BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI VE OSMANLI İÇİNDEKİLER • I. Dünya Savaşı • I. Dünya Savaşına Yol Açan Sebepler • I. Dünya Savaşının Başlaması ve Gelişmesi • Osmanlı Devleti'nin Savaşa Girmesi • I. Dünya Savaşı Sırasında Türk Cepheleri HEDEFLER BAYBURT ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ • Bu ünitede amaçlanan kazanımlar; • Birinci Dünya Savaşı öncesi yaşanan gelişmeler, savaşın nedenleri, Osmanlı'nın savaşa girişi, cepheler ve savaşın sonuçları kavratılacak ÜNİTE 4 Birinci Dünya Savaşı ve Osmanlı 1. I. DÜNYA SAVAŞI (1914-1918) Dünyanın büyük devletlerinin Avrupa’da, Ortadoğu’da, Afrika’da ve Uzakdoğu’da geniş bir alanda ve açık denizlerde, o zamana kadar görülmemiş büyüklükte ve uzun süreli savaşına I. Dünya Savaşı denilmektedir. 1.1. I. Dünya Savaşına Yol Açan Sebepler Ekonomik Rekabet ve Sömürgecilik: Birinci Dünya Savaşı’nın temel sebeplerinden biri olan Ekonomik Rekabet ve sömürgecilik, genel anlamda tüm tarafları ilgilendirmekle beraber esas itibariyle daha çok İngiltereAlmanya eksenindeki çatışmaların ana sebebini oluşturmaktadır. Sömürgecilik anlayışı, Rönesans’tan sonra Sanayi İnkılabı ile önem kazanmış, ham madde ve pazar arayışı; gelişmemiş, ham madde kaynakları zengin ülkelerin sömürge olarak kullanılması arzusunu ortaya çıkarmıştır. Öncülüğünü İngiltere’nin yaptığı sömürgecilikte bu devleti Fransa, Belçika, Hollanda, Almanya, Rusya gibi ülkeler takip etmiştir. Sömürgecilik faaliyetine daha sonra ABD’nin de katılmasıyla sömürgecilik Pasifik Okyanusuna da egemen olmuştur. Bunun yanı sıra büyük devletlerin sömürgecilik anlayışı içinde çeşitli ülkelerde maden, demiryolu, deniz işletmeleri gibi dış yatırımları da olmuştur. Avrupa’da Alman-Fransız; Balkanlar’da Rus-Avusturya Rekabeti: Avrupa’daki Alman-Fransız çatışması savaşın başka bir nedenini oluşturmaktadır. 1870 yılında Alman milli birliğinin kurulması aşamasında Almanlar Sedan Savaşı’nda Fransızları yenmişler ve yer altı kaynakları açısından zengin Alsace-Lorraine’i Fransa’dan almışlardır. Bu tarihten itibaren Fransızlar bunu milli bir mesele haline getirmişlerdir. Almanya eninde sonunda Fransa ile mutlaka savaşacağını bildiğinden hızlı bir silahlanma çalışması ve ittifak arayışına girmiştir. Diğer yandan Balkanlar’da da Rusya ile Avusturya arasında çekişme yaşanmaktadır. Akdeniz’e açılmak isteyen Rusya, Panislavizm politikasıyla Balkanları nüfuzu altına almak isterken, aynı şekilde Avusturya’da Balkanlar’da hakimiyet kurmak istemektedir. Çıkar çatışması bu iki devlet arasında şiddetli rekabete yol açmaktadır. Milliyetçilik: 1789 Fransız İnkılabı ile ortaya çıkan milliyetçilik fikri, milli devletler kurma düşüncesini geliştirmiş, bu anlayış daha sonra da Avrupa milletlerinin benimsediği kendi milletini üstün görme politikasının kaynağı olmuştur. Panislavizm, Pan-Germenizm gibi milliyetçi akımların ortaya çıkması bu anlayışın ürünüdür. Bayburt Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi 2 Birinci Dünya Savaşı ve Osmanlı Osmanlı toprakları üzerindeki nüfuz mücadelesi ve ileride “Hasta Adam” denilen Osmanlı’nın mirasının ne şekilde paylaşılacağı meselesi, I. Dünya Savaşına yol açan bir diğer önemli nedendir. XIX. Yüzyıl başlarındaki Rus, İngiliz, Fransız rekabetine, yüzyılın sonlarında Almanya’nın da katılması bu rekabeti hızlandırmıştır. Osmanlı Topraklarının Paylaşılması İsteği: Hızlı Silahlanma-Militarizm: Avrupa’da siyasi ve askeri çevreler, büyük çatışmanın kaçınılmaz olduğunu biliyordu. Böyle bir çatışma başladığında da hiç kimse hazırlıksız yakalanmak istemiyordu. Bu sebeple bir silahlanma yarışı başladı. 1910 yılında Fransa’da bir askeri tatbikata katılan Mustafa Kemal Paşa, Fransa’nın yaptığı askeri hazırlığı görünce arkadaşı Fethi Okyar’a, yakın gelecekte büyük bir savaşın patlak vereceğini ve Fransa’nın bu hazırlığı sıradan sebeplerle yapmış olamayacağını söylemiştir. Bu tarihlerde Alman savaş sanayii büyük adımlarla gelişmekteydi. Krupps Silah Fabrikası daha savaş başlamadan büyük bir şöhret kazanmıştı. Almanya ile Avusturya-Macaristan İmparatorluğu toplam 115 milyon nüfusa sahipti. Bunun 22 milyonunu seferber etmişlerdi. İngiltere’nin sömürgelerini sayılmasa bile ortakları ile beraber bu kuvvetin iki katına yakın asker sahiplerdi. İngiltere deniz gücü bakımından büyük bir üstünlüğe sahipti. Lojistik destek kaynakları sınırsızdı. Fransa eğitimli subay kadrosuna ve hafif topçu birliklerine sahipti. Almanya da eğitimli subay açısından iyi durumdaydı; ama üst düzey komutan açısından aynı şey söylenemezdi. Halkanın en zayıf devleti Rusya idi. Hükümet de ordu da zaaf içindeydi. Ulaşım yolları sıkıntılıydı. Bir yandan büyük savaşın ona