KAFA İÇİ BASINÇ ARTIŞI: Genel Prensipler, Beyin Ödemi, Fıtıklaşma (Herniasyon) Dr. Nurcan ORHAN İstanbul Üniversitesi Deneysel Tıp Araştırma Enstitüsü Sinirbilim Anabilim Dalı KAFA İÇİ BASINÇ ARTIŞI Kafa içi basınç artması sendromu (KİBAS) pek çok nörolojik ve nöroşirürjik hastalığın sonucu olarak karşımıza çıkar. Nadiren spontan iyileşmeler olsa da genelde ilerleyici bir tablodur. KİBAS’a yol açan hastalık ve/veya KİBAS tedavi edilmezse hastanın ölümüne veya körlük gibi nörolojik bir sekel gelişmesine yol açabilir. KAFA İÇİ BASINÇ DEĞİŞİKLİKLERİ Beyin ile ilgili yapılar, kemikten yapılmış kafa iskeleti içinde olduğundan bu iskeletin genişleme olanağı yoktur. Kafa içinde yer kaplayan oluşumlar, tümör kanama, ödem, BOS dolaşımının bozulmasıyla bu sıvının birikmesi biçiminde olabilirler. KİB DEĞİŞİKLİKLERİ SONUCU Kafa içerisinde yer kaplayan oluşum, belli bir beyin bölgesini hasara uğratmışsa beynin o bölgesindeki hasardan kaynaklanan işlev bozukluklarına rastlanabilir ◦ Konuşma bozuklukları, felçler, epilepsi nöbetleri gibi Kafa içi basınç artışının tedavisi etkene göre değişiklikler göstermektedir. KİBASTA GENEL KLİNİK ÖZELLİKLER KİBAS sonucu ortaya çıkan bulgu ve belirtiler, mevcut lezyonun yerleşimine ve patolojik özelliklerine bağlı gelişebilecek olanlardan ayırt edilmelidir. KİBAS’ta bulgu ve belirtiler ikiye ayrılabilir. Ana Belirtiler Yardımcı Belirtiler Başağrısı Beyin sapı tutulumunu gösteren bulgular (Cushing Yanıtı) Bulantı/kusma Papilödem Bilinç değişiklikleri VI.Sinir parezisi Mental ve endokrinolojik değişiklikler TEMEL FİZYOLOJİK VE FİZYOPATOLOJİK MEKANİZMALER NORMAL İNTRAKRANYAL BASINÇ; İKB, intrakranyal olarak doğrudan beyin parankiminden, epidural veya subdural mesafeden ya da en sık yapıldığı şekliyle lateral ventriküldeki beyin omurilik sıvısından (BOS) ölçülen basınçtır. TEMEL FİZYOLOJİK VE FİZYOPATOLOJİK MEKANİZMALER NORMAL İNTRAKRANYAL BASINÇ; Normal koşullarda yan yatar ve başı lomber bölgeyle aynı hizada bulunan bir kimsede lomber ponksiyonla lomber subaraknoid mesafeden ölçülen basınç, intrakranyal mesafeden ölçülen basınca eşittir. Ölçülen basınç mmHg, mmH20 veya kPa birimleriyle ifade edilir. 10 mmHg = 136 mmH2O = 1.3 kPa TEMEL FİZYOLOJİK VE FİZYOPATOLOJİK MEKANİZMALER NORMAL İNTRAKRANYAL BASINÇ; Ortalama BOS basıncı 150 mmH2O’dur ve normal kişilerde 70-200 mmH2O arasındadır. Normalin üst sınırı 250 mmH2O olarak da alınmaktadır. Erişkinlerde normal İKB 0-15 mmHg, kafatası süturları henüz kapanmamış bebeklerde ise 0-5 mmHg olarak da kabul edilebilir. TEMEL FİZYOLOJİK VE FİZYOPATOLOJİK MEKANİZMALER NORMAL İNTRAKRANYAL BASINÇ; Kranyum intrakranyal boşluğu sert bir kabuk olarak çevreler. Bu rijid yapıyı başlıca beyin parankimi, BOS ve kan doldurur. Falks ve tentoryum kranyum içinde semi-rijid bir yapı oluşturur. Foramen magnum başta olmak üzere diğer küçük foraminalar