerin ulaştıkları nihai sentez idi. “Medeniyetler Çatışması” adlı makalesinde dünyayı farklı coğrafi bölgelere bölerek inceleyen Huntington, Soğuk Savaş dönemindeki ideolojiler mücadelesinin artık sona erdiğini, bunun yerine YDD’de farklı uygarlıklar arasında çatışma başlayacağını iddia etmiştir. 2 SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ULUSLARARASI POLİTİKA SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ULUSLARARASI POLİTİKA Yeni Dünya Düzenine İlişkin Görüşler-Huntington Yeni Dünya Düzenine İlişkin Görüşler- Chomsky Beşeriyet arasındaki büyük bölünmeler ve hâkim mücadele kaynağı kültürel olacak. Milli devletler dünyadaki hadiselerin yine en güçlü aktörleri olacak, fakat global politikanın asıl mücadeleleri farklı medeniyetlere mensup grup ve milletler arasında meydana gelecek… ABD yönetimine muhalefetiyle tanınan Noam Chomsky, Huntington’ın “kötümser” yaklaşımını paylaşmaktadır. Ancak Huntington’dan farklı olarak, Katolik Protestan bir merkezin, gizli üstün uygarlığına güven duyduğu izlenimini vermemektedir. SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ULUSLARARASI POLİTİKA SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ULUSLARARASI POLİTİKA Yeni Dünya Düzenine İlişkin Görüşler- Chomsky Yeni Dünya Düzenine İlişkin Görüşler- Wallesteine Washington ve Londra’daki siyasi önderliklerin…. Sermaye basınının önerilerine uyarak, ülkelerini, zenginlere koruma satıp, onları Üçüncü Dünya tehditlerine karşı savunan ve hizmetleri karşılığında düzenli bir ödeme talep eden global bir mafya gibi çalışan kiralık asker devletleri haline getirebilirler. … Immanuel Wallerstein, SSCB’nin dağılması gibi ABD’nin de gücünün eriyip gittiğini ve Kuzey ve Güney arasındaki uçurumun daha büyüdüğünü iddia etmiştir. Almanya ve Japonya’ya da; Sovyet imparatorluğunun dağılmasıyla kalan bölgeyi “Latin Amerikalaştırmak” düşmektedir. ….Üçüncü Dünya ekonomik önlemlerle, gerektiğinde de güç kullanımıyla kontrol edilecektir. Wallerstein, Kuzey - Güney (merkez – çevre) çatışmasının, Doğu – Batı veya Batı – Batı çatışmasından farklı temele dayandığını öne sürmüştür. 3 SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ULUSLARARASI POLİTİKA SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ULUSLARARASI POLİTİKA Yeni Dünya Düzenine İlişkin Görüşler- Wallesteine Westfalya Düzeni - Rosenau 1979 İran Devrimini çevrenin merkeze karşı bir başkaldırısı olarak değerlendiren Wallerstein, Batı merkezli sistemin ve değerlerin bu örnekte olduğu gibi çevredeki başkaldırılarla aşınacağını savunmuştur. Yeni Dünya Düzeni’nde ulus devletin yeni konumuyla ilgili öne çıkan en önemli görüş, tartışmasız ulus devletin uğradığı egemenlik kaybıdır. I. Körfez Savaşı örneğinde olduğu gibi bölgesel krizlere müdahale, uzun vadede ABD’nin ekonomik ve siyasi gücünü aşındıracağını ve bu sürecin merkez ülkeleri arasındaki rekabeti hızlandıracağını belirtmiştir. Sarıbay, ulus-devletin egemenlik yetkilerinde meydana gelen bu erozyonu, “egemenliğin plastikleşmesi” olarak değerlendirmektedir. Bu durum, Küreselleşme süreciyle ilintilendirilmektedir. SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ULUSLARARASI POLİTİKA SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ULUSLARARASI POLİTİKA Westfalya Düzeni - Rosenau Ulus Devletin Yeni Konumu ve Westfalya Düzeni Rosenau’ya göre Soğuk Savaş Berlin Duvarı’nın yıkılmasından önce ODAÜler ve SSCB’de yaşayan ulusların kendi siyasal sistemlerine baş kaldırmalarıyla son bulmuştur. Nitekim bu evrimsel süreç neticesinde oluşan dünya sisteminde ulusal talepler “bağımsızlık”tan öte “karşılıklı bağımlılık” ekseninde yoğunlaşmıştır. Ortaya çıkan talepkar eğilimler bazıyönetimlerde