KADINLARA VERİLEN İLETİŞİM ÇATIŞMALARI EĞİTİMİNİN EVLİLİK DOYUMU ÜZERİNE ETKİSİ Meryem BARAN Psikiyatri Hemşireliği Anabilim Dalı Tez Danışmanı Doç. Dr. Ayşe OKANLI Doktora Tezi - 2013 T.C. ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ KADINLARA VERİLEN İLETİŞİM ÇATIŞMALARI EĞİTİMİNİN EVLİLİK DOYUMU ÜZERİNE ETKİSİ Meryem BARAN Psikiyatri Hemşireliği Anabilim Dalı Doktora Tezi Tez Danışmanı Doç. Dr. Ayşe OKANLI ERZURUM 2013 T.C. ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ PSİKİYATRİ HEMŞİRELİĞİ ANABİLİM DALI KADINLARA VERİLEN İLETİŞİM ÇATIŞMALARI EĞİTİMİNİN EVLİLİK DOYUMU ÜZERİNE ETKİSİ Meryem BARAN Tez Savunma Tarihi : 11.10.2013 Tez Danışmanı : Doç. Dr. Ayşe OKANLI (Atatürk Üniversitesi) Jüri Üyesi : Prof. Dr. Sevim BUZLU ( İstanbul Üniversitesi) Jüri Üyesi : Doç. Dr. Reva BALCI AKPINAR (Atatürk Üniversitesi) Jüri Üyesi : Yrd. Doç. Dr. Mine EKİNCİ (Atatürk Üniversitesi) Jüri Üyesi : Yrd. Doç. Dr. Özlem ŞAHİN ALTUN (Atatürk Üniversitesi) Onay Bu çalışma yukarıdaki jüri tarafından Doktora Tezi olarak kabul edilmiştir. Prof. Dr. Yavuz Selim SAĞLAM Enstitü Müdürü Doktora Tezi ERZURUM-2013 İÇİNDEKİLER TEŞEKKÜR ..................................................................................................................III ÖZET ............................................................................................................................. IV ABSTRACT.................................................................................................................... V SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ ............................................................... VI TABLOLAR DİZİNİ ..................................................................................................... V ŞEKİLLER DİZİNİ ................................................................................................... VIII 1. GİRİŞ ........................................................................................................................... 1 2. GENEL BİLGİLER.................................................................................................... 5 2.1. Evlilik ve Evlilik Doyumu ......................................................................................... 5 2.2. Evlilik Doyumu ile İlgili Kuramlar ......................................................................... 10 2.3. İletişim ve İletişim Çatışmaları ................................................................................ 12 2.4. Evlilik Doyumu ve İletişim Çatışmaları .................................................................. 19 2.5. Hemşirelik, Evlilik Sorunları ve Evlilik .................................................................. 26 3. MATERYAL VE METOT....................................................................................... 29 3.1. Araştırmanın Şekli ................................................................................................... 29 3.2. Araştırmanın Yapıldığı Yer ve Zaman .................................................................... 29 3.3. Araştırmanın Evreni ve Örneklemi .......................................................................... 29 3.4. Verilerin Toplanması ............................................................................................... 33 3.4.1. Veri Toplama Araçları .......................................................................................... 33 3.4.2. Veri Toplama süreci ............................................................................................. 35 3.5. Girişim ..................................................................................................................... 35 3.6. İletişim Çatışmaları Eğitimi ..................................................................................... 38 3.7. Araştırmanın Değişkenleri ...................................................................................... 39 3.8. Verilerin Değerlendirilmesi ..................................................................................... 39 I 3.9. Araştırmanın Etik İlkeleri ........................................................................................ 40 3.10. Araştırmanın Sınırlılıkları ...................................................................................... 40 4. BULGULAR .............................................................................................................. 41 5. TARTIŞMA ............................................................................................................... 47 6. SONUÇ VE ÖNERİLER ......................................................................................... 52 KAYNAKLAR .............................................................................................................. 53 EKLER .......................................................................................................................... 63 EK 1. ÖZGEÇMİŞ........................................................................................................ 63 EK 2. KADINLAR İÇİN BİLGİLENDİRİLMİŞ ONAM FORMU ........................ 64 EK 3. KADINLAR İÇİN SOSYODEMOGRAFİK BİLGİLER FORMU .............. 65 EK 4. EVLİLİK YAŞAM ÖLÇEĞİ ............................................................................ 66 EK 5. ÇATIŞMA ÇÖZÜM STİLLERİ ÖLÇEĞİ ..................................................... 67 EK 6. İLETİŞİM ÇATIŞMALARI EĞİTİMİ GRUP OTURUMLARI .................. 69 EK 7. SON OTURUMDA YAPILAN KUTU UYGULAMASINDAN ÇIKAN BAZI CÜMLELER....................................................................................................... 75 EK 8.ETİK KURUL ONAYI ....................................................................................... 77 EK 9. EĞİTİMLER İÇİN YER İZNİ ......................................................................... 78 EK 10. İLETİŞİM ÇATIŞMALARI EĞİTİMİ SERTİFİKASI .............................. 79 II TEŞEKKÜR Doktora eğitimim boyunca beni her konuda destekleyen ilgi ve yardımını esirgemeyen danışman hocam Sayın Doç. Dr. Ayşe OKANLI’ya, destek ve önerilerinden dolayı Sayın Yrd. Doç. Dr. Mine EKİNCİ ve Sayın Doç. Dr. Reva Balcı AKPINAR’a, ayrıca manevi desteğini her an yanımda hissettiğim sevgili eşim Doç. Dr. Ahmet BARAN’a ve sevgili AİLEME sonsuz teşekkür ederim. Ayrıca çalışmaya katılmayı kabul eden, sabır ve istekle eğitimlere katılan tüm kadınlara teşekkürlerimi sunarım. Arş. Gör. Meryem BARAN III ÖZET Kadınlara Verilen İletişim Çatışmaları Eğitiminin Evlilik Doyumu Üzerine Etkisi Amaç: Bu çalışma kadınlara verilen iletişim çatışmaları eğitiminin evlilik doyumu üzerine etkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Materyal ve Metot: Çalışma, 08.05.2012- 11.10.2013 tarihleri arasında Erzincan merkezinde bulunan 5 ASM’ne bağlı olan, çalışmaya katılmayı kabul eden 378 evli kadın ile ön test-son test, kontrol gruplu yarı deneme modeli uygulanarak yapılmıştır. Ön test verileri 09.07.2012-10.09.2012 tarihleri arasında anket formu, EYÖ ve ÇÇSÖ kullanılarak toplanmıştır. İÇE; 3 ayrı gruba, haftanın 3 günü ve 6 hafta süreyle uygulanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde yüzdelik dağılımlar, ortalamalar, t testi, eşleştirilmiş t testi kullanılmıştır. Bulgular: İÇE öncesinde kadınların evlilik doyum puan ortalamalarının orta düzeyde, ÇÇSÖ alt boyutlarından olumlu iletişim şekli puan ortalamalarının düşük, olumsuz iletişim şekli puan ortalamalarının yüksek olduğu bulunmuştur. İÇE sonrasında kadınların evlilik doyum puan ortalamalarının ve olumlu iletişim şekli puan ortalamalarının yükseldiği, olumsuz iletişim şekli puan ortalamalarının düştüğü belirlenmiştir. Gruplar arasında istatistiksel anlamda fark olduğu bulunmuştur (p<0.001). İÇE sonrasında kadınların evlilik doyum puanlarının deney grubunda, kontrol grubuna göre olumlu yönde değiştiği ve gruplar arasında anlamlı düzeyde farklılık olduğu belirlenmiştir. Sonuç: İÇE evli kadınların evlilik doyum düzeylerini olumlu yönde etkilemiştir. Ayrıca İÇE’nin evli kadınların olumlu ve olumsuz çatışma çözüm sitillerini etkilediği, itaat ve geri çekilme çözüm stillerinde etkisiz olduğu tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Evlilik doyumu, hemşirelik, iletişim çatışmaları eğitimi, kadın. IV ABSTRACT Effect of Training of Communication Conflicts Given to Women on Marital Satisfaction Aim: The purpose of this study is to determine effect of training of communication conflicts given to women on marital satisfaction. Material and Method: The study was conducted as quasi-experimental model with pretest-posttest control group on 378 married women who were subject to 5 FHCs in the city center of Erzincan and accepted to participate in the study between 08.05.2012 and 11.10.2013. Form of socio-demographic features, MLS and CRSQ were used to collect the pretest between 09.07.2012 and 10.09.2012. TCC was performed to three groups as three days a week for 6 weeks. Percentage distributions, means, t test, and paired t test were used to assess the data. Results: It was determined that before TCC, marital satisfaction mean scores of women were at medium level, their mean scores of positive communication manner, which is one of subscales of CRSQ, were low and their mean scores of negative communication manner were high. After TCC, their marital satisfaction mean scores and positive communication manner mean scores were higher; on the other hand, their negative communication manner mean scores were lower. There was a statistically difference between groups (p<0.001). After TCC, their marital satisfaction scores changed positively in the experimental group compared to control group and difference between groups was significant. Conclusion: TCC affected marital satisfaction levels of married women positively. Furthermore, while TCC affected positive and negative conflict resolution styles of married women, it was ineffective on resolution styles of obedience and withdrawal. Key Words: Marital Satisfaction, nursing, training of communication conflicts, woman. V SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ ASM : Aile Sağlığı Merkezi ÇÇSÖ : Çatışma Çözüm Stilleri Ölçeği EYÖ : Evlilik Yaşam Ölçeği İÇE : İletişim Çatışmaları Eğitimi VI TABLOLAR DİZİNİ Tablo No Sayfa No Tablo 3.1. ASM'lerden Alınan Kadın Sayıları ............................................................... 30 Tablo 3.2. Evlilik Yaşam Ölçeği ve Çatışma Çözüm Stilleri Ölçeği Puan Dağılımı ve Cronbach’s Değerleri (N=69) ................................................................... 35 Tablo 3.3. İÇE'nin İçeriği ve Tarihleri ........................................................................... 38 Tablo 4.1. Deney ve Kontrol Grubu Kadınlarının Sosyo-Demoğrafik Özellikleri ........ 41 Tablo 4.2. Deney ve Kontrol Grubunun Evlilik Yaşam Ölçeği ve Çatışma Çözüm Stilleri Ölçeği Ön Test Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması .................. 43 Tablo 4.3. Deney ve Kontrol Grubunun Evlilik Yaşam Ölçeği ve Çatışma Çözüm Stilleri Ölçeği Son Test Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması ................. 44 Tablo 4.4. Deney ve Kontrol Grubu Kadınların İletişim Çatışmaları Eğitimi Öncesi ve Sonrası Evlilik Yaşam Ölçeği Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması ....... 45 Tablo 4.5. Deney ve Kontrol Grubu Kadınların İletişim Çatışmaları Eğitimi Öncesi ve Sonrası Çatışma Çözüm Sitilleri Ölçeği Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması .......................................................................................... 46 VII ŞEKİLLER DİZİNİ Şekil No Sayfa No Şekil 3.1. Araştırma Planı ............................................................................................... 32 Şekil 3.2. Eğitim Planı .................................................................................................... 37 VIII 1. GİRİŞ Evlilik, kurumlaşmış bir yol, bir ilişkiler sistemi, bir kadınla bir erkeği “karıkoca” olarak birbirine bağlayan bir sistemdir. Bununla beraber doğacak çocuklara belli bir statü sağlayan, toplumsal yönden devletin kontrol, hak ve yetkisi bulunan yasal bir ilişki biçimi şeklinde de tanımlanmaktadır1. Evlilik doyumu ise evlilik kurumunun içinde varlığını sürdüren çevresel ve kişisel boyutlardan eşlerin elde ettiği psikolojik tatmin olarak tanımlanmaktadır2,3. En önemli kişilerarası ilişkilerden birisi olarak kabul edilen evlilik bazı insanlar için önemli bir doyum ve mutluluk kaynağıyken, bazıları için pek çok olumsuz sonucu beraberinde getirmektedir4. Evlilikte doyum yaşama, bireylerin mutlu olabilmesi açısından son derece önemlidir. Doyumun yaşanamadığı evliliklerin boşanma ile sonuçlanabildiği, bu durumun ise hem eşleri, hem de çocukları olumsuz olarak etkileyebildiği bilinmektedir5. Evlilik yaşantısından doyum almayı etkileyen birçok faktör söz konusudur. Örneğin, evlenme yaşı, evlenme şekli, maddi durum, çocuk sahibi olup olmama, eşlerin aynı sosyo-ekonomik düzeyden olup olmaması, eşler arasındaki yaş farkı bu faktörler arasında sıralanabilir. Ancak en az tüm bu faktörler kadar önemli olan bir başka nokta, çiftlerin iletişim biçimleri, birbirlerinin duygularını anlamaya yönelik çabaları, birbirlerinin duygularına, yaşadıklarına karşı duyarlı olmaları, birbirlerine anlaşıldıklarını hissettirmeleridir5. Araştırmalarda iletişim problemleri yaşayan çiftlerin bu anlamda sorun yaşamayan çiftlere kıyasla boşanma oranları daha yüksek bulunmaktadır6,7. Sürekli haklıyı haksızı aramak üzerine yapılan tartışmalar; yargılayıcı, eleştirel, duyguları hiçe sayan konuşma biçimleri, olumsuz sıfatlarla yapılan hitaplar şüphesiz çiftleri birbirlerinden git gide uzaklaştırmaktadır8. 1 Yapılan araştırmalar ruhsal bozukluğu olan insan sayısının arttığını göstermektedir9-11. Psikolojik sorunlar nedeniyle sağlık kurumlarına başvuran kişilerin % 40’ının evlilik sorunları ile kliniğe başvurduklarını, hatta fiziksel sağlık sorunlarının evlilik uyumu bozuk olan çiftlerde evlilik uyumu bozuk olmayan çiftlere göre daha fazla yaşandığını göstermektedir7. Evlilik insan hayatındaki önemli yaşantılardan sadece biri olmasına karşın, kişinin yaşam kalitesi ile doğrudan ilişkilidir12. Uzun süre evlilik sürdüren çiftler arasında yapılan bir araştırmada Robinson ve Blanton13, evliliklerin beş temel taşı olduğunu ve bunların başta iletişim olmak üzere mahremiyet, bağlılık, uygunluk ve dini yönelimlerden oluştuğunu ifade etmişlerdir. İyi ve kaliteli bir iletişim başarılı bir evliliğin “olmazsa olmazı”dır. Robinson ve Blanton da iletişimin güçlü evliliklerin önemli bir koşulu olduğunu belirterek, eşleriyle konuşmanın ve etkili bir iletişimin öneminin uzun süreli evlilikler yaşayan bireyler tarafından sıklıkla dile getirildiğini söylemektedirler13. Kadınların ve erkeklerin farklı iletişim kültürlerine sahip olduğu düşünüldüğünde evlilik yaşamının doğal bir parçası haline gelen çatışmalar, eşlerde kaygı ve gerginlik yaratır14. Bu kaygı, eşler tarafından doğru, sağlıklı ve anlayışlı bir iletişim ve etkileşim nedeni olarak kullanılırsa evliliğin dengesi, düzeni dolayısıyla da uyumu sürekli hale gelir15. Bunun tersi durumlarda, evlilikte uyum bozulur zorlanmalar ve yakınmalar ortaya çıkar, sevgi ve saygıdan uzaklaşılır. Eşler çatışmaların artmasına neden olacak şekilde birbirlerine tepkide bulunmaya başlarlar. Yaşanan her çatışma sonunda isteklerin elde edilememiş olması, eşlerdeki gerginliği artırır, uyum ve etkileşimi bozar. Gerginlikler çatışmaların başka boyutlara sıçramasına hem de tekrarlama sıklığının artmasına neden olur6,15. Dünyada ve ülkemizde evlilik doyumu üzerine çalışmalar yapılmıştır4,6,7,21,22. Bu çalışmalarda evlilik ve iletişim arasında güçlü bağların olduğunun gösterilmesine 2 rağmen, özellikle ülkemizde iletişim çatışmaları eğitimi ve evlilik doyumu üzerine eğitimsel bir çalışma rastlanılmamıştır. Günümüzde hemşireliğin değişen rolü, psikiyatri hemşireliğinin yaygınlaşması gibi etkenler hemşirelerin toplum ruh sağlığı alanında daha fazla söz sahibi olmasına olanak tanımaktadır. Hemşireler, sağlıklı/hasta bireyle en sık ilişki kuran sağlık ekibi üyesidir. Bu nedenle kaynakları harekete geçirebilmek ve önleme girişimleri başlatabilmek açısından daha şanslıdır. Dolayısı ile hemşireler, ruhsal probleme neden olabilecek risk faktörlerini değerlendirip, ruh sağlığının korunması için gerekli önlemlerin alınmasında öncelikli sorumlu kişidir9. Toplum ruh sağlığı hemşiresinin görevleri arasında uygun aile ortamı sağlamaya yönelik programlarda görev almada bulunmaktadır. Bu nedenle koruyucu ruh sağlığı hizmetlerinde hemşire, kişiyi ve onun ruh sağlığını, dolayısı ile aile ve toplumu olumsuz yönde etkileyebicek her türlü durumu önlemek amacıyla önlem almayı ve risk altında bulunan grupların ruh sağlığını tehdit eden faktörlerden etkilenmesini en aza indirmeyi amaçlamaktadır11,16,17. Yoğun insan ilişkilerin yaşandığı evlilik hayatında ruh sağlığını etkileyen birçok faktör bulunmaktadır. Bunlar arasında yetersiz iletişim, şiddet, aile bölünmeleri, aşırı ahlaki değerler ve baskılar, aile içinde çocuğun yetiştirilmesi gibi konular sayılmaktadır11,16-18. Tüm bu faktörlerden en fazla etkilenecek gruplar arasında başta kadınlar olmak üzere, diğer aile üyeleri, özellikle çocuklar, adölesanlar bulunmaktadır. 