DÜNYADAN SEKTÖREL HABERLER MAYIS 2013 Türk Eczacıları Birliği tarafından hazırlanmıştır. WillyBrandt Sok. no:9 06690 Çankaya Ankara İçindekiler: Avrupa Birliğinde İlaç Kıtlığı Sorunu: “Avrupa Birliği, İnsanların Yaşamlarını Feda Ederek Bankaları Koruyamaz” Bağımsız Devletler Topluluğu Ülkelerinin İlaç Geri Ödeme Planları “İlaç Piyasasını Tamamıyla Değiştirebilir” Avustralya’da Eczacı İş Gücünün Fazlalığı Yeni Mezunların Kırsal Alanlara Yönelmesine Neden Oluyor Eczacıların Yönetimindeki Antikoagülasyon Hizmeti Hasta Memnuniyetini Arttırıyor Fransa’da Reçetesiz İlaçların Tedavi Edici Etkisine Güven Azalıyor Avrupa Birliği’nde İlaç Kıtlığı Sorunu: “Avrupa Birliği, İnsanların Yaşamlarını Feda Ederek Bankaları Koruyamaz” İlerici Sosyalist ve Demokrat İttifakı Grubu’nun (S&D) 16 Mayıs 2013 tarihinde Avrupa Parlamentosu’nda düzenlediği bir seminerde Parlamento üyesi AlejandroCercas (S&Dİspanya), farklı siyasi gruplardan altı parlamento üyesi, hükümet temsilcileri, akademisyenler, araştırmacılar ve kamu sağlığı kuruluşları*, Avrupa çapında alarm veren, sağlık sistemlerinin karşı karşıya olduğu halkın ilaca erişememesi sorununa ve bunun doğuracağı sonuçlara karşı farkındalık yaratmak için bir araya geldi. Konuşmacılar ilacı erişilebilir ve ekonomik hale getirmek için neler yapılabileceğine ilişkin tartışmalar yürüttü. Avrupa’da yürürlüğe konan tasarruf politikalarının, birçok sağlık sisteminin yurttaşlara gerekli biyomedikal ürünleri sağlama kapasitesi üzerindeönemli bir etkisi vardır. Sosyalist ve Demokrat İttifakı’ndan AB Parlamentosu üyesi AlejandroCercas: “Avrupa’nın dört bir yanında Hükümetler var olan ekonomik krizi kamu harcamalarını kısmak için kullanıyor. Yılların toplumsal adalet birikimi birkaç yıl içinde yok edildi. Kaygı yaratan diğer bir husus insanların kesintilerin rastgele yapıldığı hissini taşımalarıdır- hayat kurtaran ilaçlar asla kesinti yapılacak kalemler arasında yer almamalıdır. Sağlık Sistemleri tasarruf tedbirlerinde olağan seçenek olarak görülmemeli, tedbir listesinin en altında yer almalıdır ” şeklinde konuştu. Hıristiyan Demokrat Parlamento üyesi (Portekiz) Maria do CéuPatrãoNeves Avrupa’da mevcut ilaç kıtlığı sorununu azaltmak için getirdiği öneriyi şöyle ifade etti: “ Araştırma ve yenilikçilik ilaç üretimini giderek daha sürdürülebilir ve maliyeti karşılanabilir hale getirecektir. İlaç fiyatlarının düşürülmesi insanların, artık bir lüks haline gelmiş hayat kurtarıcı ilaçlara erişim imkanını yeniden elde etmelerini sağlayacaktır. Bunun yanı sıra, ilaç alanında ar-ge çalışmalarını ve yenilikçiliği kararlı bir biçimde desteklemek onları daha etkili hale getirecek ve etki ettikleri hastalık aralığını arttıracaktır.” Liberal Demokrat parlamento üyesi AntonyiaParvanova (Bulgaristan) Avrupa Parlamentosu’nun nasıl kamu çıkarları ve büyük ilaç şirketleri arasında bir savaş alanına döndüğüne dikkat çekti. Parvanova, “Parlamento kamu sağlığına ilişkin üç temel direktifi – klinik denemeler, tıbbi