Konstitüsyon : Hayvan yetiştirmede yüksek verim

advertisement
Hayvan Islahı Ders Notları– 1
HAYVAN ISLAHI DERS NOTLARI
Hayvan ıslahı, hayvanların verim özelliklerinin iyileştirilmesi, yani onların
insanlara daha yararlı hale gelmesi anlamını taşır. Bu nedenle evcilleştirme ilk ıslah
çalışması olarak kabul edilebilir.
Evcilleştirmeden
önce
insanlar
avlanarak
hayvanlardan
faydalanırlardı.
Evcilleştirmeden sonra ise hayvanlardan faydalanma daha farklı amaçlarla
yararlanmak da mümkün olmuştur (binek, gıda, iş gücü, korunma vb.).
Hayvan ıslahında amaç hayvanlardan daha uzun süre, daha kaliteli ve daha
ucuz ürün elde etmektir. Islah iki temel faktörde ki iyileştirmeye bağlı olarak gelişir. Bu
faktörlerden biri genetik yapı diğer ise çevre şartlarıdır. Genetik yapı ve onun esasları
XX. Yüzyıl başından bu yana anlaşılabilmiştir. İlk 20–30 yılda kalıtımın nasıl işlediği
açıklığa kavuşmuş, son 60–70 yıl içinde de kalıtım kurallarından yararlanılarak
hayvan ıslahı çalışmaları yapılmıştır. Genetik yapı ve çevre faktörleri hayvan ıslahını
sınırlayıcı faktörlerdir. Yani bir hayvanın çevresi ne kadar iyileştirilirse iyileştirilsin,
genetik yapısının belirlediği tavan değerleri aşamaz. Aynı şekilde genetik yapı ne
kadar iyi olursa olsun çevre şartları uygun değilse bu hayvandan yüksek verim elde
etmek mümkün değildir.
Hayvan ıslahına bağlı olarak çiftlik hayvanlarının verim özelliklerinde çok önemli
ilerlemeler sağlanmıştır. Örneğin; 1950’li yıllarda yumurtacı bir tavuk ırkından 1 kg
yumurta elde edebilmek için 4 kg civarında yem tüketimi olurken bugün aynı üretim
için yem tüketimi 2 kg’ın altına inmiştir. Benzer şeklide, aşağıdaki tabloda 1957 ve
1991 yıllarında kullanılan broilerlerin 1957 ve 1991 yılı yem rasyonları ile 56 gün
sürdürülen bir beside elde edilen ortalama canlı ağırlıklar verilmiştir. Performansta
elde edilen ilerleme hem ıslah çalışmalarına bağlı olarak hayvanların genetik
potansiyellerinin
geliştirilmesine
ve
hem
de
rasyon
içeriklerinde
sağlanan
gelişmelerden kaynaklanmaktadır.
Üstün verim özelliklerine sahip hayvanlar elde etmek için genetik yapının
iyileştirilmesinin (hayvan ıslahı) yanı sıra, çevre koşullarında elde edilecek
ilerlemelerin de önemli bir payı vardır. Ancak şurası unutulmamalıdır ki; Çevre
koşullarında elde edilecek ilerlemeler geçicidir; nesilden nesle aktarılmaz ve iyi
koşullar ortadan kalkınca verimlerde derhal bir gerileme meydana gelir. Genetik yapı
ve çevre koşulları hayvanların verim potansiyellerini sınırlayıcı faktörlerdir. Yani bir
Hayvan Islahı Ders Notları– 2
hayvanın belli bir verim özelliği için kalıtsal yapısının belirlediği bir tavan vardır. Çevre
koşulları ne kadar iyileştirilirse iyileştirilsin bu tavanın üzerine çıkılamaz. Diğer
taraftan, çevre koşulları kötü olduğu takdirde bir hayvanın genotipi ne kadar iyi olursa
olsun ondan yüksek verim sağlamak mümkün olmaz. Bu nedenlerle hayvancılıkta
başarı için hem kalıtsal yapının hem de çevre koşullarının birlikte iyileştirilmesi
gerekmektedir.
Bugün için hayvan ıslahında başlangıç noktası hayvanın fenotipidir. Sahip
olduğu genlere ait bilgiler ise dolaylı olarak, fenotip değerlerinden tahminler ve
hesaplamalarla elde edilir, Ancak 1970 den bu yana genler hakkında doğrudan
bilgiler elde edilmeye başlanılmıştır. Bu gün için bir kaç biyolojik maddenin
üretilmesinde kullanılan yapay genlerden yakın gelecekte hayvan ıslahında da
yararlanılabileceği söylenebilir. İnsan ve hayvanlarda çeşitli karakterler genetik yapı
ve çevrenin ortaklaşa etkisi ile şekillenir. Kimi karakterlerin oluşmasına çevrenin kimi
karakterlerde kalıtsal yapının etkisi daha çok olabilir. Karakter üzerine kalıtımsal
yapının etkisi ne kadar fazla ise yeni meydana gelen yavrunun o özellik yönünden
ana–babaya benzemesi olasılığı o kadar fazladır.
HAYVAN ISLAHINA GİRİŞ
Günümüzde kullanılan çiftlik hayvanlarının ataları, fazla verimli olmayan yabani
hayvanlardır.
Hayvan yetiştirmede;




yabani hayvanlardan - ilkel ırklar
İlkel ırklardan - geçit ırkları ve
Geçit ırklardan - kültür ırkları geliştirilmiş ve daha sonra da
Kültür ırklarından - üstün verimli, birörnek ticari hayvan tipleri
geliştirilmiştir.
Hayvan ıslahı, bakım-besleme ve hastalıklardan korunma alanındaki bilgiler
devamlı olarak gelişmektedir. Aslında değişim, evrenin kuruluşundan başlayarak
devam ede gelmektedir. Feodal toplumdan sanayi toplumuna, oradan da bilgi
toplumuna doğru ilerleyen toplumlar bu sürece paralel olarak üretim ve yaşam
biçimlerini de sorgulamakta ve değiştirmektedir. Günümüzde, verimliliğin yanı sıra
çevre kirliliğinin önlenmesi, doğal kaynakların dikkatli kullanımı, hayvan ve bitki
türlerinin yok olmasının önlenmesi, hayvan refahı ve organik üretim gibi konular
önem kazanmaktadır.
Hayvan Islahı Ders Notları– 3
Bazı Yetiştiricilik Kavramları
Gen Kaynakları: Evcil bir tür içinde bulunan tüm lokal ırklar, geçit ırkları ve
kültür ırkları ile bunlardan üretilmiş soy, aile ve hatlar gen kaynakları olarak kabul
edilmektedir.
Temel Hayvan Sürüleri: Üstün verimli damızlık hayvan üretirken gen
kaynakları arasından alınan bir genetik stok (gen havuzu) ile işe başlamak gerekir.
Islah çalışmalarının başarısının, ele alınan grupların genetik potansiyeli ile sınırlı
olacağı unutulmamalıdır. Temel hayvan sürüleri, gen havuzu içerisinden, ekonomik
verim özellikleri için seleksiyon yapılarak geliştirilmiş kültür ırkları, soy ve hatlardır.
Damızlık Sürüler: Dölleri alınmak amacıyla üretilmiş üstün verimli hayvanlar
Hibrit: İki ayrı hayvan ırkının birleştirilmesine melezleme, elde edilen döllere
de melez denir. Hibrit kelimesi ise ayrı türler arasındaki birleştirme anlamına gelir.
Ticari Hayvan Sürüsü: Anne ve baba ebeveyn grupları arası melezleme ile
elde edilmiş, damızlık olarak kullanılmayan üstün verimli, birörnek, çoğu kez melez
azmanı, hibrit hayvan sürüleri
Genotip x Çevre İnteraksiyonu (Karşılıklı Etkileşim); Belli genotipteki
hayvanların değişen iki çevrede farklı performans göstermeleri genotip ile çevrenin
bir arada etkilerinin sonucu olarak meydana gelir. Bir diğer deyişle, bir çevre belli bir
genetik karakterin ortaya çıkmasına olanak verirken, bir diğer çevre bu olanağı aynı
düzeyde vermeyebilir.
Şu halde; genotipik farklılıklardan kaynaklanan fenotipik farklılıklar bir çevreden diğerine değişiyorsa
genotip ile çevre arasında karşılıklı bir etkileşim vardır denir ve bu durum genotip x çevre interaksiyonu olarak
tanımlanır.
SELEKSİYONUN GENEL İLKELERİ
Bugün var olan kültür ırklarında yüksek bir verim düzeyine ulaşılması
kuşkusuz hem genetik yapının ve hem de çevrenin iyileştirilmesi ile ilgili çalışmaların
sonucudur. Çevre ile ilgili olumlu gelişmeler arasında yeni yemleme ve otlatma
metotlarının kullanılması, çayır ve otlakların bakım ve idaresinin iyileştirilmesi, çeşitli
Hayvan Islahı Ders Notları– 4
hayvan hastalıkları ile etkili savaş yollarının bulunması ve barınaklarda hijyenik
koşulların sağlanması sayılabilir. Bu bildirilen yollar ve diğer çevresel düzenlemelerle
verimlerde oldukça hızlı bir artış sağlanabilir. Ancak unutulmamalıdır ki, bu yolla elde
edilecek artış geçicidir; iyi koşullar ortadan kalkınca verimlerde hemen bir gerileme
kendini gösterir. Çevreyi düzenlemekle elde edilen ilerlemeler kuşaktan kuşağa geçmez.
Verimlerde sürekli nitelikte ilerlemeler ancak hayvanların genetik yapılarının
iyileştirilmesi ile sağlanabilir. Bir sürünün genetik yapısını iyileştirmek için iki yola
başvurulabilir. Bunlardan birisi damızlık olarak kullanılacak hayvanların seçimi, yani
seleksiyon, diğeri seçilen hayvanlara uygulanacak birleştirme sistemleri, yeni
melezleme ve kan yakınlığıdır. Bu bölümde seleksiyonun genel yönleri üzerinde
durulmuştur. Konunun iyi bir biçimde anlaşılabilmesi için önce karakter, fenotip,
genotip, çevre ve kalıtım derecesi gibi kavramların bilinmesi gereklidir.
Hayvan ıslahı, bir sürünün genetik yoldan geliştirilip, daha verimli hale
getirilmesi ile ilgili kavram, kural ve yolları içine alan bir disiplindir. Hayvan yetiştirme
disiplini, genetik yapının sahip olduğu özellikleri ortaya koyabilmesi için uygun olan
(optimum) çevre koşulları; bakım, besleme ve yetiştirme hastalıkları ile de ilgilenir.
Hayvan ıslahında hareket noktamız özellikler ve özelliklere ait değerler
olduğuna göre, öncelikle özellikler tanımlanmalıdır; özellikler;
1. Nitel (Kalitatif) Özellikler
2. Nicel (Kantitatif) Özellikler
3. Eşik (Treshold) Özellikler
Olmak üzere üçe ayrılır.
KARAKTER, FENOTİP, GENOTİP VE ÇEVRE
Canlıların morfolojik ve fizyolojik özelliklerinden her birine karakter denir.
Çiftlik hayvanlarının karakterleri iki gruba ayrılarak incelenebilir : (1) kalitatif
karakterler ve (2) kantitatif karakterler.
Hayvan Islahı Ders Notları– 5
Nitel (Kalitatif) Özellikler
Kalitatif karakterler genellikle renk ve şekille ilgili karakterlerdir. Böyle bir
karakter bir veya iki çift genin kontrolü altındadır ve çevre faktörlerinden hemen hiç
etkilenmez. Bireyler fenotiplerine göre birbirlerinden kesinlikle farklı gruplara
ayrılabilirler. Çeşitli çiftlik hayvanlarında vücut örtüsünün rengi, boynuzluluk–
boynuzsuzluk ve tavuklarda ibik şekli gibi özellikler kalitatif karakterlere örnek
gösterilebilir. Bu karakterler nitel ıralar olarak ta bilinir.
Kantitatif karakterler hayvanların sayı veya ölçü ile belirtilebilen karakterleridir.
Kalitatif Karakterlerin Özellikleri
1. Niteleme yoluyla belirlenir (siyah, beyaz, düz, boynuzsuz, var-yok).
2. Bireyler arasında gözlenen varyasyon kesiklidir.
3. Gruplara giren birey sayısı sayım ile belirlenir.
4. Grup sayısı genel olarak azdır.
5. Karakterlerin kalıtım yolu Mendel kurallarına uyar.
6. Çevrenin etkisi ya hiç yoktur, yada çok azdır.
7. Az sayıda gen çifti tarafından oluşturulur.
Bu özelliklerin ıslahı görece kolaydır. Bu özellikleri belirleyen genleri
homozigot olarak bulunduran bireylerin elde edilmesiyle seleksiyon amacına ulaşılır.
Benzer şekilde, istenmeyen genler için de ayıklama yapılabilir.
Eşik Özellikler
Bu özellikler kantitatif özellikler gibi çok sayıda allel gen çifti tarafından belirlenir
ve çevre koşulları bu özelliklere etkilidir. Fakat kalitatif özellikler gibi kesin sınırlı
dağılımlar gösterirler. Bu grup için yaşama gücü örnek gösterilebilir. Sürüde yüzde
olarak sağlıklı, hasta ve ölülerin oranı belirtilebilir.
Eşik özellikler için sürünün iyileştirilmesi amacıyla sürüye ait çeşitli
parametrelerden ve bazı işaret genlerinden yararlanılmaktadır. MHC gen grubu
allellerinin belirlenmesi ve kullanımı ile bazı hastalıklara dirençli hatlar geliştirilmiştir.
Nicel (Kantitatif) Özellikler
Kantitatif bir karakter bireysel etkileri küçük çok sayıda (çokluk yüzlerce) genin
kontrolü ve çevresel faktörlerin etkisi altındadır. Fenotipik değerleri bakımından
birbirlerinden kesinlikle ayrı sınıflar oluşturmazlar. Sığır, koyun ve keçilerde süt
Hayvan Islahı Ders Notları– 6
verimi, sütteki yağ oranı, doğum ağırlığı, büyüme hızı, canlı ağırlık, koyunlarda
yapağı verimi, lüle uzunluğu ve yapağı inceliği, tavuklarda yumurta verimi, yumurta
ağırlığı ve büyüme hızı gibi karakterler kantitatif karakterlere örnek gösterilebilir.
Kalitatif karakterlerde Fenotip deyiminden renk ve şekil gibi kalite ile ilgili bir
özellik anlaşılır; örneğin renk karakteri bakımından bir hayvanın fenotipinin kırmızı
veya beyaz olması gibi. Kantitatif karakterlerde fenotip denilince ise kantite ile ilgili bir
özellik hatıra gelir; örneğin herhangi bir inek bir laktasyon boyunca 4585 kg süt
vermişse, bu değer süt verimi yönünden o ineğin fenotipini belirler. Kantitatif
karakterler bakımından bireylerin fenotipleri bu şekilde ölçü ve tartı birimleri ile
belirtilebildiğinden bu tip karakterlere bazen metrik karakterler ya da nicel ıralar da
denir.
Kantitatif Karakterlerin Özellikleri
1. Ölçümle ya da tartımla belirlenen nicel özelliklerdir.
2. Bireyler arasında gözlenen varyasyon devamlıdır. Dolayısıyla gruplama
yapmak gerekirse grup sayısı sonsuz olabilir.
4. Varyasyon normal bir dağılış eğrisi şeklindedir.
5. Karakterlerin oluşmasına katılan genlerin etkileri eklemelidir (additif).
6. Çevrenin etkisi fazladır.
7. Çok sayıda gen çifti tarafından oluşturulur.
8. Ekonomik önem taşıyan özelliklerin çoğu bu gruba girer.
Bu özellikler için seleksiyon yaparken, hangi yöntemlerden yararlanılacağına
karar vermek için, mevcut hayvan populasyonu hakkında bazı bilgilere gerek vardır.
Bu amaçla, mevcut sürüye ait fenotipik ve genotipik parametrelerin belirlenmesi
Genotip, bir bireyin kök aldığı zygot'ta mevcut olup, bu bireyin bütün
karakterlerinin oluşması için gerekli olan genlerin tümü demektir. Ancak çokluk,
herhangi bir bireyin bir bütün halinde genotipi yerine sadece bir karakteri ile ilgili
genotipi üzerinde durulur ki, bu durumda genotip denince bu karakterle ilgili genler
söz konusu olur.
Çevre, bireyleri etkileyen bakım, besleme, iklim, mera koşulları, hastalıklar gibi
dış etki kaynaklarını belirtmek için kullanılan bir terimdir. Yavruya uterusta ve süt
emme döneminde ana tarafından sağlanan beslenme olanakları da çevre teriminin
kapsamına girer.
Hayvan Islahı Ders Notları– 7
Kantitatif karakterler bireysel etkileri küçük fakat çok sayıda genlerle çevre
faktörlerinin ortaklaşa etkileri altında oluşurlar. Bu nedenle böyle bir karakter
bakımından bir bireyin fenotipi
P = G+E şeklinde gösterilebilir.
Bu formülde;
P: bir kantitatif karakter bakımından herhangi bir bireyin fenotipini,
G: aynı karakter bakımından bu bireyin genotipini ve
E: bu bireyin içinde bulunduğu ve geliştiği çevreyi belirtmek için kullanılmıştır.
Böylece kantitatif karakterlerin geliştirilmesi için hem sürüdeki hayvanların
genotiplerinin ve hem de çevre koşullarının iyileştirilmesi gereklidir. Ancak, bu
yollardan, herhangi biri ile sağlanabilecek ilerleme genotip ve çevrenin karakteri
belirleme derecelerine bağlıdır. Genotipin fenotipi belirleme derecesinin, yani kalıtım
derecesinin, hayvan ıslahında özel bir yeri vardır.
TANIMLAYICI İSTATİSTİKLER
Bir ıslah programı, sürüde bulunan fertler arasındaki fenotipik, genetik ve
çevresel farklılığa ve dolayısıyla da özelliklerin kalıtım dereceleri ile özellikler arası
korelasyonlara göre sürünün incelenmesine ve daha sonra uygun seleksiyon ve
birleştirme sistemleri uygulamasına dayanmaktadır.
Bir sürünün seleksiyon yolu ile ıslah edilmesi için atılması gereken adımlar
şunlardır;
A) faydalı genleri yeterince bulunduran bir populasyon ile işe başlanmalıdır (gen
havuzu)
B) Geliştirilmesi istenen özellikler önceden kesin olarak belirlenmelidir.
C) Özelliklerin ölçülmesi için yeterli ve etkili yöntemler belirlenmelidir.
D) Özelliklerin kalıtım dereceleri ve bu özellikler arasındaki çeşitli korelasyonlar
hesaplanmalı ya da bu konuda güvenilir bilgi toplanmalıdır.
E) Var olan koşullar altında, seleksiyonun en etkin nasıl yapılacağı
kararlaştırılmalıdır.
Şu halde, Başarılı bir ıslah programı için ilk adım, sürüyü tanımaktır!..
Fenotipik Parametreler
Bir canlının, görülen, ölçülen, belirlenen tüm özellikleri o canlının fenotipik
değerleridir. Kantitatif özellikler için sürüye ait fenotipik parametreler:
A) Aritmetik ortalama
B) Ortalamanın standart sapması
Hayvan Islahı Ders Notları– 8
C) Özelliğe ait varyans
D) Varyasyon katsayısı
E) Özellikler arası fenotipik korelasyonlar
Aritmetik Ortalamanın Hesaplanması
X 
X
Formül,
aritmetik
ortalamanın
nasıl
hesaplanacağını
göstermektedir. Buna göre; tüm deneklerin aldığı değerler toplanır ve
n
denek sayısına bölünür.
Aşağıda bir gurup buzağının doğum ağırlığı görülmektedir.
Buzağılar
1
2
3
4
5
6
7
8
9
X
40
36
38
41
42
40
38
45
43
Toplam
X
X
n

