GİRİŞ Modern devletin ortaya çıkışı, devlet yönetiminde güçler ayrımı ilkesini de beraberinde getirmiştir. Kamu yönetimi en yalın hali ile, devletin yürütme gücüne karşılık gelmektedir. Devletin en önemli amacı, kamu yararını gerçekleştirmektir. Kamu yararı, halkın ihtiyaç duyduğu her türlü mal ve hizmetin kamu bürokrasisi tarafından üretilmesidir. Devlet sorumluluk alanına giren faaliyetleri kamu görevlileri vasıtasıyla gerçekleştirmektedir. Kamu görevlilerinin esas amacı kamu yararını gözetmektir fakat pratikte kamu görevlilerinin her durumda bu temel ilkeye göre hareket etmedikleri konusunda görüşler vardır.Bu durum etik konusunda yapılan tartışmaların kamu yönetimindeki önemini arttırmıştır. KAMU YÖNETİMİ-ETİK İLİŞKİSİ Geleneksel örgüt modelinin temel özelliğinden birisi de, örgütlerin rasyonel olarak inşa edilebileceği ve yönetilebileceği varsayımıdır. Bu model, iş görenleri örgütün mekanik bir parçası olarak görmekte ve iş görenlerin her türlü davranışının önceden belirlenmiş kurallara bağlı olarak gerçekleşeceğini varsaymaktadır. Bu varsayımlar bilimsel veriler ile desteklenmediği gibi büyük eleştirilere de maruz kalmıştır. Eleştirilerin önemli bir bölümü iş gören davranışlarını belirleyen yasal ve hukuki kuralların her duruma uygun gerçekleşemeyeceği ve kimi durumlarda etik ilkelerle örtüşmeyeceği gerçeğini oluşturmaktadır. Bu durum kamu yönetimini bir bunalıma sürüklediği gibietik sorunların çözümlenmesi yönünde ilginin yoğunlaşmasına da yol açmıştır. KAMU YÖNETİMİ Kamu yönetimi bir yönü ile kamu yararını gerçekleştirmeye çalışan yönetsel bir eylem alanı; diğer yönü ile bu eylem alanını kendisini inceleme nesnesi yapan bir bilim dalıdır. Kamu yönetimi, devletin yürütme erki ile özdeş görünmektedir. Kamu yönetimi bürokratik bir anlayışla örgütlenmiştir. Geleneksel kamu yönetimi, uzmanlaşmış ve disiplin edilmiş kamu bürokrasisi üzerine oturmuş, iş bölümü ve komuta birliği anlayışına göre yapılandırılmıştır. Kamu yönetiminin varlık nedeni, kamu yararıdır. Kamu yararı, toplumun günlük ihtiyacını karşılamak ve gündelik yaşamlarını sürdürebilmek için yapılan her türlü kamusal faaliyettir. Kamusal mal ve hizmetlerin üretimi kamu görevlileri tarafından gerçekleştirilmektedir. Kamu görevlisi kamu yönetimi içerisinde bir örgüte bağlı olan kişidir ve bu görevleri belirli bir takım ilkelere dayanarak yapmaktadır. Bu ilkelerden biri kamu yararının özel çıkara üstün tutulmasıdır. ETİK Etik, felsefenin ahlaki değerlerini inceleyen daldır. Ahlak kavramının anlamı, görgü ve gelenektir. Ahlak bireyin, doğru ya da yanlış davranışlar arasında bir ayrım yapabilme becerisine sahip olma anlamındadır. Ahlaki davranış, bireyin toplumun iyi yada kötü saydığı davranışlara uygun davranması olarak değerlendirilmesidir. Etik, ahlaktan farklı olarak bu tür davranışları felsefe olarak inceleyen ve açıklamaya çalışan felsefi soruşturma alanıdır. Etik insana ne yapması yada ne yapmamasını öngören değerler bütünüdür. Bu değerlere ödevler, erdemler, ilkeler ve toplumun çıkarları olarak dört küme de incelemek mümkündür. KAMU YÖNETİMİ ETİĞİ Kamu görevlilerinin davranışlarını yasalar ve etik değerleri belirler. Yasalar dışsal olarak denetlemekte, etik değerler içsel olarak denetlemektedir. Yasalar, kamu görevlilerine kamu yararı doğrultusunda eylemde bulunmaya zorlamaktadır. Kamu yönetimi etiği ise, kamu görevlilerinin eylemlerini bireysel ahlaki değerleri baz alarak yapması anlamına gelmektedir. Burada önemli olan kamu görevlisinin ahlaki gelişmişlik düzeyidir. Kamu görevlilerinin sorumluluk