Otorite krizine neden olmuştur. Quebec sorunundan, eski Yugoslavya cumhuriyetlerindeki çözülmeye, Tianemen olaylarından, Latin Amerika’daki uyuşturucu trafiğine karşı duruşlar gibi birçok konuda kendisini göstermiştir. Karşılıklı bağımlılık bireyler, gruplar devletler ve uluslararası örgütlerin kendi istek ve tercihleri doğrultusunda şekillenmektedir: AB’nin Avro politiksı, BDT, NAFTA gibi kuruluşlar, bu dönüşümün bir sonucudur. Ayrıca etnik azınlıklar, yerel yönetimler, dini ve linguistik toplumlar, siyasi hizipler, sendikalar gibi ulus altı gruplar bu süreçte ulus devletin sınırlarını da aşarak belirleyici rol oynamaktadırlar. 4 SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ULUSLARARASI POLİTİKA SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ULUSLARARASI POLİTİKA Ulus Devletin Yeni Konumu ve Westfalya Düzeni Ulus Devletin Yeni Konumu ve Westfalya Düzeni Şüphesiz bu otorite krizinin neticesinde ulus devletin klasik egemenlik yetkisi aşınmakta, otoritenin bir kısmı ulus üstü örgütlenmelere bir kısmı ise ulus altı gruplara kaymaktadır. Rosenau, yukarıda değinilen gelişmelere paralel olarak ulus devletin YDD’de artık kilit aktör olma özelliğini kaybettiğinin altını çizmektedir. Ayrıca ulusal ekonomiler dünya ekonomisine entegre olmaya çalışmakta ve yeni üretim tipleri ortaya çıkmakta bu gibi gelişmeler de bu süreçte etkili olmaktadır. Devletin temel aktör olma konumunun kaybolduğu bu süreç, çok merkezli dünyanın doğuşu ve onun aktörlerinin sağlamlaşmasıyla sonuçlanmaktadır. SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ULUSLARARASI POLİTİKA SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ULUSLARARASI POLİTİKA Ferguson ve Mansbach Ferguson ve Mansbach Ferguson ve Mansbach, YDD’de grup ve kimlik tanımlamasının demokratik değerler doğrultusunda yeniden yapılacağını ve bunun neticesinde devletin rolünün azalacağını, ancak devletlerin azalan rolleriyle uluslararası ilişkilerde aktör olmaya devam edeceklerini belirtmektedirler. Diğer yandan AB örneğinde olduğu gibi, uluslararası ekonomik ve politik entegrasyon süreci ve kültürel küreselleşmenin sonucu olarak, ulus devletin işlevsel yapısı parçalanmaktadır. Ferguson ve Mansbach, YDD’de birey-devlet ilişkileri yeniden şekillendiğini iddia etmektedir. Zira devlet güç kullanma hakkına tek başına sahipken, ekonomik ve kültürel açıdan bireyin taleplerini tek başına karşılama konumunda değildir. Ekonomik küreselleşme bağlamında uluslararası örgütler ve ulusaşırı hareketlilik bağlamında Çok Uluslu Şirketler (ÇUŞ), devletin meşru egemenliğine ortak olmaktadır. Ancak, kökten dincilik ve milliyetçilik gibi faktörler sürece direnmektedir. Ancak, Ferguson ve Mansbach yukarıdaki gelişmeleri net bir şekilde vurgulamalarına rağmen, devlet merkezli paradigmaya sırtlarını tamamen çevirmemişlerdir 5 SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ULUSLARARASI POLİTİKA SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ULUSLARARASI POLİTİKA Hirst ve Thompson Hirst ve Thompson Hirst ve Thompson da, küreselleşme sürecinin ulus devletin rolünü azalttığını ancak, ulus devletin bu sürecin bir başka sonucu olarak uluslararası “idare”ye daha fazla katıldığını belirtmektedirler. Ohmae ve Reich’e göndermede bulunan Hirst ve Thompson, ulus devletleri artık küresel sistemin yerel otoriteleri olarak değerlendirmektedirler. YDD’de ulus devletin yeni işlevlerinden birisi de ulus üstü ve ulus altı yönetişim mekanizmalarının sorumluluklarını tanımlamak ve meşrulaştırmak olacaktır. Ulus devletlerin ekonomik gelişmeleri, istihdamı, insanları ve yerel sosyal süreçleri kontrol etme kapasitesi azalmıştır. Ayrıca, devletin sınırları üzerindeki kontrolü