İKTİSADİ AÇIDAN TÜRKİYE-ORTADOĞU İLİŞKİLERİ Mezher YÜKSEL1 Özet: Bu çalışma 2002-2015 arası dönemde gerçekleştirilen dış ticaret üzerinden Türkiye Ortadoğu ilişkilerinin iktisadi boyutunu tartışmaktadır. Bu çerçevede yıllar ve ülkeler itibariyle ticari ilişkiler nasıl bir seyir izlemektedir, zaman içinde ne tür değişimler meydana gelmiştir, dış ticaretin genel görünümü nasıldır, Türkiye’nin toplam dış ticaret hacmi içinde Ortadoğu’nun payı nedir ve zaman içinde nasıl bir seyir izlemiştir, ekonomik ilişkilerde ekonomi dışı faktörler ne ölçüde belirleyicidir gibi sorulara cevap aranmaktadır. Önceki dönemler ile karşılaştırıldığında Türkiye Ortadoğu ilişkileri bu dönemde hem çeşitlenmiş hem de büyük artış görmüştür. Anahtar kelimeler: Türkiye, Ortadoğu, Ekonomi, Siyaset THE ECONOMIC ASPECT OF THE RELATION BETWEEN TURKEY AND OTHER MIDDLE EASTERN COUNTRIES Abstract: Based on data concerning foreign trade between 2002 and 2015, this study examines the economic aspect of the relations between Turkey and other Middle Eastern countries. In this context, I aspire to answer the following questions: from the point of view of years and countries, what kind of a picture do trade relations present? What changes have been seen throughout this period? What is the general outlook of foreign trade like? What is the share of the Middle East in Turkey's total foreign trade volume and what has it been like during the period under consideration? Lastly, to what extent have noneconomic factors been a determining factor in trade relations between Turkey and other Middle Eastern countries? It can be observed that compared to earlier periods, the relations between Turkey and Middle Eastern countries have been diversified and seen an increase. Key Words: Turkey, Middle East, Economy, Politics. 1 Yrd. Doç. Dr. Kırıkkale Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Sosyoloji Bölümü, mezheryuksel@yahoo.com 1 Giriş: Türkiye Ortadoğu ilişkileri yeni yüzyılda farklı bir döneme evrilmiş görünmektedir. Bu dönem, ilişkilerin önceki dönemler ile mukayese edilemez ölçüde arttığı, çeşitlendiği ve derinleştiği bir dönem olarak öne çıkmaktadır. Bir yanda ekonomik ilişkiler gelişmekte ve dış ticaret hacmi her geçen yıl biraz daha artmakta ve bununla paralel olarak diplomatik ve siyasi ilişkiler çok boyutlu derinlik kazanmaktadır. Öte yandan turizmden eğitime bir çok alanda ilişkiler benzer bir seyir izlemektedir. Bu çerçevede Türkiye orta doğu ülkeleri için önemli turizm destinasyonlarından biridir. Türkiye üniversitelerinde okuyan yabancı uyruklu öğrenciler arasında orta doğu kökenliler önemli bir oran tutmaktadır. Örneğin 20142015 döneminde Türkiye’de okuyan orta doğulu öğrenci sayısı on sekiz bin civarında olup toplam yabancı uyruklu öğrencilerin yarısından fazlasını oluşturmaktadır (ÖSYM: 2016). Orta doğu ülkeleri ile ilgili yapılan lisans üstü tezlerin sayısı giderek artmaktadır (YÖK: 2016). Türk popüler kültür endüstrisinin ürünleri (televizyon dizileri, müzik eserleri) orta doğu ülkelerinde ilgiyle izlenmekte, tüketilmektedir. Bu durumu iki açıdan değerlendirmek mümkündür. Birincisi, esasen bu durum Türkiye orta doğu ilişkileri ile sınırlı bir olgu değildir ve Türkiye’nin dış dünya ile olan ilişkilerinde gözlenen genel bir eğilimdir. Adına küreselleşme denilen ve ülkeler arasında ekonomik, siyasi, kültürel, askeri bir çok alanda çok yönlü artan ilişkiler ile karakterize edilen bir sürecin genel eğilimlerini yansıtmaktadır. Örneğin 1990’larin sonunda Türkiye’nin dış ticaret hacmi yetmiş milyar doların altında iken 2015 yılında üç yüz elli milyar dolara ulaşmış durumdadır (TÜİK: 2016). Yabancı yatırımlarda da benzer bir durum söz konusudur. 