T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK A-MUSTAFA KEMAL’İN YAŞAMI Gizlice geldiği Selanik’te “vatan ve hürriyet cemiyetinin” bir şubesini açtı. Siyasi faaliyetlerini ise İttihat ve Terakki Partisi içinde sürdürüyordu.1909 yılında meşrutiyete karşı yapılan 31 Mart ayaklanmasını bastırmak için kurulan Hareket Ordusu’nda görev aldı.1910 yılında askeri başarıları sonucu Fransa’da düzenlenen Pikardi Manevraları’na katıldı. Mustafa Kemal’in doğduğu Selanik kenti, Osmanlı Devleti’nin çok uluslu yapısında değişik ırka ve dine ait Osmanlı halklarının yaşadığı ve demiryoluna sahip bir şehirdir. Şehrin bu özelliğinden dolayı Avrupa’da meydana gelen yeniliklerin takip edilmesi kolay oluyordu. Özellikle Fransız Devrimi’nin ortaya çıkardığı milliyetçilik düşüncesi bölgede çok etkiliydi. Sırp, Bulgar ve Makedonlar bağımsızlıklarını istiyorlardı. Bu durum bölgede bulunan aydınları da etkilemişti. Aydınlarda meşrutiyet düşünceleri gelişmişti. 4.Mustafa Kemal Sofya’da (1913) İttihat ve Terakki Cemiyeti ile yaşadığı siyasi farklılık nedeniyle Sofya’ya askeri militer olarak atandı. Mustafa Kemal Sofya’dayken I.Dünya Savaşı başlamıştır. 1.Öğrenim Hayatı a.Mahalle Mektebi-Şemsi Efendi Okulu B-MUSTAFA KEMAL’İN ASKERLİK YAŞAMI Dinsel eğitim yapan Mahalle Mektebine başlamasına karşın kısa süre sonra modern eğitim yapan Şemsi Efendi Okuluna devam etmiştir. 1.Trablusgarp Savaşı b.Selanik Askeri Rüştiyesi (1894) Bir takım genç subaylarla gizlice Trablusgarp’a gelerek yerli aşiretleri İtalyanlara karşı örgütlemiştir. Derne ve Tobruk’ta önemli işler yapmıştır. Selanik Askeri Rüştiyesi’nde Mustafa Kemal, askerlik ve siyasi yaşamındaki düzen ve disiplinin ilk aşamalarını öğrenmiştir. 2.Çanakkale Savaşı c.Manastır Askeri İdadisi (1896) Mustafa Kemal’in Çanakkale Savaşı’nda gösterdiği cesaret ve liderlik onun Türk ulusu tarafından tanınıp Mili mücadelede lider olarak kabul edilmesini sağlamıştır. Manastır, meşrutiyet yanlılarının çoğunlukta olduğu bir bölgeydi. Mustafa Kemal, Manastır’da özellikle Türk tarihine ilgi duymaya başlamıştır. 3.Kafkas Cephesi Muş ve Bitlis’i işgal eden Rus kuvvetlerine karşı başarılı savaşlar yaparak Rus kuvvetlerini geri püskürtmüştür. Askeri başarısı sonucu Veliaht Vahdettin ile birlikte Almanya’ya giderek cephede incelemelerde bulunmuştur. d.İstanbul Günleri-Harp Okulu (1902) İstanbul, geleneksel Türk mahallelerinin olduğu bir yer olmasına karşın Müslüman olmayanların da yoğun olarak yaşadığı bir kentti. Bu okulda gizlice okuduğu Namık Kemal’in şiirlerinden etkilenerek vatan için bir şeyler yapma düşünce si gelişmiştir. 4.Suriye Cephesi Mondros Ateşkes Antlaşması’nın imzalanmasından bir gün önce Yıldırım Orduları grup komutanlığına atanmıştır. Antlaşmanın imzalanması üzerine ise İstanbul’a geri dönmüştür. e.Harp Akademisi-İstanbul (1905) Mustafa Kemal, Fransızcasını geliştirmek için yurt dışından Fransızca yayınlar okuyordu. Okuduğu bu yayınlar içerisinde ise Jön Türklerin gazeteleri de vardı. C-MUSTAFA KEMAL’İN KİŞİSEL ÖZELLİKLERİ 2.Şam Günleri (1905) a.Yaratıcı Düşünce Siyasi düşüncelerinden dolayı Mustafa Kemal, Şam’a sürgüne yollanmıştı. Şam’da kaldığı süre içerisinde Osmanlı Devleti’ne karşı ayaklanan Arap kabilelerini kontrol altına almakta zorlandıklarını görmüştü. Bu durum Mustafa Kemal’de Osmanlıcılık düşüncesinin geçerliliğini kaybettiğini anlama olanağı tanıdı. b.İleri Görüşlülüğü c.Lider Olma 3.Selanik’e Dönüş (1907) 1 T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK MİLLİ MÜCADELENİN HAZIRLIK DÖNEMİ -Panislavizm A-OSMANLI DEVLETİ VE I.DÜNYA SAVAŞI I. Dünya Savaşındaki Gruplar 1.XX. yüzyıl Başlarında Osmanlı Devleti’nin Durumu İttifak Devletleri (Üçlü Bağlaşma) -Mutlakiyetten Meşrutiyete geçilmiş, Padişahın Yanında İttihat ve Terakki Partisi de yönetimde söz sahibi olmaya başlamıştır. -1883 yılında Almanya, İtalya ve Avusturya - Macaristan İmparatorluğu arasında kuruldu. -Savaş başlayınca İtalya bir süre tarafsız kaldı. Kısa süre sonra İtalya, İtilaf birliğine katıldı. -Milliyetçilik akımının etkisi ile egemenlik altındaki ulusların ayaklanmaları görülmektedir. -Savaşın ilk yıllarında Osmanlı ve Bulgaristan, İttifak birliğine katıldı. -Kaybedilen topraklardan gelenler ve köyden kente göç edenlerle şehirler ve yaşamlar değişmeye başlamıştır. İtilaf Devletleri (Üçlü Antlaşma) -Elektrik, otomobil, tramvay, telefon, telgraf kullanılmaya başlanmıştır. -1907 yılında İngiltere, Fransa ve Rusya arasında kuruldu. -basın yayın organlarının sayısı artmıştır. -Savaş başladıktan sonra bu gruba, Belçika, Hollanda, Karadağ, Sırbistan, Romanya, Yunanistan, İtalya, Çin, Japonya ve ABD gibi devletler katıldı. -Kız öğrencilerinde eğitim alabilecekleri yeni eğitim kurumları açılmıştır. a.I.Dünya Savaşında Osmanlı Devleti -Eğitimin yanında güzel sanatlar, mimari, resim ve müzik gibi alanlarda Avrupa etkisi görülmeye başlamıştır. Savaşın İlk Yıllarında Osmanlı Devleti -Batı etkisiyle opera ve bale ülkeye girmeye başlarken tiyatroda yeni oyunlar yazılmaya ve oynanmaya başlamıştır. -Tarafsızlığını ilan etti. 2.I.Dünya Savaşı (1914-1918) Savaşa Girme Nedenleri Genel Nedenler -Kaybedilen toprakların geri alınmak istenmesi a.Milliyetçilik akımı Not: En önemli neden; b.Sömürgecilik -Borçlardan ve kapitülasyonlardan kurtulmak isteği c.Hammadde ve pazar gereksinimi -Enver Paşa’nın Turan Devleti’ni kurmak için Rusya ile savaşmak istemesi -Boğazlardan savaş gemilerini geçirmeyeceğini açıkladı. d.Silahlanma Osmanlı’nın savaşa girmesiyle e.Bloklaşma -Savaş alanı genişledi. Özel Nedenler -Kapitülasyonların kaldırıldığı dünyaya duyuruldu. -Siyasi birliklerin tamamlanması b.1915 Ermeni Olayları -Fransa’daki Alsas-Loren kömür havzası -Rus ordularının Osmanlı topraklarına girmesiyle, Osmanlı ordusunda bulunan Ermeniler de silahları ile birlikte kaçarak Rus güçlerine katıldılar. -Balkanlara egemen olma mücadelesi -Sıcak denizlere inme 2 T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK -Hınçak ve Taşnak komitelerinin öncülüğünde Anadolu’nun birçok y6erinde ayaklanma başlattılar. isteğinde bulundu. Limni Adası’nın Mondros Limanı’nın da İngilizlere ait Agamennon zırhlısında Mondros Ateşkes Antlaşması imzalanmıştır. -Kayseri, Zeytun, Muş, Bitlis, Diyarbakır, Elazığ ve Van ayaklanma çıkan bölgelerdir. -Mondros Ateşkesi ile Osmanlı Devleti fiilen sona ermiştir. Fiilen sona erme ise devletin fillerini (Yasama, Yürütme ve Yargı ) yerine getirememesidir. Bu duruma neden olan gelişme ise Mondros Ateşkesi koşullarının uygulanmasıdır. -Osmanlı Devleti bu duruma önlem olarak ise;24 Nisan 1915’te Ermeni komite merkezlerinin kapatılması, belgelerine el konulması ve komite başkanlarının tutuklanması hakkında genelge çıkartmıştır. Önemli koşulları -Bu genelge üzerine İstanbul’da Hınçak ve Taşnak komite büroları kapatılarak üyeleri tutuklandı. -İtilaf Devletleri güvenliklerini tehdit eden bir durum ortaya çıkarsa istedikleri bölgeleri işgal edebilecektir. (7. Madde) -Alınan önlemler sonuç vermeyince 27 Mayıs 1915’te Tehcir Kanunu çıkarıldı. -Sınır ve iç güvenliğin korunması dışında kalan askeri güçler terhis edilecektir. (5. Madde) Bu yasa ile Ermeniler bulundukları yerlerde tehlike oluşturdukları için yaşadıkları illerden güvenli bir Osmanlı toprağı olan Suriye’ye göç ettirildi. -Osmanlı Hükümeti, merkezi hükümetlerle bütün ilişkilerini kesecektir. (23. Madde) -Göç ettirilen Ermenilerin vergileri ertelendi, diledikleri eşyalarını almalarına izin verildi, yol boyunca saldırılara karşı korumak ve gereksinimlerini karşılamak için memurlar görevlendirilerek, can ve mal güvenlikleri için karakollar kuruldu. -Doğudaki altı ilde bir karışıklık çıkması halinde İtilaf Devletleri, bu illerin bir kısmını işgal etme hakkını saklı tutar. (24. Madde) 1.Mondros Ateşkes Antlaşması’nın Osmanlı Devleti Üzerindeki Etkisi 3.I.Dünya Savaşının sonuçları -Çok uluslu devletler yıkıldı. -İtilaf Devletleri Mondros ateşkes Antlaşması’nın 7.maddesini çıkarlarına uygun bir biçimde yorumlayarak Anadolu’yu işgale başladılar. -Yeni devletler kuruldu. -İşgallere karşı başta Mustafa Kemal olmak üzere birçok subaydan tepki geldi. - Demokratik rejimler ön plana çıktı. -İlk kez kimyasal silahlar, denizaltı ve tank kullanıldı. - İlk işgal edilen yer Musul olmuştur. 13 Kasım 1915’te Mebusan Meclisi kapatılarak, Meşrutiyet yönetimine ara verilmiştir. -On milyona yakın insan öldü. - Sömürgeciliğin yerini manda ve himaye aldı. 2.Wilson İlkeleri (8 Ocak 1918) -Milletler Cemiyeti kuruldu. -Savaşın ilk yılarında tarafsız olan ABD, Almanya’nın ticaret gemilerini batırması sonucu savaşa girdi. -Savaşan tüm devletlerin ekonomisi zarar gördü. -ABD başkanı Wilson, savaş sonunda İngiltere ve Fransa’nın sömürge alanlarını genişletmelerini istemiyordu. -Almanya amacına ulaşamadığı için II. Dünya Savaşına neden oldu. B-MONDROS ATEŞKES ANTLAŞMASI (30 EKİM 1918) -Bu nedenle 8 Ocak 1915’te ilan ettiği on dört ilke ile savaşın amaçlarını ve barışın ilkelerini açıkladı. -1918 yılı sonlarına doğru Bulgaristan’ın savaştan çekilmesi, Osmanlı Devleti ile Almanya arasındaki bağlantıyı kesmişti. İngilizlerin Suriye ve Filistin toprakları üzerinde ilerlemeleri Osmanlı Devletini zor durumda bırakmıştı. İttihat ve Terakki yöneticileri ülkeden ayrılmıştı. Yeni hükümet bu koşullar altında ateşkes Wilson İlkelerinin önemli koşulları ise; -Savaş sonunda yenenler, yenilenlerden toprak ve tazminat almayacaklardır. 3 T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK -Gizli antlaşmalar yapılmayacaktır. -İzmir’in haksız işgali büyük tepkilere yol açtı. Anadolu halkının bilinçlenmesine ve direnişe geçerek Kuvayi Milliye hareketinin başlamasına neden oldu. -Devletlerarası sorunlar barış yoluyla çözümlenecektir. (Bu amaçla Milletler Cemiyeti kurulmuştur.) -İzmir’in işgaline, Osmanlı Hükümeti ise kayıtsız kaldı. Kuvayi Milliye hareketinin başlamasının bir diğer nedeni de budur. -Her ulus çoğunlukta bulundukları yerlerde kendi geleceklerini kendileri belirleyecektir. (Self Determination) -Türklerin çoğunlukta olduğu bölgelerde kesin egemenlik hakkı tanınacak, Türk egemenliği altında bulunan diğer uluslara da kendi kendini yönetme hakkı verilecektir. -19 Mayıs 1919’da Fatih’te ve 23 Mayıs 1919’da Sultanahmet’te iki büyük miting yapıldı. Mitinglerde Halide Edip (Adıvar),Selim Sırrı (Tarcan),Sait Bey ve Mehmet Emin (Yurdakul) milli duyguları coşturan ve işgalleri protesto eden konuşmalar yaptılar. -Boğazlar bütün devletlerin ticaret gemilerine açık olacaktır. Amiral Bristol Raporu Konferansın toplanmasındaki temel amaç Amerikalı Amiral Bristol başkanlığında bir komisyonun Batı Anadolu’daki durumu soruşturan bir rapordur. Rapora göre: -Kendi aralarındaki sorunları çözmek -İşgal öncesi Rumların bölgede iyi koşullarda yaşadığını -Rusya’nın durumunu görüşmek -Bölgedeki katliamların sorumlusunun ise Yunanlar olduğu açıklanmıştır. 3.Paris Barış Konferansı (18 Ocak 1919) -Yapılması düşünülen barış antlaşmalarının koşullarını belirlemek. Not: Bristol Raporu, İzmir’in işgalinin asılsız olduğunu bildiren ilk uluslar arası belge olmuştur. Konferansta Yunanlılar, Ermeniler Araplar nüfuslarının yoğun olduğu bölgelerde haklarını savunmak üzere davet edilmişti. C-KUVAYİ MİLLİYE HAREKETİ -İşgallere karşı ilk direniş 19 Aralık 1918’de Hatay’ın Dörtyol ilçesinde başlamıştır. -Arap Yarımadası, Irak, Suriye ve Filistin manda sistemiyle Milletler Cemiyeti ya da onun atayacağı bir devlet tarafından yönetilmesine karar verildi. -İşgallere karşı bir direniş de İzmir’in işgalinden sonra Ege Bölgesinde başladı. Bu direniş Batı Cephesinin temelini atmıştır. -Konferansta Yunanistan sunduğu asılsız belgelerle özellikle Batı Anadolu’da Yunanlıların nüfus olarak çoğunluğu oluşturdukları iddiası kabul edildi. -Batı Anadolu’daki direnişin merkezi Balıkesir olmuştur. Kuvayi Milliye güçleri arasında birliği sağlamak amacıyla kongreler yapıldı. Not: Bunun üzerine İzmir, Yunanistan’a verilmiştir. (İtalya tepki gösterdi.) -Versay, St Germen ve Nöyyi Barışlarının koşulları belirlendi. -26-30 Temmuz 1919 tarihleri arasında Balıkesir,16-25 Ağustos 1919 tarihleri arasında Alaşehir’de kongreler düzenlendi. Not: Osmanlı Barışı için acele etmediler. Oluşma Nedenleri -Doğuda Ermeni Devleti kurulması kararlaştırıldı. -Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan sonra ülkenin birçok yöresinin işgal edilmesi 4.