GÖZÜN HİSTOLOJİSİ Orbita adı verilen çukurcuklarda yerleşmiş, etrafı yağdokusu ile sarılı olan bir çift organdır. Dıştan içe doğru 3 tabakadan oluşmuştur. 1) Tunica fibroza ( cornea, sklera) 2) Tunica vasküloza (iris, corpus ciliare, coroid ) 3) Tunica nervoza (pars seka retina ve pars optika retina ) Gözde 3 boşluk bulunur. a)Ön kamara: Cornea-iris- lens arasında bulunur. Humor aquos dolaşır. b) Arka kamara: İrisin arka yüzü, lensin ön yüzü, zonula ciliares arasında bulunur. Ön-arka kamarada humor aquos dolaşır. c) Vitröz boşluk: Lens ile optik papilla arasında yeralır. Burada jelatinimsi, homojen, pelte kıvamında bir sıvı bulunur. Bu sıvı, retinanın beslenmesinden sorumludur. Retinanın, coroide yaslanmasını sağlar. %99 oranda su, %1 oranda ise kollegen lifler, elektrolitler, bazı hücrelerden oluşmuştur. Göze corneadan giren ışık, gözün kırıcı ortamlarından geçerek, fovea centralise ulaşır. Gözün kırıcı ortamları 4 adettir. 1) Cornea 2) Humor aquos 3) Lens 4) Corpus vitreum Retinada özelleşmiş bölgeler bulunur. Optik papilla denilen kör nokta, optik sinirin çıktığı yerdir. Bu bölgede fotoreseptörler bulunmaz. Fovea centralis, gözün görme keskinliğinin en fazla olduğu yerdir. Burada koni hücreleri yeralır. Koni hücreleri, ışığa duyarlı, renk ayırımını sağlayan hücrelerdir. TUNİCA FİBROSA CORNEA: Enine kesitlerde şeffaf, damarsız olan, rejeneratif yeteneği fazla olan bir bölümdür. Göz küresinin yaklaşık olarak 1/6’nı teşkil eder. Başlıca 5 tabakadan meydana gelmiştir. Bu tabakalar dıştan içeriye doğru şöyledir: a) Cornea epiteli b) Bowman membranı c) Substantia propria d) Descemet membranı e) Cornea endoteli Cornea epiteli. vücutta bulunan en ince çok katlı yassı epitel örneğidir. 50 mikrometre kalınlıktadır. Mikroskobik papilla içermez. Corneada çok sayıda serbest sinir sonlanmaları bulunur. Bunlar cornea reflexini oluştururlar. Rejenerasyon yeteneği oldukça fazladır. Limbustaki kan damarlarından, kan hücreleri corneaya gelir. Hücreler, str. bazaleden yukarıya doğru mitotik aktivite ile çoğalırlar. En üst tabakadaki hücrelerin mikrovilluslu bir yapısı vardır. Bu mikrovilluslar sayesinde, cornea yüzeyindeki filmtabakanın tutunması sağlanır. Bu epitel her 7 günde bir yenilenir.Küçük cornea zedelenmelerinde, limbustan buraya kan hücreleri göçeder. Cornea epitelini oluşturan hücreler arasında gap-junction, dezmozom tipi bağlantılar vardır. Bowman membranı, 8 mikrometre kalınlıkta, fibrillerden oluşmuş bir zardır. Hücre ihtiva etmez. Limbus denilen bölgede kesintiye uğrar. Cornea epitelini gerer. Ayrıca corneayı korumaya yönelik bariyer vazifesi görür. Enfeksiyonların yayılmasını engeller. Sklera ile birleşim yeri olan limbusta kan damarları bulunur. Substantia propria, cornea kalınlığının yaklaşık olarak % 90’nı oluşturur. Esas yapısı, birbirine ve yüzeye paralel seyreden kollagen liflerden meydana gelmiştir. Komşu kollagen lameller, birbirine dikey olarak tertiplenmişlerdir. Aralarında keratinosit denilen fibroblast hücreleri bulunur. Kollagen liflerin arasında glikoprotein yapısında keratan sülfat ve kondroitin sülfat denilen ara madde bulunur. Bu ara maddeye Grund substance denir. Corneanın şeffaf olmasını sağlayan kollagen lamellerin dikey tertiplenmesidir. Bu