363
 40.33
9
363
Varyasyon Ölçüleri
Bir grup içindeki varyantlar arasında daima bir farklılık vardır. İstatistikte buna
“varyasyon: değişim” denir. Varyant gruplarını bu bakımdan tanıtan istatistiklere de
“değişim ölçüleri: varyasyon ölçüleri veya yaygınlık ölçüleri” denir.
Dağılımın yaygınlığını gösteren en önemli ölçüler şunlardır;

Varyans

Standart Sapma

Varyasyon Katsayısı

Kovaryans

Korrelasyon

Regrasyon
Varyans;
Bireysel
değerlerin
popülasyon
ortalamasından
sapmalarının
karesinin toplamının ortalaması varyans olarak adlandırılır. Popülasyondan elde
edilen varyans değerleri “σ2”, örneklerden yararlanılarak hesaplanan varyans
Hayvan Islahı Ders Notları– 9
değerleri ise (s2) ile gösterilir. Varyans, büyük bir populasyondaki çeşitliliğin tahmin
edilmesinde kullanılır. Bir örnek için varyans şu şekilde hesaplanır:
Ölçülen her değer (X) ile ortalama X arasındaki farkın karelerinin toplamının
denek sayısının bir eksiğine (n-1) bölünmesiyle varyans hesaplanır.
Varyans, örnek değişkenliğinin önemli bir ölçüm şeklidir. Aynı ortalamaya sahip
iki dağılım, ortalama değerin etrafındaki frekanslarının dağılımlarında önemli
derecede değişiklik gösterebilir. Varyans, ortalamadan sapmanın ortalama karesini
ifade eder. Varyansı tahmin etmek, özellikle fenotipi etkileyen bir çevrenin bulunması
durumunda, özelliklerin genetik kontrol derecesinin belirlenmesinde önem kazanır.
s2 
(X  X )
n 1
2
 7,750
Standart Sapma; Varyasyonun karekök değerine eşittir ve “S” ile gösterilir.
S  7.75  7.75 1  2.78kg
2
Varyasyon Katsayısı; Populasyon ortalamasına göre hesaplanan standart sapma
değerinin oransal ifadesidir. Özellikle aynı populasyondan alınan farklı ortalamalara
sahip örneklerin varyasyonlarının karşılaştırılmasıdır.
VK % 
100 xS
X
Yukarda verilen örnekte varyasyon katsayısı;
VK % 
100 x 2.78
 6.89
40.33
Hayvan Islahı Ders Notları– 10
Tablo= X: buzağıların doğum ağırlığı Y: sütten kesim ağırlıkları
Buzağılar X
Y
X  X Y Y
X  X Y Y
1
40 76
–0.33 +4.11 –1.36
2
36 69
–4.33 –2.89 +12.51
3
38 73
–2.33 +1.11 –2.59
4
41 78
+0.67 +6.11 +4.09
5
42 65
+1.67 –6.89 –11.51
6
40 69
–0.33 –2.89 +0.95
7
38 76
–2.33 +4.11 –9.58
8
45 70
+4.67 –1.89 –8.83
9
43 71
+2.67 –0.89 –2.38
Toplam
363 647 0.0
0.0
–18.7
Ortalama 40.33 71.9


 


Y değerleri için hesaplamalar
sY
2
 (Y  Y )

2
n 1
 17.64
SY  17.64  4.20
Kovariyans; Birden fazla fenotio üzerinde durulduğunda bunlar arasında bir ilişki
olup olmadığının araştırılması için kullanılır. Bu ilişki pozitif veya negatif yönde
olabilir.
Kov XP 
 ( X  X )(Y  Y )   18.7  2.34
n 1
8
Korelasyon; İki değişken arasındaki ilişkinin düzeyini belirlemek amacıyla
hesaplanan katsayıya korelasyon katsayısı denir.
rXY 
kovXY
 2.34

 0.20
S X SY 2.78 * 4.20
Hayvan Islahı Ders Notları– 11
Regresyon Katsayısı; İki değişken arasındaki kovaryansın tanımlandığı bir
parametredir. Amaç, bir değişken bir birim değiştiğinde diğer değişkenin ne kadar ve
ne yönde değiştiğinin hesaplanmasıdır. Aşağıdaki örneğe bakıldığında doğum
ağırlığı 1 kg. arttığında sütten kesme ağırlığı =0.30 kg azalacaktır.
bXY 
kovXY  2,34

 0.30
S X2
7.75
Popülâsyonun Genetik Yapısı
Hayvan ıslahının temelini oluşturan popülasyon genetiğinde amaç ekonomik
açıdan önemli fenotipik özellikler ile genetik yapı veya genotipik değerler arasındaki
ilişkilerin tahmin edilmesidir. Ancak bundan sonra, genotipik değeri yüksek
hayvanların damızlık olarak seçilmesi ve amaca uygun bir şekilde çiftleştirilmesi,
diğer bir değişle ıslah programlarının başarıyla uygulanması mümkün olur.
Hayvan ıslahında önem taşıyan karakterlerin büyük çoğunluğu kantitatif
özelliklerdir. Bu karakterlerin belirlenmesinde pek çok gen grubu rol oynar. Çevre
faktörlerinin etkisi fazladır.
Aşağıdaki şemada bir etçi buzağının sütten kesilme ağırlığını etkileyen faktörler
gösterilmiştir. Görüldüğü gibi ananın süt verimini determine eden genetik yapıdan
buzağı bölmesini temizleyen bakıcıya kadar pek çok faktör buzağının sütten kesim
ağırlığını etkilemektedir.
Ananın Genotipi
Çevre Faktörleri
Beslenme
Sağlık
İklim
Mevsim
Bakıcı
v.s.
Ananın Süt Verimi
Buzağının Genotipi
Cinsiyet
Doğum Ağırlığı
Anasal Çevre
Doğumdan Süt Kesimine Kadar Büyüme
Süt Kesim Ağırlığı
Gen frekansları
Bir popülasyon içinde bir genin kendi alleline göre ne kadar sıklıkla veya
seyreklikle bulunduğuna o genin frekansı denir. Bir genin frekansı 0 ile 1 arasında
Hayvan Islahı Ders Notları– 12
değişir ve genel olarak “p” ile gösterilir. Buna göre bu genin alleli 1-p kadardır ve “q”
ile gösterilir. Çünkü bir lokusda ki gen ile bu genin alleli o lokusdaki genlerin tamamını
ifade eder. Yani p+q=1 diye formüle edile bilir.
Genler;
 Ana ve babadan kalıtım yoluyla gelirler
 Allelleri vardır
 Homozigot veya
 Heterozigot özellikler göstere bilirler.
Genotip bir bireyin sahip olduğu genlerin toplamı veya bireyin genetik yapısı ile
eş anlamlıdır. Genlerin etkisiyle açığa çıkan ve dışarıdan gözlenen veya
ölçülen/tartılan özelliklere ise fenotip adı verilir.
Fenotip ile fenotipik değer eş anlamlıdır. Buna karşın, genotipik değer ile
genotipin eş anlamlı olabilmesi için, allel genler arasında dominans veya epistasi
durumunun olmaması gerekir.
Epistasi; farklı lokuslardaki gen arasında linear olmayan bütün interaksiyonu
kapsar. Yani bir aa genotipinde iki veya daha fazla toplamalı olmayan gen
kombinasyonlarına epistase denir. Bir gen bazı kombinasyonlarda uygun bir tesir
göstermekle beraber diğer kombinasyonlarda eksik veya tamamen ters bir tesir
gösterebilir. Bu şekilde oluşan sapmalara epistatik sapmalar denir.
Örneğin; bir aaBB genotipinde bir a geninin yerine A geni geçtiği zaman
fenotipik değerde meydana gelen değişiklik, bir aabb genotipinde a geninin yerine A
geni geçmesiyle oluşan değişiklikten büyük ise A geninin B geni ile birlikte
bulunduğunda epistatik bir tesire sahip olduğu, yani bb genleri ile birlikte
bulunduğundan daha büyük bir tesir gösterdiği söylenebilir. (evcil hayvan genetiği
Prof. Dr. Emin Arıtürk s: 316 F. Ü. Yayınları 1977).
Gen frekanslarının hesaplanması için farklı metotlar kullanılmaktadır. En fazla
kullanılan iki metot gen sayımı ve karekök metodudur.
Gen Sayımı; Bu metot fenotipe bakarak bütün genotiplerin tespit edilmesinin
mümkün olduğu karakterler için kullanılır.
Shorthorn sığır ırkında tüy rengi intermedier bir kalıtım izler. Elimizde 200 başlık
bir shorthorn sığır sürüsü olduğunu varsayalım. Bu hayvanların 70 adedi kırmızı, 100
adedi kırçıl ve 30 adedi ise beyaz renkli olsun. Kalıtım intermedier bir yol izlediği için
bu sürüdeki kırmızı ve beyaz sığırlar homozigot ve kırçıllar ise heterozigottur. Renk
karakteri bir çift gen tarafından oluşturulmaktadır ve her lokusda bir çift gen vardır. Bu
Hayvan Islahı Ders Notları– 13
nedenle sürüde kırmızı renkli ineklerde toplam 140 adet R (kırmızılık) geni bulunur.
Her kırçıl hayvanda da bir adet R ve bir adet r geni bulunur. Yani kırçıl hayvanlarda
toplam 100 adet R geni bulunur. Özetle, sürüde toplam 240 adet R ve 160 adet r
geni bulunur.
Tablo: Shorthorn ırkı 200 baş sığırda genotip ve gen frekansları
Fenotip
Genotip
N
frekans Gen
n
Kırmızı
RR
70
35
R
240
Kırçıl
Rr
100
50
r
160
Beyaz
rr
30
15
Toplam
200
100
400
%
60
40
100
Genotipik frekanslar ise aşağıdaki gibi hesaplanır.
P= n1 /N = 70 / 200 = 0,35
H = n2/ N = 100 / 200 =0,50
Q=n3/N =30/200=0,15
Toplam sürüde R geninin oranı yani
p: (2n1+n2)/2N=(2*70 + 100)/400=0,60
ve r geninin oranı ise
q : (2n3+ n2) / 2N = (2*30 + 100)/400 = 0,40 olarak sayılabilir.
Genotip frekanslarından yararlanılarak da gen frekansları tahmin edilebilir.
p: P + H/2 = 0,35+0.50 / 2 = 0,60
q: Q + H/2 = 0,15+ 0.50/2 = 0,40
Genlerin döllere aktarılması: Mendel genetiğinde esas gen çiftleri olmasına
karşılık popülasyon genetiğinde esas genlerin frekanslarıdır. Yukarıda verilen
örnekteki shorthorn popülasyonundaki kırmızı ve beyaz genler bir torbadaki kırmızı
beyaz bilyeler gibi düşünülebilir. Bu torba 120 adet kırmızı ve 80 adet beyaz top
bulunursa, torbadan çektiğimiz bir topun kırmızı olma ihtimali % 60 ve beyaz olma
ihtimali ise %40’tır. Böyle bir torbadan çekilen bilye ile shorthorn popülasyonunda bir
spermanın kırmızı R geni taşıması aynı anlamdadır. Aynı şekilde her bir ovumun R
geni taşıma ihtimali de %60’tır. R geni taşıyan bir spermanın R geni taşıyan bir zigotu
dölleme ihtimali ise 0.60x0.60= 0.36’dır. Aynı şekilde r geni taşıyan bir spermanın R
geni taşıyan bir ovumu dölleme ihtimali 0.60x0.40=0.24’tür. R geni taşıyan bir
spermanın r geni taşıyan bir ovumu dölleme ihtimali de 0.40x0.60=0.24’tür. Yani
Hayvan Islahı Ders Notları– 14
heterozigot yavru oluşma ihtimali 0.24+0.24=0.48’tır. Buna karşılık r geni taşıyan bir
spermanın r geni taşıyan bir ovumu dölleme ihtimali 0.40x0.40=0.16’dır.
R
R
r
r
Sperma
Gen
f
0.60
0.60
0.40
0.40
R
r
R
r
Ovum
Gen
f
0.60
0.40
0.60
0.40
Zygot
Gen
RR
Rr
rR
rr
f
0.36
0.24
0.24
0.16
Fenotip
Kırmızı
0.48
Kırçıl
Beyaz
Hardy-Weinberg-Kanunu (Karekök Metodu)
Bir karakter eğer dominant bir kalıtım yolu izlerse fenotipe bakarak hayvanların
geonotipini tespit etmek mümkün değildir. Çünkü iki fenotip ama üç farklı genotip
vardır. Dominant karakterli bireylerin hangisinin homozigot hangisinin heterozigot
olduğu bilinmez. Fakat homozigot resesif olan bireylerin sayısından başlanarak gen
frekansları tespit edilebilir.
Karekök metodu aslında Hardy-Weinberg Kanununa dayanır. Rastgele
çiftleşmenin
gerçekleştiği
sonsuz
büyüklükteki
popülâsyonlarda
seleksiyon,
mutasyon, göç ve şansın etkili olmaması halinde, kuşaktan kuşağa gen ve genotip
frekanslarının sabit kalmasına Hardy–Weinberg Kanunu adı verilir.
Bu kanuna göre iki allel genin biri p ve diğeri de q olarak tanımlanır. p+q=1
eşitliği mevcuttur. Ayrıca iki allel genin oluşturduğu üç genotip mevcuttur. Bu üç
genotip p2, 2pq ve q2 oranlarında bir dağılım gösterirler.
Dominant homozigot genler p2, heterozigot genler 2pq ve resesif homozigot
genler ise q2 frekansında olurlar. Bir generasyonda p2 ve 2pq ile ifade edilen ve
dominant karakter gösteren genlerin hangilerinin p ve hangilerinin pq olduğu
bilinmez. Fakat q2 ile ifade edilen fertler homozigot resesiftir ve bu oranın karekökü
resesif genin frekansını verir.
Hereford sığır ırkının bir tipinde boynuzluluk özelliği vardır. Bu özellik resesif bir
özelliktir. Elimizdeki 100 başlık bir sürüde 5 adet boynuzlu sığır olduğunu var
sayarsak q2=
5
 0.05
100
olur. Bu eşitlikten q= 0.05  0.223 olarak hesaplanır.
Popülâsyonda denge olduğu için p+q=1 eşitliği geçerlidir ve p+0.223=1 olarak
tanımlanır. Bu eşitlikten de p=1-0.223= 0.777 olarak bulunur.
Bu veriler ışığında ve Hardy-Weinberg Kanununa göre genotipik dağılım
oranları aşağıdaki gibi olur.
Hayvan Islahı Ders Notları– 15
p2 = 0.777 x 0.777 = 0.603
2pq= 2(0.777 x 0.223)= 0.346
q2= 0.223 x 0.223= 0.050
Her
genotip
gruptaki
hayvanların
sayıları
genotipik
frekanslarının
popülâsyondaki hayvan sayılarına çarpımıyla bulunur. Örneğin;
Homozigot boynuzsuzlar = 0.603 x 100= 60,3
Heterozigot boynuzsuzlar = 0. 346 x 100= 34,6
Homozigot boynuzlular = 0.050 x 100 = 5 olarak bulunur.
Yani genotipik frekanslardan gen frekanslarını hesaplamak mümkündür.




