tarih biliminin genel özellikleri - Nermin Mehmet Çekiç Anadolu Lisesi

advertisement
T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK
A-MUSTAFA KEMAL’İN YAŞAMI
Gizlice geldiği Selanik’te “vatan ve hürriyet cemiyetinin”
bir şubesini açtı. Siyasi faaliyetlerini ise İttihat ve Terakki
Partisi içinde sürdürüyordu.1909 yılında meşrutiyete
karşı yapılan 31 Mart ayaklanmasını bastırmak için
kurulan Hareket Ordusu’nda görev aldı.1910 yılında
askeri başarıları sonucu Fransa’da düzenlenen Pikardi
Manevraları’na katıldı.
Mustafa Kemal’in doğduğu Selanik kenti, Osmanlı
Devleti’nin çok uluslu yapısında değişik ırka ve dine ait
Osmanlı halklarının yaşadığı ve demiryoluna sahip bir
şehirdir. Şehrin bu özelliğinden dolayı Avrupa’da
meydana gelen yeniliklerin takip edilmesi kolay
oluyordu. Özellikle Fransız Devrimi’nin ortaya çıkardığı
milliyetçilik düşüncesi bölgede çok etkiliydi. Sırp, Bulgar
ve Makedonlar bağımsızlıklarını istiyorlardı. Bu durum
bölgede bulunan aydınları da etkilemişti. Aydınlarda
meşrutiyet düşünceleri gelişmişti.
4.Mustafa Kemal Sofya’da (1913)
İttihat ve Terakki Cemiyeti ile yaşadığı siyasi farklılık
nedeniyle Sofya’ya askeri militer olarak atandı. Mustafa
Kemal Sofya’dayken I.Dünya Savaşı başlamıştır.
1.Öğrenim Hayatı
a.Mahalle Mektebi-Şemsi Efendi Okulu
B-MUSTAFA KEMAL’İN ASKERLİK YAŞAMI
Dinsel eğitim yapan Mahalle Mektebine başlamasına
karşın kısa süre sonra modern eğitim yapan Şemsi Efendi
Okuluna devam etmiştir.
1.Trablusgarp Savaşı
b.Selanik Askeri Rüştiyesi (1894)
Bir takım genç subaylarla gizlice Trablusgarp’a gelerek
yerli aşiretleri İtalyanlara karşı örgütlemiştir. Derne ve
Tobruk’ta önemli işler yapmıştır.
Selanik Askeri Rüştiyesi’nde Mustafa Kemal, askerlik ve
siyasi yaşamındaki düzen ve disiplinin ilk aşamalarını
öğrenmiştir.
2.Çanakkale Savaşı
c.Manastır Askeri İdadisi (1896)
Mustafa Kemal’in Çanakkale Savaşı’nda gösterdiği
cesaret ve liderlik onun Türk ulusu tarafından tanınıp Mili
mücadelede lider olarak kabul edilmesini sağlamıştır.
Manastır, meşrutiyet yanlılarının çoğunlukta olduğu bir
bölgeydi. Mustafa Kemal, Manastır’da özellikle Türk
tarihine ilgi duymaya başlamıştır.
3.Kafkas Cephesi
Muş ve Bitlis’i işgal eden Rus kuvvetlerine karşı başarılı
savaşlar yaparak Rus kuvvetlerini geri püskürtmüştür.
Askeri başarısı sonucu Veliaht Vahdettin ile birlikte
Almanya’ya giderek cephede incelemelerde
bulunmuştur.
d.İstanbul Günleri-Harp Okulu (1902)
İstanbul, geleneksel Türk mahallelerinin olduğu bir yer
olmasına karşın Müslüman olmayanların da yoğun olarak
yaşadığı bir kentti. Bu okulda gizlice okuduğu Namık
Kemal’in şiirlerinden etkilenerek vatan için bir şeyler
yapma düşünce si gelişmiştir.
4.Suriye Cephesi
Mondros Ateşkes Antlaşması’nın imzalanmasından bir
gün önce Yıldırım Orduları grup komutanlığına
atanmıştır. Antlaşmanın imzalanması üzerine ise
İstanbul’a geri dönmüştür.
e.Harp Akademisi-İstanbul (1905)
Mustafa Kemal, Fransızcasını geliştirmek için yurt
dışından Fransızca yayınlar okuyordu. Okuduğu bu
yayınlar içerisinde ise Jön Türklerin gazeteleri de vardı.
C-MUSTAFA KEMAL’İN KİŞİSEL ÖZELLİKLERİ
2.Şam Günleri (1905)
a.Yaratıcı Düşünce
Siyasi düşüncelerinden dolayı Mustafa Kemal, Şam’a
sürgüne yollanmıştı. Şam’da kaldığı süre içerisinde
Osmanlı Devleti’ne karşı ayaklanan Arap kabilelerini
kontrol altına almakta zorlandıklarını görmüştü. Bu
durum Mustafa Kemal’de Osmanlıcılık düşüncesinin
geçerliliğini kaybettiğini anlama olanağı tanıdı.
b.İleri Görüşlülüğü
c.Lider Olma
3.Selanik’e Dönüş (1907)
1
T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK
MİLLİ MÜCADELENİN HAZIRLIK DÖNEMİ
-Panislavizm
A-OSMANLI DEVLETİ VE I.DÜNYA SAVAŞI
I. Dünya Savaşındaki Gruplar
1.XX. yüzyıl Başlarında Osmanlı Devleti’nin Durumu
İttifak Devletleri (Üçlü Bağlaşma)
-Mutlakiyetten Meşrutiyete geçilmiş, Padişahın Yanında
İttihat ve Terakki Partisi de yönetimde söz sahibi olmaya
başlamıştır.
-1883 yılında Almanya, İtalya ve Avusturya - Macaristan
İmparatorluğu arasında kuruldu.
-Savaş başlayınca İtalya bir süre tarafsız kaldı. Kısa süre
sonra İtalya, İtilaf birliğine katıldı.
-Milliyetçilik akımının etkisi ile egemenlik altındaki
ulusların ayaklanmaları görülmektedir.
-Savaşın ilk yıllarında Osmanlı ve Bulgaristan, İttifak
birliğine katıldı.
-Kaybedilen topraklardan gelenler ve köyden kente göç
edenlerle şehirler ve yaşamlar değişmeye başlamıştır.
İtilaf Devletleri (Üçlü Antlaşma)
-Elektrik, otomobil, tramvay, telefon, telgraf kullanılmaya
başlanmıştır.
-1907 yılında İngiltere, Fransa ve Rusya arasında kuruldu.
-basın yayın organlarının sayısı artmıştır.
-Savaş başladıktan sonra bu gruba, Belçika, Hollanda,
Karadağ, Sırbistan, Romanya, Yunanistan, İtalya, Çin,
Japonya ve ABD gibi devletler katıldı.
-Kız öğrencilerinde eğitim alabilecekleri yeni eğitim
kurumları açılmıştır.
a.I.Dünya Savaşında Osmanlı Devleti
-Eğitimin yanında güzel sanatlar, mimari, resim ve müzik
gibi alanlarda Avrupa etkisi görülmeye başlamıştır.
Savaşın İlk Yıllarında Osmanlı Devleti
-Batı etkisiyle opera ve bale ülkeye girmeye başlarken
tiyatroda yeni oyunlar yazılmaya ve oynanmaya
başlamıştır.
-Tarafsızlığını ilan etti.
2.I.Dünya Savaşı (1914-1918)
Savaşa Girme Nedenleri
Genel Nedenler
-Kaybedilen toprakların geri alınmak istenmesi
a.Milliyetçilik akımı
Not: En önemli neden;
b.Sömürgecilik
-Borçlardan ve kapitülasyonlardan kurtulmak isteği
c.Hammadde ve pazar gereksinimi
-Enver Paşa’nın Turan Devleti’ni kurmak için Rusya ile
savaşmak istemesi
-Boğazlardan savaş gemilerini geçirmeyeceğini açıkladı.
d.Silahlanma
Osmanlı’nın savaşa girmesiyle
e.Bloklaşma
-Savaş alanı genişledi.
Özel Nedenler
-Kapitülasyonların kaldırıldığı dünyaya duyuruldu.
-Siyasi birliklerin tamamlanması
b.1915 Ermeni Olayları
-Fransa’daki Alsas-Loren kömür havzası
-Rus ordularının Osmanlı topraklarına girmesiyle,
Osmanlı ordusunda bulunan Ermeniler de silahları ile
birlikte kaçarak Rus güçlerine katıldılar.
-Balkanlara egemen olma mücadelesi
-Sıcak denizlere inme
2
T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK
-Hınçak ve Taşnak komitelerinin öncülüğünde
Anadolu’nun birçok y6erinde ayaklanma başlattılar.
isteğinde bulundu. Limni Adası’nın Mondros Limanı’nın
da İngilizlere ait Agamennon zırhlısında Mondros Ateşkes
Antlaşması imzalanmıştır.
-Kayseri, Zeytun, Muş, Bitlis, Diyarbakır, Elazığ ve Van
ayaklanma çıkan bölgelerdir.
-Mondros Ateşkesi ile Osmanlı Devleti fiilen sona
ermiştir. Fiilen sona erme ise devletin fillerini (Yasama,
Yürütme ve Yargı ) yerine getirememesidir. Bu duruma
neden olan gelişme ise Mondros Ateşkesi koşullarının
uygulanmasıdır.
-Osmanlı Devleti bu duruma önlem olarak ise;24 Nisan
1915’te Ermeni komite merkezlerinin kapatılması,
belgelerine el konulması ve komite başkanlarının
tutuklanması hakkında genelge çıkartmıştır.
Önemli koşulları
-Bu genelge üzerine İstanbul’da Hınçak ve Taşnak komite
büroları kapatılarak üyeleri tutuklandı.
-İtilaf Devletleri güvenliklerini tehdit eden bir durum
ortaya çıkarsa istedikleri bölgeleri işgal edebilecektir. (7.
Madde)
-Alınan önlemler sonuç vermeyince 27 Mayıs 1915’te
Tehcir Kanunu çıkarıldı.
-Sınır ve iç güvenliğin korunması dışında kalan askeri
güçler terhis edilecektir. (5. Madde)
Bu yasa ile Ermeniler bulundukları yerlerde tehlike
oluşturdukları için yaşadıkları illerden güvenli bir Osmanlı
toprağı olan Suriye’ye göç ettirildi.
-Osmanlı Hükümeti, merkezi hükümetlerle bütün
ilişkilerini kesecektir. (23. Madde)
-Göç ettirilen Ermenilerin vergileri ertelendi, diledikleri
eşyalarını almalarına izin verildi, yol boyunca saldırılara
karşı korumak ve gereksinimlerini karşılamak için
memurlar görevlendirilerek, can ve mal güvenlikleri için
karakollar kuruldu.
-Doğudaki altı ilde bir karışıklık çıkması halinde İtilaf
Devletleri, bu illerin bir kısmını işgal etme hakkını saklı
tutar. (24. Madde)
1.Mondros Ateşkes Antlaşması’nın Osmanlı Devleti
Üzerindeki Etkisi
3.I.Dünya Savaşının sonuçları
-Çok uluslu devletler yıkıldı.
-İtilaf Devletleri Mondros ateşkes Antlaşması’nın
7.maddesini çıkarlarına uygun bir biçimde yorumlayarak
Anadolu’yu işgale başladılar.
-Yeni devletler kuruldu.
-İşgallere karşı başta Mustafa Kemal olmak üzere birçok
subaydan tepki geldi.
- Demokratik rejimler ön plana çıktı.
-İlk kez kimyasal silahlar, denizaltı ve tank kullanıldı.
- İlk işgal edilen yer Musul olmuştur. 13 Kasım 1915’te
Mebusan Meclisi kapatılarak, Meşrutiyet yönetimine ara
verilmiştir.
-On milyona yakın insan öldü.
- Sömürgeciliğin yerini manda ve himaye aldı.
2.Wilson İlkeleri (8 Ocak 1918)
-Milletler Cemiyeti kuruldu.
-Savaşın ilk yılarında tarafsız olan ABD, Almanya’nın ticaret
gemilerini batırması sonucu savaşa girdi.
-Savaşan tüm devletlerin ekonomisi zarar gördü.
-ABD başkanı Wilson, savaş sonunda İngiltere ve
Fransa’nın sömürge alanlarını genişletmelerini
istemiyordu.
-Almanya amacına ulaşamadığı için II. Dünya Savaşına
neden oldu.
B-MONDROS ATEŞKES ANTLAŞMASI (30 EKİM 1918)
-Bu nedenle 8 Ocak 1915’te ilan ettiği on dört ilke ile
savaşın amaçlarını ve barışın ilkelerini açıkladı.
-1918 yılı sonlarına doğru Bulgaristan’ın savaştan
çekilmesi, Osmanlı Devleti ile Almanya arasındaki
bağlantıyı kesmişti. İngilizlerin Suriye ve Filistin toprakları
üzerinde ilerlemeleri Osmanlı Devletini zor durumda
bırakmıştı. İttihat ve Terakki yöneticileri ülkeden
ayrılmıştı. Yeni hükümet bu koşullar altında ateşkes
Wilson İlkelerinin önemli koşulları ise;
-Savaş sonunda yenenler, yenilenlerden toprak ve
tazminat almayacaklardır.
3
T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK
-Gizli antlaşmalar yapılmayacaktır.
-İzmir’in haksız işgali büyük tepkilere yol açtı. Anadolu
halkının bilinçlenmesine ve direnişe geçerek Kuvayi
Milliye hareketinin başlamasına neden oldu.
-Devletlerarası sorunlar barış yoluyla çözümlenecektir.
(Bu amaçla Milletler Cemiyeti kurulmuştur.)
-İzmir’in işgaline, Osmanlı Hükümeti ise kayıtsız kaldı.
Kuvayi Milliye hareketinin başlamasının bir diğer nedeni
de budur.
-Her ulus çoğunlukta bulundukları yerlerde kendi
geleceklerini kendileri belirleyecektir. (Self
Determination)
-Türklerin çoğunlukta olduğu bölgelerde kesin egemenlik
hakkı tanınacak, Türk egemenliği altında bulunan diğer
uluslara da kendi kendini yönetme hakkı verilecektir.
-19 Mayıs 1919’da Fatih’te ve 23 Mayıs 1919’da
Sultanahmet’te iki büyük miting yapıldı. Mitinglerde
Halide Edip (Adıvar),Selim Sırrı (Tarcan),Sait Bey ve
Mehmet Emin (Yurdakul) milli duyguları coşturan ve
işgalleri protesto eden konuşmalar yaptılar.
-Boğazlar bütün devletlerin ticaret gemilerine açık
olacaktır.
Amiral Bristol Raporu
Konferansın toplanmasındaki temel amaç
Amerikalı Amiral Bristol başkanlığında bir komisyonun
Batı Anadolu’daki durumu soruşturan bir rapordur.
Rapora göre:
-Kendi aralarındaki sorunları çözmek
-İşgal öncesi Rumların bölgede iyi koşullarda yaşadığını
-Rusya’nın durumunu görüşmek
-Bölgedeki katliamların sorumlusunun ise Yunanlar
olduğu açıklanmıştır.
3.Paris Barış Konferansı (18 Ocak 1919)
-Yapılması düşünülen barış antlaşmalarının koşullarını
belirlemek.
Not: Bristol Raporu, İzmir’in işgalinin asılsız olduğunu
bildiren ilk uluslar arası belge olmuştur.
Konferansta Yunanlılar, Ermeniler Araplar nüfuslarının
yoğun olduğu bölgelerde haklarını savunmak üzere davet
edilmişti.
C-KUVAYİ MİLLİYE HAREKETİ
-İşgallere karşı ilk direniş 19 Aralık 1918’de Hatay’ın
Dörtyol ilçesinde başlamıştır.
-Arap Yarımadası, Irak, Suriye ve Filistin manda
sistemiyle Milletler Cemiyeti ya da onun atayacağı bir
devlet tarafından yönetilmesine karar verildi.
-İşgallere karşı bir direniş de İzmir’in işgalinden sonra Ege
Bölgesinde başladı. Bu direniş Batı Cephesinin temelini
atmıştır.
-Konferansta Yunanistan sunduğu asılsız belgelerle
özellikle Batı Anadolu’da Yunanlıların nüfus olarak
çoğunluğu oluşturdukları iddiası kabul edildi.
