EKEV AKADEMİ DERCİSİ Yıl: 13 Sayı: 39 (Bahar 2 0 0 9 ) - - - - - - - 351 HAÇLlLARlN BALKANLARDAKi FAALİYETLERİ·VE TESİRLERİ Güray KIRPIK (*) Özet Haçlı Seferleri bütün İslam dünyasına ve dünya tarihine tesirleri olan tarihi bir olaydır. Aynı şekilde Balkan coğrafyasında da bu seferlerin bazı önemli tesirleri olmuştur. Bu tesirleri iki grupta ele alabiliriz. Birincisi askeri ve siyasi tesirler, ikincisi sosyal tesirlerdir. Burada biz genel olarak Haçlıların Balkan coğrafyasından geçerkenfaaliyetlerini ve bu faaliyetlerin etkilerini ortaya koymaya çalışacağız. Anahtar Kelimeler: Haçlı/ar, Balkanlar, Bizans. The Activities and Affects of the Crusades in the Balkans Abstract The Crusader Campaigns is a histarical event that affected all of the Islamic world and all ofthe history of world. Likewise·tJıere is some important affects ofthe se campaigns that they made a lot of affects in Balkans. So, we can scrutinize these affects up two groups: First is military affect, second is social affect. Here, we'll.generally strive to explain the important activities and affects of the Crusades in the Balkan region during tlıeir campaigns. Key Words: The Crusades, The Balkans, Byzance. Gazi Eğitim Fakültesi Tarih Eğitimi Anabilim Dalı. (e-posta: guray@gazi.edu.tr) *) Yrd. Doç. Dr., 352 /Yrd. Doç. Dr. Güray KIRPIK - - - - - - E K E V AKADEMİ DERGİSİ Giriş İlk Haçlılar Fransa, İspanya, Alınanya ve İtalya'da aynı anda yola çıkmamışlardı. Farklı zamanlarda birbirinden ayn güzergablardan İstanbul'da birleşecek şekilde yola çıkmışlardı. Bu sebeple Haçlıların Avrupa' daki ve Balkanlardaki iledeyişi birçok yoldan Bu yollardan en önemlileri şüphesiz askeri ve ticari öneme haiz olan Vıa Ratisbonneve Vıa Egnatia adıyla bilinen tarihi yollardı. XI. yüzyılın son yıllannda (1096-1097) Avrupa'dan Balkaniara doğru gelen birinci Haçlılar, birbirinden ayn dört kafile halinde yola çıkmışlardı: Birinci kafile İtalyanlar ve Güney Fransa Franklarının kıtaları Haçlıların en kalabalık grubunu oluşturmaktaydı. Papa II. Urban'ın vekili Adhemar'ın da bulunduğu bu grup "Güney Fransa-İtalya-Dalmaçya" yoluyla İstanbul'a doğru ilerleyecektir. İkinci kafile Almanlar, Kuzey Fransa ve Ren boyunun Alman kıtaları, başlannda Baudoin de Rainaut, Pierre de Toul, Hugues de Saint Paul (Gilles), Godefroi de Bouillon ve O'nun biraderi Baudoin gibi asilzadelerle birlikte Alınanya'yı geçerek, Tun~ boyunca giderek Balkanlardan İstanbul'a ulaşacaktır. Üçüncü kafile Normanlar, İtalya'nın güneyi ve Sicilya'daki Normanların kuvvetleri başlannda Bohemond ve yeğeni Tankred olduğu halde Kastona'da buluşacaklar, oradan da Vardar Nehri yoluyla Trakya'ya geçeceklerdir. Dördüncü kafile Kuzey Fransa Frank Haçlı/arı, Fransa'nın kuzeyinde toplanmakta olan Fransa kralının biraderi Vermandois dükü Hugues, Normandiye dükü Robert of Chartres ve Flander kondannın birlikleri Fransa'dan hareketle İtalya'yı baştan başa geçerek Brindisi'ye gelecek, Dalmaçya'yı geçtikten sonra Draç üzerinden İstanbul yolunu izleyeceklerdir. olmuştu. Haçlıların Balkanlardaki sayılan konusunda Haçlı kroniklerinden de anlaşıldığı ka- darıyla bu ilk Haçlı Seferi gruplan toplamda birkaç yüzbini bulınaktaydı. İstanbul'a ilk gelen kafileden, Pierre L'ermit'in 4000-5000, Gautier Sansavoir'in de 6000-7000 kişi­ ye kumanda ettikleri kabul edilse bile bu sayıdan fazla oiduklan kesin görünmektedir. Anna'ya göre, ilk Haçlılardan sadece Godefroi'nin ordusunun sayısı 10 bin atlı ve 70 bin yayadan oluşuyordu (Komnena, 1996: 313; J.{unciman, 1999; Demirkent, 1997; Hallam, 1989; Riley-Smith, 1997). Birinci Haçlı Seferi'ne iştirak eden Avrupalı muharip gruplann toplam 30 bin ile 100 bin arasındaki rakamlarda değişen sayılan vardı. O zaman için yüzbinlerce kişiyi sefer haline getirmekAvrupa şartlarında mümkün görünmediğinden bu sayıyı onbinli rakamlarla ifade etmek daha doğrudur. Birinci Haçlı Seferi'nin Balkanlardan Geçişi 1095'te Clermont Konsili'nde belirlediği hareket tarihi geçmesine tam anlamıyla yola koyulamamışlardı. Sefere katılacaklann bir kısmı yola çıkmakta çok acele ediyor bir an önce doğunun o meşhur "bin bir gece masalları"yia meşhur olmuş gizemli dünyasına ulaşmak istiyorlardı. · Bir Frank şövalyesi olan Gautier Sansavoir, Fransa'da etkili hitabeler yaparak tanınmıştı. Pierrele birlikte hareket eden bu şövalye köylülerden oluşan büyük bir yığınla Almanya'ya geçti. Pierre ve arkadaşları burada bir müddet kalarak yerli Alman derebeyPapa IL Urban'ın rağmen Haçlılar HAÇLILARIN BALKANLARDAKİ FAALİYETLERİ VE TESİRLERİ---- 353 lerinden birçoğunu sefere katılmaya ikna ettiler. Buradan Tuna yoluyla İstanbul'a ulaş­ idiler. Bu haçlı kıtaları yol bilmeyen kitlelerden oluşmaktaydı. Düzenli bir yapılan olmadığı gibi savaş sanatından da anlamayan bu kitleleri kontrol etmek büyükzahmetler gerektiriyordu (O'mara Books, 1997: 67). Anna'nın tarifiyle Franklar askerlik disiplininden çok uzak, ö~ütten anlamayan, kaba insaniardı (Komnena, 1996: 340). Öyle ki, Haçlı reisieri hep birlikte