TESİS TASARIM ve PLANLAMA

advertisement
6.1. Riskin Tanımı
Risk sözcüğünün kökeni ya Arapça rızık/risk (risq) ya da Latince riziko (risicum) sözcüklerinden
çıkmıştır. Rızık, kişiye Allah tarafından verilen ve üzerinde kar elde edilen herhangi bir şey olarak
tanımlanmıştır.
Burada, rızık rassal ve istenen iyi bir sonuç anlamı kazanır. Riziko ise, bir denizcinin karşılaştığı
kayalık alan gibi bir engel olarak tanımlanabilir. Burada riziko, rassal ve istenmeyen kötü bir sonuç
anlamına gelir.
6.1.1. Genel Olarak Risk Kavramı
Riskin sözlük anlamı, gelecekte beklenmeyen bir durumun ortaya çıkma olasılığı, yaralanma, incinme ve
zarara uğrama şansı (Ceylan, 1983) ya da arzu edilmeyen bir olay veya etkisinin ortaya çıkma olasılığıdır.
(Donaldson, 1964) Finansal açıdan risk ise, beklenen getirinin gerçekleşen getiriden sapma olasılığıdır.
(Hagin, 1979)
Finansal varlıklara sahip olma, belli bir risk üstlenmeyi de beraberinde getirir. Risk kısaca, yatırımcının
beklenen getirisinde oluşabilecek potansiyel değişiklikler olarak tanımlanabilir.
Yani, yatırımcının yapmış olduğu yatırımdan sağlayacağı verimin, beklenen verimin altına düşme veya
üstüne çıkma olasılığı söz konusudur. Bu olasılık, yatırımcı açısından yapmış olduğu yatırımın riskini
oluşturur. (Akgüç, 1998) Bir finansal varlığın taşıdığı risk, ancak beklenen getirisi söz konusu riski telafi
edebildiği takdirde kabul edilebilir.
Örneğin, bir menkul kıymetin gerçekleşen getirisi, beklenen, tahmin edilen getiriden ne kadar büyük
farklılık veya sapma gösteriyorsa, söz konusu menkul kıymetin riskinin o kadar fazla olduğu söylenebilir.
(Bolak, 1991) Bankalar da varlıklar ve yükümlülüklerini risk-getiri amaçlarına en uygun olarak
yönlendirebildikleri takdirde başarılı bir performansa ulaşabilirler.
6.2. Riskin Meydana Gelme Sebepleri
Riskin meydana gelme sebepleri, altı başlık altında incelenecektir.
Doğal Nedenlerin
Meydana Getirdiği Riskler
Zamanın Meydana
Buluşlar
Yer
Getirdiği Risk
Ve Moda
Riskleri
Rekabet
Riskleri
Politik Sebeplerin
Ortaya Çıkardığı Riskler
6.2.1. Doğal Nedenlerin Meydana Getirdiği Riskler
Tarım mallarının üretimi üzerinde hava şartlarının büyük etkileri vardır. Havanın iyi ve kötü olması tarım
ürünlerinin üretim miktarı ve fiyatı üzerinde büyük etki yapar.
Hava şartları, elinde tarım ürünleri bulunduran veya vadeli alım-satım yapan kurumların zararına sebep
olabilir. Keza, giyim eşyası talebinde havaların büyük etkisi vardır.
Deprem, su baskını hava şartları dolayısıyla depolarda veya taşıma araçlarında malların bozulması, doğal
olayların meydana getirebileceği risklere örnektir.
6.2.2. Zamanın Meydana Getirdiği Risk
Bir malın alınması ile satılması (ister sanayici, ister perakendeci olsun) arasında daima bir zaman süresi
vardır.Bu süre içinde fiyatların değişmesi daima mümkündür.
Her malın kendi arz ve talebine göre fiyatlarında değişiklik olabileceği gibi, konjonktür dalgaları denilen ve
bütün iş hayatını kapsayan işlerin iyi veya kötü gitmesi olayı bir risk doğurur.
6.2.3. Buluşlar Ve Moda
Yeni buluşlar ve modadaki değişiklikler önemli ölçüde riske neden olur. Buluşların uygulanması, belirli bir
zaman alacağından buluşlarla ilgili riski zamanla ilgili riskler arasında düşünmek mümkündür.Yeni malların
ve yeni üretim usullerinin bulunuşu, değişiklik yapmak isteyen ve buna örgütlenen işletmeleri, başarıya
götürür; buna karşılık değişikliğe uymayan işletmeler büyük zararla karşılaşır.
6.2.4. Yer Riskleri
Kurulacak işletmenin yerinin yanlış seçilmesi veya talebin işletmenin kurulduğu yerden başka yerlere
kayması, yer riskini oluşturur.
6.2.5. Rekabet Riskleri
Herhangi bir iş kurarken veya mevcut işimize dair stratejik kararlar verirken, mevcut rakipleri göz önüne
almak doğaldır. Fakat ileride rekabetin ne olacağına dair yapılacak tahminlerde daima yanlışlar olabilir ve
bu suretle bir risk ile karşılaşılmış olur.
6.2.6. Politik Sebeplerin Ortaya Çıkardığı Riskler
İç ve dış politika çeşitli risklere sebep olabilir. Beklenmeyen politik olaylar, fiyatların azalması veya artması
üzerinde çok etkili olmaktadır. Son zamanlarda devletin iktisadi hayata müdahalesinde devamlı artışlar, bir
çok politik risklerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. (Türko,1994)
6.3. Başlıca Risk Faktörleri
Başlıca risk faktörleri üç başlık altında incelenecektir.

Kredi Riski

Operasyonel Risk

Ülke Riski
6.3.1. Kredi Riski
Kredi riski tüm finansal kuruluşların karşı karşıya olduğu temel risk faktörlerinden biridir. Kredi riski borçlu
kişi veya kuruluşun anlaşma şartları dahilinde taahhüt ettiği yükümlülükleri yerine getirmeme olasılığıdır.