bölgede kan damarı bulunmaz. Allerjik durumlarda burada, kan damarları ve lenfosit infiltrasyonu olabilir. Descemet membranı, 8-10 mikrometre kalınlıkta, PAS (+) reaksiyon gösteren bir membrandır. Tıpkı bazal membran gibi işlev görür. Cornea boyunca devam eder. Sklera altına kadar uzanır. Limbusta trabeküler ağa kadar uzanır. Travma sonucu kendini yenileyebilir. Bunu sağlayan cornea endotelidir. Bu zarda hücre içermez, sadece kollagen fibrillerden oluşmuştur. Cornea endoteli, TK. yassı epitelle örtülüdür. Descemet membranının yapımından sorumludur. Zonula adherens tipi yan yüzey bağlantıları bulunur. Bu hücreler bolca pinositik vesiküllere sahiptirler. GER, golgi apereyi, K,Na ve ATP ihtiva ederler. Bu endotel, corneanın belli bir hidrasyon derecesinde kalmasını sağlar. Substantia propriadaki lamellerin dizilimi, su miktarı arttığı zaman , değişir, ışığı kırma indexi bozulur. Cornea endoteli, fazla sıvıyı gözün ön kamarasına taşır. Limbus: Cornea ile sklera arasında yeralan yaklaşık 1 mm. genişlikte bir bölgedir. Epitel bu bölgede kalınlaşmıştır. Bol kan damarı içeren bir bölgedir. Limbusta bulunan TK. yassı endotelle döşeli kanallara trabeküler ağ denir. Bu trabeküller birleşerek, schlemm kanalını oluşturur. Schlemm kanalı, humor aqueos ‘nun dolaşımında rol oynar ve skleradaki aqueos venlere açılır. Buradan ise genel vücut dolaşımına katılır. Schlemm kanalının önemi büyüktür. Bu kanal doğuştan olmazsa, glokom denilen göz hastalığı gelişir. Humor aqueos, processus ciliares epitelinden salgılanır. Arka kamarayı doldurur. Pupilla aracılığı ile ön kamaraya geçer. Orayı yıkar ve limbustaki schlemm kanalına akar. Bu da skleradaki aqueos venlere açılır. Bunun dolaşımında herhangibir tıkanıklık oluşursa, göziçi basıncında artma görülür. Glokom denilen tablo gelişir. SKLERA: Tüm göz küresinin 5/6 lık kısmını oluşturur. Cornea ile birleştiği yerde incedir. (0.3-0.5mm) Arkada optik papillanın olduğu yerde 1mm. kadardır. Optik papillada kesintiye uğrar. Bu alana lamina cribroza denir. Kaba kollagen lif demetlerinden oluşur. Ara ara elastik lifler, pigment hücreleri bulunur. Tip 1 kollagenler yüzeye paralel yerleşim gösterir. Üç bölüm halinde incelenir. Episklera, sklera proper, lamina fuscka Episklera: Gözün en dış kısmıdır. Kalın kollagen lif demetlerinden oluşur. Gözün dışında yeralan yağdokusuna komşudur. Sklera proper: Tenon kapsülü de denir. Gözün extrensek kaslarının tendonlarının yapıştığı bölgedir. Kalın, kollagen lif demetlerinden oluşur. Episklera ile sklera proper arasında tenon aralığı bulunur. Lamina fuscka: Burası koroide komşu olan bölgedir. Burada elastik lifler, pigment hücreleri, fibroblastlar yeralır. Sklerada kan damarları bulunur. Kollagen liflerin dizilimi, gözün yüzeyine paralel seyretmektedir. TUNİCA VASCULOSA: Kan damarlarından ve pigment hücrelerinden oldukça zengindir. Çıplak gözle bakılınca bu tabaka kahverengimsi bir zar olarak izlenir. İris, corpus ciliare ve coroid olmak üzere başlıca 3 bölümde incelenilir. İRİS:Ortasında pupilla denilen delik bulunur. Ön kamaraya bakan bir ön yüzü, arka kamaraya bakan birde arka yüzü bulunur. İriste pupiller ve cilier zon olmak üzere 2 zon vardır. Kalınlığı ortada nisbeten fazla, kenar kısımlarında daha incedir. Dıştan içe doğru şu tabakalar bulunur. 