Arazi kullanım/kaplama durumunun takibi ve yıllar içinde ortaya

advertisement
TUZ GÖLÜ ÇEVRESİNDEKİ BİTKİSEL BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK
UNSURLARININ TARIMSAL KULLANIM POTANSİYELLERİ VE
TEHDİT FAKTÖRLERİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
Alptekin KARAGÖZ*
ÖZET
Tuz Gölü ve çevresi, Avrupa Komisyonu LIFE fonu tarafından desteklen, Tarım ve
Köyişleri Bakanlığı1 ile Çevre Bakanlığı’nın2 ortaklaşa yürüttüğü “Tehdit Altındaki Bitki Türleri
İçin Ekosistem Muhafazası ve Yönetimi (99/TR/065) Projesi (TABT) kapsamında 2000-2002
yılları arasında etüd edilmiştir. Ayrıca Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı 3 tarafından 20052007 yılları arasında Tuz Gölünde yürütülen “Biyolojik Çeşitliliğin Tespiti, Tuz Gölü Projesi”
(BÇTTGP) çerçevesinde gerçekleştirilen çalışmaların ana temasını, alanın biyolojik çeşitlilik
unsurlarının belirlenmesi oluşturmuştur.
Çalışmaların ilkinde alanın florasının belirlenmesi amacıyla iki yıl boyunca vejetasyonun
her dönemini kapsayacak şekilde etüt çalışmaları düzenlenmiştir. Sonuçta alanın genel floristik
yapısının belirlenmesi yanında Kısaca “Bern Sözleşmesi” olarak da bilinen “Avrupa’nın Yaban
Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesi” ekinde yer alan 15 bitki türünün yayılış
alanları, habitatları ve hali hazır durumları da belirlenmiştir.
Sözü edilen ikinci proje sonucu genelde bitkisel biyolojik çeşitlilik unsurlarının genel
durumu yanında, alanda doğrudan kullanıma uygun ve potansiyel ekonomik öneme sahip bitki
türleri ile habitatlar ve türler üzerindeki önemli tehdit unsurlarının listesi de çıkarılmıştır. Alanda
bitkisel biyolojik çeşitlilik üzerinde tehdit unsuru olarak sıralanan yeraltı ve yüzey su rezervlerinin
hızla azalması, sulu tarım ürünlerinin yoğun ekilişi nedeniyle yapılan sulamalar, geleneksel sulama
teknikleri, tuzlu ve tatlı suların karışması, kuraklık ve çölleşme, aşırı otlatma, yerleşime açma,
tarım alanlarının genişletilmesi, yaylalar, kanallar, plansız yol yapımı, Tuz Gölü ve yakın
çevresindeki tuz işletmeleri, alandan kum ve malzeme alımı, kirlilik, katı atıklar, soda
fabrikalarının yarattığı hava ve su kirliliği, anız yakımı, av ve avcılar, Tuz Gölü Havzasında
doğalgaz depolama gibi konular üzerinde detaylar verilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Tuz Gölü, Bitkisel Biyolojik Çeşitlilik, Tarımsal Kullanım
Potansiyeli, Tehditler
1. GİRİŞ
Dünyada var olan tüm biyolojik unsurların korunması, sürdürülebilir kullanımı ve
kullanımından doğabilecek hakların eşit ve adil paylaşımını hedefleyen, ülkemizin 2007 sonundan
bu yana taraf olduğu Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi (BÇS)’nde (CBD, 2008) “biyolojik çeşitlilik”
kavramı şöyle tanımlanmaktadır: “diğerlerinin yanı sıra kara, deniz ve diğer su ekosistemleri ile bu
ekosistemlerin bir parçası olduğu ekolojik kompleksler de dahil olmak üzere tüm kaynaklardan
canlı organizmalar arasındaki farklılaşma anlamındadır; türlerin kendi içindeki ve türler arasındaki
çeşitlilik ve ekosistem çeşitliliği de buna dahildir. Tanımdan da anlaşılacağı üzere BÇS, biyolojik
çeşitlilik kavramı içerisine tüm canlı türleri yanında ekosistemleri de katmaktadır. Bu durumda
biyolojik çeşitliliğin korunmasında, tek başına canlıların korunmasının yetmeyeceği, bunun
yanında canlıları içinde barındıran habitatların da bozulmadan sürdürülebilmesinin, canlı türlerinin
sürdürülebilirliğiyle eşdeğer olduğu anlaşılmaktadır.
Aynı sözleşmede “genetik materyal”, işlevsel kalıtım birimleri içeren, bitki, hayvan,
mikrop veya başka menşeli olan her türlü materyal anlamında; “genetik kaynak”, bugün veya
gelecek için değer taşıyan genetik materyal anlamında kullanılmıştır (CBD, 2008). Bu
tanımlamalarda bugün bir değer ifade etmese bile en alt düzeydeki organizmalardan başlayarak
tüm canlı türlerinin, yeri ve günü geldiğinde karşımıza çıkması muhtemel olumsuzlukları
yenmemiz için genetik kaynak materyali olabilme potansiyeli taşıdığı ifade edilmektedir.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığının 2004 yılında gerçekleştirilen II. Tarım Şurasının sonuç
bildirgesinin ilk dört maddesinde doğal kaynakların envanterinin çıkarılması, doğal kaynakların
erozyon, kirlenme ve yanlış kullanımını önleyici tedbirlerin alınması, genetik kaynakların ve
1
“Tarım ve Köyişleri Bakanlığı” adı 2011 yılında “Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı” adı altında
yeniden organize edilmiştir.
