belgrad 1638 XVIII. Yüzyıl OsmanlıAvusturya Antlaşmalarında Belgrad ile İlgili Hükümler YENİ TÜRKİYE 67/2015 Uğur Kurtaran* Belgrad, Osmanlı Devleti’nin Balkanlarda hâkim olduğu en önemli ve stratejik bölgelerden biridir. İlk olarak II. Murad döneminde kuşatılan bölge, 1521 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından fethedilerek Osmanlı yönetimine geçti. Bundan sonra Osmanlı’nın Batı’ya yapacağı seferlerde önemli bir askeri üs haline getirilen Belgrad, Osmanlı belgelerindeki adıyla “Belgrad-ı darü’l cihad” haline geldi. Belgrad’ın fethi, Osmanlı-Macar ilişkilerinde de bir dönüm noktası olmuş ve 1526 Mohaç Meydan Muharebesi’nde Macaristan krallığı ortadan kaldırılmıştır. Bu savaşın ardından başlayan Osmanlı-Avusturya münasebetlerinde 1606 tarihli Zitvatoruk Antlaşması ile taraflar arasında eşitlik dönemi; 1699 Karlofça Antlaşması’ndan sonra Avusturya’nın Osmanlı’ya karşı üstün olduğu dönem başlamıştır. Bu şekilde XVIII. yüzyıla gelindiğinde ise Avusturya ile imzalanan 1718 tarihli Pasarofça Antlaşması’nda Osmanlı Devleti’nin en önemli kaybı Belgrad’ın Avusturya’ya bırakılmasıdır. Bu olayın ardından 1736’da tekrar başlayan yeni savaş süreci 1739 yılında imzalanan Belgrad Antlaşması ile sona ermiş ve antlaşma ile Belgrad tekrar Osmanlı hâkimiyetine geçmiştir. 1747 yılında yapılan antlaşma temdidinde 1739 antlaşmasının şartları aynen kabul edilmiştir. Son olarak taraflar arsında yüzyılın sonlarında 1791 yılında Ziştovi Antlaşması imzalanmıştır. Görüldüğü üzere Osmanlı-Avusturya ilişkilerinin başlangıcından itibaren önem arz eden Belgrad bölgesi, XVIII. yüzyılda da bu önemini muhafaza etmiş ve taraflar arasındaki diplomatik ilişkilere yansımıştır. Bizde Belgrad’ın önemine binaen böyle bir çalışmayı yapmayı düşündük. Çalışmamızın temel amacı Belgrad konusunun XVIII. yüzyıl Osmanlı-Avusturya diplomatik ilişkilerine ne şekilde yansıdığını ortaya koymaktır. (*) Yrd. Doç. Dr. Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü. e-mail: ugurkurtaran@gmail.com (**) Bu makale 22-26 Nisan 2015 tarihinde gerçekleştirilen III. Uluslararası Balkan Tarihi Araştırmaları Sempozyumu’nda sunulan bildirinin genişletilmiş ve geliştirilmiş şeklidir. Giriş Balkanların Orta Avrupa’ya açılan kapısı olarak kabul edilen Belgrad şehri, “Ak Hisar” anlamına gelmekte olup, Tuna ve Sava nehirlerinin birleştiği yerde kurulmuştur1. Bu yönüyle bölge Kuzey ve Orta Avrupa’yı Karadeniz ve Ege Denizi’ne bağladığı için tarih boyunca önemli bir yerleşim merkezi olmuştur2. Yine Orta ve Batı Avrupa’yı Viyana ve Budapeşte üzerinden İstanbul ve Ön Asya’ya bağlayan ana yolların Belgrad’dan geçmesi, şehri Yakın Doğu ile Orta Avrupa arasında önemli bir konuma getirmiştir3. Tüm bu sebeplerden dolayı Belgrad, Osmanlı Tarihi boyunca önemini koruyan bir bölge olmuştur. Nitekim bölge Osmanlı Devleti’nin kendilerinden önceki Romalılar, Macarlar ve Sırplar gibi fethetmek ve elde tutmak istedikleri bir şehirdir. Belgrad Osmanlı Tarihi’nin çeşitli dönemlerinde hem “yayılma-fetih” hem de “savunma-muhafaza” stratejileri için oldukça önemli bir bölge niteliğindedir. İşte bu öneminden dolayı olsa gerek Osmanlılar tarafından şehre başta “Belgrad-ı darü’l cihad” (cihad yurdu, evi, yurdu, kapısı, meydanı) olmak üzere değişik isimler4 verilmiştir5. Osmanlı kaynaklarında ilk olarak Sultan II. Murad tarafından kuşatıldığı belirtilen Belgrad şehri, kesin olarak 1521 yılında Kanuni Sultan Süleyman döneminde fethedilerek, Osmanlı hâkimiyetine alındı. Bu tarihten sonra, Batı seferleri için Osmanlı’nın en önemli askeri üssü haline getirilen Belgrad şehri, kısa aralıklar dışında6 1867 yılına kadar yaklaşık 350 yıl Osmanlı hâkimiyetinde kaldı. 1521 yılında Belgrad’ın fethi Osmanlı’nın Ba- tı’ya yapacağı fetihlerin önünü açarken onları Macarlar ile karşı karşıya getirdi. 1526 yılında Mohaç Ovası’nda Macar Krallığı’nın ortadan kaldırılması ile tarihteki Osmanlı-Avusturya mücadeleleri başladı. Böylece XVI. yüzyılın ilk yarısında başlayan Osmanlı-Avusturya mücadeleleri XVIII. yüzyılın sonlarına kadar devam etti. Belirtilen bu üç yüz yıllık süre içerisinde taraflar arasında yapılan savaşlardaki önemli konulardan birisi olan Belgrad, iki devlet arasındaki diplomatik ilişkilere de yansıdı. Bu sebeple Osmanlı Devleti’nin Batı’daki en büyük rakibi olan Avusturya ile olan ilişkilerinde Belgrad’ın kilit rolü, iki devlet arasındaki ilişkilerin daha iyi anlaşılması için oldukça önem arz etmektedir. Nitekim ünlü tarihçi Zınkeısen’in ifadesi ile “Osmanlı İmparatoluğu’nun Avrupa’daki kısmı gerek doğası, gerekse kökeni ve genel yapısı bakımından Avrupa’daki devletler topluluğundan farklı bir dünya düzenine aittir”7. Bu nedenle bu yapının anlaşılması ve doğru değerlendirilmesi Osmanlı Devleti’nin Avrupa devletleri ile ilişkilerinin anlaşılması açısından oldukça önemlidir. Çalışma bu öneme binaen hazırlanmış olup, taraflar arasındaki tüm mücadele yıllarından ziyade, sadece belirli bir dönemi olan XVIII. (1) Selim Aslantaş, “Begrad-ı Dârü’l-Cihâd”, Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2011, Güz (15), s. 13; Belgrad şehri Romalılar döneminde “Singidunum”, Sırpça’da “Beograd”, Alman kaynaklarında “Griechische Weisenburg”, Macarca’da “Nandor Fejervar”, şeklinde kullanılmakta olup, Osmanlı kaynaklarında “Beligrad ya da Bellegrad” şeklinde geçmektedir, Hakan Karagöz, “1737-1739 Osmanlı-Avusturya Harbi ve Belgrad’ın Geri Alınması”, Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi, Isparta 2008, s. 1. (2) M. Cavid Baysun, “Belgrad”, İA. C. II, İstanbul 1979, s. 475; Divna Djurıc-Zamolo, “Belgrad”, DİA, C. 5, İstanbul 1992, s. 407. (3) H. Karagöz, a.g.t., s. 1. (4) Osmanlı Devleti’nin Belgrad için kullandığı diğer bazı isimler şunlardır: “Tuna Belgradı”, “Belgrad-ı Üngürüs”, “Belgrad-ı Semendire”, “Fütuh-ı Âbâd”, “İrem-Âbâd”, “Rasinü’l-Bünyad” ve “Sengin Bünyâd”, H.Karagöz, a.g.t., s. 2. (5) Bu isimler ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. S. Aslantaş, a.g.m., s. 1314. (6) Belgrad 1521’deki fethinden 1867 yılında tamamen Sırplara terkine kadar ki sürede dört kez kısa süreler ile Osmanlı hâkimiyetinden çıkmış olup, bunlar; Birincisi; Eylül 1688-Ekim 1690; İkincisi; Ağustos 1717-Eylül 1739; Üçüncüsü; Kasım 1789-Ağustos 1791; Dördüncü; Ocak 1807-Ekim 1813 tarihleridir, S. Aslantaş, a.g.m., s. 14; Başka bir kaynakta Osmanlı Devleti’nin Belgrad’ı (16891690; 1717-1739 ve 1789-1791) tarihlerinde olmak üzere üç kez kaybettiği belirtilmektedir, bkz: Alexandar Fotic, “Belgrade”, Encylopedia of the Ottoman Empire, (Ed: Gabor Agoston-Bruce Masters), Newyork 1950, s. 89. (7) Johann Wılhelm Zınkeısen, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, C. I, (Çev: Nilüfer Epçeli), Yeditepe Yay. İstanbul 2011, s. Önsöz. 