SAĞLIKLI YAŞAM SAYI: 26 ŞUBAT - MART 2017 / ÜCRETSİZDİR Özel Antalya Yaşam Hastanesi Sağlık Bülteni “YAŞAM” , EN ZOR ANINIZDA YANINIZDA OLMAKTIR. ŞUBAT - MART 2017 / ÜCRETSİZDİR Prof. Dr. Erkan DEMİRKAYA Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Çocuk Romatolojisi, Çocuk Nefrolojisi Uzmanı Romatolojik hastalıklar erişkinlerde iyi bilinmekle birlikte çocuklarda da görülebilmektedir. Bu grupta yer alan hastalıklar kas iskelet sistemine ait lokal veya sistemik bozuklukla ile ilgili olup adından anlaşılacağı üzere kapsamı çok geniştir. Hastanelere başvuran çocuk hastalar değerlendirildiğinde her beş çocuktan bir tanesinin kas iskelet sistemine ait bir nedenle başvurdukları batı toplumlarında gösterilmiştir. Ülkemiz açısından değerlendirildiğinde ise Akdeniz kuşağında yer alan diğer ülkeler gibi, romatolojik hastalıkların sık görüldüğü bir coğrafik alanda bulunmaktayız. 2 ÜLKEMİZDE ÇOCUKLUK ÇAĞI ROMATİZMAL HASTALIKLARI Bu grup hastalıklar içerisinde ülkemizde sıklıkla görülenler arasında çocukluk çağının romatizması olarak bilinen jüvenil idiyopatik artrit (juvenil romatoid artrit), ailevi Akdeniz ateşi (FMF), sistemik lupus eritematozis, dermatomiyozit, Henoch-Schönlein purpurası, poliarteritis nodoza, Kawasaki hastalığı gibi çocukluk çağında görülen hastalıklar sayılabilir. Bunlar içerisinde en sık görüleni ise jüvenil idiyopatik artrit grubudur. Ülkemizde 16 yaşına kadar olan nüfusun 30 milyon civarında olduğu söylenmektedir. Avrupa ve Amerika prevalansına göre hesaplandığında ülkemizde her bin çocuktan bir tanesi hasta olsa, 30 bin `juvenil idiyopatik artritli` çocuktan söz etmek mümkündür. Ancak çocuk romatologları tarafından izlenen hastaların sayısı 10 bini geçmez. Ülkemizde 20 bin hasta muhtemelen ya hekim bulamamakta ya da tanı alamamaktadır. Bu konu yazımızın ilerleyen bölümlerinde daha geniş olarak ele alınmıştır. Ülkemizin en önemli çocukluk çağı romatizmal hastalığı olan Ailesel Akdeniz Ateşi ise genetik bir hastalıktır. Hastaların tekrarlayan ateşli dönemlerine eşlik eden karın, göğüs veya eklem ağrısı, eklemde şişme gibi ya- ŞUBAT - MART 2017 / ÜCRETSİZDİR Nasıl Teşhis Edilir? JİA tanısı, artrit dediğimiz vüvudumuzda bulunan eklemlerin iltihaplanması ve bu iltihabın kalıcı olması; hasta ve ailesinden alınan hastalık hikayesinin değerlendirilmesi, dikkatli bir muayene ve ayrıntılı laboratuvar incelemelerinin yapılması bütün bunların sonucunda eklemleri tutabilecek olan diğer hastalıkların dikkatle dışlanması sonucunda konulur. Tanı konulma süreci bazen birkaç gün alabilirken bazen yıl ile ifade edilebilecek zaman dilimine yayılabilir. Hastalık 16 yaşından önce başlar, belirtiler 6 haftadan uzun sürer ve artritten sorumlu olabilecek diğer bütün hastalıklar dışlanırsa, hasta JİA’dır. Buradaki 6 haftalık beklenme zamanı hastalığın uzun dönemli olduğunun anlaşılabilmesi içindir. Bu durumlarda hastanın mutlaka bir çocukromatoloji uzmanınca değerlendirilmesi gerekir. Diğer bir husus kınmaları vardır. Hastalık genellikle Akdeniz ve Orta Doğu halklarını, özellikle Yahudiler (daha çok Sefardik Yahudiler), Türkler, Araplar ve Ermeni`leri etkiler. Hastaların %90`ında FMF atakları 20 yaş öncesi başlar. Bu grubun da yarıdan fazlasında ataklar 10 yaşından önce ortaya çıkar. Erkeklerde kızlara oranla biraz daha sık görülür. Ülkemizde Çocuk Romatolojisi bilim dalı kısa süre önce ayrı bir yan dal olarak kabul edilmiş ve üniversitelerde bilim dallarını oluşturmaya başlamışlardır. İlk defa 2012 yılı ile birlikte sadece bu konuda yetişen çocuk uzmanları yan dal ihtisasına kabul edilmişlerdir. Yakın bir gelecekte ülkemizde çocuk romatolojisi disiplininin her üniversitede kurulması ile birlikte hastaların mağduriyeti önlenmiş, bu hastalıklara bağlı gelişme ihtimali olan sakatlıklarında önüne geçilmiş olunacaktır. Juvenil İdiopatik Artrit (JİA) Nedir? Juvenil idiopatik artrit (JİA), sürekli eklem iltihabı ile karakterize kronik bir hastalıktır. Eklem iltihabının tipik bulguları ise ağrı, şişme ve hareket kısıtlılığıdır. “İdiopatik” kelimesi, hastalığın nedenini bilmiyoruz anlamına gelir. Buradaki “juvenil” ise belirtilerin başlangıcının 16 yaşından önce meydana geldiği (çocukluk çağı) anlamını taşımaktadır. Kronik Hastalık Ne Demektir? Bir hastalıkta uygun tedaviyle şifa ile iyileşme görülmez ancak belirtilerin ve laboratuvar tetkik sonuçlarının düzelmesi söz konusu olursa o hastalık kronik olarak adlandırır. Bu ayrıca, tanı konduğu zaman çocuğun ne kadar süreyle hasta olabileceğini tahmin etmenin imkansız olduğu anlamına gelir. Bu Hastalığın Sebepleri Nelerdir? Bağışıklık sistemimiz bizi, virüsler veya bakteriler gibi türlü mikroplardan kaynaklanan enfeksiyonlardan korur. Bu sistem, potansiyel olarak yabancı ve tehlikeli olup yok edilmesi gereken ler (mikroorganizmalar, kanser hücreleri gibi) ile bize ait olanları (böbrek dokumuz, eklemlerimiz, lenf bezlerimiz, gözümüz gibi) birbirinden ayırabilmektedir. Çocukluk çağının bu iltahaplı romatizmasıda (JİA), bağışıklık sistemimizin düzgün çalışmaması sonucunda “kendi” hücrelerini kısmen tanıyamaması dolayısı ile kendi vücut elemanlarına saldıran bir yanıt