Kredi riskinin ölçülmesinde en önemli nokta kredi riskinin kaynağının belirlenmesidir. Kredi riski iki
kategoriden oluşmaktadır.
i)temerrüt olasılığı ve
ii)temerrüt durumunda oluşacak kayıp.(Akgüç,1998)
Temerrüt, ek faiz ödememe durumu ya da herhangi bir sebebe dayanmaksızın borcu ödememekte
direnmek demektir. Temerrüt faizi ise borcun zamanında ödenememesi sonucu daha sonra ödenen ek
faizdir.(Akmut,1989)
Temerrüt olasılığı borçlunun finansal durumuna bağlı olup ülkenin ekonomik durumu gibi dış faktörlerden
de etkilenmektedir. Temerrüt durumunda oluşacak kayıp ise bankanın kredi onayını verirken anlaşma
şartlarında talep ettiği ipotek, teminat ve özel şartlara bağlıdır. Risk yönetimi temerrüt olasılığının ölçülmesi
ile yüksek olasılıkların daha kapsamlı ipotek ve teminat şartları ile desteklenerek olası kayıpların en düşük
düzeyde tutulmasını sağlar.
6.3.1. Kredi Riski
Temerrüt olasılığını ölçmek için geliştirilen bir çok model bulunmaktadır. Bunların dünyada en yaygın
kullanılanları Moody’s KMV, Moody’s RiskCalc, Risk Metrics, McKinsey Creditview ve Kamakura Risk
Manager’dir.
Ayrıca, Altman Z-score gibi akademik çalışmalar da bir çok banka tarafından kullanılmaktadır.
Temerrüt durumunda oluşacak kaybı ölçmek için geliştirilmiş model sayısı çok daha azdır. Bankalar temerrüt
durumunda oluşacak kaybı ölçmek için pahalı modeller yerine ürün bazında tarihsel kayıp ortalamalarını
kullanmayı tercih ederler. RMA tarafından önde gelen 16 ABD ve Kanada bankası arasında yapılan bir
araştırmaya göre bireysel kredilerde temerrüt durumunda oluşacak ortalama kayıp ürün bazında aşağıdaki
gibidir.
Tablo 1: Temerrüt durumunda ürün bazında ortalama kayıplar (Akgüç,1998)
Ev kredileri
%15
Kredi Kartları
%95
Bireysel Leasing
%55
Öğrenci Kredileri
%65
Küçük İşletme Kredileri
%45
Bireysel Krediler
%95
Teminatlı Bireysel Krediler
%55
Kurumsal kredilerde bu oranlar teminat düzeylerine göre %5 ile %60 arasında değişmektedir.( Akgüç,1998)
6.3.2. Operasyonel Risk
Operasyonel risk, yetersiz ve sorunlu iş süreçleri, personel ve sistemlerden veya dış etkenlerden
kaynaklanan kayıplardır.
Teknolojinin ve ürünlerin hızla gelişmesi, iş süreçlerinin buna bağlı olarak karmaşıklaşması ve sistem
üzerindeki kontrolün zorlaşması ile birlikte, hata veya doğrudan dolandırıcılıktan kaynaklanan
operasyonel riskler olağanlaşmıştır.
Diğer risk kategorilerinden farklı olarak, Operasyonel Risk bir çok nedenden kaynaklanabilir. Bütün bu
değişik faktörlerin ölçülmesi ve buna bağlı VaR hesaplamalarıyla gerekli sermayenin belirlenmesi çok
maliyetli bir işlem olabilir. Bu nedenle farklı yaklaşımlar önerilmektedir.
6.3.2. Operasyonel Risk
•Basit Gösterge Yaklaşımı: Brüt gelir gibi bir göstergenin baz alınarak bu göstergeye bağlı oranda sermaye
ayrılması yaklaşımıdır.
•Standart Yaklaşım: Bankanın her iş koluna özel bir göstergenin baz alınarak bu göstergeye bağlı oranda her iş
kolu için ayrı sermaye ayrılması yaklaşımıdır. Basit Gösterge Yaklaşımı'na çok benzemekle beraber değişik iş
kollarındaki farklılıkları dikkate aldığı için daha doğru sonuç vermektedir.
•Dahili Ölçüm Yaklaşımı: Bu yaklaşım bankanın gerçek kayıp verilerini kullanarak ortaya çıkaracağı kayıp
dağılımları ve olasılıklar üzerine sermaye gerekliliğini hesaplamasıdır. Bu hesaplamanın yapılabilmesi için
geçmiş verilerin detaylı bir şekilde toplanıyor olması gerekmektedir. Henüz çoğu banka bu seviyede değildir.
Operasyonel risk’e karşı bankanın kendisini korumasında risk karşılığında ayrılacak sermaye kadar bir önemli
faktör de bankanın olası operasyonel risklere karşı kendini sigortalaması ve operasyonlarının etkilenmesini
en alt düzeye indirmek için gerekli altyapı yatırımlarını yapmış olması gerekmektedir.(Akgüç,1998)
Terörizm örneğini ele alırsak, HSBC'nin İstanbul'da yaşamış olduğu olay sonrasında bankacılık işlemlerinin
aksamadan yürütülebilmesi, maddi zararların sigorta şirketlerince karşılanması ile olası büyük olumsuz
sermaye etkileri bertaraf edilmiştir.
6.3.3. Ülke Riski
Ülke riski bir ülkenin ekonomik ve politik açıdan taşıdığı risklerin sermaye maliyetine ve dolayısıyla karlılığa
olan etkisidir. Ülke riskinin sermaye maliyetine etkisi ülke risk primi üzerinden olur.
Tablo 2: Ülkeler Bazında Risk Primi Hesaplamaları (23 Ocak 2004) (www.damodaran.com)
6.3.3. Ülke Riski
Ülke Risk Primi aşağıdaki basit formül ile hesaplanabilir.
ÜRP = Ülke Temerrüt Spredi * (s Hisse Senedi / s Hazine Bonosu)
Ülke riskinin iki önemli kaynağı Politik Riskler ve Ekonomik Risklerdir:
Politik Riskler
Makroekonomik Riskler
•Hükümet Problemleri
•Savaş Hali
•Kamulaştırma
•Konvertabilite Olmaması
•Vergi Oranlarında Artış
•İthalat Vergi Oranlarında Artış
•Yabancı Kaynaklı Dış Yatırım
Teşviklerinin İptal Edilmesi
•Yabancıların Sahip Olma Haklarındaki
Kısıtlamalar
•Yerel Hammadde Ve Malzeme
Kullanma Zorunlulukları
•Tutarsız Hükümet Politikaları
•Yüksek Enflasyon
•Yüksek Faiz Oranları
•Ekonomik Durgunluk
•Yetersiz Sağlam Para Stoğu
(www.riskyonetimi.com)
6.4. Yatırımcı Açısından Risk
Risk ve getiri arasında ilişki kurmak, portföy yönetiminin en önemli fonksiyonlarından biridir. Bilindiği gibi,
herhangi bir menkul kıymete yatırım yaparken göz önünde tutulacak en önemli unsur, söz konusu menkul
kıymete ait risk ve getiri arasındaki ilişkidir.
