ÇEVRE KİRLİLİĞİ VE ULUSLAR ARASI ORGANİZASYONLAR 1.GİRİŞ • 20 inci yüzyılın ikinci yarısından itibaren insanlığı tehdit eden problemlerden birisi haline gelen çevre sorunları ve kirliliği, kökü çok eskilere uzanmasına rağmen kendisini sanayileşmenin sonucunda hissedilir hale getirmiştir. • Önceleri sadece kirlenme olarak algılanan ve uluslar arası boyut kazanmadan yöresellik özelliği taşıyan çevre sorunları, gün geçtikçe hızla çoğalmış, yöresellikten kurtulup tüm dünyanın sorunu olmuştur. Bir ülke sınırları içindeki kirletici unsurun ortaya çıkardığı zararlı duman ve gazlar, rüzgarın da etkisiyle başka ülkelere taşınarak, o ülke için de kirletici faktör olabilmiştir. Çevre sorunları ve kirliliği toplumsal hayatın bütün alanlarını kapsamış ve etkilemiştir. 2. ÇEVRE NEDİR ? Çevreyi tanımlamak için birçok cümle kurulabilir. ”Kişinin içinde bulunduğu toplumu oluşturan ortam” diyebileceğimiz gibi toplum bilimi açısından ele alırsak “Hayatın gelişmesinde etkili olan doğal, toplumsal, kültürel dış faktörlerin bütünlüğü diyebiliriz. Denizler, göller, akarsular, bataklıkları, kumsallar, ormanlar, tarım alanları, dalyanlar, kırlar, dağlar, korunması gereken çevreyi oluşturan alanlardır. Bu alanlar bütün canlıların üreme ve beslenme ortamlarını sağlar. 3. EKOLOJİ NEDİR ? • Ekoloji, canlıların birbirleri ve çevreleri ile olan ilişkilerini inceleyen bilim dalıdır. Bu konuda çalışılırken hem sosyal hem de fen bilimleri alanındaki birçok bilim dalları ile işbirliği yapılır. Yukarıdaki tanımlardan da anlaşılacağı gibi, tüm canlılar canlı ve cansız çevreleri ile birlikte bir bütün oluştururlar. 4. ÇEVRE KİRLİLİĞİ • Çevre kirliliği insanların tüm faaliyetleri sonucu havada, suda ve toprakta meydana gelen olumsuz gelişmelerle doğal dengenin bozulmasıdır. Zararlı etkinlikler sonucunda ortaya çıkan koku, gürültü ve atıklardır Gelişen teknolojinin yaşama getirdiği rahatlık yanında, bu gelişmenin tabiata ve çevreye verdiği kirliliğin boyutu her geçen gün hızla artmaktadır. Yaşamı daha mükemmel hale getirmek, daha sağlıklı ve uzun bir ömür sağlayabilmek amacına dönük bu gelişmelerin, gerek kırsal, gerek kentsel alanlarda olsun, doğal kaynakları bozduğu su, hava, toprak kirlenmesine yol açtığı, bitki ve hayvan varlığına zarar verdiği son yıllarda inkâr edilemez bir gerçek haline dönüşmüştür. 4.1 ÇEVRE SORUNLARININ SEBEPLERİ 4.1.1 Hızlı Nüfus Artışı • Çevre sorunlarının ortaya çıkışında etkili olan en önemli faktörlerden birisi de nüfus artışıdır. Bu artış konutta, sağlık hizmetlerinde, besin ve enerji arzında iyileşme ve gelişme beklentilerini olanaksız kılmaktadır. • Hızlı nüfus artışının neden olduğu sonuçlar nüfus ve doğal kaynaklar planlamasının uzun vadeli olarak düşünülmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Bu planlamanın sonucu olarak, nüfus ve aile planlaması, sağlık ve sosyal hizmetlerin bir dalı olarak gelişir. 