tyhfgjfkyuklgıulguı

advertisement
KONU: GLOBALLEŞME VE BÜTÜNLEŞME
Hazırlayan: Selçuk ALÇIN
Hazırlayan: Yağmur AYAN
Hazırlayan: Ayten Nazlı YILMAZ
Hazırlayan: Zeynep YAKTI
Hazırlayan: Eda Durdu VURAL
10.03.2016
Globalleşme nedir ?
Tanım olarak uluslar arası ticaretin evrensel boyutlarda
serbestleştirilmesidir.
Temelleri 1947’de GATT görüşmelerinde atılmıştır.Ekonomik
anlamda üç boyutu vardır.
1 - Ticari küreselleşme
2 - Mali küreselleşme
3 - Üretimin küreselleşmesi
Bütünleşme nedir?
Tanım olarak; birleşmeye giden ekonomilerde mal ve
hizmet akımlarına serbestlik sağlamak, ticarete engel olan kısıtlamaları
kaldırarak ortak bir pazar yaratmaktır.
Dünyada bütünleşme kavramlarının temelleri ise 1957
yılında Avrupa Ekonomi Topluluğu’dur. Günümüze dek bu örnekler
artarak sürmüştür.
DÜNYADA KÜRESEL EĞİLİMLER
1980’li yılların başında teknoloji alanındaki hızlı gelişmelerle
ortaya çıkan küreselleşme, kendini İkinci Dünya savaşı sırasında ideolojik
bazda göstermeye başlamıştır. Savaş sonrasındaki süreçte ise, dünyadaki
Komünizm tehdidi, Avrupa’nın tekrar sömürge imparatorluklarına
dönmesini engellemiştir.
1940’lı yıllarda Komünizm’in Doğu Avrupa ve Çin’de kurulması
ve Sovyetler Birliği ile birleşmesi, “Küresel Komünizm” karşısında
Kapitalizmin de küreselleşmesi sorununu ortaya çıkarmıştır.
DÜNYADA KÜRESEL EĞİLİMLER
Bu dönemde A.B.D. için dış ekonomik büyüme, iç
ekonomik
büyümeden
daha
önemli
bir
hale
gelmiştir.
Küreselleşme yolunda atılan adımlardan GATT (Gümrük Tarifeleri
Ticaret Genel Anlaşması) – Bretton Woods Sistemi II. Dünya
Savaşı’ndan önce ortaya çıkmakla birlikte, dünya ticaretini
serbestleştirmek
amacıyla
sonrasında daha da hızlanmıştır.
başlatılan
girişimler
savaş
KÜRESELLEŞME YOLUNDA GATT
Uluslar arası ticaretin serbestleştirilmesi
amacıyla 1947 yılında
23 ülke tarafından Cenevre’de imzalanan GATT, 1 Ocak 1948 tarihinde
yürürlüğe girmiştir. Çok taraflı bir anlaşma niteliğinde olan GATT, 1947 –
1995 yılları arasında uluslar
arası ticareti düzenleyen bir metin olarak
yürürlükte kalmıştır. GATT, DTÖ kuruluncaya kadar uluslararası örgüt
statüsü almamıştır.
GATT’IN AMAÇLARI
Genel
anlaşmada
genel
ve
özel
olarak
ayrılmış
bulunmaktadır. Genel amaçlar ana hatları ile üyelerin hayat
seviyelerini yükseltmek, reel gelir
ve efektif talepte istikrarlı bir
büyüme ile dünya kaynaklarında tam kullanımı sağlamak, üretimin
ve uluslar arası ticaretin geliştirilmesine yardımcı olmaktır. Özel
amaçlar ise
genel
amaçlara
ulaşmak için tarifeler ile uluslar
arası ticarete konan diğer ayrımcı engelleri azaltmak olarak
belirlenmiştir.
GATT’IN TEMEL İLKELERİ
En çok kayrılan ülke kuralı : Üye ülkelerin dış ticarette ülkeler
arasında ayrım apmamasıdır.
Ulusal muamele kuralı : İthal ürünler ile yerli mallar arasında
ayrım yapılmamasıdır.
Gümrük vergilerinin indirilerek konsolide edilmesi : Gümrük
vergilerinin karşılıklı olarak düşürülmesini zamanla kaldırılmasını
hedeflenmesidir.
Tarifeler yolu ile koruma : Ticarette şeffaflığın sağlanmasının
en etkin yolu korumaların tarifeler yoluyla yapılmasıdır.
