sağlıklı yaşam - Yaşam Hastanesi

advertisement
SAĞLIKLI YAŞAM
SAYI: 26 ŞUBAT - MART 2017 / ÜCRETSİZDİR
Özel Antalya Yaşam Hastanesi Sağlık Bülteni
“YAŞAM” , EN ZOR ANINIZDA YANINIZDA OLMAKTIR.
ŞUBAT - MART 2017 / ÜCRETSİZDİR
Prof. Dr. Erkan DEMİRKAYA
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları,
Çocuk Romatolojisi, Çocuk Nefrolojisi
Uzmanı
Romatolojik hastalıklar erişkinlerde iyi bilinmekle birlikte çocuklarda da görülebilmektedir. Bu grupta yer alan hastalıklar
kas iskelet sistemine ait lokal veya sistemik
bozuklukla ile ilgili olup adından anlaşılacağı üzere kapsamı çok geniştir. Hastanelere
başvuran çocuk hastalar değerlendirildiğinde her beş çocuktan bir tanesinin kas
iskelet sistemine ait bir nedenle başvurdukları batı toplumlarında gösterilmiştir. Ülkemiz
açısından değerlendirildiğinde ise Akdeniz
kuşağında yer alan diğer ülkeler gibi, romatolojik hastalıkların sık görüldüğü bir coğrafik alanda bulunmaktayız.
2
ÜLKEMİZDE
ÇOCUKLUK ÇAĞI
ROMATİZMAL
HASTALIKLARI
Bu grup hastalıklar içerisinde ülkemizde sıklıkla görülenler arasında çocukluk çağının
romatizması olarak bilinen jüvenil idiyopatik
artrit (juvenil romatoid artrit), ailevi Akdeniz
ateşi (FMF), sistemik lupus eritematozis, dermatomiyozit, Henoch-Schönlein purpurası,
poliarteritis nodoza, Kawasaki hastalığı gibi
çocukluk çağında görülen hastalıklar sayılabilir. Bunlar içerisinde en sık görüleni ise
jüvenil idiyopatik artrit grubudur. Ülkemizde
16 yaşına kadar olan nüfusun 30 milyon civarında olduğu söylenmektedir. Avrupa ve
Amerika prevalansına göre hesaplandığında ülkemizde her bin çocuktan bir tanesi
hasta olsa, 30 bin `juvenil idiyopatik artritli`
çocuktan söz etmek mümkündür. Ancak
çocuk romatologları tarafından izlenen
hastaların sayısı 10 bini geçmez. Ülkemizde
20 bin hasta muhtemelen ya hekim bulamamakta ya da tanı alamamaktadır. Bu
konu yazımızın ilerleyen bölümlerinde daha
geniş olarak ele alınmıştır.
Ülkemizin en önemli çocukluk çağı romatizmal hastalığı olan Ailesel Akdeniz Ateşi ise
genetik bir hastalıktır. Hastaların tekrarlayan
ateşli dönemlerine eşlik eden karın, göğüs
veya eklem ağrısı, eklemde şişme gibi ya-
ŞUBAT - MART 2017 / ÜCRETSİZDİR
Nasıl Teşhis Edilir?
JİA tanısı, artrit dediğimiz vüvudumuzda bulunan eklemlerin iltihaplanması ve bu iltihabın kalıcı olması; hasta ve ailesinden alınan
hastalık hikayesinin değerlendirilmesi, dikkatli bir muayene ve ayrıntılı laboratuvar incelemelerinin yapılması bütün bunların sonucunda eklemleri tutabilecek olan diğer
hastalıkların dikkatle dışlanması sonucunda
konulur. Tanı konulma süreci bazen birkaç
gün alabilirken bazen yıl ile ifade edilebilecek zaman dilimine yayılabilir. Hastalık 16
yaşından önce başlar, belirtiler 6 haftadan
uzun sürer ve artritten sorumlu olabilecek
diğer bütün hastalıklar dışlanırsa, hasta
JİA’dır. Buradaki 6 haftalık beklenme zamanı hastalığın uzun dönemli olduğunun anlaşılabilmesi içindir. Bu durumlarda hastanın
mutlaka bir çocukromatoloji uzmanınca
değerlendirilmesi gerekir. Diğer bir husus
kınmaları vardır. Hastalık genellikle Akdeniz
ve Orta Doğu halklarını, özellikle Yahudiler (daha çok Sefardik Yahudiler), Türkler,
Araplar ve Ermeni`leri etkiler. Hastaların
%90`ında FMF atakları 20 yaş öncesi başlar.
Bu grubun da yarıdan fazlasında ataklar 10
yaşından önce ortaya çıkar. Erkeklerde kızlara oranla biraz daha sık görülür.
Ülkemizde Çocuk Romatolojisi bilim dalı
kısa süre önce ayrı bir yan dal olarak kabul edilmiş ve üniversitelerde bilim dallarını
oluşturmaya başlamışlardır. İlk defa 2012 yılı
ile birlikte sadece bu konuda yetişen çocuk
uzmanları yan dal ihtisasına kabul edilmişlerdir. Yakın bir gelecekte ülkemizde çocuk
romatolojisi disiplininin her üniversitede kurulması ile birlikte hastaların mağduriyeti
önlenmiş, bu hastalıklara bağlı gelişme ihtimali olan sakatlıklarında önüne geçilmiş
olunacaktır.
Juvenil İdiopatik Artrit (JİA) Nedir?
Juvenil idiopatik artrit (JİA), sürekli eklem iltihabı ile karakterize kronik bir hastalıktır. Eklem iltihabının tipik bulguları ise ağrı, şişme
ve hareket kısıtlılığıdır. “İdiopatik” kelimesi,
hastalığın nedenini bilmiyoruz anlamına gelir. Buradaki “juvenil” ise belirtilerin başlangıcının 16 yaşından önce meydana geldiği
(çocukluk çağı) anlamını taşımaktadır.
Kronik Hastalık Ne Demektir?
Bir hastalıkta uygun tedaviyle şifa ile iyileşme görülmez ancak belirtilerin ve laboratuvar tetkik sonuçlarının düzelmesi söz konusu
olursa o hastalık kronik olarak adlandırır. Bu
ayrıca, tanı konduğu zaman çocuğun ne
kadar süreyle hasta olabileceğini tahmin
etmenin imkansız olduğu anlamına gelir.
Bu Hastalığın Sebepleri Nelerdir?
Bağışıklık sistemimiz bizi, virüsler veya bakteriler gibi türlü mikroplardan kaynaklanan
enfeksiyonlardan korur. Bu sistem, potansiyel olarak yabancı ve tehlikeli olup yok
edilmesi gereken ler (mikroorganizmalar,
kanser hücreleri gibi) ile bize ait olanları
(böbrek dokumuz, eklemlerimiz, lenf bezlerimiz, gözümüz gibi) birbirinden ayırabilmektedir. Çocukluk çağının bu iltahaplı
romatizmasıda (JİA), bağışıklık sistemimizin
düzgün çalışmaması sonucunda “kendi”
hücrelerini kısmen tanıyamaması dolayısı ile kendi vücut elemanlarına saldıran bir
yanıt oluşturması nedeniyle oluştuğu düşünülmektedir. JİA’da bu durum eklem duvarı
gibi bölgelerde iltihapa yol açmaktadır. Bu
nedenle, JİA ve benzeri hastalıklar, bağışıklık sisteminin kendi vücuduna karşı tepki
göstermesi anlamında “otoimmün” olarak
da adlandırılır. Fakat birçok romatizmal hastalıkta olduğu gibi hastalığın nedeni halen
tam olarak aydınlatılamamıştır.
