MEMUR-SEN ANKARA İL BAŞKANI MUSTAFA KIR:MEVLİD

advertisement
MEMUR-SEN ANKARA İL BAŞKANI MUSTAFA KIR:MEVLİD KANDİLİ
MÜNASEBETİYLE YAPTIĞI YAZILI AÇIKLAMADA " BU GÜN MODERN CAHİLİYE
DÖNEMİNİ YAŞIYORUZ. DEDİ.
Bu gün modern cahiliye dönemini yaşıyoruz.
Bu gece Mevlit kandilidir. Alemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed (s.a.s.) in
Milâdi 571yılında Rebiülevvel ayının 12.gecesinde (20 Nisan) pazartesi günü sabaha karşı, dünyayı
şereflendirdiği gecedir. Peygamberimiz Mekke'nin doğusunda bulunan "Hâşimoğulları Mahallesinde
Fil Vaka'sından 52 gün sonra bu gecede doğmuştur. (Bizi Peygambere ümmet olma şerefiyle
onurlandıran Allah'a hamd, Onun Resulüne,aline,ashabına ve bütün inanan insanların üzerine salat
ve selam olsun.)
Dedesi Abdülmuttalib gökte Hakk, yeryüzünde halk, hayırla yâd etsin diye ,torununa
Muhammed ismini vermiştir. Annesi de Ona övgüyle anılması için Cenabı Hakk'ı yüce sıfatları ile
öven, hamd eden anlamına gelen Ahmet demiştir.
İslâm tarihçileri, Peygamberimiz (s.a.s.)'in doğduğu gece harikulade olayların olduğunu: İran
Hükümdarı'nın Medâyin şehrindeki sarayının 14 sütununun yıkıldığını, İran'da Mecusilerin bin
yıldan beri yanmakta olan "ateşgede"lerinin söndüğünü, Sâve (Taberiyye) gölünün kuruduğunu,
buna mukabil, bin yıldan beri kurumuş olan Semâve deresi'nin sularının taştığını,Kâbe'deki putların
yüz üstü devrildiklerini yazmışlardır. Gerçekten O'nun doğması ile bütün dünyada hüküm sürmekte
olan cehalet ve küfür ateşi sönmüş, putperestlik yıkılmış, zulmün baskısı son bulmuştur.
Peygamberimiz cahilliye adı verilen; güçlünün zayıfı ezdiği, haklının değil güçlünün haklı
sayıldığı şiddet, zulüm ve savaşın hiç eksik olmadığı, kız çokçuklarının diri, diri toprağa
gömüldüğü, kadınların pazarlarda panayırlarda alınıp satıldığı, içki, kumar, zina, faizcilik, tefecilik,
yağmacılık ve çapulculuk gibi kötülüklerin vakayı adliyeden sayıldığı, bir dönemde dünyaya
gelmiştir.
O Cenneti Anaların Ayaklarının Altına Sermiştir.
İşte böyle bir dönemde Hz Muhammed (sav) kadınları bir ticaret metaı ve fuhuş aracı
olmaktan kurtarmış ve cenneti anaların ayakları altına sermiştir. Irkçılığı,soy sop farkını ortadan
kaldırmış, takva dışında bütün insanları bir tarağın dişleri gibi eşit ve kardeş saymıştır.
Soygunculuk aracı olan faizciliği, tefeciliği, insanları birbirine düşüren ırkçılığı ve kan davasını
ayaklar altına almış, iman etmiş sayılmak ve cennete girebilmek için inananların birbirlerini
sevmelerini şart koşmuştur.
Modern çağda, Birleşmiş Milletler tarafından (1948) “ Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi”
ile kâğıt üzerinde tanınan temel hak ve hürriyetler Miladi 632 yılında Veda hutbesinde
Peygamberimiz tarafından Din dil ırk ve cinsiyet farkı gözetmeksizin insan olan herkese, başta
yaşma hakkı olmak üzere; mülk edinme, ırz, namusunu koruma, inanma ve inandığı gibi yaşama,
düşünme ve düşündüğünü özgürce ifade edebilme, öğrenme, meşru yollardan mülk edinme,
emeğinin karşılığını zamanında ve günün şartlarına göre, alnının teri kurumadan alabilme, devlet
imkânlarından adalet ölçüsünde yararlanabilme haklarını tanımıştır.
