Slayt 1 - anlatimbozuklugu

advertisement
•Konuşurken
veya yazarken
amacımız ,duygu ve
düşüncelerimizi başkalarına
iletebilmektir.İşte bu iletişim işi
için başvurduğumuz yönteme
anlatım diyoruz.
•Düşüncelerimizi doğru olarak
iletilmesini engelleyen,dil ve
anlamla ilgili yanlışlıkların
tümüne de anlatım bozukluğu
denir.
Anlatım bozukluğu konusuna geçmeden önce,iyi
bir cümlenin özelliklerine kısaca değinelim:
1. Doğruluk :Cümlenin dilbilgisi kuralarına ve
anlam özelliklerine göre eksiklik taşımamasıdır.
2.Açıklık : Cümleyi okuyan ya da dinleyenin
ondan tek anlam çıkarmasıdır.
3.Duruluk:Duygu,düşünce ve gözlemlerin,gerektiği
kadar sözcükle anlatılmasıdır.
4.Yalınlık:Duygu, düşünce ve gözlemleri anlatırken
gereksiz ifadelere yer vermemektir
•
•
•
•
Bugün; ilkokul mezunu vatandaşımızdan yüksek
öğrenim yapan öğrencimize, memurumuzdan amirimize,
işçimizden işverenimize varıncaya kadar, toplumun bütün
kademelerinde -Türkçe sevdalıları ve bu konuda hassasiyet
gösterenler hariç- dilimizin imlâsı ve telâffuzu hesaba
katılmamakta ve tam anlamıyla Türkçe konuşulup
yazılmamaktadır.
Şüphesiz, herkes; yazısında ve konuşmasında, kelime
ve cümlelerinin ses, ahenk ve anlam bakımından kusursuz
olmasını arzu eder. Ama, bunu istisnaların dışında
birçoğumuz beceremeyiz.
İyi bir cümle; dilbilgisi, açıklık, duruluk, sadelik,
tabiîlik, mantık ve bilgi yönlerinden doğru olan cümledir. İyi
bir cümlenin niteliklerini taşımayan cümlelerde anlatım
bozukluğu vardır.
Bu bölümde; bir daha tekrarlanmaması, üzerine
yenilerinin eklenmemesi ümit ve arzusuyla, Türk dilinin
imlâsı ve telâffuzuyla ilgili olarak yapılan yanlışlar ve
anlatım bozuklukları ile güzel yazmak, güzel konuşmak için
nelerin yapılması ve yapılmaması gerektiği üzerinde
duracağız.
CÜMLE BOZUKLUKLARI
Doğrudan doğruya cümlenin yapısını bozan anlatım
bozukluklarına, cümle bozuklukları denir. Cümle bozukluklarına
yol açan asıl sebep, cümleyi meydana getiren unsurların söz
dizimi kaidelerine aykırı olarak kullanılmasıdır. Cümle
bozuklukları, başlıca dört şekilde ortaya çıkar:
1-) Eksiklik : Cümlede herhangi bir unsurun eksik olmasıdır.
“Teyzem bana ne sarıldı, ne de öptü.”
(Teyzem bana ne sarıldı, ne de beni öptü. ) Bu cümlede beni sözü
unutulmuştur.
“Şimdi artık kimi sevdiğimi, saygı duyduğumu bilmiyorum.”
( Şimdi artık kimi sevdiğimi, kime saygı duyduğumu bilmiyorum.)
Bu cümlede, kime sözü unutulmuştur.
2-) Fazlalık : Cümlede bazı eklerin, kelime veya kelime
gruplarının lüzumsuz olarak kullanılmasıdır.
“Öğrenciler arasındaki mevcut ikilik büyüyor.”
(Öğrenciler arasındaki ikilik büyüyor.)