1999 yılında Türkiye’ye gelen yabancı sermaye miktarı bir milyar yedi yüz milyon dolar iken bu miktar 2015 yılı sonu itibariyle yaklaşık on yedi milyar dolara çıkmıştır (Ekonomi Bakanlığı: 2016). Yurt dışına giden Türkiyeli sayısı üç milyon civarından yaklaşık 10 milyon kişiye yükselmiştir (TÜİK: 2016). Dış hatlarda seyahat eden yolcu sayısı doksan milyona yaklaşmıştır. İkincisi, bu yeni dönemi Türkiye’nin cumhuriyet dönemi boyunca izleye geldiği resmi politikalarında bir kırılma olarak değerlendirmek mümkündür. Orta doğu ile olan köklü tarihsel ve kültürel bağlarına karşılık Türkiye’nin bölge ile olan ilişkilerinde izlediği 2 resmi politikaları batı eksenli olmuştur. Başta Arap-İsrail anlaşmazlığı gibi bölge içi temel meseleler olmak üzere bölgeyi ilgilendiren bir çok meselede batı-eksenli politikayı gözlemek mümkündür. Diğer bir ifade ile modern Türkiye’nin orta doğu ile olan ilişkilerine yön veren temel ilke ortak tarihsel-kültürel miras olmaktan ziyade batılılaşma yönelimli bir dış politika ekseninde ve tarihsel bağlamından arındırılmış bir mesafe ile sürdürüle gelmiştir. Kısacası, son on beş yılda geleneksel resmi politikadan radikal bir kopuş yaşanmış olmasa da söz konusu politikanın revize edildiğini görüyoruz. Bazı yorumcuların neoOsmanlıcılık olarak tanımladığı dış politikadaki farklılık sadece orta doğu ile ilişkilerin çeşitlenerek artması ve çok boyutlu bir düzeye çıkması değildir. Esas farklılık ilişkilerin ortak kültürel-tarihsel mirasa referansla kurulmasıdır. Bu çalışmanın amacı Türkiye Ortadoğu ilişkilerini ekonomik boyutu ile değerlendirmektir. Bu amaçla 2002-2015 yılları arasında Türkiye ile orta doğu ülkeleri arasında gerçekleştirilen dış ticaret verilerine bakılacaktır. Ticari ilişkilerin genel görünümü, zaman içindeki seyri, bölge ile olan dış ticaretin Türkiye’nin genel dış ticareti içindeki yeri, ülke ve sektör bazında arz ettiği durum gibi başlıklar altında değerlendirmeler yapılacaktır. Konu ile ilgili değerlendirmeler Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayınlanan verilere dayanmaktadır. Mekansal ölçekte bu araştırma on altı ülke ile sınırlı olup bu ülkeler Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Filistin, Irak, İran, İsrail, Katar, Kuveyt, KKTC, Lübnan, Mısır, Suriye, Suudi Arabistan, Umman, Ürdün ve Yemen’dir. İktisadi açıdan Türkiye-Ortadoğu ilişkileri İktisadi açıdan Türkiye orta doğu ile ilişkileri değerlendirildiğinde bir kaç husus öne çıkmaktadır. Birincisi, Türkiye’nin bölge ile olan dış ticaret hacmi 2002 yılından 2015 yılına yaklaşık sekiz kat artarak altı milyar dolardan yaklaşık kırk yedi milyar dolara çıkmıştır. Benzer bir şekilde bölge ile olan dış ticaretin toplam dış ticaret içindeki payı da aynı dönemde yaklaşık iki kat artarak yüzde on üçün üstüne çıkmıştır. Bununla birlikte, son üç yılda dış ticaret hacminde düzenli ve büyük bir düşüş meydana gelmiştir. 