21. Yüzyılın Pazarlama Paradigmasında Pazarlama’nın Yeni İkizi: Teknoloji Doç. Dr. Şule Özmen Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İngilizce İşletme Bölümü sozmen@marmara.edu.tr URL:http://suleozmen.marmara.edu.tr Uğur ÖZMEN Dışbank Ürün Geliştirme Direktörü ugur.ozmen@disbank.com.tr AMAÇ: Bildirinin amacı, Müşteri İlişkileri Yönetimi (MİY- Customer Relationship Management - CRM) yaklaşımında, bilginin değer kazanmasını, bilgi depolamanın ve istendiğinde hızla geri almanın önemini, dolayısıyla 21. yüzyıl Dünyasında pazarlama’nın teknoloji ile birlikte çalışmak zorunda olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Ancak bilgisayar, İnternet, ve iletişim teknolojilerinin sunduğu muazzam olanakların yarattığı heyecan zaman zaman bazı olumsuzluklara sebep olmaktadır. Yeni yaklaşımlar ve yeni teknolojik uygulamaların söz konusu olduğu 21. yüzyıl pazarlama dünyasında uygulamada çeşitli hatalar yapılmaktadır. Yapılan uygulama hatalarının teşhis edildiği bu çalışmada Pazarlama projelerinin, MİY projelerinin başarılı olabilmesi için dikkat edilmesi gereken hususlara ve önerilere de yer verilmektedir ve bu hususlar örnek olarak bir bireysel bankacılık MİY projesi çevresinde sunulmaktadır. Dünyada “Müşteri İlişkileri Yönetimi” sistemi oluşturmak için yola çıkan firmaların bir bölümü, başarısız oldular. Müşterinin her hareketini, firma veya marka ile her ilişkisini kodlamak, bunları dev veri ambarlarına yerleştirmek, bu veri ambarlarından alınan bilgilerden sonuçlara varmak, sonuçta pazarlama maliyetlerini azaltmak veya aynı maliyet ile kârlılığı artırmak amaçlanmıştı. Ancak uygulamada bu ve benzeri pek çok amaç ve strateji hataları yapıldı. Bu bildiride gözlemler, ve kaynak araştırması sonucu elde edilen bu hatalar ele alınmış, ve bunlardan yola çıkılarak teknolojinin pazarlamanın ayrılmaz bir parçası olması gerektiği ve 21. Yüzyıl pazarlama paradigmasındaki etkilerini ortaya çıkarmak amaçlanmıştır. GİRİŞ: MÜŞTERİ İLİŞKİLERİ YÖNETİMİ (MİY) Müşteriyle uzun vadeli, karlı ilişki kurmak ve ilişkinin devamlılığını sağlayarak sadık müşteri yapmak amacı her devirde geçerli bir amaçtı. Ancak yeni ekonomide bu amaç için izlenecek stratejilerde ve bu stratejilerin belirlenmesinde teknoloji ile birlikte önemli gelişmeler oldu. Bilgisayar, İnternet ve iletişim teknolojilerindeki muazzam gelişmeler sonucunda müşteri ilişkilerini daha verimli ve etkin yönetmek, birebir ilişki kurabilmek daha kolaylaştı, hızlandı ve sadece kısıtlı sayıda müşteriyle değil, çok fazla sayıda müşteriyle birebir ilişki kurma olanağı elde edildi (Peppers Rogers, 1999) Teknoloji müşteri ilişkilerinde sadece firma açısından bir farklılık yaratmadı. Müşteri tarafında da bu konuda önemli değişiklikler yaşandı. Müşteri artık bilgiye daha kolay erişebildiği için kararlarında daha seçici oldu ve beklentileri yükseldi. Yeni iş modellerinde, özellikle e-iş modellerinde müşteriye sunulan alternatiflerin artması ve bu alternatiflerin hızlı, kolay bir biçimde sunularak müşterinin kendisi için en uygun