1) Pigment hücreleri, fibroblastlar, burası devamlı olmayan bir tabakadır. 2) Kan damarlarından fakir bir tabaka gelir. 3) Kan damarlarından ve melanositlerden zengin bir tabaka gelir.4) Kas tabakası: M. dilatatör pupilla ve M. sfinkter pupilla 5) İrisin 2 katlı pigment epiteli 2 M.sfinkter pupilla: Pupiller zonda bulunur. Konsantrik tertiplenme gösterir. Pupilin etrafında dairesel olarak yerleşiktir. İnnervasyonu, otonom sinir sisteminden parasempatik sinirler olan N.oculomotoriustan gelir. Fazla ışık karşısında pupilin daralmasından sorumlu olan kastır. M.dilatatör pupilla: Cilier zonda, longitidunal olarak tertiplenmişlerdir. Işınsal olarak izlenir. Sinirleri ganglion cervicale superiordan gelir. Loş ortamda pupillayı genişleten kastır. İrisin 2 katlı pigment epitelli prizmatik epiteli vardır.Buraya pars seka veya iridika retina da denir. Çok yoğun pigment epitelinden oluşmuştur. İrisin arka yüzünü örter. Dışarıdan gelen ışığı abzorbe eder. İrisin stromasındaki melanin pigmentinin yoğunluğuna göre kişilerin göz rengi değişir. İristeki melanin pigmenti az ise mavi, biraz fazla ise yeşil, çok yoğun ise kahverengi-siyah gözlü olunur. CORPUS CİLİARE: Coroid ile irisin arasında yeralan kama veya üçgen şeklindeki bir alandır. Taban kısmı irise doğru, tepe kısmı coroide doğru uzanır. M.ciliaris denilen bir kas ile buna desteklik veren gevşek bağdokusundan oluşur. Bu bölgede, düz kas liflerine, elastik liflere, fibroblast hücrelerine rastlanılır. M.ciliaris kası, radier, oblik, longitudinal olmak üzere 3 yönlü tertiplenme gösterir. Corpus ciliarenin ön yüzünden 70-75 adet processus ciliares denilen uzantılar çıkar. Bunlardaki girintilerden çıkan ipliğimsi yapılara ise zonula ciliaris denir. Zonula ciliarisler, ince ipliğimsi yapılar olup, lensin tutunmasını sağlarlar ve oksitalan ihtiva ederler. Lensin asıcı bağlarıdır. Lensin kapsülünün içine kadar girerler. Bunların yapısında, dışta 2 sıralı pigment epiteli, içte pencereli tipte kapillerler bolca bulunur. Corpus ciliarenin arka yüzü 2 sıralı prizmatik-pigmentli epitelle örtülüdür. İçteki tabaka pigmentlidir. Dıştaki tabaka ( yani arka kamaraya bakan yüzdeki tabaka ) ise pigmentsizdir. Processus ciliarislerden humor aqueos denilen sıvı salgılanır. M.ciliarisin fonksiyonu şudur: Yakın nesnelere bakıldığı zaman bu kas kasılır. Kasılınca şişer, processus ciliarislerin öne doğru itilmesini sağlar. Böylece zonula ciliarisler, lense doğru yaklaşır. Yani lensin bombeliği artar, kalınlaşır. Uzak nesnelere bakarken, M.ciliarisler gevşer, zonula ciliarisler çekilir. Yani lensin gerginliği azalır, lens incelir. Bu olaya gözün akomodasyonu denir. M.ciliaris kasını parasempatik sistem innerve eder. COROİD: Oro serratadan başlayıp, optik diske kadar uzanan bölümdür. Dış tarafı ile skleraya yaklaşır. İç tarafı ise pars optika retina ile komşudur. Kan damarları ve melanositlerden zengindir. Bir miktar elastik-kollagen liflerde bulunur. En önemli özelliği retinaya yakın olan kısımda koryo-kapiller bölge içermesidir. Bu bölge retinanın beslenmesinden sorumludur. Skleraya gevşek bir şekilde yapışır. Bu bölge 3 tabaka halinde incelenebilir.