DUYU ORGANLARI DERS NOTU

advertisement
ÖĞRENME ALANI
ÜNİTE 1
D-
:
:
DUYU ORGANLARI
DUYU ORGANLARIMIZ
1Göz
2Kulak
3Burun
4Dil
5Deri
CANLILAR VE HAYAT
VÜCUDUMUZDA SİSTEMLER
(7 SAAT)
1
D-
DUYU ORGANLARI
:
Çevreden gelen uyarıları (ışık, ses, koku, tat, sıcaklık, soğukluk, dokunma) algılayan
organlara duyu organı denir. İnsanlarda göz (görme duyu organı), kulak (işitme duyu organı),
burun (koku alma duyu organı), dil (tat alma duyu organı) ve deri (dokunma, hissetme duyu organı)
olarak beş duyu organı bulunur.
Duyu organları, çevreden gelen uyarılara göre özelleşmiş (farklı özelliklere sahip)
hücrelerden yapılmıştır. Duyu organlarında bulunan ve çevreden gelen uyarıları algılayabilen
hücrelere duyu hücreleri veya duyu almaçları veya reseptör denir.
Duyu organları tarafından algılanan uyarılar duyu sinirleri ile beyindeki duyu merkezlerine
(görme duyu merkezi, işitme duyu merkezi, koku alma duyu merkezi, tat alma duyu merkezi,
dokunma, hissetme merkezi) iletilir. Beyindeki duyu merkezleri, duyu organlarından gelen uyarıları
değerlendirir ve cevabını hareket (motor) sinirleri ile ilgili organa gönderir. Böylece çevreden gelen
uyarılar (duyular) algılanmış olur.
1-
GÖZ (GÖRME DUYU ORGANI)
:
Göz, görme duyu organıdır. Göz, kafatasının önündeki göz çukuru (yuvarlağı) içinde
bulunur.
Gözde görme olayını sağlayan görme duyu hücreleri ile görüntüyü beyne iletebilen görme
duyu sinirleri bulunur. Gözdeki görme duyu hücreleri tarafından alınan uyarılar (duyular =
görüntüler), görme duyu sinirleri ile beynin görme duyu merkezine iletilir ve gelen uyarılar
(duyular) burada değerlendirilerek görme olayı gerçekleştirilir.
a)
Gözün Bölümleri
:
Göz, dıştan içe doğru sert tabaka (göz akı), damar tabaka ve ağ tabaka (retina) olmak
üzere üç kısımdan oluşur.
1-
Sert Tabaka (Göz Akı)
:
Gözün en dış kısmındaki gözü dıştan saran, gözü dış etkilerden koruyan
beyaz renkli koruyucu tabakadır. Sert tabakada kan damarları bulunmaz.
Sert tabaka gözün ön kısmında küreselleşerek saydam tabakayı oluşturur.
•
2-
Saydam Tabaka (Kornea) :
Sert tabakanın gözün ön kısmında küreselleşmesiyle oluşan tabakaya
saydam tabaka denir. Saydam tabaka göze ışığın ilk geldiği yerdir. Saydam
tabaka göze gelen ışığı kırarak göz bebeğine düşürür.
Damar Tabaka
:
Sert tabaka ile ağ tabaka arasında bulunan tabakadır. Damar tabakanın
yapısında çok sayıda kılcal kan damarı ve siyah renk pigmentleri (tanecikleri)
bulunur.
Damar tabakadaki kan damarları göz hücrelerini besler, siyah renk
pigmentleri ise gözünün içinin karanlık olmasını, yansıma olmamasını ve net görüntü
elde edilmesini sağlar.
Damar tabaka gözün ön kısmında iris ve göz bebeğini oluşturur.
•
İris
:
Gözün ön kısmında, düz kaslardan yapılan renkli (siyah, kahverengi,
mavi, yeşil, ela) tabakadır.
İris dışarıdan gelen ışığın miktarına göre büyüyüp küçülerek göz
bebeğinin büyüyüp küçülmesini sağlar.
2
•
3-
b)
Göz Bebeği :
Gözün ön kısmında ve irisin ortasında bulunan açıklıktır. Göz bebeği,
göze gelen ışığın gözün iç kısmına ilk girdiği yerdir. Göz bebeği, iris
sayesinde büyüyüp küçülerek göze giren ışık miktarını ayarlar.
Göze fazla ışık gelirse iris incelir, uzar, genişler ve bu sayede göz
bebeğini küçülterek göze az ışık girmesini (ve yansıma olmayıp net görüntü
oluşmasını) sağlar.
Göze az ışık gelirse iris kısalır, daralır, küçülür ve bu sayede göz
bebeğini büyülterek göze fazla ışık girmesini (net görüntü oluşmasını) sağlar.
Ağ Tabaka (Retina) :
Gözün en iç tabakasıdır. Gözdeki görme duyu hücreleri bu tabakada bulunur,
görme duyu sinirleri bu tabakadan çıkar ve görme olayı bu tabakada gerçekleşir.
Görme duyu hücreleri ağ tabakanın her yerinde bulunabilir ve bu nedenle
görüntü ağ tabakada herhangi yerde oluşabilir. Fakat en net görüntü sarı benekte
oluşur.
Ağ tabakada bulunan görme duyu hücreleri çubuk (çomak) ve koni şeklinde
olabilir. Çubuk şeklindeki görme duyu hücreleri az ışıkta (karanlıkta) siyah ve beyaz
renklerin görülmesini, koni şeklindeki görme duyu hücreleri fazla ışıkta (aydınlıkta)
diğer renklerin görülmesini sağlar.