2
“Çevre Bakanlığı” adı 2011 yılında “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı” adı altında yeniden organize edilmiştir.
3
“Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı” adı 2011 yılında “Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü”
adı altında yeniden organize edilmiştir.
biyolojik çeşitliliğin korunması ve mera ıslah çalışmalarının tamamlanması konularına yer
verilmiştir (Anonim, 2004).
Bitki popülasyonlarının uzun hatlar boyunca devamlılık gösterdiği alanlarda genetik
çeşitlilik, dağ sırası, geniş su yüzeyler vs. gibi popülasyonlar arasındaki gen akışını önleyecek
doğal engellerin mevcudiyeti veya geçmişi çok eskilere dayanan buzullaşma, doğal afet gibi
olaylar sonucu ortaya çıkmaktadır (Persson et al., 2004; Mandak et al., 2005). Tuzgölü
Anadolu’nun ortasında, bitki popülasyonlarının arasındaki gen alışverişini engelleyecek genişlikte
bir boşluk oluşturmak yanında taşıdığı yüksek tuz konsantrasyonu nedeniyle de sadece bu ortama
uyum sağlayabilen bitki türlerinin yaşamasının mümkün olabildiği uç değerlerde bir habitattır. Bu
nedenle Tuzgölü’nde barınabilen bu izole bitki türleri, emsallerinden ve benzerlerinden çok daha
farklı genetik, fizyolojik morfolojik ve anatomik yapılara sahiptir. Bu durum göle uyum sağlamış
bitki türlerinin genetik kaynak olma değerini arttırmaktadır.
Uç popülasyonlar geniş alanlara yayılmış merkezi popülasyonlara göre daha küçük, daha
izole ve genellikle daha büyük genetik ve ekolojik çeşitliliğe sahip olmaları nedeniyle evrimsel
süreç içerisindeki önem ve değer kazanmış olmalarına rağmen, genel koruma faaliyetleri içinde
diğerlerine oranla daha az ilgi görmüştür (Leppig and White, 2006). Tuzgölü de, taşıdığı eşsiz
biyolojik zenginliğe rağmen hak ettiği koruma statüsünden uzun yıllar mahrum kalmıştır. Çok
güçlü bir koruma statüsüne kavuştuğu 2000 yılından bu yana da göl ve çevresinde barındırdığı
genetik zenginlik üzerindeki baskı ve tehditler, çoğu durumda daha yoğun olmak üzere devam
etmektedir.
2. ALAN HAKKINDA GENEL BİLGİLER
Ülkemizin ikinci büyük gölü olan Tuz Gölü ve çevresi hayvancılık, tarım, tuz üretimi ve
turizm gibi alanlardaki katkılarıyla Türkiye ekonomisi için büyük önem taşımaktadır (Anonim,
2007; Yerli ve Aldemir, 2005; ÇŞB, 2013). İdari olarak Aksaray, Konya ve Ankara illeri sınırları
içinde olan alanda, toplamda 64 yerleşim yeri bulunmaktadır. Kapalı bir havzada yer alan göl,
jeolojik olarak tektonik kökenlidir.
2000 yılında, Bakanlar Kurulu kararıyla 626.800 ha büyüklüğündeki alan, “Tuz Gölü
Özel Çevre Koruma Bölgesi” olarak ilan edilmiştir (Anonim, 2000). Türkiye’nin tuz ihtiyacının
yüzde 30’unu karşılayan Tuz Gölü, çevresindeki endemik bitki örtüsü ve faunasıyla dünyanın en
önemli doğal alanlarından (Özhatay vd., 2003) ve önemli endemizm merkezlerinden biri (Ekim
vd., 2000; Vural et al., 20012) olarak kabul edilmektedir. Tuzgölü ve çevresinde tuzlu ortama ve
susuzluğa dayanıklı 40’dan fazla endemik bitki türü vardır ( (Gökyiğit, 2013). Önemli Bitki
Alanları (ÖBA) içerisinde kabul edilen “Tuz Gölü ve Stepleri”, koruma statüleri olarak Özel Çevre
Koruma Alanı, Doğal Sit Alanı ve Yaban Hayatı Koruma Sahası olmak üzere 3 farklı kategoride
değerlendirilmiştir. Alanın içerdiği ÖBA kriterleri “A1:24 Küresel Ölçekte Tehdit Altındaki Tür
(13 Bern Sözleşmesi Ek Liste I dahil); A2: 5 Avrupa Ölçeğinde Tehdit Altındaki Tür; B2: Zengin
Tür Çeşitliliği İçeren Habitatlar ve C2: Tehlike Altındaki Doğal Habitatlar” olarak sıralanmaktadır
(Özhatay vd., 2003).
Diğer yandan Tuz Gölü ve yakın çevresinde bulunan Bolluk, Tersakan, gölleri, Eşmekaya
sazlıkları ve Obruk Yaylası da “Önemli Kuş Alanı” olarak belirlenmiştir (Kılıç ve Eken, 2004).