11,19,20 . Toplumu oluşturan en küçük birim olan ailenin temel taşlarından birisi de kadınlardır. Kadınlar hem iş, hem de evde çalışmakta ve geleceği şekillendirecek olan çocukların yetiştirilmesinde birinci sırada rol almaktadırlar. Kadınların evlilik doyumunun yüksek olması gerek kadınların ruh sağlığını, gerek aile gerekse toplum 3 sağlığını etkileyen önemli bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle bu çalışma kadınlara verilen iletişim çatışmaları eğitiminin evlilik doyumu üzerine etkisini belirlemek amacı ile yapılmıştır. Bu çalışmanın hipotezi; H0 İletişim çatışmaları eğitimi kadınların evlilik doyumunu arttırır. 4 2. GENEL BİLGİLER 2.1. Evlilik ve Evlilik Doyumu Evlilik iki veya daha fazla insan arasında hukuken kabul edilen veya toplumca onaylanan, taraflara çeşitli hak ve yükümlülükler veren ve genellikle cinselliği de içeren bir ilişkidir. Toplumsal bir kurum olan ve toplumun yeniden üretimini hedefleyen evlilik, ailenin temeli kabul edilir23,24. Evlilik kavramı, aile kavramına göre belirgin bir kavramdır. “Aile” bir grup veya örgüt, “evlilik” ise karşı cinsten iki kişinin birlikte yaşamak, yaşantıları paylaşmak, çocuk yapmak ve yetiştirmek gibi amaçlarla yaptıkları bir “sözleşme”dir. Evlilik, kurumlaşmış bir yol, bir ilişkiler sistemi, bir kadınla bir erkeği, “karı-koca” olarak birbirine bağlayan, doğacak çocuklara belli bir statü sağlayan toplumsal yönden devletin kontrol, hak ve yetkisi bulunan yasal bir ilişki biçimidir5,25. Evlilik ve evlilik doyumu ile ilgili literatür incelendiğinde çeşitli evlilik ve evlilik doyumu tanımlarıyla karşılaşılmaktadır. Bunlardan öncelikle evlilik tanımlarından bazılarını aktaracak olursak; Erdoğan’ın26 aktardığına göre Glenn evliliği bireyin mutluluğunu sağlayan ve kişiliklerinin gelişiminde önemi rol oynayan bir birim olarak tanımlamaktadır. Bir diğer tanımlama ile evlilik; bir kadın ve bir erkeğin karı-koca rollerini edinerek yaşamlarını birlikte geçirmek ve soylarını yasaların koruduğu bir kurum içerisinde belirli statüye sahip çocuklar dünyaya getirerek sürdürmek üzere oluşturdukları bir ilişkiler sistemidir26. Toplumun temel yapı taşı olan evlilik, kadınla erkeğin bağımsız, eşit ve özgür koşullarda birbirlerine bağlanmaları, oynadıkları rol ve bulundukları duruma göre iletişim kurup sürdürmeleri temeline dayanmaktadır27,28. 5 Evlilik, Türk Medeni Kanunu’na göre evlenmeye ehil erkek ile kadının, yetkili kanuni merci önünde yapmış oldukları çift taraflı29, iki şahit huzurunda gerçekleştirilen bir evlilik sözleşmesi ile kurulan karşı cinsten iki insanın özgür iradeleriyle hayatlarını birleştirdikleri akittir24,30. Evlilik, kadın ve erkeğin, hem sosyal hem de hukuki açıdan, içinde yaşadıkları toplumda egemen olan kurallara uygun olarak karşılıklı yükümlülükler üstlenmek suretiyle hayatlarını birleştirmeleri, aile kurup bir arada yaşamaya başlamalarıdır28,31. Evlilik; iki yabancının farklı değerler, kısmen ya da tamamen farklı kültürlerle ve iki ayrı aile öyküsüyle bir araya geldikleri ve kendilerini yeniden tanımladıkları, yeni ve özel bir yapı olarak tanımlanabilir32,33. Evlilik, bir erkek ve bir kadın arasında toplum tarafından onaylanmış ilişki; karşılıklı dayanışma, toplumsal onaylama sonucunda gerçekleşen bir sözleşme ve toplumsal yasaklamaların tamamen dışında tutulan cinsel ihtiyaçların doyuma ulaştırıldığı bir kaynaşma durumu olarak tanımlanmaktadır24. Sardoğan ve Karahan’nın34 aktardığına göre Güvenç evliliği, toplumsal normlara göre onaylanmış bir bağın kurulması ve doğumla sonuçlanabilen cinsel ilişkinin toplumsal normlara uygun duruma getirilmesi olarak tanımlamaktadır. Çeşitli evlilik doyumu tanımlarından bazılarını ise şöyle sıralayabiliriz. Evlilik doyumu, evlilik kurumunun içinde varlığını sürdüren çevresel (eşlerin kararlarda eşitliği, baskınlığı, kazanç, çalışma, problemleri paylaşma vs.) ve kişisel (eşlerin birbirine karşı gösterdiği sevgi tarzı, tutumu, cinsel doyum, iletişim biçimi, eşlerin birbirlerine kendilerini ifade etmesi) boyutlardan eşlerin elde ettiği psikolojik tatmin olarak tanımlanmaktadır35. Evlilik doyumu; evliliğe ilişkin memnuniyettir; evlilikte mutluluğun artması ve çatışmanın azaltılmasıyla birlikte gelmektedir. Ayrıca evlilik doyumu, evlilik 6 ilişkisindeki doyuma ulaştırıcı sıcak ve samimi alanlardan, gerilim yaratan soğuk alanlara uzanan bir yelpazeyi içermektedir5,36,37. Hendrick ve Hendrick38 tarafından “Bireyin kendi kişisel mutluluğunu deneyimlemesi ve evlilik ilişkisindeki memnuniyeti, hoşnutluğu” olarak tanımlamaktadır. Tezer39 ise evlilik doyumunu, “Bireyin evlilik ilişkisindeki gereksinimlerini karşılama derecesine ilişkin algısı” şeklinde açıklamaktadır. Başka bir deyişle evlilik doyumu için bireyin kendi ilişkisini algılama biçimi de denebilir. Evlilik doyumu, bireylerin evlilik ilişkisindeki isteklerinin tatmin edilme derecesi olarak tanımlanmaktadır. Bu hem evlilikten sağlanan genel doyumu hem de evlilikteki arkadaşlıktan ve cinsellikten sağlanan doyum gibi evlilik durumundaki özel durumlardaki doyumu da ifade etmektedir. Evlilik doyumu veya mutluluğu bir bütün olarak eşlerin evlilikle ilgili subjektif doyumunu ifade etmektedir. Evlilik doyumu, bir evliliğin devam edip etmeyeceğinin önemli göstergelerinden biridir ancak; tek göstergesi değildir28,40. Connell, Mitten ve Bumberry’nin41 “Evlilik cennet ya da cehennem olabilir ve genellikle ikisi de olabilir” açıklaması temelde evlilik doyumuna karşılık gelmektedir. Greef’e42 göre evlilik doyumu fonksiyonel olan, sağlıklı ailelerin en önemli belirleyicilerinden biri olmaktadır. Evlilik doyumu; ihtiyaçların ve beklentilerin evlilikle buluşma derecesi; ya da “bireyin kendi evlilik ilişkisindeki gereksinimleri karşılama derecesine ilişkin algısı” olarak tanımlanabilir43. Mutlu bir evlilik, birçok konu üzerinde eşlerin anlaşmaya varabildikleri kaygı ve stres yaratmayan bir ilişkidir5,25. Evlilik uyumu ve evlilik doyumu çoğunlukla birbirlerinin yerine kullanılan iki farklı kavramdır. Evlilik uyumunun tanımı ve kapsamı üzerine tartışmaların sürmesine 7 rağmen birbiri ile etkileşen, evlilik ve aileyi ilgilendiren konularda fikir birliği yapabilen ve sorunlarını olumlu bir şekilde çözebilen çiftlerin evliliği uyumlu bir evlilik olarak tanımlanır. Evlilik uyumu ayrıca çiftlerin uyumlu birlikteliklerinin sonucu olarak evlilik hayatındaki memnuniyeti ve mutluluğu da tanımlar. Bu noktada evlilik doyumu ile karışır. Evlilik uyumu ve evlilik doyumu kavramları aralarında yüksek korelâsyon olması nedeni ile sıklıkla birbirinin yerine kullanılmaktadır. Doyumlu çiftlerin aynı zamanda uyumlu oldukları ifade edilerek bu iki kavramın farklı kavramlar olmadığı kabul görmektedir44,45. Evlilik insan hayatındaki en önemli yaşantılardan biri olmasına rağmen bu deneyimin niteliği, kişinin yaşam kalitesiyle neredeyse birebir ilişkilidir5,12. Doyumlu bir evlilik sadece doyumsuzluğun yokluğu ile açıklanmamakta, aynı zamanda doyumlu çiftler evliliğin sorunsuz olma durumunu da ifade etmektedirler22. Evlilikte doyumsuzluk ise daha çok olumsuz özelliklerin dikkat çektiği, buna karşın olumlu özelliklerin göreceli olarak bulunmadığı evlilik ilişkileridir. Evlilik doyumunun sadece evliliğin herhangi bir dönemindeki algıları kapsamaması, zaman içerisinde evlilik doyumu ile ilgili algılardaki değişmelerin ifade edilmesi gerekmektedir22. Başka bir deyişle, evlilik doyumu anlık ölçümlerle değil aralıklı süreçler içerisinde değerlendirilmektedir46. Evliliğin gereği ve nedenleri düşünüldüğünde, evlilik yaşamının, iki kişinin biyolojik, sosyal ve psikolojik gereksinim ve güdülerini doyurmayı amaçladığı gözlenmektedir. Farklı cinsten kadın ve erkek beraberliğinin temelinde bu gereksinimlerin karşılanması ve doyurulması yatmaktadır5. Evlilikte biyolojik bir gereksinim olarak cinsel güdüyü doyurma; sosyal gereksinim olarak bireylerin destek, korunma ve yaşam gereksinimlerini doyurma; psikolojik destek olarak sevgi gereksinimini doyurma söz konusudur25. 8 Evliliğin temel işlevleri veya evliliğin niteliksel özellikleri konusunda yapılan çalışmalar dikkate alındığında; çiftlerin evlilikteki gelişimsel görevlerini “evlilik yaşam döngüsü” başlığı altında incelendiği görülmektedir. Bu yaklaşıma göre; evlilik yaşantısında, çiftlerin eş olabilmeye ilişkin görevleri şu şekilde sıralanmıştır33,47-49. 1. Bağlılık: Çiftin evlilik ilişkisi hakkındaki değerlerinin ne olduğu ve ilişkilerini sürdürme konusundaki niyet ve çabaları anlamına gelmektedir. 2. İhtimam: Çift arasındaki duygusal bağlanmayı ifade etmektedir. Bu basamakta evlilik ilişkisine ihtimam göstermenin önemi; evliliğin devamını garantileyecek yeterli ve uygun özenin evlilik ilişkisinde var olma durumudur. 3. İletişim: Çiftin sözlü veya sözsüz, sembolik mesajlar ile ortak anlamları paylaşabilmesidir. Bu basamakta, çiftin evlilik görevi ise; paylaştıkları iletişim evreninin ilk yapılanması, iletişim sürecinde işe yarar örüntülerin temellendirilmesidir. 4. Çatışma ve uzlaşma: Çatışma ve uzlaşma tüm yeni ve uzun süreli ilişkilerde karşılaşılabilecek kaçınılmaz bir süreç olup; bu basamakta çiftin gerçekleştirmesi gereken görev; çatışmaları nasıl etkili biçimde çözecekleri ve uzlaşmaya ne şekilde varabileceklerini öğrenmeleridir. 5. Anlaşma: Eşin, diğer eşin açık veya örtülü mesajlarını, beklentilerini algılaması ve yerine getirebilmesidir. Bu aşamada çiftin üzerine düşen görev; beklentilerin ve anlaşma yollarının keşfedilmesi ve öğrenilmesidir. Bu aşamanın içerdiği bir diğer görev de çiftin kendi kök ailelerinden ayrışarak, çift olarak bireyselliklerini oluşturabilmeleridir. Evlilik kurumu, ailenin boyutları ve içeriği değişiklik göstermesinin yanı sıra günümüze kadar evrenselliğini ve toplumun temel taşı olma özelliğini korumaktadır. Evlilik ve evlilik yapısı, özellikleri, yaşanılan bölgenin kültürel, sosyal ve ekonomik yapısına göre şekillenmektedir49. Özgüven’e25 göre evlilik ve aile kurumunun yedi 9 temel işlevi vardır. Bunlar; üremek, ekonomik gereksinimleri karşılamak, statü sağlamak, çocukların eğitimini planlama, din eğitimi vermek, boş zaman etkinliklerini gerçekleştirmek, aile üyelerinin birbirlerini korumaları, karşılıklı sevgi ortamı yaratmak ve cinsel doyum sağlamak gibi tüm toplumlarda benzerlik içeren işlevler olarak sıralamıştır. 2.2. Evlilik Doyumu İle İlgili Kuramlar Genellikle doyum kavramı kişinin ilişkisine ilişkin öznel değerlendirmesi olarak tanımlanır. Tezer evlilik doyumunu bireyin kendi evlilik ilişkisindeki gereksinimleri karşılama derecesine ilişkin algısı olarak tanımlamaktadır. Evlilik doyumunu açıklamak için geliştirilmiş birçok kuram bulunmaktadır39. Esler arası ilişkileri açıklamaya yönelik bu kuramları özetlersek5,45,50,51; Sosyal Mübadele Kuramları: Sosyal mübadele kuramları evlilik doyumunu, bedel, sonuç, karşılaştırma düzeyi ve seçenekler için karşılaştırma düzeyi kavramları temelinde açıklamışlardır. Ödüller ve bedeller: Sosyal mübadele kuramlarının temel varsayımı, insan ilişkilerinin ödül bedel mübadelesine dayandığıdır. Kuramlara göre, insanlar fazla ödül alıp, düşük bedel ödeyecekleri ilişkileri tercih ederler. Ödül bir ilişkiden alınan haz ya da doyum olarak tanımlanırken, bedel bireyin performansını ketlemeye yönelik faktörler olarak tanımlanır45. Bu kuramın ana fikri bireyler kazançlarını en yükseğe çıkaracak etkinlikler ve etkileşimler seçerler. Eğer birey tercih ettiği ödül ve bedele uygun olmayan şekilde yaşıyor ya da davranıyorsa, daha az istenir. Beklediğinden daha az ödül alması kazancını düşürür. Evlilik doyumu sağlanacak kazancın en açık şekli olarak görülebilir. Birinin evlilik ilişkisinde ödülleri bedelden sayıca üstün geliyorsa, evliliği bir bütün olarak olumlu olarak görür, buda evlilik doyumunun yüksek olduğu anlamına gelmektedir45. 10 Öğrenme Kuramı: İkinci kuram ise davranışçı yaklaşıma dayanan öğrenme kuramıdır. Öğrenme kuramı aşk ve evliliği tepkisel ve edimsel koşullanma ilkeleri ile açıklamaya çalışmaktadır, bireylerin birbirine yönelik davranışları, özellikle pekiştirmenin temeli olarak kabul edilmektedir. Özellikle evlilikte eşlerin birbirlerine yönelik davranış ve algılamalarında geçmiş yaşamlarındaki bu öğrenmeler etkili olabilmektedir5,51. Sevginin Evrimi Kuramı: Bu kurama göre ikili ilişkilerdeki davranışların üç temel nedeni vardır: bunlardan birincisi, eşe bağımlı davranma, korunma ihtiyacından kaynaklanmaktadır. İlk korunma ihtiyacını anne tarafından karşılandığı düşünülürse, yetişkinlikteki eş seçiminde, ebeveyne benzeyen kişiler tercih edilir. İkinci olarak, eşler birbirlerini yetişkin olduğu kadar çocuk olarak da görmektedirler, dolayısıyla korunma kadar koruma ihtiyacı da duyarlar. Üçüncü ise cinsel ihtiyaçlardır. Bu kurama göre, kadınlar biyolojik yapıları ve üreme işlevlerinden dolayı eş seçiminde erkeklere oranla daha titiz davranmaktadır45,52. Bağlanma Kuramı: İlk çocukluk yıllarında anne figürüne bağlanmayı açıklamak için geliştirilen kuram, yetişkinlikteki evlilik ilişkilerini de içerecek şekilde genişletilmiştir. Bowlby bağlanma kuramında, bireylerin bebekliklerinde anne figürü ile kurdukları ilişkilerin niteliğinin, daha sonraki yıllarda başka kişilerle kuracakları ilişkilerinde bir rehber olarak işleyeceğini ileri sürer. Bağlanma kuramına göre, ebeveynin çocuğu ile olan ilişkileri sonucu çocuk, kendisi ve başkaları hakkında zihinsel temsiller (mental representations) oluşturur ve bu zihinsel temsiller ileri yıllardaki yakın ilişkilerinde bir model işlevi görür50,51. Kişiler Arası İletişime Dair Sosyal Biliş Kuramı: Genel olarak bu kuram, “insanların başka insanlar hakkında nasıl düşündüğüne” ilişkin açıklamalar getirir. Bu kurama göre, eşini olduğu gibi kabul eden ve geleneksel rollere göre algılamayan 11 çiftlerin evlilik doyumu daha yüksektir, çünkü eşin kendisine özgü özellikleriyle kabul edilmesi ona yönelik bağımlı ve kontrolcü davranışların olmadığını, aksine eşitlikçi bir yaklaşımın var olduğunu düşündürmektedir45,50. Yükleme Kuramı: Weiner’a göre yükleme kuramı, belirli bir olayın niçin oluştuğunu, kişide oluşan yargı ya da kişinin a1gıladığı nedenle açıklar. Kişinin, bir davranışın sonucuna ilişkin vardığı karar ya da algıladığı neden, sonraki davranışının oluşmasında etkili olmaktadır. Yükleme kuramına göre evlilik doyumu ise, nedensel yüklemeler ve sorumluluk yüklemeleri kavramları ile açıklanır. Nedensel yüklemeler bir olayı oluşturan faktörlerle ilgilidir. Diğer bir ifadeyle, bir olayın oluşumuna ilişkin açıklamalardır. Nedensel yüklemeler odak, istikrar, kontrol ve genellik boyutlarını içerir. Evlilikteki nedensel yüklemeler, bu boyutlar sayesinde anlaşılabilir. Sorumluluk yüklemeleri ise, bireylerin herhangi bir olay için hesap verebilirliğine ilişkin bir kavramdır53. Nedensellik yüklemeleri olaya neyin neden olduğu ile ilgiliyken, sorumluluk yüklemeleri olaydan kimin sorumlu olduğu ile ilgilidir. Sorumluluk yüklemeleri niyet boyutunu da içerir. Yani sorumluluk yüklemeleri, bireyin davranışı kasıtlı mı yoksa kasıtsız mı yaptığını da içerir54,55. Ülkemizde eşlerin bakış açısına göre evlilik ilişkilerini açıklayan İmamoğlu ise, ‘‘Evlilik İlişkileri Modeli’’ni geliştirmiştir. Bu model eşlerin sosyal gelişmişlik düzeylerini, etkinliklerini ve evlilikten memnuniyetini içermektedir5. 