GİRİŞ Rekombinant DNA teknolojisi ve modern sentetik kimyanın gelişmesiyle klinik gelişme sürecindeki ilaçların önemli bir bölümünü peptit ve proteinler kapsamaktadır. Ancak bu makromoleküllerin stabil olmayışları, bu moleküllerin stabil ve etkin formülasyon ve taşıyıcı sistemlerini geliştirmekle sorumlu bilim adamları için zorluklar yaratmaktadır. Peptitler Peptitler Amino Asit Zincirleridir Peptitler • Az sayıda amino asidin bağlanmasıyla oluşan yapıya oligopeptit, • çok sayıda amino asidin bağlanmasıyla oluşan yapıya da polipeptit adı verilir. • Proteinler ise binlerce amino asit kalıntısı içerebilir. • Çoğu zaman ‘protein’ ve ‘polipeptit’ terimleri birbirinin yerine kullanılmakla birlikte polipeptitler genel olarak moleküler ağırlığı 10,000 Dalton un altında olanlardır. Peptitler Bir peptitte serbest α-amino grubunu içeren amino asit kalıntısı amino-terminal (veya N-terminal) kalıntı, diğer uçtaki serbest karboksil grubu içeren kalıntı ise karboksil-terminal (veya C-terminal) kalıntıdır. Peptitler Çok sayıda hormon küçük peptitlerdir. Oksitosin (dokuz amino asit kalıntısı içerir): Arka hipofizden salınan ve uterus kasılmasını uyaran hormondur. Bradikinin (dokuz amino asit kalıntısı içerir): Doku inflamasyonunu inhibe eder. Tirotropin salgılatıcı hormon (TRH) (üç amino asit kalıntısı): Hipotalamusta oluşur ve bir başka hormon olan ön hipofiz bezindeki tirotropinin salımını uyarır. Amanitin: Oldukça toksik mantar zehiridir ve bazı antibiyotikler de ufak peptitlerdir. Aspartam: Yapay tatlandırıcı, dipeptit L-aspartil-L-fenil alanin metil esteridir PROTEİNLER İnsülin: biri 30 diğeri 21 amino asit kalıntısı olan iki polipeptit zincirinden oluşmuş pankreatik hormondur. Glukagon: insüline zıt etki gösteren bir diğer pankreatik hormon olup 29 amino asit kalıntısı içerir. Kortikotropin: Ön hipofiz bezi hormonudur ve 39 kalıntı içerir; Sığır kimotripsinojeni: 245 amino asit kalıntısı içerir. Titin: Omurgalı kasında bulunur, yaklaşık 27,000 amino asit kalıntısı içeren 3,000,000 civarında molekül ağırlığına sahip bir proteindir. PROTEİNLER PROTEİNLER • Pek çok protein, örneğin ribonükleaz enzimi ve kimotripsinojen, sadece amino asit kalıntıları içerir, diğer kimyasal grupları yoktur ve basit proteinler olarak adlandırılırlar. • Bazı proteinler ise amino asitlere ek kalıcı bir kimyasal kısım içerir ki, bunlara da konjuge (birleşik) proteinler denir. • Konjuge proteinin amino asit olmayan kısmına prostetik grup denir. Konjuge proteinler prostetik grubun kimyasal yapısı temel alınarak sınıflandırılırlar. Lipoproteinler lipit, glikoproteinler şeker grupları, metalproteinler özgül bir metal içerir. PROTEİNLER PROTEİN YAPISI PEPTİT VE PROTEİN STABİLİTESİ • Kimyasal bozulma: Hidroliz, Deamidasyon, Oksidasyon, Rasemizasyon, Izomerizasyon, β-Eliminasyon, Disülfat oluşumu/değişimi • Fiziksel bozulma: Denatürasyon, Adsorpsiyon, Agregasyon, Çökme PEPTİT VE PROTEİN STABİLİTESİ • Kimyasal bozulma, yeni bir kimyasal madde oluşturarak birleşme (oksidasyon) veya kopma (deamidasyon) yoluyla protein ve peptitlerin yapısal değişikliklerinin oluştuğu süreci kapsar. • Fiziksel bozulma ise proteinin kovalent modifikasyonlarına etki etmez. Bunun yerine genellikle daha yüksek düzenli (ikincil ve üstü) yapılardaki değişiklikleri içerir. Fiziksel bozulma yüzeydeki adsorpsiyona, agregasyona ve çökmeye neden olabilecek bir denatürasyon sonucunda meydana gelir. KİMYASAL BOZULMA