oluşturması nedeniyle oluştuğu düşünülmektedir. JİA’da bu durum eklem duvarı gibi bölgelerde iltihapa yol açmaktadır. Bu nedenle, JİA ve benzeri hastalıklar, bağışıklık sisteminin kendi vücuduna karşı tepki göstermesi anlamında “otoimmün” olarak da adlandırılır. Fakat birçok romatizmal hastalıkta olduğu gibi hastalığın nedeni halen tam olarak aydınlatılamamıştır. Genetik Geçiş Var mıdır? Anne ya da babadan JİA çocuklara aktarılamadığı için kalıtsal bir hastalık değildir. Fakat büyük kısmı henüz keşfedilmemiş ve bireylerin hastalığa yatkınlığını yaratan bazı genetik faktörler vardır. Her ne kadar bugüne kadar yapılan bilimsel araştırmalar genetik faktörlerin etkisini yüzde yüz gösteremesede bilim insanları bu hastalığın genetik yatkınlık ve çevresel etmenlere maruz kalma (büyük olasılıkla enfeksiyonlar) ile ortaya çıktığını düşünmektedirler. Genetik bir yatkınlık bulunsa bile aynı ailede iki çocuğun etkilenmiş olması çok nadirdir. ise bu hastalık farklı şekillerde seyredebilir ve bu nedenle kendi içerisindede farklı alt gruplara ayrılır. Tedavisi Var mıdır ve Nasıldır? Bu hastalara tanı konulduktan sonra başlanan tedaviler ve süreç gerçekten zor bir dönemdir. Genellikle tedavi yıllar ile ifade edilen zaman ifadesi ile sürebileceği unutulmamalıdır.Tedavinin esas amacı; hasta çocuğun büyüme ve gelişmeyi sürdürürken ağrı, halsizlik ve tutukluluğunu (sabah sertliğini) gidermek; eklem ve kemikte oluşcak hasarı önlemek, eklemlerde oluşan sakatlık olarak ifade edebileceğimiz deformiteleri minimum düzeyde tutarak hareketliliği artırmaktır. Son on yılda üretilen yeni ilaçlar (biyolojik ajanlar) sayesinde JİA tedavisinde çok belirgin ilerlemeler kaydedilmiştir. Buna rağmen bazı çocuklar “tedaviye dirençli” veya “yanıtsız” olabilir, başka bir deyişle; tedaviye rağmen hastalık hala aktif ve eklemler iltihaplı olarak seyredebilmektedir. Her bir çocuk için tedavinin kişisel olması gerekmekle birlikte, tedaviye karar vermek için bazı kılavuzlar bulunmaktadır. Tedavinin her basamağında anne-babanın dahil olması ve bunun bir uyum içerisinde sürdürülmesi çok önemlidir. Tedavi temel olarak, sistemik ve/veya eklemdeki iltihabı engelleyen ilaçların kullanılmasına ve/veya eklem işlevini koruyan ve deformitelerin önlenmesine katkı sağlayan rehabilitasyon süreçlerine dayanır. Tedavi oldukça karmaşıktır ve birçok branş hekimi ilede birlikte çalışmayı gerektirir (Çocuk Romatoloğu, Ortopedist, Fizik Tedavi Uzmanı ve Göz Doktoru). 3 ŞUBAT - MART 2017 / ÜCRETSİZDİR MEME KANSERİ SONRASI MEME ONARIMI Doç. Dr. Fatih ZOR Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi, Ağız, Yüz ve Çene Cerrahisi, El Cerrahisi Uzmanı tılarını azalttığı için uygun vakalarda yapıl- özellikle şişman bir hasta ise memenin alın- dığında çok başarılı sonuçlar elde edilmek- ması operasyonunu takiben, karın kasından tedir. Anında meme onarımı hastanın kendi üzerindeki karın cildi ile birlikte meme ya- dokusu ile (karın yağ dokusu, sırt kası) veya pılması, aynı operasyonda karın yağlarının meme protezi kullanılarak yapılabilmektedir. alınması ve karın cildinin gerginleştirilmesi Kanser ameliyatı sonrası yeni memesi ile oda- olanağı hastaya sağlanmaktadır. Böylece sına çıkan hastanın psikolojik durumu (yüksek hastanın aynı seans operasyonunda hem Meme Onarımı Nedir? morali) daha iyi olacağından, hem yaranın meme onarımı hemde karın ön duvarı este- Günümüzde meme kanserinin tedavisinde, iyileşmesi daha hızlı olmakta hem de diğer tik operasyonu yapılmış olacağından hasta- cerrahi girişimin birkaç farklı uygulaması var- tedavilerden (kemoterapi gibi) daha çok nın ameliyattan sonraki sıkıntıları azalacak dır. Bu uygulamalar temel olarak, memenin fayda görmektedir. Psikolojik durumun iyi ol- ve hastayı ağır psikolojik sıkıntılardan kurtara- tamamı alınmaksızın korunmasına yönelik ması vücudun savunma sistemini güçlendir- caktır. Eğer hastanın kanserli dokusu çıkarılır- olanlar ve memenin tümünün çıkartılmasına mekte ve hastalığın seyri üzerinde çok olum- ken memenin cilt kısmı fazla çkarılmamış ise yönelik olanlar olarak iki ana gruba ayrılmak- lu etkiler yapmaktadır. bu ameliyatta karın cildi kullanılmadan yanlızca karın kası kullanılarak hastanın meme tadır. Hastanın Daha Önce Meme Kanseri dokusu yerine yanlızca kas dokusu getirile- Bunlara ek olarak da, alınan memenin yeri- Nedeniyle Memesinin Tamamı Alınmışsa Ne bilmektedir.Kanser nedeniyle memesi alınan ne, plastik cerrahi teknikler ile yeniden meme yapılabilir? bir hastaya karın kasıyla yapılan ameliyata yapılması ameliyatları vardır. Bu şekilde, me- Bu hastalara geç dönemde meme onarımı benzer bir ameliyat sırttaki kanat kası ile ya- mesi alınan bir hastaya yeniden meme ya- yapılması mümkündür. Bu hastalar için gü- pılabilmektedir.Karın kasıyla yapılan ameli- pılmasına meme onarımı adı verilmektedir. nümüzde tüm dünyada en çok kabul gören yatın hemen hemen aynısı sırttaki kanat kası Meme onarımının birkaç yöntemi vardır ve yöntem olarak karın kası ve karın bölgesi de- ile yapılabilmektedir. Her iki ameliyat sonrası hangi çeşit ameliyatın yapılacağını hastanın risini içeren dokular kullanılarak çok başarılı