AR&GE BÜLTEN 2015 KASIM-ARALIK – SEKTÖREL ÇEVRE YÖNETİMİNİN VE KAYNAKLARIN VERİMLİ KULLANIMININ KONAKLAMA İŞLETMELERİNDE ÖNEMİ Müge ÜNAL Teknolojinin hızla gelişmesi, sanayileşme, git gide tüketim toplumu haline gelmemiz neticesinde, insanlığın dünyaya müdahale gücü ekolojik dengeyi bozacak boyutlara ulaşmış ve sonuçta bu dengeyi bozmuştur. Günümüzde çevreyi koruma bilinci bir ihtiyaç değil bir zorunluluk halini almıştır. Çevreyi koruma gerek fiziki olarak çevreyi temiz tutmak gerekse de doğal kaynakların verimli kullanılmasıdır. Son yıllarda ülkemizde konaklama işletmelerinde bir kalite artışı gözlemlenmektedir. Pazarlama anlayışına her geçen yıl bir yenisi daha eklenmekte, doğru müşteriye ulaşabilme, işletmeye gelen müşteriye doğru hizmetin doğru zamanda verilmesi, müşterinin işletmeden memnun ayrılması gibi daha bir çok unsur, en ince ayrıntısına kadar planlanmaktadır. İşletmeler için önem kazanan bir diğer kavram da “kurumsal itibar”dır. İşletmelerin sürdürülebilir başarıları üzerinde etkili olan bu kavram içeriğinde çevre yönetimine sahip bir konaklama tesisi olgusunu da barındırmaktadır. Turizm sektörü de sürdürülebilirlik olgusunu temelinde barındırması gereken sektörler arasında yer almaktadır. Sektör faaliyetleri doğal ve temiz bir çevreyi gerektirmektedir. Konaklama hizmetleri turizm sektörünün en büyük aktörlerinden birisidir. Turizm sektöründe sürdürülebilirliğin sağlanmasında konaklama hizmetlerinin alacağı aksiyon da dolayısıyla çok önemli bir konumdadır. Konaklama tesisleri iyi planlanır ve yönetilirlerse kirlilik ve çevresel bozulma şeklindeki olumsuz etkileri de barındırmazlar. Tesisler, ısınma, soğutma, yiyecek-içecek tüketimi, su ve enerji kullanımı, yeşil alanların kullanımı gibi bir çok faaliyeti bünyesinde barındırmakta ve müşterileri tüketiminin oldukça yoğun yaşandığı işletmelerdir. 2014 yılı verilerine göre; Türkiye’de Turizm Yatırım Belgeli Tesis Sayısı 1.117, oda sayısı 145.648, yatak sayısı da 309.556, Turizm İşletme Belgeli Tesis Sayısı 3.131, oda sayısı 384454, yatak sayısı 807.316’dır. 20 AR&GE BÜLTEN 2015 KASIM-ARALIK – SEKTÖREL Söz konusu işletmelerin çevre üzerindeki etkileri oldukça karmaşık ve çeşitlidir. Isınma, soğutma, aydınlatma, yemek pişirme, temizlik, banyo, yüzme, yeşil alanların sulanması gibi gereksinimler düşünüldüğünde dünyadaki tüm otelleri kullanan ziyaretçilerin günlük kaynak tüketimleri oldukça fazladır. Çevre yönetiminde; yasalar, paydaşlar, rekabet ve maliyet unsurları dikkate alınarak geri dönüşüm, atık yönetimi, enerji ve su tasarrufu, yasalara uyum, satın alma politikaları ve çevresel eğitim konu başlıklarına dikkat edilmelidir. Oteller, suyun en fazla tüketildiği tesislerdir. Suyu verimli olarak kullanarak hem daha hijyenik ve temiz ortamlar sağlanabilir hem de daha ekonomik işletme yapılabilir. Duş, banyo, yüzme havuzları, çamaşırhaneler, bahçe sulama gibi bir çok faaliyet kapsamında oteller su kullanımında sınırların konulamadığı işletmelerdir, zira turistler kısıtlı su kullanımı olan otelleri tercih etmekten kaçınırlar. Su tasarrufunda işletmenin kullandığı makinelerin çevre dostu olmasının, büyük