DİL KONUŞMA GÜÇLÜĞÜ NEDİR? NE YAPILABİLİR? Hazırlayan: Oya KÖREKEN Dünyanın neresinde olursa olsun insanoğlu günlük yaşantısının büyük bir kısmını sözlü iletişimle geçirmektedir.Yapılan bir araştırmaya göre bu oranın ,uyku saatleri dışında kalan sürenin %75 i olduğu ileri sürülmektedir. Dil ve konuşma sorunlarının son derece yaygın olmasından ve erken dönem dil ve iletişim sorunlarının genel gelişimi olumsuz olarak etkileyeceğinden erken tanılama ve eğitim son derece önemlidir. Ayrıca erken dönem iletişim sorunlarının giderilmesi ileri yaşlarda ortaya çıkabilecek akademik başarısızlık ve duygusal sorunların da önüne geçebilmekte ya da en azından hafifletebilmektedir Dünya sağlık örgütünün verileri dikkate alındığında, özür gurupları içersinde en yüksek oranı dil ve konuşma güçlüğü yaşayan çocuklar oluşturmaktadır. Dünyada dil ve konuşma bozukluklarının okul çağı çocuklarda görülme sıklığının kaba bir tahminle %5 olduğu saptanmıştır. Bu oranın çoğunlukla ses bozukluklarını ( %3 ) ve kekemeliği (% 1 ) içerdiği bilinir. Başbakanlık özürlüler idaresi ve devlet istatistik enstitüsünün birlikte yürüttükleri araştırmada ülkemizde engelli çocuk oranının 12.95 olduğu ifade edilmektedir. Dil konuşma güçlüğü olan ve yaşları 0–18 yaş arasında olan çocuklar bu oranın 3,5 ini oluşturmaktadır. Konuşma dilin sözlü anlatımı olup kişinin kendisi ve çevresiyle dengeli ilişkiler kurma ve sürdürmesine yarayan, geleneksel sesli sembollerin yer aldığı ve tüm bedensel tepkiye dayalı bir iletişim dizgesidir. Konuşma için özel tek bir organ yoktur. Konuşma birçok organın birlikte eşgüdüm içersinde çalışmasıyla oluşan bir iletişim sürecidir ve zamanla otomatik duruma gelir. İnsanın sonradan kazandığı, öğrendiği bir beceridir. Bu öğrenme genellikle taklit yoluyla olur. Bu nedenle çocuklar genellikle yakınlarından ve özellikle annelerinden konuşmayı öğrenirler. Konuşma; Düşünleri ifade etme aracı olarak kullandığımız sembolik bir araç olan sözel dilin, akciğerden gelen havanın boğaz, ağız ve burun yolunda şekillenmesi sonucunda oluşan seslere dönüştürülerek karşımızdaki insan(lar)ın kulakları tarafından alabilecekleri bir biçime dönüştürülmesi işlemidir. Dil ve konuşma güçlüğü; Dil gelişiminde beklenen aşamalarda gecikmeler olması, konuşmanın dikkati konuşana çekecek kadar normalden farklılık göstermesi ve iletişimin bozulduğu, koptuğu durumlardır. Konuşmanın akışında, ritminde, tizliğinde, vurgularında,ses birimlerinin çıkarılışında ,eklemlenişinde ,artikülasyonunda ,anlamında bozukluğu bulunana konuşma özürlü denir. Dil konuşma güçlüğü nedenleri; • Yapısal nedenler: Konuşma bozukluklarının bazıları; konuşma organlarının yeteri kadar işlevsel olmamasından ve bazı yetersizliklerden kaynaklanır. Örneğin; dudak damak yarıklığı, diş problemleri, dilaltı bağının uzun olması, çene kasları, sinir sistemi zedelenmeleri (CP) , görme ve işitme yetersizliği, zihinsel yetersizlik… Vb • Sosyal ve Psikolojik Nedenler: Bazen konuşma bozukluklarında, konuşma organları normal gelişimde olduğu halde konuşma görevlerini gereği gibi