bağWık andı içerierken soylu bir Frank olan Tankred Aleksios'un tahtına oturovermiş ve saray inceliğinden yoksun Haçlı davranışını sergilernişti. İmparator bu davranışa çok kızrnış fakat şimdilik O kişiye zarar vermemişti (Komnena, 1996: 320). Her biri ayn bir ordu görünümünde olan değişik Hıristiyan unsurlar tarafından oluş­ turulmuş askerlerin önünde hareket eden ve düzenli bir görünümü olmayan halk yığını şeklindeki Hıristiyan hacılar bu seferlerin farklı bir yönünü teşkil etmekte idi (Runciman, 1999: I/95; Holt, 1999: 19). Runciman'ın "Halkın Seferi'' adını verdiği Pierre L'errnit'in grubu, Almanya'daki katılımlarla 30 bini bulmuştu. Bu sayı o devir için büyük bir rakamdı (Runciman, 1999: I/96-98). Almanlar ve umumi olarak Hıristiyan efkan Hazret-i İsa'ya işkence etmiş olan Yahudilerden hoşlanmadıklan için onların bu yürüyüşleri sırasında Yahudiler için tedbirler alınmaktaydı. Kalabalık Alman köylülerini de-yanına alan haçlı­ lar 1096 ilkbaharında Macaristan'a girdi. Macar Kralı Kolaman (Soloman, Süleyman)' ın aldığı tedbirler sayesinde Belgrad'a kadar taşkınlık yapmadan ilerleyen Haçlı ordusu Belgrad'ta iken yiyecek ternin edilmediğini bahane ederek etrafı yağmalamaya başladı. Tam bu sırada Bulgarların başında bulunan Nikita olaya müdahale. ederek HaçWardan rehineler aldıktan sonra onların Niş'e doğru yola çıkmalanna izin verdi. Niş'te erzak sı­ kıntısı çeken Haçlılar şehri yağmaladılar. Bulgarlar da HaçWara saldırarak onların para sandıklarını ve değerli eşyalarını al dil ar. Pierre L' errnit kendi canını zotlukla kurtarabildi. Canını kurtarabilenler Sofya'ya geldi. Buradan itibaren de Doğu Roma'nın aldığı tedbirlere uyarak kendisine çekidüzen verdi ve 1 Ağustos 1096 tarihinde İstanbul surlan önüne ulaştı. Bizans imparatoru Aleksios Komnenos bunları şehrin dışında tutarak kamplara yerleştirdi. Ancak küçük gezi gruplannın kontrollü bir şekilde şehiide:gezmelerine izin verildi. Aynca Aleksios bunlara hediyeler vererek onların gözlerini kamaştırdı. Böylece Haçlı ordulannın buluşma yeri olan İstanbul' a ilk gelenler Balkanlan: tarumar ederek gelen Keşiş Pierre ve Gautier'in adamlan olmuştu (Komnena, 1996: 304; Runciman, 1999: I/100). HaçWar kendi dindaşlannın ülkelerinden geçerken yaptıklanyla-Bıilkanlardaki yerli halka zarar ,vermişlerdi. Bizans imparatoru Aleksios Komnenos Batı:'dan.yardım istemiş­ ti ve O sadece kendi ülkesini koruyacak birlikler bekliyordu. Şimdi ise· kültür, amaç ve inanç bakırnlarından Ortodoks Rurnlarla tezatlıklar barındıran bir yığııi Latinle anlaşma­ nın yollarını aramak, kendi politikası doğrultusunda durumdan istifade. etmek zorundaydı. Anna'nın da belirttiği gibi, Haçlilar İstanbul çevresindeki yerli Hıristiyan halk tarafindan taşa tutulmuşlardı (Komnena, 1996: 305; Runciman, 1999: I/100-105). Aleksios Latinlerin etrafta huzursuzluk çıkarabilecekleri düşüncesiyle onlan.·5 Ağustos 1096'da karşıya geçirerek Cibotos (Pendik)'a yerleştirdi. Bunların taşkınlıklarına engel olmak için önlemler alınarak, yiyecek ve içeceklerini temin ettirdi. Belli bir liderleri olmayan bu Haçlılar diğerlerini beklemeden Eylül ayı ortalannda Türklere karşı harekete geçtimayı düşünmekte 354/ Yrd. Doç. Dr. Güray KIRPIK - - - - - - E K E V AKADEMİ DERCİSİ ler. Pierre L'ermit ve Gautior Sansavoir'in Fransızlardan oluşan grubu İznik Selçuklu Sultanı Kılıçarslan'a ait bazı yerlere saldırdılar. Almanlardan oluşan diğer grup Frankların tek başianna yağma yapmalannı çekerneyerek Kserigordon kalesine hücum ettiler ve kaleyi aldılar (Komnena, 1996: 318; Runciman, 1999: I/101; Demirkent, 1997: 16). Kılıçarslan'ın kuvvetleri bir haftalık bir kuşatmadan sonra Kserigordon 'u geri aldılar. B uradan da ileri yürüyerek Cibotos mevkiine gelen Türkler, 21 Ekim 1096'daki çarpışmada Haçlılann büyük bir kısmını kılıçtan geçirdiler. Köylülerin başında bulunan şövalyelerin yarısından fazlasının öldüğü savaşta Gautier Sansavoir ve iki kardeşi yaralanmıştı. Sağ kalanlar ise Cibotos'a sığındılar. Bizans gemilerinin gelmesiyle kurtulan bu Haçlılardan bir kısmı kendilerinden sonra İstanbul'a gelmiş olan Godefroi de Boillon'un ordusuna katıldılar. Hatta bir kısmı da silahlarını sattıktan sonra Haçlı Seferi hayalleri yıkılmış olduğu halde ülkelerine döndüler. Anna'nın anlattığına göre, Haçlılar Anadolu yakasına geçince de Hıristiyan ailelerin çocuklannı şişe dizerek kızartmışlardı (Komnena, 1996: 306-307). Pierre L'ermit grubundan sonra Ren boyu Almanlarından teşekkül edilmiş bir Haçlı ordusu daha yola çıkmıştı. Bu ilk Alman ordusu 23 Mayıs 1096 tarihinde Ratisbonne şehrindeki Yahudilere saldırarak mallarını yağma etti ve birçok Yahudi 'yi de öldürdü. Bu Pogrornlara (katliam ve talanlara) rağmen Haçlılar Macarlarla anlaşabildiler. Fakat bazı taşkınlıklan yüzünden Macar ordusu tarafından kılıçtan geçirildiler. Bunlardan çok az bir kısmı hayatta kalarak memleketlerine dönebildi (Runciman, 1999: 1/106). Alman soylu Papaz Volkmar tarafından yönlendirilen ikinci bir Alman Haçlısı Saksonya'yı geçerek Bohemya'ya girdi. Bunların 30 Mayıs 1096'da Prag ve ardından Macaristan'da Neutre Yahudilerine karşı takibat uygulamalan üzerine Macar kuvvetlerince bozguna uğratıldılar (Runciman, 1999: 1/106). Leningen kontu Emiko'nun idaresindeki üçüncü bir Alman ordusu Ren boylanndaki ahaliden toplanarak yola çıktı. 