1. ünite - Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü

advertisement
1. ÜNİTE
XVIII.YÜZYILDA DEĞİŞİM VE DİPLOMASİ
1.Mimari anlayış ve uygulamalarda değişikliklere neden olan faktörler nelerdir?
2.Lale çiçeğinin Osmanlı Devleti’nde bir döneme ad olarak verilmesinin
nedenleri nelerdir?
TARİH 4
NELER ÖĞRENECEĞİZ?
Bu ünitenin sonunda:
1. XVIII. yüzyılda Avrupa ve Osmanlı Devleti’nin genel durumunu,
2. III. Ahmet döneminin askerî ve siyasi gelişmelerini,
3. Lale Devri’nin özellikleri, önemini ve yapılan yenilikleri,
4. Avrupa’da düşünce ve ekonomi alanındaki gelişmeleri, Sanayi İnkılabı’nın
neden ve sonuçlarını,
5. Rusya’nın genişleme politikasını ve Osmanlı – Rus ilişkilerini,
6. Amerika Birleşik Devletleri’nin kurulmasını ve Fransız İhtilali’ni,
7. III. Selim döneminin askerî ve siyasi gelişmelerini, ıslahat hareketlerini,
8. XVIII. yüzyılda Osmanlı Devleti’ndeki değişim ve ıslahatları öğreneceksiniz.
ANAHTAR KAVRAMLAR
AÇIK PAZAR
MAKYAVELİZM
SANAYİ
İNKILABI
BAROK
KOLONİ
NİZAMICEDİT
İHTİLAL
İNSAN
HAKLARI
MİLLİYETÇİLİK
DİPLOMASİ
10
SÖMÜRGECİLİK
TARİH 4
1. KONU: XVIII. YÜZYILDA AVRUPA VE OSMANLI
DEVLETİ’NİN GENEL DURUMU
1. AVRUPA DEVLETLERİNİN GENEL DURUMU
Harita. 01.01: XVIII. Yüzyıl Başlarında Avrupa’nın Siyasi Durumu
XVIII. yüzyıl Avrupa tarihinde devletler arası politika ve çıkar çatışmalarında diplomasi ve ittifaklar ön plana çıkmıştır. Avrupa devletleri Makyavelizm olarak
bilinen “amaca ulaşmak için her türlü araca başvurulabileceği “ anlayışıyla hareket
etmişler, siyasi ve ekonomik rekabet nedeniyle sık sık birbirleriyle savaşmışlardır.
XVII. ve XVIII. yüzyıllarda Avrupa kralları kız alıp vererek birbirleriyle akrabalık kurmuşlardı. Herhangi bir sebeple boşalan bir krallık için bazen iki, hatta üç kral adayı
ortaya çıkıyordu. Her devlet kendi adayının tahta geçmesini istiyor, bundan dolayı
aralarında savaş çıkıyordu. XVIII. yüzyılda Avrupa’da meydana gelen savaşların büyük çoğunluğu krallar arasındaki akrabalık nedeniyle çıkmış bu savaşlara “veraset
savaşları” denmiştir.
Avrupa devletleri çıkarları doğrultusunda bu savaşlara katılmışlar ve ittifaklar
kurmuşlardır. Örneğin 1702-1714 yılları arasında meydana gelen İspanya veraset
savaşlarında İspanya ve Fransa’ya karşı Avusturya, İngiltere, Hollanda ve Bavyera
hükümetleri ortak bir cephe kurarken 1740-1748 yılları arasında meydana gelen
Avusturya veraset savaşlarında Bavyera, İspanya, Fransa, Prusya bir cepheyi İngiltere, Rusya, Hollanda devletleri diğer cepheyi oluşturmuştu.
11
TARİH 4
2. OSMANLI DEVLETİ VE AVRUPA DEVLETLERİNİN DIŞ POLİTİKASI
1. Osmanlı Devleti’nin Avrupa Politikası
Osmanlı Devleti XVIII. yüzyılın başlarında, Karlofça ve İstanbul Antlaşmalarıyla
kaybettiği toprakları geri alma politikası takip etti. Bu politikasında başarılı olamayınca elindeki toprakları korumaya çalıştı. Avrupa’yı yakından tanımak için diplomasiye önem verdi. Önemli Avrupa devletleriyle diplomatik ilişkiler kurdu. Dış politikada etkin olmak için içte ıslahatlara önem verdi. Osmanlı Devleti, Fransızların 1798
yılında Mısır’ı işgali üzerine bölgede çıkarları olan İngiltere ve Rusya ile iş birliğine
gitti. Bu olaydan itibaren dış politikada denge politikası izlenmeye başladı.
2. Fransa’nın Dış Politikası
XVII. yüzyılda Avrupa’nın en kuvvetli devleti olan Fransa, XVIII. yüzyılda da
Avrupa’nın en büyük devletlerinden biri olma özelliğini koruyordu. Avrupa’da bütün
siyasi sorunlara karışmış; İspanya, Lehistan ve Avusturya veraset savaşlarına katılmıştı. Avrupa’daki en önemli rakibi İngiltere ile yaptığı “Yedi Yıl Savaşlarını” (1756-1763)
kaybetmiş ve bazı sömürgelerini İngiltere’ye bırakmıştı. Osmanlı Devleti’nde büyük
ekonomik çıkarları olduğu için dış politikada Osmanlıların yanında gözükmüştür.
Fransa, Akdeniz ve Mısır’da hâkimiyet kurarsa İngiliz çıkarlarına zarar vereceği düşüncesiyle Mısır’ı işgal edince geleneksel Osmanlı-Fransız dostluğu sona ermiştir.
3. İngiltere’nin Dış Politikası
İngiltere, XVIII. yüzyılda çok büyümüş; Fransa ve İspanya aleyhine genişleyerek büyük bir sömürge imparatorluğu kurmuştu. Dünyanın önde gelen donanmalarından birine sahip olması ve diplomasiyi iyi kullanması, İngiltere’yi önemli bir güç
hâline getirdi. Akdeniz’de ve Osmanlı ülkesinde önemli ekonomik ve siyasi çıkarları
olduğu için XIX. yüzyılın sonlarına kadar Osmanlı toprak bütünlüğünü savunan bir
dış politika izledi.
4. Avusturya’nın Dış Politikası
Balkanlara doğru genişlemek isteyen Avusturya sık sık Osmanlı Devleti’yle savaştı. XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin en çok savaştığı ülke Avusturya oldu. Avusturya bu politikasını XVIII. yüzyılda da devam ettirdi. Osmanlı Devleti’ne karşı Rusya
ile iş birliği ve ittifak kurdu. Avusturya çok uluslu bir devletti. Bu nedenle Fransız
İhtilali’nden sonra milliyetçilik fikirlerinin ülkesinde yayılmaması için çalıştı. XVIII.
yüzyılın sonundan itibaren Osmanlı Devleti’ne karşı barışçı bir dış politika izledi.
12
TARİH 4
5. Rusya’nın Dış Politikası
XVII. yüzyılda güçlenmeye
başlayan Rusya, XVIII. yüzyılda
Avrupa’nın önemli devletlerinden biri hâline geldi. Bunda Çar
I. Petro’nun önemli bir payı vardır. I. Petro ülkesinde köklü reformlar yaptı. Avrupa ülkelerine
giderek incelemelerde bulundu.
Avrupa kurumlarını ve teknolojisini ülkesine getirdi. İlk Rus
donanmasını kurarak, eğitim ve
öğretim kurumlarında Avrupa’yı
örnek alarak birçok değişiklik ve
yenilik yaptı. Devletin yapısını
yeniledi ve yayılmacı bir politika izledi. Çar I. Petro, Rusya’nın
önderliği altında bütün Slav milletleri ve Ortodoksları büyük bir
imparatorluk içinde toplamayı
düşünüyordu. Çarlık Rusya’sının
Osmanlı Devleti’ne yönelik politikasını da I. Petro belirledi. Bir
kara devleti olan Rusya’nın esas
Resim 01.01: Çar I. Petro
amacı açık denizlere çıkabilmekti. Karadeniz yoluyla Boğazlardan Akdeniz’e çıkılırsa Rusya’nın dünyaya açılması mümkün olacaktı. Bu yüzden
Rus dış politikasının temelini; Karadeniz’e açılmak, İstanbul’u ve Boğazları ele geçirmek oluşturmuştur. Bu nedenle Rusya XVIII. yüzyılda sık sık Osmanlı Devleti’yle
savaşlar yaptı.
2. KONU: III. AHMET DÖNEMİ
1. III. Ahmet Dönemi
Karlofça ve İstanbul Antlaşmalarıyla ilk defa büyük toprak kaybına uğrayan
Osmanlı Devleti bu durumdan çok etkilenmişti. Bundan dolayı XVIII. yüzyıl başlarında kaybettiği toprakları geri almak için bir siyaset takip etti. Bu amaca yönelik olarak
kuzeyde Rusya, batıda Venedik ve Avusturya ile savaşlara girdi. Ayrıca bu dönemde
doğuda İran ile de savaşlar yapıldı.
Karlofça Antlaşması’ndan sonra Edirne’ye çekilen II. Mustafa, vaktini av ile ge-
13
TARİH 4
çirirken yönetim, hocası Şeyhülislam
Feyzullah Efendi’nin elinde kalmıştı.
Onun, yakınlarını önemli görevlere getirmesi ve padişahın Edirne’yi
başkent yapacağı söylentisi üzerine
İstanbul’da askerî bir isyan çıktı. İsyancılar Edirne üzerine yürüyerek II.
Mustafa’yı tahttan indirip yerine III.
Ahmet’i padişah yaptılar(1703).
a.Osmanlı -Rus İlişkileri
1700 İstanbul Antlaşması’yla
Azak’ı alarak Karadeniz’e adım atan
Çar I. Petro, Baltık Denizi’ne de açılmak istiyordu. Bu sırada Baltık Denizi
kıyıları İsveç’in elindeydi. Rusya’nın
saldırısı ile başlayan savaşlarda başlangıçta İsveç başarılı oldu. Ancak
Poltova Savaşı’nda İsveç kralı XII. Şarl
(Demirbaş), Ruslara yenildi. DemirResim 01.02: Levni’nin III. Ahmet ve Şehzadesini
baş Şarl, Osmanlı topraklarına sığındı.
Gösteren Minyatürü
Bunun üzerine Rus askerleri Osmanlı
topraklarına girdi. Rusya, Eflak ve Boğdan beylerini isyana kışkırttığı gibi, Balkanlardaki Ortodoks halk arasında da Slav birliği propagandasına başladı. Bu gelişmeler
üzerine Osmanlı Devleti, Rusya’ya savaş açtı (1711).
Sadrazam Baltacı Mehmet Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu, Rus ordusunu
Prut bataklıklarında kuşattı. Zor durumda kalan Çar I. Petro barış teklif etti. Rus ordusu imha edilme tehlikesiyle karşı karşıyaydı. Ancak Baltacı Mehmet Paşa şiddetli
bir savaş için yeniçerilere güvenemediğinden Rusların barış teklifini kabul etti. İki
devlet arasında Prut Antlaşması imzalandı(1711). Bu antlaşmaya göre:
•İsveç kralı ülkesine serbestçe dönebilecek,
•Azak Kalesi Osmanlılara geri verilecek,
•Rusya, Lehistan’ın iç işlerine karışmayacak,
•Rusya, İstanbul’da elçi bulunduramayacaktı.