-Batı Anadolu’daki direnişin merkezi Balıkesir olmuştur.
Kuvayi Milliye güçleri arasında birliği sağlamak amacıyla
kongreler yapıldı.
Not: Bunun üzerine İzmir, Yunanistan’a verilmiştir. (İtalya
tepki gösterdi.)
-Versay, St Germen ve Nöyyi Barışlarının koşulları
belirlendi.
-26-30 Temmuz 1919 tarihleri arasında Balıkesir,16-25
Ağustos 1919 tarihleri arasında Alaşehir’de kongreler
düzenlendi.
Not: Osmanlı Barışı için acele etmediler.
Oluşma Nedenleri
-Doğuda Ermeni Devleti kurulması kararlaştırıldı.
-Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan sonra ülkenin birçok
yöresinin işgal edilmesi
4.İzmir’in İşgali (15 Mayıs 1919)
-Mondros’un ilgili maddesi gereği orduların terhis
edilmesi
-Paris Barış Konferansı’nda alınan kararlar gereği
Yunanistan tarafından işgal edildi.
-Ülkede askeri boşluğun ortaya çıkması
-Yunanlılar, İzmir’i işgal ederek Megola İdea’yı
gerçekleştireceklerini sanıyorlardı.
4
T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK
-Süregelen işgaller karşısında Osmanlı Hükümeti’nin
yetersiz kalması
-Rumlar hem diplomatik çalışma yapıyor hem de Rum
nüfusunu çok göstermeye yönelik çalışmalar
yapıyorlardı. Bu amaçla Türkleri göçe zorluyorlardı.
Not: Bu nedenlere halkın özgür ve bağımsız yaşama
isteği eklenince; Kuvayi Milliye denilen direniş hareketi
başladı.
-Doğu Karadeniz’de bir Pontus devleti kurulması planları
Yunanistan tarafından Paris Barış Konferansında da
gündeme getirildi. İngiltere, Yunanistan tezini destekledi.
1.Memleketin iç Durumu ve Cemiyetler
-TBMM Hükümeti, Ortodoks çetelerin silahlanmalarını ve
yağmalarını engellemek, bölge halkının can ve mal
güvenliğini sağlamak ve Türklerin göç zorlanmasını
engellemek amacıyla bazı önlemler almaya başladı.
-Osmanlı hükümetlerinin işgallere karşı tepkisiz kalması
sonucu Türk halkı direnişe başlamıştır.
-Türk halkı direniş cemiyetleri kurmaya başlamıştır.
-Bunun yanı sıra kurtuluşu manda da görenlerde manda
yanlısı cemiyetler kurmuşlardır.
-Rumların elindeki silahlar toplanmaya başlandı, Doğu
Karadeniz’deki Rumlar iç kesimlere göç ettirildi, Ortodoks
din adamları sınır dışı edildi veya tutuklandı.
-Azınlıklar ise bağımsızlık ve yeni devlet için çeşitli
cemiyetler kurmuşlardı.
-Lozan Antlaşması gereği ise bölgedeki Rumlar
Yunanistan’a gönderildi.
a.Azınlıklar Tarafından Kurulan Cemiyetler
-Yunanistan, Lozan Antlaşmasından sonra, Doğu
Karadeniz’de bir soykırım yapıldığı iddialarını uluslar arası
alanda savunmaya başladı.
-Mavri Mira
b.Milli Varlığa Düşman Cemiyetler
-Etnik - i Eterya
-İngiliz Muhipler cemiyeti
-Pontus Rum Cemiyeti
-Osmanlı Devleti’nin, İngiltere mandasına girmesini
isteyen cemiyettir.
-Hınçak ve Taşnak
-Pontus Meselesi
-İslam Teali cemiyeti
-1904’te Merzifon Amerikan Koleji’nde kurulan Pontus
Cemiyeti’nin amacı Karadeniz Bölgesi’nde bir Pontus
Devleti kurmaktı.
-Halifelik makamına bağlı kalmaktan başka bir yol
olmadığını, işgallere karşı direnmenin yararsız olduğunu
savunan cemiyettir.
-I.Dünya Savaşı başlayınca Rumlar, Osmanlı Devleti’nin
seferberlik çağrısına uyamayarak, askere gitmediler.
Askere gitmeyen Rumlar, çeteler oluşturup cephe
gerisindeki Türklere saldırdılar.
-Kürt Teali cemiyeti
-Doğu ve Güneydoğu’da bağımsız bir devlet kurmayı
amaçlayan cemiyettir.
-Yunanistan ve Rusya adına casusluk faaliyetlerinde
bulundular.
-Sulh ve Selameti Osmaniye Fırkası
-Rum çeteleri Karadeniz Bölgesi’nden Türk köylerine
saldırırken İstanbul’daki Fener Rum Patrikhanesi de
çetelere yardım ediyordu.
-Vatanın kurtuluşunun ancak padişaha ve halifelik
makamına sıkı sıkıya bağlı kalınarak sağlanacağını
savunan bir cemiyettir.
-1917 Bolşevik Devrimi ile destekleri kaybolan Rum
çeteleri ve Pontus cemiyeti faaliyetlerini gizli yürütmeye
başladı.
-Wilson İlkeleri Cemiyeti
-Osmanlı Devleti’nin Amerikan mandasına girmesini
isteyen cemiyettir.
-Mondros Ateşkesi ile Yunanistan ve İtilaf devletlerinin
desteği ile çalışmalarına hız verdiler.
c.Milli Cemiyetler
5
T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK
Adı
TrakyaPaşaeli
Müdafa-i
Hukuku
Milliye
Cemiyeti
MİLLİ CEMİYETLER
Kuruluş Amacı
u
2 Aralık Trakya’nın
1918
Yunanistan’a
verilmesini
önlemek
Edirne
Trabzon
Muhafaz
a-i
Hukuku
Milliye
Cemiyeti
12
Şubat
1919
Kilikyalıla
r
Cemiyeti
Aralık
1918
Doğu
Anadolu
Müdafa-i
Hukuku
Milliye
Cemiyeti
4 Aralık
1918
Reddi
İlhak
Cemiyeti
Trabzon
İstanbul
14
Mayıs
1919
İzmir
Milli
Kongre
Cemiyeti
29
Kasım
1918
İstanbul
Trabzon ve
civarında
Rum-Pontus
devletinin
kurulmasını
önlemek.
Çukurova
Bölgesini
Fransız ve
Ermenilere
karşı
savunmak.
Doğu
Anadolu’nun
Ermenilere
verilmesini
önlemek,Doğ
u Anadolu’da
Türk
nüfusunun
azalmasını
engellemek.
İzmir ve
civarının Türk
olduğunu
kanıtlamak,
İzmir’in
Yunanistan’a
verilmesine
engel olmak.
Türkler
hakkında
yapılan
propagandala
ra basın yayın
yoluyla karşı
koymak.
Çalışmaları
Çatalca,
Tekirdağ,
Gelibolu
şubeleri açıldı.
Trakya’nın
tarih, ırk,
kültür olarak
Türk olduğunu
kanıtlamak için
yayınlar
yapıldı.
Karadeniz
Bölgesi’nde
şubeler açarak,
Erzurum
Kongresi’nin
toplanmasına
yardım
etmişlerdir.
Yayın ve
propaganda ile
milli bilinci
uyandırmaya
çalışmışlardır.
Erzurum ve
Elazığ’da
şubeler açıldı.
Erzurum
Kongresi
organize
edilerek Milli
mücadelenin
örgütlenmesin
de etkin rol
oynadılar.
Basın yayın
yoluyla İzmir’in
işgalini
protesto
ettiler. Yunan
işgaline karşı
çıktılar.
Balıkesir ve
Alaşehir
kongrelerinin
toplanmasında
etkin rol
oynadılar.
Misakı Millinin
kabul
edilmesinde
önemli
çalışmaları
vardır.
İzmir
Müdafa-i
hukuk
cemiyeti
1 Aralık
1918
Anadolu
Kadınları
Müdafa-i
Vatan
Cemiyeti
5 Kasım
1919
İzmir
Sivas
İzmir’i
Yunanlılara
vermemek ve
İzmir’in Türk
olduğunu
kanıtlamak
amacındadır.
İşgalleri
protesto
etmek ve
orduya
yardım
toplamak
Ermenilerin
yaptıkları
hakkında
eserler
vermişlerdir.
Basın yayın
yoluyla İzmir’in
Türklere ait
olduğunu
dünya
kamuoyuna
anlatmıştır.
Anadolu’ya
silah
taşımışlardır.
İtilaf
temsilcilerine
protesto
telgrafları
çektiler,
orduya para ve
mal yardımları
için
kampanyalar
düzenlediler.
2.Padişah ve Osmanlı Devleti’nin Duruma Bakışı
İtilaf devletlerinin siyasi ve askeri baskıları sonucu
İstanbul Hükümetleri ve Padişah Anadolu’nun işgal
edilmesine tepkisiz kalıyorlardı.
3.Mustafa Kemal’in İstanbul’a Gelişi ve Duruma Bakışı
-İstanbul’da kalarak hiçbir şeyin yapılamayacağını ifade
etmiş ve kurtuluşun Anadolu’da olduğunu söyleyerek ilk
fırsatta Anadolu’ya gidilmesini söylemiştir.
D-MİLLİ MÜCADELE HAZIRLIKLARI
1.Mustafa Kemal’in Samsun’a Çıkışı
-19 Mayıs 1919 da Samsun’a çıkan Mustafa Kemal,
Anadolu’da devam eden direnişe yeni bir biçim verecek
ve Ulusal Kurtuluş Savaşı resmen başlayacaktır.
-Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkışı sırasında ülkenin
kurtuluşu için şu öneriler bulunuyordu;
-İngiliz ve ABD mandası
-Bölgesel bağımsızlık
-Ulusal bağımsızlık
6
T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK
Havza’da 28 Mayıs 1919’da bir genelge yayınladı. Amacı,
İzmir’in işgalini tüm yurda duyurarak, ulusu uyarmak ve
eyleme geçirmekti.
3.Erzurum Kongresi (23 Temmuz-7 Ağustos 1919)
2.Amasya Genelgesi (22 Haziran 1919)
Amacı
Amacı
Doğu Anadolu’daki Ermeni, Karadeniz’deki Pontuscu
eylemlere karşı önlem almak.
-Türk ulusunu, Kurtuluş Savaşı’na çağırmak
Koşulları
-Direniş cemiyetlerini tek çatı altında toplamak
-Ulusal sınırlar içinde vatan bir bütündür, bölünemez.
Koşulları
-Her türlü, yabancı işgaline ve saldırısına karşı ve
Osmanlı Hükümeti’nin dağıtılması halinde, ulus birlikte
direnecek ve yurdunu savunacaktır.
-Vatanın bütünlüğü ve ulusun bağımsızlığı tehlikededir.
-İstanbul’daki hükümet üzerine aldığı sorumluluğun
gereklerini yerine getirememektedir. Bu durum ulusu
yok olmuş gibi göstermektedir.
-Yurdun ve bağımsızlığın korunmasına ve sağlanmasına
hükümet merkezinin gücü yetmezse, amacı
gerçekleştirmek için, geçici bir hükümet kurulacaktır. Bu
hükümet üyeler, ulusal kongrece seçilecektir. Kongre
toplanmamışsa, bu seçimi temsilciler kurulu yapacaktır.
-Ulusun bağımsızlığını yine ulusun azim ve kararı
kurtaracaktır.
-Ulusal gücü etken ve ulusal iradeyi egemen kılmak
temel ilkedir.
-Ulusun durumunu ve davranışlarını göz önünde tutmak
ve haklarını dile getirip bütün dünyaya duyurmak için her
türlü etki ve denetimden kurtulmuş, ulusal bir kurulun
varlığı gereklidir.
-Hıristiyan azınlıklara siyasal egemenliğimizi ve toplumsal
dengemizi bozacak ayrıcalıklar verilemez.
Not: Sözü edilen ulusal kurul, Erzurum Kongresi’nde
“Temsil Kurulu” adıyla kurulmuştur.
-Yabancı devletlerin güdümü ve koruyuculuğu kabul
olunamaz.
-Anadolu’nun her yönden en güvenli yeri olan Sivas’ta
ulusal bir kongrenin tez elden toplanması
kararlaştırılmıştır.
-Mebuslar Meclisi’nin derhal toplanmasına ve hükümet
işlerinin ulusun denetiminde yapılmasına çalışılacaktır.
-Sivas’ta toplanacak ulusal kongre için bütün illerin her
sancağından halkın güvenini kazanmış üç delegenin en
kısa zamanda yola çıkması gerekmektedir.
Not: Kongre çalışmaları sırasında “milli mücadelenin
padişahlık ve halifelik makamını da kurtaracağı kararı”
alınmıştır.
-Herhangi bir kötü durumla karşılaşılabileceği düşüncesi
ile, bu iş, ulusal bir sır gibi tutulmalı ve delegeler,
kimliklerini gizleyerek gelmelidirler.
Önemi
-Toplanma bakımından yöresel, alınan kararlar
bakımından ulusal bir kongredir.
-Doğu illeri adına 10 Temmuzda Erzurum’da bir kongre
toplanacaktır. O güne değin öteki il delegeleri de Sivas’a
ulaşabilirse Erzurum Kongresi’nin üyeleri de Sivas’ta
yapılacak genel toplantıya katılmak üzere yola çıkacaklar.
-Yeni bir devlet kurma düşüncesi oluşmuştur.
Not: Erzurum’da toplanacak kongrenin kararını daha
önce Doğu Anadolu Müdafa-i Hukuk Cemiyeti almıştı.
-İlk kez ulusal egemenliğin koşulsuz olarak gerçekleşeceği
düşüncesi ortaya çıkmıştır.
-Askeri ve ulusal örgütler hiçbir biçimde kaldırılmayacak,
silah cephane ve diğer araçlar teslim edilmeyecektir.
Vatanın herhangi bir yerine yeniden bir düşman saldırısı
olursa, vatanın savunması hep birlikte yapılacaktır.
-Amasya Genelgesi İlkeleri kongrede karar olarak
çıkmıştır.
-İlk kez Misak – ı Milli sınırlarından söz edilmiştir.
4.Sivas Kongresi (4-11 Eylül 1919)
7
T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK
Amacı
-Bu durum karşısında Temsil Kurulu, İstanbul Hükümeti’ni
yok sayarak çalışmalarına devam etti.
Ulusal bağımsızlık için yapılması gerekenleri belirlemek
ve Erzurum Kongresi’nde alınan kararları bütün ulusa mal
etmek.
-Anadolu’nun bu direnişi karşısında İstanbul’daki
hükümet istifa etmek zorunda kalmıştır.
Gelişme:
6.Amasya Görüşmeleri (20-22 Ekim 1919)
-Kongre öncesinde iki temel sorun yaşandı;
İstanbul Hükümeti’nin temsilcisi Salih Paşa ile Temsil
Kurulu Başkanı Mustafa Kemal, Amasya’da bir araya geldi
ve bu görüşmelerin sonunda Amasya Protokolü
imzalandı. Bu protokolde;
-Mustafa Kemal’in başkanlığına karşı çıkıldı.
-Amerikan Mandası düşüncesi savunuldu.
-Türklerin yaşadığı illerin düşmana bırakılmaması ve
mandanın kabul edilmemesi
Not: Her iki sorun da Mustafa Kemal’in düşüncesi
doğrultusunda aşıldı.
-Azınlıklara, Türk ulusunun siyasi egemenliğini ve sosyal
dengesini bozacak hakların verilmemesi
-Kongrede; Erzurum’da alınan kararlar benimsenirken,
bazı değişiklikler de yapıldı. Bunlar;
-Bütün cemiyetler “Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk
Cemiyeti” adı altında birleştirildi.
-Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyetinin yasal
bir kuruluş olarak İstanbul Hükümeti tarafından
tanınması
-Erzurum Kongresi’nde alınan “Temsil Kurulu, Doğu
Anadolu’nun bütününü temsil eder.” kararı, “Temsil
Kurulu, bütün vatanı temsil eder.” biçiminde değiştirildi.
-İtilaf Devletleri ve Osmanlı Devleti arasında barışı
görüşmek için yapılacak konferansa Temsil Kurulu
tarafından da uygun görülen kimselerin gönderilmesi
Önemi
-Mebuslar Meclisi için seçimlerin en kısa sürede ve hiçbir
baskı olmaksızın yapılması
-Hem toplanma, hem de aldığı kararlar bakımından
ulusal bir kongredir.