Genetik Geçiş Var mıdır?
Anne ya da babadan JİA çocuklara aktarılamadığı için kalıtsal bir hastalık değildir. Fakat büyük kısmı henüz keşfedilmemiş
ve bireylerin hastalığa yatkınlığını yaratan
bazı genetik faktörler vardır. Her ne kadar
bugüne kadar yapılan bilimsel araştırmalar
genetik faktörlerin etkisini yüzde yüz gösteremesede bilim insanları bu hastalığın genetik yatkınlık ve çevresel etmenlere maruz
kalma (büyük olasılıkla enfeksiyonlar) ile ortaya çıktığını düşünmektedirler. Genetik bir
yatkınlık bulunsa bile aynı ailede iki çocuğun etkilenmiş olması çok nadirdir.
ise bu hastalık farklı şekillerde seyredebilir
ve bu nedenle kendi içerisindede farklı alt
gruplara ayrılır.
Tedavisi Var mıdır ve Nasıldır?
Bu hastalara tanı konulduktan sonra başlanan tedaviler ve süreç gerçekten zor bir
dönemdir. Genellikle tedavi yıllar ile ifade
edilen zaman ifadesi ile sürebileceği unutulmamalıdır.Tedavinin esas amacı; hasta
çocuğun büyüme ve gelişmeyi sürdürürken
ağrı, halsizlik ve tutukluluğunu (sabah sertliğini) gidermek; eklem ve kemikte oluşcak
hasarı önlemek, eklemlerde oluşan sakatlık
olarak ifade edebileceğimiz deformiteleri
minimum düzeyde tutarak hareketliliği artırmaktır. Son on yılda üretilen yeni ilaçlar
(biyolojik ajanlar) sayesinde JİA tedavisinde
çok belirgin ilerlemeler kaydedilmiştir. Buna
rağmen bazı çocuklar “tedaviye dirençli”
veya “yanıtsız” olabilir, başka bir deyişle;
tedaviye rağmen hastalık hala aktif ve eklemler iltihaplı olarak seyredebilmektedir.
Her bir çocuk için tedavinin kişisel olması
gerekmekle birlikte, tedaviye karar vermek
için bazı kılavuzlar bulunmaktadır. Tedavinin her basamağında anne-babanın dahil
olması ve bunun bir uyum içerisinde sürdürülmesi çok önemlidir.
Tedavi temel olarak, sistemik ve/veya eklemdeki iltihabı engelleyen ilaçların kullanılmasına ve/veya eklem işlevini koruyan ve
deformitelerin önlenmesine katkı sağlayan
rehabilitasyon süreçlerine dayanır.
Tedavi oldukça karmaşıktır ve birçok branş
hekimi ilede birlikte çalışmayı gerektirir (Çocuk Romatoloğu, Ortopedist, Fizik Tedavi
Uzmanı ve Göz Doktoru).
3
ŞUBAT - MART 2017 / ÜCRETSİZDİR
MEME KANSERİ
SONRASI MEME
ONARIMI
Doç. Dr. Fatih ZOR
Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi,
Ağız, Yüz ve Çene Cerrahisi,
El Cerrahisi Uzmanı
tılarını azalttığı için uygun vakalarda yapıl-
özellikle şişman bir hasta ise memenin alın-
dığında çok başarılı sonuçlar elde edilmek-
ması operasyonunu takiben, karın kasından
tedir. Anında meme onarımı hastanın kendi
üzerindeki karın cildi ile birlikte meme ya-
dokusu ile (karın yağ dokusu, sırt kası) veya
pılması, aynı operasyonda karın yağlarının
meme protezi kullanılarak yapılabilmektedir.
alınması ve karın cildinin gerginleştirilmesi
Kanser ameliyatı sonrası yeni memesi ile oda-
olanağı
hastaya sağlanmaktadır. Böylece
sına çıkan hastanın psikolojik durumu (yüksek
hastanın aynı seans operasyonunda hem
Meme Onarımı Nedir?
morali) daha iyi olacağından, hem yaranın
meme onarımı hemde karın ön duvarı este-
Günümüzde meme kanserinin tedavisinde,
iyileşmesi daha hızlı olmakta hem de diğer
tik operasyonu yapılmış olacağından hasta-
cerrahi girişimin birkaç farklı uygulaması var-
tedavilerden (kemoterapi gibi) daha çok
nın ameliyattan sonraki sıkıntıları azalacak
dır. Bu uygulamalar temel olarak, memenin
fayda görmektedir. Psikolojik durumun iyi ol-
ve hastayı ağır psikolojik sıkıntılardan kurtara-
tamamı alınmaksızın
korunmasına yönelik
ması vücudun savunma sistemini güçlendir-
caktır. Eğer hastanın kanserli dokusu çıkarılır-
olanlar ve memenin tümünün çıkartılmasına
mekte ve hastalığın seyri üzerinde çok olum-
ken memenin cilt kısmı fazla çkarılmamış ise
yönelik olanlar olarak iki ana gruba ayrılmak-
lu etkiler yapmaktadır.
bu ameliyatta karın cildi kullanılmadan yanlızca karın kası kullanılarak hastanın meme
tadır.
Hastanın Daha Önce Meme Kanseri
dokusu yerine yanlızca kas dokusu getirile-
Bunlara ek olarak da, alınan memenin yeri-
Nedeniyle Memesinin Tamamı Alınmışsa Ne
bilmektedir.Kanser nedeniyle memesi alınan
ne, plastik cerrahi teknikler ile yeniden meme
yapılabilir?
bir hastaya karın kasıyla yapılan ameliyata
yapılması ameliyatları vardır. Bu şekilde, me-
Bu hastalara geç dönemde meme onarımı
benzer bir ameliyat sırttaki kanat kası ile ya-
mesi alınan bir hastaya yeniden meme ya-
yapılması mümkündür. Bu hastalar için gü-
pılabilmektedir.Karın kasıyla yapılan ameli-
pılmasına meme onarımı adı verilmektedir.
nümüzde tüm dünyada en çok kabul gören
yatın hemen hemen aynısı sırttaki kanat kası
Meme onarımının birkaç yöntemi vardır ve
yöntem olarak karın kası ve karın bölgesi de-
ile yapılabilmektedir. Her iki ameliyat sonrası
hangi çeşit ameliyatın yapılacağını hastanın
risini içeren dokular kullanılarak çok başarılı
hastalar için çok başarılı sonuçlar ortaya çı-
memesinin büyüklüğü, tümörün büyüklüğü,
memeler yapılmaktadır. Bu ameliyatlarda
karmaktadır.
