mesih`in hayatı

advertisement
MESİH’İN HAYATI
Yeryüzüne gelen herkes, İsa Mesih’in cennetteyken Kurtarıcımız olmak için verdiği
sözün yerine gelmesi için O’na bağlıdır. O olmasaydı, kurtuluş planı başarısız olurdu.
O’nun misyonu gerekli olduğu için, Adem’den Mesih’e kadar olan bütün peygamberler,
O’nun geleceğine dair tanıklık etmişlerdir (bkz. Elçilerin İşleri 10:43). Mesih’ten
günümüze kadar gelen bütün peygamberler, O’nun geldiğine tanıklık etmişlerdir.
Hepimizin hayatımız boyunca, Kurtarıcı’nın hayatını çalışmamız ve imanla O’nun
izinden gitmemiz gerekmektedir. Hepimizin O’nunla kişisel ilişki kurmaya ihtiyacı
vardır.
Mesih’in Hayatı Doğumundan Çok Önce Bildirildi
Bir melek Adem’e Kurtarıcı’nın adının İsa Mesih olacağını söyledi (bkz. Musa 6.51--52).
Enok, İsa’nın çarmıhta öleceğini ve dirileceğini gördü (bkz. Musa 7:55--56). Nuh ve
Musa’da O’na tanıklık ettiler (bkz. Musa 8:23--24). Kurtarıcı’nın yeryüzünde
doğumundan yaklaşık sekiz yüz yıl kadar önce, İşaya O’nun hayatını önceden gördü.
İşaya Kurtarıcı’nın bizim günahlarımızın bedelini ödemek için çekeceği üzüntü ve ıstırabı
görünce şöyle haykırdı:
“İnsanlarca hor görüldü, yapayalnız bırakıldı; acılar adamıydı, hastalığı yakından tanıdı. .
“Aslında hastalıklarımızı o üstlendi, acılarımızı o yüklendi. . .
“Bizim isyanlarımız yüzünden onun bedeni deşildi, bizim suçlarımız yüzünden o eziyet
çekti. . .
“O baskı görüp eziyet çektiyse de ağzını açmadı: Kesime götürülen kuzu gibi” (İşaya
53:3--7).
Nefi de Kurtarıcı’nın gelecekteki doğumu ve misyonu ile ilgili bir görüm gördü. Güzel
bir bakire gördü ve bir melek şu açıklamayı yaptı: “İşte, gördüğün bu bakire, Tanrı’nın
Oğlu’nun bedenen annesidir” (1. Nefi 11:18). Daha sonra Nefi bakireyi kollarında bir
çocuk tutarken gördü. Melek şu açıklamada bulundu: “İşte Tanrı kuzusu, evet, Sonsuz
Baba’nın Oğlu!” (1. Nefi 11:21).
İsa’nın doğumundan yaklaşık 124 yıl önce, Nefili başka bir peygamber ve kral olan, Kral
Benyamin de Kurtarıcı’nın hayatını önceden gördü:
“Çünkü işte, her şeye gücü yeten, tüm sonsuzluktan tüm sonsuzluğa kadar gücüyle
hüküm süren, var olmuş ve var olan Rab’bin hastaları iyileştirmek, ölüleri diriltmek,
topalları yürütmek, körleri gördürmek, sağırları işittirmek ve her türlü hastalıkları
iyileştirmek gibi güçlü mucizeler yapmak üzere gökten insançocuklarının arasına inip
çamurdan bir bedende yaşayacağı ve insanların arasında yürüyeceği zaman geliyor ve
çok uzakta değildir.
“Ve O, cinleri yani insançocuklarının yüreğinde barınan kötü ruhları söküp atacaktır.
“Ve işte, ayartmalara ve vücut acısına, açlığa, susuzluğa ve yorgunluğa, hatta insanın
ölüm dışında katlanamayacağı acılara katlanacaktır; çünkü işte, vücudunun her
gözeneğinden kan gelecektir; halkının kötülükleri ve iğrençlikleri için çekeceği ıstırap o
kadar büyük olacaktır.
“Ve O, İsa Mesih, Tanrı’nın Oğlu, göğün ve yerin Babası, başlangıçtan beri her şeyin
Yaratıcısı olarak çağrılacak ve annesinin adı Meryem olacaktır” (Mosiya 3:5--8).
O Babanın Biricik Oğluydu
Kurtarıcı’nın doğumunun ve hayatının hikayesi, Yeni Antlaşma’da Matta, Markos, Luka
ve Yuhanna kitaplarında yer almaktadır. Onların anlattıklarından, İsa’nın Meryem isimli
bir bakireden doğduğunu öğreniriz. Rab’bin bir meleği kendisine göründüğünde o
evlenmek üzere Yusuf ile nişanlıydı. Melek kendisinin Tanrı’nın Oğlu’nun annesi
olacağını söyledi. O da meleğe bunun nasıl mümkün olacağını sordu (bkz. Luka 1:34).