DÜNYA TİCARET ÖRGÜTÜ
1947 yılında 23 üye ülke ile kurulmuş olan ve bugün ise 100’ü
aşkın üyesi bulunan GATT, 1995 yılından itibaren yeni bir oluşuma
dönüştürülmüş sadece sanayi malları ticaretinin serbest dolaşımını
gerçekleştirmekle yükümlü kalmayıp, tarım ürünlerinden çevre
korumaya, patent hakkı ve fikri mülkiyet haklarına kadar GATT’TAN
daha geniş kapsamlı ve yaptırım gücü olan bir kuruluş, Dünya Ticaret
Örgütü (WTO) kurulmuştur.
WTO’NUN kurulmasıyla birlikte GATT’IN yapısı da değişmiştir.
WTO,GATT’IN fonksiyonlarını üstlenmiştir.
DÜNYA TİCARET ÖRGÜTÜ’NÜN AMAÇLARI
1 - Dünya ticaretini geliştirerek refahı arttırmak.
2 - Gelişmekte olan ülkeler ve özellikle en az gelişmiş olanlarının artan
dünya ticaretinden ihtiyaçları ile orantılı olarak pay almalarını sağlamak.
3 - Bu hedeflere ulaşılmasına yardımcı olmak üzere uluslar arası ticari
ilişkilerde ayrımcılığı ve ticaretin önündeki engelleri ortadan kaldıran
karşılıklı anlaşmalar yapmak.
4 - Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması ve Uruguay Turu Çok
Taraflı Ticaret Müzakerelerinin sonuçlarına uygun bütünleşmiş,
uygulanabilir ve kalıcı bir çok taraflı ticaret sistemini geliştirmek.
EKONOMİK ENTEGRASYONLAR VE EKONOMİK
ENTEGRASYONLARIN OLUŞUM SEBEPLERİ
Dünyada küresel eğilimler tanımlanırken iki başlık altında
bahsedilmiştir. İlk olarak uluslar arası ticaretin tamamını kapsayacak biçimde
yani küreselleşmeyi ifade ederken, diğeri bölgesel bloklar halinde ekonomik
birlikler
oluşumu
şeklinde
ifade
edilmiştir.
Ekonomik entegrasyonlar, genel olarak siyasi açıdan birbirinden bağımsız
ülkeleri birbirine bağımlı hale getirmektedir.
.
Belirli bir bölgede yer alan ülkelerin aralarındaki Ekonomik
faaliyetleri serbestleştirerek üretim faktörleri fiyatlarını eşit duruma getirmeleri.
Dar anlamıyla ülkelerin aralarında gümrük birliği kurmaları ve buna ek olarak
malların vergilendirilmesinin uyumlu duruma getirilmesidir. Geniş anlamda
üretim unsurlarını da kapsar. Döviz ve sermaye piyasalarının
düzenlenmesiyle emek ve sermaye faktörlerinin ülkeler arası hareket
serbestliği de Ekonomik Bütünleşme kapsamında düşünülmelidir. Ekonomik
bütünleşme hareketleri genellikle serbest ticaret bölgeleri ve gümrük birlikleri
biçiminde ortaya çıkmaktadır.
EKONOMİK ENTEGRASYONLAR VE EKONOMİK
ENTEGRASYONLARIN OLUŞUM SEBEPLERİ
1957 yılında imzalanan ve Avrupa Ekonomik
Topluluğunu(AET) Roma Antlaşması ile temelleri atılan Avrupa
Birliği, bugün dünya üzerinde erişilmiş en ileri ekonomik
entegrasyon
örneğidir.
Avrupa
Birliği’nin
ekonomik
bütünleşmesi gümrük birliği ile başlayıp, 1993 yılında
tamamlanan tek Pazar ile daha da derinleşmiştir. Avrupa
ekonomik bütünleşmesinin en ileri aşamasına da, 1 Ocak
2002 tarihinde tanımlanan Ekonomik ve Parasal Birlik ile
geçilmiş ve tek para birimi olan Euro on iki üye devlette ulusal
paraların yerini almıştır. 1 Mayıs 2004’ten itibaren Avrupa
Birliği’nin üye sayısı 25’e yükselmiş ve Birlik daha da büyük bir
ekonomik blok haline gelmiştir.