etkisi vardır. Otel odaları, koridorlar, giriş bölümleri, lokantalar ve barların temizliğini yapan kişiler verimli su kullanımı konusunda mutlaka eğitilmelidirler. Duş başlıklarının maksimum su akış hızı ayarlanmalıdır. Musluklardan gereksiz akan suların önlenmesine yönelik mekanizma geliştirilmelidir. Su sızıntılarının bertaraf edilmesi için düzenli bakımlar yaptırılmalıdır. Yıkanan çamaşırlarda verim sağlamaya yönelik bir uygulama ortaya konulmalıdır. Otellerde yıkanan çamaşırların çoğu aslında temiz olan, yıkanmaya fazla ihtiyacı olmayan banyo ve havuz havlularından oluşmaktadır. Bunları yıkamak için büyük miktarda çaba, su, enerji ve deterjan kullanılır ve çamaşır suyu, deterjan vb. kimyasalların karıştığı atık su üretilir. Oteller, kaynakları korumak ve gereksiz atık üretimini engellemek amacıyla misafirlerini havluları bir günden fazla kullanmaya teşvik eden bir havlu kullanım programı uygulamalıdır. Otel müşterileri tarafından daha sık yıkanmaları yönünde özel bir talep bildirilmediği takdirde çarşaf, nevresim, pike, yastık kılıfı gibi tekstil ürünlerinin günlük değiştirilmesi yerine, önceden belirterek belli aralıklarla değiştirilmesi sağlanmalıdır. Konaklama tesisleri, 7 gün 24 saat belli bir standardın üzerinde hizmet vermek zorunda olan işletmelerdir. Isıtma, soğutma, havalandırma, aydınlatma, temizlik gibi yüksek miktarda enerji harcama ihtiyacı duyulan faaliyetler gerçekleşmektedir. Alternatif enerji kaynaklarının kullanımı sürdürülebilirlik bilincinde göz ardı edilmemelidir. Enerji tasarrufu sağlayan farklı teknolojiler geliştirilmesi gereklidir. Bitkisel ya da hayvansal atıklardan elde edilen enerji (biomass), su, güneş, rüzgar enerjisi, jeotermal enerji, dalga enerjisi foto-voltaj dönüştürme sistemleri gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının yaygınlaştırılması amaçlanmalıdır. 21 AR&GE BÜLTEN 2015 KASIM-ARALIK – SEKTÖREL Özellikle mutfaklar, en çok enerji harcanan yerlerdendir, yemek hazırlıkları doğru organize edilmelidir. Gereksiz harcanan ışıklandırmanın önlenmesi sağlanmalıdır, enerji tasarruflu aydınlatma kullanılmalıdır. Otel müşterilerine anahtar olarak oda kartları verilmesi, oda aydınlatmasının sadece kart ile yapılmasının sağlanması, müşteri odadan çıkarken zorunlu olarak elektriğin kesilmesi sağlanmalıdır. Kendi enerjisini üretme konusunda Çeşme’de yer alan Altınyunus Tatil Köyü güzel bir örnek olarak karşımıza çıkmaktadır. 1984 yılında ilk rüzgar tirbünini kuran oteldir. Otellerde atıkların, israfların azaltılması, atıkların mümkün olduğunca yeniden kullanımının sağlanması, geri dönüşüme gönderilebilecek ürünlerin ayrıştırılması gereklidir. Atıkların imha işlemlerinin gerçekleştirilmesi için uygun metodları uygulayan işletmeler ile işbirliği yapılmalıdır. Cam, metal, kağıt, plastik, tehlikeli atıklar, organik atıklar, yağ atıkları ve çöpler ayrıştırılmalı ve ilgili atık imha birimine gönderilmelidir. Çöp kovaları atık tipine göre ayrıştırılmalıdır. Kağıt ürünlerin yeniden kullanımı, şampuan ve banyodaki diğer kişisel temizlik ürünlerinin birkaç kullanımlık kişisel kaplar içinde değil; doldurulabilir ve yeniden