hastalar için çok başarılı sonuçlar ortaya çı- memesinin büyüklüğü, tümörün büyüklüğü, memeler yapılmaktadır. Bu ameliyatlarda karmaktadır. hastanın genel durumu ve istekleri belirler. zaten karın derisinde fazlalık da olan hastalara aynı zamanda karın germe ameliyatı da Ayrıca memesi alınmış olan hastalara meme Meme Kanserinde Güncel Tedavi ve Anında yapılmış olmakta, yani hasta hem karındaki protezi kullanılarak da meme onarımı olana- Meme Onarımı Nedir? sarkıklıktan kurtulmakta, hem de yeni bir me- ğı vardır. Protez ameliyatları genellikle 2 se- Tüm dünyada öncelikli olarak tercih edilen meye sahip olmaktadır. Eğer hastanın karın anslı ameliyatlardır. İlk ameliyatta hastanın yöntem, meme kanseri çıkarılır çıkarılmaz derisi yeterli değilse, bu durumda sırtındaki alınan meme bölgesinin cildini genişletmek aynı seansta memenin yapılmasıdır. Yani, aynı taraf sırt kası ve üzerindeki deri kullanıla- amacı ile serum ile şişirilen ve ekspander memenin eski kozmetik görünümünü sağla- rak da gayet başarılı memeler yapılabilmek- (doku genişleticisi) adı verilen balona benzer mak amacı ile memenin alınması ameliya- tedir. aparatlar meme bölgesine yerleştirilmekte, belli aralıklarla bu aparatlar serum ile şişiril- tı sırasında memenin onarımının yapılması Karın ve Sırt Kası ile Meme Onarımı Nasıl mekte ve yeterli cilt elde edildikten sonra Yapılır? meme protezi, ikinci bir operasyon ile şişiril- Genel Cerrahinin operasyonunu takiben Karın ön duvarındaki kas veya sırttaki kanat miş olan özel balonun çıkarılması ile oluşan Plastik Cerrah tarafından yapılmakta olup, kası, üzerindeki cilt dokusu ile birlikte kullanı- meme bölgesine yerleştirilmektedir. hem hastanın vücut imajının bozulmasını larak hastaya eski memesine benzer meme engellediği hem de hastanın psikolojik sıkın- aynı seans operasyonunda yapılabilir. Hasta operasyonlarıdır. 4 ŞUBAT - MART 2017 / ÜCRETSİZDİR GEBELİĞE BAĞLI DİABET (GESTASYONEL DİABET) ŞEKER TARAMA TESTLERİ Gestasyonel diabet (GD) tüm gebeliklerin % 5-6 sını etkileyen bir durumdur. Gebelikte şeker metobalizmasında beklenen değişikliklerin bazen abartılı bir şekilde ortaya çıkmasından kaynaklanır. Bir gebeye bu tanıyı koyabilmek için gebelik öncesinde diabet tanısı almamış olması gerekir. Gestasyonel diabet tanısını koyabilmek için gebelere yönelik tarama ve tanı testleri vardır. Bu testler iki basamaklı olarak uygulanır. Bu testlerin ilk basamağını 50 gr glukoz tarama testi oluşturur. Bu testte herhangi bir açlık aranmaksızın glukoz içildikten 1 saat sonra kan şekeri değeri ölçülür. Kan şekeri değeri normal sınırlarda ise testlere son verilir. Ancak yüksek değer elde edilirse ikinci basamak tanı testi olan 100 gr glukoz ile yükleme testine geçilir. Bu testten elde edilen değerlere göre gestasyonel diabet tanısı konulabilir. 2. basamak tarama testi için en az 8 saatlik açlık süresi gerekmektedir. GD tarama testleri tüm gebelere önerilmektedir. Gestasyonel diabet tarama testleri hastaların risk durumuna göre değişik haftalarda planlanabilir. Gebe düşük riskli grupta ise yani zayıf, ailesel diabet öyküsü olmayan ve önceki gebeliklerinde diabet öyküsü yaşamayan bir gebe ise 24-28. hafta aralığında tarama testleri yapılması önerilir. Ancak riskli grupta olan gebelerde; yani kilo fazlalığı olan, ailesel öyküsü olan, önceki gebeliklerinde diabet tanısı alan hastalar için hafta önemi yoktur. Daha erken haftalarda testler yapılabilir. Gebelik öncesi diabet tanısı alan ve şekeri kontrolsüz hastalarda diabete bağlı fetusta (bebekte) anamoliler (sakatlıklar) artabilir. Ancak GD de böyle bir artış söz konusu değildir. Gestasyonel diabete bağlı fetusta normalden fazla büyüme ( iri bebek ) görülebilir. Op. Dr. Gülnur KARATAŞ Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Bu da vajinal doğum esnasında zor doğum ve omuz takılması gibi durumlara neden olabilmektedir. Bu nedenle sezeryan oranlarında artış beklenir. Ayrıca gestasyonel diabete bağlı yeni doğanda şeker metobalizmasında bozulmalar görülebilir ve doğum sonrası bebekte hipoglisemik ataklar izlenir. Bu bebekler ilerleyen yıllarda da obezite ve diabet açısından artmış risk altındadırlar. Gestasyonel diabet tanısı olan anne adaylarının en az yarısında doğumdan sonraki yıllarında da diabet gelişebilir. Bu nedenle bu annelerin doğum sonrası 6-12. haftada mutlaka endokrin bölümünce şeker hastalığı açısından tarama testlerinin yapılması gerekmektedir. 5 ŞUBAT - MART 2017 / ÜCRETSİZDİR GRİP AŞISI Grip Aşıları Nasıl Üretilir? Her yıl araştırmacılar ve üreticiler, bir sonraki grip sezonunda hastalık yapması muhtemel grip virüslerine karşı aşı geliştirmektedirler. Grip aşısı suşları güncel grip mevsimi için Dünya Sağlık Örgünü tarafından belirlenmektedir. Bir önceki sezondaki grip etkenlerinin suşlarını içermektedir. Uzm. Dr. Zeynep İBİŞOĞLU Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Kimlere Grip Aşısı Yapılamaz? 1- 6 aylıktan küçük bebeklere uygulanmaz. 2- Ateşli hastalık geçirirken yapılmaz. 3- Gebeliğin ilk 3 ayında da grip aşısı yapılabilmekle birlikte genellikle tavsiye edilmez. 4- Daha önce grip aşısına alerjik şok gelişmiş olanlara yapılmaz. Grip Aşısı Nasıl Uygulanır? 