Çünkü, yatırım araçlarının seçimi, büyük bir ölçüde bu iki unsurun karşılaştırılmasını ve bunlar arasında
uygun bir değişimin saptanmasını gerektirir. Genellikle yatırımcılar, getiri oranı hakkında oldukça fazla bilgi
sahibi oldukları halde, risk kavramı hakkında yeterli bir bilgiye sahip değildirler. Bu nedenle, risk türleri ve
toplam riskin kaynaklarının neler olduğunun açıklanması, bilinçli yatırım kararlarının alınması yönünden
çok büyük önem taşımaktadır. (Bekçioğlu, 1984)
Geleneksel yatırım analizi, ortaya çıkış nedenlerine ve etkilerine bağlı olarak, farklı nitelikte risk çeşitleri ve
farklı risk grupları üzerinde durmaktadır. Portföy teorisinde yatırımcının riski kontrol altına alabilme veya
sınırlayabilme olanağının olup olmamasına göre toplam risk, sistematik ve sistematik olmayan risk olarak
iki bileşenden oluşur.
6.4. Yatırımcı Açısından Risk
Portföy teorisinde çeşitlendirme ile portföy riski arasında bir ilişki olduğu varsayılır. Çeşitlendirmede amaç,
riski azaltabilmektir. Çeşitlendirme ile portföy riskinin azalıp azalmadığını bir şekil ile açıklamak mümkündür.
Şekil 1’de görüldüğü gibi sistematik risk, yatay eksene paralel bir doğru ile gösterilmiştir. Bunun anlamı,
portföy ne kadar çeşitlendirilirse çeşitlendirilsin, bu risk aynı düzeyde kalacaktır. (Akmut, 1989)
Ancak sistematik risk, her zaman sabit değildir. Oluşturulan bazı portföyler için, söz konusu risk düzeyi, daha
aşağı veya daha yüksek bir seviyede oluşabilir. Her portföy için mutlaka bir sistematik risk söz konusudur.
Ancak portföyün çeşidine göre bunun seviyesi değişebilmektedir. Örneğin uluslararası sermaye
piyasalarından oluşan bir portföyle, tek bir ülkedeki menkul kıymetlerden oluşturulan portföyün sistematik
riski aynı seviyede değildir.
Sistematik olmayan riski, iyi bir çeşitlendirme ile düşürmek mümkündür. Çok iyi çeşitlendirilmiş bir
portföyde sistematik olmayan risk, sistematik risk seviyesine kadar düşürülebilir.
Şekil 1: Risk Bileşenleri (Akmut,1989)
Portföy riski
Sistematik olmayan risk
Toplam risk
Sistematik risk
Menkul kıymet sayısı
6.4. Yatırımcı Açısından Risk
Şekil 2’de yukarıda bahsedilen konuyu New York Menkul Kıymetler Borsası verileri kullanılarak yapılmış bir
çalışma (Weston and Brigham, 1993) daha iyi açıklamaktadır. Grafiğin yatay ekseninde New York Menkul
Kıymetler Borsasında işlem gören hisse senetleri arasından tesadüfi olarak seçilmiş hisse senetlerinin
oluşturduğu çeşitli portföyler yer almaktadır.
Şekil 2:Portföy Büyüklüğünün Portföy Riskine Etkisi (Weston and Brigham, 1993)
28
Portföy riski, s
p
(%)
Şirkete özgü, kaçınılabilir risk
(sistematik olmayan risk)
25
B
20
s M= 15.1
10
C
Toplam
risk
5
Ortalama hisse senetlerinin
oluşturduğu portföye ait en
düşük risk düzeyi
Pazar dalgalarına
duyarlı kaçınılamayan
risk (sistematik risk)
0
10 A
20
30
40
1500+
Portföyleri oluşturan hisse senetleri sayısı 1 den 1500+ ya doğru 10 ar 10 ar artmaktadır. 1500+ borsada
işlem gören tüm hisse senetlerini kapsayan “pazar portföyü”dür. Dikey eksen üzerinde ise her portföyün
standart sapması gösterilmektedir. Bir hisse senedinden oluşan portföyün riski en yüksek, pazar
portföyünün riski en düşüktür. (Sırasıyla %28 ve %15.1).
6.4. Yatırımcı Açısından Risk
Pazar portföyünde sistematik olmayan risk ortadan kalkmıştır ve %15.1 oranı sistematik riski temsil
etmektedir. Sistematik risk bütün portföyler için aynı ve sabittir. Bu nedenle grafikte yatay eksene paralel bir
kesik çizgi olarak gösterilmiştir. Bir hisse senedinin oluşturduğu portföyün toplam riskini gösteren standart
sapma, portföylerin hisse senetleri sayısı arttıkça aşağıya çekilmekte, grafiğin sağında yaklaşmaktadır.
Standart sapmaların oluşturduğu eğri, portföylerin toplam risk eğrisidir. Yatay eksen üzerindeki herhangi bir
noktadan (A) çıkılacak dikey çizginin risk eğrisini kestiği (B) noktası dikey eksen üzerinde portföyün toplam
riskini vermektedir. Çizginin AC bölümü “Pazar dalgalanmalarına duyarlı kaçınılamayan riski”, CB bölümü ise
“şirkete özgü, kaçınılabilir riski” göstermektedir. Grafikten açıkça görüldüğü gibi, portföyü oluşturan hisse
senedi sayısı arttıkça portföyün riski azalmakta, pazar portföyünde sistematik olmayan risk ortadan
kalkmaktadır. (Brigham,1977)
6.4.1. Sistematik Risk
Sistematik riskin kaynakları sosyal, ekonomik ve politik çevredeki değişmelerdir. Söz konusu değişmeler,
menkul kıymet pazarlarını etkilemektedir. (Ceylan, 1991) Kuşkusuz bu etki, menkul kıymetler arasında
farklılıklar gösterir. Genelde, temel endüstriyel maddeler üreten işletmelerde ve dolayısıyla söz konusu
işletmelerin hisse senetleri üzerinde, sistematik riskin daha yüksek olduğu gözlenmiştir. Daha önce de
belirtildiği gibi sistematik risk, portföyün çeşitlendirilmesi ile giderilemeyen risk olarak da tanımlanabilir.