İç Anadolu Platosu ortasında yer alan İç Anadolu Ova Stepleri, nisbeten derin topraklı
düz kesimleri içine alır. Genellikle, ova stebinin primer bitki örtüsü bozulmuş ve bazı kısımlarda
yerini tarımsal faaliyetlere terk ettiği için pek çok kesimlerde halen insan etkisiyle ortaya çıkmış
sekonder bitki örtüsü oluşmuştur (Çetik, 1985).
Tuzgölü çevresindeki tuzcul stepler eşsiz bir bitki örtüsü oluşturmaktadır. Bu alanlardan
bazıları yüksek oranda endemik ve çok nadir bitki türlerini içermektedir. Bu alanlar içinde Bolluk
- Tersakan tuzcul stepleri 10.000 ha, Sultanhanı - Eşmekaya tuzcul stepleri 15.000 ha ve Eskil Yenikent tuzcul stepleri 20.000 ha genişliktedir (Gorostiaga, 2001).
Yazın sıcak ve kurak, kışın ise uzun süren soğuk ve nemli iklim koşulları; bu
ekosistemlerde vejetasyon gelişimi sınırlanmaktadır. Aynı zamanda, bu ekosistemlere insan
müdahalesi çok büyük boyutlara ulaşmıştır. Alana en yakın il olan Konya’nın uzun yıllar
meteorolojik veri ortalamaları Tablo 1’de verilmektedir (URL-1). Burada görüldüğü gibi ilin yıllık
ortalama yağış toplamı 324,3 mm, en fazla yağış alınan aylar Aralık (44,8 mm) ve Mayıs (43,6
mm) aylarıdır. Ortalama sıcaklıkların en yüksek olduğu aylar Temmuz (23,6 oC) ve Ağustos
(23,0oC)’dir. İlin yaz aylarında (Haziran-Ağustos) aldığı yağış toplamı 35,7 mm gibi çok düşük bir
değerdedir. Yazın en sıcak döneminde alınan yağışların pratik olarak bitkilerin gelişmesi üzerinde
fazla bir etkisi olması beklenemez. Kuraklığı sonbahar başlangıcında da devam etmektedir. Konya
Tablo 1. Konya İlinde uzun yıllar içinde gerçekleşen meteorolojik değerler (1960 - 2012)
Ocak Şubat Mart
KONYA
Ortalama Sıcaklık (°C)
-0.2
Nisan
Mayıs
Haziran
Temmuz Ağustos Eylül
Ekim
Kasım Aralık
1.2
5.7
11.0
15.7
20.2
23.6
23.0
18.6
12.5
6.1
Ortalama Toplam
1.8
11,6
Ortalama En Yüksek Sıcaklık (°C)
4.7
6.8
12.0
17.4
22.2
26.8
30.2
30.0
26.1
20.0
13.0
6.7
18,0
Ortalama En Düşük Sıcaklık (°C)
-4.1
-3.3
0.0
4.5
8.6
12.9
16.2
15.7
11.2
6.1
0.8
-2.2
5,5
3.2
4.3
6.6
7.1
8.5
10.4
11.4
11.1
9.4
7.1
5.1
3.1
7,3
9.7
8.8
8.7
9.6
10.6
6.5
2.8
2.4
3.5
6.7
7.0
10.0
7,2
35.3
28.2
27.1
34.0
43.6
23.2
6.9
5.6
11.2
31.3
33.1
44.8
Ortalama Güneşlenme Süresi (saat)
Ortalama Yağışlı Gün Sayısı
2
Aylık Toplam Yağış Miktarı Ortalaması (kg/m )
Şekil 1. Konya İli yağış ve sıcaklık grafiği
324,3
İli yağış ve sıcaklık değerleri kullanılarak çizilen grafik Şekil 1’de verilmektedir. Burada
yağış ve sıcaklık eğrilerinin kesiştiği Haziran ortasından Eylül ortasına kadar olan dönemde
kuraklık yaşanmaktadır.
Tuz Gölü’nün 1.150 metre altındaki tuz tabakalarının içine doğalgaz depolanması için
çalışmalar yapılmaktadır. Depolama Sultanhanı Belediyesinin yaklaşık 17 km güneyinde, Bezirci
Gölü mevkiinde bulunan yeraltı tuz kütlelerinin bulunduğu alan düşünülmektedir. Proje
kapsamında kullanılacak tuz tabakası yeryüzünün yaklaşık 700 m altından başlamakta ve kalınlığı
700-1500 m arasında değişmektedir (Yerli ve Aldemir, 2005). Bu çalışmada tuz kütleleri içinde
mağara (kaverna) oluşturma işleminde toplam su ihtiyacı 1.120 m3/ saat olacaktır. İhtiyaç duyulan
su, alana 119 km mesafedeki Hirfanlı Barajı’na kurulacak tesislerden temin edilecektir. Eritme
işleminde oluşan tuzlu su 1200 m3 kapasiteli bir havuzda toplanacak olup daha sonra 39 km’lik bir
boru hattı ile Tuz Gölü’ne taşınacaktır. Topoğrafyanın uygun olması sebebiyle akış cazibe ile
sağlanması ve göle verilen suyun difüzörler vasıtasıyla göl üzerinde homojen bir şekilde
dağıtılması öngörülmektedir (URL-2, 2013).