4.1.2 Şehirleşme • Kentlerin büyümesini üç faktör belirlemektedir. Göçler, doğal nüfus artışı, kırsal bölgenin (şehirleşme olmayan ) kentsel hale getirilmesi. Nüfusun büyük bir bölümünün köy ve kasabalardan ayrılarak şehirlerde yoğunlaşması, sanayileşme ile de bu gelişmenin hız kazanması, şehirlerin problem yumağı haline gelmesine neden olmuştur. Aşırı nüfus yoğunluğuna maruz kalan şehirlerin; suyu, havası kirlenmekte yetersiz duruma düşmektedir. Aşırı nüfus yoğunluğunun gecekondu bölgelerinin çoğalmasına, bütün bunların neticesinde sağlıksız çevre ortamının oluşmasına yol açtığı söylenebilir 4.1.3 Sanayileşme, Tehlikeli ve Katı Atıklar • İnsan sanayileşmenin getirdiği teknolojik imkan ve yetenekler ile mevcut olan çevrede değişiklikler yaparken, yapay çevre yaratma çalışmalarına da hız vermiştir. Sanayileşme tarım topraklarının hızla yok olmasına neden olmaktadır. Peşinden sanayi ürünlerinin atıkları, bu ürünlerin tüketimi, üretimi su ve hava kirliliğini ortaya çıkarmıştır. Daha da kötüsü bu doğal kaynaklar yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. • Tehlikeli atıklar, son yıllarda ortaya çıkan bazı büyük olaylarla yer altı ve yüzeysel su kaynaklarının kirlenmesine neden olmuştur. Ayrıca katı atıklar sinekleri, kemiricileri, hamam böceklerini ayrıca başıboş kedi, köpek gibi hayvanları çeker ve ayrışma sırasında pis koku oluşur. 4.1.4 Turizm • Turizmin sağladığı ekonomik değerlere karşılık, turistik kentleşme, nüfus yoğunluğu, doğal çevrenin tahribi, çevre kirlenmesi gibi yarattığı sorunlarla ön plana çıkmaktadır. • Turizmin hızlı ve plansız gelişmesi sonucu ortaya çıkan otel, motel bunlarla ilgili turistik binalar ve alanlar yörelerin betonlaşmasına çöplerin en az para karşılığıyla yok edilmesi kapsamında da doğal çevrenin kirletilmesine yol açmıştır. Turizmin çevreye olan olumsuz etkilerinden biri de, turistik gelişmenin belirli bölgelerde nüfus yoğunluğuna sebep olması; bölgenin arazi, su ve bitki örtüsü gibi ekolojik unsurlarının aşırı kullanılarak yörenin tahrip edilmesidir. Bu durum özellikle gelişmekte olan ülkelerde görülmekte, telafisi olmayan doğal, fiziksel ve kültürel çevre sorunları yaratmaktadır. 4.1.5 Zihniyet Doğada bulunan her şeyi öğrenmeye çalışmak, keşfetmek, bunlardan faydalı olanları kendi istek ve arzuları dahilinde kullanmak insanın zihniyeti olmuştur. Böyle bir zihniyeti taşıyan insanoğlu alabildiğince sınırsız bir şekilde doğal çevreyi olumsuz olarak etkilemiştir. Bu etkilenme sanayileşmenin getirdiği kolaylıklar ve teknolojik yenilikler ile iyice yoğunlaşmıştır. Kendine yeni tarım alanları açarak daha çok üretmek, daha büyük toprağa sahip olmak isteyen insanoğlu ormanı yok etmek için önceleri balta sallamış, daha sonraları testere kullanarak biraz daha hızlanmış, teknolojinin ürünü ağaç kesme motorlarının ortaya çıkmasıyla sanki bir yok edici olmuştur. Bitmez, tükenmez olarak bilinen ve de parasız olarak kullanılan hava, toprak, su gibi unsurları üretimlerinde kullanan üretim süreci zihniyeti devam ettiği sürece, yarınların bitmesine az kalmıştır. Çevre sorunlarının ve kirliliğin özellikle insan kaynaklı sorunların temelinde zihniyet vardır. 4.1.6 Kamuya Açık Yer ve Kuruluşlar • Umumi Yerler: Toplumun yiyip, içmesine, yatıp kalkmasına, taranıp temizlenmesine, eğlenmesine, dinlenmesine mahsus (lokanta, gazino, kahvehane, han, otel, hamam, sinema, bar, dansing, tiyatro vb gibi) yerler ile açık ve kapalı eğlence yerleridir. • Toplum bireylerinin çoğunluğunun yaralandığı bu yerler ve araçlar yeterli sağlık koşullarına sahip değilse oradan yararlanan kişilerin sağlıklarını tehlikeye düşürür. Bir takım bulaşıcı hastalık etkenlerinin toplumun diğer bireylerine taşınmasına yol açar. 4.2 