cihazlar ve fiyat şeffaflığı direktiflerini- tartışırken AB’deki politikacılar endüstrinin elde edeceği karı değil halkın yararını düşündüklerini göstermeliler” dedi. Bunların yanı sıra, Parlamento üyesi (Yunanistan, Yeşiller) NikosChrysogelos, diğer birçok AB ülkesi gibi kendi ülkesinin de daralan sağlık bütçesinin daha iyi kullanılması gerektiğinin altını çizdi. Sağlık sistemindeki bozuklukları gidermek için alınan tedbirlerin öncelikli olaraksistemi daha etkili hale getirmeyi hedeflemesi gerektiğini belirtti. Yunanistan sağlık sisteminin kaynakların dağılımı açısından son derece adaletsiz olduğunu vurguladı. “Eğer sürdürülebilir ve işleyebilen bir sağlık sistemini yeniden inşa etmek istiyorsak, sıkı bir maliyet-fayda analizi norm haline getirilmeli” şeklinde konuştu. Aksi takdirde kriz zamanlarında korkunç bir hale gelen ilaç kıtlığı meselesinin böyle giderse sadece daha da derinleşeceğini ifade etti. Liberal Demokrat İttifakı’ndan Parlamenter MarianHarkin (İrlanda) kendi ülkesinde ilaç maliyetlerinin aşırı yüksek olduğuna dikkat çekti. “İrlanda menşeli büyük ilaç firmaları olmasına rağmen İrlanda’da birçok ilacın maliyeti diğer Avrupa ülkelerinin üç katıdır. İrlanda sağlık sistemi büyük oranda makul düzeyde işlemeyi sürdürse de aşırı yüksek ilaç fiyatları yurttaşlara ve sağlık sistemine büyük yük getiriyor” dedi. Sosyalist Demokrat Parlamenter (Romanya) MinodoraCliveti, “Romanya’da sigortasız insanların ilaca erişememe sorunuyla karşı karşıya olduklarını ve sorunların temelde 2011 yılında muhafazakar Romanya Hükümeti’nin 67 hastaneyi kapatmasından kaynaklandığını” belirtti. “Bu tip politikalar insanların kaliteli sağlık hizmetine ve sağlıklı kalmak için ihtiyaç duydukları ilaçlara erişimini azaltıyor –bunların yanında diğer AB ülkelerinde çalışırken kaliteli sağlık hizmeti alamayan Romanya yurttaşlarından bahsetmiyorum bile” şeklinde konuştu. İlaç kıtlığı: Zararlı bir eğilimi durdurmak Bir kişinin ihtiyacı olan ilacı alıp alamayacağını belirleyen üç unsur**;ilaca erişim, ilacın fiyatını karşılayabilme ve ilacın bulunurluğudur. Avrupa nüfusu yaşlandıkça ve bulaşıcı olmayan hastalıkların yaygınlaştıkça bu üç unsur, sağlıklı bir birey ile kronik hastalığı olan bir birey arasındaki farkı belirleyen parametre haline gelecek. Avrupa Kamu Sağlığı İttifakı (EPHA) Genel Sekreteri MonikaKosioska , “Tasarruf politikalarının sağlık alanında doğuracağı sonuçların dikkate alınmaması insanların temel ilaçları almalarını engellemektedir. İlaç fiyatları giderek daha zor karşılanabilir hale gelmektedir ve birçok insanın ilaca erişimi zorlaşmaktadır. Bu kesintiler özellikle de hali hazırda krizden ve kesintilerden etkilenen, ihtiyaçları olan ilaçları almak bir yana yiyecek ekmekleri için mücadele eden toplulukları vurmuştur” dedi. İspanya örneğine değinen Barselona Üniversitesi Ekonomik Teori Bölümünden JoanRovira ise şöyle konuştu: “durumu finansal disiplin diye saklamaya çalışan İspanya Hükümeti evrensel sağlık sisteminden