İzmir’in İşgali (15 Mayıs 1919) -Mondros’un ilgili maddesi gereği orduların terhis edilmesi -Paris Barış Konferansı’nda alınan kararlar gereği Yunanistan tarafından işgal edildi. -Ülkede askeri boşluğun ortaya çıkması -Yunanlılar, İzmir’i işgal ederek Megola İdea’yı gerçekleştireceklerini sanıyorlardı. 4 T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK -Süregelen işgaller karşısında Osmanlı Hükümeti’nin yetersiz kalması -Rumlar hem diplomatik çalışma yapıyor hem de Rum nüfusunu çok göstermeye yönelik çalışmalar yapıyorlardı. Bu amaçla Türkleri göçe zorluyorlardı. Not: Bu nedenlere halkın özgür ve bağımsız yaşama isteği eklenince; Kuvayi Milliye denilen direniş hareketi başladı. -Doğu Karadeniz’de bir Pontus devleti kurulması planları Yunanistan tarafından Paris Barış Konferansında da gündeme getirildi. İngiltere, Yunanistan tezini destekledi. 1.Memleketin iç Durumu ve Cemiyetler -TBMM Hükümeti, Ortodoks çetelerin silahlanmalarını ve yağmalarını engellemek, bölge halkının can ve mal güvenliğini sağlamak ve Türklerin göç zorlanmasını engellemek amacıyla bazı önlemler almaya başladı. -Osmanlı hükümetlerinin işgallere karşı tepkisiz kalması sonucu Türk halkı direnişe başlamıştır. -Türk halkı direniş cemiyetleri kurmaya başlamıştır. -Bunun yanı sıra kurtuluşu manda da görenlerde manda yanlısı cemiyetler kurmuşlardır. -Rumların elindeki silahlar toplanmaya başlandı, Doğu Karadeniz’deki Rumlar iç kesimlere göç ettirildi, Ortodoks din adamları sınır dışı edildi veya tutuklandı. -Azınlıklar ise bağımsızlık ve yeni devlet için çeşitli cemiyetler kurmuşlardı. -Lozan Antlaşması gereği ise bölgedeki Rumlar Yunanistan’a gönderildi. a.Azınlıklar Tarafından Kurulan Cemiyetler -Yunanistan, Lozan Antlaşmasından sonra, Doğu Karadeniz’de bir soykırım yapıldığı iddialarını uluslar arası alanda savunmaya başladı. -Mavri Mira b.Milli Varlığa Düşman Cemiyetler -Etnik - i Eterya -İngiliz Muhipler cemiyeti -Pontus Rum Cemiyeti -Osmanlı Devleti’nin, İngiltere mandasına girmesini isteyen cemiyettir. -Hınçak ve Taşnak -Pontus Meselesi -İslam Teali cemiyeti -1904’te Merzifon Amerikan Koleji’nde kurulan Pontus Cemiyeti’nin amacı Karadeniz Bölgesi’nde bir Pontus Devleti kurmaktı. -Halifelik makamına bağlı kalmaktan başka bir yol olmadığını, işgallere karşı direnmenin yararsız olduğunu savunan cemiyettir. -I.Dünya Savaşı başlayınca Rumlar, Osmanlı Devleti’nin seferberlik çağrısına uyamayarak, askere gitmediler. Askere gitmeyen Rumlar, çeteler oluşturup cephe gerisindeki Türklere saldırdılar. -Kürt Teali cemiyeti -Doğu ve Güneydoğu’da bağımsız bir devlet kurmayı amaçlayan cemiyettir. -Yunanistan ve Rusya adına casusluk faaliyetlerinde bulundular. -Sulh ve Selameti Osmaniye Fırkası -Rum çeteleri Karadeniz Bölgesi’nden Türk köylerine saldırırken İstanbul’daki Fener Rum Patrikhanesi de çetelere yardım ediyordu. -Vatanın kurtuluşunun ancak padişaha ve halifelik makamına sıkı sıkıya bağlı kalınarak sağlanacağını savunan bir cemiyettir. -1917 Bolşevik Devrimi ile destekleri kaybolan Rum çeteleri ve Pontus cemiyeti faaliyetlerini gizli yürütmeye başladı. -Wilson İlkeleri Cemiyeti -Osmanlı Devleti’nin Amerikan mandasına girmesini isteyen cemiyettir. -Mondros Ateşkesi ile Yunanistan ve İtilaf devletlerinin desteği ile çalışmalarına hız verdiler. c.Milli Cemiyetler 5 T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK Adı TrakyaPaşaeli Müdafa-i Hukuku Milliye Cemiyeti MİLLİ CEMİYETLER Kuruluş Amacı u 2 Aralık Trakya’nın 1918 Yunanistan’a verilmesini önlemek Edirne Trabzon Muhafaz a-i Hukuku Milliye Cemiyeti 12 Şubat 1919 Kilikyalıla r Cemiyeti Aralık 1918 Doğu Anadolu Müdafa-i Hukuku Milliye Cemiyeti 4 Aralık 1918 Reddi İlhak Cemiyeti Trabzon İstanbul 14 Mayıs 1919 İzmir Milli Kongre Cemiyeti 29 Kasım 1918 İstanbul Trabzon ve civarında Rum-Pontus devletinin kurulmasını önlemek. Çukurova Bölgesini Fransız ve Ermenilere karşı savunmak. Doğu Anadolu’nun Ermenilere verilmesini önlemek,Doğ u Anadolu’da Türk nüfusunun azalmasını engellemek. İzmir ve civarının Türk olduğunu kanıtlamak, İzmir’in Yunanistan’a verilmesine engel olmak. Türkler hakkında yapılan propagandala ra basın yayın yoluyla karşı koymak. Çalışmaları Çatalca, Tekirdağ, Gelibolu şubeleri açıldı. Trakya’nın tarih, ırk, kültür olarak Türk olduğunu kanıtlamak için yayınlar yapıldı. Karadeniz Bölgesi’nde şubeler açarak, Erzurum Kongresi’nin toplanmasına yardım etmişlerdir. Yayın ve propaganda ile milli bilinci uyandırmaya çalışmışlardır. Erzurum ve Elazığ’da şubeler açıldı. Erzurum Kongresi organize edilerek Milli mücadelenin örgütlenmesin de etkin rol oynadılar. Basın yayın yoluyla İzmir’in işgalini protesto ettiler. Yunan işgaline karşı çıktılar. Balıkesir ve Alaşehir kongrelerinin toplanmasında etkin rol oynadılar. Misakı Millinin kabul edilmesinde önemli çalışmaları vardır. İzmir Müdafa-i hukuk cemiyeti 1 Aralık 1918 Anadolu Kadınları Müdafa-i Vatan Cemiyeti 5 Kasım 1919 İzmir Sivas İzmir’i Yunanlılara vermemek ve İzmir’in Türk olduğunu kanıtlamak amacındadır. İşgalleri protesto etmek ve orduya yardım toplamak Ermenilerin yaptıkları hakkında eserler vermişlerdir. Basın yayın yoluyla İzmir’in Türklere ait olduğunu dünya kamuoyuna anlatmıştır. Anadolu’ya silah taşımışlardır. İtilaf temsilcilerine protesto telgrafları çektiler, orduya para ve mal yardımları için kampanyalar düzenlediler. 2.Padişah ve Osmanlı Devleti’nin Duruma Bakışı İtilaf devletlerinin siyasi ve askeri baskıları sonucu İstanbul Hükümetleri ve Padişah Anadolu’nun işgal edilmesine tepkisiz kalıyorlardı. 3.Mustafa Kemal’in İstanbul’a Gelişi ve Duruma Bakışı -İstanbul’da kalarak hiçbir şeyin yapılamayacağını ifade etmiş ve kurtuluşun Anadolu’da olduğunu söyleyerek ilk fırsatta Anadolu’ya gidilmesini söylemiştir. D-MİLLİ MÜCADELE HAZIRLIKLARI 1.Mustafa Kemal’in Samsun’a Çıkışı -19 Mayıs 1919 da Samsun’a çıkan Mustafa Kemal, Anadolu’da devam eden direnişe yeni bir biçim verecek ve Ulusal Kurtuluş Savaşı resmen başlayacaktır. -Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkışı sırasında ülkenin kurtuluşu için şu öneriler bulunuyordu; -İngiliz ve ABD mandası -Bölgesel bağımsızlık -Ulusal bağımsızlık 6 T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK Havza’da 28 Mayıs 1919’da bir genelge yayınladı. Amacı, İzmir’in işgalini tüm yurda duyurarak, ulusu uyarmak ve eyleme geçirmekti. 3.Erzurum Kongresi (23 Temmuz-7 Ağustos 1919) 2.Amasya Genelgesi (22 Haziran 1919) Amacı Amacı Doğu Anadolu’daki Ermeni, Karadeniz’deki Pontuscu eylemlere karşı önlem almak. -Türk ulusunu, Kurtuluş Savaşı’na çağırmak Koşulları -Direniş cemiyetlerini tek çatı altında toplamak -Ulusal sınırlar içinde vatan bir bütündür, bölünemez. Koşulları -Her türlü, yabancı işgaline ve saldırısına karşı ve Osmanlı Hükümeti’nin dağıtılması halinde, ulus birlikte direnecek ve yurdunu savunacaktır. -Vatanın bütünlüğü ve ulusun bağımsızlığı tehlikededir. -İstanbul’daki hükümet üzerine aldığı sorumluluğun gereklerini yerine getirememektedir. Bu durum ulusu yok olmuş gibi göstermektedir. -Yurdun ve bağımsızlığın korunmasına ve sağlanmasına hükümet merkezinin gücü yetmezse, amacı gerçekleştirmek için, geçici bir hükümet kurulacaktır. Bu hükümet üyeler, ulusal kongrece seçilecektir. Kongre toplanmamışsa, bu seçimi temsilciler kurulu yapacaktır. -Ulusun bağımsızlığını yine ulusun azim ve kararı kurtaracaktır. -Ulusal gücü etken ve ulusal iradeyi egemen kılmak temel ilkedir. -Ulusun durumunu ve davranışlarını göz önünde tutmak ve haklarını dile getirip bütün dünyaya duyurmak için her türlü etki ve denetimden kurtulmuş, ulusal bir kurulun varlığı gereklidir. -Hıristiyan azınlıklara siyasal egemenliğimizi ve toplumsal dengemizi bozacak ayrıcalıklar verilemez. Not: Sözü edilen ulusal kurul, Erzurum Kongresi’nde “Temsil Kurulu” adıyla kurulmuştur. -Yabancı devletlerin güdümü ve koruyuculuğu kabul olunamaz. -Anadolu’nun her yönden en güvenli yeri olan Sivas’ta ulusal bir kongrenin tez elden toplanması kararlaştırılmıştır. -Mebuslar Meclisi’nin derhal toplanmasına ve hükümet işlerinin ulusun denetiminde yapılmasına çalışılacaktır. -Sivas’ta toplanacak ulusal kongre için bütün illerin her sancağından halkın güvenini kazanmış üç delegenin en kısa zamanda yola çıkması gerekmektedir. Not: Kongre çalışmaları sırasında “milli mücadelenin padişahlık ve halifelik makamını da kurtaracağı kararı” alınmıştır. -Herhangi bir kötü durumla karşılaşılabileceği düşüncesi ile, bu iş, ulusal bir sır gibi tutulmalı ve delegeler, kimliklerini gizleyerek gelmelidirler. Önemi -Toplanma bakımından yöresel, alınan kararlar bakımından ulusal bir kongredir. -Doğu illeri adına 10 Temmuzda Erzurum’da bir kongre toplanacaktır. O güne değin öteki il delegeleri de Sivas’a ulaşabilirse Erzurum Kongresi’nin üyeleri de Sivas’ta yapılacak genel toplantıya katılmak üzere yola çıkacaklar. -Yeni bir devlet kurma düşüncesi oluşmuştur. Not: Erzurum’da toplanacak kongrenin kararını daha önce Doğu Anadolu Müdafa-i Hukuk Cemiyeti almıştı. -İlk kez ulusal egemenliğin koşulsuz olarak gerçekleşeceği düşüncesi ortaya çıkmıştır. -Askeri ve ulusal örgütler hiçbir biçimde kaldırılmayacak, silah cephane ve diğer araçlar teslim edilmeyecektir. Vatanın herhangi bir yerine yeniden bir düşman saldırısı olursa, vatanın savunması hep birlikte yapılacaktır. -Amasya Genelgesi İlkeleri kongrede karar olarak çıkmıştır. -İlk kez Misak – ı Milli sınırlarından söz edilmiştir. 4.Sivas Kongresi (4-11 Eylül 1919) 7 T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK Amacı -Bu durum karşısında Temsil Kurulu, İstanbul Hükümeti’ni yok sayarak çalışmalarına devam etti. Ulusal bağımsızlık için yapılması gerekenleri belirlemek ve Erzurum Kongresi’nde alınan kararları bütün ulusa mal etmek. -Anadolu’nun bu direnişi karşısında İstanbul’daki hükümet istifa etmek zorunda kalmıştır. Gelişme: 6.Amasya Görüşmeleri (20-22 Ekim 1919) -Kongre öncesinde iki temel sorun yaşandı; İstanbul Hükümeti’nin temsilcisi Salih Paşa ile Temsil Kurulu Başkanı Mustafa Kemal, Amasya’da bir araya geldi ve bu görüşmelerin sonunda Amasya Protokolü imzalandı. Bu protokolde; -Mustafa Kemal’in başkanlığına karşı çıkıldı. -Amerikan Mandası düşüncesi savunuldu. -Türklerin yaşadığı illerin düşmana bırakılmaması ve mandanın kabul edilmemesi Not: Her iki sorun da Mustafa Kemal’in düşüncesi doğrultusunda aşıldı. -Azınlıklara, Türk ulusunun siyasi egemenliğini ve sosyal dengesini bozacak hakların verilmemesi -Kongrede; Erzurum’da alınan kararlar benimsenirken, bazı değişiklikler de yapıldı. Bunlar; -Bütün cemiyetler “Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyeti” adı altında birleştirildi. -Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyetinin yasal bir kuruluş olarak İstanbul Hükümeti tarafından tanınması -Erzurum Kongresi’nde alınan “Temsil Kurulu, Doğu Anadolu’nun bütününü temsil eder.” kararı, “Temsil Kurulu, bütün vatanı temsil eder.” biçiminde değiştirildi. -İtilaf Devletleri ve Osmanlı Devleti arasında barışı görüşmek için yapılacak konferansa Temsil Kurulu tarafından da uygun görülen kimselerin gönderilmesi Önemi -Mebuslar Meclisi için seçimlerin en kısa sürede ve hiçbir baskı olmaksızın yapılması -Hem toplanma, hem de aldığı kararlar bakımından ulusal bir kongredir. -Mebuslar Meclisi’nin uygun görmesi halinde Sivas Kongresi kararlarını İstanbul Hükümeti’nin de kabul etmesi -Erzurum Kongresi kararları bütün ulusa mal edildi. Not: Görüşmelerde anlaşmaya varılmayan tek konu meclisin nerede toplanacağıydı. Mustafa Kemal Meclisin İstanbul’da toplanmasına karşıydı. -Kongre, Batı Cephesi Kuvayi Milliye birliklerinin başına Ali Fuat Paşa’yı atayarak, ulus adına ilk kez yürütme yetkisini kullandı. Önemi -Kongrede belirlenen ilkeler Kurtuluş Savaşı’nın temel programı olmuştur. -İstanbul Hükümeti ile Temsil Kurulu arasında yapılan ilk resmi görüşmedir. -Kongre bir meclis gibi çalışmış, kongrede seçilen Temsil Kurulu da bir hükümet gibi çalışmıştır. -İstanbul Hükümeti, Temsil Kurulunu fiilen ve hukuken tanımıştır. Not: Sivas Kongresi sonrasında Temsil Kurulu’nun yayın organı olarak İrade-i Milliye gazetesi çıkarılmıştır. 