ürün ve hizmeti talep edebilmesi müşteri tatmin seviyesini değiştirdi. Bilgisayar, İnternet ve iletişim teknolojileri kullanarak müşterilerle temasta bulunulan noktalardan – mağaza, şube, İnternet sitesi, çağrı merkezi, bankaların ATM makinaları, kredi kartı kullandıkları harcama noktaları- onlar hakkında veri toplayarak bu verileri veri ambarlarına taşımak ve veri madenciliği uygulamalarıyla etkin bir pazarlama stratejisi izlemek mümkün hale geldi. Çok sayıda müşteriyle birebir ilişki kurabilmek daha önceden gerek maliyet, gerekse zamanlama açısından pek mümkün değilken yeni teknolojilerle mümkün hale geldi. Müşterinin elde ediliş sürecinden başlanarak, ürün ve hizmetin sunumundan, müşteri devamlılığı ve sadakatinin sağlanmasına ve müşteriyi firma için karlı bir müşteri haline dönüştürmeye kadar olan süreçte teknoloji, donanım ve yazılımlar ve teknolojinin etkilediği yeni yaklaşımlar ön plana çıktı (Swift, 2001). Bu yeniliklere uyum sağlamak ve müşteri ilişkilerini çağdaş yöntemlerle geliştirerek rekabet avantajı elde etmek ya da var olanı kaybetmemek için bir çaba içine girdiler. Müşterinin her hareketini, firma veya marka ile her ilişkisini kodlamak, bunları dev veri ambarlarına yerleştirmek, bu veri ambarlarından alınan bilgilerden sonuçlara varmak, sonuçta pazarlama maliyetlerini azaltmak veya aynı maliyet ile kârlılığı artırmak amaçlanmaktaydı. Bundan dolayı, veri ambarı projelerine ve Müşteri İlişkileri Yönetimiyle ilgili diğer teknolojik araç ve gereçlere, donanım ve yazılımlara, konuyla ilgili danışmanlık hizmetlerine anlamlı yatırımlar yaptılar (Berry & Linoff 2000). Ancak, gerek yatırımlarda, gerek uygulamalarda bu heyecan verici gelişmelerin etkisiyle bazı hatalar yapıldı. Müşteri İlişkileri Yönetimi projelerinde yapılan hataların hangi aşamalarda yapıldığı ve neler olduğunun inceleneceği bu bildiride aşağıdaki hususlar ele alınmıştır. MÜŞTERİ İLİŞKİLERİ YÖNETİMİ PROJELERİNDE YAPILAN HATALAR 1-MİY proje kapsamının planlanması ve başlatılması: Projeler, finansal kârlılık modelleri ile başladı. Müşteri ilişkilerini anlama çabasının en önemli amaçlarından birisi, kârlı müşterileri elde tutmak (zira yeni müşteri bulmak, mevcut müşteriyi elde tutmaktan 3 – 9 katı kadar pahalı), kârlı olmayan müşterileri ise ya kârlı duruma getirmek ya da onları rakiplere vermeye çalışmakdır. Müşteri kârlılığını bilmek için, önce ürün ve işlem kârlılıklarını bilmek gerekir. Ürün kârlılığını hesaplamak kolaydır. Ancak işlem kârlılığını hesaplamak, gerçekten uzmanlık gerektirmektedir. Bir banka ATM’inden para çekilmesinin maliyeti içine, ATM’in yatırım maliyetinden, ortalama ömrüne, para haznesine yerleştirilen paranın alternatif maliyetinden, para çekmeye kadar yapılan (hesap bakiyesi öğrenme, vb.) ortalama işlem sayısına kadar bir çok değişken girmektedir. Bir süpermarkette de durum farklı değildir. Ürünlerin stoklanma maliyeti, stok dönüş hızının alternatif maliyete etkisi; raflara yerleştirme, boşaldıkça rafların doldurulması (ki Cumartesi günleri, bir yandan alışveriş devam