AB İlerleme Raporlarından… 2010 Kadınlar ve azınlıklar TBMM’de yetersiz temsil edilmişlerdir. Kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda sınırlı ilerleme kaydedilmiştir. Çocuklara yönelik aile içi şiddetle mücadele edecek etkili bir mekanizma mevcut değildir. 2011 Okul kitapları hâlâ kadınların rol ve statülerine ilişkin önyargılar içermektedir. Kadınlar için sığınma evlerinin sayısı ve diğer önleyici ve koruyucu hizmetler sınırlı kalmaktadır. Namus cinayetleri, erken yaşta ve zorla yaptırılan evlilikler ve kadına yönelik aile içi şiddet ciddi sorunlar olmaya devam etmektedir. Cinayet dahil olmak üzere kadına yönelik şiddet vakalarının arttığına ilişkin kanıtlar bulunmaktadır. Yargı mensupları, sağlık personeli ve özellikle kolluk kuvvetlerinin kadına yönelik şiddet konusunda daha fazla bilinçlendirilmesi ve eğitilmesi gerekmektedir. Aile içi şiddet konusunda, AİHM’nin Opuz v. Türkiye davasında verdiği karar henüz uygulanmamıştı r. Yargı kararları, kadınları, davranış veya giyimleri nedeniyle taciz, tecavüz veya şiddet vakalarında kısmen sorumlu göstermiştir. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ulusal Eylem Planı’nın uygulanmasına yönelik yeterli insan kaynağı ve mali kaynak bulunmamaktadır Töre cinayetleri, erken yaşta ve zorla yaptırılan evlilikler ve kadına yönelik aile içi şiddet ciddi sorunlar olmaya devam etmektedir. Kadın hakları konusunda, kadın örgütlerinin katılımıyla oluşturulan kapsayıcı bir yaklaşım henüz kabul edilmemiştir. Kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği konularında daha fazla eğitim ve farkındalık yaratılması gerekmektedir. Eylem planı, kesin ve ölçülebilir hedefler içermemektedir. 2012 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), toplam 160 başvuruya ilişkin olarak, Türkiye’nin AİHS’nin güvence altına aldığı hakları ihlal ettiği sonucuna varmıştır. Etkili bir korumanın bulunmaması, aile içi şiddet mağdurlarının adalete erişimini hâlâ engellemektedir Toplumsal cinsiyet eşitliği, namus cinayetleri de dâhil olmak üzere, kadına karşı şiddetle mücadele ve erken yaşta ve zorla yaptırılan evlilikler, Türkiye için önemli zorluklar olmaya devam etmektedir. Sezaryen doğuma ilişkin kanun, özellikle kadın örgütlerinin görüşleri alınmaksızın, yeterli hazırlık yapılmadan ve sivil toplumla yeterli düzeyde istişare edilmeden kabul edilmiştir. Cinayet dahil olmak üzere, kadına yönelik şiddet vakalarına ilişkin detaylı istatistikler bulunmamaktadır. Kamu yönetiminde politika oluşturulması ve yasama faaliyetleri bakımından tam bir toplumsal cinsiyet yaklaşımı henüz geliştirilmemiştir . Kadına yönelik şiddet davalarına ilişkin bazı mahkeme kararları endişe yaratmıştır: kararlarda kadına ve bazen de çocuklara uygulanan şiddet, mağdurun aile geçmişi ve tutumuna değinilerek, meşru gösterilmeye çalışılmıştır. 2013 Erken yaşta ve zorla yaptırılan evlilikler, aile mahkemelerin in yetersizliği gibi, ciddi endişe konusu olmaya devam etmektedir. Kadın haklarının etkili biçimde güvence altına alınması ve çocuklar ile lezbiyen, eşcinsel, biseksüel ve transseksüel bireyler dâhil, korunmaya muhtaç grupların, istismar, ayrımcılık ve şiddete karşı korunması için önemli çabalar gösterilmesi gerekmektedir. AB müktesebatının öngördüğü şekilde bir eşitlik birimi henüz oluşturulmamıştır . Aile içi şiddete maruz kalan kadınlara konukevi kurmayan belediyelere yönelik belirli bir takip mekanizması bulunmamaktadır AİHM’nin Opuz v. Türkiye davasında, suçlular açısından önleyici ve caydırıcı etkisi olan etkin yargı kararları hakkında verdiği karar henüz uygulanmamıştır. Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin uygulanması ve izlenmesinin koordinasyonu ile görevlendirilmiş olan Çocuk Hakları İzleme ve Değerlendirme Kurulu, rapor döneminde toplanmamıştır ve çocuk hakları ile ilgili olarak çalışan Bakanlık, birim ve kurumlar arasındaki koordinasyon, ulusal, bölgesel ve yerel düzeylerde yetersizdir. 2014 Hükümetin, erken yaşta ve zorla yaptırılan evlilikler konusunda tedbir alması gerekmektedir . Çocuk işçiliği ve çocuk yoksulluğu endişe konusu olmaya devam etmiştir. Kadın-erkek fırsat eşitliği konusunda, AB müktesebatının öngördüğü şekilde bir eşitlik birimi henüz oluşturulmamıştır . Okur yazarlığın ve cinsiyet eşitliğine ilişkin farkındalığın düşük olması kadınların adalete ve adli hizmetlere erişim konusunda karşılaştığı engelleri artırmaktadır. Gerekli olduğu halde söz konusu ŞÖNİMlerin işletilmesine ilişkin bir düzenleme yapılmamış, personel atamaları tamamlanmamış ve ataması yapılan personele eğitim verilmemiştir. Aile içi şiddet mağduru kadınlara sığınma evi kurmayan belediyelere yönelik belirli bir takip mekanizması bulunmamaktad ır. Adli koruma altında iken öldürülen kadın vakaları bildirilmiştir; bu durum ilgili mevzuatın etkinliğine ve uygulanmasına yönelik soru işaretlerine neden olmaktadır.