tarihsel emeli olan Boğazları kazandıracağını düşünmekte, diğer yandan ise savaşa yeterli ölçüde hazırlıklı olmadığından tedirginlik yaşamaktaydı. Bloklaşma: Almanya milli birliğini kurduktan sonra, dış politikada farklı bir yol izlemiştir. Alman milli birliğinin kurucusu Bismarc, Almanya’yı Avrupa’nın karada en güçlü devleti haline getirmek istiyordu. Bismarc’in bu arzusunu gerçekleştirmesini engelleyecek tek güç Fransa’ydı. Çünkü Alman milli birliği kurulurken Fransızlar, Almanlara yenilmişlerdi. Bismarc, Fransa’nın en kısa sürede kendisini toparlayacağı ve Almanya’dan bu yenilginin intikamını almaya çalışacağı inancındaydı. İşte bu düşünce Almanya’yı, güçlü devletleri Fransa’ya karşı kendi yanına çekme arayışına yöneltmiştir. Böylece dünya devletleri arasında ilk kez gruplaşma hareketi başlatılmıştır. 1860-1890 yılları arasında yapılan antlaşmalarla Almanya, Çarlık Rusya’sını ve Avusturya-Macaristan’ı yanına almıştır. Bu birliğe “Üçlü İttifak” adı verilmiştir. İtalya da daha sonra bu Üçlü İttifaka katılmıştır. 1890’a kadar Üçlü İttifak da her hangi bir çözülme yaşanmamıştır. Bismarc, özellikle Rusya ile ittifaka önem vermekteydi. Bayburt Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi 3 Birinci Dünya Savaşı ve Osmanlı Tarihte Bismarc’ın Kabusu olarak ifade edilen görüşe göre eğer Almanya Fransa ile bir savaşa girerse arkasında bulunan Rusya bu savaşta dışarıda bırakılmalıydı. Aksi halde Almanya iki ateş arasında kalabilir ve bu bir felaket olurdu. Ancak ileride Rusya-Avusturya-Macaristan rekabetinden dolayı bu ittifak bozulacaktır. 1890’da Almanya’da bir taht değişikliği yaşanmış yeni imparatorla Başbakan Bismarc arasında dış politikada ciddi görüş ayrılıkları yaşanmaya başlanmıştı. Bu yüzden Bismarc başbakanlıktan istifa etmiştir. II. Wilhelm döneminde Almanya, Çarlık Rusya’sının kendi yanında yer almasını gereksiz görmüş ve 1890’da Çarlık Rusya’sı ile süresi dolan ve yenilenmesi gereken antlaşma yapılmayarak, Rusya devletlerarası alanda Almanya’nın karşısına itilmiştir. Bu durum Rusya’yı 1894’de Fransa ile anlaşmaya yöneltmiştir. Bu birlikteliğe İngiltere’nin de katılmasıyla Üçlü İttifaka karşı “Üçlü İtilaf” bloğu oluşturulmuştur. Zamanla bloklar arasındaki ekonomik rekabet, silahlanma yarışı gerginlik yaratmış, bu gerginlik de I. Dünya Savaşının çıkışında etkin rol oynamıştır. 1.2. I. Dünya Savaşının Başlaması ve Gelişmesi Avrupa’da oluşan iki blok arasında yaşanan tüm gerginliklerin sonucunda artık bu gerginliği savaşa dönüştürecek bir kıvılcım beklenmektedir. Bu tarihlerde Avusturya–Macaristan İmparatorluğu’nun uyarılarına kulak asmayan Sırbistan bu ülkenin sınırları içinde yaşayan Sırpları ve Slavları kışkırtmaktan vazgeçmiyordu. 1908’de Osmanlı’da Meşrutiyetin ilanı sırasında Bosna’nın Avusturya–Macaristan’a geçmesi ile bu bölge üzerinde hak iddia eden Sırplar yoğun milliyetçilik propagandası yapıyorlardı. Avusturya-Macaristan Sırplara gözdağı vermek amacı ile Bosna’nın Saraybosna şehrinde büyük bir askeri tatbikat gerçekleştirerek tam bir gövde gösterisi yaptı. Ancak bu tatbikatın ardından Avusturya-Macaristan veliahdı Fraçois Ferdinand bir resmigeçit düzenleyerek halkı selamladığı sırada bir Sırp Milliyetçisi (Gabriel Prençip) tarafından düzenlenen suikast sonucunda öldürüldü (28 Haziran 1914). Bunun üzerine Avusturya–Macaristan, Sırbistan’a nota vererek katilin kendilerine iadesini istedi. Ayrıca Sırp ordusunda Avusturya aleyhtarı subayların tasfiyesini talep etti. Daha başka istekler de sıralanınca anlaşıldı ki Avusturya’nın niyeti savaş için bahane üretmekten başka bir şey değildi. Bu olayın intikamını almak için Sırbistan’a savaş açmaya karar veren Avusturya-Macaristan, müttefiki Almanya tarafından cesaretlendirilmekteydi. Bu olaylar üzerine Avusturya-Macaristan’ın Sırbistan’a savaş ilan etmesiyle I. Dünya Savaşı başlamış oldu. Rusya’nın Sırbistan’ı yalnız bırakmamak amacıyla savaşa katılması, Almanya’nın da Avusturya-Macaristan’ın yanında savaşa girmesini kaçınılmaz kılmıştır. Bayburt Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi 4 Birinci Dünya Savaşı ve Osmanlı Almanya, savaşa girmesi ile birlikte Alman Genel Kurmayının 1900’lerde hazırladığı savaş planını uygulamaya koymuştur. Bu plana göre Almanya savaşa girdiği andan itibaren bütün gücüyle Fransa üzerine yüklenecek ve 6 haftalık süre zarfında Avusturya-Macaristan Rus kuvvetlerini oyalayacaktır. 