hastanın genel durumu ve istekleri belirler.
zaten karın derisinde fazlalık da olan hastalara aynı zamanda karın germe ameliyatı da
Ayrıca memesi alınmış olan hastalara meme
Meme Kanserinde Güncel Tedavi ve Anında
yapılmış olmakta, yani hasta hem karındaki
protezi kullanılarak da meme onarımı olana-
Meme Onarımı Nedir?
sarkıklıktan kurtulmakta, hem de yeni bir me-
ğı vardır. Protez ameliyatları genellikle 2 se-
Tüm dünyada öncelikli olarak tercih edilen
meye sahip olmaktadır. Eğer hastanın karın
anslı ameliyatlardır. İlk ameliyatta hastanın
yöntem, meme kanseri çıkarılır çıkarılmaz
derisi yeterli değilse, bu durumda sırtındaki
alınan meme bölgesinin cildini genişletmek
aynı seansta memenin yapılmasıdır. Yani,
aynı taraf sırt kası ve üzerindeki deri kullanıla-
amacı ile serum ile şişirilen ve ekspander
memenin eski kozmetik görünümünü sağla-
rak da gayet başarılı memeler yapılabilmek-
(doku genişleticisi) adı verilen balona benzer
mak amacı ile memenin alınması ameliya-
tedir.
aparatlar meme bölgesine yerleştirilmekte,
belli aralıklarla bu aparatlar serum ile şişiril-
tı sırasında memenin onarımının yapılması
Karın ve Sırt Kası ile Meme Onarımı Nasıl
mekte ve yeterli cilt elde edildikten sonra
Yapılır?
meme protezi, ikinci bir operasyon ile şişiril-
Genel Cerrahinin operasyonunu takiben
Karın ön duvarındaki kas veya sırttaki kanat
miş olan özel balonun çıkarılması ile oluşan
Plastik Cerrah tarafından yapılmakta olup,
kası, üzerindeki cilt dokusu ile birlikte kullanı-
meme bölgesine yerleştirilmektedir.
hem hastanın vücut imajının bozulmasını
larak hastaya eski memesine benzer meme
engellediği hem de hastanın psikolojik sıkın-
aynı seans operasyonunda yapılabilir. Hasta
operasyonlarıdır.
4
ŞUBAT - MART 2017 / ÜCRETSİZDİR
GEBELİĞE BAĞLI DİABET
(GESTASYONEL DİABET)
ŞEKER TARAMA TESTLERİ
Gestasyonel diabet (GD) tüm gebeliklerin % 5-6 sını etkileyen bir durumdur. Gebelikte şeker
metobalizmasında beklenen değişikliklerin bazen abartılı bir şekilde ortaya çıkmasından kaynaklanır. Bir gebeye bu tanıyı koyabilmek için gebelik öncesinde diabet tanısı almamış olması
gerekir.
Gestasyonel diabet tanısını koyabilmek için
gebelere yönelik tarama ve tanı testleri vardır. Bu testler iki basamaklı olarak uygulanır.
Bu testlerin ilk basamağını 50 gr glukoz tarama testi oluşturur. Bu testte herhangi bir açlık
aranmaksızın glukoz içildikten 1 saat sonra
kan şekeri değeri ölçülür. Kan şekeri değeri
normal sınırlarda ise testlere son verilir. Ancak
yüksek değer elde edilirse ikinci basamak
tanı testi olan 100 gr glukoz ile yükleme testine geçilir. Bu testten elde edilen değerlere
göre gestasyonel diabet tanısı konulabilir. 2.
basamak tarama testi için en az 8 saatlik açlık süresi gerekmektedir. GD tarama testleri
tüm gebelere önerilmektedir. Gestasyonel
diabet tarama testleri hastaların risk durumuna göre değişik haftalarda planlanabilir.
Gebe düşük riskli grupta ise yani zayıf, ailesel
diabet öyküsü olmayan ve önceki gebeliklerinde diabet öyküsü yaşamayan bir gebe ise
24-28. hafta aralığında tarama testleri yapılması önerilir.
Ancak riskli grupta olan gebelerde; yani kilo
fazlalığı olan, ailesel öyküsü olan, önceki gebeliklerinde diabet tanısı alan hastalar için
hafta önemi yoktur. Daha erken haftalarda
testler yapılabilir.
Gebelik öncesi diabet tanısı alan ve şekeri
kontrolsüz hastalarda diabete bağlı fetusta
(bebekte) anamoliler (sakatlıklar) artabilir.
Ancak GD de böyle bir artış söz konusu değildir. Gestasyonel diabete bağlı fetusta normalden fazla büyüme ( iri bebek ) görülebilir.
Op. Dr. Gülnur KARATAŞ
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
Bu da vajinal doğum esnasında zor doğum
ve omuz takılması gibi durumlara neden olabilmektedir. Bu nedenle sezeryan oranlarında artış beklenir. Ayrıca gestasyonel diabete
bağlı yeni doğanda şeker metobalizmasında bozulmalar görülebilir ve doğum sonrası
bebekte hipoglisemik ataklar izlenir. Bu bebekler ilerleyen yıllarda da obezite ve diabet
açısından artmış risk altındadırlar.
Gestasyonel diabet tanısı olan anne adaylarının en az yarısında doğumdan sonraki
yıllarında da diabet gelişebilir. Bu nedenle
bu annelerin doğum sonrası 6-12. haftada
mutlaka endokrin bölümünce şeker hastalığı
açısından tarama testlerinin yapılması gerekmektedir.
5
ŞUBAT - MART 2017 / ÜCRETSİZDİR
GRİP AŞISI
Grip Aşıları Nasıl Üretilir?
Her yıl araştırmacılar ve üreticiler, bir sonraki grip sezonunda hastalık yapması muhtemel grip
virüslerine karşı aşı geliştirmektedirler. Grip aşısı suşları güncel grip mevsimi için Dünya Sağlık Örgünü tarafından belirlenmektedir. Bir önceki sezondaki grip etkenlerinin suşlarını içermektedir.
Uzm. Dr. Zeynep İBİŞOĞLU
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı
Kimlere Grip Aşısı Yapılamaz?
1- 6 aylıktan küçük bebeklere uygulanmaz.
2- Ateşli hastalık geçirirken yapılmaz.
3- Gebeliğin ilk 3 ayında da grip aşısı yapılabilmekle birlikte genellikle tavsiye edilmez.
4- Daha önce grip aşısına alerjik şok gelişmiş
olanlara yapılmaz.
Grip Aşısı Nasıl Uygulanır?
6 ay ile 3 yaş arasında yarım doz yapılır. 9 yaşından küçüklerde ilk kez yapılacağı zaman
1 ay arayla 2 kez yapılır. 9 yaşından büyüklerde ilk sefer yapıldığı zaman da tek doz yapılır.
Grip Aşısı Hangi Mevsimde Yapılır?
Eylül ayından Aralık ayına kadar yapılır. Her
yıl yeni çıkan aşı yapılır. Aşı çıkar çıkmaz ve
en geç Ekimin sonuna kadar yapılması daha
iyi olur.