Deamidasyon L-asparajin ve L-glutamin Adrenokortikotropik hormon • Otuz sekiz amino asit kalıntısına sahiptir • nötral/alkali pH larda yalancı-birinci derece deamidasyona uğrar. • pH ve tampon konsantrasyonunu artması ile deamidasyon hızı artar. • Asparajin grubu siklik imid’e ve daha sonra aspartik asit ve izo-aspartik aside döner. İnsülin • 2 disülfit bağı ile bağlanmış 2 polipeptit zinciri ve toplam 51 aminoasitten oluşan proteindir. • Asidik pH da A zincirindeki (21 amino asit kalıntısı içerir) 21 inci konumdaki Asparajin (Asn A-21) deamidasyona uğrarken, • Nötral pH da B zincirindeki (30 amino asit kalıntısı içerir) 3 üncü konumdaki Asparajin (Asn B-3) deamidasyona uğrar. • İnsülinin pH 2 ve 3 de deamidasyonu artmaktadır. Kimyasal Bozulma İzomerizasyon ve rasemizasyon Sekretin HOOC–His-Ser-Asp-Gly-Thr-Phe-Thr-Ser-Glu-Leu-SerArg-Leu-Arg-Asp-Ser-Ala-Arg-Leu-Gln-Arg-Leu-Leu-GlnGly-Leu-Val–NH2 Sekretinin çözelti halinde uzun süre bekletilmesi sonucunda, aspartoil sekretin (siklik imid) ve β-aspartil sekretin (izomer) görülmektedir ve bu izomerizasyon siklik imid aracılığıyla oluşmaktadır. pH 4 ün üzerinde Asp-hekzapeptidi de siklik imid oluşumu ile izomerizasyona uğramaktadır. Siklik imid oluşum hızı, aspartik asit kalıntısının C-terminal yönündeki aminoasidin boyutundan etkilenmektedir. pH 5’de, bazik fibroblast büyüme faktörünün majör bozulma ürünü olarak da siklik imid tespit edilmiştir. Histrelin • Gonodotropin salgılayan hormon (GnRH) analoğudur bir nonapeptit tir. • Hormonlara hassas kanserlerin tedavisinde (Prostat ve uterus kanserleri) kullanılır. • Serin ve histidin rasemizasyonu görülür. Kimyasal bozulma Hidroliz Şekil: Aspartik asit kalıntılarının asidik pH larda hidrolizi Sekretin HOOC–His-Ser-Asp-Gly-Thr-Phe-Thr-Ser-GluLeu-Ser-Arg-Leu-Arg-Asp-Ser-Ala-Arg-Leu-GlnArg-Leu-Leu-Gln-Gly-Leu-Val–NH2 Asit ortamda izomerizasyona uğramasının yanı sıra SEKRETİN pozisyon-3 ve pozisyon-15 deki asparajin kalıntıları aracılığıyla hidroliz ile de bozulmaya uğrar. Asidik şartlar altında aspartik asit kalıntılarının hidrolizi Rekombinant insan makrofajı koloni uyarıcı faktörü ve rekombinant insan interlökin-11 de de görülmektedir. Hidroliz yalnızca asparajin değil serin ve histidin kalıntılarında da oluşabilmektedir. Kimyasal bozulma Disülfit bağ oluşumu ile çapraz bağlanma ve diğer kovalent etkileşimler Peptid ve protein moleküllerindeki sistein kalıntılarının oksidasyonu molekül içi ve moleküller arası disülfit bağlarının oluşmasına neden olarak üçüncül yapıda değişimlere yol açar. Şekil: Sistein kalıntılarının oksidasyonu ile disülfit bağının oluşması Kimyasal bozulma Disülfit bağ oluşumu ile çapraz bağlanma ve diğer kovalent etkileşimler Peptit ve protein moleküllerindeki normal disülfit bağları, tiyol grupları tarafından katalize edilen molekül içi ve moleküller arası değişim reaksiyonlarına girebilirler ve bu da ikincil ve üçüncül yapılarda değişime yol açar. RS- + RS-SRı RıS- + RS-SR Şekil: Disülfit değişim reaksiyonları RS-SR + RıSRıS-SR + RS- Kimyasal bozulma Disülfit bağ oluşumu ile çapraz bağlanma ve diğer kovalent etkileşimler Disülfit bağının kendisi de β-eliminasyona yatkındır. Dehidroalanin kalıntıları ve persülfatlar oluşturur. Bu ürünler daha sonra disülfit değişim reaksiyonlarında yer alarak yeni çapraz-bağların oluşmasına neden olabilirler. Şekil: Disülfit bağında β-eliminasyon Lizozim Doğal bağışıklık sisteminin bir parçasıdır. pH 