E
BİLGİ NOTU
Prut Antlaşması’yla Azak Kalesi’nin geri alınması, Karlofça Antlaşması’yla kaybedilen toprakların geri alınabileceği umudunu güçlendirdi.
14
TARİH 4
Resim 01.03: Demirbaş Şarl’ı
Osmanlı Kıyafetleriyle Gösteren Bir
Resim
Resim 01.04: Demirbaş Şarl, Poltova Savaşı’nda
b. Osmanlı-Venedik İlişkileri
Azak’ın alınması, Mora’nın da geri alınabileceği fikrini doğurdu. Bu sırada Venediklilerin Karadağ halkını Osmanlılara karşı isyana kışkırtmaları, Osmanlı ticaret
gemilerine saldırmaları ve Venediklilerin baskısından bunalan Ortodoks Mora halkının Osmanlı Devleti’nden yardım istemesi üzerine Venedik’e savaş açıldı (1715).
Karadan ve denizden harekete geçen Osmanlı ordusu kısa bir süre içinde Mora
Yarımadası’nı aldı.
c. Osmanlı-Avusturya İlişkileri
Osmanlıların başarısından telaşa düşen Avusturya, Karlofça Antlaşması’nın
çiğnendiği ileri sürerek Mora’nın Venedik’e geri verilmesini ve Venediklilerin zararının karşılanmasını istedi. Bunun üzerine Avusturya’ya savaş ilan edildi. Karlofça
yakınlarında Petervaradin’de yapılan savaş, Osmanlıların yenilgisiyle sonuçlandı
(1716). Avusturya ordusu Belgrad’ı ele geçirdi. Sadrazam Damat İbrahim Paşa’nın
isteği, İngiltere ve Hollanda’nın aracılığıyla iki devlet arasında Pasarofça Antlaşması
imzalandı(1718). Bu antlaşmaya göre:
•Kuzey Sırbistan, Temeşvar, Belgrad Avusturya’ya verildi.
•Mora Yarımadası Osmanlılarda kaldı.
•Dalmaçya kıyıları, Arnavutluk ve Hersek kıyılarındaki bazı kaleler Venedik’e
bırakıldı.
15
TARİH 4
E
BİLGİ NOTU
Karlofça Antlaşması’yla kaybedilen Mora geri alındı. Böylece Venedikliler Ege
kıyılarından uzaklaştırılmış oldu. Ancak Macaristan topraklarının tamamı ve Belgrad kaybedildi. Bu antlaşma, Osmanlı Devleti’nin kaybettiği toprakları geri alma
umutlarını sona erdirmiş ve Avrupa’yı daha yakından tanıma çabası içine girmesine neden olmuştur.
Balkanların Avrupa’ya açılan kapısı olan Belgrad’ın Avusturya’nın eline geçmesi
ile bölgedeki güçler dengesi değişti. Avusturya yönünü doğuya yani Osmanlı topraklarına çevirdi. Balkanlarda nüfuz kazanmak isteyen Ruslarla işbirliği yaptı. XVIII. yüzyıl
boyunca meydana gelen Osmanlı -Rus savaşlarında Avusturya genellikle Rusya ile
birlikte hareket etti. Avusturya’nın Balkan topraklarına yönelmesi üzerine Osmanlı
Devleti birtakım önlemler alarak merkezî otoritesini güçlendirdi.
d. Osmanlı-İran İlişkileri
XVIII. yüzyıl başlarında İran mezhep mücadeleleri nedeniyle iç karışıklık içindeydi. Rusya bu durumdan yararlanmak istedi. Çar I. Petro, Derbent(Demirkapı) ve
Bakü’yü ele geçirdi. I. Petro, Volga ve Hazar Denizi kıyısında donanma meydana getirerek Hazar ve Kafkasya bölgesine hâkim olmak istiyordu. Osmanlı Devleti, İran’ın
tamamen Rusların eline geçmesine engel olmak için İran üzerine yürüdü. Gürcistan
ve Dağıstan toprakları ele geçirildi. Osmanlı ve Rus orduları İran toprakları içinde
karşı karşıya geldiler. Fransa’nın araya girmesiyle 1724 yılında iki taraf arasında İstanbul Antlaşması yapıldı. Buna göre Osmanlı Devleti İran’ın batı illerini (Revan, Tebriz,
Gence, Karabağ), Rusya ile Derbent, Bakü ve Dağıstan’ı alacaktı.
İran bu antlaşmayı kabul etmeyerek Osmanlıların ele geçirdikleri yerleri geri
almak için harekete geçti. Yapılan savaşlardan sonra 1732 yılında Ahmet Paşa Antlaşması, 1743 yılında ise Kerden Antlaşması yapıldı. Bu antlaşma ile 1639 yılında yapılan Kasrışirin Antlaşması sınırları kabul edildi. Kerden Antlaşması günümüze kadar
devam eden barış dönemini açtı.
e. III. Ahmet Dönemi Islahatları
Osmanlı tarihinde 1718-1730 yılları arasındaki döneme Lale Devri adı verilir.
Lale yetiştirilmesine gösterilen büyük ilgi dolayısıyla, söz konusu devre bu ad verilmiştir. Lale Devri’nin padişahı III. Ahmet, sadrazam ise Nevşehirli Damat İbrahim
Paşa’dır. Bu dönemde Haliç ve Boğaziçi kıyılarına saraylar, köşkler yapıldı, renk renk
çiçeklerle süslenmiş bahçeler oluşturuldu. Lalenin yüzlerce çeşidi yetiştirildi. Lale
Devri’nde İstanbul’da eğlence hayatı yaygınlaştı.
16
TARİH 4
Resim 01.05: Stanislas Chelebowski’nin Kâğıthane Tablosu
Yüzyıllarca Avrupa devletleriyle mücadele hâlinde olan Osmanlılar, bu devletleri daha yakından tanımak amacıyla ilk defa olarak Viyana, Paris, Varşova, Moskova gibi önemli başkentlere geçici elçiler gönderdi. Elçilerin en önemli görevleri
Avrupa’da meydana gelen siyasi, sosyal, kültürel ve bilimsel gelişmeleri yakından
izlemek ve bu konuda Osmanlı Devleti’ne bilgi aktarmaktı. Avrupa’ya giden elçilerin gözlemleri daha sonra Osmanlı Devleti’nde yapılan ıslahat hareketlerinde etkili
olmuştur. Fransa’ya elçilikle gönderilen Yirmi Sekiz Mehmet Çelebi, Paris’e giderken
oğlu Sait Efendi’yi de beraberinde götürmüştü. Sait Efendi burada gördüğü matbaanın önemini kavramış ve dönüşünde Macar asıllı İbrahim Müteferrika ile birlikte
ilk Türk matbaasını açmıştır(1727). İlk basılan eser, “Vankulu” adlı bir Arapça-Türkçe
sözlüktür. Matbaa Batıdan alınan ilk teknik araç olup matbaanın kurulmasıyla Batı
tekniği ilk defa Osmanlı ülkesine girmiş oldu.
Matbaada basılacak
kitaplar için de Yalova’da bir
kâğıt fabrikası kuruldu. Nevşehirli İbrahim Paşa, matbaa
açıldıktan sonra bir bilim
kurulu oluşturarak çeşitli
eserlerin Türkçeye çevrilmesini sağladı. Kültür, sanat
faaliyetlerine önem verildi.
İstanbul’un çeşitli semtleriResim 01.06: İlk Türk Matbaasında Basılan Kitaplardan Biri
17
TARİH 4
ne kütüphaneler yapıldı. İstanbul’da bir çini imalathanesi açılarak çiniciliğin tekrar
canlanması teşvik edildi. Bunlardan başka Lale Devri’nde yeniçerilerden bir itfaiye
bölüğü kuruldu. Sağlık alanında ilk defa çiçek aşısı uygulandı. Klasik Osmanlı mimarisi bu dönemde Avrupa mimarlığının etkisiyle yeni bir karakter kazandı.
Bu devirde saray mensuplarının yaşadıkları zevk ve eğlence hayatı, halk arasında hoş karşılanmıyordu. Bu sırada İran’la yapılan savaşların uzaması, savaşın getirdiği ağır vergiler ve pahalılık, hoşnutsuzluğun artmasına yol açtı. Nevşehirli İbrahim
Paşa’nın divanda alınan karara rağmen İran cephesine gitmemiş olması tepkileri
artırdı. Patrona Halil ve arkadaşlarının çıkardığı isyan kısa sürede büyüdü. İsyan sonunda Damat İbrahim Paşa öldürüldü. Padişah III. Ahmet tahttan indirilerek yerine
I. Mahmut padişah yapıldı.
3. KONU: AVRUPA’DA DÜŞÜNCE VE EKONOMİ
ALANINDAKİ GELİŞMELER
1.AVRUPA’DA DÜŞÜNCE ALANINDAKİ GELİŞMELER
Avrupa’da Rönesans ve Reform hareketleri ile başlayan pozitif ve özgür düşüncenin etkisiyle skolastik düşünce yıkıldı. Bunun yerini deney ve gözleme dayalı
bilimsel çalışmalar aldı. XVII. ve XVIII. yüzyıllarda felsefe ve bilimde önemli gelişmeler oldu. Bu gelişmenin XVII. yüzyılı akıl çağı, XVIII. yüzyılı ise aydınlanma çağı diye
tanımlanır. Aydınlanma, Tanrı, akıl, tabiat insan kavramlarını bir bütün olarak ve akıl
yoluyla ele almaktır.
Aydınlanmacı düşünürler ve bilim adamları, insanın tabiatın bir parçası olduğunu, aklıyla bu bütünü kavrayabileceği düşüncesini esas aldılar. Aydınlanma
düşüncesi hem Amerika Birleşik Devletleri’nin kurulması, hem de Fransız İhtilali’nin
meydana gelmesinde etkili olmuş, daha sonraki dönemleri de derinden etkilemiştir. Aydınlanma düşünürleri aklın doğru kullanılmasıyla, yararlı bilgiye ulaşılabileceğini, insanın mutluluğunun her türlü baskıdan uzak olmasıyla gerçekleşebileceğini
savundular. Aydınlanmacı düşünürler çalışmalarıyla bilim ve teknoloji alanındaki
büyük gelişmelere ortam hazırladılar, Avrupa’da eşitsizlik üzerine kurulu toplumsal
yapıyı ve mutlakiyet anlayışına dayalı siyasi hayatı eleştirerek halkı bilinçlendirdiler,
Sanayi İnkılabı’na geçişin alt yapısını hazırladılar.