kullanılabilir sabit kaplarda sunulması sağlanmalıdır. Kat hizmetleri ve çamaşırhanede zararlı kimyasallar ve temizlik maddelerinin kullanımından mümkün olduğunca kaçınmak gereklidir. Dayanıklı servis ürünleri (çatal, bıçak, tabak v.b.) tercih edilmelidir. Satın alma politikalarında sürdürülebilir ürünler ayrıştırılmalı, tanımlanmalı, çevreye duyarlı paketlemeye sahip ürünlerin tercih edilmelidir. Mutfakta kullanılan yıkama sularından, banyo lavabo ve duşlarından, çamaşırhaneden ve bulaşık makinelerinden açığa çıkan atık suların geri dönüşümü bahçelerin sulanması ile sağlanabilir. Kent merkezi ile otel arasında ücretsiz toplu ulaşım hizmetleri sunulması hava kirliliğini ve yakıt tüketimini ciddi miktarlarda azaltabilecek bir uygulamadır. Otellerde, müşterilerin de, çevre yönetimi sürecine dahil edilmeleri büyük önem taşımaktadır. Otelde müşterilerin çevre programına katılımı, özellikle atık ayrıştırma işlemlerini kolaylaştırmak açısından önemsenmeli, bu kapsamda öncelikle odalara ve otelde müşterilerin görebileceği diğer alanlara, otelde gerçekleşen çevre faaliyetleri ile ilgili bilgilendirici broşürler yerleştirilmelidir. Müşterilere yönelik, çevre yönetimine katılmaları halinde otel içinde minik ödüllendirmeler de yapılabilir. Avrupa Birliğine üye ülkelerde, yüzme amacı ile kullanılacak göl ve deniz suları için gerekli su kalitelerini belirleyen mikrobiyolojik parametrelerin, yol gösterici ve uyulması zorunlu hükümler haline getirilmesiyle ortaya çıkan Mavi Bayrak Uygulaması ülkemizde Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın finansal (Sağlık Bakanlığı’na analizler için) ve teknik desteği, Sağlık Bakanlığı’nın teknik desteği ile Türkiye Çevre Eğitim Vakfı (TÜRÇEV) tarafından yürütülmektedir. 22 AR&GE BÜLTEN 2015 KASIM-ARALIK – SEKTÖREL Yüzme amacıyla kullanılan suyun niteliği, Çevresel eğitim ve bilgilendirme çalışmalarının yönlendirilmesi, Plaj düzeni ve emniyetinin sağlanması, Çevre Yönetiminde gerekli kriterleri sağlayan plaj ve marinalara 1 yıl süreyle Mavi Bayrak verilerek ödüllendirilmektedir. Mavi Bayraklı plaj ve marinalar Uluslararası Çevre Eğitim Vakfı tarafından internet ortamında yayınlanarak tüm dünyaya duyurulmaktadır. Türkiye’de 436 plaj, 22 marina ve 14 yat mavi bayrağa sahiptir. İzmir’de de 45 plaj, 3 Marina mavi bayrağa sahiptir. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hayata geçirilen Çevreye Duyarlılık Kampanyası Yeşil Yıldız uygulaması bulunmaktadır. Sürdürülebilir turizm kapsamında, çevrenin korunması, çevre bilincinin geliştirilmesi, turistik tesislerin çevreye olan olumlu katkılarının teşvik edilmesi ve özendirilmesi amacıyla, 1993 yılından itibaren talep eden ve aranılan nitelikleri taşıyan konaklama tesislerine, Kültür ve Turizm Bakanlığınca Çevre Dostu Kuruluş Belgesi (Çam Simgesi) verilmiştir. Söz konusu kampanya, su tasarrufu, enerji verimliliğinin arttırılması, çevreye zararlı maddelerin tüketiminin ve atık miktarının azaltılması, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının teşvik edilmesi, konaklama işletmelerinin yatırım aşamasından itibaren çevreye duyarlı olarak planlanmaları, turistik tesisin çevreye uyumunu, çevreyi güzelleştirici düzenleme ve etkinlikleri, ekolojik mimariyi, çevreye duyarlılık konusunda bilinçlendirmeye yönelik eğitim sağlanması, ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapılması ayrıca bu konudaki AB kriterlerinin (Eco-label) genelini içermektedir. 