1639 YENİ TÜRKİYE 67/2015 Ayrıca çalışmamızda XVIII. yüzyılda Avusturya ile yapılan antlaşmalarda Belgrad ile ilgili alınan kararların uygulanışı ile taraflar arasındaki barış sürecinde Belgrad ile ilgili yaşanan gelişmelerin ilişkilerin gelişimi üzerindeki etkisinin ortaya çıkarılması amaçlanmaktadır. Çalışmamızda bu amaçları gerçekleştirmek için belirtilen döneme ait antlaşma metinleri transkripte edilmiş ve bu metinlerde geçen Belgrad ile ilgili hükümler tespit edilmiştir. yüzyıl ele alınmıştır. Nitekim 1699 Karlofça antlaşması ile başlayan bu yüzyıl, gerek Osmanlı-Avusturya ilişkileri, gerekse Osmanlı’nın diğer devletler ile olan ilişkilerinde önemli bir dönüm noktası teşkil etmektedir. Karlofça ile başlayan Osmanlı’nın askerî ve siyasal hayatındaki tedricî gerileme ve çözülme, devletin dış politika ve diplomatik ilişkilerine de yansımıştır. Bu çerçevede XVIII. yüzyıl Osmanlı-Avusturya ilişkilerinde bir önceki yüzyıldaki eşitlik sürecinin sona erdiği ve Avusturya’nın üstün olduğu yüzyıldır8. Avusturya’nın bu üstünlüğü diplomatik olarak taraflar arasındaki antlaşma metinlerini yansımıştır. 1640 Çalışmamızda Avusturya’nın bu üstünlüğünü XVIII. yüzyıl antlaşma metinlerine nasıl taşıdığı ile belirtilen tarihlerde iki devlet arasında yapılan antlaşmalarda Belgrad ile ilgili hükümlerin neler olduğu soruları cevaplanmıştır. Nitekim daha önce belirttiğimiz üzere iki devlet arasındaki oldukça önem arz eden Belgrad ile ilgili hükümlerin taraflar arasındaki diplomatik ilişkilere ne şekilde yansıdığı bilmek oldukça önemlidir. Çalışmada belirtilen bu amaçları gerçekleştirmek için döneme ait Düvel-i Ecnebiye Defterleri’nde 57/1 ve 59/3 numaralı “Nemçelü Ahidname Defterleri” ile değişik belge tasniflerinde istifade edilmiştir. Yine konu ile ilgili döneme ait kronikler, araştırma ve inceleme eserleri incelenmek suretiyle konuya farklı bir bakış açısı kazandırılmak istenmiştir. YENİ TÜRKİYE 67/2015 1. Osmanlı’nın Bölgeyi Fethine Kadar Belgrad Şehri Tarihin çok eski dönemlerinden beri önemli bir bölge olan Belgrad’da ilk yerleşim Neolitik dönemin ilk zamanlarına kadar gitmektedir. Bölgeye ilk yerleşenler ise M.Ö. 4-3. yüzyıllarda Keltler’in bir kolu olan Skardiskiler olup, ilk yerleşim merkezi ise onlar tarafından kurulan Singidur bölgesidir9. Ardından M.Ö. 1. yüzyılda Romalılar tarafından ele geçirilen Belgrad’ın Tuna ile Sava nehrinin birleştiği noktada Singidunum (Roma Kalesi) şehri ku- ruldu. Şehir yüzyılın sonlarında buradaki askeri kampın etrafında şekillenirken, M.S. 441 yılında Hunlar tarafından tahrip edildi10. Ardından Roma’nın 395 yılında ikiye ayrılmasıyla bölge Doğu Roma (Bizans) nın elinde kaldı. Bu tarihten sonra, Bulgarlar, Bizanslılar ve Macarlar arasında sık sık el değiştiren bölge11 M.S. XIII. yüzyılda bir ara Sırpların eline geçti ise de, 1319 yılında tekrar Macarların hâkimiyetine geçti12. 1403 yılında Sırplar tarafından alınan ve Osmanlı tehlikesine karşı surlarla çevrilen Belgrad şehri, daha sonra tekrar Macarlara bırakılarak, idare merkezi Semendire’ye taşındı13. 2. Berlgrad’ın Osmanlılar Tarafından Fethinden XVIII. Yüzyıla Kadarki Genel Durumu Yukarıda belirttiğimiz üzere Belgrad şehri stratejik konumundan dolayı, tarih boyunca pek çok medeniyetin hâkim olmak istediği bir yer olmuştur. Bu çerçevede bölge, Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan kısa bir süre sonra Osmanlı idarecilerinin de dikkatini çekmiştir. Nitekim kuruluşundan itibaren gaza ve cihat politikası ile hareket eden ve fetih politikasını Batı’ya çeviren Osmanlı padişahları için Belgrad oldukça önemli bir noktada bulunmaktadır. İlber Ortaylı’nın tabiri ile “Osmanlı İmparatorluğu XIV. ve XV. yüzyılda bir Balkan İmparatorluğu olarak doğup gelişti”14. Osmanlı kaynaklarında Belgrad’ın ilk kez 1441 yılında Sultan II. Mu(8) Ali İbrahim Savaş Osmanlı Avusturya ilişkilerini başlıca üç bölüme ayırmaktadır; Bunların birincisi; Kanuni Sultan Süleyman’ın saltanatı döneminden itibaren başlayarak, Osmanlı Devleti’nin Avusturya Habsburg İmparatorluğu’na göre daha kuvvetli olduğu ve buna bağlı olarak müzakere pozisyonunun daha iyi olduğu Zitvatoruk Barış Antlaşması’na (1606) kadar olan dönem; İkincisi; Zitvatoruk Barış Antlaşması’ndan başlayarak, Karlofça Barış Antlaşması’na (1699) kadar olan ve her ne kadar Zitvatoruk Barışı ile tarafların diplomatik olarak eşit haklara sahip olması sağlanmış olsa da Osmanlı Devleti’nin askeri güç olarak Avusturya Habsburg Hanedanı’ndan daha üstün olduğu dönem; Üçüncüsü; 1699 tarihli Karlofça Barış Antlaşması ile başlayan ve Osmanlı Devleti’nin çözülme devrine rastlayan devre, bkz: Ali İbrahim Savaş, “XVIII. Asırda Osmanlı-Avusturya İlişkileri”, Askeri Tarih Bülteni, S. 32, Ankara 1992, s. 14. (9) C. Baysun, a.g.m., s. 475; S. Aslantaş, a.g.m., s. 14. (10)B. Djurdjev, “Belgrade”, El, Vol: 1, Leiden-London 1963, s. 1163. (11)D. Zamolo, a.g.m., s. 407. (12)S.Aslantaş, a.g.m., s. 15. (13)D. Zamolo, a.g.m., s. 407-408. (14)İlber Ortaylı, Osmanlı Barışı, Ufuk Yay., İstanbul 2006,s. 46. (15)Âşık Paşazâde, Tevârih-i Âl-i Osman, Matbaa-i Âmire, İstanbul 1332, s. 125; Mehmed Neşri, Kitâb-ı Cihan-nüma, (Haz: F. R. Unat- M. A. Köymen), TTK. Yay., Ankara 1995, s. 627; Oruç Beğ, Oruç Beğ Tarihi, (Haz: Necdet Öztürk), Çamlıca Yay., İstanbul 2007, s. 61; Kuşatmanın tarihi Halil İnalcık tarafından 1440 olarak gösterilmekte, ve II. Murad’ın Begrad’tan dönüşünün bir dönüm noktası olduğu belirtilmektedir, bkz: “1440’ta Macarları Belgrad’tan atmak için başarısız bir denemeye kalkıştılar”, Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu Klâsik Çağ (1300-1600), (Çev: Ruşen Sezer), YKY. İstanbul 2007, s. 27; Aynı müellif, Devlet-i Aliyye Osmanlı İmparatorluğu Üzerine Araştırmalar-I, İş Bankası Kültür Yay., İstanbul 2009, s. 106; Uzunçarşılı ise kuşatmanın tarihini 1439 olarak göstermektedir, bkz: İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, C. I, TTK. Yay. Ankara 2003, s. 419; Ancak Franz Babinger’in başını çektiği bir grup tarihçi tarafından Belgrad şehrinin II. Murad’dan önce I. Bayezid döneminde kuşatılmış olabileceği ileri sürülmüştür. Fakat bu görüşün sadece tek bir Osmanlı kroniği olan Oruç Bey Tarihi’ne dayandırılarak ileri sürülmesi ve diğer Osmanlı kroniklerinde ve döneme Macar kaynaklarında I. Bayezid dönemine ait bir askeri gelişmeden bahsedilmemesi bu iddiaları geçersiz hale getirmektedir, S. Aslantaş, a.g. m., s. 18; Yine I. Bayezid dönemi ile ilgili ansiklopedi maddelerinde Mükrimin Halil Yinanç ve Halil İnalcık da bu dönemde Belgrad’a yönelik bir kuşatmadan bahsetmemektedir, bkz: Mükrimin Halil Yinanç, “Bayezid I”, İA., C. II, Eskişehir 1997, s. 369-392; Halil İnalcık, “Bayezid”, Encylopedia opf Islam, (Second Edition V. I), s. 11171119; Yine aynı müellif, “Bayezid I”, İA. C. 5, İstanbul 1992, s. 231-234. (16)C. Baysun, a.g.m., s. 476; Halil İnalcık, “Murad II”, İA. C. 31, İstanbul 2006, s. 168; Kuşatmanın süresi ile ilgili kaynaklarda farklı görüşler mevcut olup, bunlardan