Ağ tabaka gözün ön kısmında göz merceğini oluşturur. Sarı benek ve kör
nokta da ağ tabakada bulunur.
•
Sarı Benek (Sarı Leke)
:
Ağ tabakada en net görüntünün oluştuğu yerdir ve göz bebeğinin tam
karşısında bulunur. Görüntü sarı benekte ters olarak oluşur.
•
Kör Nokta
:
Sarı beneğin altında bulunan, görme duyu sinirlerinin gözden çıktığı
yerdir. Kör noktada görme duyu hücreleri bulunmaz ve burada görüntü
oluşmaz.
•
Göz Merceği (Lens)
:
Ağ tabakanın gözün ön kısmındaki bölümüdür. Göz merceği, göz
bebeği ve irisin arkasında yer alan ince kenarlı bir mercektir. Göz merceği ağ
ve damar tabakaya (kirpiksi) kaslar sayesinde bağlanmıştır.
Göz merceği, göz bebeğinden gelen ışınları, (kirpiksi) kaslar
sayesinde incelip şişkinleşerek kırar ve sarı benek üzerine düşürür. Bu sayede
göz uyumunu gerçekleştirir.
Göz Uyumu
:
Bakılan cismin uzaklık ya da yakınlığına göre göz merceğinin kaslar sayesinde
incelip şişkinleşerek (kalınlaşarak) cismin görüntüsünü sarı benek üzerine düşürmesine göz
uyumu denir.
Yakındaki cisimlere bakıldığında göz merceği kasılarak şişkinleşir ve görüntüyü sarı
benek üzerine düşürür. (Göz merceğinin şişkinleşmesi için kirpiksi kaslar gevşer. Göz
merceği şişkinleşince yarıçapı küçülür, odak uzaklığı küçülür, kırıcılığı artar ve ışınları daha
çok kırar).
Uzaktaki cisimlere bakıldığında göz merceği gevşeyerek incelir, uzar ve görüntüyü
sarı benek üzerine düşürür. (Göz merceğinin incelmesi için kirpiksi kaslar kasılır. Göz
merceği incelince yarıçapı büyür, odak uzaklığı büyür, kırıcılığı azalır ve ışınları daha az
kırar).
Göz merceği her uzaklıktaki cisimler için göz uyumunu gerçekleştiremez. Göz
merceği göze 25 cm ile 13 m uzaklıkta bulunan cisimler için göz uyumunu
gerçekleştirebilir.
3
c)
d)
Gözün Yardımcı Organları (Bölümleri) :
1-
Göz Kapakları
:
Gözü dış etkilerden korur ve (göz kırpma sayesinde) gözün nemli kalmasını
sağlar.
2-
Kaşlar
3-
Kirpikler
:
Göze gelen tozları tutarak göze girmesini önler.
4-
Gözyaşı Bezleri
:
Salgıladığı gözyaşı salgısı ile gözün temizlenmesini ve nemli olmasını sağlar.
5-
Göz Kasları
:
Gözün her yöne kolayca hareket etmesini sağlar (6 tanedir).
6-
Yağ (Çapak) Bezleri :
Salgıladığı yağ salgısı ile gözün göz çukuru içinde kolay hareket etmesini ve
göz çukurunun kaygan olmasını sağlar. Yağ bezleri göz kapaklarının kenarında
bulunur.
:
Alından gelen teri tutarak göz inmesini önler.
Görme Olayı
:
Bir cismin görülebilmesi için o cismin ya ışık kaynağı olması ya da ışık kaynağı
tarafından aydınlatılmış olması gerekir.
Cisme bakıldığında cisimden çıkan veya yansıyan ışınlar önce saydam tabakada
kırılarak göz bebeğine gelir. Göz bebeği gelen ışığın miktarını (şiddetini) iris sayesinde
ayarlar ve ışınlar göz bebeğinden geçerek göz merceğine gelir. (Ön odadan geçerek göz
bebeğine düşer). Işınlar göz merceğinde kırılarak (göz uyumu gerçekleştirilerek) ağ
tabakadaki sarı benek üzerine düşer. (Göz bebeğinden sonra arka odadan geçer ve göz
merceğine gelir). Sarı benek üzerine düşen ışınlar ters görüntü oluşturur ve burada oluşan
görüntü görme duyu hücreleri (almaçları = reseptörleri) tarafından alınarak görme duyu
sinirlerine aktarılır. Görme duyu sinirleri görüntüyü beynin görme duyu merkezine iletir.
Görme duyu merkezinde görüntü ile ilgili bilgiler değerlendirilir, ters olan görüntü düzeltilir
ve görme olayı gerçekleşir.
Cisim
(Cisimden Çıkan
veya Yansıyan
Işınlar)
Saydam
Tabaka
Ön
Oda
Göz
Bebeği
Arka
Oda
Görme Duyu
Sinirleri
Görme Duyu
Hücreleri
Sarı
Benek
Camsı
Cisim
Göz
Merceği
Beynin Görme
Duyu Merkezi
Görme Olayı
(Görüntü)
4
e)
Göz Kusurları ve Göz Hastalıkları
:
Göz kusurları, gözün yapısında meydana gelen bozukluklar sonucu doğuştan veya
sonradan oluşabilir. Göz hastalıkları ise anne ve babadan çocuklarına (kalıtsal olarak) geçe
hastalıklardır.
1-
Miyopluk
:
•
Yakını iyi (net) görür, uzağı iyi (net) göremez.