2.3. İletişim ve İletişim Çatışmaları Kişilerarası etkileşimin temelini oluşturan iletişimin her insanın yaşamında önemli bir yeri vardır. Çünkü insanlar duygu ve düşüncelerini iletişim yoluyla paylaşarak mutlu olma ve çevrelerindeki bireylerin mutluluklarına katkıda bulunma olanağı elde ederler56. 12 İletişim, iletilen bilginin hem gönderici hem de alıcı tarafından anlaşıldığı ortamda bilginin bir göndericiden bir alıcıya aktarılma sürecidir. Organizmaların çeşitli yöntemlerle bilgi alışverişi yapmalarına olanak tanıyan bir süreçtir. İletişim tüm tarafların üzerinden bilgi alışverişi yapılacak ortak bir dili anlamalarına ihtiyaç duyar. İletişim “Bilgi alışverişi bilgi üretme ve anlamlandırma sürecidir”. Alışveriş sözcüğünden anlaşılabileceği gibi iletişimde bilgi akışının iki yönlü olması gerekir57,58. Kişilerarası iletişim; rahatlama, problem çözme, stresi giderme, bilgi verme, ilişkileri biçimlendirme ve sürdürme, duyguları açıklama, ikna etme, karar verme gibi birçok amaca hizmet eder. Belirli mesajların kodlanarak bir kanal aracılığıyla bir kaynaktan bir hedefe/alıcıya aktarılması sürecidir. Örneğin bir konuşmacı (kaynak) ortak bir dil aracılığıyla (örn. Türkçe) kodladığı belirli kelimeleri (mesaj/ileti) ses dalgaları ve hava yoluyla (kanal) dinleyiciye (hedef) aktarır. Bu süreçte geribildirim hedefleniyorsa, iletiyi gönderen başat kaynak, hedef ise sonat kaynak olarak tanımlanır. İletişim bir toplulukta veya bir grupta oldukça önemlidir ve sosyal açıdan olmazsa olmaz bir nitelik taşımaktadır. Kişi, sosyal çevrede sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürmek için iletişim kurmak zorundadır. İletişim hayatın vazgeçilmez bir gereğidir. Ayrıca ruhsal - bedensel ihtiyaçları gidermek için iletişim oldukça gereklidir. Toplumsal kanun ve kuralları sağlıklı bir biçimde işletebilmek için gereklidir57,58. İnsanlar bir arada yaşadıkları sürece, ne kadar iyi niyetli ve anlayışlı olursa olsunlar, aralarında sürtüşmelerin, çatışmaların çıkması kaçınılmazdır. Yakın ilişki kuran iki birey arasında çatışma çıkması doğaldır ama çatışma yüzünden ilişkinin bozulması doğal değildir. Yıkıcı tartışma küçükten beri çevrede görerek öğrene geldiğimiz köklü bir alışkanlık halinde yerleşmiş bir davranış biçimidir. Aralarında 13 çıkan sorunları bireyler bu tür yaklaşımla ele aldıklarında, elde edilen sonuç genellikle olumsuzdur. Yapıcı tartışma ve iyi niyet, karşılıklı güven ve eşit söz hakkı ortamında gerçekleşebilir. Böyle bir ortam uzlaşmaya varabilmek için zorunlu fakat yeterli değildir; yapıcı tartışma tutumunu uygulayabilmesi için bireyin kendini bilinçli olarak eğitmesi gerekir. İnsanlar aralarında çıkan duygusal sürtüşmeleri birbirlerini daha iyi anlayabilmek için araç olarak kullanıp dostluklarını pekiştirebilirler6,21,33,59. Dökmen’in58 aktardığına göre Harary ve Batell tarafından ortaya konan Graf Analiz kapsamındaki çatışma sınıflaması, kişiler arası iletişimde ortaya çıkabilecek çatışmaları sistematik bir şekilde kapsamaktadır58. Harary ve Batell’e ait çatışma sınıflamasındaki çatışma türlerinden altı tanesi iki ana grupta toplanabilir. Aktif, pasif ve varoluş çatışmaları “Yönelim Çatışmaları” olarak; tümden reddetme, önyargılı ve yoğunluk çatışmaları ise “Kapsam Çatışmaları” olarak ayrılabilir. Yönelim çatışmaları kişilerden, kapsam çatışmaları iletiden kaynaklanan çatışmalardır. Yönelim çatışmalarında kaynak ile hedef arasında alınıp verilen iletinin kapsamına ilişkin herhangi bir çatışma yoktur; sadece iki kişi, kendileriyle ilgili problemlerden ötürü çatışmaya girerler. Bir yönelim çatışmasına taraf olan kişiler, aralarındaki iletiyle değil, birbirleriyle uğraşmaktadırlar; birbirlerine kızmakta, küsmekte, birbirlerini dinlememekte ya da birbirlerini yanlış anlamaktadırlar. Kapsam çatışmalarında ise kişiler kendilerinden çok, aralarındaki iletiden ötürü çatışmaya girmektedirler. Söz konusu çatışmalardan başka “Karma Çatışmalar” adını verdikleri iki çatışma daha tanımlamışlardır. Bunlar aktif-önyargılı ve pasif-tümden reddetme çatışmalarıdır21,58. Graf Analiz kapsamındaki çatışma sınıflamasında sekiz temel çatışma türü bulunmaktadır25,45,51,58. 14 1) Aktif Çatışma (Kötü adam ne söylerse kötüdür) Karşı karşıya gelen kişilerin, birbirlerinden hoşlanmamaları, birbirlerine kızmaları durumunda, aktif çatışma ortaya çıkar. Aktif çatışma sergileyen kişiler, birbirlerinin ne söylediğine aldırmadan, hatta birbirlerini yeterince dinlemeden, karşılıklı eleştiri yöneltirler ya da kavga ederler. İnsanların birbirlerine karşı tavır alıp aktif çatışmaya girmelerinin, belirgin ya da örtük çeşitli sebepleri olabilir. Örneğin karşımızdaki bir kişi ile ilgili olumsuz bir geçmiş yaşantımız varsa. Bu konuda şöyle bir örnek verilebilir: Diyelim ki bir arkadaşınız size belli bir konuda haksızlık etti; siz de “ayıp olur” diyerek sesinizi çıkarmadınız. Aradan zaman geçti ve aynı arkadaşınız, sizin yanınızda fakında olmadan bir pot kırdı. Siz de hemen parlayıp “Sen zaten hep böyle yaparsın.” derseniz, bir aktif çatışma başlatmış olursunuz. “Sen zaten hep…” sözü, zamanlaması kötü ve suçlayıcı bir genellemedir. Böyle yapmak yerine, arkadaşınız size haksızlık ettiğinde, anında tepki vermeliydiniz. Eğer anında tepki veremediyseniz ve aradan da epey zaman geçtiği halde bu olayı unutmadıysanız, o arkadaşınızı karşınıza alıp “Şu davranışın beni üzmüştü.” diyerek söze başlamalısınız. Böyle yaparsanız, o arkadaşınıza yönelik öfkenizin, ilgisiz olaylarda patlak vermesini önlemiş olursunuz. Aktif çatışmada dil ötesi öğelerin yoğun kullanımı söz konusudur. Kişilerin ne söylediği önemini yitirir nasıl söylediği anlam kazanır25,58. 2) Pasif Çatışma (Küsler diyaloğu) Pasif çatışmada insanlar, herhangi bir sebepten ötürü, örneğin çekindikleri için ya da küs oldukları için birbirleriyle iletişim kurmazlar. Birbirlerine küs olan kişilerin, sokakta ya da bir koridorda karşılaştıklarını görmüşsünüzdür. Genellikle olay şöyle gelişir: Birbirlerini daha uzaktan görür görmez “kanlar beyinlerine hücum eder”. Yakın 15 geçmemek için arayı açarlar; mümkünse birisi karşı kaldırıma geçer. Aynı hizaya geldiklerinde, başlarını hızla yan tarafa çevirirler. Bu sırada kalp atışları artmış, solukları hızlanmış, yüzlerinin rengi değişmiştir. Göz göze gelmeden hızla geçip giderler. Bu kişiler birbirlerine iki mesaj vermektedirler. Birinci mesaj “Sen benim için önemli değilsin; yoksun; bak işte görmedim seni.” şeklindedir. Bu mesaj yüzeysel bir mesajdır. Bu kişiler birbirlerine, farkında olmadan ikinci bir mesaj daha vermektedir. Bu mesaj ise şudur: “Sen, benim için çok önemlisin; senin için yollarımı değiştirdim; kalbim, soluğum hızlandı; yüzüm-gözüm kızardı; sen beni çok ilgilendiriyorsun.” Gerçekten de, her ne kadar “sen beni ilgilendirmiyorsun” mesajını vermeye çalışsak da, küs olduğumuz insanlar aslında bizi çok ilgilendirmektedir. Çünkü bizi gerçekten ilgilendirmeyen tanımadığımız insanları görünce böylesine zahmetlere girmeyiz. O halde, bu çelişkimizi fark ettiğimizde, bize acı veren birtakım küskünlüklere son verebiliriz. Pasif çatışmalarımız bazen pasif saldırganlığa dönüşebilir. Fiziksel ya da sözlü saldırganlık gibi, pasif saldırganlıkta, karşımızdakini susarak öfkelendirmeye çalışırız. Bu saldırganlık türünde “inat olsun diye bir şey yapmamak” söz konusudur. Örneğin bir erkek eşine başkalarının yanında “Hanım sen sus!” derse, eşi de bu söze alınıp bir ay ağzını hiç açmazsa, bu davranışı pasif saldırganlık sayılabilir. Pasif saldırganlığın sergilendiği durumlardan birisi de öfkenin içe atılması, ifade edilmemesidir. Birbirlerine kızan insanlar, aralarında hiçbir şey yokmuşçasına iletişimlerini sürdürdüklerinde, pasif çatışma sergilemiş olurlar. Pasif çatışmaya girme olasılığının arttığı durumlarda kısa bir süre için sorulacak soru “Karşımdakine küsmem, benim hangi ihtiyacımı gideriyor, küsmek dışında başka hangi yolla bu ihtiyacımı giderebilirim?” olmalıdır. Hangi ihtiyaç olduğu 16 tanımlanabilirse çatışma olasılığı azalacaktır. İhtiyaçlarımızın tanımlanmasının yanında, bu ihtiyaçların karşınızdaki kişilere uygun dille aktarılabilmesi de çok önemlidir45,58. 3) Varoluş Çatışması (Ben sandım ki…) Bir insan karşısındakinin sözlerini yanlış anlarsa ya da onun sözleriyle ilgili olmayan bir mesaj verirse, bu durma varoluş çatışması adı verilir. Varoluş çatışmasında kişinin dikkati, karşısındakine değil kendisine yönelmiştir. Yani bu tür çatışma sergileyen kişilerin her biri kendi varoluşunu yaşamaktadır. Bu durumu açıklamak için şöyle bir örnek verilebilir: — Eve mi gidiyorsun? — Hayır, eve gidiyorum. — Ben de eve gittiğini sanmıştım. Bazen de birbirimizi doğru işitiriz ama işittiğimizle ilgisi olmayan cevaplar veririz. Örneğin: — Çok mutluyum; sonunda o konsere bilet buldum. — Kitabımı gördün mü yarın sınavım var. — Hem de en önde. — Kaybettim galiba, şimdi ben ne yapacağım. Bu örnekte her iki kişi de yalnızca kendileriyle ilgilidirler. Birbirlerinin söylediğini ya dinlemediler ya da dinleseler bile, işittikleri mesaja uygun bir cevap vermek yerine, kendi iç dünyalarına uygun bir şeyler söylediler. Günlük yaşamımızda sıklıkla sergilenen imalı iletişimler sırasında da varoluş çatışması yaşanması ihtimali oldukça yüksektir. “Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla” anlayışının hakim olduğu iletişimlerde, mesaj sahibi tarafından asıl hedeflenen kişi, üzerine alınmayabilir ya da mesajı yanlış anlayabilir. Bazen de, imalı iletişime 17 alışmış kişiler, aslında başkalarına verilen mesajların, kendilerine verildiğini zannedip alınırlar. Bu da bir varoluş çatışmasıdır51,58. 4) Tümden Reddetme (Hiç…) Eğer bir kişi, kendisine yöneltilen mesajı tümüyle reddeder, tamamen aksi görüşü savunursa, tümden reddetme çatışması sergilemiş olur. Tümden reddetme davranışı sergileyenler, belli bir konu üzerinde enine-boyuna düşünmek, ayrıntılara inmek yerine, kolayca toptancı çözümlere ulaşıverirler. Bir konunun ayrıntılarına inerek incelediğiniz zaman, o konuya ilişkin olarak karşınızdakinin belirttiği bazı görüşlere katılma ihtimaliniz ortaya çıkar. Tümden reddetme çatışmasında ise, karşıdakinin görüşlerini sorgusuz-sualsiz reddetme eğilimi vardır. Örneğin; depresif bir kişi, kendisine olumlu özellikler atfeden bir kişiye, “Yaşantımda hiçbir olumlu yön bulamıyorum” derse, bu kişi tümden reddetme çatışması yaşıyor demektir25,58. 5) Önyargılı Çatışma (Ben kararımı çoktan verdim…) Önyargılı çatışmada kişiler, belli bir konuda tartışmaya başlamadan önce, o konuda bir önyargı/peşin hüküm edinmişlerdir; tartışma sırasında ısrarla bu önyargılarını savunurlar; tartışma, onların başlangıçta vermiş oldukları kararı herhangi bir şekilde etkilemez. Önyargılı çatışma sergileyen kişiler, karşısındakini dinlememeyi bazen o kadar ileri götürüler ki, “Ben onun fikrinin dibini bilirim.” derler. Bu şu anlama gelir: Eğer karşınızdaki kişinin fikirlerini dip köşe bildiğinizi sanıyorsanız, artık zahmet edip onu bir kere daha dinlemeniz gerekmez. Böyle olunca da, önyargınızı değiştirmeniz de gerekmez. Kişilerarası iletişim sırasında farklı çatışma türleri birlikte sergilenebilir. Sıklıkla birlikte sergilenen çatışmalardan ikisi de önyargılı çatışma ile tümden reddetme 18 çatışmasıdır. Güçlü önyargıları olanların, karşılarındaki kişilerin görüşlerini tümden reddetme ihtimalleri yüksektir58. 6) Yoğunluk Çatışması (Haklısın ama…) İki kişinin görüşleri arasında kısmen uyuşma olması halinde yoğunluk çatışması söz konusu demektir. Örneğin bir kişinin çok güzel bulduğu bir film için diğeri “Güzeldi, ama o kadar da değil.” derse, bu bir yoğunluk çatışmasıdır45,58. 7) Kısmi Algılama Çatışması (Bunu da mı demiştin…) Eğer bir kişi, karşısındaki kişinin kendisine aktardıklarından sadece bir kısmını algılar, diğerlerini algılamazsa, bu durumda bir “kısmi algılama” ortaya çıkmış demektir51,58. 8) Alıkoyma Çatışması (Anlatamadım galiba…) Alıkoyma çatışmasında, bir kişi karşısındaki kaynaktan kendisine gelen mesajı tam olarak anlar, fakat üçüncü bir kişiye doğru olarak iletemez. Yani bu kişi, kendisine ulaşan mesajı isteyerek ya da istemeyerek değişikliğe uğratır. Bu çatışma türünü sergileyen kişiler, edindikleri bilginin ancak bir kısmını başkalarına aktarabilirler. Alıkoyma çatışması yaşayan bir kişi, eğer bu durumun farkındaysa, çevresiyle kuracağı iletişim kolaylaşacaktır. Aksi halde, mevcut çatışmaya bir de varoluş çatışması ekleyebilir58. 2.4. Evlilik Doyumu ve İletişim Çatışmaları Evlilikte uyumun olabilmesi ve en yüksek düzeyde doyumun yaşanabilmesi, her şeyden önce sağlıklı bir iletişimi gerektirmektedir. Sağlıklı ve normal bir iletişimin bulunmayışı, karı-koca arasındaki sorunları algılayıp kavrayamamaktan ve iletişim bozukluğundan kaynaklanır. Taraflar ayrı ayrı birer dünya değil, “ortak bir dünya” kurmalı ve problemleri aralarında etkili bir iletişimle çözebilmelidirler5,25. 19 Kaynaklara göre Weiten evlilikte sıklıkla rastlanan ve çatışmaya neden olan sorunları su şekilde belirlemiştir:48,49 1. Evliliğe yönelik gerçekçi olmayan mutluluk beklentileri. 2. Eşlerin birbirlerinden farklı rol beklentilerine sahip olmaları (kimin yemekleri yapacağına, kimin ev dışında çalışacağına, kararları kimin alacağına dair v.b.). 3. Evliliğe ilişkin ekonomik sorunlar (mevcut paranın nereye harcanacağı çatışmaları). 4. Yetersiz iletişim. 5. Akrabalara ilişkin sorunlar (özellikle eslerden birinin ebeveynlerine maddi ya da duygusal açıdan bağlı olmasından kaynaklanan problemler). 6. Cinsel sorunlar. 7. Eşler arasında çocukların büyütülmesi ve disiplini ile ilgili fikir ayrılıkları. 8. Eşlerden birinin yeni ilgi alanları geliştirmesi, yeni bir ortam veya arkadaşlıklar kurması ve diğer eşin buna uyum sağlayamaması, eşlerin birbirlerinden farklı yönlerde kendilerini geliştirmeleri. 9. Diğer sık rastlanan sorunlar: Kıskançlık, sadakatsizlik, yerme, dırdır, patronluk taslamaları olarak belirlemiştir. Çift arasında yaşanan iletişim sorunlarının araştırıldığı çalışmalarda ise; çiftler arasında yaşanan en yaygın iletişim sorunları, eşinin bakış açısını anlayamama, eşini suçlama, eleştirme veya aşağılama olarak belirtilmektedir. Çift arasında yaşanan söz konusu bu çatışma konuları genellikle dört yolla çözülmektedir:33,60 (a) Boyun eğme: taraflardan birinin diğerinin fikirlerini kabul etmesi. (b) Uzlaşma: Herkesin kabul edebileceği ortak bir noktada uzlaşı sağlama. (c) Bırakma: Hiçbir uzlaşmaya varmadan, çatışmanın çözümsüz olarak ortada bırakılması. 