Zinkeısen kuşatmanın tam yedi ay sürdüğünü ve Osmanlıların 17 bin kayıp verdiğinden bahsetmektedir, J. W. Zınkeısen, a.g.e., s. 446. (17)Şerif Baştav, Osmanlı-Türk Macar Tarihi Münasebetlerinde İlk Devir, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yay., Ankara 1991, s. 94; Mustafa Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihi Resimli-Haritalı, TTK. Yay., Ankara 2010, s. 297; D. Zamola, a.g.m., s. 408; Jorga eserinde Osmanlı kuvvetlerinin büyük bir zorlukla şehre girmeyi başardığını, ancak şehirdeki asıl birlikler tarafından bozguna uğratıldığı için, bu seferin Osmanlılar için bir anlık başarı ile sonuçlandığı belirtmektedir, bkz: Nıcolae Jorga, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, C. 1, (Çev: Nilüfer Epçeli), Yeditepe Yay. İstanbul 2005, s. 372. (18)Selahattin Tansel, Osmanlı Kaynaklarına Göre Fatih Sultan Mehmed’in Siyasî ve Askerî Faaliyeti, TTK. Yay. Ankara 1999, s. 119; Yaşar Yücel-Ali Sevim, Klasik Dönemin Üç Hükümdarı Fatih Yavuz Kanuni, TTK. Yay. Ankara 1991, s. 29-30; C. Baysun, a.g.m., s. 476; ZJ.W. Zınkeısen, a.g.e., s. 60; N. Jorga, a.g.e., s. 78; M.Cezar, a.g.e, s. 472-473; Mehmet Maksudoğlu, Osmanlı Tarihi 1289-1922, Ensar Yay. İstanbul 2012, s. 184; A. Fotıc, “a.g. m”, s. 89; V. J. Parry, “The Reigns of Sulaıman The Magnificient 1520-1566”, A Hıstory of Teh Ottoman Empıre to 1730, (Ed: M. A. Cook), Cambridge 1976, s.79; Osmanlı tarihinin bu dönemi ilgili başlıca kaynaklarından Tursun Bey, İbn Kemal ve Hoca Saadeddin Efendi’nin Belgrad’ın fethinin mutlak surette gerekli olduğuna dair ifadeleri için bkz: S. Aslantaş, a.g.m., s. 21. (19)İ. H. Uzunçarşılı, a.g.e, s. 15. (20)Solak-zâde Mehmed Hemdemî, Tarih, C. I, (Neşr: Vahid Çabuk), Kültür Bakanlığı Yay. Ankara 1989, s. 294; Halil İnalcık, “Mehmed II”, DİA. C. 28, İstanbul 2003, s. 398; Aynı Müellif, Klâsik Çağ, s. 32; S. Tansel, a.g.e.., s. 127; Ziya Kazıcı, Osmanlı Devleti Tarihi, Kayıhan Yay. İstanbul 2011, s. 135; Mehrdad Kia, Daily Life in The Ottoman Empire, United States of America 2011, s. 4; Hans H. A. Hötte, Atlas of Southeast Europa: Geopolitics and Hıstory, Volume One: 1521-1699, Brill 2015, s. 3. (21)H. Karagöz, a.g.t., s. 3. (22)İbn Kemal, Tevârih-i Âl-i Osman, VIII. Defter, (Haz: Ahmet Uğur), TTK. Yay. Ankara 1997, s. 126. (23)S. Aslantaş, a.g.m., s. 23. (24)M. Tayyib Gökbilgin “Kanuni Sultan Süleyman’ın Macaristan ve Avrupa Siyasetinin Sebep ve Âmilleri, Geçirdiği Safhalar”, Kanuni Armağanı, Ankara 1970, s. 6; Feridun Emecen, “Süleyman I”, DİA. C. 38, İstanbul 210, s. 63. (25)İ. H. Uzunçarşılı, a.g.e., s. 310-311; C. Baysun, a.g.m., s. 477; Yaşar Yücel, Muhteşem Türk Kanuni İle 46 Yıl, TTK. Yay. Ankara 1991, s. 16; Yusuf Yıldız, Osmanlı-Habsburg İlişkileri Kanuni-ŞarklenBusbecg, TTK. Yay., Ankara 2013, s .62; Kanuni’nin Belgrad seferinin sebeplerini hakkında dönemin kroniklerinde benzer ifadeler geçmekte olup; Bunlardan Âli Mustafa ve Peçevî İbrahim Efendi “Üngürüs (Macaristan) kralı Layoş isyan ederek, kendisine haraç almaya varan çavuşu (elçiyi) bırakmayınca tedariki lâzım oldu” şeklinde ifadeler yer almaktadır, bkz: Şefaattin Severcen, “Kanuni Sultan Süleyman’ın İlk Yıllarında Osmanlı Fetih Politikası” Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı: 6, Yıl. 1995, s. 116; Batılı bir kaynak olan Zınkeısen ise Kral Layoş ve danışmanlarının kendilerine teklif edilen utanç verici kabul etmelerinin mümkün olmadığını belirtmekte ve Osmanlı elçilerinin hapse atıldıktan sonra boğularak öldürüldüğünü, bu durumu haber alan Kanuni’nin ise Macaristan’a karşı sefere çıktığını ifade etmektedir, 1641 YENİ TÜRKİYE 67/2015 rad tarafından kuşatıldığı belirtilmektedir15. Buna göre karadan ve Tuna nehri yoluyla başlatılan ilk Belgrad kuşatması yaklaşık altı ay sürdü16. Ancak şiddetli mukavemet, Osmanlı askerleri arasındaki lojistik sıkınlar ile salgın hastalıklar vs. gibi sebeplerle kuşatma kaldırıldı17. II. Murad’ın 1441 yılındaki ilk kuşatmasının ardından Belgrad üzerine yapılan ikinci Osmanlı kuşatması, 1456 yılında Fatih Sultan Mehmed tarafından yapıldı18. Uzunçarşılı seferin gerekçesini Osmanlıların kuzeyden gelecek tehlikelere karşı Sırbistan’ı elde tutabilmeleri için Tuna kenarının özellikle Belgrad Kalesi’nin alınmasıyla mümkün olabileceğine bağlamaktadır19. Ancak yapılan iyi hazırlıklar ve padişahın da bizzat sefere katılmasına rağmen Belgrad alınamayarak, kuşatma kaldırıldı20. Fakat alınan iki başarısız sonuca rağmen Osmanlı Devleti Batı’ya yapacağı fetihler için önemli bir kilit nokta olarak gördükleri Belgrad’ı ele geçirme düşüncesinden vaz geçmedi. Nitekim Belgrad Kalesi’nin Macarlarda kalması ve Osmanlı topraklarına karşı yapılan seferlerde askeri üs olarak kullanılması, Osmanlı Devleti için büyük bir tehlike oluşturmaktaydı. Yine Semendire’nin fethinden sonra kalenin Macarlar tarafından tahkim edilmiş olması da durumu daha kritik hale getirmekteydi21. Bu çerçevede Fatih’ten sonra, II. Bayezid döneminde 1498 yılında Belgrad tekrar kuşatıldı ise de22 yine istenen netice elde edilemedi23. Bu tarihten sonra 1520 Kanuni Sultan Süleyman dönemine kadar Belgrad ile ilgili önemli bir gelişme yaşanmazken, 1520 yılında tahta çıkan Kanuni Sultan Süleyman Osmanlı fetih politikasını yeniden Batı’ya çevirdi24. Bu çerçevede 1520’de Osmanlı tahtına geçen Kanuni’nin Macar Kralı II. Layoş’a padişahın cülusunu haber verme ve haraç talebiyle gönderdiği Osmanlı elçisi (Behram Çavuş)’un Macar Kralı tarafından alıkonması üzerine sefer hazırlıklarına başlandı25. Sefer için yapı- YENİ TÜRKİYE 67/2015 1642 lan önemli hazırlıkların ardından bölge 1521 yılında fethedilerek26, Semendire sancağı ile birlikte Bali Bey’e tevcih edilerek, bir Osmanlı sancağı haline getirildi27. Bu şekilde Osmanlı hâkimiyetine alınan Belgrad Kalesi, tahkim edilerek Osmanlı Devleti’nin Batı’ya yapacağı fetihler için önemli bir askeri üs haline getirildi. Nitekim Belgrad’ın fethi Osmanlı Devleti’nin tabiî yayılma sahası olarak gördükleri Orta Avrupa üzerine yürümek için atılan önemli bir adımdır. Ayrıca 1521 yılında Belgrad’ın fethi, Macaristan üzerindeki Osmanlı baskısının artmasına ve Macaristan’daki ekonomik durumun bozulmasına neden oldu28. Yine Belgrad’ın düşmesi Osmanlıların Macaristan içlerine ilerleme dönemini başlatırken, 1526 yılında Mohaç29’ta kazanılan galibiyet ile Macar Krallığı tarih sahnesinden silindi30. Bu olay aynı zamanda Osmanlı-Avusturya ilişkilerinin başlangıcını oluştururken31, Belgrad 1541 yılında oluşturulan Budin Eyaleti’ne32 bağlı bir sancak haline getirildi33. XVI. yüzyıldan itibaren giderek Müslüman kimliği artan Belgrad şehri, XVII. yüzyılın sonlarına kadar Osmanlı askeri seferlerinde önemli bir geçiş noktası olma özelliğini korudu. Nitekim fethinden itibaren Osmanlı ordusunun Avrupa seferlerinde en önemli üslerinden bir oldu ve darü’l-cihad adını aldı34. Yine XVI ve XVII. yüzyıllarda kale Osmanlı savaşlarında silah ve iaşe deposu işlevi görürken35, uzak savaş alanlarına mühimmat sevki yapılan önemli bir merkezdir36. Ayrıca o tarihlerde bu askeri önemlerinin yanı sıra bölge, özellikle Habsburglar ile yapılan diplomatik münasebetler için bir toplantı merkezi olarak da kullanıldı37. Bu şekilde XVII. yüzyılın sonlarına kadar bu askeri ve diplomatik misyonunu koruyan Belgrad, 1683 II. Viyana Kuşatmasından sonra, bir ara Avusturya’nın eline geçti38. Ancak Köprülü Fazıl Mustafa Paşa tarafından 1691 tarihinde geri alındı39. 