ÇEVRE KİRLİLİĞİNİN NEDENLERİ • 1- Göçler ve düzensiz şehirleşme, 2- Kişi başına kullanılan enerji, su, kağıt, kömür vb. artışı, 3- Ormanların tahribi, yangınlar ve erozyon, 4- Aşırı otlatma ve doğal bitki örtüsünün tahribi, 5- Konutlardaki ve işyerlerindeki ısınmadan kaynaklanan (özellikle kalitesiz kömür kullanımı) hava kirliliği, 6- Motorlu araçlar ve deniz araçları, 7- Maden, kireç, taş ve kum ocakları, 8- Gübre ve zirai mücadele ilaçları, 9- Atmosferik olaylar ve doğal afetler, 10-Kanalizasyon sularının arıtılmaksızm alıcı ortamlara verilmesi ve sulamada kullanılması, 11-Katı atıklar ve çöp, 12-Sulak alanların ve göllerin kurutulması, 13-Arazilerin yanlış kullanımı, 4.3 ÇEVRE KİRLİLİĞİ ÇEŞİTLERİ 4.3.1 Hava Kirliliği • Canlılar için yaşamsal önemi olan hava, hızlı nüfus artışı, kentleşme ve sanayileşme sonucunda atmosfere bırakılan maddelerin belli bir yoğunluğa ulaşması sonucu kirlenmektedir. Hava kirliliğinin temel kaynakları kentleşme ve endüstrileşmedir. Bunlardan kentleşme; nüfus yoğunluğu, kentin topoğrafik ve meteorolojik koşullarına uygun olmayan bir biçimde oluşturulması ile kirliliği arttıran bir etken olarak işlev görmektedir. Kentlerdeki ısınma sistemi, kullanılan yakıt türleri, ulaşım araçları bu sorunun büyümesine etki eden diğer etkenlerdir. • Düzensiz kentleşme eğilimi sürdükçe kentsel kaynaklı hava kirliliği Türkiye’nin önemli bir sorunu olmayı sürdürecek gibi görünmektedir. • Endüstrileşme de endüstri kuruluşlarının yanlış yerlerde yapılandırılması ve yanma sonucu atık gazların yeterli teknik önlemler alınmadan havaya bırakılmasıyla hava kirliliğine etki eden diğer bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Günümüzde ortaya çıkan tablo; gelişmiş ülkelerin bu tür kirlilik yaratan endüstrileri kendi ülkeleri yerine, gelişmekte olan ülkelerde kurarak kendilerini korudukları ve bu arada gelişmekte olan ülkelerde endüstri kaynaklı hava kirliliğinin giderek artan bir sorun olduğudur. Türkiye bu sorunu yaşayan ülkelere tipik bir örnektir. Hava kirliliği gerek insan sağlığını gerekse Doğay ı tehdit eden büyük bir tehlikedir. Hava kirliliği değişime uğrattığı atmosfer koşulları nedeniyle, doğal iklim dengesini bozmakta, bitkilerin dokusu bozularak, toprağın verimliliği azalarak tarımsal üretim düşmektedir. Yapılar ve eşyalar da hava kirliliğinden kendilerine düşen payı almakta, nitelikleri bozularak ömürleri kısalmaktadır • • • • • • • • • 4.3.1.1 Hava Kirliliği Ve İnsan Sağlığına Etkileri Sanayiden çevreye bırakılan gazlar Araçların egzozundan çıkan gazlar Fosil yakıtlardan (petrol, kömür vs.)çıkan gazlar Fosil yakıtların yanması sonucu ortaya çıkan karbondioksit, azot oksitleri, kükürt oksitleri asit yağmurlarına neden olur. Hava kirliliğinin zararları bitki, hayvan ve insanlara daha fazladır. İnsanlarda hava kirliliği; Solunum yolu rahatsızlıkları Astım-bronşite Vücudun savunma mekanizmasının zayıflamasına neden olur. 4.3.1.2 Hava Kirilliliğinin Önlenmesi İçin Neler Yapılabilir? • Hava kirliliğinin en önemli nedenlerinden olan fosil yakıtlar olabildiğince az kullanılmalı. Bunun yerine doğalgaz, güneş enerjisi, jeotermal enerji vb. enerjilerin kullanımı yaygınlaştırılmalıdır. • Karayolu taşımacılığı yerine demiryolu ve deniz taşımacılığına ağırlık verilmelidir. Büyük kentlerde toplu taşıma hizmetleri yaygınlaştırılmalıdır. Böylece otomobil egzozlarının neden olduğu kirlilik azaltılabilir. • Sanayi kuruluşlarının atıklarını havaya vermeleri önlenmelidir. • Yeşil alanlar arttırılmalı, orman yangınları önlenmelidir. • Ozon tabakasına zarar veren maddeler kullanılmalıdır. 