2012 yılında altmış altı milyar dolar civarında olan dış ticaret miktarı düzenli bir gerileme ile 2015 yılında kırk altı milyar dolar düzeyine düşmüştür. 3 Tablo 1. Yıllar itibariyle Türkiye-Ortadoğu ülkeleri dış ticaret hacmi (Milyar $) 70 60 50 40 30 20 10 0 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 Kaynak: TÜİK, 2016 Söz konusu dönemde Türkiye’nin toplam dış ticaretinde de genel bir düşüş eğilimi olsa da bölge ile olan ticarette meydana gelen gerileme çok daha fazladır. Başta Irak ve Suriye’de olmak üzere bölgede yaşanan savaşların bu düşüşte önemli payı olsa da esas neden İran’a uygulanan ambargodur. İran’a uygulanan ambargonun kapsamı 2011 yılı sonu itibariyle genişletilmiş ve İran’dan petrol alan ülkeler ile İran merkez bankası ile iş yapan finans kuruluşlarına yaptırımlar devreye sokulmuştur. Bu yeni ambargo paketinde Türkiye dahil on sekiz ülke için daha esnek bir ambargo takvimi öngörülmüş olsa da Türkiye’nin İran ile dış ticaret hacminde çok büyük düşüş meydana gelmiştir. 2012 yılında yaklaşık yirmi iki milyar dolar olan yıllık dış ticaret hacmi 2015 yılı sonunda on milyar doların altına gerilemiştir. Türkiye’nin Ortadoğu ile olan ekonomik ilişkilerinde öne çıkan ikinci husus, Türkiye’nin net ihracatçı taraf konumunda olmasıdır. Toplam on altı ülkenin on beş tanesi ile yapılan ticarette ihracat tutarı ithalat miktarından fazladır. En fazla ihracat yapılan ülke olan Irak aynı zamanda en yüksek dış ticaret fazlası veren ülkedir. Türkiye’nin bölge ihracatının dörtte biri Irak’adır. Bu ülkeye 2002-2015 döneminde toplam yaklaşık yetmiş yedi milyar dolar ihracat yapılmış buna karşılık yapılan ithalat iki milyar doların altındadır. Öte yandan Türkiye’nin dış ticaret açığı verdiği tek ülke ise İran’dır. İran, doksan milyar dolar ile en fazla ithalat yapılan ülkedir. İthalatta en büyük kalemi enerji oluşturmaktadır. Enerjide dışa bağımlı olan Türkiye bu alandaki ihtiyacının yüzde otuzdan fazlasını İran’dan karşılamaktadır (Türkiye Petrolleri, 2015). Buna karşılık ihracat miktarı 4 kırk milyar dolardan azdır. Kısacası, yıllar itibariyle göreli dalgalanmalar yaşanmış olsa da Türkiye’nin bölge ülkelerine ihracatı ve bölge ihracatının toplam ihracat içindeki payı artmıştır. Tablo 2. Yıllar itibariyle Türkiye-Ortadoğu ülkeleri ihracat-ithalat rakamları (Milyon $) 50 000 45 000 40 000 35 000 30 000 25 000 20 000 15 000 10 000 5 000 0 İhracat İthalat Kaynak: TÜİK, 2016 Daha da önemlisi, Türkiye’nin toplam ihracatının içinde bölgenin payı düzenli olarak artmıştır. 2002 yılında yüzde on düzeyinde olan bölge payı 2015 yılı sonuna gelindiğinde iki kattan fazla artarak yüzde yirmi iki düzeyine çıkmıştır. Tablo 3’te görüldüğü üzere en yüksek orana çıktığı 2012 yılında orta doğuya yapılan ihracat toplam ihracat içinde yaklaşık yüzde otuz düzeyinde gerçekleşmiştir. Öte yandan 2013’te sert bir düşüşün meydana geldiği ve bu eğilimin sonraki iki yılda da devam ettiğini belirtmek gerekir. Bu ölçekte sert olmasa da Türkiye’nin toplam ihracatında da düşüş eğilimi vardır. 