20 (d) Geri çekilme: Tartışmaktan kaçınma veya tartışmayı yarım bırakma. Genç çiftlerde kadınlar negatif duygular gösteren dalgalanmaları daha fazla yaşarlar. Onlar eşlerine göre daha sinirli, daha üzgün, daha çok sızlanan ve aynı zamanda daha neşe içerisinde olan taraftırlar. Erkekler ise daha az duygusallık gösteren, daha fazla savunma içerisinde olan, içine kapanık taraftır. Erkekler daha yüksek bir savunma düzeyine sahiptir. Mutsuz evliliklerde, olumsuz duygularda, cinsiyet farklılığı daha açık bir şekilde öne çıkar5. Ayrıca Fitzpatrick ve Ritchie aile içi konuları ele alma ve tartışma bakımından üç ayrı evlilik ve aile yapısı betimlemiştir. Bu çiftlerin özellikleri ve iletişim biçimleri şu şekilde sıralanabilir:61 Bağımsız çiftler: Aile, bağımsız çiftler tarafından yönetilir, aile içinde açıklık önemsenir. Çiftler; aile içinde kadın ve erkeğin eşitliğine inanırlar. Yapılan araştırmalar; bu çiftlerin çatışma ile kolaylıkla baş edebildikleri, anlaşma ve tartışmaları çok iyi yönlendirdiklerini ortaya koymaktadır. Geleneksel çiftler: Bu çiftlerin yaşam felsefesi birbirine benzer. Her ikisi de iyi bir evlilik için bazı kişisel bağımsızlıklardan özveride bulunmak gerektiğine inanır. Ayrı/kopuk çiftler: Bu tür yapıda olan ailelerde çok az samimiyet vardır. Çiftler basma kalıp kadın erkek rollerini devam ettirirler. Her iki eşte de evliliği sürdürmeleri gerektiği hissi vardır ve bunu yapmaya çalışırlar. Çatışmalardan kaçınır, duygularını birbirlerine ifade etmezler. Evlilikte yaşanan çatışma alanlarının incelendiğinde; birbirine paralel olarak ortaya çıkan birtakım problem veya çatışma alanları göze çarpmaktadır. Eşler arasında ilişkinin bozulmasına yol açan yaşanan çatışma durumları, tartışmalar değil; çatışma konularının nasıl tartışıldığıdır. Çiftler tarafından sergilenen iletişim becerileri; 21 evlilikteki çatışma alanlarının başarıyla yönetimi ve uzun vadede evlilik doyumu ve istikrarı sağlamada önemlidir61. Özgüven25 evliliği bir iletişim sistemi olarak değerlendirmektedir. Buna göre bu sistemin canlılığı karı-koca arasında sözlü-sözsüz uygun bildirim ve mesajların alınıp verilmesiyle ölçülür. Eşlerin birbirlerine ruhsal, toplumsal ve cinsel beklentilerini ve mesajlarını ortaya koymaları, dile getirebilmeleri için karşılıklı etkileşim içinde olmaları gerekir. Uyumlu bir evlilik her şeyden önce sağlıklı bir iletişimle gerçekleşir. Sağlıklı ve normal bir iletişimin bulunmayışı, karı-koca arasındaki sorunları algılayıp kavrayamamaktan ve iletişim bozukluğundan kaynaklanır62. Evlilik sisteminin üyesi olmak kolay değildir. Çünkü bu sisteme girildiği andan itibaren bir insanın üstlendiği sorumluluklar da önemli ölçüde artar24. Genellikle ilişkinin başlangıcında çiftler birbirleriyle saatlerce konuştuklarından bahsederler. Ancak iletişim çoğu zaman, ilginç bir diyalogdan çok daha fazlasını gerektirir. İletişim her şeyden önce karsısındakinin düşüncelerini, fikirlerini, duygularını ve görüşlerini dinlemekle başlar. Evlilik ilişkisi içerisindeki iletişim, her şeyden önce karşısındakinin en yakın arkadaşı ve sırdaşı olmayı, kişinin kendisini eleştirilmekten korkmadan ifade edebilmesini gerektirir48. Evlilikte yaşanan doyumun cinsiyete göre farklılaştığı düşünülmektedir. Kadınların daha duygusal olmasının bu konuda etkili olduğu sanılmaktadır. Genelde kadınlar erkeklere kıyasla duygusal çeşitliliği daha yoğun ve canlı bir şekilde yaşar. Bu anlamda, kadınlar erkeklerden gerçekten daha duygusaldır63. Cinsiyetler arasındaki bu duygusallık farkının, çiftlerin her yakın ilişkide ortaya çıkan şikayet konularına ve anlaşmazlıkları halletmesi bakımından ne anlama geldiği düşünüldüğünde; aslında bir evliliği kurtaran ya da yıkan, çiftlerin ne kadar sık birlikte oldukları, çocuklarına nasıl bir terbiye vermeleri gerektiği, ne kadarlık borç ve tasarrufla kendilerini rahat 22 hissedecekleri gibi belirli konular değil; daha çok, ilişkilerinin geleceği açısından daha önemli olan bu hassas noktaların çift tarafından nasıl tartışıldığıdır5,63. İletişim ile ilgili yaşanan problemler boşanma veya ayrılık riskini açığa çıkarmakta, bu süreç ise çifti etkilemesinin yanı sıra çiftin çocukları açısından da davranış problemleri ortaya çıkarabilmektedir33,64. Eşler arasındaki çatışma, çocuğun uyumunu etkileyen önemli bir faktör olarak da göze çarpmaktadır. Eşler arasındaki huzursuzluklar, başta çocuklar olmak üzere, tüm aile fertlerini olumsuz olarak etkilemektedir. Eşler arasındaki çatışmayla, çocuğun uyumu arasındaki ilişkiyi inceleyen araştırmalarda, çocuklardaki saldırganlık, anti-sosyal davranış, kaygı gibi kavramlarla arasında pozitif ilişki olduğu görülmektedir. Ayrıca eşler arasındaki çatışmayla ergenlerin aldıkları bilişsel ve sosyal yeterlilikleri arasında anlamlı bir ilişki olduğu bulunmuştur44,48. Ailenin önderleri olan anneyle babanın arasındaki ilişki sorunlu ise, mutlu bir aile yaratabilmeleri olası değildir. Bireyler kendi özgüven sorunlarını, bir çift olarak yaşadıkları ilişkiye taşırlar. Bu durumda aralarındaki her türlü etkileşim, hissettikleri kuşku, korku ve güvensizlikten etkilenirler. Evlilik ilişkisindeki sorunlar, farklılıklar anlaşmazlığın belli başlı kaynakları haline gelir ve eşin diğer eşe egemen olmaya çalıştığı bir savaş alanı ortaya çıkar. Evliliklerde özgüveni zayıf bir kişinin kendi gibi sorunlu bir kişi ile ilişki kurma olasılığı yüksektir. Evlilik yaşantısında eşler arasında sahiplenme, egemen olma girişimleri, saldırganlık, pasiflik, eleştirilere karşı aşırı duyarlılık, birbirine aşırı derecede karışma, sık sık güven yenileme ihtiyacı, kıskançlık, sık sık ağlama krizleri, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı, sosyal ortamlara girmekte isteksizlik, utangaçlık, surat asma, sık sık sinirlenme, baskıcı davranışlar, baskıya izin vermek, şiddet, azarlamalar, intihar tehditleri, duygusal ve fiziksel olarak uzaklaşma, 23 haftalar veya aylar süren sessizlik sık sık ortaya çıkan duygusal patlamalar gibi sorunlar yaşanabilmektedir49. Eşlerin çatışması her zaman kaçınılmaz bir biçimde aile sorunlarına yol açmaz. Eşlerin aralarındaki sorunları çözüp yakınlıklarını derinleştirerek kendi kişiliklerini bulmaları en ideal durumdur. Ancak bunu sağlayabilmek ve hem eş hem de evliliklerinde mutluluğun bozulmaması için, aralarında ortaya çıkabilecek her türlü sıkıntıyı çözmekte karalı olmaları gerekir. Eğer eşler aralarındaki farklılıklardan doğan sorunları çözmekte zorlanırsa ve sürekli olarak bu çatışmalara çocuklar tanıklık ederse bu durum aile yaşamının en olumsuz durumudur49. Bir evlilikte hiçbir çatışma yaşanmayacağı düşüncesi oldukça gerçek dışı olmakla beraber, doğru problem çözme stratejilerinin kullanılması ilişki için yapıcı ve olumlu sonuçlar doğurmaktadır5,12. Evlilik sorunu yaşayan eşlerin birbirleriyle olan ilişkilerinde, genellikle üç aşamalı bir süreç yaşanmaktadır. Birinci aşamada, öfke ve incinme duygularına beklentilerin karşılanmamasından doğan hayal kırıklığı eşlik etmektedir. Eşler birbirini ve ilişkilerini olumsuz olarak değerlendirmelerine rağmen evliliklerinin geleceği hakkında iyimserlikleri, eşini hoşnut etme ve sorunlarını çözme çabaları sürmektedir. İkinci aşamada, bireyler evliliğin getirdiği kazanç ve kayıplarını değerlendirmekte; eşler ayrılma ve ilişkiyi sürdürme düşünceleri arasında tereddüt yaşamaktadırlar. Evliliğe ilişkin umutlar devam etmesine rağmen şüpheler de başlamıştır. Son aşamada ise evliliğin sona erebileceği düşüncesiyle sorunları çözme çabaları anlamlı düzeyde azalmaktadır49,65. Bir tartışmayı, bir patlama noktasına getirmeyi engelleyen onarım mekanizmaları, tartışmayı saptırmamak, empati göstermek ve gerilimi azaltmak gibi basit davranışlardır. Çok az duygusal yeterlilik esas olarak, sakinleşebilmek (ve eşini 24 sakinleştirebilmek), empati ve iyi dinleme çiftin anlaşmazlıklarını daha etkili bir şekilde giderebilmesini sağlar63. Birçok araştırma; her iki eşin de iletişim konusunda başarılı ve istekli olması mutlu evliliklerin; iletişim konusunda eksikliklerin olması ise mutsuz evliliklerin ortak noktası olduğunu göstermektedir. Mutlu çiftlerin; birbirleriyle çeşitli konular ve olaylar hakkında daha çok konuşabildikleri, birbirlerini daha iyi anladıkları, kelimelerin ardında yatan duygu ve ifadeleri daha iyi sezinledikleri, problem çözme yöntemleri ve karar verme süreçlerinde başarılı oldukları görülmektedir. Çiftlerin herhangi bir anlaşmazlık durumunda yapıcı biçimde iletişim kurabilme becerileri sergilemeleri; evliliğin sağlığı ve uzunluğu ile ilgili önemli bir öngörü olduğu ileri sürülmektedir24,33,51,66. Eşler arası yaşanan iletişim çatışmalarını Tarhan67 kriz olarak isimlendirmektedir. Tarhan’a göre, Çincede kriz kelimesinin “tehlike ve fırsat” olmak üzere iki farklı anlamı vardır. Evlilikteki çatışmalar, aile için hem tehlike hem de fırsattır. Bir çatışma yaşayan eşler kendilerine, “Bu bana ne öğretti?” “Ben nasıl bir hata yaptım da böyle bir çatışma oldu?” “Çatışmanın tekrarlanmaması için ne yapmalıyım?” gibi sorular ile olayı analiz ederse, krizi fırsata dönüştürebilirler. Çatışmalardan ders almaya yönelik bu tarz yaklaşımlar evlilik için faydalıdır67. Sürekli tekrarlanan çatışmaların önüne geçmek için taraflardan birinin yöntem değiştirmesi şarttır. Soruna farklı bakış açıları getirerek, “Şu ana kadar izlediğimiz yol ya da davranış kalıplarımız sonuç vermediğine göre, başka nasıl davranırsam onun tutumunu değiştirebilirim?” şeklinde düşünmek gerekir67. Tarhan, kriz yönetiminde taraflardan birinin biraz alttan alması ve diğer tarafı yönetmesi, yönlendirmesinin önemini vurgular. Bu düşüncesini Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan arasında geçen şu olay ile açıklar: 25 “Kanuni, Hürrem Sultan’dan doğan ve kendisine isyan eden oğullarından birinin idam edilmesine karar verir. Hürrem Sultan, oğlunu kurtarmak için ‘Sen ne biçim babasın? Nasıl oğlunu öldürmeyi düşünürsün?’ demek yerine, ‘Yüksek ruhlarda kin barınmaz. Sen yüksek ruhlu bir insansın, affet oğlunu’ der. Kanuni’de bu sözlerden etkilenerek oğlunu affeder.” Hürrem Sultan’ın, eşi tarafından oğlunun idam edilme kararı karşısında sergilediği davranış dikkate değerdir. Kanuni’nin olumlu özelliklerini ön plana çıkaran ifadeleriyle, beklenmedik bir şekilde onun kararını değiştirmeyi başarır. Karşı tarafın olumsuz özelliklerini bir kenara bırakarak olumlu özelliklerine odaklanmalıdır. İletişimde duygulara hitap eden bir üslup tercih edilmelidir67. Çatışma yönetim biçimi cinsiyete göre değerlendirildiğinde; kadınların işbirlikçi bir tutum sergilemelerinin her iki çift açısından evlilik doyumunu arttıran bir unsur olduğu görülmektedir. Ayrıca; eşi uyumlu bir çatışma yönetim biçimi sergileyen erkeklerin ise evlilik doyumunun yüksek olduğu ileri sürülmektedir. Genel olarak bakıldığında; erkekler kaçınmacı, uzlaşmacı, rekabetçi biçim sergilerken; bayanlar ise uyuma dönük, uzlaşmacı ve kaçınmacı tutum sergilediği gözlenmektedir. Çiftin uzlaşmacı bir çatışma stilini benimsemesi başarılı ve karşılıklı doyum veren evliliğin de kaynağını oluşturmaktadır68. 2.5. Hemşirelik, Evlilik Sorunları ve Evlilik Ülkemizde son yıllarda, aile kurumuna ve evlilik ilişkisine verilen önem artmıştır ve artmaya da devam etmektedir. Bu önemin kanıtı olarak, 1989 yılında Türkiye Aile Araştırma Kurumu’nun kurulmasını ve son günlerde gündemde olan, her ile devlet bünyesinde bir “Aile Danışma Merkezi” açılmasına yönelik projeyi gösterebiliriz. Evlilik ve aile danışmanlığı alanında yapılan çalışmaların artması ve ülkemizde bu alanda giderek daha fazla uzman yetişmeye başlaması ile pek çok özel ya 26 da resmi kurumda, evli çiftlerin psikolojik sıkıntılarını aşabilmeleri ve gerek bireysel gerekse çift olarak daha sağlıklı bir yaşam sürdürebilmeleri için evlilik ve aile danışmanlığı hizmeti verilmektedir55. Toplumu oluşturan bireyler ayrı ayrı incelendiğinde kadınların ruhsal bozukluk görülme açısından daha fazla risk altında oldukları görülmektedir. Bunun nedenlerine bakacak olursak; tüm dünyada çocukluktan başlayarak şiddet, kötü muamele gibi olumsuz yaşantılar ya da hormonal değişiklikler, doğum, aşırı is yükü gibi zorlayıcı etkenler olduğu görülmektedir. Evde kadınlar eş, anne olarak ve çocuklarına bakan kişi olarak bütün yükü kaldırmaktadır. Aynı zamanda ailenin geçimini sağlamak için gelir getirici bir iste de çalışmaktadırlar. Tüm bunlara ek olarak, kadınlar toplumsal cinsiyete dayalı ciddi bir ayrımcılıkla; yoksulluk, açlık, beslenme bozukluğu, aşırı çalışma ve yakın partnerlerinden (eş, arkadaş) gördükleri şiddet ile ilişkili faktörlerle de uğraşmaktadır. Önceki yıllara göre hemşireliğin değişen rolü, psikiyatri hemşireliğinin yaygınlaşması gibi etkenler hemşirelerin toplum ruh sağlığı alanında daha fazla söz sahibi olmasına olanak tanımaktadır. Hemşireler, sağlıklı/hasta bireyle en sık ilişki kuran sağlık ekibi üyesidir9. Bu nedenle koruyucu ruh sağlığı hizmetlerinde hemşire, kişiyi ve onun ruh sağlığını olumsuz yönde etkileyebilecek her türlü durumu önlemek amacıyla önlem almayı ve risk altında bulunan grupların ruh sağlığını tehdit eden faktörlerden etkilenmesini en aza indirmeyi amaçlamaktadır. 8/3/2010 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Hemşirelik Yönetmeliğiyle, hemşire, başhemşire, uzman hemşire ve yetki belgesine sahip hemşireliğin tanımları yapılmıştır. 19 Nisan 2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan düzenleme ile bu yönetmelikte değişiklik yapılmıştır. Yapılan değişiklikte, uzman hemşireliğin görev 27 tanımlarına 4 yeni madde eklenmiş; çalışılan birim/ ünite/ servis/ alanlara göre hemşirelerin görev, yetki ve sorumlulukları tanımlanmıştır69. Ayrıca toplum ruh sağlığı hemşiresinin görevleri arasında - Uygun aile ortamı sağlamaya yönelik programlarda görev alır. - Stres ile başa çıkma, öfke kontrolü, kriz yönetimi, evlilik eğitimi gibi konularda eğitim ve danışmanlık hizmetleri verir maddeleri yer almaktadır. 28 3. MATERYAL VE METOT 3.1. Araştırmanın Şekli Araştırma evlilik doyumu düşük olan kadınlara verilen iletişim çatışmaları eğitiminin etkisini inceleyen, ön test, son test deneme modeli ve kontrol gruplu olarak yapılmıştır. 3.2. Araştırmanın Yapıldığı Yer ve Zaman Araştırma, Erzincan merkezinde, Mayıs 2012- Ekim 2013 tarihleri arasında yapılmıştır. 3.3. Araştırmanın Evreni ve Örneklemi Araştırmanın evrenini Erzincan merkezinde bulunan 5 Aile Sağlığı merkezine bağlı olan, 25084 evli kadın oluşturmuştur. Örneklemini ise Erzincan merkezde bulunan 5 aile sağlığı merkezine bağlı olan iletişim kurulabilen, çalışmaya katılmayı kabul eden 378 evli kadın oluşturmuştur. Örnekleme alınacak birey sayısı aşağıdaki formülle belirlenmiştir. N. t². p.q n= d². (N-1)+ t².p.q (p=0.50, q=0.50, d=0.05, t=1.96) N= Evrendeki birey sayısı n=Örnekleme alınacak birey sayısı p=İncelenen olayın görülüş sıklığı (olasılığıdır) q=İncelenen olayın görülmeyiş sıklığı (1-p) t=Belirli serbestlik derecesinde ve saptanan yanılma düzeyin t tablosundan bulunan teorik değer d=Olayın görülüş sıklığına göre yapılmak istenen pozitif (+) sapma 29 5 aile sağlığı merkezine bağlı olan evli kadın sayısı öğrenilerek, evreni oluşturma yüzdeliklerine göre her bir aile sağlığı merkezinden alınan evli kadın sayısı belirlenmiştir. Tablo 3.1. Aile Sağlığı Merkezlerinden Alınan Kadın Sayıları Aile Sağlığı Bağlı olan evli Evreni oluşturmadaki Alınacak Merkezleri kadın sayısı yüzdeliği örneklem Karaağaç ASM 6641 % 26.47 100 kadın İnönü ASM 6672 % 26.59 100 kadın Fatih ASM 4354 % 17.35 66 kadın Mimar Sinan ASM 5248 % 20.92 79 kadın İzzetpaşa ASM 2169 % 8.64 33 kadın TOPLAM 25084 100 378 kadın Araştırmacı, haftanın her günü 5 aile sağlığı merkezinden birinde (Pazartesi Karaağaç ASM, Salı İnönü ASM, Çarşamba Fatih ASM, Perşembe Mimar Sinan ASM, Cuma İzzetpaşa ASM) bulunmuş, ASM’lerine başvuran evli kadınların onaylarını alarak bu kadınları çalışmaya dahil etmiştir. Bu şekilde olasılıksız örnekleme yöntemi kullanılarak toplam 378 evli kadın sayısına ulaşıncaya kadar “Anket Formu”, “Evlilik Yaşam Ölçeği” ve “Çatışma Çözüm Stilleri Ölçeği” uygulanmaya devam edilmiştir. Evlilik Yaşam Ölçeğinden en fazla 50, en az 10 puan alınabilmektedir. Ölçekleri dolduran 378 kadından elde edilen veriler lisanslı SPSS 19.0 paket programına aktarılarak Evlilik Yaşam Ölçeğinden 30 ve daha düşük puan alan 98 kadınla çalışılmıştır. Deney ve kontrol grubunu oluşturabilmek için torba kullanılarak kura yöntemi uygulanmış ve kadınların 49’u deney, 49’u kontrol grubunu oluşturmuştur. 30 Deney grubuna “İletişim Çatışmaları Eğitimi” uygulanmıştır. Verilen iletişim çatışmaları eğitimi tamamlandıktan 1 ay sonra, deney ve kontrol grubuna son test olarak “Evlilik Yaşam Ölçeği” ve “Çatışma Çözüm Stilleri Ölçeği” tekrar uygulanmıştır. 