6 ay ile 3 yaş arasında yarım doz yapılır. 9 yaşından küçüklerde ilk kez yapılacağı zaman 1 ay arayla 2 kez yapılır. 9 yaşından büyüklerde ilk sefer yapıldığı zaman da tek doz yapılır. Grip Aşısı Hangi Mevsimde Yapılır? Eylül ayından Aralık ayına kadar yapılır. Her yıl yeni çıkan aşı yapılır. Aşı çıkar çıkmaz ve en geç Ekimin sonuna kadar yapılması daha iyi olur. Grip Aşıları Ne Kadar Etkindir? Grip aşısının etkinliği %10 ile %70 arasında etkinliği olduğu bildirilmekle birlikte kişiden kişiye değişmektedir. Gribin ağır geçmesini ve ölümcül olmasını engelleyebilir. Yan Etkileri Nelerdir? Aşı yerinde ağrı, kızarıklık, şişlik olabilir. Bu yan etkiler her 5 çocuğun birinde görülebilir. Bazen aşıdan sonra on çocuğun birinde gribe benzer hafif belirtiler görülebilir. Bazen aşı içindeki maddelere alerji gelişebilir. 6 Kimlere Yapılması Tavsiye Edilir? 8- Nörolojik hastalığı olanlara 1- Astım, kistik fibroz, bronşektazi, kronik bron- 9- Grip mevsiminde hamile olanlara gebeli- şit ve amfizem gibi uzun süreli akciğer has- ğin 4. ayı ve sonrasında talarına 10- Bakımevinde yaşayanlara 2- 65 yaşından büyük herkese 11- 6 ay ile 5 yaş arasındaki tüm çocuklara 3- Uzun süreli kalp hastası olanlara 12- Sağlık çalışanlarına 4- Böbrek yetmezliği olanlara 13- Bakımevi ve kreş çalışanlarına 5- Şeker hastası (diabet) olanlara 14- 5 yaşından küçük çocuğu olan ev hal- 6- Talesemi ve orak hücreli anemi gibi bazı kına kan hastalıkları olanlara 15- Grip yönünden riskli şahıslarla birlikte ya- 7- Bağışıklık sistemi bozuk olanlara şayanlara ŞUBAT - MART 2017 / ÜCRETSİZDİR ANEVRİZMANIN AMELİYATSIZ TEDAVİSİ: “ENDOVASKÜLER STENT” Doç. Dr. Gökhan ÖZERDEM Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Hastanın iyileşme ve normal yaşamına dönüş süresini önemli ölçüde kısaltan bu tedavi yöntemi, klasik cerrahinin yerine tercih edilmektedir. Hasta 3 Günde Taburcu Olabilir Endovasküler stent işlemi sonrası hastalar 3 gün içinde hastaneden taburcu olabilir. Vücudun en büyük atardamarı olan aortun, risk medikal tedavi riski ile karşılaştırılarak ka- Cerrahi müdahale sonrası yaşanabilecek göğüs veya karın bölümlerinde normal çapın rar verilir ve genellikle hastalar düzenli olarak kompliksyon riskleri en az orandadır. Hasta- üstünde genişlemesi ile ortaya çıkan ana- takip edilir. Hastaların takipleri; MR ve tomog- nede kalış süresinin kısalması, hastanın nor- evrizma, hastada var olan hipertansiyona rafi ile yapılır. Damarların çapları belli oranda mal ve aktif yaşamına kısa sürede dönebil- bağlı olarak damarın tabakalarının ayrışması artıyorsa ya da çapları düşünülenden daha ve yırtılmasına neden olabilir. Bu durumdaki hızlı artıyorsa cerrahi müdahale gündeme mesi ve vücutta herhangi bir ameliyat kesisi hastalara doğru tedavi uygulanmadığında gelir. ise hastanın yaşamını %70 oranında tehdit edebiliyor. Anevrizmada Ameliyatsız Tedavi Dönemi Anevrizma varlığına rağmen düzenli takip oluşmaması endovasküler stenti son yıllarda uygulanan en popüler işlemlerden biri haline getirmiştir. Anevrizma ve buna bağlı olarak ortaya çıkan diseksiyon yani yırtıklar artık girişimsel olarak tedavi edilebilse de, 40 yaşın- 10 yıl öncesine kadar açık ameliyatlarla ve altında olmayan hastalarda aniden gelişe- yüksek riskler göze alınarak tedavi edilebilen bilen; damarın iç tabakası ve dış tabakası aort genişlemeleri yani anevrizmalar, artık birbirinden ayırılması, dolayısıyla kanın organ ameliyatsız bir yöntem olan endovasküler boşluklarına, karın ve göğüs boşluğuna yayıl- stent ile tedavi edilebiliyor. Girişimsel olarak ması yaşamı tehdit edebilir. Böyle durumlar- açık ameliyata göre çok daha düşük bir risk- da erken müdahale hasta için hayati önem Anevrizma Düzenli Takip Edilmediğinde Damar le yapılan işlem sonrası hasta normal yaşamı- taşır ve acil cerrahi gerekebilir. Yırtılabilir na kısa sürede geri dönebiliyor. Ancak bazı hasta gruplarında ameliyat ya- dan sonra damar genişlemesi riskinin arttığı gerçeği göz önüne alınarak, gerekli tahlil ve tetkiklerin yaptırılması önem kazanmaktadır. Anevrizmaların düzenli takip edilmemesi, damar yırtılmalarına yol açabilir. Diseksiyon adı Anevrizmada Hastanın Yaşı Önemli şamsal risk oluşturabilir. İleri derecede akci- Büyük damarlarda ortaya çıkan genişleme ğer hastalıkları ile anestezi alamayacak du- normalin 1.5 katına çıktığında anevrizma- rumda olan hastalar için ameliyatsız tedavi dan söz edilebilir. Birçok nedene bağlı ola- seçenekleri gündeme gelir. Günümüzde, rak ortaya çıkan anevrizmada, hastanın yaşı anevrizmanın ameliyatsız tedavisi “endovas- önemli rol oynar. Özellikle 60 yaşından sonra küler stent” yöntemidir. Ameliyatsız olarak anevrizma riski artar. Belli çapların altındaki gerçekleştirilen işlemde vücutta herhangi bir anevrizmalar hasta için yüksek risk oluştur- kesi oluşturulmadan girişimsel olarak yapıl- hasta bu iletim sayesinde ağrı duymaktadır. madığından, her anevrizma hastası da ame- maktadır. İşlem, lokal anestezi ya da sedas- Hasta yırtılma nedeniyle bir anda kaybedi- liyat edilmemektedir. Bu hastalarda cerrahi yon yöntemi ile uyutma şeklinde uygulanır. lebilir. verilen