(Akgüç, 1998)
Başka bir deyişle, sistematik risk, piyasada işlem gören tüm menkul kıymetlerin fiyatlarını aynı anda
etkileyen faktörlerin neden olduğu risktir. Beklenen getirinin sistematik değişkenliği, hemen hemen tüm
menkul kıymetler için değişken derecelerde mevcuttur. Çünkü, menkul kıymetlerin fiyatlarının çoğu,
sistematik bir biçimde aynı yönde hareket eder ve sistematik risk kaynakları menkul kıymetlerin piyasa
fiyatlarında düşüşe neden olur.
Yatırımcılar açısından sistematik riskin kontrol olanağı yoktur. Bu nedenle, portföy yönetiminde tek
belirsizlik kaynağının sistematik risk olduğu ifade edilebilir.
•Satın alma gücü riski
•Faiz oranı riski
•Piyasa riski
•Politik risk
•Kur riski
6.4.1.1. Satın Alma Gücü Riski
Satın alma gücü riski, enflasyon riski olarak da ifade edilebilir. Enflasyonun sözlük anlamı, paranın değerinin
ani, hızlı bir şekilde düşmesi, fiyatlar genel seviyesinin yükselmesi, dolayısıyla dolaşımdaki para miktarının
artmasıdır. Satın alma gücü riski, fiyat düzeylerindeki değişmeler nedeniyle satın alma gücündeki potansiyel
kayıplar olarak da tanımlanabilir. Bu durumda, bir yatırım, paranın satın alma gücündeki azalmaya bağlı
olarak verim değişkenliği olasılığı ile karşı karşıyadır. Enflasyon etkisinden arındırılmış gerçek verim şu formül
kullanılarak hesaplanır:
r0 
1 r
1
1  P P
Burada;
r0 = Reel Satın Alma Gücü
r = Faiz Gelirini
ΔP/P = Enflasyon Oranını Göstermektedir
Enflasyon hakkında yatırımcıların bekleyişlerinin borçlanma ve sahipliği temsil eden finansal varlıklar
üzerinde değişik yönde etkide bulunacağı söylenebilir. Borçlanmayı temsil eden finansal varlıklar sabit
getirili oldukları için, enflasyon en çok onların getirileri ve verimleri üzerinde olumsuz etkide bulunur.
Sahipliği temsil eden hisse senetleri ise, enflasyonist kârlar nedeni ile daha fazla parasal gelir elde etme ve
böylece enflasyonun etkisini azaltma olanağını verebilmektedir.
Genel fiyat düzeyindeki yükselme menkul kıymetlerin fiyatlarını farklı derecede etkilemektedir. Bu nedenle
enflasyonun tahvil ve hisse senetlerine olan etkisini ayrı ayrı incelemekte yarar vardır.
6.4.1.1.1. Tahviller ve Enflasyon Riski
Bir tahvilin kalitesi, yatırımcıyı enflasyona karşı koruma kabiliyeti ile ölçülür. Yapılan araştırmalar, sabit
getiri sağlayan menkul kıymetlerin fiyatlarında enflasyonun etkisinin daha şiddetli olduğunu
göstermektedir. (Akgüç, 1998)
Satın alma gücündeki azalma, tahvillerin verimini azaltmaktadır. Bu nedenle, enflasyon oranı iyi tahmin
edilemez ve gelişmenin yönü saptanamazsa, tahvillerin reel değeri ve geliri, gerçeğe yakın olarak
saptanamayacaktır. Böylece, tahvile yatırım yapan tasarruf sahipleri, satın alma riskiyle karşılaşacaklardır.
(Aşıkoğlu, 1983)
6.4.1.1.2. Hisse Senetleri ve Enflasyon Riski
Hisse senetlerinin enflasyondan tahvillere göre daha az etkilendiği söylenebilir. Hisse senetlerinin
enflasyona karşı dayanıklı olduğu fikrini ileri sürenler, enflasyonla birlikte, işletmenin varlıklarının değeri ile
satış ve kârının artacağını düşünmektedirler. Bunun sonucu olarak da dağıtılan kâr payları ve hisse
senedinin fiyatı yükselecek, yatırımcı enflasyondan zarar görmeyerek kârlı çıkabilecektir.
Diğer bir görüş ise, satışın artmasının direkt olarak hisse senedi fiyatlarına yansımayacağını , çünkü
işletmenin enflasyonla birlikte maliyetlerinin de artacağını öne sürmektedir. Bundan dolayı hisse
senetlerinin enflasyona dayanıklı olmadığı ifade edilmektedir. Fakat, hisse senetlerinin enflasyondan en az
etkilenen finansal varlıklar olduğu değerlendirilmektedir. (Teziş, 1987)
6.4.1.2. Faiz Oranı Riski
Faiz oranı riski, piyasa faiz oranının yükselme veya düşme olasılığını ifade eden bir kavramdır. Piyasa faiz
oranında meydana gelen değişmeler, belirli faiz getirisine sahip menkul kıymetlerin piyasa fiyatlarında ve
dolayısıyla verimlerinde değişmelerin meydana gelmesine yol açmaktadır. Faiz oranı riski, sabit faizle
borçlanmayı mümkün kılan menkul kıymetler için esas olan bir risk türüdür. Sabit getirili menkul kıymetlere
yatırım yapan yatırımcı, piyasa faiz oranının yükselmesi durumunda bundan zarar görür. (Amling, 1978)
Makro-ekonomik istikrarsızlık ve faiz oranlarındaki belirsizlik nedeniyle faiz riski Türk bankacılığının karşı
karşıya olduğu en önemli risk faktörlerinden biri olmuştur. Faiz riski bankanın aktif ve pasifleri arasındaki
Bağlanma (Duration) farkının faiz oranlarındaki beklenmedik değişimler nedeniyle bankanın Net Faiz Geliri
ve Ekonomik Değerini olumsuz etkilemesidir. Faiz oranlarındaki değişimler, faiz gelirlerini etkilediği gibi faiz
dışı gelirleri de etkilemektedir. Bu sebeple bankanın faiz riski hesaplanırken faiz dışı gelirlere etkisi de
hesaplanmalıdır.
6.4.1.2. Faiz Oranı Riski
Faiz riski dört ana bileşenden oluşur:
Yeniden Fiyatlandırma Riski (Parallel Shift Risk)
Faiz oranlarının artması veya azalması sonucu bankanın aktif/pasif durumuna göre Net Faiz Gelirinin
ve Ekonomik Değerinin olumsuz etkilenmesi riskidir.
