• } • } } • EĞİTİM ve KÜLTÜR ALANINDA DEVRİMLER Eğitim ve öğretimde ilk amaç; Bilgisizliğin giderilmesi olacaktır. “Bütün köylülere okumak yazmak ve vatanını, ulusunu, dinini, dünyasını tanıtacak kadar coğrafya, tarih, din ve ahlak bilgisi vermek ve dört işlemi öğretmek, milli eğitim programımızın ilk ereğidir” 3 Mart 1924 Tevhidi Tedrisat Kanunu Tüm eğitim ve öğretim tek çatı altında birleştirilerek, bütün eğitim işleri Milli Eğitim Bakanlığına bırakılmıştır. “Dünyada her şey için, yaşam için, başarı için, en gerçek yol gösterici bilimdir, fendir. Bilim ve fennin dışında yol gösterici aramak ahmaklıktır, bilgisizliktir, doğru yoldan sapmaktır” Rasyonalist, Pozitivist, Pragmatist, laik eğitim anlayışı temel alınmıştır. 1 Kasım 1928 yılında Latin harflerinin kabulü } Geçmiş idareden devralınan düşük sayıdaki okumayazma oranı (yaklaşık % 10) } Millet Mekteplerinin oluşturulması } } } } } } } } } Harf Devriminin Amaçları Türkçeyi yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmak Yazı dili ile konuşulan dil arasındaki uçurumu kapatmak Yöneticilerle yönetilenler arasında anlaşmayı sağlamak Toplumsal anlayışı sağlamak Okuma yazmayı kolaylaştırarak, yaygınlaştırmak Vatandaşların yönetime katılımlarını kolaylaştırmak Dili zenginleştirmek ve güzelleştirmek Düşünceyi kolaylaştırmak, yaratıcılığı artırmak Türkçeyi bir bilim ve kültür düzeyine yükseltmek Türk Ocakları yerine Halkevlerinin kurulması 1932 Amaç; Her türlü kültür ve sanat etkinliklerini içeren gerçek anlamda birer kitle eğitim kurumları olmalarıdır. } Dil –Edebiyat-Tarih } Güzel Sanatlar } Tiyatro } Spor } Sosyal Yardım } Halk dershaneleri ve Kurslar } Kütüphane ve Yayın } Köycülük } Müze ve sergiler Olmak üzere 9 şubeden oluşur. } } Köy Enstitüleri 1940 Bilgisizliği tümüyle giderebilmek ve Türk bireylerine vatandaşlık görevini gereğince yapabilmek ve çevresinde olup bitenleri anlayacak düzeyde temel bilgileri verebilmek için, eğitim ve öğretimin köye kadar getirilmesi amaçlanmaktadır. Bu amaç etrafında kısa sürede köye yönelik öğretmen yetiştirilmesini için enstitüler, çeşitli bölgelerde açılmıştır. } } } } } 1933 Üniversite reformu Darülfünun yerine İstanbul Üniversitesinin kurulması Yurt dışına gönderilen öğrenciler Darülfünundan gelen bir kısım öğretim elemanları Yurtdışından gelen bilim adamları Dil-Tarih- Coğrafya fakültesinin açılması Türk Tarih Kurumu (1931) ve Türk Dil Kurumu’nun (1932) kurulması } Türk tarihinin kaynaklarını araştırıp, bastırmak } Türk tarihini aydınlatmaya yarayacak belge ve malzemeyi elde etmek için gereken yerlere araştırma ve keşif kurulları göndermek } Tüm bu çalışmaları her türlü yollarla yaymaya çalışmak. } Türk dilini, ulusal kültürümüzün eksiksiz bir anlatım aracı durumuna getirmek } Türkçeyi, çağdaş uygarlıkların önümüze getirdiği tüm gereksinimleri karşılayabilir yeterliliğe getirmek. HUKUK ALANINDA DEVRİM 1924 Anayasasının Kabulü } “Türkiye devleti bir Cumhuriyettir” sözü anayasanın temeliydi ve bu maddenin değiştirilmesi teklif dahi edilemezdi. } “Türkiye halkına din ve ırk ayırt edilmeksizin vatandaşlık bakımından Türk” denileceği belirtiliyordu. } 1926 yılında Medeni Kanunun kabulü ile birlikte, özellikle toplum içersinde kadınların, özlenilen ve hak ettikleri yerlere gelmesi konusunda önemli bir aşamanın gerçekleştirildiği ve kadına hak ettiği hakların verildiği görülür. } Medeni yasa, bir yurttaşlar yasası olup, şeriata dayalı hükümler yerine laik bir düzenleme getirmiştir. Mahmut Esat Bozkurt, “Çeşitli dinlerden uyrukları bulunan devletlerde tek bir yasanın bütün topluma uygulanabilmesi için, yasanın din ile ilişkisinin kesilmesi, ulusal egemenlik için zorunludur” ifadelerinde bulunur. } } } } 1928 yılında, ikinci maddede yer alan “devletin dini islamdır” ifadesi, hukuk alanında laikleşme sürecinde, 1928 yılında çıkarılmıştır. Böylece, devlet ile toplum arasında aracı olan