“Haksız yere uğradığı iftiraya kurban gitti.”
( İftiraya kurban gitti. )
3-) Sıra yanlışlığı : Bir cümlede önce gelmesi gereken unsurların
sonra, sonra gelmesi gereken unsurların da önce bulunmasıdır.
Buna takdim tehir yanlışı denir.
“Yüzme, en iyi denizde öğrenilir.”
( En iyi yüzme denizde öğrenilir. )
“Yapılan oylamada önerge 235’e karşı 17 oyla reddedilmiştir.”
(Yapılan oylamada önerge 17’ye karşı 235 oyla reddedilmiştir. )
4-) Uyumsuzluk: Cümledeki unsurların
birbirleriyle uyum hâlinde olmamaları
demektir. Bilhassa, fiil ile cümlenin veya
kelime gruplarının diğer unsurları arasında
uyumsuzluklara sık sık rastlanmaktadır.
“Devlet memurlarının hayat şartlarının artırılması
gerekir.”
( Devlet memurlarının hayat şartlarının düzeltilmesi
gerekir. )
“Şurası da muhakkak ki, öğrencilerin isteklerini de
göz önünde tutmak gerekir sanıyorum.”
(Şurası da muhakkak ki, öğrencilerin isteklerini de
göz önünde tutmak gerekir.)
Kullanıştan Düşmüş Kelime ve Tamlamaları Kullanmak:
Yazıklı ( günahkâr ), sağaltman ( doktor ), bark ( apartman ),
gözgü
( ayna ), selce ( istiridye ), zaviye tan-mütekabile tan-ı
dahile tan ( iç ters açılar ) v.b.
Dilimizin, telâffuzunu değiştirdiği bazı kelimeleri aslî şekilleriyle
kullanmak da doğru değildir.
Müşkil ( müşkül ), mümkin ( mümkün ), terceme ( tercüme ), kitab
( kitap ), club ( kulüp ), cart ( kart ), auto ( oto ), laser ( lâzer ) v.b.
Bir kelimenin Türkçe’si varken, yabancı dillerden alınan
karşılığını kullanmak:
Generation ( kuşak ), moncher ( azizim ), fair - play ( dostluk )
hello ( merhaba ), showroom ( teşhir salonu ), shopping center (
alış veriş merkezi ), gross market ( büyük alış veriş merkezi ),
consensus
( uzlaşma ) , mösyö ( bay ) , hat - tick ( bir
maçta üç gol atmak ), discount market ( indirim marketi ), final
four ( çeyrek final ) v.b.
Yabancı Kelimelerle Türkçe Kelimeleri Birleştirmek ve Türkçe
Kelimelere Yabancı Ekler Yabancı Kelimelere de Türkçe Ekler
Getirmek:
Makro düzey, mikro düzey, makro dilbilim, gayri pratik, gayri
sosyal, en asgarî, en azamî, güzergâh üzerinde, hakem triosu
(hakem üçlüsü ), drive etmek ( sürmek ) v.b.
Derskolik, çaykolik, dokunmatik, ayriyeten, direkman,
kardeşane...
İş Yerlerine, Televizyon Kanallarına, Radyo İstasyonlarına ve
Ürünlere; Yarı Türkçe Yarı Yabancı Veya Tamamen Yabancı
Adlar Vermek ve Bu Adların Kısaltmalarını Batı Aksanıyla
Söylemek:
Millenium Flowers, Blue Radio, MMC ( Mega Music Channel ),
Bilgi Bilişim Center, Show, İnter Star, Cine 5, Number One FM,
Mega Market, Pasta Bank, Ali’s Hause, Narin Shoes, Lâle Socks
v.B
anlatım bozukluğu
•

