tıklayınız - Adana Barosu

advertisement
ADANA BARO BAŞKANLIĞI
16.02.2015
Değerli Basın Emekçileri,
11 Şubat 2015 günü Mersin’in Tarsus ilçesinde tecavüz edilerek hunharca
katledilen kardeşimiz Özgecan Aslan için üzüntümüzü belirtmemiz; bu acı olaya
ve bu acı olayın sorumlularına karşı tepkimizi dile getirmemiz için bu basın
açıklamasını yapmak zorunluluk haline gelmiştir. Adana Barosu Kadın Hakları
Komisyonu olarak, kadın cinayetlerinin politik olduğunu yeniden belirtirken,
geçtiğimiz 7 yılda kadına yönelik şiddetin yüzde bin dörtyüz arttığını tekrar
hatırlatmak isteriz.
Özgecan Aslan henüz 20 yaşında bir üniversite öğrencisiydi ve henüz
okulunun ilk yılında idi. O otobüse okuldan çıkıp evine gitmek için binmişti .
Her gün 5 kadının katledildiği ülkemizde 2014 yılının ilk 11 ayında 270 kadın
katledilmiştir. 2015 Ocak ayında 27 kadın öldürülmüş, 7 kadına tecavüz
edilmiştir. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki, bu cinayetlerin sorumlusu ‘’ ben zaten
kadın erkek eşitliğine inanmıyorum’’ ,’’ kendisinden iş isteyen bir kadına
‘evdeki işler yetmiyormu’’şeklinde cevap veren, ‘’anası tecavüze uğruyorsa
neden çocuk ölsün,anası ölsün’’, tecavüze uğrayan doğursun gerekirse devlet
bakar’’, ‘’tecavüzcü, kürtaj yaptıran tecavüz kurbanından daha masumdur’’,
‘kızlar okuyunca erkekler evlenecek kız bulamıyor’, ‘kadınlar iş aradığı için
işsizlik yüksek’ ,’’makyaj yapan kadının kaportası bozuktur’’, ‘’kadın iffetli
olacak, herkesin içinde kahkaha atmayacak’’, ‘’kimse kötülük olsun diye
çocuğunu evlendirmez, çoğu masumane’’ diye düşünen zihniyettir.
Kadına yönelik fiziksel ve psikolojik şiddetin, tecavüzün, kadının emeğinin
ve bedeninin sömürülmesinin temelinde; kadını ötekileştiren, kadını yok sayan,
ayrımcılığı ön plana çıkartan, kadını bir meta-bir obje olarak gören ataerkilerkek egemen toplum anlayışının yansımaları yatmaktadır. Siyasi iktidar,
yürüttüğü sosyal ve ekonomik politikalarla, kadını güçlendirmek yerine, kadını,
eşine ve ailesine daha da bağımlı kılan, kadınlığı çocuk doğurmaya ve ev işlerine
indirgeyen, bunun dışında toplumla bağlarını kesen politikalar sonucunda
kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık devam edecektir.
Bütün bu cinayetlerde ‘Kadın erkek eşitliğine inanmıyorum’ diyerek
kadınların, erkeklerin mülkü olduğu zihniyetini yıllardır topluma empoze
etmeye çalışanların büyük rolü bulunmaktadır. Bilinmelidir ki tecavüz ve şiddet
politiktir ve hükümet politikalarından beslenir. Kadını itaatkar, sessiz ve eşit
görmeyen düşünce tam da böylesi bir nedenle tecavüzü ve şiddeti
azmettirendir.
Ülkemizde yaşanan bu yüz karası olayı; toplumu karmaşaya sürükleyen
basit bir olay olarak değerlendirmek mümkün değildir. Kadın ve çocuğu erkeğin
mülkiyet ve tasarrufunda kabul eden düşünce sorgulanmadığı ve değişmediği
sürece kadına yönelik erkek şiddeti son bulmayacaktır.
Aile ve sosyal politikalar bakanlığı yerine kadın bakanlığının bir an önce
kurulması gerekmektedir. Toplumsal yaşamın her alanındaki cinsiyet eşitsizliğini
gideren politikalar bir an önce yaşama geçirilmelidir. Kadına yönelik şiddetle
mücadele için hazırlanan ve ülkemizin ilk imzacısı olduğu İstanbul sözleşmesinin
bir an önce uygulanması gerekmektedir. Kadınları her türlü şiddetten korumak,
kadına yönelik aile içi şiddet ve şiddet olaylarını önlemek, bunları kovuşturmak
ve ortadan kaldırmak için gerekli adımlar, başta hükümet olmak üzere tüm
kesimlerce atılmalıdır. Özellikle yargı, polis ve sağlık birimlerinin eğitimine
yeterli bütçenin ve zamanın ayrılması, kadına yönelik şiddete yataklık edenlerin
de cezalandırılması, ilk ve orta öğretimde kadın erkek eşitliği ve kadına yönelik
cinsel ayrımcılığın ortadan kaldırılması için eğitime yönelik derslerin konulması,
şiddet mağdurunun korunması ve psikolojik desteğin sağlanmasıyla birlikte,
şiddet mağduru kadının ikâmetgahının değiştirilmesi ve geçimini sağlayabilmesi
için gerekli maddi desteğin devlet tarafından karşılanması gerekmektedir.
Cinsel saldırı suçlarında caydırıcılık yönünün ağır basması için cezaların
daha da arttırılması, tahrik indiriminin kaldırılması, bu suçu işleyenlerin özel
infaz rejimine tabi tutulması, gerektiği düşüncesindeyiz.
Adana Barosu Avukatları olarak, Aslan ailesine söylemek isteriz ki,
Özgecan için adalet sağlanana dek sizinle birlikteyiz. Sürecin takipçisi
olacağımızı ve faillerin cezalandırılması için elimizden gelen her şeyi
yapacağımızı kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz.
Download