3. ALANDA YAPILAN GÖZLEMLER
Çalışma alanı, her iki projede de de benzer yöntemlerle etüd edilmiştir. Proje alanının
biyolojik çeşitliliğinin tespiti çalışmasında, arazi çalışmaları sırasında alınan örneklerin teşhisine
dayalı olarak, bitki listeleri oluşturulmuştur. Listede belirlenen hedef türlerin bulunduğu yerlerin
koordinatları alınmış, hedef türlerin popülasyonlarının durumu, habitatla ilgili bilgiler ve eşlik
eden türler kayıt edilmiştir. Çalışmaların her ikisinde de habitatları ve türleri tehdit eden faktörler
ayrı ayrı listelenmiştir.
Tehdit Altındaki Bitki Türleri İçin Ekosistem Muhafazası ve Yönetimi Projesi
kapsamında Bern Sözleşmesi ekinde yer alan ve Tuzgölü çevresindeki habitatlarının ve
popülasyonlarının durumunun belirlenmesi amaçlanan bitki türleri şunlardır: Allium vuralii,
Asparagus lycaonicus, Centaurea halophila, Ferula halophila, Gypsophila oblanceolata,
Hypericum salsugineum, Kalidiopsis wagenitzii, Limonium anatolicum, Limonium iconicum,
Linum seljukorum, Microcnemum coralloides, Onosma halophilum, Silene salsuginea,
Sphaerophysa kotschyana ve Verbascum helianthemoides.
Biyolojik Çeşitliliğin Tespiti, Tuz Gölü Projesi kapsamında da gözlemlere ve literatüre
dayalı olarak alanda yer alan bitki genetik kaynağı materyali içerisinde, doğrudan kullanım veya
tarımı yapılan türlere genetik kaynak olarak değerlendirilebilme potansiyeli olan bitki türleri
belirlenmiştir.
4. SONUÇLAR
Tehdit Altındaki Bitki Türleri İçin Ekosistem Muhafazası ve Yönetimi Projesi
kapsamında yapılan araştırmalar sonunda Tuzgölü civarında 4 lokasyon hedef türler bakımından
ön plana çıkmıştır. Bunlardan birincisi Tuzgölü’nün güney ve batı kısımlarıdır. Özellikle Eskil
ilçesinden doğu ve kuzeydoğu yönüne doğru ilerledikçe hedef türlerin çoğunu yakın mesafeler
içinde bulmak mümkün olmaktadır. Bu alan çoğunluğu sulanan tarım alanlarıyla çevrilidir. Yaz
ortalarına kadar yeşilliğini koruyan alan yoğun otlatma baskısı altındadır. Burayı tehdit eden diğer
bir faktör de yerleşim alanlarına yakınlığı nedeniyle piknik ve yerine göre çöp dökme alanı olarak
kullanılmasıdır. Bazı lokal endemik türlerin bulunduğu dar bir alandan Eskil İlçesine yol yapımı
için malzeme çekildiği de saptanmıştır. Alanda hedef türler birkaçı dışında kesikli ve küçük
populasyonlar oluşturmaktadır. Alanın yeri, burada bulunan hedef türlerin listesi ve tehdit
faktörleri Tablo 2’de verilmektedir (Anonim, 2002).
İkinci alan olarak belirlenen yer Tersakan Gölünün güney kısımlarında yer almaktadır.
Bu alanın etrafı da yoğun tarım uygulamalarının yapıldığı sulu ve kuru tarım alanlarından ve aşırı
otlatma baskısındaki meralardan oluşmaktadır. Projenin yürütüldüğü yıllarda sulu tarım içerisinde
en büyük payı şekerpancarı, tahıl ve yonca ekilişleri alırken günümüzde yağlık ayçiçeği ve
özellikle mısır ekim alanlarında önemli artışlar gözlenmektedir. Yer altı sularının yoğun kullanımı
nedeniyle taban suyu seviyesi düşmekte, buna bağlı olarak çevre dengesi bozulmaktadır.
Üçüncü alan olarak Bolluk Gölü civarı belirlenmiştir. Burada sulu tarım alanları
azalmaktadır. Alanda hedef türlerden dört tanesinin varlığı belirlenmiştir (Tablo 2). Alanı tehdit
eden en önemli faktör, yakındaki özel sektöre ait soda işletmesinin meydana getirdiği kirliliktir.
Projenin yürütüldüğü dönemde Tekel işletmesine bağlı olarak faaliyet göstermekte olan
ve daha sonra özelleştirme kapsamında özel sektöre devredilen Yavşan Tuzlası hedef türler
açısından dördüncü alan olarak belirlenmiştir. Burası gölün içine kadar uzanan yollar ve alan
içinde mevcut küçük adacıklarla eşsiz bir habitat oluşturmaktadır. Alanı tehdit eden en önemli
faktör, tuz taşınması sırasında ortaya çıkan kirlilik olarak belirtilmiştir (Tablo 2). Ancak
günümüzde tuzlanın özel sektöre devrinden sonra göl içerisine kilometreler boyunca uzanan yeni
yollar yapımlı olup bu durum yeni bir tehdit unsuru olarak ortaya çıkmıştır. Yakın zamanda
yaptığımız gözlemlerde yolların kenarında ve üzerinde endemik türlerden Ferula halophila ve
Astragalus ovalis gibi türlere de rastlanmıştır.