sosyal sigorta kapsamının sadece çalışanları içerdiği bir modele doğru geçiyor, bu politika belgesiz göçmenler gibi dezavantajlı grupların zamanında ve yeterli sağlık hizmeti almalarını engellemektedir. Sonuç olarak AIDS gibi enfeksiyöz hastalık vakalarının artması şüphesiz ki giderek büyüyen sağlık maliyetlerini daha da arttıracaktır” Notlar: *EuropeanPublichealthAlliance (EPHA) (Avrupa Kamu Sağlığı İttifakı): EuropeanAssociation of HospitalPharmacists (EAHP) (Avrupa Hastane Eczacıları Birliği); Transatlantic Consumer Dialogue (TACD) (Transatlantik Tüketici Diyaloğu); European AIDS TreatmentGroup (EATG)(Avrupa AIDS Tedavisi Grubu); Health Action International Europe (HAI Europe); PharmaceuticalGroup of theEuropeanUnion (PGEU) (Avrupa Birliği Eczacılık Grubu) ***EPHA Brifingi+ Tasarruf Tedbirleri sürecinde İlaca Erişim Brifingi ekonomik kriz bağlamında ilaca erişim konusunu tartışmaktadır ve üç belirleyene odaklanır. Bunlar ilacın fiyatının karşılanabilirliği, ilaca erişim açısından ilacın bulunurluğu ve en iyi sağlık sonuçlarını sağlamanın yeni metotlarını geliştirmek açısından ise yenilikçiliktir. http://www.pgeu.eu/en/press/101-access-to-medicines-in-europe-the-eu-cannot-save-banks-while-sacrificingpeoples-health.html 17/5/2013 Bağımsız Devletler Topluluğu Ülkelerinin İlaç Geri Ödeme Planları “İlaç Piyasasını Tamamıyla Değiştirebilir” Rusya, Ukrayna ve Kazakistan kısa süre önce uygulanması durumunda hem yeni geliştirilen ilaç hem de jenerik piyasasını tamamen değiştirebilecek bir ilaç geri ödemesi planını kabul etti. Merkez ve Doğu Avrupa’da araştırma ve danışmanlık hizmeti veren kuruluş PMR’nin yaptığı bir araştırmaya göre mevcut durumda bu Bağımsız Devletler Topluluğu ülkelerinde yeni ilaçların büyüme oranı jenerik ilaçlardaki artıştan daha azdır. Geçen yıl yeni ilaçlardaki artış %10 yani depocu fiyatı üzerinden yaklaşık 6 milyar Avro olmuşken jeneriklerde bu oran %16 olarak gerçekleşmiş ve depocu fiyatı üzerinden 5,7 milyar Avro’ya ulaşmıştır. Şubat 2012 Rusya Sağlık Bakanlığı 2025 yılına kadar Rusya halkına ilaç temin edebilmek için yeni bir strateji benimsedi. Bu strateji, ilaç arzının geliştirilmesi ve sektörde ticarete ilişkin yasal düzenlemelerin iyileştirilmesi için öncelikleri belirlemekte ve ilaca erişimin ve önleyici tedbirlerin arttırılması, yerli üretim ürünlerin kullanımının desteklenmesi ve önleyici tedbirlerin kapsamının genişletilmesi gibi alanlara odaklanmaktadır. Söz konusu Strateji’ninRusya’da daha kapsamlı bir geri ödeme programının uygulanması için temel oluşturması hedefleniyor zira Rusya’da mevcut durumda gaziler, malüller ve 3 yaşına kadar olan çocuklar gibi toplumun sınırlı bir kesimi geri ödeme uygulamasından yararlanabiliyor. Stratejinin hayata geçirilmesi federal devlet bütçesiyle, bölgesel ve yerel birimlerin bütçeleriyle ve bütçe dışı kaynaklarla finanse edilecek. Strateji kapsamında 20172025 yılları arasında etkili bir ilaç arzı modelinin hayata geçirilmesi planlanıyor. Raporda