2013 yılında yüz elli iki milyar dolar civarında olan toplam ihracat 2015 yılına gelindiğinde yüz kırk dört milyar dolara gerilemiştir. Bölgeye yapılan ihracatta yaşanan gerilemenin en önemli nedeni en büyük ihracat pazarı olan Irak’a yapılan ihracatın azalmış olmasıdır. Özellikle IŞID kaynaklı şiddetin etkili olduğu bu dönemde Irak’a yapılan ihracat miktarı yaklaşık on iki milyar dolardan sekiz buçuk milyar dolara gerilemiştir. İhracatın aksine bölgesel ithalatın toplam ithalat içindeki payı her zaman yüzde onun altında gerçekleşmiştir. 2002 yılında yüzde beşin altında olan bölgesel ithalat payı 2015 yılı sonunda yaklaşık yüzde yedidir. 5 Tablo 3. Ortadoğu ile yapılan dış ticaretin toplam dış ticaret içindeki payı (%) 30.00 25.00 20.00 15.00 İhracat 10.00 İthalat 5.00 0.00 Kaynak: TÜİK, 2016 Üçüncü husus dış ticaretin sektörel kompozisyonuna ilişkindir. Türkiye’nin ithalat sepetindeki genel eğilimler ile uyumlu olarak bölgeden yapılan ithalat enerji sektöründe yoğunlaşmaktadır. Başta İran olmak üzere S. Arabistan ve Irak gibi ülkeler Türkiye’nin petrol ve doğal gaz ithalatında tedarikçi ülkeler olarak öne çıkmaktadır (Türkiye Petrolleri, 2015). Enerjiden sonra ikinci sırada imalat sanayi gelmektedir. Özellikle İsrail bu sektörde önemli bir ortaktır. Öte yandan ihracata baktığımızda imalat sanayinin ilk sırada yer aldığını görüyoruz. Bu açıdan da Türkiye’nin dış ticaretindeki genel eğilimler ile uyumlu bir tablo vardır. Dördüncü bir husus, Türkiye’nin bölgedeki bazı ülkeler ile yaşadığı diplomatik krizlere ve siyasal gerilimlere kaynaklık eden etnisite, din veya mezhep gibi farklılıklar iktisadi ilişkilerde temel belirleyici faktörler değildir. İsrail, Mısır, Suriye gibi ülkeler ile yaşanan diplomatik krizlerin ekonomik ilişkilere aynı düzeyde yansımadığı görülmektedir. Bu ülkelerden en uzun süreli kriz yaşanan İsrail ile olan ekonomik ilişkilerin seyri buna en iyi kanıttır. İsrail ile ilişkiler hakkında daha fazla değerlendirme ilerleyen sayfalarda yapılacaktır. Son olarak, iktisadi ilişkilerin ülkelere göre dağılımında çok belirgin bir ayrışma vardır ve ülkeler çok keskin bir şekilde iki gruba ayrılmış durumdadır. Bir tarafta İran, Irak, 6 İsrail, BAE, S. Arabistan ve Mısır’dan oluşan birinci grup öte yandan Filistin, Umman, Bahreyn, Yemen, Katar, Ürdün ve Lübnan’ın öne çıktığı ikinci grup. İlk grup toplam dış ticaret hacminin yüzde seksen beşten fazlasına sahiptir. Bu ülkeler ihracatın da ithalatın da yoğunlaştığı ülkelerdir. Buna karşılık ikinci grupta yer alan diğer on ülke toplam dış ticaretin yüzde on beşine sahiptir. Bu ülkeler ile olan ilişkide ihracat öne çıkmaktadır. Tablo 4. Türkiye-Orta doğu ülkeleri dış ticaret verileri, 2002-2015 (Milyon $) İhracat İthalat Dış Ticaret Hacmi Ülke Miktar ($) Ülke Miktar ($) Ülke Miktar ($) Irak BAE İran S. Arabistan İsrail Mısır Suriye KKTC Lübnan Ürdün Yemen Kuveyt Katar Umman Bahreyn Filistin Toplam 76 434 49 595 37 455 27 836 26 471 25 783 13 870 11 753 7 260 6 747 4 615 4 099 3 924 2 409 1 845 523 300 620 İran BAE İsrail S. Arabistan Mısır Suriye Katar Lübnan Kuveyt Irak Bahreyn KKTC Ürdün Umman Yemen Filistin 90 445 19 375 19 008 16 342 11 333 3 066 2 682 2 018 1 912 1 848 1 268 757 673 521 25 10 171 289 Türkiye 1 501 479 Kaynak: TÜİK, 2016 2 351 707 İran Irak BAE İsrail S. Arabistan Mısır Suriye KKTC Lübnan Ürdün Katar Kuveyt Yemen Bahreyn Umman Filistin 127 900 78 282 68 970 45 479 44 178 37 116 16 936 12 510 9 278 7 420 6 606 6 011 4 640 3 114 2 930 533 471 909 3 853 186 Ülkeler bazında değerlendirmeleri Türkiye’nin en yüksek ticaret hacmine sahip olduğu ilk beş ülke üzerinden yapmaya devam etmek gerekirse ilk sırada İran olduğu görülecektir. Bölgesel dış ticaretin yüzde yirmi yedisi ve ithalatın ise yaklaşık yüzde altmışı İran iledir. 