-Mebuslar Meclisi’nin uygun görmesi halinde Sivas
Kongresi kararlarını İstanbul Hükümeti’nin de kabul
etmesi
-Erzurum Kongresi kararları bütün ulusa mal edildi.
Not: Görüşmelerde anlaşmaya varılmayan tek konu
meclisin nerede toplanacağıydı. Mustafa Kemal Meclisin
İstanbul’da toplanmasına karşıydı.
-Kongre, Batı Cephesi Kuvayi Milliye birliklerinin başına
Ali Fuat Paşa’yı atayarak, ulus adına ilk kez yürütme
yetkisini kullandı.
Önemi
-Kongrede belirlenen ilkeler Kurtuluş Savaşı’nın temel
programı olmuştur.
-İstanbul Hükümeti ile Temsil Kurulu arasında yapılan ilk
resmi görüşmedir.
-Kongre bir meclis gibi çalışmış, kongrede seçilen Temsil
Kurulu da bir hükümet gibi çalışmıştır.
-İstanbul Hükümeti, Temsil Kurulunu fiilen ve hukuken
tanımıştır.
Not: Sivas Kongresi sonrasında Temsil Kurulu’nun yayın
organı olarak İrade-i Milliye gazetesi çıkarılmıştır.
7.Temsil Heyeti’nin Ankara’ya Gelmesi
5.Osmanlı Hükümeti’nin Milli Mücadele ve Mustafa
Kemal’e Karşı tutumu
Mustafa Kemal, İstanbul’da toplanacak olan Mebuslar
Meclisi’nin çalışmalarını daha yakından izlemek için Temsil
Kurulu ile birlikte Sivas’tan Ankara’ya geldi.
-İtilaf Devletleri hem Erzurum hem de Sivas Kongresi’ne
karşı ciddi bir önlem almadı.
Neden Ankara?
-Buna karşın İstanbul Hükümeti kongrelere karşı tepki
gösterdi.
-İstanbul’a yakın olması
8
T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK
-Haberleşme ve ulaşım olanaklarının uygun olması
-Bu kararın evrensel gerekçesi yine Wilson İlkeleri
olmuştur.
-İşgal edilmemiş, güvenli bir yer olması
-Halkı özgür kalır kalmaz ana vatana, kendi istekleriyle
katılmış olan Kars, Ardahan ve Artvin için gerekirse
yeniden halkoyuna başvurulabilir.
-Batı Cephesi’ne yakın olması
-Ankara halkının ulusal mücadeleye olumlu yaklaşması
-Sözü edilen bölgeler 9 Mart 1918 tarihli Brest –
Litowsk Barışı ile Osmanlı egemenliğine geçmişti.
-Geleceği Türkiye ile yapılacak barışa bırakılan Batı
Trakya’nın hukuksal durumu da, bu bölgede özgürce
yapılacak halkoyu sonucuna göre belirlenmelidir.
8.Son Osmanlı Mebusan Meclisi’nin Açılması ve Misakı
Milli
-Mebuslar Meclisi, padişah tarafından savaş sonrası (21
Aralık 1918) kapatılmıştı.
-İstanbul ve Marmara denizi her türlü tehlikeden uzak
kalırsa, Boğazların dünya ticaretine ve ulaşımına açılması
olasıdır.
-Amasya Görüşmeleri sonucunda açılması girişimleri hız
kazandı.
-Bu koşulun evrensel gerekçesi yine Wilson İlkeleri olmuş
ve Boğazların kesin olarak Türk egemenliğinde kalacağını
işaret etmektedir.
-7 Kasım 1919’da ülke çapında genel seçimlere gidildi.
-İtilaf Devletleri tüm bu girişimleri ciddiye almadığı için
seçimlere müdahale etmedi.
-Azınlık hakları, komşu ülkelerdeki Müslümanlara verilen
haklar kadar olacaktır.
-Mustafa Kemal’de Erzurum’dan milletvekili seçildi.
-Her devlet gibi bizim de tam bir bağımsızlığa ve
serbestliğe gereksinimimiz vardır. Bu nedenle siyasal,
hukuksal ve ekonomik gelişmemizi engelleyecek
sınırlamalara karşıyız. Bu koşullar kabul edilirse borçları
ödenecektir.
-Mustafa Kemal, Amasya Görüşmeleri’nden beri meclisin
İstanbul’da açılmasına karşıydı. Çünkü padişah oradaydı
ve ulusal bağımsızlığa ve egemenliğe yönelik ciddi
kararlar çıkacağına inanmıyordu.
Önemi
-Bu nedenle İstanbul’a gidecek milletvekillerini Ankara’ya
çağırdı ve şu isteklerde bulundu:
-Bağımsız bir Türk vatanının sınırları saptanmıştır.
-Mecliste Müdafa-i Hukuk grubunun kurulması
-Her alanda tam bağımsızlık bilinci ortaya çıkmıştı.
-Meclis başkanlığına kendisinin aday gösterilmesi
-Ulusal mücadelenin kesin programı ortaya çıkmıştır.
-Misak-ı Milli kararlarının kabul edilmesi
-Ulusal mücadelenin hukuksal dayanağı ortaya çıkmış ve
yasallık kazanmıştır.
Not: Mustafa Kemal’in isteklerinden ilk ikisi
gerçekleşmedi. Ama üçüncü isteği olan Misak-ı Milli
gerçekleşti.
9.İstanbul’un Resmen İşgali ve Mebusan Meclisi’nin
kapatılması
Misak – ı Milli Kararları (28 Ocak 1920)
-İtilaf Devletleri Anadolu Harekâtı’nın önemini ilk kez
anlamaya başladılar.
-Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandığı sırada işgal
altında olmayan ve Türk – Müslüman çoğunluğun
yaşadığı bölgeler hiçbir nedenle ayrılmaz bir bütündür.
-Meclisten çıkan Misak-ı Milli yasası sonrası “İstanbul
resmen işgal edildi.”
-Evrensel temeli Wilson İlkeleri, ulusal temeli ise
Erzurum ve Sivas Kongreleri’nden gelmektedir.
İşgalin sonuçları
-Son Osmanlı Mebuslar Meclisi dağıtıldı.
-Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandığı sırada işgal
altında olan ve Arapların oturduğu bölgelerin geleceği,
halkın vereceği oylara göre saptanacaktır.
-Bazı devlet adamları tutuklandı
9
T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK
-Bazı devlet adamları da Ankara’ya gelerek ulusal
mücadeleye katıldı.
-23 Nisan 1920’de açıldı ve 11 Ağustos 1923’e kadar
görev yaptı.
-İşgal üzerine, Mustafa Kemal ulusal mücadeleyi padişah
ve halifeyi de kurtarma adına söyleme fırsatını yakaladı.
-Kurucu meclis özelliğini taşır.
-Ulusal bağımsızlığı gerçekleştirmiştir.
-Ankara’da yeni bir meclisin açılma ortamı oluştu.
-Ulusal egemenlik ilkesini de kabul etmesine karşın,
dönemin koşulları sonucu ön plana çıkartmamıştır.
TBMM DÖNEMİ
-Üyelerinin bir kısmı yeniden seçilmiş, bir kısmı da
İstanbul Meclisi’nden gelmiştir.
Büyük Millet Meclisi’nin Açılması
-İhtilalci bir meclistir.
19 Mart 1920’de yayınlanan genelge ile Ankara’da
olağanüstü yetkilere sahip bir meclisin ulus adına işleri
yürütmek ve denetlemek üzere toplanması tüm ulusa
duyurulmuştur.
-Olağanüstü bir dönemde kurulduğu için olağanüstü
yetkileri vardır.
–Yasama, yürütme ve yargı yetkilerini kendinde
toplayarak “Güçler Birliğini” kabul etmiştir.
Not: Dağıtılmış olan Mebuslar Meclisi üyelerinin de halk
tarafından seçildiği için, seçime girmelerine gerek
olmadığı ve bu milletvekillerinin de meclise
katılabilecekleri duyuruldu.
-Meclis Hükümeti sistemini kabul etmiştir.
-Anayasal bir temeli yoktur.
-23 Nisan 1920’de I. TBMM resmen açıldı. Mustafa
Kemal meclis başkanı seçildi.
-TBMM’nin açılması ile Temsil Kurulu’nun görevi sona
ermiştir.
I. TBMM’nin Aldığı İlk Kararlar
11.Büyük Millet Meclisi’ne Karşı Çıkan Ayaklanmalar
-Hükümet kurmak gereklidir.
Doğrudan İstanbul Hükümeti Tarafından Çıkarılan
Ayaklanmalar:
-Geçici olmak kaydıyla bir hükümet başkanı tanımak ya da
padişah vekili atamak doğru değildir.
- Aznavur Ayaklanması
-Mecliste beliren ulusal iradenin vatanın geleceğine el
koymasını kabul etmek temel ilkedir. TBMM’nin üstünde
bir güç yoktur.
-Kuvayi İnzibatiye (Halife Ordusu) Ayaklanması
İstanbul Hükümeti ve İtilaf Devletleri Tarafından
Çıkarılan Ayaklanmalar:
-TBMM, yasama ve yürütme yetkilerini kendisinde
toplamıştır.
-Bolu, Düzce, Hendek Ayaklanmaları
-Meclis içinden seçilecek bir kurul, meclis adına hükümet
işlerini yürütecektir. Meclisin başkanı bu kurulun da
başkanı olacaktır.
-Yozgat Ayaklanmaları
-Afyon, Konya Ayaklanmaları
-Padişah ve halife baskıdan kurtulduğu zaman, meclisin
düzenleyeceği yasaya uygun temeller içinde yerini alır.
-Milli Aşireti Ayaklanması
Not: İstanbul’un resmen işgali; Mustafa Kemal’e, ulusal
bağımsızlık mücadelesinde, en geniş kesimleri bu
mücadeleye katabilmek ve bu mücadeleyi padişah adına
da yürüttüğü söylemini kullanmasında fayda sağlamıştır.
Azınlıklar Tarafından Çıkarılan Ayaklanmalar
-Pontus ve Ermeni ayaklanmaları
Kuvayi Milliye Yanlıları Tarafından Çıkarılan
Ayaklanmalar
I. TBMM’nin Genel Özellikleri
10
T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK
-Çerkez Ethem ve Demirci Mehmet ayaklanmaları
İngiltere  Irak
12.Hıyaneti Vataniye Kanunu’nun Kabulü ve İstiklal
Mahkemeleri
Fransa  Güneydoğu Anadolu ve Suriye
İtalya  Antalya, Aydın, Konya ve 12 Adalar
-29 Nisan 1920’de Hıyanet – i Vataniye Yasası çıkarıldı.
Yunanistan  Doğu Trakya, İzmir ve Ege Adaları
-İstiklâl Mahkemeleri kuruldu. (18 Eylül 1920)
Kapitülasyonlar
-İstanbul ile resmi haberleşme kesildi.
-İçeriği genişletilerek yeniden yürürlüğe girecek
-İstanbul şeyhülislamın fetvasına karşılık, Ankara müftüsü
yeni bir fetva yayınladı.
Not: Mustafa Kemal’in emriyle Anadolu Ajansı kuruldu.
Ayrıca Sivas’ta İradeyi Milliye gazetesinden sonra
Ankara’da da Hâkimiyeti Milliye gazetesi çıkarılmaya
başlandı.
Boğazların Durumu
-Bütün devletlerin gemilerine açık olacak
-Boğazlar Komisyonu tarafından yönetilecek
-Komisyonun ayrı bütçesi ve bayrağı olacak
D-SEVR BARIŞ ANTLAŞMASI (10 Ağustos 1920)
Azınlık Hakları
Barış Konferansı’nda yenilen devletlerin barış anlaşmaları
kararlaştırılmasına karşın Osmanlı barışı kararlaştırılmadı.
Nedeni ise:
-Azınlıkların hakkı, Müslümanlardan daha fazla olacak
-Müslümanlarda azınlık sayılacak
-Mondros ateşkesinin bir barış antlaşması gibi koşullar
taşıması
-Azınlıklar her derece okul açabileceklerdir.
-Batı Anadolu’nun Yunanlılara verilmesi üzerine İtilaf
Devletleri arasında anlaşmazlık olması
Siyasal Koşullar
-Anadolu’da gelişen bağımsızlık hareketi sonrası telaşa
kapılan İtilaf Devletleri San Remo kentinde bir konferans
toplayarak Osmanlı barışının temelleri olan Sevr’in
koşullarını hazırladılar.
-Anadolu’nun doğusunda Ermenistan, güneyinde ise
Kürdistan devletleri kurulacaktır.
-Padişah Vahdettin “Saltanat Şurasını” toplayarak Sevr’i
onayladı.
-Osmanlı Devleti’nin başkenti olacaktır.
İstanbul’un Durumu
-Osmanlı Devleti, Sevr’in koşullarına uymazsa işgal
edilebilecektir.
-Osmanlı Kurulu da Paris yakınlarında bulunan Sevr
kasabasında antlaşmayı imzaladı.
Askeri Koşulları
Not: Osmanlı Devleti’nin bütün ekonomik kaynakları
İtilaf Devletleri’nin işgal giderlerine ve savaş tazminatına
harcanacak ve Osmanlı maliyesi, İtilaf Devletlerinin
atadığı bir komisyon tarafından yönetilecektir.
-Ordular terhis edilecek
Sevr Antlaşması’nın Özelliği;
-İç güvenlik için sınırlı jandarma gücü bulundurulacak
-Osmanlı Devleti sona ermiştir.
-Askerlik, zorunlu olmayacaktır.
-Parlamento onayı yoktur.
İşgal Bölgeleri
-Yürürlüğe girmemiştir.
Sevr Antlaşması’nın Koşulları
11
T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK
-Osmanlı Devleti’nin imzaladığı son antlaşmadır.
- İngiltere, işgal ettiği yerleri bir süre sonra Fransızlara
teslim etti.
-Padişah antlaşmayı imzalamakla çoğunluğun görüşüne
karşı çıkmıştır.
-Fransızlar ise Ermenileri örgütleyip Türkler üzerine
saldırtmaya başladılar.
-Bu durum karşısında bölge halkı Kuvayi Milliye birlikleri
kurarak direnişe geçtiler.
-Sütçü İmam ve Şahin Bey, bilinen Kuvayi Milliye
önderlerindendir.
-Sakarya Savaşı ile cephe kapandı. (Ankara Antlaşması)
D-BATI CEPHESİ
III. ÜNİTE: KURTULUŞ SAVAŞINDA CEPHELER
Cephenin Özellikleri
A-KURTULUŞ SAVAŞI’NIN BAŞLAMASI VE CEPHELER
- Amaç, Yunanlıların TBMM’ye Sevr’i kabul ettirmektir.
Mondros Ateşkes Antlaşması’nın uygulanmasına Osmanlı
Hükümeti kayıtsız kalması karşısında Türk halkı topyekûn
harekete geçerek yurdu işgalden kurtarmak için Mustafa
Kemal önderliğinde Milli mücadele başladı.
-TBMM’nin düzenli ordusunun ilk cephesidir.
-Kurtuluş Savaşı’nı sona erdiren cephe olmuştur.
B-DOĞU CEPHESİ
1.Düzenli Ordunun Kurulması
Osmanlı Devleti 1918 Brest Litowsk Antlaşmasıyla
1878’de kaybettiği Batum, Kars ve Ardahan’ı Ruslardan
geri almıştı.
-16 Mayıs 1920:Kuvayi Milliye giderlerinin Savunma
Bakanlığı tarafından karşılanması ve halkın yardımlarının
mülki idarelerce kayıt altına alınması kararlaştırıldı.
-Rusya’da yaşanan 1917 devriminin ardından
Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan bağımsızlıklarını
ilan etmişlerdi.
-1 Temmuz 1920:Subay yetiştirme merkezleri açıldı.
Seferberlik ilan edilerek askere alma işlemleri başladı.
-9 Kasım 1920:Batı cephesi ikiye ayrıldı. Kuzeyine Batı
Cephesi komutanı sıfatıyla Albay İsmet (İnönü),güneyine
refet bele komutan olarak atandı.
-ABD Başkanı Wilson’un Doğu Anadolu’ya gönderdiği
General Harbord ve heyeti hazırladıkları raporda Ermeni
iddialarının asılsız olduğunu ortaya koydular.