1699 Karlofça Antlaşması ile Osmanlı Devleti Avrupa’da çok önemli toprak kayıplarına uğrarken40, antlaşmadan sonra Belgrad Kalesi yeniden Osmanlı Devleti’nin kuzeybatı serhat kalesine dönüştürülerek, tahkim edildi41. Görüldüğü üzere Belgrad şehri Osmanlı Devleti ile Avusturya arasında XVI. yüzyıldan itibaren yapılan mücadelelerin ana konularından birini oluşturmuştur. Nitekim şehirde hâkimiyet kuran taraf, Güneydoğu ve Orta Avrupa’daki üstünlüğü ele geçirdiği gibi, askeri ve stratejik açıdan üstün duruma geçmiştir. Taraflar arasında yaşanan bu askeri ve siyasi mücadeleler diplomatik alana da yansımış ve Osmanlı Devleti ile Avusturya arasında XVI. yüzyıldan itibaren yapılan antlaşma metinlerine yansımıştır. Taraflar arasında Belgrad ile ilgili bu hâkimiyet mücadelesi ve diplomatik süreç XVIII. yüzyılda da büyük ölçüde devam etmiştir. bkz: J. W. Zınkeısen a.g.e., s. 442-443; Yine Kanuni’nin Belgrad üzerine yaptığı seferin diğer sebepleri olarak, Osmanlı Devleti’nin Balkanlardaki güvenliği sorunu, Şarklen’in Macaristan’ı egemenliği altına almak istemesi ile Macarlar’ın Osmanlı devleti aleyhine antlaşmalar yapması gösterilebilir, H. Karagöz, a.g.t., s. 4. (26)Feridun Ahmed Bey, Münşeatü’s-selâtin, C. I, İstanbul 1274, s. 515; Lütfi Paşa, Tevârih-i Âl-i Osman, İstanbul 1341, s. 303; Abraham O. Mendoze, “Belgrdae, Siege of 1521”, Conflict and Conguest in The Islamic Worl: A Hıstorical Encyclopedia, (Ed: Alexandar Mikaberidze), United States of America 2011, s. 210. (27)D. Zamola, a.g.m., s. 29; Y. Yıldız, a.g.e., s. 63; David A. Norris, Belgrade A Cultural Hıstory, Newyork 2009, s. 9; Halil İnalcık, “The Heyday And Decline Of The Ottoman Empire”, The Cambridge History Of İslam Volume 1 A, (Ed: P. M. Halt, Ann K. S. Lambton abd Bernard Lewis) Cambridge 1970, s. 324. (28)Sadık Müfit Bilge, Osmanlı’nın Macaristanı (1526-1718), Kitabevi Yay., İstanbul 2010, s. 16. (29)Macaristan’ın güneyinde Tuna ile Drava nehirleri arasındaki bölgenin kuzeydoğusundaki Tuna’nın batı kolu üzerinde bulunan bölge, XVI. ve XVII. yüzyıllarda Osmanlılara bağlı bir sancak merkezidir, Geza David, “Mohaç”, DİA. C. 30, İstanbul 2005, s. 231. (30)Feridun Emecen, “Mohaç Muharebesi”, DİA. C. 30, İstanbul 2005, s. 235; Y. Yücel, a.g.e., s. 32. (31)1526 yılındaki Mohaç Meydan Muharebesi sonucunda Macar Krallığı’nın yıkılması ile Macaristan’ın kuzey ve kuzeybatı kısımlarının Avusturya’nın elinde kalması, XVI. yüzyıl boyunca devam edecek olan Osmanlı-Avusturya mücadelelerinin başlıca sebebini oluşturur, Kemal Beydilli, “Avusturya”, DİA. C. IV, İstanbul 1991, s. 174; Perjes, “Mohaç ile birlikte, Macaristan’ın önce Türkler sonra da Avusturyalılar arasında bölündüğünü ve Macaristan’daki Türk hâkimiyetinin 1686 yılına kadar 150 yıldan fazla sürdüğünü” ifade etmektedir, bkz:Geza Perjes, Mohaç Meydan Muharebesi, (Özetl: Şerif Baştav), TTK. Yay. Ankara 1992, s. 5. (32)Geza Davıd, “Budin”, DİA. C.6, İstanbul 1992, s. 345; Bu konu ile ilgili bkz: Mustafa Işık, “Mohaç Savaşı ve Budin’de Osmanlı Hâkimiyetinin Tesisi Meselesi (1526-1541), Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, C. 5, sayı: 22, Yaz 2012, s. 270-279. (33)D. Zamola, a.g.m., s. 408. (34)İ. H. Uzunçarşılı, a.g.a., s. 312; Z. Kazıcı, a.g.e., s. 175. (35)Bkz. BOA. İE. ML. nr. 87/8225; nr. 87/8226. (36)BOA. İE. AS. nr. 57/5171. (37)S.Aslantaş, a.g.m., s. 29-30; BOA. C. HR. nr. 118/5885. (38)Tatjana Kati, “Viyana Savaşı’ndan Sonra Sırbistan (1683-16999)”, Türkler, C. IX, Yeni Türkiye Yay., Ankara 2002, s. 765; Tahir Sevinç, “1695 ve 1696 Avusturya Seferlerinde Organizasyon ve Lojistik”, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul 2010, s. 2. (39)D. Zamola, a.g.m., s. 408; K. Beydilli, a.g.m., s. 174; Virginia Aksan, Ottoman Wars 1700-1870: An Empire Besieged, Newyork 2007, s. 18; Kemal Çiçek, “II. Viyana Kuşatması ve Avrupa’dan Dönüş (1683-1703)”, Türkler, C. IX, Yeni Türkiye Yay., Ankara 2002, s. 754. (40)Nihat Erim, Devletlerarası Hukuku ve Siyasi Tarih Metinleri, C. I, TTK. Yay. Ankara 1953, s. 25-26. (41)S. Aslantaş, a.g.m., s. 30. Osmanlı için XVIII. yüzyıl, devletin II. Viyana Kuşatması sonrasında yaşadığı ağır hezimetin etkisiyle Kutsal İttifakın Katolik devletleri ile imzaladığı Karlofça Antlaşması ve sonrasında 1700 yılında Rusya imzalanan İstanbul Antlaşması ile başladı. Yeni yüzyıl Osmanlı Devleti için önemli siyasî, askerî ve ekonomik problemleri de beraberinde getirdi42. Osmanlı Devleti yüzyılın başlarında dış politikasını Karlofça ve İstanbul Antlaşmaları’nda kaybettiği yerleri geri almak üzere şekillendirdi. Bu çerçevede XVIII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin en çok mücadele edeceği devletlerinden birisi bir önceki yüzyılda olduğu gibi Avusturya’dır. Nitekim Osmanlılara karşı oluşturulan Kutsal İttifak’a katılan ve 1699 yılında imzalanan Karlofça Antlaşması ile Erdel ve Temeşvar (Banat) hariç tüm Macaristan’ı alan43 Avusturya’nın siyasi ve askeri gücü yeni yüzyılda Osmanlı’ya göre daha gelişmiş durumdadır44. Avusturya’nın bundan sonraki yeni politikası başta Belgrad olmak üzere Osmanlı’nın elindeki Balkan topraklarını ele geçirerek, Osmanlı Devleti’ni Balkanlar ve Avrupa’dan uzaklaştırmaktır. Bu çerçevede XVIII. yüzyılda taraflar arasında yapılan savaşlar sonrasında imzalanan antlaşmaların bir kısmında Belgrad ile hükümler mevcut olup, taraflar arasındaki diplomatik ilişkileri önemli ölçüde şekillendirmiştir. Bu sebeple XVIII. yüzyıl Osmanlı-Avusturya ilişkilerini taraflar arasında imzalanan 1718, 1739, 1747, 1775 ve 1791 tarihli beş antlaşma ve bu antlaşmalarda geçen Belgrad ile ilgili hükümler ve bu hükümlerin uygulanması konusu üzerinden ele alacağız. 3.1. 