“..meslektaşlarımız dâhi olsa..” Etv, Günün Yorumu,
Bu cümlede dahi şeklinde kullanılması gereken, ‘bile’ anlamına gelen
kelimenin, dâhi şeklinde kullanılmasıyla cümleden ‘uzman ya da üstün
zekalı’ anlamı çıkmaktadır.
•
“Çünkü sana yaptıkları için nasıl teşekkür edeceğimi bulamadım.”
SHOW, Dizi: Cesur ve Güzel

Bu cümlede de ‘bilemedim’ kelimesi yerine ‘bulamadım’ kelimesi
kullanılarak bir dil yanlışlığı yapılmıştır.
•
“Öğrenciler uzun bir tatile çıkacak olmanın sevincini...” Kanal A,
Haber

Burada okulların kapatılması ve dolayısıyla ‘tatile girmek’ söz
konusudur. ‘Tatile çıkmak’ başka anlamdadır.
• “Hem yurt içinde hem yurt dışında dış
gelişmeleri sizlere vermeye devam ediyoruz.”
Kanal 7, Dünyadan Yansımalar
 Yurt içinde dış gelişme olamayacağı için,
ifadede bir mantıksızlık vardır. Ayrıca içinde ve
dışında kelimelerinin de içinden, dışından şeklinde
olması gerekir.
• “Evet ilk görüntüleri sayın Abdullah Akalp’ten
dinliyoruz.” OLAY, Padok
 Bu cümlede “görüntü dinlemek” şeklinde bir ifade
karşımıza çıkmıştır. Hâlbuki görüntü ya
“seyredilir” ya da “izlenir”. Cümlede yanlış bir fiil
kullanıldığı için anlam uyumsuzluğu ortaya
çıkmıştır.
• “Ayşe arkadaşımızın söylediği soruya cevap
vereyim.” SHOW, Güne Merhaba
 Yapı bakımından doğru bir cümledir. Ancak
burada “soru söylemek” şeklinde ifade edilen
kavram, cümledeki cevap vermek kavramı ile
uyumlu değildir. “Soru söylemek” yerine “soru
sormak” ifadesi, cümleye uygun düşmektedir.
Cümleyi şöyle düzeltebiliriz: “Ayşe arkadaşımızın
sorduğu soruya cevap vereyim.” veya “Ayşe
arkadaşımızın sorusuna cevap vereyim.”.
• “Tebrik edeyim sizi galiba.” ATV, Ayşe Özgün
 Bu cümlede fiilin kipi istek bildirmektedir. Böyle
bir fiille, “ihtimal” ifadesi taşıyan galiba kelimesi
kullanılamaz.
•
“Beşiktaş’la Fenerbahçe arasındaki derbi maçına Beşiktaş 10 önde başladı.” SHOW, Haberler
 Bilindiği üzere tüm karşılaşmalar 0-0 başlar. Bu cümlede
Beşiktaş’ın maçın başlarında bir gol bulduğu anlatılmak
istenirken bir anlatım bozukluğu yapılmıştır.
• “Kapalı spor salonu ful dolu.” NUMBER 1, Geveze Show
 Cümlede anlatılmak istenen salonun hıncahınç dolu
olduğudur. Fakat bu cümlede biri Türkçe diğeri İngilizce
olmak üzere aynı anlama gelen iki ayrı kelime kullanılmıştır.
•
“Bursa Özel Nilüfer Lisesi’nden Gökhan Mumcu en yüksek
puanları alarak birinci geldi.” KENT, Haber

‘Birinci geldi’ yerine ‘birinci oldu’ söz grubu kullanılmalıydı.
•
ATV’nin ünlü dizisi “Böyle mi Olacaktı?”dan ilginç konuşmalar :
- Hastalığı neymiş?
- Nevroz bozukluğu.
- Nasıl tedavi etmeyi düşünüyorsun?
- Bir kamyondan kumu kürek kürek boşaltmak gibi hastalığı azar azar
yok edeceğim.