yırtılmalar, hastada çok ciddi belirtiler ile ortaya çıkar. Hastalar bu belirtileri; ‘sanki bıçak saplanıyor’ gibi sırt ve göğüs ağrısı şeklinde tanımlamaktadır. Yırtıldıkça aşağı doğru inen damarın içinde sinir sistemine bağlı sinir uçları bulunmakta ve belirtiler sırasında 7 ŞUBAT - MART 2017 / ÜCRETSİZDİR ŞEKER HASTALIĞI: TATLI BELA Doç. Dr. Abdullah TAŞLIPINAR Endokronoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Şeker Hastalığı Nedir? Şeker yüksekliği ile seyreden kronik metabolizma hastalığına şeker hastalığı (Diabetes Mellitus) adı verilmektedir. Organlar, hücreler şeker kullanım sorunu yaşamaktadırlar. Hastaların şeker ayar mekanizması bozulmuştur, bu nedenle şeker var ancak kullanılamamaktadır. Çeşitli tipleri vardır ancak en sık görülen şekli tip 2 diyabet denilen genellikle 30 yaş sonrası ve şişmanlıkla birlikte ortaya çıkan, ailesel olabilen tiptir. Kandaki Şekerin Önemi Nedir ve Normali Nedir? Kandaki şeker vücudun ana yakıtıdır. Bir diğer deyişle otomobilin benzinidir. Bütün hücreler yaşayabilmek için enerjiye ihtiyaç duyarlar ve bu enerjiyi glukoz dediğimiz şekerden karşılarlar. Bu şeker değeri açlıkta sabah 70-100 mg/dl arasında olmalıdır. Toklukta yemekten iki saat sonra da 140’ı mg/dl geçmemelidir. Bu değerler normal değerlerdir. Hangi Kan Şeker Değeri Yüksekliklerinde ‘Şeker Hastalığı’ Vardır Denir veya Şeker Hastalığı Tanısı Konulur? Kan şekeri veya glukozu sabah açlıkta 125’i, tokluk 2.saatte de 200’ü geçince şeker hastalığı tanısı konulur ve hastanın şeker hastalığı vardır, denilir. Bu değerler, yakınması olmayan bir kişide genellikle sağlaması yapılarak, en az iki yüksek değer varlığında, teyit edilerek, tanı konulur. Çünkü şeker hastası denildiğinde, artık kişi ömür boyu şeker hastasıdır ve ömür boyu kontrolü gerekecektir. Şeker Hastalığında Yakınmalar-Şikayetler Nelerdir? Şeker hastalığı genellikle tesadüfen ölçülen glukoz yüksekliği ile tanınır. Kısacası genellikle yakınma oluşturmaz. Ancak birçok kişide de çeşitli yakınmalar ortaya çıkabilir. Bu yakınmalar; çok yemek yeme, çok su içme, çok idrar yapma, kilo verme, yemekten sonra 8 birden şeker düşmesi ya da uyuklama, terleme, çarpıntı hali, sık idrar yolu veya genital enfeksiyon, başlıca sık görülen yakınmalardır. Ancak birçok kez şeker hastalığı sinsice seyreder ve organlara hasar verir böylelikle kalp krizi, ayakta yanma karıncalanma veya ağrı yakınması ya da görme problemleri ile ilgili hekimlere başvuru sırasında gecikilmiş şekilde saptanabilmektedirler. Şeker Hastalığı Öngörülebilir mi? Ne Yapılmalıdır? Şeker hastalığı kısmen öngörülebilir. Özellikle, ailesinde şeker hastalığı olanlar, şişman veya kilo fazlalığı olanlar, gebelikte şeker yüksekliği saptananlar, 4 kg üzerinde bebek doğuranlar şeker hastalığına adaydırlar. Ayrıca yüksek tansiyonlular, yüksek kolesterol veya trigliserid düzeyi olanlar, 50 yaş altında (kalp-beyin-bacak) damar problemi olanlar, insülin direnci olan bir grup hastalar şeker hastası adayı olabilirler. Bu şekilde öyküsü olan bireyler aralıklarla hastanede, ailede hekimliğinde, şeker ölçümü yaptırmalıdırlar. Kan glukozu, yukarıda belirtildiği şekilde, yüksek çıkanlar şeker hastası tanısı alırken, bu ölçümlerde, açlık glukozu-şekeri 100-125 arası olanlar veya tokluk şekeri 140-200 arası çıkanlar şeker hastalığına adaydırlar. Bu şekilde sonuçlanan kan şeker değerlerine ‘prediyabet’ tanısı konulmakta veya gizli şeker şeklinde adlandırılmaktadır. Bu tanısal şeker ölçümleri, evde ölçüm yapma olanağı sunan, parmaktan şeker ölçüm cihazları ile yapılmamalıdır, çünkü böyle yapılan ölçümlerle ile tanı konulamaz. Parmaktan ölçüm yapan cihazlar sadece şeker hastası tanısı konulmuş olanlarda takip etmek içindirler. Şeker Yüksekliğinin Önemi Nedir? Şeker Hastalarında Şeker Değeri Neden Düşürülmeye Çalışılmaktadır? Kanda şeker yüksekliği, öncelikle damarlara ve damardan zengin organlara zarar vermektedir. Bu organlar; kalp, böbrek, göz ve sinir sistemidir. Şeker yüksekliği damar yapısını, elastikiyetini ve geçirgenliğini bozmakta ve kalpte damar tıkanıklıkları ile kalp krizlerine, böbrekte süzme işlemini bozarak diyalize sürüklemekte, gözde görme kayıplarına neden olmaktadır. Bu zararlar, kan şekeri yüksekliği yanında kan yağlarında ve kan basıncında yükseklikle beraber olduğunda daha da zararlı olmakta ve erken organ yetmezliği ile ölüme yol açmaktadır. Bu nedenlerle tedavide ilk olarak kan şekeri-glukozu normalleştirilmeye çalışılmaktadır. Kan Şekerini Düşürmede Ne Gibi Tedaviler Önerilmektedir? En Etkili Öncelikli Tedavi Hangisidir? Başlangıçta belirttiğimiz tip 2 diyabetin tedavisinde öncelikle normal kiloya erişim, beslenme tedavisi (diyet) ve hareketin artırılması (egzersiz) faaliyetleri, tedavinin esasını, oluşturmaktadır. Bu öneriler en etkili kan şekeri düşüşünü sağlayan yöntemlerdir. Beslenmesini ve egzersizinin düzenlemeyen, kilosunu normalleştiremeyen kişilerde diğer tedaviler de etkisiz kalabilmektedir. Beslenme ve hareketin düzenlenmesi dışında ağızdan hap tedavileri ve insülin kullanımı diğer seçenekleri oluşturmaktadır. Şeker hastalarında tedavi bireyselleştirilir. Yani kişinin kilosuna şeker