3 Mayıs 1096 tarihinde Speyer, 18-20 Mayıs 1096'da Worms ve 27 Mayıs'ta Mainz'deki Yahudi mahallesini yağma ve tahrip ettiler. 1 Haziran 1096'da da Trier şehri pogroma (soykınm) uğradı (Runciman, 1999: 1/106). Haçlılar uzağa gitmeye gerek görmeden bir doğulu (Seracen) gibi yaşayan kendi içlerindeki yabancıları temizlerneye başlamışlardı. Bu Haçlılara göre, Hazret-i İsa'yı çarmıha gererek işkence edenler (Yahudiler) Müslümanlardan az bir düşman değildiler. Bu düş­ manlık hali o derecedeydi ki, Yahudiler köylerde, havra ve sinegoglarda dahi öldürülmekteydiler (Runciman, 1999: 107; Riley-Smith, 1987: 16-17). Aı;ıcak Macarlar bazı tedbirler almışlardı. Haçlılar Bizans sınınndaki Macarlara ait Wieselburg şehrini mu hasara ettiler. Macarlar onları geri püskürtmeyi başardılar. Emiko, kendisini zorlukla kurtarabildL Bu Haçlılar gerçekte Pierre'den etkilenmiş gruplar olup işsiz ve sergerde Germen halkından oluşmaktaydı. Avrupa'dan daha önce talep edilmiş olan askeri yardımla ilgili haberler başkente ulaRoma (Bizans) telaşa kapılmaya başlamıştı. Zira gelenler birkaç ücretli asker grubu değil, tam bir istila ordusu ve çapulcu yığınlar idi. Doğu Roma zarif medeniyetin temsilcisi olmak sıfatıyla, sonradan Haçlılar denecek olan bu sürüleri daha o zamandan itibaren "barbar" olarak görmekteydi. şınca, Doğu HAÇLILARIN BALKANLARDAKİ FAALİYETLERİ VE TESİRLERİ---- 355 Doğu Roma, Batı'dan gelen barbar kitlelere ve şövalyelere karşı takınacağı tavrı belirlemeye çalışmaktaydı. Bizans imparatoru Aleksios Komnenos esasında Türklere karşı bir önlem olarak düşündüğü bu ordulan yönlendirmede zorlanacağının farkındaydı. Komnenos Batı' da uygulanmakta olan "feodal sistem"in gelenek ve şartlarına uygun olarak onlardan bağlılık yemini etmelerini. talep etti. İnıparatar Aleksios İstanbul surlan önündeki bu topluluk diğer Haçlılar gelmeden Anadolu'ya geçinneyi planlamaktaydı. İmparator Batı Avrupa'dan çıkmış olan grupların Balkanlarda yaptıklarını biliyordu. Zorbalığa zorbalıkla karşılık verilmeliydi. Bu gelen Haçlılar içinde Doğu Roma'yı en çok rahatsız edenler ise daha önce Güney İtalya'dan kalkarak Balkaniara hücum etmiş olan Normanlardı. Bunlar fatih bir Hıristiyan kavmi olarak bilinmekle beraber Latin unsurlar içerisinde aynca bir güvensizlik kaynağı idiler. Doğu Roma Devleti'nin nazannda Fransızlar, İtalyanlar, Normanlar, İspanyollar ve Alınanlar ince medeniyetten haberi alınayan yobaz ve barbar insaniardı (Komnena, 1996: 320). Üstelik dinleri Ortodoks prensiplerine uymuyordu. Nitekim bir süre sonra ortaya çıkan anlaşmazlıkların başlangıç noktası da bu farklılıklar olacaktır. İstanbul'a gelen Birinci Haçlı Seferi liderlerinden ilki Fransa Kralı Philippe'in biraderi Vermandois dükü Hugue idi. O, İtalya yolunu takip ederek, Bari'den Draç'a geçmiş ve yolda Adriyatik'teki bir deniz kazasından güçlükle kurtularak 1096 Ekim sonlannda İstanbul surlan önüne ulaşmıştı (Komnena, 1996: 308). Fakat bu aradaprestijide sarsıl­ mıştı. Kendisiyle sefere iştirak eden fakat Alınanya üzerinden gelıneyd karar vermiş olan şövalyelerinden birçoğu Macaristan'da öldürülınüştü. Komnenos, Hugue'ü gayet iyi karşılayarak hediyeler verdi. Maiyetiriin ihtiyaçlarını karşıladı. İmparator'un süzerenliğini kabul eden Hugue O'na bağlılık yemini etmekten hiç çekinmedi (Komnena, 1996: 302). Hugue'dan sonra Godefroi de Boillon İstanbul'a gelen ilk Haçlı lideri olınuştur. Viyana'yı geçerek Macaristan üzerinden sıkıntısız bir şekilde Bizans'kuvvetlerince de kontrol altında tutularak Silivri 'ye kadar gelen Boillon, burada bir hafta' kalarak etrafı yağ­ malarnıştır. Buradan ilerlemeye devam eden Godefroi İstanbul önlerinde kamp kurmuştur. Godefroi'nın yemin konusunda çekingen davranması imparatorla arasının gerginleşmesi­ ne sebep oldu. Tam o sırada ortaya çıkan Hugue de Vermandois'nın İnıparatar tarafından hapse atıldığı şayiasının Godefroi'yı etkilemiş olduğu haberi olayın veehesinin daha geniş anlaşılınasını sağlamaktadır. Hatta Godefroi daha yoldayken bu haberi almış bulunmaktaydı ve bu nedenle Silivri'yi yağmalatmıştı (Komnena, 1996: 323-325). Godefroi İnıparatom güvenmiyordu. Bu nedenleAleksios'tan rehin almadan İnıparatarla görüşmeyi reddetrnişti. Aleksios Komnenos da bu isteği bir hakaret saymıştı. Godefroi'nın askerleri düşman arazisindeynıiş gibi hareket ederken Bizans askerleri savunma durumuna geçmişlerdi. Bütün bu hasmane duruma rağmen her iki tarafın da barışmak istemesi üzerine aıilaşmazlıklar giderilebildi. Aleksios Komnenos oğlunu rehin olarak verince Godefroi 1097 yılı Ocak ayında İstanbul'a gitti ve istenilen sadakat yeminini yerine getirdi (Komnena, 1999: 317). Birkaç hafta sonra bu Haçlı