Ukrayna’ya ilişkin olarak ise ülkenin hipertansiyon ilaçlarının fiyatlarının devletçe düzenlenmesini ve maliyetlerin bir kısmının devlet bütçesinden ve yerel bütçelerden geri ödenmesini içeren bir pilot projenin başlatıldığı belirtiliyor. Devlet enalapril, lisinopril, bisoprolol, metoprolol, nebivolol, amlodipin ve nifedipinin fiyatlarını düzenlemektedir. Sağlık Bakanlığına göre ülkede 12 milyon insanın hipertansiyon rahatsızlığı yaşamkatadır. Geçen yıl 1 Ağustos’tan itibaren Ukrayna’da eczaneler ruhsatlı olan jeneriklerin fiyatlarını düşürdü ve Kasım ayında hipertansiyon ilaçlarının maliyetlerinin bir kısmının geri ödenmesi uygulaması başlatıldı. Bu uygulama kapsamında Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği resmi fiyatla eczanelerdeki gerçek perakende satış fiyatı arasındaki fark geri ödendi. 2013’ün başında uygulama Aralık’a kadar uzatıldı ve pilot projede yer alan ilaçların geri ödemeleri için bütçeden 18,7 milyon Avro ayrılması hükümetçe onaylandı. Ukrayna’da ayrıca, depocu ve perakende satış fiyatlarına sınırlama getirerek diyabet ve diğer endokrin sistemi hastalıklarının tedavisinde kullanılan ilaçların fiyatlarının da devlet tarafından düzenlenmesi düşünülüyor. Bu süreçte Kazakistan da yeni bir geri ödeme sistemi oluşturuyor. Bu sistemle daha önce ilacın maliyetinin yarısını ödemek durumunda olan tüketiciler, ilaçları bedavaya alabilecek. 2012’de ayakta tedavi edilen hastalar daha önce %50 indirimli aldıkları ilaçları ücretsiz almaya başladı. Ayrıca, bu tip hastalar için ücretsiz olan ilaçların listesi, koroner kalp hastalığı, hipertansiyon, kronik obstrüktifpulmöner hastalık, pnömoni, peptik ülser, kronik kalp yetmezliği ve kardiyak aritmi ilaçları da dahil edilerek %40 oranında genişletildi. Kazakistan’da 400den fazla reçeteli ilaç,18 yaş altı çocuklar ve hamile kadınları da içeren toplumsal gruplara ücretsiz veriliyor. PMR raporunda hükümetin geçen yıl bu ilaçlara 500 milyon Avro harcadığını belirtiyor. http://www.pharmatimes.com/Article/13-0521/CIS_nations_drug_reimbursement_plans_could_completely_change_their_markets.aspx 21/5/2013 …………………………………………………………………………………………………………………………………………… Avustralya’da Eczacı İş Gücünün Fazlalığı Yeni Mezunların Kırsal Alanlara Yönelmesine Neden Oluyor Avustralya’da yapılan ve Ruraland Remote Health adlı dergide yayınlanan yeni bir araştırma piyasada ihtiyaçtan fazla eczacı iş gücü olmasının yeni mezunların kırsal alanlara yönelmesi gibi olumlu bir etkisi olduğunu ortaya koydu. Araştırma kapsamında içinde kırsal alanda eczacılık yapan eczacıların, eczacılık öğrencilerinin ve eczacılık eğitimi verenlerin olduğu 242 katılımcıyla görüşmeler yapıldı. Bu görüşmeler sonucunda uzak bölgelerde yaşayan eczacıların halen eczacı kıtlığından muzdarip olmasına rağmen giderek artan iş gücünün yeni mezunları kırsal alanlara yönelmeye ittiği tespit edildi. Araştırmacılar “Eczacıların, bu durumun yeni personel bulma ve vekil eczacı çalıştırabilme açısından olumlu