4.3.2 Su Kirliliği • Suların kirlenmesi türlü insan faaliyetlerinden kaynaklanmaktadır. Her türlü faaliyet potansiyel olarak su kaynaklarını tehdit etmektedir. • Tarımın ilkel yöntemlerle yapılması sırasında hayvan atıkları suda besin zenginleşmesine yol açarak kirliliğe neden olmakta ya da erozyon yolu ile kirlenme gerçekleşmektedir. Zaman içinde teknolojinin gelişmesi, endüstrinin yaygınlaşması ve endüstriyel ürün kullanımının artması su kirliliğine yeni boyutlar kazandırmıştır. • Havada ortaya çıkan kirlenme, toprak kirliliği suyun doğal dolanımı nedeniyle su kaynaklarını etkiler. Bu nedenle su kirliliği yalnızca kirleticilerin doğrudan suya bırakılmasıyla değil dolaylı olarak yani hidrolojik devre ile de oluşur. • 4.3.2.3 Su Kirliliğinin Sebepleri • Endüstriyel kuruluşlarca bırakılan artıklar (petrol, boya, deterjan, ağır metaller, kanalizasyon…) • Tarımda kullanılan zehirler ve fazla kullanılan gübreler • Hayvansal ve evsel artıklar • Sulara bırakılan kurşun,civa • Lağımların sulara karışması • • • • • 4.3.2.4 Su Kirliliğinin Önlenmesi Arıtma tesisleri kurulmalı ve özenle işletilmeli Belirli yerlerde nüfus artışının önüne geçilmeli İnsanlar bilinçlendirilmeli Su kaynaklarının korunması için iyi politikalar geliştirilmeli,plan ve programlar yapılmalı • Hava ve toprak kirliliğine sebep olan faktörler ortadan kaldırılmalıdır 4.3.3 Toprak Kirliliği • Toprak kirliliği, genel bir tanımla, insan etkinlikleri sonucunda, toprağın fiziksel, kimyasal, biyolojik ve jeolojik yapısının bozulmasıdır. Toprak kirliliği, toprakta yanlış tarım teknikler yanlış ve fazla gübre ile tarımsal mücadele ilaçları kullanma atık ve artıkları, zehirli ve tehlikeli maddeleri toprağa birikmesi sonucunda ortaya çıkmaktadır. Tarımsal ve mineral atıklar, yeryüzündeki toplam katı atıkların önemli bir bölümünü oluşturmakla birlikte, kirletici olarak görece daha az zararlıdır. Bunun başlıca nedeni de, yerleşim bölgelerinden ve sanayiden kaynaklanan atıklar gibi belli noktalarda yoğunlaşmış olmayıp daha geniş alanlara yayılmalarıdır. • 4.3.3.3 Toprak Kirliliği Nedenleri • • • • Ev, iş yeri ve hastahane atıkları, Radyoaktif atıkla Hava kirliliği sonucu oluşan asit yağmurları, Gereksiz yere ve aşırı miktarda yapay gübre, tarım ilacı vb. kullanılması. • Tarımda gereksiz yere ya da aşırı hormon kullanımı • Suların kirlenmesi. Su kirliliği toprak kirliliğine neden olurken, toprak kirliliği de özellikle yer altı sularının kirlenmesine neden olur. • • 4.3.3.4 Toprak Kirliliğinin Önlenmesi İçin Neler Yapılabilir • Verimli tarım topraklarında yerleşim ve sanayi alanları kurulmamalı yeşil alanlar arttırılmalıdır. • Ev ve sanayi atıkları toprağa zarar vermeyecek şekilde toplanıp depolanmalı ve toplanmalıdır. • Yapay gübre ve tarım ilaçlarının kullanılmasında yanlış uygulamalar önlenmelidir. • Nükleer enerji kullanımı bilinçli şekilde yapılmalıdır. 