aracılığıyla kranyum içi ve dışı arasında bağlantı olmakla beraber, intrakranyal hacim-basınç ilişkilerini anlamak açısından kranyal boşluk kapalı bir alan olarak kabul edilebilir. Monro-Kelle Doktirini 1783 yılında anatomist Alexander Monro tarafından ortaya atılan ve sonrasında 1825 yılında patolog George Kellie tarafından geliştirilen doktrine göre beyin, BOS ve kan hacimlerinin toplamı kranyum içinde sabit bir toplam hacmi oluşturur. Bunlardan birindeki artış, diğerlerindeki eşit azalma ile dengelenmelidir. Monro-Kelle Doktirini VBeyin + VBOS + VKan = Sabit Bu eşitlikte beyin yaklaşık 1400 cc’lik bir hacimle toplam hacmin %80’ini oluştururken, BOS ve kan yaklaşık 150 ml ile kalan %20’lik hacmi eşit olarak paylaşırlar. Bu eşitliğe intrakranyal boşlukta gelişen bir kitleyi (hematom ya da tümör) eklediğimizde VBeyin + VBOS + VKan + VKitle = Sabit Monro-Kelle Doktirini Monro-Kelle Doktirini İKB Ölçümü ve İKB Dalgaları İKB ◦ doğrudan beyin parankiminden, ◦ epidural, subdural, subaraknoid aralıklardan ya da ◦ lateral ventriküllerden (en sık yapılan) ölçülebilir. İlk kez 1951 yılında Guillaume and Janny insanlarda ventrikül basıncının sürekli kaydını yaptılar. İKB Ölçümü ve İKB Dalgaları Daha sonra Lundberg çeşitli intrakranyal patolojik durumlarda uzun süreli kayıtlar sonucunda İKB yükselmelerini ve İKB dalgalarını sınıfladı İKB’nin ◦ 40 mmHg nın üzerinde seyretmesini ciddi yükselme, ◦ 20-40 mmHg arasını orta derecede yükselme, ◦ 10-20 mmHg arasını ise hafif yükselme olarak tanımladı. Kayıtlarında değişik büyüklükte, frekansta ve paternde beliren, üç tipte BOS basınç dalgası ortaya çıktığını belirledi. İKB Ölçümü ve İKB Dalgaları A dalgası (ya da plato dalgası) düzensiz aralıklarla ortaya çıkan, 5-20 dakika arasında süren ve aniden normal düzeye dönen İKB yükselmeleridir A Dalgası; beyin kompliyansının düşük olduğuna ve ciddi İKB yüksekliğinin gelişebileceğine işaret eder İKB Ölçümü ve İKB Dalgaları Bu esnada basınç 50-100 mmHg düzeyine kadar yükselebilir. Klinikte bu durum ◦ başağrısı, ◦ bulantı-kusma, ◦ bilinç bozulması, ◦ ekstansör tonusun artması şeklinde görülür İKB Ölçümü ve İKB Dalgaları B dalgaları 0.5-2 dakika arasında ortaya çıkan, solunumla ilintili ritmik değişikliklerdir. C dalgaları ise diğer ikisine göre daha yüksek frekansta görülen kan basıncındaki fazik değişikliklere uyan dalgalanmalardır. B ve C dalgalarının klinik önemi tartışmalıdır. BEYİN ÖDEMİ Beyin ödemi beyin su miktarındaki artışa bağlı olarak beyin hacminde meydana gelen artış olarak tanımlanabilir. Beynin su oranı normalde ◦ gri madde için %80 ◦ ak madde için %68 BEYİN ÖDEMİ Değişik beyin ödemi tipleri tanımlanmıştır. ◦ Ortak nokta: vasküler yataktan beyne artan oranlarda sıvı geçişidir. Starling yasası göz önünde bulundurulduğunda: Kapiller hidrostatik basınç + Doku kolloid osmotik basıncı Doku hidrostatik