( Epikoroid, Lamina koryo-kapillaris, Brush membranı) a) Epikoroid: Subkoroidde denilir. Skleraya komşu olan kan damarlarından zengin, melanin pigmentinden zengin, gevşek bağdokusu yapısındaki bölümdür. Koroid, optik papillada skleraya iyice yapışmıştır. Bunun dışında, sklera ile koroid arasında sıkı bağlantılar bulunmaz. b) Lamina koryo-kapillaris: Paralel seyirlidir. Retinanın dış tabakalarının beslenmesinden sorumludur. Vücuttaki en geniş kapiller ağdır. c) Brush membranı: İnce kollagen-elastik lamellerden oluşmuştur. Lamina vitrae’ da denilebilir. TUNİCA NERVOSA RETİNA:Başlıca 2 bölüme ayrılır. Pars seka retina (ışığa duyarlı olmayan ) ile Pars optika retina (ışığa duyarlı olan bölge) Retina gözün en içteki tabakasıdır. Yapısında bulunan fotoreseptörler vasıtası ile görme olayının gerçekleştiği yerdir. Retinada farklılaşmış 2 nokta bulunur. 1) Kör nokta: Optik papilladır. Burada fotoreseptör bulunmaz. 3 2) Makula Lutea: (sarı benek) Bu bölgedeki hücrelerde, sarı renkli bir pigment olan xantophyl bulunur. En dip kısmına fovea centralis denir. Fovea centralis, görme keskinliğinin en iyi olduğu yerdir. Fovea centralis, optik papillanın 2,5 mm. yan tarafında yerleşiktir. Retinanın kalınlığı , fovea centraliste incelir ve bazı tabakalar ortadan kalkar. Burası 200 mikrometre genişlikte bir alandır. Basil hücreleri burada bulunmaz, koni hücreleri yeralır. Burada yerleşik koni hücrelerinin boyları uzamıştır. Kan damarı ihtiva etmez. (Avasküler bölge) Koni hücrelerinin herbiri, tek bir ganglion hücresi ile veya bir tane bipolar nöron hücresi ile sinaps yaptıkları için burası görme keskinliğinin en iyi olduğu yerdir. Buradaki bipolar nöronlar oldukça küçüktürler. Akson-dendrit kümelenmesi makula luteada oldukça yoğundur. Retinanın hücresel özellikleri: başlıca 4 grup hücre yeralır. 1) Fotoreseptör olarak bilinen koni ve basil hücreleri 2) Taşıyıcı nöronlar (bipolar nöronlar, ganglion hücreleri) 3) Bağlayıcı nöronlar (horizontal hücreler, amakrin hücreler) 4) Destek hücreleri (müller hücreleri) Pars optika retina dıştan içe doğru 10 tabakadan oluşmuştur. (tunica vaskulozadan corpus vitreuma doğru) 1) Pigment epiteli 2) Koni ve basil hücreleri tabakası 3) Dış sınırlayıcı membran 4) Dış granüler tabaka (nükleer) 5) Dış plexiform tabaka 6) İç nükleer (granüler) tabaka 7) İç plexiform tabaka 8) Ganglion hücre tabakası 9) Optik sinir lifleri tabakası 10) İç sınırlayıcı membran Bu tabakalar sırası ile aşağıdaki gibidir. 1) Pigment epiteli: TK. kübik epitel hücrelerinden oluşmuştur. Brush membranı üzerinde oturmuşlardır. Hücrelerin sitoplazmalarında bolca melanin granülü bulunur. Hem sentezleyip, hem de depo edilirler. Apikal kutupta melanin granülleri bulunur. Ayrıca apikal kutupta, kısa mikrovilluslar yeralır. Sitoplazmik çöküntülere rastlanılır. Bu çöküntülere, koni-basil hücrelerinin dış segmentleri oturmuştur. Ancak tam temas etmezler. yan yüzeylerinde dezmozom tipi sıkı bağlantılar izlenir. Burası kan-retina bariyerini oluşturur. Zonula occludens, zonula adherens ve dezmozom tipi sıkı bağlantılarla bu bariyer sağlanır. EM’de, mitokondriden zengin olduğu, GER ve SER’un iyi gelişmiş olduğu görülür, golgi komplexi bulunur. Görevleri: a) Melanin sentezlemek, dolayısı ile pupilladan giren ışığı abzorbe