glokom hastalarında lamina kribrozanın optik kohorens tomografi ile

advertisement
T.C.
ERCİYES ÜNİVERSİTESİ
TIP FAKÜLTESİ
GÖZ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI
GLOKOM HASTALARINDA LAMİNA KRİBROZANIN
OPTİK KOHORENS TOMOGRAFİ
İLE DEĞERLENDİRİLMESİ
TIPTA UZMANLIK TEZİ
Dr. Yasemin DÖNDER
KAYSERİ – 2015
1
T.C.
ERCİYES ÜNİVERSİTESİ
TIP FAKÜLTESİ
GÖZ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI
GLOKOM HASTALARINDA LAMİNA KRİBROZANIN
OPTİK KOHORENS TOMOGRAFİ
İLE DEĞERLENDİRİLMESİ
TIPTA UZMANLIK TEZİ
Dr. Yasemin DÖNDER
Danışman
Prof. Dr. Kuddusi ERKILIÇ
KAYSERİ – 2015
2
TEŞEKKÜR
Tez çalışmamın planlanmasında, yürütülmesinde, ihtiyaç duyduğum anlarda yol
gösteren, bilimsel ve cerrahi deneyimlerini paylaşan, tez hocam Prof. Dr. Kuddusi
Erkılıç’a
Uzmanlık eğitimim süresince tecrübe ve desteklerini esirgemeyen başta bölüm
başkanımız Prof. Dr. Ertuğrul Mirza olmak üzere Prof. Dr. Sarper Karaküçük, Prof. Dr.
Cem Evereklioğlu, Prof. Dr. Ayşe Öztürk Öner, Doç. Dr. Koray Gümüş, Yrd. Doç. Dr.
Hatice Arda, Yrd. Doç. Dr. Çağatay Karaca' ya
Uzmanlık eğitimim süresince beraber çalışmaktan mutluluk duyduğum ve çok değer
verdiğim asistan arkadaşlarıma, servis, poliklinik ve ameliyathanede beraber çalıştığım
hemşire, teknisyen, sekreter ve diğer personel arkadaşlara, ayrıca tezim için sabırla
OKT çeken teknisyenimiz Öznur Hanım’a
Hayatım boyunca bana karşı gösterdikleri koşulsuz sevgi ve sonsuz fedakarlıklar için
annem İlmiye ve babam Nihat Özezmeci’ye , bu yıl ellerimden ansızın kayıp giden
sevgi, emek ve sabrı sınırsız, canım anneannem Huriye Yalçıntaş’a
Sevgisini hep hissettiğim ve iyi ki var dediğim eşim Yunus Dönder’e , yaşama sevincim
biricik kızım Ela’ya sonsuz teşekkür ederim.
Dr.Yasemin DÖNDER
Kayseri – 2015
i
İÇİNDEKİLER
TEŞEKKÜR ............................................................................................................ i
İÇİNDEKİLER ...................................................................................................... ii
KISALTMALAR .................................................................................................. iii
TABLO, ŞEKİL ve RESİM LİSTESİ ................................................................... v
ÖZET..................................................................................................................... vi
ABSTRACT ......................................................................................................... vii
1.GİRİŞ ve AMAÇ ................................................................................................. 1
2. GENEL BİLGİLER ........................................................................................... 3
2.1. OPTİK SİNİR BAŞI (OSB) ANATOMİSİ ................................................... 3
2.2. OSB TABAKALARI ................................................................................... 4
2.3. OPTİK SİNİR BAŞI KANLANMASI .......................................................... 5
2.4. GLOKOM .................................................................................................... 6
2.4.1. Tanım ................................................................................................... 6
2.4.2. Epidemiyoloji ....................................................................................... 6
2.4.3. Glokom Sınıflaması .............................................................................. 7
2.4.4. PAAG..................................................................................................10
2.4.4.1. PAAG Risk Faktörleri ..................................................................10
2.4.4.2. PAAG Patofizyolojisi ..................................................................11
2.5. OPTİK KOHORENS TOMOGRAFİ ...........................................................14
2.5.1. OKT’de Temel Fiziki Prensipler ..........................................................14
2.6. GLOKOM TANI VE TAKİBİNDE OKT ....................................................17
2.7. EDI MOD OKT ..........................................................................................19
3. GEREÇ ve YÖNTEM .......................................................................................20
3.1. İSTATİSTİKSEL DEĞERLENDİRME ...........................................................22
4. BULGULAR......................................................................................................23
5. TARTIŞMA.......................................................................................................26
6. SONUÇLAR ......................................................................................................31
7. KAYNAKLAR ..................................................................................................32
ii
KISALTMALAR
ALKD
: Anterior Lamina Kribroza Derinliği
CA
: Çukurluk Alanı
CV
: Çukurluk Hacmi
C/D
: Cup/Disk oranı
EDI
: Enhanced Deep İmaging (Arttırılmış Derinlik Görüntüleme)
EDI MOD OKT
: Enhanced Depth Imaging MOD Optic Kohorens Tomografi
GA
: Görme alanı
GİB
: Göz içi Basıncı
HRT
: Heidelberg Retinal Tomografi
İKB
: İntrakranial Basınç
LC
: Lamina cribrosa
LK
: Lamina kribroza
LKK
: Lamina kribroza kalınlığı
mmHg
: Milimetre civa
MSS
: Merkezi Sinir Sistemi
MYOC
: Miyosilin
NRR
: Nöroretinal rim
NTG
: Normotansif Glokom
OCT
: Optic cohorens tomography
OD
: Optik disk
OHT
: Okuler Hipertansiyon
OKT
: Optik Kohorens Tomografi
OPTN
: Optineuorin
OSB
: Optik sinir başı
PAAG
: Primer Açık Açılı Glokom
PAKG
: Primer Açı Kapanması Glokomu
PLK
: Prelaminer kalınlık
RA
: Rim Alanı
RGH
: Retina Gangliyon Hücresi
RNFL
: Retinal Nerve Fiber Layer
RPE
: Retina Pigment Epiteli
iii
RSLT
: Retina sinir lif tabakası
RV
: Rim Hacmi
SAKG
: Sekonder Açı Kapanması Glokomu
SD – OCT
: Spectral domain optic cohorens tomography
SD – OKT
: Spektral Domain Optik Kohorens Tomografi
SLD
: Superluminesent Diod Laser
SSI
: Signal strength indicator
UHR – OCT
: Ultrahigh resolution optic cohorens tomography
WDR36
: (WD repeat domain 36)
iv
TABLO, ŞEKİL ve RESİM LİSTESİ
Tablo 1.
Vakaların cinsiyete göre dağılımı. ........................................................... 24
Tablo 2.
Vaka ve kontrol grubundaki lamina kribroza parametreleri ve göz içi
basıncının değerlendirilmesi. ................................................................... 24
Tablo 3.
Lamina kribroza parametreleri ve göz içi basıncının değerlendirilmesi. ... 25
Tablo 4.
Yaş ile lamina kribroza parametleri arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi. 25
Şekil 1.
Aköz hümor direnci oluşturan muhtemel bölgeler .................................... 12
Şekil 2.
OKT’nin çalışma prensibi ........................................................................ 17
Resim 1.
Kadavradan alınan normal bir göze ait LK ................................................. 6
Resim 2.
Glokomatöz optik disk ............................................................................. 13
Resim 3.
Kliniğimize ait bir glokom hastasının EDI modunda OD OKT görüntüsü 21
v
GLOKOM HASTALARINDA LAMİNA KRİBROZANIN
OPTİK KOHORENS TOMOGRAFİ İLE DEĞERLENDİRİLMESİ
ÖZET
Amaç: Optik kohorens tomografi (OKT) cihazının teknolojik açıdan gelişmesi ile optik
sinir ve derin yapılarının ayrıntılı değerlendirilmesi, in vivo ölçümler yapılması
mümkün hale gelmiştir. Çalışmamızda glokomu olan hastalar ile normal kişilerde, optik
sinirde yer alan lamina kribroza dokusu in vivo ölçümler alınarak karşılaştırılmıştır.