2002-2015 arası dönemde İran’a toplam otuz yedi milyar dolar ihracat yapılmış buna karşılık doksan milyar dolar ithalat gerçekleştirilmiştir. Bu itibarla İran, Türkiye’nin dış ticaret açığı verdiği tek bölge ülkesidir. Bunda Türkiye’nin enerjide dışa bağımlı ve enerji ihtiyacının önemli bir kısmını İran’dan karşılıyor olmasının payı büyüktür. 7 Türkiye’nin toplam enerji talebinin yüzde yetmiş üçü ithalat ile karşılanmaktadır. Bu oran petrolde yüzde doksan üç doğal gazda ise yüzde doksan dokuz olup en büyük tedarikçi ülke ise İran’dır (Türkiye Petrolleri: 2015: 36-38). Tablo 5. Yıllar itibariyle Türkiye-İran ihracat ve ithalatı (Milyon $) 14 000 12 000 10 000 8 000 6 000 İhracat 4 000 İthalat 2 000 0 Kaynak: TÜİK, 2016 Tablo 5’te de görüldüğü üzere dış ticaret hacminde yıllar itibariyle genel eğilim artış yönünde olmakla birlikte iki önemli kırılma gözlenmektedir. İlki, 2009 yılında ithalatta yaşanan sert düşüştür. Dünyada yaşanan ekonomik krizin etkisiyle dış ticaret hacminde meydana gelen daralma ile uyumlu olarak İran’dan yapılan ithalatta 2008 yılına göre yaklaşık yüzde altmışlık bir azalma meydana gelmiştir. Aynı dönemde Türkiye’nin toplam ithalatında yüzde otuzdan fazla bir düşüş yaşanmıştır. İkinci önemli kırılma 2011 yılında olup ABD öncülüğünde İran’a uygulanmakta olan uluslararası ambargonun sonrasında meydana gelmiştir. Daha önce de belirtildiği üzere İran’a uygulanan ambargonun kapsamı 2011 yılı sonu itibariyle genişletilmiştir. Öyle görünüyor ki bundan en fazla etkilenen ülkelerden biri Türkiye olmuştur. 2012 yılında yaklaşık yirmi iki milyar dolar olan yıllık dış ticaret hacmi 2015 yılı sonunda on milyar doların altına gerilemiştir. 2015 yılında söz konusu ambargonun kaldırılmasından sonra ticaret hacminde bir artış meydana gelmesi beklenmektedir. 2016 yılına ait ilk beş aylık veriler bu beklentiyi destekler niteliktedir. İlgili verilere göre özellikle ihracatta yüzde otuzdan fazla bir artış meydana gelmiştir (Ekonomi Bakanlığı, 2016). 8 Dış ticaret hacmi bakımından ikinci sırada bulunan Irak ise İran’ın tam tersine en fazla dış ticaret fazlası veren ülke konumundadır. Bu ülkeye yapılan toplam ihracat yetmiş altı milyar dolardan fazladır. İhracatın yıllar içindeki seyrine baktığımızda 2002-2013 arası dönemde, 2006 yılı hariç, sürekli bir artış eğiliminde olduğunu görüyoruz (Tablo 6). 2013 yılında on iki milyar dolar ile en yüksek değere ulaştıktan sonra sonraki iki yılda ciddi düşüş yaşamaya başlamıştır. Türkiye’nin toplam ihracat rakamlarındaki düşüş ile uyumlu olsa da buradaki düşüşte Irak’ta şiddetlenen iç savaş koşullarının etkisi büyüktür. Buna karşılık toplam ithalat iki milyar doların da gerisindedir. Tablo 6. Yıllar itibariyle Türkiye-Irak ihracat ve ithalatı (Milyon $) 14 000 12 000 10 000 8 000 6 000 İhracat 4 000 İthalat 2 000 0 Kaynak: TÜİK, 2016 Öte yandan Türkiye ile Irak arasındaki ekonomik ilişkilerin tarihsel seyrine baktığımızda bu ilişkilerin genel olarak Türkiye’deki Kürt meselesi daha özelde ise Türkiye’nin