6 haftalık sürenin tamamlanması ile birlikte Fransızların işini bitirmiş olan Almanlar, Avrupa topraklarından geçerek Rusya üzerine yürüyecekler ve Avusturya kuvvetleri ile birlikte Rusya’ya kesin darbeyi indireceklerdir. Ancak savaşın başlamasıyla birlikte uygulamaya konulan bu plan Almanların Fransız cephesinde bataklığa saplanmaları ve bir türlü Fransız cephesini kıramamaları üzerine başarılı olamamış, Almanlar Fransızları yenemedikleri gibi, Fransız topraklarında ağır kayba uğramışlardır. Öte yandan Avusturya da, Rus kuvvetlerini oyalamada yetersiz kalmıştır. Fransızları yenemeyen Almanların, Avrupa topraklarını çiğnemeleri ve Belçika’ya saldırmaları, Belçika’nın yanı sıra, İngiltere’nin de Almanya’ya karşı savaşa katılmasına yol açmıştır. Kafkasya topraklarında Avusturya ile birlikte, Ruslara yok edici darbeyi indiremeyen Almanların Avrupa’da uyguladıkları savaş planları tümüyle başarısız olmuştur. Bu başarısızlık Almanları zinde yeni kuvvetler bulmaya ve yeni cepheler açmaya yöneltmiştir. Almanların bu amaçlan kullanabilecekleri hazırdaki kuvvet Türk kuvvetleri idi. Bu nedenle Almanlar Osmanlı’nın savaşa bir an önce girmesi için ellerinden geleni yapmışlardır. Avrupa’da bu gelişmeler yaşanırken, Uzakdoğu da yayılmacı bir politika izleyen Japonya’nın işine yaramıştır. Almanya’ya 23 Ağustos 1914’de savaş ilan eden Japonya, Almanya’nın Uzakdoğu’daki sömürgelerini ele geçirmiş ve Kasım 1914’de savaşı kendi açısından sonuçlandırmıştır. 1.3 Osmanlı Devleti’nin Savaşa Girmesi Osmanlı Devleti gibi büyük bir coğrafyaya sahip olan devletin böyle büyük bir savaşın dışında kalması mümkün değildi. Osmanlı yöneticileri bunu bildiklerinden dolayı savaş öncesinde bloklar arasında yerini almak için çalışmalar yürütmüşlerdi. Ayrıca Osmanlı yöneticileri açısından bu savaşa katılmanın gerekçeleri bulunmaktaydı. Bu nedenler kısaca şöyle özetlenebilir: Osmanlı Devletinin daha önce kaybettiği toprakları geri almak istemesi Osmanlı Devleti’nin, Batı’da kaybettiği toprakların yerine Doğu’da yeni topraklar kazanmak ve sınırlarını Asya’ya doğru genişletmek istemesi Kapitülasyonlardan kurtulmak ve ekonomik bağımsızlığını kazanmak istemesi Osmanlı Devleti’nin, kendisini parçalayıp aralarında paylaşmak isteyen İtilaf Devletleri’ni engellemek istemesi Osmanlı kaybettiği itibarını yeniden kazanmak istemesi Bayburt Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi 5 Birinci Dünya Savaşı ve Osmanlı I.Dünya Savaşı öncesi Avrupa’da başlayan hızlı kamplaşma birçok ülkeyi etkisi altına almıştı. Osmanlı Devleti her iki kanattan da uzak kalırsa yalnızlığa itilir ve iki tarafın da hedefi haline gelebilirdi. Taraflar arasında başlayan savaşta çok akılcı davranıp güçlü olanın yanında yer almalıydı. Osmanlı böyle yaparsa zaferin nimetlerinden yararlanabileceğini düşünmekteydi. Osmanlı Devleti’nin öncelikle İngiltere’nin yanında yer alması gerektiği düşünüyordu. Zira İngiltere, güneş batmayan imparatorluğu sebebiyle sınırsız imkânlara sahipti. Almanya çok güçlü görünse de İngiltere veya Fransa gibi yerleşik kuvvet dengelerine sahip değildi. Bu yüzden Enver Paşa ve arkadaşlarının hissiyatı Almanya yanında olsa bile, İngiltere’den yana olmak mantıken daha ağır basıyordu. Sadrazam Sait Halim Paşa da aynı görüşteydi. Bu yüzden ilk ittifak teklifi İngiltere ve Fransa’ya yapıldı. Ancak bu iki devlet savaşta sırtlarına yük olur ve bir de onun sorunları ile uğraşmak zorunda kalabileceklerini düşünüyorlardı. Ayrıca bir de Rusya faktörü vardı. İngiltere’nin 1908 Reval Antlaşması ile Osmanlı Devleti üzerindeki politikasına serbestlik tanıdığı Rusya, Osmanlı Devleti ile aynı safta yer alırsa emellerini gerçekleştiremezdi. Böyle bir ittifaka Rusya’nın izin vermesi hiç mümkün değildi. Bu nedenlerle İtilaf Devletleri Osmanlının bu teklifini reddettiler. Fakat İtilaf devletleri Osmanlı Devleti’ni kendi saflarına almamakla beraber karşı tarafta yer almasını da istemiyorlardı. Onun için Osmanlı Devleti’ne tarafsız kalmasını önerdiler. Osmanlı Devleti’nin bu savaş başladığında İtilaf Devletlerinden umudunu kesmiş ve mecburen Almanya tarafına yönelmişti. Aslına bakılırsa Osmanlı Devleti hakkında Almanya da kararsızdı. Alman askeri ve siyasi kurmaylarının uzun değerlendirmelerinden sonra Osmanlı Devleti’ni kendi saflarına almanın zarardan çok fayda getireceğine kanaat getirdiler. Almanya’nın Osmanlı’yı kendi yanına almasının nedenlerine kısaca bakıldığında şunlar söylenebilir: • Halifenin gücünden yaralanarak İtilaf devletlerinin sömürgesi Müslümanların isyan etmesini sağlamak • Yeni cepheler açarak Almanya’nın yükünü hafifletmek • İngiltere için önemli olan Süveyş Kanalını tehdit etmek • Rusya’ya Boğazlardan gidecek yardımı engellemek • Osmanlının yeraltı ve insan kaynaklarından yaralanmak Yaşanan tüm bu gelişmeler sonucunda Almanya ile 2 Ağustos 1914’te ittifak antlaşması imzalayan Osmanlı Devleti bu devletin ısrarlarına rağmen savaşa girmekte gönülsüz davranmıştır. Aynı ay içinde tarafsızlığını