7.Temsil Heyeti’nin Ankara’ya Gelmesi 5.Osmanlı Hükümeti’nin Milli Mücadele ve Mustafa Kemal’e Karşı tutumu Mustafa Kemal, İstanbul’da toplanacak olan Mebuslar Meclisi’nin çalışmalarını daha yakından izlemek için Temsil Kurulu ile birlikte Sivas’tan Ankara’ya geldi. -İtilaf Devletleri hem Erzurum hem de Sivas Kongresi’ne karşı ciddi bir önlem almadı. Neden Ankara? -Buna karşın İstanbul Hükümeti kongrelere karşı tepki gösterdi. -İstanbul’a yakın olması 8 T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK -Haberleşme ve ulaşım olanaklarının uygun olması -Bu kararın evrensel gerekçesi yine Wilson İlkeleri olmuştur. -İşgal edilmemiş, güvenli bir yer olması -Halkı özgür kalır kalmaz ana vatana, kendi istekleriyle katılmış olan Kars, Ardahan ve Artvin için gerekirse yeniden halkoyuna başvurulabilir. -Batı Cephesi’ne yakın olması -Ankara halkının ulusal mücadeleye olumlu yaklaşması -Sözü edilen bölgeler 9 Mart 1918 tarihli Brest – Litowsk Barışı ile Osmanlı egemenliğine geçmişti. -Geleceği Türkiye ile yapılacak barışa bırakılan Batı Trakya’nın hukuksal durumu da, bu bölgede özgürce yapılacak halkoyu sonucuna göre belirlenmelidir. 8.Son Osmanlı Mebusan Meclisi’nin Açılması ve Misakı Milli -Mebuslar Meclisi, padişah tarafından savaş sonrası (21 Aralık 1918) kapatılmıştı. -İstanbul ve Marmara denizi her türlü tehlikeden uzak kalırsa, Boğazların dünya ticaretine ve ulaşımına açılması olasıdır. -Amasya Görüşmeleri sonucunda açılması girişimleri hız kazandı. -Bu koşulun evrensel gerekçesi yine Wilson İlkeleri olmuş ve Boğazların kesin olarak Türk egemenliğinde kalacağını işaret etmektedir. -7 Kasım 1919’da ülke çapında genel seçimlere gidildi. -İtilaf Devletleri tüm bu girişimleri ciddiye almadığı için seçimlere müdahale etmedi. -Azınlık hakları, komşu ülkelerdeki Müslümanlara verilen haklar kadar olacaktır. -Mustafa Kemal’de Erzurum’dan milletvekili seçildi. -Her devlet gibi bizim de tam bir bağımsızlığa ve serbestliğe gereksinimimiz vardır. Bu nedenle siyasal, hukuksal ve ekonomik gelişmemizi engelleyecek sınırlamalara karşıyız. Bu koşullar kabul edilirse borçları ödenecektir. -Mustafa Kemal, Amasya Görüşmeleri’nden beri meclisin İstanbul’da açılmasına karşıydı. Çünkü padişah oradaydı ve ulusal bağımsızlığa ve egemenliğe yönelik ciddi kararlar çıkacağına inanmıyordu. Önemi -Bu nedenle İstanbul’a gidecek milletvekillerini Ankara’ya çağırdı ve şu isteklerde bulundu: -Bağımsız bir Türk vatanının sınırları saptanmıştır. -Mecliste Müdafa-i Hukuk grubunun kurulması -Her alanda tam bağımsızlık bilinci ortaya çıkmıştı. -Meclis başkanlığına kendisinin aday gösterilmesi -Ulusal mücadelenin kesin programı ortaya çıkmıştır. -Misak-ı Milli kararlarının kabul edilmesi -Ulusal mücadelenin hukuksal dayanağı ortaya çıkmış ve yasallık kazanmıştır. Not: Mustafa Kemal’in isteklerinden ilk ikisi gerçekleşmedi. Ama üçüncü isteği olan Misak-ı Milli gerçekleşti. 9.İstanbul’un Resmen İşgali ve Mebusan Meclisi’nin kapatılması Misak – ı Milli Kararları (28 Ocak 1920) -İtilaf Devletleri Anadolu Harekâtı’nın önemini ilk kez anlamaya başladılar. -Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandığı sırada işgal altında olmayan ve Türk – Müslüman çoğunluğun yaşadığı bölgeler hiçbir nedenle ayrılmaz bir bütündür. -Meclisten çıkan Misak-ı Milli yasası sonrası “İstanbul resmen işgal edildi.” -Evrensel temeli Wilson İlkeleri, ulusal temeli ise Erzurum ve Sivas Kongreleri’nden gelmektedir. İşgalin sonuçları -Son Osmanlı Mebuslar Meclisi dağıtıldı. -Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandığı sırada işgal altında olan ve Arapların oturduğu bölgelerin geleceği, halkın vereceği oylara göre saptanacaktır. -Bazı devlet adamları tutuklandı 9 T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK -Bazı devlet adamları da Ankara’ya gelerek ulusal mücadeleye katıldı. -23 Nisan 1920’de açıldı ve 11 Ağustos 1923’e kadar görev yaptı. -İşgal üzerine, Mustafa Kemal ulusal mücadeleyi padişah ve halifeyi de kurtarma adına söyleme fırsatını yakaladı. -Kurucu meclis özelliğini taşır. -Ulusal bağımsızlığı gerçekleştirmiştir. -Ankara’da yeni bir meclisin açılma ortamı oluştu. -Ulusal egemenlik ilkesini de kabul etmesine karşın, dönemin koşulları sonucu ön plana çıkartmamıştır. TBMM DÖNEMİ -Üyelerinin bir kısmı yeniden seçilmiş, bir kısmı da İstanbul Meclisi’nden gelmiştir. Büyük Millet Meclisi’nin Açılması -İhtilalci bir meclistir. 19 Mart 1920’de yayınlanan genelge ile Ankara’da olağanüstü yetkilere sahip bir meclisin ulus adına işleri yürütmek ve denetlemek üzere toplanması tüm ulusa duyurulmuştur. -Olağanüstü bir dönemde kurulduğu için olağanüstü yetkileri vardır. –Yasama, yürütme ve yargı yetkilerini kendinde toplayarak “Güçler Birliğini” kabul etmiştir. Not: Dağıtılmış olan Mebuslar Meclisi üyelerinin de halk tarafından seçildiği için, seçime girmelerine gerek olmadığı ve bu milletvekillerinin de meclise katılabilecekleri duyuruldu. -Meclis Hükümeti sistemini kabul etmiştir. -Anayasal bir temeli yoktur. -23 Nisan 1920’de I. TBMM resmen açıldı. Mustafa Kemal meclis başkanı seçildi. -TBMM’nin açılması ile Temsil Kurulu’nun görevi sona ermiştir. I. TBMM’nin Aldığı İlk Kararlar 11.Büyük Millet Meclisi’ne Karşı Çıkan Ayaklanmalar -Hükümet kurmak gereklidir. Doğrudan İstanbul Hükümeti Tarafından Çıkarılan Ayaklanmalar: -Geçici olmak kaydıyla bir hükümet başkanı tanımak ya da padişah vekili atamak doğru değildir. - Aznavur Ayaklanması -Mecliste beliren ulusal iradenin vatanın geleceğine el koymasını kabul etmek temel ilkedir. TBMM’nin üstünde bir güç yoktur. -Kuvayi İnzibatiye (Halife Ordusu) Ayaklanması İstanbul Hükümeti ve İtilaf Devletleri Tarafından Çıkarılan Ayaklanmalar: -TBMM, yasama ve yürütme yetkilerini kendisinde toplamıştır. -Bolu, Düzce, Hendek Ayaklanmaları -Meclis içinden seçilecek bir kurul, meclis adına hükümet işlerini yürütecektir. Meclisin başkanı bu kurulun da başkanı olacaktır. -Yozgat Ayaklanmaları -Afyon, Konya Ayaklanmaları -Padişah ve halife baskıdan kurtulduğu zaman, meclisin düzenleyeceği yasaya uygun temeller içinde yerini alır. -Milli Aşireti Ayaklanması Not: İstanbul’un resmen işgali; Mustafa Kemal’e, ulusal bağımsızlık mücadelesinde, en geniş kesimleri bu mücadeleye katabilmek ve bu mücadeleyi padişah adına da yürüttüğü söylemini kullanmasında fayda sağlamıştır. Azınlıklar Tarafından Çıkarılan Ayaklanmalar -Pontus ve Ermeni ayaklanmaları Kuvayi Milliye Yanlıları Tarafından Çıkarılan Ayaklanmalar I. TBMM’nin Genel Özellikleri 10 T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK -Çerkez Ethem ve Demirci Mehmet ayaklanmaları İngiltere Irak 12.Hıyaneti Vataniye Kanunu’nun Kabulü ve İstiklal Mahkemeleri Fransa Güneydoğu Anadolu ve Suriye İtalya Antalya, Aydın, Konya ve 12 Adalar -29 Nisan 1920’de Hıyanet – i Vataniye Yasası çıkarıldı. Yunanistan Doğu Trakya, İzmir ve Ege Adaları -İstiklâl Mahkemeleri kuruldu. (18 Eylül 1920) Kapitülasyonlar -İstanbul ile resmi haberleşme kesildi. -İçeriği genişletilerek yeniden yürürlüğe girecek -İstanbul şeyhülislamın fetvasına karşılık, Ankara müftüsü yeni bir fetva yayınladı. Not: Mustafa Kemal’in emriyle Anadolu Ajansı kuruldu. Ayrıca Sivas’ta İradeyi Milliye gazetesinden sonra Ankara’da da Hâkimiyeti Milliye gazetesi çıkarılmaya başlandı. Boğazların Durumu -Bütün devletlerin gemilerine açık olacak -Boğazlar Komisyonu tarafından yönetilecek -Komisyonun ayrı bütçesi ve bayrağı olacak D-SEVR BARIŞ ANTLAŞMASI (10 Ağustos 1920) Azınlık Hakları Barış Konferansı’nda yenilen devletlerin barış anlaşmaları kararlaştırılmasına karşın Osmanlı barışı kararlaştırılmadı. Nedeni ise: -Azınlıkların hakkı, Müslümanlardan daha fazla olacak -Müslümanlarda azınlık sayılacak -Mondros ateşkesinin bir barış antlaşması gibi koşullar taşıması -Azınlıklar her derece okul açabileceklerdir. -Batı Anadolu’nun Yunanlılara verilmesi üzerine İtilaf Devletleri arasında anlaşmazlık olması Siyasal Koşullar -Anadolu’da gelişen bağımsızlık hareketi sonrası telaşa kapılan İtilaf Devletleri San Remo kentinde bir konferans toplayarak Osmanlı barışının temelleri olan Sevr’in koşullarını hazırladılar. -Anadolu’nun doğusunda Ermenistan, güneyinde ise Kürdistan devletleri kurulacaktır. -Padişah Vahdettin “Saltanat Şurasını” toplayarak Sevr’i onayladı. -Osmanlı Devleti’nin başkenti olacaktır. İstanbul’un Durumu -Osmanlı Devleti, Sevr’in koşullarına uymazsa işgal edilebilecektir. -Osmanlı Kurulu da Paris yakınlarında bulunan Sevr kasabasında antlaşmayı imzaladı. Askeri Koşulları Not: Osmanlı Devleti’nin bütün ekonomik kaynakları İtilaf Devletleri’nin işgal giderlerine ve savaş tazminatına harcanacak ve Osmanlı maliyesi, İtilaf Devletlerinin atadığı bir komisyon tarafından yönetilecektir. -Ordular terhis edilecek Sevr Antlaşması’nın Özelliği; -İç güvenlik için sınırlı jandarma gücü bulundurulacak -Osmanlı Devleti sona ermiştir. -Askerlik, zorunlu olmayacaktır. -Parlamento onayı yoktur. İşgal Bölgeleri -Yürürlüğe girmemiştir. Sevr Antlaşması’nın Koşulları 11 T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK -Osmanlı Devleti’nin imzaladığı son antlaşmadır. - İngiltere, işgal ettiği yerleri bir süre sonra Fransızlara teslim etti. -Padişah antlaşmayı imzalamakla çoğunluğun görüşüne karşı çıkmıştır. -Fransızlar ise Ermenileri örgütleyip Türkler üzerine saldırtmaya başladılar. -Bu durum karşısında bölge halkı Kuvayi Milliye birlikleri kurarak direnişe geçtiler. -Sütçü İmam ve Şahin Bey, bilinen Kuvayi Milliye önderlerindendir. -Sakarya Savaşı ile cephe kapandı. (Ankara Antlaşması) D-BATI CEPHESİ III. ÜNİTE: KURTULUŞ SAVAŞINDA CEPHELER Cephenin Özellikleri A-KURTULUŞ SAVAŞI’NIN BAŞLAMASI VE CEPHELER - Amaç, Yunanlıların TBMM’ye Sevr’i kabul ettirmektir. Mondros Ateşkes Antlaşması’nın uygulanmasına Osmanlı Hükümeti kayıtsız kalması karşısında Türk halkı topyekûn harekete geçerek yurdu işgalden kurtarmak için Mustafa Kemal önderliğinde Milli mücadele başladı. -TBMM’nin düzenli ordusunun ilk cephesidir. -Kurtuluş Savaşı’nı sona erdiren cephe olmuştur. B-DOĞU CEPHESİ 1.Düzenli Ordunun Kurulması Osmanlı Devleti 1918 Brest Litowsk Antlaşmasıyla 1878’de kaybettiği Batum, Kars ve Ardahan’ı Ruslardan geri almıştı. -16 Mayıs 1920:Kuvayi Milliye giderlerinin Savunma Bakanlığı tarafından karşılanması ve halkın yardımlarının mülki idarelerce kayıt altına alınması kararlaştırıldı. -Rusya’da yaşanan 1917 devriminin ardından Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan bağımsızlıklarını ilan etmişlerdi. -1 Temmuz 1920:Subay yetiştirme merkezleri açıldı. Seferberlik ilan edilerek askere alma işlemleri başladı. -9 Kasım 1920:Batı cephesi ikiye ayrıldı. Kuzeyine Batı Cephesi komutanı sıfatıyla Albay İsmet (İnönü),güneyine refet bele komutan olarak atandı. -ABD Başkanı Wilson’un Doğu Anadolu’ya gönderdiği General Harbord ve heyeti hazırladıkları raporda Ermeni iddialarının asılsız olduğunu ortaya koydular. Doğu Cephesi Süreci -10 Kasım 1920:Bilecik’e gelen İsmet İnönü düzenli ordu çalışmalarını başlattı. -Ermenilere ve Gürcülere karşı açıldı. 2.I.