Genotip
LL
Ll
ll
Frekans
P0= 0,603
H0= 0,346
Q0= 0,05
L geni frekansı: p0= P0+ H0/2 = 0,603 + 0,173= 0,776
l geni frekansı: q00= Q0+ H0/2 =0,05 + 0,173 = 0,223
Rastgele çiftleşmenin gerçekleştiği sonsuz büyüklükteki popülâsyonlarda
seleksiyon, mutasyon, göç ve şansın etkili olmaması halinde, kuşaktan kuşağa gen
ve genotip frekanslarının sabit kalır. Bu koşulların gerçekleşmesi halinde bir kuşak
sonra popülâsyon dengeye kavuşur. Yani genotipik frekanslar ve gen frekansları
nesilden nesile değişmez.
Yumurta
L
l
LL
Ll
ll
Frekans
p0 =0,776
q0= 0,223
Sperma
L
p0 =0,776
0,60 LL
0.17 lL
l
q0=0,223
0,17 Ll
0.05 ll
P1= p02 = 0,60
H1= 2 p0q0 = 0,34
Q1= q02 = 0,05
L geni frekansı: p1= P1+ H1 /2 = p0 2 + p0 q0 =0,60 + 0,34/2 = 0,76
l geni frekansı: q1= Q1+ H1/2 =q0 2 + p0 q0 = 0,05 + 0,34/2 = 0,21
Hayvan Islahı Ders Notları– 16
Fakat bazı faktörler bu dengeyi bozabilir ve gen frekanslarını değiştirirler. Bu
faktörler dört grupta toplanabilir. Bunlar, seleksiyon, göç ve mutasyondur.
Seleksiyon; İnsan eliyle yapılan seleksiyonda üstün nitelikli hayvanlar elde
tutulur ve damızlıkta kullanılırlar. Bu uygulama popülâsyon içinde ki bazı gen
frekanslarının artmasına bazı gen frekanslarının ise azalmasına yol açar.
Mutasyonlar;
Genlerde
meydana
gelen
ani
değişiklikler
sonunda
o
popülâsyonda daha önce görülmeyen yeni karakterler ortaya çıkar. Eğer mutant
yaşayabilirse ve bu karakter selektif bir üstünlüğü sahipse o genin frekansı
diğerlerinin aleyhine olarak yükselir.
Göç; bir popülâsyondan ayrılıp diğer bir popülâsyona dâhil olan birey hem
ayrıldığı hem de dâhil olduğu popülâsyonun gen frekansını değiştirir.
Şans (tesadüfî sapma); Kapalı popülâsyonlarda yavru popülâsyonuna geçen
genler parenteral popülasyonun genetik yapısından farklılık gösterir. Bu tesadüfî
değişiklikler jenerasyonlar ilerledikçe birikir ve ortaya çıkma sıklığı artar. Küçük
sürülerde ıslah yetiştiricinin maharetinden fazla şansa bağlıdır.
KALITIM DERECESİ (HERITABILITY)
Bir Merinos koyunu sürüsündeki bireylerin yıllık kirli yapağı verimleri kırkım
sırasında saptanacak olursa bu bireylerin 3.75, 3.86, 4.93, 4.82, 4.50... 4.52 kg gibi
farklı fenotipik değerlere (verim değerlerine) sahip oldukları görülür. Aynı durum
koyunlarda lüle uzunluğu, yapağı inceliği, sığır ve koyunlarda süt verimi, sütteki yağ
oranı, laktasyon süresi ve canlı ağırlık, tavuklarda yumurta verimi, yumurta ağırlığı
gibi karakterler için de söz konusudur. Herhangi bir karakter yönünden bir grubun
bireyleri arasında bulunan bu gibi farklılıklara varyasyon denir. Bir grup bireyin verim
değerlerinde görülen varyasyonu bir tek rakamla belirtmek için bazı varyasyon
ölçüleri kullanılır. Bunların en çok kullanılanlarından birisi variyansdır. Bir hayvan
grubunun herhangi bir verim karakterine ait variyans, bu grubu oluşturan hayvanların
bu karakterle ilgili fenotipik değerleri kullanılarak kolayca hesaplanabilir.
Yukarıda verilen örnekteki yapağı verimi değerleri bireylerin bu karakter
bakımından fenotipik değerleri olduğundan, bu değerler arasındaki farklılıklara
fenotipik varyasyon denir. Herhangi bir kantitatif karakterdeki fenotipik varyasyon
başlıca iki kaynaktan kök alır (1) bireylerin bu karakter yönünden farklı genotipik
yapıda olmalarından ve (2) çevre faktörlerinin etkilerinin bütün bireyler için aynı
Hayvan Islahı Ders Notları– 17
olmamasından. Fenotipik varyasyon da biri bireylerin farklı genotipik yapıda
olmalarından doğan genetik variyans ve diğeri bireylerin çevre faktörlerinden farklı
etkilenmelerinden doğan çevre variyansı olmak üzere, iki variyans unsurundan
oluşur; yani,
σp = σ G + σ E'dir.
Burada
σp fenotipik variyansı,
σG genetik variyansı ve
σE çevre variyansını göstermektedir.
Fenotipik variyansın, bireylerin genotiplerinin farklılığından ileri gelen kısmına
geniş anlamda kalıtım derecesi denir; kalıtım derecesi aynı zamanda genotipin
fenotipi belirleme derecesi olarak da tanımlanabilir. Kalıtım derecesi h2 sembolü ile
gösterilir (h2= σ2G/ σ2P). Bir de dar anlamda kalıtım derecesi vardır. Dar anlamda
kalıtım derecesi, bireylerin toplamalı genetik değerleri arasındaki farklılıkların ( σA)
fenotipik varyasyonda ki payıdır (h2= σ2A / σ2P). Hayvan ıslahında bu anlamda ki
kalıtım
derecesi
önemlidir.
Fenotipik
variyansın,
çevrenin
bireyleri
farklı
etkilemesinden ileri gelen kısmına ise çevrenin fenotipi belirleme derecesi denir ve e 2
sembolü ile gösterilir.
Genetik
variyansla
çevre
variyansının
toplamı
fenotipik
variyansa
eşit
olduğundan (σP= σG+ σE) bu ifadede σG yerine h2 ve σE yerine de e2 konursa h2+e2 =
1 eşitliği elde edilir; böylece bir kantitatif karakterde genotipin ve çevrenin fenotipik
değeri belirleme derecelerinin toplamı 1’e eşittir. Yani, h2 = 1 ise e2=0, h2 = 0.15 ise
e2= 0.85, h2 = 0.60 ise e2=0.40 ve h2 = 0 ise e2= 1 dir; böylece h2 ve e2 ancak 0 ile 1
arasında değişen değerler alabilirler. h2 = 1 olduğunda söz konusu karakter yönünden
bireylerin fenotipik değerleri arasındaki farklılıklar tamamen bireylerin genotipik
farklılıklarından doğuyor demektir. Bu durumda karakterde ilerleme sağlamak için
fenotipik değeri en yüksek bireyleri seçerek bunları damızlıkta kullanmak yeterlidir;
çünkü bu durumda fenotipik değerler tamamen genotipik değerleri yansıtır ve en
yüksek fenotipik değerli bireyleri seçmek en yüksek genotipik değerli bireyleri seçmiş
olmak demektir. Öte yandan e2=1 olması, bu karakterle ilgili fenotipik değerler
arasındaki farklılıkların tamamen çevrenin bireylere farklı etki yapmış olmasından
doğduğunu, bireyler arasında genetik farklılıklar bulunmadığını ve dolayısıyla bu
Hayvan Islahı Ders Notları– 18
karakterde seleksiyonla genetik ilerleme sağlanamayacağını gösterir. Verimle ilgili
özellikle bakımından kalıtım derecesinin 0 veya 1’e çok yakın olduğu haller nadirdir.
Hayvan ırklarının verimle ilgili karakterlerinin kalıtım dereceleri bu iki ekstrem arasında
değişen değerler taşır. Üzerinde çalışılan bir hayvan grubunda herhangi bir karakterin
kalıtım derecesi bireylerin fenotipik değerleri kullanılarak özel istatistik metotlarla
hesaplanabilir; e2 değeri de istenirse e2 =1– h2 şeklinde elde edilebilir.
Herhangi bir karakterle ilgili olarak, bir sürüdeki bireylerin fenotipik değerleri
kolaylıkla saptanabilir. Örneğin bir grup koyunun yıllık yapağı verimleri 3.75, 3.86,
4.93, 4.20 kg, bir süt ineği işletmesindeki ineklerin bir laktasyondaki süt verimleri 4860,
5240, 3800, 4300 kg ve bir yumurta tavuğu işletmesindeki tavukların yıllık yumurta
verimleri 182, 175, 218, 230 adet olabilir. Buna karşılık aynı bireylerin genotipik
değerleri normal olarak saptanamaz; çünkü kantitatif karakterler bireysel etkileri küçük
yüzlerce gen çifti tarafından kontrol edilir ve çevrenin etkisi genetik etkiyi az veya çok
maskeler. Bu nedenle fenotipik değeri yüksek olan bir bireyin genotipik değerinin de
yüksek olduğu söylenemez. Ancak, üzerinde durulan karakterin kalıtım derecesi
yüksekse (örneğin 0.60 in üzerinde ise) o zaman fenotipik değeri yüksek olan bir
bireyin genotipik değerinin de yüksek olma olasılığı fazladır. Bu takdirde fenotipik
değeri yüksek olan bireylerin seçilmesiyle büyük bir olasılıkla aynı zamanda genotipik
olarak üstün bireyler seçilmiş olur ve bu seçilen hayvanların damızlıkta kullanılması ile
bu karakterde hızlı bir genetik ilerleme sağlanabilir. Kalıtım derecesi düşük olan
(örneğin 0.15 in altında) bir karakterde ise, bir bireyin fenotipik üstünlüğü büyük ölçüde
çevrenin bu bireyi olumlu etkilemiş olmasından ileri gelebileceğinden, bireyin genotipik
bakımdan üstün olma olasılığı çok düşüktür. Bu takdirde üstün fenotipik değere sahip
bireylerin seçilmesi ve bunların damızlıkta kullanılması ile bu karakterde ancak çok
yavaş bir genetik ilerleme sağlanabilir; böyle bir karakterde çevrenin düzenlenmesi ile
karakterin düzeyi etkili bir şekilde yükseltilebilir. Bununla birlikte kalıtım derecesinin
düşük olması halinde de, çevrenin düzenlenmesi ile birlikte seleksiyona da gereken
önem verilmelidir.
Kalıtım derecesi bir oran olduğundan (yani σ2G/σ2P veya σ2A/σ2P), bu oranın
payının veya paydasının değişmesi kalıtım derecesinin değerinin farklı olmasına yol
açar. Her karakter farklı genlerin kontrolü altında olduğundan, kalıtım derecesi aynı
sürü içinde bile karakterden karaktere farklıdır. Bir tek karakter için bile ırktan ırka ve
hatta sürüden sürüye genetik farklılıklar bulunabileceği ve çevre yönünden de ırklar ve
sürüler arasında ayrılıklar olabileceği düşünülürse, aynı karakterin kalıtım derecesinin
Hayvan Islahı Ders Notları– 19
ırktan ırka ve sürüden sürüye de farklı olmasının mümkün olduğu anlaşılır. Çünkü
sürüler arasında genetik ve çevresel farklılıklar olması yukarıdaki oranın pay ve
paydasını etkiler. Ancak, sınırlı bir bölge içinde yetiştirilen ve başka ırklarla
melezlenmeyen bir ırk veya sürü içinde bir karakterin kalıtım derecesinin 4–5
generasyon aynı kaldığı varsayılabilir.
2
Kalıtım Derecesinin (h ) Özellikleri
1. h2 0 ile 1 arasında değişen bir değerdir.
2. h2 Bir sürüde uygulanacak ıslah programının belirlenmesinde önemli bir
unsurdur
3. h2 Fenotipik varyansta bir birimlik değişmeye karşılık genotipik varyanstaki
değişme miktarıdır. Yani sürü düzeyinde bir varyasyon ölçüsüdür.
4. h2 gerek ırklar, gerekse sürüler arasında farklı düzeylerde olabilir.
Yeterli büyüklükteki sürülerde çeşitli karakterlerin kalıtım dereceleri bu
sürülerden elde edilen bireysel verim kayıtları (yani fenotipik değerler) kullanılarak
saptanabilir. Ancak küçük sürülerde bu saptama güvenli bir biçimde yapılamaz. Bu
takdirde benzer sürüler veya ırklar için daha önce hesaplanmış kalıtım derecesi
değerlerinden yararlanılarak sürüdeki ıslah programlarına yön verilebilir
ÖRNEK: Süt veriminin kalıtım derecesi 0,25 dır. Karacabey Holştayn sürüsünün
süt verimi ortalaması 4000 kg olsun. Kalıtım derecesi bu, 4000 kg’ın %25’i olan 1000
kg’ın genler tarafından, 3000 kg’ın ise çevre koşulları tarafından meydana getirildiğini
göstermez. Burada kalıtım derecesi Karacabey Harası Holştaynlarında süt verimi
yönünden inekler arasındaki farklılığın %25’inin genetik, %75’inin ise çevresel
faktörler tarafından meydana getirildiğini ifade eder.
Aşağıda ki tablo’da çeşitli türden çiftlik hayvanlarında önemli verim karakterleri
için bulunan kalıtım derecelerinin değişim sınırlan ve ortalamaları verilmiştir. Tablo
incelendiğinde tavuklarda yumurta verimi, koyun ve domuzlarda bir batındaki yavru
sayısı gibi karakterlerin kalıtım derecelerinin düşük (0.15 ten küçük) olduğu
görülmekledir; yani bu karakterlerde genotipin fenotipi belirleme derecesi düşük,
çevreninki ise yüksektir. Sığırlarda sut verimi ve tereyağı verimi, koyunlarda doğum
ağırlığı, sütten kesme ağırlığı ve ergin canlı ağırlık, et sığırlarında sütten kesme ağırlığı ve yemden yararlanma gücü için bulunan kalıtım dereceleri orta düzeydedir (0.15–
Hayvan Islahı Ders Notları– 20
0.39 arasında). Bu karakterlerde çevrenin belirleyici etkisi yukarıdakiler kadar
olmamak birlikte yüksektir. Sığırlarda sütteki yağ oranı ve besideki canlı ağırlık artışı,
koyunlarda yapağı verimi ve yapağı inceliği ve tavuklarda yumurta ağırlığı ve canlı
ağırlık gibi karakterlerin kalıtım dereceleri yüksektir (0.40 ve daha fazla); bu sonuncu
grup karakterler üzerinde çevrenin belirleyici etkisi oldukça düşük düzeydedir.
Tablo: Çiftlik Hayvanlarında Önemli Verim Özelliklerinin Kalıtım Dereceleri.
Hayvan Türü
Süt sığırları
Et sığırları
Koyun
Tavuk
Verim Özellikleri
Kalıtım Derecesi (h2)
Ortalama
Değişim
Süt verimi
Değer
0.30
Sınırları
0.24—0.35
Tereyağı verimi
Süt yağı oranı
Sütten kesme ağırlığı
0.28
0.60
0.22
0.20—0.39
0.43—0.76
0.17—0.30
Besideki ağırlık artışı
Yemden yararlanma gücü
Doğum ağırlığı
sütten kesme ağırlığı
ergin canlı ağırlık
Yapağı verimi
Yapağı inceliği
bir batındaki yavru sayısı
Yumurta verimi
Yumurta ağırlığı
Canlı ağırlık
0.68
0.35
0.20
0.18
0.30
0.40
0.50
0.10
0.12
0.55
0.40
0.46—0.86
0.32—0.39
0.15—0.39
0.05—0.34
0.22—0.36
0.28—0.61
0.39—0.57
0.05—0.16
0.04—0.25
0.48—0.62
0.30—0.54
KALITIM DERECESİNİN HESAPLANMASI
Kalıtım derecesi farklı şekillerde hesaplanabilir. Ancak, bütün hesaplamaların
temelinde ki ilke aynıdır. Buna göre akrabalar arasındaki fenotipik benzerliğin genetik
benzerlikten meydana gelir. Akrabalar diğer bireylere göre daha fazla biri birlerine
benzerler. Çünkü daha fazla ortak gene sahiptirler. Kalıtım derecesinin hesaplanması
için akrabalar arası fenotipik benzerliklerden yararlanılır.
1.
2.
3.
4.
Üvey kardeşler arası korelasyon (h2= 4r)
Öz kardeşler arası korelasyon (h2= 2r)
Ebeveyn- yavru korelasyonu
(h2= 2r)
Ebeveyn- yavru regresyonu
(h2= 2b)
KALITIM DERECESİNİN HAYVAN ISLAHINDAKİ ÖNEMİ
Çiftlik hayvanlarının verim özelliklerinin kalıtım derecelerinin bilinmesi hayvan
ıslahı ve özellikle bu karakterlerin seleksiyonla geliştirilmesi amacı ile yapılan
Hayvan Islahı Ders Notları– 21
çalışmalara yön vermek bakımından önem taşır. Aşağıda bu parametrenin ıslah
çalışmalarındaki önemi ana hatları ile açıklanmıştır.
Sürüsünün verimlilik düzeyini seleksiyonla geliştirmek isteyen bir yetiştirici,
ilgilendiği
karakterlerde
seleksiyonla
belli
bir
sürede
ne
kadar
ilerleme
sağlanabileceğini önceden kestirmek ister. Bunun için her şeyden önce söz konusu
karakterlerin kalıtım derecelerinin bilinmesi gereklidir. Çünkü damızlık olarak seçilen
bireylerle bunların içinden seçildikleri grubun verim ortalamaları arasındaki farkın, yani
seçilen bireylerin seleksiyon üstünlüğünün, ancak h 2 ile orantılı bir bölümü genetik
üstünlüğe tekabül eder ve dolayısıyla bu farkın h 2 ile orantılı bir kısmı döllere geçer.
Bu oran ne kadar yüksekse söz konusu karakterde seleksiyonda elde edilecek
ilerleme o kadar fazla olacak demektir. Bir karakterin h 2 değeri ve fenotipik variyansı
biliniyorsa gelecek 10–15 yılda bu karakterde seleksiyonla ne ölçüde ilerleme
sağlanabileceği önceden yaklaşık olarak kestirilebilir.
İstatistik yönden kalıtım derecesi genotiple fenotip arasındaki korelasyonun