ederken, bir yandan da boşalan raflar yerleştirilir), benzer ürünlerin bir arada bulundurulması, uygun sıcaklıkta muhafaza edilmesi, hep maliyet yaratan kalemlerdir, ve işlem maliyetleri içinde hesaplanır. Amaç kârlılık olduğundan ve hesaplamak da zor olduğundan, Müşteri İlişkileri Yönetimi çalışmaları, önce “maliyetlendirme” çalışmaları ile başladı. ABC (Activity Based Costing – Faaliyete Göre Maliyetlendirme) çalışmaları genelde çok sayıda danışman ile yapılır ve örneğin bankacılık hizmetlerinde bir yıla yakın sürebilir. Bu bir yıl, bir çok sektörde, maliyete esas olan kalemlerin değişebileceği bir süredir. Buda sonuçta, Müşteri İlişkileri Yönetimi projelerinin bir yıl kadar geç başlamasına neden olabilir. 2- MİY iş ihtiyaçlarının belirlenmesi: Müşteri İlişkileri Yönetimi projeleri, her sorunu çözen tek anahtar gibi sunuldu ve yöneticiler iş ihtiyaçlarını doğru belirleyemediler. Yönetim kademeleri, pazarlama departmanları bu projeleri uzun soluklu, oluşturulması ve geliştirilmesi gereken bir proje olarak değil, kullanıma hemen hazır olan bir yazılım ürünü, amaçlarını hemen gerçekleştirebilecekleri, sonuca hemen ulaşabilecekleri bir sihirli değnek, gibi algıladılar. Üst yönetim, yapılan bir kampanyanın sonuçlarını almak için, uzun zaman ve çok para harcatan pazar araştırmalarına gerek duymayacağını düşündü. Pazarlamacılar, hangi ürünlerin birlikte kullanıldığında daha çok kâr getirdiğini bulacaklar, ürün paketlerini ona göre oluşturacaklardı. Reklam bölümü, kimin hangi ürünleri ne amaçla kullandığını bileceğinden, mesajlar doğrudan kişiye yönelik yapılacaktı. Maliyet muhasebesi yapanlar, projenin sonunda, gerçek maliyetleri, bir iki tuşa dokunarak öğreneceklerini düşünmekteydi. Tüm bilgiler elde olduktan sonra, onlarla harikalar yaratılabilirdi. Bu nedenle, üst yönetimler, bu projelere çok olumlu baktılar ve büyük yatırımlar yaptılar. 3- Veri Ambarı Projelerinin Çapı: Büyük düşünüp küçük başlamak yerine, projeler büyük veri ambarı projeleri ile başladı. Müşteriler hakkında toplanan verileri, temas noktalarından elde edilecek bilgileri aynı ortama koymak için, büyük veri ambarları satın alındı. Müşterinin kullandığı ürünleri, satınalma sıklığını, bir defada aldığı ürün veya hizmetlerin ortak noktalarını aynı veri ambarına yerleştirmek için dev donanımlar gerekliydi. Daha sonra da bu bilgileri veri ambarlarından alıp, anlamlı ilişkileri kurmak ve bunu da ilgili kişilerin kullanımına sunmak gerekiyordu. Yıllardan beri bilinen “segmentasyon” kavramlarının yeterli olmadığı, müşterinin ilişkileri ile sınıflandırılması gerektiği, hatta, “bir’e bir” sınıflama yapılabileceği ortaya çıktı. Bir grup insan, tek bir kişinin bilgilerini inceleyip değerlendirdiklerinde, bu kişi hakkında geleceğe yönelik çoğunlukla doğru kararlar verebiliyorlardı. Ne var ki, müşteri sayısı onbinler, hatta yüzbinlerle ifade edildiğinden, her bir müşteriyi bu detayda teker teker inceleme imkanı yoktu. Türkiye ölçeğinde bile, orta çaplı bir bankanın yüzbinlerce müşterisi var. Bu yüzbinlerce müşterinin