Tablo 2. Tehdit Altındaki Bitki Türleri İçin Ekosistem Muhafazası ve Yönetimi Projesi
kapsamında yapılan araştırma sonuçları (Anonim, 2)
Alan
No
Yeri
1
Tuzgölü’nün
güney ve
güneybatısı
2
Tersakan
Gölü’nün
güneyi
3
4
Hedef türler
Tehdit faktörleri
Micocnemum coralloides subsp.
anatolicum, Kalidiopsis wagenitzii,
Limonium anatolicum, Limonium
iconicum, Onosma halophilum,
Verbascum heliantemoides, Linum
seljukorum, Sphaerophiza kotschyana,
Silene salsuginea, Centaurea halophila

Entansif tarım uygulamaları

Aşırı sulama nedeniyle taban
suyu seviyesinin düşmesi

Yerleşim alanlarının potansiyel
ÖBA’lara doğru ilerlemesi

Aşırı otlatma
Onosma halophilum, Micocnemum
coralloides subsp. anatolicum, Linum
seljukorum, Hypericum salsugineum,
Gypsophila oblanceolata, Silene
salsuginea, Asparagus lycaonicus
Bolluk Gölü
Linum seljukorum, Micocnemum
coralloides subsp. anatolicum,
Limonium anatolicum, Limonium
iconicum
Cihanbeyli
Allium vuralii, Ferula halophila,
Yavşan Tuzlası Limonium iconicum, Sphaerophyza
kotschyana

Aşırı otlatma

Yanlış toprak ve su kullanımı
nedeniyle ekolojik sapmalar

Önemli bitki alanına yakın
mesafedeki soda fabrikasından çıkan toz
bulutlarının neden olduğu hava ve toprak
kirliliği

Tuz üretimi ve taşınması
sırasında ortaya çıkan çevre kirliliği
Yukarıda sıralanan 4 alanın tamamı, Tehdit Altındaki Bitki Türleri İçin Ekosistem
Muhafazası ve Yönetimi Projesi kapsamında Önemli Bitki Alanı I (ÖBA I) olarak
değerlendirilmiştir. Proje kapsamında ÖBA I olarak belirlenen alanın haritası ve burada belirlenen
türlerin listesi Şekil 2’de verilmektedir.
Şekil 2. Tehdit Altındaki Bitki Türleri İçin Ekosistem Muhafazası ve Yönetimi Projesi
kapsamında ÖBA I olarak belirlenen alanlar ve bitki türleri (Anonim, 2002)
Biyolojik Çeşitliliğin Saptanması, Tuz Gölü Projesi kapsamında alan toplam 7 kez
gezilmiştir. Bu çalışmalar sonucu doğrudan kullanma potansiyeli olan türler belirlenmiştir
Anonim, 2007).
Doğrudan kültüre alma potansiyelindeki bakımından aşağıda sıralanan 5 bitki öne
çıkmaktadır (Anonim, 2000; Anonim, 2013):
 Kochia prostrata,
 Leymus cappadocicus,
 Agropyron cristatum,
 Chyrosopogon gryllus ve
 Puccinella distants.
Bu türlerin tamamı otlak alanlarında kullanma potansiyeline sahip olup bunlardan otlak
ayrığı (Agropyron cristatum) türü halen ülkemizde yapay mera karışımlarında kullanılmaktadır.
Bozkırotu (Kochia prostrata) türü Türkmenistan, Özbekistan ve Kazakistan’ın az yağışlı
bölgelerinde yaygın bir yem bitkisi türü olarak değer kazanmıştır. Leymus cappadocicus türü tuza
dayanımı oldukça yüksek olması ve kireç içeriği yüksek alanlarda (Aksaray Üniversitesi kampus
alanı) da yetişebilme özelliğiyle otlatma amacıyla geliştirilebilir. Chyrosopogon gryllus türü
toprak üstü aksamı bakımından zayıf bir bitki olmakla beraber tutunduğu yerleri kaplama ve
toprağı sıkı bir şekilde tutma özelliğindedir. Bu bakımdan rüzgâr erozyonunu azaltma yönünde
kullanılabilme potansiyeline sahiptir. Bu türe çok yakın bir tür olan Vetiveria zizanioides
(Chyrosopogon ziznioides) dünyanın pek çok ülkesinde biyolojik arıtma tesislerinde, ağır
metallerin temizlenmesinde bitkisel remidasyon alanında (Chen et al., 2004) , parfüm yapımında
ve erozyon kontrolunda (Nzeribe and Ike, 2008) kullanılmaktadır. Burada sıralanan türlerden
doğrudan kullanma potansiyeli bakımında en zayıf olanı Puccinella distants türü olmakla beraber
bu bitki tuzun en yoğun olduğu ve başka türlerin barınamadığı alanlarda bile yetişebilmektedir.
Türün Poaceae familyasından olması genitör olarak tahıl ıslah çalışmalarında tuza dayanım
geninin aktarılmasında da kullanılabilir.