Materyal ve Metod: Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Kliniğine
başvurup takibe alınan 40 glokom hastasının 80 gözü ve 40 normal katılımcının 80 gözü
tam oftalmolojik muayenesi tamamlandıktan sonra optik sinir ve lamina kribroza
ölçümlerinin alınabilmesi için Spektral Domain Optik Kohorens Tomografi (SD-OKT)
değerlendirilmesine alındı. Bu prospektif çalışmada 3 parametre değerlendirildi :
Lamina kribroza kalınlığı, prelaminer doku kalınlığı, anterior lamina kribroza derinliği.
Bulgular: Ortalama göz içi basıncı glokom grubunda 16,9±3,9 mmHg iken kontrol
grubunda 13,5±2,3mmHg idi (p<0,05). Glokom yaş grubunun ortalaması 57,9±9,6 ,
kontrol grubu yaş ortalaması 57,7 ±9,1(p>0.05))idi. Glokom grubunda ortalama laminer
kalınlık 311,6±60.6 μm, ortalama prelaminer kalınlık 60,2±9.6 μm, ortalama anterior
lamina kribroza derinliği 596,9±125,2 μm iken, kontrol grubunda bu değerler sırası ile
387,7±63,8 μm, 80,9±13.6 μm, 573,9±91,5 μm bulundu. Prelaminer kalınlık ve yaş
arasında negatif korelasyon (p<0,05) mevcutken, laminer kalınlık, anterior lamina
kribrosa derinliği ve yaş arasında korelasyon yoktu(p>0,05).
Sonuç: Enhanced Depth Imaging MOD Optic Kohorens Tomografi (EDI MOD OKT)
ile ölçülen prelaminer ve laminer kalınlık glokom hastalarında, kontrol grubuna göre
anlamlı oranda ince bulunmuştur. Glokom hastalığında lamina kribroza özelliklerinin
bilinmesi tanı, tedavi, takibi ve prognoz açısından önemli olabilir.
Anahtar Kelimeler: Glokom, Lamina kribroza kalınlığı, Prelaminer kalınlık , SD-OKT
EDI
vi
EVALUATION OF LAMINA CRIBROSA IN PATIENTS WITH GLAUCOMA
BY OPTIC COHERENCE TOMOGRAPHY
ABSTRACT
Purpose :The evaluation of lamina cribrosa and in vivo measurements become possible
after the developments in the technology of optic cohorence tomography (OCT). In this
study we aimed to evaluate lamina cribrosa features in glaucoma and normal subjects
with EDI mode spectral domain optical cohorence tomography
Material and Method : Eighty eyes of 40 glaucoma subjects and eighty eyes of 40
normal subjects underwent scanning with SD-OCT for the measurements of three
parameters after complete ophthalmological examination in Erciyes University Faculty
of Medicine, Department of Ophthalmology . In this prospective study these three
parameters are evaluated : Lamina cribrosa thickness, prelaminer thickness, anterior
lamina cribrosa depht.
Results : The mean intraocular pressure was in glaucoma patients 16,9±3,9 mmHg and
it was 13,5±2,3mmHg in control group (p<0,05). The mean age was 57,9±9,6 in
glaucoma patients , and it was 57,7 ±9,1 years in the control group (p>0,05). The mean
lamina cribrosa thickness of glaucoma patients was 311,6±60.6 μm,the mean prelaminar
thickness was 60,2±9.6 μm, and the mean anterior lamina cribrosa depht was
596,9±125,2 μm , in the glaucoma group and the members of control group were
387,7±63,8 μm , 80,9±13.6 μm, 573,9±91,5 μm respectively.There was a negative
correlation between prelaminar thickness and age (p<0,05), but no correllation between
laminar thickness , anterior lamina cribrosa depht and the sex (p>0,05).
Conclusion : The prelaminar thickness and laminar thickness as measured by SD-OCT
EDI, are significantly reduced in patients with glaucoma. Knowledge of lamina cribrosa
features are important for the diagnosis, treatment pursuit and prognosis in glaucoma.
Key Words: Glaucoma, Lamina Cribrosa Thickness, Prelaminer Thickness, SD-OCT
EDI
vii
1.GİRİŞ ve AMAÇ
Glokom terimi, retinal ganglion hücrelerinin ilerleyici dejenerasyonu ile karakterize bir
grup optik nöropatiyi içerir. Merkezi sinir sistemine (MSS) ait retinal gangliyon
hücresinin (RGH ) gövdesi iç retinada, aksonları ise optik sinirdedir. Bu sinirlerin
dejenerasyonu, optik diskte çukurlaşma ile birlikte karakteristik görünüm ve görme
kaybı ile sonuçlanır [1].
Glokom dünyada yaklaşık 70 milyon kişiyi etkilemekte ve bunların yaklaşık % 10 u her
iki gözde de geri dönüşü olmayan körlükle sonuçlanmaktadır [2].
Glokomun biyolojik temeli ve ilerleyişini hızlandıran etkenler henüz tam olarak
aydınlatılamasa da lamina kribroza olarak adlandırılan elek benzeri bağ doku yapısının
RGH’ nin savunmasız kaldığı ve aksonal hasara uğradığı esas bölge olduğu
düşünülmektedir [3]. Anatomik olarak arka sklerada lokalize olan lamina kribroza (LK),
göziçi ve göz dışı boşluklardaki basınç farkını korumaya yardımcı olur [4].
Primatlarda yapılan deneysel çalışmalarda LK daki morfolojik değişikliklerin hastalığın
erken evrelerinde oluştuğu öne sürülmektedir. Bu nedenle LK yapısındaki
değişikliklerin erken fark edilebilmesi, bunların faydalı birer tanısal ve prognostik işaret
olmasını sağlayabilir [5]. Ancak rutin klinik muayenede LK, nöroretinal ve skleral
çerçeve, koroid ve retina pigment epiteli (RPE) tarafından maskelenir. Glokomu olan
postmortem gözlerde ve deneysel glokomlu primatlarda yapılan histolojik çalışmalarda,
LK nın arkaya doğru yer değiştirdiği gözlenmiş ancak daha güvenilir sonuçlar için in
vivo ortama ihtiyaç duyulmuştur.
1
Klinik olarak görülemeyen LK değişiklerinin yeni bir OKT metodu olan EDI MOD
OKT ile in vivo olarak görünürlüğü artmıştır [6]. Bu çalışmanın asıl amacı glokomlu
hasta grubu ile gönüllü grubu arasında OKT EDI tekniği ile LK kalınlığının
değerlendirilmesidir.
2
2. GENEL BİLGİLER
2.1. OPTİK SİNİR BAŞI (OSB) ANATOMİSİ
RGH ait 1.2 milyon akson bir araya gelerek optik siniri oluşturur. Optik sinir anatomik
olarak optik kiazmaya kadar olan kısmın ismidir. Daha sonraki kısım talamustaki lateral
genikulat cisme kadar uzanır. Buradan devam eden postsinaptik aksonlar ise oksipital
kortekse gider. Optik sinir 4 anatomik kısımda incelenir.