1718 Pasarofça Antlaşması XVIII. yüzyıla ait bu ilk Osmanlı-Avusturya antlaşması 1716-1718 tarihli OsmanlıAvusturya savaşları sonrasında imzalanmıştır. Buna göre Karlofça’dan sonra kaybettiği yerleri geri alma politikası ile hareket eden ve bu çerçevede 1711 yılında Prut’ta imzaladığı antlaşmaya Rusya’ya verdiği yerleri geri alan Osmanlı Devleti’nin kendini olan güveni geri gelmiştir45. Bunun üzerine 1716 yılında Venedik’e savaş açan Osmanlı Devleti, Karlofça’da kaybettiği Mora Yarımadası’nı geri aldı. Fakat işler Osmanlı Devleti’nin beklentilerinin dışında gelişti ve durumdan memnun olmayan Avusturya Venedik ile birleşerek Osmanlı Devleti’ne savaş açtı. İkili ittifak karşısında zor durumda kalan Osmanlı Devleti, Petervaradin’de tarihinin en ağır yenilgilerinden birini aldı46. Osmanlı kuvvetlerinin geri çekilmesi üzerine ilerleyen Avusturya kuvvetleri Orta Avrupa’nın merkezi konumundaki Belgrad’ı ele geçirdiler47. Bu şekilde Belgrad şehri 1521 yılındaki fethinden itibaren ikinci kez Avusturyalıların eline geçmiş oldu. Ardından Avusturya’nın saldırılarına devam etmesi üzerine Osmanlı Devleti Avusturya ile bir barış yapmaya mecbur kaldı. Dönemin sadrazamı Neveşehirli Damad İbrahim Paşa’nın sadaretinde İngiltere ve Felemenk devletlerinin tavassutu altında Avusturya ile XVIII. yüzyılın ilk resmi antlaşması olan Pasarofça Antlaşması imzalandı48. 25 yıllık bir süre ile 20 madde üzerinden imzalanan Pasarofça Antlaşması, Osmanlı dış politikası ve diplomasisi için önemli bir prestij kaybı olmakla birlikte, aynı zamanda saldırı politikalarının yerini savunma anlayışına bıraktığı yeni bir dönemin başlangıcıdır. Pasarofça Antlaşması’nda “darü’l cihad” Belgrad ile ilgili bir madde olup, bu madde antlaşmanın ikinci maddesidir49. Antlaşma (42)M. Alaadin Yalçınkaya, “XVIII. Yüzyıl: Islahat, Değişim ve Diplomasi Dönemi (1703-1789), Türkler, C. XII, (Ed: Güler Eren), Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 479. (43)V.Aksan, a.g.e., s. 18. (44)Ali İbrahim Savaş, “XVIII. Asırda Osmanlı-Avusturya İlişkileri”, Askeri Tarih Bülteni, S. 32, Ankara 1992, s. 32. (45)A. Yalçınkaya, a.g.m., s. 486. (46)Spencer C. Tucker, Battles That Changed History, California 2011, s. 226. (47)Kia, a.g. e., s. 11; Danalt Quatert, The Ottoman Empire 1700-1922, Cambridge 2005, s. 41. (48)BOA. A. DVNS. DVE. d. Nemçelü Ahidnâmesi, nr. 57/1, s. 55-61; Cemal Tukin, “Pasarofça”, İA, C. VI, İstanbul 1964, s. 514-523. (49)Bkz: “Timok suyunun nehr-i Tuna’ya münsâb olduğu mahalden nehr-i mezbûrun vasâtı ile tahmînen on saat yukarı toğru gidildikde zikr olunan Timok suyu hudûd olub İsperlek Banyosı arâziyi kâdîmesiyle Devlet-i Âliyye’m tarafında kalub Resve Devlet-i Çasâriye de kalmak üzre dağlar arasından gidilmeyüb Perâkine(?) varuldukda zikr olunan Perâkin Devlet-i Çasâriyye tarafında ve Racana Devlet-i Âlîyye’m cânîbinde kalmak üzre ikisinin vasâtından münâsib mahalden geçilüb İstolaç’e varılub ândan nehr-i Küçük Morava geçilüb öte kıyısıyla Cacaya varıla Caca ile Bilane 1643 YENİ TÜRKİYE 67/2015 3. XVIII. Yüzyıl Osmanlı-Avusturya İlişkilerinde Belgrad metinleri incelendiğinde bu maddenin yeni belirlenen sınırlar ile ilgili olduğu görülmektedir. Buna göre Belgrad ile ilgili geçen ikinci maddeye göre; Timok suyunun Tuna nehrine döküldüğü yerden, Tuna nehrinin devamı boyunca tahminen on saat yukarı gidildiğinde yer alan Timok suyu taraflar arasında hudut olarak kabul edilmiştir. İsperlek Banyası Osmanlı Devleti’nde kalacak, buna karşılık Resve Avusturya’ya bırakılacaktır. Buradan dağlar arasından gidilmeyerek, Perakin, Küçük Morava ve Dirin sularına doğru İstolaç (Tolaç), Çaca (Csacsak) Bedke (Berka), Biline (Belina) ve Belgrad kaleleri Avusturya’da kalacaktır. Çokul ve Raca bölgeleri ise Osmanlı Devleti’nde kalacaktır. Ayrıca belirtilen sınırda Timok suyundan iki tarafın halkıda ortaklaşa yararlanabilmeleri kararlaştırılmıştır. 1644 Görüldüğü üzere 1718 Pasarofça Antlaşması’nın ikinci maddesinde Belgrad ile ilgili hükümler geçmekte ve buna göre; Belgrad Kalesi, diğer bazı bölgeler ile birlikte Avusturya Devleti’ne bırakılmaktadır. Antlaşmadan altı gün sonra taraflar arasında ve 20 maddeden Pasarofça Ticaret Antlaşması imzalandı50 ise de, antlaşma daha ziyade ticari içeriklidir51 ve Belgrad ile ilgili herhangi bir madde bulunmamaktadır. YENİ TÜRKİYE 67/2015 3.2. 1739 Belgrad Antlaşması 1718 yılında imzalanan ve Osmanlı Devleti için oldukça ağır şartlar taşıyan Pasarofça Antlaşması, taraflar arasında 25 yıllığına imzalanmıştı. Ancak Avrupa siyasi arenasında değişen şartlar ve yeni güçlerin ortaya çıkışı, antlaşmanın belirtilen süresi dolmadan yeni bir Osmanlı-Avusturya savaşının çıkmasına neden oldu. 1736 yılında başlayacak olan bu yeni savaşın sebebi, XVIII. yüzyıldan itibaren Avrupa siyasetinde önemli bir güç olarak beliren Rusya’nın Osmanlı Devleti üzerindeki çıkar ve politikalarıdır. Rusya yüzyılın başlarından itibaren belirlediği bu politikalarını gerçekleştirmek için Avusturya Kralı VI. Şarl ile bir antlaşma yaptı52. 1718 Pasarofça Antlaşması ile Belgrad’ı ele geçiren Avusturya’nın başlıca amacı; Bosna-Hersek ve Balkanların güneyine doğru genişleyerek, Balkanları hâkimiyet altına alarak Akdeniz’e inmektir53. Bu şekilde taraflar arasında yaklaşık 3 yıl kadar süren savaşta, Osmanlı Devleti Avusturya karşısında büyük bir üstünlük sağlayarak, Belgrad dahil olmak üzere Pasarofça ile kaybettiği birçok bölgeyi geri aldı54. Ardından yeniden ele geçirilen Belgrad Kalesi tahkim edilerek55, askeri kuvvetler kaleye yerleştirildi56. Belgrad’ın yeniden fethi büyük şenlikler ile ilan edilirken57 Avusturya tarafının barış teklifi Bâb-ı Âli tarafından kabul edilerek, Fransa’nın tavassutu ile taraflar arasında 18 Eylül 1739 tarihinde Belgrad Antlaşması imzalandı58. 23 madde ve bir hatimeden oluşan antlaşma taraflar arasında 27 yıllığına imzalanırken, antlaşma maddelerinden dört tanesi Belgrad ile ilgili hükümler içermektedir. Bu maddeler antlaşma metninin 159, 260, 361 ve 6.62 maddelerini oluşturmaktadır. beyninde yine mürûr olunub berren Bedka’ya varılub ândan Cokul arâzisini devr iderek Dirin suyu kenârında vâki‘ Bilineye varıla zikr olunan Perâkin ve İstolaç ve Caca ve Bedka ve Biline Belgrad kal‘âsıyla ma‘ân Devlet-i Çasâriyye zabtında bulunmağla arâzileriyle yine tasarruflarında kalub zikr olunan Çokul ile Racana arâziyi kâdîmeleri ile Devlet-i Âlîyye’m tarafında kal‘âlar ve zikr olunan hudûda vâki‘ Timok suyunda tarafeynin re‘âyâsı müşterek olub cemi‘-i menâfide ale’s-seviye intifâ ideler”, BOA. A. DVNS. DVE. d. Nemçelü Ahidnâmesi, nr. 57/1, s. 57. (50)Bkz: BOA. A. DVNS. DVE. d. Nemçelü Ahidnâmesi, nr. 57/1, s. 63-66. (51)Genel olarak Avusturya’ya ticaret alanında tanınan imtiyazlara yer verilen antlaşma, Osmanlı için olumsuz şartlar içermektedir. Çünkü Avusturya’ya verilen bu ayrıcalıklar gümrük gelirlerini düşürerek, Osmanlı ekonomisini bozmuştur. Aslında antlaşma iki tarafın birbirine verdikleri karşılıklı haklardan oluşmaktadır. Fakat daha sonraki dönemlerde ekonominin dışa bağımlı hâle gelmesine yol açacak bu imtiyazların verilmesi Osmanlı için olumsuz sayılabilecek bir gelişmedir, Uğur Kurtaran, Osmanlı Avusturya Diplomatik İlişkileri 1526-1791, Ukde Yay. Kahramanmaraş 2009, s. 221. (52)Karl, Roider, Austrias Eastern Questions 1700-1790, Princeten University Press, New Jersey 1982, s. 63. (53)Cevat Erbakan, 1736-1739 Osmanlı-Rus ve Avusturya Savaşları, Askeri Matbaa, İstanbul 1938, s. 6. (54)M. Münir Aktepe, “Mahmud