Kurumlar Vergisi`nde Geçmiş Yıl Zararları

advertisement
Kurumlar Vergisi’nde Geçmiş Yıl Zararları
Yeni Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 9. maddesi ile kurumlara, geçmişte oluşan zararlarını
izleyen yıllarda oluşacak kazançlarından düşme olanağı sağlanmıştır. Önceki Kurumlar
Vergisi Kanunu'nda kurumların "geçmiş yılların bilançolarına göre meydana gelen zararlar"ın
düşülmesi kabul edilmişken yeni Kurumlar Vergisi Kanunu'nda "geçmiş yılların
beyannamelerinde yer alan zararlar"ın düşülebileceği hükme bağlanmıştır. Bizce bu
değişikliğin sebebi, kurumların zararlarının genellikle mali zararlardan oluşmasına karşılık,
ticari bilançolarının dışında ayrıca bir mali bilanço düzenlememeleri ve bu hususun da zarar
mahsubu konusunda zaman zaman duraksamalara yol açmasıdır.
9. maddede zarar mahsubu, kurumların kendi zararlarının mahsubu, devir veya bölünme
halinde zarar mahsubu ve yurtdışı faaliyetlerden doğan zararların mahsubu olmak üzere üç
ayrımda incelenmiştir. Biz bu yazımızda kurumların kendi zararlarının mahsubu konusunu ele
alacağız.
Maddeye göre Kurumlar Vergisi beyannamesinde, her yıla ilişkin zararlar ayrı ayrı
gösterilmek ve beş yıldan fazla nakledilmemek şartıyla geçmiş yılların beyannamelerinde yer
alan zararlar, kurum kazancında indirilebilir. Kurumların bir hesap dönemi içerisinde oluşan
zararının, müteakip 5 hesap döneminde oluşacak kârlarla mahsup edilememesi halinde,
mahsup imkânı artık ortadan kalkmaktadır.
Geçmişte birden fazla yılın zararlı olması halinde, zarar mahsubuna en eski yıldan başlanır.
Aksi halde 5 yıllık sürenin kullanımı mümkün olmayabilir. Buradaki beş yıllık sürenin
hesabında, zararın oluştuğu yıl nazara alınmayarak izleyen beş yıl hesaplamaya dahil edilir.
Örneğin 2003 yılında oluşan zarar, izleyen beş yıl, yani 2004-2008 yıllarında indirilebilir.
Zarar mahsubu, istenilen dönem değerlendirilebilecek bir hak değildir. Yani mükellefler, kâr
dağıtım politikaları veya başka sebeplerle belli bir dönemde geçmiş yıl zararlarını mahsup
etmedikleri takdirde, bu haklarından vazgeçmiş kabul edilirler ve izleyen dönemde artık bu
haklarını kullanamazlar.
Geçmiş yıl zararı olan ve Gelir Vergisi Kanunu'nun geçici 69. maddesine istinaden aynı
zamanda yatırım indiriminden yararlanan mükelleflerin, önce geçmiş yıl zararlarını mahsup
etmeleri, daha sonra kalan tutardan yatırım indirimini düşmeleri gerekmektedir.
Geçmiş yıl zararları yıllık beyannamede düşülebileceği gibi, aynı zamanda geçici vergi
beyannamelerinde de mahsup konusu yapılabilir. Nitekim 217 sayılı Gelir Vergisi Genel
Tebliği'nin 4.3 maddesinde, Kurumlar Vergisi beyannamesinde indirimi mümkün olan geçmiş
yıl zararlarının geçici vergi matrahlarının tespitinde de dikkate alınacağı açıklanmıştır.
Geçmiş yıl zararları, kanunun 10/1 c maddesinde belirtilen bağış ve yardımların
indirilebilecek üst sınırının tespiti açısından da önem taşımaktadır. Zira üst sınırın hesabına
esas kurum kazancı, giderlerin ve geçmiş yıl zararlarının düşülmesinden sonraki (iştirak
kazançları hariç indirim ve istisnalar düşülmeden önceki) tutardır.
Geçmiş yıl zararının tespiti açısından önem taşıyan bir konu da yıllara yaygın inşaat ve
onarım işleridir. Bu gibi işlerde kâr veya zarar Gelir Vergisi Kanunu'nun 42-44. maddeleri
hükümlerine göre işin bittiği yıl itibariyle saptanmakta ve işin bittiği yıl vergilendirilmektedir.
Dolayısıyla işin zararla sonuçlandığı hallerde, işin süresinin beş yıldan uzun olup olmadığına
bakılmaksızın, zararın tamamı işin bittiği yıl kazancından indirilmek durumundadır. Kazancın
yetersizliği nedeniyle bu zararın indirilememesi halinde ise izleyen beş yıl içerisinde indirim
konusu yapılması mümkündür. Bu süre içerisinde de indirim konusu yapılamayan zararlar,
artık indirilemez.
Zarar mahsubunun kullanılması, defterlerin (ve belgelerin) saklama ve ibraz sürelerini
uzatabilir. Vergi Usul Kanunumuzda saklama ve ibraz ödevi, her ne kadar 5 yıllık tarh
zamanaşımı süresi ile sınırlandırılmışsa da zarar mahsubu bu süreyi uzatan hallerden biridir.
Zira saklama ve ibraz ödevi, vergilendirmeyle ilgili işlemlerin vergi ile ilgisinin kurulduğu
son tarihi izleyen yılbaşından itibaren başlamaktadır.
Uygulamada bazen şirketlerin
bilançolarında geçmiş yıl zararları, onların sermayelerini yitirmelerine, Türk Ticaret
Kanunu'nun 324. maddesi uyarınca bazı tedbirler almalarına yol açmaktadır. Şirketlerce
alınan tedbirler genellikle, şirket zararının ortaklarca "zarar karşılığı hesabı" yaratılarak
kapatılması veya sermayenin yitirilen sermaye kadar azaltılması şeklinde olmaktadır. Şirketin
yetkili organlarının kararı ile açılan ve ortaklarca şirkete zararı kapatmak üzere nakden
konulan tutarı ifade eden bu hesabın veya sermayenin azaltılması sonucu, bilançolarda geçmiş
yıl zararları kapatılmaktadır. Ancak bu işlemler şirketin ticari bilanço ve yaşamı ile ilgili bir
husus olup, şirketin vergi kanunları karşısındaki durumunu etkilemez. Bu gibi hallerde de
geçmiş yıl zararları, yıllık beyannamelerde gösterilmeye devam olunarak indirilebilir. Aynı
durum ve sonuç, geçmiş yıl zararların, ticari bilançoda yer alan yedek akçelerle kapatılması
halinde de söz konusudur. Bir başka deyişle geçmiş yıl zararlarının yedek akçelerle
kapatılması, bu zararların mahsup hakkını ortadan kaldırmaz.
10.04.2008
Bumin DOĞRUSÖZ
Referans Gazetesi
Download