yirmialtıncı bölüm

advertisement
YİRMİALTINCI BÖLÜM
Uluslararası Para Sistemleri:
Bugünkü Uygulamalar
III. BRETTON WOODS SONRASI GELİŞMELER
Arz Yanlı Ekonomi Politikası ve Dolar
• 1973 başlarında belli başlı sanayileşmiş ülkeler, Bretton Woods sisteminin
temelini oluşturan, paralarını sabit kurlardan Amerikan Doları’na bağlama
uygulamalarına son vermişlerdir.
• Sonuç olarak, bu ülkelerin paraları ile Amerikan Doları birbirlerine karşı
dalgalanmaya bırakılmış olmaktaydı.
• Bretton Woods Sistemi’nin kilit parası olan doların dalgalanmaya
bırakılması, çok çeşitli yönlerden önem taşımaktaydı.
– 1. Uluslararası bir değer standardı idi. Fakat dalgalanmanın olduğu bir
para bu standart olma işlevini yerine getiremezdi.
– 2. doların rezerv parası olması, rezervlerinin büyük bir bölümünü
Amerikan Doları cinsinden tutmaktaydı. Yeni durum, rezervleri
çeşitlendirmek, “rezerv yönetimi” sorununu ortaya çıkarmıştır.
– 3. Bretton Woods sonrası az gelişmiş ülkelerden oluşan bir grup ülke,
sabit kur uygulamalarını sürdürerek paralarını yeniden Amerikan
dolarına bağlamışlardır. Doların öteki paralara göre değerinin değişmesi,
dış denge sorunu yaratmaması için gelişmekte olan ülkeler dolara
2
sabitlemeyi uygun gördüler.
III. BRETTON WOODS SONRASI GELİŞMELER
Arz Yanlı Ekonomi Politikası ve Dolar
• Bu bahsedilen sorunlar münasebetiyle, günümüzdeki sistemin önemli bir
parçası olan “para sepetleri” ne verilen büyük önem ortaya çıkmıştır.
• Ülkeler SDR ve ECU gibi genel veya bölgesel para sepetleri dışında, özel
olarak oluşturdukları birleşik hesap paraları oluşturma yoluna da
gitmişlerdir. Bir tek para yerine, değer standardı olarak bir para sepetinin
belirlenmesi, tek para değerinde görülebilecek ani ve sık değişikliklerin
etkilerini azaltmaktadır.
• Bu duruma bağlı olarak SDR ve ECU gibi birleşik para birimlerinin uluslar
arası değer ölçüsü olarak kullanılması oldukça yaygınlaşmıştır. Avrupa para
birimi Euro nunda bu amaçla kullanılması beklenilmektedir.
• Dolar 1973 Mart ayında dalgalanmaya bırakılınca piyasada bir miktar değer
kaybetmişti.
–
Fakat birinci petrol şoku, doların değerini yükseltici bir etki ortaya çıkarmıştır.
–
1977’den sonra dolar tekrar inişe geçince, Carter Yönetimi doları desteklemek için bazı önlemler
almıştır. (sıkı para ve maliyet politikaları)
3
SDR’nin Bileşenleri ve Hesaplaması
Friday, March 04, 2016
Para Cinsi
Para Sepeti
Ağırlıkları
(Rezervler ve dünya
ticaretinde kullanılan
para)
Para MiktarıKural O-1
Döviz Kuru
($ karşı) 1
ABD $ Karşılığı
Euro (Avro)
37.4
0.4230
1.09840
0.464623
Japon Yeni
9.4
121.000
113.76000
0.106364
İngiliz Sterlini
11.3
0.1110
1.41470
0.157032
ABD Doları
41.3
0.6600
1.00000
0.660000
1.388.019
U.S.$1.00 = SDR
0.720451 2
SDR1 = US$
1.388020 4
SDR1=TRY
4.0469
III. BRETTON WOODS SONRASI GELİŞMELER
1. Arz Yanlı Ekonomi Politikası ve Dolar
• Doların değerinde yükselmeye yol açan diğer bir gelişme ise 1980’de Reagan
Yönetimi’nin iş başına gelmesiyle uygulanan “Arz-Yanlı Ekonomi
Politikası”dır. (supply-side economics)
• Talepten çok arz faktörüne ağırlık veren bu politikalar Keynes ekonomisinin
tersine, ekonominin canlandırılması için üretimin artırılması, bu amaçla da
özel kesimin özendirilmesi esasına dayanmaktadır.