30 Kasım 2015 tarihi itibarıyla 283 tesis Yeşil Yıldız Belgesi almıştır. İzmir’den 15 tesis listede yer almaktadır. Tesislerin 10 tanesi 5 yıldızlı otel, 1 tanesi özel konaklama tesisi, 1 tanesi 5 yıldızlı tatil köyü, 1 tanesi 4 yıldızlı termal otel diğer ikisi de 5 yıldızlı termal oteldir. Turizm sektöründe eğitimin kalitesini ve çevre duyarlılığını güçlendirmeyi hedefleyen TUYUP (Turizm Sektöründe İşverenlerin ve Çalışanların Uyum Yeteneklerinin Arttırılması Projesi), Türkiye çapında 4.000'in üzerinde turizm işletmesi, sektör çalışanları, ilgili meslek odaları, sendikalar, sivil toplum örgütleri ve üniversitelere doğrudan ulaşmaktadır. Proje faaliyetleri arasında yer alan “Yeşil Yıldız Belgesi'ne İlişkin Farkındalığın Arttırılması ve 'En İyi Uygulama' Merkezleri'nin Kurulması” kapsamında, sürdürülebilir turizm uygulamaları kapsamında çevreye duyarlı otellere verilen Yeşil Yıldız Belgesi hakkında farkındalığın arttırılmasına yönelik tanıtım faaliyetleri yürütülmektedir. Ayrıca proje kapsamında, çevre duyarlılığı yüksek 15 otelin eğitimler ve danışmanlık hizmetleri ile en iyi uygulama merkezleri haline dönüştürülmeleri ve Yeşil Yıldız Belgesi'ne başvurmaları da desteklenmektedir. 23 AR&GE BÜLTEN 2015 KASIM-ARALIK – SEKTÖREL Son yıllarda tüm dünyada çevre dostu uygulamalara olan eğilim giderek artmaktadır. Turizmde sürdürülebilirlik ve ekoturizm anlayışının gelişmesiyle birlikte “çevre dostu otel” kavramı da giderek önem kazanmıştır. Çevre dostu oteller, su ve enerji tasarrufu sağlayan, katı atıkları azaltan, geri dönüşüm sürdürülebilir çevre düzenlemeleri ve ekonomik çözümler geliştiren işletmelerdir. Konaklama sektörü de bir hizmet sektörü olarak, yoğun olarak tüketime açık bir sektördür. Gerek ulusal gerek bölgesel kalkınma çalışmalarında önemli bir yere sahip olan turizm faaliyetlerinde, sürdürülebilirliğin sağlanmasında çevreye duyarlı hale gelinmesi büyük önem taşımaktadır. Artık, insanlar seyahat tercihlerini yaparken sadece otellerin yıldız sayısına değil çevre bilincine de dikkat etmektedir. Gerek otel müşterilerinin gerekse otel personelin çevreci yaklaşımlar hakkında farkındalıklarının sağlanması da önemli bir olgudur. Çevre üzerinde etki ortaya koyabilecek her tesis gibi, konaklama tesisleri de iyi planlanır ve yönetilirlerse çevre kirliliğinde olumsuz izler bırakmazlar. Kaynakça: www.thetravelfoundation.org www.turizm.gov.tr http://tuyup.turizm.gov.tr/Pages/GreenStar.aspx “Konaklama İşletmelerinde Çevre Yönetimi Uygulamaları ve Algılanan Kurumsal İtibar Üzerindeki Etkisi: Kayseri ve Nevşehir Otelleri Üzerinde Bir Araştırma”, Ebru Aykan, Burhan Sevim, İşletme Araştırmaları Dergisi, 2013 Konaklama Sektöründe Çevre Dostu Yönetimin Önemi, Gül Güneş, Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi, Sosyal ve Ekonomı̇ k Araştırmalar Dergı̇ si, 2011 24