yüksekliğine beraberinde diğer organ ve metabolik problemlerine göre tedavi kişisel olarak düzenlenir. Beslenme Tedavisi, Diyet, Nedir? Şeker hastalığı, genellikle şişmanlarda ortaya çıkmakta ve kanda şekeri yüksek düzeyde seyretmektedir. Kısacası kanda şeker fazlasıyla var olsa da vücut, organ ve hücrelerimiz bu şekeri kullanamamaktadır. Hücre ve organ çalışması bozulmaktadır, şişmanlık bunu daha da bozmaktadır. Bu nedenlerle beslenmeyi günde 3 öğün yapmalı ancak öğün içerik miktarlarını azaltmalıdır. Bir başka deyişle kaloriyi kısıtlamak gerekmektedir. Bir şeker hastası, şeker hastası olmayan bir kişinin yediğinin yarısı kadar yerse ona yetebilmektedir. Egzersiz veya Hareket Nasıl Düzenlenmelidir? Günlük veya gün aşırı 45 dakika ve yürüyüş şeklinde olan egzersizler önerilmektedir. Günlük çok hareketliyim, ev içinde, işyerinde hiç durmam gibi denilen faaliyetler, hareketten sayılmamaktadır. İnsan hareket eden, hareket etmesi gereken, bir varlıktır. Hareket ettikçe şeker kullanımı normalleşecek kilolar daha normalde kalacaktır. İlaç Tedavisi Nelerdir? Ne Zaman ve Nasıl Olmalıdır? İlaç tedavileri hap şeklinde veya iğne şeklinde (enjeksiyon) şeklinde olabilir. Beslenme ve hareket önerileri ile kan şekeri düşürülemeyen tüm hastalarda organ bozukluğu varlığı veya yokluğuna göre ilaçlar verilir. Bu ilaç tedavileri genellikle kilo kazandırırlar. Kilo almadan şekeri kontrol etmek esas olmalıdır. Erken dönemde daha yeni tanı aşamasında çok yüksek şeker düzeyi olanlar hemen erken insülin tedavisi ile şeker değerleri normal- ŞUBAT - MART 2017 / ÜCRETSİZDİR leştirmek üzere tedavi edilirler ve daha sonra da hap tedavisine geçebilirler. Tedavi Ederken Nelere Dikkat Edilir? Şeker hastaları tedavi edilirken ana hedef yukarıda da belirtildiği gibi organların hasar görmesini engel olmak ve kan şekerini normalleştirmektir. Organ ve damar hasarına neden olabilecek tüm riskler yönetilir ve normalleştirilmeye çalışılır. Bu amaçla 7 ana konu üzerinde durulur. 1. Kan şekerinin normalleştirilmesi 2. Kan basıncının (tansiyon) normalleştirilmesi 3. Kan yağlarının (kolesterol) düzenlenmesi 4. Ağırlık (kilo) kontrolü 5. Sigaranın bırakılması ve alkolün kısıtlanması 6. Organ hasarının önlenmesi ve tedavisi 7. İlaç yan etkilerinden korunulması Bir Şeker Hastasında Kan Şekeri Hedefleri Neler Olmalıdır ? Bir şeker hastasında hem açlık hem de tokluk kan şekeri değeri normalleştirilmelidir. Kan şekeri; sabah açlıkta 100-130 arasında, herhangi bir tokluk şekeri de 200’ü geçmeyecek şekilde olmalıdır, bu değerler normal kabul edilirler. Ayrıca HbA1c düzeyi gençlerde veya organ hasarı olmayanlarda %7, organ hasarı olanlarda %8 dolayında olmalıdır. HbA1c Nedir, Önemi Nedir? HbA1c bize son 3 ayın şeker seyrini gösteren ortalama şeker düzeyini yansıtan bir tetkiktir. Parmaktan ölçülen veya kan vererek ölçülen kan şeker değerleri sadece o andaki şeker değeridir, HbA1c ise bir başka zamanı, açlık-tokluk ve gece-gündüz dahil, geçmiş 3 aylık zamanın şekerini gösterebilmektedir. Bu nedenle HbA1c ölçümünün 3-6 aralıklarla şeker düzeyine ve kişiye göre değişmekle birlikte kanda bakılması önerilmektedir. Kan şekerinin ne olduğunun sağlaması da böylelikle yapılabilmektedir. Kan Basıncı Şeker Hastalarında Ne Olmalıdır? Şeker hastalarında kan basıncı yüksekliği (hipertansiyon) şeker hastalığı olmayan bireylerden daha sık rastlanmaktadır. Kan basıncı yüksekliğinin şekere bağlı organ hasarını artırması nedeni ile şeker hastalarında tansiyon kontrolü çok önemlidir. Bu nedenle, büyük tansiyon 14 cm (140mmHg), küçük tansiyon 9 cm (90 mmHg)’nın altında olmalıdır. Tolere edilebilen en düşük normal değer tercih edilebilir. Kan Kolesterol Değeri Şeker Hastalarında Ne Olmalıdır? Şeker hastalarında aynı kan basıncı yüksekliğinde olduğu gibi kan kolesterol bozukluğu daha çok olmakta, şeker ve yağ yüksekliği birlikteliği damarlara ve organlara daha çok zarar vermektedir. Bu nedenle kan yağ-kolesterol değeri genellikle kötü kolesterol olarak ifade edilen LDL Kolesterol hedef alınarak normalleştirilmektedir. LDL kolesterol değeri 100’ün altında olmalıdır. Bazı hastalarda nonHDL kolesterole bakılarak da kontrol edilir ki nonHDL kolesterol düzeyi de 130’un altında olmalıdır. Vücut Ağırlığı Ne Olmalıdır? Ağırlık boya göre ayarlanmaktadır. Normal vücut ağırlığı, ‘boy’un metre cinsinden karesine bölündüğünde, (kg/m2) en fazla 25, en az 19 olan ağırlıktır. Bir başka deyişle ‘boy’un metre cinsinden karesini, 25 ile çarptığınızda, olunabilecek en fazla kilo-ağırlık bulunmuş olur. Fazla kilolar zamanla tedricen verilmeli ve normal kiloya erişilmelidir. Bu hedefi, işlemi, her zaman özellikle de diyabet tanısının başlangıç döneminde yapmak çok önemlidir. Çünkü şeker hastaları, şeker düştükçe daha çok yeme gereksinimi duymakta ve bu nedenle daha çok kilo alabilmekte, ayrıca birçok şeker ilacı da kilo artırıcı yan etkiye sahip olduğundan vücut ağırlığı şeker hastalarında giderek artma potansiyeli taşımaktadır. Oysa az yemek, kilo vermek, tedavinin esasını oluşturmaktadır. Sigara Neden İçilmemeli, alkol neden kısıtlanmalıdır ? Sigara, damar ve kalp hastalığı yapan çok zararlı bir