• Özel kesimi teşvik etmek için vergilerin indirilmesi ve kamu harcamalarının
kısılması öngörülmektedir. Bu önlemlerin ortaya çıkardığı bütçe açıkları ise
iç ve dış borçlanma, yani yüksek faiz politikası ile finanse edilmiştir.
• 1980 başlarında uygulamaya konulan bu politika ile, Avrupa ve Uzak Doğu
piyasalarında kısa süreli fonların yoğun bir şekilde ABD’ye doğru aktığı
görülmüştür. Ülkeye yoğun olarak giren yabancı sermaye fonları, doların
değerini yapay olarak yükseltiyordu.
• Doların değerinin bu şekilde yükselmesine rağmen, ABD’nin bunu önlemek
adına bir girişimde bulunmaması “özel çıkar sağlamaya yönelik ihmal”
(benign neglect) politikası olarak adlandırılmaktadır. Bu durum 1981 den
1985 e kadar sürmüştür.
5
III. BRETTON WOODS SONRASI GELİŞMELER
Arz Yanlı Ekonomi Politikası ve Dolar
•
•
•
•
•
Ülkelerinden sermaye kaçışına neden olduğu için, Japonya ve Almanya gibi ülkeler
bu politikalardan şikayetçiydiler.
ABD ise bu ülkelerin, özellikle Japonya’nın kısıtlayıcı politikaları sonucu
biriktirdikleri dış ödeme fazlalarının Amerikan ticaret bilançosu açıklarına yol
açtığını savunarak, bu ülkelerin daha liberal bir dış ticaret rejimi ve harcama
genişletici politikalar izlemeleri gerektiğini söylemekteydi.
Sonuçta, 1985 yılının Eylül ayında taraflar arasında anlaşma sağlanmıştır. Bu
duruma göre, ABD yüksek faiz politikasını bırakmış, Japonya da iç piyasada
harcamalarını genişletici politikalar uygulamayı kabul etmiştir.
Plaza Anlaşması’ndan sonra dolar, döviz piyasalarında inişe geçmiş ve bir süre
sonra da belli bir istikrara kavuşmuştur. Bugün itibariyle uluslararası borsalardaki
gelişmelere bağlı olarak doların değeri değişmektedir.
Ülke Merkez Bankaları doların dalgalanmalarına göre gerekli tedbirleri almaktadır.
6
III. BRETTON WOODS SONRASI GELİŞMELER
2. Avrupa Birliği ve Tek Para Birimi:Euro
• Avrupa Ekonomik Topluluğu'nun kurucuları, topluluğun
ekonomik ve siyasal birleşme yolundaki başarısının büyük
ölçüde ortak ekonomik, sosyal ve parasal politikalar
izlenmesine bağlı olduğunun bilincindeydiler.
• Her ülkenin bağımsız şekilde uygulayacağı ekonomik ve
parasal politikalar, diğer üyeler üzerinde önemli derecede
olumsuz etkiler doğurabilirdi.
• Ekonomik birleşme yolunda ileri adımlar atılabilmesi için,
parasal birleşme alanında da ortak politikalar benimsenmesi
gerekiyordu.
7
a) Parasal Birliğe Varan Gelişmeler
• Bununla birlikte, Topluluk kurulduğu zaman, üye ülkeler henüz ortak bir
para politikası izlemeye hazır durumda değildiler.
• Başka bir deyişle bütçe, para ve maliye politikası gibi alanlarda egemenlik
haklarını kısmen de olsa, Topluluğa devredecek bir anlayışa sahip
bulunmuyorlardı.
• Böyle bir yola gitmek yerine parasal istikrar, dış denge, fiyat istikrarı ve tam
çalışma gibi konulan, ulusal ekonomi politikalarının ortak amaçlan olarak
benimsemeyi tercih ettiler.