yapamamaktadırlar. Bunun nedenleri arasında; evde konuşulan dilin niteliğinin bozuk olması, yabancı dil kullanılması, model olacak kişilerin azlığı, uyaran yetersizliği, yanlış öğrenmeler ve alışkanlıklar, aile içi şiddetli çatışmalar, uyum problemleri, içe kapanıklık, ekonomik ve göç sorunları… Vb • Dil ve Konuşma Güçlüğü Türleri: • Gecikmiş Konuşma: Çocuğun bebeklik döneminde geçirmesi gereken konuşma evrelerinden birine takılması veya o aşamalardan birine geri dönüşü sonucunda oluşan, takvim yaşı ile konuşma gelişimi arasındaki ciddi farkla ifade edilebilir. Gecikmiş konuşmada hiç konuşmama veya sözcük darcığının birkaç kelimeden oluşması, ifade güçlüğü, anlamlı cümleler kuramama… Vb özellikler görülebilir. Gecikmiş konuşma genellikle zihinsel ve işitme yetersizlikleri, ciddi sağlık problemleri ve şiddetli aile içi çatışmalarla beraber görülür. • BELİRTİLERİ • Konuşmaları kısıtlıdır. • Kısıtlılık hiç konuşmamaktan çok zor anlaşılabilen birkaç sözcük söyleyebilme arasında değişir.akranlarına oranla pek az sözcük bilirler. • Tümce kurmada da güçlük çekerler.Başkalarının konuşmalarına ilgi duymazlar ve dinlemezler.İsteklerini, duygularını doğrudan fizik hareketlerle belli ederler. • Bazıları topluluktan uzak durma ayrı kalma eğilimindedir.Duvarlara vücutlarını sürtmek ,bir başkasının elini tutmak ,sıkmak gibi haller de görülebilir.Daha çabuk ağlama,bağırma ,oyuncaklarını atma ,fırlatma ,kırma ,yırtma ,dağıtma gibi hırçınlıklar da görülebilir. • NEDENLERİ • Başlıca nedenlerinden biri zeka geriliğidir. • Gelişim döneminde uzun süren hastalıklar çocuğun konuşmasını etkiler. • İşitme kaybı dikkate alınması gereken bir husustur. • Konuşmada çene, dudak, dil, damak gibi konuşma organlarının kontrolü ve uyumlu işbirliği önemlidir. • Duygusal çatışma çocuğun konuşma gelişimini geciktirebilir. • Aile ve çevre koşullarındaki yetersizlik ve düzensizlik bazen konuşmayı geciktirebilir. Artikülasyon bozukluğu: Artikülasyon: Konuşma seslerini çıkarma işlemine denir. Artikülasyon bozukluğu: Konuşma seslerinin çıkarılış yeri, biçimi, hızı, zamanlaması ve basıncının hatalı üretimine dayalı sorunlar. Çoğunlukla kendi söyledikleri biçimin doğru söyleyiş biçimi olduğunu düşünürler. Not: Artikülasyon bozukluğunda bir sesin hiçbir •kelimede kullanılamaması söz konusudur. • Fonoloji bozukluğu: Konuşma temelini oluşturan dil kurallarına ait bilgiyi – ses bilgisini – edinme güçlüğüdür. Fonolojik bozuklukta ses birimlerin doğru motor devinimi yoluyla artikülasyonu üretim yönünden bozuk değildir. Ses birimlerin dil kullanımına uygun dizilememesi söz konusudur. Örneğin çocuk: Çiçek kelimesini doğru söyleyebiliyorken( Ç sesi başta ve ortada) saç yerine saş, havuç yerine havuş diyor. Burada ‘Ç’ sesi sadece kelime sonunda söylenememektedir. Not: artikülasyon bozukluğu ve fonetik bozukluk, konuşma bozuklukları içersinde en sık rastlanan iki bozukluktur. • Artikülasyon (sesletim) bozukluklarının sebebi nedir? • Sesletim sorunları serebral palsi,yarık dudak,işitme kaybı,yada ağız yapısıyla ilgili diğer sorunlar(diş