kullandığı tüm ürünleri, yaptığı işlemleri, banka ile tüm (internet bankacılığı, çağrı merkezi, ATM, şube…) temaslarını aynı ortama yerleştirmek mega-terra byte’larla ifade edilen büyüklükte veri ambarları gerektiriyor. Müşteri ile kurumun tüm ilişkilerini veri ambarlarında depolanmaya başlayana kadar, oldukça ciddi yatırımlar gerekiyordu. Bir süre geçince, yatırımı yapılması kararını veren üst yöneticiler, “hâlâ bir sonuç alınamamasından” ötürü projeden soğumaya başlıyorlar. Yatırımın geri dönme süresi uzayınca, yöneticiler belki de tam hayata geçmek üzereyken, ek kaynak ayırmaktan vazgeçiyor ya da eskisi kadar istekli davranmıyorlardı. Oysa, veri ambarlarının bulunduğu donanımlar, sorgulamalar ve veri madenciliği gibi uygulama yazılımları olmadan bir işe yaramıyor. Diğer yandan Müşteri İlişkileri Yönetimi, hiç bitmeyen bir yolculuktur. Özellikle, verim alınmaya başladıktan sonra, daha üst kademelerde çalışmalar yapmak, kârlılık modellerinden tahmin modellerine, kampanya yönetimi ve başarısını ölçen yazılım araçlarına, risk minimize etme modellerine yatırım yapmak gerekir. 4- MİY Projelerini yönetecek kişilerin belirlenmesi: Projeler Bilgi İşlem departmanlarının eline bırakıldı. Yukarda açıklandığı gibi, büyük çaplı veri ambarı projeleriyle işe başlanması, yöneticilerin iş ihtiyaçlarını belirlemesi gereğinin ihmal edilmesi, uygulamalar için bir dizi yazılıma ihtiyaç olması, bu projelerin sahiplerinin Bilgi İşlem departmanları olduğu yanılgısını doğurdu. Dolayısıyla müşteri ilişkilerini yönetmek için kullanılması amaçlanan projeler bu amaç için değil de sanki bir veri ambarı projesi gibi tasarlandı. Projelerin akibeti, yazılım ve donanımın doğru seçilmesine endekslendi. Bu nedenle de projeleri bilgi işlem elemanları yürüttü. MÜŞTERİ İLİŞKİLERİ YÖNETİMİ PROJELERİNİN BAŞARILI OLABİLMESİ İÇİN GEREKLİ İŞ İHTİYAÇLARININ BELİRLENMESİ: BİREYSEL BANKACILIK MİY PROJESİ UYGULAMASI Yukarda açıklandığı gibi MİY projelerinin en önemli aşaması, kullanıcı birimlerin iş ihtiyaçlarını iyi belirlemeleridir. Bu çerçevede konuyla ilgili bir örnek sunmak amacıyla bir bireysel bankacılık projesinde belirlenen bazı örnek iş ihtiyaçları aşağıda sıralanmıştır. Müşterilerin hayatına daha fazla girmek ve “ABC” markasını, “tüketici finansmanı” konusunda vazgeçilmez kılmak. Örneğin, bankacılık işlemlerini ABCBanka’dan almasının yanı sıra, sigorta işlemlerini de ABCSigorta veya ABCHayat’tan alması, yatırım işlemlerini ABCYatırım ile yapması sağlanabilir. Kişisel özelliklerden veya ortak davranışlardan yola çıkarak, en uygun müşteri/ürün kombinasyonunu yaratmak. Kullanmadığı ürünleri sunmak, çapraz satış olanaklarını artırmak. Örneğin, belli bir gelir düzeyinde olan kişilerin, 16 – 20 yaş arası çocuklarına çıkardıkları ek kart Harley Davidson ise, diğer benzer özelliklere sahip müşterilerin çocuklarına da aynı şekilde ürün sunmak. Kullanmayacağı ürünleri sunmayarak promosyon giderlerinden tasarruf sağlamak. Müşterilerin gelecekteki verimlerini tahmin etmek. Kârlı olabilecek müşterileri, bu müşteri