• Ancak zaman geçtikçe, diğer ekonomik konularda olduğu gibi, parasal
alanda da ortak politikalar izlemenin Avrupa'nın bütünleşmesi için zorunlu
olduğu daha iyi anlaşılmıştır.
8
a) Parasal Birliğe Varan Gelişmeler
•
Avrupa parasal birliği konusundaki gelişmeler aşağıdaki gibi bir gelişme seyri
izlemiştir:
1. Tüneldeki Yılan
• Parasal birleşme yolundaki önemli adımlardan birisi Smithsonian Kur Ayarlamaları
ile doların devalüasyonu sırasında atılmıştır.
• Daha önce de belirtildiği gibi, 18 Aralık 1971 tarihli Smithsonian Kararları ile dolar
öteki paralara göre ortalama yüzde 9 oranında devalüe edilmiş ve ulusal paraların
dolar paritesi etrafında toplam dalgalanma marjı yüzde 4,5'a (± % 2.25)
çıkartılmıştı.
• Bu ise dolar dışında iki ulusal para arasındaki dalgalanma marjları toplamının yüzde
9'a ulaşması demekti.
9
a) Parasal Birliğe Varan Gelişmeler
•
•
•
•
•
•
•
Oysa AET ülkeleri bu derece yüksek bir dalgalanmayı ilerdeki parasal birleşme
amaçlarına uygun bulmuyorlardı.
O nedenle de 1972 yılında aldıkları bir kararla, ulusal paralan arasında olabilecek
dalgalanmanın toplam sınırlarını yüzde 2.25'a indirdiler.
Diğer yandan da paralarının dolara karşı olan bağlılıklarını Smithsonian
Anlaşması'nın öngördüğü biçimde daha geniş dalgalanma sınırlan içinde sürdürdüler.
İşte bu "İki-bağlı" (two-tier) kur sistemine "tüneldeki yılan" (snake in the tunnel)
adı verilir.
Kısacası, Avrupa para yılanı, üye ülkelerin birbirlerine göre dar sınırlarla dalgalanan
ulusal paralarının Amerikan Doları karşısında daha geniş aralıklar içinde
dalgalanmasından oluşuyordu.
İki Topluluk üyesinin paraları, birbirlerine karşı en fazla toplam yüzde 2.25 oranında
değişebilirken, bunlardan her biri dolar karşısında toplam yüzde 4.5 oranında değer
kazanabilecek veya kaybedebilecekti.
Böylece yüzde 2.25'lik sınır "yılanı", yüzde 4.5'luk sınır da "tünelin" genişliğini ifade
ediyordu. Böylece yılan, tünelin sınırları içinde hareket edebilecekti!.
10
a) Parasal Birliğe Varan Gelişmeler
Tünelsiz Yılan
•Smithsonian Anlaşması'ndan sonra da uluslararası para piyasaları durulmamıştı.
•1972'de para buhranları yeniden yoğunluk kazandı. 1973 Şubatında doların ikinci
kez devalüasyonuna karşın spekülatif akımların ardı arkası kesilmiyordu.
•Bunun üzerine, yukarıda değinildiği gibi, 1973 Martının başında Avrupa döviz
piyasaları iki haftalık bir süreyle kapatıldı.
•16 Martta piyasalar yeniden açıldığında Topluluk üyeleri, yeni bir sistem
uygulamaya koyduklarını dünyaya duyuruyorlardı:
– Ulusal paralarını dolar karşısında ayrı ayrı ve herhangi bir sınıra bağlı olmadan
dalgalanmaya bırakıyorlardı. Diğer bir deyişle, Smithsonian Anlaşmasındaki
dolara karşı yüzde 4.5'luk dalgalanma sının kaldırılmış oluyordu.
– Bununla birlikte, söz konusu ülkeler, kendi parala-n arasında daha önceden
belirlenen sabit kur (toplam ±%2.25 dalgalanma sınırlan içindeki) uygulamasını
sürdürüyorlardı. Bu uygulama da literatürde "tünelsiz yılan" (snake without
tunnel) olarak adlandırdılar.