İnönü Savaşı (6-11 Ocak 1921) -TBMM’ye bağlı Osmanlı ordularının cephesidir. -Çerkez Ethem’in TBMM’ye karşı ayaklanmasını fırsat bilen Yunanlıların ileri harekâtıdır. -3 Aralık 1920’de Gümrü Antlaşması imzalandı: -Savaşı TBMM orduları kazandı. -Misak – ı Milli’nin doğu sınırlarına ulaşıldı. -İtalya ve Fransa Türkiye’ye yanaştı. Bunun sonucunda TBMM Londra Konferansı’na çağrıldı. -TBMM’nin uluslar arası alanda ilk başarısıdır. C-GÜNEY CEPHESİ a.Londra Konferansı (23 Şubat-12 mart 1921) -Mondros Ateşkes Antlaşmasının imzalanmasından sonra güneyde Urfa, Antep ve Maraş İngilizler tarafından işgal edilirken Fransızlar da Adana ve dolaylarını işgal etmişlerdi. -I. İnönü Savaşı sonrası düzenlenmiştir. Konferansın amacı; 12 T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK -Sevr Antlaşmasında önemsiz değişiklikler yaparak TBMM’ye kabul ettirmektir. c.İstiklal Marşı’nın kabulü (12 Mart 1921) -Osmanlı Devleti döneminde milli marş yoktu. TBMM’nin katılma nedeni ise; -Batıda milliyetçilik hareketleri gelişmeye başlayınca her millet kendi marşını yapmıştı. -TBMM’nin siyasal bir güç olarak tanınmasını sağlamak -Misak – ı Milli’yi dünya kamuoyuna duyurmak Londra Konferansı’nın önemi ise; -23 Nisan 1920’de TBMM’nin açılmasıyla yeni ve milli bir Türk devleti kurulmuştu ve bu yeni Türk devletinin illi bir marşı yoktu. -TBMM, İtilaf Devletleri tarafından ilk kez hukuken tanındı. -Milli Eğitim Bakanlığı, milli marş yazılması için 1921 yılı başlarında bir yarışma başlattı. b.Teşkilat-ı Esasiye’nin Kabulü (20 Ocak 1921) -Mehmet Akif ise ödül verileceği için bu yarışmaya katılmamıştı. -TBMM “Ulus Egemenliği” ilkesine göre kurulmuştu. Bu nedenle bu ilkeye uygun yeni bir anayasaya gereksinim vardı. Önemli koşulları ise; -Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver, Mehmet Akif’den milli marş yazmasını istedi. -Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur. İdare yönetimi halkın kendi kendisinin yönetmesi ilkesine dayanır. -Bunun üzerine Mehmet Akif kısa sürede marşı yazarak Türk ordusuna armağan etmiştir. -Yürütme gücü ve Yasama yetkisi, milletin tek ve gerçek temsilcisi olan Büyük Millet Meclisi’nde toplanır. d.Afganistan ve Sovyet Rusya ile Antlaşma -Milli mücadele sırasında Afganistan ile iyi ilişkiler kurulmuştu. -Türkiye Devleti, Büyük Millet Meclisince yönetilir ve “Türkiye Büyük Millet meclis Hükümeti” adını taşır. -Bunun sonucunda Afganistan ile dostluk ve işbirliği anlaşması imzalandı. -Büyük Millet Meclisinin seçimi iki yılda bir yapılır. Seçilen üyelik süresi iki yıldır. Büyük Millet Meclisi üyeleri tüm ulusun vekilidir. Sovyet Rusya ile imzalanan Moskova Antlaşması’na göre; -Din buyruklarının yerine getirilmesi, yasaların konulması, değiştirilmesi, antlaşma ve barış yapılması, savaş kararı verilmesi gibi temel haklar, Büyük Millet Meclisinindir. -Çarlık Rusya’sı ile Osmanlı Devleti arasında imzalanan eski antlaşmalar geçersiz sayıldı. (Sovyet Rusya, kapitülasyonların kaldırılmasını kabul etti.) -Genel Kurulda seçilen Büyük Millet Meclisi Başkanı hükümetinde başkanıdır. -Sovyet Rusya, Misak – ı Milli’yi tanıdı. -Batum’un Gürcistan’a verilmesi ile Doğu sınırı çizildi. Teşkilat-ı Esasiye’nin genel özellikleri; 3.II. İnönü Savaşı (23 Mart-1 Nisan 1921) -TBMM’nin ve hükümetinin yasal dayanağı olmuştur. -Egemenliğin Türk ulusuna geçtiğini belgelemiştir. -Yunanlıların, I. İnönü başarısızlığını ortadan kaldırmak istemeleri üzerine açıldı. -Kısa ve özet bir biçimde hazırlanmıştır. -Savaşı, TBMM orduları kazandı. -Devletin resmi dini belirtilmemiştir. -İtalya ve Fransa işgal bölgelerini boşaltma kararı aldı. Not: 1921 Anayasası’nda yapılan en önemli değişiklik, Cumhuriyet’in ilanı ile devletin adının anayasaya yazılmasıdır. 4.Eskişehir-Kütahya Savaşları (10-24 Temmuz 1921) -Savaşı TBMM orduları kaybetti. 13 T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK -İtalya ve Fransa işgal bölgelerini boşaltma kararını ertelemişlerdir. Türklere kültürel haklar tanıyan özel bir yönetimle idare edilmesi kararlaştırıldı) a.Maarif Kongresi’nin Toplanması 6.Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Savaşı (26 Ağustos-9 Eylül 1922) Kurtuluştan sonraki mücadelenin daha zor olacağını düşünen Mustafa Kemal, bir yandan işgalcilerle savaşırken diğer yandan da sosyal ve kültürel kalkınmanın hazırlıklarını yapıyordu. -Düşmanın silahlı güçlerini yok etmek ve işgal altındaki Türk topraklarını geri almak amacıyla yapılmıştır. -Türk ordusu amacına ulaştı ve b.Türk Ordusunun Sakarya’nın Doğusuna Çekilmesi ve Mustafa Kemal’e Başkomutanlık yetkisinin Verilmesi -Kurtuluş savaşı fiilen sona erdi. -Yunan ordusunun Polatlı’ya kadar gelmesi TBMM’de de kaygılara yol açtı. Bazı milletvekilleri TBMM’nin Kayseri’ye taşınmasını istedilerse de bu düşünce kabul edilmedi. -Mudanya ve Lozan Barışı imzalandı -Mecliste yapılan tartışmalar sonucunda son çare olarak Mustafa Kemal’in ordunun başına geçmesi istendi. -Büyük Taarruz başarısı ile imzalandı. 7.Mudanya Ateşkes Görüşmeleri ve Antlaşmanın İmzalanması (3-11 Ekim 1922) -İngiltere, Fransa, İtalya ve TBMM arasında imzalandı. c.Tekalif-i Milliye Emirleri (7-8 Ağustos 1921) Not: Yunanistan’ı İngiltere temsil etmiştir. Mustafa Kemal, Türk ordusunun gereksinimlerini karşılamak için 7-8 Ağustos 19221’de Tekâlif-i Milliye Emirleri’ni yayınladı. Antlaşmaya göre; -Yunanlılar Doğu Trakya’yı en geç 15 gün içinde boşaltacaktır. 5.Sakarya Meydan savaşı (23 Ağustos-13 Eylül 1921) -Yunanlıların, Ankara’yı hedefleyerek TBMM’yi ortadan kaldırmak için yaptıkları harekâttır. -Boğazlar ve İstanbul, TBMM Hükümeti’ne bırakılacak, ancak kalıcı bir barış antlaşması imzalanıncaya kadar İtilaf Devletlerinin denetiminde kalacaktır. -Savaşı TBMM orduları kazanmıştır. D-MİLLİ MÜCADELE’NİN SANAT VE EDEBİYAT’A YANSIMALARI -Mustafa Kemal’e Gazi ve Mareşallik unvanları verilmiştir. -Yazılan eserlerle cumhuriyet kuşağına halkını sevme ve milli mücadeleye bağlanma yolunda rehberlik edilmiştir. -İtilaf Devletleri TBMM’ye ateşkes ve yeni barış önerileri sunmuştur. Bu yazarlar içerisinde Halide Edip Adıvar, Falih Rıfkı Atay ve Yakup Kadri Karaosmanoğlu özel bir yere sahiptir. -İtalya ve Fransa işgal bölgelerini boşaltmışlardır. Kars Antlaşması (13 Ekim 1921) -Halide Edip, Ateşten Gömlek adlı eserini 1922’de kaleme almıştır. Ayrıca ordu hizmetinde çalıştığı yıllarda Türk’ün Ateşle İmtihanı adlı kitabı da yazmıştır. -TBMM ile Kafkas Cumhuriyetleri (Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan) arasında imzalandı. -Yakup Kadri, Düşmanın Yaktığı Köyler Ahalisine adlı hikâyesinin yanı sıra 1932’de yazdığı başyapıtı Yaban romanı da bulunmaktadır. -Moskova Antlaşması’ndaki sınırlar kabul edildiği için “Doğu sınırı kesinleşti.” Ankara Antlaşması (20 Ekim 1921) -Falih Rıfkı, Cumhuriyet devri ile ilgili anılarını Çankaya adlı eserinde kaleme almıştır. -TBMM ile Fransa arasında imzalandı. -Kurtuluş Savaşı komutanlarının da anıları bulunmaktadır. -Fransa, TBMM’yi resmen tanıdı. (Hatay, Fransa mandası olan Suriye topraklarında sayıldı. Ancak buradaki 14 T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK -Mustafa Kemal’in dönem olaylarını anlattığı Nutuk ile Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri bulunmaktadır. sağlanması ve korunması, ancak tam anlamıyla ulusal egemenliğin kurulmuş olmasına bağlıdır. Bu nedenle özgürlüğün de, eşitliğin de, adaletin de dayanak noktası ulusal egemenliktir.” Kurtuluş Savaşı ortamı ressamların tuvallerinde yansımıştır.(Hikmet Onat, İbrahim Çallı ve Sami Yetik) 1.Saltanatın Kaldırılması -Milli Mücadele heykel sanatçılarına da ilhan olmuştur. -Saltanat sisteminde padişah iradesinin üstünlüğü ulusal egemenlik anlayışıyla bağdaşmıyordu. -Lozan Barış görüşmelerine TBMM’nin yanı sıra İstanbul Hükümeti de davet edilmişti. -Bu durum üzerine 1 Kasım 1922 tarihinde saltanat kaldırıldı. -Saltanatın kaldırılmasıyla Osmanlı Devleti hukuki olarak sona erdi. İstanbul Hükümeti istifa etti ve son Padişah Vahdettin ülkeden ayrıldı. TÜRK DEVRİMİ A-TÜRK İNKILÂBININ ÖZELLİKLERİ a.Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923) -Avrupalılar tarafından gerçekleştirilen coğrafi keşifler Osmanlı Devleti’ni olumsuz etkilemişti. -Lozan öncesi Türkiye’nin sınırları tam olarak belirlenmemiş ve bağımsızlığı diğer devletler tarafından tanınmamıştı. -XVIII. yüzyılda ise Fransız Devrimi ile ortaya çıkan özgürlük, eşitlik, milliyetçilik, insan hakları, demokrasi gibi kavramlarla; sömürgecilik ve sanayileşme gibi gelişmelerle karşı karşıya kaldı. -Osmanlı Devleti’nden kalan sorunların birçoğu çözümsüz bir durumdaydı. -Bu durum Osmanlı Devletinin Avrupa devletleri karşısında gerilemesini hızlandırdı.. -Lozan barışında Türkiye’yi Dış İşleri Bakanı İsmet İnönü temsil etmiştir. -Çok uluslu yapıya sahip olan Osmanlı Devleti, XIX. yüzyılda milliyetçilik akımının etkisiyle büyük toprak kaybı yaşadı. -Konferansa, İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan, Japonya ve Yugoslavya katılmıştır. Boğazların durumu konusunda ise Sovyet Rusya ile Bulgaristan katılmıştır. ABD ise gözlemci bulundurmuştur. -Mondros Ateşkesi ile de işgale uğradı. -Lozan Barış Konferansına katılacak olan Türk kurulunun kesinlikle taviz vermeyeceği konular ise, -Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkışıyla Türk ulusunun Kurtuluş Savaşı başladı. -Türk devletinin hakları ve bağımsızlığın sağlanması -Atatürk’ün devrimci kişiliği öncülüğünde gerçekleşen Türk devrimiyle, devlet ve millet yaşamı yeniden kuruldu. -Türk topraklarında bir Ermeni devletinin oluşturulmasına izin vermemek -Türk devrimi, yönetim, yazı, eğitim, hukuk, giyim ve ekonomi alanına varıncaya kadar yeniden yapılanmayı ifade eder. -Kapitülasyonların sona ermesi Lozan Barış Antlaşması’nın Koşulları -Ulusal mücadeleyle birlikte başlayan Türk devrimi; ulusal bağımsızlığı gerçekleştirmeyi, ulusal kimliği korumayı ve Türk uygarlığını çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkarmayı hedeflemiştir. Sınırlar Bulgaristan: 1913 İstanbul Antlaşması geçerli Yunanistan: Karaağaç kasabası TBMM’ye bırakıldığı için B-SİYASİ ALANDA YAPILAN İNKILÂPLAR yeniden çizildi. Suriye: 1922 Ankara Antlaşması geçerli sayıldı. Ulusal Egemenlik: Atatürk’e göre,”Toplumda en yüksek özgürlüğün, en yüksek eşitlik ve adaletin devamlı biçimde Irak: Çizilemedi. 15 T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK *Adana, Kayseri, Sivas ve Malatya’yı içine alan bölge ile Suriye, Fransa’ya verilecektir. Doğu: Moskova ve Kars Antlaşmaları kabul edildi. Ege Adaları -Türk ve Yunan adaları silahsız olacaktır. *Kapitülasyonlardan müttefik devletler yararlanabileceklerdir. *Türk ordusundaki asker sayısı ile savaş teçhizatı sınırlandırılacaktır. Kapitülasyonlar -Kapitülasyonlar tamamen kaldırıldı. Boğazlar -Yönetimi uluslar arası komisyona bırakıldı. -Komisyon başkanı Türk olacaktı. -Boğazların kenarı ve İmralı Adası dahil silahsız olacaktır. Azınlık Hakları *Müslüman olmayanlara çok geniş ayrıcalık tanınacaktır. -Azınlıkların Türk uyruklu olduğu kabul edildi. Patrikhanenin Durumu -Türk tarafının ısrarına karşın kaldırılamadı. *Türkiye-Suriye sınırı, Fransa ile imzalanan 20 Ekim 1921 tarihli Ankara Antlaşması’nda olduğu gibi kabul edilecektir. *Kapitülasyonlar kesin olarak kaldırılacaktır. *Boğazların her iki yakası askerden arındırılacak, bunun dışında ordu ile ilgili herhangi bir sınırlama getirilmeyecektir. *Ülkede yaşayan Müslüman olmayanlar Türk vatandaşı kabul edilecektir. Savaş Tazminatı b.Ankara’nın Başkent Seçilmesi -Yunanistan savaş tazminatı olarak Karaağaç kasabasını TBMM’ye bıraktı. -Lozan Barış Antlaşmasının TBMM tarafından onaylanmasından sonra 6 Ekim 1923’te İstanbul yabancı işgal güçleri tarafından boşaltıldı. Borçlar -Türkiye payına düşen borcunu kabul etti. Türk ve Rum Nüfusun Yer Değiştirmesi -Bu durum yeni devletin başkentinin neresi olacağı konusunu gündeme getirdi. -İstanbul ve Batı Trakya değişim dışı tutuldu. -Bu bölgeler dışında kalan yerlerde oturanlar karşılıklı yer değiştirdiler. -İsmet İnönü, on dört arkadaşı ile birlikte Ankara’nın başkent olması ile ilgili bir yasa önerisinde bulundu (9 Ekim 1923). İstanbul’un Boşaltılması -Antlaşmanın TBMM’de onaylanmasından sonra altı hafta içinde boşaltılacaktır. -Yapılan görüşmeler sonucunda 13 Ekim 1923’te TBMM’de kabul edilen tek maddelik yasa ile Ankara, yeni devletin başkenti oldu. Antlaşmanın Önemi ve Sonuçları -Yeni Türk Devleti, İtilaf Devletleri tarafından resmen tanındı. -Musul ve Hatay dışında Misak – ı Milli sınırlarına ulaşıldı. c.Cumhuriyetin İlanını Hazırlayan Etkenler -Günümüzde halen geçerli bir antlaşmadır. -Cumhuriyet, monarşiye karşı verilen özgürlük mücadelesi sonucunda ortaya çıktı. -Diğer sömürge devletlere yol gösterici bir belge olmuştur. Sevr Antlaşması (10 Ağustos 1920) *Müttefik devletlerin gemileri boğazlardan serbestçe geçebilecek, boğazlarla ilgili her türlü işlem uluslar arası boğazlar komisyonu tarafından yürütülecektir. Komisyonda Türk üye bulunmayacaktır. *İzmir ile birlikte ege Bölgesi’nin büyük bir bölümü ve Doğu Trakya, Yunanistan’a verilecektir. Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923) *Boğazlardan geçişleri, Türkiye başkanlığında kurulacak uluslar arası bir boğazlar komisyonu düzenleyecektir. -XIII. yüzyılda Magna Carta’nın ilanıyla İngiltere’de demokrasi alanında gelişmeler oldu. -XVI. yüzyılda ise aydınlanma ve insan hak ve özgürlükleri alanlarında gelişmeler yaşandı. -Amerika Birleşik Devletleri’nin kuruluşu ve Fransız Devrimiyle, demokrasi ve cumhuriyete dayalı yönetim biçimleri yaygınlaştı. *Türkiye ile Yunanistan arasında Meriç Nehri sınır kabul edilecek, Yunanistan savaş tazminatı olarak Meriç Nehri’nin batısındaki Karaağaç’ı Türkiye’ye verecektir. -Türk toplumu ise I.Meşrutiyet’in ilanı ve anayasal sisteme geçiş sürecinin etkisiyle cumhuriyet ve demokrasi kavramlarına yabancı değildi. -Atatürk, Ankara’da Büyük Millet Meclisini açarak ulusal iradeyi yani ulusun isteklerini ön planda tutmuştu. 16 T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK -Ulusal Mücadelede Türk ulusunun lideri olan Atatürk toplumu ve yöneticileri cumhuriyet yönetimine hazırladı. -Saltanatın kaldırılması ve sultan Vahdettin’in 17 Kasım 1922’de ülkeyi terk etmesi üzerine TBMM Osmanlı ailesinden olan Abdülmecid’i halife olarak seçmişti. -Atatürk, Erzurum Kongresi sırasında ülkenin kurtuluşundan sonra yönetim biçiminin cumhuriyet olacağını belirtmişti. -TBMM, halifelik ve ulusal egemenlik anlayışı ile bağdaşmayan kurumları kaldırma yoluna gitti. -23 Nisan 1920’de kurulan TBMM Hükümeti, ülkeyi ulusal egemenlik temeline göre yönetiyordu. -Halifelik makamı tüm Müslümanları temsil etmesi yönüyle Türkiye’nin sadece iç politikasını değil dış politikasını da etkilemekteydi. -1921 Anayasası “Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur.” İfadesi ile egemenlik hakkının kesin olarak ulusa ait olduğunu belirtiyordu. -Halife Abdülmecid’in siyasi otorite olarak hareket etmesi üzerine,3 Mart 1924’te TBMM’de kabul edilen yasa ile kaldırıldı. -Cumhuriyetin ilanın önündeki en büyük engel saltanattı.1 Kasım 1922’de saltanatın kaldırılmasıyla bu engel de aşılmış oldu. a.Tevhid-i Tedrisat Kanunu (3 Mart 1924) -XIX. yüzyılın sonu ve XX. yüzyılın başında eğitim kurumlarının birçoğu devlet denetiminin dışındaydı. 2.Cumhuriyet’in İlanı (29 Ekim 1923) -Atatürk ve İsmet İnönü,1921 Anayasasında “Türkiye devletinin hükümet biçimi cumhuriyettir.” biçimindeki değişiklik önergesi hazırladı. TBMM 29 Ekim 1923’te değişiklik önergesini kabul etti. Böylece cumhuriyet ilan edilmiş oldu. TBMM’NİN AÇILMASINDAN CUMHURİYETİN İALNINA KADAR HÜKÜMET BİÇİMİ Meclis Hükümeti: Meclis başkanı aynı zamanda hükümetin başıdır. Bakanlar meclisin salt oyu ile belirlenir ve meclisin kesin denetimi altındadır.25 Ekim 1923’te hükümetin istifasıyla yönetim bunalımı ortaya çıktı. Bu olay Mustafa Kemal’e, cumhuriyeti ilan etmek için beklediği fırsatı verdi.28 Ekim 1923 akşamına kadar hükümet kurulamadı. -Bu dönemde devlete bağlı olarak eğitim veren kurumlar yanında, Şeriyye ve Evkaf Vekâleti’ne bağlı eğitim veren medreseler, kiliselere bağlı azınlık okulları ve yabancı devletlerin atçıları okullar vardı. -Eğitimin tek merkezde toplanması ve denetlenmesi için 3 Mart 1924’te Tevhid-i Tedrisat Yasası çıkarıldı. CUMHURİYETİN İLANINDAN SONRA HÜKÜMET BİÇİMİ Tevhid-i Tedrisat Yasası 1.Madde: Türkiye içindeki bütün eğitim ve bilim kuruluşları Milli Eğitim Bakanlığına bağlıdır. Kabine Sistemi: Cumhuriyetle birlikte hükümet biçimi olan kabine sistemi benimsendi. Bu sistemle aynı zamanda güçler ayrılığı ilkesine giden önemli adım atıldı. Kabine sisteminde yürütmenin başı cumhurbaşkanı’dır. Cumhurbaşkanı ve onun atadığı başbakan ve bakanlar kuruludur. Hükümet Meclisten aldığı güvenoyu ile göreve başlar. 2.Madde: Şeriye ve Evkaf Vekâleti veya özel vakıflar tarafından yönetilen bütün medreseler ve okullar Milli Eğitim Bakanlığı’na devredilir. 3.Madde: Şeriye bütçesinde okullar ve medreseler için konmuş olan ödenekler Milli Eğitim bütçesine geçirilir. 4.Madde: Milli eğitim Bakanlığı yüksek din uzmanları yetiştirmek üzere üniversitede bir ilahiyat fakültesi kurar. İmamlık, hatiplik gibi din hizmeti görecek memurların yetişmesi için de ayrı okullar açacaktır. 5.Madde: Bu yasanın yayın tarihinden sonra, eğitim ve öğretimle meşgul olup ulusal savunmaya bağlı olan Askeri Rüştiye ve İdadiler, Sağlık Bakanlığı’na bağlı yetim okulları bütçeleri ve öğretim üyeleriyle birlikte Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlanmıştır. c.Yeni Devlet Kurumları 3.Laik Devlet Yolunda -Diyanet İşleri Başkanlığının Kurulması (3 Mart 1924) a.Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924) 17 T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK -İslam dinin inançlar ve ibadetlerle ilgili bütün hükümlerin ve işlerin yürütülmesi ve dini kurumların yönetimi için Diyanet İşleri Başkanlığı kuruldu. -Demokrat Parti 1950'deki seçimleri kazanarak cumhuriyetin ilanından sonra ilk kez iktidara değişik bir parti gelmiş oldu. -İbadet yerlerinin düzenlenmesi ve din görevlilerin atanmasıyla ilgili işlemleri yerine getirmekle görevlendirildi. Cumhuriyetin İlk Siyasi Partileri Cumhuriyet Terakkiperver Serbest Halk Fırkası Cumhuriyet Cumhuriyet Fırkası Fırkası Genel Başkanı, Genel Başkanı Genel Başkanı Mustafa kazım Fethi Kemal’dir.9 Eylül Karabekir’dir.17 Okyar’dır.1929’da 1923’te Kasım 1924’te ekonomik dünya kurulmuştur. kurulan parti,5 krizi sırasında var Halkın istek ve Haziran 1925’e olan hükümetin görüşlerinin kadar faaliyet uygulamalarına meclise daha göstermiştir. Bu seçenek olacak kolay partinin yeni görüşler yansımasını kurulmasında üretmek, var olan sağlama ve Mustafa Kemal hükümeti demokrasiyi tüm ile arkadaşları denetlemek, kurum ve arasında halkın istek ve kuruluşlarıyla meydana gelen görüşlerini işletme gibi görüş ayrılıkları yansıtmak düşüncelerle etkili oldu.Şeyh amacıyla 1930’da kuruldu. Halk Sait kuruldu. Fethi Partisi Ayaklanması’yla Okyar, adı,1924’te ilgisi olduğu Cumhuriyet Cumhuriyet Halk gerekçesiyle 5 yönetimi Fırkası,1935’te Haziran 1925’te karşıtlarının Cumhuriyet Halk kapatıldı. katılmasından Partisi adını aldı. endişe ettiği partisini 18 Aralık 1930’da kapattı. -Başkanlığına Ankara müftüsü Rıfat Börekçi getirildi. -Genelkurmay Başkanlığının Kurulması (3 Mart 1924) -TBMM’de alınan kararla Erkan-ı Harbiye Vekâleti kaldırıldı. Onun yerine en yüksek askeri makam olarak Genel Kurmay Başkanlığı kuruldu. -Bu düzenleme il de Ordu siyasetin dışında tutuldu. 4.Çok Partili Siyasi Yaşama Geçiş Denemeleri ve Sonuçları a.Çok Partili Hayata Geçiş Çalışmaları -Birbirinden değişik düşünce ve istekleri temsil eden siyasi partilerin bulunması demokrasi ile yönetilen ülkelerin temel özelliğidir. -Demokrasilerde çoğulculuk temel olduğu gibi bütün düşüncelerin de korunması temel kuraldır. -Cumhuriyet ve demokrasi ile yönetilen ülkelerin en önemli özelliği vatandaşların tercihleri doğrultusunda yaşamalarının olanaklı olmasıdır. b.Cumhuriyete Yönelik Tehditler ve Sonuçları -Cumhuriyet ve demokrasi yönetimleri; hürriyet, özgürlük, eşitlik ve ulusal egemenlik temellerine dayanır. -Cumhuriyet yönetimin amacı ulusal iradenin ve ulusun değişik görüşlerinin önündeki engelleri kaldırarak çoğulculuğun önünü açmaktır. -Özgürlük, kişilerin başkalarına zarar vermeden dilediklerini yapabilmesidir. Eşitlik ise dil, renk, cinsiyet, ırk, inanç, siyasal düşünce vb. nedenlerle bireylere ayrım yapılmaksızın hukuk önünde eşitliğin sağlanmasıdır. -Çoğulculuk, vatandaşların değişik görüşlerini temsil eden partiler arasında seçim yapabilmesi, değişik düşüncelerin yönetimde söz sahibi olabilmesi anlamına gelmektedir. -Cumhuriyet ve demokrasilerde yasalar; hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa ayrım yapılmaksızın eşit olarak uygulanır. -Türkiye 1950’ye kadar tek parti olan Cumhuriyet Halk Partisi tarafından yönetildi. -Şeyh Sait İsyanı -Çok partili yaşama geçiş II. Dünya Savaşı sonrasında yeniden başladı. - Musul’un geleceği Lozan Barışında çözülememişti. -7 Ocak 1946’da Demokrat Parti kuruldu. -İngiltere, Musul’un Türkiye’de kalmasını istemiyordu. 18 T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK -Şeyh Sait ayaklanmasında bu nedenle İngiltere’nin etkisi bulunmaktadır. İngiltere halifeliğin kaldırılmasını gündeme getirerek halkın dini ve etnik yapısını kullanmaya başladı. -İlk Türk devletleri töre adı verilen yazılı olmayan kurallara göre yönetildi. -İslamiyet’in kabulünden sonraki süreçte İslam hukuk sisteminin yanında Türk devlet gelenekleri de yönetimde bağlayıcı olmuştur. -Türkiye ise ayaklanmaya karşı bazı önlemler aldı. Bunlar; -Bölgeye ordu gönderildi. -Çağdaş anlamda anayasal sürecimiz ise XIX. yüzyılda Tanzimat Fermanı ile başladı. -Bölgede sıkıyönetim ilan edildi. -I.Meşrutiyetin ilanıyla birlikte oluşturulan Kanuni Esasi ile Türk toplum ve devlet yaşamında gerçek anlamda anayasal döneme geçildi. -Takrir-i Sükûn yasası çıkarıldı.(14 Mart 1925) -Ayaklanma 15 Nisan 1925’te bastırıldı. 1921 Anayasası 1921 Anayasası,20 Ocak 1921’de kabul edildi. Bu anayasa, dağılan Osmanlı Devleti’nin yerine yeni bir devletin kuruluşunu sağlayan hukuki metindir. Terakkiperver Cumhuriyet Partisi kapatıldı. -Musul sorunu ise misak-ı milliye aykırı biçimde sonuçlandı. -Mustafa Kemal’e Suikast Girişimi (16 Haziran 1926) 1921 Anayasası, Ulusal Mücadele döneminde hazırlandı. Ulusal egemenlik ilkesini temel alan anayasa, ülkenin içinde bulunduğu savaş koşullarını ve acil gereksinimleri karşılamak üzere kısa bir metne sahipti. Bu anayasa bir geçiş döneminin koşullarına göre hazırlanmakla birlikte demokratik nitelik taşımaktaydı. -7 Mayıs 1926'da Anadolu'da bir geziye çıkan Mustafa Kemal İzmir'e de gelecekti. Laik cumhuriyete karşı olanlar Mustafa Kemal'i öldürmeğe karar verdiler. Mustafa Kemal İzmir'e varmadan önce suikastçılar silâhlarıyla yakalanarak tutuklandılar (16 Haziran 1926). - Mustafa Kemal, yayınladığı bir genelgede, "Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır." demiştir. -Menemen Olayı (23 Aralık 1930) -Laik cumhuriyete karşı yapılan ayaklanmadır. -Menemen Olayı Türkiye’de çok partili yaşama geçiş çalışmalarının uzun bir süre durmasına neden olmuştur. Anayasa’nın temelinde güçler birliği sistemi egemendi. Anayasada ülkede saltanat yönetimi devam ettiği dönemde devlet başkanı ibaresi yoktu.1923’te Cumhuriyet ilan edildi. Ülkenin yönetim biçimiyle ifadeler anayasaya konuldu. c.Türk Halkının Cumhuriyete Bağlılığı -Cumhuriyet ve demokrasi Türk halkının özgürlüklerinin garantisidir. C-HUKUK ALANINDA YAPILAN DEVRİMLER 1.Anayasa Hareketleri 1924 Anayasası 20 Nisan 1924’te yürürlüğe giren 1924 Anayasası, Teşkilatı Esasiye Yasasını yürürlükten kaldırdı.1924 anayasasına göre egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur. Devletin yönetim biçimi Cumhuriyet; dili Türkçe, başkenti Ankara ve dini İslam’dır. Egemenliğin tek temsilcisi Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Bu anayasa güler ayrılığını temel aldı. Meclis Hükümeti sistemi yerine Kabine Sistemi getirildi.1928’de “devletin dini İslam ibaresi bu anayasadan çıkarıldı. 