Melek kendisine şöyle dedi: “Kutsal Ruh senin üzerine gelecek, Yüceler Yücesi’nin gücü
sana gölge salacak. Bunun için [senden] doğacak olana kutsal, Tanrı Oğlu denecek”
(Luka 1:35). Böylece, Tanrı Baba, İsa Mesih’in gerçek babası oldu.
İsa yeryüzünde, ölümlü bir anne ile ölümsüz bir babadan doğan tek çocuktur. Bu yüzden
kendisine Biricik Oğul denmektedir. Annesinden ölümlülüğü miras aldı ve açlığa,
susuzluğa, yorgunluğa, acıya ve ölüme maruz kaldı. Babasından ilahi güçler miras aldı.
Kendisi istemedikçe hiç kimse Kurtarıcı’nın canını alamazdı. Hayatını vermeye ve
öldükten sonra da bedenini diriltme gücüne sahipti. (Bkz. Yuhanna 10:17--18.)
Müzakere
Luka 1:34—35’i okuyun. İsa Mesih neden Baba’nın Biricik Oğlu olarak biliniyordu?
O Mükemmel Bir Hayatın Örneğini Sergiledi
Gençliğinden itibaren İsa, Cennetteki Babamızın kendisinden istediği her şeye itaat etti.
Diğer çocuklar büyürken, İsa da Meryem ile Yusuf’un rehberliğinde çok yetişti. Gerçeği
sevdi ve ona itaat etti. Luka bize şöyle der: “Çocuk büyüyor, güçleniyor ve bilgelikte
yetkinleşiyordu: Tanrı’nın lütfu O’nun üzerindeydi” (Luka 2:40).
Oniki yaşına geldiğinde, İsa kendisinin Babanın isteğini yerine getirmek üzere
gönderildiğini biliyordu. Anne ve babasıyla birlikte Yeruşalem’e gitti. Annesi ve babası
eve dönerken, onun kendi grupları ile birlikte olmadığını fark ettiler. O’nu aramak için
Yeruşalem’e geri döndüler. “Üç gün sonra O’nu tapınakta buldular. Din öğretmenleri
arasında oturmuş, onları dinliyor, sorular soruyordu. O’nu dinleyen herkes zekasına ve
verdiği yanıtlara hayran kalıyordu” (Luka 2:46--47).
Yusuf ile Meryem O’nu bulunca rahatladılar, ama kendilerini bu kadar üzdüğü için
mutsuzdular. Meryem şöyle dedi: “Çocuğum, bunu bize niçin yaptın? Bak, babanla
[Yusuf] ben büyük bir kaygı içinde seni arayıp durduk.” İsa nezaketle ona, Yusuf’un
sadece üvey babası olduğunu hatırlatarak cevap verdi: “Babamın evinde bulunmam
gerektiğini bilmiyor muydunuz?” (Luka 2:48--49).
Kendi misyonunu yerine getirmek için İsa, Cennetteki Babasının isteğini yerine
getirmeliydi. “Kendiliğimden hiçbir şey yapmam,” diye bildirdi, “ama tıpkı Baba’nın
bana öğrettiği gibi konuşuyorum. . . Ben her zaman O’nu hoşnut edeni yaparım”
(Yuhanna 8:28--29).
İsa otuz yaşına geldiği zaman, Erden Nehri’nde vaftiz olmak için kuzeni Yahya’nın
yanına geldi. Yahya İsa’yı vaftiz etmek istemedi, çünkü İsa’nın hiç günah işlemediğini
biliyordu. İsa Yahya’dan “bütün doğruluğu yerine getirmek” için kendisini vaftiz
etmesini istedi. Yahya Kurtarıcı’yı tamamen suya batırarak onu vaftiz etti. İsa vaftiz
edildikten sonra, Babası göklerden konuşarak şu sözleri söyledi: “Sevgili Oğlum budur,
O’ndan hoşnudum.” Kutsal Ruh, güvercin işaretiyle gösterildiği şekilde indi. (Bkz. Matta
3:13--17.)
İsa’nın vaftizinden kısa bir süre sonra, Şeytan O’nu ayartmak üzere kendisine geldi. O,
İsa’nın görevinde başarısız olmasını istiyordu. Eğer Şeytan kendisine sadece bir tane
günah işletebilirse, İsa Kurtarıcımız olmaya layık olmayacaktı ve plan başarısız olacaktı.
Bu şekilde Şeytan bizi kendisi gibi sefil bir hale getirebilecekti. Asla Cennetteki
Babamıza geri dönemeyecektik.