EKONOMİK ENTEGRASYONUN SEBEBLERİ
Ülkeler ekonomik bakımdan üretim kapasitelerini
genişleterek verimliliği artırmak ve bunun neticesinde de
toplumsal refah düzeyini yükseltmek amacıyla ekonomik
entegrasyonlara girerler. Böylece ekonomik ve siyasal
egemenliklerinden kısmi olarak vazgeçmeleri karşısında
toplumsal refahı arttırıcı garantiler alabilirler. Ülkelerin bölge
dışı bloklara karşı daha büyük bir rekabet gücüne sahip
olarak, politik alanda daha etkili olmak istemeleri yani politik
potansiyelin
yükseltilmek
istenmesidir.
Ekonomik
entegrasyonun bir diğer nedeni ise, bölgesel olarak bir arada
yaşamak durumunda olan komşu ülkelerin birbirleri ile
çatışmaları yerine güçlerini bir araya getirerek çıkar
çatışmalarını önlemektir.
A.KURESEL BAGLAMDA BÜTÜNLEŞME HAREKETLERİ
1 ) Gümrük Tarifeleri ve GATT
2 ) Dünya Ticaret Örgütü (WTO)
3 ) IMF (Uluslararası Para Fonu)
3.IMF (Uluslararası Para Fonu)
1945
yılında
ülkeler
arasında
ekonomik işbirliği sağlamak serbest ticareti
desteklemek ,bu alandaki kısıtlamaları
engellemek , döviz kurlarına kararlılık
kazandırmak
ve
kısa
vadeli
dış
ödemelerdeki zorlukların çözümüne yardımcı
olma amacıyla kurulan IMF toplam 172 üyesi
bulunmaktadır.
B.BOLGESEL BAGLAMDA BUTUNLESMELER
1 – Avrupa Birliği ( AB )
Avrupa Birliği 28 ülkeden oluşan ve toprakları
büyük ölçüde Avrupa Kıta'sında bulunan siyasi ve ekonomik
bir örgütlenmedir.1992 yılında Avrupa Birliği Anlaşması
olarak da bilinen Maastricht Anlaşması'nın yürürlüğe girmesi
sonucu var olan Avrupa Ekonomik Toplukuğu'na yeni görev
ve sorumluluk alanları yüklenmesiyle kurulmuştur.Avrupa
Birliği , tüm üye ülkeleri bağlayan özgürlüklerini kapsayan
bir ortak pazar geliştirmistir.
B.BOLGESEL BAGLAMDA BUTUNLESMELER
2.İktisadi İşbirliği ve Gelişme
Teşkilatı ( OECD)
İktisadi işbirliği ve Gelişme Teşkilatı
(OECD) ,batı ülkeleri arasındaki işbirliģini simgeleyen
temel kuruluşlardandır. OECD 14 Aralık 1960
tarihinde imzalanan Paris Sözleşmesi ile kurulmuş, 30
Eylül 1961'de resmen faaliyete başlamıştır. 20 kurucu
ülkesi bulunmaktadır.
B.BOLGESEL BAGLAMDA BUTUNLESMELER
3.Avrupa Serbest Ticaret
Bölgesi (EFTA)
EFTA'nın genel amacı üye ülkeler
arasındaki
ticaretin
serbestleştirilmesidir.
Bu
kuruluşun AET'den farklı olarak üçüncü ülkelere karşı
ortak bir gümrük tarifesi yoktur.Bölge içinde sermaye
ve hizmetlerin serbest dolaşımı gibi özelliklere de
sahip degildir. Öte yandan serbest ticaret yalnızca
sanayi ürünlerini kapsar. Stockholm Anlaşmsı'nda
tarım ve balıkçılık gibi sektörler serbest ticaretin
dışında tutulmuştur.AB ve EFTA İKtisadi İşbirliği ve
Kalkınma Teşkilatının bir alt grubu olarak düşünülebilir.
B.BOLGESEL BAGLAMDA BUTUNLESMELER
4.Kuzey Amerika Serbest
Ticaret Bölgesi (NAFTA)
ABD ve Kanada arasındaki ticari engellerin
kaldırılmasına
yönelik
görüşmeler
GATT'ın
imzalanmasının hemen sonrasına kadar iner. Bu iki
ülke arasındaki ticaret, dünyadaki en büyük ikili ticaret
akımını oluşturur. ABD ve Kanada dış ticarette olduğu
kadar dış yatırımlarda da adeta bütünleşmiş bir
durumdadır.