31 ARAŞTIRMA PLANI EVREN Erzincan merkezde yaşayan ve 5 ASM’nden birine bağlı 25084 evli kadın ÖRNEKLEM Çalışmaya katılmayı kabul eden ve 5 ASM’nden birine bağlı evli kadın (n=378) ÖNTEST Anket Formu, Evlilik Yaşam Ölçeği, Çatışma Çözüm Stilleri Ölçeği Evlilik Yaşam Ölçeği 30 ve daha altı puan alan 98 kadın KONTROL GRUBU Kura ile belirlenen, çalışmaya katılmayı kabul eden, 36 kadın DENEY GRUBU Kura ile belirlenen, çalışmaya katılmayı kabul eden, eğitimlere düzenli katılan 33 kadın UYGULAMA İletişim Çatışmaları Eğitimi 1 Ay bekleme süresi SONUÇLAR SONTEST “Evlilik Yaşam Ölçeği” “Çatışma Çözüm Stilleri Ölçeği” SONUÇLAR Şekil 3.1. Araştırma Planı 32 3.4. Verilerin Toplanması 3.4.1. Veri Toplama Araçları Verilerin toplanmasında, kadınların sosyodemografik özelliklerini belirleyen anket formu, Evlilik Yaşam Ölçeği ve Çatışma Çözüm Stilleri Ölçeği kullanılmıştır. Anket Formu: Araştırmacı tarafından hazırlanmış olan bu form, kadınların sosyo-demografik özellikleri ve evlilikleri ile ilgili bilgileri içermektedir2,6,21,24 (Ek III). Evlilik Yaşam Ölçeği: Evlilik Yaşam Ölçeği (EYÖ), eşlerin evlilik ilişkisinden sağladıkları genel doyum düzeylerini ölçmek amacıyla Tezer39 tarafından geliştirilmiştir. EYÖ, toplam 10 sorudan oluşan Likert tipi 5’li bir ölçektir. Ölçeğin kesme puanı bulunmamaktadır. Ölçekten alınan yüksek puan evlilik doyumunun yüksek olduğunu düşük puan ise evlilik doyumunun düşük olduğunu göstermektedir. Ölçeğin geçerliğini belirlemek amacıyla, ölçek evli ve boşanmış bireylere uygulanmış ve grupların ölçekten aldıkları puan ortalamaları arasında anlamlı düzeyde fark bulunmuştur (t=6.23, p<0.01). Bu bulgu ölçeğin dış ölçüte göre geçerliğinin kanıtı olarak gösterilebilir. Ayrıca, ölçeğin bireylerin sosyal beğenirlik yönelimlerinden etkilenip etkilenmediklerini anlamak için sosyal beğenirliği ölçmek amacıyla geliştirilen Kişisel Davranış Anketi puanları ile karşılaştırılmış, sonucunda EYÖ bireylerin sosyal beğenirlik yönelimlerinden çok az etkilendiğini göstermiştir (r=0.21). Bu bulgu da ölçeğin geçerliğine dolaylı kanıt olarak gösterilmektedir70. Yine farklı analizlerde ölçeğin test-tekrar test yöntemi ile belirlenen güvenirlik kat sayısı 0.85, Cronbach Alfa iç tutarlılık katsayısı ise erkek grubunda 0.88, kadın grubunda 0.91 olarak bulunmuştur. Bu bulgular ölçeğin güvenilir olduğunu göstermektedir70. Yapılan alan incelemesinde Türkiye’de evlilik doyum ile ilgili olarak birçok araştırmada EYÖ’nin kullanıldığı görülmüştür2,3,5-7 (Ek IV). 33 Bu araştırmada EYÖ’nin cronbach alfa katsayısı 0.76 olarak belirlenmiştir (Tablo3.2). Çatışma Çözüm Stilleri Ölçeği: Çatışma Çözüm Stilleri Ölçeği (ÇÇSÖ), çiftlerin çatışma çözüm stillerini ölçmek amacıyla Özen61 tarafından geliştirilmiştir. ÇÇSÖ, likert tipi bir ölçek olup altı basamaklı dereceleme sistemiyle 25 maddeden oluşmaktadır. Ölçek, olumlu (positive), olumsuz (negative), itaat (subordination) ve geri çekilme (retreat) çatışma çözüm stilleri olmak üzere dört çatışma çözme stilini ölçmektedir61. Ölçek, olumlu çatışma çözme stili altı madde, olumsuz çatışma çözme stili yedi madde, geri çekilme çatışma çözme stili altı madde ve itaat çatışma çözme stili altı maddeden oluşan alt boyutları içermektedir. Olumlu çatışma çözme stili alt boyutu 5, 9, 11, 13, 22, 24; olumsuz çatışma çözme stili alt boyutu 1, 6, 8, 12, 14, 16, 25; itaat çatışma çözme stili alt boyutu 2, 4, 7, 17, 19, 20; ve geri çekilme çatışma çözme stili alt boyutu 3, 10, 15, 18, 21, 23 numaralı maddelerden oluşmaktadır. Çatışma çözüm stilleri ölçeği toplam puan vermemekte, alt ölçeklerin puanlarına dayanmaktadır. Ölçeğin alt boyutlarından alınan puanların yüksekliği, alt boyutu oluşturan çatışma çözme stilinin kullanımının arttığını, puanların düşüklüğü ise alt boyutu oluşturan çatışma çözme stilinin kullanımının azaldığını göstermektedir61. Araştırma sonuçlarında cronbach alfa katsayıları olumlu alt boyutu için 0.77, olumsuz alt boyutu için 0.81, itaat alt boyutu 0.80 ve geri çekilme alt boyutu 0.75 olarak bulunmuştur. Aynı şekilde araştırma sonuçları ölçeğin yüksek madde yüklemeleriyle (minimum .54) yüksek yapı geçerliğine, anlamlı korelasyonlarla yüksek ölçüt geçerliğine, yüksek bölünmüş yarı test güvenirliğine ve yüksek iç tutarlılığa sahip olduğunu göstermektedir61 (Ek V). Bu araştırmada ÇÇSÖ’nin cronbach alfa katsayıları sırasıyla olumlu 0.75, olumsuz 0.75, itaat 0.76 ve geri çekilme 0.76 olarak bulunmuştur (Tablo3.2). 34 Tablo 3.2. EYÖ ve ÇÇSÖ Puan Dağılımı ve Cronbach’s Değerleri (N=69) Evlilik yaşam ölçeği Cronbach’s 0.76 Alınabilecek Alt ve Üst Değerler 10–50 Çatışma Çözüm Stilleri Ölçeği Olumlu 0.75 6–36 Olumsuz 0.75 7–42 İtaat 0.76 6–36 Geri çekilme 0.76 6–36 3.4.2. Veri Toplama Süreci Erzincan merkezde bulunan 5 aile sağlığı merkezine başvuran 378 evli kadına 09.07.2012 ve 10.09.2012 tarihleri arasında araştırmacı tarafından ön testler (anket formu, EYÖ, ÇÇSÖ) uygulanmıştır. Anket ve ölçekler araştırmacı tarafından yüz yüze doldurulmuştur. Her bir katılımcıya ayrılan zaman ortalama 15-20 dakikadır. Ön test sonuçlarına göre Evlilik yaşam ölçeği puanı 30 ve altı olan, eğitime katılmayı kabul eden ve 30.10.2012-08.12.2012 tarihleri arasında “İletişim Çatışmaları Eğitimine” katılan kadınlara eğitim tamamlandıktan 1 ay sonra son testler (EYÖ, ÇÇSÖ) uygulanmıştır. Bununla beraber eğitim almayan kontrol grubunda ki kadınlara da 1 ay sonra son testler (EYÖ, ÇÇSÖ) uygulanmıştır. 3.5. Girişim 378 kadından elde edilen veriler lisanslı SPSS 19.0 paket programına aktarılmıştır. Evlilik yaşam ölçeğinin kesme puanının olmaması nedeni ile ölçekten alınabilecek ortalama puan olan 30 ve altı puan alan kadınlar belirlenmiştir. Bu şekilde belirlenen 98 kadın torba kullanılarak, kura yöntemi ile 49 kadın deney ve 49 kadın kontrol grubu olarak belirlenmiştir. Deney grubunda bulunan 49 kadından her birine telefon edilerek eğitim günü, eğitim içeriği ile ilgili bilgilendirilme yapılmış eğitime katılıp katılamayacakları belirlenmiştir. 38 kişiden olumlu cevap alınmış ve eğitim için 35 zaman ve program belirlenmiştir. Eğitimler Salı, Perşembe ve çalışan kadınlar için Cumartesi günleri yapılmıştır. Araştırmacı Salı, Perşembe ve Cumartesi günleri gelen kadın gruplarını belirlemek için herhangi bir yöntem kullanmamış, eğitim günlerinden hangisine katılacağını tamamen katılımcı müsait olduğu güne göre belirlemiştir. Eğitimler 30.10.2013 tahinde 38 kadınla başlamış fakat 33 kadınla tamamlanmıştır. 5 kadın eğitimin ilerleyen haftalarında “ eşim izin vermiyor, çok işim var, 6 hafta boyunca gelemem, bana göre değil, ihtiyacım yok” gibi nedenlerle eğitimlere katılmayı reddetmişlerdir. “İletişim Çatışmaları Eğitimine” düzenli katılan 33 evli kadına 30.10.2012 ve 08.12.2012 tarihleri arasında iletişim çatışmaları eğitimi araştırmacı tarafından uygulanmıştır. Eğitim içeriği, tanışma oturumunda kitapçık halinde katılımcılara dağıtılmıştır. Eğitimler merkezi olmasından, ulaşımın kolay olmasından dolayı Erzincan Halk Eğitim merkezinde yetişkin eğitimine uygun olarak U şeklinde düzenlenen oturma planına sahip seminer salonunda 11, 15 ve 7 kişilik gruplar halinde yapılmıştır. Toplam 6 oturumdan oluşan eğitim programında her bir oturumun süresi ortalama 1,5-2 saat sürmüştür. Kontrol grubunda bulunan 49 kadından her biri aranarak çalışmaya katılıp katılamayacakları 01.01.2013 tarihinden itibaren tekrar anketi uygulayıp uygulayamayacakları öğrenilmiş, toplam 36 kadından olumlu cevap alınmıştır. Eğitimden 1 ay sonra eğitim programına katılan kadınlara ve kontrol grubuna son testler (EYÖ ve ÇÇSÖ) uygulanmıştır. Kontrol grubundaki kadınlar için iletişim çatışmaları eğitimi verileceği ifade edilmiştir. 36 Eğitim Planı Gruptaki kadınlara eğitim başlamadan önce 1. Anket formu 2. Evlilik Yaşam Ölçeği 3. Çatışma Çözüm Stilleri Ölçeği uygulanmıştır. 1. HAFTA Tanışma ve olumlu bir eğitim ortamının oluşturulması 2. HAFTA İletişim, iletişimde temel ve gelişmiş beceriler. 3. HAFTA Çatışma ve ifade edebilme Gruptaki kadınlara Halk Eğitim Merkezinde, yetişkin eğitimine uygun bir salonda, 6 hafta boyunca devam eden “İletişim Çatışmaları Eğitimi” uygulanmıştır. 4. HAFTA Sen dili ben dili ve soru sorma 5. HAFTA İletişim ve aile 6. HAFTA Değerlendirme Gruptaki kadınlara eğitimden 1 ay sonra 1. Evlilik Yaşam Ölçeği 2. Çatışma Çözüm Stilleri Ölçeği uygulanmıştır. Şekil 3.2. Eğitim Planı 37 3.6. İletişim Çatışmaları Eğitimi Araştırmanın ön hazırlıklarından biri olarak eğitimi uygulayacak olan araştırmacı 28.04.2012 tarihinde 10 saatlik “İletişim Çatışmaları Eğitimi” adlı eğitimi Tuna Cert Eğitim ve Belgelendirmeden, programını başarıyla tamamlayarak, sertifikasını almıştır (EK 10). Eğitim süreci başlamadan önce eğitim kitapçıkları hazırlanmıştır. Tablo 3.3. İletişim Çatışmaları Eğitiminin İçeriği ve Tarihleri HAFTALAR ve EĞİTİM İÇERİĞİ TARİHLER 1. Hafta Eğitimcinin grupla tanışması 30.10.2012 Grubun birbiri ile tanışması için fırsat tanınması 01.11.2012 Eğitim ile ilgili bilgilendirme 03.11.2012 Amaç ve beklenen sonuçlar hakkında bilgi verme 2. Hafta İletişim nedir? 06.11.2012 İletişim sürecini anlama 08.11.2012 İletişimde temel beceriler 10.11.2012 - Dinleme, etkin dinleme - Kendini açma - İfade etme İletişimde gelişmiş beceriler 3. Hafta 13.11.2012 - Beden dili - Yapıcı olarak nasıl konuşulur - İletişim tarzları İletişimde çatışma becerileri - Çatışma türleri 38 15.11.2012 - Kendini tanıyabilme 17.11.2012 - Kendini ifade edebilme - Hayır diyebilme 4. Hafta Sen dili – Ben dili 20.11.2012 Soru Sorma Teknikleri 22.11.2012 Uyum sağlama empati ve güven oluşturma 24.11.2012 5. Hafta İletişimde aile becerileri 27.11.2012 - Eş ile iletişim 29.11.2012 - Cinsel iletişim 01.12.2012 - Çocuklarla iletişim kurmak - Aile içi iletişim 6. Hafta 04.12.2012 Değerlendirme- geri bildirim 06.12.2012 08.12.2012 3.7. Araştırmanın Değişkenleri Bağımsız değişkenler: İletişim Çatışmaları Eğitimi programı ve sosyodemografik bilgiler Bağımlı değişkenler: Evlilik yaşam ölçeği ve çatışma çözüm stilleri ölçeği değerlendirmeleri. 3.8. Verilerin Değerlendirilmesi Araştırma sonucu elde edilen verilerin değerlendirilmesi bilgisayar ortamında, SPSS 19.0 (Statictical Package for Social Science) paket programında yapılmıştır. 39 o Verilerin değerlendirilmesinde kadınların sosyodemografik ve tanıtıcı özelliklerini incelemek amacıyla yüzdelik dağılımlar, o Gruplar arası farkların incelenebilmesi için Pearson Chi-Sguare o Ölçek puanlarının belirlenmesi amacıyla ortalamalar, o Deney ve kontrol grupları arasında anlamlı bir farklılığın olup olmadığını belirlemek için independent t testi, o Ön test ve son testlerin puan ortalamalarının karşılaştırılması için Eşleştirilmiş t testi kullanılmıştır. 3.9. Araştırmanın Etik İlkeleri Araştırmanın yapılması için etik kurul onayı ve ilgili birimlerden yazılı izinler alınmıştır (Çalışmayı yapabilmek, verileri toplayabilmek için Atatürk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü etik kurulundan, Erzincan Valiliğinden, Erzincan İl Sağlık Müdürlüğünden, Eğitimi verebilmek için Erzincan Halk Eğitim Merkezinden, Erzincan Milli Eğitim Müdürlüğünden yer izni alınmıştır). Araştırmaya katılmaya istekli olanlar araştırma kapsamına alınmıştır. Araştırmaya katılan bireylere araştırmanın amacı ve yapmaları gerekenler anlatıldıktan sonra araştırmaya katılma ya da katılmama konusunda özgür oldukları şeklinde bilgi verilmiş ve araştırmaya katılan kadınlara, bireysel bilgilerinin başkalarına açıklanmayacağı konusunda güvence verilmiştir. Araştırmaya katılan kadınların tamamından sözlü ve yazılı onam alınmıştır. Kura yöntemi ile belirlenen, kontrol grubunda bulunan 36 kadına çalışma sonrasında İletişim çatışmaları eğitimi uygulanabileceği söylenmiştir. 3.10. Araştırmanın Sınırlılıkları Araştırma Erzincan merkezde yaşayan kadınlarla yürütülmüştür. Uygulanan eğitim programının sonuçları, sadece bu gruplarda bulunan kadınlar için genellenebilir. 40 4. BULGULAR Bu bölümde, kadınlara verilen iletişim çatışmaları eğitiminin, evlilik doyumu üzerine etkisini belirlemek amacıyla yapılan araştırmanın bulguları verilmektedir. Tablo 4.1. Deney ve Kontrol Grubu Kadınlarının Sosyo-Demoğrafik Özellikleri Sosyo-Demografik Özellikler Yaş Eğitim Durumu İlkokul Ortaokul Lise Üniversite Çalışma Durumu Çalışmıyor Çalışıyor Yaşadığı Aile Tipi Çekirdek aile Geniş aile Evlenme Yaşı Kaç Yıldır Evli Olduğu Akrabalık Düzeyi Akraba Akraba değil Eşle Aradaki Yaş Farkı Evlenme Şekli Severek-flort ederek Görücü usulü-isteyerek Görücü usulüistemeyerek Çocuk Varlığı Çocuk yok Çocuk var Çocuk Sayısı 0 çocuk 1 çocuk 2 çocuk 3 çocuk ve daha fazla Deney Grubu (n=33) Sayı % Kontrol Grubu (n=36) Sayı % Test Değeri ve Anlamlılık 36.36 ±8.24 37.19±8.81 t=-0.403; p=0.688 15 3 13 2 45.4 9.1 39.4 6.1 13 5 10 8 36.1 13.9 27.8 22.2 X2=4.512 p=0.211 22 11 66.7 33.3 27 9 75.0 25.0 X2=0.581 p=0.446 25 75.8 8 24.2 20.24 ±4.42 16.66 ±8.77 31 86.1 5 13.9 20.11±3.36 16.94±10.25 X2=1.207 p=0.272 t=0.140; p=0.889 t=-0.120 p=0.905 9 27.3 24 72.7 4.63 ±3.50 7 29 19.4 80.6 5.02±2.84 X2=2.236 p=0.327 t=-0.511; p=0.611 12 17 4 36.4 51.5 12.1 10 21 5 27.8 58.3 13.9 X2=0.585 p=0.747 2 31 6.1 93.9 1 35 2.8 97.2 X2=0.446 p=0.504 2 6 15 10 6.1 18.2 45.4 30.3 1 12 12 11 2.8 33.3 33.3 30.6 X2=3.276 p=0.658 41 Evlilik yaşam ölçeği toplam puanına göre deney ve kontrol grubunu oluşturan kadınların sosyo-demoğrafik özellikleri Tablo 4.1’de verilmiştir. Yaş ortalaması 36.36±8.24 olarak bulunan deney grubu kadınlarının %45.4’inin ilkokul mezunu olduğu belirlenmiştir. Gruplar arasında yaş ve eğitim durumu dağılımları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (p>0.05). Deney ve kontrol grubunda yer alan kadınların yarısından fazlası çalışmamakta ve deney grubu kadınlarının %75.8’inin, kontrol grubu kadınlarının ise %86.1’inin çekirdek ailede yaşadığı belirlenmiştir. Deney grubunun %72.7’sinin kontrol grubunun ise %80.6’sının eşleri ile akraba olmadıkları belirlenmiştir. Gruplar arasında çalışma durumu, yaşadığı aile tipi ve eşleri ile akrabalık düzeylerinin dağılımı arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (p>0.05). Kadınların evlenme yaşları deney grubu kadınları için 20.24±4.42, kontrol gurubu kadınları için 20.11±3.36 olarak bulunmuştur. Deney grubu kadınlarının ortalama 16.66±8.77 yıldır evli olduğu, kontrol gurubu kadınlarının ise 16.94±10.25 yıldır evli olduğu tespit belirlenmiştir. Kadınların eşleri ile aralarında ki yaş farkı deney grubu kadınları için 4.63±3.50, kontrol gurubu kadınları için 5.02±2.84 olarak bulunmuştur. Gruplar arasında evlenme yaşları, evli bulundukları süre ve eşleri ile aralarında bulunan yaş farkı açısından istatistiksel anlamda fark bulunmamıştır (p>0.05, Tablo 4.1). Deney grubunda bulunan kadınların %51.5’inin, kontrol grubunda bulunan kadınların ise %58.3’ünün görücü usulü fakat kendi istekleri ile evlendikleri ve deney grubu kadınlarının %93.9’unun çocuk sahibi olduğu belirlenmiştir. Gruplar arasında evlenme şekilleri ve çocuk sahibi olmaları açısından istatistiksel anlamda fark bulunmamıştır (p>0.05, Tablo 4.1). 42 Tablo 4.2. Deney ve Kontrol Grubunun EYÖ ve ÇÇSÖ Ön Test Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması Ön Test X ±SS Test Değeri ve Anlamlılık Evlilik Yaşam Ölçeği Deney Grubu Kontrol Grubu (n=33) (n=36) t p 25.27±3.32 24.80±3.79 0.545 .588 Çatışma Çözüm Stilleri Ölçeği Olumlu 23.36±6.69 24.33±6.48 -0.611 .544 Olumsuz 20.66±8.77 21.08±7.33 -0.213 .832 İtaat 22.33±7.02 24.83±6.44 -1.536 .130 Geri çekilme 21.51±7.73 24.69±7.23 -1.759 .083 Deney ve kontrol grubunda bulunan kadınların evlilik yaşam ölçeği ön test puan ortalamaları arasındaki fark Tablo 4.2’de verilmiştir. Deney grubunda bulunan kadınların ön test evlilik yaşam ölçeği puan ortalamaları 25.27±3.32, kontrol grubunda bulunan kadınların ise ön test evlilik yaşam ölçeği puan ortalaması 24.80±3.79 olarak bulunmuştur. Gruplar arasında evlilik yaşam ölçeği puanları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (p>0.05). Deney grubunun ön test ÇÇSÖ’nin alt boyutu olan olumlu puan ortalamalarının 23.36±6.69, olumsuz puan ortalamalarının 20.66±8.77, itaat puan ortalamalarının 22.33±7.02 ve geri çekilme puan ortalamalarının 21.51±7.73 olduğu belirlenmiştir. Kontrol grubunda ise ÇÇSÖ’nin alt boyutu olan olumlu puan ortalamalarının 24.33±6.48, olumsuz puan ortalamalarının 21.08±7.33, itaat puan ortalamalarının 24.83±6.44 ve geri çekilme puan ortalamalarının 24.69±7.23 olduğu bulunmuştur. Gruplar arasında çatışma çözüm stilleri ölçeği puanları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (p>0.05, Tablo 4.2). 