5. TEHDİTLER
Proje alanında yapılan arazi çalışmaları, ilgi grupları ile toplantılar, gözlemler ve literatür
çalışmaları sonucunda biyolojik çeşitlilik üzerine aşağıda sıralanan tehditler belirlenmiştir
(Anonim, 2007).
a.Su rezervlerinin azalması: Tuzgölü çevresi Türkiye’nin en az yağış alan yerlerinden
biridir. Yöre halkıyla yapılan yüz yüze görüşmelerde bundan 15-20 yıl öncesine göre taban suyu
düzeyinde önemli düdüşler olduğu ve civardaki keson kuyuların neredeyse tamamının kuruduğu
ifade edilmiştir. Çoğu zaman yüzey sulamaları şeklinde yapılan uygulamalarda son derece fazla su
tüketilmektedir. Su temininde büyük çoğunluğu kaçak olan kuyular kullanılmaktadır. Projenin
yürütüldüğü tarih itibarıyla yörede 20.00’den fazla kaçak kuyu olduğu belirtilmiştir.
Tuz Gölü havzasındaki ekosistem, aşırı su kullanımı nedeniyle çoraklaşarak
çölleşmektedir. Bölgede yoğun şeker pancarı ekiminden dolayı özellikle yeraltından çekilen su
miktarı sürekli olarak artmaktadır. Ayrıca bölgede yonca, ayçiçeği ve mısır gibi diğer tarım
bitkilerinin üretimi için de yoğun su kullanılmaktadır. Son yıllarda ayçiçeği ve mısır ekiliş
alanlarında genişleme görülmektedir.
Tatlı su kullanımından başka bir de tuz işletmelerinin tuz biriktirmek amacıyla gölden su
çekerek tuz tavalarına basması, göl aynasının vaktinden önce kurumasına neden olmakta bu durum
doğal bitki örtüsünü olumsuz yönde etkilemektedir.
Aşırı tuzlu topraklar, tuzcul bitki tohumlarının çimlenmesinde engelleyici etkiye sahiptir.
Tuzcul bitkilerin tohumları yağış mevsiminden hemen sonra, ortamdaki tuz konsantrasyonu
düştükten sonra çimlenebilirler. Yüksek konsantrasyonda tuzluluğa (% 5 üzeri) tolerans gösteren
bir yıllık deniz börülcesi (Salicornia europaea) tohumları bile, tuzlu ortamda dormant kalmakta ve
çimlenememektedir. Su Tuz Gölü ekosisteminin tuzlu topraklarında yetişen ve yeraltından tatlı su
ile beslenen lokal endemik bitkilerinin geleceği tehdit altındadır. Bataklık alanlar zayıflamakta,
halofit bitki tohumlarının çimlenmesi zorlaşmakta veya çimlenme döneminde yeterince su
bulamamaktadır.
b.Sulu tarımın yoğun olarak yapılması: Yörede başta şekerpancarı olmak üzere mısır,
ayçiçeği, yonca ve tahıllar sulanmaktadır. Giderek artan su ihtiyacı, kaçak kuyuların sayısını
artırmış ve dolayısıyla yeraltı su seviyelerinde düşüşe yol açmıştır.
c.Fazla su tüketen sulama yöntemleri: Açık kanallardan ortaya çıkan sızma ve
buharlaşma ile su kayıplarına bir de salma sulama gibi ilkel yöntemler eklenince gerek sulama
suyu etkinliği düşmekte gerek aşırı miktarda su tüketilmektedir. Son yıllarda basınçlı sulama
yöntemlerine yöneliş gözlenmektedir.
ç. Tuzlu ve tatlı suların karışması:
Göl havzasında aşırı yeraltı suyu kullanımı nedeniyle, yer altında tatlı ve tuzlu suların yakın
gelecekte karışabileceği hidrologlarca öngörülmektedir. Bunun gerçekleşmesi durumunda da
karışımın ayrışması için en az 1000 yıl gibi uzun bir sürenin geçmesi gerektiği belirtilmektedir.
d.Kuraklık ve çölleşme: Gelinen noktada rezervlerden çekilen su miktarının ve su
ihtiyacının her geçen gün biraz daha arttığını göstermektedir. Bu hızlı süreç havzanın “su kıtlığı”
sorununu da gündeme getirmektedir. Doğal kaynaklarının etkin ve sürdürülebilir kullanımına
yönelik acil önlemler alınmazsa, önümüzdeki yıllarda Tuz Gölü ÖÇKB’nin kuraklık ve çölleşme
tehlikesiyle karşılaşması kaçınılmazdır.
e.Aşırı Otlatma: Aşırı otlatama baskısı altındaki bitki örtüsü tahrip olmaktadır. Çoğu
köylerde ve yaylalarda bulunan hayvan sayısı o alanın taşıma kapasitenin çok üzerindedir. Aşırı
otlatma, doğal floristik yapının bozulmasına ve bitki örtüsünün lezzetsiz bitkiler lehine
değişmesine neden olmaktadır. Özellikle bu değişimden en fazla lokal endemikler
etkilenmektedir.
f. Yerleşime açma: Önemli Bitki Alanlarının bir kısmı yerleşim alanı olarak
açılmaktadır.
g. Plansız yol yapımı: Alanın düz olması nedeniyle bataklık olmayan her alana plansız
olarak yapılan yollar alanın parçalanmasına, toprağın sıkışmasına, yol alanlarındaki vejetasyon
örtüsünün zarar görmesine ve populasyonların kopmasına neden olmaktadır. Özellikle tipik arazi
araçları (jip, traktör) bataklık alanlarda rahatlıkla ilerleyerek doğal yapıyı bozmaktadır.
h. Tarım alanlarının genişletilmesi: Step habitatları yok edilerek tarım alanlarına
dönüştürülmektedir. Doğal habitatlar daralırken, su kullanımı da artmaktadır.