Bu konuşmanın; biri genç, güzel ve deneyimsiz, öteki deneyimli ve
“hoca” konumundaki iki doktor arasında geçtiğine inanmak güç;
ama öyle! Taze doktor, hastaya “nevroz bozukluğu” tanısı koymuş.
Hocası: “Bak kızım; ‘nevroz’ dediğin zaten hastalıktır. ‘Nevroz
bozukluğu’ diye bir şey olmaz. Olursa bu, iyileşme belirtisi bile
sayılabilir.” demiyor; nasıl tedavi edeceğini soruyor!
Aynı bölümün bir yerinde de kendisini tanıtırken “Ben Öğretmen
Rifat’ın kızıydım.” diyor. “O zamanlar” yani. Sonra doktor olmuş;
artık Öğretmen Rifat’ın kızı değil!
•
“Riziko” adlı yarışma programında -belki hatırlayanlarınız
vardır- ‘günün fırsatı’ diye bir puan yükseltme olanağı vardı.
Fakat bunların sonuncusu ‘günün son fırsatı’ olarak değil de
‘son günün fırsatı’ olarak söylenirdi.
 Riziko’nun sunucusu Serhat Hacıpaşalıoğlu’nun, İstanbul
âdeti olduğunu sandığımız bir de konuşması var
yarışmacılarla : “Evet Ragıp, siz?” Bu da irkiltici; çünkü
adıyla seslenecek kadar yakın olduklarımıza genellikle “siz”
demeyiz.
•
MEDYANIN KİRLETTİĞİ TÜRKÇE
Temel Karamollaoğlu bir konunun çok konuşulduğunu
bildirmek için, “Bugüne kadar defaatlerce tekrar edilen...”
diyor. Aynı kişi, aynı konuşmada meclis başkanına şöyle
sesleniyor : “Sayın başkan, burada bir cümle sarf edilirken
elbette bu bir cümleyle olmaz.” İlk ‘cümle’ deyişinde ne demek
istediğini Allah bilir.
•
Başka bir siyasi, Tansu Çiller, “Af konusundaki
çalışmalarımızı sürdürdüğümüzü ve başlattığımızı...” diye
giriyor söze.
• Şimdi Demirel’in adının geçtiği bir habere bakalım:
“Anıtkabir’de sergilenen fotoğrafları ilk kez Cumhurbaşkanı
Demirel gezdi.” Fotoğrafları gezmese de sergiyi gezse olmaz
mıydı?
• Şimdi de felaket haberleri:
“Hızı saatte 120 km’yi bulan fırtına, İskenderun’da başta
elektrik direkleri olmak üzere pek çok ağacın devrilmesine yol
açtı.” Elektrik direkleri neden ağaçlara dahil?
• “Merkez üssü Adana’da meydana gelen deprem 6,3
şiddetinde..” Şiddet mi büyüklük mü? ‘Merkez üssü
Adana’da meydana gelen’ ne demek? Merkez üssü Adana’ysa
başka nerede meydana gelecek?
• “Bunlar gecenin haberleri. Gecede ne varsa Gece Hattı’nda
var. Çünkü bildiğiniz gibi Gece Hattı habere doymuyor.” Bu
cümle ne anlama geliyor? Gece Hattı dedikleri bir çeşit “haber
canavarı” olmalı.
•
Bir de fantezi müziğimizden bir şarkı sözüne göz atalım:
Senin için ağladım yalan mı, yalan mı?
Diz çöküp de yalvardım yalan mı, yalan mı?
Gençliğimi harcadım yalan mı, yalan mı?
Yalanmış meğer!

Bütün söylediklerini yapmış mı bu kişi, yapmış. Onun için ağlamış,
diz çöküp yalvarmış, gençliğini harcamış. “Yalan mı?” diye sorması,
“Ağlamadım mı, yalvarmadım mı, harcamadım mı?” anlamında bir
onaylatma isteği. Peki “yalanmış meğer” ne oluyor öyleyse? Ortada
yalan olan bir şeyler olabilir; ama bu, kesinlikle kişinin yaptığına bu
kadar emin olduğu davranışlar olamaz. “Buradaki ‘yalan’ farklı
anlamda.” diyorsanız; bir başka parçaya kulak verin: “Şarkılar
yazmışım onun uğruna / Ben böyle birini tanımıyorum.” Buradaki
“tanımıyorum” da mı farklı anlamda? Ama zaten biz bu farkın
peşindeyiz.
•Bunlar da günlük hayatta bir
çoğumuzun kullandığı, kalıplaşmış
anlatım bozuklukları:
- Yangın yanıyor!
- Ölü ölmüş!
- Ayak topuğu!
- SBS Sınavı!
- Fidan ektik!
- Tohum diktik!
ANLATIYORUM VE
ANLAŞIYORUM!
ANLATAMIYORUM
VE
ANLAŞAMIYORUM!!!
HAZIRLAYAN:
ASLI ÇALIŞKAN
Download