ilan etmiştir. İmzalanan antlaşmanın savunma antlaşması olduğunu söyleyerek zaman kazanmaya çalışmış böylece savaşın gidişatına bakmak istemiştir. Doğal olarak bu tutum Almanya’nın tepkisine neden olmuştur. Bayburt Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi 6 Birinci Dünya Savaşı ve Osmanlı Ancak Osmanlı Devleti bu savaşın dışında kalamayacağının farkında olduğundan. En yakın tehlike Rusya gibi görünmesine rağmen ikili görüşmeler sırasında Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğü konusunda, Rusya’dan garanti alınabilmiş, İngiltere ve Fransa’dan alınamamıştı. Böyle olunca da bu büyük savaşın ana hedeflerinden birinin Osmanlı Devleti’ni parçalamak ve aralarında paylaşmak olduğunu anladı. Bunun farkında olan Osmanlı Devleti’nin bir kenarda tarafsız beklemesi çok da akılcı bir yaklaşım değildi. Bütün bu nedenlerden dolayı tarafsızlığını ilan etmiş olmasına rağmen muhtemel gelişmeler karşısında hazırlıklı bulunmak için seferberlik ilan etmiştir. Almanya ise bir an önce Osmanlı’nın savaşa katılmasını istemekteydi. Çünkü batı cephesinde işleri zorlaşmış ve doğudan saldıran Rusya, Almanya’yı iki ateş arasında bırakmıştı. Yani Bismarc’ın Kâbusu gerçek olmuştu. Osmanlı Devletini savaşın içine çekmek için bir mizansen gerekmekte idi. Akdeniz de İngiliz gemileri ile çarpışan ve Türk Boğazlarına giren iki Alman savaş gemisi Türkiye’yi savaşa sokacak bahane oldu. Osmanlı devleti önce bu gemilerin Almanya’dan satın alındığını duyurdu. Yavuz ve Midilli adı verilen Alman mürettebatlı, Türk bayraklı bu gemiler, Enver Paşanın bilgisi dâhilinde Karadeniz’e çıkarıldı. Amiral Şusan komutasındaki bu gemilerden 28-28 Ekim 1914 tarihlerinde Rus kalelerine ateş açması sonucunda Rusya bu olayı Osmanlı Devleti’nin kendisine savaş ilanı olarak değerlendirip karşılık vermesiyle Osmanlı Devletin bir anda kendisini savaşın içinde buldu. Bu olayla birlikte Osmanlı Devleti tarihinin son savaşına katılmış oldu 1.4. I. Dünya Savaşı Sırasında Türk Cepheleri Osmanlı Devletinin savaşa katılmasıyla savaş alanı genişlemiştir. Birçok cephede savaşmak zorunda kalan Osmanlı Devleti’nin hareket planının esasını, İttifak Devletleri’nin Avrupa da ki yükünü hafifletmek oluşturmaktadır. Bu amaçla 3 aşamalı şu plan uygulanacaktır: • Ruslara karşı; Orta Asya’daki ve Kafkasya’daki Müslümanların, halifenin ilan edeceği cihat çağrısı ile harekete geçirilmesi. • İngilizlere karşı; Habeşistan, Sudan, Trablusgarp’daki Müslümanların yine halifenin cihat çağrısı ile harekete geçirilmesi. • Boğazların Türk ve Alman kuvvetlerince ortak savunulması. Bu planla; Kafkasya’da Ruslar, Süveyş’te İngilizler meşgul edilerek, Almanya ve Avusturya’nın yükü hafifletilecek, İngiltere’nin Hindistan ile olan deniz yolu bağlantısına engel olunacak ve güneyde ki zengin petrollerden ittifak devletlerinin yararlanması sağlanacaktır. I. Dünya Savaşında bu amaçla Türk Ordusu şu cephelerde savaşmıştır. Kafkas Cephesi: Avrupa’da cephe savaşlarında sıkışan Almanya, Osmanlı Devleti’nden acilen Kafkas cephesini açmasını istiyordu. Çünkü bu durumda Rus kuvvetleri bölünecek ve bir kısmı güneye gidecekti. Osmanlı Bayburt Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi 7 Birinci Dünya Savaşı ve Osmanlı orduları onları oyalarken kendisi de Avrupa cephelerinde nefes alma imkânı bulacaktı. Almanya kendisine yakın gördüğü Enver Paşa’nın desteğini alarak Osmanlı Devleti’ni bu cepheyi açmaya ikna etti. Erkan-ı Harbiye vekili olan Enver Paşa Kafkas cephesinin Osmanlı Devleti için yeni fırsatlar yaratabileceğine inanıyordu. Ayrıca Hazar Denizinin kuzeyinden geçerek Orta Asya Türk dünyası ile irtibat kurulabilirdi. Savaşa giriş sebeplerimizden birini teşkil eden Asya’ya açılma politikası gerçekleşme şansı bulurdu. Hatta buradan öteye Basra ve Hindistan’a uzanarak hem Basra petrolünü kontrol etmek, hem de Hint Müslümanlarını İngiltere aleyhine harekete geçirmek mümkün olurdu. Ancak 22 Aralık 1914’te başlayan Sarıkamış harekâtı tam bir felaketle sonuçlandı. Çok zor şartlarda Erzurum’a kadar ulaşan yaklaşık 115 bin kişilik ordu Allahuekber Dağları’nda soğuklara yenik düştü. Yaklaşık 90 bin asker daha düşmanı bile görmeden donarak öldü. Asker için en büyük düşman uyku oldu. Zira uyuyan bir daha uyanamıyordu. Geriye kalanlar ise Rus orduları karşısında bir varlık gösteremediler. 