43 Tablo 4.3. Deney ve Kontrol Grubunun EYÖ ve ÇÇSÖ Son Test Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması Son Test X ±SS Test Değeri ve Anlamlılık Evlilik Yaşam Ölçeği Deney Grubu Kontrol Grubu (n=33) (n=36) t p 31.51±4.63 25.77±3.97 5.49 .000 Çatışma Çözüm Stilleri Ölçeği Olumlu 28.63±4.57 26.27±5.36 1.970 .053 Olumsuz 15.18±6.05 20.22±7.86 -2.996 .004 İtaat 22.69±5.12 25.58±6.48 -2.061 .043 Geri çekilme 24.75±5.38 24.86±7.27 -0.068 .946 Deney grubunda bulunan kadınların son test evlilik yaşam ölçeği puan ortalamaları 31.51±4.63, kontrol grubunda bulunan kadınların ise son test evlilik yaşam ölçeği puan ortalaması 25.77±3.97 olarak bulunmuştur. Gruplar arasında evlilik yaşam ölçeği puanları arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu bulunmuştur (p<0.001, Tablo 4.3). Deney grubunun son test ÇÇSÖ’nin alt boyutu olan olumsuz puan ortalamalarının 15.18±6.05, itaat puan ortalamalarının 22.69±5.12 olduğu ve kontrol grubunun ÇÇSÖ’nin alt boyutu olan olumsuz puan ortalamalarının 20.22±7.86, itaat puan ortalamalarının 25.58±6.48 olduğu bulunmuştur. Gruplar arasında çatışma çözüm stilleri ölçeği olumsuz ve itaat alt boyutları puanları arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu bulunmuştur (p<0.05, Tablo 4.3). Deney grubunun son test ÇÇSÖ’nin alt boyutu olan olumlu puan ortalamalarının 28.63±4.57, geri çekilme puan ortalamalarının 24.75±5.38 olduğu ve kontrol grubunun ÇÇSÖ’nin alt boyutu olan olumlu puan ortalamalarının 26.27±5.36, geri çekilme puan ortalamalarının 24.86±7.27 olduğu bulunmuştur. Gruplar arasında çatışma çözüm 44 stilleri ölçeği olumlu ve geri çekilme alt boyutları puanları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (p>0.05, Tablo 4.3). Tablo 4.4. Deney ve Kontrol Grubu Kadınların İÇE Öncesi ve Sonrası EYÖ Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması Evlilik Yaşam Ölçeği Test Değeri ve Anlamlılık Ön Test X ±SS Son test X ±SS t p Deney Grubu (n=33) 25.27±3.32 31.51±4.63 -10.271 .000 Kontrol Grubu (n=36) 24.80±3.79 25.77± 3.97 -1.100 .279 Deney ve kontrol grubunda bulunan kadınların iletişim çatışmaları eğitimi öncesi ve sonrası evlilik yaşam ölçeği puan ortalamaları ve aralarındaki fark tablo 4.4’te verilmiştir. Deney grubunda bulunan kadınların eğitim öncesi evlilik yaşam ölçeği puan ortalaması 25.27±3.32, iletişim çatışmaları eğitimi sonrası ise 31.51±4.63 olduğu ve gruplar arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu belirlenmiştir (p<0.001). Kontrol grubunda bulunan kadınların eğitim öncesi evlilik yaşam ölçeği puan ortalaması 24.80±3.79, iletişim çatışmaları eğitimi sonrası ise 25.77± 3.97 olduğu ve gruplar arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı belirlenmiştir (p>0.05). Deney grubunda bulunan kadınların çatışma çözüm stilleri ölçeği olumlu alt boyutu ön test puan ortalamaları 23.36±6.69 iken, iletişim çatışmaları eğitimi sonrası puan ortalamaları artış göstererek 28.63±4.57 olarak bulunmuştur. Deney grubu kadınları arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu belirlenmiştir (p<0.001). Kontrol grubu kadınlarında istatistiksel olarak anlamlı olmadığı belirlenmiştir (p>0.05, Tablo 4.5). 45 Tablo 4.5. Deney ve Kontrol Grubu Kadınların İÇE Öncesi ve Sonrası ÇÇSÖ Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması Ölçekte Bulunan Alt Boyutlar Çatışma Çözüm Stilleri Test Değeri ve Ölçeği Anlamlılık Ön Test Son test X ±SS X ±SS t p Deney Olumlu 23.36±6.69 28.63±4.57 -3.515 .001 Grubu Olumsuz 20.66±8.77 15.18±6.05 3.251 .003 (n=33) İtaat 22.33±7.02 22.69±5.12 -.237 .814 Geri çekilme 21.51±7.73 24.75±5.38 -2.010 .053 Kontrol Olumlu 24.33±6.48 26.27±5.36 -1.293 .205 Grubu Olumsuz 21.08±7.33 20.22±7.86 .479 .635 (n=36) İtaat 24.83±6.44 25.58±6.48 -.556 .582 Geri çekilme 24.69±7.23 24.86±7.27 -.096 .924 Deney grubu kadınlarında çatışma çözüm stilleri ölçeği olumsuz alt boyutu ön test puan ortalaması 20.66±8.77, kontrol grubu kadınlarında 21.08±7.33 olduğu tablo 4.6’da görülmektedir. Son test puan ortalamalarında ise olumsuz alt boyutu puan ortalamalarının deney grubunda 15.18±6.05 olduğu, kontrol grubunda 20.22±7.86 olduğu saptanmıştır. Farkın deney grubunda istatistiksel olarak anlamlılık oluşturduğu belirlenmiştir (p<0.05). Kontrol grubunda oluşan farkın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı belirlenmiştir(p>0.05, Tablo 4.5). Deney ve kontrol grubunda bulunan kadınların çatışma çözüm stilleri itaat ve geri çekilme alt boyutu ön test ve son test puan ortalamaları arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı bulunmuştur (p>0.05, Tablo 4.5). 46 5. TARTIŞMA Evli kadınlara verilen iletişim çatışmaları eğitiminin, evlilik doyumu üzerine etkisini belirlemek amacıyla yapılan çalışmanın bulguları, ilgili literatür doğrultusunda tartışılmıştır. Deney ve kontrol grubunu oluşturan kadınların evlilik yaşam ölçeği ve iletişim çatışmaları ölçeği ön test puan ortalamaları arasında anlamlı bir farklılığın olmadığı tespit edilmiştir. Deney grubunu oluşturan iletişim çatışmaları ve evlilik doyum puanları düşük olan kadınlara verilen eğitim iletişim becerilerini geliştirmeye ve evliliklerinde karşılaştıkları sorunları çözebilmede yardımcı olmayı hedeflemiştir. Böylece eğitimlere katılan kadınların, sonraki yaşantılarında, evliliklerinde ortaya çıkan problemlerinin çözümünde daha üst düzeyde iletişim becerilerini kullanabilmelerinin mümkün olacağı düşünülmektedir. Verilen eğitim sonrası kadınların evlilik doyumlarının arttığı görülmüştür. Deney ve kontrol grubu EYÖ son test puan ortalamaları arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu belirlenmiştir (Tablo 4.3 ). Kadınların İÇE öncesi ve sonrası grup içi puan ortalamaları karşılaştırıldığında, evlilik doyum puanının deney grubunda anlamlı düzeyde yükseldiği, kontrol grubunda anlamlı bir değişikliğin olmadığı belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre İÇE, deney grubunun evlilik doyum puanının artmasını sağlamıştır. Kontrol grubunda bu süreç içinde anlamlı bir değişiklik olmaması eğitimin etkili olduğunu desteklemektedir. İÇE’nin kadınlar üzerinde oluşturduğu etkilere ve ölçek puanlarında oluşan değişiklikler değerlendirildiğinde “İletişim çatışmaları eğitimi kadınların evlilik doyumunu arttırır.” hipotezini doğruladığını görmekteyiz. 47 Konuyla ilgili literatür incelendiğinde, evlilik doyumunu arttırmak için verilen eğitimlerde kapsamlı olarak iletişim çatışmaları eğitimine rastlanılmamış ancak evlilik ilişkisini geliştirmek üzere verilen bazı eğitimlerin etkili olduğu görülmüştür24,34,71. Sardoğan ve Karahan34 tarafından çiftlere verilen “İnsan İlişkileri Beceri Eğitimi” programı bu alanda yapılan araştırmalardan biridir. “İnsan İlişkileri Beceri Eğitimi” programının, evli bireylerin evlilik uyum düzeyleri üzerindeki etkisini belirlemek amacıyla yapılan bu araştırmada verilen eğitimin içeriği İÇE’nin içerdiği konulara benzerlik göstermektedir. Eğitimde etkin dinleme becerisi, duygu ve düşüncelerini eşine ben dili kullanarak ifade edebilme, duygu ve düşüncelerini eşiyle somut olarak paylaşabilme ve soyut ifadelerden kaçınma, eşinin beden dilini anlayabilme, eşiyle empati kurabilme gibi konulara yer verilmiştir. Araştırma bulguları, programa katılan evli bireylerin evlilik uyum düzeylerinin, programa katılmayan bireylerin evlilik uyum düzeylerinden daha yüksek olduğunu ortaya koymaktadır. Eğitimlere katılan kadınların iletişim becerilerinin daha fazla geliştiği belirlenmiştir. İnsan İlişkileri Beceri Eğitimi Programı’nın evli bireylerin evlilik uyum düzeylerini olumlu yönde etkilediği vurgulanmıştır. Kalkan’nın71 yaptığı çalışmada, evlilik ilişkisini geliştirme programının evli çiftlerin evlilik uyum düzeylerine etkisi incelenmiştir. Çiftler üzerinde yapılan bu çalışma sonucunda, evlilik ilişkisini geliştirme programının evli çiftlerin evlilik uyum düzeylerini etkilediği sonucuna varılmıştır. Evlilik ilişkisini geliştirme programının temelinde de, iletişim becerileri yer almaktadır. Deney ve kontrol gruplarının kullanıldığı çalışmada, deney grubunda 42,14 olan evlilik uyum puanı, eğitim sonrasında 52,14 olarak bulunmuştur. Evlilik ilişkisini geliştirme grubuna katılan bireylerin evlilik uyum düzeylerinde anlamlı bir yükselme olduğu kontrol grubunda ise değişiklik olmadığı belirtilmiştir. 48 Kahraman24, aile hayatı eğitim programının etkinliğini incelediği çalışmasında, 10 kişilik kadın grubu ile çalışmıştır. 12 oturumdan oluşan Evlilik ve Aile Hayatı Eğitim Programı kapsamında anlatılan konuların bazıları sağlıklı evlilik, evlilik çatışmaları ve çözüm yolları konularıdır. Bu konular, İÇE kapsamında bulunan çatışma ve çözüm yolları konularıyla paralellik göstermektedir. Kahraman’ın yaptığı eğitimler sonrasında, eğitimlere katılan deney grubu kadınlarının evlilik uyum puanlarının, olumlu yönde anlamlı düzeyde arttığı tespit edilmiştir. Çalışma kapsamında bulunan kontrol grubu kadınlarında anlamlı bir değişiklik bulunmamıştır. Bu çalışmanın sonuçları konuyla ilgili yapılan eğitim çalışmalarının sonuçlarıyla benzerlik göstermektedir. Kadınların İÇE öncesinde ve sonrasında ÇÇSÖ açısından farklılıkları incelendiğinde; Grup içi karşılaştırmada, ÇÇSÖ olumlu ve olumsuz alt boyutları arasında anlamlı farklılıklar oluştuğu belirlenmiştir. Fakat ÇÇSÖ alt boyutlarından itaat ve geri çekilme puan ortalamalarının istatistiksel olarak anlamlı olmadığı belirlenmiştir. Çalışmanın yapıldığı ve Türkiye’nin doğusunda yer alan bölgedeki evliliklerde kadının itaatkar olması beklenmekte ve kadınlar bu gelenek ve göreneklere göre yetiştirilmektedir. Bu nedenle çalışmada, çatışma çözüm stilleri ölçeği alt boyutlarından itaat ve geri çekilme puan ortalamalarının kadınlarda istatistiksel olarak anlamlı olmaması, özümsenmiş bir düşüncenin eğitim ile değişmeyebileceğini düşündürmektedir. İÇE sonrasında ÇÇSÖ olumlu alt boyutu puan ortalamalarının deney grubunda anlamlı düzeyde yükseldiği görülmüştür. Kontrol grubunda ise anlamlı bir değişiklik olmadığı tespit edilmiştir. Olumsuz alt boyutu puan ortalamalarının da anlamlı düzeyde düştüğü tespit edilmiştir. Sonuçlar, verilen iletişim çatışmaları eğitiminin olumlu 49 çatışma çözümünün artmasında, olumsuz çatışma çözümünün azalmasında önemli bir değişiklik meydana getirdiğini göstermektedir. Gruplararası karşılaştırma yapıldığında ise, deney ve kontrol gruplarında olumsuz ve itaat alt boyutları arasında anlamlı farklılıklar bulunurken, olumlu ve geri çekilme alt boyutları arasında anlamlı düzeyde farklılık yoktur. Evliliklerde hem ilişki doyumunu azaltan hem de şiddeti körükleyen en önemli etken eşler arası iletişim sorunlarıdır72-75. Eşlerdeki savunmacılık, inatçılık ve ilişkiden kaçınma davranışları, iletişimi olumsuz etkileyen unsurlardır76. Evlilikte eşlerin iletişim becerilerinin evlilik doyumu için önemli olduğu belirtilmektedir. Temelini iletişimin oluşturduğu evlilik ilişkisinde hem eşle, hem de eşin ailesiyle olan ilişki ne kadar iyiyse evlilik doyumunun da paralel olarak o kadar yüksek olduğu vurgulanmıştır77. Çalışmalarda iletişim becerileri yeterli olan eşlerin, evliliklerinden haz aldıkları, bununla beraber evlilik doyumunda eşlerin kişisel ve ilişkisel özelliklerinin de önemli rol oynadığı görülmektedir78-80. Özellikle çatışma sırasında ifade edilen iletişim şekli, ilişki için zararlı sonuçlar doğurabilmektedir81. Deney grubundaki kadınlara verilen İÇE kapsamında; duygu ve düşüncelerini ben dili kullanarak ifade edebilme, aktif dinleme, gerektiğinde hayır diyebilme, kendisini tanıyabilme, iletişim çatışma şekilleri gibi konular işlenmiştir. Sonuçlar doğrultusunda bu eğitimlerin kadınların olumlu iletişim becerileri geliştirmelerinde etkili olduğu görülmüştür. Yetersiz ya da sağlıksız iletişim becerileri yerine işlevsel olan temel iletişim ve çatışma çözme becerilerini kazanan kadınların, yaşadıkları iletişim çatışmaları karşısında kişisel ilkelerini ve isteklerini de göz önünde tutarak, daha etkili tepkiler verebildikleri, iletişim ve çatışma çözme sürecinde ilişkilerini daha olumlu yönlendirebildikleri söylenebilir. Literatür incelendiğinde, evlilik doyumunu artırmak amacıyla iletişim becerilerine yönelik çeşitli eğitimlerin verildiği görülmüştür. Bu eğitimlerde kapsamlı 50 olarak İÇE’nin verilmediği, ancak İÇE kapsamında anlatılan problem çözme becerilerinin birçok kez ele alındığı görülmekte ve evlilik doyumu için güçlü bir etken olduğu ifade edilmektedir12,82. Evlilikle ilgili yetersiz problem çözme algısı, evlilikte sorunların muhtemel bir kaynağı olarak görülmektedir. Çalışmalara göre sorunların nedenleri ya da şekli ne olursa olsun, eşler sorunları çözebileceğini düşünüyorsa ve etkin problem çözme becerilerine sahipse, evlilik ilişkisinin bu sorunlardan olumsuz etkilenmeyeceği söylenebilmektedir83. Cordova, Gee ve Warren84 sağlıklı bir ilişkinin yürüyebilmesi için çiftlerin olumlu iletişim becerilerine sahip olmaları gerektiğini, bununla birlikte evliliğin temel taşları arasında duyguları ifade etme becerisinin gerekliliğini ileri sürmektedirler. Özellikle de çatışma sırasında çiftlerin dışavurdukları duyguları ile evlilik doyumları arasında doğrudan bir ilişki olduğu yapılan çalışmalarda ortaya konmuştur85. Evlilikte eşlerin her birinin deneyimledikleri duyguların türü, duyguların ifade edilip edilmediği ya da nasıl ifade edildiği evliliğin devamı için önem taşıyan faktörlerdir85-87. Evlilikte eşlerden her ikisinin de çatışma çözme stillerinin evlilik doyumlarını anlamlı bir şekilde etkilediği görülmektedir55,88. Eşler arasında karşılaşılan problemlerin nedenlerine bakıldığında pek çoğunun iletişimin sağlıklı olmamasından kaynaklandığı görülmektedir. Çalışmalar, arkadaşlar, din ve kıskançlıktan kaynaklanan çatışmaların zaman içinde azalma gösterdiğini, cinsellik, iletişim ve eğlence ile ilgili konulardan kaynaklanan çatışmaların ise, zaman içinde artış gösterdiğini ortaya koymaktadır48,60. Yine bu problemlerin kaynağına bakıldığında, çiftlerin ya iletişimlerinin yetersiz olduğu ya da etkili problem çözme kapasitelerinin eksik olduğu belirtilmiştir60. Genel olarak evlilikte yaşanılan sorunların çözülebilmesinde iletişim temelli eğitim programlarının etkili olduğu sonucuna varılmıştır. Araştırma sonuçları konuyla ilgili araştırma sonuçlarıyla benzerlik göstermektedir. 51 6. SONUÇ VE ÖNERİLER Kadınlara verilen İÇE’nin evlilik doyumu üzerine etkisini belirlemek amacıyla yapılan çalışmada; İÇE sonrası grup içi ve gruplar arası karşılaştırmada, deney grubu kadınların evlilik doyumunun olumlu yönde etkilendiği, aynı değişikliğin kontrol grubunda oluşmadığı belirlenmiştir. İÇE sonrası grup içi karşılaştırmada, deney grubu kadınlarının olumlu çatışma çözme stilini daha çok kullandığı, olumsuz çatışma çözme stilini ise daha az kullandıkları bulunuştur. İÇE sonrası grup içi karşılaştırmada, deney ve kontrol grubu kadınlarının itaat ve geri çekilme çatışma çözme stillerinin kullanımında değişiklik olmadığı bulunmuştur. İÇE sonrası gruplar arası karşılaştırmada, deney ve kontrol grubu kadınlarının olumlu ve geri çekilme çatışma çözme stilinde artış, olumsuz ve itaat çatışma çözme stilinde ise bir değişiklik olmadığı belirlenmiştir. Bu sonuçlar doğrultusunda; Evli kadınlara danışmanlık ve destek sağlanması ayrıca bu konuda yapılan bilimsel çalışmalara ağırlık verilerek konuya dikkat çekilmesi, Evlilik doyumunu arttırmaya yönelik çalışmaların etkisini ve kalıcılığını arttırmak için eşlerin birlikte katıldığı eğitim programlarının yapılması önerilmektedir. Çalışma sonuçlarının Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne bildirilerek, düzenli eğitim programlarının oluşturulması önerilebilir 52 KAYNAKLAR 1. Özgüven İE. Ailede İletişim ve Yaşam, 1. Baskı. Ankara, PDREM Yayınları, 2005: 115 2. Berk M. Evli Öğretmenlerin Yükleme Tarzları ve Evlilik Doyum Algılarının Bazı Demografik Değişkenler Açısından İncelenmesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi, Adana: Çukurova Üniversitesi, 2009. 