1- İntraoküler kısım: 1 mm
2- İntraorbital kısım: 25 mm
3- İntrakanaliküler kısım: 9 mm
4- İntrakranyal kısım: 16 mm
OSB, optik sinirin intraoküler kısmına verilen isimdir. OSB’nin ön yüzeyi ise optik disk
olarak adlandırılır. Yaklaşık 1.200.000 RGH aksonu, 1000 demete ayrılırlar ve 200-300
adet skleral delikten geçerek göz küresini terk ederler. Optik disk makulanın 3 mm
nazalinde ve 1 mm üstünde yer alır. OSB’nin vertikal çapı 1.85-1.95 mm, horizontal
çapı
ise 1.70-1.80 mm’dir. OSB boyutları kişisel varyasyonlar gösterir [7, 8]. Normal bir
gözde optik disk alanı 2.1-2.7 mm2 iken, bu varyasyonlardan dolayı genel popülasyonda
optik disk alanı 0.80-6.00 mm2 arasında değişebilir. Aynı kişide dahi iki göz arasında
optik disk alanı farklı olabilir [9, 10]. OSB’den retinal damarlarda giriş çıkış yaparlar.
3
OSB’nin ortasında sinir liflerinden yoksun çukurluğa ‘cup’ (çukurluk) denir. Çukurluk
dışındaki bölge ‘nöroretinal rim’ (NRR) olarak adlandırılır. Nöroretinal rimin en dar
yeri temporalde, en geniş yeri ise altta ve üsttedir.
2.2. OSB TABAKALARI
OSB önden arkaya doğru 4 tabaka halinde incelenir:
a. Yüzeyel Sinir Lifleri Tabakası (Lamina Retinalis): En içteki tabakadır. Bu tabakayı
vitreustan internal limitan membran ayırır. Burada sinir lifleri miyelinsizdir. Retina
ganglion hücrelerinin aksonları ve onların destek hücreleri olan astrositler tarafından
oluşturulur. Sinir lifi tabakasının ikinci hücre topluluğu olan astrositler aksonlarla kan
damarları arasında bulunurlar ve içerdikleri glikojen depoları sayesinde kısa süreli kan
akımı azalmalarında aksonların beslenmesini sağlarlar. Ayrıca nöronal iletim sırasında
açığa çıkan kalsiyumu absorbe ederek nöronal iletiye katkıda bulunurlar [11].
b. Prelaminer Tabaka (Lamina Choroidalis): OSB’nin derin retina ve koroid tabakasına
paralel seyreden bölgesini tanımlar. Bu tabaka miyelinsiz sinir lifleri, astrositler ve glial
dokudan oluşur. Astrosit sayısı ilk tabakaya göre daha fazladır [12].
c. Lamina Cribrosa Tabakası (Lamina Skleralis): Bu tabaka delikli, sert bir bağ dokusu
ve elastik liflerden meydana gelmektedir. Aksonları destekleyen glial doku burada en
fazladır. Optik sinir skleradan uzantılar almaya başlar. Lamina cribrosanın delikleri üst
ve alt kutupta daha geniştir. Aksonlar bu deliklerden geçerler. Bu laminer delikler
normalde 500-600 kadar olup çapları 500-22.500 µm arasında değişir. Bu tabaka
ekstraselüler bir matrikse sahip olup, tip 1, 2, 3 4, 5, 6 kollajen, laminin, elastin ve
fibronektin içerir. Bu matrikste oluşan anormallikler artmı göz içi basıncına (GİB) bağlı
olarak gelişen glokomatöz hasarın oluşumunda yardımcı rol oynar. Özellikle büyük
deliklerin etrafındaki bu destek doku daha az olduğundan ve bu büyük deliklerde lamina
kribrozanın daha çok alt ve üst kısımlarında bulunduğundan hasar bu bölgelerde daha
fazladır [7, 12, 13].
d. Retrolaminer Tabaka: Optik siniri saran miyelin kılıfı bu bölgede başlar. Dolayısıyla
miyelin kılıfı üreten oligodendrisitler bu bölgede astrositlerden daha fazladır [12].
4
2.3. OPTİK SİNİR BAŞI KANLANMASI
Optik sinir, internal karotis arterinin kafa içinde ilk dalı olan oftalmik arterin dalları ile
beslenir. Oftalmik arterin orbitada verdiği ilk dal sentral retinal arterdir. Sentral retinal
arter, globun 8-15 mm gerisinden optik sinire girerek retina iç tabakalarının ve optik
sinirin beslenmesini sağlar. Oftalmik arterin diğer bir dalı olan kısa posterior silyer
arterde oftalmik arterden ayrılır ve göz küresine yakın 10-20 kadar dal verir. Oftalmik
arterin dalı olan kısa posterior silyer arterler ve oftalmik arter, internal karotis arterinin
diğer dallarından oluşan pial pleksus ile lamina cribrosa seviyesinde anastomoz yaparak
‘Zinn Haller arter halkasını’ oluturur [14]. Optik sinir başına ait 4 anatomik bölge şu
şekilde kanlanır [15]:
1. Yüzeyel sinir lifi tabakası ve peripapiller bölge: Sentral retinal arterin dallarından
beslenir.
2. Prelaminer bölge: Kısa posterior siliyer arterin koroidal dallarından ve Zinn-Haller
halkasının dallarından beslenir.
3. Lamina Kribroza: Kısa posterior siliyer arter dalları, Zinn-Haller halkası ve pial
arterden beslenir.
4. Retrolaminer bölge: Kısa posterior siliyer arter ve santral retina arterin dalları ile pial
arterlerden beslenir.
Optik sinir başının venöz drenajı sentral retinal ven yoluyla olur. Optik diskin 10 mm
arkasında optik sinirden ayrılan sentral retinal ven oftalmik vene drene olur. Yine
prelaminer bölgenin bir kısmı da koroidal vene ve onlar da vena vorticosalar yoluyla
oftalmik vene drene olur. Oftalmik ven ise esas olarak kavernöz sinüs olmak üzere diğer
sinüslere drene olur.
5
Resim 1. Kadavradan alınan normal bir göze ait LK [16].
2.4. GLOKOM
2.4.1. Tanım
Glokom terimi, RGH nin ilerleyici hasarı ve bunun sonucunda optik sinir başında
karakteristik görünüm , retina sinir lifi tabakasında incelme ve görme fonksiyonun
kaybı ile karakterize bir grup optik nöropatiyi içerir. Glokom ileri evrelere kadar
semptom vermediğinden, etkilenen kişilerin , hastalığını bilen kişilerden çok daha fazla
olduğu düşünülmektedir. Yapılan araştırmalar glokomu olan kişilerin sadece %10 ila
%50 sinin hastalığının farkında olduğunu göstermiştir [17]. Glokom özellikle göz içi
basıncı (GİB) yüksekliği ile ilişkilendirilse de; bazen GİB’in normal olduğu olgularda
da ilerleyici optik sinir hasarı gelişebilirken (Normotansif Glokom (NTG)), GİB yüksek
olmasına rağmen hiçbir
hasar belirtisinin gözlenmediği olgular da (Okuler
Hipertansiyon (OHT)) mevcuttur. Bu yönüyle GİB yüksekliği glokom tanı ve takibinde
önemli bir risk faktörü olmasına karşın tek başına yeterli değildir [18].
2.4.2. Epidemiyoloji
Glokom, katarakttan sonra dünya genelinde körlüğe sebep olan ikinci en sık hastalıktır.
2010 yılında dünya çapında 4.5 milyon kişinin açık açılı glokoma ve 3.9 milyon kişinin
6
de kapalı açılı glokoma bağlı olarak kör olduğu tahmin edilmektedir. Bu rakamların
2020 yılı itibariyle sırasıyla 5.9 ve 5.3 milyona çıkması beklenmektedir. Çalışmalar, 40
yaş ve üzeri nüfusta primer açık açılı glokomun (PAAG) prevalansının beyaz ırkta %0.4
ile %3.3, siyah ırkta ise %4.7 ile %8.8 arasında değiştiğini göstermektedir [19-22].