ordusu da Bizans gemileriyle Anadolu'ya nakledildiler. Çünkü biraz daha beklemeleri geriden gelenlerle birleşmelerini sağlayacağından Bizans için büyük bir tehlike arz edecekti. Latinlerin birleşmesine engel olma politikası bu şekilde uygulanmaktaydı. · Sicilyalı Normanların lideri Bohemond'un kıtalan İtalya'dan ayn gruplar halinde ha- l 356/ Yrd. Doç. Dr. Güray KIRPIK EKEV AKADEMİ DERGİSİ j reketle Kastoria yakınında birleşti. Normanlar 18 Şubat 1097'de Vardar Nehri'ni geçerek Bizans sınınna girmişken sınır birliklerinin saldınsına uğradılar. Fakat aradaki gerginlik fazla uzun sürmedi. İınparatorun gönderdiği memurlar Bohemond'u karşıladılar ve N orman ordusunun yiyecek ve diğer ihtiyaçlarını karşıladılar. Böylece Normanlar sakinleş­ tirilerek Rusa'ya vardılar (1 Nisan 1097). Bohemond ordusunun başına yeğeni Tankred'i bırakarak İstanbul'a gitti. Tankred ise İstanbul'a uğrama tenezzülünde dahi bulunmadan Anadolu kıyısına geçti. Fakat daha sonra İstanbul'a gelerek Bohemond'un ısrarıyla bağ­ lılık andını içti (Komnena, 1996: 331). Doğu Roma ile vaktiyle Robert Guiskard'ın Normanlarının 1083'de Dalmaçya ve Epir'e hücum etmelerinden beri düşmanlıklar devam etmekteydi. Bu saldınya Bohemond bizzat katılmıştı. Şimdi de Bohemond sefere çıkma­ dan doğuda bir "Prens[{/(' elde etmek planları kurmaktaydı (Kornııena, 1996: 322-323). Nitekim İmparatorla konuşurken maksadının bir parçası olarak Sadakat yeminine karşılık olarak Antakya'yı istemesi bunun göstergesiydi. Aleksios Kornııenos ise kesin bir cevap vermekten ziyade her şeyin Haçlı Seferinin gidişatma bağlı olduğu fikrini vurgulamıştı. Bohemond sadakat yeminini bu şartlar dahilinde ederek yeğeni Tankred'in yanına gitti. Diğer bir Haçlı ordusu lideri Flander kontu I. Robert Apulia'ya kadar kara yoluyla, oradan da gemilerle Epir'e geçerek kara yoluyla Nisan 1097 dolaylarında İstanbul'a gelmişti. Hükümdarın cömertliği karşısında şaşıran kont istenilen yemini memnuniyetle etti. GerçekteAleksios'un yaptığı bu hediye dağıtma işi her gelen Haçlı reisine verilmekteydi. Toulouse dükü Raymond'ın ordusu Batı Avrupa'dan hareket eden en kalabalık ordu olup, 1096 Ekim'inde Fransa'dan çıktı ve İtalya üzerinden geçerek Dalmaçya'ya geldi. Fakat geçtikleri yerin halkının saidmsı ile ve kış soğuğuyla mücadele etmek zorunda kalarak büyük sıkıntılar çektiler. Drazza (Draç, Duressi)'ya vardıklarında Bizans imparatoru'nun gönderdiği birliklerce karşılanarak bundan sonraki yolculuklannda rahatladılar. Her ihtimale karşı İmparator'un bir kısım orduyu da buraya gönderdiği bilinmektedir. Raymond Tekirdağ (Rodosto)'a ulaştığında İstanbul'dan bir an önce oraya gelmesiyle ilgili mesajlar aldı. İstanbul'a varıp Kornııenosla görüşen dük sadakat yemini teklifini şiddetle reddetti. Raymond Rodosto'daki birlikleriyle İmparatorun birlikleri arasında çatışma çıktığını ve Frankların tepelendiklerini duyunca büsbütün kızarak Aleksios Kornııenos'a tabibirfeodal bey alamıyacağını bildirdi. Sonunda İmparatorun hayatına ve şahsi menfaatlerine karşı hiçbir teşebbüste bulunmayacağına dair yemin ederek aradaki ihtilafı kaldırdı (Kornııena, 1999: 323-325; Demirkent, 1997: 269). İstanbul' a en son ulaşan Haçlı lideri Normandiye d ükü Robert oldu. Etienne de B lois ve Godefroi'nin biraderi Boulogne kontu Eustace de Robertle birlikteydiler. İngiliz (Anglo) ve Brit (Briton) şövalyelerinin de bulunduğu kafile ile 1096 Eylülünde Normandiya'dan hareket eden Robert, kış aylarını İtalya'da geçirdikten sonra 5 Nisan 1097 tarihinde Brindisi'den Balkaniara uğramadan gemilere binerek deniz yoluyla İstanbul'a geldi. Diğer taraftan Haçlı kıtaları Anadolu'da Türklerle çarpışmalam başlaıruş bulunuyorlardı. 15 gün kadar İstanbul'da kalan Robert, İznik (Nikae) kuşatmasına katılınaküzere yola koyuldu. 1101 Yılı Haçlı Ordularının Balkanlardan Geçişi Anadolu'ya ulaşma tarihleri nedeniyle bu şekilde isimlendirilen 1101 yılı Haçlı ordularından sefere ilk çıkanlar, Lombardiyalılardan oluşmakta olup, bu HaçWara Biı;ındrate Kontu Albert, kardeşi Guido, yeğeni Otto ve Montebella Kontu Hugo ile Parma Kontu --- -- ~. ----- -----~· HAÇLILARIN BALKANLARDAKİ FAALİYETLERİ VE TESİRLERİ---- 357 Albert komuta etmekteydi. 13 EylülllOO tarihinde Milana'dan hareketle Venedik'in kuzeydoğusundan geçtiler. S~va nehri boyunca ilerleyerek Belgrad'dan Doğu Roma topraklanna girdiler. Aleksios'un görevlendirdiği Doğu Roma refakatçi birlikleri Haçlılan gruplara ayırarak büyük bir tehlike oluşturmalanna engel olmaya çalıştılar. Aleksios'un emriyle bu Haçlılar için özel pazar yerleri kurulmuş olmasına rağmen Haçlılar yağmaya koyuldulaf. Trakya'da karargahlannın yakınında bulunan köyleri, bando ve plangalan tarumar etmeye başladılar. Kasabalan bastılar, tahıl arnbariarına saldırdılar, hayvanlan gasbettiler ve kiliseleri soydular. Lombardia Haçlılannın komutanlan da olanlara engel olamadı. Aleksios bu çapulcu güruhun derhal başkente getirilmesini emretti. Lombardiya Haçlılan Mart ll O1'de İstanbul' a gelerek Haliç salıili boyunca karargah kurdular. Burada da rahat durmayan Haçlılar ci van yağmalaya ve taşkın hareketler yapmaya başladılar. Aleksios'un Anadolu'ya geçme teklifini de reddederek İstanbul sudanna ve Blakhemae sarayına saldırdılar. Halbuki Aleksios onlara pazarlar kurdurmuş, Edirne'ye kadar olan şehir pazarlannı hizmetlerine açmıştı (Demirkent, 2007: 136-137). Bu durumda Aleksios onlann bir an önce Anadolu'ya geçirilmeleri emrini verdi. Böylece· Balkanlardaki ve İstanbul' daki soygun faaliyetleri büyümeden önlenebildi. Bu Haçlılarakarşı Doğu Roma dirayetli bir imparatora sahip olduğu için bölgedeki prestijini korumayı başarmıştır. 