Irak Kürt Bölgesi ile ilgili politikalarından etkilendiğini görüyoruz. Türkiye’de 2003 yılına kadar Kürt meselesi askeri ve güvenlik ekseninde ele alınmaktaydı ve Kuzey Irak’taki Kürtler de bu meseleyi derinleştiren bir tehdit olarak değerlendirilmekteydi. Bunun sonucu olarak siyasi alanda Kuzey Irak Kürt Bölgesinin özerk statüsüne yönelik tanımama politikası izlenirken ekonomik alanda ise ilişkilerin dondurulması şeklinde bir politika izlenmiştir. Negatif siyaset diyebileceğimiz bu politika özellikle 1999-2002 arası dönemde çok belirgin olup bu dört yıllık dönemde Türkiye ile Irak arasında hiç bir ticari ilişki gerçekleşmemiştir. 9 2003 yılından itibaren Türkiye’nin Kürt politikasındaki radikal değişimler Irak ile ekonomik ilişkilerde de çarpıcı değişimleri beraberinde getirmiştir. Askeri ve güvenlik boyutu göz ardı edilmeden Kürt meselesinin sosyal ve siyasi boyutuna yapılan vurguda ifadesini bulan bu değişim Kuzey Irak Kürt Bölgesi ile çok yönlü işbirlikleri geliştirme ile sonuçlanmıştır. Özellikle açılım süreci olarak tanımlanan sürecin başladığı 2009 yılından itibaren ekonomik ilişkiler hızlı bir büyüme dönemine girmiştir. 2008 yılında yaklaşık dört milyar dolar olan ihracat Kuzey Irak Kürt Bölgesi Başkanı Mesut Barzani’nin Nevruz kutlamaları için Diyarbakır’a geldiği yıl olan 2013’ün sonunda yaklaşık on iki milyar dolara çıkmıştır. Dış ticaret hacmi bakımından yaklaşık yetmiş milyar dolar ile üçüncü sırada Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) yer almaktadır. Söz konusu ticaret hacminin yaklaşık elli milyar doları ihracat ve on dokuz milyar doları ise ithalattan oluşmaktadır. İhracatta ilki 2008 ikincisi ise 2012 yılında olmak üzere iki büyük sıçrama yaşanmış takip eden yıllarda ise hemen hemen aynı sertlikte düşüş meydana gelmiştir. Söz konusu iki yılda da yıllık sekiz milyar dolar civarında ihracat gerçekleştirilmiştir. İthalatın yıllar içindeki seyrine bakıldığında 2011 yılına kadar yıllık bir milyar doların altında olan ithalat 2013 yılındaki zirvesi olan beş milyar doları gördükten sonra sert düşüş eğilimine girmiş ve 2015 yılında iki milyar dolar düzeyine gerilemiştir. Tablo 7. Yıllar itibariyle Türkiye-BAE ihracat ve ithalatı (Milyon $) 9 000 8 000 7 000 6 000 5 000 4 000 İhracat 3 000 İthalat 2 000 1 000 0 Kaynak: TÜİK, 2016 10 İsrail, toplam kırk beş milyar dolar ile Türkiye’nin Orta doğuda en büyük ticaret hacmine sahip olduğu dördüncü ülke konumundadır. Türkiye net ihracatçı konumunda olsa da ihracat ve ithalat birbirine yakın düzeyde gerçekleşmektedir. İki ülke arasındaki ticari ilişkiler dönem boyunca artarak devam etmiştir. 2002 yılında yaklaşık bir buçuk milyar dolar olan dış ticaret hacmi 2015 yılı sonunda yaklaşık dört buçuk milyar dolara çıkmıştır. Ticaret hacminin en yüksek gerçekleştiği 2014 yılında bu miktar yaklaşık altı milyar dolardır. Türkiye İsrail ilişkilerinde son dönemde diplomatik alanda yaşanan krizlerin aksine ekonomik ilişkilerde olumlu bir görünüm söz konusudur. Bilindiği üzere iki ülke arasında önce 2009 yılında ardından da 2010 yılında iki büyük kriz yaşanmış ve diplomatik ilişkiler tamamen kesilmiş2 ancak uzun görüşmeler sonunda 2016 yılı ortalarında ilişkiler normal seviyeye geri dönmüştür. Diplomatik alanda yaşanan krizlere rağmen ekonomik