ÖN SÖZ Çocuk, yaşama adım attığı andan itibaren hızlı bir gelişim süreci içerisine girmektedir. Bu sürecin her döneminde gelişim hızı ve özellikleri farklılık göstermektedir. Ergenlik dönemi, gelişimin en hızlı olduğu dönemlerden birisidir. Ergenlik, 10-11 yaşlarında başlayıp 21-22 yaşlarına kadar devam eden, yaşamın yaklaşık 10-11 yılını kapsayan uzun bir dönemdir. Bu sürecin başında çocukluk dönemini tamamlayan birey, sürecin sonunda, yetişkinliğe adım atmaktadır. Ergenlik dönemi, öncelikle bedensel değişikliklerle başlamaktadır. Bedenin hızlı büyümesine hazırlıksız yakalanan birey, bedenindeki ani değişikliklere karşı zıt duygular yaşamaktadır. Bir taraftan yetişkin gibi görünmeye başladığı için sevinmekte, diğer taraftan bedeninin orantısız büyümesine karşı eleştirici bir tavır takınmaktadır. Bu dönemde ergenin fiziksel görünümünü beğenip, onaylaması, olumlu benlik kavramının gelişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Bedensel büyüme ve olgunlaşmaya paralel olarak cinsiyet özellikleri gelişmekte, cinsel dürtü artmaktadır. Buna bağlı olarak ergen karşı cins arkadaşlığa yönelmekte ve cinsel deneyimler yaşamayı istemektedir. Tüm bu değişiklikleri birarada yaşamak zorunda kalan ergen, dönemi başarı ile tamamlaması için çevresindeki yetişkin ve akranlarının desteğine ihtiyaç duymaktadır. Ancak bu desteğin yalnızca ergenlik döneminde değil, erken dönemlerden, hatta bebeklik döneminden itibaren verilmesi gerekmekiii tedir. Bu nedenle anne-babalar, diğer aile bireyleri ve ergenin okul çevresindeki diğer yetişkinler ergenle iletişim kurarken, kendi ergenlik dönemlerini hatırlamalı ve onu bu çerçeve içerisinde değerlendirmelidirler. Ergenin bu dönemi daha sağlıklı atlatabilmesi ancak bu koşulun yerine getirilmesi ile mümkün olmaktadır. Böylece birey yetişkinliğe geçişte bedensel, ruhsal ve zihinsel olarak gelişimini tamamlayacak, sağlıklı bir birey olarak toplumsal yaşamın içinde yer alacaktır. Z. Fulya Temel Ayşe B. Aksoy iv