İZMİR TİCARET ODASI ANTİK DÖNEM SAĞLIK MERKEZLERİ Hazırlayan: Ümit ÇİÇEK İZMİR, Nisan 2006 ANTİK DÖNEMDEKİ SAĞLIK MERKEZLERİ Asklepion, sağlık tanrısı Asklepios’a adanan kutsal ve insanları tedavi etme amaçlı kullanılan alanlara verilen isimdir. Mitolojiye göre Apollon'un oğludur ve umut kesilen hastaları bile iyileştirebilmektedir. Bu nedenle bir kült haline gelmiştir ve hastaları iyileştirmek amacıyla kurulan antik sağlık tesislerine Asklepion adı verilmiştir. Asklepionların ortaya çıkışı ve tıp alanındaki gelişmelerin birbirine paralellik gösterdiği anlaşılmaktadır. MÖ 4.yy.dan itibaren o dönemin aydınları tabiat olaylarını ve hastalıkları tanrılara bağlamak yerine somut kanıtlara yönelmişlerdir. Asklepion'da Tedavi Asklepiona inanarak, buraya şifa bulmaya gelenlerin tedavisi, her şeyden önce temizlenmeye dayanıyordu. İyileşme amacı ile tanrıya dua edilip adak adandıktan sonra uykuya yatılıyor, görülen rüyanın yorumlanması ve telkin yoluyla tedavi uygulanıyordu. Şifalı kutsal su ve çamur banyoları, yararlı otlardan yapılan ilaçların yanı sıra müzik, düzenlenen törenler ve temsiller de tedavi yöntemlerindendi. Bu yöntemler, özellikle de rüya ile ilgili bilgilerin çoğu, kazılar sonucu ele geçen adak taşları ve yazıtların okunması sonucu öğrenilmiştir. Asklepionda, iyileşemeyecek ağır hastalar ve doğum yapacaklar asla içeriye alınmazdı. Uzak yerlerden bitkin ve yorgun gelen hastalar propylon avlusuna alınır, muayene edilir, teşhis konur, iyi olacak gibiyse Asklepiona girmesine izin verilirdi. Hekimler hastaya "Yat, uyuyuncaya kadar dua et, Tanrı senin derdinin devasını sana bildirecektir. Ne görürsen, ne duyarsan bize anlat" diye telkin ederlerdi." Antik dönemin 3 Asklepionu: - Epidauros Asklepionu (Yunanistan’ın Korinth şehrinde) Kos Asklepionu (Kos Adası-İstanköy) Bergama Asklepionu. 2 BERGAMA ASKLEPİONU: Bergama Asklepionu, eski çağda Epidauros ve Kos’takiler kadar önemli idi. Pausanias’a göre ilk Asklepios Tapınağı MÖ 4.yy.da kurulmuştur. Bergama Asklepionu, en parlak devrini MS 2.yy.da yaşamıştır. Bergama Asklepionu, üç tarafı stoalarla ve doğu yönü çeşitli yapılar ile çevrili 110x130m ölçüsünde açık bir alandır. İçinde tapınak(3500 kişilik), kütüphane, tiyatro, olasılıkla tedavi amaçlı silindir biçimli bir bina, 3 tuvaletler, stoalar, almaktadır. tünel, havuz yer Burada yapılan tedavi yöntemlerini yazıtlardan ve özellikle MS 2. yy.da burada bir süre kalmış olan hatip Aelius Aristides’in anlattıklarından öğreniyoruz. Bergama Asklepionunda genellikle telkin ve fizyoterapinin bugün halen kullanılan çeşitli tedavi metotları uygulanmakta idi. Su ve çamur banyoları, masajlar, şifalı otlar ve kremlerle yağlanmalar başlıca uygulamalardı. Ayrıca kutsal su içiliyor, açlık ve susuzluk kürleri ve bağırsak lavmanları yapılıyor, soğuk havada koşular düzenleniyordu. İyileştirmede telkin büyük rol oynuyordu. Hastalar nasıl iyileşeceklerini rüyalarında görüyorlardı. Olasılıkla kuvvetli telkinlerle rüya görmeleri sağlanıyordu. Tiyatroda törenler yapılıyor, müzik eşliğinde hastalara ruhsal tedavi uygulanıyordu. Asklepion’da bulunan bir kırık sütun üzerinde görülen kasesinin etrafında iki yılan motifi, ölmek üzere olan bir hastanın iki yılanın zehrini içtikten sonra iyileştiği ile ilgili mitosu konu alır ve daha sonra bir çubuğun etrafına dolanan iki yılan figürü tıbbın simgesi haline gelmiştir. Satyr ve Galen gibi zamanın en ünlü hekimleri burada yaşamıştır. GALEN Bergama'da 130 yılı civarında doğan Galen, o dönemlerin en önemli hekimlerini bir araya toplayan sağlık yurdunda (Asklepion) tıp eğitimi görmüştür. Antikçağın, Hipokrat'tan sonraki en büyük hekimi kabul edilen Galen, Bergama'da yıllarca çalışmış, 4 gladyatörleri tedavi ederken insanın anatomisini iyice tanıma fırsatı bulmuş, hekimlik deneyimini arttırmıştı. Damarların hava değil sıvı taşıdığını, kasların