11
b) Avrupa Para Sistemi
• 1979 Martında kurulan Avrupa Para Sistemi (EMS-European
Monetary System), Topluluk ülkeleri arasında parasal birlik yolunda
sağlanan önemli bir ilerlemedir.
• EMS'nin temeli "Avrupa Para Birimi-ECU"ye (European Currency
Unit) dayanıyordu.
• ECU, para sepeti tekniğine göre oluşturulmuş bir hesap birimi idi;
üye ülke paralarının, ekonomik ağırlıklarına göre belirlenen
miktarlarının bir araya getirilmesinden oluşuyordu. Örneğin, ECU
sepetinde Alman markına yaklaşık yüzde 30, Fransız frankına da
yüzde 20 ağırlık verilmişti.
• ECU, değeri sabit bir para olarak Avrupa Birliği'nin hesap birimi idi.
• Farklı ulusal paralarla ilgili mali işlemler, örneğin ülkelerarası kredi
ve faiz işlemleri, üyelik aidatları, tarımsal sübvansiyonlar, topluluk
bütçesi, vs., ECU ile değerlendiriliyordu.
12
b) Avrupa Para Sistemi
• Avrupa Para Sistemi'nin dayandığı Döviz Kuru Mekanizması
(Exchange Rate Mechanism-ERM)'nın bazı özellikleri şöyle idi:
– Sisteme katılan her üye ülkenin parası sabit bir pariteden ECU'ye bağlanmıştı;
– ulusal para ile ECU arasındaki bu sabit fiyata "merkezi kur" (central rate) adı
veriliyordu.
– Piyasada kurların merkezi kur (ECU paritesi) etrafındaki dalgalanma marjı
Önceleri toplam yüzde 2.25 ile sınırlandırılmıştı ("tünel" uygulamasında olduğu
gibi), ancak 1993 Ağustosunda yaşanan döviz krizinden sonra bu oran ± %15'e
çıkartılmıştı.
• Avrupa Para Sistemi Almanya, Belçika, Danimarka, Fransa, İrlanda, İtalya,
Lüksemburg ve Hollanda arasında kurulmuştu.
• İngiltere, karşılaştığı ekonomik sorunlar dolayısıyla ancak Ekim 1990'da
APS'ye katılabilmiş, fakat 1992'deki ekonomik kriz sırasında İtalya ile
birlikte söz konusu sistemin döviz kuru mekanizmasından çekilmişti.
• Topluluğa sonradan girenlerden İspanya, Portekiz ve Avusturya da kur
mekanizmasına katılmışlar,Yunanistan ise dışarıda kalmıştı.
13
Maastricht Antlaşması ve
Parasal Birlik
• Avrupa Topluluğu Konseyi'ni oluşturan on iki üye ülkenin
devlet veya hükümet başkanları 1991 yılı sonlarında
Hollanda'nın Maastricht kentinde toplanarak ekonomik ve
parasal birlik konusunu karara bağladılar.
• Maastricht Anlaşması, Avrupa Birliği için aşamalı biçimde
ekonomik ve parasal birlik kurulmasını öngörmekteydi.
Ekonomik ve parasal birlik, AB içinde serbest mal, hizmet,
emek ve sermayenin dolaşımı ile birlikte tek para biriminin
kabulü anlamına gelmektedir.
• Bu amaçlara ulaşmak üzere ortak para politikası uygulanması,
ekonomik politikaların yakınlaştırılması ve maliye politikası
başta olmak üzere daha birçok alanda uyum sağlanması
gerekir.
14
Maastricht Antlaşması ve
Parasal Birlik
• Maastricht Anlaşması'nda öngörülen aşamalardan geçilerek Avrupa
Birliği'nin tek para birimini oluşturacak Euro, 1 Ocak 1999 tarihinde
uygulamaya konmuştur.
• Bu tarihte parasal birliğe katılan ülkelerin para birimleri, geri dönülmez
biçimde Euro'ya dönüştürülürken 31.12.1998 tarihindeki döviz kurları esas
alınmış ve 1 ECU - 1 Euro olarak değiştirilmiştir.
• Euro yürürlüğe girdiği 1 Ocak 1999 tarihinden 1 Ocak 2002 tarihine kadar
yalnız bir kaydi para olarak bankacılık ve finans İşlemlerinde kullanılacak,
fiziki bir-varlığa sahip bulunmayacaktı.