I”, İA. C. VII, İstanbul 1985, s. 162163; BOA. C. AS. nr. 988/ 43129. (55)BOA. AE. SMHD. I., nr.19/ 1141. (56)BOA. C. AS. nr. 120/ 5399; Bkz: “Fethedilen Belgrad kalesine tayin olunan Farisan…”, BOA. C. AS. nr. 935/ 40513; Yine bkz: BOA. C. AS. nr. 937/ 40619. (57)Belgrad’ın fethini ilan için yapılan şenlikler hakkında bkz: BOA. AE. SMHD. I., nr. 222/ 17604; BOA. C. AS. nr. 988/ 43125. (58)BOA. A. DVNS. DVE. d. Nemçelü Ahidnâmesi, nr. 59 / 3, s. 185191; Muahedat Mecmuası, C. V, İstanbul 1296, s. 120; C. Erbakan, a.g. e., s. 62; Alexander Mikaberidze, “Belgrade Treaty of (1739)”, Conflict and Conguest in The Islamic Worl: A Hıstorical Encyclopedia, (Ed: Alexandar Mikaberidze), United States of America 2011, s.210. (59)Bkz: “Belgrad kal‘ası velâdet-i hazret-i İsa’nın bin yediyüz otuz yedi senesinde Roma İmparatoru tarafından istilâ olunub tahliye ve Devlet-i Âlîyye-i Osmâniye’ye çevre-i atîkâ ve hâlâ mevcût olan ta‘mîrât ve ittisâlinde olan istihkâmları ile teslîm oluna bundan ma‘âda tersâne ve cepehâne ve mahzenler ve saltothâneler ve varoş şehrinde mevcût beğlik ve avâm ebniyeler Devlet-i Âlîyye-i larının yıkılmasına hemen başlanacaktır. Yine daha önceki maddelerde belirtildiği gibi, Belgrad seraskeri olan Vezir Ali Paşa ile beş yüz adamı ile şehre girecektir. Ayrıca yine belirlenen şartlar gereğince şehrin istihkâmları tamamen yıkılmadan başka hiç kimse şehre girmeyecektir. Bu arada şehre giren Osmanlı kuvvetleri yıkım olayına müdahale etmeyecekler ve şehir halkından vergi talebinde bulunmayacaklardır. Bu arada her iki taraftan alınan esirler varsa karşılıklı olarak serbest bırakılacaktır. Yine Temeşvar eyaletinde bulunan Osmanlı askeri Nemçe İmparatoru’nun halkına saldırıda bulunmayacaktır. İkinci maddeye göre; Antlaşmanın ikinci maddesi de Belgrad ile ilgili olup, buna göre; Böğürdelen (Sabacz) Kalesi’nin eski tahkimatı ile Osmanlı Devleti’ne teslim edileceği belirtilmektedir. Yine bu kalenin teslim şartları da Belgrad Kalesi’ndeki ile aynı olacaktır. Buna göre Belgrad Kalesi’nde olduğu gibi, Böğürdelen Kalesi’nin içindeki silah, top, zahire ve cephane gibi malzemeler ile Tuna ve Sava nehirlerindeki savaş gemileri ile diğer gemileri Avusturya Devleti’ne verilecektir. Bu durumun temel sebebi olarak ise, daha önce Belgrad’ta olduğu gibi Böğürdelen Kalesi’nin de Osmanlı Devleti’ne verilmesinin karşılığı olduğu belirtilmiştir. Görüldüğü üzere XVIII. yüzyılda Avusturya ile yapılan en önemli antlaşmalardan birisi olan Belgrad Antlaşması’nda Belgrad Kalesi ve şehri ile ilgili önemli maddeler bulunmaktadır. Bu maddelerde 1718 yılında kaybedilen Belgrad’ın tekrar Osmanlı hâkimiyetine alındığı görülmektedir. Ancak Belgrad Kalesi’nin etrafındaki askeri tahkimatla- Üçüncü maddeye göre; Antlaşmanın üçüncü maddesi Belgrad Kalesi’nin Osmanlı Devleti’ne bırakılmasını belirten önemli maddelerden birisidir. Buna göre, Sırp eyaleti ile bu eyalete bağlı olan Belgrad Kalesi, Osmanlı Devleti’ne teslim edilecektir. Yine bu madde de taraflar arasındaki sınırların da tespiti yapılmış olup, buna göre, Tuna ve Sava nehri iki devlet eyaletleri arasında hudut olarak kabule edilmiştir. Ayrıca Sırbistan’ın Bosna tarafındaki sınırları ise daha önce imzalanan Karlofça Antlaşması şartlarına göre belirlenecektir. Altıncı maddeye göre; Antlaşmanın altıncı maddesine göre, daha önceki maddelerde belirtildiği üzere Belgrad Kalesi istihkâm- Osmâniye’ye teslîm oluna kusur kalan kal‘ada ve şehirde cedîd olan istihkâmlar ve cidârlar ve şanslar ki nehr-i Tuna ve nehr-i Sava’nın karşusındadır sekerdim ve şiv yerlerine değin hedm olunalar şol vechile ki Devlet-i Âlîyye’ye teslîm olunan mahallere bir dürlü zarâr isâbet itdirilmeye”, BOA. A. DVNS. DVE. d. Nemçelü Ahidnâmesi, nr. 59 / 3, s. 186. (60)Bkz: “Kezâlik Sapaç ya‘ni Böğürdelen kal‘ası Devlet-i Âlîyye’ye teslîm oluna ve lâkin asıl heyeti Belgrad şurûtuna tatbîk oluna ve bu iki kal‘aların derûnlarında bulunan eslihâ ve top ve zehâyir ve cepehâne misillü ve sâ’ir nakli kâbil nesneler ve gerek Tuna ve Sava’da mevcûd olan cenk gemileri ve sâ’ir sefîneleri Devlet-i Âlîyye’me minvâl-i muharrer üzre virilen Belgrad ve Böğürdelen kal‘alarının mukâbili olmak üzere Roma İmparatoru’nun tasarrufunda kala”, BOA. A. DVNS. DVE. d. Nemçelü Ahidnâmesi, nr. 59 / 3, s. 186. (61)Bkz: “Sırp eyâleti ve bu eyâletin içinde vâki‘ Belgrad kal‘ası Devlet-i Âlîyye’ye Roma İmparatoru tarafından teslîm olunub nehr-i Tuna ve nehr-i Sava iki devlet eyâletleri beyninde hudûd ola ve Sırp eyâletlerinin hudûtları kezâlik Bosna tarafında Karloviçe nâm mahalde akd olunan mevâdd üzre olalar”, BOA. A. DVNS. DVE. d. Nemçelü Ahidnâmesi, nr. 59 / 3, s. 186. (62)Bkz: “Bâlâda karâr-dâde olan mevâdd üzre istihkâmın hedmine mübâşeret olunub itmâmı içün mümkün mertebede bilâ-te’hîr müdâvemet oluna bundan gayrî esâs mevâddında tasrîh olunduğu üzre Belgrad serâskeri sa‘âdetlü Ali Pâşâ hazretleri beşyüz mikdârı âdemisi ile Belgrad şehrine dâhil olmağla yine meşrût olan şart üzre şehr-i merkûmun istihkâmları külliyet ile hedm olunmaksızın ta‘yîn olunan mahalden müşârün-ileyh pâşâ hazretleri ve zâbitanından ma‘âdası şehir içine tecâvüz iylemeyeler ve kezâlik kal‘anın hedmi içün müra‘ât olunub hedm olunacak istihkâmları külliyet ile hedm ve tahlîye oluncaya değin Osmanlı askeri kal‘a-i merkûmeye dâhil olmayalar ve esâs mevâddiyenin imzâsı gününden sonra tarafeynde olan husûmet bi’l-külliye mündefi‘ ola ve tarafeynin re‘âyâsından cânîb-i âhâr virgü talebinde olmayalar ve kezâlik esâs imzâsı gününden sonra bilmezlik ile tarafeynden üserâ ahz olmuş ise bilâ- behâ redd olunmak üzre henüz tenbîh olunmamış ise muhkem tenbîh oluna ve Mehadiye tarafına me’mûr olanlardan ma‘âda Temeşvar eyâletinde bulunan Osmanlı askeri Nemçe İmparatoru’nun re‘âyâsına bir dürlü te‘addî eylemeye”, BOA. A. DVNS. DVE. d. Nemçelü Ahidnâmesi, nr. 59 / 3, s. 187. 1645 YENİ TÜRKİYE 67/2015 Antlaşmanın birinci maddesine göre; 1737 yılında Roma İmparatoru tarafından istila edilen Belgrad Kalesi’nin tahliye edilerek, devam eden tamiratları ve eski tahkimatı ile Osmanlı Devleti’ne iade edileceği kararlaştırıldı. Yine kalenin etrafındaki askeri garnizonlar ile tersane, cephane ve kışla gibi tesislerin Osmanlı Devleti’ne teslim edileceği belirtilmiştir. Ayrıca bunların dışındaki kale ve şehirde yeni yapılan istihkâmların ise boşaltılması istenmektedir. Son olarak, Osmanlı Devleti’ne teslim edilen bu bölgelere Avusturya tarafından kesinlikle bir zarar verilmemesi gerektiği bildirilmiştir. 