•
Görüntü ağ tabakanın (retinanın) önünde oluşur.
•
Göz yuvarlağının normalden uzun veya göz merceğinin normalden şişkin
olması durumunda ortaya çıkar.
•
Kalın kenarlı (ıraksak) merceklerden yapılan gözlük veya lens kullanılarak
görüntü ağ tabaka üzerine düşürülür ve net görüntü görülür.
Miyopluk Göz Kusuru
(Göz Yuvarlağı
Normalden Uzun)
Miyopluk Göz Kusuru
(Göz Merceği
Normalden Şişkin)
2-
Miyopluk Göz
Kusurunun
Düzeltilmesi
Miyopluk Göz
Kusurunun
Düzeltilmesi
Kalın
Kenarlı
Mercek
Kalın
Kenarlı
Mercek
Hipermetropluk
:
•
Uzağı iyi (net) görür, yakını iyi (net) göremez.
•
Görüntü ağ tabakanın (retinanın) arkasında oluşur.
•
Göz yuvarlağının normalden kısa veya göz merceğinin normalden ince olması
durumunda ortaya çıkar.
•
İnce kenarlı (yakınsak) merceklerden yapılan gözlük veya lens kullanılarak
görüntü ağ tabaka üzerine düşürülür ve net görüntü görülür.
5
Hipermetropluk Göz Kusuru
(Göz Yuvarlağı Normalden
Kısa)
Hipermetropluk Göz Kusuru
(Göz Merceği
Normalden İnce)
İnce
Kenarlı
Hipermetropluk Göz Mercek
Kusurunun
Düzeltilmesi
İnce
Kenarlı
Hipermetropluk Göz Mercek
Kusurunun
Düzeltilmesi
3-
Astigmatlık :
•
Cisimler bulanık görülür.
•
Ağ tabaka üzerinde birkaç tane görüntü oluşur.
•
Saydam tabakanın (korneanın) veya göz merceğinin küresel olmaması
(küreselliğinin bozulması) durumunda ortaya çıkar.
•
İnce ve kalın kenarlı merceklerden oluşan silindirik merceklerden yapılan
gözlük veya lens kullanılarak düzeltilir.
4-
Presbitlik
:
•
Yaşlılarda yakını iyi görememe kusurudur.
•
Göz merceğinin esnekliğini kaybetmesi (yitirmesi), incelip kalınlaşamaması
yani göz uyumu yapamaması durumunda ortaya çıkar.
•
İnce kenarlı merceklerden yapılan gözlük veya lens kullanılarak düzeltilir.
•
(Göze 40 cm’ den daha yakın cisimleri göremezler ve cisimleri geriye doğru
atarak görürler).
5-
Katarakt
:
•
Genelde yaşlılarda cisimlerin net görülememesi (bulanık görülmesi)
kusurudur.
•
Göz merceğinin esnekliğinin ve saydamlığının (berraklığının) bozulması
sonucu oluşur.
•
Ameliyatla düzeltilir.
•
İleri düzeyde ise körlüğe yol açar, tedavi edilemez.
•
(Göz merceğinde iyon ve madensel tuzlar birikerek göz merceğinin
saydamlığını bozar. Kirli pencereden az ışığın girmesine benzetilebilir).
•
(Ameliyatla ya göz merceği temizlenir ya da yeni göz merceği takılır).
6-
Şaşılık
:
•
Gözü hareket ettiren kasların normalden uzun ya da kısa olması sonucu
oluşur.
•
Ameliyatla düzeltilir.
•
(Gözü sağa, sola, yukarıya, aşağıya, ileriye, geriye hareket ettiren 6 tane göz
kası vardır).
•
(Sol kas uzunsa sağa, sağ kas uzunsa sola doğru şaşılık oluşur).
6
7-
f)
Renk Körlüğü (Daltonizm) :
•
Kırmızı ve yeşil renkleri ayırt edememe hastalığıdır.
•
Anne ve babadan çocuklara geçer, kalıtsal hastalıktır.
•
Tedavisi yoktur.
•
(Renk körü hastalarına ehliyet verilmez).
Göz Sağlığı ve Korunması
:
Göz sağlığını korumak için;
123456-
789-
Göz temiz tutulmalıdır.
Başkalarına ait havlu, mendil gibi eşyalar kullanılmamalıdır.
Yakından uzun süre televizyon izlenmemelidir. (3 – 4 m uzaklıktan bakılmalıdır).
Okuma veya yazma sırasında göz ile cisimler arasındaki uzaklık 25 – 30 cm
olmalıdır.
Göz aşırı ışıktan korunmalıdır. (Güneşli günlerde gözlük kullanılmalıdır).
Okuma veya yazma sırasında az veya fazla ışık engellenmelidir. (Beyaz kağıtlı kitap
ile saman kağıtlı kitap arasındaki ışığı emme ve yansıtma farkı nedeniyle saman
kağıtlı kitap daha rahat okunur).
Görme olayını güçlendirmek için A vitamini içeren besinler (havuç, yumurta, yeşil
sebzeler) alınmalıdır.
Uzun süre televizyon ya da bilgisayara bakılması halinde veya sürekli uzağa ya da
yakına bakılması halinde göz dinlendirilmelidir.
Rahatsızlıklarda doktora başvurulmalıdır.
Bir cismin görülebilmesi için o cismin ya ışık kaynağı ya da ışık kaynağı tarafından
aydınlatılmış olması ve cisimden çıkan veya yansıyan ışınların göze (saydam
tabakaya) gelmesi gerekir.