Grip Aşıları Ne Kadar Etkindir?
Grip aşısının etkinliği %10 ile %70 arasında etkinliği olduğu bildirilmekle birlikte kişiden kişiye değişmektedir. Gribin ağır geçmesini ve
ölümcül olmasını engelleyebilir.
Yan Etkileri Nelerdir?
Aşı yerinde ağrı, kızarıklık, şişlik olabilir. Bu yan
etkiler her 5 çocuğun birinde görülebilir. Bazen aşıdan sonra on çocuğun birinde gribe
benzer hafif belirtiler görülebilir. Bazen aşı
içindeki maddelere alerji gelişebilir.
6
Kimlere Yapılması Tavsiye Edilir?
8- Nörolojik hastalığı olanlara
1- Astım, kistik fibroz, bronşektazi, kronik bron-
9- Grip mevsiminde hamile olanlara gebeli-
şit ve amfizem gibi uzun süreli akciğer has-
ğin 4. ayı ve sonrasında
talarına
10- Bakımevinde yaşayanlara
2- 65 yaşından büyük herkese
11- 6 ay ile 5 yaş arasındaki tüm çocuklara
3- Uzun süreli kalp hastası olanlara
12- Sağlık çalışanlarına
4- Böbrek yetmezliği olanlara
13- Bakımevi ve kreş çalışanlarına
5- Şeker hastası (diabet) olanlara
14- 5 yaşından küçük çocuğu olan ev hal-
6- Talesemi ve orak hücreli anemi gibi bazı
kına
kan hastalıkları olanlara
15- Grip yönünden riskli şahıslarla birlikte ya-
7- Bağışıklık sistemi bozuk olanlara
şayanlara
ŞUBAT - MART 2017 / ÜCRETSİZDİR
ANEVRİZMANIN
AMELİYATSIZ TEDAVİSİ:
“ENDOVASKÜLER STENT”
Doç. Dr. Gökhan ÖZERDEM
Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı
Hastanın iyileşme ve normal yaşamına dönüş süresini önemli ölçüde kısaltan bu tedavi
yöntemi, klasik cerrahinin yerine tercih edilmektedir.
Hasta 3 Günde Taburcu Olabilir
Endovasküler stent işlemi sonrası hastalar
3 gün içinde hastaneden taburcu olabilir.
Vücudun en büyük atardamarı olan aortun,
risk medikal tedavi riski ile karşılaştırılarak ka-
Cerrahi müdahale sonrası yaşanabilecek
göğüs veya karın bölümlerinde normal çapın
rar verilir ve genellikle hastalar düzenli olarak
kompliksyon riskleri en az orandadır. Hasta-
üstünde genişlemesi ile ortaya çıkan ana-
takip edilir. Hastaların takipleri; MR ve tomog-
nede kalış süresinin kısalması, hastanın nor-
evrizma, hastada var olan hipertansiyona
rafi ile yapılır. Damarların çapları belli oranda
mal ve aktif yaşamına kısa sürede dönebil-
bağlı olarak damarın tabakalarının ayrışması
artıyorsa ya da çapları düşünülenden daha
ve yırtılmasına neden olabilir. Bu durumdaki
hızlı artıyorsa cerrahi müdahale gündeme
mesi ve vücutta herhangi bir ameliyat kesisi
hastalara doğru tedavi uygulanmadığında
gelir.
ise hastanın yaşamını %70 oranında tehdit
edebiliyor.
Anevrizmada Ameliyatsız Tedavi Dönemi
Anevrizma varlığına rağmen düzenli takip
oluşmaması endovasküler stenti son yıllarda
uygulanan en popüler işlemlerden biri haline
getirmiştir. Anevrizma ve buna bağlı olarak
ortaya çıkan diseksiyon yani yırtıklar artık girişimsel olarak tedavi edilebilse de, 40 yaşın-
10 yıl öncesine kadar açık ameliyatlarla ve
altında olmayan hastalarda aniden gelişe-
yüksek riskler göze alınarak tedavi edilebilen
bilen; damarın iç tabakası ve dış tabakası
aort genişlemeleri yani anevrizmalar, artık
birbirinden ayırılması, dolayısıyla kanın organ
ameliyatsız bir yöntem olan endovasküler
boşluklarına, karın ve göğüs boşluğuna yayıl-
stent ile tedavi edilebiliyor. Girişimsel olarak
ması yaşamı tehdit edebilir. Böyle durumlar-
açık ameliyata göre çok daha düşük bir risk-
da erken müdahale hasta için hayati önem
Anevrizma Düzenli Takip Edilmediğinde Damar
le yapılan işlem sonrası hasta normal yaşamı-
taşır ve acil cerrahi gerekebilir.
Yırtılabilir
na kısa sürede geri dönebiliyor.
Ancak bazı hasta gruplarında ameliyat ya-
dan sonra damar genişlemesi riskinin arttığı
gerçeği göz önüne alınarak, gerekli tahlil ve
tetkiklerin yaptırılması önem kazanmaktadır.
Anevrizmaların düzenli takip edilmemesi, damar yırtılmalarına yol açabilir. Diseksiyon adı
Anevrizmada Hastanın Yaşı Önemli
şamsal risk oluşturabilir. İleri derecede akci-
Büyük damarlarda ortaya çıkan genişleme
ğer hastalıkları ile anestezi alamayacak du-
normalin 1.5 katına çıktığında anevrizma-
rumda olan hastalar için ameliyatsız tedavi
dan söz edilebilir. Birçok nedene bağlı ola-
seçenekleri gündeme gelir. Günümüzde,
rak ortaya çıkan anevrizmada, hastanın yaşı
anevrizmanın ameliyatsız tedavisi “endovas-
önemli rol oynar. Özellikle 60 yaşından sonra
küler stent” yöntemidir. Ameliyatsız olarak
anevrizma riski artar. Belli çapların altındaki
gerçekleştirilen işlemde vücutta herhangi bir
anevrizmalar hasta için yüksek risk oluştur-
kesi oluşturulmadan girişimsel olarak yapıl-
hasta bu iletim sayesinde ağrı duymaktadır.
madığından, her anevrizma hastası da ame-
maktadır. İşlem, lokal anestezi ya da sedas-
Hasta yırtılma nedeniyle bir anda kaybedi-
liyat edilmemektedir. Bu hastalarda cerrahi
yon yöntemi ile uyutma şeklinde uygulanır.
lebilir.
verilen yırtılmalar, hastada çok ciddi belirtiler
ile ortaya çıkar. Hastalar bu belirtileri; ‘sanki
bıçak saplanıyor’ gibi sırt ve göğüs ağrısı şeklinde tanımlamaktadır. Yırtıldıkça aşağı doğru inen damarın içinde sinir sistemine bağlı
sinir uçları bulunmakta ve belirtiler sırasında
7
ŞUBAT - MART 2017 / ÜCRETSİZDİR
ŞEKER HASTALIĞI:
TATLI BELA
Doç. Dr. Abdullah TAŞLIPINAR
Endokronoloji ve Metabolizma Hastalıkları
Uzmanı
Şeker Hastalığı Nedir?