• Fiziki varlığa sahip ve piyasada kullanılan bİT para durumuna gelmesi ise
2002 yılının Ocak ayı başında gerçekleşmiştir. O tarihten sonra altı aylık bir
süre daha ulusal paraların Euro ile birlikte dolaşımı sürdürülmüş, 1
Temmuz 2002 tarihinden sonra ise ulusal paralar kaldırılmış ve Euro
Avrupa Birliğinin tek para birimi durumuna gelmiştir
15
Maastricht Kriterleri
• Maastricht Anlaşmasında AB içinde güçlü ve istikrarlı bir
Euroya sahip olabilmek için üye ülkelerden yerine getirilmesi
istenen koşullar, diğer bir deyişle Maastricht kriterleri
şunlardır:
1. Fiyat İstikrarı: Her üye ülkenin yıllık ortalama enflâsyon oranı, bu alanda en
iyi sonuç elde eden (fiyat artış oranlan en düşük olan) üç üye ülke
ortalamasının 1,5 puan fazlasını geçmeyecektir.
2. Kamu açığı: Üye ülkenin bütçe açığı, o ülke GSYİH'sının yüzde 3'ünü aşmamalıdır.
3. Kamu borçlan: Üye ülkenin kamu borçlarının onun GSYİH'sına oranı yüzde
60'ı geçmemelidir.
4. Faiz oranları: Her üyenin ortalama faiz oranı fiyat İstikrarı konusunda en iyi
durumdaki üç ülkenin faizlerinin ortalamasını iki puandan fazla
aşmamalıdır.
16
Avrupa Para Birliği: Avro Bölgesi
• Euro başlangıçta on bir AB ülkesinin katılımıyla uygulamaya girmiştir.
Yunanistan Maastricht kriterlerine uyum sağlayamadığı için önceleri
Avrupa parasal birliğinin dışında kalmış, fakat 2000 yılı yazında sisteme
katılmıştır. Danimarka, İsveç ve İngiltere ise bu kıstasların karşılanması
açısından önemli sorunları olmamasına karşın sistemin dışında kalmayı tercih etmişler ve bugüne kadar da sisteme katılmamışlardır.
• 2015 Ocak itibarıyla , Litvanya'nın katılımıyla, toplam 19 ülke Avro
bölgesindedir
17
Avrupa Merkez Bankası
• Birliğin para politikasının yönetimi tek ve bağımsız bir kuruluş
olan Avrupa Merkez Bankası'na verilmiştir.
• Avrupa Merkez Bankası (AMB) 1998 yılında Frankfurt'ta
faaliyete geçmiştir, ilk başkanlığına bir Hollandalı seçilmiştir.
• AMB'nin temel hedefi Euro bölgesinde fiyat istikrarını
sağlamaktır. Bu hedefi yerine getirirken de AB'nin
sürdürülebilir ekonomik büyüme, yeni istihdam alanları
yaratılması, yaşam standardının iyileştirilmesi, vs. gibi temel
hedefleriyle uyumlu olmaya çalışılacaktır. D
• AMB, Birlik İçinde optimal bir politika bileşimi oluşturmada
önemli bir görev üstlenmiştir. Bunun yanında Birliğe üye
ülkelerin, başta maliye politikası olmak üzere, uygulayacakları
politikaların da ortak para politikası ile uyumlu olması gerekir.
18
Beklenen Yararlar
• Parasal birlik aynı zamanda Avrupa Birliği içinde tek pazarı
güçlendirici ve ekonomik istikran artırıcı bir gelişmedir. Böyle
bir uygulamanın sağlayabileceği yararlan daha somut biçimde
aşağıdaki gibi belirtebiliriz:
• Tek para birimine geçiş ile döviz kurlarında ani ve
öngörülemeyen dalgalanmalar ortadan kalkacak, bu da
bölgeye yönelik ticaret ve sermaye akımlarını hızlandırıcı etki
yapacaktır.