etmek, b) Kan-retina bariyerini oluşturmak, c) Koni, basil hücrelerinin dejenere olan membran disklerini fagosite etmek, 2) Koni-basil hücreleri tabakası: Daha ziyade dış segmentleri yeralır. Hücre gövdeleri ise 4.tabakada bulunur. Basil hücrelerinin dış segmenti genelde silindirik şekillidir. Yaklaşık sayıları 125 milyon kadardır. Fovea centraliste bulunmazlar. Fovea centralise yakın kısımlarda uzunluğu 60 mikrometre, perifere doğru 40 mikrometre olur. Dış segmentinde 600-1000 adet çift yaprakçıktan oluşmuş membran diskleri yeralır. Membran disklerinde Rhodopsin denilen pigment bulunur. Bu görme ile ilgili bir pigmenttir. Karanlıkta ve aydınlıkta görmemizi sağlar. İç-dış segmenti bağlayan, bağlayıcı bir sap bulunur. Periferde yerleşen 9 çift mikrotubul 4 yapısında olan bir silyum bulunur. İç segment denilen bölüm, elipsoid ve miyoid denilen iki kısımdan oluşmuştur. Elipsoid kısımda, bol oranda mitokondriyumlar bulunur. Miyoid kısım, çekirdeğe yakın olan kısımdır. GER ve golgi apereyi iyi gelişmiştir. Mikrotubuller bulunur. Mikrotubuller, hem elipsoid hemde miyoid kısımda boylu boyunca uzanırlar. Basil hücrelerinin çekirdeği daha yoğun, daha küçük ve daha koyu boyanmıştır. İç segmentten uzakta yerleşiktir. Sitoplazması daha azdır. Perikaryonun tam karşısından bir uzantı çıkar. Terminal buton denilen akson ayakçığı ile bir başka hücrede sinaps yaparak sonlanır. Koni hücrelerinin dış segmenti üçgen şeklindedir. Dış segmentleri sayısı 600 bin kadardır. Dış segmentinde lokalize olan pigmente İodopsin denir. İodopsin pigmenti, renkli görmemizi sağlar. Kırmızı, yeşil, mavi olmak üzere 3 alt grubu bulunur. Koni hücrelerinin çekirdekleri daha büyük, ovalimsi ve daha açık renkli boyanır. Sitoplazması daha geniştir. Koni hücreleri yaklaşık olarak 7 milyon civarındadır. Boyları, fovea centraliste 75 mikrometre iken, perifere gidildikçe 25 mikrometreye iner. Kalınlıkları 1.5-2 mikrometre kadardır. Koni hücrelerinin aksonlarının genişlemiş son kısmına pedisel denir. İçinde mitokondriyonlar bulunur. 3)Dış sınırlayıcı membran : Bunu oluşturan yapı, Müller hücrelerinin apikal uçlarının mikrovilluslarıdır. Gerçek bir membran olarak kabul edilmez. Çünkü koniBasil hücrelerinin dış segmentleri tarafından bölünmüştür. 4) Dış nükleer tabaka: Koni-Basil hücrelerinin çekirdeklerinin bulunduğu kısımdır. 5) Dış plexiform tabaka: Koni-Basil hücrelerinin aksonları ile 6. tabakada yeralan Horizontal hücrelerin ve bipolar nöronların dendritlerinin sinaps yaptığı tabakadır. 6) İç nükleer tabaka: Horizontal hücrelerin, Amakrin hücrelerin, Bipolar nöronların ve Müller hücrelerinin çekirdekleri yeralır. Bu tabakada hücrelerin perikaryonları bulunur. Geniş bir tabakadır. Bu tabakadaki hücrelerin uzantıları diğer tabakalarda sonlanır. Horizontal hücreler genelde 5. tabakaya yakındır. Koni-basil hücreleri çok sayıda diğer hücrelerle sinaps yapabilirler. 7) İç plexiform tabaka: Bipolar ve Amakrin hücrelerin dendritleri ile 8. tabakadaki multipolar ganglion hücrelerinin dendritleri sinaps yapar. Not: Amakrin hücrelerin aksonu bulunmaz. 8)Ganglion hücre tabakası: Bu tabakadaki hücreler 30 mikrometre çapında iri hücrelerdir. Nissl cisimcikleri oldukça iyi gelişmiştir. Dendritleri ile 7. tabakayı oluştururken, aksonları ile de N.optikusun yapısına katılırlar. 