2Görüntü ağ tabakada her yerde oluşabilir. Fakat en net görüntü sarı benekte oluşur.
3Kör noktada görme duyu hücreleri bulunmadığı için burada hiç görüntü oluşmaz.
4Saydam tabaka ile iris arasındaki boşluğa (arasını dolduran sıvının olduğu yere) ön
oda, iris ile göz merceği arasındaki boşluğa (arasını dolduran sıvının olduğu yere)
arka oda denir. Ön ve arka odaların içi sıvı ile doludur.
5Gözün içini dolduran sıvıya camsı cisim denir.
6Duyu organlarında bulunan ve çevreden gelen uyarıları algılayabilen hücrelere duyu
hücreleri veya duyu almaçları veya reseptör denir.
7Görüntü sarı benekte ters (ve renksiz) olarak oluşur. Bu görüntü beyin tarafından
düzeltilir (ve renklendirilir).
8Göz kırpma, gözü dinlendirir ve gözün içinin nemli olmasını sağlar.
9Göz;
•
Kendisine 13 m’den daha uzaktaki cisimleri, göz merceğini hareket
ettirmeden yani göz uyumunu gerçekleştirmeden net olarak görür.
•
Kendisine 13 m ile 25 cm arasındaki uzaklıklarda bulunan cisimleri, göz
merceğini inceltip şişkinleştirerek yani göz uyumunu gerçekleştirerek net
olarak görür.
•
Kendisine 25 cm’den daha yakındaki cisimleri net olarak göremez.
10Dürbün, fotoğraf makinesi, teleskop, mikroskop, kamera gibi araçların çalışma
prensibi göz ile aynıdır.
Fotoğraf makinesinin parçalarının isimleri
NOT : 1-
7
Sert Tabaka (Göz Akı)
Damar Tabaka
Ağ Tabaka (Retina)
Saydam Tabaka (Kornea)
İris
Sarı Benek
Camsı Cisim
Göz Bebeği
Göz Merceği
Arka Oda
Kör Nokta
Kirpiksi Kaslar
Ön Oda
Görme
Duyu
Sinirleri
8
KULAK (İŞİTME DUYU ORGANI)
:
Kulak, işitme duyu organıdır. Çevreden gelen ses dalgalarının (sinirsel uyartılara çevirerek)
işitilmesini ve denge olayının gerçekleşmesini sağlar. Kulak, başın her iki yanında, şakak kemikleri
içindeki oyuğa yerleşmiştir.
Kulak dıştan içe doğru dış kulak, orta kulak ve iç kulak olmak üzere üç bölümden oluşur.
2-
a)
Kulağın Bölümleri :
1-
Dış Kulak
:
Dış kulak, kulak kepçesi ve kulak yolundan oluşur.
Kulak kepçesi, kıkırdaktan yapılmış, üzeri deri ile örtülmüş ve kıvrımlı
yapıya sahip olan kısımdır. Kulak kepçesi, çevreden gelen ses dalgalarını toplayarak
kulak yoluna iletir.
Kulak yolu, kulak kepçesi ile kulak zarı arasında uzanan 2 – 3 cm
uzunlundaki kanaldır. Kulak yoluna işitme kanalı da denir. Kulak yolu, kulak
kepçesi tarafından toplanan ses dalgalarının kulak zarına iletilmesini ve kulak zarının
titreşmesini sağlar.
Kulak yolunda bulunan salgı bezleri kulak kiri denilen sarı renkli salgı
üretirler. Kulak kiri, kulağa giren toz ve mikropların tutulmasını, kulak zarının nemli
ve esnek olmasını sağlar ve kulak zarının yırtılmasının önler.
2-
Orta Kulak :
Orta kulak, kulak zarı ile dış kulağa, oval pencere ile de iç kulağa bağlıdır.
Orta kulakta kulak zarı, çekiç–örs–üzengi kemikleri bulunur ve orta kulağın içi
havayla doludur.
Kulak yolu ile gelen ses dalgaları kulak zarına çarparak kulak zarını titreştirir.
Kulak zarı titreşince buraya bağlı olan çekiç–örs–üzengi kemikleri de titreşir. Bu
kemikler, kulak zarından aldıkları ses titreşimlerinin şiddetini arttırarak bu
titreşimleri iç kulaktaki oval pencereye verirler.
Orta kulağı yutağa bağlayan boruya östaki borusu denir. Östaki borusu dış
kulak ile orta kulak arasındaki (kulak zarının her iki yanındaki) hava basıncının
dengelenmesini ve kulak zarının yırtılmamasını sağlar.
3-
İç Kulak
:
Orta kulağa oval pencere ile bağlıdır. İç kulakta oval pencere, dalız,
salyangoz, yarım daire kanalları, tulumcuk, kesecik, işitme duyu hücreleri, işitme
duyu sinirleri, denge ile ilgili sinirler bulunur ve iç kulağın içi sıvıyla doludur.
Orta kulaktan gelen ses titreşimlerini alan ve salyangoza ileten organa dalız
denir.
İç kulakta işitme duyu hücrelerinin bulunduğu, işitme duyu sinirlerinin
bağlandığı ve içi sıvıyla dolu olan organa salyangoz denir. (Salyangozun içi lenf
sıvısıyla doludur). Salyangozda, işitme duyu hücrelerinin bulunduğu organa korti
organı denir.