karesi veya genotipin fenotipe regresyonu olarak da tanımlanabilir. Bu tanıma göre
kalıtım derecesi, fenotipik değerlere göre yapılacak bir seleksiyonla üstün genotipik
değerli bireylerin ne ölçüde bir güvenle ayrılabileceğini, yani seleksiyondaki güven
derecesini gösteren bir ölçüdür. Bireylerin fenotipik değerlerine göre sıralanmaları,
üzerinde durulan karakterin kalıtını derecesinin büyüklüğü oranında, aynı bireylerin
fenotipik değerlerine göre sıralamalarına uyar. Yani h 2 ne kadar büyükse, üstün
fenotipik değerler taşıyan bireylerin seçilmesiyle aslında üstün genotipik değerli
bireylerin seçilmiş olacağı o kadar büyük bir güvenle söylenebilir ve böylece
seleksiyonla hızlı bir ilerleme sağlanabileceği anlaşılır. Düşük bir h 2 değeri ise, söz
konusu karakter bakımından fenotipik değerlere göre yapılacak seleksiyonun
güvensizliğini ve bu yolla ilerleme elde etmenin güç olacağını gösterir; bu takdirde
genetik variyansı arttırıcı çarelere başvurulması önerilebilir.
Üzerinde durulan karakterlerin kalıtım derecelerinin bilinmesi aynı zamanda
çeşitli seleksiyon yöntemlerinden hangisi ile daha hızlı ilerleme sağlanacağının
anlaşılabilmesi bakımından da önemlidir. Kalıtım derecesi yüksek olan karakterlerde
bireylerin fenotipik değerlerine göre seçimi (bireysel verim değerlerine göre seçim)
hızlı bir ilerleme sağladığı halde, kalıtım derecesi düşük karakterlerde bireysel seçimle
ilerleme elde etmek güçtür; böyle karakterlerde familya ortalamalarına göre seçim ya
da yavru ortalamalarına göre seçim (Progeny Testing) daha etkili olabilir.
Hayvan Islahı Ders Notları– 22
Çeşitli karakterlerin h2 değerlerine bakılarak bu karakterlerde çevre koşullarının
iyileştirilmesi ile verim düzeyini etkilemenin kolay olup olmayacağı söylenebilir h 2
değeri düşük karakterlerde, eğer çevre koşulları normalin altında ise bu koşulları
(bakım, beslenme, v.b.) normalleştirmekle söz konusu karakterlerin düzeyinde etkili bir
gelişme sağlanabilir.
TEKRARLAMA DERECESİ
Hayvanların pek çok özelliği ve verimi yıllar boyunca tekrarlanma özelliğine
sahiptir. Bir özelliğe bakarak o özelliğin ileriki verim dönemlerinde ne oranda
olacağının tespit edilmesi işlemine tekrarlama derecesi denir.
Hayvan ıslahında çok önemli bir veridir. Bir hayvanın verimine bakarak bu verimi
hangi oranda tekrarlayacağı tespit edilir. Tekrarlama derecesinde çevre etkilerinin de
etkisi çok fazladır. Hayvanın genotipi aynı kalacağına göre çevrenin etkisi göz önüne
al8ınmalıdır. Yani toplam çevre variyansında sabit çevre variyansının oranı tekrarlama
derecesini verir. Sınıf içi korelasyon olan tekrarlanma derecesi;
Va
r
Vd  Va
Burada Va sabit, Vd ise değişken çevre variyansını gösterir.
SELEKSİYON
Gerek doğa ve gerekse insan tarafından, bir grup içindeki bazı bireylere
diğerlerine göre daha fazla döl verme olanağının sağlanmasına seleksiyon denir.
Doğadaki hayvanlardan çevre koşullarına uyabilenler yaşamalarını sürdürür ve
gelecek kuşağa döl bırakırlar; bir bölümü ise daha üreme çağına gelmeden ortadan
kalkarlar. Böylece, doğada çevre koşullarına uyan dayanıklı bireyler lehine bir
seleksiyon sürüp gider. Doğa tarafından sürdürülen bu seleksiyona doğal
seleksiyon denir. Öte yandan insan da yetiştirdiği hayvanlardan kendi amaçlarına en
uygun olanlarını, yani en yüksek verimli hayvanları, damızlık olarak kullanmak için
alıkoyar ve bunlardan yavrular elde etme yoluna gider; buna karşılık verimi kötü olan
Hayvan Islahı Ders Notları– 23
ya da istenmeyen nitelikler taşıyan hayvanları daha döl verme çağına gelmeden
yetiştirmeden uzaklaştırır. İnsan eliyle sürdürülen bu seleksiyona yapay seleksiyon
denir. Doğal seleksiyon genellikle verimi düşük fakat vücut yapısı dayanıklı bireyleri
kayırarak, hayvanlarının verimlerini arttırmağa çalışan yetiştiricinin işini güçleştirir.
Yetiştiricilikte yetiştirme amacına uygun olan hayvanlar, yani yüksek verimli
olanlar, gelecek yıllarda kendilerinden faydalanılmak ve yavru alınmak üzere damızlık
sürüsüne alınırlar; amaca uygun olmayanlar ise kasaplık olarak değerlendirilirler veya
işte kullanılmak üzere kastrasyona tâbi tutulurlar. Böylece, seleksiyon daha basit bir
şekilde, verimli veya istenen özelliklere sahip olan bireylerin damızlıkta kullanılmak
üzere alı konması olarak ta tanımlanabilir. Örneğin koyunculukta büyüme hızının
seleksiyonla geliştirilmesi isteniyorsa, belli bir büyüme döneminde en fazla canlı
ağırlık kazanan dişi kuzular anaç sürüye damızlık olarak katılmak üzere seçilirler;
erkek kuzulardan da büyüme hızı en iyi olanlar ilerde anaç sürüdeki koyunlarla
birleştirilmek üzere alı konurlar. Büyüme hızı iyi olmayan erkek ve dişi kuzularsa
kasaplık olarak satılırlar. Her yıl bu şekilde hareket edilerek zamanla sürüde büyüme
hızı arttırılmış olur.
Bir grup hayvan içinden en yüksek verimli olanların seçilmesi demek, az veya
fazla olasılıkla verimi arttırıcı faydalı genlere daha fazla sahip olan bireylerin
seçilmesi demektir. Seçilen bireylerdeki faydalı genlerin oranları, normal olarak,
bunlardan elde edilen yavru jenerasyonda aynen korunur. Dolayısıyla seleksiyonun
temel fonksiyonu, bir grup bireyi seçilenler ve elimine edilenler diye gen yapıları
bakımından farklı iki gruba ayırmak suretiyle, üzerinde durulan karakteri olumlu
yönde etkileyen genlerin oranlarını jenerasyondan jenerasyona arttırmaktadır.
Seleksiyon yeni genler yaratmaz, fakat bazı genlere ve gen kombinasyonlarına sahip olan bireylere bunları taşımayanlara göre daha fazla döl verme
olanağı sağlar. Seleksiyon ancak şu anlamda yaratıcı olabilir ki, o da devamlı
seleksiyon sonucu sürü ortalamalarının yükselmesiyle, yüksek fenotipik değerlere
sahip yeni tiplerin ortaya çıkmasıdır. Bir sürüde seleksiyon yapılmadığı takdirde
ortaya çıkma olasılığı çok az olan tipler (örneğin çok yüksek verimli bireyler), belirli bir
süre seleksiyon uygulanınca oldukça sık olarak ortaya çıkabilirler. Böylece,
seleksiyon yeni genler yaratma gücünde olmadığı halde yeni tipler meydana
getirebilme fonksiyonuna sahiptir. Diğer bir deyişle seleksiyon, bir verimi arttırıcı
Hayvan Islahı Ders Notları– 24
genlerin sürüdeki oranını arttırdığından, bunun sonucu olarak çok yüksek verimli
tiplerin ortaya çıkma olasılığını da arttırır.
Seleksiyona tâbi tutulacak bir grubun fenotipik ortalaması ile bu grup içinden
seçilen bireylerden elde edilen yavruların genotipik ortalaması arasındaki farka
genetik ilerleme denir. Herhangi bir sürüde seleksiyonla bir jenerasyonda meydana
gelecek genetik ilerleme iki faktör tarafından belirlenir. Bunlardan birincisi seleksiyon
üstünlüğü (S) olup, bu, gelecek jenerasyon bireylerini meydana getirmek için seçilen
bireylerin fenotipik ortalaması (Ps) ile bunların içinden seçildikleri orijinal grubun
fenotipik ortalaması (P) arasındaki farktır (S = Ps–P); ikincisi, seleksiyon uygulanan
karakterin kalıtım derecesidir. Kalıtım derecesi, seçilenlerin fenotipik üstünlüğünün ne
oranda genetik üstünlüğe tekabül ettiğini gösterir. Seçilen erkeklerin seleksiyon
üstünlüğünü SE ve seçilen dişilerin seleksiyon üstünlüğünü SD ile gösterirsek,
bunların sırasıyla SE. h2 ve SD. h2 kadarı genetik üstünlüğe tekabül eder. Bir yavru,
genotipinin yarısını babasından ve yarısını da anasından aldığından babaların ve
anaların genetik üstünlüklerinden (yani SE. h2 ve SD. h2) her birinin yarısı yavrulara
geçer. Böylece yavru jenerasyonun ebeveyn jenerasyona üstünlüğü, yani bu
jenerasyonda seleksiyonla elde edilecek genetik ilerleme (dG),
dG= (SE. h2 /2) + (SD. h2 /2) = (SE + SD )/2. h2 kadardır.
Bir koyunculuk işletmesinde 1 yaşlı erkek ve dişilerin (erkek ve dişi tokluların)
ilk kırkımdaki yapağı, verimleri tartılarak saptanmış olsun. Bu erkeklerin en verimli
%5'i ve dişilerin en verimli %60’ı damızlık olarak kullanılmak üzere seçilmiş ve bunlar
dışındakiler kasaplığa ayrılmış olsun. Tüm erkek tokluların ortalaması 3.0 kg ve
seçilen %5 erkek toklunun ortalaması 5.0 kg ise seçilen erkeklerin seleksiyon
üstünlüğü SE = Ps–P = 5.0–3.0=2.0 Kg. dır. Bunun gibi, tüm dişi tokluların ortalaması
2.5 Kg. ve seçilen %60 dişi toklunun ortalaması 3.0 kg ise, seçilen dişilerin seleksiyon
üstünlüğü SD = Ps–P = 3.0–2.5 = 0.5 kg'dır. Seçilen erkek ve dişilerin kendi aralarında
birleştirilmeleri ile bunlardan edilecek yavruların 1 yaş yapağı verimlerinde elde
edilecek genetik artış;
dG= (SE . h2 /2) + (SD . h2 /2) = (SE + SD /2). h2 (2.0+0.5/2). h2 = 1.25 h2
Yapağı verimi için h2 = 0.40 dolayında olduğundan, ebeveyn jenerasyonuna
göre yavru jenerasyonunun ortalama ilk kırkım yapağı verimindeki genetik artış,dG =
1.25 x 0.40 = 0.5 kg kadar olacaktır. Diğer bir deyişle seleksiyona tâbi tutulmamış
Hayvan Islahı Ders Notları– 25
tokluların 1 yaş yapağı verimi ortalamaları sırasıyla 3,0 kg ve 2.5 kg iken bunlar
arasında seçilen bireylerin birleşmesinden doğan erkek ve dişilerin 1 yaş yapağı
verimleri, çevre koşullarının değişmemesi kaydıyla, sırasıyla ortalama 3.5 kg ve 3.0
kg olacaktır; yani gerek erkek ve gerekse dişi yavruların ortalama yapağı veriminde
0.5 kg’lık bir artış olacaktır.
SELEKSİYON YÖNTEMLERİ
İnsan eliyle yapılan seleksiyon iki ye ayrılır;
1. Bireysel Seleksiyon (Fenotipik Seleksiyon
2. Aile Seleksiyonu
a) Atalarının Kayıtlarına Göre (Pedigree) Seleksiyon
b) Çağdaş Akraba Kayıtlarına Göre Seleksiyon
c) Yavru Verimlerine Göre (Progeny) Seleksiyon
1– Bireylerin Kendi Fenotipik Değerlerine Göre Seleksiyon: Seleksiyon en
basit bir biçimde bireylerin kendi fenotipik değerlerine göre yapılabilir ki, bu seçim
yöntemine kısaca bireysel seçim ya da fenotipik seleksiyon adı verilir. Bu seçim
yönteminde üzerinde duruları karakter yönünden en yüksek fenotipik değere sahip
olanlar damızlık olarak alı konurlar, geriye kalanlar yetiştirmeden uzaklaştırılırlar.
Örneğin, bir koyun sürüsünde yapağı miktarınla arttırılması için seleksiyon
yapılıyorsa, dişi toklulardan gereksinme duyulan oranda yıllık yapağı verimi en
yüksek olanlar seçilerek damızlık sürüsüne katılır; bunlar gibi erkek toklulardan da
yapağı verimi en fazla olanlar seçilerek bunlar dişi damızlıkların tohumlanmasında
kullanılır.
Bireysel seçim bugüne kadar ekonomik önem taşıyan verim özelliklerinin
geliştirilmesinde büyük ölçüde ve küçümsenmeyecek bir başarı ile kullanılmıştır. Bu
seçim yöntemi kalıtım derecesi yüksek veya orta düzeyde olan ve hem erkek ve hem
de dişide saptanabildi karakterler için çok elverişlidir. Örneğin sığır ve domuzlarda
yemden yararlanma gücü, besideki canlı ağırlık artışı, koyunlarda yapağı verimi,
yapağı inceliği, lüle uzunluğu ve canlı ağırlık ve tavuklarda canlı ağırlık bireysel
seçimle etkili bir şekilde geliştirilebilir. Buna karşılık, tavuklarda yumurta verimi ve
koyun ve domuzlarda bir doğuma düşen yavru sayısı gibi, hem yalnız dişilerde
saptanabilen ve hem de kalıtım dereceleri düşük karakterler için bireysel seçim
kullanışlı değildir. Çünkü bu gibi karakterler erkeklerde ölçülemediğinden, erkek
tarafından bireysel değerlere göre seçim söz konusu olamaz. Ayrıca bu karakterlerin
Hayvan Islahı Ders Notları– 26
kalıtım dereceleri düşük olduğundan, bireysel değerler hayvanların genotipik değerlerini gösterme yönünden güvensizdir; bu nedenle bireysel seçim ile bu gibi
karakterler yönünden dişiler arasında yapılacak seçimle de ancak çok yavaş bir
ilerleme
sağlanabilir.
Sadece
dişilerde
saptanabilin
süt
verimi
özelliklerinin
geliştirilmesinde ile bireysel seçim ancak sınırlı ölçüde faydalı olabilir.
Yalnız dişilerde saptanabilen karakterlerin (süt verimi, yumurta verimi, bir
doğumdaki yavru sayısı gibi) seleksiyonlarda geliştirilmesinde erkeklerin seçimi
ancak dişi akrabaların verim değerine göre yapılabilir. Bunun gibi ancak kesimden
sonra saptanabilen özellikler (örneğin karkas özellikleri ve et kalitesi) yönünden erkek
ve dişilerin seçilmesinde de akrabaların fenotipik değerlerini kullanmak gerekir.
Dezavantajları
1. Ekonomik önem taşıyan karakterlerin pek çoğu (yumurta verimi, süt verimi vb)
sadece dişilerde meydana geldiğinden, erkek damızlıkların seçiminin fenotipik
değerlerine göre yapılması söz konusu olamaz.
2. Kalıtım derecesi düşük olan karakterlerde, bireysel değerler damızlık değerini
gösterme bakımından çok az bir öneme sahip olduklarından, bireysel seleksiyon
ile elde edilebilecek olan ilerleme çok yavaş ve sınırlı olacaktır.
3. Ancak cinsel olgunluktan sonra şekillenen özellikler bakımından yapılacak olan
seleksiyonlarda zaman kaybına neden olabilir.
2– Akrabaların Fenotipik Değerlerine Göre Seleksiyon: Hayvancılık
işletmelerinin ekonomik olabilmesi için genellikle, doğan dişilerin hepsinin olgunluk
çağına kadar alıkonulması mümkün olmadığı gibi, erkeklerin de ancak küçük bir
kısmı elde tutulabilir. Bu nedenle, hayatın ilk sıralarında özellikle erkekler ve bir
dereceye kadar da dişiler arasında bir ön seleksiyon yapmak gerekir. Sadece
dişilerde şekillenen veya ancak cinsel olgunluktan sonra ölçülebilen karakterler
bakımından bu ön seleksiyonun yapılabilmesi için bireylerin kendi fenotipik
değerlerinden başka bir kaynağa başvurmak gerekir. Bu kaynaklardan en önemli
olanı kuşkusuz akrabaların fenotipik değerleridir.
Herhangi bir hayvanın damızlık değeri hakkında karar verebilmek için bu
hayvanın kendi fenotipik değerinden başka
(1) direkt akrabalarının, yani ebeveynlerinin ve büyük ebeveynlerinin,
Hayvan Islahı Ders Notları– 27
(2) kollateral akrabalarının, yani öz ve üvey kardeşlerin ve
(3)
yavrularının
verim
değerlerinden
(yani
fenotipik
değerlerinden)
yararlanılabilir. Bu durumda akrabaların fenotipik değerlerine göre üç seçim yöntemi
söz konusu olabilir; bunlar sırasıyla;
 Pedigriye Göre Seleksiyon,
 Familya Ortalamalarına Göre Seleksiyon ve
 Yavruların Ortalamalarına Göre Seleksiyondur. Yavruların verim
ortalamalarına göre seleksiyona Progeny Testing veya Döl Kontrolu da denir.
A. Pedigriye Göre Seleksiyon: Pedigriye göre seçim damızlık olacak
hayvanların, ana ve babalarının yada daha büyük ebeveynlerinin verim kayıtlarına