• Ulusal paraları birbirine dönüştürmenin gerektirdiği masraflar
(alış ve satış kurları farkı ve komisyonlar, vs. gibi) ortadan
kalkacak, finans ve bankacılık işlemleri ucuzlayacak, aynı para
birimini kullanan birleşik ve daha güçlü sermaye piyasaları
oluşacaktır.
19
Beklenen Yararlar
• Euro, birlik ülkelerinde fiyatlara saydamlık getirecektir, böylece
tüketiciler fiyatları doğrudan karşılaştırabilme olanağına
kavuşacaklar, bu da firmalar arası rekabeti artıracak ve
verimliliği yükseltecektir.
• Tek para biriminin uygulanması bölge içinde finansmanı
kolaylaştırıp yatırımları artırırken, bölge dışından dolaysız
yabancı sermaye yatırımlarım özendirecek, böylece de
ekonomik büyümeyi hızlandıracaktır.
• Ekonomik büyümenin hızlanması vergi gelirlerini artırıp
kamunun borçlanma gereğini azaltarak kamunun faizler
üzerindeki baskısını da hafifletebilir.
20
IV. GÜNÜMÜZDEKİ ULUSLARARASI PARASAL
UYGULAMALAR
• 1973 yılının Mart ayında başlıca sanayileşmiş ülkeler paralarını Amerikan
doları karşısında dalgalanmaya (tek tek veya Avrupa Topluluğu'nda olduğu
gibi birlikte) bıraktılar. Böylece de sabit kurlu Bretton Woods Sistemi
yıkılmış oldu.
• Bu durumda serbest dalgalanmaya geçmek, başlıca sanayileşmiş ülkeler
için hemen hemen tek seçenek durumunda idi.
• Uygulayabilecekleri, önceden hazırlanmış, anlaşmalara dayalı bir para
sistemi yoktu. Ancak yine de dalgalı kur uygulamalarının kısa süreli olacağı
düşünülüyordu.
• İlerde, geçmiştekine benzer biçimde geniş kapsamlı yeni bir uluslararası
düzenleme yapılacağı bekleniyordu.
• Ancak geçen zaman, ülkelerin bu uygulamalardan fazla şikayetçi
olmadıklarını gösterdi. Belki o nedenle de, yeni bir sistem oluşturulması
konusu büyük ölçüde güncelliğini yitirdi.
21
IV. GÜNÜMÜZDEKİ ULUSLARARASI
PARASAL UYGULAMALAR
• Bugün dünyada bütün ülkeler tarafından paylaşılan,
anlaşmalarla kurulmuş, aynı kur sistemine bağlı bir uluslararası
para sistemi yoktur. Bunun yerine, sabit kur sisteminden
dalgalı kur sistemine kadar değişebilen ve ülkelerin kendileri
tarafından seçilen, farklı sistem ve uygulamalar vardır.
• Uluslararası Para Fonu (IMF), uluslararası mali ilişkileri
düzenleme görevini sürdürmektedir.
• Ancak Bretton Woods Sistemi'nin yıkılmasından sonra üye
ülkelerin farklı uygulamalarına yasallık kazandırmak için,
IMF'nin kuruluş yasasında bir değişiklik yapılmıştır.
• Bu değişiklikle, belirli ilkelere uymak kaydıyla, dileyen üyenin
dilediği kur sistemini benimseyebileceği resmen kabul
edilmiştir.
22
1. IMF’nin Tasnifine Göre Dünyadaki Kur
Uygulamaları
• Sabit kur sisteminden dalgalı kur sistemine
kadar uzanan geniş bir yelpaze oluşturur.
• Ülkelerin uyguladıkları farklı kur politikaları
IMF tarafından şu şekilde sınıflandırılmıştır:
23
1. IMF’nin Tasnifine Göre
Dünyadaki Kur Uygulamaları
•
•
•
Ayrı bir ulusal para birimine sahip bulunmayan ülkeler: Bu ülkelerin bir kısmı
başka bir ülkenin parasını kendi yasal para birimi olarak kullanırlar. Çoğunlukla
benimsenen para birimi Amerikan dolarıdır. Bir kısmı da ortak para alanı içinde yer
almaktadır ve ortaklaşa olarak aynı para birimini kullanırlar. Bunun örneği Euro
bölgesinde görülür.