Şeker yüksekliği ile seyreden kronik metabolizma hastalığına şeker hastalığı (Diabetes
Mellitus) adı verilmektedir. Organlar, hücreler
şeker kullanım sorunu yaşamaktadırlar. Hastaların şeker ayar mekanizması bozulmuştur,
bu nedenle şeker var ancak kullanılamamaktadır. Çeşitli tipleri vardır ancak en sık
görülen şekli tip 2 diyabet denilen genellikle
30 yaş sonrası ve şişmanlıkla birlikte ortaya çıkan, ailesel olabilen tiptir.
Kandaki Şekerin Önemi Nedir ve Normali Nedir?
Kandaki şeker vücudun ana yakıtıdır. Bir diğer
deyişle otomobilin benzinidir. Bütün hücreler
yaşayabilmek için enerjiye ihtiyaç duyarlar
ve bu enerjiyi glukoz dediğimiz şekerden karşılarlar. Bu şeker değeri açlıkta sabah 70-100
mg/dl arasında olmalıdır. Toklukta yemekten
iki saat sonra da 140’ı mg/dl geçmemelidir.
Bu değerler normal değerlerdir.
Hangi Kan Şeker Değeri Yüksekliklerinde ‘Şeker
Hastalığı’ Vardır Denir veya Şeker Hastalığı Tanısı
Konulur?
Kan şekeri veya glukozu sabah açlıkta 125’i,
tokluk 2.saatte de 200’ü geçince şeker hastalığı tanısı konulur ve hastanın şeker hastalığı
vardır, denilir. Bu değerler, yakınması olmayan bir kişide genellikle sağlaması yapılarak,
en az iki yüksek değer varlığında, teyit edilerek, tanı konulur. Çünkü şeker hastası denildiğinde, artık kişi ömür boyu şeker hastasıdır ve
ömür boyu kontrolü gerekecektir.
Şeker Hastalığında Yakınmalar-Şikayetler
Nelerdir?
Şeker hastalığı genellikle tesadüfen ölçülen
glukoz yüksekliği ile tanınır. Kısacası genellikle
yakınma oluşturmaz. Ancak birçok kişide de
çeşitli yakınmalar ortaya çıkabilir. Bu yakınmalar; çok yemek yeme, çok su içme, çok
idrar yapma, kilo verme, yemekten sonra
8
birden şeker düşmesi ya da uyuklama, terleme, çarpıntı hali, sık idrar yolu veya genital
enfeksiyon, başlıca sık görülen yakınmalardır.
Ancak birçok kez şeker hastalığı sinsice seyreder ve organlara hasar verir böylelikle kalp
krizi, ayakta yanma karıncalanma veya ağrı
yakınması ya da görme problemleri ile ilgili
hekimlere başvuru sırasında gecikilmiş şekilde saptanabilmektedirler.
Şeker Hastalığı Öngörülebilir mi? Ne Yapılmalıdır?
Şeker hastalığı kısmen öngörülebilir. Özellikle, ailesinde şeker hastalığı olanlar, şişman
veya kilo fazlalığı olanlar, gebelikte şeker
yüksekliği saptananlar, 4 kg üzerinde bebek
doğuranlar şeker hastalığına adaydırlar. Ayrıca yüksek tansiyonlular, yüksek kolesterol
veya trigliserid düzeyi olanlar, 50 yaş altında
(kalp-beyin-bacak) damar problemi olanlar,
insülin direnci olan bir grup hastalar şeker
hastası adayı olabilirler. Bu şekilde öyküsü
olan bireyler aralıklarla hastanede, ailede
hekimliğinde, şeker ölçümü yaptırmalıdırlar. Kan glukozu, yukarıda belirtildiği şekilde,
yüksek çıkanlar şeker hastası tanısı alırken,
bu ölçümlerde, açlık glukozu-şekeri 100-125
arası olanlar veya tokluk şekeri 140-200 arası çıkanlar şeker hastalığına adaydırlar. Bu
şekilde sonuçlanan kan şeker değerlerine
‘prediyabet’ tanısı konulmakta veya gizli
şeker şeklinde adlandırılmaktadır. Bu tanısal
şeker ölçümleri, evde ölçüm yapma olanağı
sunan, parmaktan şeker ölçüm cihazları ile
yapılmamalıdır, çünkü böyle yapılan ölçümlerle ile tanı konulamaz. Parmaktan ölçüm
yapan cihazlar sadece şeker hastası tanısı
konulmuş olanlarda takip etmek içindirler.
Şeker Yüksekliğinin Önemi Nedir? Şeker
Hastalarında Şeker Değeri Neden Düşürülmeye
Çalışılmaktadır?
Kanda şeker yüksekliği, öncelikle damarlara
ve damardan zengin organlara zarar vermektedir. Bu organlar; kalp, böbrek, göz ve
sinir sistemidir. Şeker yüksekliği damar yapısını, elastikiyetini ve geçirgenliğini bozmakta
ve kalpte damar tıkanıklıkları ile kalp krizlerine, böbrekte süzme işlemini bozarak diyalize
sürüklemekte, gözde görme kayıplarına neden olmaktadır. Bu zararlar, kan şekeri yüksekliği yanında kan yağlarında ve kan basıncında yükseklikle beraber olduğunda daha
da zararlı olmakta ve erken organ yetmezliği
ile ölüme yol açmaktadır. Bu nedenlerle tedavide ilk olarak kan şekeri-glukozu normalleştirilmeye çalışılmaktadır.
Kan Şekerini Düşürmede Ne Gibi Tedaviler Önerilmektedir? En Etkili Öncelikli Tedavi Hangisidir?
Başlangıçta belirttiğimiz tip 2 diyabetin tedavisinde öncelikle normal kiloya erişim, beslenme tedavisi (diyet) ve hareketin artırılması
(egzersiz) faaliyetleri, tedavinin esasını, oluşturmaktadır. Bu öneriler en etkili kan şekeri
düşüşünü sağlayan yöntemlerdir. Beslenmesini ve egzersizinin düzenlemeyen, kilosunu
normalleştiremeyen kişilerde diğer tedaviler
de etkisiz kalabilmektedir. Beslenme ve hareketin düzenlenmesi dışında ağızdan hap tedavileri ve insülin kullanımı diğer seçenekleri
oluşturmaktadır. Şeker hastalarında tedavi
bireyselleştirilir. Yani kişinin kilosuna şeker yüksekliğine beraberinde diğer organ ve metabolik problemlerine göre tedavi kişisel olarak
düzenlenir.
Beslenme Tedavisi, Diyet, Nedir?
Şeker hastalığı, genellikle şişmanlarda ortaya
çıkmakta ve kanda şekeri yüksek düzeyde
seyretmektedir. Kısacası kanda şeker fazlasıyla var olsa da vücut, organ ve hücrelerimiz
bu şekeri kullanamamaktadır. Hücre ve organ çalışması bozulmaktadır, şişmanlık bunu
daha da bozmaktadır. Bu nedenlerle beslenmeyi günde 3 öğün yapmalı ancak öğün
içerik miktarlarını azaltmalıdır. Bir başka deyişle kaloriyi kısıtlamak gerekmektedir. Bir şeker
hastası, şeker hastası olmayan bir kişinin yediğinin yarısı kadar yerse ona yetebilmektedir.