potansiyelinin bulunduğu pazar dilimlerini bugünden saptamak ve pazarlamayı o yönde geliştirmek. Bireysel bankacılık hizmetlerinde, artık çağdışı olan “genel” kampanyalar yerine, hedefe yönelik kampanyalar yapmak. Hangi ürünlerin, diğer hangi ürünlerle çapraz satışa daha uygun olduğunu tesbit etmek. Müşterinin genel risk grubunu tesbit etmek. Eksi veya sıfır kar getiren müşterileri nasıl kârlı hale getirmeye çalışmak veya bunları ayıklamak. Şubelerin “kârlı” dediği müşterilerin gerçekten karlı olup olmadıklarını görebilmek. Nerede, kaç yaşında karlı olabilir sorusuna yanıt vermek (gelecekte kârlı olabilir mi? – future value of customer). “İyi müşteri” değil diye kaybetmeye veya riske atmaya değip değmeyeceğinin tesbit etmek Satın alma tutumunu anlamak. Banka kartını, kredi kartını nerelerde kullandığını görebilmek. Kampanya sonrasında tutum değişikliği olup olmadığını anlamak. Bunun nasıl anlaşılabileceğini belirlemek. Ürün kullanımı, hangi parametreye göre nasıl artıyor veya azalıyor. Nasıl değişirse, kâr ne kadar artar/azalır. Bu şekilde, maximum ve minimum sınırlar hakkında fikir sahibi olmak; Şube yerine ATM’den yapılan işlemin gerçekten kârlı mı yoksa daha az zarar getirip getirmediğini belirlemek. Ürün kullanımına göre, müşteri gruplarını oluşturmak. Bazı ortak özellikleri olanlar, gelecekte nasıl davranır, öngörebilmek. Yukarda bazı örnekler sunulan, bireysel bankacılık hizmetlerinde pazarlamaya yönelik iş ihtiyaçlarının belirlenmesi, proje kapsamının daha doğru planlanması ve başlatılması, beklentilerin aşırıya kaçmadan daha mütevazı saptanması, MİY projesinin pazarlama kökenli insanlar tarafından yönetilmesi, büyük düşünülüp küçük başlanması ve kurumun öğrenme sürecinin beklenmesi başarıyı artıran husulardır. SONUÇ: Müşteri İlişkileri Yönetimi projeleri, Bilgi İşlem destekli Pazarlama projeleridir. Tümden Bilgi İşlem’e terkedildiği zaman başarısızlık kaçınılmazdır. Başarılı sonuçlar, yalnızca Pazarlama yöneticilerinin ne istediklerini bildiği ve Bilgi İşlemcileri doğru yönlendirdikleri zaman elde edilir. Teknolojik değişim, yeni donanım ve yazılımlar 21. yüzyılın pazarlama kurallarının uygulanma biçimini önemli ölçüde etkilemiştir. Ancak temel pazarlama prensipleri ve amaçları değişmemiştir. KAYNAKLAR Berry M.J., Linoff G.S.; (2000); Mastering Data Mining; John Wiley & Sons, Inc. New York. Don Peppers & Martha Rogers; (1999); The One to One Manager: Real World Lessons in Customer Relationship Marketing; Currency and Doubleday Publishing Company, New York. Groth Robert; (2000); Data Mining: Building Competitive Advantage; Prentice Hall, N J. Regis McKenna; (1997); Real Time: Preparing for the Age of the Never Satisfied Customer; Harvard Business School Press; Boston. Richard Whiteley & Diane Hessan; (1996); Customer Centered Growth ; Addison Wesley Publishing Company, Canada. Ronald Swift; (2001);Accelerating Customer Relationship; Prentice Hall PTR Stan Davis & Cristopher Meyer; (1998); Blur: The Speed of Change in The Connected Economy; Perseus Books, New York