alanları ile ilgili kimi etik davranışların içselleştirilmesi ve buna göre eylemlerde bulunulması genel bir beklentidir. Hiyerarşik örgütsel yapıya göre, örgüt üyelerinin davranışlarında belirleyici unsur disiplindir. Bu anlayış hiyerarşik örgütlerin etik anlayışını oluşturmaktadır. Çoğulcu örgütsel yapıya göre örgütteki gruplar arasında bir rekabet vardır. Bu tip örgütlerde etik değerler örgütteki gruplar arası rekabetin bir sonucu olarak belirlenmiştir. Eşitlikçi modele göre hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için sloganı etik anlayışının özünü oluşturmaktadır. KAMU YÖNETİMİNDE ETİK TARTIŞMALARININ TARİHSEL GELİŞİMİ İlk örnekleri, antik Yunan kent devletlerinde görülmüştür. bir yemin metni vardır, bu metinde kamu görevlilerinin görevlerini yaparken dürüst ve saygılı olmaları gerektiği yönünde ifadeler vardır. Bu dönemde Aristo, mutluluğun ancak erdem sayesinde olabileceğini düşünmüştür. Doğu Mezopotamya’da ise, Susa kentinde etik değerlere uygun davranılması yasal zorunluluk haline gelmiştir. Antik dönemde kimi kamu yöneticilerinin yolsuzluklara bulaştıkları ortaya çıkmıştır bu durum etik dışı davranışlar tarihinin, kamu yönetimi tarihi kadar eski olduğunu göstermektedir. Osmanlı döneminde lonca teşkilatının başında bulunan yöneticilerin kanun gereği etik değerlere bağlı kalınması zorunlu tutulmuştur. Eğer tersi bir durum olursa çeşitli yaptırımlar ve görevden alınması uygulanmıştır fakat bunlara rağmen etik dışı davranışlar yaygın olmuştur. Modern kamu yönetimi sistemlerinde etik tartışmaları giderek artmıştır. Örneğin Amerika’da 19.yy’ da yağma sistemi kamu yönetiminin temelini oluşturmuştur. Bu sisteme göre, iktidara gelen parti kamu bürokrasisini kendi istediği şekilde baştan aşağıya değiştirebilmektedir. Bu sistem zaman içinde bozulmuştur. Bu sebepten dolayı Amerika yağma sistemini kaldırmış, siyasetten bağımsız bir kamu yönetimi kurmuştur. 1924 yılında uluslararası şehir yöneticileri birliği (UŞYB) tarafından etik kodlar geliştirilmiştir. Buna göre UŞYB üyelerinden, belirli ilkelere bağlı kalmalarını istemişlerdir. UŞYB Amerika kamu yönetimi sistemini etkisi altına almış ve Amerikan kamu yönetimi birliği (AKYB) tarafından kamu görevlilerine yönelik etik kodlar geliştirmiştir. Bu etik kodların özünü, kamu görevlilerinin kamu yararını egemen kılması ve her türlü faaliyette anayasa ve kanunlara saygılı olmaları yönünde beklentiler oluşmaktadır. II. Dünya Savaşı sonrasında egemen olan, yasal-rasyonel bürokratik kamu yönetim sistemi giderek eleştirilerin odağı haline gelmiştir. Ayrıca bu dönemde merkeziyetçi bürokratik kamu yönetimi sisteminin bireysel ve toplumsal kimi farklılıkları göz ardı ettiği ve tek tip bir insan yaratmaya çalıştığı yönünde eleştiriler artmıştır. Diğer yandan ekonomik bunalım giderek derinleşmiş, bu yönetim anlayışının öncülerinin sorgulanmasına yol açmıştır. Bu yaşananlar, kamu yönetiminin şeffaflaşması yönündeki istekleri arttırmıştır. Bunun sonucu olarak kimi bilim insanlarının girişimleri ile 1970’li yılların başında yeni-kamu yönetimi olarak bilinen bir yaklaşım ortaya çıkmıştır. Bu anlayışın benimsenmesinden dolayı kamu yönetimi etiği anlayışında bazı değişimler olmuştur. Öncelikle geleneksel kamu yönetimi etiği terk edilmeye başlamıştır. Bu yeni etik anlayışının özünü kamu görevlilerinin her şeyden önce kendilerini karşı sorumlu olmaları anlayışı oluşturmuştur. Fredericson’a göre, kamu yönetiminde gözlenen pek çok etik dışı uygulamanın gerçek nedeni politikacıların tutum ve eylemleridir. Oysa profesyonel