basıncı + Plazma kolloid basıncı BEYİN ÖDEMİ Kapiller hidrostatik basınç + Doku kolloid osmotik basıncı Doku hidrostatik basıncı + Plazma kolloid basıncı Sıvı geçişinde bu dengeyi bozacak faktörler ◦ artmış intravasküler hidrostatik basınç, ◦ vasküler endotel hasarı ve ◦ plazma kolloid onkotik basıncında azalma BEYİN ÖDEMİ İlk kez 1967 yılında Klatzo iki farklı beyin ödemi tipi tanımladı. ◦ Vazojenik ◦ sitotoksik İlerleyen yıllarda Schutta, Langfitt, Fishman ve Miller’in katkılarıyla altı değişik tipte beyin ödemi tanımlandı. BEYİN ÖDEMİ TİPLERİ BEYİN ÖDEMİ TİPLERİ VAZOJENİK ÖDEM Kan-beyin bariyeri yıkımı sonucu meydana gelir. Su, sodyum ve proteinden oluşan ödem sıvısı ekstrasellüler mesafeye sızar. Ödem çoğunlukla gri maddede başlar, ancak daha gevşek yapıda olduğundan parmak şeklinde uzanımlarla ak maddede birikir. BEYİN ÖDEMİ TİPLERİ VAZOJENİK ÖDEM İntravasküler basıncı artıran ya da vazodilatasyona neden olan süreçler vazojenik ödemi arttırır. Bunlar arasında kan basıncının yükselmesi, hiperkarbi ve ateş sayılabilir. Ödem sıvısı ak madde lifleri arasından ependime ve onu da geçerek ventriküler sisteme ulaşarak temizlenir. BEYİN ÖDEMİ TİPLERİ VAZOJENİK ÖDEM Klinikte vazojenik ödem en sık ◦ menengioma, ◦ metastaz, ◦ yüksek evreli astrositoma gibi tümörlerin, ◦ serebral apselerin ve ◦ beyin kontüzyonlarının çevresinde gelişir. Kortikosteroidler vasküler geçirgenliği değiştirerek vazojenik beyin ödeminin tedavisinde etkindir. BEYİN ÖDEMİ TİPLERİ SİTOTOKSİK ÖDEM Sellüler ödem olarak da adlandırılır. Hücre zarında meydana gelen fizyopatolojik ve mekanik hasar sonucu gelişir. Başlıca nedeni serebral iskemidir. Serebral iskemi sonucu hücre zarında transportu sağlayan Na-K ATPaz enzimi enerji azalması ya da kaybı sonucu işlev göremez. BEYİN ÖDEMİ TİPLERİ SİTOTOKSİK ÖDEM Hücre içinde sodyum birikmeye başlar. Yine iskemiyle birlikte hücre zarında bulunan eksitatör amino asit reseptörleri, (başlıcası NMDA) normal sinaptik iletiyi sağlayan glutamatın sinaptik aralıkta birikmesi sonucu aşırı uyarılırlar. Böylece önce Na, ardından da Ca yüksek miktarlarda hücre içine akar. Hücre şişer. BEYİN ÖDEMİ TİPLERİ SİTOTOKSİK ÖDEM Kalsiyumun hücre içinde inaktif olarak bulunan fosfolipazları tetiklemesiyle hücre membranı kırılır. Membranı oluşturan yağ asitlerinin (başlıca araşidonik asit) metabolize olmasıyla ortaya çıkan serbest radikaller ve lipid peroksitleri kısır bir döngüye yol açarak zincirleme reaksiyonlarla membran hasarını arttırır. BEYİN ÖDEMİ TİPLERİ SİTOTOKSİK ÖDEM Reperfüzyon gerçekleşmezse geri dönüşümsüz hasar oluşur. Serebral infarktlarda oluşan ödem bu tiptedir. Klinikte fulminan hepatik hasar, ilerleyici ensefalopati ve artmış İKB ile seyreden Reye sendromunda da tipik olarak bu tarz ödem gelişir. BEYİN ÖDEMİ TİPLERİ SİTOTOKSİK ÖDEM Sitotoksik ödemin tedavisinde ◦ serbest radikal