2. AVRUPA’DA SANAYİ İNKILABI
Sanayi İnkılabı, insan ve hayvan gücüne dayalı üretim tarzından, makine gücünün hâkim olduğu üretim tarzına geçiştir. Bu tarz üretim şekli pozitif bilimlerdeki ilerleme ve buluşların üretime uygulanmasıyla XVIII. yüzyılda İngiltere’de ortaya
çıktı. Deniz aşırı ülkelerde yapılan ticaret, İngiliz sanayisinde üretimi artırınca insan
gücü ve el tezgâhları yetersiz kaldı. Bu durum makine kullanımını zorunlu hâle getirdi. Bilimsel ve teknolojik gelişmeler, buhar gücü ile çalışan makinelerin ortaya
18
TARİH 4
çıkmasına ortam hazırladı. İlk makineler dokuma sanayisinde kullanıldı. Bu gelişme
üretimin artmasına yol açtı. Küçük imalathanelerde ve evlerde yapılan mahallî(yerel)
karakterdeki üretim gittikçe millî ve milletler arası boyutlara ulaştı.
Dokuma sanayi ile başlayan süreç kimya ve madencilik gibi diğer alanlarda
etkili oldu. Çok sayıda fabrika, büyük sermayeli şirketler ve bankalar kuruldu. Demir
yolu ve deniz ulaşımında büyük ilerlemeler kaydedildi. Süveyş (1869) ve Panama
Kanallarının açılması (1914) deniz ulaşımını cazip hâle getirdi. Ulaşım imkânlarının
kolaylaşması üretilen malların tüketicilere daha hızlı ve ucuz ulaşmasını sağladığı
gibi, uzak ülkelerden ham madde getirmeyi kolaylaştırdı. Bu durum iç ve dış ticareti
canlandırdı.
Resim 01.07: Sanayi İnkılabı Avrupa’da Önemli Değişikliklere Neden Oldu.
Üretimin artması, elde edilen malların pazarlanması ihtiyacını ortaya çıkardı.
Bu da Avrupa devletleri arasında bir rekabet ortamı oluşturdu. Sanayinin geliştiği
şehirlere köylerden göç başladı. İşçi sınıfı ortaya çıktı. İşçi sınıfının kötü hayat şartlarından şikâyetler çoğaldı. Bu durum sendikacılık faaliyetlerini başlattı. İşçi haklarına
yönelik düzenlemeler yapıldı. Kapitalizm, sosyalizm gibi düşünceler ortaya çıktı.
Sanayi İnkılabı Osmanlı Devleti’ni olumsuz yönde etkiledi. Ucuz Avrupa malları Osmanlı pazarlarını işgal etti. El tezgâhlarına dayalı Osmanlı üretimi, Avrupa mallarıyla rekabet edemedi. Tezgâhların kapanması işsizliği artırdı. Sonunda Osmanlı
Devleti dışarıya ham madde satan ve dışarıdan mamul madde alan bir ülke hâline
geldi. Ekonomik yapının zayıflaması ve gittikçe Avrupa devletlerinin kontrolüne girmesi, Osmanlı Devleti’nin siyasi çöküşünü de hızlandırdı.
19
TARİH 4
Avrupa’da Sömürgeciliğin Gelişimi
Bir devletin kendi sınırları dışındaki ülkeleri siyasi ve ekonomik olarak himayesi altına alması ve bu bölgelerin yer altı ve yer üstü kaynaklarını istedikleri gibi kullanmasına sömürgecilik denir. Sanayi İnkılabı üretim için daha fazla ham maddeye
ve üretim sonucu elde edilen malların pazarlanmasına olan ihtiyaca neden oldu. Bu
durum sanayileşen Avrupa devletlerini sömürgeciliğe yöneltti.
En büyük sömürge imparatorluğunu İngiltere kurdu. Hindistan, Avustralya,
Yeni Zelanda, Sudan, Nijerya ve Rodezya’yı sömürgeleri arasına kattı. İngiltere bu sömürgelerine giden yolları da güvenlik altında tutmaya çalıştı. Bunun için Akdeniz’de
Malta ve Kıbrıs’ı, Afrika’da Mısır’ı ele geçirdi. Fransa; Cezayir, Tunus, Mali, Nijer, Çad
ve Madagaskar’ı sömürgeleştirdi. Rusya XIX. yüzyılda geniş bir sömürge imparatorluğu kurdu. Sibirya ve Türkistan’ı topraklarına katarak Japon Denizi’ne ulaştı. Büyük
Okyanus kıyılarını demiryolu ile Moskova’ya bağladı. İtalya ve Almanya siyasi birliklerini geç tamamladıkları için sömürgecilik yarışına sonradan katıldılar. Almanya,
Afrika’nın henüz sömürgeleştirilmemiş Güneybatı Afrika, Uganda, Kenya, Tanzanya,
Namibya ve Kamerun’u ele geçirdi. İtalya, Kızıl Deniz kıyılarında Eritre ve Somali’yi
sömürgeleştirdi.
Harita. 01.02: Dünyada Sömürgeciliğin Yayılışı
20
TARİH 4
4. KONU: RUSYA’NIN GENİŞLEME POLİTİKASI VE
OSMANLI-RUS İLİŞKİLERİ
1. RUSYA’NIN GENİŞLEME POLİTİKASI VE OSMANLI-RUS
İLİŞKİLERİ
XVIII. yüzyılda Rus Çarı I. Petro, sıcak denizlere açılma politikasını hayata geçirmeye başladı. Rusya bir yandan Karadeniz’e adım atarken diğer yandan Baltık
Denizi’ne açılmak için İsveç ve Lehistan ile mücadeleye başladı. Osmanlı Devleti’nin
güvenliği açısından Kırım ve Lehistan son derece önemliydi. Rusların Kırım’da etkin
olmaları doğrudan İstanbul’un güvenliğini tehdit etmekteydi. Lehistan ise Rusya
ile Osmanlı Devleti’nin Balkan toprakları arasında tampon bölgeydi. Nitekim Osmanlı Devleti ile Rusya arasında yapılan Prut Antlaşması’nın bir maddesi Rusya’nın
Lehistan’ın iç işlerine karışmamasını gerektiriyordu.
a. Rus-Avusturya İttifakı ile Osmanlı Devleti Arasındaki Savaşlar(1736-1739)
Rusya’nın Lehistan’ın iç işlerine karışması, Osmanlılara karşı, İran’a destek vermesi, Azak’a saldırması üzerine Osmanlı Devleti, Rusya’ya savaş açtı(1736). Bir süre
sonra Avusturya da Rusya’nın yanında savaşa katıldı. Osmanlı Devleti iki cephede
birden savaşmak zorunda kaldı. Buna rağmen Osmanlı orduları önemli başarılar
elde etti. Ruslar Kırım’dan, Avusturyalılar Sırbistan’dan çıkarıldı. 1739’da Fransa’nın
aracılığıyla Avusturya ile Belgrad Antlaşması imzalandı. Buna göre Avusturya, Pasarofça Antlaşması’yla aldığı Belgrad’ı Osmanlılara geri verdi.
Avusturya ile antlaşma yapıldıktan sonra Rusya yalnız kalmıştı. Bu arada İsveç,
Osmanlı Devleti’nin yanında savaşa girmeye hazırlanıyordu. Bu durum karşısında
Rusya, yine Fransa’nın ara buluculuğuyla barışa razı oldu. Ruslarla da Belgrad’da yeni
bir Belgrad Antlaşması yapıldı(1739). Buna göre:
•Azak Kalesi yıkılmak şartıyla Rusya’ya bırakılacak,
•Ruslar savaş sırasında aldıkları yerleri geri verecek,
•Rusya Karadeniz’de savaş ve ticaret gemisi bulundurmayacaktı.
Belgrad Antlaşmaları, Osmanlı Devleti’nin XVIII. yüzyılda imzaladığı son
kazançlı antlaşmalar olmuştur. Belgrad’ın geri alınması ile Osmanlı Devleti’nin
Avrupa’ya açılan kapısı yeniden ele geçirildi. Karadeniz’in Osmanlı Devleti’ne ait olduğu bir kez daha kabul edilmiş ve onaylanmış oldu.
E
BİLGİ NOTU
Bu savaşların kazanılmasında I. Mahmut döneminde yapılan askerî ıslahatların önemli rolü oldu. Fransa barış antlaşmalarında yaptığı arabuluculuklar sonucunda Osmanlı Devleti’nde yeni ve önemli imtiyazlar elde etti. Kudüs’teki Katolik
Hıristiyanlara ait kutsal yerlerin yönetimini aldı. Kanuni döneminde (1535) padişahların saltanatı süresince geçerli olan kapitülasyonlar bundan böyle sürekli hâle
geldi (1740).
21
TARİH 4
b. Lehistan Sorunu ve Osmanlı - Rus Savaşı (1768-1774)
Osmanlı Devleti ile Rusya arasındaki barış 1768 yılına kadar devam etti. Ancak Rusya’nın başına geçen II. Katerina sıcak denizlere çıkma politikasını sürdürüyordu. Bir yandan da Balkan milletlerini Osmanlı Devleti’ne karşı kışkırtıyordu. II.
Katerina ölen Lehistan kralı yerine,
kendi istediği kişinin kral seçilmesini sağladı. Lehistanlı vatanseverler Rusya’nın bu müdahalesine
karşı çıktılar. Bunun üzerine Rusya,
Lehistan’a asker göndererek onları
cezalandırmak istedi. Lehlilerin bir
bölümü Osmanlı Devleti’ne sığındılar. Ruslar, Lehlileri takip etmek
bahanesiyle sınırı geçip Lehliler
ile birlikte Türkleri de öldürünce
Osmanlı Devleti, Rusya’ya savaş
açtı(1768).
Böyle bir savaş için hazırlıklı olan Rusya, Osmanlı ordusunu
ağır bir yenilgiye uğratarak Eflak
ve Boğdan’ı işgal etti. Diğer yandan bu sırada Baltık Denizi’nde haResim 01.08: Çeşme Baskınını Temsil Eden Bir Tablo zırlanan bir Rus donanması Atlas
Okyanusu’ndan Akdeniz’e geçti ve
Mora kıyılarına kadar geldi. Ruslar Mora’da Rum halkını ayaklanmaya teşvik ettiler.
Ruslara güvenerek Rumların başlattığı ayaklanma bastırıldı. Bunun üzerine Rus donanması Çeşme’de demirli bulunan Osmanlı donanmasına ani bir baskın yaparak
donanmayı yaktı(1770).
Rusya’nın bu başarıları Avusturya’yı endişelendirdi. Çünkü Rusların işgal ettiği
Eflak ve Boğdan’da onların da gözü vardı. Avusturya ve Prusya’nın araya girmesiyle
Küçük Kaynarca Antlaşması imzalandı (1774).
