Uluslararası Organizasyonlar

advertisement
Uluslararası İşletmecilik
Bölüm III - Uluslararası Organizasyonlar
1
Uluslararası Organizasyonlar
1. Genel Bilgiler
Birleşmiş Milletler’in kuruluş amacı nedir?
Birleşmiş Milletler (BM) II. Dünya Savaşı’nın ardından XX. yüzyılın ilk yarısında yaşanan ve insanlığa büyük acılar getiren savaşların ve
barışa karşı tehditlerin tekrarını önlemek ve uluslararası barış ve güvenliği korumak amacıyla kurulmuştur. 25 Nisan-26 Haziran 1945
arasında San Francisco’da toplanan Birleşmiş Milletler Uluslararası Konferansı, Birleşmiş Milletlerin ilk oluşumunu hazırlamış ve 24 Ekim
1945 tarihinde Birleşmiş Milletler teşkilatının kurulduğunu ilan etmiştir.
Dünya Bankası’nın kuruluş amacı nedir?
Dünya Bankası II. Dünya Savaşı’nın ardından 1945 yılında Uluslararası Yeniden Yapılanma ve Kalkınma Bankası (IBRD) adıyla kurulmuş,
1947 yılında Birleşmiş Milletlerin özerk uzman kuruluşlarından biri olma özelliği kazanmıştır. Dünya Bankası IMF ile birlikte ve aynı tarihte
kurulmuştur. Bu kurumun temel amacı gelişmiş ülkelerin, mali olanaklarını gelişme yolundaki ülkelere yönlendirerek dünya genelinde yaşam
kalitesini arttırmak ve fakirliği azaltmak amacıyla, gelişme yolundaki ülkelere proje ve program kredileri vermektir.
Uluslararası Para Fonu’nun faaliyetleri nelerdir?
Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası ile birlikte, 1944 yılında toplanan Bretton Woods Konferansı’nda kurulmuştur. Başlıca amacı
uluslararası para sisteminin düzenli bir biçimde işlemesini sağlamak ve üye ülkelerin dış ödeme güçlüklerinin çözümüne katkıda
bulunmaktır. IMF’nin kuruluş amacı, üye ülkelere, ödemeler bilançolarının dengelenme sürecinin kolaylaştırılması ve özellikle ülke parasının
güçlendirilerek ekonominin istikrarlı hale getirilmesi amacıyla finansal yardım yapmaktır. IMF, yardım alan ülkenin IMF programını, çok
bilinen adıyla uyum programını gerçekleştirmesi koşuluyla finansal yardım yapar. Fondan alınan finansal yardım şarta bağlıdır ve yalnızca
ekonominin düzeltilmesi için belirlenen bir programa destek olmak için verilmektedir.
Dünya Ticaret Örgütü nasıl kurulmuştur?
WTO, 1 Ocak 1995′de, uluslararası ticaretin en etkin kurumu olarak, Gümrük ve Ticaret Genel Anlaşması’nın (GATT) yerine kurulmuştur.
Bir uluslararası sözleşme sekretaryası niteliğindeki GATT’dan farklı olarak WTO bağımsız bir örgüt yapısındadır. GATT çok taraflı bir
anlaşma olup, 1947 yılında İsviçre’nin Cenevre şehrinde toplanan milletlerarası bir konferans sonucu 23 ülkenin imzasıyla oluşmuş ve
anlaşmanın sonunda aynı isimle anılan bir teşkilat haline gelmiştir.
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün çalışma alanı nelerdir?
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), tüm dünyada çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesine, sosyal adaletin geliştirilmesine ve bu
yoldan evrensel barışın sağlanmasına katkıda bulunmaya çaba göstermektedir. Sosyal adalet ilkeleri, evrensel insan ve çalışma haklarının
korunması temelinde kurulmuştur. ILO uluslararası çalışma standartlarını sözleşmeler ve tavsiyeler yoluyla ifade etmektedir. Bu sözleşme
ve tavsiyeler temel çalışma hakları, örgütlenme hakkı, toplu pazarlık, zoraki emeğin ortadan kaldırılması, fırsat eşitliği ve çalışma hayatı ile
ilişkili diğer konularda asgari standartlar koymaktadır.
Petrol İhraç Eden Ülkeler Teşkilatı’nın kuruluş amacı ve çalışma biçimi nedir?
Petrol İhraç Eden Ülkeler Teşkilatı (OPEC)’in amacı üye ülkeler arasında petrol politikalarını birleştirmek ve koordine etmek olup, petrol
üreticisi ülkeler arasında petrol fiyatında istikrar sağlamak, tüketici ülkelere ekonomik, istikrarlı ve verimli bir petrol arzı temin etmek ve
ayrıca petrol endüstrisine yatırım yapan yatırımcılara iyi bir gelir sağlamaktır. OPEC, gerçekte mükemmel (tam) bir kartel değil, bağımsız
petrol üreten ülkeler arasında işbirliğini geliştirmeyi amaçlayan bir kuruluştur. Petrol fiyatlarını ve üretim miktarlarını belirlemesi açısından
kartel özelliği göstermektedir. Ancak uygulamada teşkilatın aldığı kararlara uyulmasını fiilen sağlayacak bir mekanizma yoktur.
İslam Konferansı Teşkilatı’nın kuruluş amacı nedir?
Üye ülkeler arasında politik, ekonomik, kültürel, bilimsel ve sosyal dayanışma ve işbirliğini ve İslam camiasının ekonomik gelişimi ve üye
ülkelerin üretim kapasite ve imkânlarının arttırılması amaçlanmaktadır.
Avrupa Birliği’ne temel oluşturan anlaşmalar ve Avrupa Birliği’nin amaçları nelerdir?
Avrupa Birliği içinde ortak kurumları bulunan üç topluluk yer almaktadır. Bunların içinde ilk kurulanı 1951 tarihli Paris Antlaşması’yla Avrupa
Kömür ve Çelik Topluluğu (AKÇT) olmuştur. Daha sonra 1957 tarihli Roma Antlaşması’yla Avrupa Ekonomik Topluluğu ve Avrupa Atom
Enerjisi Topluluğu kurulmuştur. Topluluklar bu sürecin sonunda Üye Devletler arasındaki bütün iç sınırları kaldırarak tek bir pazar
kurmuşlardır.
Avrupa Serbest Ticaret Bölgesi’nin amacı nedir ve üyeleri kimlerdir?
- Yedi kurucu üyesi Avusturya, Danimarka, Norveç, Portekiz, İsveç, İsviçre ve İngiltere o dönemde aynı zamanda Avrupa Ekonomik İşbirliği
Örgütü (OEEC) üyesi ülkelerdir. Finlandiya 1962′de ortak üye olarak katılmış ancak 1986′da tam üye olmuştur. İzlanda ise ihracatının büyük
Uluslararası İşletmecilik
Bölüm III - Uluslararası Organizasyonlar
2
ölçüde balıkçılığa dayanması nedeniyle ortaklık statüsünden serbest sanayi ürünleri ticareti anlamında tam olarak yarar
sağlayamayacağından 1970 yılında üyeliğe girmiştir. EFTA genel olarak İngiltere’nin AET’ye katılmak için kullanacağı bir araç olarak
kurulmuş bir oluşumdur. Çünkü AET’ye katılmaları için davet edilen OEEC ülkelerinden Finlandiya, Avusturya, İsviçre tarafsızlık politikaları
nedeniyle topluluğa katılmamış; Danimarka, İsveç ve Norveç ise İngiltere ile yoğun olarak ticari ilişkilerde bulunduklarından ortak hareket
etmekteydiler. Bu durum içerisinde İngiltere de EFTA’yı AET’ye katılım konusunda pazarlık gücünü artırıcı bir unsur olarak dışarıda kalan
ülkelerle kurmak yoluna gitmiştir.
Kuzey Amerika Serbest Ticaret Bölgesi ne tür bir ekonomik birleşmedir?
Kuzey Amerika Serbest Ticaret Bölgesi (NAFTA)’nın AET’den farkı üyeler arasındaki ticaretin serbest olması ancak üçüncü ülkelere karşı
ortak bir gümrük tarifesi oluşturulmamasıdır. Ayrıca sermayenin ve hizmetlerin serbest dolaşımı mümkün olmayıp Stockholm Anlaşması ile
de balıkçılık ve tarım gibi sektörler serbest ticaret dışı sektörler olarak belirlenmiştir. AET’den diğer bir farkı ise bir yıl önceden haber vermek
koşuluyla çekilmek mümkündür.
2. Coğrafi Bölgelere Dayanmayan Organizasyonlar
Dünya ekonomisinde tüm dünya ülkelerine açık ve coğrafi kısıtlamalara dayanmayan kuruluşlar ile coğrafi kısıtlara dayanan birleşmeleri
görmek mümkündür. Bu birleşmelerle, temelde ölçek ekonomileri yaratmak, ekonomik tamamlayıcılık, ekonomik güç artışı, rekabetçi
firmaların oluşturulması gibi birçok üstünlük elde edilebilmektedir. Dünya ölçeğinde yaşam koşullarını iyileştirmeye, iş bulma olanaklarını
artırmaya ve insan temel haklarını daha ileri düzeye götürmeye yönelik katkılarda bulunacak uluslararası kuruluşlar politikaların
oluşturulmasında büyük öneme sahiptir. Bu politikaların etkinlikle uygulanabilmesinde, hükümetlere yardımcı olacak etkin uluslararası
kuruluşların varlığı özellikle gelişmekte olan ülkeler için hayati önem taşımaktadır.
Birleşmiş Milletler (BM)
Birleşmiş Milletler (BM), II. Dünya Savaşı’nın ardından XX. yüzyılın ilk yarısında yaşanan ve insanlığa büyük acılar getiren savaşların ve
barışa karşı tehditlerin tekrarını önlemek ve uluslararası barış ve güvenliği korumak amacıyla kurulmuştur. II. Dünya Savaşı sırasında;
düşmanlıkların henüz nereye varacağı belli değilken, devletler uluslararası toplumun gelecekte nasıl örgütlenmesi gerektiği konusu üzerine
düşünmeye başlamıştır. Almanya, İtalya ve Japonya’ya karşı savaşan devletler daha savaş sırasında evrensel bir örgüt kurma hazırlıklarına
girişmişlerdir. ABD Başkanı Franklin Roosevelt ile İngiltere Başbakanı Winston Churchill’in 14 Ağustos 1941′de yayınladıkları Atlantik Paktı
BM’nin kurulması yolundaki ilk adım olmuştur. Bu bildiride, “her ülkenin kendi sınırları içinde güvenlikte olacağı ve her ülke vatandaşının
korku ve yokluktan uzak yaşayacağı” bir barışın yerleşmesi çağrısı yapılmaktaydı. 1 Ocak 1942 tarihinde 26 devlet, Birleşmiş Milletler Şartı
başlıklı bir belgeyle bu ilkeleri onayladıklarını bildirmişlerdir.
25 Nisan-26 Haziran 1945 arasında San Francisco’da toplanan Birleşmiş Milletler Uluslararası Konferansı, Birleşmiş Milletlerin ilk
oluşumunu hazırlamış ve 24 Ekim 1945 tarihinde Birleşmiş Milletler teşkilatının kurulduğunu ilan etmiştir. BM Yasası, bu toplantılarda
görüşülmüş ve aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 50 ülke tarafından 26 Haziran 1945 tarihinde San Francisco’da imzalanmıştır. Daha
sonra bu toplantılara katılmayan Polonya da BM Yasası’nı imzalayarak kurucu üye devletler sayısını 51′e yükseltmiştir.
25 Nisan 1945′de Almaya ve Japonya’ya savaş açan bu 50 devlet, San Francisco’da toplandıklarında 111 maddelik Birleşmiş Milletler
Şartı’nı oybirliği ile kabul etmişlerdir. Birleşmiş Milletler Şartı’nın girişinde şu amaçlar ortaya konulmaktaydı:








Tüm insanlığa büyük acılar çektiren ve iki kez tanık olunan dünya savaşlarını engellemek ve gelecek nesillere güvenilir bir ortam
sağlamak,
Temel insan haklarına saygılı bir inanç geliştirmek, kadın-erkek eşitliğini sağlamak ve küçük veya büyük tüm milletlerin eşitliğini
kabul etmek,
Uluslararası hukuk kurallarından ve uluslararası antlaşmalardan doğan kaynakların yaptırımı ile adalet ve saygıya dayalı
yükümlülükler yaratmak,
Daha geniş bir özgürlük anlayışı içinde, toplumsal refahı ve yaşam standartlarını iyileştirmek,
Barış içinde yasamak ve devletlerin birbirlerine gerekli toleransı göstermelerini sağlamak,
Uluslararası barışı ve güven ortamını oluşturmak,
Ortak çıkarları korumak, ilkeler ve kurumsallaşmış yöntemlerin varlığı ile silahlı kuvvetlere başvurmamak,
Ekonomik ve sosyal kalkınmalar için uluslararası bir mekanizma yaratmak için güçleri birleştirmek.
Bu maddelerle birlikte, barışın korunması, dostluk ilişkilerinin geliştirilmesi ve bütün dünyada insan haklarının güvence altına alınmasının
Birleşmiş Milletler Örgütü’nün temel hedefleri arasında olduğu görülmektedir. BM dünyadaki tek evrensel örgüt niteliğini halen korumaktadır.
Son olarak, İsviçre ve Doğu Timor’un da katılmalarıyla üye sayısı 189′dan 191′e yükselmiştir.
BM’nin çalışmalarını yürüten organlar şunlardır:





Genel Kurul
Güvenlik Konseyi
Uluslararası Adalet Divanı
Sekreterlik
Ekonomik ve Sosyal Konsey (ECOSOC)
Uluslararası İşletmecilik
Bölüm III - Uluslararası Organizasyonlar
3
BM’nin merkezi New York’tadır. Bu merkezde çalışmaları yürüten organlar Genel Kurul, Güvenlik Konseyi, Uluslararası Adalet Divanı,
Sekreterlik, Vesayet Konseyi ve Ekonomik ve Sosyal Konsey’dir.
Genel Kurul, BM üyesi tüm devletlerin temsilci bulundurdukları en üst organdır. Çalışmalarını komisyonlar ile yürütmekte ve kararlar genel
ilke olarak hazır bulunanların oy çoğunluğu ile alınmaktadır. Komisyon çalışmaları yılda bir kez olağan olarak toplanan Genel Kurul’da
görüşülerek karara bağlanmaktadır. Güvenlik Konseyi 1965 yılından bu yana beş üye (ABD, Çin, Fransa, İngiltere ve Rusya) sürekli, on
üye iki yıllık süreler ile seçilerek değişken olmak üzere 15 üyelidir. Güvenlik Konseyi’nde önerilerin karara dönüşebilmesi için 9 üyenin
olumlu oy kullanması gerekmektedir. Ancak, usul konuları dışındaki oylamalarda karar alınabilmesi için sürekli üyelerden tümünün olumlu
oy vermesi gerekmektedir. Uluslararası Adalet Divanı, dokuz yıl süreyle seçilen onbeş yargıçtan oluşan yargı organıdır. Vesayet Konseyi
bağımsızlığını kazanma ve kendi kendini yönetme bakımından sorunlu olan bölgelerde BM yönetimi oluşturulmasına dönük işlere bakan
ve Güvenlik Konseyi’nin beş sürekli üyesi devlet temsilcisinden oluşan organdır. Bu organ, 1994 yılında Birleşmiş Milletlerin vesayet yetkisi
kullandığı son bölge olan Palau’nun bağımsızlığını ilan etmesiyle birlikte askıya alınmıştır. Sekreterlik, başında Genel Kurul’un önerisi
üzerine Güvenlik Konseyi’nce altı yıllık süre için atanan bir Genel Sekreter’in bulunduğu yürütme organıdır. Ekonomik ve Sosyal Konsey
(ECOSOC), toplam 54 üyelidir. Üyeler 14 Afrika, 13 Batı Avrupa ve diğer ülkeler, 11 Asya, 10 Latin Amerika ve Karayipler ve 6 Doğu Avrupa
ülkelerini temsil etmek üzere üçer yıllık dönemler için seçilmektedir.
Konsey yılda bir kez toplanmakta, genel olarak tanınan şu örgütlenmeler aracılığı ile çalışmaktadır:







Kalkınma Programı (United Nations Development Programme-UNDP)
Ticaret ve Kalkınma Konferansı (United Nations Conference on Trade and Development-UNCTAD)
Çevre Programı (United Nations Environment Programme-UNEP)
İnsan Yerleşmeleri Merkezi (United Nations Centre for Human Settlements Habitat-UNCHS)
Çocuk Fonu (United Nations Children’s Fund-UNICEF)
Mülteciler Yüksek Komisyonu (Office of the United Nations High Commissioner for Refugees-UNHCR)- Nüfus Fonu (UNFPA)
Dünya Gıda Programı (WFP)
- Uluslararası Uyuşturucu Denetim Programı Ekonomik ve Sosyal Konsey, özerk örgütlerin Birleşmiş Milletler ile işbirliğini düzenleyen organ
olarak önemli bir başka işlev yüklenmiştir.
Bu örgütlerden bazıları şunlardır:

Uluslararası Para Fonu (IMF)

Dünya Ticaret Örgütü (WTO)

Dünya Sağlık Örgütü (WHO)

Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)

Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO)