İsa kırk gün oruç tuttuktan sonra Şeytan’ın ayartmaları başladı. İsa kararlı bir şekilde
bütün bu ayartmalara karşı koydu ve sonra Şeytan’a gitmesini emretti. Şeytan gidince,
melekler gelip İsa’ya hizmet ettiler. (Bkz. Matta 4:1--11.)
O Bize Birbirimizi Nasıl Sevip Hizmet Edeceğimizi Öğretti
Şeytan tarafından ayartıldıktan sonra, İsa halk hizmetine başladı. O yeryüzüne sadece
bizim için ölmeye değil, bize nasıl yaşayacağımızı da öğretmek için geldi. İki tane büyük
emir olduğunu öğretti: Birincisi Tanrı’yı bütün yüreğimizle, aklımızla ve kuvvetimizle
sevmek; ve ikincisi, başkalarını da kendimizi sevdiğimiz kadar sevmek (bkz. Matta
22:36--39). O’nun hayatı bu iki büyük emre nasıl itaat etmemiz gerektiğine ilişkin bir
örnektir. Eğer Tanrı’yı seversek, İsa’nın yaptığı gibi O’na güvenip itaat ederiz. Eğer
başkalarını seversek, maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılamak için onlara yardımcı
oluruz.
İsa hayatını başkalarına hizmet ederek geçirdi. Onların hastalıklarını iyileştirdi. Körün
görmesini, sağırın duymasını ve topalın yürümesini sağladı. Bir seferinde hastayı
iyileştirirken, saat geç olmuştu ve insanlar acıkmışlardı. Onları göndermek yerine, beş
somun ekmeği ve iki balığı kutsadı ve mucizevi bir şekilde beş bin kişilik bir kalabalığı
doyurdu. (Bkz. Matta 14:14--21.) Ne zaman aç, üşümüş, çıplak veya yalnız insanlara
rastlarsak, onlara elimizden geldiği kadar yardım etmemiz gerektiğini öğretti. Başkalarına
yardım ettiğimizde, Rab’be hizmet ederiz. (Bkz. Matta 25:35--46.)
İsa diğer insanları bütün kalbiyle severdi. Yüreği genellikle o kadar merhamet doluydu
ki, ağlardı. O, küçük çocukları, yaşlıları, alçakgönüllüleri, kendisine inanan sade insanları
severdi. Günahkarları severdi ve büyük bir merhametle onlara tövbe etmeyi ve vaftiz
olmayı öğretirdi.
O şöyle öğretmiştir: “Yol, gerçek ve yaşam Ben’im” (Yuhanna 14:6).
Hatta İsa, kendisine karşı günah işleyen ve tövbe etmeyenleri de severdi. Hayatının
sonunda, çarmıha geriliyken, “Baba, onları bağışla; çünkü ne yaptıklarını bilmiyorlar,”
(Luka 23:34) diye yalvararak, kendisini çarmıha geren askerler için Baba’ya dua etti.
Şöyle öğretti: “Benim buyruğum şudur: Sizi sevdiğim gibi birbirinizi sevin” (Yuhanna
15:12).
Müzakere
Matta 22:36--40’ı okuyun. Rab’be kendisini sevdiğimizi göstermenin yollarından
bazıları nelerdir?
O Tek Gerçek Kilise’yi Kurdu
İsa, sevindirici haberin dünyadaki bütün insanlara öğretilmesini istiyordu ve bu sebeple
kendisine tanıklık etmeleri için Oniki Havari seçti. Onlar O’nun Kilisesi’nin ilk
liderleriydi. O’nun adına hareket etme ve O’nun yaptığını gördükleri işleri yapma
yetkisini aldılar. Onlardan yetki alan herkes de O’nun adıyla öğretebilecek, vaftiz
edebilecek ve diğer kutsal törenleri yapabileceklerdi. O’nun ölümünden sonra, insanlar
çok kötüleşip Havarileri öldürünceye kadar onun işini yapmaya devam ettiler.
Müzakere
İsa Oniki Havari’yi neden seçti?
Markos 3:14--15’i okuyun. Havariler hangi amaçla atandılar?
O Bizi Günahlarımızdan Fidye İle Kurtardı ve Bizi Ölümden Kurtardı
Öğretme ve insanları kutsama işi bittikten sonra İsa, insanoğlunun bütün günahları için
son fedakarlığı yapmaya hazırdı. Ölüme mahkum edilmişti, çünkü insanlara kendisinin
Tanrı’nın Oğlu olduğuna dair tanıklığını vermişti.