Küçük Kaynarca Antlaşması’na göre:
•Kırım’a bağımsızlık verilecek ve Kırım hanları sadece dinî bakımdan Osmanlı
halifesine bağlı olacak,
•Azak Kalesi etrafındaki arazi, Kabartay bölgesi Rusya’ya verilecek, iki devlet
arasındaki sınır Buğ Nehri olacak,
•Rusya bu savaşta işgal etmiş olduğu Eflak, Boğdan, Besarabya ve Akdeniz’deki
adaları Osmanlı Devleti’ne geri verecek, buna karşılık Osmanlı Devleti bu yerlerde
22
TARİH 4
genel af ilan edecek ve buradaki halktan belli bir süre için vergi almayacak,
•Rus tüccarlar, Karadeniz ve Akdeniz’deki Türk sularında ve limanlarında serbestçe
ticaret yapabilecek, Fransa ve İngiltere’ye verilmiş olan kapitülasyonlardan
faydalanacak,
•Ruslar İstanbul’da sürekli elçi bulundurabilecek ve gerekli gördüğü yerlerde
konsolosluk açabilecek,
•Ruslar Osmanlı uyruğunda olan Ortodokslarla, Eflak ve Boğdan beylerinin
haklarını koruyacak,
•Osmanlı Devleti Rusya’ya savaş tazminatı ödeyecekti.
Küçük Kaynarca Antlaşması, Osmanlı Devleti’nin imzaladığı en ağır şartlar taşıyan antlaşmalardan biridir. Bu antlaşmayla ilk defa halkı Türk ve Müslüman olan
bir bölge(Kırım) kaybedildi. Karadeniz’in “Türk Gölü” özelliği sona erdi. İstanbul, Balkanlar ve Boğazlar Rus tehdidi altına girdi. Rusya, Ortodoksları himaye hakkını elde
ederek Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışma fırsatı kazandı.
Harita. 01.03: Küçük Kaynarca Antlaşma’sına Göre Osmanlı Devleti’nin Avrupa Sınırları
Rusya, Küçük Kaynarca Antlaşması’ndan sonra Kırım’ı ele geçirmek için harekete geçti. Ruslar kendilerine taraftar olan Şahin Giray’ı zorla han seçtirdiler. Şahin
Giray’ın hanlığını kabul etmeyen Kırım halkı ayaklandı. Şahin Giray, Rus ordusunu
Kırım’a çağırdı. Osmanlı Devleti bunun üzerine savaşa hazırlandı. Fransa’nın aracılığıyla iki devlet temsilcileri Haliç’te Aynalıkavak Köşkü’nde görüşme yaptılar. Aynalıkavak Tenkihnamesi (sözleşme) adını alan bu yeni antlaşmaya göre(1779); Rus-
23
TARİH 4
ya, Kırım’daki askerlerini çekecek, buna karşılık Osmanlı Devleti de Şahin Giray’ın
hanlığını kabul edecekti. Ancak bir süre sonra Kırım halkı Rus yanlısı Şahin Giray’a
karşı tekrar ayaklandı. Şahin Giray Rusya’ya sığınmak zorunda kaldı. II. Katerina bunu
bahane ederek Kırım’a bir ordu gönderdi ve Kırım’ı Rusya’ya kattığını ilan etti(1783).
Osmanlı Devleti’nin savaşacak askerî ve ekonomik gücü olmadığından bu duruma
karşı çıkamadı.
Bu sırada Rusya ve Avusturya, Osmanlı Devleti’ni paylaşmak için bir proje hazırladılar. Buna göre Avusturya; Sırbistan, Bosna, Hersek ve Adriyatik kıyılarını alacak,
Rusya ise Eflak ve Boğdan’ı işgal ederek burada Rusya ve Avusturya’ya bağlı Dakya
Devleti kuracaktı. Grek projesi ile de merkezi İstanbul olmak üzere Grek Devleti kurulacak ve bu devletin başına II. Katerina’nın torunu, XIII. Konstantin getirilecekti.
Bu antlaşma İngiltere’yi telaşa düşürdü. Diğer taraftan Rusya ve Avusturya’nın
güçlenmesini çıkarlarına uygun bulmayan Prusya da Osmanlı Devleti’ni destekledi. Osmanlı Devleti, İngiltere ve Prusya’nın kışkırtması sonucu Rusya’ya savaş açtı.
Bir süre sonra savaşa Avusturya da girince Osmanlı orduları ikiye ayrılmak zorunda
kaldı. Avusturyalılar Bosna’yı; Ruslar Boğdan’ı işgal etti. Ruslar Özi Kalesi’ni alarak
halkı kılıçtan geçirdiler. Bu felaket haberi İstanbul’a gelince I. Abdülhamit üzüntü ve
kederinden öldü. Yerine III. Selim geçti(1789).
5. KONU: AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NİN
KURULMASI VE FRANSIZ İHTİLALİ
1. AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NİN KURULMASI
Amerika’nın 1492’de keşfinden sonra İspanyollar, Meksika ve Güney Amerika’da,
Portekizliler Brezilya’da, Fransızlar Kanada’da, İngilizler de bugünkü ABD’nin Atlas
Okyanusu kıyılarına yerleşerek sömürgeler meydana getirdiler. İngilizler de XVI. yüzyılın sonlarından itibaren bu kıtaya gelerek koloniler kurdular.
XVII. yüzyıl başlarında Kuzey Amerika’da on üç İngiliz koloni sömürgesi vardı.
Her sömürgenin başında İngiliz kralı tarafından atanan bir vali bulunurdu. Ancak bu
on üç koloni İngiltere’deki parlamentoda temsil edilmiyordu. İngiliz Parlamentosu
Yedi Yıl Savaşları’nda uğradığı zararları gidermek ve ekonomik durumunu düzeltmek için sömürgelerine, bu arada Amerika’daki kolonilerine de yeni vergiler koydu.
Koloniler, İngiliz Parlamentosu’nda temsilcileri bulunmadığını ileri sürerek bu vergileri kabul etmediler. Peşinden de İngiliz mallarını boykot ettiler. Bunun üzerine
İngiltere, Boston Limanı’nı abluka altına aldı. Koloni halkı buna karşı çıktı. Böylece
koloniler İngilizlere karşı isyanı başlatmış oldu.
Koloni temsilcileri 1774 yılında Filedelfiya’da toplandılar. Toplantı sonucunda, İngiliz hükümetinden kolonilerin onayı alınmadan vergi alınmaması ve ticareti
önleyici kanunların konulmamasına karar verildi. İngiltere bunu reddedince ikin-
24
TARİH 4
ci kez Filedelfiya’da toplanan koloniler İngiltere’ye savaş ilan ettiler. Toplanan ordunun komutanlığına George Washington (Corc Vaşingtın) getirildi. II. Filedelfiya
Kongresi’nde Amerikan kolonileri bağımsızlıklarını ilan ettiler. Kongre, İnsan Hakları
Bildirisi’ni kabul ve ilan etti(4 Temmuz 1776). Bu bildiriye göre,“ İnsanların doğuştan
birtakım hakları vardır. Bunlar devredilemez ve vazgeçilemez haklardır. Bu haklar
yaşama hakkı, özgürlük hakkı ve mutluluğu arama hakkıdır. Bu hakları kuvvetini
halktan alan ve halkın arzusuyla iş başına gelen hükümetler kurar.’’
Savaş sekiz yıl sürdü. Fransız, İspanyol ve Hollandalıların desteğini alan koloniler büyük başarılar elde ettiler. Fransa’nın kolonilere destek vermesi üzerine Amerikalılar ile İngilizler arasındaki savaş bir İngiltere-Fransa savaşı hâline geldi. Bir süre
sonra İngiltere’ye düşman olan İspanya ve Hollanda’da Fransa’nın yanında yer aldılar. Sonunda İngilizler barış istemek zorunda kaldılar. İngiltere Versay Antlaşması
ile(1783) savaşa son vererek Amerika Birleşik Devletleri’nin bağımsızlığını kabul etti.
Resim 01.09: George Washington Amerikan Bağımsızlık Savaşında
1787 yılında Amerikalılar bir anayasa hazırladılar. Bu anayasaya göre Amerika
Devleti federal bir cumhuriyet oluyordu. Buna göre her devlet iç işlerinde serbest
kalıyor, buna karşılık hepsinin dış siyaseti, savunmaları ve ekonomileri ortak olarak
yürütülüyordu. İlk cumhurbaşkanı olarak bağımsızlık savaşlarında büyük yararlılıkları görülen George Washington seçildi.
25
TARİH 4
Harita. 01.04: Amerika Birleşik Devletleri’nin Kuruluşunu ve Genişlemesini Gösteren Harita
Avrupa’dan Amerika’ya yapılan göçler sonunda Avrupa’da işsizlik azaldı. Avrupa kültür ve medeniyeti yeni bir yayılma alanı buldu. Amerika Birleşik Devletleri,
yeni bir denge unsuru oldu.
Amerika Birleşik Devletleri kurulduktan kısa bir süre sonra Akdeniz’de ticari
etkinliğe başladı. 1795’te Cezayir, 1796’da Trablusgarp ve 1797’de Tunus’la ticaret
antlaşmaları imzaladı. Böylece dolaylı olarak Osmanlı Devleti ile de ilk ticari ilişkiler
başlamış oldu. İlk kez bir Amerikan ticaret gemisi 1800 yılında İzmir’e, savaş gemilerinden oluşan bir filo da İstanbul’u ziyaret için geldi. Doğu Akdeniz’de ticari faaliyetlerini artıran Amerikalılar, İzmir’de bir konsolosluk açmak için girişimde bulunmuşlar ve 1810 yılında İzmir ve Amerika arasında ilk kez düzenli bir biçimde ticari
seferler yapılmaya başlanmıştır.
2. FRANSIZ İHTİLALİ(1789)
XVIII. yüzyılın sonlarına doğru meydana gelen Fransız İhtilali, sadece Fransız
ve Avrupa tarihinin değil, dünya tarihinin de en önemli olayları arasında yer alır. Bu
önemli olay Yakın Çağ’ın başlangıcı olarak kabul edilmektedir.
26
TARİH 4
a. Fransız İhtilali’ni Hazırlayan Nedenler
Sosyal Nedenler: Fransız toplumu, aralarında eşitsizlikler olan soylular, rahipler, burjuvalar ve köylülerden oluşmaktaydı. Soylular, devlet yönetimi (valilik, bakanlık, devlet memurluğu vs.)ve askerlikle uğraşırlar, devlete vergi vermezlerdi. Fransız
topraklarının büyük bölümü bunların elinde idi. Soylulardan sonra gelen imtiyazlı
sınıf olan rahipler, kilisenin zengin toprakları üzerinde lüks ve rahat içinde yaşıyorlar,
vergi vermiyorlardı. Burjuvalar; şehirlerde oturan, doktor, mühendis, avukat ve tüccar gibi kişilerden oluşan sınıftı. Ekonomik durumu iyi olan ve devlete vergi veren
burjuvaların, devlet yönetiminde siyasi hakları yoktu. Bu sınıf zamanla güçlenerek
soylularla eşit haklar istemeye başladı.
Ülke nüfusunun en büyük kısmını oluşturan köylüler çok zor şartlarda yaşıyorlardı. Fransa nüfusunun yüzde doksanını oluşturdukları hâlde, toprakların küçük bir
kısmını ellerinde bulunduruyorlardı. Özellikle vergiler bu sınıfa yüklenmişti. Askerlik
yaparlar, soyluların ve rahiplerin tarlalarında çalışırlardı. Buna karşılık hiçbir hakları
yoktu.