temizleyiciler, ◦ eksitatör amino asit reseptör antagonistleri, ◦ kalsiyum kanal blokerleri yararlı bulunmuştur. Vazojenik ödemin tersine, iskemik inme veya kanamaya bağlı gelişen sitotoksik ödem tedavisinde kortikostreoidlerin yeri yoktur, hatta sistemik yan etkileri nedeniyle hastanın genel durumunu kötüleştirebilirler. BEYİN ÖDEMİ TİPLERİ HİDROSTATİK ÖDEM Kranyum içinde artmış intravasküler basıncın kapiller yatağa yansıması ve prekapiller segmentte, koruyucu olarak serebrovasküler direnci arttıracak otoregülasyon mekanizmalarının bozuk olması sonucu gelişir. Bu tip ödemde vazojenik ödemden farklı olarak ekstrasellüler alana sızan ödem sıvısı proteinden zengin değildir. Starling eşitliğindeki intravasküler hidrostatik basınç artışı bu tip ödemin başlıca nedenidir. BEYİN ÖDEMİ TİPLERİ HIDROSTATIK ÖDEM Arteriyovenöz Malformasyon (AVM) ameliyatlarından sonra görülebilen normal perfüzyon basıncının geri dönmesi tablosu bu ödem tipine örnektir. AVM çevresindeki dokuda bulunan otoregülasyon özelliğini yitirmiş vasküler yatağa AVM çıkarıldıktan sonra normal basınçta gelen kan, artmış intravasküler hidrostatik basınca ve ödeme neden olur. Büyük bir intrakranyal kitlenin ani dekompresyonu sonrasında da bu tipte ödem görülebilir. BEYİN ÖDEMİ TİPLERİ HİPOOZMOTİK ÖDEM Deneysel olarak peritoneal kaviteye distile su enjeksiyonuyla plazma ozmolalitesinin düşürülmesinin İKB da ve beyin su oranında artışa neden olduğu gösterilmiştir. Klinikte bu duruma benzer bir tablo hiponatremiye neden olan süreçler sonucu gelişebilir. Merkezi sinir sisteminin hastalıklarında ortaya çıkabilen uygunsuz ADH sendromu ve serebral tuz kaybı sendromu hiponatremiye ve difüz beyin ödemine yol açabilir. BEYİN ÖDEMİ TİPLERİ HİPOOZMOTİK ÖDEM İlkinde dilüsyonel ve hipervolemik bir hiponatremi söz konusudur. İkincisinde ise sodyumla birlikte su kaybı da gelişir ve hipovolemik hiponatremi oluşur. Tedavide uygunsuz ADH sendromunda hipertonik tuz solüsyonlarının infüzyonuyla su kısıtlaması yapılırken, serebral tuz kaybı sendromunda bir mineralokortikoid olan fludrokortizon verilir. BEYİN ÖDEMİ TİPLERİ İNTERSTİSYEL ÖDEM Obstrüktif hidrosefalisi olan hastaların bilgisayarlı tomografi ya da manyetik rezonans görüntüleme (MRG) T1 ağırlıklı kesitlerinde lateral ventrikül kesitlerinin etrafında görülen hipodens-hipointens alan bu tip ödemin göstergesidir. Artmış intraventriküler basınç sonucu transepandimal geçiş periventriküler ak maddede ödeme yol açar. BEYİN ÖDEMİ TİPLERİ İNTERSTİSYEL ÖDEM Tedavide hidrosefaliye neden olan kitle çıkartılır ya da BOS un drenaj ya da şant ameliyatıyla ventriküllerden uzaklaştırılması sağlanır. BEYİN ŞİŞMESİ Miller tarafından beyin ödemi tipleri arasında yer verilen beyin şişmesi, arteryel dilatasyon, hipertansiyon ve venöz konjesyon sonucu serebral kan volümünün artması nedeniyle gelişir. HERNİASYON (BEYİN FITIKLANMASI) KİBAS’ın en önemli klinik etkilerinden biri de serebral fıtıklanmalardır (herniyasyonlar). Fıtıklanma sonucu hem İKB daha artar hem de önemli nöral doku, beyin damarı ve kranyal sinir basıları gelişir. Rijid dura kıvrımları kranyumu kompartmanlara bölmüştür. Aynı zamanda beyni destekleyerek kranyum içinde fazla hareket etmesine de engel olurlar. HERNİASYON (BEYİN FITIKLANMASI) Başlıca iki kıvrım falks serebri ve tentoryum serebellidir. Falks serebri orta hatta yer alır ve her iki serebral hemisferi ayırır. Tentoryum serebelli ise çadır şeklindedir ve oksipital lobları, arka çukur oluşumlarından ayırır. Tentoryum açıklığı üst beyin sapını çevreler. İntrakranyal lezyonun yerleşimine göre, beynin belli bölgeleri itilerek dura kıvrımlarının yanından ya da foramen magnumdan dışarı doğru fıtıklanırlar HERNİASYON (BEYİN FITIKLANMASI) 1. Singüler fıtıklanma 2. Unkal fıtıklanma 3. Santral transtentoryal fıtıklanma 4. Tonsiller fıtıklanma 5. Yukarı fıtıklanma (Rengachary ve Wilkins’den değiştirilerek) HERNİASYON (BEYİN FITIKLANMASI) SİNGÜLER FITIKLANMA Supratentoryal kompartmanda serebral hemisferlerin frontal veya parietal konveksiteye yakın bölgelerinde yerleşen fokal bir kitle, falks serebrinin serbest kenarı komşuluğunda yer alan singüler girusu iter. Singüler girus falks altından, korpus kallosum üstünden karşı tarafa doğru fıtıklanır. HERNİASYON (BEYİN FITIKLANMASI) SİNGÜLER FITIKLANMA Anterior serebral arter falksın serbest kenarıyla beyin arasında sıkışabilir. Singuler fıtıklanmaya özgü tipik bir klinik tablo söz konusu değildir. Ancak meziyal motor korteks etkilenirse ya da anterior serebral arter iskemisi olursa bacakta parezi görülebilir. HERNİASYON (BEYİN FITIKLANMASI) LATERAL TRANSTENTORYAL (UNKAL) FITIKLANMA Unkal fıtıklanma herniyasyon sendromları arasında en sık görüleni ve tonsiller fıtıklanmayla beraber en önemlisidir. Klinik olarak tanısı son derece önemli ve hayat kurtarıcıdır. HERNİASYON (BEYİN FITIKLANMASI) LATERAL TRANSTENTORYAL (UNKAL) FITIKLANMA En sık orta fossada yer alan akut epidural hematom, temporal lob kontüzyon ve tümörleri gibi lezyonların varlığında görülmekle birlikte, tüm supratentoryal yer kaplayıcı lezyonlar ve KİBAS bu tip fıtıklanmaya yol açabilir. Unkus temporal lobun inferomediyal kısmında yer alır ve tentoryumun serbest kenarı ve üst beyin sapı arasından fıtıklanır. HERNİASYON (BEYİN FITIKLANMASI) LATERAL TRANSTENTORYAL (UNKAL) FITIKLANMA İlk etkilenen anatomik oluşum bu bölgede posterior serebral arter ve süperior serebellar arter arasında seyretmekte olan III. kranyal sinirdir (okulomotor sinir). III. sinirin bası altında kalması sonucu ipsilateral gözde midriyazis gelişir. Midriazis III. sinirin Edinger-Westphal çekirdeğinden kaynaklanan parasempatik pupilla konstriktör liflerinin disfonksiyonu sonucunda olur. HERNİASYON (BEYİN