Gelir Eğrisi Riski (Yield Curve Twist Risk)
Gelir eğrisinin eğiminde oluşacak değişimlerin Net Faiz Gelirini ve Ekonomik Değerini olumsuz
etkilemesi riskidir.
Baz Riski (Basis Risk)
Bankanın ikili anlaşmalarda baz olarak kullandığı iki farklı faiz oranından birinin diğerine göre artması
veya azalmasından oluşan risktir.
Opsiyon Riski (Option Risk)
Bankanın içinde olduğu opsiyon anlaşmalarının değerindeki değişim riskidir. (www.riskyonetimi.com)
6.4.1.2. Faiz Oranı Riski
Faiz oranı riski iki yönlü ele alınabilir. Bir taraftan faiz oranındaki değişmeler menkul kıymetlerin fiyatını
etkilerken, öte yandan, faiz oranındaki yükselme yatırımcı için kaybedilmiş bir fırsat olarak ortaya
çıkmaktadır.
Çünkü, faiz oranındaki yükselme menkul kıymetin fiyatının düşmesi demektir. Bu nedenle, yatırımcı için
enflasyon riskinde olduğu gibi zarar söz konusu olmaktadır. Sabit getirili menkul kıymetlerin vadesi, faiz
oranları değiştiğinde fiyat üzerinde önemli bir etkiye sahiptir.
Çünkü, menkul kıymetlerin fiyatı ile piyasadaki faiz oranları arasında ters yönlü bir ilişki bulunmaktadır.
Buna göre, faiz oranlarındaki yükselme, fiyatların düşüşünü, faiz oranlarındaki düşüş ise, menkul
kıymetlerin fiyatlarının yükselişini ifade eder.
6.4.1.2. Faiz Oranı Riski
Unutulmaması gereken konulardan birisi, piyasa faiz oranı ile enflasyon arasında sıkı bir ilişkinin varlığıdır.
Piyasa faiz oranının fazla bir değişkenlik göstermemesi için, enflasyon oranının kabul edilebilir bir seviyede
olması gerekir.
Çünkü enflasyonist ortamlarda faizler anlamını yitirmektedir. (Ertuna, 1986) Faiz oranı riskinden korunmak
için, kısa vadeli tahvillere yatırım yapılabilir, kısa vadeli tahvillere yatırım yapan yatırımcılar, tekrar kısa
vadeli yatırımlara girişirlerse, bu riskten kurtulma olasılıkları azalır. Eğer yatırımcılar, gelecekteki faiz
oranlarında önemli değişiklikler bekliyorlarsa, hisse senetlerine yatırım yaparak söz konusu risklerini
azaltabilirler.
Faiz riski iyi yönetildiği taktirde bankalar için önemli bir kârlılık kaynağıdır. Faiz oranlarındaki değişimi
tahmin etmek ve buna göre pozisyon almak suretiyle bankalar kârlılıklarını artırmayı amaçlarlar. Fakat,
unutulmamalıdır ki; faiz oranındaki değişimlerin doğru tahmin edilmesi çok zordur. Bu nedenle bankaların
faizlerdeki olumsuz değişimlere karşı kendini muhafazakar bir Aktif-Pasif yönetimiyle korumalıdır.
6.4.1.3. Piyasa Riski
Sermaye piyasasında, zaman zaman belirli bir neden veya nedenlere bağlanabilen, bazen de hiçbir geçerli
nedeni olmadan, finansal varlıkların pazar fiyatlarında büyük düşüşler olabilir. İşte, böyle bir fiyat
düşüşünün yatırımcının verimi üzerindeki olumsuz etkisi piyasa riskini oluşturur. (Sarıkamış, 2000)
Piyasa riskinden kaynaklanan fiyat değişmeleri, şirketin denetimi dışındadır. Beklenilmeyen bir savaşın
başlaması veya bitmesi, seçim yılı olması, politik faaliyetlerin artması, piyasada spekülatif faaliyetlerin
artması gibi faktörler, piyasayı etkileyen psikolojik faktörlerdir. (Amling, 1978) Yatırımcıların gelecek
hakkındaki bekleyişlerinin karamsar ya da iyimser olmasını etkileyen bir çok neden, piyasa riskinin
etkinliğini arttırıcı ya da azaltıcı rol oynayabilir. (Sarıkamış, 2000)
6.4.1.3. Piyasa Riski
Piyasa riski, yüksek kaliteli finansal varlıklardan ziyade düşük kaliteli finansal varlıklar üzerinde daha fazla
hissedilir. Aktif olmayan pazarlarda, aktif pazarlara kıyasla daha yüksek piyasa riski söz konusudur. Piyasa riski,
hisse senetlerini tahvillerden daha fazla etkiler.
Çünkü, tahvil ve bunlar gibi borçlanma senetlerinin gerçek değerleri, hisse senetlerinin değerlerinden daha
hassas tahmin edilebilir. Bu özellik, tahvil piyasa fiyatının, bir hisse senedi fiyatına göre piyasa riski nedeni ile
daha az dalgalanmasına neden olur. Yatırımcının çeşitlendirme yoluna giderek piyasa riskini azaltması veya
ortadan kaldırması oldukça uzak bir ihtimaldir.
Çünkü, piyasa riskinin ortaya çıkmasıyla birlikte, tüm menkul kıymetler aynı yönde hareket etmektedirler.
Ancak, kendisini piyasa riskine karşı korumak isteyen yatırımcı, satın almayı düşündüğü hisse senedinin
fiyatının piyasada meydana gelen değişkenliklere karşı olan duyarlılığını hesaplamalıdır.
6.4.1.4. Politik Risk
Dünyada meydana gelen siyasi ve ekonomik krizler, savaşlar yatırımcıların davranışları üzerinde oldukça
etkilidir. Politik riskin bir başka boyutu da, uluslararası ticaretin hacmi ile ilgilidir. Koruma girişimleri, kotalar,
döviz kurundaki dalgalanmalar veya yabancı sermaye yatırımları, bu riskin unsurlarını oluşturmaktadır.
Politik risk, politik koşullardaki değişmelerin menkul kıymetlerin getirilerinde meydana getireceği
değişiklikleri tanımlamakta kullanılan bir risk türüdür. Politik risk, ulusal ve uluslararası siyasi gelişmelerin bir
yansıması olarak ortaya çıkabilir. (Francis, 1986) Politik Risklerin neler olduğunu yukarıda maddelemiştik.