1915 baharında Ruslar Van, Bitlis ve Muş’u ele geçirdi. Türk ordusu çekilirken başka bir saldırı ile karşı karşıya kaldılar. Doğu Anadolu’da yaşayan Ermeniler Türk ordusuna arkadan saldırdı. Bunun üzerine Osmanlı Hükümeti 27 Mayıs 1915’te bir karar alarak bölgede yaşayan Ermenileri savaş olmayan başka bölgelere nakletmeye başladı. Tarihte Tehcir Olayı olarak bilinen bu zorunlu göç olayı Ermeniler tarafından bir soykırım iddiasına dönüştürüldü. Zorunlu göçe tabi tutulan Ermenilerin bir kısmı Suriye’de kaldı, bir kısmı ise buradan Lübnan’a Mısır’a, Avrupa’ya ve ABD’ye gitti. Bu gidenler daha sonra Ermeni diasporasını oluşturdu. Gittikleri ülkelerde sürekli sözde soykırım iddialarını gündemde tuttular. 1916’da Karadeniz üzerinden gerçekleştirdikleri sevkiyat ile Ruslar yeniden harekete geçtiler. Bu saldırı sonucu Erzurum, Erzincan ve Trabzon’un bir bölümü ile Artvin ve Rize Osmanlı’nın elinden çıktı. Aynı yılın içinde Mustafa Kemal Paşa’nın görev yaptığı XVI. Kolordu Edirne’den Diyarbakır’a gönderildi. Mustafa Kemal Paşa Muş ve Bitlis’i yeniden ele geçirdi. 1917 yılında Rusya’da Bolşevik ihtilali patlak verdi. Rusya BrestLitowsk antlaşmasını imzalayarak savaştan çekildi. İşgal ettiği toprakları da terk etti. Rus ordusunun çekilmesi ile ileri harekâta başlayan Türk ordusu Bakû’ye kadar ilerledi. Kafkasya’nın önemli bir bölümü Osmanlı’nın eline geçti (1918). Ancak Mondros Ateşkes Antlaşması ile Türk ordusu Kafkasya’yı boşaltmak zorunda kaldı. Çanakkale Cephesi: Çanakkale Cephesi’nin açılmasına Rusların isteği üzerine karar verilmiştir, ama burada bir cephe açılması çok daha önce Bayburt Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi 8 Birinci Dünya Savaşı ve Osmanlı düşünülmüştü. Türkiye savaşa girdikten sonra Kasım 1914’te İngiliz Bahriye Nazırı Churchill ve Amiral Fisher, Türk kuvvetlerinin Süveyş’e saldırmalarını önlemek amacı ile Gelibolu Yarımadasına bir çıkarma yapılmasını önermişlerdi. Fakat İngiliz savaş kabinesi bu öneriyi kabul etmemişti. Nihayet, l915 yılı başında Avrupa’daki savaş, mevzi harbine dönüşünce İngilizler, bütün kuvvetlerini Batı Cephesine yığmaktansa Çanakkale ya da Balkanlarda ikinci bir cephe açarak harbi, hareket harbine çevirmeyi ciddî olarak düşünmeye başladılar. İtilaf Devletleri açısından bu cephenin açılma gerekçeleri şunlardı: Çanakkale ve İstanbul boğazlarını ele geçirip aynı zamanda Osmanlı Devleti’nin siyasi varlığına son vermek. Osmanlı devlet merkezi etkisizleştirilirse cepheler çöker ve Osmanlı Devleti rakip olmaktan çıkardı. Rusya’ya silah ve cephane yardımı yapmak ve böylece, çöken Rus cephesini yeniden ayağa kaldırarak Almanya’yı doğudan sıkıştırmaktır. Rusların elinde bulunan tahıl stoklarından yararlanmak ve bu şekilde Avrupa’da baş gösteren erzak sıkıntısına çözüm bulmak. Bütün bu amaçlar tahakkuk ettiği takdirde savaşa girme konusunda karasız kalan devletlerin İtilaf Devletleri safında savaşa girmesini sağlamak. Deniz Savaşları: İngiliz ve Fransız gemilerinden oluşan İtilaf donanması, Çanakkale önlerine gelerek buradaki Türk istihkâmlarını bombalamaya başladı. 19 Şubat 1915’te başlayan bombardıman Seddülbahir ve Kilidülbahir tabyalarında büyük tahribat yarattı. Yaklaşık bir ay süren bombardıman sonucu Türk tabyaları büyük tahribata uğramıştı. İtilâf Devletleri mayın arama tarama gemilerinin, Boğazların girişindeki tüm mayınları temizlediklerini düşündüklerinden, 18 Mart 1915’de Müttefik Donanması’nın boğazları zorlayarak geçmesi kararını almışlardı. Müttefik Donanması’nın taarruzu 18 Mart günü başladı. Ancak, müttefik mayın arama-tarama gemileri, Türk mayın gemisi Nusret’in 8 Mart’ta döktüğü mayınları fark edememişti.. Bir ay süren bombardımana rağmen İtilaf güçleri Türk istihkâmlarını yok etmeyi başaramamıştı. Gerek Nusret mayın gemisinin döşemiş olduğu mayınların patlaması, gerekse kıyılardan başlayan yoğun topçu bombardımanı İtilaf donanmasının büyük kayıplar verdird. 18 büyük gemiden yedisi batırıldı geriye kalanlar ise büyük hasar görerek Ege Denizine çekilmek zorunda kaldı. Müttefik Donanması’nın Boğazı terk etmesiyle, tarihin bu büyük “Boğaz Muharebesi” Türklerin kesin zaferiyle sonuçlandı. Türk tarafının bu başarısı sonucunda Müttefikler karaya asker çıkarmaya karar verdiler Kara Savaşları: Müttefiklerin kara çıkarması 25 Nisan 1915 sabahı başladı. Müttefikler Saros Körfezi ve Anadolu kıyılarına yaptıkları sahte çıkarma hareketlerinde başarılı olmuşlar ve Çanakkale cephesini yöneten Bayburt Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi 9 Birinci Dünya Savaşı ve Osmanlı Alman General Liman Von Sanders’in dikkatini o bölge üzerine toplamışlardı. Müttefiklerin esas çıkarma yaptıkları bölgeler ise Seddülbahir ve Arı Burnu olmuştur. Bu cephede yaşanan bir olay Mustafa Kemal’in Çanakkale Savaşında nasıl bir azim ve kararlılık, inanç ve cesarete sahip olduğunu açık bir şekilde ortaya koyan örneklerden biri şöyledir: Conkbayırı’nda Mustafa Kemal’den hücum emri alan bölük komutanı: “Cephane yok saldıramayız.” deyince, Mustafa Kemal şu cevabı