Doğu Cephesi Süreci
-10 Kasım 1920:Bilecik’e gelen İsmet İnönü düzenli ordu
çalışmalarını başlattı.
-Ermenilere ve Gürcülere karşı açıldı.
2.I.İnönü Savaşı (6-11 Ocak 1921)
-TBMM’ye bağlı Osmanlı ordularının cephesidir.
-Çerkez Ethem’in TBMM’ye karşı ayaklanmasını fırsat bilen
Yunanlıların ileri harekâtıdır.
-3 Aralık 1920’de Gümrü Antlaşması imzalandı:
-Savaşı TBMM orduları kazandı.
-Misak – ı Milli’nin doğu sınırlarına ulaşıldı.
-İtalya ve Fransa Türkiye’ye yanaştı. Bunun sonucunda
TBMM Londra Konferansı’na çağrıldı.
-TBMM’nin uluslar arası alanda ilk başarısıdır.
C-GÜNEY CEPHESİ
a.Londra Konferansı (23 Şubat-12 mart 1921)
-Mondros Ateşkes Antlaşmasının imzalanmasından sonra
güneyde Urfa, Antep ve Maraş İngilizler tarafından işgal
edilirken Fransızlar da Adana ve dolaylarını işgal
etmişlerdi.
-I. İnönü Savaşı sonrası düzenlenmiştir.
Konferansın amacı;
12
T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK
-Sevr Antlaşmasında önemsiz değişiklikler yaparak
TBMM’ye kabul ettirmektir.
c.İstiklal Marşı’nın kabulü (12 Mart 1921)
-Osmanlı Devleti döneminde milli marş yoktu.
TBMM’nin katılma nedeni ise;
-Batıda milliyetçilik hareketleri gelişmeye başlayınca her
millet kendi marşını yapmıştı.
-TBMM’nin siyasal bir güç olarak tanınmasını sağlamak
-Misak – ı Milli’yi dünya kamuoyuna duyurmak
Londra Konferansı’nın önemi ise;
-23 Nisan 1920’de TBMM’nin açılmasıyla yeni ve milli bir
Türk devleti kurulmuştu ve bu yeni Türk devletinin illi bir
marşı yoktu.
-TBMM, İtilaf Devletleri tarafından ilk kez hukuken
tanındı.
-Milli Eğitim Bakanlığı, milli marş yazılması için 1921 yılı
başlarında bir yarışma başlattı.
b.Teşkilat-ı Esasiye’nin Kabulü (20 Ocak 1921)
-Mehmet Akif ise ödül verileceği için bu yarışmaya
katılmamıştı.
-TBMM “Ulus Egemenliği” ilkesine göre kurulmuştu. Bu
nedenle bu ilkeye uygun yeni bir anayasaya gereksinim
vardı. Önemli koşulları ise;
-Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver, Mehmet
Akif’den milli marş yazmasını istedi.
-Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur. İdare yönetimi
halkın kendi kendisinin yönetmesi ilkesine dayanır.
-Bunun üzerine Mehmet Akif kısa sürede marşı yazarak
Türk ordusuna armağan etmiştir.
-Yürütme gücü ve Yasama yetkisi, milletin tek ve gerçek
temsilcisi olan Büyük Millet Meclisi’nde toplanır.
d.Afganistan ve Sovyet Rusya ile Antlaşma
-Milli mücadele sırasında Afganistan ile iyi ilişkiler
kurulmuştu.
-Türkiye Devleti, Büyük Millet Meclisince yönetilir ve
“Türkiye Büyük Millet meclis Hükümeti” adını taşır.
-Bunun sonucunda Afganistan ile dostluk ve işbirliği
anlaşması imzalandı.
-Büyük Millet Meclisinin seçimi iki yılda bir yapılır. Seçilen
üyelik süresi iki yıldır. Büyük Millet Meclisi üyeleri tüm
ulusun vekilidir.
Sovyet Rusya ile imzalanan Moskova Antlaşması’na
göre;
-Din buyruklarının yerine getirilmesi, yasaların
konulması, değiştirilmesi, antlaşma ve barış yapılması,
savaş kararı verilmesi gibi temel haklar, Büyük Millet
Meclisinindir.
-Çarlık Rusya’sı ile Osmanlı Devleti arasında imzalanan
eski antlaşmalar geçersiz sayıldı. (Sovyet Rusya,
kapitülasyonların kaldırılmasını kabul etti.)
-Genel Kurulda seçilen Büyük Millet Meclisi Başkanı
hükümetinde başkanıdır.
-Sovyet Rusya, Misak – ı Milli’yi tanıdı.
-Batum’un Gürcistan’a verilmesi ile Doğu sınırı çizildi.
Teşkilat-ı Esasiye’nin genel özellikleri;
3.II. İnönü Savaşı (23 Mart-1 Nisan 1921)
-TBMM’nin ve hükümetinin yasal dayanağı olmuştur.
-Egemenliğin Türk ulusuna geçtiğini belgelemiştir.
-Yunanlıların, I. İnönü başarısızlığını ortadan kaldırmak
istemeleri üzerine açıldı.
-Kısa ve özet bir biçimde hazırlanmıştır.
-Savaşı, TBMM orduları kazandı.
-Devletin resmi dini belirtilmemiştir.
-İtalya ve Fransa işgal bölgelerini boşaltma kararı aldı.
Not: 1921 Anayasası’nda yapılan en önemli değişiklik,
Cumhuriyet’in ilanı ile devletin adının anayasaya
yazılmasıdır.
4.Eskişehir-Kütahya Savaşları (10-24 Temmuz 1921)
-Savaşı TBMM orduları kaybetti.
13
T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK
-İtalya ve Fransa işgal bölgelerini boşaltma kararını
ertelemişlerdir.
Türklere kültürel haklar tanıyan özel bir yönetimle idare
edilmesi kararlaştırıldı)
a.Maarif Kongresi’nin Toplanması
6.Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Savaşı (26
Ağustos-9 Eylül 1922)
Kurtuluştan sonraki mücadelenin daha zor olacağını
düşünen Mustafa Kemal, bir yandan işgalcilerle
savaşırken diğer yandan da sosyal ve kültürel
kalkınmanın hazırlıklarını yapıyordu.
-Düşmanın silahlı güçlerini yok etmek ve işgal altındaki
Türk topraklarını geri almak amacıyla yapılmıştır.
-Türk ordusu amacına ulaştı ve
b.Türk Ordusunun Sakarya’nın Doğusuna Çekilmesi ve
Mustafa Kemal’e Başkomutanlık yetkisinin Verilmesi
-Kurtuluş savaşı fiilen sona erdi.
-Yunan ordusunun Polatlı’ya kadar gelmesi TBMM’de de
kaygılara yol açtı. Bazı milletvekilleri TBMM’nin
Kayseri’ye taşınmasını istedilerse de bu düşünce kabul
edilmedi.
-Mudanya ve Lozan Barışı imzalandı
-Mecliste yapılan tartışmalar sonucunda son çare olarak
Mustafa Kemal’in ordunun başına geçmesi istendi.
-Büyük Taarruz başarısı ile imzalandı.
7.Mudanya Ateşkes Görüşmeleri ve Antlaşmanın
İmzalanması (3-11 Ekim 1922)
-İngiltere, Fransa, İtalya ve TBMM arasında imzalandı.
c.Tekalif-i Milliye Emirleri (7-8 Ağustos 1921)
Not: Yunanistan’ı İngiltere temsil etmiştir.
Mustafa Kemal, Türk ordusunun gereksinimlerini
karşılamak için 7-8 Ağustos 19221’de Tekâlif-i Milliye
Emirleri’ni yayınladı.
Antlaşmaya göre;
-Yunanlılar Doğu Trakya’yı en geç 15 gün içinde
boşaltacaktır.
5.Sakarya Meydan savaşı (23 Ağustos-13 Eylül 1921)
-Yunanlıların, Ankara’yı hedefleyerek TBMM’yi ortadan
kaldırmak için yaptıkları harekâttır.
-Boğazlar ve İstanbul, TBMM Hükümeti’ne bırakılacak,
ancak kalıcı bir barış antlaşması imzalanıncaya kadar İtilaf
Devletlerinin denetiminde kalacaktır.
-Savaşı TBMM orduları kazanmıştır.
D-MİLLİ MÜCADELE’NİN SANAT VE EDEBİYAT’A
YANSIMALARI
-Mustafa Kemal’e Gazi ve Mareşallik unvanları
verilmiştir.
-Yazılan eserlerle cumhuriyet kuşağına halkını sevme ve
milli mücadeleye bağlanma yolunda rehberlik edilmiştir.
-İtilaf Devletleri TBMM’ye ateşkes ve yeni barış önerileri
sunmuştur.
Bu yazarlar içerisinde Halide Edip Adıvar, Falih Rıfkı Atay
ve Yakup Kadri Karaosmanoğlu özel bir yere sahiptir.
-İtalya ve Fransa işgal bölgelerini boşaltmışlardır.
Kars Antlaşması (13 Ekim 1921)
-Halide Edip, Ateşten Gömlek adlı eserini 1922’de kaleme
almıştır. Ayrıca ordu hizmetinde çalıştığı yıllarda Türk’ün
Ateşle İmtihanı adlı kitabı da yazmıştır.
-TBMM ile Kafkas Cumhuriyetleri (Ermenistan,
Azerbaycan, Gürcistan) arasında imzalandı.
-Yakup Kadri, Düşmanın Yaktığı Köyler Ahalisine adlı
hikâyesinin yanı sıra 1932’de yazdığı başyapıtı Yaban
romanı da bulunmaktadır.
-Moskova Antlaşması’ndaki sınırlar kabul edildiği için
“Doğu sınırı kesinleşti.”
Ankara Antlaşması (20 Ekim 1921)
-Falih Rıfkı, Cumhuriyet devri ile ilgili anılarını Çankaya
adlı eserinde kaleme almıştır.
-TBMM ile Fransa arasında imzalandı.
-Kurtuluş Savaşı komutanlarının da anıları
bulunmaktadır.
-Fransa, TBMM’yi resmen tanıdı. (Hatay, Fransa mandası
olan Suriye topraklarında sayıldı. Ancak buradaki
14
T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK
-Mustafa Kemal’in dönem olaylarını anlattığı Nutuk ile
Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri bulunmaktadır.
sağlanması ve korunması, ancak tam anlamıyla ulusal
egemenliğin kurulmuş olmasına bağlıdır. Bu nedenle
özgürlüğün de, eşitliğin de, adaletin de dayanak noktası
ulusal egemenliktir.”
Kurtuluş Savaşı ortamı ressamların tuvallerinde
yansımıştır.(Hikmet Onat, İbrahim Çallı ve Sami Yetik)
1.Saltanatın Kaldırılması
-Milli Mücadele heykel sanatçılarına da ilhan olmuştur.
-Saltanat sisteminde padişah iradesinin üstünlüğü ulusal
egemenlik anlayışıyla bağdaşmıyordu.
-Lozan Barış görüşmelerine TBMM’nin yanı sıra İstanbul
Hükümeti de davet edilmişti.
-Bu durum üzerine 1 Kasım 1922 tarihinde saltanat
kaldırıldı.
-Saltanatın kaldırılmasıyla Osmanlı Devleti hukuki olarak
sona erdi. İstanbul Hükümeti istifa etti ve son Padişah
Vahdettin ülkeden ayrıldı.
TÜRK DEVRİMİ
A-TÜRK İNKILÂBININ ÖZELLİKLERİ
a.Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923)
-Avrupalılar tarafından gerçekleştirilen coğrafi keşifler
Osmanlı Devleti’ni olumsuz etkilemişti.
-Lozan öncesi Türkiye’nin sınırları tam olarak
belirlenmemiş ve bağımsızlığı diğer devletler tarafından
tanınmamıştı.
-XVIII. yüzyılda ise Fransız Devrimi ile ortaya çıkan
özgürlük, eşitlik, milliyetçilik, insan hakları, demokrasi
gibi kavramlarla; sömürgecilik ve sanayileşme gibi
gelişmelerle karşı karşıya kaldı.
-Osmanlı Devleti’nden kalan sorunların birçoğu
çözümsüz bir durumdaydı.
-Bu durum Osmanlı Devletinin Avrupa devletleri
karşısında gerilemesini hızlandırdı..
-Lozan barışında Türkiye’yi Dış İşleri Bakanı İsmet İnönü
temsil etmiştir.
-Çok uluslu yapıya sahip olan Osmanlı Devleti, XIX.
yüzyılda milliyetçilik akımının etkisiyle büyük toprak
kaybı yaşadı.
-Konferansa, İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan,
Japonya ve Yugoslavya katılmıştır. Boğazların durumu
konusunda ise Sovyet Rusya ile Bulgaristan katılmıştır.
ABD ise gözlemci bulundurmuştur.
-Mondros Ateşkesi ile de işgale uğradı.
-Lozan Barış Konferansına katılacak olan Türk kurulunun
kesinlikle taviz vermeyeceği konular ise,
-Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkışıyla Türk
ulusunun Kurtuluş Savaşı başladı.
-Türk devletinin hakları ve bağımsızlığın sağlanması
-Atatürk’ün devrimci kişiliği öncülüğünde gerçekleşen
Türk devrimiyle, devlet ve millet yaşamı yeniden kuruldu.
-Türk topraklarında bir Ermeni devletinin
oluşturulmasına izin vermemek
-Türk devrimi, yönetim, yazı, eğitim, hukuk, giyim ve
ekonomi alanına varıncaya kadar yeniden yapılanmayı
ifade eder.
-Kapitülasyonların sona ermesi
Lozan Barış Antlaşması’nın Koşulları
-Ulusal mücadeleyle birlikte başlayan Türk devrimi;
ulusal bağımsızlığı gerçekleştirmeyi, ulusal kimliği
korumayı ve Türk uygarlığını çağdaş uygarlık düzeyinin
üzerine çıkarmayı hedeflemiştir.
Sınırlar
Bulgaristan: 1913 İstanbul Antlaşması geçerli
Yunanistan: Karaağaç kasabası TBMM’ye bırakıldığı için
B-SİYASİ ALANDA YAPILAN İNKILÂPLAR
yeniden çizildi.
Suriye: 1922 Ankara Antlaşması geçerli sayıldı.
Ulusal Egemenlik: Atatürk’e göre,”Toplumda en yüksek
özgürlüğün, en yüksek eşitlik ve adaletin devamlı biçimde
Irak: Çizilemedi.
15
T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK
*Adana, Kayseri, Sivas ve
Malatya’yı içine alan bölge
ile Suriye, Fransa’ya
verilecektir.
Doğu: Moskova ve Kars Antlaşmaları kabul edildi.
Ege Adaları
-Türk ve Yunan adaları silahsız olacaktır.
*Kapitülasyonlardan
müttefik devletler
yararlanabileceklerdir.
*Türk ordusundaki asker
sayısı ile savaş teçhizatı
sınırlandırılacaktır.
Kapitülasyonlar
-Kapitülasyonlar tamamen kaldırıldı.
Boğazlar
-Yönetimi uluslar arası komisyona bırakıldı.
-Komisyon başkanı Türk olacaktı.
-Boğazların kenarı ve İmralı Adası dahil silahsız olacaktır.
Azınlık Hakları
*Müslüman olmayanlara
çok geniş ayrıcalık
tanınacaktır.
-Azınlıkların Türk uyruklu olduğu kabul edildi.
Patrikhanenin Durumu
-Türk tarafının ısrarına karşın kaldırılamadı.
*Türkiye-Suriye sınırı,
Fransa ile imzalanan 20
Ekim 1921 tarihli Ankara
Antlaşması’nda olduğu
gibi kabul edilecektir.
*Kapitülasyonlar kesin
olarak kaldırılacaktır.
*Boğazların her iki yakası
askerden arındırılacak,
bunun dışında ordu ile
ilgili herhangi bir sınırlama
getirilmeyecektir.
*Ülkede yaşayan
Müslüman olmayanlar
Türk vatandaşı kabul
edilecektir.
Savaş Tazminatı
b.Ankara’nın Başkent Seçilmesi
-Yunanistan savaş tazminatı olarak Karaağaç kasabasını
TBMM’ye bıraktı.
-Lozan Barış Antlaşmasının TBMM tarafından
onaylanmasından sonra 6 Ekim 1923’te İstanbul yabancı
işgal güçleri tarafından boşaltıldı.