1646 rın yıkılması şartı vardır. Bu durum üzerine Belgrad Kalesi’nin 3 Eylül 1739 yılında yıkılmasına başlanan tahkimat işleri, iki ay kadar sürdü. Kasım ayının sonlarına doğru tamamlanan tahkimat işlemelerinin ardından, 28 Mayıs 1740 yılında yıkım işleri tamamen sona erdi 7 Haziran 1740’ta şehir tamamen Osmanlı’ya teslim edildi63. Yine antlaşma ile taraflar arasında Sava ve Tuna nehirlerinin sınır olarak belirlenmesi kararlaştırılmıştır. Nitekim antlaşma sonrasında Osmanlı Devleti muhadditleri ve Nemçe muhadditleri aralarında yapılan ortak çalışmalar sonucunda sınır taşları olan humkalar koyularak 10 Mayıs 1741 tarihinde taraflar arasında yeni sınırlar belirlendi64. Belirlenen yeni sınırlara göre Belgrad Osmanlı sınırlarında kalırken, Belgrad’tan Bosna’ya varıncaya kadarki yüz altmış saatlik mesafedeki on bir kale ve çardak dokuz yüzden fazla kasaba ve köy Osmanlı Devleti’ne bırakıldı65. Bu antlaşma Osmanlı Devleti’nin XVIII. yüzyılda Avusturya ile imzaladığı en kârlı antlaşma olup, aynı taraflar arasında 48 yıllık uzun bir barış dönemini başlatmıştır. YENİ TÜRKİYE 67/2015 3.3. 1747 İstanbul Antlaşması Osmanlı Devleti ile Avusturya arasındaki 1747 tarihli bu antlaşma Osmanlı Devleti ile Avusturya arasında yine Sultan I. Mahmud döneminde 1739 tarihli Belgrad Antlaşması’nın temdidi niteliğindedir. Antlaşmanın imzalanmasındaki başlıca nedenler ise, 1740 yılında Avrupa’da başlayan ve 8 yıl sürecek olan Avusturya Veraset Savaşları’dır. Savaş 1740 yılında Avusturya Kralı VI. Karl’ın erkek varis bırakmadan ölmesi ve yerine kızı Maria Theresia’nın geçmesi ile ilgilidir66. Buna göre, Avusturya tahtında hak iddia eden asilzadelerin başlattığı mücadele Avusturya’yı oldukça zor durumda bıraktı. Bu durum karşısında Osmanlı Devleti’ne mektuplar gönderen Avusturya Kraliçesi’nin Belgrad Antlaşması’nın daimi kalmasını talep etmiştir. Onun bu talebi I. Mahmud tarafından kabul edilerek, 1739 tarihli Belgrad Antlaşması, 27 Mayıs 1747 tarihinde süresiz olarak yenilendi67. Ayrıca yeni antlaşmaya Maria Thresia’nın kocası olan ve topraklarında Fransızların hak iddia ettikleri Toskana ve Lonthingon Arşidükü Franz Stefan’da dâhil edilerek, kendisine Bab-ı Âli tarafından 17 maddelik bir ahidname-i hümayun verildi68. 1739 Belgrad Antlaşması’nın taraflar arasında süresiz olarak uzatıldığı bu antlaşma taraflar arasında 1787 yılına kadar sürecek yeni bir barış dönemini başlattı. 17 maddeden oluşan antlaşma metinlerinde konumuz olan Belgrad ile ilgili herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. 3.4. 1775 Tarihli Antlaşma 1739 Belgrad Antlaşması 1747 yılında taraflar arasında süresiz bir şekilde uzatılmış ve Avusturya ile Osmanlı arasında 1787 yılına kadar sürecek yeni bir barış dönemi başlamıştı. Aynı antlaşma (Belgrad) ile Rusya ile de başlayan barış süreci 1768 yılında Rusların Kırıma saldırısı ile bozuldu ve yapılan savaş sonrasında yenilen Osmanlı Devleti Rusya ile tarihin en ağır antlaşmalarından birisi olan Küçük Kaynarca Antlaşması’nı imzaladı69. Avusturya ise o tarihlerde Osmanlı ile Rusya arasındaki savaşa müdahale etmemekle birlikte, Rusların Osmanlı Devleti’ni yenmesinden aldığı cesaretle, Bukovina bölgesinin kendisine bırakılmasını istedi. Rusya karşısında aldığı ağır yenilginin şokunu üzerinden atamayan Osmanlı Devleti, Avusturya ile de yeni bir savaşı göze alamayarak, 8 Mayıs 1775 tarihinde Avusturya ile bir antlaşma imzala(63)Karagöz, a.g. t., s. 285. (64)Ali İbrahim Savaş, “Osmanlı Diplomatikasına Ait Name-i Hümayun, Ahidname-i Hümayun ve Mektup Tahlilleri”, OTAM, Sayı: 7, Ankara 1996, s. 167. (65)Kurtaran, a.g.e., s. 174. (66)Ali İbrahim Savaş, “Osmanlı Devleti İle Habsburg İmparatorluğu Arasındaki Diplomatik İlişkiler”, Türkler, C. IX, (Ed: Güler Eren), Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 566. (67)BOA. HH. nr. 1428/ 58472; Şemdanizâde Fındıklılı Süleyman Efendi, Mür’it-Tevarih, C. I, (Haz. M. Münir Aktepe), İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, İstanbul 1974, s. 135. (68)Bkz: “Taraf-ı hûmâyûn-ı hazret-i şehriyâriden hâlâ müntehâb Roma İmparatoru ve Toskana’nın dükâ-i kebîri olan Françesko nâm dükâya i‘tâ buyurılan ahidnâme-i hümâyûnun sûretidir”, BOA. DVNS. DVE. d. Nemçelü Ahidnâmesi, nr. 59/ 3, s. 15-23 (69)Erim, s. 114-135. 3.5. 1791 Ziştovi Antlaşması 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması ve sonrasında 1775 Avusturya ile imzalanan antlaşmanın ardından Osmanlı Devleti önemli bir güç kaybına uğradı. Aynı zamanda bu durum Karadeniz, Balkanlar ve Kafkaslarda yayılmak isteyen Avusturya ve Rusya’yı birbirine yaklaştırdı. Bu yakınlaşma XVIII. yüzyılın sonlarına doğru Osmanlı Devleti2ne karşı birlikte hareket etmeye yönelik bir ittifaka dönüştü71. Yapılan ittifak 1787-1792 yılları arasında devam edecek olan yeni bir Osmanlı, Rus ve Avusturya Savaşı’nı başlattı. Ancak o sırada Avrupa’da meydana gelen Fransız İhtilali, Avrupa siyasetinde yeni politikaların oluşmasını sağladı. Bu durum üzerine Osmanlı Devleti ile Avusturya arasında 4 Ağustos 1791 yılında Ziştovi Antlaşması imzalandı72. Ardından yalnız kalan Rusya ile de bir yıl sonra 1792 yılında Yaş Antlaşması imzalandı. arasında yapılan beş antlaşmanın ikisinde Belgrad ile ilgili maddelerin yer aldığı tespit edilmiştir. Bu antlaşmalardan birincisi 1718 tarihli Pasarofça Antlaşması olup, antlaşmanın ikinci maddesi Belgrad ile ilgili hükümler taşımaktadır. 1718 tarihli antlaşmanın bu iki maddesi yeni belirlenen sınırlar ile ilgili olup, buna göre Belgrad Kalesi’nin Avusturya’ya bırakıldığı görülmektedir. XVIII. yüzyıl Osmanlı-Avusturya antlaşmalarında Belgrad ile ilgili hükümlerin yer aldığı diğer antlaşma 1739 tarihli Belgrad Antlaşması’dır. Antlaşmanın 1, 2, 3 ve 6. maddeleri Belgrad ile ilgilidir. Bu maddeler incelendiğinde Pasarofça ile kaybedilen Belgrad’ın Osmanlı Devleti’ne geri verildiği ve taraflar arasındaki yeni sınırların buna göre çizildiği görülmektedir. Çalışmamızda elde ettiğimiz bulgulardan birisi de taraflar arasında 1739 Belgrad Antlaşması’ndan sonra imzalanan diğer üç antlaşmada (1747, 1775 ve 1791) Belgrad ile ilgili herhangi bir maddenin bulunmamasıdır. Kaynaklar Arşiv Kaynakları 1791 tarihli Osmanlı Devleti ile Avusturya arasındaki XVIII. yüzyıla ait olan bu son antlaşma aynı zamanda tarihte 1526 Mohaç Meydan Muharebesi ile başlayan Osmanlı-Avusturya savaşlarını da sona erdirmiştir. 