Egzersiz veya Hareket Nasıl Düzenlenmelidir?
Günlük veya gün aşırı 45 dakika ve yürüyüş şeklinde olan egzersizler önerilmektedir.
Günlük çok hareketliyim, ev içinde, işyerinde
hiç durmam gibi denilen faaliyetler, hareketten sayılmamaktadır. İnsan hareket eden,
hareket etmesi gereken, bir varlıktır. Hareket
ettikçe şeker kullanımı normalleşecek kilolar
daha normalde kalacaktır.
İlaç Tedavisi Nelerdir? Ne Zaman ve Nasıl
Olmalıdır?
İlaç tedavileri hap şeklinde veya iğne şeklinde (enjeksiyon) şeklinde olabilir. Beslenme
ve hareket önerileri ile kan şekeri düşürülemeyen tüm hastalarda organ bozukluğu
varlığı veya yokluğuna göre ilaçlar verilir. Bu
ilaç tedavileri genellikle kilo kazandırırlar. Kilo
almadan şekeri kontrol etmek esas olmalıdır.
Erken dönemde daha yeni tanı aşamasında
çok yüksek şeker düzeyi olanlar hemen erken insülin tedavisi ile şeker değerleri normal-
ŞUBAT - MART 2017 / ÜCRETSİZDİR
leştirmek üzere tedavi edilirler ve daha sonra
da hap tedavisine geçebilirler.
Tedavi Ederken Nelere Dikkat Edilir?
Şeker hastaları tedavi edilirken ana hedef
yukarıda da belirtildiği gibi organların hasar görmesini engel olmak ve kan şekerini
normalleştirmektir. Organ ve damar hasarına neden olabilecek tüm riskler yönetilir ve
normalleştirilmeye çalışılır. Bu amaçla 7 ana
konu üzerinde durulur.
1. Kan şekerinin normalleştirilmesi
2. Kan basıncının (tansiyon) normalleştirilmesi
3. Kan yağlarının (kolesterol) düzenlenmesi
4. Ağırlık (kilo) kontrolü
5. Sigaranın bırakılması ve alkolün kısıtlanması
6. Organ hasarının önlenmesi ve tedavisi
7. İlaç yan etkilerinden korunulması
Bir Şeker Hastasında Kan Şekeri Hedefleri Neler
Olmalıdır ?
Bir şeker hastasında hem açlık hem de tokluk kan şekeri değeri normalleştirilmelidir. Kan
şekeri; sabah açlıkta 100-130 arasında, herhangi bir tokluk şekeri de 200’ü geçmeyecek
şekilde olmalıdır, bu değerler normal kabul
edilirler. Ayrıca HbA1c düzeyi gençlerde
veya organ hasarı olmayanlarda %7, organ
hasarı olanlarda %8 dolayında olmalıdır.
HbA1c Nedir, Önemi Nedir?
HbA1c bize son 3 ayın şeker seyrini gösteren
ortalama şeker düzeyini yansıtan bir tetkiktir.
Parmaktan ölçülen veya kan vererek ölçülen
kan şeker değerleri sadece o andaki şeker
değeridir, HbA1c ise bir başka zamanı, açlık-tokluk ve gece-gündüz dahil, geçmiş 3
aylık zamanın şekerini gösterebilmektedir.
Bu nedenle HbA1c ölçümünün 3-6 aralıklarla şeker düzeyine ve kişiye göre değişmekle
birlikte kanda bakılması önerilmektedir. Kan
şekerinin ne olduğunun sağlaması da böylelikle yapılabilmektedir.
Kan Basıncı Şeker Hastalarında Ne Olmalıdır?
Şeker hastalarında kan basıncı yüksekliği (hipertansiyon) şeker hastalığı olmayan bireylerden daha sık rastlanmaktadır. Kan basıncı
yüksekliğinin şekere bağlı organ hasarını artırması nedeni ile şeker hastalarında tansiyon
kontrolü çok önemlidir. Bu nedenle, büyük
tansiyon 14 cm (140mmHg), küçük tansiyon
9 cm (90 mmHg)’nın altında olmalıdır. Tolere edilebilen en düşük normal değer tercih
edilebilir.
Kan Kolesterol Değeri Şeker Hastalarında Ne
Olmalıdır?
Şeker hastalarında aynı kan basıncı yüksekliğinde olduğu gibi kan kolesterol bozukluğu
daha çok olmakta, şeker ve yağ yüksekliği
birlikteliği damarlara ve organlara daha çok
zarar vermektedir. Bu nedenle kan yağ-kolesterol değeri genellikle kötü kolesterol olarak ifade edilen LDL Kolesterol hedef alınarak
normalleştirilmektedir. LDL kolesterol değeri 100’ün altında olmalıdır. Bazı hastalarda
nonHDL kolesterole bakılarak da kontrol edilir
ki nonHDL kolesterol düzeyi de 130’un altında olmalıdır.
Vücut Ağırlığı Ne Olmalıdır?
Ağırlık boya göre ayarlanmaktadır. Normal
vücut ağırlığı, ‘boy’un metre cinsinden karesine bölündüğünde, (kg/m2) en fazla 25, en
az 19 olan ağırlıktır. Bir başka deyişle ‘boy’un
metre cinsinden karesini, 25 ile çarptığınızda,
olunabilecek en fazla kilo-ağırlık bulunmuş
olur. Fazla kilolar zamanla tedricen verilmeli
ve normal kiloya erişilmelidir. Bu hedefi, işlemi, her zaman özellikle de diyabet tanısının
başlangıç döneminde yapmak çok önemlidir. Çünkü şeker hastaları, şeker düştükçe
daha çok yeme gereksinimi duymakta ve bu
nedenle daha çok kilo alabilmekte, ayrıca
birçok şeker ilacı da kilo artırıcı yan etkiye sahip olduğundan vücut ağırlığı şeker hastalarında giderek artma potansiyeli taşımaktadır.
Oysa az yemek, kilo vermek, tedavinin esasını oluşturmaktadır.
Sigara Neden İçilmemeli, alkol neden
kısıtlanmalıdır ?
Sigara, damar ve kalp hastalığı yapan çok
zararlı bir alışkanlıktır. Diyabetli hastada şeker, kan basıncı ve kan yağ yüksekliği zaten
damar hasarı oluştururken, sigara ile bunu
artırmamak gerekir. Alkol ise yüksek kalorili
bir içecektir. Kalori, kilo almaya neden olabilmektedir. Ayrıca bazı hastalarda metabolizmayı etkileyerek şeker düşüklüklerine neden
olabilmekte hatta ilaçlarla ters etkileşebildiğinden içilmemelidir. Ancak alkol tercih ediliyorsa ölçülü veya kontrollü almakta yarar
vardır. Haftada 2 günü ve 2 birimi geçmeyen
tercihlerde bulunulabilir.