Altmış yaş üzerinde PAAG riski 7 kat daha fazladır. Ülkemizde PAAG prevelansı
Avrupa
ile
benzerlik
göstermektedir
[23].
İnsidans
çalışmaları
prevalans
çalışmalarından daha az olmakla birlikte, Barbados çalışmasında 4 yıllık PAAG
insidansı 40’ lı yaşlarda %1.2, 70 yaş üzerinde %4.2, Melbourne çalışmasında 5 yılda
kesin PAAG insidansı 40-49 yaş arası %0.5, 80 yaş ve üzerinde ise %11 olarak
bulunmuştur [24]. Hastaların dörtte üçü açık açılı glokom olmasına rağmen, kapalı açılı
glokom körlüğe daha yüksek oranda sebep olmaktadır[25].
Moleküler ve genetik temeli tam olarak bilinmeyen glokomun, genetik ve çevresel
faktörlerin etkileşimi ile ortaya çıktığı düşünülmektedir ve glokom genetik heterojenite
göstermektedir [26].
2.4.3. Glokom Sınıflaması
Çeşitli glokom türleri için farklı sınıflamalar önerilmiştir. İridokorneal açının durumuna
göre açık açılı ya da kapalı açılı; göz içi basıncının yükselmesine neden olabilecek
başka faktörlerin varlığına göre primer ya da sekonder; glokomun başlangıç yaşına göre
konjenital, çocukluk çağı ve erişkin glokomu; GİB’in yüksekliğine göre yüksek basınçlı
ya da normal basınçlı glokom olarak sınıflandırılabilir. Avrupa Glokom Cemiyetinin
2003 yılında yayınladığı rehberde glokom sınıflaması şu şekilde yapılmıştır [27].
A. Primer Konjenital Glokomlar
1. Primer Konjenital Glokom
2. Primer İnfantil Glokom
3. Konjenital Anomaliler İle İlişkili Glokom
a. Aniridi
b. Sturge-Weber sendromu
7
c. Nörofibromatozis
d. Marfan sendromu
e. Pierre Robin sendromu
f. Homosistinüri
g. Goniodisgenezi (Axenfeld-Rieger sendromu, Peter’s anomalisi)
h. Lowe Sendromu
i. Mikrosferofaki
j. Mikrokornea
k. Rubella
l. Kromozomal Anomaliler
B. Primer Açık Açılı Glokomlar
1. Primer Jüvenil Glokom
2. Primer Jüvenil Glokom Şüphesi
3. Primer Açık Açılı Glokom/Yüksek Basınçlı Glokom
4. Primer Açık Açılı Glokom Şüphesi
5. Primer Açık Açılı Glokom/Normal Basınçlı Glokom
6. Normal Basınçlı Glokom Şüphesi
7. Oküler Hipertansiyon
C. Sekonder Açık Açılı Glokomlar
1. Oftalmolojik Sebeplere Bağlı Sekonder Açık Açılı Glokomlar
a. Psödoeksfoliasyon Glokomu
8
b. Pigmenter Glokom
c. Lense bağlı sekonder açık açılı glokom
i. Fakolitik glokom
ii. Lens partiküllerine bağlı glokom
iii. Fakoanaflaktik glokom
d. Göz içi kanama ile ilişkili glokom
e. Üveitik glokom
f. Göz içi tümörlere bağlı glokom
g. Retina dekolmanı ile ilişkili glokom
h. Oküler travmadan kaynaklanan açık açılı glokom
2. İatrojenik Sekonder Açık Açılı Glokomlar
a. Kortikosteroid kullanımına bağlı glokom
b. Oküler cerrahi ve laserden kaynaklanan glokom
3. Göz Dışı Sebeplerin Neden Olduğu Sekonder Açık Açılı Glokomlar
a. Artmış episkleral venöz basınca bağlı glokom
D. Primer Açı Kapanması
1. Primer Açı Kapanması
a. Akut Açı Kapanması Glokomu
b. İntermittan Açı Kapanması Glokomu
c. Kronik Açı Kapanması Glokomu
2. Akut Açı Kapanması Atağından Sonraki Dönem
9
3. Kapanabilir Açı (Açı Kapanması Riski)
E. Sekonder Açı Kapanması Glokomları (Sakg)
1. Pupil Bloğu İle Birlikte SAKG
2. Pupil Bloğu Olmaksızın Öne “Çekme” Mekanizması İle Oluşan SAKG
a. Neovasküler Glokom
b. İridokorneal Endotelial Sendrom
3. Pupil Bloğu Olmaksızın Arkadan “itme” Mekanizması İle Oluşan SAKG
a. Aköz yanlış yönlenme (Silier blok glokomu, malign glokom)
b. İris ve silier cisim kistleri, göz içi tümörleri
c. Vitre boşluğuna silikon yağı veya gaz verilmesi
d. Üveal effüzyon
e. Prematüre Retinopatisi (Evre V)
2.4.4. PAAG
Primer açık açılı glokom, en sık görülen glokom tipi olup açık ön kamara açısı ve 21
mmHg’nın üzerinde göz içi basıncı ile birlikte, optik sinir liflerinde edinsel kayıp ve
görme alanında anormalliklerle karakterize, erişkinlerde görülen kronik, bilateral,
sıklıkla asimetrik bir optik nöropatidir [28].
2.4.4.1. PAAG Risk Faktörleri
Yüksek GiB: Tedavi edilebilen tek risk faktörüdür. Kırk yaş üstü normal toplumda göz
içi basıncının % 5-10 oranında 22 mmHg‟nin üstünde seyretmesine karşın göz içi
basıncı yükseldikçe optik sinir hasarının artması, bunun hastalığa neden olabilecek en
etkin faktör olduğunu düşündürmektedir [29-31].
10
Cinsiyet: Primer açık açılı glokom oranının cinsiyetler arasında farklılık yönünden
değişik değerlendirmeler yapılmıştır. Bazı çalışmalarda kadınlarda, bazılarında ise
erkeklerde daha yüksek olduğu, bazı çalışmalarda ise her iki cinste eşit olduğu
savunulmaktadır [29, 32, 33].
Yaş: Genel PAAG sıklığı 52-64 yaş arası % 0.7, 65-74 yaş arası % 1-6, 75-85 yaş arası
% 4.2 olarak bildirilmektedir [29, 32-34].
Irk: PAAG siyah ırkta beyazlara oranla 4 kat daha fazla görülmektedir [35].
Genetik: MYOC (miyosilin), OPTN(optineurin) ,WDR36 (WD repeat domain 36) ,
PAAG ile ilgili tanımlanmış monogenik, otozomal dominant özellikte genlerdir. Fakat
bu genler sadece %10 glokom olgusunda mevcuttur. Myosilin proteinini kodlayan
MYOC geni, özellikle yüksek GİB seviyeleri ile seyreden juvenil ve erişkin form
PAAG da görülmektedir. Yanlış kodlama nedeniyle hatalı katlanan myosilin proteini,
hücre içinde birikerek bir şekilde GİB regülasyonunu bozmaktadır [36, 37]. MYOC
mutasyonunun tersine OPTN geni mutasyonlarında GİB seviyeleri normaldir. OPTN
tarafından kodlanan optineurinin, RGH den gelen apopitotik uyarıya duyarlılığı
azaltarak nöroprotektif etki gösterdiğine dair kanıtlar vardır [38].
Son dönemde yapılan geniş genetik çalışmalarda PAAG , PAKG ve konjenital
glokomlara ait yeni gen lokusları bulunmaya devam etmektedir .(37-JAMa)
2.4.4.2. PAAG Patofizyolojisi
Glokom patogenezi henüz tam olarak anlaşılamamasına rağmen, yüksek GİB
seviyesinin RGH nin ölümü ile ilişkili olduğu bilinmektedir. Aköz hümor üreten siliyer
cisim ile karşısında drenajı sağlayan trabeküler ağ ve üveaskleral yol GİB nı belirler.