Onların ileri gelenleri bir suç işlediğinde Ona ceza vermezlerdi.
Değirmen çeke, çeke elleri yara bere içinde kalan kızı Fatıma’nın bir hikmetçi talebine
karşılık ‘Vallahi Suffe Ehli açlık ve sefalet içinde yaşarken kızımda olsan senin bu ihtiyacına cevap
veremem’ sözünden Devletin imkânlarını ailesine, çevresine peşkeş çeken idarecilerin, Mekke’nin
Fethi esnasında İtibarlı bir kabilenin kızı suç işlediği için ailenin şerefi lekelenir diye cezasının affı
istenildiğinde “ Ey Müslümanlar! Sizden önceki milletlerin tarihten silinip gitmelerinin sebebi nedir
biliyor musunuz? Onların ileri gelenleri bir suç işlediğinde Ona ceza vermezlerdi. Halktan birisi suç
işlediğinde de cezanın infazı için yarış ederlerdi. Suçu işleyen kendi çocuğumda olsa
cezalandırmaktan asla vaz geçmeyen Peygamberin davranışından sözde adalet dağıtan
hukukçularımızın, yargıçlarımızın ve devlet adamlarımızın alacağı dersler vardır.
“Gün, merhamet günüdür. Gün, kan akıtmanın haram olduğu gündür…
8 yıl önce baskı, dayatma, şiddet ambargo gibi çeşitli işkence yöntemleriyle doğduğu,
büyüdüğü şehir olan Mekke’den Medine’ye göçe zorlanan Hz. Muhammed'in 8 yıl sonra Mekke
fatihi olarak geri döndüğünde Ensar’ın sancaktarlığını yapan Sa’d bin Ubâde’nin “Gün, savaş ve
intikam günüdür. Gün, kan akıtmanın helal olduğu gündür” sözlerini duyunca Sancağı Sa‘d’dan
alarak başka bir sahabeye veren ve ashabına dönerek “Gün, merhamet günüdür. Gün, kan akıtmanın
haram olduğu gündür…” diyerek her şeye gücü yettiği halde öldürmeyi değil, af yolunu seçen, savaş
anında bile yaşlılara, kadınlara, çocuklara, savaşmayanlara, hayvanlara, bitkilere, ekili alanlara ve
yerleşim alanlarına zarar vermeyi yasaklayan ‘Bir insanı öldüren bütün insanları öldürmüş gibidir.
Bir insanı kurtaran bütün insanları kurtarmış gibidir.’ ilahi mesajını tebliğ eden Peygamber’de Onu
barbar, şiddet ve savaş yanlısı göstermeye çalışan gafillerin, cihadı sadece öldürme olarak
yorumlayan cihatçıların, güç kullanarak ülkeleri demokrasi adına işgal eden çağdaş Nöronların
alacağı insanlık dersleri vardır.
Sağ elime güneşi,sol elime ayı verseniz Hak davadan vaz Geçmem!
Sadece Allah birdir.Allah'tan başka ilah yoktur dediği için hakaretlere eziyetlere maruz
kaldığı, sosyal hayattan tecrit edildiği bir dönemde Mekkeli müşriklerin yeter ki davandan vaz geç
"İste,seni başımıza kral yapalım.İste,istediğin kadar seni mal,mülk sahibi yapalım. İste seni
Mekke'nin en güzel kızları ile evlendirelim."tekliflerini elinin tersiyle itip; "Vallahi sağ elime
güneşi,sol elime ayı verseniz "La ilahe İllallah" davasından vaz geçmem" diyen Peygamberin
davranışından bu gün makam mevki,mal mülk peşinde koşup yaradılış gayesini unutan eyyamcı
Müslümanların alacağı dersler vardır.
Hz. Muhammed insanlık için rol modeldir.