Çarmıha gerilmesinden önceki gece, Getsemani adı verilen bir bahçeye gitti. Orada diz
çöktü ve dua etti. Kısa sürede derin bir üzüntüye daldı ve dua ederken ağladı. Son Zaman
Havarilerinden Orson F. Whitney’in bir görümde Kurtarıcı’nın acı çektiğini görmesine
izin verildi. Kurtarıcı’nın ağladığını görünce şöyle dedi: “Gördüklerimden o kadar
etkilenmiştim ki, içten bir sempatiyle ben de ağladım. Bütün kalbim onunlaydı; O’nu
bütün ruhumla sevdim ve başka hiçbir şeyle olmadığım kadar çok O’nunla birlikte olmak
istedim” (Bryant Hinckley, The Faith of Our Pioneer Fathers, sayfa 211). İsa “biraz
ilerledi, yüzüstü yere kapanıp dua etmeye başladı ve “Baba” dedi, “mümkünse bu kase
benden uzaklaştırılsın: yine de benim değil, senin istediğin olsun” (Matta 26:39).
Çağdaş bir vahiyde, Kurtarıcı çektiği acının ne kadar büyük olduğunu, bunun kendisinde
“acıdan titremeye ve her gözeneğinden kan akmasına ve hem bedensel hem de ruhsal
olarak acı çekmesine” (Ö. ve A. 19:18) sebep olduğunu söyleyerek tarif etmiştir. Her
insanın şimdiye kadar işlediği her günahı kendi üzerine almasının müthiş ıstırabı
Kurtarıcı’nın bedeninden geçmiştir. Hiçbir ölümlü insan, bu yükün ne kadar büyük
olduğunu anlayamaz. Başka hiç kimse, bedenin ve ruhun bu kadar acı çekmesine
dayanamazdı. “O her şeyin altına indi. . . bu yüzden o her şeyde olabilir ve her şeyin
içinden geçebilir, o gerçeğin ışığıdır” (Ö. ve A. 88:6).
Ama ıstırabı henüz bitmemişti. Ertesi gün, İsa dövüldü, aşağılandı ve üzerine tükürüldü.
Kendi çarmıhını tepeye kadar taşıması emredildi; sonra da yukarı kaldırılarak çarmıha
çivilendi. İnsanların icat ettiği en zalim yollardan biriyle kendisine işkence edildi.
Çarmıhta dokuz saat kaldıktan sonra, acıyla, “Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin?”
diye bağırdı. (Markos 15:34). İsa’nın en kötü saatinde, Baba kendi ruhunu O’ndan çekti,
böylece İsa, bütün insanoğlunun günahlarının cezasını çekmeyi tamamlayabilecek ve
günahın ve ölümün güçleri üzerinde tam bir zafer kazanabilecekti.
Kurtarıcı, yaptığı fedakarlığın Baba tarafından kabul edildiğini öğrenince, yüksek sesle
haykırdı, “Tamamlandı” (Yuhanna 19:30). “Baba, ruhumu ellerine bırakıyorum” (Luka
23:46). Başını önüne eğdi ve gönüllü olarak son nefesini verdi. Kurtarıcı ölmüştü.
Şiddetli bir deprem yeri salladı.
Bazı arkadaşları Kurtarıcı’nın bedenini içinde üç gün kalacağı bir mezara taşıdılar. Bu
süre içinde ruhu gitti ve sevindirici haberi kabul etmeye ihtiyacı olan diğer ruhlar için
misyonerlik işini organize etti (bkz. 1.Petrus 3:18--20; Ö. ve A. 138). Üçüncü gün, bir
pazar günü, bedenine geri döndü ve onu yeniden canlandırdı. Ölümün üstesinden gelen
ilk kişi oydu. “O’nun ölümden dirilmesi gerekir” diyen peygamberlik yerine gelmişti
(Yuhanna 20:9).
Dirilişinden kısa bir süre sonra, Kurtarıcı Nefililer’e göründü ve Amerika Kıtası’nda
Kilisesini kurdu. Halka öğretti ve onları kutsadı. Bu duygulandırıcı hikaye 3. Nefililer 11
ila 28’de yer almaktadır.
Müzakere
Kurtarıcı’nın bizim için kendisini kurban edişini derinlemesine düşününce ne
hissediyorsunuz?
Kurtarıcı’nın Hayatı Bizim için Ne İfade Etmektedir?
İsa şöyle öğretmiştir: “Hiç kimsede, insanın, dostları uğruna canını vermesinden daha
büyük bir sevgi yoktur. Eğer buyurduklarımı yaparsanız, benim dostlarım olursunuz”
(Yuhanna 15:13--14). Getsemani’deki kedere ve çarmıhtaki ıstıraba isteyerek ve
alçakgönüllülükle gitmiştir.