vermiştir: “Cephane yoksa süngü takın. Ben size hücumu değil ölmeyi emrediyorum. Biz ölene kadar geçecek zaman içinde yeni birlikler gelecek ve yerimizi alacaktır.” Emri Türk ordusunun müdafaasını, İtilaf Devletlerinin ise başarısızlığını etkileyen kader anı olmuştur. Bu olayın ardından geçen günlerde ve aylarda Müttefikler, Çanakkale’deki Türk kuvvetlerini imha ederek Boğazı açmak, Türkler de Boğazı savunmak ve düşmanı denize dökmek amacıyla her geçen gün artan bir gayretle savaştılar, çok kanlı muharebeler cereyan etti. Savaş bir süre sonra bir mevzi savaşına dönüştü. Türk tarafının çetin direnişi karşısında İngilizler, Türk kuvvetleri önünde duramayacaklarını anladıklarından işgallerini kaldırılarak, müttefik kuvvetlerin tahliyelerine karar verdiler. Bu nedenle İngilizler, önce Anafartalar ve Arı Burnu, daha sonra da Seddülbahir bölgelerini boşalttılar ve kuvvetlerini geri çektiler. Böylece, 18 Mart Deniz Zaferi’nden sonra yaklaşık altı aydan fazla sürmüş olan Çanakkale Cephesi’ndeki kara savaşları da Türklerin zaferiyle sona erdi. Çanakkale savaşları Türk Milleti’nin tarihinde en büyük zaferlerden biri olmuştur. Bu zaferin birçok önemli sonucu vardır. Ama hiç şüphesiz ki, en önemli sonucu gelecekteki “Türk Milli Mücadelesi”nin önderi ve komutanı olacak olan Mustafa Kemal Paşa’yı tarih sahnesine çıkarmasıdır. Çanakkale Savaşları’nda büyük askerî başarılar kazanıp, haklı olarak “Anafartalar Kahramanı” adıyla anılacak olan Mustafa Kemal Paşa, bu savaşların sonunda ordu, kamuoyu ve basının yakından tanıdığı bir isim olacaktır. Çanakkale Savaşlarının Türk ve Dünya Tarihi açısından sonuçlarına bakıldığında şunlar söylenebilir: Çanakkale geçilememiş ve müttefikler Osmanlı Devleti’ni savaş dışı bırakamamışlardı. Bu durum savaşı en az iki yıl uzatmıştır. Balkan Savaşı esnasında perişan bir vaziyette gördükleri Türk ordusunu küçümseyen, Türklerin artık bittiklerini ve yok olacaklarını düşünen müttefikler, beklemedikleri ağır bir yenilgiye uğramışlardı. Türk vatanı ve başkenti İstanbul, erken gelecek olan bir istila ve işgalden kurtulmuştu. Hasta adam denilen Osmanlı Devleti’ne son vermeyi ve saf dışı etmeyi tasarlayan hayalci projeleri hazırlayanlar, uğranılan başarısızlık Bayburt Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi 10 Birinci Dünya Savaşı ve Osmanlı sonucu kendi koltuklarını kaybetmişler ve projenin mimarlarından biri olan W. Churchill istifa etmek zorunda kalmıştır. Boğazları geçemeyen müttefikler, Rusya’ya silah yardımında bulunamadıkları gibi, Rusya’dan sağlayacakları tarım ürünlerini Avrupa’ya götürememişler ve Avrupa’daki açlığı ve sefaleti önleyememişlerdir. 1917’de Rusya’da ihtilâl çıkınca, boğazlar kapalı olduğundan İngiltere ve Fransa müttefikleri Çar’a yardım yapamamışlar ve Çarlık Rusya devleti yıkılmıştır. Büyük ölçüde kendi imkânlarımızla kazandığımız bu zafer, on binlerce kayba neden olsa da Türk kamuoyu ve Türk kuvvetleri için büyük bir moral kaynağı olmuştur. Osmanlı Devleti Trablusgarp ve Balkan savaşlarında kaybettiği itibarını geri kazanmıştır. İtilaf Devletleri tarafsız kalan ülkelerin de kendi yanlarında savaşa gireceğini düşünüyorlardı. Ancak bu düşünceleri gerçekleşmedi. Bulgaristan İttifak Devletleri safında savaşa girerken Romanya ve Yunanistan ise İtilaf Devletleri safında savaşa girme işini ağırdan aldı. Bu durum Osmanlı Devletine lojistik destek sağlamak için yol bulamayan Almanya’ya, Avusturya üzerinden Osmanlı Devletine bağlantı kurma şansı verdi. Osmanlı Devletinin bu savaşta vermiş olduğu kayıpların önemli bir kısmı gönüllüler arasındaki toplumun aydın kesimini oluşturan yüksek tahsilli kimselerdi. Bu yetişmiş insanların kaybı daha sonraki eğitim ve kültür hayatının gelişmesini engelleyen önemli bir etken oluşturdu. Çanakkale cephesindeki muharebelerin sona ermesinden sonra buradaki birlikler diğer cephelere kaydırılarak yeni savunma hatları oluşturulmuş ve düşman kuvvetleri oyalanmıştır. Kafkas, Mısır ve Irak cephesinde düşmana karşı ciddi direniş sergilenmesi İtilaf Devletlerinin Avrupa cephesinde tutması gereken kuvvetleri buralara kaydırmasına sebep olmuştur. Kanal Cephesi: Mısır’da Osmanlı hakimiyetini yeniden sağlamak ve Süveyş Kanalını ele geçirerek, İngiltere’nin Hindistan yolunu kesmek amacıyla girişilen Kanal Harekatı, 1915 yılı başından itibaren iki kol halinde gerçekleşmiştir. Gerekli ulaşım imkanlarının sağlanamaması yüzünden harekat başarısızlıkla sonuçlanmış, karşı taarruza geçen İngilizler, Türk ordusunu geri çekilmeye mecbur etmişlerdir. Kanal Harekatının başarısızlıkla sonuçlanması üzerine, bu bölgedeki savaşın ağırlık noktası Filistin ve Suriye’ye kaymıştır. Bu arada Mekke Emiri Şerif Hüseyin ile anlaşan ve onlara Suriye, Irak ve Hicaz’ı içine alan, müstakil bir Arap Devleti kurmaları vaadinde bulunan İngilizler, aynı zamanda Siyonistlere de Filistin ‘de bir devlet kurmaları sözünü vermiştir. Böylece İsrail Devleti’nin kurulması için gerekli zemin Filistin Cephesi: Bayburt Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi 11 Birinci Dünya Savaşı ve Osmanlı hazırlanarak, Filistin Meselesi olarak bilinen olayların tohumları saçılmıştır. 