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)
BM’nin kurulması yolundaki ilk adım nasıl atılmıştır?
ABD Başkanı Franklin Roosevelt ile İngiltere Başbakanı Winston Churchill’in 14 Ağustos 1941′de yayınladıkları
Atlantik Paktı BM’nin kurulması yolundaki ilk adım olmuştur. Bu bildiride, “her ülkenin kendi sınırları içinde güvenlikte
olacağı ve her ülke vatandaşının korku ve yokluktan uzak yaşayacağı” bir barışın yerleşmesi çağrısı yapılmaktaydı.
Dünya Bankası
Dünya Bankası, II. Dünya Savaş’ının ardından 1945 yılında Uluslararası Yeniden Yapılanma ve Kalkınma Bankası (IBRD) adıyla kurulmuş,
1947 yılında Birleşmiş Milletlerin özerk uzman kuruluşlarından biri olma özelliği kazanmıştır. Dünya Bankası IMF ile birlikte ve aynı tarihte
kurulmuştur. O nedenle bu iki kuruma Bretton Woods İkizleri ya da Bretton Woods kurumları adı da verilmektedir Bu kurumun temel amacı
gelişmiş ülkelerin, mali olanaklarını gelişme yolundaki ülkelere yönlendirerek dünya genelinde yaşam kalitesini arttırmak ve fakirliği
azaltmak amacıyla, gelişme yolundaki ülkelere proje ve program kredileri vermektir. Günümüzde dünya devletlerinin 183′ü Dünya Bankası
üyesidir. Bunlardan 11′i, Dünya Bankası sermayesinin %55′ine sahiptir. Türkiye’nin sermayedeki payı ve oy gücü %0,5 düzeyindedir.
Organizasyonu anonim şirketlerdeki pay sahipleri genel kurulunun görevini yapan bir guvernörler kurulu ile yine anonim şirketlerdeki
yönetim kurulunun görevlerini yapan bir icra direktörleri kurulu şeklindedir. Ayrıca uluslararası kalkınma konularının tartışılıp görüşüldüğü
bir kalkınma komitesi de görev yapmaktadır. Başkan İcra direktörleri kurulu kararlarını uygulamaktan sorumludur. Dünya Bankası
guvernörler Kurulu, İcra direktörleri Kurulu, Başkanlık organları tarafından yönetilmektedir. Guvernörler Kurulu, üye devletlerin atadıkları
birer guvernör ve vekilinden oluşmakta ve yılda bir kez toplanmaktadır. Her üye ülkenin ekonomi ve/veya maliye bakanı ya da üst düzey
bir bürokratı (genellikle Hazine ya da Maliye Müsteşarı) bu kurulda guvernör olarak görev yapar ve ülkesi adına oy kullanır. İcra direktörleri
Kurulu iki yıl için görevlendirilen 24 üyeli ve sürekli karar organıdır. 5 adedi atanmış (ABD, Almanya, Japonya, Fransa, İngiltere) ve 19′u da
seçilmiş olmak üzere toplam 24 üyeden oluşur. Atanmış üyeler yalnızca kendi ülkelerini temsil ederler. Seçilmiş üyeler ise bir grubu temsil
ederler. Yalnızca kendi ülkesini temsil eden üç seçilmiş üye Suudi Arabistan, Rusya ve Çin’e aittir.
Dünya Bankası Olanakları
Dünya Bankası olanaklarını aşağıdaki gibi açıklamak mümkündür.
Krediler: Dünya Bankası kredileri belirli bir kamusal projeyi finanse etmeye yönelik yatırım kredileri, belirli bir sektörü iyileştirmeye ya da
yapısal değişimi gerçekleştirmeye yönelik uyum kredileri ve bu ikisinin bileşiminden oluşan karma krediler olarak üçe ayrılmaktadır.
Uluslararası İşletmecilik
Bölüm III - Uluslararası Organizasyonlar
4
Diğer olanaklar: Dünya Bankası’nın doğrudan kredi sağlamanın yanında verdiği olanaklar, Proje hazırlama olanağı, Dünya Bankası’nca
yönetilen fonlardan sağlanan destek ve hibeler, diğer kuruluşlarla birlikte yapılan ortak finansmandır.
Garanti: Gelişmekte olan ülkelerin altyapı yatırımlarının finansmanı için gerekli projelerin karşılaşabileceği siyasal riskleri kapsamak üzere
geliştirilmiştir. Bu şekilde Dünya Bankası, yabancı sermayenin gelişme yolundaki ülkelere akmasını kolaylaştırmayı amaçlamaktadır.
Garantiler üç şekilde görülmektedir: kısmi kredi garantisi, kısmi risk garantisi ve politika temelli garanti olmak üzere üç şekildedir.
Dünya Bankası Grubu’ndaki Kurumlar
Dünya Bankası Grubu (World Bank Group) adını alan kuruluşun bünyesinde beş ana kurum yer almaktadır. Bu kurumlar aşağıda
açıklanmıştır.
Uluslararası Yeniden Yapılanma ve Kalkınma Bankası (IBRD): 1945 yılında kurulmuş olan ve gelişmekte olan ülkelerin kamu sektörüne
kredi açan kurumdur. Türkiye kuruma 1947 yılında üye olmuştur. Kişi başına GSMH’ya göre yapılan dört gruplu sınıflandırmada Türkiye III.
Grupta yer almakta, böylece 5 yıl geri ödemesiz 17 yıla kadar vadeli kredi kullanabilmektedir.
Uluslararası Kalkınma Birliği (IDA): 1960 yılında kurulmuştur. Kişi başına gelir bakımından yoksulluk çizgisinin altında kalan ülkelere
kredi açmaktadır. Bu ülkelere genel olarak sıfır faizli ve 35-40 yıl vadeli kredi kullandırmaktadır. Türkiye IDA’ya 1960 yılında katılmıştır.
Uluslararası Mali İşbirliği (IFC): 1956 yılında kurulmuştur. Bu kurum, gelişmekte olan ülkelerde özel sektöre kredi açmak ve özel sektörün
gelişmesini sağlamak ile görevlidir. Türkiye, bu kuruma kurulduğu yıl katılmıştır. Çok Taraflı Yatırımlar Garanti Ajansı (MIGA): 1985 yılında
kurulmuştur. Gelişmekte olan ülkelerde yapılacak yabancı yatırımlara, ticari olmayan riskleri karşılamaya dönük güvenceler sağlamak ile
görevli kurum olarak tasarlanmıştır. Türkiye MIGA’ya 1988 yılında katılmıştır.
Uluslararası Yatırım Anlaşmazlıkları Çözüm Merkezi (ICSID): 1965 yılında kurulmuştur. Merkez, arabuluculuk ve hakemlik davalarına
bakan bir organdır. Tahkim ve Uzlaşma Panellerine ilişkin kurallar geliştirmekte, uzlaştırma komisyonu olarak iş görmektedir. Türkiye bu
kuruma 1987 yılında katılmıştır.
Dünya Bankası’nın organizasyon yapısı nasıldır?
Organizasyonu anonim şirketlerdeki pay sahipleri genel kurulunun görevini yapan bir guvernörler kurulu ile yine
anonim şirketlerdeki yönetim kurulunun görevlerini yapan bir icra direktörleri kurulu şeklindedir. Ayrıca uluslararası
kalkınma konularının tartışılıp görüşüldüğü bir kalkınma komitesi de görev yapmaktadır. Başkan İcra direktörleri kurulu
kararlarını uygulamaktan sorumludur. Dünya Bankası guvernörler Kurulu, İcra direktörleri Kurulu, Başkanlık organları
tarafından yönetilmektedir.
Uluslararası Para Fonu (IMF)
Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası ile birlikte, 1944 yılında toplanan Bretton Woods Konferansı’nda kurulmuştur. Başlıca amacı
uluslararası para sisteminin düzenli bir biçimde işlemesini sağlamak ve üye ülkelerin dış ödeme güçlüklerinin çözümüne katkıda
bulunmaktır. IMF, Bretton Woods Konferansı’nda kabul edilen esaslar üzerine 45 ülke arasında 29′unun sözleşmeyi imzaladıkları 27 Aralık
1945′de kurulmuş ve 1 Mart 1947′de finansal operasyonlarına başlamıştır. IMF’ye üye ülkeler aynı zamanda Dünya Bankası’na da üyedirler.
Her iki kuruluşun merkezi de Washington’dadır.
IMF’nin kuruluş amacı, üye ülkelere, ödemeler bilançolarının dengelenme sürecinin kolaylaştırılması ve özellikle ülke parasının
güçlendirilerek ekonominin istikrarlı hale getirilmesi amacıyla finansal yardım yapmaktır. IMF, yardım alan ülkenin IMF programını, çok
bilinen adıyla uyum programını gerçekleştirmesi koşuluyla finansal yardım yapar. Fondan alınan finansal yardım şarta bağlıdır ve yalnızca
ekonominin düzeltilmesi için belirlenen bir programa destek olmak için verilmektedir.
IMF’nin kuruluş amacı ana sözleşmede şu şekilde belirtilmektedir: “Uluslararası parasal işbirliğinin geliştirilmesini sağlamak; uluslararası
ticaretin dengeli bir şeklide gelişmesine yardımcı olmak; çok taraflı ödemeler sisteminin kurulmasına destek olmak; ödemeler dengesi
sıkıntısı çeken üye ülkelere gerekli geri dönüş önlemlerini almak kaydıyla yeteri kadar maddi destekte bulunmak; üye ülkelerin ödemeler
dengesi sorunlarının derecesini ve süresini düşürmek.” Ana sözleşmedeki düzenlemeye bakılınca tanımlanan amaçların Bretton Woods
Konferansı’nın amaçlarının bir yansıması olduğu ortaya çıkmaktadır. Altın para standardının dünyaya egemen olduğu dönemlerde ve
sonrasında altına dönüştürülebilir dolar sisteminin yürürlükte kaldığı 1970′lere kadarki dönemde IMF’nin üye ülkelerin karşılaştığı ödemeler
dengesi sorunlarının çözümü için kotaları oranında katkı sağlamak şeklindeki amacı önemli bir değişim göstermeden kalmıştır. Yani
1970′lerin başında doların altınla ilişkisi kesildikten sonra IMF’nin amaçlarında yavaş yavaş bir değişim süreci içine girilmiştir.
Her ülke IMF’ye üye olabilmektedir. Bunun için IMF Ana sözleşmesini kendi parlamentosunda onaylayarak uluslararası anlaşma haline
getirmesi ve kendisine düşen kotayı IMF’ye ödemesi ya da ödenecek bölümünü ödeyip kalanını taahhüt etmesi gereklidir.
IMF’nin en yüksek yetkili organı guvernörler kurulu’dur. Üye ülkelerin istediği biçimde atadığı bir guvernörler yardımcısından oluşmaktadır.
Guvernörler genellikle ülkelerin maliye bakanları ya da merkez bankası başkanlarıdır. Yürütme Kurulu ise bir kısmı atanmış bir kısmı da