Açık açılı glokomu olan hastalarda trabeküler ağ boyunca aköz dışa atımına direnç
vardır. Drenaj yollarının tipik olarak irisle tıkalı olduğu durumda ise kapalı açılı glokom
oluşur. Çeşitli teorilerle glokom patogenezi açıklanmaya çalışılmıştır.
11
1 Siliyer cisim ( Ödem, kan, fibrin tıkaçları, konjesyon)
2: Lens ( Şişmesi ya da öne gelmesi ile pupiller blok)
3: Pretrabeküler ( Hücre ya da neovasküler membran tıkacı )
4: Trabeküler ( Anormal ekstrasellüller matriks birikimi )
5: Post-trabeküler (Artmış episkleral basınç ile)
Kaynak: Yanoff M, Duker JS: Ophthalmology,ed2, StLouis, 2004,
Mosby.)
Şekil 1. Aköz hümor direnci oluşturan muhtemel bölgeler
Yüksek GİB, özellikle LK ve komşu dokular gibi gözün arka yapılarında mekanik
zorlama ve gerilmeye neden olur. Sklera optik sinir liflerinin (RGH aksonları) çıktığı
nokta olan LC da delinir. Bu bölge basıncı artan bir gözün duvarındaki en zayıf
noktadır. Artan basınç ile buradaki aksonlarda mekanik hasar oluşmakta ve aksonal
transport mekanizmaları bozulmaktadır. Bozulan aksonal transport ile beyin sapındaki
merkezden (lateral genikülat nükleus nöron uzantıları) gelen nörotrofik faktörler
retrograd olarak kesintiye uğrar ve apoptotik hücre ölümü tetiklenir [39, 40].
Deneysel sistemlerde bozulan aksonal transport, prelaminer ve postlaminer bölgede
veziküllerin birleşmesine, mikrotübül ve nörofilamanların düzensiz organizasyonuna
neden olarak glokomun erken patogenezinde rol oynar. Glokomu olan postmortem
insan gözlerinde de optik sinir liflerinde aynı yapısal değişiklikler görülmektedir. RGH
ve astrositlerdeki bu değişikliklerin, yüksek GİB’na bağlı gelişen metabolik stres
sonucu artan enerji ihtiyacını karşılayamayan mitokondri disfonksiyonu ile olduğu
düşünülmektedir.
Glokamatöz optik nöropati GİB’ı normal olan bireylerde de görülmektedir. Bu
hastalarda optik sinirin subaraknoid bölgesindeki düşük basınçlı serebrospinal sıvı
nedeniye lamina boyunca büyük bir basınç gradienti oluşuyor olabilir [41, 42]. Bir
başka teori de kan akımı yetersizliğine bağlı gelişen iskeminin glokomatöz hasara neden
olmasıdır. Esas olarak bu mekanizmanın normotansif glokomlarda meydana geldiği
12
düşünülmektedir. Glokom patogenezinde, perfüzyon basıncı (oftalmik arterin ortalama
basıncı ile göz içi basıncı arasındaki fark) göz içi basıncından daha önemli olabilir [43].
Özellikle geceleri (sabaha kadar) hastanın diastolik kan basıncı 50 mmHg altına düşerse
perfüzyon basıncı yeterli olmaz ve optik sinir/retina beslenmesi bozurlur (noktürnal
hipotansiyon). Hastalarda görme alanı kayıpları hızla ilerler. Bu nedenle hastalar
hipertansiyon nedeniyle antihipertansif ilaçları gece yatarken kullanmamalıdırlar [44].
Azalmış mikrosirkülasyon, değişen immünite, ekzitotoksisite, primer nöral patolojiler
ve oksidatif stresin de glokoma yol açabileceği ileri sürülmektedir [45].
Tüm glokom mekanizmalarında gangliyon hücrelerinde meydana gelen hasar, genetik
olarak kodlanmış olan programlı hücre ölümünün (apoptozisin) hızlanmasına yol açar
[46]. Glokom tedavisinde etkinliği kanıtlanmış tek yöntem ise GİB nı düşürmektir [47].
Glokomatöz optik nöropatide görülen bazı erken değişiklikler şöyledir ;
-Yüzeysel kıymık tarzı hemorajiler
-Çanaklaşmanın jeneralize genişlemesi
-Çanaklaşmanın fokal genişlemesi
-Damar değişiklikleri
-Peripapiller atrofi
-Asimetrik çukurlaşma
-Sinir lifi tabakası kaybı
-Nöroretinal rimin incelmesi [48].
Resim 2. Glokomatöz optik disk [49].
13
2.5. OPTİK KOHORENS TOMOGRAFİ
Optik Koherens Tomografi biyolojik doku katmanlarını mikron düzeyinde yüksek
çözünürlükte tomografik kesitler alarak görüntüleyen yeni bir tıbbi görüntüleme tanı
yöntemidir. Dokulara gönderilen ve farklı doku katmanlarından geri yansıyan ~800 nm
dalga boyundaki infrared ışığın yansıma gecikme zamanını ve şiddetini ölçerek
dokuların ve patolojilerinin B-scan ultasonografiye benzer bir şekilde ama ondan çok
daha yüksek çözünürlükte (1-15 mikron (μm)) kesit görüntülerinin alınmasına olanak
tanır [50].
OKT retinada optik disk ve maküla gibi anatomik yerlerin görüntülenmesinin yanında;
retina sinir lifi, fotoreseptörler ve retina pigment epiteli gibi intraretinal yapıların
incelenmesini de sağlar. Ayrıca OKT görüntülemesi ile retinanın morfometrik veya
kantitatif ölçümleri elde edildiğinden, hastalıkların tanı ve takibinde önemli bir
yöntemdir.
OKT ilk olarak Huang ve arkadaşları tarafından Massachusetts Teknoloji enstitüsünde
geliştirilmiş ve 1991 yılında yayınlanmıştır. Oftalmolojide ilk kullanımı ise Boston
Tufts Üniversitesi New England Göz Merkezinde cihazın bir biomikroskop üzerine
monte edilmesi ile yapılan prototip OKT’nin Dr. Puliafito ve Dr. Schuman tarafından
ön segment, retina hastalıkları ve glokomda uygulanmasıyla gerçekleştirilmiştir. Bu
çalışmalarda kullanılan teknik ilk olarak Carl Zeiss firmasının Humphrey bölümü
tarafından (artık Zeiss Humphrey Systems, Inc olarak biliniyor) ticari OKT olarak
üretilmiştir. Bu cihazlar maküla hastalıkları ve glokom tanı ve takibinde, stratus OKT
cihazları ile birlikte yaygın olarak kullanım alanı bulmaktadır [51, 52].
2.5.1. OKT’de Temel Fiziki Prensipler
Optik koherens tomografi teknolojik olarak bir parsiyel koherens interferometredir (low
coherence interferometry). Koherent ışık terimi lazer ışığı gibi tek dalga boyundakiışığı
tanımlamaktadır. Parsiyel koherent ışık ise kısa bir aralıkta farklı dalga boyundaki ışın
demetini içermektedir. OKT’de kullanılan parsiyel koherent ışık, superluminesent diod
laser (SLD) cihazından sağlanan ~800 nm dalga boyundaki kızılötesi lazer ışığıdır
(çeşitli firmalar tarafından üretilen OKT cihazlarında kullanılan kızılötesi ışığın dalga
boyu 800 ile 840 nm arasında değişmektedir). SLD cihazından gönderilen ~800 nm
14
dalga boyundaki ışık göze yönlendirilmekte, bu sırada ışık, ışın ayırıcı (beamsplitter)
olarak adlandırılan yarısaydam bir aynadan geçmektedir. Bu aynada ışın demeti ikiye
ayrılarak yarısı dedektöre mesafesi bilinen ve bu mesafe değiştirilebilen bir referans
aynasına, diğer yarısı ise göze gönderilmektedir. Göze giden ölçüm ışığı, gözde
ilerlerken geçtiği doku katmanlarının yapısına bağlı olarak farklı şiddette ve gecikme
zamanıyla dalgalara ayrılarak geriye döner. Referans aynasına giden ışık ise bilinen bir
mesafeden bilinen bir gecikme zamanıyla tek bir dalga olarak dedektöre ulaşır.