Beyincik ile birlikte vücudun dengesini sağlayan ve içi sıvıyla dolu olan
kanallara yarım daire kanalları denir. Yarım daire kanalları üç tane olup vücudun
dengesini hem beyincik hem de buraya bağlı olan tulumcuk ve kesecik denilen
torbalar sayesinde sağlar. Yarım daire kanallarına denge ile ilgili sinirler bağlıdır. Bu
sinirler, yarım daire kanallarındaki uyartıyı önce beyine buradan da beyinciğe
götürür.
9
b)
c)
İşitme Olayı :
Ses, havada dalgalar (su dalgaları gibi) halinde yayılır. Çevreden gelen ses dalgaları
kulak kepçesi tarafından toplanarak kulak yoluna iletilir ve kulak yolu ile kulak zarına
getirilerek kulak zarı titreştirilir. Kulak zarı titreşince buraya bağlı olan çekiç–örs–üzengi
kemikleri de titreşir ve bu kemikler ses titreşimlerinin şiddetini arttırarak bu titreşimleri oval
pencereye verirler. Oval penceredeki ses titreşimleri burada bulunan dalız ile (içindeki sıvıyı
titreştirmesi sayesinde) alınarak salyangoza iletilir. Salyangoza gelen ses titreşimleri
(salyangozda bulunan sıvıyı titreştirir ve korti organındaki duyu hücrelerini uyarır) korti
organında bulunan işitme duyu hücreleri tarafından alınarak işitme duyu sinirlerine aktarılır
ve sinirler yardımıyla beynin işitme duyu merkezine taşınır. Gelen uyartılar beyin tarafından
değerlendirilir ve işitme olayı gerçekleşir.
Ses Dalgaları
Kulak
Kepçesi
Kulak
Yolu
Kulak
Zarı
Çekiç
Salyangoz
(Sıvı)
Dalız
(Sıvı)
Oval
Pencere
Üzengi
Örs
Korti
Organı
İşitme Duyu
Hücreleri
İşitme Duyu
Sinirleri
Beynin İşitme
Duyu Merkezi
İşitme
Olayı
Kulak Sağlığı ve Korunması
:
Kulak sağlığını korumak için;
123456789-
d)
Kulak yolu kirlendiğinde temizlenmelidir. (İşitme zorluğuna yol açabilir).
Ucu sivri eşyalarla kulak karıştırılmamalıdır. (Kulak zarı yırtılabilir).
Kulağa su kaçtığında temizlenmelidir.
Şiddetli darbelerden korunmalıdır. (Kulak zarı yırtılabilir veya kulak kemikleri
yerlerinden oynayabilir).
Gürültülü (yüksek) ortamlarda bulunulmamalıdır.
Çok yüksek gürültüde ağız açılıp kulaklar kapatılmalıdır. (Ağızdan giren hava ile
orta kulaktaki hava basıncını dengelemek için).
Yüksek sesle bağırılmamalıdır. (Kulak zarının gerilmesine neden olur).
Diş sağlığına dikkat edilmelidir. (Çürük dişler orta kulak iltihabına yol açar).
Rahatsızlıklarda doktora gidilmelidir.
İşitme Bozuklukları :
İşitme bozuklukları doğuştan veya sonrada hastalıklara veya kazalara bağlı olarak
oluşabilir.
Kulak zarının sertleşmesi, orta kulaktaki kemiklerin kaynaşması veya iç kulaktaki
zedelenmeler doğuştan sağırlığa yol açar.
Şiddetli darbeler sonucu kulak zarının yırtılması, kulak kemiklerinin yerinden
oynaması veya işitme duyu sinirlerinin zedelenmesi sağırlığa yol açar.
Ağız ve burundan giren mikroplar östaki borusundan geçerek orta kulağa gelir ve
orta kulak iltihabına yol açar. Tedavi edilmezse iltihap beyne geçebilir veya kulaktan
dışarı akabilir. Bu hastalıkta kulakta çınlama, uğultu, şiddetli ağrı ve işitme bozuklukları
görülür. Beyne geçen iltihap menenjit hastalığına yol açar.
10
NOT : 12-
34567-
89-
Ses, havada (veya diğer maddesel ortamlarda) (su dalgaları gibi) dalgalar halinde
yayılır.
Yüksek gürültülü ortamlarda ağız açılıp kulak kapatılmalıdır. Bu sayede dış kulaktan
giren ses dalgalarının kulak zarına yaptığı basınç ile ağızdan girerek orta kulağa bağlı
olan östaki borusu ile gelen havanın kulak zarında yaptığı basınç birbirini dengeler
ve kulak zarı yırtılmaz.
Çekiç–örs–üzengi kemikleri şekillerinden dolayı bu isimleri alır ve vücudun en
küçük kemikleridir.
Olduğu yerde sürekli dönen insanın yarım daire kanallarındaki sıvı da döner. İnsan
durduğunda sıvı halen dönmeye devam eder ve insanda dönme hissi uyandırır.
Kulak zarına bağlı olan kaslar, düşük şiddetteki seste kulak zarını gerginleştirir,
yüksek şiddetteki seste kulak zarının gerginliğini azaltır. Bu sayede ses iyi işitilir.
Oval pencerede zar bulunur. Çekiç kemiği kulak zarına, üzengi kemiği oval
pencereye bağlıdır.
İnsan kulağı her sesi algılayamaz, duyamaz. Kulak, 16 – 20000 hertz (sn–1)
frekansındaki seslere karşı duyarlıdır. (Her sesi algılasaydı kasların kasılıp gevşemesi
bile duyulabilirdi).