Eğer O’na gelmeyip, günahlarımızdan tövbe etmezsek ve O’nu bütün kalbimizle
sevmezsek, Kurtarıcı günahlarımız için boş yere ölmüş olur. O, şöyle demiştir:
“Ve size vermiş olduğum Sevindirici Haber şudur---Ben dünyaya Babamın isteğini
yapmak için geldim; çünkü beni Babam gönderdi.
“Ve Babam beni çarmıha gerilmek için gönderdi ve çarmıha gerildikten sonra da bütün
insanları kendime çekebileyim diye. . . ki onlar işlerine göre yargılanabilsinler. . .
“Çünkü benim yaptığımı gördüğünüz işlerin aynısını siz de yapacaksınız;. . .
“O halde nasıl insanlar olmalısınız? Doğrusu size derim ki, benim gibi olmalısınız” (3.
Nefi 27:13--15, 21, 27; italik yazılar eklenmiştir).
Müzakere
Büyük bir borcunuz olduğunu ama bunu ödeyemediğinizi düşünün. Sizin borcunuzu
ödemeyi teklif eden bir kişi hakkında neler hissedersiniz? Bunu İsa’nın fedakarlığıyla
karşılaştırın.
İlave Kutsal Yazılar
2. Nefi 25:12 (Baba’nın bedendeki Biricik Oğlu)
Musa 6:57 (İsa Mesih’e Biricik, denir)
Matta, Markos, Luka, Yuhanna (İsa Mesih’in hayatı ve öğretileri)
Matta 10:1--8; Luka 9:1--2 (Havariler güç ve yetkiyle atandılar)
Matta 26--28; Markos 14--16; Luka 22:24 (İsa Bahçede; ihanet edildi, çarmıha gerildi
ve dirildi)
KEFARET
İsa Mesih, “dünya için çarmıha gerilmek ve dünyanın günahlarını taşımak ve dünyayı
günahlarından arındırmak ve onu bütün adaletsizliklerden temizlemek. . . için dünyaya
geldi; böylece ‘onun sayesinde herkes kurtulabilsin diye” (Ö. ve A. 76:41--42). O’nun
bizim günahlarımızın bedelini ödemek ve ölümün üstesinden gelmek için yaptığı
fedakarlığa, Kefaret, denir. Bu, insanlık tarihinde gerçekleşen en önemli olaydır. “Çünkü
bu kefaretin olması gerekir; çünkü Sonsuz Tanrı’nın yüce planına göre bir kefaret
olmalıdır; yoksa bütün insanlığın mahvolması kaçınılmaz olacaktır; . . . evet, herkes
düşüp kaybolmuştur ve yapılması gerekli olan kefaret vasıta olmadıkça da bütün herkes
mahvolacaktır” (Alma 34:9).
Müzakere
İsa neden dünyaya geldi?
Kefaret Kurtuluşumuz İçin Gerekliydi
Adem’in düşüşü dünyaya iki türlü ölüm getirdi: Fiziksel ölüm ve ruhsal ölüm. Fiziksel
ölüm, bedenle ruhun ayrılmasıdır. Ruhsal ölüm, Tanrı’dan ayrılmaktır. Eğer İsa’nın
kefareti sayesinde bu iki ölüm türünün üstesinden gelinmemiş olsaydı, iki sonuç ortaya
çıkardı: bedenlerimiz ve ruhlarımız sonsuza kadar birbirinden ayrı kalır ve Cennetteki
Babamızla birlikte yeniden yaşayamazdık.
Ancak Cennetteki bilge Babamız, bizi fiziksel ve ruhsal ölümden kurtarmak için harika
ve merhametli bir plan hazırladı. Bizi günahlarımızdan ve ölümden fidye ile kurtarmak
üzere bir Kurtarıcı’nın yeryüzüne gelmesini planladı. Günahlarımız ve ölümlü
bedenlerimizin zayıflığı sebebiyle, bizler kendimizi fidye ile kurtaramazdık (bkz. Alma
34:10--12). Bizim Kurtarıcımız olması gereken kişinin günahsız olması ve ölümün
üstesinden gelecek güce sahip olması gerekiyordu.
Müzakere
Dünyevi bedenlerimizi eldivenli bir elle karşılaştırın. Eldiveni çıkartın. Bunun tıpkı
fiziksel ölüm gibi olduğunu---ruh (el) ile bedenin (eldiven) ayrıldığını görün.
Mesih Bizim Günahlarımızın Kefaretini Ödeyebilecek Olan Tek Kişiydi
İsa Mesih’in neden Kurtarıcımız olabilecek tek kişi olduğuna dair birçok sebep
bulunmaktadır. Birinci sebep, Cennetteki Baba’nın onu Kurtarıcı olarak seçmesidir. O,
Tanrı’nın Biricik Oğluydu ve böylece ölümün üstesinden gelme gücüne sahipti. İsa şöyle
açıklamıştır: “Canımı tekrar geri almak üzere veririm. Canımı kimse benden alamaz; ben
onu kendiliğimden veririm. Onu vermeye de tekrar geri almaya da yetkim var”
(Yuhanna 10:17--18).