6 da deamidasyon, pH 4 de deamidasyon ve hidroliz, pH 8 de ise disülfit kalıntılarının ayrılması ve yeni disülfit bağlarının oluşması görülür. Kimyasal bozulma Moleküller arasında yeni disülfit bağlarının oluşması peptit ve proteinlerin agregasyonuna neden olur. Örn: Su içeriği moleküller arası disülfit bağı oluşumu yoluyla liyofilize sığır serum albumini ve insülin de, agregasyona neden olur. Beta galaktozidaz oldukça düşük su içeriğinde dahi disülfit bağ oluşumu yoluyla agregasyona neden olur. Kimyasal bozulma Kovalent bağ oluşumu protein ve peptitlerde moleküller arası çapraz bağlanmaya neden olur. Örn. Rekobinant tümör nekrozan faktör-α (rTNF-α) nın liyofilize formülasyonları indirgenebilir olmayan dimer ve oligomerler oluştururlar. Depolama sonrası, insülin formülasyonları kovalent dimerler oluşturabilir ve dimerizasyon oranı yüksek oranda formülasyona bağlıdır. Bir insülin molekülünün deamine A-21 asparajin kalıntısı ve başka bir insülin molekülünün B-1 fenilalanin kalıntısı birleşerek dimerik bir yapı oluşturabilirler. Kimyasal bozulma Oksidasyon Peptit veya protein yapısındaki sistein kalıntıları oksidasyon sonucunda disülfit bağlarının oluşmasına neden olur. α-amilaz Örn. α-amilaz tükrük ve pankreatik salgılarda bulunan ve polisakkaritlerin sindirilmesini sağlayan bir enzimdir. α-amilazdaki sistein kalıntısı pH 8 de kolayca okside olur. Oksidasyon Protein ve peptidlerde bulunan Metiyonin ve histidin kalıntıları oksidasyona yatkındır. Metiyonin kalıntılarının oksidasyonu depolanma sürecinde paratiroid hormon ve relaksin de görülmüştür. Dondurularak kurutulmuş ribonükleaz A’nın bozulması, moleküler oksijen nedeniyle oksidasyona uğramasına bağlıdır. Küçük peptidlerde metiyonin kalıntısının metiyonin sülfoksite oksidasyonu Fe3+ tarafından katalize edilmekte ve askorbik asit varlığında oksidasyon hızı artmaktadır. Liyofilize domuz pankreatik elastazı 400C ve %75 relatif nemde depolandığında yapısında bulunan triptofil gruplarının oksidasyonu sonucu denatüre olur. Fiziksel Bozulma Daha büyük peptidler ve proteinler kimyasal bozulmanın yanı sıra fiziksel değişimlere de yatkındır. Peptidler ve proteinler de görülen fiziksel bozulmalar; Denatürasyon Agregasyon Adsorbsiyon Çökme Fiziksel Bozulma Üçüncül (ve/veya dördüncül) yapının bozulması anlamına gelen denatürasyon genelde biyolojik aktivitenin kaybı ile sonuçlanır. Ayrıca, denatürasyona bağlı olarak hidrofobik grupların açığa çıkması, yüzeyler üzerinde adsorbsiyona, agregasyona ve çökmeye yol açar. Denatürasyon üçüncül (ve/veya dördüncül) yapılarda yaygın olarak görülmeyen kimyasal bozulmayı hızlandırabilir. Bu nedenle protein ilaçları formüle ederken denatürasyonu önlemek için önemli ölçüde dikkat gösterilmelidir. Fiziksel Bozulma Disülfit bağı oluşumu sonucu meydana gelen çapraz bağlanma peptit ve proteinlerin agregasyonuna yol açar. Hidrofobik bağ oluşumu, kovalent yapıda bir değişim olmaksızın agregasyona neden olur. Liyofilize insan büyüme hormonu bekletme süresince metiyonin oksidasyonu ve asparajin kalıntılarının deamidasyonu gibi kimyasal bozulmaların yanı sıra kovalent olmayan agregasyon da göstermektedir. Az neme sahip liyofilize β-galaktozidaz, disülfit bağı oluşumu ile agregasyona neden olurken, sulu çözeltisi kovalent olmayan agregasyona da neden olmaktadır. Teflon gibi hidrofobik yüzeylerle temas eden insülin çözeltisi çalkalandığında kovalent olmayan agregat oluşumuna neden