sorunları)gibi fiziksel nedenler sonucu gözlenir.Bununla beraber birçok sesletim sorunu herhangi bir belirgin fiziksel özür olmadan da ortaya çıkar. • İşlevsel sesletim sorunları ,konuşma seslerinin üretilmesine ilişkin kuralların(fonoloji)yanlış edinilmesi sonucu gerçekleşebilir. Artikülasyon bozukluğu ve fonetik bozukluk yaşayan öğrencilerin öğretmenlerine (okul içersinde yapılabilecekler konusunda) öneriler: * Çocuktaki bozukluk türünün doğru tespit edilmesi ve bozuk olan seslerin belirlenmesi gerekir. Öğretmen bu tespitler için rehberlik araştırma merkezi dil ve konuşma güçlüğü biriminden yardım alabilir. * Organik – biyolojik nedenlere bağlı konuşma bozukluklarında, çocuk gerekli tıbbi müdahaleler için sağlık kuruluşlarına yönlendirilmelidir. * Öğrenci ile birebir konuşup bozuk olan seslerin ona fark ettirilmesi ve yapılacak çalışmalardan öğrenciyi haberdar edip, çalışma programını beraber hazırlamak bozukluğun giderilmesi için yaralıdır. * Bozukluğu giderilmesinde; dil, dudak, çene, yanak kaslarını geliştirme ve nefes egzersizleri uygulanabilir • a.-Dil egzersizleri: Dili hızlı bir şekilde sağa sola hareket ettirme, • —Dili burna ve çeneye doğru uzatma, • b.-Dudak egzersizleri: İki dudağı ağız içine alma, • - Ruj dağıtır gibi dudakları birbirine sürtme, • c.- Yanak egzersizleri: İki yanağı aynı anda şişirme, • —Dil ile sağ ve sol yanağı şişirme, • d.-Çene egzersizleri: Çeneyi sağa sola hareket ettirme, • —Çeneyi gergin tutup ağız açma- kapama • e.-Nefes egzersizleri: Mum söndürme, • —Balon şişirme, üflemeli bir enstrüman çalma… • Not: Burada verilen egzersizler örnek egzersizlerdir. Her konuşma bozukluğu olan bireylere bu egzersizlerin uygulanması uygun olmayabilir. • * Bozuk olan sesin orijinal halini çocuğun duyabilmesi ve hafızasında yer edinmesi için doğadan yansıma sesler kullanılabilir. ( örneğin : ‘G’ sesini çıkaramayan çocuğa, ilk olarak ^ gı gı gı ^ sesi verilir ardından tavuk nasıl ses çıkarır diye sorularak ^ gıt gıt gıdak ^ söylenebilir.) • * Tespit edilen bozukluk konuşma terapisi gerektirmeyecek düzeyde hafifse yani öğrencinin konuşmasının anlaşılabilirlik düzeyi yüksekse bozuk olan ses veya seslere yönelik egzersiz programları hazırlanabilir. ( bozuk sesin hece başında, ortasında, sonunda kelime ve cümle içersindeki kullanımlarını kapsayacak egzersiz programları) • Konuşma bozukluğu olan çocukları dinlemek ve sınıfta dinlenilmesini sağlamak eğitimleri açısından önemlidir. • * Çocukların konuşmasını sağlayınız. Sınıf içinde ve dışında kasıtlı durumlar oluşturarak çocuğun konuşturulmaya çalışılması yararlıdır. Çünkü çoğu zaman bu çocuklarda çekingenlik sorunu vardır ve kendileri iletişim başlatamazlar. Bu konuşturma çabasında çocuğun iyi olduğu alanlarda konuşturulması önemlidir. • * Çocuğa iyi bir model olun; öğretmen konuşma tarzı, tonu ve dili etkili kullanma becerisi ile öğrenciye iyi bir örnektir. • * Çocuğun konuşması ile asla alay etmeyin; bu durum çocuğun sosyal olarak içe kapanmasına ve diğer öğrencilerin alay etme davranışı sergilemesine neden olur. • * Sabırlı olun; konuşma bozukluklarının sağaltımı çoğunlukla uzun zaman alır. • • * Öğrencinin yanlış söylediği kelimelerin doğrusunu söyleyin ve çocuğun tekrarlamasını isteyin.