1101 yılında harekete geçen ikinci Haçlı ordusu Nevers Kontu Guillaume'in liderlik yaptığı Fransız Haçlılan idi. Kont Guillaume ordusunu İtalya'da Brindisi'ye getirmiş ve oradan Adriyatik'ten gemilerle Avlonya'da karaya çıkmıştı. Via Egnatia yoluyla Arnavutluk üzerinden Selanik'e kadar gelen Guillaume'nin Haçlı ordusu öncekilere nazaran daha disiplinli ilerliyordu. Bu Balkanlardaki yerli halk tarafından iyi karşılanrnışlardı. Hemen hiç tatsız bir olay yaşanmarnıştı. Kont Guillaume'nin ordusu İstanbul'a geldiğin­ de Lombardiyalılar İzmit'ten Ankara 'ya doğru ilerlemeye başlamıştı. Guillaume Aleksios tarafından dostça karşılandı ve O da Haliç kıyısında Aziz Georgios mevkiinde karargahını kurdu. Aleksios bunlardan da tedirgin olmuş olsa gerek ki üç gün sonra bunlann da Anadolu'ya geçmeleri emrini vermiştir (Demirkent, 1997: 157-158). Guillaume ve Aleksios bu süre zarfında dostane ilişkilere devam ettiler. Aleksios Guillaume'a birçok lütufkar hediyeler sundu. Böylece onlann zaranndan korunmaya çalıştı. 1101 yılının üçüncü Haçlı kolu Aquitania dükü IX. Guillaume 1un yönetiminde Aquitanya'dan çıktı. Orduda BirinCi Haçlı Seferi'ne katılan ve geri dönmüş olan Fransa Kralının kardeşi Hugue de Vermandois da öncülük etmekteydi. Bu ordu Kuzey İtalya'dan geçerken Bayem Dükü IV. Welf ve Salzburg piskoposu thiemo ile Avusturya markgrafı III. Leopold'un annesi Markiz lda da katılmıştır. Macaristan'ı olaysız geçen ordu, Doğu Roma ülkesine girince Peçenek ve Kuman muhafız kuvvetlerinin kontrolünde ilerlemeye devam ettiler. Bulgaristan'dan geçerken Guz adlı bir Türk asıllı komutarun askerleriyle çatıştılar. Guz yaralanarak geri çekildi. Haçlılar Edirne'ye kadar ilerlediler. Ancak Edirne'ye girişi sağlayan köprünün daha önceden Guz'un askerleri tarafından tutulmuş olduğunu görünce, tekrar çatışmaya başladılar. Bu sırada Guz esir düştü ve Guillaume'un akrabası Rudolfbir okla öldürüldü. Bu durumda her iki taraf görüşme yaparak, anlaştılar. Haçlılar .Edirne çarşılanndan istifade ettiler ve İstanbul'a doğru refakat birlikleri ile birlikte harekete geçtiler (Demirkent, 1997: 164-165). İstanbul'a varan bu Fransız-Alman 358/ Yrd. Doç. Dr. Güray KIRPIK - - - - - - E K E V AKADEMi VERGİSİ Haçlılan İstanbul surlan önünde beş gün konakladılar ve liderleri Aleksios'un bağlılık ~ 1 ı:' yemini talebini yerine getirdiler. İkinci Haçlı Seferi'nin Balkanlardan Geçişi İkinci Haçlı Seferi (1146-1148) Balkanlarda Viyana, Budapeşte, Semlin, Belgrad, Niş, Sofya, Filibe ve Edirne yoluyla Tekirdağ'a gelmiştir. İkinci Haçlı Seferinin iki koldan oluşan ordularından Alman Kralı III. Konrad ve Fransa Kralı VII. Louis'in ordulan sırasıyla balkanlar üzerinden gelmişlerdir. Önce yola çıkan III. Konrad Mayıs 1147'de Nümberg-Regensburg yolundan gelerek, Tuna'yı Doğu Roma'mn gemileriyle geçtiler. Ardaeber adlı yerde kamp kuranAlman ordusu buradan Viyana'ya ve Macaristan'a geldi. III. Konrad'ın vassalı olan Bohemya Kralı II. Vladislav ve Polonya Kralı IV. Boleslav da Alman ordusundaydı. Macar kralı Geyza ( 1141- ll 61) bu sırada Haçlılara gereken kolaylığı gösterdi. Bu sırada Doğu Roma imparatoru Manuel Komnenos III. Konrad'a iki elçi gönderdi. Bu elçiler Konrad' dan Doğu Roma'ya zarar vermeyeceklerine dair yemin talep ettiler. Yapılan toplantı sonunda III. Konrad bu yemini yapma karan verdi (Kinnamos, 2001: 55). Ardından Belgrad'ı geçerek yola devam Haçlı ordusu Bulgaristan'da Doğu Roma valisi Mikhail Branas'ın yardımlanyla yiyecek ihtiyaçlarını karşıladılar. Sofya'ya kadar dağlık ve ormanlık Tuna havzası boyunca ilerleyen Alman ordusu büyük bir güçlük çıkarmamıştı. Ancak Sofya'dan sonra Balkanlarda Haçlıların bölge halkına zarar verecek faaliyetlere başladıklan görülür. Bulgaristan' da ovalık ve tanm ürünlerinin bol olduğu ovalara inen Haçlılar halka sert davranmaya başladılar. Pazardaki esnafın mailanna zorla el koyuyor, engel olmaya çalışanlan kılıçtan geçiriyorlardı. III. Konrad'ın içinde bulunan pek çok başıbozuk taife kontrol dışı hareket etmekteydi. Bununla birlikte III. Konrad olayiann Haçlılardan kaynaklanmadığını öne sürerek, yerli halkı suçlamaktaydı (Kinnamos, 2001: 57). Haçlılar Filibe'de de aym zorbalığa devam edince başpiskopos Mikhail Italikos'un talebi üzerine III. Konrad bazı Haçlılan· cezalandırdı (Khoniates, 1995: 42). Yine Filibe'de Haçlı öncü kuvvetlerinden bir