1917’de İngilizlerle Kudüs’ü ele geçirmişler, 1918’de M. Kemal ‘ in komuta ettiği 7.Ordu mevzilerini başarıyla savunmuştur. 8. Orduya bozan İngilizler, M. Kemal Paşa’nın ordusunu da yok etmek istemiş ancak bunu anlayan M. Kemal İngilizlere karşı başarılı savaşlar vererek, ordusunu imhadan kurtarmıştır. Irak Cephesi: 1914’te Basra’ya asker çıkaran İngilizler, Abadan petrollerini korumak ve kuzeye doğru ilerleyerek, Ruslarla birleşip Anadolu’yu çember içine almak düşüncesindeydiler. Ayrıca; Türk kuvvetlerinin İran’a girmesini ve Hindistan’ı tehdit etmesini önlemeyi de düşünmüşlerdi. Kütulamara’ya ve oradan da kuzeye ilerleyen İngilizler, 1915 sonlarında kuvvetlerin büyük bölümünü kaybederek, geri çekilmişlerdir. İngilizler karşısında elde edilen bu başarılar uzun sürmemiş, yeniden Basra’ya kuvvet çıkaran İngilizler, 1917‘de Bağdat’a girmişlerdir. 1918’de Kerkük’ü ele geçiren İngilizler, Mondros Mütarekesi imzalandığı sırada Musul yakınlarına kadar gelmiş bulunmaktadırlar. Galiçya ve Makedonya Cephesi: Türk kuvvetleri, müttefiklere yardım amacıyla Osmanlı sınırları dışındaki Galiçya ve Makedonya’da da savaşmışlardır. Galiçya cephesinde Alman-Avusturya kuvvetlerine yardım eden Türk kuvvetleri Romanya kuvvetlerini yenmişlerdir. Makedonya’da da Türk askerleri Bulgar kuvvetlerine yardımcı olmuşlardır. Bayburt Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi 12 Birinci Dünya Savaşı ve Osmanlı Özet •Avrupa'da Sanayi Devrimi sonrasında ortaya çıkan hammede ve pazar arayışı yoğun bir sömürgecilik faaliyeti başlatmıştı. 1870'de İtalya 1871'de Almanya milli birliklerini tamamlayınca bu devletlerde bu yarışa girişti. Özellikle Almanya'nın hızlı sanayileşmesi ve milli birliğini Fransa ile yaptığı Sedan Savaşı sonucunda gerçekleştirmesi Avrupa'daki dengeleri değiştirdi Avrupa'da Almanya-Fransa rekabeti bu devletleri ittifak arayışlarına itti ve XX. yüzyılın başında üçlü ittifak ve itilaf blokları oluştu. Bu dönemde Osmanlı'nın kaybettiği Balkan Savaşları sonucunda Balkanlarda ortaya otorite boşluğunu Rusya ile AvusturyaMacaristan doldurmaya çalışıyordu. Rusya'nın desteklediği Sırbistan, Avusturya'nın 1908'de ilhak ettiği Bosna-Hersek'te milliyetçilik faaliyeti yürütüyordu. 1914 yılında Sırbistan ile Avusturya-Macaristan arasında yaşanan çatışma önce bir anda Avrupa ve ardından da tüm dünya devletlerini etkileyen bir savaşa dönüştü. Böylece dünyanın en büyük savaşı olan I. Dünya Savaşı başlamış oldu. • Savaş Öncesinde Osmanlı öncelikle İtilaf Devletleri bloğunda yer almak istese de bu talebi karşılık bulmayınca Almanya'nın liderliğini yaptığı Üçlü İttifak grubunda yer almaya mecbur kaldı. Almanya, Batı cephesinde iki ateş arasında kalınca bir oldu-bitti ile Ekim 1914'te Osmanlı Devleti bu büyük savaşa dahil oldu. Almanların yoğun talebi üzerine açılan Kafkas Cephesi Osmanlı açısından tam bir felaketle sonuçlanarak 90.000 civarında mehmetçik düşmanı dahi göremeden soğuktan can verdi. Savaş boyunca açılan cephelerden Çanakkale Cephesi dışında tüm cephelerde Osmanlı savaşı kaybetti. Ancak Çanakkale'de gerek deniz gerekse kara savaşlarında Türk askerinin göstermiş olduğu büyük başarı, Osmanlı Devleti'nin erken gelecek bir işgalini engellediği gibi savaşın uzamasına ve Rusya'da ihtilal çıkmasına neden olmuştur. Bu cephe genel itibariyle savaşın sonucunu değiştirmese de Mustafa Kemal'i tarih sahnesine çıkarması ve Milli Mücadele ruhu temellerinin atılması nedenleriyle Türk tarihi ve Türk milleti açısından son zamanların en önemli zaferlerinden birini oluşturmuştur. Bayburt Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi 13 Birinci Dünya Savaşı ve Osmanlı Ünite Değerlendirme Soruları 1. Birinci Dünya Savaşı sırasında İtilaf Devletleri'nin Çanakkale cephesini açmalarının nedenleri arasında aşağıdakilerden hangisi yoktur? a) Osmanlı Devleti'ni savaş dışı bırakmak b) Rusya'ya silah ve cephane yardımında bulunmak c) Balkan devletlerinin İtilaf Devletleri yanında yer almasını sağlamak d) Boğazları ele geçirmek e) Rusya'daki yeni rejimi yıkmak 2. Osmanlı Devleti'nin I. Dünya Savaşı'nda İngiltere'nin Hindistan ile olan bağlantısını kesmek ve Mısır'ı ele geçirmek amacıyla açtığı cephe aşağıdakilerden hangisidir? a) Galiçya Cephesi b) Kanal