(bu süreci sevenlikle yapmak önemlidir). Öğrenci bir iki seferde doğru telaffuzu yapamazsa ısrarcı olmayın. • * Okuma parçaları okutulabilir veya öğretmen kendisi okuyarak, çocuğun bozukluk gösterdiği sesi bilerek çocuk gibi okur ve öğrenciden hatalı okumaları bulmasını isteyebilir. • * Çalışmalarda okul psikolojik danışmanı ve aile ile iş birliği sağlanması, çalışmalar hakkında bilgi verilerek onların da yardımlarının alınması iyileştirme sürecini hızlandırır. • * Konuşma bozukluğu olan çocuğa sınıf içerisinde çeşitli sorumluluklar verilerek, çocukta öz-güveninin gelişmesi sağlanabilir. • Not: Unutulmaması gereken bir nokta; konuşma terapistliği bir uzmanlık alanıdır; psikolojik danışman veya sınıf öğretmeni sınırlı seviyede çalışmalar yapabilir, ileri düzey konuşma bozukluğu olan çocukların uzmanlara yönlendirilmesi önemlidir. • RİTİM BOZUKLUĞU-KEKEMELİK • Konuşma özrü dendiğinde ilk akla gelen kekemeliktir.Konuşma özürleri arasında oran itibarıyla az olmakla beraber etki bakımından çok önemli yer tutan bir özür türüdür.Kekemelik kişinin tekrar kekeleme endişesi ile konuşma sesi, hece, sözcük,ve deyimlerde irkilme, duraklama,uzatma, patlama, tekrarlama ve bazen bunların yanında bir takım el kol, vücut hareketlerinin de eşlik ettiği,konuşmanın ritim ve akıcılığında meydana gelen bozukluktur. • TÜRLERİ VE BELİRTİLERİ • Kekemelik iki ayrı grupta incelenmektedir.Genellikle birinci devre ya da birincil kekemelik,ikinci devre ya da ikincil kekemelik diye adlandırılır. • Birinci devre kekemelikte özür sadece konuşmanın kendisidir.Konuşana geçmemiştir.Konuşmanın akıcılığını etkileyen bozukluklar görülür.Çocuk konuşmasında böylesi bozukluk olduğunun farkında değildir. • İkinci devre kekemelikte,konuşmanın akıcılığını etkileyen başlayamama ,duraklama,patlatma,uzatma,tekrarların yanında konuşmaya eşlik eden jest,mimik ve vücut hareketlerinde de bir takım belirtiler ortaya çıkar.Kekeleyen kekelediğinin farkında ,bilincindedir.Bunun sonucu kişi de konuşma yılgısı içinde olur ve bu kaygı çoğunlukla onu yine kekeletir. NEDENLER: Kekemeliğin nedenleri konusunda değişik görüşler vardır. a) Bazı araştırmacılara göre kekeme olan bireyler aslında kekemeliğe yatkındırlar. Eğer çevre koşulları (anne baba tutumları gibi) kekemeliği önleyecek durumdaysa çocuk kekeme olmadan bu dönemi atlatır. b)Kekemeliği öğrenilmiş bir davranış olarak kabul edenler bu bireylerin kekeme olmayanlarla kalıtım, fizik ve zeka gelişimi yönünden farklılıkları olmadığını savunurlar. c)Bazı psikiyatristler kekemeliğin bir kişilik bozukluğu belirtisi olduğunu ileri sürerler. • d) Kekemeliğin bir direniş davranışı olduğunu savunanlar bireyin bir etki altındayken konuşmaya zorlanması sonucu, konuşmada tutulma ve yineleme ya da uzatma biçiminde tepki gösterdiklerini savunurlar. • e)Kekemeliği tek bir nedene bağlı olmadığı görüşünü savunanlara göre kekeme çocuklar; duygusal