BATI MÜZİĞİ TARİHİ 2. Ünite: ORTA ÇAĞ DÖNEMİ MÜZİĞİ Konu: 1. ORTA ÇAĞ DÖNEMİNE GİRİŞ 2. AMBROSİUS EZGİLERİ 3.GREGORİUS EZGİLERİ İçerik Erken Ortaçağ 1. Hristiyanlığı hazırlayan düşünce ortamı 2. Orta çağ kültürünün özellikleri Orta çağ müziğinde ezgi Orta çağ döneminin müzikal özellikleri Ambrosius ezgileri Gregorius ezgileri Erken Orta Çağ Tarihsel Süreç: (M.S. 200- 1000) M. Ö. 46 Julius Cesar’ın Roma İmparatoru oluşu M. Ö. 4 İsa’nın doğuşu M. S. 33 İsa’nın çarmıha gerilişi M. S. 330 İstanbul’un Roma İmparatorluğu’nun başkenti oluşu M. S. 386 Milano başpiskoposu Ambrosius’un ilk hrıstiyan müziğini temellendirmesi M. S. 395 Roma imparatorluğunun «doğu» ve «batı» olarak ikiye ayrılması M. S. 590 Gregorius’un Papalığa seçilmesi M. S. 8. yüzyıl Gregorius ezgilerini yaygınlaşması M. S. 9. yüzyıl Gregorius ezgilerinin müzik yazısıyla ifadesi. 1. Hristiyanlığı hazırlayan düşünce ortamı Aristoteles sonrası felsefe akımları, özünde, inanç gereksinimini karşılayamamıştır. Stoacıların ahlak görüşleri bu boşluğu dolduramamış, «çoktanrıcılık» tan antik çağın bilmediği «tektanrıcı» anlayışa geçmeyi temsil eden hristiyanlık, geniş yığınların özellikle yoksul kesimlerin özlemlerini karşılamıştır. Hristiyanlık, Yahudiliğin aksine bir kavmin dini olmaktan çok bütün uluslara ve toplumsal sınıflara seslenerek yayılmıştır. Akdeniz ülkelerini siyasal bütünlüğe kavuşturmuş olan Roma İmparatorluğu’nun hazırladığı ortamdan yararlanarak Evrensel bir din kimliği kazanmıştır. Roma imp. içinde Helenistik kültlerin yayılması, din yaşamına canlılık getirmiştir. Din ile felsefenin sınırları üzerinde bulunan bir takım akımlar ortaya çıkmıştır. Mistik ögeler taşıyan Pyhtagoras ile Platon felsefesi yeniden ele alınmıştır. Doğada ruhsal güçlerin egemen olduğuna inanılmış ve doğayı büyüsel olarak açıklama eğilimi doğmuştur.(Ahmet Say) Hristiyan felsefesi de aynı yoldan yürümüş hristiyan dogmasına Antik Felsefe’nin araçlarıyla bir biçim kazandırılmıştır. Bu öğretinin ilk öğretmenleri kilisenin Aziz, kutsal, ermiş diye tanıdığı din adamlarıdır. Ancak tektanrıcı görüş Roma imp. içinde hristiyanlığı zor duruma düşürmüş devlet ile çatışmaya düşürmüştür. Hristiyanlık bu yüzden 2.5 yüzyıl baskı altında kalmış yasaklanmıştır. Ancak 313 yılında büyük KONSTANTİN’in hristiyanlığı resmen tanımasıyla bu durum sona ermiştir. (Ahmet Say) 2. Ortaçağ Kültürünün Genel Özellikleri Ortaçağ felsefesi Hristiyanlaştırılmış Antik felsefedir. Ancak antik felsefenin tartışma/çatışma ortamında gelişmesinin aksine ortaçağ felsefeyi olmuş bitmiş olarak görmüştür. Hristiyan felsefesi Antik çağın mistisizmine dayanmakta, ancak onu Kilise adıyla kurumsallaştırıp durağan bir düşünce sistemi haline getirmektedir. Felsefe’de olduğu gibi kültür ve sanatta da kilise çatısı altında kurumsallaşmıştır. Ortaçağ Müziğinde Ezgi İlk Hristiyan toplantıları sinagog çevresinde yapılmış, hristiyanlar yahudililikteki gibi ilahi şarkıcıları kullanmışlar bunlara da PSALMİSTA adını vermişlerdir. Hristiyan dini törenlerini üç kez kutsalı Kadoş, kadoş , kadoş’u sanctus, sanctus, sanctus diye; kutsamada Baruh Ata