kısmının bir hakkabazı öldürmesi üzerine bölgedeki Doğu Roma şe­ hir gamizonu ile Haçlılar çatışmaya girdiler. Çarpışmaya katılan birçok Haçlı öldürüldü. Şehri terk etinek zorunda kalan Haçlılar, Filibe' den çıkarken kenar mahalleleri ateşe vererek, yaktılar (Khoniates, 1995: 42). Doğu Roma imparatoru Manuel Komnenos olanlardan haberdar olunca, Haçlılan yakından gözetlernek ve çeşitli bahanelerle taşkınlık yapmalanna engel olmak üzere Türk asıllı komutanlanndan Porsuk (Prosukh)'u bir ordu ile gönderdi. Porsuk Haçlı ordusu ile Edirne'de küçük çaplı bir çarpışmaya girdi. Çatışmanın sebebi Alman İmpatoru'nun bir akrabasının öldürülmesi hadisesi idi. Şöyle ki, III. Konrad bir iıkrabasım hasta olması nedeniyle Edirne' de bırakmıştı. Bu kişi bir manastır misafirhanesinde kalırken Doğu Romalı bazı çapulculann onu öldürmesi üzerine III. Konrad yeğeni Friedrich'i Edirne'ye geri gönderdi. Friedrich manastın yaktı ve suçlulan idam ettirdi. Bu durum Alman Haçlılan ile Doğu Roma'nın arasını açan bir neden oluşturmuştur. Porsuk çatışmaya bu nedenle girmiş ve Friedrich'i geri püskürtmüştür. Böylece Balkanlarda Doğu Roma'nın Haçlılara karşı güvenlik kuvvetlerinde bir Türk komutan başan ile çarpış!Il}ştır. Manuel Komnenos olaylan haber alınca III. Konrad'a yeminini hatırlatan elçi gönder- HAÇLILARIN BALKANLARDAKİ FAALİYETLERİ VE TESİRLERİ---- 359 di. Aynca Haçlılara Çanakkale Bağazı'ndan karşıyakadaki Abydos'a geçmelerini teklif etti. Bu teklif Haçlılar tarafından reddedildi. Çünkü Haçlılar birinci HaçWarın yolundan gitme niyetinde idiler (Khoniates, 1995: 58). HaçWarın Batı Trakya'da yağmalara başlaması üzerine Manuel Komnenos Porsuk'a yardımcı olarak Basileios Tzikandyles'i bölgeye gönderdi. Böylece tedbirler alan Manuel Haçlılar saldınya geçmeden saldırmak niyetind~ değildi. Sonunda Haçlılar 7 Eylül 1147'de Çatalca Ovası'na ulaştılar. Burada Karasu nehrinin sulannın yağmur nedeniyle taşması üzerine Haçlıların karargalıı sular altında kaldı. Can ve mal kaybına uğrayan Haçlılardan sadece Friedrich'in sel baskınından emin bir yerde kaldığı anlaşılmaktadır (Khoniates, 1995: 43). Bu sel baskınından sonra Haçlı ordusu perişan bir vaziyette İstanbul önlerine geldi (Kinnanıos, 2001: 60). Fransa'dan hareket eden Kral VII. Louis'in ordusu ise daha düzenli birliklerden oluş­ maktaydı. Bu ordu da balkanlardan geçerek İstanbul'a gelmeyi tercih etınişti. Metz Piskoposu Etienne, Toul Piskoposu Henri Lorrainlilerden oluşan birlikleri idare etınekteydi. Kralın akrabalan ve Flandre Kontu Thierry, Montferrat Markisi Guillaume ve Vezelay bu Haçlı koluna katılmıştı. Kral Louis öncüler göndererek yolda hazırlıkyapılmasını sağ­ lamaya çalışmıştı. 29 Haziran 1147'de Metz'den hareketle Worms'a gelen Louis Rhein Nehri'ni bir filo ile geçerek Balkanlar tarafında karargahını kurdu ve burada İngilizler ile Narmanlan beklerneye başladı. İşte bu andan itibaren bölgedeki halk ile Haçlılann bu kolu arasında anlaşmazlıklann çıkmaya başladığı görülmektedir. Anlaşmailıklann sebebi pazardaki alışveriş meselesi idi. Böylece ordudan Maurienne kon tu veMontferrat markisi ile Auvergne kon tu askerleriyle birlikte aynldı. Kral VII. Louis adamlanndan bazılannı Doğu Roma elçileriyle ·buluşmak üzere önden gönderdi. Bunlar Ratisbon'a giderken Kral da Ratisbon'u onlan takiben girdi. Ratisbon 'da Haçlı Kral gösterişli bir şekilde karşılandı. HaÇlılar şehir dışında kamp kurmayı tercih ettiler. Burada İmparator Manuel Komnenos'un iki elçisi gelerek HaçWara Doğu Roma'nın şartlannı bildirdiler. Haçlılar Manuel Komnenos'a bağlılık yenıini etmekle birlikte ele geçirilen yerlerin Doğu Roma 'ya teslim edilmesi konusuna itiraz ettiler. Bir Fransız elçilik heyeti de İstanbul'a bu elçilerle gönderildi. Bu sırada Fransız Haçlılan Tuna'yı geçtiler ve VII. Louis Macar Kralı Geyza ile buluştu. Geyza ile bir banş antiaşması yapıldı. Geyza'nın bundan sonra Haçlılara yardım etıneye çalıştığı görülür. Macarisran'ı bu şekilde geçerek Doğu Roma sınırlanna gelen HaçWar Geyza'nın kendilerine gönderdiği erzakı da alıruşlardı. Braniçevo'dan Tuna'yı geçen.Haçlılar Niş-Sof­ ya-Filibe-Edirne güzergahından Alman Haçlılannın gittiği yoldan ilerlemeye başladılar (Khoniates, 1995: 44). Doğu Roma ülkesi içinde ilerlerken HaçWarla yerli tüccarlar arasında yine alışveriş meselesinden dolayı tartışma ve kavgalar başladı; Tüccarlar HaçWara dürüst davranmıyor, paralannı alarak kaçıyor, una kireç katıyor, eksik ölçü ve tartılarla mal satmaya kalkışıyorlardı (Khoniates, 1995: 44). İşte bu sırada Fransız Haçlılan da yağmacılık faaliyetlerine başladılar. Önden giden diğer Alman Haçlı kolu Fransız Haçlı­ lannın gıda sıkıntısı çekmelerinin bir başka nedeni idi. Bulgaristan' da ilerleyen Haçlılara Doğu Roma'nın Sofya Valisi Miklıail Branas yardım etmeye çalıştı. Manuel Komnenos Kral Louis'i de Çanakkale boğazını kullanma konusunda ikııaya çalışmıştır. Ancak başanlı olamadı. Yiyecek sıkıntısı çeken Haçlılardan bir kısmı bir an önce İstanbul'a varmak için ana ordudan