uluslararası pazarlar ve teknolojik gelişmeler nedeniyle azalmış olsa da, sınır kontrollerinin sağlanmasında, kitlelerin kontrolünde temel rol hala devlete aittir. SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ULUSLARARASI POLİTİKA SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ULUSLARARASI POLİTİKA Hirst ve Thompson Waltz Ohmae ve Reich’e göndermede bulunan Hirst ve Thompson, ulus devletleri artık küresel sistemin yerel otoriteleri olarak değerlendirmektedirler. Neorealist Kenneth Waltz, devletin uluslarla ilişkilerde kilit konumda olduğunda ısrarlıdır: Waltz, devletlerin yeni ortamlara uyum sağlayarak güç ve otoritelerini dönüştürdüklerini… Ulus devletlerin ekonomik gelişmeleri, istihdamı, insanları ve yerel sosyal süreçleri kontrol etme kapasitesi azalmıştır. Buna dayanarak yeni sistemde devletin rolünün azalmadığını, aksine, küreselleşme denen olgu ve Yeni Dünya Düzeni’nin kuralları ve koşulları ABD’nin fikirleri üzerinde oluştuğu ve buradan dünyanın geri kalanına yayıldığı için, devletin rolünün arttığını iddia etmektedir. 6 SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ULUSLARARASI POLİTİKA SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ULUSLARARASI POLİTİKA Ulus Devletin Yeni Konumu ve Westfalya Düzeni Ulus Devletin Yeni Konumu ve Westfalya Düzeni YDD’de küreselleşme ve devletin azalan rolü ile beraber öne çıkan gelişmelerden birisi de, artan karşılıklı bağımlılık (inter dependence) veya karşılıklı bağlılıktır (inter connectedness). Teknolojik yenilikler (uydu sistemleri, internet, fiber optik aygıtları ve cep telefonları) karşılıklı bağımlılığın ilk iki türünü oluşturmaktadır. Karşılıklı bağımlılık üç kategoriye ayrılmaktadır; Finansal, teknolojik ve ideolojik. Küreselleşme sürecinde uluslararası ekonomide meydana gelen değişiklikler (mal, sermaye ve işgücünün akışkanlığı) ve İdeolojik karşılıklı bağımlılık ise uluslararası hukuk ve insan hakları konusunda meydana gelen gelişmelerle ilintili bir durumdur. SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ULUSLARARASI POLİTİKA SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ULUSLARARASI POLİTİKA Ulus Devletin Yeni Konumu ve Westfalya Düzeni Ulus Devletin Yeni Konumu ve Westfalya Düzeni Devletin egemenliğinin aşınması sürecinde ekonomik ve teknolojik karşılıklı bağımlılığın yanı sıra ideolojik karşılıklı bağımlılık da rol oynamaktadır. Bu nedenle, bazen uluslararası yaptırımlara kadar uzanan karmaşık yapısı ile ulus ötesi karşılıklı bağımlılık durumlarına neden olan gelişmeler ortaya çıkmıştır. Uluslararası hukukun göreceli olarak gelişmesi, modern uluslararası sistem içinde devlet egemenliğini kısıtlayan ve devreden yapıların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Karşılıklı bağımlılığı zorunlu kılan bir başka gelişme ise artan çevre sorunlarıdır. Doğal faktörler ve sorunlar hiçbir rasyonel bölünmeyi dikkate almadan bütün yerküreyi etkilemektedirler. Asit yağmurları, hava kirliliği, küresel ısınma, biyolojik çeşitlilik krizi gibi doğa sorunları nedeniyle devlet merkezli sistem aşınmaktadır. 7 SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ULUSLARARASI POLİTİKA SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ULUSLARARASI POLİTİKA Ulus Devletin Yeni Konumu ve Westfalya Düzeni Ulus Devletin Yeni Konumu ve Westfalya Düzeni Yukarıda belirtilen ulus devletin “egemenliği”nde meydana gelen aşınma 1648’den itibaren devletlerarası ilişkilere egemen olan Westfalya sisteminin sorgulanmasına neden olmuştur. Westfalya Barışı ile “devlet” tek egemen, siyasal aktör olarak tescil edilmiştir. Devlet belirli bir toprak parçası ve burada yaşayan insanlar üzerinde mutlak egemen olarak tanımlanınca, devletler