çatışmaları olan bir geçmişe, normal akıcılık bozukluğunu kekemelik diye damgalayan bir aileye, kendilerini kekemeliğe kadar götürecek doğuştan gelen yatkınlığa ve konuşmalarının akıcılığını engelleyen sınırlı bir çevreye sahiptirler. KEKEMELİĞİN TEDAVİSİ • Kekemeliğin tedavisinde izlenen yollar, nedenlere ilişkin kurumlara bağlı olarak çok ve değişiktir. Kekemeliğin nedenini yapısal bozukluğa bağlayan ya da o görüşte olan uzman sağaltımda o yöne ağırlık verecektir. Kekemeliği bir kişilik bozukluluğu olarak uzman ise ruhsal sağaltımı savunur ve onu uygular. Nedene ilişkin kurumları açıklarken, son olarak değinilen orta yol görüşü sağaltım için de geçerlidir. Ancak burada bir önemli noktanın açıklanması gerekmektedir. Kekemeliği baştan nedenler ruhsal olmasa bile sonradan, kekemeliğin bir ruhsal sorun haline dönüştüğü açıktır. Bu bakımdan kekemeliğin düzeltilmesinde ruhsal sağaltım ile konuşma sağaltımının birilikte düşünülmesi gerekmektedir. • Ruhsal sağaltım ya da konuşma sağaltımı için bireysel ve grup çalışmaları yapılabilir. Kekemelerle yapılacak ruhsal sağaltım için grup çalışmalarının daha etkin olduğunu ileri sürenler vardır. Konuşma tedavisi ve ruhsal sağaltım yöntemleri kekemeliğin birinci ya da ikinci dönem oluşuna, ağırlık derecesine, bireye ve sahip olunan olanaklara bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Tedavide bir genel kural kekemeliği yaratan, sürdüren, ağırlaştıran etkenlerin ortadan kaldırılması ya da etkilerinin azaltılmasına çaba gösterilmesidir. Kekemeliğin tedavisi diğer konuşma özürlerine göre daha çok zaman alıcı, uzun süren bir çalışmayı gerektirir. Bunun baştan kekeme, ailesi ve uzman tarafından dikkate hatta göze alınması gerekir. • ÖĞRETMENLERE ÖNERİLER • • • • • • Kekeme öğrencinin ön sıralarda oturtulup göz temasının sağlanması Kısa metinler bile olsa sık olarak okuma anlama çalışmalarına katılımının sağlanması Sınıfta hızlı okuma yarışmaları düzenlendiğinde, o gün velinin bir bahaneyle çocuğun okuldan uzaklaştırılmasının sağlanması.Kekeme öğrencinin hızlı okuma,anlatma çalışmaları konuşma güçlüğünü arttıracaktır. Konuşma güçlüğü çeken öğrenciye hızlı bir şekilde soru sorup cevabını vermesini istemeniz onun heyecan katsayısını, korkularını arttırır.Sakin bir şekil de cevap vermesini ,cümlesinin tamamlanması beklenmelidir. Öğretmenin diğer öğrencilerle görüşüp, hepsinin böyle bir sorunla karşı karşıya kalabileceğinin anlatılması. Kekeme öğrencinin okuyup anlattığı zaman onun sınıfta sözlerle desteklenip motive edilmesi.Böylece öğrencinin sorununu tek başına yaşamadığının düşündürülerek,onun rahatlatılması ve sınıf içi sorunların en aza indirgenmesi. DESTEK EĞİTİM MODÜLLERİ ve SÜRELERİ 1.Sesletim ve Ses Bilgisi (48 Ders saati (bireysel) 2.Akıcı Konuşma (48 Ders saati (bireysel) 3.Ses Bozukluklarının Sağaltımı (12 Ders saati (bireysel) 4.Gelişimsel Dil (96 Ders st 72 st bir. ve 24 saat grup) 5.Edinilmiş Dil Bozukluklarının Sağaltımı (96 Ders saati (bireysel) 1.Sesletim ve Ses Bilgisi • Konuşma seslerinin ve dile ait ses birimlerin