‘Beşikten mezara kadar ilim tahsil ediniz’ ‘İlim Çin’de de olsa arayınız’. ‘İlim müminin yitik
malıdır. Nerede bulursa onu alır’. ‘Ya öğrenci ol, Ya öğreten ol, Ya dinleyen ol dördüncüsü olma
helak olursun’. ‘Hiç bilenle bilmeyenler bir olur mu?’ diyen ilim öğrenmeyi kadın erkek herkese farz
kılan iki gününü birbirini eşit tutanı zararda sayan, veren eli alan elden üstün gören ve Allah’
tarafından bir öğretmen olarak gönderilen ve kısa zamanda İslam’ı cihan şümul bir din olarak
dünyaya yayan peygamberin eğitim öğretim metotlarından öğretmenlerin, öğrencilerin, annelerin,
babaların, yaşlıların, gençlerin alacağı numune-i imtisaller vardır.
Peygamber müminlerin İlk devlet başkanıdır. Mihrapta imamlarıdır. Minberde Hatipleridir.
Kürsüde vaizleridir.,mahkemede hâkimleridir.Harpte komutanlarıdır.Ticaret hayatında güvenilir bir
tacirdir. Her türlü problemlerin açılabildiği güven duyulan bir dosttur. Allah tarafından kötülükleri
önlemek iyiliklerin ve güzellikleri yaymak için gönderilen müminlerin öğretmenidir. Tertemiz bir
çocuk,pırlanta gibi bir genç, İyi bir baba, iyi bir eş, iyi bir komşudur. Velhasıl:Hz. Muhammed’den
devlet başkanlarının, bürokratların,komutanların,yargıçların anne ve babaların, çocukların,gençlerin,
yaşlıların velhasıl çağımızın ve çağlar ötesinin alacağı büyük dersler vardır.
Bu gün modern cahiliye dönemini yaşıyoruz.
Bu gün tıpkı modern cahiliye dönemi yaşıyoruz. O gün Kız çokçukları diri, diri toprağa
gömülüyordu. Bu gün de töre veya başka nedenlerle kadınlarımız şiddete maruz kalıyor, sokak
ortasında hunharca katlediliyor.
O gün sebepsiz savaşlar eksik olmuyordu. Bu gün de dünyanın dört bir yanında Suriye’de
Irakta Filiskinde, Afganistan da Pakistan da doğu Türkistan’da savaş, işgal şiddet sebebiyle oluk,
oluk Müslüman kanı akıtılıyor.
O gün açıktan yapılan hırsızlık yağmacılık, çapulculuk bu gün kılıfına uydurularak yasal
yollarla ve modern usullerle yapılıyor.
İnsanlığın kurtuluş yolu Hz. Muhammed'in yoludur.
Velhasıl güzel ahlakı tamamlamak için gönderilen,‘Beni Rabbim terbiye etti ne güzel
terbiye etti’ diyen Peygamberin ahlakıyla ahlaklaşmadıkça, kendimiz için istediğimizi din
kardeşlerimiz için istemedikçe nemelazımcılık hastalığından kurtulup açların açıkların dertlilerin
dertleriyle dertlenmedikçe çocuklarımıza en üstün miras olarak güzel terbiyeyi bırakmadıkça ırkçılık
hastalığından, kavmiyetçilik duygusundan kurtulup bir bedenin azaları gibi bir binanın tuğlaları
birbirimize kenetlenmedikçe, İslam kardeşliği ile kardeş olmadıkça kurtuluşumuz asla mümkün
değildir.
Bütün insanlık Hz Muhammed’in sunduğu kurtuluş reçetesine uymadığı için mutsuz ve
huzursuzdur. Kurtuluşumuz İslam’da, huzur ve mutluluğumuz Hz. Muhammed’e tabi olmaktadır. Ne
mutlu Onu ananlara, ne mutlu onu anlayanlara, ne mutlu ona tabi olanlara! Kandiliniz mübarek
önderiniz Hz. Muhammed (s.a.v.) olsun.
MUSTAFA KIR
MEMUR-SEN ANKARA İL BAŞKANI
Download