9. tabakayı N.optikusun paralel seyreden akson uzantıları meydana getirir. 9) Sinir lifleri tabakası: Ganglion hücrelerinin aksonları, miyelinsiz olarak ve paralel seyirli olarak, N.optikusu oluşturur. Optik papilladan itibaren N.optikusu oluştururlar. 10) İç membran sınırlayıcı: Müller hücrelerinin bazal kısımlarının oluşturduğu bir membrandır. Retinayı corpus vitreumdan ayırır. Damarlanması: A.optalmica’nın bir dalı olan A.centralis terminal tipte bir arterdir. A. ve V.centralis, N.optikus içinde seyreder. Bu arter, retinanın içine girmeden önce corpus vitreum ve iç sınırlayıcı membran arasında dallar verir. Bu dallar 6-10. tabakalar arasındaki bölümü besler. İlk 4 tabaka ise coroidin, koryo-kapiller tabakasından beslenir. (yani pigment epiteli, koni-basil hücrelerinin beslenmesi koryo-kapiller tabakadan sağlanır. LENS: Pupillanın arkasında, ovalimsi, bikonveks, şeffaf bir oluşumdur. Zonula ciliaris denilen lifler vasıtası ile lens 2 kutbundan processus ciliarislere tutunur. Başlıca 3 kısımdan oluşur. 5 Lens kapsülü: Yaklaşık olarak 8-10 mikrometre kalınlıkta ve lensi çepeçevre saran bir zardır. Zonula ciliarisler, lens kapsülüne yapışırlar. Subkapsüler epitel: Sadece ön yüzde bulunur. Kapsülün hemen altında yerleşik TK kübik epitelden oluşmuştur. Aralarında zonula occludens tipi sıkı bağlantılar mevcuttur. Lens fibrilleri: Geri kalan tüm yerleri doldurur. Merkezde, 7-10 mm. uzunlıkta ince liflerden oluşur. Bu fibrillerin yapımı süreklidir. Başlangıçta bu lifler hücre yapısında iken, maturasyonlarını tamamlayan hücreler nukleuslarını ve organellerini kaybederek ince lifler haline dönerler. Lens elastik yapılı bir oluşumdur. Ancak yaşlılıkla birlikte bu elastikiyet kaybolur. Gözün yakın nesnelere bakılması esnasındaki akomodasyonu bozulur. Buna Prespiyopi denir. Lensin opaklaşmasına katarakt denir. Katarakt, yaşlılık ve diabet gibi edinsel nedenlerle olabileceği gibi, Rubella enfeksiyonu gibi kongenital nedenlerle de gelişebilir. CORPUS VİTREUM: Lens ile optik papilla arasındaki boşluğu dolduran bir sıvıdır. Jelatinimsi kıvamdadır. Retinanın, M. limitans interna tabakası ile sınır teşkil eder. İçerik olarak, %99’u sudur. Geri kalan %1’ni ise hücreler, elektrolitler, proteoglikan madde ( hyalurinik asit) ,kollagen liflerden oluşmuştur. Retinanın coroide yaslanmasını sağlar. GÖZÜN YARDIMCI OLUŞUMLARI: Gözler, orbita denilen çukurcukluk içinde yerleşiktir. Dışarıdan yağ dokusu tabakası ile desteklenirler. Bunun dışında göz kapakları ve göz yaşı bezleri sayılabilir. Göz kapakları: Dıştan içe doğru yapısı şöyledir. İnce bir deri bulunur. Derisi elastiktir. Kıl folikülü, yağ-ter bezleri bulunur. Alttaki dermis dokusu yağ hücresi içermez. Derinin hemen altında bağdokusu vardır. Burada, M.Orbicularis Oculi denilen çizgili kas demeti bulunur. Bu kastan sonra, gözün tarsal plakları bulunur. Tarsal plaklar içinde, meibomius bezleri yeralır. Tarsal plaktan sonra en iç kısmında konjonktiva ile kaplıdır. Konjonktiva epiteli, ÇK prizmatik epitelden oluşur ve goblet hücresi içerir. Bulbar konjonktiva ve palpebral konjonktiva olmak üzere 2’ye ayrılır. Yapısında 3 tip bez bulunur. a) Meibomius bezleri, b) Moll