Para Kurulu Düzenlemeleri: Para kurulu (currency board), ulusal paranın bir sabit
kur üzerinden yabancı paraya dönüştürülmesine dayanan ve emisyon kurumunun
(merkez bankası) bu yasal zorunluluğu karşılamak üzere sıkı kısıtlamalara tabi
olduğu bir sabit kur sistemidir.
Söz konusu sistemde ulusal para, ancak döviz karşılığı çıkartılabilir, dolaşımda
olduğu sürece de yabancı varlıklarla desteklenir. Dolayısıyla para kurulu düzenlemelerinde merkez bankası, para arzını kontrol etmek, krediler konusunda son
başvuru (lender of last resort) makamı olarak görev yapmak gibi geleneksel para
politikası fonksiyonlarına sahip bulunmamaktadır. Bununla birlikte, para kurulunun
nasıl oluşturulduğuna bağlı olarak para arzını ayarlama konusunda emisyon kurumuna yine de bir ölçüde esneklik verilmiş olabilir.
24
1. IMF’nin Tasnifine Göre
Dünyadaki Kur Uygulamaları
•
•
•
Geleneksel Sabit Kur Uygulamaları: Geleneksel sabit, kur sistemlerinde (fixed peg
arrangements), ülke ulusal parasını bir büyük yabancı ülke parasına veya yabancı
paralar sepetine bağlar. Bu sistemlerde döviz kurları merkezi bir kur etrafında
oldukça dar sınırlar arasında (genellikle ± %1 gibi) dalgalanır.
Bu amaçla, ülkenin dış ticaret veya mali ilişkide bulunduğu ülkelerin ulusal
paralarından özel para sepetleri oluşturulabilir. Sepete katılan her para birimine
onunla olan mal ve hizmet ticaretinin veya sermaye akımlarının payı ölçüsünde
ağırlıklar verilir.
Yatay Bantlar İçinde Dalgalanan Sabit Kur Sistemleri: Yatay bantlar içinde
dalgalanan sabit kur (pegged exchange rates within horizontal bands) sistemi diye
adlandırılan bu uygulamalarda, ulusal paranın değeri yasal veya fiili bir merkezi kur
etrafında geleneksel sabit kur sistemlerine göre biraz daha geniş (± %1'den büyük)
sınırlar içinde değişebilir.
26
1. IMF’nin Tasnifine Göre
Dünyadaki Kur Uygulamaları
• Sürünen Pariteler: Sürünen pariteler (crawling peg)
uygulamasında, ulusal paranın değerinde periyodik olarak,
önceden ilân edilen sabit oranlarda veya belirli istatistik
göstergelerin (örneğin hedeflenen veya gerçekleşen iç ve dış
enflasyon oranları farkı gibi) sonuçlarına göre ayarlamalar
yapılır.
• Sürünen Bantlar İçinde Döviz Kurları: Ulusal paranın değeri,
merkezi bir kur etrafında en az ±%’lik sınırlar içinde tutulur.
Merkezi kurlarda belirli aralıklarla ya sabit oranlarda, ya da
belirli göstergelere göre ayarlamalar yapılır.
28
Sürünen Pariteler ve Sürünen Bantlar İçinde
Döviz Kurları:
1. IMF’nin Tasnifine Göre
Dünyadaki Kur Uygulamaları
Yönetimli Dalgalanma (Managed Floating):
•Sabit bir parite bulunmaz, kurlar ilke olarak piyasanın işleyişine
bırakılmıştır.
•Merkez Bankası piyasaya yaptığı müdahelerle kuru belirli yönde
etkilemeye veya belirli düzeyde sürdürmeye çalışır.
•Müdahaleler yargısaldır önceden ilan edilen kur yoktur.
Serbest Dalgalanma (Independent floating):
•Bu uygulamalarda döviz kurlarının oluşumu piyasa güçlerine
bırakılmıştır.
•Arada bir döviz piyasasına yapılan müdahaleler, fiyat dalgalanmalarını
yumuşatmaya ve gereksiz dalgalanmaları önlemeye yönelmiştir
•Parite kuru belirleme uygulaması yoktur.
30
Download