Adonay’ı, Gratias Agumus tipi Domine diye; yahudi törenlerinin yaşayan ilkeleri alınmış oluyordu. Bu gün gördüğümüz , Kilise ilahi şarkılarını doğu yahudi şarkılarıyla aynı oluşudur. İslamlık çevrelerinde yaşamış oldukları için , hristiyanlıkla hiç değinmesi olmayan doğu yahudilerinin dua şarkılarında katolik şarkısının pek çoğuna rastlanmaktadır. (Curt Sachs) Orta çağda ezgi oluşumunda sadece makamlar ve ritmler Yunanlardan, ezgi ve ezgi biçimlerini yahudilikten aktarılmış değildir; bunların yanında henüz hristiyanlaşmamış ülkelerde havarilerin ve misyonerlerin bu dini yayma çalışmaları esnasında, yahudilerden alınma ilahiler, bu ülkelerin müzikal etkileriyle karışmıştır. Filistin, Mısır, Anadolu, Suriye, Yunanistan ve İtalya’nın yeni hristiyanlaşmış kavimleri, kendi ezgilerini hristiyan ezgileriyle birleştirmişlerdir. Bütün bu ülkelerin kendilerine özgü şarkılarının hristiyanlık potasında eritilmiş olmasının başlıca nedeni ortak bir paydadır: Doğu Akdeniz ülkelerinde Yunan ve Roma dönemlerinin birleştiriciliğinden dolayı benzer bir müzik anlayışı yerleşmiştir. (Ahmet Say) Ortaçağ Döneminin Müzikal Özellikleri Hristiyanlığın gelişme yıllarından 15. yüzyıl başlarına dek uzanan dönemi kapsar. Hristiyan dini felsefesinin müzikte ağırlıklı olarak işlendiği dönemdir. Kullanılan makamlar eski Yunan modları ve kilise ilahileridir. Bu dönemde halk müziğinde de gelişmeler olmuş halk müziği kilise müziğinin yanında gelişimini sürdürmüştür. Batı müziğinin en önemli özelliklerinden olan çokseslilik doğmuş ve müziğin yazı dili de gelişmeye başlamıştır. Ortaçağ’ da müzik Tanrı’ya adanmış olup duaları kolay ezberletmeye yarayan bir araç olarak görülmüştür. Bu ezgilerin dışında Latin şarkıları, Joungleur, troubadour, minnesinger, meistersinger adıyla anılan gruplar ve bunların yaptığı ezgiler de bulunmaktaydı. (Salih AKKAŞ) 2. AMBROSİUS EZGİLERİ 4. yüzyıl başlarında zamanın din adamlarından Milano Baş piskoposu Aziz Ambrosius, Bizans’tan Milano’ya gelerek İbrani ezgilerinin etkisinde kalan ve antifon yöntemi ile söylenen halk ezgilerini incelemiş ve bunları dini içerikli sözlerle birleştirmiştir. Tek sesli modal yapıda olan bu ezgilere müzik tarihinde Ambrosius ezgileri denir. Bu ezgiler bu gün Milano Kiliselerinde halen seslendirilmektedir. Ambrosius kilise modlarını düzenlemiş ve sonraki dönemlerde dizilerle ilgili yapılacak çalışmalara ışık tutmuştur. 3. GREGORIUS EZGİLERİ Bir din adamı olan Papa Gregorius 6. yy’da Vatikan’da görev yaptığı zaman tüm ilahileri incelemiş, onları halk müziğinden arındırmış. Böylelikle dini amaçlı tören müziğine biçim vermiştir. Bu ezgilere Gregorius ezgileri denir. Eşliksiz ve temel amacı sözleri vurgulamak olan bu ezgilerin sözleri Latince’dir. Erkek koroları içindir. Bugünkü majör ve minör anlayışının aksine makamsaldır. Gregorius Ambrosius’un düzenlediği klise modları üzerinde çalışarak yeni modlar bulmuş, bunlara yeni isimler vermiştir. Gregorius’un müzik dünyasına kazandırdığı en önemli yeniliklerden bir tanesi de erkek seslerinin eğitilmesi amacıyla kurduğu şan okuludur. Bu okulun adı da Schola Cantorium’dur.