4.3.4 Kültürel Çevre • Kültürel çevre ile tümü insan eliyle üretilmiş olan çevre kastedilmektedir. Kültürel çevre de su, hava, toprak, florafauna gibi kirletilebilen ya da yitirilebilen bir çevredir. Bir başka anlatımla, yaratılmış olan kültür, yaşayan kültürün yıkımı ya da bozucu etkisiyle karşı karşıyadır. insanın tarih boyunca yarattığı kültürel değerlerin fiziksel çevreye yansımış olan görüntüsü tarihsel çevre olarak tanımlanmaktadır. • 4.3.4.3 Kültürel Çevreyi Koruma Sorunları • Kültürel çevrenin korunmasına yönelik toplumsal bilincin yeterince gelişmemiş olması, kentleşmenin hız kazanması ile kentsel arsa rantının çok yüksek düzeylere ulaşması, ekonominin yapısal nedenleriyle taşınmazların spekülasyon aracı olması, kültürel çevreyi korumak, onarmak için yeterli kaynak bulunmaması ile de birleşince, kültürel çevreyi korumak oldukça güçleşmektedir. Uygulama sorunlarının başında, deneyimsizlik, projelendirme hataları, yapım hataları gibi teknik yetersizlikler gelmektedir. Konunun tek sorumlusu bu nedenler olsa idi, zaman içinde bunların geliştirilmesi, üstesinden gelinmesi sağlanabilirdi. Oysa buların dışında ekonomik, toplumsal, tüzel ve siyasal nedenler korumayı kısa vadede gerçekleştirilmeyecek ölçüde güçleştirmektedir. imar baskısının tarihi doku üzerinde kendini duyurması, miras sistemi, korumanın kaynağının nasıl sağlanacağı, bu konudaki düzenlemeleri sürdürecek belli bir örgütün bulunmaması aşılamayan sorunlar olarak görünmektedir. Kültürel çevreyi korumaya yönelik temel yasa, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'dur. 4.3.5 Ses (Gürültü) Kirliliği • Bilimsel yönden “düzensiz ses” olarak nitelendirilen gürültü, hoşa gitmeyen, rahatsız edici duygular uyandıran bir akustik olgu veya beğenilmeyen, istenmeyen sesler topluluğu olarak tanımlanır.Gürültü, tüm dünyada özellikle büyük kentlerde hızla kentleşmenin, endüstrileşmenin, ulaşımın artan nüfusun vb. etkenlerin yarattığı önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Örneğin ülkemizdeki büyük kentlerde son yıllarda artan kara trafiğinin gürültünün ne denli etkili olduğu herkes tarafından bilinmektedir. Bunu gibi açık pazarlar, eğlence yerleri, çocuk parkı ve bahçeleri, endüstri kuruluşları, yapı ve yol yapım ve onarımları, hava ve deniz trafiği gibi gürültü kaynakları düşünüldüğünde, bunun da gerçekten önemli bir çevre kirliliği yarattığı söylenebilir. • 4.3.5.1 Ses Kirliliğinin Etkileri • Gürültünün de insan sağlığını en az hava ve su kirlenmesi kadar etkilediği saptanmıştır. Nabız ve soluma hızlarını arttırarak insanların fizyolojik durumunda değişikliklere yol açabildiği gibi, geçici ya da kalıcı işitme bozuklukları da yaratabilir. Gürültüden kaynaklanan işitme bozukluğu milyonlarca sanayi işçisini ve bazı askeri personeli tehdit etmektedir. Ayrıca gürültünün kalp krizine ve yüksek tansiyon, ülser gibi kronik rahatsızlıklara neden olduğu yolunda tıbbi bulgular vardır. Bununla beraber kulak çınlaması sağırlık, kalp ritminin artması, kaslarda yorgunluk, iş ritminin artması, iş veriminde düşüş, salgı düzeni ve sindirim sisteminde bozukluk, dikkat dağılımı, uyku düzeninde aksaklıklar gibi durumlarda insana zarar verebilir. • 4.3.5.3 Ses Kirliliğinin Önlenmesi İçin Neler Yapılabilir • Otomobil kullanımını azaltacak önlemler alınmalıdır. • Ev ve iş yerlerinde ses geçirmeyen camlar(ısıcam gibi) kullanılmalıdır. • Eğlence yerleri vb. ortamlarda yüksek sesle müzik çalınması engellenmelidir. • Gürültü yapan kuruluşlar şehirlerin dışında kurulmalıdır. 