Krallık Rejiminin Baskısı: Fransa krallıkla yönetilmekte olup kral, ülkenin tek
hâkimi idi. Ülkeyi soylular ve ruhban sınıfına dayanarak yönetiyordu. Halk yokluk
çekerken krallar Paris yakınlarında Versay Sarayı’nda lüks ve eğlence içinde yaşarlardı. Masraflarını karşılamak için halktan zorla vergi toplarlardı. Devleti yönetenler
halktan tamamen kopmuştu. Bu durum halkın memnuniyetsizliğine ve tepkisine
neden oldu.
Fransız Aydınlarının Etkisi: Fransa’da XVIII. yüzyılda birçok aydın (Monteskiyö,
Volter, Didero, Jan Jak Russo vb.) yetişti. Bu aydınlar aynı zamanda her türlü düşünce sisteminde akla öncülük tanıyan aydınlanma akımın da öncüleri oldular. Bunlar
eserlerinde fikir ve vicdan özgürlüğünü, insan haklarını, eşitliği savunuyorlardı. Bu
aydınlar Fransa’da monarşik yapının değişmesi gerektiğini savunarak ihtilalin fikrî
yapısını oluşturdular.
Ekonomik Nedenler: Fransız İhtilali’nin en önemli nedeni devletin ekonomik
durumunun bozulmasıdır. Fransa’nın XVIII. yüzyılda girdiği savaşlar pahalıya mal
olmuş, hazine boşalmıştı. Fransa, İngiltere ile yaptığı Yedi Yıl Savaşları’ndan yenilgiyle çıkmış ve Amerikan bağımsızlık mücadelesinde İngiltere’ye karşı bağımsızlık
yanlılarına destek vermişti. Bu yüzden vergiler fazlalaşmış, halk bu vergilerin ağırlığı
altında ezilmişti. Sarayın gereksiz masraflarıysa artarak devam ediyordu.
b. İhtilalin Başlaması ve Genişlemesi
Kral bunalıma çare bulmak için Millî Meclisi (Eta Jenerö) toplantıya çağırdı. Bu
meclisi kral, halktan yeni vergilerin toplanması için oluşturmuştu. Ancak bu toplantıda soylular ve rahipler ile halk temsilcileri arasında anlaşmazlık çıktı. Kralın meclisi zorla dağıtmak istemesi üzerine halk ayaklandı (14 Temmuz 1789). Halk, Bastil
Hapishanesi’ni ele geçirerek buradaki tutukluları serbest bıraktı. Böylece ihtilal baş27
TARİH 4
lamış oldu.
Resim 01.10: Fransız İhtilali’ni Gösteren Temsilî Resim
Halk temsilcileri yeni bir anayasa yapma hazırlıkları için kurucu meclis oluşturdular. Kurucu meclis ilk olarak soyluların ve rahiplerin imtiyazlarını kaldırdı, “İnsan ve
Vatandaş Hakları Bildirisi”ni ilan etti (28 Ağustos 1789).
İnsan ve Vatandaş Hakları Bildirisine göre:
•Her insan doğuştan hür ve diğerleriyle eşittir.
•Devlet gücü millete ait olmalıdır.
•Sadece milletin seçtiği temsilcilerin yönetme hakkı vardır.
•Hâkimiyet milletindir. Hiçbir kişi ve kuruluş milletçe verilmeyen bir hâkimiyeti
kullanamaz.
•Özgürlük başkasına zarar vermeyen her şeyi yapabilmektir.
•Özgürlüğün sınırı ancak kanunla belirlenir.
•Devletin görevi, vatandaşa hürriyetler tanımak ve onları korumaktır.
Kurucu meclis bir anayasa hazırladı. Kralın mutlak egemenliğini sınırlayan bu
anayasa ile Fransa’da meşrutiyet rejimi kurulmuş oldu.
c. Fransız İhtilali’nin Sonuçları
Fransa’da başlayıp Avrupa’da ve daha sonra bütün dünyada önemli gelişmelere neden olan Fransız İhtilali’nin önemli sonuçları şunlardır:
•Soylular ve rahipler imtiyazlarını kaybettiler; eşitlik, özgürlük ve adalet ilkeleri
28
TARİH 4
yaygınlaşmaya başladı.
•Mutlak krallıkların yıkılabileceği görüldü. Avrupa’da mutlak yönetimler sarsıntıya
uğradı.
•İngiltere ve ABD’de görülen demokratik gelişmeler Avrupa’da da etkili olmaya
başladı.
•Milliyetçilik akımı gelişti ve zamanla bütün Avrupa’yı etkisi altına aldı. Milliyetçilik
fikri imparatorlukların parçalanmasına ve millî devletlerin kurulmasına neden
oldu.
•Fransız İhtilali, getirdiği bu değişikliklerle Yeni Çağ’ın sonu, Yakın Çağ’ın başlangıcı
olarak kabul edilmiştir.
d. Fransız İhtilali’nin Osmanlı Devleti’ne Etkileri
Osmanlı Devleti birçok milletten oluşmuştu. Milliyetçilik fikrinin yayılmasıyla
Osmanlı Devleti’ndeki azınlıklar kendi millî devletlerini kurmak için harekete geçtiler. Çıkardıkları isyanlar Avrupalı devletler ve özellikle Rusya tarafından desteklendi.
XIX. yüzyıl Osmanlı Devleti için “ayaklanmalar yüzyılı” oldu. Bu ayaklanmalar Avrupa
devletlerinin Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışmaları için bir fırsat oldu. Avrupa
devletleri milliyetçilik fikirlerini kendi ülkelerinde engellerken Osmanlı Devleti’nde
teşvik etmişler, böylece Osmanlı Devleti’nin parçalanma ve çöküşünü hızlandırmışlardır.
Tanzimat Fermanı’nın ilanı, hukuk devleti anlayışının başlaması, Yeni Osmanlıların (Jön Türkler)ortaya çıkması, Kanunuesasi’nin hazırlanması ve meşrutiyetin ilanında Fransız İhtilali’nin getirdiği düşünceler etkili olmuştur.
Resim 01.11: Napolyon Bonapart’ı Avrupa’daki İhtilal Savaşlarında Gösteren Bir Tablo
29
TARİH 4
e. Fransız İhtilali’nin Avrupa ve Dünya Ülkelerine Etkileri
Fransız İhtilali’nin getirdiği prensipler, Avrupa’da çok uluslu ve krallıkla yönetilen diğer devletleri rahatsız etti. İngiltere, Avusturya, Prusya ve İspanya gibi devletler
ihtilal fikirlerinin yayılmaması için Fransa’ya savaş açtılar. 1793 yılından 1815 yılına
kadar süren bu savaşlara “ihtilal savaşları” adı verilir. Bu savaşlar sırasında Napolyon
Bonapart, Avrupa’nın büyük bir kısmını hâkimiyeti altına aldı. Napolyon Savaşları
da denilen bu savaşlar sonunda Fransa mağlup oldu (1815). İngiltere, Avusturya,
Prusya, Rusya savaşın sonuçlarını değerlendirmek ve Avrupa’da bozulan sınırları ve
siyasi dengeyi yeniden düzenlemek için Viyana’da Avusturya Arşidükü Metternich
(Meternik) başkanlığında bir kongrede toplandılar(1815). Bu devletler Meternik sistemi adı verilen bir politika oluşturdular. Bu sisteme göre Avrupa’nın neresinde bir
ayaklanma çıkarsa birlikte hareket ederek ayaklanma bastırılacaktı.
Viyana Kongresi’nde sınırların belirlenmesinde, dil, din, milliyet unsurları dikkate alınmadı. Bu nedenle Avrupa’da barış ve huzur sağlanamadı. Fransız İhtilali’nin
yaydığı düşünceler, Avrupa devletlerinde 1830 ve 1848 yıllarında ihtilaller yaşanmasına neden oldu.
6. KONU: III. SELİM DÖNEMİ
I. Abdülhamit’in ölümü üzerine
yerine III. Selim geçti. III. Selim şehzadeliğinde iyi eğitim görmüş, yenilik hareketleri içinde yetişmiş; ülkenin içinde
bulunduğu sorunları ve Avrupa’daki gelişmeleri bilen birisiydi. Padişah olduğu
zaman 1787’de başlayan Osmanlı-Rus ve
Avusturya savaşı devam etmekteydi.
a. Osmanlı-Rus ve OsmanlıAvusturya Savaşları (1787-1792)
Rusya, Küçük Kaynarca Antlaşması ile Kırım’ı Osmanlı Devleti’nden
ayırmış; daha sonra da işgal ederek kendisine bağlamıştı (1783). Karadeniz ve
Balkanlar’da etkin olmak isteyen Rusya,
bu amaçla Kırım’ı üs hâline getirmiş ve
Avusturya ile ittifak yapmıştı. I. AbdülResim 01.12: Saray Ressamı Kapıdağlı
hamit döneminde 1787’de başlayan saKonstantin’in III. Selim Portresi
vaş III. Selim tahta geçtiğinde de devam
ediyordu. Bu sırada Belgrad’a saldıran Avusturyalılar püskürtüldü. Ancak Ruslar, Os-
30
TARİH 4
manlı ordusunun iki cephede savaşmasından yararlanarak Bender, Kili ve Akkerman
Kalelerini işgal ettiler. Yeniden saldırıya geçen Avusturya ordusu da Belgrad’ı işgal
etti. Rusya ve Avusturya’nın güçlenmesi Prusya’nın çıkarlarına aykırı idi. Bu nedenle
Prusya, Osmanlı Devleti ile bir ittifak antlaşması yaparak Avusturya sınırına askerî
yığınak yaptı. Osmanlı-Prusya yakınlaşması ve Fransa’da çıkan ihtilalin kendi ülkelerine de sıçraması ihtimali üzerine Avusturyalılar savaştan çekildi. Osmanlı Devleti
ile Avusturya arasında imzalanan Ziştovi Antlaşması ile (1791), Avusturya savaş sırasında aldığı yerleri Osmanlı Devleti’ne geri verdi. Bu antlaşmadan sonra bir daha
Osmanlı Devleti ile Avusturya arasında bir savaş yapılmadı. Bir yıl sonra da Rusya ile
Yaş Antlaşması imzalandı(1792). Buna göre:
•Osmanlı Devleti, Kırım’ın Rusya’ya ait olduğunu onaylayacak,
•Rusya, ele geçirdiği Bender, Kili ve Akkerman’ı Osmanlılara geri verecek,
•Dinyester Nehri iki devlet arasında sınır kabul edilecekti.
Kırım’ı almak için bu savaşa giren Osmanlı Devleti, Kırım’ı alamadığı gibi,
Kırım’ın Rusya’ya ait olduğunu kabul etmek zorunda kaldı. Bu ise, İstanbul ve Boğazların Rus tehdidine açık hâle gelmesine neden oldu. Avusturya’nın Osmanlı
Devleti’yle barış yapması, Fransız İhtilali’nin yol açtığı siyasi gelişmeler, Rusya’nın
Avusturya ile planlayıp uygulamaya koymak istediği Dakya ve Grek projelerinin gerçekleşmesini önledi. Ancak Kırım’ı ele geçiren Rusların Karadeniz’deki etkinliği daha
da arttı. Bu ise Osmanlı Devleti için Rus tehdidini daha ciddi hâle getirdi. Öte yandan
bu savaş, Osmanlı Devleti’nin askerî gücünün artık çok zayıflamış olduğunu da ortaya koymuştur. Bu nedenle Osmanlı Devleti ilk kez, Avrupa devletlerinden yardım
isteme zorunluluğunu duymuş, bu ise Osmanlı Devleti’ni diplomatik bakımdan dışa
açılmaya sevk etmiştir.
b. III. Selim Dönemi Islahatları
III. Selim daha şehzadeliği sırasında Avrupa’daki gelişmeleri yakından takip etmişti. Kendisinden önce yapılan ıslahat hareketlerini yeterli bulmayarak Avrupa’ya
gönderdiği güvendiği adamlara Batı’daki gelişmeler hakkında raporlar hazırlattı.
Diğer yandan da devlet adamlarına, ıslahat hakkındaki fikirlerini bir rapor hâlinde
kendisine bildirmelerini istedi. III. Selim, devletin önde gelen ve tanınmış kişilerinin
görüşlerini aldı. Bunlara kendi görüşlerini de ekleyerek yapılacak yenilikleri planladı. III. Selim bundan sonra on kişiden oluşan bir ıslahat komisyonu kurdu. Bu komisyon yaptığı çalışmalar sonunda yönetim, askerlik, ticaret, sanayi, bilim ve kültür
alanlarında yapılacak yenilikleri kapsayan ayrıntılı bir program hazırladı. III. Selim’in
yaptığı ıslahatların tümüne “Nizamıcedit” adı verildi. III. Selim askerî ıslahatlara öncelik verdi. Yeniçerilere haftanın belirli günlerinde eğitim mecburiyeti koydu. Nizamı
cedit adıyla yeni bir ordu kurdu. Bu orduyu eğitmek için Fransa ve Prusya’dan askerî
uzmanlar getirtti. Bu ordunun mali ihtiyaçlarını karşılamak için iradıcedit adı verilen
yeni bir hazine kuruldu. Nizamıcedit ordusu kısa zamanda sayıca arttı. Bu yeni ordu,
31
TARİH 4
Napolyon Bonapart’ın Mısır’ı işgali sırasında Akka Kalesi önlerinde Fransız ordusunu
yenilgiye uğrattı.
III. Selim donanmaya da önem verdi. Tersaneyi yeniden düzenledi. III.
Mustafa’nın açmış olduğu Deniz Mühendishanesi genişletildi. Yeni gemiler yapıldı. Mühendishaneiberrihümayun (Kara Mühendis Okulu) adı ile yeni bir okul açıldı. III. Selim bir taraftan da dış siyasete önem verdi. Paris, Londra, Viyana ve Berlin
gibi başlıca Avrupa başkentlerine devamlı elçilikler kurdu. Böylece Avrupa siyaseti
ve Avrupa’daki gelişmeler yakından takip edildi. Halkın yerli malı kullanması teşvik
edildi. Yerli ticareti korumak için Avrupalıların ülke içinde ticaret yapmaları yasaklandı. Osmanlı ticaret gemilerinin çoğaltılmasına çalışıldı.
c. Osmanlı-Fransız Savaşı(1798-1801)
Fransa’da ihtilal çıktığında bütün Avrupa devletleri Fransa’ya karşı cephe aldıkları hâlde, Osmanlı Devleti geleneksel dostluğa bağlı kalarak Fransız yönetimini
tanımıştı. Fransa, Mısır’ı alarak, en büyük düşmanı İngiltere’yi Akdeniz’den uzaklaştırmayı ve İngiliz sömürgelerine giden yolu kontrol altına almayı amaçlıyordu. Osmanlı- Fransız savaşı, Napolyon Bonapart’ın Osmanlı kuvvetlerini yenerek Kahire’yi
işgal etmesiyle başladı (1798).
Bölgede önemli çıkarları olan İngiltere ve Akdeniz’de etkinlik kurmak isteyen
Rusya, Fransa’nın Mısır’a yerleşmesini engellemek için Osmanlı Devleti’ne yardım
teklif ettiler. Osmanlı Devleti bu teklifi kabul ederek bu devletlerle ittifak yaptı. Bunun üzerine Rus donanması tarihte ilk defa Boğazları geçerek Akdeniz’e açıldı. Amiral Nelson komutasındaki İngiliz donanması, Ebukır denilen yerde ani bir baskınla
Fransız donanmasını yaktı. Donanmasını kaybeden Napolyon Bonapart, Osmanlı Devleti’ni barışa zorlamak için Suriye’ye yürüdü ve Akka Kalesi’ni kuşattı. Ancak
Cezzar Ahmet Paşa komutasındaki Nizamıcedit askerlerine yenildi ve tekrar Mısır’a
çekildi. Kötü duruma düşen Fransızlar El-Ariş Antlaşması’yla (1801) Mısır’dan çekildi.
1802 yılında yapılan Paris Antlaşması’yla iki taraf arasında savaşa son verilerek iki tarafın birbirinin toprak bütünlüğüne saygı göstereceği fikri kabul edildi. Buna karşılık Fransa’ya daha önce verilen kapitülasyonlar yenilenecek, Fransız ticaret gemileri
Karadeniz’de serbestçe dolaşabilecekti.
Osmanlı Devleti yardıma gelen İngilizlerin Mısır’dan çıkmak istememeleri
üzerine, onların da Mısır üzerinde emelleri olduğunu anladı. İngiltere ve Rusya’nın,
Osmanlı Devleti’ne karşı olumsuz politika izlemeye başlamaları, Osmanlı Devleti ile
Fransa arasında dostluğun yeniden başlamasına neden oldu.
E
BİLGİ NOTU
Tarihte ilk kez yapılan bu Osmanlı- Fransız savaşı Osmanlıların ülke güvenliğini ve topraklarını tek başına koruyamayacağını gösterdi. Osmanlı Devleti dış
politikasında değişiklik yaparak denge politikası izlemeye başladı.
32
TARİH 4
7. KONU. XVIII.YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİ’NDEKİ
DEĞİŞİM VE ISLAHATLAR
1.OSMANLI DEVLETİ’NDEKİ DEĞİŞİM VE ISLAHATLAR
a. Osmanlı Devleti’nde Yönetim
Osmanlı Devleti’nde kuruluştan itibaren devlet yönetiminde birinci derecede
rol oynayan Divanıhümayun toplantıları XVII. yüzyıldan itibaren haftada iki güne
inmişti. XVIII. yüzyıl sonlarında da tamamen terkedilmiş, bunun yerini Sadrazam
Divanı(İkindi Divanı) almıştı. Bundan böyle Divan toplantıları sadrazamın konağında yapılmaya başlandı. Buraya Babıali deniliyordu. Devlet işleri Babıali’de görüşülüyor, alınan kararları sadrazam, saraya gederek padişaha sunuyordu. Babıali ifadesi
zamanla Osmanlı hükümeti anlamında kullanılmaya başlandı.
XVIII. yüzyılda dış ilişkilerin önem kazanması, diplomasi faaliyetlerinin öne
çıkması, kalemiye sınıfının önemini ve ağırlığını artırdı. Reisülküttap daha önce nişancıya bağlı olarak çalışırken, diplomasinin önem kazanmasıyla nişancının önüne
geçti. Buna bağlı olarak reisülküttaba bağlı kalemler de önem kazandı. Daha sonra
da devletin dış işleri ile ilgili bütün faaliyetleri onun görev alanına girdi.
Resim 01.13: Resülküttabı Avrupalı Bir Sefirle Gösteren Resim
b. Taşra Teşkilatı
Osmanlı Devleti, tarımsal üretimden vergilerin toplanmasına, iç ve dış güvenliğin sağlanmasına kadar çeşitli hizmetleri tımar sistemi aracılığıyla sağlıyordu. Bu
33
TARİH 4
yüzden Osmanlı Devleti’nde tımar sistemi ordu, güvenlik ve ekonomi ile doğrudan
bağlantılıydı. XVIII. yüzyılda tımar sisteminin bozulması Osmanlı Devleti’nde birçok
alanda aksaklıkların yaşanmasına neden oldu. Tarımla uğraşan insanlar, sistemin
bozulmasıyla yeni iş alanları ve geçim kaynakları aramaya başladılar. Şehirlere göç
başladı.
Tımar sisteminin bozulması vergi toplama yönteminde de değişikliğe yol açtı.
XVIII. yüzyıla kadar devlet, tımar dışında kalan toprakların gelirlerini açık artırma yoluyla mültezim denen kişilere kiralıyordu. XVIII. yüzyılda tımar sistemi işlevini yitirince vergi kaynakları mukataaya çevrilerek doğrudan devlet hazinesine gelir olarak
kaydedildi. Bununla, devlet hazinesinin yeni gelir kaynaklarına kavuşması amaçlanmıştır. Uzun süren savaşların artan masraflarını ve hazinenin para ihtiyacını karşılamak için mukataalar malikâneye dönüştürüldü. Malikâne sistemiyle mukataalar
belirli bir süre için değil, sürekli olarak ve hayat boyu ihale edilmeye başlandı.
İstanbul’da oturan malikâne sahipleri, malikânelerini mültezimler yoluyla idare etmeye başladılar. Mültezimler genelde mukataa bölgesindeki eşraf ve âyanlardı.
Âyanlar zamanla malikâneleri ele geçirdiler. Daha sonra mütesellimlik, voyvodalık,
muhassıllık gibi resmî görevlere yükseldiler. Böylece, taşrada zaten güçlü konumda
olan âyanlar, yönetici ve askerlik görevlerini de üzerlerine alarak büsbütün nüfuzlu
hâle geldiler.
XVIII. yüzyıl başlarından itibaren sancaklara merkezden gönderilmek yerine,
yerli ailelerden idareciler tayin edildi. Âyanlar bölgelerindeki vergilerin toplanması,
bilirkişilik, vakıfların idaresi gibi çeşitli konularla uğraşmışlar; devlet işlerinin halka
duyurulması, halkın işlerinin devlet nezdinde yapılması konularında resmî görevler üstlenmişlerdir. Merkezî otoritenin zayıflamasına bağlı olarak âyanlar da güçlenmişlerdir.
Malikâne uygulaması XVIII. yüzyıl boyunca devam etti. 1768-1774 OsmanlıRus Savaşı’nın ağır giderleri ve Küçük Kaynarca Antlaşması’yla Rusya’ya savaş tazminatı ödenmesi, hazineye büyük yük getirmişti. Hazineye kaynak sağlamak amacıyla
1775 yılında esham adıyla iç borçlanmaya gidildi. Pay ve gelir ortaklığı senetleri anlamına gelen esham uygulaması, kâğıt paraya geçişin ilk aşaması sayılır.