Borçlar
-Türkiye payına düşen borcunu kabul etti.
Türk ve Rum Nüfusun Yer Değiştirmesi
-Bu durum yeni devletin başkentinin neresi olacağı
konusunu gündeme getirdi.
-İstanbul ve Batı Trakya değişim dışı tutuldu.
-Bu bölgeler dışında kalan yerlerde oturanlar karşılıklı yer
değiştirdiler.
-İsmet İnönü, on dört arkadaşı ile birlikte Ankara’nın
başkent olması ile ilgili bir yasa önerisinde bulundu (9
Ekim 1923).
İstanbul’un Boşaltılması
-Antlaşmanın TBMM’de onaylanmasından sonra altı
hafta içinde boşaltılacaktır.
-Yapılan görüşmeler sonucunda 13 Ekim 1923’te
TBMM’de kabul edilen tek maddelik yasa ile Ankara, yeni
devletin başkenti oldu.
Antlaşmanın Önemi ve Sonuçları
-Yeni Türk Devleti, İtilaf Devletleri tarafından resmen
tanındı.
-Musul ve Hatay dışında Misak – ı Milli sınırlarına ulaşıldı.
c.Cumhuriyetin İlanını Hazırlayan Etkenler
-Günümüzde halen geçerli bir antlaşmadır.
-Cumhuriyet, monarşiye karşı verilen özgürlük
mücadelesi sonucunda ortaya çıktı.
-Diğer sömürge devletlere yol gösterici bir belge
olmuştur.
Sevr Antlaşması
(10 Ağustos 1920)
*Müttefik devletlerin
gemileri boğazlardan
serbestçe geçebilecek,
boğazlarla ilgili her türlü
işlem uluslar arası
boğazlar komisyonu
tarafından yürütülecektir.
Komisyonda Türk üye
bulunmayacaktır.
*İzmir ile birlikte ege
Bölgesi’nin büyük bir
bölümü ve Doğu Trakya,
Yunanistan’a verilecektir.
Lozan Barış Antlaşması
(24 Temmuz 1923)
*Boğazlardan geçişleri,
Türkiye başkanlığında
kurulacak uluslar arası bir
boğazlar komisyonu
düzenleyecektir.
-XIII. yüzyılda Magna Carta’nın ilanıyla İngiltere’de
demokrasi alanında gelişmeler oldu.
-XVI. yüzyılda ise aydınlanma ve insan hak ve özgürlükleri
alanlarında gelişmeler yaşandı.
-Amerika Birleşik Devletleri’nin kuruluşu ve Fransız
Devrimiyle, demokrasi ve cumhuriyete dayalı yönetim
biçimleri yaygınlaştı.
*Türkiye ile Yunanistan
arasında Meriç Nehri sınır
kabul edilecek, Yunanistan
savaş tazminatı olarak
Meriç Nehri’nin
batısındaki Karaağaç’ı
Türkiye’ye verecektir.
-Türk toplumu ise I.Meşrutiyet’in ilanı ve anayasal
sisteme geçiş sürecinin etkisiyle cumhuriyet ve
demokrasi kavramlarına yabancı değildi.
-Atatürk, Ankara’da Büyük Millet Meclisini açarak ulusal
iradeyi yani ulusun isteklerini ön planda tutmuştu.
16
T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK
-Ulusal Mücadelede Türk ulusunun lideri olan Atatürk
toplumu ve yöneticileri cumhuriyet yönetimine hazırladı.
-Saltanatın kaldırılması ve sultan Vahdettin’in 17 Kasım
1922’de ülkeyi terk etmesi üzerine TBMM Osmanlı
ailesinden olan Abdülmecid’i halife olarak seçmişti.
-Atatürk, Erzurum Kongresi sırasında ülkenin
kurtuluşundan sonra yönetim biçiminin cumhuriyet
olacağını belirtmişti.
-TBMM, halifelik ve ulusal egemenlik anlayışı ile
bağdaşmayan kurumları kaldırma yoluna gitti.
-23 Nisan 1920’de kurulan TBMM Hükümeti, ülkeyi
ulusal egemenlik temeline göre yönetiyordu.
-Halifelik makamı tüm Müslümanları temsil etmesi
yönüyle Türkiye’nin sadece iç politikasını değil dış
politikasını da etkilemekteydi.
-1921 Anayasası “Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur.”
İfadesi ile egemenlik hakkının kesin olarak ulusa ait
olduğunu belirtiyordu.
-Halife Abdülmecid’in siyasi otorite olarak hareket
etmesi üzerine,3 Mart 1924’te TBMM’de kabul edilen
yasa ile kaldırıldı.
-Cumhuriyetin ilanın önündeki en büyük engel
saltanattı.1 Kasım 1922’de saltanatın kaldırılmasıyla bu
engel de aşılmış oldu.
a.Tevhid-i Tedrisat Kanunu (3 Mart 1924)
-XIX. yüzyılın sonu ve XX. yüzyılın başında eğitim
kurumlarının birçoğu devlet denetiminin dışındaydı.
2.Cumhuriyet’in İlanı (29 Ekim 1923)
-Atatürk ve İsmet İnönü,1921 Anayasasında “Türkiye
devletinin hükümet biçimi cumhuriyettir.” biçimindeki
değişiklik önergesi hazırladı. TBMM 29 Ekim 1923’te
değişiklik önergesini kabul etti. Böylece cumhuriyet ilan
edilmiş oldu.
TBMM’NİN
AÇILMASINDAN
CUMHURİYETİN İALNINA
KADAR HÜKÜMET BİÇİMİ
Meclis Hükümeti: Meclis
başkanı aynı zamanda
hükümetin başıdır.
Bakanlar meclisin salt oyu
ile belirlenir ve meclisin
kesin denetimi
altındadır.25 Ekim 1923’te
hükümetin istifasıyla
yönetim bunalımı ortaya
çıktı. Bu olay Mustafa
Kemal’e, cumhuriyeti ilan
etmek için beklediği fırsatı
verdi.28 Ekim 1923
akşamına kadar hükümet
kurulamadı.
-Bu dönemde devlete bağlı olarak eğitim veren kurumlar
yanında, Şeriyye ve Evkaf Vekâleti’ne bağlı eğitim veren
medreseler, kiliselere bağlı azınlık okulları ve yabancı
devletlerin atçıları okullar vardı.
-Eğitimin tek merkezde toplanması ve denetlenmesi için
3 Mart 1924’te Tevhid-i Tedrisat Yasası çıkarıldı.
CUMHURİYETİN
İLANINDAN SONRA
HÜKÜMET BİÇİMİ
Tevhid-i Tedrisat Yasası
1.Madde: Türkiye içindeki bütün eğitim ve bilim
kuruluşları Milli Eğitim Bakanlığına bağlıdır.
Kabine Sistemi:
Cumhuriyetle birlikte
hükümet biçimi olan
kabine sistemi
benimsendi. Bu sistemle
aynı zamanda güçler
ayrılığı ilkesine giden
önemli adım atıldı. Kabine
sisteminde yürütmenin
başı cumhurbaşkanı’dır.
Cumhurbaşkanı ve onun
atadığı başbakan ve
bakanlar kuruludur.
Hükümet Meclisten aldığı
güvenoyu ile göreve
başlar.
2.Madde: Şeriye ve Evkaf Vekâleti veya özel vakıflar
tarafından yönetilen bütün medreseler ve okullar Milli
Eğitim Bakanlığı’na devredilir.
3.Madde: Şeriye bütçesinde okullar ve medreseler için
konmuş olan ödenekler Milli Eğitim bütçesine geçirilir.
4.Madde: Milli eğitim Bakanlığı yüksek din uzmanları
yetiştirmek üzere üniversitede bir ilahiyat fakültesi
kurar. İmamlık, hatiplik gibi din hizmeti görecek
memurların yetişmesi için de ayrı okullar açacaktır.
5.Madde: Bu yasanın yayın tarihinden sonra, eğitim ve
öğretimle meşgul olup ulusal savunmaya bağlı olan
Askeri Rüştiye ve İdadiler, Sağlık Bakanlığı’na bağlı yetim
okulları bütçeleri ve öğretim üyeleriyle birlikte Milli
Eğitim Bakanlığı’na bağlanmıştır.
c.Yeni Devlet Kurumları
3.Laik Devlet Yolunda
-Diyanet İşleri Başkanlığının Kurulması (3 Mart 1924)
a.Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924)
17
T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK
-İslam dinin inançlar ve ibadetlerle ilgili bütün
hükümlerin ve işlerin yürütülmesi ve dini kurumların
yönetimi için Diyanet İşleri Başkanlığı kuruldu.
-Demokrat Parti 1950'deki seçimleri kazanarak
cumhuriyetin ilanından sonra ilk kez iktidara değişik bir
parti gelmiş oldu.
-İbadet yerlerinin düzenlenmesi ve din görevlilerin
atanmasıyla ilgili işlemleri yerine getirmekle
görevlendirildi.
Cumhuriyetin İlk Siyasi Partileri
Cumhuriyet
Terakkiperver
Serbest
Halk Fırkası
Cumhuriyet
Cumhuriyet
Fırkası
Fırkası
Genel Başkanı,
Genel Başkanı
Genel Başkanı
Mustafa
kazım
Fethi
Kemal’dir.9 Eylül Karabekir’dir.17 Okyar’dır.1929’da
1923’te
Kasım 1924’te
ekonomik dünya
kurulmuştur.
kurulan parti,5
krizi sırasında var
Halkın istek ve
Haziran 1925’e
olan hükümetin
görüşlerinin
kadar faaliyet
uygulamalarına
meclise daha
göstermiştir. Bu
seçenek olacak
kolay
partinin
yeni görüşler
yansımasını
kurulmasında
üretmek, var olan
sağlama ve
Mustafa Kemal
hükümeti
demokrasiyi tüm ile arkadaşları
denetlemek,
kurum ve
arasında
halkın istek ve
kuruluşlarıyla
meydana gelen
görüşlerini
işletme gibi
görüş ayrılıkları
yansıtmak
düşüncelerle
etkili oldu.Şeyh
amacıyla 1930’da
kuruldu. Halk
Sait
kuruldu. Fethi
Partisi
Ayaklanması’yla Okyar,
adı,1924’te
ilgisi olduğu
Cumhuriyet
Cumhuriyet Halk gerekçesiyle 5
yönetimi
Fırkası,1935’te
Haziran 1925’te
karşıtlarının
Cumhuriyet Halk kapatıldı.
katılmasından
Partisi adını aldı.
endişe ettiği
partisini 18 Aralık
1930’da kapattı.
-Başkanlığına Ankara müftüsü Rıfat Börekçi getirildi.
-Genelkurmay Başkanlığının Kurulması (3 Mart 1924)
-TBMM’de alınan kararla Erkan-ı Harbiye Vekâleti
kaldırıldı. Onun yerine en yüksek askeri makam olarak
Genel Kurmay Başkanlığı kuruldu.
-Bu düzenleme il de Ordu siyasetin dışında tutuldu.
4.Çok Partili Siyasi Yaşama Geçiş Denemeleri ve
Sonuçları
a.Çok Partili Hayata Geçiş Çalışmaları
-Birbirinden değişik düşünce ve istekleri temsil eden
siyasi partilerin bulunması demokrasi ile yönetilen
ülkelerin temel özelliğidir.
-Demokrasilerde çoğulculuk temel olduğu gibi bütün
düşüncelerin de korunması temel kuraldır.
-Cumhuriyet ve demokrasi ile yönetilen ülkelerin en
önemli özelliği vatandaşların tercihleri doğrultusunda
yaşamalarının olanaklı olmasıdır.
b.Cumhuriyete Yönelik Tehditler ve Sonuçları
-Cumhuriyet ve demokrasi yönetimleri; hürriyet,
özgürlük, eşitlik ve ulusal egemenlik temellerine dayanır.
-Cumhuriyet yönetimin amacı ulusal iradenin ve ulusun
değişik görüşlerinin önündeki engelleri kaldırarak
çoğulculuğun önünü açmaktır.
-Özgürlük, kişilerin başkalarına zarar vermeden
dilediklerini yapabilmesidir. Eşitlik ise dil, renk, cinsiyet,
ırk, inanç, siyasal düşünce vb. nedenlerle bireylere ayrım
yapılmaksızın hukuk önünde eşitliğin sağlanmasıdır.
-Çoğulculuk, vatandaşların değişik görüşlerini temsil
eden partiler arasında seçim yapabilmesi, değişik
düşüncelerin yönetimde söz sahibi olabilmesi anlamına
gelmektedir.
-Cumhuriyet ve demokrasilerde yasalar; hiçbir kişiye,
aileye, zümreye veya sınıfa ayrım yapılmaksızın eşit
olarak uygulanır.
-Türkiye 1950’ye kadar tek parti olan Cumhuriyet Halk
Partisi tarafından yönetildi.
-Şeyh Sait İsyanı
-Çok partili yaşama geçiş II. Dünya Savaşı sonrasında
yeniden başladı.
- Musul’un geleceği Lozan Barışında çözülememişti.
-7 Ocak 1946’da Demokrat Parti kuruldu.
-İngiltere, Musul’un Türkiye’de kalmasını istemiyordu.
18
T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK
-Şeyh Sait ayaklanmasında bu nedenle İngiltere’nin etkisi
bulunmaktadır. İngiltere halifeliğin kaldırılmasını
gündeme getirerek halkın dini ve etnik yapısını
kullanmaya başladı.
-İlk Türk devletleri töre adı verilen yazılı olmayan
kurallara göre yönetildi.
-İslamiyet’in kabulünden sonraki süreçte İslam hukuk
sisteminin yanında Türk devlet gelenekleri de yönetimde
bağlayıcı olmuştur.
-Türkiye ise ayaklanmaya karşı bazı önlemler aldı. Bunlar;
-Bölgeye ordu gönderildi.
-Çağdaş anlamda anayasal sürecimiz ise XIX. yüzyılda
Tanzimat Fermanı ile başladı.
-Bölgede sıkıyönetim ilan edildi.
-I.Meşrutiyetin ilanıyla birlikte oluşturulan Kanuni Esasi
ile Türk toplum ve devlet yaşamında gerçek anlamda
anayasal döneme geçildi.
-Takrir-i Sükûn yasası çıkarıldı.(14 Mart 1925)
-Ayaklanma 15 Nisan 1925’te bastırıldı.
1921 Anayasası
1921 Anayasası,20 Ocak
1921’de kabul edildi. Bu
anayasa, dağılan Osmanlı
Devleti’nin yerine yeni bir
devletin kuruluşunu
sağlayan hukuki metindir.
Terakkiperver Cumhuriyet Partisi kapatıldı.
-Musul sorunu ise misak-ı milliye aykırı biçimde
sonuçlandı.
-Mustafa Kemal’e Suikast Girişimi (16 Haziran 1926)
1921 Anayasası, Ulusal
Mücadele döneminde
hazırlandı. Ulusal
egemenlik ilkesini temel
alan anayasa, ülkenin
içinde bulunduğu savaş
koşullarını ve acil
gereksinimleri karşılamak
üzere kısa bir metne
sahipti. Bu anayasa bir
geçiş döneminin
koşullarına göre
hazırlanmakla birlikte
demokratik nitelik
taşımaktaydı.
-7 Mayıs 1926'da Anadolu'da bir geziye çıkan Mustafa
Kemal İzmir'e de gelecekti. Laik cumhuriyete karşı
olanlar Mustafa Kemal'i öldürmeğe karar verdiler.
Mustafa Kemal İzmir'e varmadan önce suikastçılar
silâhlarıyla yakalanarak tutuklandılar (16 Haziran 1926).
- Mustafa Kemal, yayınladığı bir genelgede, "Benim naçiz
vücudum bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye
Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır." demiştir.
-Menemen Olayı (23 Aralık 1930)
-Laik cumhuriyete karşı yapılan ayaklanmadır.
-Menemen Olayı Türkiye’de çok partili yaşama geçiş
çalışmalarının uzun bir süre durmasına neden olmuştur.
Anayasa’nın temelinde
güçler birliği sistemi
egemendi. Anayasada
ülkede saltanat yönetimi
devam ettiği dönemde
devlet başkanı ibaresi
yoktu.1923’te Cumhuriyet
ilan edildi. Ülkenin
yönetim biçimiyle ifadeler
anayasaya konuldu.
c.Türk Halkının Cumhuriyete Bağlılığı
-Cumhuriyet ve demokrasi Türk halkının özgürlüklerinin
garantisidir.