Dokulardan gelen ve doku katmanlarının sayısı kadar yansıma içeren ışık sinyali;
referans aynasından gelen, yansıma mesafesi ve gecikme zamanı bilinen tek referans
ışık sinyali ile interferometrede birleştirilir. Referans aynasının mesafesi değiştirilerek
dokudan yansıyan ışığın yapısı değerlendirilir. Bir yazılım programı aracılığıyla
yansıma gecikmeleri mesafe birimlerine dönüştürülür.
Dokuların reflektivitesi ise yansıyan ışığın şiddetini belirler. Böylece ultrasonun A
dalgasına benzeyen bir görüntü elde edilir. Dairesel veya düz çizgi seklinde dokuya
gönderilen 128-512 arasında değişen sayıda ölçüm ışığı ile elde edilen A scan çizgiler
yan yana getirilerek B scan ultrason görüntüsüne benzer bir kesit görüntüsü elde edilir.
OKT’de göz dokularında aksiyel çözünürlük ilk ticari formlar olan OKT-1 ve 2’de 1215 μm iken, OKT-3 ‘te 8-10 μm olmuştur. Son dönemlerde piyasaya çıkan fourierdomain OKT cihazlarında ise (ileri derecede yüksek (ultrahigh) çözünürlüklü OKT
(UHR-OCT) ise çözünürlük 5 μm düzeyine düşürülmüştür.
Time-domain (zaman zeminli) OKT’ yi Fourier-domain (spektral zeminli ) OKT’ den
ayıran iki parametre hız ve çözünürlüktür. Time-domain OKT sistemleri, retinanın farklı
tabakalarının yansımalarını ölçmek için referans aynanın mekanik hareketine bağlı
olarak çalışır. Bu nedenle saniyede sadece 400 A-tarama yapabilir. Buna karşın Forier –
Domain OKT, sabit bir referans aynası ve retinanın tüm tabakalarından eş zamanlı
görüntü bilgisi almak için yüksek kapasiteli bir spektrometre kullanır. Bu da saniyede
26 000 A- taramaya eşdeğer bir görüntü elde edilmesini sağlar. Forier-Domain OKT’nin
Time-Domain OKT’ ye ikinci üstünlüğü oluşturduğu görüntülerin çözünürlüğüdür. İki
sistemde süperluminesan diod ışık kaynağı kullanır. Ancak Forier-Domain OKT’ nin
daha geniş spektral bandı, Time-Domain OKT cihazları ile elde edilenden iki kat daha
detaylı kesitsel görüntü sağlar. Ultra yüksek çözünürlü OKT, her bir retinal tabakanın,
15
fotoreseptörlerin detayına kadar görüntülenmesine olanak sağlar. Forier-Domain
OKT’nin yüksek tarama hızı, Time-Domain OKT sistemlerinde görüntü bozulmalarına
neden olan hareket artefaktların çoğunu ortadan kaldırır. Zira göz hareketlerinden daha
hızlı bir tarama hızı, bu kalitenin ortaya çıkmasında önemlidir. Tarama hızının artması
görüntünün, göz hareketlerinden en az etkilenmesi yani artefaktların oluşmaması
açısından en önemli avantajlarından biridir. Yüksek hızlı çekim yapabilmek 3D
görüntülemenin de önünü açmıştır. Hastaların gözlerinin büyütülmeden çekim
yapılması da avantaj sağlamaktadır. Bu sistem ile çalışan cihazlarda bir ilk olarak ırksal
normal hasta veritabanı da bulunmaktadır. Bu sayede farklı ırksal değişimlerdeki hata
payı azaltılmıştır. Ultrasonografide görüntünün ekosundan bahsedilirken, OKT’de
reflektivite söz konusudur. Işığı geriye güçlü bir biçimde yansıtan dokular OKT’de
güçlü ışık sinyali verirler ve hiperreflektif olarak değerlendirilirler (retina pigment
epiteli gibi). Işığı geriye yansıtma özelliği düşük olan vitreus gibi dokular ise
hiporeflektif olarak değerlendirilirler.
Retina sinir lif tabakası da hiperreflektiviteye sahip olduğu için OKT’de sınırları ve
kalınlığı güvenilir bir şekilde saptanabilmektedir. OKT’de görüntüler B mod ultrasonda
olduğu gibi gri tonlarında elde edilebildiği gibi, maviden kırmızıya gökkuşağı
tonlarında yalancı bir renklendirme yapılarak da verilebilir. Yalancı renklendirme ile
doku katmanları birbirinden daha iyi ayırt edilebilmektedir.
Burada hiperreflektif dokular (Retinal Nerve Fiber Layer (RNFL), retina pigment
epiteli, fotoreseptör tabakası gibi) kırmızı ile hiporeflektif (vitreus, retina dış nükleer
tabakası gibi) veya ışığı absorbe eden dokular (kan damarlari, hemoraji gibi) ise mavisiyah renk tonları ile yansıtılmakta, reflektivitesi bu iki uç nokta arasında yer alan doku
katmanları ise kırmızı ile mavi arasındaki diğer gökkuşağı renkleriyle ifade
edilmektedirler. OKT’de görüntü kalitesini ifade etmede ilk çıkan cihazlarda sinyal/
gürültü (signal to noise), fourier domain sistemlerde ise sinyal gücü göstergesi (signal
strength indicator (SSI)) terimiyle gösterilmektedir. OKT ile elde edilen görüntülerin ve
ölçümlerin güvenilir olduğunu kabul edebilmek için bu oranın 30 veya üzerinde olması
gerekmektedir (Maksimum 100 üzerinden değerlendirilmektedir [53-55].
16
Şekil 2. OKT’nin çalışma prensibi
2.6. GLOKOM TANI VE TAKİBİNDE OKT
a. Peripapiller retina sinir lif tabakası kalınlık ölçümü.
b. Optik sinir başı analizi.
c. Maküla analizi.
a. Peripapiller retina sinir lif tabakası kalınlık ölçümü:
OKT ile optik sinir çevresinde silindirik bir tarama yapılmakta, bu kesit iki boyutlu
düzlemde yansıtılmaktadır. Yapılan tekrar edilebilirlik çalışmalarında, en güvenilir
sonuç 3.4 mm çaplı dairesel kesitle elde edildiği için, ayrıca böylece büyük ve
peripapiller atrofisi olan disklerde daha iyi değerlendirildiğinden, standart olarak 3.4
mm çaplı dairesel kesit kullanılmaktadır [56, 57]. Retinal sinir lifi tabası (RSLT)
kalınlığı, kullanıcı ya da referans düzlemi ihtiyacı olmaksızın otomatik bilgisayar
algoritması ile belirlenmektedir. Taramanın yapılması OKT 1-2’ de bir saniye, OKT 3’
de ise 0.5 saniye sürmektedir. Ölçümler RNF L‘nın optik disk (OD) çevresindeki
konumuna göre bir kalınlık haritası olarak; 12 saat kadranı, dört kadran ve ortalama
RNFL kalınlığını verecek şekilde bir grafik halinde gösterilmektedir. Bu ölçümlerin
güvenilir olması için 3.4mm çaplı dairenin, kullanıcı tarafından eş zamanlı video
görüntülerinde papilla etrafına tüm kadranlarda eşit mesafede olacak şekilde oturtulması
önemlidir.