Kulak kepçesi, üzerindeki girinti ve çıkıntılardan dolayı çevreden gelen ses
dalgalarını yönlerine göre yansıtarak sesin geldiği yönün belirlenmesini sağlar.
Yarım daire kanallarının tulumcuğa bağlandığı yerde bulunan ampul şeklideki
yapılar ile tulumcuk ve keseciğin içindeki CaCO3 kristallerinden oluşan otolit
denilen denge taşları dengenin sağlanmasında görevlidir. Denge sinirleri önce beyne,
sonra da beyinciğe gelir. Asıl dengeyi beyincik sağlar.
Tulumcuk
Yarım
Daire
Kanalları
Kesecik
Kulak
Kepçesi
Ampul
Denge
Sinirleri
İşitme
Duyu
Sinirleri
Kulak
Memesi
Kulak Yolu
(İşitme Kanalı)
Kulak
Zarı
Çekiç Örs Üzengi
Oval
Pencere
Dalız
Salyangoz
Östaki Borusu
DIŞ KULAK
ORTA KULAK
İÇ KULAK
11
3-
BURUN (KOKU ALMA DUYU ORGANI)
:
Burun, hem koku alma duyu organı hem de solunum sistemi organıdır. Burnun ön tarafı
kıkırdaktan, arka tarafı kemikten yapılmış, üstü ise deri ile örtülmüştür. Burun ön taraftan burun
delikleri ile dışarı açılır, arka taraftan da yutağa bağlıdır ve burnun iç kısmı sapan kemiği ile ikiye
ayrılmıştır. Burunda; burun kılları, burun kanalları, kılcal kan damarları, mukoza, koku alma duyu
hücreleri bulunur ve koku alma duyu sinirleri çıkar.
Burun boşluğunun iç yüzeyini örten ve salgı üreten hücrelerin oluşturduğu (epitelyum)
dokuya mukoza denir. Mukoza, mukus (sümük) salgısını üretir.
Burun boşluğunun iç yüzeyini örten mukoza tabakasında çok sayıda kılcal kan damarı
bulunur ve mukozadaki salgı üreten hücrelerin arasından burun kılları çıkar.
Burundaki burun kılları ve mukusa salgısı hava ile giren toz ve mikropların tutulmasını
sağlar.
Burundaki burun kanalları ve mukozadaki kılcal kan damarları havanın ısıtılıp
nemlendirilmesini sağlar.
Burun boşluğunun üst kısmında koku alma duyu hücrelerinin bulunduğu ve koku alma duyu
sinirlerinin bağlandığı yere sarı bölge veya koku alma alanı denir. Sarı bölge, kokuların
algılandığı yerdir ve sarı bölgedeki koku alma duyu hücreleri mukus içinde gömülü haldedir. Sarı
bölgede koku alma duyu sinirlerinin toplandığı yere koku soğancığı denir.
a)
b)
Koku Alma Olayı :
Herhangi bir cismin kokusunun algılanabilmesi için o cisimden çıkan gaz halindeki
koku taneciklerinin havaya karışması gerekir. Havaya karışan koku tanecikleri hava ile
birlikte burun deliklerinden girerek burun boşluğundan geçer. Bu sırada havadaki toz ve
mikroplar tutulur, hava ısıtılıp nemlendirilir ve hava sarı bölgeye gelir. Sarı bölgeye gelen
koku tanecikleri mukus (sümük) içinde çözünerek (eriyerek), mukus içinde gömülü olan
koku alma duyu hücrelerini uyarır. Koku alma duyu hücreleri bu uyarıları (koku
soğancığında bulunan) koku alma duyu sinirlerine aktarır ve uyarılar koku alma duyu
sinirleri ile beynin koku alma duyu merkezine iletilir. Gelen uyartılar beyin tarafından
değerlendirilir ve koku alma olayı gerçekleşir (koku algılanmış olur).
Havaya Karışan
Koku Tanecikleri
Burun
Delikleri
Burun
Boşluğu
Hava Isıtılır
Temizlenir
Nemlendirilir
Sarı
Bölge
Mukus İçinde
Çözünür
Koku Alma
Duyu Hücreleri
Koku Alma
Duyu Sinirleri
Beynin Koku
Alma Duyu
Merkezi
Koku Alma
Olayı
Burun Sağlığı ve Korunması
:
Burun sağlığını korumak için;
12345678-
Burun temiz tutulmalıdır.
Burun kılları kopartılmamalıdır.
Burun karıştırılmamalıdır. (Mukozanın zarar görmemesi için).
Keskin ve yakıcı kokulu maddelerden (asit, amonyak,..) uzak durulmalıdır.
Burun kanamalarında burun kemikleri sıkılmalı ya da burun üzerine buz
konulmalıdır.
Nezle ve gribe karşı C vitamini içeren besinler alınmalıdır.
Burun tıkanmışsa temizlenmelidir.
Sinüzite yakalanmamak için burna bol su verilmelidir.
12
NOT : 1-
2-
3-
45-
6-
78-
Bir cismin kokusunun algılanabilmesi için koku taneciklerinin havaya karışması
(havada çözünmesi), hava ile gelen koku taneciklerinin sarı bölgedeki mukusta
çözünmesi (ve koku alma duyu hücrelerini uyarması) gerekir.
Sarı bölgedeki mukus;
•
Koku alma duyu hücrelerinin nemli kalmasını sağlar.
•
Keskin ve yakıcı kokulara karşı koku alma duyu hücrelerinin ve sinirlerinin
korunmasını sağlar.
•
Koku taneciklerinin çözünmesini sağlar.