2. XVIII. YÜZYIL ISLAHATLARININ AMACI VE ÖZELLİKLERİ
XVIII. yüzyılda Osmanlı Devleti, Avrupa’dan bilim, teknik ve askerlik alanlarında geri olduğunu kabul etti. XVII. yüzyıldaki ıslahatlardan farklı olarak Avrupa’nın
bu alanlardaki birikiminden yararlanma yoluna gidildi. Avrupa’daki gelişmeleri daha
yakından takip etmek amacıyla Avrupa başkentlerine önce geçici, daha sonra sürekli büyükelçilikler açıldı.
Avrupa devletleriyle yapılan savaşlarda alınan yenilgiler, askerî alanda ıslahatlara öncelik verilmesine neden oldu. Osmanlı ordusunun savaşlarda aldığı yenilgi-
34
TARİH 4
lere son vermek amacıyla Avrupa tarzında bir ordu kurulması ihtiyacı hissedildi. I.
Mahmut, Osmanlı Devleti’ne sığınarak Müslüman olan ve Ahmet Paşa adını alan
Fransız generali Kont dö Bonneval’ı topçu sınıfını modernleştirmekle görevlendirdi. Ahmet Paşa 1735 yılında Üsküdar ‘da Humbaracı Ocağı’nı kurdu. Osmanlı’ da ilk
olarak Avrupa yöntemiyle yeni bir askerî mühendislik okulu açılmış oldu. İlk defa bu
dönemde Avrupa’dan danışman subaylar getirildi. Osmanlılarda Avrupa tarzı modern eğitimde ikinci teşebbüs, Fransız subayı Baron dö Tot’un III. Mustafa’nın isteğiyle İstanbul’da açtığı Topçu Okuludur. 1774 yılında Avrupa tarzında oluşturulmuş
olan Sürat Topçuları Ocağı da III. Mustafa zamanında açıldı. 1768-1774 Osmanlı- Rus
Savaşı sırasında Rus donanması, Çeşme’de bulunan Osmanlı donanmasını yakmıştı.
Bu durum Osmanlı devlet adamlarını güçlü bir donanmaya sahip olmak için modern bir askerî okul açmaya yöneltti. III. Mustafa zamanında Mühendishaneibahrihümayun açıldı (1773). Bu okul bugünkü Deniz Harp Okulunun temelini oluşturur.
III. Selim zamanında askerî
ıslahatlara daha
çok önem verildi.
Mühendishanei
bahrihümayun
genişletildi. 1793
yılında Osmanlı
ordusuna kara
subayı yetiştirmek
amacıyla
Mühendishanei
b e r r i h ü m ay u n
açıldı. Avrupalı
uzmanların da
Resim 01.14: Mühendishaneibahrihümayun (İTÜ)
ders verdiği bu
okulda topçuluk,
istihkâm ve haritacılık öğretimi yapılıyordu. Ancak bu dönemdeki ıslahatlar da XVII.
yüzyılda olduğu gibi devlet politikası olmayıp kişilere bağlı kaldı. Yapılan ıslahatlar,
bazı çıkar çevreleri, ulema ve yeniçerilerin tepkisiyle karşılaştığından tam anlamıyla
başarı sağlanamadı.
XVIII. Yüzyıl Islahatlarının Osmanlı Toplumu ve Kültürüne Etkileri
XVIII. yüzyılda Osmanlılar ve Avrupalılar arasında askerî, siyasi ilişkiler toplumsal alanda da etkili oldu. Bunda karşılıklı olarak büyükelçiliklerin açılması, Avrupa’dan
danışmanlar getirilmesi, Avrupa’ya giden görevlilerin ve Osmanlı vatandaşlarının, ilgilerini çeken yenilikleri Osmanlı ülkesine getirmeleri, Avrupa ile ticari ilişkileri bulunan
Rum ve Ermeni ailelerin Avrupa kültürünü Osmanlı toplumuna taşımaları etkili oldu.
Bu ilişkiler günlük hayatı etkilediği gibi yeni bir hayat tarzını da beraberinde getirdi.
35
TARİH 4
Osmanlı toplumunda hayat tarzının değişmesi Lale Devri ile başladı. Bu dönemde İstanbul’un çeşitli semtlerine inşa edilen çok sayıda gösterişli köşk, geniş
bahçeler, havuzlar ile süslendi. Bu gösterişli hayat bir süre sonra halk tabakalarına
da yansıdı ve lüks merakı arttı. Avrupa tarzında yapılmış mobilyalar kullanılmaya
başlandı. Zengin tabaka, konaklarında kullanılmak üzere Avrupa’dan eşya getirtmeye başladı. Avrupa tarzında giyinmek, eğlenceler düzenlemek ve Avrupa’nın hayat
tarzını benimsemek moda oldu.
b. Islahatlar ve Osmanlı Eğitim Sistemi
Lale Devri’nde matbaanın açılması, eğitim ve öğretim hayatını da olumlu etkiledi. Tarih, coğrafya, dil, matematik gibi alanlarda eserler basıldı. Önemli eserlerin
matbaada basılması ve ucuz fiyatla satılması okuma-yazma eğilimini artırdı. Bir bilim heyeti oluşturularak Doğu ve Batı dillerinden tercümeler yapıldı. I. Mahmut’tan
itibaren Batı tarzında örgütlenen askerî eğitim kurumları açıldı. Bu okullarda yabancı dil de öğretildi. XVIII. yüzyılda açılan teknik okullar için yabancı uzmanlardan
başka matematik, fizik, savaş sanatı konularında kitaplar ve ansiklopediler getirildi.
Bunların bir kısmı Türkçeye çevrildi.
c. XVIII. Yüzyılda Islahatlar ve Osmanlı Sanatı
Osmanlılarda Lale Devrinde, klasik Osmanlı mimari anlayışında değişiklikler
başlamış, Batı etkisinde mimari örnekleri ortaya çıkmıştır. Avrupa ile kurulan ilişkiler
sonunda Türk mimari eserlerinde barok ve rokoko üslupları etkili olmaya başladı.
Nuruosmaniye Camisi, Laleli Külliyesi, III. Selim’in yaptırdığı Selimiye Kışlası ve Camisi barok mimari tarzında yapılan mimari eserlerdir.
Resim 01.15: Nuruosmaniye Camisi
36
XVIII. yüzyılda Avrupa mimarisi Türk mimarisini etkilerken Türk müziği de Avrupa’yı
etkilemeye başlamıştır. Askerî
musikiyi önceleri sadece üflemeli çalgılarla icra eden Avrupa devletleri değişik türde
ve çok sayıda vurmalı çalgının
askerler üzerindeki etkisini Osmanlı ordusunda gördükten
sonra 1741’den itibaren mehter taklidi bandolar kurmaya
başladılar. III. Ahmet 1720’de
Lehistan’a, 1725’te Rusya’ya
mehter takımı göndermiştir.
TARİH 4
Resim 01.16: İshak Paşa Sarayı (Doğubeyazıt)
Türk askerî müziği tarzında opera, senfoni ve konçertolar bestelenmeye başlandı. Handel’in Timurlenk ve Bayezıt operaları ile başlayan Türk operası akımı Gluck
ve Hyden’dan sonra moda olmuş Mozart(Türk Konçertosu) ve Beethoven(Betovın)
(Atina Harabeleri) ile zirveye çıkmıştır.
Resim 01.17:Mozart
Resim 01.18: Beethoven
37
TARİH 4
NELER ÖĞRENDİK?
•XVIII. yüzyılda Avrupa devletlerinin genel durumunu ve Avrupa devletlerinin
Osmanlı Devleti’ne yönelik dış politikalarını,
•III. Ahmet döneminde Osmanlı – Rus, Venedik, Avusturya ve İran ilişkilerini,
•Lale Devri’nin genel özelliklerini, Avrupa ile ilişkilere olan etkisini, Lale Devri
ıslahatlarını,
•XVIII. yüzyılda Avrupa’da aydınlanma düşünce akımının ortaya çıkışı ve sonuçlarını,
Sanayi İnkılabı’nın oluşumunu, sosyal, siyasal ve ekonomik sonuçlarını, Osmanlı
Devleti’ne etkilerini,
•Rusya’nın sıcak denizlere açılma politikasını ve bu politikanın Osmanlı – Rus
ilişkilerine etkilerini,
•XVIII. yüzyılda meydana gelen Osmanlı - Rus savaşlarının neden ve sonuçlarını,
•Amerika Birleşik Devletleri’nin kurulma sürecini, bunun Avrupa ve dünya tarihine
etkilerini, Osmanlı – Amerikan ilişkilerinin başlamasını,
•Fransız İhtilali’ne neden olan gelişmeleri, ihtilalin meydana gelmesini, sonuçlarını, Osmanlı Devleti’ne etkilerini,
•Avrupa devletlerinin Fransız İhtilali’nin getirdiği fikirlerin yayılmaması için
Fransa’ya açtıkları savaşı ve sonuçlarını,
•Viyana Kongresi’nin toplanış amacını ve alınan kararları,
•Aydınlanma ve aydınlanma çağı kavramlarını,
•1740 kapitülasyonlarını ve önemini,
•III. Selim döneminde meydana gelen Osmanlı – Rus ve Avusturya savaşlarını,
Nizamıcedit yeniliklerini, Avrupa ile diplomatik ilişkilerin güçlendirilmesini,
•XVIII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde yönetim ve taşra teşkilatında meydana gelen
yenilikleri, XVIII. yüzyıl ıslahatlarının amacı ve özelliklerini, eğitim sistemi ve
sanat faaliyetlerini öğrendiniz.
38
TARİH 4
1. ETKİNLİK
Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri uygun kelimelerle tamamlayınız.
1.Avrupa devletleri XVIII. yüzyılda ………………………….. adı verilen ‘’ amaca
ulaşmak için her türlü araca başvurmanın uygun olduğu’’ anlayışıyla hareket
etmişlerdir.
2.Osmanlı Devleti’nde 1718–1730 yılları arasındaki döneme………………………
……………………………… denir.
3.Osmanlı Devleti’nde ilk Türk matbaası Yirmi Sekiz Çelebi Mehmet Efendi’nin oğlu
…………………………. ile …………………………………………. tarafından
İstanbul’da açılmıştır.
4.Sanayi İnkılabı XIX. yüzyılda Avrupa’da ……………………. ve………………
………………………… ihtiyacını artırdı.
5.1739 yılında Rusya ile imzalanan Belgrad Antlaşması, Osmanlı Devleti’nin
Batı’da imzaladığı son ………………….. antlaşmadır. Bu antlaşma ile
…………………………’in Osmanlı Devleti’ne ait olduğu son kez belirtilmiştir.
6.Osmanlı Devleti …………………………….Antlaşması ile Kırım’ın Rusya’ya ait
olduğunu kabul etmek zorunda kalmıştır.
7.III. Selim zamanında yapılan yeniliklerin tümüne ………………………………….
adı verilir.
8.1535 yılında Fransa’ya verilen kapitülasyonlar…………………………. yılında
sürekli hâle geldi.
9.Nizamıcedit ordusu ……………………………….ayaklanması sonucu kaldırılmıştır.
10. İngiltere 1783 yılında …………………Antlaşması’yla…………………………
kolonilerinin bağımsızlığını tanıdı.