göre seçilmesidir. Bu seçim, herhangi bir bireyin genotipinin yarısını anasından ve
yarısını babasından aldığı temeline dayanır. Herhangi bir ebeveynin genotipinin
yalnızca rasgele bir yarısı yavrularına geçtiğinden ve ebeveyn birçok gen lokusları
bakımından heterozigot olabileceğinden, yavruya geçecek olan genler iyi olabileceği
gibi kötü de olabilir. Yani bir bireyin ebeveynlerinin verimlerinin iyi olması kendi
veriminin de mutlak iyi olacağını göstermez. Pedigri bir hayvanın ana–babası ve
büyük ebeveynleri hakkında bilgi veren bir belgedir. Bu belgede cetlerin isim ve
numaralan yazılı olduğu gibi, çokluk bunların verimleri de yazılıdır. Bu seçim yöntemi
erkeklerde saptanamayan ve eşeysel olgunluktan sonra ölçülebilen karakterler
yönünden hayvanların erken yaşta bir ön seçime tâbi tutulması yönünden, önemli
olabilir. Örneğin ilerde boğa olarak kullanılacak erkek buzağılar, analarının verimine
ve babalarının progeny testing değerlerine göre, daha buzağı iken seçilip
saptanabilir. Bunlar arasından ileri yaşta daha duyarlı seleksiyon yöntemleri için son
seçim yapılabilir.
Dezavantajları:
1. Uygulamada pedigride gösterilen kayıtların genellikle eksik ve bazen
de hassas olmaması
2. Ebeveynlerin ve büyük ebeveynlerin verim kayıtlarına gereğinden fazla
önem
verilmesi
sonucu
bireysel
seleksiyondaki
seleksiyon
entansitesi(yoğunluğu)’nin azalması ve gözde hayvanların yavrularına
hak etmedikleri derecede önem verilmesi.
Hayvan Islahı Ders Notları– 28
Pedigri + Birey Kayıtlarına Göre Seleksiyonun Avantajı
Damızlık seçiminde elimizde bireye ait verim kayıtlarının yanı sıra pedigri
kayıtları da varsa bunlardan da yararlanılır. Bu seleksiyonda hem bireyin kendine ait
kayıtlar ve hem de ana-babasına ait kayıtlar birlikte değerlendirilir.
Bu konuda yapılan çalışmalar, Ana-baba ve bireyin verim kayıtlarını birlikte
dikkate alarak yapılacak seçimin sadece bireyin kayıtlarına göre yapılacak seçime
göre daha üstün olduğunu (seleksiyonda elde edilen ilerleme bakımından üstün)
göstermiştir.
h2 küçüldükçe ve ana-baba’nın kayıt sayısı arttıkça, ana-baba ve bireyin
kayıtlarını beraberce dikkate almakla yapılacak seleksiyonun nispi üstünlüğü artar.
B. Çağdaş Akraba Kayıtlarına Göre Seleksiyon
Aralarında belirli bir derecede akrabalık bulunan bireylerden kurulu gruplara aile
(familya) denir.
Aileler öz kardeş ve üvey (baba bir, ana ayrı) kardeş gruplarından ve kolleteral
akrabalardan oluşurlar.
Ana bir kardeş grupları pratikte çok az önem taşır, çünkü bu tip aile gruplarının
elde edilmesi uzun bir zaman alır ve aileler az sayıda bireyden oluşur. Baba bir
kardeş grupları daha büyük olduklarından ve kolayca elde edildiklerinden
yetiştiricilikte daha büyük önem taşır.
Baba bir kardeş grupları daha ziyade dişilerin her defasında genellikle bir yavru
meydana getirdikleri türlerde (sığır, koyun, keçi vs.) önem taşır.
Öz kardeş grupları daha çok bir batında birden fazla yavru veren türlerde
(domuz, tavuk, bıldırcın vb.) önem taşır.
Damızlık seçiminde üvey ve öz kardeş gibi kollateral akrabaların kayıtlarından
çeşitli şekillerde faydalanılabilir. Buna göre çağdaş akraba kayıtlarına göre seçim;
a) familya (aile) seçimi
Hayvan Islahı Ders Notları– 29
b) kardeş verimine göre seçim (sib seleksiyon)
c) aile içi seçim ya da
d) kombine seçim şeklinde yapılabilir.
a. Familya Seçimi: Aralarında belli bir derecede akrabalık bulunan bireylerden
kurulu gruba familya denir. Örneğin, yalnızca tam kardeşlerden veya yalnızca yarım
kardeşlerden kurulu gruplar birer familyadır. Yarım kardeş familyaları baba – bir
kardeş familyaları ve ana–bir kardeş familyaları olmak üzere iki türlüdür; birincisinde
familyadaki bütün bireylerin babaları aynı anaları ayrı, ikincisinde ise ana aynı
babalar ayrıdır. Yetiştirmede anaları aynı olan yarım kardeş familyaları fazla önem
taşımaz. Baba bir yarım kardeş familyaları daha çok kullanılır. Bir sürüdeki koyunlar
veya inekler 10 adet baba ile birleştirilmişle, bu 10 babanın her birinden elde edilen
yavrular birer baba bir yarım kardeş familyası oluştururlar. Tam kardeş familyalara
ana ve babalan aynı kardeşlerin oluşturduğu familyalardır, örneğin bir horozun 10
adet tavukla çiftleştirilmesinden sonra bu tavuklardan her birinin döllenmiş
yumurtalarından elde edilen civcivler birer tam kardeş familyası oluştururlar. Yarım
kardeşler arasındaki akrabalık derecesi 0.25, tam kardeşler arasındaki akrabalık
derecesi ise 0.50'dir. Damızlık seçiminde yarım ve tam kardeş gibi kollateral
akrabaların verim kaynaklarından çeşitli biçimlerde yararlanılabilir; buna göre familya
seçimi de değişik tiplerde olabilir.
Familya'ya ait bilgilerin kullanıldığı seleksiyon yöntemlerinden birisi familya
ortalamalarına göre seçim'dir. Bu seçimde, fenotipik ortalaması en yüksek olan
familyalar gereksinme duyulan hayvan sayısına göre bütün bireyleri ile birlikte
alıkonurlar, ortalaması düşük olan familyalar ise bütün bireyleri ile birlikte elimine
edilirler. Familya ortalamalarına göre seçim özellikle kalıtım derecesi düşük olan
karakterler için elverişlidir. Tavuklarda yumurta verimi ve hastalıklara dayanıklılık,
koyun, domuz ve tavşanlarda bir batındaki yavru sayısı familya ortalamalarına göre
uygulanacak seleksiyonla daha etkili bir şekilde geliştirilebilirler.
Familya ortalamalarının kullanıldığı diğer bir seçim yöntemi de kombine
seçim'dir. Bu seçim usulünde ortalama değeri en yüksek olan familyalardaki en
yüksek değerli bireyler seçilir; yani bu usulde hem bireysel fenotipik değerler ve hem
de familyaların ortalamaları bir endeks yardımı ile kombine edilirler. Seleksiyon
uygulanacak bütün hayvanlar için birer endeks değeri hesaplanır; erkek ve dişiler
endeks değeri en yüksek olanlar arasından gereksinme oranında seçilirler.
Hayvan Islahı Ders Notları– 30
Familya seçimi içinde incelenebilecek diğer iki seleksiyon yöntemi familya içi
seçim ve kardeşlerin verimlerine göre seçim'dir. Familya içi seçimde bütün
familyalardan en yüksek verimli hayvanlar belli bir oranda seçilirler. Kardeş
verimlerine göre seçim ise özellikle erkeklerde görülmeyen ya da kesimden sonra
saptanabilen karakterlerde (süt verimi, yumurta verimi, döl verimi ve karkas
özellikleri) kullanılır; bu yöntemde seçilecek hayvanlar familya ortalamasına
girmezler, kardeşlerinin verim ortalamasına göre seçilirler.
Sonuç olarak, familya seçiminin bireysel seleksiyona göre daha etkili olabilmesi
için;
a) kalıtım derecesinin düşük
b) familyalar arasında önemli çevresel farklılıkların bulunmaması ve
c) familya içindeki birey sayısının yüksek olması gereklidir.
Aile Seleksiyonunun Bireysel Seleksiyona Üstünlüğü
 Değişik h2 ve n değerleri için öz kardeş familya seçiminin bireysel seçime
olan göreceli üstünlüğü.
 h2 nin küçüklüğü ve n’nin büyüklüğü oranında familya seçiminin verimliliği
artmaktadır.
 Ortalama 6 bireyden oluşan öz kardeş familyalarının kullanıldığı aile
seleksiyonunun verimliliği h2=0,30 olduğunda 1,1 olduğu halde, h2= 0,05
olduğunda 1,3’ten fazladır.
 Değişik h2 ve n değerleri için baba bir kardeş familya seçiminin bireysel
seçime olan göreceli üstünlüğü
 Baba bir kardeş familyaları ortalamalarına göre yapılacak seleksiyonun daha
etkili olabilmesi için h2’nin 0,21’den düşük, birey sayısının ise en az 10
olması gerekmektedir.
b. Kardeş Verimlerine Göre Seleksiyon (Sib Sel.);Bazı karakterler vardır ki
(karkas kalitesi, süt-yumurta verimlerinde erkeklerin seçimi vb.) bunların damızlık
olarak kullanılacak bireylerde ölçülmesi olanaksızdır. Bu gibi durumlarda kardeş
verimlerinin dikkate alınması başvurulabilecek çarelerden biridir.
Genç boğa, koç ve tekelerin baba-bir kız kardeşlerinin süt verimi ortalamalarına
göre seçilmeleri kardeş seçimine bir örnektir. Aynı şekilde genç horozların yumurta
Hayvan Islahı Ders Notları– 31
verimi yönünden seçilmeleri için öz veya baba bir kız kardeşlerinin verim
ortalamalarından yararlanmak mümkündür.
Kardeş kayıtlarının ortalamasına göre yapılan bu seçim aslında familya
seçiminden başka bir şey değildir. Ancak familya seçiminde seçilen bireyler familya
ortalamasına katılırken, kardeş seçiminde seçilen bireyler ortalamaya katılmazlar.
Örneğin karkas kalitesi bakımından seleksiyon yapılan bir koyun sürüsünde
genç erkek ve dişilerin seçimi şu şekilde yapılabilir: kuzular kesim çağına gelince her
baba-bir-kardeş familyasındaki erkek kuzulardan bir kısmı kesime sevk edilerek
karkas kalitesi ile ilgili karakterleri tespit edilir. Karkas kalitesinin en yüksek olduğu
familyalardaki bütün dişiler ve erkeklerden bir kısmı damızlık ihtiyacına göre seçilir.
Bu seçimde seçilen hayvanlar familya ortalamasına katılmazlar, familya ortalaması
sadece kesilen hayvanlardan hesaplanır.
c. Aile İçi Seçim; “Familya Ortalamalarına Göre Seçim” konusunda incelenmekle
birlikte, bu seçim yönteminde aile ortalamaları hiçbir önem taşımaz. Seçim, her
ailedeki aile ortalamasını en çok geçen bireylerin seçilmesi şeklindedir. Yani bütün
ailelerdeki en yüksek fenotipik değere sahip bireyler damızlık olarak seçilir. Seçilecek
damızlıklar bakımından en yüksek fenotipik değere sahip aile ile en düşük fenotipik
değere sahip aile arasında fark gözetilmez.
Aile içi seleksiyonun diğer seçim yöntemlerine üstün olduğu başlıca haller aileler
arasında büyük çevresel farklılıkların bulunma ihtimali olan hallerdir.
Örneğin, domuzlarda süt kesiminden önceki büyüme hızı ele alındığında,
anaların süt verimleri farklı olduğu için yavru grupları (öz kardeş grupları) arasında
süt kesimine kadarki büyüme hızı bakımından maternal (anasal) çevre farklılıkları söz
konusudur. Aile grupları arasındaki bu tip çevresel farklılıkları elimine etmenin çaresi
aile içi seçim olabilir.
Aile içi seçimin bir diğer avantajı da, bu yöntemle yapılacak damızlık seçiminde
kan yakınlığı derecesinde meydana gelebilecek artışın diğer yöntemlerdekine göre
çok daha az olmasıdır.
Hayvan Islahı Ders Notları– 32
d. Kombine Seçim; Bu seçim yönteminde ortalama değeri en yüksek olan
familyalardaki en yüksek değerli bireyler seçilir. Yani bu yöntemde hem bireysel
fenotipik değer ve hem de familyaların fenotipik ortalamaları dikkate alınır.
Bireysel değerlerle familya ortalamaları bir indeks yardımıyla kombine edilir. Her
bir yavru için hesaplanan indeks yardımıyla en yüksek indeks değerine sahip olan
bireyler damızlık olarak seçilir.
Bu indeks basitçe;
I=P+WPf
şeklinde formüle edilebilir. Burada;
P: herhangi bir bireyin fenotipik değerini,
Pf : bu bireyin ait olduğu ailenin fenotipik ortalamasını,
W ise; familya ortalamasına verilecek ağırlığı (yani önemi) göstermektedir.
W bir katsayı olup herhangi bir popülâsyondaki bir karakter için aşağıdaki formül
kullanılarak hesaplanabilir. Bu ifadede,
rG: genetik benzerlik(akrabalık katsayısı, öz kardeş: 0,50, üvey kardeş: 0,25)
t: familya içi korelasyonu (baba bir kardeş: t=h2/4, öz kardeş: t=h2/2)
n: birey sayısını göstermektedir.
Her bir yavru için indeks değeri hesaplandıktan sonra indeks değeri en yüksek
olan bireyden başlanarak gerekli sayıda damızlık seçilir. Kombine seleksiyonda
amaç, bireyin kendi değeri ile ait olduğu ailenin ortalamasını uygun bir şekilde
kombine etmek ve bu sayede daha hızlı bir ilerleme sağlamaktır.
W
rG  t
n
x
1  rG 1  (n  1)t
C.Yavru Ortalamalarına Göre Seleksiyon (Progeny Testing): Progeny
testing, yani döl kontrolü, bir hayvanın genotipik değerini (damızlık değerini)
yavrularının fenotipik değerleri yardımı ile tahmin etmek için kullanılan bir seçim
yöntemidir. Bu yöntem özellikle erkek damızlıkların seçiminde kullanılır. Progeny
Hayvan Islahı Ders Notları– 33
testing usulü ile damızlık seçiminde kıstas, yavruların fenotipik ortalamasıdır; yani
yavrularının ortalama verim düzeyi yüksek olan erkekler damızlık olarak seçilirler.
Progeny testing yolu ile erkek hayvanların genotipik değerlerinin saptanması,
yani damızlık değerlerinin belirlenmesi, babanın taşıdığı genlerin rasgele bir yarısının
yavruya geçmesi ve her yavruya geçen yarının değişik olması temeline dayanır.
Böylece bir babanın çok sayıdaki yavrularının fenotipik değerleri ortalamasının
babanın genotipik değerlerine eşit olması gerekir. Yavruların genotipik değerlerini
birer birer bilme olanağı yoktur; ancak, yavrular çok sayıda olursa bunların fenotipik
değerlerinin ortalamaları büyük ölçüde kendi genotipik ortalamalarını verir. Çünkü
fenotipik değerlerin ortalamasının alınması ile çevre faktörlerinin değişik yavrulardaki
olumlu ve olumsuz etkileri birbirlerini götürür ve fenotipik ortalama genetik ortalamaya
yaklaşır. Yavru grubundaki birey sayısı 200 den fazla ise, bunların fenotipik değerleri
ortalaması grubun genotipik ortalamasına eşit sayılabilir. Böylece bir babanın çok
sayıdaki yavrusunun bir karakter bakımından fenotipik ortalaması o babanın bu
karakter bakımından genotipik değerini, yani damızlık değerini belirtir. Progeny
testing bir erkek damızlığın genotipik değerinin ölçülmesine olanak veren tek seçim
yöntemidir.
Erkeklerin progeny testing yolu ile damızlık değerlerinin ne ölçüde bir güvenle
belirlenebileceği yavru sayısı ile çok sıkı bir biçimde ilişkilidir. Bir babanın yavru
sayısı ne kadar fazla ise bu babanın damızlık değeri o kadar yüksek bir güvenle
belirlenebilir. Yapılan testin güvenilir olması için, ayrıca, test edilecek erkeklere
verilecek dişilerin rasgele ayrılması ve elde edilen yavru grupları arasında çevre
faktörleri bakımından farklılıklar yaratılmaması da gereklidir.
Progeny testin mantığı, babanın sahip olduğu genlerinin tesadüfü bir yarısının
yavruya geçmesi ve bu yarının her bir yavru için değişik olmasıdır. Böylece teorik
olarak, bir bireyin yavrularının ortalama fenotipik değeri o bireyin genotipik değerini
ifade eder.
Progeny testte, her bir ebeveyn için çok sayıda yavru bulunması durumunda,
bunların fenotipik değerlerinin ortalaması (ortalama alınması dolayısıyla çevre
faktörlerinin ve gen interaksiyonlarının etkileri büyük oranda giderileceği için) bu