1924 Anayasası’nda yapılan değişikliklerle kadınlara 1930’da Belediye seçimlerine katılma hakkı,1934’te milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanındı.1937’de laiklik ilkesiyle beraber altı ilke anayasaya eklendi. 1 Ekim 1945’te içeriği değiştirilmeden dili Türkçeleştirilerek yeniden kabul edildi.1924 Anayasa’sı,1961’de yeni anayasanın kabul edilmesiyle yürürlükten kaldırıldı. -Devletin niteliğini, kurumların işleyişini, vatandaşların temel hak ve sorumluluklarını belirleyen temel yasaya anayasa denir. -Türk devlet geleneğinde devletler sürekli olarak yazılı ya da yazılı olmayan belli kurallara bağlı olarak yönetilmiştir. 19 T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK 2.Medeni Yasa’nın Kabulü (17 Şubat 1926) -1 Kasım 1928’de TBMM yeni Türk harflerin kabul etti. -Evlenme, boşanma ve miras haklarını belirleyen aile hukukuna medeni yasa denir. -1928’de yapılan diğer bir değişiklikle de uluslar arası rakamlar kabul edildi. -Osmanlı medeni yasası, Ahmet Cevdet Paşa başkanlığında oluşturulan Mecelle denen yasa ile geliştirildi. Millet Mektepleri (1928) -17 Şubat 1926’da İsviçre Medeni yasası Türk toplumunun gereksinimlerine göre düzenlenerek mecliste kabul edildi. -Atatürk, millet mektepleri başöğretmeni unvanını aldı. -Harf devriminden sonra millet mektepleri açıldı. -Bu mekteplerin amacı halkın okuma yazma düzeyini yükseltmek ve halka yeni harfleri öğretmekti. -4 Ekim 1926’da yürürlüğe girdi. -Devamında ise köy öğretmen okulları açıldı. Bu okullarda, temel eğitimin yanı sıra mesleki eğitime de önem verildi. Medeni Yasanın Türk kadınına sağladığı bazı haklar ise; -tek eşli evlilik Üniversite Reformu (1933) -resmi nikâh zorunluluğu -1943’te çıkarılan bir yasayla İstanbul’daki Mülkiye Mektebi, Siyasal Bilgiler fakültesine dönüştürülerek Ankara’ya taşındı. -evlilikte yaş sınırı -boşanmanın koşulları -1925’te kurulan Ankara Hukuk Mektebi, Hukuk Fakültesi adını aldı. -kadın-erkek eşitlik ilkesi -İstanbul Üniversitesi’nde çok sayıda enstitü kuruldu ve Tıp Fakültesinde birçok klinik açıldı. -mirasta kadın-erkek eşitliği -evlenmede eşlerin isteği a.Atatürk Dönemi Kültür, Dil ve Tarih Alanında Yapılan Çalışmalar D-EĞİTİM VE KÜLTÜR ALANINDA YAPILAN DEVRİMLER -Ulusların uygarlık yolunda ilerleyebilmeleri; kendi kültür ve ulusal değerlerine sahip çıkarak geliştirmesi ile olanaklı olabilir. 1.Eğitim Alanında Yapılan İnkılâplar -Tevhid-i Tedrisat Yasası ile çeşitli kurumlara bağlı devlet okulları, medreseler, kilise teşkilatlarına bağlı azınlık okulları ve yabancı okulların tamamı Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlandı. Böylece eğitim sistemimiz ulusal nitelik kazandı. -Yeni Türk devleti, ulusal birlik ve beraberlik temelleri üzerinde kurulması amaç edinilmişti. Maarif Teşkilatı Kanunu (2 Mart 1926) -Bu amaçla Türk kültürünün iki önemli kaynağı olan Türk dili ve tarihi alanındaki araştırmalara büyük önem verildi. -Eğitim sistemi ulusal olacak biçimde, ilk ve ortaöğretim programları belirlendi. -1931’de Türk Tarih Kurumu,1932’de de Türk Dil Kurumu kuruldu. Maarif Teşkilatı Kanunu ile okul açılması bakanlığın iznine bağlandı. -Arkeolojik kazılar başlatıldı. Türk tarihi üzerine teoriler geliştirildi. Yeni Türk Harflerinin Kabulü (1 Kasım 1928) -Türk dilinin yabancı dillerin etkisinden kurtarılması çalışmalarına girişildi. -Türk toplumunda okuryazar oranı düşüktü. -Türk tarih Kurumunun süreli araştırma yayınına Belleten adı Atatürk tarafından verilmiştir. -Bu amaçla, Arap harflerinin Türkçeye uyarlanmasıyla kullanılan yazı sisteminden Latin harflerinin Türkçeye uyarlandığı Türk alfabe sistemine geçilmesi kararı alındı. b.Atatürk ve Sanat 20 T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK -Türkiye’de yüksek bir uygarlık düzeyine ulaşılmasını hedefleyen Atatürk, sanata verdiği önemle modern Türk sanatlarının öncüsü ve mimarı oldu. -25 Nisan 1925’te kabul edildi. -2 Aralık 1934’te din adamlarının ibadet yerleri dışında dini kıyafetlerle gezmesi yasaklandı.(Diyanet İşleri Başkanı ve diğer dinlerin liderleri bu yasak dışında tutuldu.) Güzel Sanatlar Akademisi -Osmanlı döneminden kalma sanayi Nefise, güzel sanatlar akademisi haline getirildi. Takvim Değişikliği -Resim, heykel, mimarlık ve müzik alanlarından birçok öğrenci Almanya, Avusturya ve Fransa’ya gönderildi. -26 Aralık 1925’te Hicri ve Rumi takvimler yerine Miladi Takvim kabul edildi. -Cemal Reşit Rey, Ulvi Cemal Erkin, Adnan Saygun gibi kompozitörler ile Çallı İbrahim, Namık İsmail bunlardan bazılarıdır. -1 Ocak 1926’dan itibaren de kullanılmaya başlandı. Konservatuar -İlk Türk operası Adnan Saygun tarafından hazırlandı. -30 Kasım 1925’te kabul edilen yasa ile tekke, zaviye ve türbeler kapatıldı. Bunun yanı sıra dinsel unvanların kullanımı da yasaklandı. -İlk konservatuarı ise Cemal Reşit Rey kurmuştur. Ölçü Birimlerinde Değişiklik -1937’de resim ve Heykel müzesi açılmıştır. -1931 yılında kabul edilen bir yasa ile eski ölçü birimleri olan okka, arşın, endaze kaldırılarak bunların yerine metre ve kilo getirildi. Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması Musiki Muallim Mektebi Saatte Değişiklik -Cumhuriyetin ikinci yılında Musiki Muallim Mektebi açılmıştır. -26 Aralık 1925’te alaturka saat kaldırıldı. Gün 24 saate bölündü. -Okul programları için Prof.Paul Hindemith’ten yardım alındı. Tatil Günlerinde Değişiklik İnkılâp Sergisi -Milli bayramlar ve tatil günleri yeniden düzenlendi. -1933 Ekim’inde Ankara’da düzenlenen inkılâp sergisi, cumhuriyet döneminin ilk on yılına ilişkin gelişmelerin sanatsal bir analizi niteliğidir. -1935’te çıkarılan bir yasa ile Cuma günü olan tatil günü, cumartesi öğleden sonra ve Pazar olarak değiştirildi. c.Atatürk ve Spor Soyadı Yasası -Bilgi, ahlak ve beden gücü yönünden ideal bir gençlik yetiştirilmesi amaçlandı. -Osmanlı Devletinde kişilerin soyadı yoktu. Kişinin adının yanına baba adı, doğum yeri veya bağlı olduğu boyun adı yazılırdı. -Bu alanda Selim Sırrı Tarcan önemli çalışmalarda bulunmuştur. -Bu durum hem karışıklıklara hem de bazı haksızlıklara neden oluyordu. -21 Haziran 1934’te çıkarılan soyadı yasası ile; her Türk vatandaşı adının yanına ailesinin ortak kullanacağı bir soyadı alacaktı. E-TOPLUM VE SAĞLIK ALANINDA YAPILAN DEVRİMLER 1.Toplumsal Hayatın Düzenlenmesi -Bu soyadları, Türkçe olmasının yanı sıra ahlaka aykırı ve gülünç olmayacaktı. Türk toplumunun yaşamını çağdaşlaştırmaya ve millileştirmeye yöneliktir. -24 Kasım 1934’te Mustafa Kemal’e, TBMM tarafından Atatürk soyadı verildi. Şapka Yasası 21 T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK Nüfus Politikası 1935 -Osmanlı Devleti, Trablusgarp Savaşından Kurtuluş Savaşına kadar hem topraklarını hem de nüfusunun önemli kesimini kaybetmişti. 1935 Mühendisi oldu. Yapılan seçimlerde TBMM’ye 18 kadın milletvekili girdi. İlk kadın doğum uzmanı Dr. Pakize İzzet Tarzi kadın hastalıları ve doğum alanında uzmanlık eğitimini tamamladı. Sabiha Gökçen dünyanın ilk kadın savaş pilotu oldu. -Bu durum ülkenin sosyal, askeri, savunma ve ekonomik yönlerden olumsuz etki yaratıyordu. 1936 -Bu amaçla nüfusun arttırılması amacıyla bazı önlemler alındı. Bunlar; Uluslar arası Kadın Kongresi Atatürk,22 Nisan 1935’te,İstanbul’da Uluslar arası Kadın Kongresi adıyla bir kongrenin toplanmasını sağladı. -1929’da fazla çocuk sahibi olan aileler yol vergisi vermeyeceklerdi. 2.Sağlık Alanında Yapılan Çalışmalar -1930’da ülkenin birçok yerinde doğumevi kuruldu, fakirlere ücretsiz ilaç dağıtıldı. -1920’de Sağlık Bakanlığı kuruldu. -1931’de altı ve daha fazla çocuklu ailelere vergi muafiyeti getirildi. -1924’te Ankara, Sivas, Trabzon, Erzurum ve Diyarbakır^da Numune Hastaneleri açıldı. -1932’de nüfus artışı için komisyonlar kuruldu. -1930’da Umum Hıfzıssıhha Kanunu ile verem, sıtma, kolera, veba, tifo, çiçek, menenjit, kızamık ve trahom gibi bulaşıcı hastalıklara karşı mücadele başlatıldı. -1934’de Türkiye’ye yönelik göçler teşvik edildi. -1936’da çok çocuklu ailelere hazineye ait topraklardan tarla bağışlandı. -1936’da doğum kontrolünü sağlayan ilaçların kullanımı yasaklandı. F-EKONOMİ ALANINDA YAPILAN DEVRİMLER Kadın Hakları -İzmir İktisat Kongresi (17 Şubat 1923) -17 Şubat 1926’da Medeni Yasa kabul edildi. Yasa ile, -Türkiye’de bulunan ziraatçı, sanayici, tüccar ve işçi temsilcilerinden oluşan 1135 kişinin katılımıyla İzmir’de düzenlenen Türkiye İktisat Kongresi’nde Türkiye’nin başta ekonomi olmak üzere sosyal ve siyasi sorunları tartışıldı. -Birden fazla evlilik yasaklandı. -Resmi olmayan nikâh hukuken geçersiz sayıldı. -Kongre sonunda oybirliği ile Misakı iktisadi kararları kabul edildi. Alınan kararlar ise, -Evlenme yaşı getirildi. -Boşanma hakkı kadına da tanındı. Madde-1: Türkiye, milli sınırları dâhilinde, lekesiz bir bağımsızlık ile, dünyanın barış ve gelişme unsurlarından biridir. -Miras hukukundaki cinsiyet ayrımı kaldırıldı. -Türk kadınına 1930’da Belediye seçimlerine, 1933’te muhtarlık seçimlerine ve 1934’te milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanındı. 1930 1930 1931 1933 1933 Madde-2: Türkiye halkı egemenliğini, kanı ve canı pahasına elde ettiğinden, hiçbir şeye feda etmez ve ulusal egemenliğe dayanan meclis ve hükümetine her zaman destek verir. Madde-3: Türkiye halkı, tahrip etmez, imar eder. Bütün emeği ekonomik yönden ülkeyi yükseltmek amacına yöneliktir. Türkiye’nin ilk kadın belediye başkanı seçildi. Türkiye’de ilk kadın yargıçlar atandı. Türkiye’nin ilk kadın cerrahı çalışmaya başladı. Türkiye’nin ilk kadın muhtarı seçildi. Sabiha Güreyman Türkiye’nin ilk kadın inşaat 22 T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK Madde-4: Türkiye halkı, tükettiği malı olabildiğince kendi yetiştirir. Çok çalışır, zamanda, parada ve ithalatta savurganlıktan kaçar. Milli üretim için yeri geldiğinde geceli gündüzlü çalışır. -Türkiye Cumhuriyetinin kurulduğu yıllarda ekonomi büyük ölçüde tarıma dayalıydı. -Bu dönmede tarım alanında meydana gelen iki gelişme çok önemlidir. Bunlar Atatürk Orman Çiftliği’nin kurulması ve Aşar vergisinin kaldırılmasıdır. Madde-5: Türkiye halkı, servet olarak bir altın hazinesi üzerinde oturduğunun bilincindedir. Ormanlarını evladı gibi sever, bunun için ağaç bayramları yapar; yeniden orman yetiştirir. Madenleri kendi ulusal üretimi için işletir ve servetlerini herkesten fazla tanımaya çalışır. Atatürk Orman Çiftliği Atatürk, Gazi Orman çiftliğini kurarak, modern tarım tekniklerinin ilk örneklerini Türkiye tarımına hediye etmiştir. Atatürk tarımı geliştirmek amacıyla tarım Kredi Kooperatiflerini ve Devlet Üretme Çiftliklerini kurdu. Topraksız köylüye toprak dağıtmak amacıyla toprak reformunu başlattı. Madde-6: Hırsızlık, yalancılık, ikiyüzlülük ve tembellik en büyük düşmanımız; tutuculuktan uzak dindarca bir anlayış her yerde ilkemizdir. Her zaman faydalı yenilikleri severek alırız. Türkiye halkı kutsallığına, topraklarına, şahıslarına ve mallarına karşı yapılan düşmanca propagandalardan nefret eder ve bunlarla mücadeleyi hep bir görev bilir. Türk Denizciliği ve Kabotaj Yasası 1 Temmuz 1926) -1 Temmuz 1926’da kabul edilen Kabotaj Yasası ile Türk kara sularında yük taşıma hakkı sadece Türk denizcilerine verildi. Madde-7: Türkler, bilgelik ve yetenek aşığıdır. Türk, her yerde hayatını kazanabilecek şekilde yetişir; fakat her şeyden önce ülkesinin malıdır. Eğitime verdiği yücelik dolayısıyla Kandil günü, aynı zamanda bir kitap bayramı olarak kutlanır. -Dalgıçlık, kılavuzluk, kaptanlık, çarkçılık, tayfalık ve benzeri mesleklerin Türk yurttaşlarınca yerine getirilebileceği belirtildi. Madde-8: Birçok savaşlar ve zorunluluktan dolayı azalan nüfusumuzun artması ile beraber sağlıklarımızın, hayatlarımızın korunması en birinci amacımızdır. Türk; mikroptan, pis havadan, salgından ve pislikten çekinir, bol ve saf hava, bol güneş ve temizliği sever. Ata mirası olan binicilik, nişancılık, avcılık, denizcilik gibi beden eğitiminin yayılmasına çalışır. Hayvanlarına da aynı dikkat ve özeni göstermekle beraber cinslerini düzeltir ve sayılarını çoğaltır. -Kabotaj Yasası, kapitülasyonların kaldırılmasını tamamlayan bir gelişmedir. Atatürk Dönemi Ekonomik Gelişmeler -Sanayi, ticaret, madencilik, ulaşım ve bankacılık alanlarında hızlı bir yapılanmaya gidildi. -24 Temmuz 1923’te Kapitülasyonlar kaldırıldı. Madde-9: Türk, dinine, ulusuna, toprağına, hayatına ve varlığına düşman olmayan uluslara hep dosttur; yabancı sermayesine karşı değildir. Ancak kendi yurduna, kendi diline ve yasasına uymayan kurum ve kuruluşlarla ilişkide bulunmaz. Türk, bilim ve sanat yeniliklerini nerede olursa olsun doğrudan doğruya alır ve her türlü ilişkide fazla aracı istemez. -1924’te Türkiye İş Bankası kuruldu. -1925’te Reji İdaresi (tütün tekeli) yabancılardan satın alındı. -1925’te Ticaret ve Sanayi odaları kuruldu. Madde-10: Türk, açık alın ile serbestçe çalışmayı sever; tekel istemez. -1926’da Sanayi ve Maden Bankası kuruldu. Madde-11: Türkler, hangi sınıf ve meslekte olurlarsa olsunlar, birbirlerini candan severler. Meslek, zümre itibariyle el ele vererek birlikler, ülkelerini ve birbirlerini tanımak, anlaşmak -1927’de sanayiyi teşvik amacıyla yasa çıkarıldı. 