14 madde ve 1 sonuç bölümünden oluşan ahidname metni incelendiğinde doğrudan Belgrad bölgesi ile ilgili herhangi bir madde bulunmadığını görmekteyiz. BOA. A. DVNS. DVE. d. Nemçelü Ahidnâmesi, nr. 57/1; 59 / 3. Sonuç Diğer Kaynaklar Sonuç olarak, Belgrad, 1521 yılındaki fethinden itibaren Osmanlı-Avusturya ilişkilerinde sürekli bir mücadele konusu olmuştur. Taraflar arasındaki bu mücadeleler sadece askeri alanda kalmamış, yapılan antlaşmalara yansıyarak, diplomatik alana taşınmıştır. Bu çerçevede XVIII. yüzyıl Osmanlı-Avusturya antlaşmalarının incelenmesine dayalı çalışmamızda bu yüzyılda taraflar 1647 BOA. İE. ML. nr. 87/8225; nr. 87/8226. BOA. İE. AS. nr. 57/5171. BOA. C. HR. nr. 118/5885. BOA. AE. SMHD. I., nr. 222/ 17604; 19/ 1141. BOA. C. AS. nr. 120/ 5399; 935/ 40513; 937/ 40619; 988/ 43129. BOA. HH. nr. 1428/ 58472. AKSAN, Virginia, Ottoman Wars 1700-1870: An Empire Besieged, Newyork 2007. AKTEPE, M. Münir, “Mahmud I”, İA. C. VII, İstanbul 1985, s. 158-165. ASLANTAŞ, Selim, “Begrad-ı Dârü’l-Cihâd”, Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2011, Güz (15), s. 13-37. (70)Reşat Ekrem Koçu, Osmanlı Muahedeleri ve Kapitülasyonlar 13001920 ve Lozan Muahedesi, Muallim Ahmet Halit Kitaphanesi, İstanbul 1934, s. 104-105. (71)Tahsin Ünal, Türk Siyasi Tarihi, Kamer Yay., İstanbul 1974, s. 96. (72)BOA. DVNS. DVE. d. Nemçelü Ahidnâmesi, nr. 59/ 3, s. 31-34. YENİ TÜRKİYE 67/2015 dı. Antlaşma ile Bukovina ve çevresi Avusturya’ya bırakılırken, antlaşmada Belgrad ile ilgili herhangi bir madde bulunmamaktadır70. ÂŞIK PAŞAZÂDE, Tevârih-i Âl-i Osman, Matbaa-i Âmire, İstanbul 1332. BAŞTAV, Şerif, Osmanlı-Türk Macar Tarihi Münasebetlerinde İlk Devir, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yay., Ankara 1991. BAYSUN, M. Cavid ,“Belgrad”, İA. C. II, İstanbul 1979, s. 475-485. KATİ, Tatjana, “Viyana Savaşı’ndan Sonra Sırbistan (1683-1699)”, Türkler, C. IX, Yeni Türkiye Yay., Ankara 2002, s. 765-772. BEYDİLLİ, Kemal, “Avusturya”, DİA. C. IV, İstanbul 1991, s. 174-177. KİA, Mehrdad, Daily Life in The Ottoman Empire, United States of America 2011. BİLGE, Sadık Müfit, Osmanlı’nın Macaristanı (1526-1718), Ktabevi Yay., İstanbul 2010. KOÇU, R. Ekrem, Osmanlı Muahedeleri ve Kapitülasyonlar 1300-1920 ve Lozan Muahedesi, Muallim Ahmet Halit Kitaphanesi, İstanbul 1934. ÇİÇEK, Kemal, “II. Viyana Kuşatması ve Avrupa’dan Dönüş (1683-1703)”, Türkler, C. IX, Yeni Türkiye Yay., Ankara 2002, s. 746-764. DAVİD, Geza, “Mohaç”, DİA. C. 30, İstanbul 2005, s. 231-232. DJURDJEV, B., “Belgrade”, El, Vol: 1, LeidenLondon 1963, s. 1163-1165. EMECEN, Feridun, “Mohaç Muharebesi”, DİA. C. 30, İstanbul 2005, s. 232-235. ERBAKAN, Cevat, 1736-1739 Osmanlı-Rus ve Avusturya Savaşları, Askeri Matbaa, İstanbul 1938. ERİM, Nihat, Devletlerarası Hukuku ve Siyasi Tarih Metinleri, C. I, TTK. Yay. Ankara 1953. 1648 FERİDUN AHMED BEY, Münşeatü’s-selâtin, C. I, İstanbul 1274. FOTİC, Alexandar , “Belgrade”, Encylopedia of the Ottoman Empire, (Ed: Gabor Agoston, Bruce Masters), Newyork 1950, s.89. KURTARAN, Uğur, Osmanlı Avusturya Diplomatik İlişkileri 1526-1791, Ukde Yay. Kahramanmaraş 2009. MEHMED NEŞRİ, Kitâb-ı Cihan-nüma, (Haz: F. R. Unat- M. A. Köymen), TTK. Yay., Ankara 1995. MENDOZE, Abraham O., “Belgrdae, Siege of 1521”, Conflict and Conguest in The Islamic Worl: A Hıstorical Encyclopedia, (Ed: Alexandar Mikaberidze), United States of America 2011, s. 210. MİKABERİDZE, Alexander, “Belgrade Treaty of (1739)”, Conflict and Conguest in The Islamic Worl: A Hıstorical Encyclopedia, (Ed: Alexandar Mikaberidze), United States of America 2011, s.210. MUAHEDAT MECMUASI, C. V, İstanbul 1296. NORRİS, David A, Belgrade A Cultural Hıstory, Newyork 2009. GÖKBİLGİN, M. Tayyib, “Kanuni Sultan Süleyman’ın Macaristan ve Avrupa Siyasetinin Sebep ve Âmilleri, Geçirdiği Safhalar”, Kanuni Armağanı, Ankara 1970, s. 5-39. ORTAYLI, İlber, Osmanlı Barışı, Ufuk yay., İstanbul 2006. HÖTTE, Hans H. A., Atlas of Southeast Europa: Geopolitics and Hıstory, Volume One: 1521-1699, Brill 2015. PARRY, V. J., “The Reigns of Sulaıman The Magnificient 1520-1566”, A Hıstory of Teh Otooman Empıre to 1730, (Ed: M. A. Cook), Cambridge 1976, s.103-133. İBN KEMAL, Tevârih-i Âl-i Osman, VIII. Defter, (Haz: Ahmet uğur), TTK. Yay. Ankara 1997. İNALCIK, Halil, “Bayezid I”, İA. C. 5, İstanbul 1992, s. 231-234. ________, “Bayezid”, Encylopedia opf Islam, (Second Edition V. I), s. 1117-1119. ________, “Mehmed II”, DİA. C. 28, İstanbul 2003, s. 395-407. YENİ TÜRKİYE 67/2015 KARAGÖZ, Hakan, “1737-1739 OsmanlıAvusturya Harbi ve Belgrad’ın Geri Alınması”, Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi, Isparta 2008. ________, “Murad II”, İA. C. 31, İstanbul 2006, s. 164-172. ________, “The Heyday And Decline Of The Ottoman Empire”, The Cambridge History Of İslam Volume 1 A, (Ed: P. M. Halt, Ann K. S. Lambton abd Bernard Lewis) Cambridge 1970, s. 324-354. ORUÇ BEĞ, Oruç Beğ Tarihi, (Haz: Necdet Öztürk), Çamlıca Yay., İstanbul 2007. PERJES, Geza, Mohaç Meydan Muharebesi, (Özetl: Şerif Baştav), TTK. Yay. Ankara 1992. QUATERT, Donalt, The Ottoman Empire 17001922, Cambridge 2005. ROİDER, Karl, Austrias Eastern Questions 17001790, Princeten University Press, New Jersey 1982. SAVAŞ, Ali İbrahim, “Osmanlı Devleti İle Habsburg İmparatorluğu Arasındaki Diplomatik İlişkiler”, Türkler, C. IX, (Ed: Güler Eren), Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 555-566. ________, “XVIII. Asırda Osmanlı-Avusturya İlişkileri”, Askeri Tarih Bülteni, S. 32, Ankara 1992, s. 23-54. ________, “Osmanlı Diplomatikasına Ait Name-i Hümayun, Ahidname-i Hümayun ve Mektup Tahlilleri”, OTAM, Sayı: 7, Ankara 1996, s. 219-253. SEVERCEN, Şefaattin, “Kanuni Sultan Süleyman’ın İlk Yıllarında Osmanlı Fetih Politikası” Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı: 6, Yıl. 1995, s. 115-131. SEVİNÇ, Tahir, “1695 ve 1696 Avusturya Seferlerinde Organizasyon ve Lojistik”, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul 2010. ŞEMDANİZÂDE FINDIKLILI SÜLEYMAN EFENDİ, Mür’it-Tevarih, C. I, (Haz. M. Münir Aktepe), İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, İstanbul 1974. TANSEL, Selahattin, Osmanlı Kaynaklarına Göre Fatih Sultan Mehmed’in Siyasî ve Askerî Faaliyeti, TTK. Yay. Ankara 1999. TUCKER, Spencer C., Battles That Changed History, California 2011. TUKİN, Cemal, “Pasarofça”, İA, C. VI, İstan- bul 1964, s. 514-523. UZUNÇARŞILI, İsmail Hakkı, Osmanlı Tarihi, C. I-II, TTK. Yay. Ankara 2003. ÜNAL, Tahsin, Türk Siyasi Tarihi, Kamer Yay., İstanbul 1974. YALÇINKAYA, M. Alaaddin, “XVIII. Yüzyıl: Islahat, Değişim ve Diplomasi Dönemi (1703-1789), Türkler, C. XII, (Ed: Güler Eren), Yeni Türkiye Yayınları, s. 479-511. YILDIZ, Yusuf, Osmanlı-Habsburg İlişkileri Kanuni-Şarklen-Busbecg, TTK. Yay., Ankara 2013. YİNANÇ, Mükrimin Halil, “Bayezid I”, İA., C. II, Eskişehir 1997, s. 369-392. YÜCEL, Yaşar -Ali Sevim, Klasik Dönemin Üç Hükümdarı Fatih Yavuz Kanuni, TTK. Yay. Ankara 1991. YÜCEL, Yaşar, Muhteşem Türk Kanuni İle 46 Yıl, TTK. Yay. Ankara 1991. ZAMOLO, Divna Djurıc, “Belgrad”, DİA, C. 5, İstanbul 1992, s.407-409. Ekler 1649 Ek-1: Arşiv Belgeleri (73)BOA. A. DVNS. DVE. d. Nemçelü Ahidnâmesi, nr. 57/1, s. 55-61. YENİ TÜRKİYE 67/2015 1. Pasarofça Antlaşması Metinleri73 Ek-2: Resimler RESİM 1: Tuna-Sava nehirleri ve Kalemegdan74 1650 YENİ TÜRKİYE 67/2015 RESİM 2: Tuna-Sava nehirleri ve Sava Kulesi75 RESİM 3: Kalemegdan76 (74)Karagöz, a.g.t.., s. 428. (75)Karagöz, a.g.t., s. 428. (76)Karagöz, a.g.t..,s. 430. RESİM 4: Kalemegdan-Tuna ve Sava nehirleri77 RESİM 6: Kalemegdan surlar79 1651 YENİ TÜRKİYE 67/2015 RESİM 5: Kalemegdan78 (77)Karagöz, a.g.t.., s. 430 (78)Karagöz, a.g.t.., s. 431. (79)Karagöz, a.g.t.., s. 432.