B.BOLGESEL BAGLAMDA BUTUNLESMELER
5.Kuzey Ülkeleri Topluluğu
(Nordik)
Avrupa'da oluşturulan bölgesel işbirliği
hareketlerinden birisi de Kuzey Avrupa ülkeleri
tarafından kurulan Nordik Topluluğu'dur. Topluluğun
üyeleri Danimarka, Finlandiya, Izlanda, Norveç ve
İsveç'tir. Bu ülkeler ( İzlanda ve Norveç hariç) aynı
zamanda AB üyesidir. O bakımdan Kuzey Ülkeleri
Toplulugu gerçek anlamda bir iktisadi birleşmeden
çok İskandinav ülkeleri arasında çeşitli uluslararası
sorunlar karşısında ortak tutum, görüş ve işbirliği
oluşturmaya yönelik bir anlaşma niteliğindedir.
24 Ocak 1980 Kararları ve Etkileri
1980 yılı başında alınan 24 ocak istikrar
önlemlerinin alınış nedenleri :
* Ekonomik karar aşamasında ortaya çıkan gecikmelerin ve
uygulamadan kaynaklanan hataların en aza indirgenmesi,
* 1980 yılına doğru giderek tırmanan enflasyon sorununun
çözümü, kapasite kullanım oranlarının yükseltilmesi,
* İhracatta yaşanan durgunluğun aşılması, yurt içi
tasarrufların arttırılması, kısa vadeli dış borç yükünün
hafifletilmesi,
* İçe dönük ithal ikameci sanayileşmenin yol açtığı döviz
darboğazının giderilmesi olarak özetlenebilir.
Günümüz dünyasının temel niteliğini
yansıtan küreselleşme olgusu, ekonomik, siyasal,
sosyal ve kültürel alanlarda son dönemlerde yaşanan
hızlı bütünleşme ve benzeşme sürecini ifade
etmektedir. Bu süreçte dünya ölçeğinde hızla esen
değişim rüzgârları, her alanda olduğu gibi siyasal
yapılarda da köklü bir dönüşümü beraberinde
getirmiş, bu dönüşüm gerek uluslararası sistemde ve
gerek ulusal ve uluslararası düzeylerde yeni
yönetişim modellerini kaçınılmaz kılarak, ulus-devletin
geleneksel yapısında ve yetki ve işlevlerinde bir
farklılaşmaya yol açmıştır. Uluslararası örgütler
(hükümetler arası, Hükümetler dışı), çok uluslu
şirketler ve bireyler, henüz devletin yerini
almamalarına
karşın,
uluslararası
ilişkilerde
devletlerin muhatabı olabilmektedirler.
Küreselleşmeye dahil olmak ve bunlardan
yararlanabilmek oldukça önemlidir. Küreselleşme
başarılı bir şekilde dahil olmuş olanlar, dünyada hiçbir
sorunun olmadığı, rahat yaşamların sürdüğü
ülkelerdir. Küreselleşmeye ayak uydurmaya çalışan
gelişmekte olan ülkeleri gelecekte büyük bir tehlike
beklemektedir. Bu süreçte tabiat zarar görür, inşalar
yabancılaşır, kültürler unutulur. Fakat bir gün geri
dönülecek bu unutulanları geri kazanılacağı
düşünülse de pek bu mümkün olmayacaktır.
Tüm bunlardan batının eşitlikçi bir dünya
düzenine hazır olmadığı görülmektedir. Küreselleşme
ekonomide, siyasette, kültürel alanda hep batı
yönünde ve tek boyutlu bir gelişim göstermiştir.
Küreselleşme karşısında Türkiye, küreselleşmeye
dahil olma ve küreselleşe karşıtlığında etkili bir plan
programa dahil sahip değildir. 1980’li yıllardan itibaren
küreselleşmeye dahil olmada ve karşı olmada
bilinçsizce davranılmıştır. Düşünülmeden, plan ve
program geliştirilmeden küreselleşme ile mücadele
edilmeye
çalışılmış.
Başarıya
ulaşılamayınca
derinleşen bir kriz dalgası olarak geri dönmüştür.
Küreselleşmenin, bu dalgalarına karşı koyamayan
Türkiye, edilgen olarak uyum sağlamaya sürecine
gitmektedir. Türkiye tarihinin, zengin kültürel
birikiminin ve jeopolitik durumunu en iyi şekilde
kullanarak küreselleşmeyi kendi lehinde kullanmalıdır.
Küreselleşmeden etkilenen değil de etkileyen bir ülke
olmalıdır.
Teşekkürler.
Download