İsa ayrıca, Kurtarıcımız olacak nitelikteydi, çünkü O yeryüzünde günah işlemeden
yaşayan tek insandır. Bu O’nu, başkalarının işledikleri günahların bedelini ödemeye layık
bir kurban yaptı.
Müzakere
İsa’nın neden bizim günahlarımızın kefaretini ödeyebilecek tek insan olduğunun
sebeplerini düşünün.
Mesih Bizim Günahlarımızın Kefareti için Acı Çekti ve Öldü
Kurtarıcı, Getsemani’de acı çekip çarmıhta hayatını vererek, günahlarımızın kefaretini
ödedi. O’nun bizim bütün günahlarımız için nasıl acı çektiğini tam olarak anlamamız
imkansızdır. Getsemani bahçesinde, günahlarımızın ağırlığı öyle acı ve keder
hissetmesine sebep oldu ki, her gözeneğinden kan geldi (bkz. Ö. ve A. 19:18--19). Sonra,
çarmıha gerildiğinde İsa, insanın bildiği en zalim yöntemlerden birisiyle acı dolu bir
ölümün ıstırabını çekti.
İsa, nasıl bizim için böyle ruhsal ve fiziksel bir acıyı çekecek kadar bizi sever! Cennetteki
Baba’nın sevgisi ne kadar büyüktür ki, Biricik Oğlunu, geri kalan çocukları için acı
çekmeye ve ölmeye gönderdi. “Çünkü Tanrı dünyayı o kadar çok sevdi ki, biricik
Oğlu’nu verdi. Öyle ki, O’na iman edenlerin hiçbiri mahvolmasın, hepsi sonsuz yaşama
kavuşsun” (Yuhanna 3:16).
Müzakere
Kendinizin Getsemani Bahçesinde İsa Mesih’in çektiği acıların şahidi olduğunuzu
düşünün. Luka 22:39--44’de yer alan hikayeyi okuyun.
Kefaret ve Diriliş Hepimize Dirilişi Getirir
Çarmıha gerilişinden üç gün sonra, Mesih bedenini geri aldı ve dirilen ilk insan oldu.
Arkadaşları onu aramaya giderken, mezarını koruyan melekler onlara şöyle dedi: “O
burada yok: söylemiş olduğu gibi dirildi” (Matta 28:6). Ruhu, bir daha ayrılmamak üzere
tekrar bedenine girmişti.
Mesih böylece fiziksel ölümün üstesinden geldi. O’nun kefareti sayesinde, bu dünyaya
gelen herkes dirilecektir (bkz.1. Korintliler 15:21--22). Tıpkı İsa’nın dirildiği gibi, “bir
daha hiç ölemeyecek şekilde. . . , bir daha ayrılmamak üzere” (Alma 11:45) ruhlarımız
bedenlerimizle birleşecektir. Bu duruma, ölümsüzlük, denir. “Hem yaşlılar hem gençler,
hem tutsaklar hem özgürler, hem erkekler hem kadınlar, hem kötüler hem iyiler” (Alma
11:44) yaşayan herkes dirilecektir.
Müzakere
İsa Mesih’in bütün günahlarımızın kefaretini ödemiş olması sebebiyle, bütün
insanların bir gün dirileceğini açıklayın. (Eldiveni elinize giyin.) Bedenlerimiz ve
ruhlarımız birleşecektir.
Kefaret Mesih’e İman Edenlerin Günahlarından Kurtulmalarını Mümkün Kılar
Kurtarıcı’nın kefareti, ruhsal ölümün üstesinden gelmemizi mümkün kılar. Bütün insanlar
etten ve kemikten oluşan bedenlerle dirilecekleri halde, sadece Kefareti kabul edenler
ruhsal ölümden kurtulacaklardır.
Mesih’e iman ederek onun kefaretini kabul ederiz. Bu imanla, günahlarımızdan tövbe
eder, vaftiz olur, Kutsal Ruhu alır ve onun emirlerine itaat ederiz. İsa Mesih’in imanlı
öğrencileri oluruz. Günahlarımızdan affedilir ve arındırılır ve sonsuza kadar Cennetteki
Babamız’ın yanına dönmeye ve O’nunla birlikte yaşamaya hazırlanırız.