alışkanlıktır. Diyabetli hastada şeker, kan basıncı ve kan yağ yüksekliği zaten damar hasarı oluştururken, sigara ile bunu artırmamak gerekir. Alkol ise yüksek kalorili bir içecektir. Kalori, kilo almaya neden olabilmektedir. Ayrıca bazı hastalarda metabolizmayı etkileyerek şeker düşüklüklerine neden olabilmekte hatta ilaçlarla ters etkileşebildiğinden içilmemelidir. Ancak alkol tercih ediliyorsa ölçülü veya kontrollü almakta yarar vardır. Haftada 2 günü ve 2 birimi geçmeyen tercihlerde bulunulabilir. Sözü Geçen Organ Hasarı Nedir ? Hangi Organlar Hasar Görmektedir? Vücudun hayati organlarının (kalp, böbrek, göz, sinirler, üreme ve cinsiyet organlarının vs) çalışamaz hale gelmesidir. Kalp krizi, böbrek yetmezliği, gözde kanamalar ve görme kaybı, cinsel isteksizlik, erkeklerde sertleşme sorunları olur. Bağışıklılık sistemi bozulur, nadir gözüken, fırsatçı enfeksiyonlar sık ve ciddi şekilde gelişir ve yaşamı tehdit eder. Bu nedenlerle, organlar, herhangi bir hasara uğrayıp uğramadığının belirlenmesi amacı ile hiçbir şikayet olmasa bile yılda bir kontrol önerilir. Ayrıca şeker hastalarında, damar ve sinirler erken etkilenmektedir. Cilt kurumakta ve çatlayabilmektedir. Cilt enfeksiyonları sık olmakta ve yaralar, tedavi ile zor kapanmaktadır. Bu doğrultuda el ve ayaklarda yanma, uyuşma, karıncalanma, ağrı şeklinde yakınmalar olabileceği gibi hissizlik şeklinde de yakınmalar olabilir. Özellikle ayaklarda hissizlik olduğunda, ayak üşüdüğünde sıcak uygulama, yandığında da soğuk uygulama yapılmamalıdır. Cilt yanar ancak hissedilmez, bu kez de yanık, yara, enfeksiyon ile uğraşılır ve ayağın kaybedilmesine yol açılabilir. Unutulmamalıdır ki, dünyada ve ilkemizde körlüğün, ayak kesilmesinin, diyaliz tedavisinin, kalp hastalıklarına bağlı ölümlerin en sık nedeni şeker hastalığıdır. İlaçların En Önemli ve Sık Yan Etkisi Nedir? İlaçlar şekeri düşürmek içindir. Ancak vücudun şeker ayar mekanizması ve bunun otomatikliği bozulmuştur. Bozulan otomatiklik, beslenme, hareket ve ilaç unsurlarıyla el yordamıyla ayarlanmaktadır. Bu esnada, şeker, gereğinden fazla yükselebilmekte bazen de çok düşebilmektedir. İlaçlar da bu duruma zemin hazırlayabilir. Kısacası ilaçların fazlaca kan şekerini düşürebilme olasılığı vardır. Şeker hastalarında, şeker düzeyi, gençlerde 80’nin altına, ileri yaşlarda 100’ün altına düşmemelidir. Düşük kan şekerine hipoglisemi denilir. Hipoglisemi vücuda çok stres yüklemekte, zarar vermekte ve kişinin şuurunu, hayatını etkilemektedir. Şeker hastasında herhangi bir zamanda, birden başlayan çarpıntı, soğuk terleme, ellerde titreme, uyuklama hali, şuur değişiklikleri varsa kan şekeri parmaktan ölçülmeli ve düşükse kesme şeker yenilerek şeker yükseltilmelidir. Şeker Hastalarına Kısa ve Ek Öneriler… Az ve ölçülü yiyiniz, daha çok hareket ediniz, fazla ise kilo veriniz, ilaçlarınızı düzenli kullanınız, aralıklarla kontrollerinizi (şeker, tansiyon, kolesterol ve kilo) yaptırınız. Sigara içmeyiniz, alkolü sınırlandırınız. Ayak ve cilt bakımızı yapınız. Şeker hastası olduğunuza dair bir kimlik kartı taşıyınız. Diyabet kronik bir hastalıktır. Bu nedenle bir ilaç listesi yapmalı, hekime başvururken eski tahlil sonuçlarıyla, kullandığınız ilaçlarla veya ilaç listesiyle gitmelisiniz. Bu sizin yararınızadır. Şeker hastaları, aşılarını, özellikle grip, hepatit ve zatüre aşılarını ihmal etmemelidir. Diyabetlilerin oruç tutması önerilmez. Genç ve bebek sahibi olmak isteyen kadınlar, hekimlerine, bu beklenti ve hedeflerini belirtmelidir ki bir yol haritası çizilerek şeker hedefleri tutturulmalı, anne ve bebek zarar görmeden süreç yönetilmelidir. Şeker hastalığı konusunda, hasta ve ailesi bilgilenmelidir. Hastanın ilaçları nelerdir, şeker parmaktan nasıl ölçülür, hipoglisemide ne yapmalıdır; hasta ve yakınları öğrenmelidir ki hastaya acil durumda yardım edebilsinler. Çalışan şeker hastalarına uygun bir çalışma takvimi ve önceliği sunmak, iş yaşamını kolaylaştırmak işverene düşen ek bir ödevdir, mutluluğu ve verimliliği artırır. Hem önleme hem de tedavi için bunlar önemli ve gereklidir. Esenlikler dilerim. 9 ŞUBAT - MART 2017 / ÜCRETSİZDİR GENÇLERDE SPOR SIRASINDA ANİ KALP KRİZİ Doç. Dr. Fatih KOÇ Kardiyoloji Uzmanı cularda sezon öncesi yapılacak ekokardi- egzersizden hemen sonra ani kardiyak ölüm yografik (EKO) inceleme sırasında HKM’den görülebilir. Rutin taramalar sırasında tespit şüphelenilebilir. EKO sırasında sporcularda edilmesi oldukça güç olup şüphe duyulması normal olarak görülen ve atlet kalbi olarak halinde rutinde uygulanmayan daha detaylı adlandırılan durumdan ayırt edilmesi gerekir. incelemeler gereklidir. Daha önce sağlıklı olan ya da kalp hastalığı Uzman kardiyologlar tarafından yapılacak olduğu bilinmeyen bir kişide ani gelişen be- detaylı inceleme ve genetik testler ile tanı Genç sporculardaki ani kardiyak ölümün bir lirtileri takiben bir saat içerisinde kan dolaşı- kesinleştirilir. Kesin HKM tanısı alan sporculara diğer nedeni kalpteki bazı ritm ve ileti bozuk- mının durması ve şuur kaybı ile gelişen ölü- yoğun yarışmalı sporlara devam etmesi kesin luklarıdır. Bunlar egzersiz sırasında olabilece- me, “ani