4.3.6 Radyasyon • Radyasyon, duyu organlarımızla algılayamadığımız bazı radyoaktif maddelerin yaydıkları zararlı ışın ve parçacıklardır. Sanayinin gelişmesi, nükleer santrallerin yapılması ve özellikle de radyoaktif madde olan uranyumun bulunması radyasyonun artmasına yol açmıştır. Radyasyon kaynaklarını iki gruba ayırabiliriz: • Doğal radyasyon kaynakları: Güneş ve uzaydan gelen kozmik ışınlar ile yeryüzünde bulunan bazı kayaların içindeki radyoaktif maddelerdir. • Yapay radyasyon kaynakları: Nükleer silâhlar ve bombalar, nükleer santraller , X ışını makineleri radyasyon kaynaklarıdır. • Radyasyondan korunmak için; • Nükleer santrallerde kazalara karşı gerekli önlemler alınmalı, bu santrallerden çıkan atıklar güvenli bir yerde depolanmalı, • Yurt dışı kaynaklı nükleer atıkların denizlerimize atılmaları önlenmeli, • Dünyada nükleer silâh denemeleri yasaklanmalı, • Üniversite, hastane, tıbbî teşhis ve tedavi laboratuarlarında, araştırma merkezlerinde radyasyon çıkaran makinelerin kullanımı standartlara uygun yürütülmeli, burada çalışanlar özel giysiler giyerek radyasyondan korunmalı, • Ozon tabakası radyasyondan korunmalıdır. • • • • 4.3.6.1 Radyasyonun Etkileri Kanser oluşması Ömrün kısalması Katarakt oluşması • 4.3.6.2 Radyasyonun Önlenmesi İçin Neler Yapılabilir • Özel giysiler(kurşun önlük, özel maske)kullanılmalıdır. • Radyasyon kaynağından uzak durulmalı, en kısa sürede radyasyonlu ortam terk edilmelidir. Radyasyonlu cihazlarla yapılan teşhis ve tedaviye sık sık başvurulmalıdır. 5. Flora-Fauna Keleş ve Hamamcı’ya göre belli bir ülkeye, bölgeye ya da yöreye özgü bitki örtüsü flora, yabanıl hayvan topluluğu da fauna olarak adlandırılır. Bir başka deyişle flora ve fauna insan dışındaki canlı öğeleri içeren biyolojik zenginliktir. Ağaç topluluğu biçimindeki genel anlayıştan çok daha kapsamlı olarak orman; bitki örtüsü, hayvan ve mikroorganizmalar, mineral maddeler, hidrolojik ve mikroklimatik özelliklerle, aralarında madde ve enerji akımı bakımından ilişkiler bütününe sahip ağaç ve ağaççık topluluğu olarak değerlendirilmektedir. Ormanların su kaynaklarını sürekli tutma, toprakları erozyondan koruma, ısı oranlarını dengede tutarak sıcaklığı düzenleme gibi işlevleri vardır. Hava, su ve toprak arasındaki doğal işleyişin sürekliliğini sağlama gibi bir işlevi yanında hayvanların otlatılmasına yarayan çayır ve mera’lar açısından da ülkemizdeki görünüm giderek dramatikleşmektedir. Şöyle ki çayır ve mera’ların büyük bir kısmı sürülerek tarla yapılmakta, yanlış otlatma nedeniyle tahrip olarak hızla yok olmaktadır. Bunun sonuçları sadece doğanın dengesinin bozulması olarak ortaya çıkmayıp, hayvancılığın yara almasına, ekonomik kayıplara neden olmaktadır. İnsanların var olan toprakları akılcı bir biçimde kullanmayıp, erozyonla mücadele etmeyip, öte yandan çevrenin nem oranını dengeleme, oksijen üretimi gibi işlevleri olan sulak alanları kurutularak toprak kazanma çabaları açıklanabilir gibi görünmemektedir. Yeryüzünün yalnızca belli bir bölgesinde yetişen bitkiler olan endemik bitkiler ile belli bir bölgede yaşayan hayvan türleri olan endemik hayvanlar da çok önemli doğa öğeleri iken, çevre kirliliğinden paylarına düşeni alıp, hızla yok olmaktadırlar. SONUÇ • Hava kirliliğinin önlenmesi için, atık miktarının azaltılmasına çalışılmalı, atık maddelerin tekrar kullanım yolları araştırılmalıdır. Kalitesiz kömür yerine elektrik ve doğal gaz kullanımı sağlanmalıdır. Havadaki kükürt, azot ve karbondioksit gazlarını azaltmak için önlemler alınmalıdır. • Kapalı yerlerde hava sirkülasyonu sağlanmalıdır. Kapalı yerlerde sigara içilmemelidir. Temiz hava standartları kapalı ve açık alanlar için ayrı ayrı belirlenmeli ve buna göre ölçüm yapılmalıdır. Hızlı nüfus artışı önlenmelidir. Suları temizlemek için arıtma tesisleri yapılmalıdır. Dünyadaki hızlı nüfus artışı önlenmelidir. Su kirliliği konusunda insanlar bilinçlendirilmeli, suların kirletilmesi önlenmelidir. Toprak tahribatının ise nedenleri erozyon, tuzluluk, kumul hareketleri ve şehirleşmedir. Toprakları korunması için tarım topraklarının haritaları çıkartılmalı, yasal önlemler alınmalı, toprak bilim ve tekniğe uygun kullanılmalı, çiftçiler arazinin en iyi kullanımı konusunda bilinçlendirilmelidir. Çevreci Kuruluşlar Nasıl Ortaya Çıktı? • Dünyanın geleceği açısından çevrenin ve yaşanılabilir alanların korunmasına yönelik Türkiye’de ve dünya üzerinde gönüllü olarak bir çok çevre kuruluşu bulunmaktadır.Bu gönüllü çevre kuruluşlarının ortaya çıkmasında en büyük etken ise dünyanın yaşanılmaz bir hal almaya doğru hızla gidiyor olmasıdır.Yeşilin kaybolup karaya bürünen bir doğanın ortaya çıkmasıdır. 7.1 ÇEVRE VE ULUSLARARASI KURULUŞLAR • Uluslararası kuruluşlar, kentleşme ve çevre sorunlarına, öteden beri yakın bir ilgi duymuşlardır. İnsanların rahat, özgür ve geleceklerinden güvenli olarak yaşamaları, barınma hakkı da dahil olmak üzere, insan haklarından yararlanmaları, kimi ekonomik ve toplumsal haklara sahip kılınmalarına yardım eder. 7.1.1 Birleşmiş Milletler Örgütü • Kuruluşundan hemen sonra, Birleşmiş Milletler Örgütü kentleşme ve yerleşme sorunlarına yakın bir ilgi duymuştur. Kentleşme ve konut sorunlarına ilişkin, ölçünler hazırlanarak bunların üye devletlere önerilmesi, Birleşmiş Milletlerin etkinlikleri arasındadır. • Kentleşmenin ve çevre sorunlarının insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini giderici çalışmalar ve yayınlar yapmaktadır. • Bu örgütün başlıca amaçları, yerleşme politikaları ve stratejileri saptamak, yerleşme planlaması, konut, altyapı ve kent hizmetleri sunulması konularında, teknik işbirliği, araştırma, planlama, haber alma, eğitim ve yayın etkinliklerinde bulunmaktadır. • Ekonomik gelişme ile çevreyi ve doğal kaynakları koruma çabalarının çelişkili amaçlar olmadığı vurgulanmış ve bunu anlatmak üzere sürekli ve dengeli gelişme kavramına yer verilmiştir. 7.1.2 Dünya Bankası • Dünya Bankası, türlü nedenlerle, konut için doğrudan doğruya ödünç para vermek yerine, dar gelirli ve yoksul kitlelerin barınma gereksinmelerinin giderilmesine yardımcı olmak üzere arsa sağlama ve bunların kamusal kent hizmetlerini tamamlama (site and services) türünde yardımları yeğ tutmaktadır. Çünkü, böylece, gereksinme sahiplerinin kendi emek ve olanaklarından yararlanma alışkanlıkları geliştirilebildiği gibi, en yoksul kümelere yönelme olanağı da elde edilebilmekte ve bu kümelerin küçük biriktirimleri ve iş edinmeleri özendirilebilmektedir 7.1.3 Avrupa Birliği (Topluluğu) • Topluluğun çevreye ilişkin amaçları, kirlenmenin