Burunda, koku alma duyusu çabuk yorulur. Bu nedenle burun uzun süre aynı kokuyu
algılayamaz. Bu olaya koku yorgunluğu denir. (Koku yorgunluğu, kötü kokuların
burna zarar vermesini engeller).
Burun, 2000 – 4000 çeşit kokuyu tanıyabilir, birbirinden ayırt edebilir.
Grip ve nezle durumunda, burunda fazla mukus salgılanır. Bu nedenle koku
taneciklerinin sarı bölgeye gelmesi ve sarı bölgedeki mukusta çözünerek koku alma
duyu hücrelerini uyarması güçleşir. Bu nedenle koku daha az algılanır.
Burun kemiklerinin üst kısmındaki (arasındaki) hava boşluğuna sinüs denir.
(Sinüslerin iç yüzeyi nemli zarla örtülüdür). Sinüslerin iltihaplanması sonucu sinüzit
hastalığı oluşur. Bu hastalıkta baş ağrısı, soluk alıp verme güçlüğü ve burun
tıkanması ortaya çıkar.
Koku veren cismin taneciklerinin burun deliklerine geliş zamanları arasındaki fark,
bu cismin hangi yönde olduğunun tahmin edilmesini sağlar.
Göz çukurundan burun boşluğuna açılan kanallar vardır. Ağlayan insanlarda fazla
salgılanan gözyaşı, bu kanallardan burun boşluğuna gelir ve gözyaşı etkisiyle
mukozadaki salgı üreten hücreler uyarılır ve daha fazla mukus (sümük)
salgılanmasına neden olur.
Koku Soğancığı
Sinüs
Koku Alma Sinirleri
Koku Alma Sinir Uçları
Mukoza
Sinüs
Sarı Bölge (Hücre+Mukus)
Burun Kanalları
Burun Boşluğu
Burun
Delikleri
Ağız
Yutak
13
DİL (TAT ALMA DUYU ORGANI)
:
Dil, tat alma duyu organıdır. Dil ayrıca besinlerin çiğnenmesine, yutulmasına ve konuşmaya
yardımcı olur.
Dil, düz kaslardan yapılmıştır. Dilde, tat alma duyu hücreleri ile tat alma duyu sinirlerinin
bulunduğu kabarcıklara tat tomurcukları veya tat cisimcikleri denir.
4-
a)
Tat Alma Olayı
:
Besinlerin (cisimlerin) tadının algılanabilmesi için o besin maddesinin (veya cismin)
dildeki veya damaktaki tükürük sıvısı içinde çözünmesi (erimesi) gerekir.
Tükürük sıvısı içinde çözünen besinler, dilin üst kısmındaki tat tomurcuklarında
bulunan tat alma duyu hücrelerini uyarır ve bu uyarılar tat alma duyu sinirleri yardımıyla
beyindeki tat alma duyu merkezine iletilir. Gelen uyartılar beyin tarafından değerlendirilir ve
besinlerin tadı algılanmış olur (tat alma olayı gerçekleşir).
Dilin her tarafı her tadı aynı derecede algılayamaz.
•
Dilin uç tarafı tatlıyı,
•
Dilin ön yan kenarları tuzluyu,
•
Dilin arka yan kenarları ekşiyi,
•
Dilin arka tarafı acıyı daha iyi algılar.
b)
Tat Alma ve Koku Alma Arasındaki İlişki
:
Beyinde, tat alma ve koku alma duyu merkezleri birlikte çalıştığı için tat alma ve
koku alma duyu organları (yani burun ve dil de) birlikte çalışır. Bu nedenle kokusu iyi
algılanamayan besinlerin tadı da iyi algılanamaz.
NOT : 123456-
Grip ve nezle durumunda besinlerin kokusu iyi algılanamadığı için tadı da iyi
algılanamaz.
Cisimlerin tadının algılanabilmesi için tükürük sıvısı içinde çözünmesi (erimesi)
gerekir.
Tükürük salgısı kulak altı, dil altı ve çene altında bulunan tükürük bezleri tarafından
salgılanır.
Dilde, tat tomurcuklarının olduğu yere papila denir.
Tükürük sıvısı, ağzın kurumasını önler ve konuşmayı kolaylaştırır.
Yenilen besinlerin acı olduğunun yutulurken algılanmasının (anlaşılmasının) nedeni,
acı tadı alma bölgesinin dilin arka tarafında olmasıdır.
Gırtlak Kapağı
Acı
Ekşi
Tuzlu
Tat Tomurcuğu
Tatlı
14
DERİ (DOKUNMA; HİSSETME DUYU ORGANI)
:
Deri, vücudun dış yüzeyini öreten dokunma, hissetme duyu organıdır. (En büyük duyu
organıdır). Deri, sıcaklık, soğukluk, sertlik, yumuşaklık, ağrı, basınç, düzlük, pürüzlülük gibi
çevreden gelen uyarıları yani dış etkileri algılayabilir.
Deri, üst deri ve alt deri olmak üzere iki tabakadan oluşmuştur.
5-
a)
Derinin Kısımları :
Deri, üst deri ve alt deri olmak üzere iki tabakadan oluşmuştur.
1-
2-
b)
Üst Deri (Epidermis = Ekdoderm) :
Derinin üst kısmındaki ince tabakadır. Üst deri iki tabakadan oluşur.
•
Korun Tabakası
:
Üst derinin en üst kısmındaki yassı ve ölü hücrelerden oluşan
tabakaya korun tabaksı denir. Bu tabakadaki ölü hücreler, alttaki hücreleri
korur ve zaman zaman kepek şeklinde dökülür.