kamu görevlileri, yüksek etik değerleri benimsemiş olanlardır. Kamu yönetiminde etik dışı davranışların, yasal gerekçelerle bile yapılsa hiçbir mazereti olmayacağını düşünmektedir. KAMU YÖNETİMİNDE ETİK DIŞI DAVRANIŞLAR VE TÜRLERİ Bu davranışların başında haksız mal edinme, kötü iş yapma, aşırma, zimmete para geçirme, kaçakçılık, ihaleye fesat karıştırma, yetkiyi kötüye kullanma, hakaret gibi eylemler bulunmaktadır. Bir çok insanın aklına en çok yolsuzluk ve rüşvet gelmektedir. Yolsuzluk birçok ülkenin başında temel sorundur. Bir çok partinin temel propagandası haline gelmiştir. Yolsuzluk, genel ve hukuksal-sosyolojik olarak iki tanımdan oluşur. Genel yolsuzluk, yolunda yapılmayan, kurallara aykırı iş anlamına gelmektedir. Hukuksal-sosyolojik yolsuzluk, kamusal görevlerin toplumsal düzenin temelini oluşturan kurallara aykırı olarak özel çıkarlar için kullanılmasıdır. En yaygın yolsuzluk türü rüşvettir. Rüşvet, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde daha yaygındır. Bunun nedeni, kamu çalışanlarının ücretlerinin düşük olmasıdır. ETİK DIŞI DAVRANIŞLARIN NEDENLERİ Bu davranışların gerçekleşmesinin nedenlerinin başında, işgören ücretlerinin düşük olması gelmektedir. Devamında, etik dışı davranışlara imkan sağlayacak fırsatların oluşması ve cezalandırıcı uygulamaların düşük olması gelmektedir. Diğer yandan, bu davranışların yaygınlaşmasının en önemli nedeni, soğuk savaşın bitmesi ile birlikte başlayan yeni dönemde devletin, kamu hizmeti üretmedeki başarısızlığıdır. Bunlara ek olarak devletin hacminin büyük olması, yolsuzluğu besleyen en önemli nedenlerden biridir. Devlet, kamu örgütlerini yaşatmak için büyük fonlar ayırmaktayken, özelleştirme sürecinde ise bu örgütleri oldukça düşük fiyatlara elden çıkarmaktadır. Bunun doğrultusunda kamu çıkarı göz ardı edilmektedir. Bir diğer nedeni ise, kamu görevlilerinin iyi niyetli olmalarıdır. Kimi zaman kendi düşüncelerine göre devletin çıkarını korumak amacıyla kuralları esnek olarak uygulayabilmektedir. Bu ise hukuk devletini tehlikeye düşürmektedir. Bir diğer nedeni ise, kamu görevlilerinin, kuralları iyi bilmemesidir. Bu durum kamu görevlilerini kimi zaman mevzuat dışı davranmaya itebilmektedir. Bir diğer neden ise, benlik güç gösterisidir. Zaman zaman kamu görevlileri özellikle devlet, ulus ve yurt gibi bu uğurda yasal olmayan yollara sapabilmektedirler. Bir diğer neden ise, bazı kamu görevlilerinin kısa yoldan zengin olmak için ahlak dışı eylemler içerisine girebilmektedir. Bir diğer neden ise, arkadaşlık kavramıdır. Kimi zaman dosta yardım etmek amacı ile yasalara aykırı davranılmaktadır. Diğer bir neden ise, kamu görevlilerinin ne pahasına olursa olsun, kendi yönetsel konumlarını devam ettirmek amacıyla her türlü ahlak dışı tutum ve davranış içerisine girmeleridir. ETİK DIŞI DAVRANIŞLARIN ÖNLENMESİ Birçok bilim adamı, belirli etik dışı davranışların önlenmesinde, izlemenin önemli bir etken olduğunu düşünmektedir. Bu düşüncenin gerçekleşmesi için atılan önemli bir adım, 1993 yılında uluslararası saydamlık örgütünün kurulmasıyla atılmıştır. Bunun kuruluş amacı, bütün dünyada yolsuzlukları izlemek ve ülkeleri derecelendirmektir. Yıllık bir rapor hazırlamaktadırlar. On tam puan üzerinden yapılan değerlendirmede, beş puanın altında yer alan ülkelerde yolsuzluk açısından sorunlu ve kirli olarak değerlendirilmiştir. Yolsuzlukların en aza indirilmesi konusunda ortaya atılan görüşlerin başında ekonomide serbestleşmenin sağlanası gelmektedir. Bu görüşe göre devletin mal ve hizmet üretimini en aza indirmesi, yolsuzluğun