12- Türk kadını ve kocası ve çocuklarını, misak-ı iktisadiye kurallarına göre yetiştirir. -1929’da yerli sanayiyi korumak için gümrük vergileri yükseltildi. Tarım Politikası -1930’da Merkez Bankası kuruldu. -Uşak’ta bir şeker fabrikası ve ufak çapta bir dokuma fabrikası kuruldu. -1930’da Türk Parasının Değerini Koruma Yasası çıkarıldı. 23 T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK -1933’te I.Beş Yıllık Kalkınma Planı hazırlandı. Atatürkçü düşünce sisteminin oluşmasında, aile ve yetişme ortamı, eğitim yaşamı, okuduğu kitaplar vb unsurlar etkili olmuştur. -Bu dönemde Sümerbank, Paşabahçe Cam, Beykoz Deri, İzmit Kâğıt Sanayi ve Karabük Demir Çelik işletmeleri kuruldu. -Türkiye’de madenciliği geliştirmek içi amacıyla MTA (Maden Tetkik Arama) enstitüsü açıldı. Mustafa Kemal, Selanik Askeri Rüştiyesine giderken kültürel yayınları izlemiş, Manastır Askeri İdadisi'nde kişi hak ve özgürlüklerin genişletilmesine yönelik düşünceleri benimsemiştir. -Türkiye’de maden işletmeciliğini gerçekleştirmek amacıyla Etibank kuruldu. Türk düşünürlerden Namık Kemal, Mehmet Emin Yurdakul, Tevfik Fikret ve Ziya Gökalp'ten etkilenmiştir. -II. Beş Yıllık kalkınma planı ise II. Dünya Savaşı’nın çıkması nedeniyle uygulanamamıştır. Yabancı düşünürlerden ise; J.J.Rousseau, Montesquieu, Descartes ve Kant'tan etkilenmiştir. Türk Hava Kurumu ve Uçak Sanayi Bununla birlikte Avrupa’daki gelişmelerde gelişimi üzerinde büyük etki bırakmıştır. -Türk Hava Kurumu 16 Şubat 1925’te Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle “Türk Tayyare Cemiyeti” adıyla kuruldu. 2.Atatürkçülüğün Tanımı ve Önemi Atatürk öldüğü sırada Hindistan İslam Birliği başkanı ve daha sonra da Pakistan'ın ilk kurucusu ve devlet başkanı Muhammet Ali Cinnah şöyle demiştir: -Türk Hava Kurumu, Kayseri’de TOMTAŞ Uçak ve Motor Fabrikası’nı hizmete açtı. -Etimesgut’ta kurulan uçak fabrikası 1940’da tam üretime geçti. "Atatürk bütün dünya için özellikle Müslüman ülkeler için bir örnektir... Atatürk’ün ölümüyle yalnız Müslümanlar değil bütün dünya tarihi en büyük insanlardan birini kaybetmiştir. -3 Mayıs 1935’te Türkkuşu kuruldu. -Kurum, bugüne kadar aralarında Atatürk’ün manevi kızı ve dünyanın ilk kadın savaş pilotu olan Sabiha Gökçen’in de bulunduğu, birçok kişiyi yetiştirmiştir. G-ATATÜRK’ÜN GELECEĞE YÖNELİK HEDEFLERİ Atatürk’e göre geleceğin emanet edileceği bir gençliği yetiştirmek devletin görevleri arasındadır. H-BÜYÜK NUTUK Doğumunun 100.yılında UNESCO'nun 20.genel kurulunda şu bildiri yayınlanmıştır: -Atatürk sömürgecilik ve yayılımcılığa karşı savaş açan ilk liderdir. -Dünya ulusları arasında karşılıklı anlayışın ve sürekli barışın öncülüğünü yapmış, tüm yaşamı boyunca insanlar arasında hiçbir renk, din ve ırk ayrımı gözetmeyen bir uyum ve iş birliği çağının doğacağına inanmıştır. -Mücadelesini gerçekleştirirken barışa ve insan haklarına büyük önem vermiştir. -Atatürk, Cumhuriyet Halk Partisi’nin 15-20 Ekim 1927 tarihleri arasında gerçekleştirdiği ikinci büyük kongresinde Milli Mücadele’yi ve Cumhuriyetin kuruluşunu anlatan uzun bir konuşma yaptı. Bu konuşma Nutuk adı altında kitaplaştırıldı. Atatürkçülüğün temel esasları Mustafa Kemal Atatürk tarafından belirlenmiştir. -Atatürk, Nutuk’ta 1919-1927 yılları arasındaki olayları belgelere dayalı olarak yazıp Türk tarihi için önemli bir kaynak oluşturdu. -Atatürkçülük, Türkiye Cumhuriyeti için tam bağımsızlığı hedeflemektedir. ATATÜRK İLKELERİ -Atatürk'e göre bağımsızlık her alanda gerçekleşmelidir. A-ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİ -Atatürkçülük Türk ulusunun huzur ve refah içinde yaşamasını amaçlamaktadır. 1.Atatürkçü Düşünce Sistemini Hazırlayan Etkenler -Atatürkçülükte ulusal egemenlik temeldir. 24 T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK -Atatürkçülük, olayları akılcı bir yaklaşımla ele almayı ilke edinmiştir. gibi evrensel temellere dayanmaktadır. Bu temeller belirlenirken Türk ulusunun gereksinimlerini karşılayabilmesine özen gösterilmiştir. -Atatürkçülük, Türk ulusunu çağdaş uygarlık düzeyini üstüne çıkarmayı amaçlamıştır. Atatürk, Türkiye Cumhuriyetinin kurulması ve ulusal bilincin oluşturulması açısından milli tarih anlayışının geliştirilmesine büyük önem vermiştir. -Atatürkçülük, Türk toplumu için çağın gereklerine uygun kurumlar kurmayı hedefler. 3.Atatürkçülüğün Nitelikleri Atatürk, milli tarih gibi milli dili de devletin ve milletin devamlılığını ve gelişmesini sağlayan, milli kültürü oluşturan değer olarak görmüştür. XX. yüzyıl önemli tarihi olaylara, toplumsal değişimlere neden olan düşünce sistemlerinin etkili olduğu bir dönem olmuştur. Atatürkçülük bu dönemde ortaya çıkan diğer düşünce sistemlerinden ayrılmış olup geçerliliğini günümüze kadar sürdürmüştür. Atatürk'e göre temel olan Türk ulusunun onurlu, özgür bir biçimde yaşaması ancak tam bağımsızlık ilkesiyle olanaklıdır. Atatürk'e göre, güçlü bir devlet ancak tam bağımsızlık ve ulusal egemenlik temelleri üzerinde varlığını sürdürür. Atatürkçülük; ülke gerçeklerinden, Türk ulusunun gereksinim ve isteklerinden doğmuştur. Atatürk'ün en belirgin özelliklerinden biri de ulusal birlik ve beraberlik tutkusudur. Atatürkçülük, değişmez ve katı dogmalara dayanmayıp akıl ve bilimi temel almıştır. Ulusal birlik ve beraberliğin sağlanmasında önemli bir unsur da vatanın bütünlüğüdür. Atatürkçülük için yabancı siyasal akımlar ve ideolojilerinin etkisinden söz edilemez. B-ATATÜRK İLKELERİNİN ÖZELLİKLERİ VE DAYANDIĞI ESASLAR 1.Atatürk İlkelerinin Ortak Özellikler Atatürk ilkeleri tarihi ve sosyolojik gelişmelerinin sonucunda oluşmuş ve Türk devriminin düşünce gücü ve dayanağını oluşturmuş ve Türk ulusunun gereksinimlerinden doğmuştur. Atatürk ülkeleri birbirini tamamlayan ve birbirine bağlı bir bütünü oluşturmaktadır. Atatürk ilkelerinin her alanda yeniliklere ve ilerlemeye açık olması dinamik bir yapıya sahip olduğunu göstermektedir. Atatürkçülük Türk toplumunun çağdaşlaşmasını hedeflemektedir. 2.Atatürk İlke ve Devrimlerinin Dayandığı Esaslar Türk devrimi, Atatürk ilkelerinin uygulamaya dönüşmüş biçimidir. İlkeler vatan sevgisi, milliyetçilik, bağımsızlık 25 T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK 2.Milliyetçilik -Ortak ekonomik çıkarlar için aynı topraklar üzerinde yaşayan insanların ortak geleceğinin ifadesidir. -Türk halkının ümmet olmaktan çıkıp ulus olmasını amaçlamıştır. Atatürk milliyetçiliğinin bazı özellikleri ise; -Dinsel birliğe değil de, toplumsal birliğe dayandığı için “Laik” özelliği bulunmaktadır. -Türk ırkının üstünlüğüne değil de, ulusların eşitlik temeline dayandığı için “ırkçı” değildir. -Eşitlik ilkesine dayanıp insanı temel aldığı için “demokratik ve insancıldır.” -Saldırgan değildir. Ulusal bağımsızlığı temel alır. Tam bağımsızlıktan yanadır. -Akılcı ve insancıldır. -Ekonomik içeriği de bulunmaktadır. Milliyetçilikle İlgili Devrimler: ATATÜRK İLKELERİ 1.Cumhuriyetçilik -Bir yönetim ilkesidir. Bir devlet biçimidir. 3.Halkçılık -Ulusçu demokratik, özgürlükçü ve çoğulcu ilkedir. -Bir ulusu oluşturan çeşitli mesleklerin ve toplumsal grupların içinde yer alan bütün insanlara halk denir. -Atatürk bu ilkenin niteliğini “Egemenlik kayıtsız koşulsuz ulusundur.” Biçiminde açıklamıştır. -Devlet yönetiminde halka dayanma, halktan güç alma, halkın egemenliğine sığınma gibi özellikleri içermektedir. Not: Atatürk, Cumhuriyetçilik ve Laiklik ilkelerini partiler üstü tutmuş ve tartışmalardan arındırmıştır. -Sınıf egemenliğini reddeder. Bireyler arasında her alanda fırsat eşitliğini amaçlar. Cumhuriyetçilikle İlgili Devrimler: TBMM’nin açılması Saltanatın kaldırılması Halifeliğin kaldırılması 1921 ve 1924 anayasalarının kabulü Çok partili yaşama geçiş denemeleri Türk Tarih Kurumu’nun açılması Türk Dil Kurumu’nun açılması Laiklikle ilgili tüm devrimler Kültürel içerikli tüm devrimler TBMM’nin açılması Saltanatın kaldırılması Cumhuriyetin ilanı 1921 ve 1924 anayasalarının kabulü Çok partili yaşama geçiş denemeleri -Halkçılık Anayasa’da Türkiye Cumhuriyetinin “Sosyal bir hukuk devleti” olduğu biçiminde yansımıştır. -Cumhuriyetçilik ve Milliyetçilik ilkelerinin doğal sonucudur. 26 T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK Saltanatın kaldırılması Halifeliğin kaldırılması Tevhid - i Tedrisat Yasası Şeriat Mahkemelerinin kaldırılması Tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması Maarif Teşkilatı hakkındaki yasa Türk Medeni Yasası’nın kabulü 1928’de “Devletin dini İslam’dır.” maddesinin anayasadan çıkarılması 1937’de “Devletin Laik olduğu” maddesinin anayasaya eklenmesi Medreselerin kapatılması Kılık – Kıyafet Yasası’nın kabulü Halkçılıkla İlgili Devrimler; Aşar vergisinin kaldırılması Türk Medeni Yasası’nın kabulü Kadınlara siyasal hakların verilmesi Kılık – Kıyafet Yasası Soyadı Yasası Toprak reformu ile ilgili yasanın çıkarılması 4.Devletçilik -Devlet, bir ülke üzerinde yaşayan insan topluluğunun, aralarındaki düzeni kurmak ve bu düzeni sürdürebilmek için oluşturduğu bir siyasi kurumdur. -Devletçilik ise geniş anlamda bir devletin toplumunun çıkarlarını korumak için sosyal, kültürel ve ekonomik alanda müdahaleci olmasıdır. 6.Devrimcilik -Cumhuriyet’in ilk yıllarında özel girişimcinin olmaması nedeniyle uygulanmıştır. -Devrim, bir toplumun eskiyen düzeninin yerine yeni ve çağdaş bir düzen getirilmesidir. Bu yeni ve çağdaş düzen köklü değişiklikler yapılarak gerçekleşir. -Yabancı sermayeye karşı olmamış, ama denetimi bağlı tutmuştur. -Atatürk ilke ve devrimlerini korumayı ve geliştirmeyi amaçlamıştır. -Devletçilik ilkesi günün koşullarından doğmuştur. Günümüzde yeterli derecede özel sermayenin olması nedeniyle eski önemini yitirmiştir. -Uygulamada eski devlet düzeninden yeni devlet ve toplum düzenine geçilmiştir. Devletçilik İlkesinin Uygulanması İle; -Devrimcilik ilkesi Atatürk döneminde yapılan bütün devrim atılımlarında yer alır. Aşar vergisi kaldırılmış Yabancı kuruluşlar ulusallaştırılmış Demiryolları yapılmış Devlet bankaları kurulmuş Kredi kooperatifleri kurulmuş Çeşitli devlet hizmetleri açılmış Beş yıllık kalkınma planları hazırlanmıştır. 1923-1932 DÖNEMİ TÜRKİYE’NİN DIŞ POLİTİKASI 1.Türk-Yunan İlişkileri ve Nüfus Mübadelesi -Lozan’a göre Batı Trakya ile İstanbul değişim dışında bırakılmıştı. -Türkiye’den ayrılmak istemeyenler İstanbul’a geldiler ve İstanbul’da Rum nüfusu oldukça arttı. 