FITIKLANMASI) LATERAL TRANSTENTORYAL (UNKAL) FITIKLANMA Nörolojik muayenede pupillalarda anizokori saptanır, midriatik tarafta ışığa yanıt azalmıştır. Unkusun mezensefalonun pedunkulus kısmına bastırması sonucu, kortikospinal traktus tutulur ve lezyonun karşı tarafında piramidal iritasyon bulguları ve hemiparezi gelişir. HERNİASYON (BEYİN FITIKLANMASI) LATERAL TRANSTENTORYAL (UNKAL) FITIKLANMA Olayın ilerlemesi sonucu retiküler aktive edici sistem etkilenir ve bilinç bozukluğu gelişir. Basının devam etmesi beyin sapında venüllerin ve arteriollerin yırtılmasına neden olur (Duret kanamaları). Bu aşama geri dönüşsüzdür. Hastaların %15 inde unkus beyin sapını iter ve beyin sapı karşı tentoryum kenarınca sıkıştırılır. HERNİASYON (BEYİN FITIKLANMASI) LATERAL TRANSTENTORYAL (UNKAL) FITIKLANMA Bu durumda lezyonla aynı tarafta hemiparezi görülür (Kernohan Bulgusu). Bazı hastalarda unkal fıtıklanma sonucu posterior serebral arter basılabilir ve oksipital infarkt gelişebilir HERNİASYON (BEYİN FITIKLANMASI) SANTRAL TRANSTENTORYAL FITIKLANMA Santral fıtıklanma tentoryum açıklığından uzakta, serebral hemisferlerin üst kısmında yer alan lezyonlarda görülür. İki yanlı yerleşmiş kronik subdural hematom gibi lezyonlarda da bu tip fıtıklanma ortaya çıkabilir. HERNİASYON (BEYİN FITIKLANMASI) SANTRAL TRANSTENTORYAL FITIKLANMA Diensefalon ve mezensefalonun tentoryum açıklığından aşağıya doğru santral fıtıklanması şeklinde gerçekleşir. Klinik olarak tanınması güçtür. İki yanlı küçük pupillalar, yukarı bakış kısıtlılığı ve Cheyne-Stokes solunumu klinik özelliklerdir. HERNİASYON (BEYİN FITIKLANMASI) TONSİLLER FITIKLANMA Arka çukur kitlelerinde, özellikle de hızlı büyüyen lezyonlarda görülür. Serebellar tonsiller foramen magnumdan spinal kanala doğru fıtıklanır ve medulla oblongataya basar. İlk dönemlerinde hastada ense sertliği ve tortikolis görülebilir. Basının ilerlemesiyle solunum düzensizliği ve “kardiyorespiratuvar arrest” gelişir. Bu aşamadan sonra hasta resüsite edilse bile, sıklıkla hipoksik ensefalopati sonucu beyin ölümü meydana gelir. HERNİASYON (BEYİN FITIKLANMASI) YUKARI FITIKLANMA Arka çukurda yerleşmiş bir kitlenin etkisiyle ya da bu kitlenin varlığında gelişmiş obstrüktif hidrosefaliye yönelik ventrikülostomi yapıldığında serebellar vermisin culmen ve santral lobulusu tentoryum açıklığından yukarı doğru fıtıklanabilirler. Bu durumda başlangıçta serebellar nöbet olarak da adlandırılan ekstansör rijidite atakları olur. HERNİASYON (BEYİN FITIKLANMASI) YUKARI FITIKLANMA Dorsal mezensefalona basının artmasıyla yukarı bakış kısıtlılığı ve bilinç bozukluğu gelişir. Superior serebellar arterlerin sıkışması iki yanlı pontomezensefalik enfarktla sonuçlanır bu da hastayı ölüme götürür. Arka çukur kitlesi varlığında ventrikülostomi yapıldığında ani ve çok miktarda BOS drenajı yapılmamalıdır. TEŞEKKÜR EDERİM