Sözü Geçen Organ Hasarı Nedir ? Hangi
Organlar Hasar Görmektedir?
Vücudun hayati organlarının (kalp, böbrek,
göz, sinirler, üreme ve cinsiyet organlarının
vs) çalışamaz hale gelmesidir. Kalp krizi, böbrek yetmezliği, gözde kanamalar ve görme
kaybı, cinsel isteksizlik, erkeklerde sertleşme
sorunları olur. Bağışıklılık sistemi bozulur, nadir
gözüken, fırsatçı enfeksiyonlar sık ve ciddi şekilde gelişir ve yaşamı tehdit eder. Bu nedenlerle, organlar, herhangi bir hasara uğrayıp
uğramadığının belirlenmesi amacı ile hiçbir
şikayet olmasa bile yılda bir kontrol önerilir.
Ayrıca şeker hastalarında, damar ve sinirler
erken etkilenmektedir. Cilt kurumakta ve çatlayabilmektedir. Cilt enfeksiyonları sık olmakta ve yaralar, tedavi ile zor kapanmaktadır.
Bu doğrultuda el ve ayaklarda yanma, uyuşma, karıncalanma, ağrı şeklinde yakınmalar
olabileceği gibi hissizlik şeklinde de yakınmalar olabilir. Özellikle ayaklarda hissizlik olduğunda, ayak üşüdüğünde sıcak uygulama,
yandığında da soğuk uygulama yapılmamalıdır. Cilt yanar ancak hissedilmez, bu kez
de yanık, yara, enfeksiyon ile uğraşılır ve ayağın kaybedilmesine yol açılabilir.
Unutulmamalıdır ki, dünyada ve ilkemizde
körlüğün, ayak kesilmesinin, diyaliz tedavisinin, kalp hastalıklarına bağlı ölümlerin en sık
nedeni şeker hastalığıdır.
İlaçların En Önemli ve Sık Yan Etkisi Nedir?
İlaçlar şekeri düşürmek içindir. Ancak vücudun şeker ayar mekanizması ve bunun otomatikliği bozulmuştur. Bozulan otomatiklik,
beslenme, hareket ve ilaç unsurlarıyla el yordamıyla ayarlanmaktadır. Bu esnada, şeker,
gereğinden fazla yükselebilmekte bazen de
çok düşebilmektedir. İlaçlar da bu duruma
zemin hazırlayabilir. Kısacası ilaçların fazlaca
kan şekerini düşürebilme olasılığı vardır. Şeker
hastalarında, şeker düzeyi, gençlerde 80’nin
altına, ileri yaşlarda 100’ün altına düşmemelidir. Düşük kan şekerine hipoglisemi denilir.
Hipoglisemi vücuda çok stres yüklemekte,
zarar vermekte ve kişinin şuurunu, hayatını
etkilemektedir. Şeker hastasında herhangi
bir zamanda, birden başlayan çarpıntı, soğuk terleme, ellerde titreme, uyuklama hali,
şuur değişiklikleri varsa kan şekeri parmaktan
ölçülmeli ve düşükse kesme şeker yenilerek
şeker yükseltilmelidir.
Şeker Hastalarına Kısa ve Ek Öneriler…
Az ve ölçülü yiyiniz, daha çok hareket ediniz,
fazla ise kilo veriniz, ilaçlarınızı düzenli kullanınız, aralıklarla kontrollerinizi (şeker, tansiyon,
kolesterol ve kilo) yaptırınız. Sigara içmeyiniz,
alkolü sınırlandırınız. Ayak ve cilt bakımızı yapınız.
Şeker hastası olduğunuza dair bir kimlik kartı
taşıyınız. Diyabet kronik bir hastalıktır. Bu nedenle bir ilaç listesi yapmalı, hekime başvururken eski tahlil sonuçlarıyla, kullandığınız
ilaçlarla veya ilaç listesiyle gitmelisiniz. Bu sizin
yararınızadır.
Şeker hastaları, aşılarını, özellikle grip, hepatit
ve zatüre aşılarını ihmal etmemelidir. Diyabetlilerin oruç tutması önerilmez.
Genç ve bebek sahibi olmak isteyen kadınlar, hekimlerine, bu beklenti ve hedeflerini
belirtmelidir ki bir yol haritası çizilerek şeker
hedefleri tutturulmalı, anne ve bebek zarar
görmeden süreç yönetilmelidir.
Şeker hastalığı konusunda, hasta ve ailesi bilgilenmelidir. Hastanın ilaçları nelerdir, şeker
parmaktan nasıl ölçülür, hipoglisemide ne
yapmalıdır; hasta ve yakınları öğrenmelidir
ki hastaya acil durumda yardım edebilsinler.
Çalışan şeker hastalarına uygun bir çalışma
takvimi ve önceliği sunmak, iş yaşamını kolaylaştırmak işverene düşen ek bir ödevdir,
mutluluğu ve verimliliği artırır. Hem önleme
hem de tedavi için bunlar önemli ve gereklidir. Esenlikler dilerim.
9
ŞUBAT - MART 2017 / ÜCRETSİZDİR
GENÇLERDE
SPOR SIRASINDA
ANİ KALP KRİZİ
Doç. Dr. Fatih KOÇ
Kardiyoloji Uzmanı
cularda sezon öncesi yapılacak ekokardi-
egzersizden hemen sonra ani kardiyak ölüm
yografik (EKO) inceleme sırasında HKM’den
görülebilir. Rutin taramalar sırasında tespit
şüphelenilebilir. EKO sırasında sporcularda
edilmesi oldukça güç olup şüphe duyulması
normal olarak görülen ve atlet kalbi olarak
halinde rutinde uygulanmayan daha detaylı
adlandırılan durumdan ayırt edilmesi gerekir.
incelemeler gereklidir.
Daha önce sağlıklı olan ya da kalp hastalığı
Uzman kardiyologlar tarafından yapılacak
olduğu bilinmeyen bir kişide ani gelişen be-
detaylı inceleme ve genetik testler ile tanı
Genç sporculardaki ani kardiyak ölümün bir
lirtileri takiben bir saat içerisinde kan dolaşı-
kesinleştirilir. Kesin HKM tanısı alan sporculara
diğer nedeni kalpteki bazı ritm ve ileti bozuk-
mının durması ve şuur kaybı ile gelişen ölü-
yoğun yarışmalı sporlara devam etmesi kesin
luklarıdır. Bunlar egzersiz sırasında olabilece-
me, “ani kardiyak ölüm” denmektedir. Genç
olarak yasaklanırken golf veya bowling gibi
ği gibi istirahat halinde de görülebilir. Rutin
sporcularda ani kardiyak ölüm oldukça nadir
düşük yoğunluklu aktivasyonlara kontrollü
taramalar sırasında çekilecek bir EKG tanı
görülen bir durum olup, genellikle öncesinde
olarak izin verilebilir. Aritmojenik sağ ventrikül
koyduru olabilir ancak bazı hastalarda daha
belirti vermez. Halk arasında ve medyada bu
displazisi (ASVD), kalıtsal geçişli bir kalp has-
ayrıntılı elektrofizyolojik işlemler de gerekebi-
ölümler yanlışlıkla kalp krizi olarak adlandırılsa
talığı olup kalbin sağ karıncığını tutar. Normal
lir. Çoğu kalıtsal geçişli olup, genellikle önce-
da koroner damar tıkanıklığına bağlı gerçek
kas dokusunun yerini yağ dokusu almıştır. İler-
sinde herhangi bir belirti vermez.