olduğunu” söylediklerini belirtti. Bölgesel bir okulda eğitim alan öğrencilerin kendi yerleşim yerlerine dönme olasılığının daha fazla olacağı varsayımından hareketle Yeni Güney Galler, Queensland ve Victoria’da yeni bölgesel eczacılık okullarının açılmasının kırsal alanda hizmet veren eczacı iş gücüne önemli bir katkı olarak görüldüğü belirlendi. Araştırmacılar, kırsal kesimde hizmet veren eczacıların çoğunluğu kırsal alan kökenli olsa da bu eczacıların %40’ının kent kökenli olduğunu ifade etti. 604 eczacıya uygulana bir ulusal işgücü anketi sonucunda kırsal kesimde hizmet veren eczacıların çoğunluğunun mesleki tatmininin yüksek olduğu görüldü. Bunun nedenleri arasında verilen hizmetin çeşitliliği, müşterilerden takdir görme, ileri mesleki becerileri kullanabilme, ücretlendirmenin hakkaniyetli bir şekilde yapılması, iş yerinden memnun olma, diğer eczacılarla iyi ilişkiler, mutlu bir ekip içerisinde yer alma ve diğer sağlık meslek mensuplarıyla ilişkilerin iyi olması gibi etmenlerin bulunduğu ifade edildi. Ancak, anketi cevaplayan kırsal kesim eczacılarının kentte hizmet verenlerle karşılaştırıldığında en çok verdikleri hizmetin çeşitliliği, mesleki özerklik, ileri mesleki becerilerini kullanabilme ve ödemeler gibi etmenler dolayısıyla mesleki tatmin sağladıkları tespit edildi. Kırsal alanda eczacılık pratiğinde yaygın olarak karşılaşılan sorunlar ise meslekiçi sürekli eğitime erişememe ve mesleki yalnızlık olarak belirlendi. Katılımcıların kırsal alandaki eczacıları bu alanlarda kalmaya özendirmek için önerdikleri stratejiler, daha fazla ücret verilmesi, kırsal yaşamın avantajlarının anlatılması, mali teşviklerin arttırılması, uygun konaklama imkanı ve eşler için daha iyi iş imkanları sağlanması, yeterli vekil iş gücü arzı ve mesleki gelişim olanaklarına erişimin iyileştirilmesi şeklinde sıralandı. http://www.pharmacynews.com.au/news/latest-news/oversupply-pushes-graduates-into-rural-areas 23/5/2013 ……………………………………………………………………………………………………………………………………………… Eczacıların Yönetimindeki Antikoagülasyon Hizmeti Hasta Memnuniyetini Arttırıyor Henry Ford Hastanesi tarafından gerçekleştirilen bir araştırma, yatan hastalara eczacı yönetiminde sunulan antikoagülasyon hizmetinin (Pharmacist- DirectedAnticoagulation Service-PDAS)* hasta memnuniyetini önemli ölçüde arttırdığını ortaya koydu. ABD’de Ekim 2012’de uygulamaya konulan Hastayı Koruma ve Ekonomik Bakım Yasası kapsamında Medicare ve Medicaid Hizmet Merkezleri hastanelere ve sağlık hizmeti sunanlara yapılacak geri ödemelerin belirlenmesinde hasta memnuniyeti verilerini kullanıyor. Bu nedenle hastaneler hasta memnuniyetini ve geri ödeme miktarını arttırmaya çalışıyor. Bu anlamda Henry Ford Hastanesi klinik eczacılık yöneticisi Dr. Ecz. James Kalus yönetimindeki ekip hastanede uygulamaya konulan eczacı yönetiminde sunulan antikoagülasyon hizmetine (Pharmacist- DirectedAnticoagulation Service-PDAS) ilişkin hastaların memnuniyet derecelerini ölçmek amacıyla bir anket çalışması gerçekleştirdi. 