Yine de vermek gerekirse;
•Hükümet Problemleri
•Savaş Hali
•Kamulaştırma
•Konvertabilite Olmaması
•Vergi Oranlarında Artış
•İthalat Vergi Oranlarında Artış
•Yabancı Kaynaklı Dış Yatırım Teşviklerinin İptal Edilmesi
•Yabancıların Sahip Olma Haklarındaki Kısıtlamalar
•Yerel Hammadde Ve Malzeme Kullanma Zorunlulukları (www.riskyonetimi.com)
6.4.1.5. Kur Riski
Dünya sermaye hareketlerinin baş döndürücü bir hızla artışı döviz kurlarının dünya finans sistemi içindeki
önemini arttırmıştır. Artık, döviz işlemleri hacmi içinde dövizin dış ticarette ödeme aracı olma fonksiyonu
küçük bir yer tutmaktadır. Döviz piyasalarında en belirgin işlem hacmi, dünya üzerinde en kârlı yatırım
olanakları peşinde koşan uluslar arası sermaye tarafından yaratılmaktadır.
Döviz piyasasında başlıca katılımcılar: Büyük ticari bankalar, İnterbank piyasasında işlem yapan döviz
simsarları, uluslar arası şirketler, merkez bankaları, yatırım fonlarıdır. Merkez bankaları döviz kuru
dalgalanmalarını kontrol altına almak, hedef döviz kurunu tutturmak, rezervlerini ve ülkenin dış borçlarını
yönetmek gibi amaçlarla döviz piyasalarında etkinlik gösterirler.
Ticari bankalar ve yatırım bankaları, spekülasyon, riskten korunma, arbitraj gibi amaçlarla kendi
hesaplarına veya müşteriler hesabına piyasalarda yer aldıkları gibi; uluslar arası ticarette döviz ticaretine
de aracı olurlar.
6.4.1.5. Kur Riski
Döviz simsarları da piyasanın oluşmasında, döviz arz-talep dengesinin oluşmasında rol üstlenirler, buna
karşılık büyük yekünler tutan küçük komisyonlar alırlar. Uluslar arası şirketler de farklı ülkelerdeki birimleri
arasında fon transferi, döviz riskinden korunma, uluslar arası yatırımlar yanında, bazen spekülasyon
amacıyla da döviz piyasasında yer alırlar.
Döviz kurları, faiz oranları ve enflasyon oranları; mali politikalar, para politikaları, yatırım ve büyüme
politikaları, ödemeler dengesi gibi kompleks ekonomik parametreler sonucunda dengeye ulaşırlar.
(www.riskyonetimi.com)
Bir çok şirket gibi bankalar da kur riskinden etkilenirler. Kur riskinin doğrudan etkisi uluslararası piyasalarda
aktif olan veya FX işlemi (Foreign Exchange = kambiyo) yapan bankalara olsa da, sistemdeki tüm bankalar
dolaylı olarak portföylerindeki şirketlerin olumsuz etkilenmesi ve portföyün kredi riskini artmasıyla kur
riskinden etkilenirler. (www.gencbilim.com)
6.4.1.5. Kur Riski
Tablo 3: 30.09.2003 İtibariyle Kur Riskine İlişkin Bilgiler (www.hazine.gov.tr)
6.4.1.5. Kur Riski
Döviz alım satımında belirsizliğin artması, daha fazla risk anlamına gelir. Daha fazla risk üstlenmenin
karşılığında da daha fazla kâr beklenir ki, bu da döviz alım (bid), satım (ask) fiyatları arasındaki marjın
açılmasını gerektirir. Bu marj, ekonomik dengelerin oturmadığı dövizlerin geniş bir salınım yaptığı
dönemlerde artar. Aynı şekilde ekonomileri dengesiz, enflasyonu yüksek, buna bağlı olarak paraları
hızla dalgalanan ülke paraları içinde alım-satım marjı büyüktür.
Döviz riski, belli etkenlerle (ödemeler dengesi açığı, siyasal olaylar v.b.) ulusal para birimlerinin yabancı
paralar karşısında değerinde meydana gelebilecek olumlu veya olumsuz değişimlerdir. Döviz riski, döviz
kurlarında meydana gelen değişimlerden dolayı işletmelerin bilançoları veya yatırım portföyleri
üzerinde kâr veya zarara neden olmak suretiyle ortaya çıkmaktadır.
Döviz kuru riski ekonomik ve muhasebe riski olarak ikiye ayrılabilir. Muhasebe riski döviz kurundaki
değişmeler sonucu, döviz cinsinden aktif ve pasiflerin yerel para karşılığının değişmesidir. Ekonomik
risk ise gelecekteki nakit akışlarının yerel para cinsinden değerinin döviz kuruna bağlı olarak
değişmesidir. Muhasebe riskinden farkı akışların henüz bilançoya yansımamış olmasıdır.
(www.riskyonetimi.com)
6.4.1.5. Kur Riski
Kur riskinin etkileri üç kategoride özetlenebilir:
Operasyonel Etkiler : Gelecekteki nakit akışlarının kurdaki değişiklik nedeniyle ortadan kalkması
riskidir. (örnek: batık kredilerin artması, kredilerin zamanından önce geri ödenmesi, bazı ürünlerin
pazarının yok olması v.b.)
İşlemsel Etkiler : Yabancı para aktif ve yabancı para pasifler arasındaki fark (açık pozisyon) olduğu
durumlarda, kurdaki değişiklik sonucunda ortaya çıkacak farktan dolayı oluşan risktir.
Muhasebeleştirme Etkileri: Finansal raporlamada muhasebesel hesaplamalardan yabancı para
kayıtların Türk Lirası kaydı nedeniyle kaynaklanan farkların oluşturduğu risktir.
Kur riski Türk bankaları için önemli bir risk faktörüdür. 2001 yılında tüm bankacılık sisteminin kambiyo zararı
yaklaşık 7 katrilyon TL olmuştur. Kur riskinin daha iyi yönetilmesi amacıyla kurulan vadeli işlem piyasası
halen kur oranlarındaki oynaklık nedeniyle istenilen düzeye ulaşmamıştır. Vadeli işlemlerin tabana yayılması
ile bankaların portföylerindeki şirketlerin kur riskinden olumsuz etkilenmeleri en alt düzeye indirilebilir,
bankalar tarafından da aktif ve pasiflerin kontrollü bir şekilde yönetilmesiyle işlemsel etkiler azaltılabilir.
Böylece kur riskinin bankacılık sistemini 2001'deki gibi derinden etkileyen bir faktör olmaktan çıkarabilir.