C-HUKUK ALANINDA YAPILAN DEVRİMLER
1.Anayasa Hareketleri
1924 Anayasası
20 Nisan 1924’te
yürürlüğe giren 1924
Anayasası, Teşkilatı
Esasiye Yasasını
yürürlükten kaldırdı.1924
anayasasına göre
egemenlik kayıtsız şartsız
ulusundur. Devletin
yönetim biçimi
Cumhuriyet; dili Türkçe,
başkenti Ankara ve dini
İslam’dır. Egemenliğin tek
temsilcisi Türkiye Büyük
Millet Meclisi’dir.
Bu anayasa güler ayrılığını
temel aldı. Meclis
Hükümeti sistemi yerine
Kabine Sistemi
getirildi.1928’de “devletin
dini İslam ibaresi bu
anayasadan çıkarıldı.
1924 Anayasası’nda
yapılan değişikliklerle
kadınlara 1930’da
Belediye seçimlerine
katılma hakkı,1934’te
milletvekili seçme ve
seçilme hakkı
tanındı.1937’de laiklik
ilkesiyle beraber altı ilke
anayasaya eklendi.
1 Ekim 1945’te içeriği
değiştirilmeden dili
Türkçeleştirilerek yeniden
kabul edildi.1924
Anayasa’sı,1961’de yeni
anayasanın kabul
edilmesiyle yürürlükten
kaldırıldı.
-Devletin niteliğini, kurumların işleyişini, vatandaşların
temel hak ve sorumluluklarını belirleyen temel yasaya
anayasa denir.
-Türk devlet geleneğinde devletler sürekli olarak yazılı ya
da yazılı olmayan belli kurallara bağlı olarak yönetilmiştir.
19
T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK
2.Medeni Yasa’nın Kabulü (17 Şubat 1926)
-1 Kasım 1928’de TBMM yeni Türk harflerin kabul etti.
-Evlenme, boşanma ve miras haklarını belirleyen aile
hukukuna medeni yasa denir.
-1928’de yapılan diğer bir değişiklikle de uluslar arası
rakamlar kabul edildi.
-Osmanlı medeni yasası, Ahmet Cevdet Paşa
başkanlığında oluşturulan Mecelle denen yasa ile
geliştirildi.
Millet Mektepleri (1928)
-17 Şubat 1926’da İsviçre Medeni yasası Türk
toplumunun gereksinimlerine göre düzenlenerek
mecliste kabul edildi.
-Atatürk, millet mektepleri başöğretmeni unvanını aldı.
-Harf devriminden sonra millet mektepleri açıldı.
-Bu mekteplerin amacı halkın okuma yazma düzeyini
yükseltmek ve halka yeni harfleri öğretmekti.
-4 Ekim 1926’da yürürlüğe girdi.
-Devamında ise köy öğretmen okulları açıldı. Bu
okullarda, temel eğitimin yanı sıra mesleki eğitime de
önem verildi.
Medeni Yasanın Türk kadınına sağladığı bazı haklar ise;
-tek eşli evlilik
Üniversite Reformu (1933)
-resmi nikâh zorunluluğu
-1943’te çıkarılan bir yasayla İstanbul’daki Mülkiye
Mektebi, Siyasal Bilgiler fakültesine dönüştürülerek
Ankara’ya taşındı.
-evlilikte yaş sınırı
-boşanmanın koşulları
-1925’te kurulan Ankara Hukuk Mektebi, Hukuk Fakültesi
adını aldı.
-kadın-erkek eşitlik ilkesi
-İstanbul Üniversitesi’nde çok sayıda enstitü kuruldu ve
Tıp Fakültesinde birçok klinik açıldı.
-mirasta kadın-erkek eşitliği
-evlenmede eşlerin isteği
a.Atatürk Dönemi Kültür, Dil ve Tarih Alanında Yapılan
Çalışmalar
D-EĞİTİM VE KÜLTÜR ALANINDA YAPILAN DEVRİMLER
-Ulusların uygarlık yolunda ilerleyebilmeleri; kendi kültür
ve ulusal değerlerine sahip çıkarak geliştirmesi ile
olanaklı olabilir.
1.Eğitim Alanında Yapılan İnkılâplar
-Tevhid-i Tedrisat Yasası ile çeşitli kurumlara bağlı devlet
okulları, medreseler, kilise teşkilatlarına bağlı azınlık
okulları ve yabancı okulların tamamı Milli Eğitim
Bakanlığı’na bağlandı. Böylece eğitim sistemimiz ulusal
nitelik kazandı.
-Yeni Türk devleti, ulusal birlik ve beraberlik temelleri
üzerinde kurulması amaç edinilmişti.
Maarif Teşkilatı Kanunu (2 Mart 1926)
-Bu amaçla Türk kültürünün iki önemli kaynağı olan Türk
dili ve tarihi alanındaki araştırmalara büyük önem verildi.
-Eğitim sistemi ulusal olacak biçimde, ilk ve ortaöğretim
programları belirlendi.
-1931’de Türk Tarih Kurumu,1932’de de Türk Dil Kurumu
kuruldu.
Maarif Teşkilatı Kanunu ile okul açılması bakanlığın iznine
bağlandı.
-Arkeolojik kazılar başlatıldı. Türk tarihi üzerine teoriler
geliştirildi.
Yeni Türk Harflerinin Kabulü (1 Kasım 1928)
-Türk dilinin yabancı dillerin etkisinden kurtarılması
çalışmalarına girişildi.
-Türk toplumunda okuryazar oranı düşüktü.
-Türk tarih Kurumunun süreli araştırma yayınına Belleten
adı Atatürk tarafından verilmiştir.
-Bu amaçla, Arap harflerinin Türkçeye uyarlanmasıyla
kullanılan yazı sisteminden Latin harflerinin Türkçeye
uyarlandığı Türk alfabe sistemine geçilmesi kararı alındı.
b.Atatürk ve Sanat
20
T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK
-Türkiye’de yüksek bir uygarlık düzeyine ulaşılmasını
hedefleyen Atatürk, sanata verdiği önemle modern Türk
sanatlarının öncüsü ve mimarı oldu.
-25 Nisan 1925’te kabul edildi.
-2 Aralık 1934’te din adamlarının ibadet yerleri dışında
dini kıyafetlerle gezmesi yasaklandı.(Diyanet İşleri
Başkanı ve diğer dinlerin liderleri bu yasak dışında
tutuldu.)
Güzel Sanatlar Akademisi
-Osmanlı döneminden kalma sanayi Nefise, güzel
sanatlar akademisi haline getirildi.
Takvim Değişikliği
-Resim, heykel, mimarlık ve müzik alanlarından birçok
öğrenci Almanya, Avusturya ve Fransa’ya gönderildi.
-26 Aralık 1925’te Hicri ve Rumi takvimler yerine Miladi
Takvim kabul edildi.
-Cemal Reşit Rey, Ulvi Cemal Erkin, Adnan Saygun gibi
kompozitörler ile Çallı İbrahim, Namık İsmail bunlardan
bazılarıdır.
-1 Ocak 1926’dan itibaren de kullanılmaya başlandı.
Konservatuar
-İlk Türk operası Adnan Saygun tarafından hazırlandı.
-30 Kasım 1925’te kabul edilen yasa ile tekke, zaviye ve
türbeler kapatıldı. Bunun yanı sıra dinsel unvanların
kullanımı da yasaklandı.
-İlk konservatuarı ise Cemal Reşit Rey kurmuştur.
Ölçü Birimlerinde Değişiklik
-1937’de resim ve Heykel müzesi açılmıştır.
-1931 yılında kabul edilen bir yasa ile eski ölçü birimleri
olan okka, arşın, endaze kaldırılarak bunların yerine
metre ve kilo getirildi.
Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması
Musiki Muallim Mektebi
Saatte Değişiklik
-Cumhuriyetin ikinci yılında Musiki Muallim Mektebi
açılmıştır.
-26 Aralık 1925’te alaturka saat kaldırıldı. Gün 24 saate
bölündü.
-Okul programları için Prof.Paul Hindemith’ten yardım
alındı.
Tatil Günlerinde Değişiklik
İnkılâp Sergisi
-Milli bayramlar ve tatil günleri yeniden düzenlendi.
-1933 Ekim’inde Ankara’da düzenlenen inkılâp sergisi,
cumhuriyet döneminin ilk on yılına ilişkin gelişmelerin
sanatsal bir analizi niteliğidir.
-1935’te çıkarılan bir yasa ile Cuma günü olan tatil günü,
cumartesi öğleden sonra ve Pazar olarak değiştirildi.
c.Atatürk ve Spor
Soyadı Yasası
-Bilgi, ahlak ve beden gücü yönünden ideal bir gençlik
yetiştirilmesi amaçlandı.
-Osmanlı Devletinde kişilerin soyadı yoktu. Kişinin adının
yanına baba adı, doğum yeri veya bağlı olduğu boyun adı
yazılırdı.
-Bu alanda Selim Sırrı Tarcan önemli çalışmalarda
bulunmuştur.
-Bu durum hem karışıklıklara hem de bazı haksızlıklara
neden oluyordu.
-21 Haziran 1934’te çıkarılan soyadı yasası ile; her Türk
vatandaşı adının yanına ailesinin ortak kullanacağı bir
soyadı alacaktı.
E-TOPLUM VE SAĞLIK ALANINDA YAPILAN DEVRİMLER
1.Toplumsal Hayatın Düzenlenmesi
-Bu soyadları, Türkçe olmasının yanı sıra ahlaka aykırı ve
gülünç olmayacaktı.
Türk toplumunun yaşamını çağdaşlaştırmaya ve
millileştirmeye yöneliktir.
-24 Kasım 1934’te Mustafa Kemal’e, TBMM tarafından
Atatürk soyadı verildi.
Şapka Yasası
21
T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK
Nüfus Politikası
1935
-Osmanlı Devleti, Trablusgarp Savaşından Kurtuluş
Savaşına kadar hem topraklarını hem de nüfusunun
önemli kesimini kaybetmişti.
1935
Mühendisi oldu.
Yapılan seçimlerde TBMM’ye 18 kadın
milletvekili girdi.
İlk kadın doğum uzmanı Dr. Pakize İzzet Tarzi
kadın hastalıları ve doğum alanında uzmanlık
eğitimini tamamladı.
Sabiha Gökçen dünyanın ilk kadın savaş pilotu
oldu.
-Bu durum ülkenin sosyal, askeri, savunma ve ekonomik
yönlerden olumsuz etki yaratıyordu.
1936
-Bu amaçla nüfusun arttırılması amacıyla bazı önlemler
alındı. Bunlar;
Uluslar arası Kadın Kongresi
Atatürk,22 Nisan 1935’te,İstanbul’da Uluslar arası Kadın
Kongresi adıyla bir kongrenin toplanmasını sağladı.
-1929’da fazla çocuk sahibi olan aileler yol vergisi
vermeyeceklerdi.
2.Sağlık Alanında Yapılan Çalışmalar
-1930’da ülkenin birçok yerinde doğumevi kuruldu,
fakirlere ücretsiz ilaç dağıtıldı.
-1920’de Sağlık Bakanlığı kuruldu.
-1931’de altı ve daha fazla çocuklu ailelere vergi
muafiyeti getirildi.
-1924’te Ankara, Sivas, Trabzon, Erzurum ve
Diyarbakır^da Numune Hastaneleri açıldı.
-1932’de nüfus artışı için komisyonlar kuruldu.
-1930’da Umum Hıfzıssıhha Kanunu ile verem, sıtma,
kolera, veba, tifo, çiçek, menenjit, kızamık ve trahom gibi
bulaşıcı hastalıklara karşı mücadele başlatıldı.
-1934’de Türkiye’ye yönelik göçler teşvik edildi.
-1936’da çok çocuklu ailelere hazineye ait topraklardan
tarla bağışlandı.
-1936’da doğum kontrolünü sağlayan ilaçların kullanımı
yasaklandı.
F-EKONOMİ ALANINDA YAPILAN DEVRİMLER
Kadın Hakları
-İzmir İktisat Kongresi (17 Şubat 1923)
-17 Şubat 1926’da Medeni Yasa kabul edildi. Yasa ile,
-Türkiye’de bulunan ziraatçı, sanayici, tüccar ve işçi
temsilcilerinden oluşan 1135 kişinin katılımıyla İzmir’de
düzenlenen Türkiye İktisat Kongresi’nde Türkiye’nin
başta ekonomi olmak üzere sosyal ve siyasi sorunları
tartışıldı.
-Birden fazla evlilik yasaklandı.
-Resmi olmayan nikâh hukuken geçersiz sayıldı.
-Kongre sonunda oybirliği ile Misakı iktisadi kararları
kabul edildi. Alınan kararlar ise,
-Evlenme yaşı getirildi.
-Boşanma hakkı kadına da tanındı.
Madde-1: Türkiye, milli sınırları dâhilinde, lekesiz bir
bağımsızlık ile, dünyanın barış ve gelişme unsurlarından
biridir.
-Miras hukukundaki cinsiyet ayrımı kaldırıldı.
-Türk kadınına 1930’da Belediye seçimlerine, 1933’te
muhtarlık seçimlerine ve 1934’te milletvekili seçme ve
seçilme hakkı tanındı.
1930
1930
1931
1933
1933
Madde-2: Türkiye halkı egemenliğini, kanı ve canı
pahasına elde ettiğinden, hiçbir şeye feda etmez ve
ulusal egemenliğe dayanan meclis ve hükümetine her
zaman destek verir.
Madde-3: Türkiye halkı, tahrip etmez, imar eder. Bütün
emeği ekonomik yönden ülkeyi yükseltmek amacına
yöneliktir.
Türkiye’nin ilk kadın belediye başkanı seçildi.
Türkiye’de ilk kadın yargıçlar atandı.
Türkiye’nin ilk kadın cerrahı çalışmaya başladı.
Türkiye’nin ilk kadın muhtarı seçildi.
Sabiha Güreyman Türkiye’nin ilk kadın inşaat
22
T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK
Madde-4: Türkiye halkı, tükettiği malı olabildiğince kendi
yetiştirir. Çok çalışır, zamanda, parada ve ithalatta
savurganlıktan kaçar. Milli üretim için yeri geldiğinde
geceli gündüzlü çalışır.
-Türkiye Cumhuriyetinin kurulduğu yıllarda ekonomi
büyük ölçüde tarıma dayalıydı.
-Bu dönmede tarım alanında meydana gelen iki gelişme
çok önemlidir. Bunlar Atatürk Orman Çiftliği’nin
kurulması ve Aşar vergisinin kaldırılmasıdır.
Madde-5: Türkiye halkı, servet olarak bir altın hazinesi
üzerinde oturduğunun bilincindedir. Ormanlarını evladı
gibi sever, bunun için ağaç bayramları yapar; yeniden
orman yetiştirir. Madenleri kendi ulusal üretimi için
işletir ve servetlerini herkesten fazla tanımaya çalışır.
Atatürk Orman Çiftliği
Atatürk, Gazi Orman çiftliğini kurarak, modern tarım
tekniklerinin ilk örneklerini Türkiye tarımına hediye
etmiştir. Atatürk tarımı geliştirmek amacıyla tarım Kredi
Kooperatiflerini ve Devlet Üretme Çiftliklerini kurdu.
Topraksız köylüye toprak dağıtmak amacıyla toprak
reformunu başlattı.
Madde-6: Hırsızlık, yalancılık, ikiyüzlülük ve tembellik en
büyük düşmanımız; tutuculuktan uzak dindarca bir
anlayış her yerde ilkemizdir. Her zaman faydalı yenilikleri
severek alırız. Türkiye halkı kutsallığına, topraklarına,
şahıslarına ve mallarına karşı yapılan düşmanca
propagandalardan nefret eder ve bunlarla mücadeleyi
hep bir görev bilir.
Türk Denizciliği ve Kabotaj Yasası 1 Temmuz 1926)
-1 Temmuz 1926’da kabul edilen Kabotaj Yasası ile Türk
kara sularında yük taşıma hakkı sadece Türk denizcilerine
verildi.