ı. Mevsimlik otlatma hareketleri: Bölge kapsamında otlatma amacıyla geçici yerleşim
yerleri olarak yaylalar kurulmaktadır. Yaylaların yakın çevresi hem yapılaşma hem de aşırı otlatma
baskısı nedeniyle doğal yapısı bütünüyle bozulmuştur. Yaylaların çevresinde dikenli bitkilerle
birlikte kötü kokulu hayvanların sevmediği bitkiler baskın durumu gelmiştir.
i. Kanallar: Tuz Gölü çevresinde çok geniş alanları kaplayan tuzlu topraklar, tarıma
elverişli değildir. Son yıllarda açılan drenaj kanallarıyla yıkanan bu topraklar tarıma elverişli hale
getirilmektedir. Ayrıca drenaj kanalları ortamda bulunan yüzey veya yüzeye yakın suların tahliyesi
için yapılmaktadır. Tuzu yıkanan bazı çok kritik step alanları sulu tarıma açılarak lokal endemikler
tehdit edilmektedir. Ayrıca bölgenin doğal su dengesi değiştirilmektedir.
j. Tuzlalar: Tuz Gölü’nde bulunan Kayacık, Kaldırım ve Yavşan Tuzlaları göl ortamında
suni bölünmeye neden olmakta ve doğal su döngüsünü bozmaktadır. Yine Tuz Gölü’nde
oluşturulan havuzların setleri için yüz binlerce ton büyük kaya blokları göl ortamına dökülerek
onlarca km lik bölünmüş alanlar oluşturulmuştur. Ayrıca işletmelerin çevresindeki doğal doku
bozularak vejetasyon örtüsünün floristik kompozisyonu bozulmuştur.
k. Kum ve malzeme alımı: Endemik bitkilerin yer aldığı Önemli Bitki Alanlarından kum
ve taş alınmaktadır.
l. Kirlilik: Konya İli’nin sanayi atıklarının Ana Tahliye Kanalı aracılığıyla Tuz Gölü’ne
boşaltılmaktadır. Tarımdan dönen suları toplayan ve Konya İli’nin atık sularını taşıyan kanal,
Bolluk ve Terksakan Göllerine teğet geçtikten sonra Tuz Gölü’ne karışmaktadır. Bu durum, Tuz
Gölü’nü kirletmekte ve Tuz Gölü’nün bu bölgesini kirli bataklık haline getirmiştir. Kirli tuz, gölün
ekonomik olma özelliğini olumsuz etkilemektedir. Bunu yanısıra, bu kirlilik flamingo üreme
adalarını da tehdit etmektedir. Bu konuda Konya Büyükşehir Belediyesi’nin girişimleri
bulunmaktadır. Konya Su ve Kanalizasyon İdaresi (KOSKİ) tarafından, evsel atıkların arıtımı için
tesis kurma çalışmaları iyi bir başlangıçtır.
m. Katı atıklar: Katı atıkların bir kısmı Önemli Bitki Alanlarına dökülmektedir.
Bölgedeki bazı yerleşim yerleri çevresinde çöplerin kontrolsüz biçimde alana bırakılması ve
zaman zaman bu çöplerin yakılmasıyla oluşan kirlenme ve tahribat, doğal habitatların bozulmasına
neden olmaktadır.
n. Soda fabrikaları: Bolluk Gölü çevresindeki özel sektöre ait Soda Tesisleri üretimleri
sırasında hava ve su kirliliğine yol açmaktadır. Ayrıca, alanın doğal yapısını bütünüyle bozarak
tahrip etmiştir.
o. Anız yakma: Tuz Gölü ekosisteminin en hassas vejetasyon örtüsünün bulunduğu
alanlarda kasıtlı yangınlar oluşturulmaktadır. Bu yangınlar özellikle çobanlar tarafından
yapılmaktadır. Step habitatları ile iç içe bulunan tarım alanlarındaki anızların yakılmasıyla birlikte
zaman zaman doğal habitatlarda zarar görmektedir. Özellikle lokal endemiklerin oluşturduğu dar
alanlardaki birlikler sosyolojik birimler yaygınlardan büyük zarar görmektedir.
ö. Avcılık: Bölgede sürekli av yasağı olmasına rağmen, yöre halkından av yapmaya
meraklı olanlar, özellikle Eskil-Gölyazı arasındaki bataklıklara özel arazi araçları ile giderek yaz
döneminde 2-3 günlük av kampları kurmaktalar. Av için siperler kazılmakta ve bazı bitki
toplulukları yakılarak zarar verilmektedir.