bezleri, c) Zeis bezleri Meibomius bezleri: Yağlı salgı yaparlar. Salgılarını gözkapaklarının serbest kenarına akıtırlar. Goblet hücrelerinin salgısı ile beraber, cornea üzerinde ince bir film tabaka oluştururlar. Zeis bezleri: Yağlı salgı yaparlar ve salgılarını kirpik foliküllerine boşaltırlar. Moll bezi: Spiral tarzında bezler olup, modifiye olmuş apokrin terbezleridir. Salgılarını kirpik foliküllerine boşaltırlar. M.Arrektör pili kası kirpiklerde yoktur. Glandula lacrimalis: Saf seröz yapılı, birleşik tubulo-alveoler bezlerdir. Orbitanın ön-üst temporal kısmında bulunurlar. Konjonktiva kesesinin dışında yerleşim gösterirler. Salgılarını 6-12 adet kanalla gözün konjonktiva kesesine boşaltırlar. Seröz asinilerin lümeni geniştir. TK kübik hücreler vardır. Miyoepitelial hücreleri yerleşiktir. Sitoplazmaları soluk boyanır. Arada yağdokusu azdır. Her göz kapağının medial kısmında punkta lacrimalis superior ve inferior bulunur. Gözyaşı buralardan direne olarak, canalis lacrimalise geçer ve bu yolla saccus nasolacrimaliste toplanır. Buradan duktus nasolacrimalis kanalı aracılığı ile burundaki meatus nasi inferiora akar. Saccus ve ductus lacrimalis, psödostratifiye silli silindirik epitelle döşelidir. Gözün üzeri ince bir film tabaka ile kaplıdır. Bu yağlı tabaka, gözyaşının aşırı derecede buharlaşmasını engeller. Gözün Kongenital Anomalileri: Göz kapakları colobomu: Üst göz kapağında bir çentik şeklinde görülür. 6 İris colobomu: İrisin alt tarafında bir çentik vardır. Pupilla anahtar deliği şeklinde görülür. Bu defekt, intrauterin dönemin 4. haftasında optik yarığın tam kapanmamasından kaynaklanır. Retina colobomu: Retinada bir yarık şeklinde görülür. Genelde N.optikusun giriş yerinin altında bulunur. Bu defektin nedeni, optik fissurun tam olarak kapanmamasıdır. Kongenital glokom: Göziçi basıncının artışına bağlıdır. Eğer schlemm kanalı tam olarak oluşmazsa, humor aqoes birikir. Buna bağlı olarak göziçi basıncı artar. Bazende schlemm kanalının açıldığı fibröz venlerin oluşmadığı durumlarda bu tablo gelişir. Rubella enfeksiyonuda kongenital glokoma yolaçabilir. Kongenital katarakt: Lensin şeffaflığını yitirerek, donuk görünmesidir. Bu tabloda lens bulanık görülür. Rubella enfeksiyonu etyolojik nedenler arasında sayılabilir. Mikrophtalmus:Gözün normalden küçük olmasıdır. Çoğu zaman diğer göz anomalileri ile birliktedir. Çevresel ve kalıtsal faktörler, enfeksiyöz ajanlardan Toxoplazma, Herpes simplex, Rubella virusu etyolojik nedenler arasında sayılabilir. Pitosis: Üst göz kapağının düşmesidir.Kişi üst göz kapağını kaldıramaz. Unilateral veya bilateral olabilir. N.oculomotoriustaki bir anomali, pitosise neden olur. Hyaloid arterin artığı: Normalde gözün beslenmesini sağlayan bir arterdir. Distal kısmı körelir. Proximal kısmından ise A.centralis gelişir. Eğer körelmesi gereken distal kısmı atrofiye uğramazsa, göz içinde artık bir damar görülür. Anophtalmus: Göz kapakları oluşmuştur, ancak gözün kendisi gelişmemiştir. İntrauterin dönemin 4. haftasında optik veziküllerin şekillenmemesinden kaynaklanır. Cyclopia: Çok ender rastlanılır. Her 2 göz kısmen veya ortada tamamen birleşmişlerdir.Bu anomalilere burun defektleride eşlik eder. Tek bir burun deliği bulunur. 7