Madde-7: Türkler, bilgelik ve yetenek aşığıdır. Türk, her
yerde hayatını kazanabilecek şekilde yetişir; fakat her
şeyden önce ülkesinin malıdır. Eğitime verdiği yücelik
dolayısıyla Kandil günü, aynı zamanda bir kitap bayramı
olarak kutlanır.
-Dalgıçlık, kılavuzluk, kaptanlık, çarkçılık, tayfalık ve
benzeri mesleklerin Türk yurttaşlarınca yerine
getirilebileceği belirtildi.
Madde-8: Birçok savaşlar ve zorunluluktan dolayı azalan
nüfusumuzun artması ile beraber sağlıklarımızın,
hayatlarımızın korunması en birinci amacımızdır. Türk;
mikroptan, pis havadan, salgından ve pislikten çekinir,
bol ve saf hava, bol güneş ve temizliği sever. Ata mirası
olan binicilik, nişancılık, avcılık, denizcilik gibi beden
eğitiminin yayılmasına çalışır. Hayvanlarına da aynı dikkat
ve özeni göstermekle beraber cinslerini düzeltir ve
sayılarını çoğaltır.
-Kabotaj Yasası, kapitülasyonların kaldırılmasını
tamamlayan bir gelişmedir.
Atatürk Dönemi Ekonomik Gelişmeler
-Sanayi, ticaret, madencilik, ulaşım ve bankacılık
alanlarında hızlı bir yapılanmaya gidildi.
-24 Temmuz 1923’te Kapitülasyonlar kaldırıldı.
Madde-9: Türk, dinine, ulusuna, toprağına, hayatına ve
varlığına düşman olmayan uluslara hep dosttur; yabancı
sermayesine karşı değildir. Ancak kendi yurduna, kendi
diline ve yasasına uymayan kurum ve kuruluşlarla ilişkide
bulunmaz. Türk, bilim ve sanat yeniliklerini nerede olursa
olsun doğrudan doğruya alır ve her türlü ilişkide fazla
aracı istemez.
-1924’te Türkiye İş Bankası kuruldu.
-1925’te Reji İdaresi (tütün tekeli) yabancılardan satın
alındı.
-1925’te Ticaret ve Sanayi odaları kuruldu.
Madde-10: Türk, açık alın ile serbestçe çalışmayı sever;
tekel istemez.
-1926’da Sanayi ve Maden Bankası kuruldu.
Madde-11: Türkler, hangi sınıf ve meslekte olurlarsa
olsunlar, birbirlerini candan severler. Meslek, zümre
itibariyle el ele vererek birlikler, ülkelerini ve birbirlerini
tanımak, anlaşmak
-1927’de sanayiyi teşvik amacıyla yasa çıkarıldı.
12- Türk kadını ve kocası ve çocuklarını, misak-ı iktisadiye
kurallarına göre yetiştirir.
-1929’da yerli sanayiyi korumak için gümrük vergileri
yükseltildi.
Tarım Politikası
-1930’da Merkez Bankası kuruldu.
-Uşak’ta bir şeker fabrikası ve ufak çapta bir dokuma
fabrikası kuruldu.
-1930’da Türk Parasının Değerini Koruma Yasası çıkarıldı.
23
T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK
-1933’te I.Beş Yıllık Kalkınma Planı hazırlandı.
Atatürkçü düşünce sisteminin oluşmasında, aile ve
yetişme ortamı, eğitim yaşamı, okuduğu kitaplar vb
unsurlar etkili olmuştur.
-Bu dönemde Sümerbank, Paşabahçe Cam, Beykoz Deri,
İzmit Kâğıt Sanayi ve Karabük Demir Çelik işletmeleri
kuruldu.
-Türkiye’de madenciliği geliştirmek içi amacıyla MTA
(Maden Tetkik Arama) enstitüsü açıldı.
Mustafa Kemal, Selanik Askeri Rüştiyesine giderken
kültürel yayınları izlemiş, Manastır Askeri İdadisi'nde kişi
hak ve özgürlüklerin genişletilmesine yönelik düşünceleri
benimsemiştir.
-Türkiye’de maden işletmeciliğini gerçekleştirmek
amacıyla Etibank kuruldu.
Türk düşünürlerden Namık Kemal, Mehmet Emin
Yurdakul, Tevfik Fikret ve Ziya Gökalp'ten etkilenmiştir.
-II. Beş Yıllık kalkınma planı ise II. Dünya Savaşı’nın
çıkması nedeniyle uygulanamamıştır.
Yabancı düşünürlerden ise; J.J.Rousseau, Montesquieu,
Descartes ve Kant'tan etkilenmiştir.
Türk Hava Kurumu ve Uçak Sanayi
Bununla birlikte Avrupa’daki gelişmelerde gelişimi
üzerinde büyük etki bırakmıştır.
-Türk Hava Kurumu 16 Şubat 1925’te Mustafa Kemal
Atatürk’ün emriyle “Türk Tayyare Cemiyeti” adıyla
kuruldu.
2.Atatürkçülüğün Tanımı ve Önemi
Atatürk öldüğü sırada
Hindistan İslam Birliği
başkanı ve daha sonra da
Pakistan'ın ilk kurucusu ve
devlet başkanı Muhammet
Ali Cinnah şöyle demiştir:
-Türk Hava Kurumu, Kayseri’de TOMTAŞ Uçak ve Motor
Fabrikası’nı hizmete açtı.
-Etimesgut’ta kurulan uçak fabrikası 1940’da tam
üretime geçti.
"Atatürk bütün dünya için
özellikle Müslüman
ülkeler için bir örnektir...
Atatürk’ün ölümüyle
yalnız Müslümanlar değil
bütün dünya tarihi en
büyük insanlardan birini
kaybetmiştir.
-3 Mayıs 1935’te Türkkuşu kuruldu.
-Kurum, bugüne kadar aralarında Atatürk’ün manevi kızı
ve dünyanın ilk kadın savaş pilotu olan Sabiha Gökçen’in
de bulunduğu, birçok kişiyi yetiştirmiştir.
G-ATATÜRK’ÜN GELECEĞE YÖNELİK HEDEFLERİ
Atatürk’e göre geleceğin emanet edileceği bir gençliği
yetiştirmek devletin görevleri arasındadır.
H-BÜYÜK NUTUK
Doğumunun 100.yılında
UNESCO'nun 20.genel
kurulunda şu bildiri
yayınlanmıştır:
-Atatürk sömürgecilik ve
yayılımcılığa karşı savaş
açan ilk liderdir.
-Dünya ulusları arasında
karşılıklı anlayışın ve
sürekli barışın
öncülüğünü yapmış, tüm
yaşamı boyunca insanlar
arasında hiçbir renk, din
ve ırk ayrımı gözetmeyen
bir uyum ve iş birliği
çağının doğacağına
inanmıştır.
-Mücadelesini
gerçekleştirirken barışa
ve insan haklarına büyük
önem vermiştir.
-Atatürk, Cumhuriyet Halk Partisi’nin 15-20 Ekim 1927
tarihleri arasında gerçekleştirdiği ikinci büyük
kongresinde Milli Mücadele’yi ve Cumhuriyetin
kuruluşunu anlatan uzun bir konuşma yaptı. Bu konuşma
Nutuk adı altında kitaplaştırıldı.
Atatürkçülüğün temel esasları Mustafa Kemal Atatürk
tarafından belirlenmiştir.
-Atatürk, Nutuk’ta 1919-1927 yılları arasındaki olayları
belgelere dayalı olarak yazıp Türk tarihi için önemli bir
kaynak oluşturdu.
-Atatürkçülük, Türkiye Cumhuriyeti için tam bağımsızlığı
hedeflemektedir.
ATATÜRK İLKELERİ
-Atatürk'e göre bağımsızlık her alanda gerçekleşmelidir.
A-ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİ
-Atatürkçülük Türk ulusunun huzur ve refah içinde
yaşamasını amaçlamaktadır.
1.Atatürkçü Düşünce Sistemini Hazırlayan Etkenler
-Atatürkçülükte ulusal egemenlik temeldir.
24
T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK
-Atatürkçülük, olayları akılcı bir yaklaşımla ele almayı ilke
edinmiştir.
gibi evrensel temellere dayanmaktadır. Bu temeller
belirlenirken Türk ulusunun gereksinimlerini
karşılayabilmesine özen gösterilmiştir.
-Atatürkçülük, Türk ulusunu çağdaş uygarlık düzeyini
üstüne çıkarmayı amaçlamıştır.
Atatürk, Türkiye Cumhuriyetinin kurulması ve ulusal
bilincin oluşturulması açısından milli tarih anlayışının
geliştirilmesine büyük önem vermiştir.
-Atatürkçülük, Türk toplumu için çağın gereklerine uygun
kurumlar kurmayı hedefler.
3.Atatürkçülüğün Nitelikleri
Atatürk, milli tarih gibi milli dili de devletin ve milletin
devamlılığını ve gelişmesini sağlayan, milli kültürü
oluşturan değer olarak görmüştür.
XX. yüzyıl önemli tarihi olaylara, toplumsal değişimlere
neden olan düşünce sistemlerinin etkili olduğu bir
dönem olmuştur. Atatürkçülük bu dönemde ortaya çıkan
diğer düşünce sistemlerinden ayrılmış olup geçerliliğini
günümüze kadar sürdürmüştür.
Atatürk'e göre temel olan Türk ulusunun onurlu, özgür
bir biçimde yaşaması ancak tam bağımsızlık ilkesiyle
olanaklıdır.
Atatürk'e göre, güçlü bir devlet ancak tam bağımsızlık ve
ulusal egemenlik temelleri üzerinde varlığını sürdürür.
Atatürkçülük; ülke gerçeklerinden, Türk ulusunun
gereksinim ve isteklerinden doğmuştur.
Atatürk'ün en belirgin özelliklerinden biri de ulusal birlik
ve beraberlik tutkusudur.
Atatürkçülük, değişmez ve katı dogmalara dayanmayıp
akıl ve bilimi temel almıştır.
Ulusal birlik ve beraberliğin sağlanmasında önemli bir
unsur da vatanın bütünlüğüdür.
Atatürkçülük için yabancı siyasal akımlar ve
ideolojilerinin etkisinden söz edilemez.
B-ATATÜRK İLKELERİNİN ÖZELLİKLERİ VE DAYANDIĞI
ESASLAR
1.Atatürk İlkelerinin Ortak Özellikler
Atatürk ilkeleri tarihi ve sosyolojik gelişmelerinin
sonucunda oluşmuş ve Türk devriminin düşünce gücü ve
dayanağını oluşturmuş ve Türk ulusunun
gereksinimlerinden doğmuştur.
Atatürk ülkeleri birbirini tamamlayan ve birbirine bağlı
bir bütünü oluşturmaktadır.
Atatürk ilkelerinin her alanda yeniliklere ve ilerlemeye
açık olması dinamik bir yapıya sahip olduğunu
göstermektedir.
Atatürkçülük Türk toplumunun çağdaşlaşmasını
hedeflemektedir.
2.Atatürk İlke ve Devrimlerinin Dayandığı Esaslar
Türk devrimi, Atatürk ilkelerinin uygulamaya dönüşmüş
biçimidir. İlkeler vatan sevgisi, milliyetçilik, bağımsızlık
25
T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK
2.Milliyetçilik
-Ortak ekonomik çıkarlar için aynı topraklar üzerinde
yaşayan insanların ortak geleceğinin ifadesidir.
-Türk halkının ümmet olmaktan çıkıp ulus olmasını
amaçlamıştır.
Atatürk milliyetçiliğinin bazı özellikleri ise;
-Dinsel birliğe değil de, toplumsal birliğe dayandığı için
“Laik” özelliği bulunmaktadır.
-Türk ırkının üstünlüğüne değil de, ulusların eşitlik
temeline dayandığı için “ırkçı” değildir.
-Eşitlik ilkesine dayanıp insanı temel aldığı için
“demokratik ve insancıldır.”
-Saldırgan değildir. Ulusal bağımsızlığı temel alır. Tam
bağımsızlıktan yanadır.
-Akılcı ve insancıldır.
-Ekonomik içeriği de bulunmaktadır.
Milliyetçilikle İlgili Devrimler:









ATATÜRK İLKELERİ
1.Cumhuriyetçilik
-Bir yönetim ilkesidir. Bir devlet biçimidir.
3.Halkçılık
-Ulusçu demokratik, özgürlükçü ve çoğulcu ilkedir.
-Bir ulusu oluşturan çeşitli mesleklerin ve toplumsal grupların
içinde yer alan bütün insanlara halk denir.
-Atatürk bu ilkenin niteliğini “Egemenlik kayıtsız koşulsuz
ulusundur.” Biçiminde açıklamıştır.
-Devlet yönetiminde halka dayanma, halktan güç alma,
halkın egemenliğine sığınma gibi özellikleri içermektedir.
Not: Atatürk, Cumhuriyetçilik ve Laiklik ilkelerini partiler
üstü tutmuş ve tartışmalardan arındırmıştır.
-Sınıf egemenliğini reddeder. Bireyler arasında her
alanda fırsat eşitliğini amaçlar.
Cumhuriyetçilikle İlgili Devrimler:





TBMM’nin açılması
Saltanatın kaldırılması
Halifeliğin kaldırılması
1921 ve 1924 anayasalarının kabulü
Çok partili yaşama geçiş denemeleri
Türk Tarih Kurumu’nun açılması
Türk Dil Kurumu’nun açılması
Laiklikle ilgili tüm devrimler
Kültürel içerikli tüm devrimler
TBMM’nin açılması
Saltanatın kaldırılması
Cumhuriyetin ilanı
1921 ve 1924 anayasalarının kabulü
Çok partili yaşama geçiş denemeleri
-Halkçılık Anayasa’da Türkiye Cumhuriyetinin “Sosyal bir
hukuk devleti” olduğu biçiminde yansımıştır.
-Cumhuriyetçilik ve Milliyetçilik ilkelerinin doğal
sonucudur.
26
T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK
 Saltanatın kaldırılması
 Halifeliğin kaldırılması
 Tevhid - i Tedrisat Yasası
 Şeriat Mahkemelerinin kaldırılması
 Tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması
 Maarif Teşkilatı hakkındaki yasa
 Türk Medeni Yasası’nın kabulü
 1928’de “Devletin dini İslam’dır.” maddesinin
anayasadan çıkarılması
 1937’de “Devletin Laik olduğu” maddesinin
anayasaya eklenmesi
 Medreselerin kapatılması
 Kılık – Kıyafet Yasası’nın kabulü
Halkçılıkla İlgili Devrimler;






Aşar vergisinin kaldırılması
Türk Medeni Yasası’nın kabulü
Kadınlara siyasal hakların verilmesi
Kılık – Kıyafet Yasası
Soyadı Yasası
Toprak reformu ile ilgili yasanın çıkarılması
4.Devletçilik
-Devlet, bir ülke üzerinde yaşayan insan topluluğunun,
aralarındaki düzeni kurmak ve bu düzeni sürdürebilmek için
oluşturduğu bir siyasi kurumdur.
-Devletçilik ise geniş anlamda bir devletin toplumunun
çıkarlarını korumak için sosyal, kültürel ve ekonomik
alanda müdahaleci olmasıdır.
6.Devrimcilik
-Cumhuriyet’in ilk yıllarında özel girişimcinin olmaması
nedeniyle uygulanmıştır.
-Devrim, bir toplumun eskiyen düzeninin yerine yeni ve
çağdaş bir düzen getirilmesidir. Bu yeni ve çağdaş düzen
köklü değişiklikler yapılarak gerçekleşir.
-Yabancı sermayeye karşı olmamış, ama denetimi bağlı
tutmuştur.
-Atatürk ilke ve devrimlerini korumayı ve geliştirmeyi
amaçlamıştır.
-Devletçilik ilkesi günün koşullarından doğmuştur.
Günümüzde yeterli derecede özel sermayenin olması
nedeniyle eski önemini yitirmiştir.
-Uygulamada eski devlet düzeninden yeni devlet ve
toplum düzenine geçilmiştir.
Devletçilik İlkesinin Uygulanması İle;







-Devrimcilik ilkesi Atatürk döneminde yapılan bütün
devrim atılımlarında yer alır.