p. Tuzgölü Havzasında doğalgaz depolama: Tuz Gölü’nün 1150 metre altındaki tuz
tabakalarının içine doğalgaz depolanması için çalışmalar yapılıyor. Depolama Sultanhanı
Belediyesinin yaklaşık 17 km güneyinde, Bezirci Gölü mevkiinde bulunan yeraltı tuz kütlelerinin
bulunduğu alan düşünülmektedir. Proje kapsamında kullanılacak tuz tabakası yeryüzünün yaklaşık
700 m altından başlıyor ve kalınlığı 700-1500 m arasında değişmektedir. Doğalgazın depolanması
amacıyla, tuz tabakalarının eritilmesi yöntemi uygulanacaktır. Depolanacak ve tekrar şebekeye
verilecek toplam gaz miktarının ise yaklaşık 50 milyon m3 olması öngörülmektedir. Depolama
projesiyle, yeraltındaki tuz tabakalarının eritilmesinde bölgenin yeraltı su rezervlerinin
kullanılması planlanmıştı, ancak yeterli su bulunamadığı için Hirfanlı Barajından su getirilmesi
yönünde plan değişikliği yapıldı. Eritme işlemi sonucunda oluşan tuzlu suyun ise Tuz Gölü’ne
verilmesi planlanmaktadır. Doğal gaz depolama projesi, bu proje kapsamında üretilen bilgiler
çerçevesinde planlanmalıdır. Yeraltından çıkarılarak göl ortamına verilecek tuzun, Tuz Gölü
çevresindeki az tuzlu habitatların vejetasyonu bütünüyle yok edebilir.
KAYNAKLAR
Anonim. 2004. II. tarım şurası sonuç raporu, 29 Kasım-01 Aralık 2004, Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı, s 607, Ankara.
Anonim. 2007. Biyolojik Çeşitliliğin Tespiti, Tuzgölü Projesi Sonuç Raporu (Basılmamış).
CBD. 1998. Convention on Biological Diversity. Secreteriat of the Convention on Biological
Diversity. Montreal, Canada.
Çetik, A.R. (1985): Türkiye Vejetasyonu I. İç Anadolu’nun vejetasyonu ve ekolojisi. Selçuk Üniv.
Yay. Konya, No. 7: 496.
ÇŞB. 2013. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, http://www.csb.gov.tr/gm/tabiat/
Anonim. 1984. 20 Şubat 1984 tarih ve 18318 sayılı Resmî Gazete.
Anonim. 2000. 02 Kasım 2000 tarih ve 24218 sayılı Resmi Gazete
Anonim. 2002. Tehdit Altındaki Bitki Türlerinin Ekosistemlerinde Korunması ve Yönetimi
Projesi, Sonuç Raporu (Basılmamış).
Chen, Y., Shen, Z., Li, X. 2004. The use of vetiver grass (Vetiveria zizanioides) in the
phytoremediation of soils contaminated with heavy metals. Applied Geochemistry,
19(10) 1553-1565
Gorostiaga, A. 2001. Integrated feasibility study fort he sabnitation of the Tuz Lake basin-Turkey.
http://www.eeaa.gov.eg/english/main/Env2003/ Day2/Water/ Gorostiaga1.IDOM.pdf
Gökyiğit, A.N. 2013. Türkiye’nin biyolojik zenginliği ve korunması. Namaş Matbaası, s 111,
İstanbul.
Kılıç, D.T. ve Eken, G. 2004. Türkiye'nin Önemli Kuş Alanları - 2004 Güncellemesi”, Doğa
Derneği, Ankara.
Leppig, G., White, J.W. 2006. Conservation of peripheral populations in California. Madrono,
V:53 (3) 264-274.
Mandak, B., Bimova, K., Plackova, I., Mahelka, V. and Chrtek, J. 2005. Loss of Genetic Variation
in Geographically Marginal Populations of Atriplex tatarica (Chenopodiaceae). Annals of
Botany 96: 901–912.
Nzeribe, T.A.K. and Ike, N. 2008. Use of vetiver drass (Vetiveria ziznioides) in control of erosion
in Anambra State, Nigeria. Environmental Research Journal, 2(6) 317-321.
Özhatay, N., Byfield, A. ve Atay, S. 2003. Türkiye’nin Önemli Bitki Alanları. MAS Matbaacılık,
İstanbul.
Persson, H, Widen, B, Andersson, S, Svensson, L. 2004. Allozyme diversity and genetic structure
of marginal and central populations of Corylus avellana (Betulaceae) in Europe. Plant
Systematics and Evolution, 244: 157–179.
Tan, A., Duman, H., İnal, F.N., İnal, A., Karagöz, A. 2003. Tehdit Altındaki Bitki Türlerinin
Ekosistemlerinde Korunması ve Yönetimi Projesi. 99/TR/065. Hedef türler ve habitatların
tanımlanması. Avrupa Komisyonu, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Çevre Bakanlığı,
Türkiye tabiatını Koruma Derneği. S 55.
URL-1. 2013. http://www.mgm.gov.tr/veridegerlendirme/il-ve-ilceleristatistik.aspx?m=KONYA#sfB (son erişim 10.10.2013)
URL-2. 2013. Tuz Gölü Havzası Doğalgaz Depolama Arazi Edinim Planı, Şubat, 2013. BOTAŞ
Boru Hatlarıyla Petrol Taşıma AŞ. www-wds.worldbank.org/. (son erişim 10.10.2013)
URL-3. Lake Tuz Special Environmental Protection Area (SEPA).
http://whc.unesco.org/en/tentativelists/5824/ (son erişim 11.10.2013)
Vural, M., Duman, H., Aytaç, Z., Adıgüzel, N. 2012. A new genus and three new species from
Central Anatolia, Turkey. Turk J Bot, 36 (2012) 427-433
Yerli, S. ve Aldemir, A. 2005. Tuz Gölü çevresindeki endemik ve tehdit altındaki bitki türlerinin
korunmasına yönelik ekoloji grup araştırma sonuç raporu (Basılmamış).
Download