kalp krizi özellikle 35 yaş altı genç sporcular-
leyen dönemlerde kalp yetersizliğine neden
daki ölümleri pek azından sorumludur. Genç
olabileceği gibi ritm bozukluğu ve ani kardi-
Bunlarında dışında kalp kasının iltihabi hasta-
sporcularda ani kardiyak ölümün en sık görü-
yak ölüme de sebep olabilir. Toplum genelin-
lığı olan miyokardit, Marfan sendromu olan
len nedenleri ise; kalp kası hastalıkları, ritm-i-
de yaklaşık olarak on binde bir sıklıkla görülür.
hastalarda daha sık görülen aort rüptürü,
leti bozuklukları, koroner damar anomalileri,
Hastalarda kalp yetersizliği belirtileri olabile-
kalp kapak hastalıkları gibi birçok neden
kalbin iltihabi hastalıkları, aort yırtılması ve
ceği gibi rutin taramalar sırasında tesadüfen
genç sporcularda ani kardiyak ölüme sebep
diğer nadir görülen nedenlerdir.
de tespit edilebilir. Aile öyküsü olması ASVD
olabilir.
ihtimalini artırırken, elektrokardiyografi (EKG),
Hipertrofik kardiyomiyopati (HKM) 35 yaş altı
EKO ve manyetik rezonans görüntüleme
Sonuç olarak genç sporcularda ani ölüm ol-
sporcularda en sık görülen ani kardiyak ölüm
(MRG) yardımcı tanı araçlarıdır. Kesin ASVD
dukça trajik bir olay olmasına rağmen yapı-
sebebidir. HKM yaygın görülen kalıtsal bir
tanısı konulan sporculara yoğun yarışmalı
lacak bazı taramalarla potansiyel olarak en-
kalp kası hastalığıdır. Kalp kasının normalden
sporlar kesin olarak yasaklanır.
gellenebilir bir durumdur. Ancak amatör ya
daha kalın olması ile karakterize olup nefes
da profesyonel tüm sporculara çok detaylı
darlığı, çarpıntı ve göğüs ağrısı gibi belirtilere
Koroner arter anomalileri toplum genelinde
tarama yapılması gelişmiş ülkeler için dahi
neden olabilirken nadiren herhangi bir belirti
oldukça nadir görülmelerine karşın, genç
kolay karşılanabilecek bir maddi yük değil-
görülmeksizin ilk olarak ani kardiyak ölüm ile
sporculardaki ani kardiyak ölümün en sık gö-
dir. Nispeten nadir görülen bu durum için ilk
ortaya çıkabilir. Görülme sıklığı toplum gene-
rülen ikinci nedenidir. Koroner arterler kalbin
önce basit bir öykü alma (ailesinde ani kar-
linde yaklaşık olarak binde 2 civarında iken
kendisini besleyen küçük damarlar olup ileri
diyak ölüm hikâyesi bulunma gibi) ve fizik
Amerika Birleşik Devletlerinde 600.000’den
yaşlarda ve 35 yaş üstü sporcularda damar
muayene ile yüksek riskli grupların belirlenip
fazla insanın etkilendiği düşünülmektedir.
sertliği (ateroskleroz), genç sporcularda ise
onlara yönelik daha detaylı bir tarama ya-
Kalıtsal bir hastalık olması nedeni ile ailesin-
doğumsal anomaliler ile ölüme sebep olur-
pılması kamu kaynaklarının doğru kullanımı
de HKM olanlarda görülme sıklığı artar. Spor-
lar. Genellikle zorlu egzersiz sırasında veya
açısından daha uygun olacaktır.
10
ŞUBAT - MART 2017 / ÜCRETSİZDİR
11
ŞUBAT - MART 2017 / ÜCRETSİZDİR
YENi YASAMLAR
AYŞE MASAL ÇELİK
Doğum Tarihi
Anne İsmi
Baba İsmi
Cinsiyet
Kilo
Boyu
: 09.01.2017
: Nilüfer
: Hasan
: Kız
: 3330 gr.
: 47 cm.
DEFNESU ERAKMAN
Doğum Tarihi
Anne İsmi
Baba İsmi
Cinsiyet
Kilo
Boyu
: 30.01.2017
: Özün
: Erdal
: Kız
: 3500 gr
: 53 cm.
TÜRKER EFE HIRACA
Doğum Tarihi
Anne İsmi
Baba İsmi
Cinsiyet
Kilo
Boyu
: 06.02.2017
: Melahat
: Onur
: Erkek
: 3370 gr.
: 51 cm.
NİL NEVİN KİLİT
Doğum Tarihi
Anne İsmi
Baba İsmi
Cinsiyet
Kilo
Boyu
: 17.02.2017
: Cansu
: Turan
: Kız
: 3200 gr.
: 47 cm.
ZEYNEP YAĞMUR GÜMÜŞ
Doğum Tarihi
Anne İsmi
Baba İsmi
Cinsiyet
Kilo
Boyu
: 02.01.2017
: Emine
: Fatih
: Kız
: 3380 gr.
: 49 cm.
SAĞLIKLI YAŞAM
Ö z e l A n ta l ya Ya ş a m H a s t a n e s i S a ğ l ı k B ü l t e n i
ÖZEL KEMER
YAŞAM HASTANESİ
Merkez Mah. Lise Cad.
No: 26 Kemer / ANTALYA
Tel: 0242 212 0 444
ÖZEL ANTALYA
YAŞAM HASTANESİ
Şirinyalı Mah. 1487 Sk.
No: 4 ANTALYA
Tel: 0242 212 0 212
ÖZEL OPERA
YAŞAM HASTANESİ
Cumhuriyet Mah. 629 Sk.
No: 16 ANTALYA
Tel: 0242 212 0 666
ÖZEL ALANYA YAŞAM
HASTANESİ
Şekerhane Mah. Refik Bakalım
Sk. No: 3 Alanya / ANTALYA
Tel: 0242 212 0 555
ÖZEL MANAVGAT
YAŞAM HASTANESİ
Hasan Fehmi Boztepe Cad.
No: 176 Manavgat / Antalya
Tel: 0242 212 0 888
ÖZEL AKDENİZ SAĞLIK VAKFI
(ASV) YAŞAM HASTANESİ
İmtiyaz Sahibi: Özel Antalya Yaşam Hastanesi adına Dr. Cemal ÖZKAN / Yazı İşleri Sorumlusu: Gizem CANDAN
Tasarım: Yaşam Hastanesi Reklam Ekibi / Baskı: Ajans Form 0242 243 20 84
Gebizli Mah. 1116 Sok. No: 4
Muratpaşa / ANTALYA
Tel: 0 242 212 0 777
Download