3. Yaşar F. İlköğretime Devam Eden Öğrencilerin Anne-Çocuk İlişkisini Kabul ve Reddedici Algılama Düzeyinin Annenin Evlilik Doyumu ve Evlilik Uyumu Düzeyiyle İlişkisi. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi, Adana: Çukurova Üniversitesi, 2009. 4. Hawkins DN. Unhappily Ever After: Effects of Long Term, Low Quality Marriages on Well-Being. Social Forces, 2005,84: 451-471 5. Üncü S. Duygusal Zeka ve Evlilik Doyumu İlişkisi. Eğitim Bilimler Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Ankara Üniversitesi, 2007. 6. Curun F. Yüklemeler, İletişim Çatışmaları, Cinsiyet ve Cinsiyet Rolü Yönelimi ile Evlilik Doyumu Arasındaki İlişki. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Psikoloji Anabilim Dalı. Doktora Tezi, Ankara: Ankara Üniversitesi, 2006. 7. Güven N. İlişkilerle İlgili Bilişsel Çarpıtmalar ve Evlilikte Problem Çözme Becerilerinin Evlilik Doyumu ile İlişkisi. Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Ankara Üniversitesi, 2005. 8. Yılmaz İ. Evlilik. http://www.ilknuryilmaz.com/tag/evlilik. 20.03.2012 9. Okur İ. Ekonomik Krizin Ailelerin Ruhsal Durumuna Etkisi. Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Psikiyatri Hemşireliği Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi, İstanbul: Marmara Üniversitesi, 2011. 53 10. Pektaş İ, Bilge A, Ersoy MA. Toplum ruh sağlığı hizmetlerinde epidemiyolojik çalışmalar ve toplum ruh sağlığı hemşireliğinin rolü. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 2006, 7: 43-48 11. Öztürk MO. Ruh Sağlığı ve Bozuklukları, 10. baskı. Ankara, Nobel Tıp Kitapevleri, 2011. 12. Hünler OS, Gençöz T. Boyun eğici davranışlar ve evlilik doyumu ilişkisi. Türk Psikoloji Dergisi, 2003, 18: 99-108. 13. Robinson LC, Blanton PW. Marital Strengths in Enduring Marriages. Family Relations, 1993, 42: 38-45. 14. Mac George EL, Graves AR, Feng B, Gillihan SJ. The myth of gender cultures: similarities outweigh differences in men's and women's provision of and responses to supportive communication. Journal of Sex Research,. 2004, 50: 143-175 15. http://www.toplumdusmani.net/v2/psikoloji/3994-evlilik-nedir.html Erişim Tarihi: 20.03.2012 16. Karataş N. Toplum Ruh Sağlığı Hemşireliği. Halk Sağlığı Hemşireliği El Kitabı. İstanbul: Vehbi Koç Vakfı Yayınları, 1998, 97-104. 17. Tuncel N. Toplum ruh sağlığı. Halk Sağlığı Hemşireliği. Eskişehir: Açık Öğretim Fakültesi Yayınları. 1992, 199-215. 18. Kaptanoğlu C. Türkiye’de Psikiyatri: “Yapamadıklarımız”. Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi, 2005; 12:43-45. 19. Varcarolis ME. Foundations Psychiatric Mental Health Nursing, 4. Baskı. WB Saunders Company, New York, 2002. 20. Yılmaz G. Sağlık Ocaklarında Çalışan Ebe ve Hemşirelerin Koruyucu Ruh Sağlığına Yönelik Hizmetleri ve Kadınlarda Sık Görülen Ruhsal Bozuklukları 54 Tanıma Düzeyleri. Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Hemşirelik Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi, Mersin: Mersin Üniversitesi, 2007. 21. Polat D. Evli Bireylerin Evlilik Uyumları, Aldatma Eğilimleri ve Çatışma Eğilimleri Arasındaki İlişkilerin Bazı Değişkenler Açısından İncelenmesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sosyal Psikoloji Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Ankara Üniversitesi, 2006. 22. Bradbury NB, Finchman FD, Beach SR. Research on the nature and determinants of marital satisfaction: adecade in review. Journal Of Marriage And The Family. 2000, 62: 964-980. 23. Budak S. Psikoloji Sözlüğü, 3. Baskı. Ankara, Bilim ve Sanat Yayınları, 2005:155 24. Kahraman Z. Bir Evlilik ve Aile Hayatı Eğitim Programının Evli Kadınlarda Evlilik Uyumuna ve Aile Sistemine Etkisi. Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi, İstanbul: Marmara Üniversitesi, 2011. 25. Özgüven İE. Evlilik ve Aile Terapisi. 3. Baskı. PDREM Yayınları. Ankara, 2009. 26. Erdoğan S. Evlilik Uyumu ile Psikiyatrik Rahatsızlıklar, Bağlanma Stilleri ve Mizaç ve Karakter Özellikleri Arasındaki İlişkilerin İncelenmesi. Tıp Fakültesi, Psikiyatri Anabilim Dalı. Uzmanlık Tezi, Ankara: Gazi Üniversitesi, 2007. 27. Şendil G. Mastektomi Geçirmiş Kadınların Evlilik İlişkisinin İncelenmesi. İstanbul Üniversitesi Psikoloji Çalışmaları Dergisi, 1995, 20:151-158 28. Cingisiz N. Ortaöğretim Okullarında Görev Yapan Öğretmenlerin Duygusal Zekâları ile Evlilik Doyumları Arasındaki İlişki. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi, Gaziantep: Gaziantep Üniversitesi, 2010. 55 29. Türkiye İstatistik Kurumu. Türkiye Aile Yapısı Araştırması. http://www.aile.gov.tr/tr/?Sayfa=Detay&Id=2006122862127. 25.03.2011 30. T.C. Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü. Aile Rehberi. ISBN: 975-19-3778-7 Ankara, 2005 31. Demir Ö, Acar M. Sosyal Bilimler Sözlüğü, 2. Baskı. İstanbul, Ağaç Yayıncılık, 1993: 126. 32. Yavuzer H. Evlilik Okulu. İçinde: Ateş R. Evlilikte İlk Yıllar, Çatışmalar Ve Güç Kavramı, 3. Baskı. İstanbul, Remzi Kitabevi, 2009:114-124 33. Akkaya M. Bağlanma Stilleri, Stresle Başaçıkma Tarzları, Problem Çözme Becerileri ve İletişim Tarzlarının Boşanma Süreci Üzerindeki Etkilerinin İncelenmesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi, Trabzon: Karadeniz Teknik Üniversitesi, 2010. 34. Sardoğan M, Karahan F. Evli bireylere yönelik bir insan ilişkileri beceri eğitimi programı’nın evli bireylerin evlilik uyum düzeylerine etkisi. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, 2005, 38: 89-102. 35. Sokolski DM, Hendrick SS. Marital satisfaction. American Journal of Family Therapy, 1999; 26: 39-49. 36. Buunk BP, Van Yperen NW. Referantial comparisons, relational comparisons and exchange orientation: their relation to marital satisfaction. Personality and Social Psychology Bulletin, 1991, 17: 709-717. 37. Ergin FE. Üniversite Öğrencilerinin Sahip Oldukları Duygusal Zeka Düzeyi ile 16 Kişilik Özelliği Arasında İlişki Üzerine Bir Araştırma. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Çocuk Gelişimi ve Ev Yönetimi Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi, Konya: Selçuk Üniversitesi, 2000. 56 38. Hendrick SS, Hendrick C. Love and Satisfaction. Satisfaction in Close Relationships. New York: Guildford Press, 1997; 56-78 39. Tezer E. Evli Eşler Arasındaki Çatışma Davranışları: Algılama ve Doyum. Doktora Tezi, Ankara: Hacettepe Üniversitesi, 1986. 40. Güngör CH. Evlilik Doyumunu Açıklamaya Yönelik Bir Model Geliştirme. Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı. Doktora Tezi, Ankara: Gazi Üniversitesi, 2007. 41. Connell G, Mitten T, Bumberry W. Reshaping Family Relationships. The Symbolic Therapy of Carl Whitaker. Chapter 4. Family Relationships. Philadelphia, PA: Brunner/Mazel, 1998: 39-49. 42. Greeff AP. Characteristics of families that function well. Journal of Family, 2000, 21(8): 948-962. 43. Bahr SJ, Chappell CB, Leigh GK. Age at marriage, role enactment, role consensus and marital satisfaction. Journal Of Marriage And The Family, 1983, 795-803. 44. Yılmaz A. Eşler arasındaki uyum: kuramsal yaklaşımlar ve görgül çalışmalar. Aile ve Toplum Eğitim Kültür ve Araştırma Dergisi, 2001, 1: 12-20. 45. Çınar L. Evlilik Doyumu: Cinsiyet Rolleri ve Yardım Arama Tutumu. Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Gazi Üniversitesi, 2008. 46. Çağ P. Evli Bireylerde Eş Desteği Ve Evlilik Doyumu. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Hacettepe Üniversitesi, 2011. 47. Nichols WC. The First Years of Marital Commitment. Hoboken, NJ USA: John Wiley and Sons Incorporated, 2005. 57 48. Canel AN. Ailede Problem Çözme, Evlilik Doyumu ve Örnek Bir Grup Çalışmasının Sınanması. Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Rehberlik ve Psikolojik Danışma Anabilim Dalı. Doktora Tezi, İstanbul: Marmara Üniversitesi, 2007. 49. Doğan H. Evli Bireylerin Sosyotropik-Otonomik Kişilik Özellikleriyle Evliliklerinde Çatışma Yaşama Durumları Arasındaki İlişki. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi, Adana: Çukurova Üniversitesi, 2010. 50. Gökmen A. Evli Eşlerin Birbirlerine Yönelik Kontrolcülük ve Bağımlılık Algılarının Evlilik Doyumu Üzerinde Etkisi. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi, İstanbul: Hacettepe Üniversitesi, 2001. 51. Houser AG. Evli Bireylerin Sahip Oldukları İletişim Çatışması Türü, Romantik Kıskançlık Ve Duygusal Zeka Düzeylerinin Evlilik Doyumları Üzerine Etkisi. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Psikoloji (Sosyal Psikoloji) Anabilim Dalı. Doktora Tezi, Ankara: Ankara Üniversitesi, 2009. 52. Hortaçsu N. İnsan İlişkileri, 1. Baskı. Ankara, İmge Yayınları, 1991. 53. Bradbury TN, Fincham FD. Individual difference variables in close relationships: a contextual model in marriage as an integrative framework. Journal of Personality and Social Psychology, 1988, 54: 713-721. 54. Freedman JL, Sears DO, Carlsmith JM. Sosyal Psikoloji. İmge Kitapevi. Ankara 2003. 55. Anar B. Evli Ve Çalışan Yetişkinlerin Toplumsal Cinsiyet Rolleri İle Evlilik Doyumu Ve İş Doyumu İlişkisinin İncelenmesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi, Adana: Çukurova Üniversitesi, 2011. 58 56. Babadağlı B, Erim SE, Erdoğan S. Hekimlerin ve hemşirelerin hastayla iletişim becerilerinin değerlendirilmesi. Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi, 2006,1:54 57. Cüceloğlu D. İletişim Donanımları, 12. Baskı. İstanbul, Remzi Kitabevi, 2011. 58. Dökmen Ü. İletişim Çatışmaları ve Empati, 49. Baskı. İstanbul, Remzi Yayıncılık, 2013. 59. Cüceloğlu D. Yeniden İnsan İnsana, 27. Baskı. İstanbul, Remzi Yayıncılık, 2002. 60. Segrin C, Hanzal AD, Domschke PJ. Accuracy and bias in newlywed couples' perceptions of conflict styles and their associations with marital satisfaction. Communication Monographs, 2009, 76: 207-233. 61. Özen A. Value similarities of wives and husbands and conflict resolution styles of spouses as predictors of marital adjustment. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Psikoloji Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi, Ankara: ODTÜ, 2006. 62. Bal H. Bağlanma stilleri, cinsiyet rolleri ve evlilik uyumu arasındaki ilişkinin incelenmesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi, Mersin: Mersin Üniversitesi, 2007. 63. Goleman D. Emotional İntelligence. Çeviri: Yüksel BS. Duygusal Zeka, 17.Baskı. Ankara, Varlık Yayınları, 2000: 581. 64. Bray JH. “Family Assessment”, Family Relations, 44. Baskı. 1995: 469-477. 65. Ersanlı K, Kalkan M. Evlilik İlişkilerini Geliştirme Kuram ve Uygulama, 1. Baskı. Ankara: Nobel Yayıncılık, 2008,100-120 66. Şahin NH, Basım NH, Çetin F. Kişilerarası çatışma çözme yaklaşımlarında kendilik algısı ve kontrol odağı. Türk Psikiyatri Dergisi, 2008, 20: 153–163. 67. Tarhan N. Kadın Psikolojisi. Nesil Yayınları, 18. Basım, İstanbul 2005. 59 68. Belen FZ. Aile İçi İletişime Manevi Psiko-Sosyal Yaklaşım. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Ankara Üniversitesi, 2010. 69. Hemşirelik Yönetmeliği. T.C. Resmî Gazete, sayı: 27515, 8 Mart 2010. 70. Tezer E. Evlilik ilişkisinden sağlanan doyum: evlilik yaşamı ölçeği. Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi, 1996; 2: 1-7. 71. Kalkan M. Evlilik İlişkisini Geliştirme Programının Evlilerin Evlilik Uyum Düzeyine Etkisi. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı. Doktora Tezi, Samsun: Ondokuz Mayıs Üniversitesi, 2002. 72. Brody L. Gender, Emotion and The Family. Massachusetts: Harvard University Press. 2001 73. Kring AM, Gordon AH. Sex differences in emotion: Expression, experience, and physiology. Journal of Personality and Social Psychology, 1998, 74: 686-703. 74. Litzinger S Gordon KC. Exploring relationships among communication, sexual satisfaction, and marital satisfaction. The Journal of Sex and Marital Therapy, 2005, 31:409-424. 75. Miller RB, Yorgason JB, Sandberg JG. White MB. Problems that couples bring to therapy: A view across the family life cycle. American Journal of Family Therapy, 2003, 31:395-407. 76. Gottman JM, Krokoff LJ. Marital interaction and satisfaction: A longitudinal view. The Journal of Consulting and Clinical Psychology, 1989, 57:47-52. 77. Eskin M. Evlilik terapisi için başvuran çiftlerin evlilik doyumu ve evlilik terapisiyle hakkındaki görüşleriyle ilişkili etmenler. Klinik Psikiyatri Dergisi, 2012, 15:226237 60 78. Caughlin JP, Huston TL, Houts RM. How does personality matter in marriage? An examination of trait anxiety, interpersonal negativity, and marital satisfaction. Journal of Personality and Social Psychology, 2000, 78:326-336. 79. Kronmüller KT, Backenstrass M, Victor D. Postelnicu I. ve Schenkenbach C. Quality of marital relationship and depression: Results of a 10-year prospective follow-up study. The Journal of Affective Disorders, 2011, 128:64-71. 80. Renshaw KD, Blais RK, Smith TW. Components of negative affectivity and marital satisfaction: The importance of actor and partner anger. Journal of Research in Personality, 2010, 44:328-334. 81. Karahan TF. Bir iletişim ve çatışma çözme beceri eğitimi programı’nın üniversite öğrencilerinin güvengenlik düzeylerine etkisi. Eğitim Fakültesi Dergisi, 2005,18: 217-230 82. Güler A. Engelli Çocuğa Sahip Ebeveynlerin Evlilik Doyumlarının Çeşitli Değişkenlere Göre İncelenmesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Gazi Üniversitesi, 2010. 83. Güven N, ve Seher AS. İlişkilerle ilgili bilişsel çarpıtmalar ve algılanan problem çözme becerilerinin evlilik doyumunu yordama gücü. Türk Psikolojik Danışma Ve Rehberlik Dergisi, 2011, 3:49-61 84. Cordova JV, Gee CB, ve Warren LZ. Emotional skillfulness in marriage: Intimacy as a moderator of the relationship between emotional skillfulness and marital satisfaction. Journal of Social and Clinical Psychology, 2005, 24: 218-235. 85. Civan A. Eşlerin Duygu Dışavurum Tarzları ile Algılanan Evlilik Kalitesinin İlişkisi ve Duygusal Farkındalığın Rolü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Psikoloji Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi, Mersin: Mersin Üniversitesi, 2011. 61 86. Guerrero LK, La Valley AG, ve Farinelli L. The experience and expression of anger, guilt, and sadness in marriage: an equity theory explanation. Journal of Social and Personal Relationships, 2008, 25: 699-724. 87. Papp LM, Kouros CD, ve Cummings EM. Spouses' emotions in marital conflict interactions: empathic accuracy, assumed similarity, and the moderating context of depressive symptoms. Journal of Social and Personal Relationships, 2010, 27: 367387. 88. Kurdek LA. Predicting change in marital satisfaction from husbands' and wifes' conflict resolution styles. Journal Of Marriage And Family, 1995, 57: 153-164. 