aynlarak Almanlara yetişti. Ancak bu grup ile 360/ Yrd. Doç. Dr. Güray KIRPIK - - - - - - E K E V AKADEMİ DERGİSİ Almanlar arasında çatışma çıktı. Alman Haçlıları komutanı Konrad bu durumda Fransız­ ları beklemeden Anadolu yakasına geçmeye karar verdi. Bu sırada Fransız Haçlıları arasında İmparator Manuel Komnenos'un Selçuklu Sultanı I. Mesut ile anlaştığı haberi geldi. Haçlılar içinden bazıları İstanbul'a saidırınayı teklif ettiler. Ancak temkinli davranmanın kendisi için daha yararlı olacağını gören Kral VII. Louis Manuel ile iyi geçİnıneye çalıştı. Çünkü Anadolu'ya geçse bile İmaparatora ihtiyacı olacaktı. Nitekim Haçlıların bu kolu 4 Ekim 1147'de İstanbul surları önüne erzakları azalmış. ve perişan bir şekilde gelebildiler. Üçüncü Haçlı Seferi'nin Balkanlardan Geçişi Üçüncü Haçlı Seferi'nde kara yolunu tercih ederek birinci ve ikinci Haçlı· seferlerinde olduğu gibi Balkanlardan gelen Alman imparatoru Friedrich Barbarossa, Papa III. Clemens'in çağnsı ile sefer için hazırlık yapmaya başlamıştı. 27 Mart 1188'de Mainz şehrinde Albano kardİnalinin elinden haçı kabul ederek bir yıl süreyle yaklaşık yüz bin kişilik bir ordu topladı. Adeta yenilmez bir görüntü ı;ırzeden Friedrich'in ordusu önce Nümberg'e geldi. Friedrich sefere çıkmadan Doğu Roma imparatoru Isaakios Angelos, Türkiye Selçuklu Sultanı II. Kılıç Arslan ve Eyyubi Devleti kurucusu Selahattin Eyyubi 'ye mektuplar gönderdi. Ardından 1189 yılı baharında Ratisbon (Regensburg) 'dan yola çıktı. Birçok vassalı ve ikinci oğlu Schwaben dükü Friedrich de kendisine iştirak etmişti. Bu sırada Macar Kralı III. Bela (1173-1196) idi. Bela, Friedrich'i hoş karşıladı ve Macaristan'dan güvenle geçmesi için her türlü yardımı yaptı. 23 Haziran 1189'da Belgrad yakınından Tuna nehrini geçen Friedrich Barbarossa bundan sonra Doğu Roma ülkesi sınırlan içinde ilerlemeye başlamıştır (Runciman, 1999: III/10). İşte bu sırada Balkanlardaki Sırplar ve Bulgarlar ile Haçlılar arasında anlaşmazlıkların çıkmaya başladığı görülür. Isaakios Angelos kızının Macaristan Kralı Bela ile evlenmesi dolayısıyla saraya düşen mali yükü Balkanlardaki topluluklara yüklemişti. Friedrich Belgrad' da iken Sırplar Doğu Roma'ya isyan .etmişlerdi. Bulgar isyancılan da" 1185'ten bu yana Doğu Roma'ya karşı Bulgaristan'da eşkıyalık faaliyetlerinde bulunuyorlardı (Khoniates, 2006: 482). Bu şartlar altında Doğu Roma Haçlıların emniyetini sağlayamazdı. Nitekim Tuna'yı geçen Haçlılara Sırp ve Bulgar çeteleri münferit saldmiarda bulunmaya başladılar. Haçlılar bu durumdan Doğı,ı Roma'yı mesul tutuyorlardı. Doğu Roma'nın isyancıları bastıracak gücü kalmamıştı. Haçlılar gelmeden önce Sırp Krallığını 1183'te Belgrad merkez olmak üzere bağımsız hale getiren Stephan Nemenya Doğu Roma'ya karşı Bulgarlan desteklemeye başlamıştı. Doğu Roma'nın koyduğu vergiler Bulgar ve Ulah (Eftak, Valak)lann isyanı­ nın temel sebebi idi. Nihayet 1187'de Ivan Asen Tımova'da Bulgar Çarlık tacını giymişti. (Ostrogorsky, 1981: 369, 376; Levçenko, 1999: 219). Friedrich Barbarossa isyancıların elebaşıları olan Ivan Asen ve Petro (Peter) kardeşler ile Niş'te bir anlaşma yaptı (Runci: man, 1999: III/ll). Böylece Balkanlardaki isyancılarla Alman Haçlıları karşılıklı yardım~ laşma kararı almışlardır. Bu karar Doğu Romayı rahatsız edecektir. İmparator Isaakios Angelos 'un elçileri Ioannis Dukas ve Konstantinos Kantakuzenos da Friedrich'i Doğu Roma aleyhine kışkırtmışlardı. Çünkü bu elçiler daha önceden Alman sarayında Friedrich'e yakın görevli olarak bulunmuşlardı. Nihayet Alman imparatoru Friedrich Barbarossa Filibe'yi işgal ederek, elçilerini çeşitli taleplerle Doğu Roma başkentine gönderdi (Khoniates, 1995: 211). İsakios bu elçileri hapse atınca, Friedrich oğlu Friedrich'i Dimetoka'yı zapta gönderdi ve Almaya'daki oğlu Heinrich ile Papa HAÇLILARINBALKANLARDAKİ FAALİYETLERİ VE TESİRLERİ·---- 361 Clemens'e mektuplar yazarak Doğu Roma başkentinin alınmasına yardım etmelerini istedi. Böylece üçüncü Haçlı Seferi Doğu Roma için çok tehlikeli olmaya başladı. Sonunda Edirne'de iki taraf arasında banşı sağlayan bir antlaşma yapılabildi (14 Şubat 1190) (Khoniates, 1995: 220). Doğu Roma Friedrich'e erzak ve gemi yardımı yapacaktı. Ancak Friedrich Çanakkale boğazından geçerek Anadolu'ya gidecekti. Nihayet 1190 kışını Edime'de•geçiren Friedrich Çanakkale boğazından Anadolu güzergahım izlemek üzere yola devam etmiştir. Friedrich'in ordusu Balkanlardan çok yavaş ilerleyerek geçtiği için bölge halkının fakirleşmesine sebep olmuş ve Doğu Roma'yı, Sırplan ve Bulgarlan balkanlarda huzursuz etmiştir. Friedrich'in Çanakkale'den geçmesi Doğu Roma'ya nefes aldırmiştır (Runcirnan, 1999: lli/12). Sonuç Yukanda ele alınan ilk üç Haçlı seferinden sonra düzenlenen Dördüncü Haçlı Seferi (1199-1204) denizden gelmekle birlikte sonuçta Hıristiyanlann büyük bir kısım tarafından kutsal kabul edilen Doğu Roma'mn merkezi Konstantiniyye'yi yağmalaımştır (Vıllehar­ douin, 2001). Diğer Haçlı Seferleri de Balkaniara uğramadan