17
b. OSB analizi:
Optik sinir merkezinden geçen 30 derece aralıklı altı radyal OCT kesiti kullanılarak
OSB ve optik sinir çukurunun topografik haritası çıkarılabilmektedir. Program yazılımı
sayesinde retina pigment epiteli, koryokapillaris ve fotoreseptörlerin bittiği yer optik
sinir başının başlangıcı olarak kabul edilmekte ve buna göre disk sınırları otomatik
olarak belirlenmektedir. Bu durum, özellikle tilted disk gibi kenarın saptanmasında
güçlük oluşturan disk anomalilerinde OKT’ ye avantaj sağlamaktadır. Pigment
epitelinin bulunduğu düzlemin 150 μm üzerinden geçen transvers hattın altında kalan
bölge disk çukurluğu olarak kabul edilmekte ve bu şekilde Cup/Disk (C/D) oranı, Rim
Alanı (RA), Rim Hacmi (RV), Çukurluk Alanı (CA), Çukurluk Hacmi (CV)
hesaplanabilmektedir. Glokom tanı ve takibinde çok önemli olan bu parametreler
böylece objektif bir şekilde elde edilebilmektedir. OKT ile elde edilen OSB görüntü ve
parametreleri ile diğer bir görüntüleme yöntemi olan Heidelberg Retinal Tomografi
(HRT) ile elde edilen değerler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmadığı bazı
çalışmalarda gösterilmiştir [58, 59]. Bu iki yöntem karşılaştırıldığında; OD kenarının
kullanıcıdan bağımsız belirlenebilmesi, referans düzlemine ihtiyaç duyulmaması OKT’
nin avantajları olarak göze çarparken, tekrarlanabilirliğinin HRT’ ye göre düşük olması
halen onaylanmış bir normatif veri tabanının olmaması OD parametrelerinin
değerlendirilmesi açısından OKT’ nin dezavantajları olarak kabul edilebilir.
c. Maküla analizi:
Foveadan geçen 30 derece aralıklı 6 radyal OKT kesiti kullanılarak santral ve
parasantral makülada alt, üst, temporal ve nazalde olmak üzere 8 maküla kadranının
retina kalınlıklarını gösteren topografik bir harita çıkarılabilmektedir. Glokomda, santral
foveal bölgede ve maküla kadranlarında retina kalınlığında azalma olduğunu gösteren
yayınlar mevcuttur [60]. Görme alanı (GA) defektleri ve peripapiller RNFL
incelmeleriyle uyumlu olarak maküla kadranlarında da retinal incelme olduğu
gösterilmiştir.
18
2.7. EDI MOD OKT
Enhaced Depth Imaging Optik Koherens Tomografi (EDI-OKT) girişimsel olmadan
retina ve optik disk yapılarını görüntüleyebilen bir tekniktir. EDI-OKT tekniği, Spaide
ve ark. tarafından ilk kez 2008 yılında tanımlanmıştır. Bu teknikte cihaz göze ekranın
üst tarafına yakın ters bir görüntü elde edilene kadar yaklaştırılır. Oluşan görüntüde
ekranın üst tarafında sklera–koroid yer almakta, yukarıdan aşağıya doğru retina
tabakaları dıştan içe doğru görülebilmektedir. Bu sayede OKT ile daha derindeki
yapıların daha net görüntülenebilmiştir. Spaide ve ark. bu görüntüleme için Spectralis®
(Heidelberg Engineering, Heidelberg, Almanya) OKT cihazını kullanmıştır. [61, 62].
19
3. GEREÇ ve YÖNTEM
Çalışmamız Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim dalı
polikliniğinde yürütüldü. Çalışma için Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi etik
kurulundan onay alındı. Kliniğimizde glokom biriminde primer açık açılı glokom
nedeniyle takip edilen 40 hastanın 80 gözü ,ve göz polikliniğine gelen 40 gönüllünün 80
gözü olmak üzere toplam 160 göz çalışmaya dahil edildi. Glokom hasta grubunda 21
kadın ve 19 erkek , kontrol grubunda ise 23 kadın ve 17 erkek vardı.
Hasta ve kontrol grubu için çalışmamıza dahil edilme kriterleri:
Glokom hastaları için:
1. 30-80 yaş aralığında olmak
2. Primer açık açılı glokom tanısı almış olmak
3. OKT çekimine engel nistagmusun olmaması
4. Katarakt, vitreus opasitleri, korneal kesafet gibi görüntü kalitesini azaltacak ortam
kesifliklerinin olmaması
5. 6 dioptri üstü myopi olmaması , +4 dioptri üstü hipermetropisi olmaması
6. Göz travması veya cerrahisi geçirme hikayesi olmaması
7. Gebe olmamak
8. Kırma kusuru dışında ölçümleri etkileyecek herhangi bir göz rahatsızlığı
(keratokonus, diabetik retinopati, hipertansif retinopati, korioretinit, santral seröz
korioretinopati vs) olmaması
Kontrol grubu için ;
20
1. 30-80 yaş aralığında olmak
2. Normal oftalmolojik muayeneye sahip olmak
3. Geçirilmiş oküler cerrahi öyküsü olmaması
4. 6 dioptri üstü myopi ve +4 dioptri üstü hipermetropisi olmaması
Olguların hepsinde Snellen eşeli ile düzeltilmemiş ve en iyi düzeltilmiş görme
keskinliği, ayrıntılı biomikroskopi Goldmann aplanasyon tonometresi ile göz içi basıncı
ölçümü ve pupil dilatasyonu sonrasında fundus muayenesi rutin olarak yapılmıştır.
Santral makula ve lamina kribroza parametrelerini değerlendirmek için SD-OKT ile
arttırılmış derinlik görüntüleme EDI modunda çekimler yapıldı. Kalınlık ölçümleri iki
farklı değerlendirici tarafından gerçekleştirildi.
Prelaminer kalınlık ölçümünde optik sinir başı yüzeyinden LK’ya denk gelen yüksek
refle başlangıcına kadar olan bölge esas alındı.
LKK ölçümünde yüksek reflenin başladığı ve bittiği yer dikkate alındı.
ALKD
ölçümünde Bruch Membranı seviyesinden geçen hayali çizgiden LK’nın ön sınırına
kadar olan bölge ölçüldü.
Beyaz ince ok:Bruch membranı seviyesi
Beyaz kalın ok: Anterior lamina kribroza derinliği (ALKD)
Siyah kalın Çizgi:Lamina Kribroza kalınlığı (LKK)
Beyaz kısa ok:Prelaminer Doku kalınlığı (PLK)
Resim 3. Kliniğimize ait bir glokom hastasının EDI modunda OD OKT görüntüsü
21
3.1. İSTATİSTİKSEL DEĞERLENDİRME
Verilerin tanımlayıcı istatistiklerinde ortalama, standart sapma, medyan en düşük, en
yüksek, frekans ve oran değerleri kullanılmıştır. Değişkenlerin dağılımı Kolmogorov
Simirnov testi ile ölçüldü. Bağımsız verilerin analizinde Mann-Whitney U test ve
bağımsız örneklem t test kullanıldı. Analizlerde SPSS 22.0 (Statistical Package for
Social Science 22.0) (SPSS Inc. Chicago IL,USA) programı kullanılmıştır.