62 EKLER EK 1. ÖZGEÇMİŞ Kişisel Bilgiler Adı Soyadı : Meryem BARAN Doğum Tarihi : 19.07.1983 Doğum Yeri : Erzincan Medeni Hali : Evli (1 çocuk) Uyruğu : TC Adres : Erzincan Üniversitesi SYO Telefon : 04462266666 E- Posta : meryemfirat@hotmail.com Eğitim Lise : Yabancı Dil Ağırlıklı Erzincan Lisesi (2001) Lisans : Atatürk Ünv/Hemşirelik Fakültesi (Sağlık Bilimleri Fakültesi) / Hemşirelik Bölümü (2006) Yüksek Lisans : Atatürk Ünv./ Sağlık Bilimleri Enstitüsü/ Psikiyatri Hemşireliği Doktora Anabilim Dalı (2009) : Atatürk Ünv./ Sağlık Bilimleri Enstitüsü/ Psikiyatri Hemşireliği Anabilim Dalı (2009-…) YABANCI DİLBİLGİSİ İngilzce : (ÜDS:60.00, Mart 2008 ) KURS, SERTİFİKA VE EĞİTİMLER 2010 2012 : Tükenmişlik ve Başetme : İletişim Çatışmaları Eğitimi ÜYE OLUNAN MESLEKİ KURULUŞLAR Psikiyatri Hemşireliği Derneği Türk Hemşireler Derneği Hemşirelik Eğitim Derneği GÖREV YAPTIĞI BİRİMLER Arş. Görevlisi : Erzincan Üniversitesi / Sağlık YO. (2007- …) 63 EK 2. KADINLAR İÇİN BİLGİLENDİRİLMİŞ ONAM FORMU Sayın katılımcı; Bu çalışma Kadınlara Verilen İletişim Çatışmaları Eğitiminin Evlilik Doyumu Üzerine Etkisini belirlemek amacıyla planlanmıştır. Çalışma Erzincan merkezde bulunan 5 Aile Sağlığı Merkezinde yapılmaktadır. Çalışmayla ilgili olarak Atatürk Üniversitesi Araştırma Etik Kurulu ve Erzincan Valiliğinden gerekli izinleri almış bulunmaktayım. Araştırmaya katılıp katılmamakta serbestsiniz. Bu çalışmaya katılmanız için sizden herhangi bir ücret istenmeyecek ve size herhangi bir ücret ödenmeyecektir. Bize verdiğiniz bilgiler saklı tutulacaktır. Çalışmaya katılma kararı verdiyseniz ekte sunulan tanımlayıcı özellikleri kapsayan anket formunu, Evlilik Yaşam Ölçeğini ve Çatışma Çözüm Stilleri Ölçeğini doldurmanız gerekmektedir. Yardımınız ve desteğiniz için teşekkürler… Meryem BARAN Erzincan Üniversitesi Sağlık Yüksek Okulu Yukarıda araştırmadan önce verilmesi gereken bilgileri gösteren toplam bir sayfalık metni okudum. Bunlar hakkında bana yazılı ve sözlü açıklamalar yapıldı. Bu koşullarda araştırmaya katılmayı kendi isteğimle kabul ediyorum. Katılımcı; Ad-Soyad: İmza 64 EK 3. KADINLAR İLE İLGİLİ SOSYODEMOGRAFİK ANKET FORMU 1. Kaç yaşındasınız:……… 2. Eğitim Düzeyiniz: a-Okur-yazar değil d-Ortaokul e-Lise f-Üniversite 3. Çalışıyor musunuz: a- Çalışmıyorum 4. Aile yapınız: b-Okur-yazar a- Çekirdek Aile c-İlkokul g-Y. Lisans/Doktora b-Çalışıyorum b- Geniş Aile 5. Kaç yaşında evlendiniz:……………. 6. Kaç yıldır evlisiniz:………………. 7. Eşiniz ile Aranızdaki Yaş Farkı: ……………. 8. Eşiniz ile Yakınlık Düzeyiniz: a- Akraba b-Uzaktan Akraba c- Akraba Değil 9. Eşiniz ile Evlenme Biçiminiz: a- Severek/Flört Ederek b- Görücü Usulü/İsteyerek c- Görücü Usulü/İstemeyerek 10. Çocuk Sayısı: ………….. 65 EK 4. EVLİLİK YAŞAM ÖLÇEĞİ Aşağıda evlilik yaşamına ilişkin 10 cümle bulunmaktadır. Bu cümlelerin her birinin karşısında “Kesinlikle Katılmıyorum”, “Katılmıyorum”, “Kararsızım”, “Katılıyorum” ve “Kesinlikle Katılıyorum” seçenekleri yer almaktadır. Her cümleyi dikkatle okuyunuz ve sizin evlilik yaşamınıza uygun seçeneği çarpı (x) işareti olarak 1 Evlilikten beklediklerimin çoğu gerçekleşti 2 Evliliğimizdeki düşünüyorum 3 Evliliğimizi çok anlamlı buluyorum 4 Evliliğimizde giderek azalan heyecan beni rahatsız ediyor 5 Evliliğimiz zaman zaman bana bir yük gibi geliyor 6 Huzurlu bir ev yaşamım var 7 Evliliğimiz her geçen gün daha iyiye doğru gitti 8 Bizim ilişkimiz ideal bir karı koca ilişkisidir 9 Eşim benim için aynı zamanda iyi bir arkadaştır 10 Baş başa kaldığımız zaman benim canım hiç sıkılmaz engellerin aşılmaz Kesinlikle Katılıyorum Katılıyorum Kararsızım Katılmıyorum Kesinlikle Katılmıyorum işaretleyiniz. olduğunu 66 EK 5. ÇATIŞMA ÇÖZÜM STİLLERİ ÖLÇEĞİ Aşağıda, evlilik ilişkilerinde yaşanan sorunların genel olarak nasıl çözümlendiği ile ilgili ifadeler yer almaktadır. Lütfen katıldığınızı çarpı işareti (x) koyarak belirtiniz. Çok Katılıyorum aşağıdaki ifadelerden her birine ne derece Oldukça Katılıyorum alarak, Birazcık Katılıyorum önüne Birazcık Katılmıyorum göz Oldukça Katılmıyorum ilişkinizi Hiç Katılmıyorum eşinizle 1) Tartışma esnasında konuyla ilgisiz de olsa zayıflıklarını yüzüne vururum. 2) Kavganın büyümemesi için onun istediği şeyleri yaparım 3) Çok sinirlenmişsem konuşmayı ertelerim. 4) Sorun durumunda pek çok şeyi içime atabilirim. 5) Sorunun uzamadan çözülebilmesi için kaynağını bulmaya çalışırım. 6) Sinirlendiğimde kırıcı şeyler söylerim. 7) Problemi büyütmemek için onu sakinleştirmeye çalışırım. 8) Sesimi yükselterek beni dinlemesini sağlamaya çalışırım. 9) Tartışmada ortak bir çözüm noktası bulmaya çalışırım. 10) Çok büyük sorunlar yaşadığımızda ondan uzak durmaya çalışırım. 11) Sorun çözümlenmeden tartışmayı sonlandırmam. 12) Bağırıp çağırarak istediğimi yaptırırım. 13) Sorunun tüm yönlerini tartışma 67 sırasında konuşmak isterim. 14) Eşimi ilişkiyi bitirmekle tehdit ederim. 15) Bana bağırdığında onun olmadığı bir odaya geçerim. 16) Kavgalarımız sırasında kızgınlığımı fiziksel olarak gösteririm. 17) İlişkide sorun yaşanmaması için kendimden ödün veririm. 18) Sorun yaşadığımızda eşimin yanından uzaklaşırım. 19) Sorunun çözülmesine yardımcı olacağına inanırsam durumu alttan alırım. 20) Onun olumsuz tepkilerine karşılık vermeyerek problemin büyümemesini sağlamaya çalışırım. 21) Çok gergin olduğumuzda susarım. 22) Bir problem yaşandığında, konuyla ilgili düşündüğüm her şeyi açıklarım. 23) Eğer çok sinirlenmişsem, sinirim geçene kadar konuşmayı reddederim. 24) Bir problem yaşandığında, kendimi eşimin yerine koyarak onun ne düşündüğünü anlamaya çalışırım. 25) Sürekli imalarda bulunurum. 68 EK 6. İLETİŞİM ÇATIŞMALARI EĞİTİMİ GRUP OTURUMLARI Deney grubuna uygulanan programın genel amacı, kadınların ilişkilerini değerlendirmelerini sağlamak; onlara iletişim ve iletişim çatışmalarını öğretmek ve ilişki istikrarlarını artırmaktır. 1. OTURUM Amaçlar: 1. Grubun birbiriyle tanışmaları, birbirlerine ısınmalarını sağlamak. 2. Katılımcıların gruptan beklentilerini ifade etmeleri ve amaçlarını oluşturmalarını sağlamak. 3. Eğitim programı hakkında bilgilendirmek. 4. Grup kurallarını belirlemek. Süre: 90-120 Dakika Araçlar, Teknik ve Egzersizler: 1. Tanışma için 1 rulo tuvalet kağıdı. 2. Tahta ve tahta kalemi. Süreç: Öncelikle tüm katılımcılara, grup içerisindeki paylaşımlarda hitabeti kolaylaştırmak için önlerine isimlerinin yazılı olduğu kağıtlar koyuldu. Kısa tanışmanın ardından grubun birbirini tanıması ve birbirine alışması için bir rulo tuvalet kağıdı ile tanışma oyunu oynandı. Bu oyunda lider 1 rulo tuvalet kağıdından birkaç parça kopararak gruba verir. Grupta dolaşan tuvalet kağıdından herkes istediği kadar parça koparır. Son olarak herkes kopardığı parça sayısı kadar kendisi hakkında bilgi verir (Bu oyunda lider teşvik amaçlı birden fazla parça koparmalıdır). Katılımcıların bu eğitimden ve görüşmelerden beklentilerinin neler olduğu hakkında kısa bilgi istendi. Aynı zamanda katılımcılardan “ben” ve “biz” şeklinde en az 3’er cümle kurarak evliliklerini tanımlamaları istendi. Eğitim boyunca işlenecek konular hakkında bilgi verildi ve bu başlıklara ekleme yapmak isteyip istemedikleri sorgulandı. Tahtaya GRUBUN KURALLARI ibaresi yazılmış ve grubu motive etmek için ilk kural olarak “grupta konuşulan ve paylaşılan her şeyin grupta kalacağı” yazıldı. Katılımcıların grubun kuralları konusundaki teklifleri tek tek tahtaya yazıldı. Grubun kuralları uygulayıcı tarafından oturumdan sonra temize çekilerek, her oturumda herkes tarafından görülebilecek bir yere asıldı. Kapanış: “Eşinizi Tanıyor musunuz” uygulaması verildi. “Eşinizin mutlu olduğunu nereden anlarsınız?”, “Eşinizin sinirli olduğunu nereden anlarsınız” gibi cümlelere verilen cevapları yazmaları istendi. Ödevi eşleriyle beraber yapabilecekleri ifade edildi. 69 2. OTURUM Amaçlar: 1. İletişim ve iletişim süreci hakkında bilgi sahibi olmak. 2. Olumlu ve açık iletişimi tanımlayabilmek. 3. İletişimde temel ve gelişmiş becerileri öğrenebilmek. 4. Dinleyici tekniğini öğrenebilmek. Süre: 90-120 Dakika Araçlar, Teknik ve Egzersizler: 1. Projeksiyon aleti, bilgisayar. 2. Tahta ve tahta kalemi. Süreç: Katılımcılar arasında yakınlık oluşabilmesi için, katılımcıları rahatlatabilmek için haftaya kraliçe oyunu ile başlandı. Kraliçe oyunu; katılımcılardan bir kişi kraliçe olarak seçilir, geri kalan katılımcılar iki gruba ayrılır. Kraliçe gruplara arkası dönük olacak şekilde, ellerini yanlara açar ve “kraliçe siyah spor çorap istiyor, kraliçe taşlı saç tokası istiyor.” gibi isteklerde bulunur. Bu istekleri önce kraliçenin eline bırakan grup kazanır. (Kraliçenin istekleri 10 ya da 15 gibi bir sayı ile sınırlandırılır.) Oturuma geçen haftanın genel bir değerlendirmesi yapılarak devam edildi. Katılımcıların duygu ve düşünceleri ve bir hafta içerisinde yaşadıklarını paylaşmaları sağlandı. Ardından geçen hafta verilen ev ödevi hatırlatılarak fikirlerin paylaşımına geçildi. Katılımcılara iletişim, iletişim süreci, iletişimde temel ve gelişmiş becerilerle ilgili bilgiler verildi. İletişimde iyi bir dinleyici ve konuşmacı olmanın önemi vurgulandı. Katılımcıların ilişkilerinde doğru ifade edebilme ve iyi bir dinleyici olabilmeleri için ifade özellikleri, iyi bir dinleyicinin özellikleri; bunların bir arada yürütülmesinden söz edildi. Daha kalıcı bir öğrenme oluşturabilmek için örneklerle pekiştirildi. Katılımcılara oturum sonunda neler öğrendikleri sorularak maddeler halinde tahtaya yazıldı. Kapanış: Katılımcılardan kendilerini analiz ederek, kendilerinde gördükleri olumlu ve olumsuz yönleri yazmaları istendi. Fakat olumsuz yönlerini yazarken kendilerine karşı tarafsız olmaları tavsiye edildi. 70 3. OTURUM Amaçlar: 1. İletişimde çatışma becerilerini öğrenebilmek. 2. Olumlu iletişimi engelleyen duygu, düşünce ve durumları tanımlayabilmek 3. Karşısındakinin dinlediğini, doğru anladığını ve kendisinin de iletmek istediği mesajı doğru iletebilmesi 4. Kendini tanımlayabilmesi, olumlu olumsuz özelliklerini sayabilmesi 5. Hayır demeyi öğrenmesi Süre: 90-120 Dakika Araçlar, Teknik ve Egzersizler: 1. Projeksiyon aleti, bilgisayar. 2. Tahta ve tahta kalemi. Süreç: Oturuma geçen haftanın genel bir değerlendirmesi yapılarak başlandı. Katılımcıların duygu ve düşünceleri ve bir hafta içerisinde yasadıklarını paylaşmaları sağlandı. Ardından geçen hafta verilen ev ödevi hatırlatılarak fikirlerin paylaşımına geçildi. Katılımcılara çatışma türleri, kendini tanıyabilme, ifade edebilme ve hayır diyebilmeyle ilgili bilgiler verildi. Çatışma türleri aktarılırken katılımcıların en çok kullandıkları çatışma türleri belirlenmeye çalışıldı. Geçen hafta verilen ev ödevi hatırlatılarak her katılımcıya kendi penceresini oluşturabilmesi için zaman verilerek daha sonra tartışıldı. Katılımcıların hayatlarında en çok evet dedikleri kişiler sorgulanarak, bu durumdan duydukları rahatsızlıkları dile getirmeleri için fırsat verildi. Hayır diyebilme alıştırmaları yapıldı. Kapanış: Keşke kutusu uygulaması önerildi. (Ailenin tüm bireyleri 1 hafta boyunca kapalı bir kutuya dilek ve isteklerini yazarak atar. 1 hafta sonunda kutu bütün aile bireylerinin önünde açılarak okunur.) 71 4. OTURUM Amaçlar: 1. “Ben dili”ni ve “Sen dili”ni öğrenebilmesi 2. Etrafındaki insanlara isteklerini ve onların davranışlarından duyduğu rahatsızlıkları açıkça ifade edebilmesi 3. Soru tipleri hakkında bilgi sahibi olabilmesi 4. Olaylara 3. bir kişinin gözüyle bakabilmeyi denemek Süre: 90-120 Dakika Araçlar, Teknik ve Egzersizler: 1 Projeksiyon aleti, bilgisayar. 2 Tahta ve tahta kalemi. 3 Oyuncak bebek Süreç: Duygu ifadesini gözlemleyebilmek için katılımcılara oyuncak bebek uygulaması yaptırılarak oturuma başlandı. Oyuncak bebek; salona mümkün olduğu kadar büyük bir bebek getirilir. Öncelikle lider örnek olması açısından bebeği kendi bebeği ya da herhangi gerçek bir çocuğu sever gibi sever ve sırayla katılımcılarda dolaştırır. Her bir katılımcı sırayla bebeği sevdikten sonra gruptaki bir arkadaşını da aynı şekilde sevmesi istenir. Daha sonra oturuma geçen haftanın genel bir değerlendirmesi yapılarak devam edildi. Katılımcıların duygu ve düşünceleri ve bir hafta içerisinde yaşadıklarını paylaşmaları sağlandı. Geçen hafta verilen ev ödevi hatırlatılarak keşke kutusu ile ilgili fikirlerin paylaşımı sağlandı. Katılımcılara sen dili-ben dili ile ilgili bilgiler verilmiş ve hangisini, hangi ortamlarda, kimlere karşı daha çok kullandıkları tartışıldı. Soru sorma teknikleri, uyum sağlama, güven oluşturma ve empati üzerinde konuşuldu. Katılımcılara empati üzerine video izletilerek yorumları dinletildi. Çevrelerindeki insanlara karşı özellikle eş ve çocuklarına karşı ne kadar empati yapabildikleri tartışıldı. Kapanış: Katılımcıların, “Yarın nasıl bir evliliğim olmasını istiyorum” sorusu üzerinde düşünmeleri istendi. Daha sonra, bu amaca ulaşabilmek için “kendi üzerlerine düsen görevin” ne olabileceği üzerinde düşünmeleri istendi. Ödevi esleriyle beraber yapabilecekleri ifade edildi. 72 5 OTURUM Amaçlar: 1. İletişimde aile beceri hakkında bilgi sahibi olabilmesi 2. Aile kökeni ve çocuktan kaynaklanan temel problemlerin ve bunların ilişkiye yansımalarının fark edilmesi. 3. Ebeveynin çocuğunun duygularıyla empati kurabilmesini geliştirme. 4. Aile içerisinde olumlu bir ilişki ve iletişim oluşturabilme ve aile içerisinde ortak hedef oluşturma yoluyla aile birlikteliğini destekleme. Süre: 90-120 Dakika Araçlar, Teknik ve Egzersizler: 1 Projeksiyon aleti, bilgisayar. 2 Tahta ve tahta kalemi. 3 Küçük sandalye Süreç: Oturuma geçen haftanın genel bir değerlendirmesi yapılarak başlandı. Katılımcıların duygu ve düşünceleri ve bir hafta içerisinde yaşadıklarını paylaşmaları sağlandı. Geçen hafta verilen ev ödevi hatırlatılarak fikirlerin paylaşımı sağlandı. İletişimde aile becerileri üzerine konuşuldu. Eşle olan sözel iletişim, cinsel iletişim ile ilgili bilgi verildi. Kendi pencerelerinden bakınca eşlerinin nasıl göründükleri, neler istedikleri konuşuldu. Ardından empati yaparak eşlerinin isteklerini değerlendirmeleri istendi. Katılımcıların kendi anne-babalarının nasıl ebeveynler oldukları ve şu anda kendilerinin nasıl ebeveynlik yaptıkları tartışıldı. Arada ki olumu ve olumsuz farklar üzerinde konuşuldu. Ardından boş sandalye uygulaması yapılmıştır. Ortaya Minik Bos Sandalye konuldu ve kendilerini küçük bir çocuk olarak bu sandalyede otururken hayal etmeleri istendi. Anne babalarından ne duymak istediklerini düşünmeleri için teşvik edildi. Ardından aynı sandalyede çocuklarının oturduğunu hayal etmeleri istenmiş ve bu sefer de çocuklarının onlardan ne duymak istediğini düşünmeleri teşvik edildi. Kapanış: Katılımcılara bir sonra ki oturuma kadar eşlerine sevgilerini gösterecek ve onu mutlu edecek bir sürpriz yapmaları istendi. 73 6 OTURUM Amaçlar: 1. Daha önceki oturumlar arasında genel bir bütünlük sağlama Süre: 90-120 Dakika Araçlar, Teknik ve Egzersizler: 1 Karton kutu 2 Küçük kağıtlar Süreç: Verilen son ödev hatırlatılarak ne gibi etkiler oluşturduğu tartışıldı. Eşi için yemek hazırlayan, eşine mektup yazan, çocukları ile beraber eşine sürpriz yapan ve diğer sürprizler konuşuldu. Yapılan bütün oturumları kapsayan genel bir değerlendirme yapıldı. Üyelerin tüm süreçle ilgili duygu ve düşünceleri soruldu. Süreç içinde yaşadıkları olumlu ve olumsuz duygularını grupla paylaşmaları istendi. Katılımcılara küçük kağıtlar dağıtıldı, eğitimle ilgili birkaç cümle yazarak kutuya atmaları istendi. Daha sonra kutu hep beraber açılarak yazılanlar okundu. Katılımcılara, katılımlarından dolayı teşekkür edilerek ve 1 ay sonra son testleri yapabilmek için randevulaşılarak oturuma son verildi. 74 EK 7. SON OTURUMDA YAPILAN KUTU UYGULAMASINDAN ÇIKAN BAZI CÜMLELER Güzeldi. Çocuklarımın odasıyla ilgili soruna çözüm buldum. Önce onları dinledim, isteklerini dinledim, onlara seçenekler sundum. En sonunda kütüphane kurallarında karar kıldık. Bir şeyi söylemenin tek bir yolu olmadığını biliyorum. Söyleme şeklimi değiştirerek bazı şeyleri kabul ettirebiliyorum. Güzel ve eğlenceliydi. Bu eğitimden sonra inat edipte küsmenin hiçbir faydası olmadığını daha iyi anladım. Allah senden razı olsun, kocamla hiç anlaşmadığım kadar iyi anlaşıyorum. Bende inanamıyorum. Ben konuşma şeklimi değiştirince, eşimde değiştirdi, benim kadar kibar değil ama önceye göre daha dikkatli gibi. 75 Yıllardır eşime ve çocuklarıma karşı hiçbir şey söylemediğimi fark ettim, hep içime atıyormuşum. Eşim ve eşimin ailesiyle değil ama çocuklarımla artık daha iyiyim. Beni eskiye oranla daha yakın görüyorlar. Şu ana kadar kullanamadım, bende konuşma anlamında bir değişiklik yok ama kendime daha çok güvendiğimi hissediyorum. Kocam aynı kocam bir şey değişmiyor. Ben eğitim aldım ne oldu. Bu haftaki ev ödevi olan sürprizi eşim çok beğendi. Sen şu eğitime biraz daha gitsene diyor. Kocam artık benle dalga geçiyor. İletişimde eğitim aldın. Artık bir şey söylememe gerek yok, leb demeden leblebiyi anlarsın sen. 76 EK 8. ETİK KURUL ONAYI 77 EK 9. KADINLARALA EĞİTİMLERİN YAPILABİLMESİ İÇİN YER İZNİ 78 EK 10. İLETİŞİM ÇATIŞMALARI EĞİTİMİ SERTİFİKASI 79