(Bu tabakadaki ölü hücreler sert ve lifli proteinlerle yani keratinle
doludur. Bu nedenle bu tabakaya keratin tabakası da denir).
•
Malpighi Tabakası :
Korun tabakasının alt kısmında bulunan, canlı ve deriye renk veren
(sarı, kızıl, beyaz, siyah) hücrelerden oluşan tabakaya malpighi tabakası
denir. Bu tabaka deriye renk verir ve bu tabakada ölen hücreler (korun
tabakasına katılarak kepek şeklinde dökülen hücrelerin yerini alırlar yani)
korun tabakasını oluştururlar.
Üst deride; kan damarları,, duyu hücreleri ve duyu sinirleri bulunmaz.
Saç, kıl, tırnak, boynuz gibi yapılar üst deriden vücut yüzeyine çıkarlar.
Alt Deri (Dermis = Endoderm)
:
Üst derinin alt kısmında yer alan ve üst deriye göre daha kalın olan tabakadır.
Alt deride; kan damarları, duyu hücreleri, duyu sinirleri, kıl kasları, kıl
kökleri, ter bezleri, süt bezleri, yağ bezleri bulunur ve alt derinin en alt kısmında yağ
tabakası yer alır.
Alt deride bulunan yağ tabakası vücut ısısını korur, ısı kaybını önler, vücudu
dış etkilere karşı korur ve deriyi nemli tutar.
Dokunma (Hissetme) Olayının Gerçekleşmesi :
Alt deride dokunma duyu hücreleri ile duyu sinir uçlarının bulunduğu yere duyu
cisimciği denir.
Sıcaklık, soğukluk, sertlik, yumuşaklık, ağrı, basınç gibi uyarılar (duyular) alt
derideki duyu cisimciğinde bulunan duyu hücrelerini uyarılır ve bu uyarılar duyu sinirlerine
aktarılarak sinirler yardımıyla beyindeki dokunma, hissetme duyu merkezine iletilir. Gelen
uyartılar beyin tarafından değerlendirilir ve dokunma, hissetme duyusu algılanmış olur.
(Duyu cisimciğinde bulunan duyu hücreleri sıcaklık, soğukluk, sertlik, yumuşaklık,
ağrı, basınç gibi uyarıları (duyuları) algılayarak dokunma duyu sinirlerine aktarır ve sinirler
yardımıyla beynin dokunma, hissetme duyu merkezine iletir. Gelen uyartılar burada
değerlendirilir ve dokunma, hissetme duyusu algılanmış olur).
Dokunma duyu hücrelerinin sayısı derinin her yerinde aynı değildir. Bu nedenle
derinin her yeri aynı oranda duyuları algılayamaz.
(Deride bulunan duyu hücreleri görevlerine göre özelleşmiştir. Duyu hücrelerinden
bir kısmı sıcağı, bir kısmı, sertliği, bir kısmı acıyı algılayacak şekilde özelleşmişlerdir).
15
c)
Derinin Görevleri
12345678-
NOT : 123456789-
:
Vücudu dış etkilere (çarpma, mikroorganizma) karşı korur.
Vücuda doğal bağışıklık kazandırır.
Vücuda mikropların girmesini önler.
Vücudun su kaybetmesini önler.
Vücut ısısını ayarlar. (Terleme ve yağ dokusu sayesinde).
Terleme yoluyla su, madensel tuzlar ve zararlı maddeleri atarak boşaltıma yardımcı
olur.
Gaz alışverişi yaparak solunuma yardımcı olur.
Dokunma duyu organıdır ve sıcaklık, soğukluk, sertlik, yumuşaklık, ağrı, basınç gibi
duyuları algılar.
Üst deri normalde inceyken, fazla basınç altında kalan topuk gibi yerlerde daha
kalındır.
Derinin üst kısmına hafifçe iğne batırıldığında ağrımaz ve kanamaz. Bunun nedeni
üst deride kan damarları ve sinirlerin bulunmamasıdır.
Derinin her bölgesi duyuları aynı derecede algılayamaz. Dudak ve parmak uçları
duyulara (uyarılara) karşı daha duyarlıdır.
Alt deride duyu hücreleri ve sinir uçlarının bulunduğu kısma duyu cisimciği denir.
Deri, en büyük duyu organıdır.
Deride bulunan duyu hücreleri, farklı uyarıları algılayabilmek için özelleşmiştir.
Ayakların fazla gıdıklanmasının nedeni, dokunmaya karşı duyarlı duyu hücrelerinin
fazla sayıda bulunmasıdır.
Derideki kıllar, alt deride bulunan kıl kökünden (keseciğinden) çıkar. Avuç içi ve
ayak tabanları dışında derinin her yerinde kıl bulunur.
Sevinç, korku, heyecan gibi durumlarda derideki sinirler, kıl kaslarının kasılmasını
ve kılların dikleşmesini sağlar. Bu olaya ürperme denir. Ürperme olayı vücudun
uyarılmasını ve dış çevre ile ilişki kurulmasını sağlar.
Üst
Deri
Kıl
Korun Tabakası
Malpighi Tabakası
Dokunma Alıcısı
Alt
Deri
Sıcaklık Alıcısı
Basınç Alıcısı
Toplardamar
Atardamar
Yağ Tabakası
Yağ
Bezi
Kıl
Kökü
Kıl Kasları
(Düz Kas)
Ter
Bezi
Duyu
Siniri
16
Download