deniz yoluyla gelınişlerdir. Genel bir değerlendirme yapılacak olursa, Haçlı Seferlerinin Balkanlardaki macerası Selçuklu dönemi ile sınırlı kalmaımş Türk tarihinin Osmanlı döneminde zirve n-oktasına ulaşımştır. Osmanlı'nın kuruluş yıllannda Türk Beylerinden yer yer yardım isternek zorunda kalan Bizans hanedan üyeleri ve tekturlan yardıınlar istemişler ve bu fırsatlan iyi değerlendiren gerek Osmanlı gerekse Karesi beyleri bu durumdan istifade etmişlerdi. Nihayet Gelibolu'da Çirnpe Kalesi'ne (1353) yerleşen Osmanlı akıncı kuvvetleri daha sonraki yıllarda da Bizansla anlaşmak suretiyle Balkanlardaki gücünü artırmaya başlaımştı. İşte bu tarihten kısa bir süre sonra devletin başkentini değiştiren fetihler meydana gelıniş ve bunlann sonucunda Sırpsındığı (1369), Kosova (1389) ve Niğbolu (1396) savaşlan yapılmıştır. XIV. yüzyılın sonlanndan itibaren Haçlı Seferleri artık doğu Hıristiyan dünyasının kurtuluşu için yapılan faaliyetler olarak değil Avrupa'mn kendi savunma savaşlan olarak görünmektedir. Niğbolu Savaşı'nda Bizans kuşatmasına yardıma gelen bir büyük Haçlı kuvveti mevcut idi. Bizans Niğbolu sayesinde kuşatinadan kurtuldu ve Bir Haçlı birliği Gelibolu'ya yerleşti. Ancak esas Bizans'ın ömrünü uzatan Timur idi (1402). Niğbolu'dan itibaren yapılan savaşlar "Balkanlar' dan Türkleri atmak olarak değif' daha çok Avrupa'mn içlerinden uzak tutmak amacı taşımaktaydı. Öte yandan 1439 yılında Bizans irnparatorHınmn Roma Kilisesiyle birleşme talepleri doğrultusunda Papa'nın da teşvikiyle toplanan Flo- · .ransa Konsili'nde Roma Kilisesi ile İstanbul'un birleşmesi sağlanımştı. Balkanların bu sırada Osmanlı yurdu olınası oldukça kalıcı bir mahiyet kazanmaya başlaınıştı (İnalcık, t.y.; Pitcher, 1999; Morrison, 2005). Nitekim hem Balkanlar'daki Osmanlı yerleşmesine son vermek hem de Bizans'a yardım gibi amaçlarla yola çıkan 1444 Haçlı ordusu Vı:ıma Ovası'nda yenildi. 1448'deki İkinci Kosova yenilgisi Balkaniann geleceğini de belirleyen önemli sonuçlar getirdi. Osmanlı Devleti de fetihlerini Haçlılann geldikleri istikamette bulunan şehirler yönünde (Via Ratisbon) ve bir de daha önceden belirttiğimiz gibi Selanik-Draç (Via Egnatia) istikametinde olmak üzere iki kola ayınmştı. Sosyal bakımdan Haçlılar Balkanlan sosyal bakımdan geriletirken, Osmanlı çağında Balkanlar kısa bir sürede Osmanlı Devleti'nin 362/ Yrd. Doç. Dr. Güray KIRPIK - - - - - - E K E V AKADEMİ DERGİSİ birinci derecede bir Beylerbeylik merkezi haline geldi (Köprülü, 1972). Osmanlı çağının klasik döneminde Papa II. Pius (1458-1464)'un İstanbul'un fethi üzerine yaptığı çağnlar ve daha sonra Papa X. Leo (1512-1517)'nun Türklere karşi genel bir Haçlı Seferi için yaptığı çağnlar cevap bulmuştur. Bu dönemde de Balkanlarda karşılaşmalara devam edildiği görülür. 1529 yılındaki Viyana kuşatmasında birleşik Haçlı kuvvetlerinin gelmesi Osmanlı fatihleri tarafından tam olarak değerlendirilmemişti. Haçlı tarihçileri 1571 İnebahtı Deniz Savaşı, 1579 Kandiye ve 1683 Viyana Kuşatması'nı "Haçlı Seferi" olarak adlandırmışlardır. Ancak Türk tarihi bakırnından durum bu kadarla sınırlı görünmemektedir bu silsilede Mohaç (1526), Macaristan Seferleri ve 1595 Haçova Savaşı da birer Haçlı savaşı idi. Böylece Haçlılar çağında Balkanlar Hıristiyan dindaşlannın saldınsına uğramış, Doğu Roma'yı ve bölgedeki milletleri rahatsız etmiştir. Osmanlı Devleti ise yaptığı akınlarda adalet ilkesini göz önünde bulundurmuş, padişahlar gönderdikleri adaletnamelerle Hıris­ tiyan teb'aya da eşit bir hayat ortamı sağlamışlardır. Kaynakça Demirkent, I. (1997). Haçlı Sejerleri, İstanbul: Dünya Yayıncılık. Demirkent, I. (2007). Haçlı Seferleri Tarihi Makaleler-Bildiriler-incelemeler, İstanbul: Dünya Yayıncılık. Geoffroi de Villehardouin ve Henri de Valenciennes, (2001). Konstantinopolis'te Haçlılar, İstanbul. Hallam, E. (1989). Chronicles ofThe Crusades, London. Holt, P. M., Haçlılar Çağı, Çev: Özden Ankan, Tarih Vakfı Yay., İstanbul, 1999. İnalcık, Halil (t.y.). 1431 Tarihli Arvanid Sancağı Mıifassal Defteri, Tapu Kadastro Kuyud-ı Kadime Arşivi, Ankara. Khoniates, Niketas (1995). Historia (1oannes ve Manuel Komnenos Devirleri), Çev. Pikret lşıltan, Ankara: TTK. Khoniates, Niketas.(2006). Historia 1180-1195, Ed. Işın Demirkent, İstanbul: Dünya Yayıncılık. Kinnamos, Ioannes (2001). Historia 1118-1176, Haz. Işın Demirkent, Ankara: TTK. Komnena, Anna (1996). Alexiad Malazgirt'in Sonrası Çev.: Bilge Umar, İstanbul: İnkılap Yayınevi. Köprülü, F. (1972). Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluşu, İkinci Baskı, Ankara. Levçenko, M. V. (1999). Kuruluşundan Yıkılışma Kadar Bizans Tarilzi,'İstanbui. Michael O'mara Books, (1997). People of The First Crusade, London. Morrison, Cecile (2005). Haçlı lar, Ankara: Dost Kitabevi, Ostrogorsky, Georg (1981). Bizans Devleti Tarihi, Ankara: TTK. Pitcher, Dona:ıct Edgar (1999). Osmanlı İmparatorluğu'nun Tarihsel Coğrafyası, İstan­ bul:YKY. Ri1ey-Srnith, J. (1997). Jonathan, History ofThe Crusades, (Basım Yeri Yok)