5.Laiklik -Türk Hükümeti bu duruma müdahale etti. -Sorunların dine göre değil, akıl ve bilime göre çözülmesidir. -Bireylerin inançlarına saygılı olunması amaçlanmıştır. -Sorun, uluslararası Adalet Divanı’na götürüldüyse de çözülemedi. -Dinsel görüşleri açısından herhangi kişilere ayrıcalık tanımamayı amaçlamıştır. -II. Dünya Savaşı bunalımı başlayınca yeniden Lozan koşullarına dönüldü. -Kültürü çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmak ve devrimci niteliklere kavuşturmak amaçlanmıştır. Not: 1930 yılında Yunanistan Başbakanı Venizelos Türkiye’ye, 1931 yılında da Türk Başbakanı İsmet İnönü Yunanistan’a gitmiştir. Bu olumlu ilişkiler 1954’te Kıbrıs sorunu sonucu bozulmuştur. Laiklikle İlgili Devrimler; 27 T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK 2.Türk-Fransız İlişkileri, Suriye Sınırı, Yabancı Okullar ve Borçlar Sorunu -5 Haziran 1926’da imzalanan Ankara Antlaşması’na göre; Yabancı Okullar Sorunu -Musul, Irak’a bırakıldı. 1925 Yılında Çıkarılan Yasa İle -Petrol gelirinin %10’u 25 yıl süre ile Türkiye’ye bırakıldı. -Türk dili, Türk tarihi ve coğrafya dersleriyle yurttaşlık bilgisi, Türk öğretmenler tarafından okutulacaktır. 1932-1939 DÖNEMİ TÜRKİYE’NİN DIŞ POLİTİKASI -Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olacaklardır. 1.Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’ne Girmesi (18 Temmuz 1932) -Yabancı elçiler, özellikle Fransa duruma müdahale ettilerse de, bir iç sorun sayılarak reddedilmiştir. -Yurtta barış dünyada barış ilkesi ve uluslar arası ilişkileri geliştirmek için Milletler Cemiyeti’ne girildi. Adana – Mersin Demiryolları -Milletler Cemiyeti kısa süre sonra büyük devletlerin, özellikle İngiltere yörüngesine girdi. -Kapitülasyonların kaldırılmasına karşın Türkiye’deki bazı liman ve demiryollarını yabancı şirketler işletmekteydi. -II. Dünya Savaşı’na engel olamayınca da, savaş sonrası kapatılarak yerine Birleşmiş Milletler kuruldu. -Bu durum ekonomik bağımsızlığa aykırıydı. Not: 1939 yılında II. Dünya Savaşı’nın çıkmasında, Milletler Cemiyeti’nin taraflı bir politika izlemesi de etkili olmuştur. -Türkiye, yabancıların elindeki şirketleri millileştirdi. Not: Bu alanda yapılan son önemli millileştirme, Fransız şirketinin işlettiği Adana – Mersin demiryollarının satın alınmasıdır. (1929) Osmanlı Borçları 2.Balkan Antantı (9 Şubat 1934) -Lozan sonrası Osmanlı borçlarının ödenmesi konusunda Fransa ile anlaşmazlık çıktı. -Faşist İtalya ve Nazi Almanya’sının saldırgan politika izlemsi üzerine kuruldu. -22 Nisan 1932 yılında imzalanan antlaşma ile bu sorun aşıldı. -Türkiye, Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya üye devletlerdir. -Türkiye borçları, Türk parasıyla ve eşit taksitler halinde ödeyecekti. Not: Bulgaristan’daki faşist yönetim, Antant’a katılmamıştır. 3.Türk-İngiliz İlişkileri, Irak Sınırı ve Musul sorunu -Üye devletlerden birine yapılan saldırı karşısında hep birlikte savunma yapacaklardır. Musul Sorunu ve Irak Sınırı -Sorun, Lozan Barış Antlaşması’nda çözülememişti. -Türkiye, Bulgaristan sınırı hariç diğer sınırlarını güvence altına almıştır. -1924’te İstanbul’da İngilizlerle görüşme yapıldıysa da, anlaşma sağlanamadı. -II. Dünya Savaşı gerçeğinde Antant amacına ulaşamamış ve savaş sonrası dağılmıştır. -Milletler Cemiyeti, sorun hakkında Türkiye aleyhine karar verince, olay daha karmaşık duruma geldi. 3.Montreux (Montrö) Boğazlar Sözleşmesi (20 Temmuz 1936) -1925 yılında Güneydoğu Anadolu’da Şeyh Sait Ayaklanması çıktı. -Lozan Barışı’na göre boğazların yönetimi uluslararası bir komisyona bırakılmış ve silahsız bölge ilan edilmiştir. -Ayaklanmanın bastırılması için bir dış sorun olan Musul Sorunu çözülmeliydi. -II. Dünya Savaş’ı öncesi, 28 T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK -Avrupa’da silahlanma süreci başlamıştır. -Bu gelişme karşısında Suriye, Hatay üzerinde hak iddia etmeye başladı. -Boğazlar komisyonu üyesi İtalya, Habeşistan’a saldırmıştır. -Milletler Cemiyeti’nde sorun çözülemedi. -Almanya, silahsız bölge ilan edilen Ren’e asker çıkartmıştır. -Avrupa’daki savaş tehlikesi üzerine Fransa, Hatay için halkoylamasını kabul etti. -Avrupa’daki bu gelişmeler Türkiye’nin güvenliğini tehdit etmektedir. -Milletler Cemiyeti gözetiminde yapılan halkoylaması sonucunda 2 Eylül 1938’de “Bağımsız Hatay Cumhuriyeti” kuruldu. Not: Bu gelişmeler karşısında Türkiye, Boğazların denetiminin kendisine bırakılmasını istedi. Avrupalı Devletler de çıkarları doğrultusunda Türkiye’nin önerisini kabul ettiler. -Hatay Meclisi’nde yapılan oylama ile de 30 Haziran 1939’da Hatay, Türkiye Cumhuriyeti’ne katıldı. Not: Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk dış başarısı, Hatay’ın ülkeye katılması olmuştur. Montrö Boğazlar Sözleşmesi -Boğazlarla ilgili tüm sınırlamalar kaldırılmıştır. -Yabancı ticaret gemilerinin geçişi serbest bırakılmıştır. -Savaş durumunda Boğazların geçiş trafiği Türkiye’nin iradesine bırakılmıştır. -Karadeniz’e kıyı devletlerin savaş gemilerinin geçişi de uluslararası hukuk kurallarına göre düzenlenmiştir. -Montrö Boğazlar Sözleşmesiyle Boğazların egemenliğini yeniden elde eden Türkiye’nin jeopolitik önemi artmıştır. 4.Sadabat Paktı (8 Temmuz 1937) -Yakındoğu’da barış ve güvenliğin sağlanması için kurulmuştur. -Türkiye, İran, Irak ve Afganistan üye devletlerdir. -Pakt ile Türkiye’nin doğu sınırları güvence altına alınmıştır. Not: Suriye, Türkiye ve Irak ile yaşadığı sorunlar nedeniyle pakta katılmamıştır. 5.Hatay Sorunu ve Hatay’ın Anavatana Katılması (29 Haziran 1939) -20 Ekim 1921’de TBMM Hükümeti ile Fransa arasında imzalanan Ankara Antlaşması ile; Hatay’da özel yönetim kurulmuştur. -Avrupa’daki gelişmeler karşısında (II. Dünya Savaşı gerilimi) Fransa, Suriye üzerindeki mandasını kaldırdı. 29 T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK Coğrafi konu üç kıtayı birleştiren ( Asya - Avrupa - Afrika ) Türkiye, kültürel ve tarihsel nedenlerden dolayı da Dünya petrol rezervinin % 60’ýna sahip olan Orta Doğu, dünya yıllık petrol üretiminin % 30’u gerçekleştirmektedir. Türkiye yeraltı ve yerüstü zenginlikler açısından önemli bir yere sahiptir. Avrupa ülkeleri arasında en çok maden rezervine sahip olan ülkelerden biridir. Bugün çinko, bakır, boksit, kükürt, demir, krom, kurşun, bor, taşkömürü, linyit, fosfat, petrol, cıva, gümüş gibi madenler Türkiye’de işlenmektedir. Türkiye, krom ve bor mineralleri bakımından dünyada ilk sıralarda gelmekte ve nükleer enerji için önemli bir yer tutan uranyum cevheri de Türkiye’de bol miktarda bulunmaktadır Bu yer altı kaynaklarının yanında, zengin hidroelektrik ve güneş enerjisi potansiyeline ve jeotermal güce sahip olan Türkiye, diğer devletlerin ilgisini çekmektedir. Türkiye jeopolitik açıdan önemli bir konuma sahiptir. Bu konum Türkiye’ye önemli avantajlar sağlarken diğer taraftan varlığına yönelik tehditlerin de ortaya çıkmasına yol açmıştır. Türkiye’nin karşılaştığı bu tehditlerin sebeplerini anlamak ve gerekli önlemleri alabilmek için ülkemizin jeopolitik konumunu ve bunun sonuçlarını değerlendirmek gerekir. Türkiye, Kuzey yarım kürede 36 42° kuzey enlemleri ile 26 - 45° doğu boylamları arasında olup Avrupa, Asya, Afrika kıtalarının birbirine yaklaştığı noktada üç tarafı denizlerle çevrili "merkezî durum"da bulunan bir ülkedir. Türkiye Asya ve Avrupa kıtası üzerinde olup İstanbul ve Çanakkale Boğazlarına sahiptir. Aynı zamanda Karadeniz’den Akdeniz’e ve Avrupa’dan Orta ve Uzak Doğu’ya uzanan bütün kara, deniz ve hava yolları Türkiye üzerinden geçmektedir. Bu yüzden bu bölge, ekonomik ve politik açılardan da büyük önem taşımaktadır. Türkiye; Rusya ve Hazar Bölgesi ile birlikte büyük doğal gaz ve petrol kaynağına sahip Orta Doğu’ya sınırı olması nedeniyle avantajlı bir konuma sahiptir. Türkiye’nin doğusundaki ülkeler enerji kaynağı üreticisiyken batısında yer alan ülkeler sanayileri gelişmiş, petrol ve doğal gaz rezervleri yok denecek kadar az olduğu için tüketici konumundadırlar. Türkiye’nin doğusundaki ülkeler enerji kaynağı zengini olmalarına rağmen sanayi ürünlerine yoğun ihtiyaç duymaktadırlar. Bu iki ülke grubunun ihtiyaçlarını en uygun şartlarda karşılayabilecekleri güzergâh ise Türkiye üzerinden geçmektedir. Özellikle hayata geçirilmeye çalışılan Hazar petrollerini dünya pazarlarına ulaştırmayı amaçlayan Bakü - Tiflis - Ceyhan Petrol Boru Hattı, Avrupa’nın doğal gaz ihtiyacının önemli bir kısmının karşılanmasını ve AB’nin Rusya’ya bağımlılığı azaltacak olan Nabucco Hattı bunlara örnek verilebilir. Fakat bu hatlara enerji sağlayacak ülkelerde meydana gelecek olumsuz gelişmeler ülkemiz için önemli tehdit unsurlarındandır. Irak’ın Kuveyt’i işgalinden önce günlük 800.000 varil kapasite ile kullanılan Kerkük-Ceyhan Petrol Boru Hattı Irak’ta meydana gelen olumsuzluklar sonucu günümüzde atıl duruma gelmiş ve Türkiye önemli bir gelir kaybına uğramıştır. Bu nedenlerden dolayı Türkiye’nin bulunduğu bölgede güçlü bir devlet hâline gelmesini istemeyen birçok devlet, ülkemizi zayıflatmak ve gelişmesini engellemek için çalışmalar yapmaktadır. MİLLÎ GÜÇ Millî güç, bir ulusun millî hedeflerine ulaşabilmek amacıyla kullanılabileceği maddi ve manevi kaynaklarının tümüne denir. Millî gücün unsurları ise; 1. Siyasi Güç 2. Ekonomik Güç 3.Askerî Güç 4. Nüfus (Demografik) Güç 5. Psiko-Sosyal ve Kültürel Güç 6. Bilimsel ve Teknolojik Güç TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER 30 T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK Bu devletler uluslararası ilişkilerde Türkiye’yi zor durumda bırakmaya çalışmakta ve ülkemizdeki terör faaliyetlerine destek vermektedirler. Türkiye’nin jeopolitik ve jeostratejik konumu güçlü bir devlet olmasında avantajlar sağlarken bu durum Türkiye’ye yönelik iç ve dış tehditleri de beraberinde getirmiştir. -Dış tehdit unsurları hedeflerine ulaşmak için Türkiye’deki yıkıcı unsurlarla iş birliği içine girmişlerdir. Türkiye üzerinde kötü emelleri olan devletler, uluslararası terör örgütleri, silah ve uyuşturucu kaçakçılığı yapan örgütler vb dış tehditlere örnek gösterilebilir. -İç tehditler ise ülke içinden kaynaklanmakta olup bölücü, irticai ve misyonerlik vb. faaliyetlerde bulunan gruplardan oluşmaktadır. Türkiye’deki bölücü ve yıkıcı faaliyetlerinin genel hedefleri devletin iç ve dış politikada etkinliğini zayıflatmak, ekonomik yönden ülkeyi yıpratmak, korku ve endişe ortamı oluşturarak halkın geleceğe ve devlete olan güveninin sarsmaktır. Ayrıca ülkedeki demokrasi rejimini yıpratarak, temel hak ve hürriyetlerin askıya alınarak kullanılmasını engellemek terörün diğer amaçları arasında yer almaktadır. -Verimli topraklara ve elverişli iklim şartlarına sahip olması sebebiyle tarım potansiyeline sahip bir ülkedir. -Değişen dünya dengeleri ve uluslararası ilişkilerdeki farklılaşmalar sonucunda, sıcak savaşlar, yerini olumsuz propaganda, bölücü ve yıkıcı faaliyetlere destek verme gibi soğuk savaş metotlarına bırakmıştır. - Günümüzde uluslararası çıkar mücadelelerinde terör faaliyetleri ön plana çıkmıştır. Terörle mücadelenin oldukça yüklü bir maliyeti bulunmaktadır. Ülkelerin gelişimi ve ekonomisine yönelik harcaması gereken paraları terörle mücadele alanına kaydırma zorunluluğu, ekonomik açıdan ülkenin kaynaklarının verimli alanlarda kullanılmasının engellenmesi terörizmin amaçlarındandır. Silah, insan ve uyuşturucu madde kaçakçılığı, gasp, hırsızlık, fidye, haraç vb. yollarla elde edilen paralar terör örgütlerinin başlıca finans kaynaklarıdır. Bu kaynakları kesmeye yönelik operasyonların artması sonucunda kaçakçılar başka yollar aramaya başlamışlardır. Terör örgütleri faaliyetlerde bulunacak eleman ihtiyacını gençlerden karşılamaktadır. Terörizmin hız kazandığı dönemlerle uluslararası sorunlar arasında yakın bir ilişki olduğu görülmektedir. Terörizm, siyasi bir mücadele aracı olarak bir ülkenin bir başka ülkeyi zayıflatması ve istikrarını bozması için de kullanılmaktadır. 31