önlenmesi, yaşam kalitesinin yükseltilmesi ve uluslararası kuruluşlarda, tek tek ya da toplu olarak çalışmalar yapılması biçiminde özetlenmiştir. • Çevre sorunlarını sonradan önlemeye çalışmak yerine, bunlara kaynağından engel olmak, her türlü planlama eylem ve kararlarında çevreyi hesaba katmak, doğal değerlerden yararlanmada doğaya zarar vermekten kaçınmak, kirlilik ve gürültünün önlenmesi için yapılacak harcamaların, kendi eylemleriyle çevreyi kirletenlere yüklenmesi, devletlerin bir başka devletin çevresini bozucu uygulamalardan kaçınmaları, çevre siyasalarının belirlenmesinde, azgelişmiş ülkelerin çıkarlarının dikkate alınması, bu eylem izlencelerinde benimsenmiş olan başlıca ilkelerdir. 7.1.4 Avrupa Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) • Çevre sorunlarından su ve hava kirliliği, ulaşım ve trafik, gürültü, petrol, enerji ve sanayinin çevreyle olan ilişkileri gibi konular da girmektedir. • Bugün, bu örgütün, bu konularda sağladığı başlıca yarar, üye devletlerin sorunlara ve çözüm yollarına ilişkin olarak bilgi sahibi olmalarını sağlamak, ulusal politikaların geliştirilmesine yardımcı olmak ve bu politikalar arasında eşgüdüm sağlamaktır. Ülke sınırlarını aşan ve dolayısıyla birden çok ülkeyi ilgilendiren ve ortaklaşa yararlanılan akarsu ve denizlerle ilgili kirlenme sorunlarıyla, çevre politikalarının ödemeler dengesi ve rekabet koşullan üzerindeki etkileri gibi nedenler, bu örgütü kentleşme ve çevre sorunlarıyla ilgilenmeye iten nedenlerin başında yer almaktadır. 7.1.5 Avrupa Konseyi • Kentlerdeki yaşam koşullarının iyileştirilmesine katkılarını özendirmek, ülkeler içinde ve ülkeler arasında bu amaçla deneyim alışverişini sağlamak, bugünün ve geleceğin Avrupa’sında kentlerin rolünü belirtmek ve yasaların bu amaçla göz önünde tutularak uygulanmalarını ve yenilerinin çıkarılmasını desteklemek olarak özetlenmiştir. Avrupa Konseyi yetkili organlarının 1992'de benimsediği Kentsel Haklar Şart'ında da, çevrenin ve doğanın korunması önemli haklar olarak yer almıştır. 7.1.6 NATO • Özünde, bir savunma paktı olmasına karşın NATO, askeri olmayan amaçları arasına, 1970'lerden başlayarak üyesi olan devletlere, çevre sorunları konusunda yardımcı olmayı da katmıştır. Bu örgütçe kurulan Çağdaş Toplumun Karşılaştığı Sorunlar Komitesi, kimi ülkelerde hava kirlenmesi konularında pilot araştırmaları desteklemekte, ilgili hükümetlere politika önerilerinde bulunmaktadır. • Kuruluşlara göre değil, fakat kirlenme türlerine göre bir sınıflandırma yapıldığında, Birleşmiş Milletler Teşkilâtı ile ona bağlı kuruluşların, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü'nün ve Avrupa Konseyi'nin, NATO'nun, Dünya Meteoroloji Örgütü'nün, Avrupa Ekonomik Topluluğu Bilim ve Teknolojik Araştırma Komitesi'nin ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği'nin daha çok çevre ve kirlenme sorunlarına genel olarak yaklaşmakta oldukları görülür. Öte yandan, hava, su, okyanus, toprak kirlenmesi gibi kirlenme türleriyle ve radyasyon kirlenmesi, gürültü gibi çevre sorunlarının her biriyle uluslararası kuruluşlardan kimilerinin özel olarak da uğraştıkları bilinmektedir. Uluslararası Atom Enerjisi Örgütü ile Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü de, bu nedenle hava kirlenmesiyle ilgilenen kuruluşlardır. •