seçilmiş olan direktörlerden oluşur. Fon’daki en büyük kotalara sahip 5 ülke kendi direktörlerini atarlar. IMF’nin görev ve yetki alanına giren
önemli bir konu üyelerin döviz kurları ve uluslararası ödemelerine ilişkin bazı politika ve uygulamaları etkilemek ve yönlendirmektir.
Bir ülkenin IMF üyesi olabilmesi için ne yapması gerekmektedir?
Uluslararası İşletmecilik
Bölüm III - Uluslararası Organizasyonlar
5
Bunun için IMF Ana sözleşmesini kendi parlamentosunda onaylayarak uluslararası anlaşma haline getirmesi ve kendisine
düşen kotayı IMF’ye ödemesi ya da ödenecek bölümünü ödeyip kalanını taahhüt etmesi gereklidir.
Dünya Ticaret Örgütü (WTO)
Dünya Ticaret Örgütü (WTO), 1 Ocak 1995′de, uluslararası ticaretin en etkin kurumu olarak, Gümrük ve Ticaret Genel Anlaşması’nın
(GATT) yerine kurulmuştur. Bir uluslararası sözleşme sekretaryası niteliğindeki GATT’dan farklı olarak WTO bağımsız bir örgüt
yapısındadır. GATT çok taraflı bir anlaşma olup, 1947 yılında İsviçre’nin Cenevre şehrinde toplanan milletlerarası bir konferans sonucu 23
ülkenin imzasıyla oluşmuş ve anlaşmanın sonunda aynı isimle anılan bir organizasyon haline gelmiştir. 1 Ocak 1948′de de fiilen yürürlüğe
girmiştir. II. Dünya Savaşı sonrası ülkeler uluslararası ticaretin, hem kendi ekonomilerinin hem de dünya ekonomisinin kalkınmasında
önemini fark ederek, uluslararası ticareti çok taraflı kurallara bağlama gereksinimi duymuşlardır. Bu gereksinim GATT’ın imzalanmasına
neden olmuş ve söz konusu anlaşma yürürlüğe girmiştir. II. Dünya Savaşı sonrasında uluslararası ticaret sisteminin kurumsal yapısı olarak
oluşturulmaya çalışılan Uluslararası Ticaret Örgütü (International Trade Organization) hayata geçirilememiş, yerini yeni bir örgütten ziyade
bir anlaşma olan ve bir sekretaryasından başka kurumsal yapısı bulunmayan GATT’a bırakmıştır.
1947 yılından beri geçici statü ile çalışan GATT’ın yerine, Uruguay Müzakerelerinin sonucunda, Bretton Woods kurumlarının Uluslararası
Para Fonu ve Dünya Bankası ile birlikte üçüncü ayağını oluşturacak olan Dünya Ticaret Örgütü kurulması gerçekleştirilmiştir. 1.1.1995
tarihinden itibaren GATT’ın yerine geçen WTO, GATT’tan daha kapsamlıdır.
GATT’ın oluşturulmasından bugüne kadar Round olarak adlandırılan sekiz adet çok taraflı ticaret müzakereleri yapılmıştır. Bunlar sırasıyla
şöyledir: 1.1947 yılında Cenevre (İsviçre) 2.1949 yılında Annecy (Fransa) 3.1951 yılında Torquay (İngiltere) 4.1956 yılında Cenevre (İsviçre)
5.1960 – 61 yıllarında Cenevre (İsviçre)’de “Dillion Round” 6.1964 – 67 yıllarında Cenevre (İsviçre)’de “Kennedy Round” 7.1973 – 79
yıllarında Cenevre (İsviçre)’de “Tokyo Round” 8.1986 – 1993 yıllarında Punta del Este (Uruguay)’da “Uruguay Round”
Yıllar süren uluslararası ticaret müzakereleri sonunda, Nisan 1994′te Fas’ın Marakeş kentinde karara bağlanan uluslararası ticari ilişkilere
ilişkin 28 anlaşmanın uygulanması; bunlara ek olarak, başta kamu alımları ve sivil havacılık olmak üzere, çeşitli konulardaki bir dizi çok
taraflı anlaşmanın uygulanması; üye ülkelerin ticaret rejimlerinin izlenmesi; üye ülkelerin ticari verilerinin kapsamlı bir veri tabanında
toplanması ve üye ülkeler arasında ikili görüşmeler yoluyla çözümlenmeyen ticari uyuşmazlıklarda hakemlik yapmak, WTO’nun temel
görevleri arasındadır. Eski ismi ile GATT’ın, yeni ismi ile WTO’nün amacı, üye ülkelerin ticaret ve ekonomi alanındaki ilişkilerini geliştirmek,
hayat standartlarını yükseltmek, tam istihdamı gerçekleştirmek, reel gelir ile gerçek talep hacmindeki istikrarlı artışı sağlamak, mal ve hizmet
üretim ve ticaretini geliştirmek, aynı zamanda da dünya kaynaklarının sürdürülebilir kalkınma hedefine en uygun bir şekilde kullanımına
imkân vermek ve gerek çevreyi korumak, gerekse farklı ekonomik düzeydeki ülkelerin ihtiyaç ve endişelerine cevap verecek şekilde mevcut
kaynaklarını geliştirmektir.
Dünya Ticaret Örgütü, genel olarak aşağıda belirtilen altı önemli fonksiyonu yerine getirmektedir:
1.
2.
3.
4.
5.
6.
WTO Anlaşmasını oluşturan 28 adet çok taraflı ve çoklu anlaşmaları yönetmekte ve gözlemektedir.
Çok taraflı ticaret görüşmelerinde üyeler arasında görüşme için bir forum oluşturmaktadır.
Üyeler arasındaki ticari anlaşmazlıkları çabuk ve etkili bir şekilde çözecek mekanizmayı sağlamaktadır.
Üyelerin ticaret politikalarını gözden geçirmekte ve değerlendirmektedir.
Küresel ekonomi politikalarının oluşturulmasında tutarlılık sağlamak amacıyla, küresel ekonomi yönetimi ile ilgili olan başlıca diğer
uluslararası kuruluşlarla işbirliği yapmaktadır.
Söz konusu uluslararası ticaret sisteminin faydalarından yararlanmaları için gelişmekte olan ülkelere ve dönüşüm ekonomilerine
yardım etmektedir.
Bu fonksiyonları yerine getirecek olan Dünya Ticaret Örgütü’nü, en az iki yılda bir toplanacak olan ve tüm üyelerin temsilcilerinden oluşan
Bakanlar Konferansı yönetmektedir. Bakanlar Konferansına bağlı olarak Ticaret Politikalarını Gözden Geçirme Organı ve Anlaşmazlıkların
Çözümü Organı bulunmaktadır. Anlaşmazlıkların Çözümü Organına bağlı olarak çalışan Anlaşmazlıkların Çözümü Panelleri ve Temyiz
Organı bulunmaktadır.
Ticaret Politikalarını Gözden Geçirme Organı, üye ülkelerin ticaret politikalarını iki, dört ve altı yıl gibi belirli aralıklarla incelemeye tabi
tutmaktadır. Üye ülkeler arasındaki anlaşmazlıkları çözerek bir karara bağlamakla görevli Anlaşmazlıkların Çözümü Organı’nın kararlarına
ilgili taraflar uymak zorundadırlar. Bakanlar Konferansı ayrıca kendine bağlı Ticaret ve Çevre Komitesi, Ticaret ve Kalkınma Komitesi,
Ödemeler Dengesi Kısıtlamaları Komitesi ve Bütçe, Mali ve İdari İşler Komitesi gibi komiteler oluşturmuştur. Bakanlar Konferansı gerekli
gördüğü görevler için ek komiteler oluşturabilir. Bu komiteler anlaşmalar uyarınca ve Genel Konsey’ce kendilerine verilen görevleri yerine
getirirler.
Üye ülke temsilcilerinden meydana gelen Genel Konsey, Bakanlar Konferansı toplantıları arasında kalan dönemde Bakanlar Konferansının
işlevlerini yerine getirmektedir. Genel Konsey, Anlaşmazlıkların Çözümü ve Ticaret Politikalarının Gözden Geçirilmesi Mekanizmaları ile
ilgili kararlar verebilmektedir. Bakanlar Konferansı’nın işlevlerini yürütecek olan Genel Konsey’in altında Mal Ticaret Konseyi, Hizmetler
Ticaret Konseyi ve Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Konseyi yer almaktadır. Mal ve Hizmet Ticaret Konseylerinin altında değişik
komiteler, organ ve gruplar yer almaktadır.
Dünya Ticaret Örgütü’nü hangi organ yönetmektedir?
Dünya Ticaret Örgütü’nü en az iki yılda bir toplanacak olan ve tüm üyelerin temsilcilerinden oluşan Bakanlar Konferansı
yönetmektedir.
Uluslararası İşletmecilik
Bölüm III - Uluslararası Organizasyonlar
6
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), Birleşmiş Milletler’in insan haklarıyla ilgili uzmanlık kuruluşlarından biridir. ILO, tüm dünyada çalışma
ve yaşam koşullarının iyileştirilmesine, sosyal adaletin geliştirilmesine ve bu yoldan evrensel barışın sağlanmasına katkıda bulunmaya çaba
göstermektedir.
ILO 1919′da Versailles Barış Anlaşması uyarınca kurulmuş ve 1946 yılında Birleşmiş Milletlerin uzmanlık kuruluşu olmuştur. Sosyal adalet
ilkeleri, evrensel insan ve çalışma haklarının korunması temelinde kurulmuştur. ILO uluslararası çalışma standartlarını sözleşmeler ve
tavsiyeler yoluyla ifade etmektedir. Bu sözleşme ve tavsiyeler temel çalışma hakları, örgütlenme hakkı, toplu pazarlık, zoraki emeğin
ortadan kaldırılması, fırsat eşitliği ve çalışma hayatı ile ilişkili diğer konularda asgari standartlar koymaktadır. Aynı zamanda başta mesleki
eğitim ve mesleki rehabilitasyon, çalışma politikası, emek yönetimi, çalışma hukuku ve endüstriyel ilişkiler, çalışma koşulları, işletme
gelişimi, kooperatifler, sosyal güvenlik, çalışma istatistikleri, işçi sağlığı ve iş güvenliği gibi konularda teknik yardım sunmaktadır. Bağımsız
işveren ve işçi örgütlerinin gelişimini teşvik etmekte ve bu örgütlere eğitim ve danışma hizmetleri vermektedir. Birleşmiş Milletler içinde ILO
eşit katılımlı işçi ve işveren örgütleri ve de hükümetin yönetim organları ile birlikte üçlü bir yapı oluşturmaktadır. 1919 yılında kurulan ILO
bu amaçlar doğrultusunda çalışma yaşamını ilgilendiren konularda uluslararası sözleşmeler ve bunlara açıklık getiren tavsiye kararlarıyla
kurallar koyar. Bugüne kadar yapılan konferanslarla 180 sözleşme ve 189 tavsiye kararı kabul edilmiştir.
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün faaliyet alanları şunlardır:




Çalışma ve yaşam koşullarını iyileştirmeye, iş bulma olanaklarını artırmaya ve insan temel haklarını daha ileri düzeylere götürmeye
yönelik katkılarda bulunacak uluslararası sosyal politika esasları ve faaliyet programlarını hazırlamak,
Bu politikaların ulusal yetkililer tarafından onaylanarak uygulanabilmesi için, uluslararası düzeyde çalışma standartları oluşturmak,
Bu politikaların etkinlikle uygulanabilmesinde, hükümetlere yardımcı olacak içerikli bir uluslararası teknik işbirliği programı
hazırlamak,
Bu çabaların tümünü daha etkin bir çerçeve içinde ilerletebilmek amacı ile öğretim, eğitim, araştırma ve yayın faaliyetlerinde
bulunmaktır.
1994 yılından itibaren ve özellikle 1995′te Kopenhag’da yapılan Dünya Sosyal Gelişme Zirvesi’nde ve 1996 Singapur Dünya Ticaret Örgütü
Bakanlar Konferansı’nda ILO’ya atfedilen özel roller, artan biçimde işsizlik ve yoksulluk ile savaşım, dünya ticaretinin serbestleştirilmesi ile
küreselleşmenin yol açmakta olduğu değişim sürecinde çalışanların temel haklarının korunması ve standartların oluşturulması, denetim
mekanizmasının güçlendirilmesidir.
ILO’nun yapısı her yıl yapılan ve genel kurul niteliği taşıyan Uluslararası Çalışma Konferansı, İcra Konseyi niteliğindeki Yönetim Kurulu ve
örgütün sekreterya hizmetlerini yürüten Uluslararası Çalışma Bürosu’ndan oluşmaktadır. Üçlü yapı çerçevesinde her yıl gerçekleştirilen
Konferansta her üye ülke, refakatlerinde gerekli görülen sayıda teknik danışman olmak üzere 2 hükümet, 1 işçi ve 1 işveren olmak üzere
4 delege ile temsil edilmektedir. Yönetim Kurulu, 28′i hükümetleri temsilen, 14′ü işçileri temsilen, 14′ü işverenleri temsilen olmak üzere 56
üyeden oluşmaktadır. Uluslararası Çalışma Bürosu, Konferansın, denetim organları ve sektörel komite toplantılarının belge ve raporlarını
hazırlar, dünya genelinde bölgesel ve ulusal bürolar ile çok uzmanlıklı ekiplerce yürütülen teknik işbirliği programlarını yönlendirir ve
araştırma ile eğitim faaliyetlerinde bulunur.
Birleşmiş Milletler içinde ILO nasıl bir yapı oluşturmaktadır?
ILO Birleşmiş Milletler içinde eşit katılımlı işçi ve işveren örgütleri ve de hükümetin yönetim organları ile birlikte üçlü bir yapı
oluşturmaktadır.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD)
II. Dünya Savaşı sonrasında Avrupa’nın yeniden yapılanma süreci çerçevesinde Marshall Planı kapsamında yer alan Amerikan ve Kanada
mali ekonomik yardımlarının yönetilmesi ihtiyacına yönelik olarak kurulmuş olan Avrupa Ekonomik İşbirliği Örgütü OEEC; gelişen teknoloji
ve buna bağlı olarak değişen stratejik ve ekonomik koşullar ve üye sayısının artması nedeni ile 1961 yılında yeniden yapılanmaya giderek
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü, OECD adını almıştır. OECD, 1961 yılında Avrupa Ekonomik İşbirliği Örgütü (OEEC) yerine
kurulmuştur. OECD, batılı sanayileşmiş ülkeler arasında dayanışma ve işbirliği sağlayan ve bu ülkelerin ekonomik ve siyasal konularda
görüşlerini belirleyip uyumlaştırmaya aracılık eden bir kuruluştur. OECD’nin kuruluşuna ilişkin anlaşma, 14 Aralık 1960′da, ABD, Kanada
ve Avrupa Ekonomik İşbirliği Teşkilatına üye 18 Avrupa ülkesi tarafından Paris’te imzalanmıştır. OECD resmi olarak 30 Eylül 1961′de
faaliyete geçmiş ve OEEC’nin yerini almıştır. Daha sonra, Japonya (1964), Finlandiya (1969), Avustralya (1971), ve Yeni Zelanda’ya (1973)
üyelik verilmiştir. Günümüzde Avustralya, Avusturya, Belçika, Kanada, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Almanya,
Yunanistan, Macaristan, İzlanda, İrlanda, İtalya, Japonya, Kore, Lüksemburg, Meksika, Hollanda, Yeni Zelanda, Norveç, Polonya, Portekiz,
Slovakya, İspanya, İsveç, İsviçre, Türkiye, İngiltere ve ABD olmak üzere 30 üyeden oluşmaktadır.
Örgütün tüzüğe bağlanmış amaçları şunlardır:

Finansal istikrarın eşzamanlı olarak korunduğu üye ülkelerde ve hem de özellikle gelişmekte olan ülkelerde halkın yaşam
standardının iyileştirilmesi, sürekli ve dengeli ekonomik gelişim sağlayan politikaya destek ve yardım, işsizliğin ortadan
kaldırılması,

Ekonomik genişleme politikasının uyandırılması ve sosyo-ekonomik eşgüdümlü gelişmenin desteklenmesi,

Uluslararası yükümlülüklere uygun olarak çok taraflı ve ülkeler arasında ayrım gözetmeyen dünya ticaretinin geliştirilmesine destek
verilmesi,

OECD’ye üye veya bu örgüte üyelik talebinde bulunan ülkeler tarafından sosyo-politik ve ekonomik yaşamda demokrasinin, insan
haklarına bağlılığın ve piyasa ekonomisi çerçevesinde istikrarlı gelişimin vazgeçilmez değerleri olarak benimsenmesidir. OECD,
Uluslararası İşletmecilik
Bölüm III - Uluslararası Organizasyonlar
7
bir taraftan bu amaçların üye ülkelerde güçlendirilmesine katkı sağlarken, diğer taraftan da örgüte üye olmayan ülkelerde ilkelerinin
tanıtımını yapmaktadır.
OECD Genel Sekreterliği Paris’te bulunmaktadır. En yüksek karar organı, her üye ülkeden bir temsilcinin bulunduğu Konsey’dir. Bakanlar
düzeyinde yılda bir kez toplanmaktadır. Bünyesinde yaklaşık 200 komite, çalışma grubu ve uzmanlar grubu bulunmaktadır. OECD’nin en
yüksek karar organı olan Konsey, yılda bir defa bakanlar düzeyinde ve düzenli olarak da (prensipte, ayda iki defa) Ulusal Delegasyon
Başkanları düzeyinde toplanmaktadır. Konsey, genel politika ile ilgili tüm konulardan sorumludur. Konsey, Teşkilatın amaçlarını
gerçekleştirmek için gerekli bağlı kuruluşları kurabilir. Merkezi Paris’teki Sekreterlik ise dört temsilci genel sekreterin yardımcı olduğu Genel
Sekreter tarafından idare edilir. Genel sekreter aynı zamanda Konsey’e de başkanlık eder.
OECD’nin ana sözleşmesi Konsey’in üye ülkelere yönelik iki tip karar almasını öngörmektedir. Bunlar Karar ve Tavsiye Kararları’dır. Kararlar
aksine bir hüküm yok ise lehte oy veren ülkeleri hukuken bağlamaktadır. Buna karşın tavsiye kararlarının hukuki yönden bağlayıcılığı yoktur.
OECD konseyi doğrudan üye ülkelere yönelik kararlar, örgüt çalışmalarının devam ettirilmesi ile ilgili iç düzen kararları, çeşitli konularda
OECD tarafından oluşturulan anlaşmaların onaylanması amacını taşıyan kararlar ve OECD üyesi olmayan ülkelere veya diğer örgütlere
dilek yöneltmeye ilişkin kararlar alabilmektedir.
Bu kararlar tüm üye ülkelerin onayı ile kabul edilir. Üyelerden bazılarının çekimserliği kararın kabul edilmesini engellememektedir. Alınan
kararlar çekimser kalanlar dışında örgüt üyesi ülkeler bakımından hukuki bir zorunluluk oluşturmaktadır. Bu kararlardan doğacak
yükümlülüklere üye ülke tarafından uyulmaması sonucunda uluslararası hukukun ihlali ortaya çıkmaktadır. Konsey kararlarının hukuki
yükümlülük getirmesine rağmen, yaptırımı yoktur.
OECD, politika araştırması ve analizi bazında, hükümetlere kendi politik çalışmalarında yol gösterici olacak bir karşılık paylaşım ve tartışma
ortamı yaratır. OECD, karşılaştırmalı istatistiksel, ekonomik ve sosyal verileri bulma, ölçme ve yayınlama bakımından dünyanın en büyük
ve en geniş örgütüdür. OECD’nin çalışma yöntemi veri toplama ve analiz işlemleriyle başlayan ve daha sonra bu işlemlerin sonuçları
ışığında gerekli politikaların ortak bir şekilde tartışıldığı bir süreç olarak belirtilebilir.
OECD hangi teşkilatın devamı niteliğindedir?
OEEC (Avrupa Ekonomik İşbirliği Teşkilatı); gelişen teknoloji ve buna bağlı olarak değişen stratejik ve ekonomik koşullar
ve üye sayısının artması nedeni ile 1961 yılında yeniden yapılanmaya giderek OECD adını almıştır.
Petrol İhraç Eden Ülkeler Teşkilatı (OPEC)
Petrol İhraç Eden Ülkeler Teşkilatı (OPEC), petrol ihraç eden ve bilinen dünya petrol rezervlerinin üçte ikisini ellerinde bulunduran 12 ülkenin
oluşturduğu bir konfederasyondur. 9-14 Eylül 1960 tarihinde Bağdat’ta toplanan bir konferans sonucunda resmen kurulmuştur. Üyelerinin
petrol politikalarını birleştirmek ve koordine etmek ve bireysel ve ortak çıkarlarını korumak amacıyla kurulmuştur. Petrol ihraç eden ülkeler
örgütünün ortaya çıkması yolundaki ilk adım, 1949′da Venezüella’nın; İran, Irak, Kuveyt ve Suudi Arabistan ile görüşmelerinde bu 5 ülkenin
kendi aralarında fikir alış verişinde bulunabilmesi ve daha yakın bir ilişki içerisinde bulunması gerektiği öngörüsünde bulunmasıdır. Kurucu
üyeleri; Suudi Arabistan, İran, Kuveyt, Irak ve Venezüella’dır. Kuruluşa, sonradan Katar (1961), Libya (1962), Endonezya (1962), Birleşik
Arap Emirlikleri (1967), Cezayir (1969), Nijerya (1971) ve Gabon (1975) katılmışlardır.
OPEC’in amacı üye ülkeler arasında petrol politikalarını birleştirmek ve koordine etmek olup, petrol üreticisi ülkeler arasında petrol fiyatında
istikrar sağlamak, tüketici ülkelere ekonomik, istikrarlı ve verimli bir petrol arzı temin etmek ve ayrıca petrol endüstrisine yatırım yapan
yatırımcılara iyi bir gelir sağlamaktır. Kurucu üyelerin, yeni üyelerin kuruluşa kabul edilmesinde sahip oldukları veto hakkından başka
ayrıcalıkları yoktur. Net petrol ihracatçısı olan ve petrol konusundaki çıkarları OPEC üyeleriyle aynı doğrultuda olan ülkeler kuruluşa
katılabilirler. Teşkilatın en yetkili organı, genel politikanın oluşturulmasından sorumlu olan Kongre’dir. Üye ülkelerin temsilcilerinden oluşan
Kongre, Yönetim Kurulu tarafından sunulan rapor ve öneriler üzerine karar verir. Yılda en az iki defa toplanır. Kongre, her ülkeden yapılan
yönetici atamalarını onaylar, yönetim kurulu başkanını seçer, Genel Sekreteri tayin eder ve yönetim kurulu tarafından sunulan teşkilatın
bütçesi hakkında fikrini belirtir.
OPEC, gerçekte mükemmel (tam) bir kartel değil, bağımsız petrol üreten ülkeler arasında işbirliğini geliştirmeyi amaçlayan bir kuruluştur.
Petrol fiyatlarını ve üretim miktarlarını belirlemesi açısından kartel özelliği göstermektedir. Ancak uygulamada teşkilatın aldığı kararlara
uyulmasını fiilen sağlayacak bir mekanizma yoktur.
OPEC’ in kurucu ülkeleri hangileridir?
OPEC’in Kurucu üyeleri; Suudi Arabistan, İran, Kuveyt, Irak ve Venezüella’dır.
İslam Konferansı Teşkilatı (İKT)
İslam Konferansı Teşkilatı (İKT), Nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan ülkelerin üye olduğu, genel sekreterliği Suudi Arabistan’ın Cidde