olmaktadır. Protein ve peptitlerin parçalanmasının saptanmasında kullanılan analitik yöntemler • Jel elektroforez • Jel permeasyon kromatografisi Peptit ve protein ilaçların parçalanmasını etkileyen faktörler Kimyasal degradasyonu etkileyen faktörler; pH Tampon içeriği ve konsantrasyonu Yardımcı maddeler Fiziksel degradasyonu etkileyen faktörler; Karıştırma, süzme, seyreltme, basınç uygulama, dondurma, kurutma gibi formülasyon parametreleri Nem içeriği ve moleküler mobilite Katı haldeki peptid ve proteinlerin kimyasal ve fiziksel stabilitesi içeriğindeki nem tarafından önemli ölçüde etkilenir. Şekil. Su içeriğinin 450C de liyofilize ribonükleaz A agregasyonu üzerinde etkisi. Nem içeriği: her mol enzim için yaklaşık 125 mol (a) ve 700 mol (b) su . Su bileşiminin protein stabilitesine olumsuz etkisi liyofilize insan büyüme hormonu ve liyofilize monoklonal antikor-vinka konjugatı nda da görülmektedir. Nem içeriği ve moleküler mobilite Nem içeriği liyofilize proteinlerin depolama esnasında stabilitesini genel olarak azaltmaktadır. Ancak, aşırı derece düşük nem içeriği de bazı protein ve peptitlerin depolama stabilitesini azaltabilmektedir. Örn: Liyofilize doku-tipi plazminojen aktivatörü, protein moleküllerindeki güçlü polar grupları koruyabilmek için belli miktarda neme ihtiyaç duyar. Liyofilize bilirubin oksidaz da benzer şekilde protein stabilitesini korumak için belli miktarda su içeriğine ihtiyaç duymaktadır. Nem içeriği ve moleküler mobilite Şekil. 500C’de 24 saat bekletilmiş liyofilize insülin için nem absorbsiyonu (a) ve agregasyon (b) arasındaki ilişki. Nem içeriği ve moleküler mobilite Nem absorpsiyonu, suyun plastikleştirici etkisine bağlı olarak liyofilize ürünün ve proteinin kendi moleküllerinin mobilitesini artırır. Örn. Liyofilize sığır serum γ-globulin in moleküler mobilitesi su içeriğinin artışına bağlı olarak yükselmiş ve buna bağlı olarak protein aggregasyonu da artış göstermiştir. Yardımcı maddelerin etkisi • Peptid ve protein formülasyonlarında kullanılan yardımcı maddelerin, depolanma sırasında, denatürasyon ve agregasyon üzerinde majör etkileri vardır. • Camsı geçiş sıcaklığı (Tg) amorf materyallerin moleküler mobilitelerini hesaplamada kritik bir değişkendir ve yüksek Tg e sahip yardımcı maddelerin eklenmesinin liyofilize formülasyonların depolama stabilitesini arttırdığı görülmüştür. Yüksek Tg değerlerine sahip yardımcı maddeler liyofilize sığır somatotropini, lizozim ve liyofilize interlökin-2 nin uzun süreli stabilitesini arttırmıştır. Yardımcı maddelerin etkisi • Dekstran içeren liyofilize bovin serum γ-globulin formülasyonunun kritik mobilite sıcaklığı (Tmc) dekstranın moleküler ağırlığının artması ile yükselerek depolama stabilitesinin artmasını sağlamıştır. • Buna karşın, daha yüksek mobiliteye sahip polivinil alkolün eklenmesi liyofilize sığır serum γ-globulin formülasyonunun Tmc değerini düşürerek depolama stabilitesinin azalmasına neden olmuştur. Yardımcı maddelerin etkisi • Şekerler sulu çözeltilerde proteinlerin (örn. Fibroblast büyüme faktörü) stabilitesini arttırır. • HP-β-CD ilavesi domuz büyüme hormonunun stabilitesini arttırır. • Poloksamerler (non-iyonik surfaktan), üreaz ve interlökin-2 nin depolanma esnasında denatürasyonunu engeller. Polimerik yardımcı maddeler, düşük molekül ağırlıklı ürokinaz ın, insan immünoglobülin M monoklonal antikoru nun ve insan keratinosit büyüme faktörü nün stabilitesini arttırır.