1684 hastaya gönderilen ve 689 hastanın cevapladığı anketlerde hastalara, hastanede yatarken ilaçlarına ilişkin aldıkları bilginin yeterliliğini, bilginin açık olup olmadığını, sorularına yanıt alma düzeylerini ve genel olarak tıbbi bakımdan duydukları memnuniyeti derecelendirmelerini isteyen sorular yöneltildi. Sonuçları Annals of Pharmacotherapyadlı dergide yayınlanananket çalışması söz konusu hizmetten yararlanan hastaların daha önceki modele göre memnuniyetlerinin dikkate değer ölçüde arttığını ortaya koydu. Anket çalışmasından elde edilen temel bulgular şu şekildedir: -genel olarak sunulan tıbbi bakım hizmetine ilişkin memnuniyet %10,6 oranında artmıştır. -ilaç tedavisine ilişin hastaya verilen bilgiden duyulan memnuniyet %37 artmıştır -verilen bilginin net ve açık oluşuna ilişkin memnuniyet %35,2 artış göstermiştir -yöneltilen sorulara eczacının verdiği cevaplardan duyulan memnuniyet %29,5 artmıştır. *Eczacı yönetiminde sunulan antikoagülasyon hizmeti modelinde, yatan bütün hastaların doz ayarlamasını yapmaktan, warfarin ve ortak bir kan sulandırıcı alan bütün hastaların eğitiminden ve hastanın hastaneden başka bir tesise güvenli bir şekilde nakledilmesini sağlamaktan sorumlu eczacılardan oluşan bir ekip vardır. http://www.medicalnewstoday.com/releases/260420.php 14/5/2013 Fransa’da Reçetesiz İlaçların Tedavi Edici Etkisine Güven Azalıyor Piyasa araştırmaları yapan Ipsos’un yerel ilaç endüstrisi birliği Les Enterprises duMédicament(LEEM) adına 2013 yılı başında gerçekleştirdiği bir anket çalışmasının sonuçlarına göre Fransız tüketicilerin reçetesiz ilaçlara olan güveninde bir azalma gözlendi. Ocak 2013’te 1000’in üzerinde kişinin oluşturduğu temsili örnekleme uygulanan ankette 2012’de %70 olan reçetesiz ilaçların tedavi edici etkisine inancın %66’ya düştüğü gözlendi. Geri ödemesi olmayan ilaçlar için ise güven oranı geçen yıla göre %3 azalarak %74 oldu. Ipsos, benzer bir anketi aile hekimlerine de uyguladı. Anketin uyguladığı 500 aile hekimi arasında reçetesiz ilaçlara güvenin hastalardan daha az olduğu gözlendi. Aile hekimlerinin yalnızca %41’i reçetesiz ilaçların tedavi edici etkisine güvendiğini belirtirken %56’sı geri ödemesi olmayan ilaçlara güvendiğini ifade etti. Ankete katılan tüketicilere satın alma alışkanlıkları sorulduğunda ise katılımcıların %22’si genelde öksürük, soğuk algınlığı, baş ağrısı veya migren tedavisi için ayda en az bir reçetesiz ilaç aldığını söyledi. %69’u reçetesiz ilaç alırken eczacıya danıştığını yarısından fazlası ise söz konusu ilaçları bir tür “alışkanlıkla” aldığını belirtti. Katılımcıların neredeyse tamamı bir ilacı ilk kez aldığında prospektüsü okuduğunu ifade etti. Bunun yanında Ipsos, Fransa’da yeni uygulamaya konulan, internet üzerinden satılan ilaçlara serbest erişime izin veren düzenleme sonrasında ankete katılan tüketicilerin yalnızca %11’inin “ileriki zamanda internet üzerinden sipariş verebileceğini” belirttiğini kaydetti. PGEU Nisan Raporu