şehrinde bulunan ve üye ülkeler arasında politik, ekonomik, kültürel, bilimsel ve sosyal dayanışma ve işbirliğini amaçlayan uluslararası bir
kuruluştur. Temelinde Arap-İsrail anlaşmazlığının yer aldığı siyasi olaylara bir tepki sonucu kurulan doğal olarak faaliyetlerine politik bir
forum olarak başlamıştır. Bununla birlikte, bu politik hareketin etkinliğinin, ortak ekonomik eylemle bütünleşerek sağlanabileceği fikri de
daha ilk yıllarda kabul görmüştür. Nitekim Şubat 1972′de Üçüncü İslam Dışişleri Bakanları Toplantısında kabul edilen İKT Anayasası’nda,
İslam camiasının ekonomik gelişimi ve üye ülkelerin üretim kapasite ve imkânlarının arttırılması gibi konulara yer verilmiştir. Böylece, İslam
Ülkelerinin karşı karşıya bulundukları ekonomik ve sosyal sorunların, İKT çerçevesinde ele alınması ve üye ülkeleri birbirlerine
Uluslararası İşletmecilik
Bölüm III - Uluslararası Organizasyonlar
8
yakınlaştırmaya yönelik muhtemel işbirliği alanlarının ortaya çıkarılması için zemin oluşmaya başlamıştır. Yakın zamanda Arnavutluk,
Azerbaycan ve Orta Asya Cumhuriyetleri ile Togo ve Guyana’nın katılımı ile üye sayısı 45′ten 56′ya yükseldi. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti,
Bosna Hersek, Fildişi Sahili ve Tayland; gözlemci statüsünde teşkilatın çalışmalarına katılmaktadır.
1974 yılında Lahor’da yapılan İkinci İslam Zirve Konferansı, İKT ekonomik işbirliği açısından önemli bir gelişmeye sahne olmuştur. Zirve
Bildirisinde, dünya ekonomisindeki gelişmeler ve üye ülkelerin güncel ekonomik sorunlarına işaret edilerek, İKT üyeleri arasında ekonomik
işbirliğine duyulan ihtiyaç vurgulanmıştır. Bu çerçevede, 1974 yılında, İslam dünyasında çeşitli kültür, eğitim, teknik ve ekonomik çabalara
mali destek sağlamak amacıyla, İKT Genel Sekreterliği bünyesinde İslam Dayanışma Fonu kurulması kararı alınmıştır. Bu gelişmeyi, aynı
yılda, üye ülkelerin kalkınma çabalarına destek sağlamak amacıyla, İslam Kalkınma Bankası (İKB)’nın kuruluşu izlemiştir.
İslam Konferansı Teşkilatının faaliyetleri esas olarak Zirve Konferansları, Dışişleri Bakanları Konferansları ve Daimi Komitelerin toplantıları
tarafından belirlenmektedir. Bu toplantılarda, İslam ülkelerinin siyasi, ekonomik ve kültürel meseleleri görüşülerek, üye ülkeler arasında
dayanışma ve işbirliğini amaçlayan kararlar alınmaktadır.
Bunlardan başka muhtelif komisyon toplantıları ve uzmanlar düzeyinde yapılan toplantılar, ortak politikaların oluşturulduğu, projelerin
geliştirildiği birer forum olarak, İKT faaliyetleri içerisinde önemli bir yer tutmaktadır. İKT bağlı ve ilgili kuruluşları ile ihtisas kuruluşları da,
muhtelif İKT toplantılarında kendilerine verilen görevleri yerine getirmekte ve İslam Ülkelerinin müşterek menfaatleri doğrultusunda
araştırma ve geliştirme çalışmaları yaparak üye ülkelerin ekonomik, sosyal, kültürel, bilimsel ve teknolojik kalkınmalarına hizmet
etmektedirler. Örgütün ekonomik işbirliği konusunda görevli temel birimi Ekonomi ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK)’dir. İSEDAK’ın
görevleri, İKT tarafından ekonomik ve ticari işbirliği alanında alınmış ve alınacak kararların uygulanmasını izlemek, üye ülkeler arasında
ekonomik ve ticari işbirliğini güçlendirebilecek tüm önlemleri almak ve üye ülkelerin ekonomik ve ticari alanlardaki kapasitelerini arttırmaya
yönelik programlar hazırlamak ve öneriler sunmaktır.
İSEDAK’ın görevleri nelerdir?
İSEDAK’ın görevleri, İKT tarafından ekonomik ve ticari işbirliği alanında alınmış ve alınacak kararların uygulanmasını
izlemek, üye ülkeler arasında ekonomik ve ticari işbirliğini güçlendirebilecek tüm önlemleri almak ve üye ülkelerin ekonomik
ve ticari alanlardaki kapasitelerini arttırmaya yönelik programlar hazırlamak ve öneriler sunmaktır.
3. Bölgesel Ekonomik Entegrasyonlar
Avrupa Birliği
Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu, Avrupa Ekonomik Topluluğu, Avrupa Toplulukları ve nihayet Avrupa Topluluğu olarak isimlendirilen
süreç, 1950 yılında iki dünya savaşının yıkıntıları arasından sıyrılmayı amaçlar biçimde ilk adımını atmıştır. Robert Schuman ve Jean
Monnet imzalı planın bildirisinde amaç; Fransız ve Alman demir ve çelik üretimini üstün yetkilerle donatılmış olarak bir kurumun denetimine
vermektir. Bu kurum tüm Avrupa ülkelerinin katılımına açık olacaktır. Öncelikli olarak iktisadi bir plan olarak algılansa da önemli ölçüde
siyasi uzantıları olacaktı.
Avrupa Birliği barışı korumak ve ekonomik ve sosyal ilerlemeyi pekiştirmek amacı ile biraraya gelmiş 25 üye devletten oluşmaktadır. Birliğin
içinde ortak kurumları bulunan üç Topluluk yer almaktadır. Bunların içinde ilk kurulanı 1951 tarihli Paris Antlaşması’yla Avrupa Kömür ve
Çelik Topluluğu (AKÇT) olmuştur. Daha sonra 1957 tarihli Roma Antlaşması’yla Avrupa Ekonomik Topluluğu ve Avrupa Atom Enerjisi
Topluluğu kurulmuştur. Topluluklar bu sürecin sonunda üye devletler arasındaki bütün iç sınırları kaldırarak tek bir pazar kurmuşlardır.
1992′de Maastrich’te imzalanan Avrupa Birliği Antlaşması ile ekonomik ve parasal birlik doğrultusunda ilerleyen ve belirli alanlarda
hükümetler arası işbirliğini içeren bir Avrupa Birliği kurulmuştur.
Topluluğun ilk genişleme tarihi 1 Ocak 1973′tür. İngiltere, Danimarka ve İrlanda bu sürece dâhil olmuştur. Aynı halkanın diğer ülkesi Norveç
halkoylaması sonucu AET dışında kalmıştır. Topluluk için ikinci genişleme tarihi 1 Ocak 1981′dir. Yunanistan’ın katılımıyla üye ülkelerin
sayısı 10 olmuştur. Bu süre 6 yıl gibi kısa bir dönemi ifade etmektedir. Hâlbuki 1977 yılında başvurularını yapan İspanya ve Portekiz ancak
1 Ocak 1986 yılında birliğe üye olmuşlardır. 2000′li yılların başında AB, tarihinin en büyük genişleme sürecini başlattı. Mayıs 2004′te Çek
Cumhuriyeti, Estonya, Macaristan, Polonya, Slovenya, Kıbrıs Rum Kesimi, Malta, Slovakya, Letonya ve Litvanya birliğe tam üye olarak
katıldılar.
Bugün için Birliğin 28 üye ülkesi vardır ve bu halkanın genişlemesi yönünde adımlara devam edilmektedir. Aralık 1999′undaki Helsinki
Zirvesi sonrası Türkiye de bu sürece dâhil olmuştur. Avrupa Birliği’nin temelini oluşturan ilkeler şunlardır:







Temel hakların, serbest dolaşım ile medeni ve siyasi hakların sağlandığı Avrupa Vatandaşlığı
İçişleri ve Adalet alanındaki işbirliği ile Avrupa Birliği genelinde özgürlük, güvenlik ve adaletin tesis edilmesi
Tek Pazar, Ortak Para Birimi Euro, istihdam yaratma, bölgesel kalkınma ve çevre koruma aracılığıyla ekonomik ve sosyal
gelişmenin desteklenmesi
Ortak Dış ve Güvenlik Politikası aracılığıyla Avrupa Birliği’nin global anlamdaki rolünün güçlendirilmesi olarak sıralanabilir. Avrupa
Topluluğu, geleneksel uluslararası örgütlerden farklıdır. Topluluk, aşağıda belirtilen üç özelliğiyle Avrupa Konseyi, NATO ve
Birleşmiş Milletler gibi klasik uluslararası kuruluşlardan ayrılmaktadır:
Üye devletler belli konularda Topluluğa yetki devretmiştir;
Topluluk Organlarının kararları üye devletlerde doğrudan uygulanabilmektedir.
Topluluk bünyesinde üye devletlerin temsilcilerinden oluşmayan bağımsız organlar vardır.
Bu organlarda veya Topluluk üyesi ülke temsilcilerinden oluşan Bakanlar Konseyinde belli konularda oy birliğine gerek olmadan oy
çokluğuyla karar alma mekanizması geliştirilmiştir. Bu mekanizmanın işletilmesiyle alınan kararlar, sonuçta tüm üye devletleri
Uluslararası İşletmecilik
Bölüm III - Uluslararası Organizasyonlar
9
bağlamaktadır. Görüldüğü gibi, Avrupa Birliğine tam üyelik uluslararası değil uluslar üstü bir örgüte ve hukuk sistemine katılmak anlamına
gelmektedir. Bu da üye ülkelerin egemenlik haklarının bir kısmını Avrupa Birliği üyesi diğer ülkelerle paylaşması demektir.
Avrupa Birliği üyeliği, “ulusal egemenlik yetkilerinin bir bölümünün örgütte paylaşımı” olgusu üzerine kuruludur. Birlik, üye devletlerden
devraldığı bu egemenlik parçaları ile kendine bir egemen yetki alanı/havuzu yaratmıştır. Bu yetkiler kullanılarak, tüm üye devletleri doğrudan
veya dolaylı biçimde bağlayıcı hukuk normları konmaktadır. Bu sisteme uyum sağlamak üzere, üye devletlerin tamamı, tam üyelik
öncesinde belli konulardaki egemenlik yetkilerinin devrini öngören hükümleri ulusal anayasalarına koymuşladır. Avrupa Birliği karar verme
sürecinde, üye devletler, egemen yetki alanında/havuzunda ulusal egemenlik yetkilerinin bir kısmını paylaşırken, diğer yandan, Avrupa
Birliği tarafından gerçekleştirilen ve tüm üye devletleri ilgilendiren düzenlemelerde de söz sahibi olabilmektedir. Avrupa Birliğince yürütülen
ve adeta bir kurucu meclis niteliğindeki konvansiyon çalışmalarının önemli bir konusu da, Avrupa Birliği ve üye ülkeler arasında yetki
sınırlarının ve dağılımının daha açık ve kesin bir biçimde belirlenmesidir.
Avrupa Birliği’ni yöneten kurumlar, demokratik yollarla seçilen Parlamento, üye devletleri temsil eden ve bakanlardan oluşan Konsey,
Avrupa Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi, antlaşmaların koruyucusu olan Komisyon, topluluk hukukuna uyulmasını sağlayan Adalet
Divanı ve birliğin mali yönetimini izleyen Sayıştay’dır. Ayrıca ekonomik, sosyal ve bölgesel çıkar gruplarını temsil eden çeşitli danışma
kurulları vardır. Birliğin dengeli gelişimine katkıda bulunan projelerin finansmanını kolaylaştırmak amacıyla kurulmuş olan bir Avrupa Yatırım
Bankası bulunmaktadır.
Avrupa Topluluğu’nu genişleten ilk ülkeler hangileridir?
Topluluğun ilk genişleme tarihi 1 Ocak 1973′tür. İngiltere, Danimarka ve İrlanda bu sürece dâhil olmuştur.
Avrupa Serbest Ticaret Bölgesi (EFTA)
Avrupa Serbest Ticaret Bölgesi (EFTA) 4 Ocak 1960 tarihinde Stockholm Antlaşması ile kurulmuştur. EFTA üyeleri arasında serbest ticaret
aracılığıyla gelişmeyi, refahı sağlamak ve Batı Avrupa Ülkeleri arasında daha gelişmiş bir işbirliği yaratmak amacıyla kurulmuştur. 2003 yılı
itibariyle başkan ülke Norveç’tir. Yedi kurucu üyesi Avusturya, Danimarka, Norveç, Portekiz, İsveç, İsviçre ve İngiltere o dönemde aynı
zamanda Avrupa Ekonomik İşbirliği Örgütü (OEEC) üyesi ülkelerdir. Finlandiya 1962′de ortak üye olarak katılmış ancak 1986′da tam üye
olmuştur. İzlanda ise ihracatının büyük ölçüde balıkçılığa dayanması nedeniyle ortaklık statüsünden serbest sanayi ürünleri ticareti
anlamında tam olarak yarar sağlayamayacağından 1970 yılında üyeliğe girmiştir.
EFTA genel olarak İngiltere’nin AET’ye katılmak için kullanacağı bir araç olarak kurulmuş bir oluşumdur. Çünkü AET’ye katılmaları için
davet edilen OEEC ülkelerinden Finlandiya, Avusturya, İsviçre tarafsızlık politikaları nedeniyle topluluğa katılmamıştır. Danimarka, İsveç
ve Norveç ise İngiltere ile yoğun olarak ticari ilişkilerde bulunduklarından ortak hareket etmekteydiler. Bu durum içerisinde İngiltere de
EFTA’yı AET’ye katılım konusunda pazarlık gücünü artırıcı bir unsur olarak dışarıda kalan ülkelerle kurmak yoluna gitmiştir.
AET’den farkı üyeler arasındaki ticaretin serbest olması ancak üçüncü ülkelere karşı ortak bir gümrük tarifesi oluşturulmamasıdır. Ayrıca
sermayenin ve hizmetlerin serbest dolaşımı mümkün olmayıp Stockholm Anlaşması ile de balıkçılık ve tarım gibi sektörler serbest ticaret
dışı sektörler olarak belirlenmiştir. AET’den diğer bir farkı ise bir yıl önceden haber vermek koşuluyla çekilmek mümkündür. Stockholm
Antlaşması’nda belirlendiği üzere miktar kısıtlamalarının ve tarifelerin kaldırılmasının on yıl süreceği öngörülmüştür. Bu zaman tablosu da
AET’de işleyen benzer süreç ile paralellik sağlamak amacı ile uygulanmıştır. Ancak AET’nin süreci hızlandırmasıyla birlikte EFTA’da birkaç
istisna dışında sanayi ürünleri üzerindeki tarifeleri 1966 sonunda kaldırılmıştır. Bununla birlikte miktar kısıtlamalarının kaldırılması da
hızlandırılmış ve 1965′in ortalarında tamamlanmıştır.
1973′de İngiltere ve Danimarka AET’ye katılmış daha sonra da Portekiz, İsveç, Finlandiya ve Avusturya da Avrupa Birliği’ne katılmıştır.
1991 yılında EFTA ile AET arasında Avrupa Ekonomik Alanı (EEA) Anlaşması imzalanarak sadece sanayi mallarının serbest ticarete konu
olması değil sermaye, hizmetler ve işgücünün de serbest dolaşımı hedeflenmiştir.
Kuzey Amerika Serbest Ticaret Bölgesi (NAFTA)
Kuzey Amerika Serbest Ticaret Bölgesi (NAFTA), 1965 yılında Kanada ile ABD arasında varılan Auto Pact anlaşması ile oluşturulmuştur.
1986 yılında Meksika’nın GATT’a üye olmasıyla taraflar arasındaki ilişkiler gelişmiş, bu gelişmelerin sonucunda da 1993′de ABD, Kanada
ve Meksika arasında Kuzey Amerika Serbest Ticaret Bölgesi Anlaşması imzalanmıştır. Bu anlaşmaya göre ülkeler kendi aralarındaki
ticarette engelleri kaldırmayı, üçüncü ülkelere karşı ulusal tarifelerini sürdürmeyi benimsemişlerdir. Gümrük vergilerinin on yıl içerisinde
sıfırlanması öngörülmekle birlikte bazı tarım ürünleri için daha uzun süreler öngörülmüştür.
Asya ve Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC)
Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC), 1989′da Asya-Pasifik ekonomilerinde oluşan karşılıklı bağımlılık sonucunda kurulmuştur.
Dünyadaki ekonomik bloklar içerisinde ticaret hacmi en yüksek birleşmelerden birisidir. Başlangıçta bilgi grubu olarak kurulan APEC,
günümüzde bölgenin bütün ekonomilerini kapsamaktadır. Üyeleri ABD, Çin, Hong Kong, Endonezya, Japonya, Kore, Malezya, Avustralya,
Brunei Darussallam, Kanada, Şili, Meksika, Yeni Zelanda, Papua Yeni Gine Filipinler, Singapur, Tayvan, Tayland’dır. APEC fikir birliğine
göre çalışmaktadır.
APEC başkanlığı bütün üyeler tarafından birer yıllığına yapılmaktadır. 1991′de üyeler çalışma programlarını, açık konuşmalarla ve bütün
üyelerin eşit oylarına göre yapmaya başlamışlardır. Singapur’da kalıcı bir sekreterlik kurulması 1992 Bangkok toplantısında
kararlaştırılmıştır. Ticaret ve Yatırım Komitesi ve Bütçe ve Yönetim Komitesi kurulması 1993 toplantısında kararlaştırılmıştır. Bunların
Uluslararası İşletmecilik
Bölüm III - Uluslararası Organizasyonlar
10
dışında APEC’in başka çalışma grupları da vardır. Bunlar: Endüstriyel bilim ve teknoloji, ticaretin geliştirilmesi; insan kaynakları gelişimi;
bölgesel enerji işbirliği; iletişim; ulaşım; turizm, deniz kaynaklarının korunması ve balıkçılıktır.
APEC’in kalıcı sekreterliği nerededir?
Singapur’da kalıcı bir sekreterlik kurulması 1992 Bangkok toplantısında kararlaştırılmıştır.
4. Ölçme ve Değerlendirme
1. Aşağıdakilerden hangisi II. Dünya Savaşı’nın ardından XX. yüzyılın ilk yarısında yaşanan ve insanlığa büyük acılar getiren savaşların
ve barışa karşı tehditlerin tekrarını önlemek ve uluslararası barış ve güvenliği korumak amacıyla kurulmuştur?
a. Birleşmiş Milletler
b. Dünya Bankası
c. Uluslararası Para Fonu
d. Dünya Ticaret Örgütü
e. Avrupa Ekonomik İşbirliği Teşkilatı
2. Aşağıdaki örgütlerden hangisi gelişmiş ülkelerin, mali olanaklarını gelişme yolundaki ülkelere yönlendirerek dünya genelinde yaşam
kalitesini artırmak ve fakirliği azaltmak amacıyla, gelişme yolundaki ülkelere proje ve program kredileri verir?
a. Birleşmiş Milletler
b. Dünya Bankası
c. Uluslararası Para Fonu
d. Dünya Ticaret Örgütü
e. Avrupa Birliği
3. Başlıca amacı uluslararası para sisteminin düzenli bir biçimde işlemesini sağlamak ve üye ülkelerin dış ödeme güçlüklerinin çözümüne
katkıda bulunmak olan kuruluş, aşağıdakilerden hangisidir?
a. Uluslararası Para Fonu
b. Birleşmiş Milletler
c. Dünya Ticaret Örgütü
d. Avrupa Komisyonu
e. Dünya Bankası
4. Uluslararası Para Fonu’nun en yüksek yetkili organı aşağıdakilerden hangisidir?
a. Bakanlar Kurulu
b. Konsey
c. guvernörler Kurulu
d. Yürütme Kurulu
e. Denetleme Kurulu
5. Gümrük ve Ticaret Genel Anlaşması’nın yerine aşağıdaki organizasyonlardan hangisi kurulmuştur?
a. Avrupa Komisyonu
b. Dünya Bankası
c. Uluslararası Para Fonu
d. Dünya Ticaret Örgütü
e. Birleşmiş Milletler
6. Avrupa Ekonomik İşbirliği Teşkilatı hangi organizasyona dönüşmüştür?
a. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü
b. Dünya Bankası
c. Avrupa Komisyonu
d. Dünya Ticaret Örgütü
e. Birleşmiş Milletler
7. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün en yüksek karar alma organı aşağıdakilerden hangisidir?
Uluslararası İşletmecilik
Bölüm III - Uluslararası Organizasyonlar
11
a. Konsey
b. guvernörler Kurulu
c. Denetleme Kurulu
d. Yürütme Kurulu
e. Sayıştay
8. Aşağıdaki ülkelerden hangisi Petrol İhraç Eden Ülkeler Teşkilatı kurucu üyesi değildir?
a. Suudi Arabistan
b. İran
c. Kuveyt
d. Suriye
e. Venezüella
9. 1973′teki genişleme sürecini takiben halkoylaması sonucu AET dışında kalan ülke hangisidir?
a. İngiltere
b. Danimarka
c. İrlanda
d. Norveç
e. Yunanistan
10. Aşağıdakilerden hangisi genel olarak İngiltere’nin AET’ye katılmak için kullanacağı bir araç olarak kurulmuştur?
a. EFTA
b. NAFTA
c. APEC
d. Dünya Bankası
e. Dünya Ticaret Örgütü
Download