ilişkiler kesilmek bir yana artarak devam etmiştir. Tablo 8’de görüldüğü üzere örneğin 2009 yılında bir milyar dolar civarında olan ithalat 2014 yılında yaklaşık üç milyar dolara çıkmıştır. Benzer bir eğilim ihracat için de geçerli olup söz konusu dönemde ihracat yaklaşık iki kat artmıştır. Tablo 8. Yıllar itibariyle Türkiye-İsrail ihracat ve ithalatı (Milyon $) 3 500 3 000 2 500 2 000 İhracat 1 500 İthalat 1 000 500 0 Kaynak: TÜİK, 2016 2 Dönemin Başbakanı R. T. Erdoğan’ın Dünya Ekonomik Forumu için 2009 yılı Şubat ayında bulunduğu Davos’ta katıldığı bir ortak toplantıda İsrail Başbakanını siz öldürmeyi iyi bilirsiniz biçiminde sert şekilde eleştirmesiyle patlak veren kriz 2010 yılında bir grup sivil eylemcinin İsrail’in Gazze’de uyguladığı ablukayı protesto etmek ve oradaki Filistinlilere destek amacıyla Mavi Marmara isimli bir gemi ile Gazze’ye ulaşmak üzere başlattıkları girişime İsrail askerleri tarafından bazı eylemcilerin ölmesi ile sonuçlanan müdahalesi ile doruğa çıkmış ve Türkiye-İsrail diplomatik ilişkileri tamamen kesilmiştir 11 Orta doğunun önde gelen ülkelerinden biri olan S. Arabistan, Türkiye’nin bölgedeki en büyük beşinci dış ticaret ortağı konumundadır. 2002-2015 döneminde iki ülke arasında gerçekleşen ticaret hacmi yaklaşık kırk beş milyar dolardır. Ticari ilişkilerin yıllar itibariyle seyrine baktığımızda gerek ihracat gerekse ithalat bakımından genel bir artış eğilimi gözlemekteyiz. 2002 yılında beş yüz elli milyon dolar civarında olan ihracat 2015 yılına gelindiğinde altı kattan fazla artarak yaklaşık üç buçuk milyar dolara ulaşmıştır. Aynı dönemde oransal olarak daha fazla artış gören ithalat ise yüz yirmi milyon dolar civarından iki milyar doların üzerine çıkmıştır. Tablo 9. Yıllar itibariyle Türkiye-S. Arabistan ihracat ve ithalatı (Milyon $) 4 000 3 500 3 000 2 500 2 000 1 500 1 000 500 0 İhracat İthalat Kaynak: TÜİK, 2016 Sonuç Sonuç olarak, genel bir değerlendirme yapılacak olursa şunları belirtmek mümkündür. Türkiye’nin küresel kapitalist pazar ile 2000 sonrasında artan entegrasyonu ile uyumlu ve paralel olarak Ortadoğu ülkeleriyle olan ekonomik ilişkilerinde de büyük artış meydana gelmiştir. Daha da önemlisi Ortadoğu ülkeleri ile yapılan ticaretin toplam dış ticaret içindeki payı artmıştır. Dış ticaret dengesi Türkiye’nin lehine olup, İran hariç, bölge ülkeleri ile olan ticarette net ihracatçı ülke konumundadır. Türkiye’nin Ortadoğu ülkeleri ile ekonomik ilişkileri siyasi ve diplomatik krizlerden çok fazla etkilenmemektedir. Örneğin İsrail, Suriye, Mısır gibi ülkeler ile yaşanan diplomatik krizlere rağmen bu ülkeler ile ticaret hacmi genel eğilimler ile uyumlu seyretmeye devam etmiştir. Bununla birlikte, bölgede 12 artan siyasal istikrarsızlık ve çatışma koşulları Türkiye’nin bölge ile olan iktisadi ilişkilerinde son üç yılda belirgin bir düşüş yaşanmasına neden olmuştur. Özellikle ihracatta bölgenin payı yüzde yirmi sekizlerden yüzde yirmi ikiler düzeyine gerilemiştir. Kaynakça Ekonomi Bakanlığı. 2016. www.ekonomi.gov.tr Erişim tarihi: 18 Mayıs 2016 OSYM. 2016. www.osym.gov.tr Erişim tarihi: 18 Nisan 2016 TÜİK. 2016. www.tuik.gov.tr Erişim tarihi: 20 Nisan 2016 Türkiye Petrolleri. 2015. Ham Petrol ve Doğal Gaz Sektör Raporu YÖK. 2016. www.yok.gov.tr Erişim tarihi: 20 Nisan 2016 13