arası ilişkiler de egemen devletlerin eşitliği ilkesi doğrultusunda belirlenmiştir. Westfalya Barışı öncesinde Avrupa’da birbiri içine geçmiş, bir biri ile kesişen, farklı otoritelerin olduğu, üstelik bu otoritelere paralel olarak bir sadakat odağının bulunduğu bir düzen oluşmuştu. Böylece yukarıdan gelerek egemenliğe ortak olan Kilisenin ve İmparatorluğun rolü bu anlamda sona ermiştir. Ayrıca her bir egemen devletin yönettiği bölgeler, birbirinden coğrafi sınırlarla kesin bir şekilde ayrılmıştır. SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ULUSLARARASI POLİTİKA SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ULUSLARARASI POLİTİKA Ulus Devletin Yeni Konumu ve Westfalya Düzeni Ulus Devletin Yeni Konumu ve Westfalya Düzeni Böylece dönemin monarşileri birbirlerinin yönetimlerini (coğrafi sınırları ve rejimleri bağlamında) tanıyarak sistemde genel anlamda tek bir aktörün (devletin) oluşmasını sağlamışlardır. Westfalya Antlaşmasıyla somutlaşan “devletlerin egemen eşitliği” ilkesi bağlamında uluslararası hukuk, uluslararası ilişkilerin kilit aktörü olan devletlere bazı temel haklar vermiştir: “Devlet egemenliği ve ülkesel bütünlüğü” ve “içişlere karışmama”. Westfalya düzeni; kısaca ülkesel temelde otorite, karşılıklı tanıma, özerklik ve kontrol yetkisine dayalı bir sistem olarak tanımlanmıştır. Ancak Yugoslavya’nın parçalanması sürecinde BM antlaşmasının bir başka ilkesi olan “ulusların kendi geleceklerini belirlemesi” (self determination) ilkesi ile “ülkelerin toprak bütünlüğünün dokunulmazlığı” ilkeleri geçerliliğini yitirmiştir. 8 SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ULUSLARARASI POLİTİKA SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ULUSLARARASI POLİTİKA Ulus Devletin Yeni Konumu ve Westfalya Düzeni İnsani Müdahaleler Diğer yandan temel insan hakları ve özgürlükler ve ideolojik karşılıklı bağımlılık doğrultusunda devletlerin,(çeşitli antlaşmalar yolu ile) içişlerine karışılmaktadır. (Özellikle “İnsani Müdahaleler”) Soğuk Savaş sonrası dönemde bazı bölgelerde başlayan iç savaşlar ve bu savaşlar sırasında işlenen insan hakları ihlalleri uluslararası ilişkiler ve uluslararası hukuk disiplinlerinde yeni bir olgunun tartışılmasına neden olmuştur: “İnsani müdahale”. Fakat genel eğilim Westfalya sisteminin terk edilmesi şeklinde olsa da, dünyanın bazı bölgelerinde Westfalya sistemi inşa sürecini yaşamaktadır. Orta Asya ve Kafkasya’da bağımsızlığını kazanan yeni cumhuriyetler bu inşa sürecinden geçmektedirler. SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ULUSLARARASI POLİTİKA SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ULUSLARARASI POLİTİKA İnsani Müdahaleler İnsani Müdahaleler Klasik müdahaleden farklı olarak büyük güçler veya küresel toplum bir devlete müdahale için herhangi bir özel anlaşma ihtiyacı içine girmemektedirler. Kosova’ya yapılan müdahalenin ilginç özellikleri vardır. İnsan hakları ihlallerinden dolayı yapılan müdahalelerin hukuki anlamda meşrulaştırılmaya çalışılmasının değişik nedenleri vardır. Bu müdahale sırasında yalnızca ulus devletin egemenliği ihlal edilmemiş, uluslararası hukukla ilgili bir konuda BM kararına dahi ihtiyaç duyulmamıştır. Kosova müdahalesi, Westfalya sisteminin ulus devlete tanıdığı “içişlerine karışmama ilkesinin” geçerliliğini yitirmekte olduğunun en açık örneğidir. Öncelikle kitle iletişim teknolojisinde meydana gelen ilerlemelerle beraber işlenen vahşet, küresel toplumun öncelikli gündemi haline gelmektedir. 