Kurtarıcı bize şöyle anlatır: “Çünkü işte Ben, Tanrı, herkes için bunların acısını çektim ki
onlar benim gibi. . . . acı çekmesinler diye” (Ö. ve A. 19:16--17). Mesih, günahlarımızın
kefaretini ödemek için üzerine düşeni yaptı. O’nun kefaretini hayatımızda tamamen etkili
hale getirmek için, O’na itaat etmeye ve günahlarımızdan tövbe etmeye çabalamalıyız.
Onikiler Kurulu’ndan Yaşlı Boyd. K. Packer, eğer biz üzerimize düşeni yaptığımızda,
Mesih’in kefaretinin günahlardan kurtulmamızı mümkün kıldığını göstermek için
aşağıdaki örneği vermiştir:
“Size bir hikaye---bir benzetme anlatayım.
“Bir zamanlar, bir şeyi çok isteyen bir adam vardı. Bu ona dünyadaki her şeyden daha
önemli görünüyordu. Bu amacına ulaşmak için, büyük bir borca girdi.
“Çok fazla borca gireceği konusunda ve özellikle kredi verecek [tefeci] kişi hakkında
uyarılmıştı. Fakat istediği şeyi yapmak ve istediği şeye hemen şimdi sahip olmak onun
için çok önemli görünüyordu Daha sonra bunu ödeyebileceğinden emindi.
“Böylece bir sözleşme imzaladı. Bir süre zarfında bu borcun hepsini ödeyecekti. Ödeme
günü çok uzak göründüğü için, bununla ilgili olarak fazla endişe duymadı. İstediği şeye
şimdi sahip olmuştu ve önemli olan buymuş gibi görünüyordu.
“Krediyi veren kişi hep aklının gerilerinde bir yerdeydi ve her nasılsa hesap gününün asla
gelmeyeceği düşüncesiyle birkaç küçük ödeme yaptı.
“Ancak, her zaman olduğu gibi, o gün geldi ve kontrat süresi sona erdi. Borcun tamamı
ödenmemişti. Krediyi veren kişi geldi ve ödemenin tamamının yapılmasını istedi.
“İşte o zaman, kendisine kredi veren kişinin sadece sahip olduğu her şeyi elinden alma
gücüne sahip olmakla kalmayıp, kendisini hapse attırma gücü de olduğunun farkına
vardı.
“ ‘Sana ödeyemem, çünkü ödeyecek gücüm yok,’ diye itirafta bulundu.
“ ‘Öyleyse,’ dedi kredi veren, ‘kontratı yürürlüğe koyup mal varlığını alacağız ve sen de
hapse gireceksin. Bunu kabul etmiştin. Bu senin seçimindi. Kontratı imzaladın ve şimdi
uygulamaya koyulması gerekiyor.’
“ ‘Süreyi uzatamaz mısın ya da borcumu affedemez misin?’ diye yalvardı borçlu. ‘Sahip
olduklarımı elimde tutmam ve hapse girmemem için bana bazı yollar göster. Kesin
merhamete inanıyorsundur! Merhamet göstermeyecek misin?’
“Krediyi veren cevap verdi, ‘Merhamet her zaman tek taraflıdır. Sadece sana hizmet
eder. Eğer sana merhamet edersem, benim param ödenmemiş olacak. Benim istediğim
adalet. Sen adalete inanır mısın?’
“ ‘Kontratı imzaladığımda adalete inanıyordum,’ dedi borçlu. ‘O zamanlar benim
tarafımdaydı, çünkü beni koruyacağını düşünüyordum. O zaman merhamete ihtiyacım
yoktu, asla ihtiyacım olacağını da düşünmüyordum. Adaletin her ikimize de eşit
davranacağını düşünüyordum.’
“ ‘Senin kontrattaki ödemeyi yapmanı ya da cezayı ödemeni talep eden adalettir,’ diye
cevap verdi kredi veren. Yasa budur. Sen bunu kabul etmiştin ve olması gereken de bu.
Merhamet adaleti soyamaz.
“Böyle orada duruyorlardı: Bir tanesi adalet istiyordu, diğeri merhamet için yalvarıyordu.
Hiçbiri, bir diğerini harcamadan galip gelemiyordu.
“ ‘Eğer borcumu affetmezsen, hiç merhamet olmayacak,’ diye yalvardı borçlu.
“ ‘Eğer affedersem, hiç adalet olmayacak,’ cevabını aldı.
“İki yasanın yerine getirilemeyeceği görülüyordu. Bunlar, birbiriyle çakıştığı görülen
sonu gelmeyen iki mükemmel örnektir. Adaletin tamamen gerçekleşeceği ve merhametin
de olacağı bir yol yok mudur?
Bir yol vardır! Adalet yasası tamamen yerine getirebilir ve merhamet eli de tamamen
uzatılabilir---ama başka birisine daha ihtiyaç vardır. Bu sefer de öyle oldu.