11. ………………………………………., getirdiği değişikliklerle Yakın Çağ’ın
başlangıcı olarak kabul edilmiştir.
12. III. Selim döneminde önemli Avrupa devletlerinin başkentlerinde………
……………………………………………elçilikler açıldı.
13. Osmanlı Devleti, XVIII. yüzyılda devlet bütçesinde oluşan açığı kapatmak
amacıyla…………….adıyla iç borçlanmaya gitti.
14. 1815 yılında Viyana Kongresi’nde alınan ve …………………………. sistemi
adı verilen politikaya göre Avrupa’nın herhangi bir yerinde ayaklanma çıkması
durumunda Avrupa devletleri birlikte hareket edecekti.
15. Osmanlı Devleti XVIII. yüzyılda en çok ……………………….. ve………
……………………. devletleriyle savaşmıştır.
39
TARİH 4
2. ETKİNLİK
Aşağıdaki cümlelerde verilen bilgilerin doğru olanının başına (D), yanlış olanının başına (Y) harfini getiriniz.
1.( ) XVIII. yüzyılda Rusya ve Avusturya sık sık Osmanlı Devleti’ne karşı ittifak yapmıştır.
2.( ) Rusya, 1700 İstanbul Antlaşması’yla ele geçirdiği Azak Kalesi’ni 1711 Prut
Antlaşması ile Osmanlı Devleti’ne geri vermiştir.
3.( ) Osmanlı Devleti XVIII. yüzyılda kendini Avrupa’dan üstün görme politikasından vazgeçti.
4.( ) Lale Devri’nde Osmanlı Devleti, Avrupa’nın önemli başkentlerine sürekli elçilikler açtı.
5.( ) Lale Devri Kabakçı Mustafa İsyanı ile sona ermiştir.
6.( ) Fransız İhtilali’nin getirdiği milliyetçilik düşüncesi çok uluslu devletlerin parçalanmasında etkili olmuştur.
7.( ) Osmanlı – Fransız ilişkileri ilk olarak Napolyon Bonapart’ın Mısır’ı işgali ile
bozuldu.
8.( ) Sanayi İnkılabı, Osmanlı dokuma tezgâhlarının kapanmasına yol açtı.
9.( ) Osmanlı Devleti XVIII.yüzyılda yayılmacı bir dış politika izlemiştir.
10. ( ) Batılı tarzda eğitim veren ilk askerî okullar III. Selim döneminde açılmıştır.
3. ETKİNLİK
Aşağıda verilen antlaşma maddelerini ilgili antlaşmalarla eşleştiriniz.
Prut
Pasarofça
Belgrad
Küçük Kaynarca
Versay
Yaş
A
B
C
D
E
F
1. Rusya 1700 İstanbul Antlaşması’yla aldığı Azak Kalesi’ni Osmanlılara geri verdi ( ).
2. Osmanlı Devleti Kırım’ın Rusya’ya ait olduğunu kabul etti ( ).
3. Rusya, Karadeniz’de hiçbir ticaret ve savaş gemisi bulundurmayacaktı ( ).
4. Kırım’a bağımsızlık verilecek ve Kırım hanları sadece dinî bakımdan Osmanlı halifesine bağlı olacaktı ( ).
5. İngiltere, Amerikan kolonilerinin bağımsızlığını tanıdı ( ).
6. Karlofça Antlaşması’yla Venedik’e bırakılan Mora Yarımadası Osmanlı Devleti’ne
bırakıldı ( ).
40
TARİH 4
ÜNİTE DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Kanuni Sultan Süleyman döneminde başlayan Osmanlı – Fransız dostluğu,
Fransızların aşağıdaki bölgelerden hangisini işgaliyle bozulmuştur?
A. Mısır
B. Mora
C. Kıbrıs
D. Trablusgarp
2. XVIII. yüzyılda Rusya’nın,
I. sıcak denizlere inmek istemesi,
II. Kırım’ı ele geçirmek istemesi,
III. Baltık Denizi’ne çıkmak istemesi
faaliyetlerinden hangileri Osmanlı Devleti ile doğrudan savaşlar yapmasına
neden olmuştur?
A. Yalnız I
B. Yalnız II
C. I ve II
D. I, II ve III
3. Aşağıdakilerden hangisi Osmanlı Devleti’nin XVIII. yüzyıldaki özelliklerinden biri
değildir?
A. En çok Rusya ve Avusturya ile savaşılmıştır.
B. Avrupa’nın askerî üstünlüğü kabul edilmiştir.
C. Askerî alanda ıslahatlar ön plana çıkmıştır.
D.Kaybedilen toprakların tamamı geri alınmıştır.
4. Osmanlı Devleti’nin XVIII. yüzyılda imzaladığı antlaşmalardan hangisi Rusya ile
yapılmamıştır?
A. Prut Antlaşması
B. Belgrad Antlaşması
C. Küçük Kaynarca Antlaşması
D.Ziştovi Antlaşması
5. Osmanlı Devleti Karlofça Antlaşması ile kaybettiği Mora Yarımadası’nı geri
alabilmek için aşağıdaki devletlerden hangisiyle savaşmıştır?
A. Venedik
B. Rusya
C. Avusturya
D.Lehistan
41
TARİH 4
6. XVIII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin sınırları daralmıştır.
dir?
Bu durum Osmanlı Devleti için aşağıdakilerden hangisinin göstergesi değilA. Egemenlik alanının daraldığının
B. Askerî yenilgilerin arttığının
C. Siyasal sınırların değiştiğinin
D.Egemenlik anlayışının değiştiğinin
7. Osmanlı Devleti, Napolyon Bonapart komutasındaki Fransız ordusunun Mısır’ı
işgal etmesini engelleyememiş, bu olaydan sonra topraklarını tek başına
koruyamayacağını görmüştür.
Aşağıdakilerden hangisi bu durumun sonuçlarından biridir?
A. Avrupa devletleriyle iyi ilişkiler kurulması
B. Dış politikada denge politikası izlenmesi
C. Fransa’ya verilen kapitülasyonların sürekli hâle getirilmesi
D.Önemli Avrupa başkentlerine elçilikler açılması
8. Lale Dönemi’ni sona erdiren Patrona Halil İsyanı ile, Nizamıcedit yeniliklerine karşı
yapılan Kabakçı Mustafa İsyanı’nın ortak özelliği aşağıdakilerden hangisidir?
A. Yenilik karşıtlarınca çıkarılması
B. Ekonomik nedenlerle çıkması
C. Yabancı devletler tarafından çıkarılması
D.Halkın destek vermesi
9. XVIII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin aşağıdaki faaliyetlerinden hangisinin,
Avrupa’da meydana gelen gelişmeleri takip etmesine daha çok katkıda
bulunduğu yaptığı söylenebilir?
A. Batılı tarzda eğitim veren okulların açılması
B. Önemli Avrupa başkentlerine elçilikler açılması
C. Batı dillerinde yazılmış eserlerin Türkçeye çevrilmesi
D.Avrupa’dan askerî uzman ve danışmanların getirilmesi
10.Küçük Kaynarca Antlaşması’nın aşağıdaki maddelerinden hangisi ile Rusya,
Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışma fırsatı elde etmiştir?
A. Osmanlı Devleti, Rusya’ya savaş tazminatı ödeyecek
B. Kırım sadece dinî açıdan Osmanlı Devleti’ne bağlı olacak
C. Rusya, Osmanlı ülkesindeki Ortodoksların koruyucusu olacak
D.Osmanlı Devleti, Rusya’ya savaş tazminatı ödeyecek
42
TARİH 4
11.Avusturya’nın 1791 yılında Osmanlı Devleti ile Ziştovi Antlaşması’nı imzalayarak
savaştan çekilmesine neden olan gelişme aşağıdakilerden hangisidir?
A. Yedi Yıl Savaşları
B. Otuz Yıl Savaşları
C. Fransız İhtilali
D.Sanayi İnkılabı
12.Osmanlı Devleti, 1736–1739 Osmanlı– Rus ve Avusturya Savaşlarında iki cephede
savaşmasına rağmen başarılı olmuştur.
Bu duruma neden olan gelişme aşağıdakilerden hangisidir?
A. Fransa’nın diplomatik destek vermesi
B. Askerî alanda ıslahat yapılması
C. Rus ve Avusturya ordularının güçsüzlüğü
D.Denge politikası izlenmesi
13.Aşağıdakilerden hangisi Lale Devri’nde yapılan yeniliklerden biri değildir?
A. İlk Türk matbaasının kurulması
B. Avrupa başkentlerine elçilikler açılması
C. İlk kez çiçek aşısının yapılması
D.Yeniçeri Ocağı’nın açılması
14.XVIII. yüzyılda Avrupa’da başlayan Sanayi İnkılabı’nın sonuçları arasında
aşağıdakilerden hangisi gösterilemez?
A. Köyden kente göçlerin yaşanması
B. Ham madde ve pazar arayışının hızlanması
C. Bol ve seri üretimin yapılması
D.Din ve mezhep savaşlarının sona ermesi
15.Avrupa’da yaşanan,
I. Sanayi İnkılabı
II. Fransız İhtilali
III. Reform hareketleri
gelişmelerinden hangileri Osmanlı Devleti’ni olumsuz etkilemiştir?
A. Yalnız I
B. Yalnız II
C. I ve II
D. I, II ve III
43
TARİH 4
16.1756 – 1763 yılları arasında meydana gelen Yedi Yıl Savaşları aşağıdaki
devletlerden hangileri arasında meydana gelmiştir?
A. İngiltere – Fransa
B. İngiltere – ABD
C. Fransa – Rusya
D.Osmanlı – Rusya
17.Fransız İhtilali sonunda Fransız Meclisi, soyluların ve rahiplerin tüm ayrıcalıklarına
son verdi.
Fransız Meclisi’nin bu kararı, Fransız İhtilali’nin aşağıdaki ilkelerinden hangisinin oluşumuna katkı yapmıştır?
A. Milliyetçilik
B. Eşitlik
C. Demokrasi
D.Millet egemenliği
18.Osmanlı Devleti, Fransız İhtilali’nin getirdiği milliyetçilik düşüncesinden olumsuz
şekilde etkilenmiştir.
Bu durum Osmanlı Devleti’nin hangi özelliğinden kaynaklanmaktadır?
A. Mutlakiyetle yönetilmesi
B. Çok uluslu bir yapıya sahip olması
C. Zengin ham madde kaynaklarına sahip olması
D.Dış politikada denge politikası takip etmesi
19.Rusya’nın XVIII. yüzyılda takip ettiği,
I. Baltık Denizi’ne çıkma,
II. Ortodoksların koruyucusu olma,
III. Slav birliğini sağlama
politikalarından hangilerinin Osmanlı Devleti’ni doğrudan olumsuz etkilediği
savunulabilir?
A. Yalnız I
B. I ve II
C. II ve III
D. I, II ve III
20.Kırım’ın Osmanlı egemenliğinden çıkıp bağımsız bir devlet hâline gelmesi
aşağıdaki hangi antlaşma ile olmuştur?
A. Prut
44
B. Belgrad
C.Yaş
D. Küçük Kaynarca
Download