9 SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ULUSLARARASI POLİTİKA SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ULUSLARARASI POLİTİKA İnsani Müdahaleler İnsani Müdahaleler Ayrıca bölgesel çatışmalar dünyanın diğer bölgelerine sıçrayabilmekte veya en azından diğer bölgeleri etkileyebilmektedirler. Uluslararası hukukta geleneksel olarak çeşitli antlaşmalar yoluyla devletler, birbirlerine müdahale etme hakkı elde etmekteydiler. Artan ekonomik ve siyasi karşılıklı bağımlılık bir başka nedendir. Örneğin “özel bir anlaşma bir devlete üçüncü bir devletin saldırısı karşısında dost devlete müdahale izni ya da yükümlülüğü verebilir”. SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ULUSLARARASI POLİTİKA SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ULUSLARARASI POLİTİKA İnsani Müdahaleler İnsani Müdahaleler Eski müdahale sisteminden farklı olarak, insani müdahalede devletler veya küresel toplum bir devlete karşı eylemde/müdahalede bulunmak için herhangi bir özel anlaşmayla bu eylemlerini meşrulaştırmak zorunda değillerdir. Doksanlı yıllarda insani müdahale, diğer devletlerde gerçekleşen kriz durumlarında, yerel hükümetlerin ve diğer aktörlerin eylemlerinden masum insanların zarar gördüğü durumlarda, çok yönlü bir şekilde yapılan askeri müdahaleleri tanımlamak için kullanılmaktadır. Daha önceleri yapılan dış müdahalelerin, müdahale eden devletin çıkarlarına hizmet ettiğine dair bir inanç hâkimdi. Soğuk Savaş döneminde ABD ve SSCB üçüncü dünya ülkelerine askeri güç gönderdikleri zaman, bu eylemlerini meşrulaştırmak için “insani yardım” kavramını kullanmaktaydılar. 10 SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ULUSLARARASI POLİTİKA SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ULUSLARARASI POLİTİKA İnsani Müdahaleler İnsani Müdahaleler Kuveyt’i işgal eden Irak’a ve Somali’ye yapılan müdahalelerde acil ve kararlı bir şekilde hareket eden büyük güçler, Balkanlar ve Güney Kafkasya’daki iç savaşlarda işlenen insan hakları ihlallerine karşı aynı hassasiyetle yaklaşmamışlardır. Kofi Annan da “XXI. yüzyılda uluslararası toplumun karşısındaki en büyük sorunlardan birinin devlet güvenliği ve egemenliğini, insan haklarının önünde tutan devletlerin bu tutumlarından caydırılması olacağını” belirtmiştir. Özellikle Bosna-Hersek savaşı sırasında işlenen insan haklarına tepkisiz kalınması, benzer nedenlerle yapılacak müdahalelerin inandırıcılığının sorgulanmasına neden olabilirdi. Bu bağlamda Yeni Dünya Düzeni’nde herhangi bir devletin egemenlik ve güvenlik haklarının önüne o devlette yaşayan bireylerin hakları geçmeye başlamıştır SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ULUSLARARASI POLİTİKA SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ULUSLARARASI POLİTİKA İnsani Müdahaleler İnsani Müdahaleler Özellikle BM kararı olmaksızın yapılan müdahalelere ciddi itirazlar vardır. “Öncelikle, insani müdahale rejimini yönetecek kurallar nasıl belirlenecektir? İnsani müdahale yapılması konusunda devletlerin üzerinde uzlaşabileceği ortak nedenler bulmak imkânsızdır. Ayrıca Uluslararası toplum, hangi ilkeye göre karar verip müdahale konusunda harekete geçecektir? Bu ilkelerin belirlenmesi bazı siyasal suistimallere yol açmaz mı?”. “Devletler çıkarlarına göre karar verdiği için insani müdahale konusunda da bunun etkisinde karar vereceklerdir. İnsani müdahale örneği olarak ortaya konulan örneklerin çoğunda karmaşık nedenler vardır. Bunlar insani amaçlarla birlikte ulusların çıkarlarıdır”. 11 SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ULUSLARARASI POLİTİKA İnsani Müdahaleler İnsani nedenlerden dolayı askeri yöntemlerin dışında da diğer araçlarla da müdahale edilmektedir. YDD’de özellikle ABD tarafından yapılan bu müdahaleler neo-emperyal politikaların bir uzantısı olarak değerlendirilmektedir Ünite 8 Teşekkürler Yrd. Doç. Dr. A. Sait SÖNMEZ 12