kardiyak ölüm” denmektedir. Genç olarak yasaklanırken golf veya bowling gibi ği gibi istirahat halinde de görülebilir. Rutin sporcularda ani kardiyak ölüm oldukça nadir düşük yoğunluklu aktivasyonlara kontrollü taramalar sırasında çekilecek bir EKG tanı görülen bir durum olup, genellikle öncesinde olarak izin verilebilir. Aritmojenik sağ ventrikül koyduru olabilir ancak bazı hastalarda daha belirti vermez. Halk arasında ve medyada bu displazisi (ASVD), kalıtsal geçişli bir kalp has- ayrıntılı elektrofizyolojik işlemler de gerekebi- ölümler yanlışlıkla kalp krizi olarak adlandırılsa talığı olup kalbin sağ karıncığını tutar. Normal lir. Çoğu kalıtsal geçişli olup, genellikle önce- da koroner damar tıkanıklığına bağlı gerçek kas dokusunun yerini yağ dokusu almıştır. İler- sinde herhangi bir belirti vermez. kalp krizi özellikle 35 yaş altı genç sporcular- leyen dönemlerde kalp yetersizliğine neden daki ölümleri pek azından sorumludur. Genç olabileceği gibi ritm bozukluğu ve ani kardi- Bunlarında dışında kalp kasının iltihabi hasta- sporcularda ani kardiyak ölümün en sık görü- yak ölüme de sebep olabilir. Toplum genelin- lığı olan miyokardit, Marfan sendromu olan len nedenleri ise; kalp kası hastalıkları, ritm-i- de yaklaşık olarak on binde bir sıklıkla görülür. hastalarda daha sık görülen aort rüptürü, leti bozuklukları, koroner damar anomalileri, Hastalarda kalp yetersizliği belirtileri olabile- kalp kapak hastalıkları gibi birçok neden kalbin iltihabi hastalıkları, aort yırtılması ve ceği gibi rutin taramalar sırasında tesadüfen genç sporcularda ani kardiyak ölüme sebep diğer nadir görülen nedenlerdir. de tespit edilebilir. Aile öyküsü olması ASVD olabilir. ihtimalini artırırken, elektrokardiyografi (EKG), Hipertrofik kardiyomiyopati (HKM) 35 yaş altı EKO ve manyetik rezonans görüntüleme Sonuç olarak genç sporcularda ani ölüm ol- sporcularda en sık görülen ani kardiyak ölüm (MRG) yardımcı tanı araçlarıdır. Kesin ASVD dukça trajik bir olay olmasına rağmen yapı- sebebidir. HKM yaygın görülen kalıtsal bir tanısı konulan sporculara yoğun yarışmalı lacak bazı taramalarla potansiyel olarak en- kalp kası hastalığıdır. Kalp kasının normalden sporlar kesin olarak yasaklanır. gellenebilir bir durumdur. Ancak amatör ya daha kalın olması ile karakterize olup nefes da profesyonel tüm sporculara çok detaylı darlığı, çarpıntı ve göğüs ağrısı gibi belirtilere Koroner arter anomalileri toplum genelinde tarama yapılması gelişmiş ülkeler için dahi neden olabilirken nadiren herhangi bir belirti oldukça nadir görülmelerine karşın, genç kolay karşılanabilecek bir maddi yük değil- görülmeksizin ilk olarak ani kardiyak ölüm ile sporculardaki ani kardiyak ölümün en sık gö- dir. Nispeten nadir görülen bu durum için ilk ortaya çıkabilir. Görülme sıklığı toplum gene- rülen ikinci nedenidir. Koroner arterler kalbin önce basit bir öykü alma (ailesinde ani kar- linde yaklaşık olarak binde 2 civarında iken kendisini besleyen küçük damarlar olup ileri diyak ölüm hikâyesi bulunma gibi) ve fizik Amerika Birleşik Devletlerinde 600.000’den yaşlarda ve 35 yaş üstü sporcularda damar muayene ile yüksek riskli grupların belirlenip fazla insanın etkilendiği düşünülmektedir. sertliği (ateroskleroz), genç sporcularda ise onlara yönelik daha detaylı bir tarama ya- Kalıtsal bir hastalık olması nedeni ile ailesin- doğumsal anomaliler ile ölüme sebep olur- pılması kamu kaynaklarının doğru kullanımı de HKM olanlarda görülme sıklığı artar. Spor- lar. Genellikle zorlu egzersiz sırasında veya açısından daha uygun olacaktır. 10 ŞUBAT - MART 2017 / ÜCRETSİZDİR 11 ŞUBAT - MART 2017 / ÜCRETSİZDİR YENi YASAMLAR AYŞE MASAL ÇELİK Doğum Tarihi Anne İsmi Baba İsmi Cinsiyet Kilo Boyu : 09.01.2017 : Nilüfer : Hasan : Kız : 3330 gr. : 47 cm. DEFNESU ERAKMAN Doğum Tarihi Anne İsmi Baba İsmi Cinsiyet Kilo Boyu : 30.01.2017 : Özün : Erdal : Kız : 3500 gr : 53 cm. TÜRKER EFE HIRACA Doğum Tarihi Anne İsmi Baba İsmi Cinsiyet Kilo Boyu : 06.02.2017 : Melahat : Onur : Erkek : 3370 gr. : 51 cm. NİL NEVİN KİLİT Doğum Tarihi Anne İsmi Baba İsmi Cinsiyet Kilo Boyu : 17.02.2017 : Cansu : Turan : Kız : 3200 gr. : 47 cm. ZEYNEP YAĞMUR GÜMÜŞ Doğum Tarihi Anne İsmi Baba İsmi Cinsiyet Kilo Boyu : 02.01.2017 : Emine : Fatih : Kız : 3380 gr. : 49 cm. SAĞLIKLI YAŞAM Ö z e l A n ta l ya Ya ş a m H a s t a n e s i S a ğ l ı k B ü l t e n i ÖZEL KEMER YAŞAM HASTANESİ Merkez Mah. Lise Cad. No: 26 Kemer / ANTALYA Tel: 0242 212 0 444 ÖZEL ANTALYA YAŞAM HASTANESİ Şirinyalı Mah. 1487 Sk. No: 4 ANTALYA Tel: 0242 212 0 212 ÖZEL OPERA YAŞAM HASTANESİ Cumhuriyet Mah. 629 Sk. No: 16 ANTALYA Tel: 0242 212 0 666 ÖZEL ALANYA YAŞAM HASTANESİ Şekerhane Mah. Refik Bakalım Sk. No: 3 Alanya / ANTALYA Tel: 0242 212 0 555 ÖZEL MANAVGAT YAŞAM HASTANESİ Hasan Fehmi Boztepe Cad. No: 176 Manavgat / Antalya Tel: 0242 212 0 888 ÖZEL AKDENİZ SAĞLIK VAKFI (ASV) YAŞAM HASTANESİ İmtiyaz Sahibi: Özel Antalya Yaşam Hastanesi adına Dr. Cemal ÖZKAN / Yazı İşleri Sorumlusu: Gizem CANDAN Tasarım: Yaşam Hastanesi Reklam Ekibi / Baskı: Ajans Form 0242 243 20 84 Gebizli Mah. 1116 Sok. No: 4 Muratpaşa / ANTALYA Tel: 0 242 212 0 777