yavru grubunun ortalama genotipik değerine çok yaklaşır. Bu durumda, yeterli yavru
Hayvan Islahı Ders Notları– 34
olması durumunda, yavruların fenotipik ortalaması ebeveyn bireyin genetik değerini
veya yaklaşık bir deyimle damızlık değerini ifade eder.
Bir bireyin gelecekteki yavrularının fenotipik ortalamasının hâlihazır yavrularının
fenotipik ortalamasına regresyonu (b) progeny testin katiyet (güvenilirlik) inin bir
ölçüsü olarak kabul edilebilir.
Bu regresyon katsayısı, ilk yavrularının ortalamasına göre üstün olarak ortaya
çıkan bir bireyin gelecek yıllardaki yavrularının ne olasılıkla aynı üstünlükte olacağını,
diğer bir deyimle, bahis konusu bireyin bu üstünlüğünü gelecek yıllarda ne olasılıkla
devam ettireceğini gösterir. Bu regresyon katsayısı ne kadar büyük olursa progeny
testten sağlanacak fayda o kadar fazla olacaktır. B değeri h 2 ve yavru grubun
büyüklüğüne bağlı olarak aşağıdaki formülle hesaplanabilir.
b
n0.25h 2
1  n  10.25h 2
Bu seçim yöntemi özellikle erkekte saptanamayan süt, yumurta ve döl verimleri
yönünden erkek damızlıkların seçilmesinde önem taşır. Kalıtım derecesi çok düşük
olan karakterlerin geliştirilmesi yönünden de bu seçim bireysel seçime üstündür. Et
sığırcılığında, koyunculukta ve domuz yetiştirmede, ancak kesimden sonra
ölçülebilen karkas karakterleri bakımından erkek damızlıkların seçiminde de progeny
testing metodu avantajlı bir şekilde kullanılmaktadır.
Hayvan Islahı Ders Notları– 35
BİRLEŞTİRME METODLARI
Önceki bölümde, yetiştirme yönünden önemli karakterlerin seleksiyonla
geliştirilmesi konusu üzerinde durulmuş, herhangi bir karakterde genetik ilerleme
sağlamak için sürüde seçilmiş erkek ve dişilerin damızlık olarak kullanılması
gerektiğine değinilmişti. Damızlık olarak seçilen erkek ve dişilerin birleştirilmesinde
belli metotlar kullanılabilir ki, bunlara birleştirme metotları ya da yetiştirme
metotları denir. Damızlıkta kullanılacak erkek ve dişiler aynı ırktan iseler, bunların
birleştirilmesi yolu ile yapılan yetiştirmeye saf yetiştirme denir. Damızlıkta
kullanılacak erkekler bir ırktan ve dişiler başka bir ırktan seçilmiş iseler, o zaman iki
ayrı ırkı kapsayan bir birleştirme metodu söz konusu olur ki, buna melezleme denir.
Aynı ırktan olan erkek ve dişilerin birleştirilmesi demek olan saf yetiştirme de,
birbiri ile akraba erkek ve dişilerin birleştirilmesine özen gösterilerek ya da birbiri ile
akraba olmayan erkek ve dişilerin birleştirilmesi yoluna gidilerek yapılabilir. Saf
yetiştirmenin akrabalar arasında birleştirmeyi öngören şekline akrabalı yetiştirme
veya kanyakınlığı, akraba olmayanlar arasında birleştirmeyi öngören şekline ise
uzak yetiştirme (outbreeding) denir. Uzak yetiştirme bir populasyon içinde
yapılabildiği, gibi ırklar arasında yapılan birleştirmeleri, yani melezlemeyi de kapsar.
Yukarıdaki açıklamalardan hayvan yetiştirmede iki ana birleştirme metodunun
söz konusu olabileceği anlaşılmaktadır; bunlar (1) saf yetiştirme ve (2) melezlemedir.
SAF YETİŞTİRME
Saf yetiştirme denince, aynı ırktan erkek ve dişilerin birleştirilmesi yolu ile
yapılan yetiştirme anlaşılır. Bir Holştayn sığır işletmesinde Holştayn boğalarla
Holştayn ineklerin birleştirilmesi, bir Akkaraman koyun işletmesinde Akkaraman
koçlarla Akkaraman koyunlarının birleştirilmesi saf yetiştirmeye örnek olarak
gösterilebilir. Bir ülkedeki Esmer ırk, Holştayn, Jersey, ırklardan ineklerin kendi
ırklarından boğalarla yaygın bir şekilde sunî tohumlanmaları şeklinde yürütülen
yetiştirme de saf yetiştirmedir.
Saf yetiştirme Ondokuzuncu Yüzyıl'ın ikinci yarısından sonra büyük önem
kazanmıştır. Bu sıralarda yeni geliştirilmiş sığır, koyun ve at ırklarının saf olarak
Hayvan Islahı Ders Notları– 36
korunmasına ve herhangi bir ırkın başka ırklara karışmamasına büyük özen
gösterilmiştir. Özellikle damızlık yetiştiriciler yetiştirdikleri damızlıkların güvenli bir
şekilde satışını sağlayabilmek için, bunların ırk özelliklerini tam bir şekilde
göstermelerine önem vermişlerdir. Bu arada, bir ırkın hayvanların yetiştiren
yetiştiriciler kendi aralarında birleşerek Holştayn Yetiştiricileri Derneği, Jersey
Yetiştiricileri Derneği, gibi yetiştirme dernekleri kurmuşlardır. Bugün var olan bu
dernekler ilgili oldukları ırkın ıslahı, ırk özelliklerinin bozulmadan devamı, ırk içindeki
yarışmalar, herdbook denen soy kütüğünün tutulması gibi konularla uğraşmaktadırlar.
Bir sürünün veya bireyin herdbook'a kayıtlı olması, damızlık değerinin iyi olduğunun
ve ırkı temsil edebileceğinin bir göstergesi olarak kabul edilir.
Saf yetiştirme tek başına bir ırkın veya bu ırkın bir sürüsünün geliştirilmesini
sağlayamaz. Bir ırk veya sürü içinde verim özelliklerinin genetik olarak ıslahında en
önemli etken seleksiyondur. Böylece saf yetiştirme denince belli amaçlara göre
seleksiyon yapılarak yürütülen bir yetiştirme metodunu anlamak gerekir. Bir ırkın saf
olarak seleksiyonla ıslahını etkileyen iki faktör vardır; daha önce de değinildiği gibi,
bunlardan birincisi üzerinde durulan verim özelliklerinin kalıtım dereceleri, ikincisi de
seçilen hayvanların seleksiyon üstünlüğüdür. Seleksiyon üstünlüğü de seçilenlerin
oranına ve üzerinde durulan karakterlerdeki fenotipik varyasyonunun miktarına
bağlıdır. Kalıtım dereceleri ne kadar yüksek ve fenotipik variyasyon ne kadar fazla ise
saf bir ırk veya sürünün verim düzeyinde genetik artış sağlamak o kadar kolay olur.
Kalıtım derecesi çok düşük ve fenotipik variyasyonu az olan karakterleri seleksiyonla
geliştirmek güçtür.
Saf olarak yetiştirilen ve seleksiyon uygulanan sürü eğer yeter büyüklükte
değilse ve uzun süre bu ırkın diğer sürülerinden sürüye damızlık katılmamışsa, bu
sürüde kaçınılmaz olarak akrabalar arasında birleşmeler olacağından, zamanla
akrabalı yetişme oranı artar. Akrabalı yetişme derecesi belli bir sınırı aşınca
verimlerde bir gerileme ve dölverimi ile yaşama gücünde bir düşme meydana gelir.
Bu sakıncayı önlemek için, sürüye, aynı ırkın başka sürülerinden damızlıklar (özellikle
erkek damızlıklar) getirilerek kullanılması yoluna gidilir ki buna kan tazeleme denir.
Kan tazeleme aynı ırka ait sürüler arasında yapıldığından saf yetiştirmenin
kapsamına girer. Kan tazeleme genetik verim yeteneği gerçekten yüksek sürülerden
yapılırsa bu aynı zamanda mevcut sürünün verimler yönünden iyileşmesini de bir
ölçüde sağlar. Ayrıca kan tazeleme yolu ile başka sürülerden sürüye yeni genlerin de
gelmesi veya mevcut genlerin oranlarının değişmesi de söz konusu olduğundan
Hayvan Islahı Ders Notları– 37
karakterlerin kalıtım dereceleri yükselebilir; böylece kan tazelemeden sonra
seleksiyonla daha hızlı ilerleme sağlanması beklenebilir. Kan tazeleme amacıyla bir
sürüye getirilecek damızlıkların sürünün genel verim düzeyinin üzerinde olmasına
çalışılmalıdır. Aksi durumda kan tazelemeden beklenen yarar sağlanamayacağı gibi
bazı verimlerde gerileme bile söz konusu olabilir.
Saf yetiştirme metodu uygulamadaki yoğunluğuna bağlı olarak akrabalı olmayan
saf yetiştirme ve akrabalı saf yetiştirme diye iki grup altında toplanabilir.
AKRABALI YETİŞTİRME (KANYAKINLIĞI)
Bir ırk içinde, akraba erkek ve dişilerin çiftleştirilmesi yolu ile yapılan
yetiştirmeye akrabalı yetiştirme denir. Türkçe literatürde bu yetiştirme ekseriya
kanyakınlığı diye geçer. Bu sonuncu terimin kullanılması halinde, yanlış anlamaya
düşülmemesi için, kanyakınlığı deyiminin genetik yakınlık anlamında olduğu
bilinmelidir.
Akrabalı
Yetiştirme
Şekilleri:
Akrabalı
yetiştirme,
yani
kanyakınlığı,
birleştirilen bireylerin yakın veya uzak akraba oluşlarına göre çeşitli şekillerde
yapılabilir. Literatürde genellikle üç tip kan yakınlığından bahsedilir:
(1) sıkı kanyakınlığı,
(2) yakın kanyakınlığı ve
(3) uzak kanyakınlığı
Sıkı kanyakınlığı ebeveynle yavrular, erkek ve dişi tam kardeşler arasında
birleştirmeler yolu ile yapılan kan yakınlığıdır. Yakın kanyakınlığı yavru ile büyük
ebeveyn ve baba – bir veya ana – bir yarım kardeşler arasında yapılan birleştirmeleri
kapsar. Daha uzak akrabaların birleştirilmesi ise uzak kanyakınlığı adını alır.
Erkek ve dişi tam kardeşlerin birleştirilmesinden elde edilen birinci kuşak
yavruların ortalama kanyakınlığı derecesi %25’tir. Elde edilen bu yavrular arasında
erkek ve dişi tam kardeşlerin birleştirilmesi ile elde edilen ikinci kuşak yavruların
ortalama kanyakınlığı derecesi %37,5 ve aynı şekilde elde edilecek üçüncü kuşak
yavruların ortalama kanyakınlığı derecesi ise %50 dir. Tavukçulukta jenerasyonlar
arası 1 yıl olduğuna göre, akrabalı yetiştirilmemiş bir sürüde, üç yıl devamlı erkek ve
dişi tam kardeş birleştirmeleri yapılmak suretiyle, kanyakınlığı derecesi %50'ye
çıkarılabilir.
Hayvan Islahı Ders Notları– 38
Kanyakınlığı tek başına uygulandığı zaman verimi etkileyen genlerin oranlarını
değiştirmez; sadece heterozigotluğu azaltarak genetik variyasyonun değişmesine
neden olur. Heterozigotluğun azalması ise genellikle verimlerde ve yaşama gücünde
bir azalmaya yol açar. Bu nedenle akrabalı yetiştirmenin seleksiyonla birlikte
uygulanması gereklidir; ancak bu yolla kan yakınlığından beklenen faydalar tam
olarak sağlanabilir.
Akrabalı Yetiştirmenin Etkileri
Bir sürüdeki hayvanlar önemli verim özellikleri yönünden ne kadar homozigot
iseler, bu özelliklerini yavrularına o kadar iyi naklederler. Heterozigot yapılı hayvanlar
ise, yavrularına bu özellikler bakımından iyi olan veya olmayan genlerini naklederler.
Akrabalı yetiştirme sürüdeki bireylerin homozigotluğunu artırdığı için bu, sürülerdeki
bireylerin sahip olduğu genetik özelliğin yavru generasyona daha büyük bir güvenle
geçebileceği anlamını taşır.
Seleksiyon üzerinde durulan karakterler bakımından “iyi” genlerin frekansını
artırırken, kan yakınlığı “iyi” genlerin homozigot hale gelmesini sağlar. Böylece
akrabalı yetiştirme ile yavrularına sahip oldukları karakterleri güvenle aktarabilen
sürüler elde edilir.
Akrabalı yetiştirmenin sürüyü birörnek hale getirmek, sürüdeki bireylerin
fenotipik yapılarını ve verimlerini ıslah etmek ve bu özelliklerini sabit hale getirmek,
homozigotluğu artırmak ve böylece kusurlu resesif genleri ortaya çıkararak sürüden
uzaklaştırma şansı sağlaması bakımından da faydaları vardır.
Kan yakınlığı, melezleme ile elde edilen gruplarda iyi özellikleri tespit etmeksabitlemek-bakımından da oldukça kullanışlıdır.
Kanyakınlığı ve Melezleme
Kan yakınlığı ile ve özellikle öz kardeşler arası birleştirmelerle 5-10
generasyonda her ırk içinde birbirinden genetik yapı bakımından farklı hatlar
geliştirilebilir. Bu hatlar arasında birbirleriyle birleştirildiklerinde yüksek verimli
yavrular meydana getiren hatlar görülmektedir. Yetiştirilen bu hatlar bir taraftan saf
Hayvan Islahı Ders Notları– 39
olarak yetiştirilirken, diğer taraftan aralarında birleştirilerek (melezleme) üstün verimli
ticari döller elde edilmektedir.
Bu birleştirmeler bir ırkın yakın akrabalı yetiştirilmiş hatları arasında olduğu gibi
farklı ırkların akrabalı yetiştirilmiş hatları arasında da yapılabilir.
Bir ırkın yakın akrabalı yetiştirilmiş hatları arasında ya da farklı ırklar arasında
yapılan birleştirmelerden elde edilen yavrular verim özellikleri yönünden ebeveyn
sürülere göre önemli ölçüde üstünlük gösterebilirler. Bu duruma heterozis veya
melez azmanlığı denir.
Normal koşullarda bir yavrunun verimi ana-babasının verimleri ortalaması
kadardır. Ancak bazı durumlarda melezlemenin bir sonucu olarak (genler arası
etkileşimlerin bir sonucu olarak; nonadditif gen etkileri=toplamalı olmayan gen
etkileri) yavrunun verimi ana-baba veriminden az (negatif heterozis) veya çok (pozitif
heterozis) olabilir. Melezlemenin olası sonuçları öngörülemediği için pozitif heterozis
elde etmek ancak deneme yanılma yoluyla elde edilebilir. Bu amaçla, ele alınan
özellikler yönünden yoğun bir seleksiyona tabii tutulan sürüler seleksiyon platosuna
ulaşıldığında yani sürü birörnek olup varyasyon neredeyse ortadan kalktığında artık o
sürüde seleksiyonla bir ilerleme mümkün değildir. İşte bu durumda o sürü
additif=toplamalı gen etkileri yönünden ulaşabileceği son noktaya ulaşmıştır.
Seleksiyonla elde edilen ilerlemeyi bir miktar daha artırmak, ancak genlerin toplamalı
olmayan etkileri dikkate alınarak yapılacak test birleştirmeleri (pozitif heterozis
arama) ile olasıdır. Melez azmanı dediğimiz ticari kullanma melezi olan bu hayvanlar
damızlık olarak kullanılamazlar. Çünkü çok sayıda gen çifti yönünden heterozigot
yapıdadırlar ve birleştirildiklerinde yavrularına geçirecekleri genler birbirlerinden farklı
olacağı için yavru generasyonda hızla bir açılma=genetik çeşitlilik meydana gelecek
ve yavrular irili ufaklı olacaklardır. Başta yumurta ve et tavuğu olmak üzere, bıldırcın,
devekuşu, hindi, domuz ve koyunlarda ticari kullanma melezi üretim teknikleri yoğun
olarak kullanılmaktadır.
Akrabalı Yetiştirmenin Faydaları: Bir damızlık yetiştirmesindeki hayvanlar
önemli karakterleri kontrol eden genler yönünden ne kadar homozigot iseler, bu
hayvanlar karakterlerini o kadar güvenle yavrularına geçirirler. Herhangi bir karakter
bakımından heterozigot yapılı olan hayvanlar ise yavrularına bu karakter yönünden
iyi genler geçirebileceği gibi iyi olmayan genlerde geçirebilirler; çünkü bir hayvan
Hayvan Islahı Ders Notları– 40
genotipinin rasgele bir yansını yavrusuna geçirir. Akrabalı yetiştirme bir sürüdeki
bireyleri homozigot yapılı bir hale getirdiğinden, taşıdığı genleri iyi olan bir bireyin bu
üstünlüğünü yavrularına geçirme olasılığı daha fazladır; çünkü genotipinin hangi
yarısı yavrusuna geçerse geçsin, bu yarılar gen yapısı bakımından birbirine çok
yakındır. Akrabalı yetiştirme seleksiyonla birlikte yürütüldüğünde, bir yandan
seleksiyon, üzerinde durulan karakterler yönünden faydalı genlerin oranını arttırırken,
diğer yandan akrabalı yetiştirme bu faydalı genlerin homozigot hale geçmesini sağlar.
Böylece akrabalı yetiştirme ile yavrularına karakterlerini güvenle geçiren bireyler elde
edilir. Bu, özellikle ticarî işletmelere damızlık satan damızlık işletmeleri için önemlidir.