beklenenden farklı olarak sesletimi; ve ana dilin ses sistemi ve ses birleşimlerini düzenleyen kuralları anlama ve kullanmada güçlüktür. • Bu bozukluklar; konuşma sesinin özelliklerinde, çarpıtılmalar; bir ses yerine başka ses kullanma, ses düşürme, ekleme, arka sesleri (k, g) öne getirme (t, d), ya da sürtünmeli sesleri (f, v, s, z, ş, j) durak sesi olarak çıkarma (t, d, p, b) gibi hata örüntüleri ile belirlenir. Bu durum konuşmanın anlaşılırlığını olumsuz yönde etkiler. 2.Akıcı Konuşma • Konuşmada beklenenden farklı hız, ritim gözlenmesi • Ses, hece, sözcük ya da sözcük öbeği tekrarları, uzatmalar veya bloklar biçiminde konuşma akışının kesintiye uğramasıdır. • Bunlara aşırı gerginlik, çabalama davranışlar ve ikincil davranışlar eşlik edebilir. 3. Ses Bozuklukları: • Bireyin yaşına ve cinsiyetine uygun olmayan ses üretimi ve/ veya ses kalitesinin, perde (ton), şiddet, rezonans, ve/veya süre gibi özelliklerinde ortaya çıkan bozukluklardır. 4.Gelişimsel Dil • Konuşma, yazı ve/veya diğer sembol sistemlerinin alıcı (algılanmasıanlaşılması) ve/veya ifade edici (kullanılması) boyutlarında dilin biçim bilgisi (morfoloji), söz dizimi (sentaks), anlam bilgisi (semantik), edim bilgisi/kullanım bilgisi (pragmatik) alt sistemlerini kapsayan bozukluklardır. • Bu bozukluklar doğuştan veya bebeklik/çocukluk çağında ortaya çıkan gelişimsel nitelik taşırlar. 5.Edinilmiş Dil Bozukluklarının • Bu bozukluklar dil kazanıldıktan sonra çoğunlukla ergenlik döneminde ya da yetişkin yaşlarda herhangi bir nedenle dil ve konuşmanın kaybı biçiminde görülür. • Bu bağlamda konuşma, yazı ve/veya diğer sembol sistemlerinin alıcı (algılanması-anlaşılması) ve/veya ifade edici (kullanılması) boyutlarında dilin biçim bilgisi (morfoloji), söz dizimi (sentaks), anlam bilgisi (semantik), edim bilgisi/kullanım bilgisi (pragmatik) alt sistemlerini kapsayan bozukluklardır. DESTEK EĞİTİMİ MODÜLERİNİN AMAÇLARI 1.Sesletim ve Ses Bilgisi Dildeki sesleri doğru biçimde üreterek, anlaşılır konuşma becerisi geliştirebilme 2.Akıcı Konuşma Dil gelişim dönemlerine ve /veya yaşa uygun bir şekilde akıcı konuşma becerisi geliştirebilme 3. Ses Bozuklukları: Sesi yaşa ve cinsiyete uygun biçimde üretebilme ve kullanabilme 4.Gelişimsel Dil Alıcı ve ifade edici dil becerilerini geliştirebilme. 5.Edinilmiş Dil Bozukluklarının Sağaltımı Anlama ve ifade etmeye yönelik iletişim becerilerini geliştirebilme. • Kaynakça: • Topbaş, S.S. (2005). Dil ve Kavram Gelişimi. Ankara: Kök Yayıncılık • Topbaş, S.S. (2005). Sesletim Sesbilgisi Testi Kullanım Yönergesi. Ankara:4.Akşam Sanat Okulu Matbaası • Özgür, İ.(2004). Engelli Çocuklar ve Eğitimi Özel Eğitim. Adana: Karahan Kitapevi • Enç, M., Doğan, Ç.,Özsoy,Y.(1987). Özel Eğitime Giriş. Ankara: Ankara Üniversitesi Basımevi • Bilir, Ş. (1986). Özürlü Çocuklar ve Eğitimleri. Ankara: Ayyıldız Matbaası • Karatepe, H. (2003). Okul Öncesi Dönemde Konuşma Bozukluğu Olan Çocuklar. Ankara: Karatepe Yayınları • Toğram, B. Dil ve İletişim Becerilerinin Öğretiminde Kullanılan Yaklaşımlar KATKI VE İLGİNİZE TEŞEKKÜR EDERİZ