ortadan kalkmasında etkili olacağı düşünülmüştür. Ackerman ise altı farklı yöntem olduğunu düşünmektedir. İlki, devletin ürettiği mal ve hizmetlerin üretiminin sınırlandırılmasıdır. Bir diğer önlem ise kapsamlı bir özelleştirmenin yapılmasıdır. Diğer yandan ise kamu yönetiminde yolsuzluğa yol açmaya elverişli bürokratik yapının rekabetçi bir anlayışla yeniden biçimlendirilmesi, yolsuzluğu büyük oranda engelleyecektir. Ayrıca cezai yaptırımlar etkili olacaktır. TÜRK KAMU YÖNETİMİNDE ETİK Türkiye’de etik dışı faaliyetler, bireysel boyutları aşıp kurumsallaşmaya başlamıştır. Bu durum vatandaşların, devlete olan güvenini zedelemektedir. Ardında yatan temel neden, etik davranış standartlarının eksik oluşu, hesap verme mekanizmasının işlevsiz olması, kamuda hukuk düzeni ilkesinin yerleşmemiş olması, kamu yönetiminde saydamlık eksikliği, ekonomik nedenler ve etik konusuna yeterince önem verilmemesidir. Türkiye etik dışı faaliyetler konusunda, uluslararası anlaşmalarda geride kalmaktadır. Her yıl yayınlanmakta olan yolsuzluk indeksinde, Türkiye, 159 ülke arasında 65. sıradadır. Dünya bankasının global yatırım iklimi 2005 yılı raporuna göre, Türkiye’deki firmalar yıllık gelirlerinin binde 6’sını hediye olarak müfettiş ve denetimlerden kaçmak için, izin yada ruhsat almak için gibi nedenlerle yaptıkları ödemelere harcamaktadırlar. Etik davranışların geliştirilmesi yönünde atılan en önemli adım, 2004 yılında yürürlüğe giren 5176 sayılı ‘Kamu Görevlileri Etik Kurulu Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun’dur. Bu kanuna göre kamu menfaati önde tutulmuştur. Diğer bir önemli adım ise, 2003 yılında yürürlüğe girmiş olan ‘Bilgi Edinme Hakkı kanunu’dur. Eşitlik, tarafsızlık ve açıklık ilkelerine uygun olarak kişilerin bilgi edinme hakkını kullanmalarına ilişkin esas ve usulleri düzenlemektedir. Etik davranışları düzenleyen diğer bir yasa, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunudur. Bu kanuna göre, devlet memurları konusu suç olan bir emri hiçbir şekilde yerine getiremez, böyle bir emri yerine getiren kişi sorumluluktan kurtulamaz. Ayrıca, devlet memurları kendileri, eşleri ve çocukları için mal beyanında bulunur. Ayrıca devlet memurları, tacir ve esnaf sayılmalarını gerektirecek bir faaliyette bulunamazlar. Etik dışı davranışlara ait cezai yaptırımlar, 5237 sayılı TCK’da düzenlenmiştir. SONUÇ Bu çalışmada, kamu yönetiminde etik konusu, tarihsel gelişim süreci içerisinde incelenmiş ve etik tartışmalarının her çağda yapıldığı anlaşılmıştır. Ancak alınmaya çalışılan tedbirlere rağmen, bazı kamu görevlilerinin etik dışı davranışları sürdürdükleri görülmüştür. Bu davranışlar devleti içten içe çöktürmekte önemli bir paya sahip olduğu ileri sürülmektedir. Modernleşme sürecinde kamu görevlilerinin hukukun üstünlüğü ilkelerine uymalarına ve kamu yararını gözetmelerine olan beklenti artmıştır. Yaşanan bu gelişmeler, kamu yönetimi etiği sorunlarına yönelik akademik ilginin yoğunlaşmasına yol açmıştır. Gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelere göre, durumların değiştiği gözlemlenmiştir. Devletin aşırı büyümesi ve özelleştirme süreçleride etkili olmuştur. Etik ilkelerin hakim olduğu bir anlayışın oluşması için bir takım tedbirlerin belirleyici olacağı sonucuna ulaşılmıştır. Bu tedbirler; kamu yönetimi siyaset baskından kurtulmalı ve özerkleştirilmelidir. Kamu personel ücret politikası düzenli bir yapıya kavuşmalı, hizmet içi eğitim faaliyetleri vasıtası ile etik davranışlar konusundaki duyarlılıklarının canlı tutulması sağlanmalıdır.