Kanyakınlığı, melez popülâsyonlarda karakterleri tespit etme bakımından da
önem taşır. Çoğu ırklar, her biri belli bir karakter bakımından iyi durumda olan iki
veya daha fazla ırkın melezlemesi ve her yıl bu karakterler bakımından iyi olan melez
erkek ve dişilerin birbiri ile birleştirilmesi, yani melezlere uygulanan seleksiyonla elde
edilirler. Melezlere tek başına seleksiyon uygulanırsa yavru jenerasyonlarda uzun
süre orijinal ırkların istenmeyen özellikleri de ortaya çıkmağa devam eder; çünkü
melez hayvanlar büyük oranda heterozigotturlar. Böyle melez popülâsyonlarda
seleksiyonla beraber kanyakınlığı metodu da uygulanırsa önemli karakterlerle ilgili
genlerin daha kısa zamanda homozigotlaşması ve böylece istenen karakterlerin
sabitleştirilmesi mümkün olur. Melezleme yolu ile elde edilen çoğu ırklarda belli bir
süre kanyakınlığı uygulanmıştır.
Kan yakınlığının en önemli yararı son yıllarda yumurta ve broiler tipi tavuk
yetiştirilmesinde görülmektedir. Her ırk içinde, kardeşler arası birleştirilmelerle 5–10
jenerasyonda birbirinden genetik yapı bakımından farklı hatlar geliştirilmekte ve
bunlar arasından birbiri ile melezlendiklerinde en verimli yavruları meydana getiren
hatlar saptanmaktadır. Bulunan bu hatlar bir yandan saf olarak üretilirken, bir yandan
da aralarında melezlenerek verimi yüksek ticarî etlik piliç veya yumurta tavukları elde
edilmektedir. Akrabalı yetiştirilmiş hatlar veya iki ayrı ırk arasında yapılan
melezlemelerden elde edilen yavru jenerasyonunun verim ve yaşama gücü
yönünden ebeveyn hatlara gösterdiği üstünlük heterozis veya melez azmanlığı
(hybrid vigor) olarak bilinir. En yüksek heterozis meydana getiren hatlar akrabalı
yetiştirme yolu ile elde edilebilmektedirler.
Biyolojik araştırmalarda çoğunlukla fare, sıçan, kobay ve tavşan gibi laboratuar
hayvanları kullanılır ve bunların da genetik bakımdan birörnek olmaları istenir. Böyle
Hayvan Islahı Ders Notları– 41
genetik yönden birörnek deneme hayvanları ancak akrabalı yetiştirme yolu ile elde
edilebilir. Akrabalı yetişme derecesi %80–90 a çıkmış bir fare popülâsyonundaki
bireyler genetik yapıları bakımından birörnek sayılabilirler.
Akrabalı Yetiştirmenin Zararları: Bir sürüde akrabalı yetiştirme derecesi belli
bir düzeyin (örneğin %20’nin) üzerine çıktığı takdirde, başta dölverimi ve yaşama
gücü ile ilgili karakterler olmak üzere, verimle ilgili bütün karakterlerde bir gerileme
başlar. Buna kanyakınlığı depresyonu denir. Bunun en önemli nedeni akrabalı
yetiştirme ile çeşitli lokuslardaki gen çiftlerinin zamanla gittikçe homozigotlaşması ve
bu homozigotlaşmanın faydalı dominant aleller lehine olabildiği gibi faydalı olmayan
resesif aleller lehine de olması ve bunun sonucu olarak ta lokuslardaki heterozigotluk
avantajının ortadan kalkmasıdır. Kan yakınlığı depresyonundan en çok zarar gören
karakterlerin türün devamı için önemli olan dölverimi, yumurta verimi ve yumurtadan
çıkış gücü gibi karakterler olduğu görülmektedir. Bunlar aynı zamanda kalıtım
derecesi düşük olan karakterlerdir.
Bir sürüde kanyakınlığı derecesinin yükselmesi aynı zamanda, yavrunun
ölümüne veya anormal olmasına yol açan lethal faktörlerin ve kalıtsal bozuklukların
daha sık ortaya çıkmasına neden olur. Akraba bireylerin birleştirilmesi verimle ilgili
genlerin ileri jenerasyonlarına gittikçe homozigotlaşmasını sağladığı gibi, yukarıdaki
bozuklukları meydana getiren resesif genlerin de homozigot hale geçmesine ve
yavruda bu durumların ortaya çıkmasına yol açar. Böyle zararlı etkili resesif genler
akrabalı yetiştirme yapılmadığı zaman genellikle bunların etkilerini örten dominant
genlerle birlikte (yani heterozigot halde) olduklarından bu bozukluklar genellikle
görülmez ya da çok az görülür. Akrabalı yetiştirme ile bu resesif genler daha sık
homozigot hale geldiklerinden yavrularda lethal faktörler ve kalıtsal bozukluklar daha
sık ortaya çıkar. Bu durumların ortaya çıkması kan yakınlığının zararlı bir etkisi
olmakla beraber, bunu yetiştirmenin yararına, yorumlamak ta mümkündür. Çünkü
resesif etkili olmaları nedeniyle sürüde gizli olarak kuşaktan kuşağa geçen zararlı
genler kan yakınlığı ile homozigot hale gelerek zarar verdikleri yavru ile birlikte
sürüden uzaklaşmış olurlar Böylece zamanla, bu gibi zararlı etkili gen oranı sürüde
önemli ölçüde azalmış olur. Çünkü böyle genleri homozigot olarak taşıyan bireyler ya
yaşamazlar ya da bunlara sürüde döl verme olanağı tanınmaz. Sürüde resesif lethal
genler yoksa kan yakınlığının bu etkisi zaten söz konusu değildir, Fakat böyle genler
varsa kanyakınlığı ile bunların etkileri daha kolay ortaya çıkar.
Hayvan Islahı Ders Notları– 42
Akrabalı Yetiştirmenin Zararları aşağıdaki şekilde özetlenebilir;
Akrabalı yetiştirmenin faydaları olduğu gibi zararları da vardır. Sıkı ve yakın
akrabalı yetiştirme şekillerinde aşağıdaki sonuçlar şekillenebilir;
1. Döl verimi düşer, üreme hızı azalır ve kısırlık oranı artar
2. Yaşama gücü zayıflar, hastalıklara ve çevre koşullarına karşı dayanıklılık
azalır
3. Büyüme ve gelişme yeteneği zayıflar, verim düşüklüğü şekillenebilir
4. Kalıtsal kusurlar, anomaliler artar
5. İçgüdülerde gerileme olur
6. Albinoluk artar
Akrabalık ve Akrabalı Yetiştirme Derecesi
Geçmişinde bir veya daha fazla ortak atası olan bireylere akraba denir. Hayvan
yetiştiriciliğinde akrabalık kavramı daha dar anlamda kullanılmaktadır. Buna göre;
pedigrilerinde geriye doğru 4. Veya 5. Generasyona kadar bir veya daha fazla ortak
ataya sahip bireylere akraba denir. Ortak ata ne kadar yakın bir generasyonda ise
akrabalık derecesi o kadar yüksektir.
B
A
K
C
D
E
F
Yanda A ve Z ile gösterilen iki bireyin pedigri
kartları 2. generasyona kadar verilmiştir. A bireyinin
babası B, büyük babası C dir. A ve Z bireylerinin sadece
C atası ortaktır.
Bu iki birey arasındaki akrabalık derecesi
Y
Z
L
C
G
H
J
RAZ= (1/2)n1+n2 formülü ile hesaplanır. Burada n1
bireylerden biri ile ortak ata arasındaki generasyon
sayısını, n2 ise bireylerden diğeri ile ortak ata arasındaki generasyon sayısını
göstermektedir. A bireyi ile C bireyi arasında 2, Z bireyi ile C bireyi arasında yine 2
generasyon bulunur. Böylece A ve Z bireyleri arasındaki akrabalık derecesi
RAZ= (1/2)2+2=(1/2)4=1/16=%6,25’dir.
Hayvan Islahı Ders Notları– 43
Akraba olan bireyler arasındaki ortak ata sayısı birden fazla ise iki birey
arasındaki akrabalık derecesi, her ortak atadan gelen akrabalık derecelerinin ayrı ayrı
hesaplanır ve bunların toplanması ile elde edilir.
Akrabalı Yetiştirme Derecesi (F)
Hayvan yetiştiriciliğinde akraba olan bireylerin birleştirilmesi ile meydana gelen
hayvanların akrabalı yetiştirme derecesinin yani kan yakınlığının hesaplanması
önemlidir. Aşağıda Akraba olan A ve Z bireyinin birleştirilmesinden elde edilen X
bireyinin pedigri kartı verilmiştir.
B
A
K
X
Y
Z
L
C
D
E
F
C
G
H
J
Buna göre X bireyinin akrabalı yetiştirme derecesi
FX= (1/2)n1+n2+1 formülüyle hesaplanır.
Förmülde n1 baba tarafındaki generasyonları (A dan C ye kadar) n2 ise ana
tarafındaki generasyonları (Z den C ye kadar) gösterir. Bu pedigri kartına göre, n1=2
ve n2= 2 dir.
Buna göre X bireyinin akrabalı yetiştirme derecesi;
FX= (1/2)n1+n2+1= (1/2)2+2+1=1/32=%3,125’tir.
Birden fazla ortak ata olması halinde, her ortak atadan kök alan akrabalı
yetiştirme dereceleri, yukarıdaki formülde ayrı ayrı hesaplandıktan sonra bunların
toplanması ile elde edilir. Akrabalı yetiştirme derecesi, akrabalı yetiştirme sonucu
heterozigotlukta meydana gelen azalmanın ölçüsüdür. Yani X bireyi %3,125 oranında
akrabalı yetiştirilmiş olup akraba dışı yetiştirilenlere göre bu hayvanın gen çiftlerinde
heterozigotluk %3,125 kadar daha az demektir.
Bu örnekteki akraba olan A ve Z bireyleri arasındaki akrabalık derecesi (R AZ)
daha önce verilen akrabalık derecesi formülü ile hesaplandığında %6,25 olduğu
bulunur. Görüldüğü gibi akraba olan iki bireyin birleştirilmesi ile meydana gelen
Hayvan Islahı Ders Notları– 44
yavrunun akrabalı yetiştirme derecesi ebeveynlerinin akrabalık derecelerinin yarısına
(FX=%3,125) eşittir.
MELEZLEME
İki ayrı ırkın bireyleri arasında yapılan birleştirmelere melezleme denir. Örneğin
İsviçre Esmer ırkı boğa ile Boz ırk ineklerin, Merinos koçlarla Akkaraman koyunların
birleştirilmesi birer melezlemedir. Melezleme sonucu elde edilen yavrulara melez
denir. Daha önceki bölümlerde de belirtildiği gibi verimler yönünden bir türün çeşitli
ırkları arasında önemli farklılıklar vardır. Irklar arasındaki bu farklılıklar büyük ölçüde
genetik farklılıklardır. Örneğin Fin Yerli ırkından koyunlar bir batında ortalama üçüz
doğurdukları halde, İngiltere’deki dağ koyunları 1–1,5 yavru doğururlar. Bu iki ırkın
birleştirilmesi ile elde edilen F1 melezi koyunlarda bir batında ki ortalama yavru sayısı
2–2,5
olmaktadır.
Böylece,
Fin
koyun
ırkının
dölverimi
yönünden
genetik
üstünlüğünden yararlanılarak, dağ koyunlarının bu ırkla melezlenmesiyle, elde edilen
melez kuşakta dölverimi önemli ölçüde arttırılabilmektedir. Türkiye’de Esmer Irk Boz
Irk veya Esmer Irk Doğu Anadolu Kırmızı ırkı melezlemeleriyle, yerli ırka göre hem
süt verimi ve hem de et verimi yüksek melezler elde edilmektedir.
Melezleme Çeşitleri Hayvan yetiştirmede melezlemeden, başlıca,
(1) düşük verimli bir ırkı yüksek verimli bir ırka dönüştürmek,
(2) iki veya daha fazla ırkın istenen özelliklerini bir araya getirerek yeni bir ırk
elde etmek ve
(3) kullanma hayvanları elde etmek şekillerinde yararlanılabilir.
Buna göre üç çeşit melezleme söz konusu olabilir; bunlar geriye melezlemesi,
kombinasyon melezlemesi ve kullanma melezlemesidir.
1– GERİYE MELEZLEME; Üzerinde durulan bir karakter yönünden veya tüm
karakterler yönünden saf yapılı iki hayvanın birleştirilmesinden elde edilen melez
yavruların ata soyundan bir hayvanla birleştirilmesine geriye melezleme denir. Geriye
melezleme iki amaçla yapılır.
a– Test Melezlemesi: Bir bireyin homozigot olup olmadığının tespiti için aynı
cins fakat saf bir hayvanla birleştirilmesine verilen isimdir. Elde edilen döllerin fenotipi
test edilen fenotip ile aynıysa hayvan homozigot, değilse heterozigottur.
Hayvan Islahı Ders Notları– 45
b– Çevirme Melezlemesi; Bu melezleme şekli düşük verimli bir ırkın üstün
özellikleri olan diğer bir ırka dönüştürülmesi amacı ile uygulanır. Çevirme
melezlemesi genellikle düşük verimli yerli ırklarla yüksek verimli kültür ırkları arasında
yapılır. Bu melezle pratikte aşağıdaki şekilde uygulanır. Önce yerli ırkın dişileri ile
kültür ırkının erkekleri birleştirilerek F1 jenerasyonu elde edilir. F1 melez dişiler tekrar
kültür ırkı erkeklerle birleştirilerek birinci geriye melezler (G1) elde edilir. G1 dişiler
tekrar kültür ırkı erkeklerle birleştirilerek kültür ırkına ikinci geriye melezler (G 2),
bunların dişilerinin kültür ırkına verilmesiyle G3 ve aynı şekilde devam edilerek
dördüncü ve beşince geriye melez kuşaklar (G4 ve G5) elde edilir. Yerli ırkı Y ve
kültür ırkını K ile gösterirsek; ortalama olarak F1 melezlerinin genetik yapıları %50 Y,
%50 K, G1’lerin genetik yapıları %25 Y, %75 K, G2’lerinki %12,5 Y, %87,5 K,
G3’lerinki %6.25 Y, %93.75 K, G4‘erinki ise %3.12 Y, %96.88 K şeklindedir. Yani bir
yerli ırkı kültür ırkına çevirmek için yukarıda belirtilen şekilde melezleme yapılırsa 4
üncü ve ya 5 inci geriye melez jenerasyonda yerli ırk genotipi ortalama %2–3 e
düşerken kültür ırk genotipi %97-98’e yükselmektedir. Böylece 4–5 jenerasyonluk
geriye melezleme ile bir yerli ırk kültür ırkına dönüştürülmüş sayılabilir. Kültür ırkı ile
yerli ırk arasındaki genetik farklılık nedeniyle, hiç seleksiyon yapılmadan bile, elde
edilen melez kuşaklarda verim düzeyi yerli ırka göre daha yüksek olur. Ancak, böyle
bir melezleme programının pratikte seleksiyon yapılmadan yürütülmesi söz konusu
değildir, ya da söz konusu olmamalıdır. Melezlemenin çeşitli aşamalarında kullanılan
kültür ırkı erkeklerle melez dişilerin istenen karakterler yönünden seçilmiş bireyler
olmasına özen gösterilmelidir. Melezleme programından ancak bu yolla en yüksek
yarar sağlanabilir. Yeni ırka dönüştürme tamamlandıktan sonra artık kültür ırk
erkeklerin kullanılmasına gerek yoktur. Bu andan başlayarak yetiştirmeye, elde
edilmiş G3, G4, G5 gibi hayvanların erkek ve dişilerinin verimlerine göre seçime tabi
tutulmaları ve bu erkek ve dişilerin kendi aralarında birleştirilmeleri yolu ile devam
edilmelidir.
Çevirme melezlemesi ile yerli ırk hemen tamamen kültür ırkına çevrildiğinden,
kullanılacak kültür ırkının, melezlemenin yapılacağı bölgenin bakım ve besleme
koşullarına uyumu büyük önem taşır. Kültür ırkının uyum yeteneği iyi ise çevirme
melezlemesi başarılı, kötü ise başarısız olur. Melezlemeden alınacak sonuçların
daha iyi olması için bakım besleme koşullarının yerli ırka uygulanandan daha iyi
olması gereklidir. Melez hayvanlar yeni düzeylerine uygun bir beslemeye tabi
tutulmadıkları takdirde melezlemeden beklenen pratikte yarar sağlanamaz.
Hayvan Islahı Ders Notları– 46
2– KOMBİNASYON MELEZLEMESİ: İki veya daha fazla ırkın istenen
özelliklerini yeni bir tip veya ırkta bir araya getirmek için başvurulan bir melezleme
şeklidir. Kombinasyon melezlemesine, Columbia koyun ırkının elde edilmesi için
Lincoln ve Rambouillet ırkları arasında yapılan melezleme örnek gösterilebilir. Bu
melezleme ve uygulanan seleksiyonla elde edilen Columbia ırkında, Lincoln ırkının
etçilik karakterleri ile Rambouillet ırkının kaliteli yapağı verimi bir araya getirilmiştir.
Kombinasyon melezlemesi ile yeni bir tip veya ırk geliştirmede, en az melezleme
kadar, istenen karakterler yönünden seleksiyon uygulanması da önem taşır.
Columbia ırkının elde edilmesinde önce Lincoln koçlarla Rambouillet koyunlar
birleştirilerek F1 melezleri elde edilmiştir. F1 erkek ve dişiler arasından etçilik
karakterleri ve yapağı verimi iyi olanlar seçilerek, bu seçilen F1 erkek ve dişiler kendi
aralarında birleştirilmiş ve F2 kuşağı elde edilmiştir. F2 kuşağından da etçilik