Aşar vergisi kaldırılmış
Yabancı kuruluşlar ulusallaştırılmış
Demiryolları yapılmış
Devlet bankaları kurulmuş
Kredi kooperatifleri kurulmuş
Çeşitli devlet hizmetleri açılmış
Beş yıllık kalkınma planları hazırlanmıştır.
1923-1932 DÖNEMİ TÜRKİYE’NİN DIŞ POLİTİKASI
1.Türk-Yunan İlişkileri ve Nüfus Mübadelesi
-Lozan’a göre Batı Trakya ile İstanbul değişim dışında
bırakılmıştı.
-Türkiye’den ayrılmak istemeyenler İstanbul’a geldiler ve
İstanbul’da Rum nüfusu oldukça arttı.
5.Laiklik
-Türk Hükümeti bu duruma müdahale etti.
-Sorunların dine göre değil, akıl ve bilime göre
çözülmesidir.
-Bireylerin inançlarına saygılı olunması amaçlanmıştır.
-Sorun, uluslararası Adalet Divanı’na götürüldüyse de
çözülemedi.
-Dinsel görüşleri açısından herhangi kişilere ayrıcalık
tanımamayı amaçlamıştır.
-II. Dünya Savaşı bunalımı başlayınca yeniden Lozan
koşullarına dönüldü.
-Kültürü çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmak ve devrimci
niteliklere kavuşturmak amaçlanmıştır.
Not: 1930 yılında Yunanistan Başbakanı Venizelos
Türkiye’ye, 1931 yılında da Türk Başbakanı İsmet İnönü
Yunanistan’a gitmiştir. Bu olumlu ilişkiler 1954’te Kıbrıs
sorunu sonucu bozulmuştur.
Laiklikle İlgili Devrimler;
27
T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK
2.Türk-Fransız İlişkileri, Suriye Sınırı, Yabancı Okullar ve
Borçlar Sorunu
-5 Haziran 1926’da imzalanan Ankara Antlaşması’na
göre;
Yabancı Okullar Sorunu
-Musul, Irak’a bırakıldı.
1925 Yılında Çıkarılan Yasa İle
-Petrol gelirinin %10’u 25 yıl süre ile Türkiye’ye
bırakıldı.
-Türk dili, Türk tarihi ve coğrafya dersleriyle yurttaşlık
bilgisi, Türk öğretmenler tarafından okutulacaktır.
1932-1939 DÖNEMİ TÜRKİYE’NİN DIŞ POLİTİKASI
-Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olacaklardır.
1.Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’ne Girmesi (18 Temmuz
1932)
-Yabancı elçiler, özellikle Fransa duruma müdahale
ettilerse de, bir iç sorun sayılarak reddedilmiştir.
-Yurtta barış dünyada barış ilkesi ve uluslar arası ilişkileri
geliştirmek için Milletler Cemiyeti’ne girildi.
Adana – Mersin Demiryolları
-Milletler Cemiyeti kısa süre sonra büyük devletlerin,
özellikle İngiltere yörüngesine girdi.
-Kapitülasyonların kaldırılmasına karşın Türkiye’deki bazı
liman ve demiryollarını yabancı şirketler işletmekteydi.
-II. Dünya Savaşı’na engel olamayınca da, savaş sonrası
kapatılarak yerine Birleşmiş Milletler kuruldu.
-Bu durum ekonomik bağımsızlığa aykırıydı.
Not: 1939 yılında II. Dünya Savaşı’nın çıkmasında,
Milletler Cemiyeti’nin taraflı bir politika izlemesi de etkili
olmuştur.
-Türkiye, yabancıların elindeki şirketleri millileştirdi.
Not: Bu alanda yapılan son önemli millileştirme, Fransız
şirketinin işlettiği Adana – Mersin demiryollarının satın
alınmasıdır. (1929)
Osmanlı Borçları
2.Balkan Antantı (9 Şubat 1934)
-Lozan sonrası Osmanlı borçlarının ödenmesi konusunda
Fransa ile anlaşmazlık çıktı.
-Faşist İtalya ve Nazi Almanya’sının saldırgan politika
izlemsi üzerine kuruldu.
-22 Nisan 1932 yılında imzalanan antlaşma ile bu sorun
aşıldı.
-Türkiye, Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya üye
devletlerdir.
-Türkiye borçları, Türk parasıyla ve eşit taksitler halinde
ödeyecekti.
Not: Bulgaristan’daki faşist yönetim, Antant’a
katılmamıştır.
3.Türk-İngiliz İlişkileri, Irak Sınırı ve Musul sorunu
-Üye devletlerden birine yapılan saldırı karşısında hep
birlikte savunma yapacaklardır.
Musul Sorunu ve Irak Sınırı
-Sorun, Lozan Barış Antlaşması’nda çözülememişti.
-Türkiye, Bulgaristan sınırı hariç diğer sınırlarını güvence
altına almıştır.
-1924’te İstanbul’da İngilizlerle görüşme yapıldıysa da,
anlaşma sağlanamadı.
-II. Dünya Savaşı gerçeğinde Antant amacına ulaşamamış ve
savaş sonrası dağılmıştır.
-Milletler Cemiyeti, sorun hakkında Türkiye aleyhine
karar verince, olay daha karmaşık duruma geldi.
3.Montreux (Montrö) Boğazlar Sözleşmesi (20 Temmuz
1936)
-1925 yılında Güneydoğu Anadolu’da Şeyh Sait
Ayaklanması çıktı.
-Lozan Barışı’na göre boğazların yönetimi uluslararası bir
komisyona bırakılmış ve silahsız bölge ilan edilmiştir.
-Ayaklanmanın bastırılması için bir dış sorun olan Musul
Sorunu çözülmeliydi.
-II. Dünya Savaş’ı öncesi,
28
T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK
-Avrupa’da silahlanma süreci başlamıştır.
-Bu gelişme karşısında Suriye, Hatay üzerinde hak iddia
etmeye başladı.
-Boğazlar komisyonu üyesi İtalya, Habeşistan’a
saldırmıştır.
-Milletler Cemiyeti’nde sorun çözülemedi.
-Almanya, silahsız bölge ilan edilen Ren’e asker
çıkartmıştır.
-Avrupa’daki savaş tehlikesi üzerine Fransa, Hatay için
halkoylamasını kabul etti.
-Avrupa’daki bu gelişmeler Türkiye’nin güvenliğini tehdit
etmektedir.
-Milletler Cemiyeti gözetiminde yapılan halkoylaması
sonucunda 2 Eylül 1938’de “Bağımsız Hatay
Cumhuriyeti” kuruldu.
Not: Bu gelişmeler karşısında Türkiye, Boğazların
denetiminin kendisine bırakılmasını istedi. Avrupalı
Devletler de çıkarları doğrultusunda Türkiye’nin önerisini
kabul ettiler.
-Hatay Meclisi’nde yapılan oylama ile de 30 Haziran
1939’da Hatay, Türkiye Cumhuriyeti’ne katıldı.
Not: Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk dış başarısı, Hatay’ın
ülkeye katılması olmuştur.
Montrö Boğazlar Sözleşmesi
-Boğazlarla ilgili tüm sınırlamalar kaldırılmıştır.
-Yabancı ticaret gemilerinin geçişi serbest bırakılmıştır.
-Savaş durumunda Boğazların geçiş trafiği Türkiye’nin
iradesine bırakılmıştır.
-Karadeniz’e kıyı devletlerin savaş gemilerinin geçişi de
uluslararası hukuk kurallarına göre düzenlenmiştir.
-Montrö Boğazlar Sözleşmesiyle Boğazların egemenliğini
yeniden elde eden Türkiye’nin jeopolitik önemi artmıştır.
4.Sadabat Paktı (8 Temmuz 1937)
-Yakındoğu’da barış ve güvenliğin sağlanması için
kurulmuştur.
-Türkiye, İran, Irak ve Afganistan üye devletlerdir.
-Pakt ile Türkiye’nin doğu sınırları güvence altına
alınmıştır.
Not: Suriye, Türkiye ve Irak ile yaşadığı sorunlar
nedeniyle pakta katılmamıştır.
5.Hatay Sorunu ve Hatay’ın Anavatana Katılması (29
Haziran 1939)
-20 Ekim 1921’de TBMM Hükümeti ile Fransa arasında
imzalanan Ankara Antlaşması ile; Hatay’da özel yönetim
kurulmuştur.
-Avrupa’daki gelişmeler karşısında (II. Dünya Savaşı
gerilimi) Fransa, Suriye üzerindeki mandasını kaldırdı.
29
T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK
Coğrafi konu üç kıtayı birleştiren ( Asya - Avrupa - Afrika )
Türkiye, kültürel ve tarihsel nedenlerden dolayı da Dünya
petrol rezervinin % 60’ýna sahip olan Orta Doğu, dünya
yıllık petrol üretiminin % 30’u gerçekleştirmektedir.
Türkiye yeraltı ve yerüstü zenginlikler açısından önemli
bir yere sahiptir. Avrupa ülkeleri arasında en çok maden
rezervine sahip olan ülkelerden biridir. Bugün çinko,
bakır, boksit, kükürt, demir, krom, kurşun, bor,
taşkömürü, linyit, fosfat, petrol, cıva, gümüş gibi
madenler Türkiye’de işlenmektedir. Türkiye, krom ve bor
mineralleri bakımından dünyada ilk sıralarda gelmekte ve
nükleer enerji için önemli bir yer tutan uranyum cevheri
de Türkiye’de bol miktarda bulunmaktadır Bu yer altı
kaynaklarının yanında, zengin hidroelektrik ve güneş
enerjisi potansiyeline ve jeotermal güce sahip olan
Türkiye, diğer devletlerin ilgisini çekmektedir. Türkiye
jeopolitik açıdan önemli bir konuma sahiptir. Bu konum
Türkiye’ye önemli avantajlar sağlarken diğer taraftan
varlığına yönelik tehditlerin de ortaya çıkmasına yol
açmıştır. Türkiye’nin karşılaştığı bu tehditlerin sebeplerini
anlamak ve gerekli önlemleri alabilmek için ülkemizin
jeopolitik konumunu ve bunun sonuçlarını
değerlendirmek gerekir. Türkiye, Kuzey yarım kürede 36 42° kuzey enlemleri ile 26 - 45° doğu boylamları arasında
olup Avrupa, Asya, Afrika kıtalarının birbirine yaklaştığı
noktada üç tarafı denizlerle çevrili "merkezî durum"da
bulunan bir ülkedir. Türkiye Asya ve Avrupa kıtası
üzerinde olup İstanbul ve Çanakkale Boğazlarına sahiptir.
Aynı zamanda Karadeniz’den Akdeniz’e ve Avrupa’dan
Orta ve Uzak Doğu’ya uzanan bütün kara, deniz ve hava
yolları Türkiye üzerinden geçmektedir. Bu yüzden bu
bölge, ekonomik ve politik açılardan da büyük önem
taşımaktadır. Türkiye; Rusya ve Hazar Bölgesi ile birlikte
büyük doğal gaz ve petrol kaynağına sahip Orta Doğu’ya
sınırı olması nedeniyle avantajlı bir konuma sahiptir.
Türkiye’nin doğusundaki ülkeler enerji kaynağı
üreticisiyken batısında yer alan ülkeler sanayileri
gelişmiş, petrol ve doğal gaz rezervleri yok denecek
kadar az olduğu için tüketici konumundadırlar.
Türkiye’nin doğusundaki ülkeler enerji kaynağı zengini
olmalarına rağmen sanayi ürünlerine yoğun ihtiyaç
duymaktadırlar. Bu iki ülke grubunun ihtiyaçlarını en
uygun şartlarda karşılayabilecekleri güzergâh ise Türkiye
üzerinden geçmektedir. Özellikle hayata geçirilmeye
çalışılan Hazar petrollerini dünya pazarlarına ulaştırmayı
amaçlayan Bakü - Tiflis - Ceyhan Petrol Boru Hattı,
Avrupa’nın doğal gaz ihtiyacının önemli bir kısmının
karşılanmasını ve AB’nin Rusya’ya bağımlılığı azaltacak
olan Nabucco Hattı bunlara örnek verilebilir. Fakat bu
hatlara enerji sağlayacak ülkelerde meydana gelecek
olumsuz gelişmeler ülkemiz için önemli tehdit
unsurlarındandır. Irak’ın Kuveyt’i işgalinden önce günlük
800.000 varil kapasite ile kullanılan Kerkük-Ceyhan Petrol
Boru Hattı Irak’ta meydana gelen olumsuzluklar sonucu
günümüzde atıl duruma gelmiş ve Türkiye önemli bir
gelir kaybına uğramıştır. Bu nedenlerden dolayı
Türkiye’nin bulunduğu bölgede güçlü bir devlet hâline
gelmesini istemeyen birçok devlet, ülkemizi zayıflatmak
ve gelişmesini engellemek için çalışmalar yapmaktadır.
MİLLÎ GÜÇ
Millî güç, bir ulusun millî hedeflerine ulaşabilmek
amacıyla kullanılabileceği maddi ve manevi kaynaklarının
tümüne denir.
Millî gücün unsurları ise;
1. Siyasi Güç
2. Ekonomik Güç
3.Askerî Güç
4. Nüfus (Demografik) Güç
5. Psiko-Sosyal ve Kültürel Güç
6. Bilimsel ve Teknolojik Güç
TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER
30
T.C İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK
Bu devletler uluslararası ilişkilerde Türkiye’yi zor
durumda bırakmaya çalışmakta ve ülkemizdeki terör
faaliyetlerine destek vermektedirler.
Türkiye’nin jeopolitik ve jeostratejik konumu güçlü bir
devlet olmasında avantajlar sağlarken bu durum
Türkiye’ye yönelik iç ve dış tehditleri de beraberinde
getirmiştir.
-Dış tehdit unsurları hedeflerine ulaşmak için
Türkiye’deki yıkıcı unsurlarla iş birliği içine girmişlerdir.
Türkiye üzerinde kötü emelleri olan devletler,
uluslararası terör örgütleri, silah ve uyuşturucu
kaçakçılığı yapan örgütler vb dış tehditlere örnek
gösterilebilir.
-İç tehditler ise ülke içinden kaynaklanmakta olup
bölücü, irticai ve misyonerlik vb. faaliyetlerde bulunan
gruplardan oluşmaktadır. Türkiye’deki bölücü ve yıkıcı
faaliyetlerinin genel hedefleri devletin iç ve dış politikada
etkinliğini zayıflatmak, ekonomik yönden ülkeyi
yıpratmak, korku ve endişe ortamı oluşturarak halkın
geleceğe ve devlete olan güveninin sarsmaktır. Ayrıca
ülkedeki demokrasi rejimini yıpratarak, temel hak ve
hürriyetlerin askıya alınarak kullanılmasını engellemek
terörün diğer amaçları arasında yer almaktadır.
-Verimli topraklara ve elverişli iklim şartlarına sahip
olması sebebiyle tarım potansiyeline sahip bir ülkedir.
-Değişen dünya dengeleri ve uluslararası ilişkilerdeki
farklılaşmalar sonucunda, sıcak savaşlar, yerini olumsuz
propaganda, bölücü ve yıkıcı faaliyetlere destek verme
gibi soğuk savaş metotlarına bırakmıştır.
- Günümüzde uluslararası çıkar mücadelelerinde terör
faaliyetleri ön plana çıkmıştır. Terörle mücadelenin
oldukça yüklü bir maliyeti bulunmaktadır. Ülkelerin
gelişimi ve ekonomisine yönelik harcaması gereken
paraları terörle mücadele alanına kaydırma zorunluluğu,
ekonomik açıdan ülkenin kaynaklarının verimli alanlarda
kullanılmasının engellenmesi terörizmin
amaçlarındandır. Silah, insan ve uyuşturucu madde
kaçakçılığı, gasp, hırsızlık, fidye, haraç vb. yollarla elde
edilen paralar terör örgütlerinin başlıca finans
kaynaklarıdır. Bu kaynakları kesmeye yönelik
operasyonların artması sonucunda kaçakçılar başka
yollar aramaya başlamışlardır. Terör örgütleri
faaliyetlerde bulunacak eleman ihtiyacını gençlerden
karşılamaktadır. Terörizmin hız kazandığı dönemlerle
uluslararası sorunlar arasında yakın bir ilişki olduğu
görülmektedir. Terörizm, siyasi bir mücadele aracı olarak
bir ülkenin bir başka ülkeyi zayıflatması ve istikrarını
bozması için de kullanılmaktadır.
31
Download