(www.gencbilim.com)
6.4.2. Sistematik Olmayan Risk
Toplam riskin diğer bir bölümü olan sistematik olmayan risk, bir şirket veya sektöre özgü olan risktir. İşçi
grevi, yönetim hataları, keşifler, reklam kampanyaları, tüketici tercihlerindeki değişmeler, şirket gelirinde
sistematik olmayan değişmelere yol açabilir. Sistematik olmayan faktörler, diğer endüstriler ve genel olarak
menkul kıymetler piyasasını etkileyen faktörlerden bağımsızdır. (Teziş, 1987)
Sistematik olmayan risk, çok iyi çeşitlendirilmiş bir portföyle ortadan kaldırılabilecek bir risk türüdür.
(Bekçioğlu, 1984) Sistematik riskin kontrol edilmesi imkansızken, sistematik olmayan riskin kaynaklarında
yapılan değişmelerle ve yönlendirmelerle azaltılması veya yok edilmesi mümkündür.
Sistematik olmayan riskin kaynakları şunlardır:
Finansal risk
İş ve endüstri riski
Yönetim riski
6.4.2.1. Finansal Risk
Finansal risk, işletmenin borç ödeme yeterliliğinin azalmasıdır. Buradaki risk, firmanın faaliyetlerini öz
kaynaklarla veya yabancı kaynaklarla finanse etmesine bağlı olarak ortaya çıkar.
Finansal risk, firma gelirlerinin borçlanma sonucu sürekliliğini kaybetmesi ve başta ekonomik olmak üzere,
çevresel koşullarda özel ya da genel bir değişikliğe ayak uyduramayarak, faiz ve kar payı ödemelerini
gerçekleştirecek gelir düzeyinin altına düşmesi tehlikesidir. (Sarıkamış, 2000)
Finansal risk, finansal kaldıraç derecesi ile belirlenir. (Akmut, 1989) Hisse senedi ile tahvil
karşılaştırıldığında hisse senedinin finansal riskinin daha yüksek olduğu görülecektir. Çünkü, işletmenin
durumu ne olursa olsun, tahvil sahiplerine olan faiz borcu öncelikle ödenir. Finansal risk, endüstrideki
değişik firmaların menkul kıymetlerinden oluşturulacak çok iyi bir portföyle azaltılabilir veya ortadan
kaldırılabilir. (Jones, Tuttle and Heaton, 1977)
6.4.2.2. İş ve Endüstri Riski
Bazen bir veya birkaç iş kolunda faaliyet gösteren firmaların, karlarında meydana gelen değişmeler, bu
firmalara ait hisse senedi fiyatlarında belirgin dalgalanmalara neden olmaktadır. Söz konusu hisse
senetlerine yatırım yapan yatırımcı, sermaye ya da gelir kaybına uğramaktadır. (Amling, 1978)
Endüstride meydana gelmesi beklenen değişmeler, yalnızca o endüstri içindeki işletmeleri etkilemekte,
endüstri dışındaki işletmeleri etkilememektedir. Endüstride meydana gelmesi beklenen değişmeler,
ekonomik koşullarda meydana gelen değişmelerle, yasalarda ve tutumlardaki değişmelerden
kaynaklanmaktadır.
Endüstri koşullarında meydana gelebilecek değişmeler dikkate alınıp, işletmenin gelir ve giderlerinin ne
yönde etkilenebileceğini tahmin etmek gerekir.
Sistematik olmayan risk türlerinden olan iş ve endüstri riskini de iyi bir çeşitlendirme yardımıyla kontrol
etmek mümkündür.
6.4.2.3. Yönetim Riski
Yönetim riski, işletmelerin iyi veya kötü yönetilmelerine göre ortaya çıkan bir risk türüdür.
İşletmelerin başarıları büyük ölçüde yönetici kadroların yeteneklerine bağlıdır. Yapılan araştırmalar,
işletmelerin başarısızlıklarının yönetim hatalarından kaynaklandıklarını ortaya koymuştur. Yönetim hataları
sonucu, işletmelerin satışları ve karı azalabileceği gibi riski de artabilir. Bu gelişmeler kuşkusuz hisse
senetleri fiyatlarında düşüşe yol açar. (Akgüç, 1998) Bundan dolayı, sermaye piyasasının geliştiği ülkelerde,
işletmelerin başına başarılı yöneticilerin getirilmesi ile birlikte, işletmelerin hisse senetlerinin fiyatlarının
arttığı görülmüştür.
Yönetim riski, hisse senedi sahiplerini tahvil sahiplerine göre daha fazla etkileyen bir risktir. Bu nedenle
hisse senedine yatırım yapan kişiler veya kurumlar, yatırım yapacakları işletmenin yöneticilerinin kalitesine
büyük önem verirler. (Kepekçi, 1983) Yönetim riskini de çok iyi çeşitlendirilmiş portföy yardımıyla ortadan
kaldırmak mümkündür.
6.5. Finansal Piyasalarda Değişen Risk Türleri
Finansal piyasalarda değişen risk türleri dört başlık altında incelenecektir.

Mali piyasalarda sistem riski

Ödeme riski

Likidite riski

Kurumsal düzenleme riski
6.5.1. Mali Piyasalarda Sistem Riski
Sistem riski veya sistematik risk, “piyasalardaki kurumsal ve yapısal düzenlemelerden kaynaklanan ve
sistemin üyelerini grup olarak etkileyen mali risk” biçiminde tanımlanmaktadır. Daha somut olarak sistem
riski; “bir mali şirketin ödeme güçlüğüne düşmesinin, diğer şirketler kanalıyla tüm mali sistemi felce
uğratması” veya “bankacılık sisteminde genel bir likidite kıtlığının ödemelerin kesilmesine yol açması ve mali
sistemin bütün ekonomiyi etkileyecek sarsıntılar geçirmesi riski” biçiminde de ifade edilmektedir.
Burada ödemelerin kesilmesi gibi bir teknik sorun olarak algılanan kavram, aslında özellikle krizin yayılma
sürecini açıklamaktadır. Genel bir ifadeyle burada,bireylerin karşılaştıkları risklere verdikleri yanıtların
bireysel risklerin iyi bir dağılımını sağlamayıp genel bir güvensizlik durumuna yol açması söz konusudur.
Bu anlamda sistem riski, mali piyasaların Arrow -Debreu tam rekabet modeline göre çalışmadığını
belirtmektedir. Ayrıca, böyle bir global riski özel sigorta sistemlerinin karşılaması imkansızdır. Böylece
kavram, serbestleştirme hareketine karşı Keynesyen geleneğin bir uyarısı biçimini de almaktadır.