karakterleri ve yapağı verimi iyi olan erkek ve dişiler seçilip bunlar kendi aralarında
birleştirilmişlerdir. Bunlardan elde edilen kuşaklarda aynı şekilde seleksiyona devam
edilerek etçilik karakterleri Lincoln ırkına, yapağı karakterleri Rambouillet’e yakın olan
ve toplam verimliliği belli koşullarda bu ırkların her hangi birinden yüksek olan
Columbia ırkı elde edilmiştir. Yeni bir ırk geliştirilmesinde bazen ikiden fazla ırkın en
iyi karakterlerin bir araya getirilmesi istenebilir. Örneğin üç ırkın en iyi yönlerinin bir
araya getirilmesi isteniyorsa önce iki ırk melezlenir; elde edilen F1’lerle üçüncü ırk
birleştirilir. Elde edilen üçlü melezler arasında istenen özellikleri en iyi gösteren erkek
ve dişiler seçilerek aralarında birleştirilir. Bunlardan elde edilen kuşaklarda da aynı
şekilde seleksiyona devam edilir.
3– KULLANMA MELEZLEMESİ; Bu melezleme yüksek verimli ticari kullanma
hayvanları
elde
edilmesi için
uygulanan bir melezleme
şeklidir.
Kullanma
melezlemesi önemli özellikleri heterois gösteren melezler elde edilmesi için uygulanır.
Bu melezler yalnız üretim için kullanılırlar; normal olarak bunlardan damızlık elde
edilmesi yoluna gidilmez. Örneğin A ve B gibi iki tavuk ırkı mevcut olsun ve bunlardan
elde edilen F1 melezleri yumurta verimi yönünden gerek A ya gerekse B ye üstün
olsun. Bu Fı melezleri uygulamada bol yumurta üretmek için kullanılırlar. Bunların
yumurtalarından damızlık civciv çıkarılması yoluna gidilmez. Melez tavuklar verimli
dönemlerini tamamlayınca kesime sevk edilirler ve bunların yerine A x B
birleştirilmesi ile elde edilmiş yeni melezleri getirilerek yumurta üretiminde kullanılır.
Görülüyor ki, kullanma melezlemesinde saf ırkların bir yandan kendi içlerinde
birleştirme yolu ile saf olarak devam ettirilmeleri, diğer yandan bunlardan birbiri ile
Hayvan Islahı Ders Notları– 47
melezlenerek kullanma hayvanlarının elde edilmesi söz konusudur. Kullanılan A ve B
ırkları tavuk eti üretimine uygun ırklar iseler, o zaman bunlardan elde edilen F 1
civcivlerinin hepsi belli bir yaşa kadar (genellikle 6 – 8 hafta) büyütüldükten sonra
hepsi (yani hem erkek ve hem dişiler) etlik piliç (broiler) olarak kesime gönderilirler.
Bugün
tavukçulukta
gerek
yumurta
ve
gerekse
et
üretimi
için
kullanma
melezlemelerde, daha çok birbiri ile birleştiği zaman pozitif heterozis gösteren,
genetik yönden farklı, akrabalı yetiştirilmiş hatlar kullanılmaktadır. Bu hatlar aynı ırkın
farklı hatları ya da ayrı ırkların hatları olabilmektedir. Ayni ırk içindeki genetik yönden
çok farklı hatların birleştirilmesine de bugün melezleme gözü ile bakılmaktadır.
Tavukçulukta kullanma melezlemesinin çokluk dörtlü bir şekilde uygulandığı
görülmektedir. Önce A x B ve C x D şeklinde hatlar arası melezlemeler yapılarak F AB
ve FCD gibi F1 melezleri elde edilmekte, sonra FAB x FCD şeklindeki birleştirme
yapılmakta ve nihai yumurta veya et piliçleri elde edilmektedir. Dörtlü melezleme ile
elde edilen bu hayvanlara tavukçulukta melez yerine genellikle hibrid denir.
Kullanılan A, B, C ve D tavuk hatları büyük ebeveyn hatları, F AB ve FCD melezleri ise
ebeveyn materyali olarak bilinir. Sığırcılık ve koyunculukta kullanma malzemesi hızlı
büyüyen kaliteli kesim hayvanları elde edilmesi için uygulanmaktadır. Örneğin
İngiltere”de etçi Charolais boğaları ile süt ırkı inekler arasında yapılan birleştirmelerle
hızlı ve ekonomik gelişen ve iyi karkas veren melez hayvanlar elde edilmekte,
yaklaşık 500 kg canlı ağırlığa ulaştıklarında bunlar kesime sevk edilmektedir. Gene
İngiltere’de genellikle düşük verimli olan dağ koyunları fertil ırkların koçları ile
birleştirilerek döl verimi yüksek melez anaçlar elde edilmekte, bu melez anaçların
verimli alçak arazi çiftliklerinde etçi ırk koçlarla birleştirilmesiyle de hızlı gelişen melez
kesim kuzuları elde edilmektedir. Bu melez kuzuların hem erkekleri ve hem de dişileri
3–4 aylıkta kesime gönderilmektedir. Yeni Zelanda’da erken gelişen etçi Southdown
koçları ile Romney veya Corriedalle Koyunları arasında yapılan birleştirmelerden elde
edilen Fı erkek ve dişi kuzular 2–3 aylığa kadar büyütülerek kesime yollanmaktadır.
Atçılıkta kullanma melezlemesine örnek olarak safkan İngiliz ırkı ile İrlanda ırkı
arasında yapılan birleştirmelerden elde edilen Hunter atı gösterilebilir. Bu melez
sadece yarış veya spor atı olarak kullanılmak için elde edilir; kendisinden yavru
alınması yoluna normal olarak gidilmez. Kullanma melezlemesi, genlerin dominant
veya epistatik etkilerinden yararlanılarak, melez azmanı hayvanların elde edilmesi
amacı için uygulanır. Elde edilen hayvanlar damızlık olarak kullanılmazlar. Bu
nedenle ebeveyn hayvanların veya melezlerin devamlı olarak başka yetiştiricilerden
sağlanması gerekir. Bir yandan heterozisten yararlanmaya ve diğer yandan da melez
Hayvan Islahı Ders Notları– 48
dişilerin damızlık olarak kullanılmasına olanak veren iki melezleme tipi vardır ki,
bunlar da bir bakıma kullanma melezlemesi sayılabilirler; bunlar rotasyon
melezlemesi ve crisscrossingdir. Bu tip melezlemeler daha çok domuzculukta
kullanılır. Bu melezleme tiplerinin koyunculukta da uygulanma olanağı vardır.
Rotasyon melezlemesi; A, B ve C gibi üç ırkı kapsar. Önce A ile B birleştirilir,
elde edilen melez dişiler C ırkının erkeklerine veriler. Bu birleştirmeden elde edilen
melez dişiler A ırkının erkekleri ile birleştirilir ve bunlardan elde edilen melez dişiler B
ırkının erkeklerine verilir. Sonraki yıllarda elde edilen melez dişiler aynı sıra izlenerek
C, A, B ırklarının erkekleri ile birleştirilerek yetiştirme sürdürülür. Her jenerasyonda
elde edilen melez erkeklerin tümü, dişilerin de damızlık fazlası olanları kasaplık
olarak değerlendirilir. Bu sistemde melez dişiler işletme içinden, erkekler başka
yetiştirmelerden sağlanır.
Crisscrossing A ve B gibi iki ırka kapsar. Önce A ve B birleştirilir. Elde edilen
melez dişiler A ırkının erkeklerine verilir; bu birleştirmeden elde edilen melez dişiler B
ırkının erkeklerine verilir. Sonraki kuşaklarda sırası ile A ve B ırklarının erkekleri
kullanılır. Bu melezlemeler işletme içinden sağlanır, kullanılacak A ve B ırka erkekler
başka yetiştiricilerden satın alınır. Melez erkeklerle damızlık fazlası dişiler kasaplık
olarak değerlendirilir.
Melezlemenin Hayvan Yetiştirme ve Islahındaki Önemi
Dünyada bugün var olan sığır, koyun, domuz, at ve tavuk ırklarının orijinleri
incelendiğinde, bu ırkların büyük bölümünün geliştirilmesinde temelde melezlemeden
yararlanıldığı görülür. Örneğin Jersey, Guernsey, Ayrshire ve Santa Gertrudis gibi
sığır ırklarının, çoğu etçi koyun ırklarının, et–yapağı tipi Merinos ve kombine verimli
Columbia, Targhee ve Corriedale koyunlarının, Safkan İngiliz, Belçika, Haflinger,
Anglo - Norman ve Anglo - Arap atlannın ve Rhode İsland ve Plymouth Rock gibi
tavuk ırklarının elde edilmeleri için başlangıçta iki ya da daha fazla ırk arasında
melezlemeler yapılmıştır. Daha sonra, elde edilen melezlere belli amaçlarla göre
yıllar boyu sistemli seleksiyon uygulanarak bu ırklar bugünkü ırk karakterlerini
kazanmışlardır. Bugün melezleme yöntemlerinden en çok kullanma hayvanları elde
edilmesi için yararlanıldığı söylenebilir. Örneğin halen yumurta ve tavuk eti üretiminde
yaygın bir biçimde kullanılmakta olan hibritler, önce çeşitli tavuk ırklarının saf hatları
(büyük ebeveyn hatları) ve sonra bunlardan elde edilen melez grupları (ebeveyn
Hayvan Islahı Ders Notları– 49
grupları) arasında yapılan kullanma melezlemelerinin ürünüdürler. Bunun gibi, çoğu
ülkelerdeki sığır eti üretimi, Charolais, Chianina ve Marehigiana gibi etçi ırk boğaların
kombine verimli ve sütçü saf ırk ineklerle ya da uygun melez ineklerle
birleştirilmesiyle elde edilen, besi gücü ve yemden yararlanma yeteneği yüksek,
melez kesim hayvanlarına dayanmaktadır. Koyunculuk alanında kaliteli kesim
kuzularının üretilmesi için de, koyunculuğu ileri ülkelerde, etçi ırklardan koçlarla döl
ve süt verimleri yüksek melez koyunlar arasında kullanma melezlemeleri yapılması
yoluna gidilmektedir. Aynı ölçüde olmasa da, diğer hayvancılık kollarında ve kültür
balıkçılığında da bu melezleme yöntemi kullanılmaktadır. Kullanma melezlemesi ile
hem bir tür içindeki çeşitli ırk ya da hatların birleştirilmesi sonucu ortaya çıkan
heterozisten yararlanılmakta ve hem de çeşitli verim özellikleri yönünden gelişmiş
ırkların
belli
bir
kullanma
ürününün
elde
edilmesi
yönünde
kullanılmaları
melezleme,
yeni
hayvan
ırklarının
ve
sağlanabilmektedir.
Hayvancılık
alanında
tiplerinin
geliştirilmesi açısından da önem taşıyan bir ıslah yöntemidir. Bu yöntemle farklı verim
özellikleri yönünden gelişmiş iki ya da daha fazla ırkın iyi özelliklerini yeni bir ırkta bir
araya getirmek, yani kombine etmek, mümkündür. Örneğin A.B.D.’nde et verimi
yönünden gelişmiş Lincoln koyun ırki ile yapağı verim ve kalitesi yönünden gelişmiş
Rambouillet koyun ırkı arasında yapılan melezlemelerle hem et ve hem de yapağı
verimi yönünden gelişmiş kombine verimli Columbia ve Targhee ırkları elde edilmiştir.
Et Mennosu x Akkaraman melezlemeleri ve melezlere uygulanan seleksiyonla Konya
Harası’nda elde edilmiş olan Orta Anadolu Merinosu ile, Rambouillet x Dağlıç
melezlemeleri ve melezlere uygulanan seleksiyonla Eskişehir Çifteler Harası’nda elde
edilmiş olan Ramlıç Koyunu da kombinasyon melezlemelerinin ürünüdürler. Bu koyun
tipleri, yabancı koyun ırklarının gelişmiş yapağı ve et verimi özellikleri ile yerli ırkların
yüksek yaşama gücünü birlikte taşırlar. Birçok at, domuz ve hatta tavuk ırkının
geliştirilmesinde de, önce ırklar arasında melezlemeler yapılarak temel melez
popülâsyonlar elde edilmiş, sonra bu melez popülâsyonlara belli amaçlara göre
seleksiyon uygulanmıştır. Dünyada kombinasyon melezlemeleri yolu ile yeni ırkların
ve tiplenin elde edilmesi konusundaki çalışmalar bugün de sürdürülmektedir.
Melezlemeden, düşük verimli yerli ırkların verimli ırklara dönüştürülmesi
amacıyla da yararlanılır. Örneğin Türkiye’de bugün yetiştirilmekte olan Anadolu
Esmer sığırı (Karacabey Esmeri) bir kültür ırkı olan İsviçre Esmeri ile yerli Boz ırk
arasında, Karacabey tipi Türk Merinosu ile Alman Et Merinosu ile yerli Kıvırcık
Hayvan Islahı Ders Notları– 50
koyunları arasında yapılan çevirme melezlemeleri ile elde edilmiştir. Kuşkusuz bu
çalışmalarda, gerek çevirme melezlemeleri sırasında ve gerekse çevirme işlemi
tamamlandıktan sonra, kullanılacak erkek ve dişilerin belli amaçlara göre
seçilmelerine de önem verilmiştir. Çevirme melezlemesinden başarılı sonuçlar
alınabilmesi için, dönüştürülecek yerli ırkın bakım ve besleme koşulları nispeten
uygun yörelerdeki sürülerinin ele alınması ya da melezleme ilerledikçe bu yörelerdeki
koşulların geliştirilmesi gereklidir. Ayrıca, dönüştürmede kullanılacak kültür ırkı yeni
bakım, besleme ve koşullarına iyi uyum gösterebilen bir ırk olmalıdır; bu durum
başlangıçta yapılacak adaptasyon denemeleri ile kontrol edilmelidir. Bugün,
Türkiye’nin çeşitli bölgelerindeki Boz ırk, Yerlikara ve Doğu Anadolu Kırmızı
sığırlarının bir bölümü Esmer ırka ve Karadeniz kıyı şeridindeki yerli sığırların bir
bölümünün
Jersey
ırkına
dönüştürülmesi
için
çevirme
melezlemeleri
uygulanmaktadır. Orta Anadolu’daki Merinos x Akkaraman melezlemeleri de kısmen
çevirme ve kısmen de kombinasyon melezlemesi şeklinde sürdürülmektedir.
Bir yerli ırkta verim düzeylerinin yalnızca seleksiyonla geliştirilmesi çok uzun
vadeli bir çalışmayı gerektirir. Bunun başlıca nedenleri arasında, geliştirilecek özellik
sayısının fazla olması, bu özelliklerin bir kısmının kalıtım derecelerinin düşük
olabilmesi ve bir grup karaktere uygulanacak seleksiyonu başka karakterlerde
gerilemelere yol açma olasılığının bulunması sayılabilir. Buna karşı, melezleme yerli
ırkların ıslahında daha kısa vadede sonuç veren bir metot olarak kabul edilir.
Melezleme ile aynı zamanda birkaç verim özelliği birlikte geliştirilebilir. Örneğin
Esmer ırkla yerli sığırlar arasında yapılan çevirme melezlemeleriyle, daha F 1
kuşağında, süt verimi, süt yağı verimi, yapağı ve canlı ağırlık, büyüme hızı ve karkas
kalitesi ile ilgili özelliklerde yerli hayvanlara göre belirgin artışlar sağlanabilmektedir.
Melezlemenin ilerlemesi ile birlikte melezler süt ve et verimi özellikleri yönünden
Esmer ırkın düzeylerine yaklaşmaktadır. Jersey X Yerli ırk çevirme melezlemelerinde
de, birinci ve ikinci geriye melez kuşaklarda süt verimi, süt yağı verimi, sütte yağ
oranı ve erken gelişme yeteneği Jersey ırkının düzeylerine çok yakın olmakta ve bu
kuşaklardaki melez hayvanlar büyük ölçüde Jersey ırkının morfolojik özelliklerini
göstermektedirler. Hayvan yetiştirmede kullanılan geleneksel seleksiyon metotları,
toplamalı gen etkilerinden yararlanmayı amaçlar. Toplamalı olmayan (yani dominant
ve epistatik) gen etkilerinden yararlanılması ise, melezlemeleri de kapsayan özel
seleksiyon metotlarının kullanılmasını gerektirir. Bu seleksiyon metotları farklı
ırklardan iki hat ya da bir ırkın genetik yönden farklı iki hattı üzerinde uygulanır. Bu
Hayvan Islahı Ders Notları– 51
hatlar bir yandan saf olarak sürdürülürlerken bir yandan da bir diğeri ile melezlenirler.
Her hattı saf olarak sürdürecek erkek ve dişiler, diğer hatla melezlenmelerinden elde
edilen melez döllerinin verim düzeylerine bakılarak seçilirler. Bu şekilde, iki ırk ya da
hat arasında çapraz melezlemeleri ve saf yetiştirmeyi kapsayan seleksiyon metoduna
tekrarlı çapraz seleksiyon (reciprocal recurrent selection) denir. İki hat arasında
melezleme yapılmakla birlikte, hatlardan yalnızca birinde melez performansa göre
seçim yapılıyorsa, bu şekilde yapılan seleksiyona da tekrarlı seleksiyon (recurrent
selection) adı verilir. Bu özel seleksiyon metotları daha çok tavuk yetiştiriciliğinde
kullanılır ve söz konusu iki hattın özel kombinasyon yeteneklerinin geliştirilmesini
amaçlar. Böylece, bu iki hattan elde edilen melez hayvanlarda ortalama yerim düzeyi
heterozis’teki artış nedeniyle zamanla giderek yükselir.
Download