“Borçlunun bir arkadaşı vardı. Yardım etmek için geldi. Borçluyu iyi tanıyordu. Onun
dar görüşlü olduğunu biliyordu. Kendisini böyle zor bir duruma düşürdüğü için akılsız
olduğunu düşünüyordu. Yine de ona yardım etmek istedi, çünkü onu seviyordu. İkisinin
arasına girdi, yüzünü kredi verene döndü ve bir öneride bulundu.
“ ‘Eğer borçlunun kontratını feshedersen borcunu ben ödeyeceğim, böylece o da malına
sahip çıkabilecek ve hapse girmeyecek.’
“Kredi veren bu teklifi düşünürken, arabulucu ekledi, ‘Sen adalet istedin. O
ödeyemeyeceği için ben ödeyeceğim. Sana adaletli davranılmış olacak ve daha fazlasını
isteyemeyeceksin. Yoksa adil olmaz.’
“Ve böylece kredi veren bunu kabul etti.
Arabulucu daha sonra borçluya döndü. ‘Eğer senin borcunu ödersem, beni kredi verenin
olarak kabul edecek misin?
“ ‘Ah, evet, evet,’ diye bağırdı borçlu. ‘Sen beni hapisten kurtardın ve bana merhamet
ettin.’
“ ‘Öyleyse,’ dedi hayır sahibi, ‘borcunu bana ödeyeceksin ve anlaşmanın koşullarını ben
koyacağım. Kolay olmayacak ama mümkün olacak. Bir yolunu bulacağım. Hapse girmen
gerekmeyecek.’
Ve böylece kredi verenin parasının tamamı ödendi. Ona adil davranılmıştı. Hiçbir kontrat
bozulmamıştı.
“Karşılığında, borçluya merhamet eli uzatıldı. Her iki yasa da yerine getirildi. Bir aracı
olduğu için, adalet, hakkına düşen payın tamamını aldı ve merhamet yerine geldi”
(Conference Report, Nisan 1977, sayfa 79--80; veya Ensign, Mayıs 1977, sayfa 54--55).
Günahlarımız bizim ruhsal borçlarımızdır. Kurtarıcımız ve Arabulucumuz olan, İsa
Mesih olmasaydı, ruhsal ölümün acısını çekmek suretiyle bütün günahlarımızın bedelini
ödeyecektik. Ama O’nun sayesinde, eğer O’nun tövbe edip emirlerini yerine getirmek
gibi anlaşma koşullarına uyarsak, Cennetteki Babamızla birlikte yaşamak üzere geri
dönebiliriz.
Mesih’in bizi günahlarımızdan kurtaracak bir yol sağlamış olması harikadır. O, şöyle
demiştir:
“İşte ben dünyaya. . . dünyayı günahtan kurtarmak için geldim.
“Bu yüzden kim tövbe edip küçük bir çocuk gibi bana gelirse, onu kabul edeceğim;
çünkü Tanrı’nın Krallığı böylelerinindir. İşte böyleleri için canımı verip onu tekrar geri
aldım; bu yüzden, ey dünyanın uçları tövbe edin ve bana gelip kurtulun” (3. Nefi 9:21-22).
Müzakere
Elçilerin İşleri 2:38’i okuyun. Kefareti kabul ettiğimizi göstermek için ne yapmalıyız?
Öğreti ve Antlaşmalar 19:16--17. Kurtarıcı’nın kefaretini kabul etmeyenlerin cezası
nedir?
İlave Kutsal Yazılar
Alma 34:9--16. (Kefaret gereklidir; Tanrı’nın kurban oluşu)
Romalılar 5:12--17 (birinin aracılığıyla ölüm geldi, birinin aracılığıyla yaşam geldi)
Helaman 14:15--18. (İsa’nın ölümünün amacı)
İman Maddeleri 1:3 (herkes kurtulabilir)
1. Petrus 1:18--20 (İsa önceden atandı)
Matta 16:21 (İsa’nın kurban olması gerekliydi)
Luka 22:39--46 (İsa’nın Bahçede acı çekmesi)
1. Yuhanna 1:7 (İsa günahtan arındırır)
2. Nefi 9:21--22 (Kurtarıcı bütün insanlar için acı çekti)
Mosiya 16:6--8 (diriliş sadece İsa aracılığıyla mümkündür)
Alma 11:40--45; Mormon 9:12--14 (herkes dirilecektir)
İşaya 1:18 (günahlar bembeyaz yapılacaktır)
1. Korintliler 15:40--44 (Dirilişin tarifi)
Mesih, Getsemani Bahçesinde bütün insanlığın günahlarını üzerine almıştır.
Mesih, bütün insanlığın günahları için çarmıhta öldü.
Download