tek tek değil takım hâlinde görev yaptığını, göğüs kaslarının solunumdaki rolünü, kalp atışları ile nabız arasındaki ilişkiyi açıklamış, omuriliği zedelenen bir canlının felç olduğunu saptamış, sinir sisteminin önemini ortaya koymuş, sindirim ve boşaltım sistemlerini incelemişti. Hipokrat'ın koyduğu hekimlik kurallarına, bugün bilinen şeklini veren de Galen’dir. Hekimlikte Hipokrat'ın koyduğu ve onun zamanına kadar uygulanan kuralları tersine çevirerek, “temel düşünce insanlığa hizmettir; hekim yalnız dostu değil düşmanı iyileştirmek için de elinden geleni yapmakla yükümlüdür” şeklinde yerleşmesini sağlamıştı. Deney ve incelemelerini içeren, ancak çoğu kayıp olan kitapları 9. yüzyılda Arapça’ya çevrilmişti. Eserlerinin Batı dünyasına ulaşması ise bu Arapça çevirilerin 12. yüzyılda Latince’ye çevrilmesiyle oldu. Günümüzde eczacılığın bir dalı (Pharmacie Galeniqe) onun adını taşıyor. Allianoi Gün ışığına çıkarılan yapılar ve eserlerden anlaşıldığı kadarıyla, burası termal bir tesis olarak nitelendirilmektedir. Sıcak su ile tedavi yöntemi uygulanmıştır. Hatip Aelius Aristides ”Bergama’ya 20 kilometre mesafede Allianoi isminde bir yer”den bahseder. Bu metinden yola çıkılarak, bu termal tesisin bulunduğu yerin Allianoi olduğu söylenmiştir. M.Ö. II. Yüzyıl’dan M.S. II. Yüzyıl’a kadar kullanıldığı tahmin edilen Allianoi, tıpkı Bergama Asklepionu gibi, bir sağlık kültüdür. Ancak Asklepionda telkinle tedavinin uygulandığı, Allianoi'nin ise hidroterapi (suyla tedavi) merkezi olduğu, önemli buluntularla desteklenmektedir. Burada çıkan sıcak su, günümüzde bile kullanılacak niteliktedir. Anadolu'nun en sağlam kalmış Ilıca yapısı olarak dikkati çekmektedir. 5 Kos (İstanköy) Asklepionu: Kos Adası’nın 4 km. batısında yer alır. MÖ 4.yy.dan itibaren kullanıldığı düşünülmektedir. Günümüze ulaşan yapı kalıntıları Roma dönemindendir. Modern tıbbın babası sayılan Hipokrat’ın burada doğmuş olması antik dönem Asklepionları arasında Kos Asklepionunu birinci sıraya oturtur. Modern Bilimsel “Hipokrat” Tıbbın Ortaya Çıkışı: Hipokrat (M.Ö 460 - 377), yaklaşık 2500 yıl önce tıbbın özellik arz eden bir sanat olduğu fikrini benimseyerek, bu sanatı yapacak olanları belli bir yemin etrafında birleştirmeyi ve sanatın kutsallığını ifade etmeyi amaçlamıştır. Günümüzde göreve başlayacak her doktorun ettiği yemin Hipokrat’ın o dönemde yazdığı metne sadık kalınarak oluşturulmuştur ve mesleğin etik kurallarını ortaya koymuştur. Yaşadığı dönemdeki inanışın aksine hastalıkların olağanüstü güçlerden ve tanrıların gazabından kaynaklandığına inanmamış, her hastalığının fiziksel ve gerçekçi bir açıklaması olduğunu düşünmüştür. Çalışmalarını gözlemler üzerine oturtmuş, tıbbı bilim ve sanat haline getirmiştir. Kendisi zatürree ve çocuklardaki epilepsi (sara) hastalığının belirtilerini ilk tanımlayan hekimdir. Yine düşünce ve duyguların kalpten değil, beyinden kaynaklandığı fikrini ortaya atan ilk kişidir. Sanatını icra etmek üzere tüm Yunanistan'ı dolaşmış, Kos adasında bir tıp okulu kurup düşüncelerini öğretmiştir. Öğretisi genelde etik (ahlaki değerler) ağırlıklıdır. Bu etik boyut, Hipokrat andında da açıkça görülmektedir. Yetmişi bulan çalışmaları daha sonra kitap haline getirilmiş ve 18.yüzyıla kadar tıpta klasik kitap olarak 20 asırdan uzun bir süre kullanılmıştır. 6 Hipokrat'ın ilk kuralı; hekimin gerek düşünceleri gerekse seçtiği tedavi ile "hastaya zarar vermemesi"dir. Epidauros Asklepionu: Asklepios’un Zeus tarafından öldürülmesinden sonra kült tarafından buraya gömüldüğü ve burada adına bir tapınak yapıldığı düşünülmektedir. Roma döneminde ayaktadır. yıkılmıştır. Ancak tiyatrosu Pamukkale (Hierapolis) Antik çağın bu üç önemli sağlık merkezi dışında, örneğin Pamukkale’de radyoaktif özelliği bulunan şifalı suları ile antik dönemden bugüne turistlerin yoğun ilgisini çekmektedir. 7