Cephesi c) Çanakkale Cephesi d) Irak Cephesi e) Filistin Cephesi 3. Almanya'nın I. Dünya Savaşında Osmanlı Devleti'ni kendi yanına çekmeye çalışmasının nedenleri arasında aşağıdakilerden hangisi gösterilemez? a) Savaşı Ortadoğu’ya kaydırarak Avrupa’da rahatlamak b) Rusya’nın dikkatini Avrupa dışına çekmek c) İngilizlerin sömürge yollarını kesmek d) Osmanlı Devleti'nin teknik gücünden faydalanmak e) Rusya ile İtilaf devletlerinin bağlantısını kesmek 4- Aşağıdaki maddelerden hangisi I. Dünya Savaşı’nın genel nedenleri arasında yer almaz? a) Milliyetçilik fikirlerinin hızla yayılması b) Avrupa’da sömürgecilik ve pazar yarışının başlaması c) Üçlü İtilaf ve Üçlü İttifak devletlerinin arasındaki rekabet d) Silahlanma yarışının hızlanması e) Osmanlı’nın kaybettiği toprakları geri almak istemesi 5.Aşağıdakilerin hangisinde üçlü itilaf ve üçlü ittifak devletleri doğru seçenekte verilmiştir? İtilaf Devletleri İttifak Devletleri a) İngiltere-Fransa-İtalya / Almanya-Bulgaristan-Avusturya-Macaristan b) Almanya-Osmanlı- Avusturya-Macaristan / İngiltere-Rusya-Fransa c) İngiltere-ABD-Rusya / Almanya-Fransa-Avusturya-Macaristan d) İngiltere-Fransa-Rusya / Almanya-İtalya-Avusturya-Macaristan e) Almanya-İtalya-Avusturya-Macaristan / İngiltere-ABD-Fransa 6. I. Dünya Savaşı öncesi Almanya, İngiltere'ye karşı Hindistan'da ayaklanma çıkarmak istiyordu. Aşağıdakilerden hangisi Almanya'nın bu isteğini gerçekleştirmek amacına yönelik bir girişimdir? a) Osmanlı halifesinin cihat ilan etmesini sağlamak b) Ren bölgesine asker yığmak c) Kanal harekatını düzenlemek d) Galiçya'da Ruslara karşı Türk askerlerinden yararlanmak e) Çanakkale Savaşları'nı önlemek Bayburt Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi 14 Birinci Dünya Savaşı ve Osmanlı 7. I. Dünya Savaşı'nda; - Osmanlı Devleti'ne karşı Çanakkale cephesinde Kuzey Afrika ve Hindistan Müslümanlarının da savaşması - Arapların halifeye karşı ayaklanarak savaş açması gibi gelişmeler değerlendirildiğinde aşağıdakilerden hangisi söylenemez? a) Halifenin siyasi ve dini gücünü kaybettiği b) Ümmet anlayışının sona erdiği c) İslam dünyasının bağımsızlık savaşı verdiği d) İslam dünyasına sömürgeci devletlerin baskı yaptığı e) Ulusal çıkarların ön plana geçtiği 8. Osmanlı Devleti'nin I. Dünya Savaşı'na girmesinde aşağıdakilerden hangileri daha etkili olmuştur? a) Balkan Savaşları-II. Meşrutiyetin ilanı b) Toprak kayıpları-Coğrafi konumu c) Ordusunun gücü-İttihat ve Terakki Fırkası d) Balkan Savaşları-Kapitülasyonların kaldırılması e) Rus Çarlığı'nın yıkılması-Ege Adaları sorunu 9. Almanya ve İtalya'nın; XIX. yüzyıl sonlarından itibaren İngiltere ve Fransa'ya karşı birlikte hareket etmelerinin en önemli nedeni olarak aşağıdakilerden hangisi gösterilebilir? a) Siyasi birliklerini geç sağlamaları b) Sanayi devrimini tamamlayamamaları c) Sömürge alanlarını ele geçirmek istemeleri d) Avrupa devletleriyle sınır sorunları yaşamaları e) Osmanlı Devleti'nin yanında yer almaları 10. Aşağıdakilerden hangisi Osmanlı Devleti'nin I. Dünya Savaşı'na İttifak Grubu'nda girmesinin nedenlerinden değildir? a) İtilaf Devletleri'nin XIX. yüzyıldan itibaren Osmanlıya karşı izledikleri politikaları b) Turancılığı gerçekleştirmek fikri c) Avusturya Macaristan İmparatorluğunun Panslavizm ideali d) Savaşı Almanya'nın kazanacağı düşüncesi e) Yeni kaybedilen toprakları geri alma isteği 1 2 3 4 e b d e CEVAPLAR 5 6 d a 7 8 9 10 a b c c Bayburt Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi 15 Birinci Dünya Savaşı ve Osmanlı KAYNAKLAR Doğan, O., (2011) Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi, Okutman Yayıncılık, Ankara Turan, R., Safran, M. vd., (2011), Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi, Okutman Yayıncılık, Ankara Komisyon, (2003), Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, (Ed. Sezer, A.), Siyasal Kitabevi, Ankara Yalçın E.S., Turan M., vd., (2003), Türk İnkılab Tarihi ve Atatürk İlkeleri, Siyasal Kitabevi, Ankara Komisyon, (2009), İmparatorluktan Ulus Devlete Türk İnkılab Tarihi, (Ed. Öztürk, C.), Pegem Akademi, Ankara Yıldız Y., (2009), Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi, Nobel Yayınları, Ankara YÖK, (1997), Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Türk İnkılabının Hazırlık Dönemi ve Türk İstiklal Savaşı, YÖK Yayınları, Ankara Safa, P. (1996), Türk İnkılabına Bakışlar, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara Renouvin, P. (1969), Birinci Dünya Savaşı Tarihi (1914-1918), C. 1, Altın Kitaplar Yayınevi, b.y. Renouvin, P. (1969), Birinci Dünya Savaşı Tarihi (1914-1918), C. 2, Altın Kitaplar Yayınevi, b.y. Bayburt Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi 16