hukukun, tarafsızlığı adına önemli bir adım atılmıştır. Önemli bir diğer değişiklik, 1934 yılında kadınlara seçme ve seçilme haklarının verilmesi olmuştu 1937 yılında Laiklik ilkesinin de anayasada yer almasıyla beraber, Anayasa’nın ikinci maddesi ve devletin temel nitelikleri belirlenmişti. “Türkiye devleti, Cumhuriyetçi, Milliyetçi, Halkçı, Devletçi, Laik ve Devrimcidir. Resmi dili Türkçedir. Başkenti Ankara’dır” 1 Temmuz 1926 yılında yürürlüğe giren “Kabotaj Kanunu” ile, Türk karasularında, Marmara’da, Nehirlerde ve göllerde gemi bulundurmak ve bunlarla ulaşımı düzenlemek, ticaret yapmak hakkı yalnız Türk vatandaşlarına tanınmaktaydı. } } } Anayasa Kavramı İnsanlar arasındaki özel ya da toplumsal ilişkileri düzenleyen kurallara “hukuk” denir. Devleti kuran, en üst hukuk kuralı vardır. Devlet bütün işlevlerini bu kurala göre ayarlamak zorundadır. İşte bu kural “anayasa” denir. Anayasayı kurucu meclis hazırlar ve halkın onayına sunar. Böylece kabul edilen anayasa devletin en üst hukuk kuralı haline gelir. Demokratik anayasalar ulusal egemenliğe dayanır. } } } } } Türk siyasal tarihinin ilk anayasası 1876 Kanunu Esasidir. Bu anayasada egemenlik padişaha aittir. 1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu, ulusal egemenliğe dayalı ilk anayasadır. Bu anayasanın eksiklikleri 1924 anayasası ile giderilmeye çalışılmıştır. 1924 anayasası ile TBMM kurucu meclis niteliğini kaybetmiştir. 1924 ANAYASASI Cumhuriyet Döneminin ilk anayasasıdır. Anayasa tarihimizin en uzun ömürlü metnidir. (1961’e kadar) Bu anayasanın bir başka önemi de 1920’de kurulan rejimi sağlamlaştırmış olmasıdır. Bütün önemli devrim yasaları bu anayasaya göre hazırlanıp çıkarılmıştır. Bu anayasa hem tek partili hem de çok partili dönemde uygulanmıştır. Yani çok partili hayata bu anayasa ile geçilmiştir. 1961 ANAYASASI 1960 askeri müdahalesi sonrasında hazırlandı. “Milli Birlik Komitesi” 1924 anayasasına son verdi. Yeni anayasa hazırlığına başladı. Türk tarihinin halkoylaması ile kabul edilen ilk anayasasıdır. Güçler ayrılığı ilkesi benimsenmiştir. Yargı bağımsız hale getirilmiştir. Türkiye Cumhuriyetinin “insan haklarına dayalı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti” olduğu bu anayasa ile vurgulanmıştır. Yeni TBMM iki kanattan oluşmaktadır: Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosu } } } } } } İlk kez Anayasa Mahkemesi kurulmuştur. Geniş bir ekonomik ve sosyal hak ve özgürlükler tanınmıştır. Siyasal partiler kanunu ile uygun düzenleme ve güvenceler sağlanarak denetim mekanizmaları kurulmuştur. İlk kez tam anlamıyla sendikalaşma hakkı tanınmıştır. Üniversiteler özerkleştirilmiştir. Atatürk ilkelerine bağlılık vurgulanmıştır. Tarihimizin en liberal ve gelişkin anayasasıdır. } } } 1982 ANAYASASI 12 Eylül 1980 askeri müdahalesi sonrası “Milli Güvenlik Konseyi” 1961 anayasası kaldırdı. Yeni anayasa hazırlığı başladı. Tek meclisli yapıya geri dönülmüştür. Bu anayasa hazırlanırken esas olarak 1961 anayasası temel alınmıştır. Fakat birçok değişikliğe gidilmiştir. EKONOMİK ALANA YÖNELİK DEVRİMLER “Yeni Türkiye Devleti, temellerini süngü ile değil, süngünün de dayandığı ekonomiyle kuracaktır. Yeni Türkiye devleti cihangir olmayacaktır. Fakat yeni Türkiye devleti ekonomik bir devlet olacaktır” Ekonomik İlkeler 1. Ekonomik bağımsızlık ve yabancılara ayrıcalık verilmemesi 2. Ulusal bir ekonomi yaratarak, dışarıya muhtaç olmadan yerli üretim ve kaynaklarla yetinmek ve gelişmek 3. Yabancıların ellerindeki işletmelerin devletleştirilmesi 4. Tarım, bankacılık, ulaşım (özellikle demiryolu), Sanayi (demir-çelik, dokuma, cam, kimya, seramik) gibi alanlarda atılımlarda bulunmak 5. 6. } } Denk bütçeye özen göstermek Türk Lirasının değerini korumak İzmir İktisat Kongresi (1923) ve Misak-ı İktisadi 1930’lar sonrası devletin ekonomiye müdahil olması ve Mutedil Devletçilik anlayışının güç kazanması.