Bu saptamayı sistem riskini geçici bir mali krizden ayıran temel unsurlar da doğrulamaktadır: İlk aşamada
belirsizlik, sınırlı akıcılık, eksik ve heterojen bilgi, ahlaki tesadüf gibi mali piyasaların etkin çalışmasını
etkileyen unsurları sıralayabiliriz.
Bunlar;
•Menkul kıymet piyasasında,
•Banka sisteminde ve
•Elektronik ödemeler sisteminde.
6.5.1.1. Menkul Kıymet Piyasalarında Sistem Riski
Sermaye piyasalarında sistem riski sorunu 1980’li yıllardaki mali serbestleştirmeye bağlanabilir. Sermaye
hareketlerinin serbestleştirilmesi (Döviz kontrolünün kaldırılması), borsalara yabancı operatörlerin
girebilmesi, diğer geçişi engellerinin kaldırılması, büyük kurumsal yatırımcıların aktif çeşitlendirmesine
yönelmeleri, teknolojik gelişmeler, uzmanlaşmanın sona ermesi ve yeni mali araçlar, bireysel riskleri yeniden
dağıtmaya yönelirken riskleri arttırmak gibi bir sonuca da yol açmışlardır.
Kurumsal yatırımcıların ellerinde büyük miktarda fonların toplanması ve bazı mali aracıların kısa dönemli
yüksek kar arayışına girmeleri, piyasalardaki dalgalanmaları şiddetlendirmiştir. Fiyatlardaki
dalgalanmalardan daha önemli bir gelişme de ulusal piyasalar arasında ve borsa ile banka sistemi arasındaki
ilişkilerin yoğunlaşmasıdır.
Sermaye piyasasındaki krizler, çeşitli ortak özellikler göstermektedirler.
Kriz, ödünçlerde önemli
bir artış, aktif stokunda büyüme, düşük risk primleri ve risk
yoğunlaşmasını izlemektedir.
Belirsizlik,
Krizler,
krizin en temel nedenlerinden birisi olarak ortaya çıkmaktadır.
sıkı bir para politikası ve durgunluk dönemini izlemektedir.
Fiyat ve miktar
etkileriyle kredi tayınlaması, mali krize eşlik etmektedir.
Krizin uluslar arası yayılımı oldukça hızlıdır.
6.5.1.2. Banka Sistemi ve Sistem Riski
Banka sistemi sermaye piyasasından kaynaklanan krizden, kredi bağlantıları ve faiz oranlarındaki
değişmeler nedeniyle etkilenmektedir. Kriz, kredi talebindeki düşme veya geri dönmeyen krediler
nedeniyle kredi tayınlamasını ve böylece yüksek faiz oranları durgunluk sürecine yol açmaktadır.
Öte yandan, kriz bankacılık sisteminden de kaynaklanabilmektedir. Klasik olarak kredi riski ve likidite riski
ile karşı karşıya olan bankalar, belirsizlik durumunda risk düzeyini belirleyememektedirler.
6.5.1.3. Ödemeler Sistemi ve Sistem Riski
Elektronik ödemeler, kağıt para ve çek kullanımını beklendiği oranda ikame etmekten uzaktır.
“Perakende sektörde” ödeme tekniklerin güçlü bir rekabet söz konusu olsa da, kağıt para ve çek
ödemeler sisteminde önemli bir yer tutmakta, hatta ATM’ler nakit kullanımının artmasına neden
olmaktadırlar.
Buna karşılık elektronik ödemeler, bankalar arası para piyasasında ve menkul kıymet piyasasında önemli
bir yer kazanmıştır. Böylece günlük para piyasası ve kamu kağıtları piyasası, milyarlarca dolarlık, gün
içinde yaratılan, dağıtılan ve geri ödenen kredilerden oluşan bir günlük kredi mekanizmasına bağlı olarak
çalışmaktadırlar. Sonuç olarak elektronik ödeme sistemleri sistem riskini arttıran en önemli faktör haline
gelmiştir.
6.5.2. Ödeme Riski
Bankacılık çevrelerinde en çok tartışılan konulardan biri ödeme riskidir. Son yirmi yılda yaşanan hızlı
teknolojik gelişme yasaların ve hukuki düzenlemelerin yeniden ele alınması, hisse senedi fiyatlarındaki
oynak gelişmeye bağlı olarak artan duyarlılık sonucu finansal faaliyetlerde çok büyük bir artış görülmüş ve
bu durum ödemelerin miktar ve değerinde ulusal ve uluslar arası düzeyde büyük artış gözlemlenmiştir.
Eğer sistemdeki bir banka iflas ederse veya iflas belirtileri göstermeye başlarsa takas sistemindeki karşı
taraf da ödemelerini yerine getirmede güçlük çekebilir. Şubat 2001 krizi, en yakın örnek olarak gösterilebilir.
6.5.3. Bağımlılık Riski
Yerel olarak sistemlerde birçok bankanın iflası açıklanmadığında öngörülmeyen acil bir likidite ihtiyacı
yaratabilmektedir. Böyle durumlar da gerçek durumu yansıtmadığında sistemi derinden
etkileyebilmektedir.
Eğer ödeme güçlüğüne düşen banka küçük ve mevduatları sigortalı ise iflasın yayılma maliyeti önemsiz bir
düzeyde kalacaktır. Ancak bu ödeme güçlüğüne düşen bankanın büyüklüğüne göre dikkat çekmeyebilir.
Banka büyüklüğüne bağlı olarak bağımlılık riski de artacaktır.
6.5.4. Likidite Riski
Sahip olunan bir finansal kıymetin istendiği anda nakde çevrilmesinde karşılaşılan güçlüklerin yarattığı
riskler yada bu kıymetin cari piyasa değerinin altında elden çıkarılması riskidir.
6.5.5. Kurumsal Düzenleme Riski
Her geçen gün daha rekabetçi bir yapı kazanan piyasalardaki gelişmeleri daha iyi takip edebilmek yasal
mevduat ve düzenlemeleri iyileştirmek piyasa şartlarındaki gelişmelere uydurmak amacıyla hareket eden
sanayileşmiş ülkelerdeki finans otoritelerinin büyük çaba sarf ettikleri görülmektedir. Bu çalışmalar önemli
aşamalar kaydetmiştir.
Bankaların piyasa ve kredi riskini azaltmak için daha sağlıklı bir “risk-temelli sermaye” ihtiyacı üzerinde
yoğunlaşıldığı izlenmektedir.
Download