22
4. BULGULAR
Kliniğimizde glokom biriminde primer açık açılı glokom nedeniyle takip edilen 40
hastanın 80 gözü ve rutin muayene için göz polikliniğine başvuran 40 gönüllünün 80
gözü kontrol olmak üzere toplam 160 göz çalışmaya alındı. Glokom hasta grubunda 19
erkek ve 21 kadın, kontrol grubunda 17 erkek ve 23 kadın vardı.
Hasta ve kontrol grubu arasında cinsiyet açısından ki kare değerlendirilmesi ile
istatistiksel fark bulunmadı. (p =0,653)
Hasta ve kontrol grubunda cinsiyet dağılımı arasında ki kare testi ile anlamlı fark
bulunmadı. (p=0.653)
Glokom hastalığı olan grubun yaş ortalaması 57,9 ± 9.6 , kontrol grubunun ise 57.7 ±
9.1 olarak bulundu. Yaş açısından iki grup arasında istatistiksel açıdan anlamlı fark
yoktu (p>0.05).
Göz içi basıncı glokom grubunda 16,9 ± 3,9, kontrol grubunda 13,5 ± 2,3 ölçüldü. Göz
içi basıncı glokom grubunda anlamlı oranda daha yüksekti.
23
Tablo 1. Vakaların cinsiyete göre dağılımı.
Ortalama prelaminer kalınlık glokom grubunda 60,2 ± 9,6, kontrol grubunda 80.9± 13.6
bulundu. Prelaminer kalınlık glokom grubunda kontrol grubuna göre anlamlı olarak
daha ince bulundu.
Ortalama laminer kalınlık glokom grubunda 311,6 ± 60,6, kontrol grubunda 387,7 ±
63,8 bulundu. Laminer kalınlık glokom grubunda kontrol grubuna göre anlamlı olarak
daha ince bulundu.
Ortalama anterior lamina kribroza derinliği glokom grubunda 596,9 ± 125,2, kontrol
grubunda 573,9± 91,5 bulundu. Ortalama anterior lamina kribroza derinliği glokom
grubunda ve kontrol grubunda anlamlı fark göstermemiştir.
Tablo 2.Vaka ve kontrol grubundaki lamina kribroza parametreleri ve göz içi basıncının
değerlendirilmesi.
24
Tablo 3. Lamina kribroza parametreleri ve göz içi basıncının değerlendirilmesi.
Yaş ile PLK arasında anlamlı (p ˂ 0,05) negatif korelasyon mevcuttu. Yaş ile LKK,
ALKD arasında anlamlı (p ˃ 0,05) negatif korelasyon yoktu.
Tablo 4.Yaş ile lamina kribroza parametleri arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi.
25
5. TARTIŞMA
Glokom hastalığı retina gangliyon hücre kaybı ve optik sinir başı değişiklikleri ile
karakterize bir grup ilerleyici optik nöropatiyi kapsar. En sık görülen glokom tipi olan
PAAG’de aköz dışa akımına trabeküler ağ boyunca direnç vardır [17].
Erken döndemde tanı ve tedavi glokom ilerlerleyişini durdurmada ve mümkün olan en
iyi görme düzeyini sağlamada elzemdir. Bugüne kadar en çok retina tabakaları
kalınlıklarını belirlemede kulanılan OKT, son dönemde diğer bir potansiyel glokomatöz
hasar bölgesi olan LK yı değerlendirmek için de kullanılmaya başlanmıştır [63].
LK optik sinir başının derin bilgelerinde yerleşik temel olarak kollajen liflerinden
oluşan ağ benzeri bir yapıdır. Bu yapı retinal sinir liflerini gözden çıktıkları bölgede
destekler ve korur. Bu bölgenin glokomatöz hasara esas duyarlı olan bölge olduğu
düşünülmektedir [63].
Artan GİB özellikle Lamina kribroza ve komşu dokular gibi gözün arka yapısal
elemanlarında mekanik stres ve gerilmeye neden olur. Optik sinir lifleri lamina kribroza
düzeyinde sklerayı delerek gözün dışına çıkar. Bu bölge artan basınca oldukça
duyarlıdır. Artan GİB nedeni ile meydana gelen stres ve gerilme , aksonal hasar yaparak
ve aksonal transportu bozarak lamina kribrozada kompresyon, deformasyon ve
remodellinge neden olur [39, 40, 64].
Bu nedenle son dönemde LK görüntülemesi önem kazanmıştır. Ne var ki SD-OKT
kullanımı LK nın arka kısmını görüntülemede yetersiz kalmıştır. Çalışmamızda LK’yı
da içeren derin optik sinir yapıları EDI MOD OKT tekniği ile görüntülenmiştir [65, 66].
26
EDI tekniği ile glokom ve glokom ilerleyişini değerlendirmek için gerekli önemli
yapıların görüntüleri açık bir şekilde elde edilebilmiştir. Bunlardan Anterior laminar
yüzey OHT da ve ve glokomda optik sinir hasarını belirlemede anahtar niteliğindedir
[67].
İnsan primatlarında yapılan deneysel glokom çalışmaları LK’daki morfolojik
değişikliklerin hastalığın erken dönemlerinde ortaya çıktığını göstermiştir.Ayrıca
LK’daki yapısal farklılılıkların, artan GİB’in neden her kişide aynı hasarı yapmadığını
da açıklayarak glokom patogenezinde önemli rol oynayabilir .
Bu değişikliklerin altta yatan birçok farklı mekanizması olduğu varsayılmaktadır. LK
yapısındaki incelme, arkaya yer değiştirme gibi genel değişikliklerin GİB’deki artışın
teorik olarak LK’a genel bir kuvvet uygulayarak oluştuğu düşünülmektedir. Ne var ki
LK mimarisindeki laminer yoğunluk gibi lokal farklılıklardan dolayı bu mekanik stres
homojen dağılmaz. Bu nedenle artmış GİB’e kronik maruziyet, yaygın değişikliklerin
yanında özellikle LK nın alt ve üst periferinde yer alan geniş porlar ve zayıf bağ dokusu
alanlarında da lokalize değişiklere neden olur. Ayrıca glokomun başlangıç yaşı, akut ya
da kronik gidişatı, süresi, kişinin LK yapısı, lokal kan akımı farklılıkları gibi faktörler
LK nın lokal ya da yaygın değişikliklerinin bazı glokomlu hastalarda daha ağır olmasına
sebep olmaktadır [68].
Son dönemde glokomdaki optik nöropati patogenezinde intrakaranial basıncın da
önemli olduğu ileri sürülmüştür. Yapılan klinik çalışmalarda glokomlu hastaların İKB
normal kişilere göre daha düşük bulunmuş, normotansif glokomu olan hastaların İKB
ise diğer glokom hastalarına göre daha düşük bulunmuştur. Bu bulgular intraokuler
basıncın intrakranial ve translaminar basınç farkından etkilendiğini göstermektedir.
Çünkü LK intraokuler ve intrakranial boşlukları ayırmaktadır. Daha kalın bir lamina
aksonları yüksek translaminar basınç farkından koruyabilir. Glokomlu gözlerde LK
incelerek aksonlar için daha az koruma sağlamaktadır [69].
You ve ark. EDI tekniği ile yaptığı çalışmada LK defektleri nöroretinal rim kaybı ve
optik sinir başının edinilmiş pitleri ile ilişkili bulunmuştur [70].
27
Tatham ve ark. EDI tekniği ile yaptığı çalışmada lokalize RSLT defektleri olan
glokomatöz gözlerde EDI-OKT ile fokal LK defektlerinin de görülebileceğini
söylemiştir [71].
Lee ve ark. fokal LK defektlerinin uzaysal olarak disk hemorajisi olan bölgeler ile
uyumlu olduğunu söylemiştir [72].
Wang ve ark. yaptığı çalışmada LK’nın 3 boyutlu mikromimarisi SD-OKT ile
incelenmiş ve LK porları etrafındaki doku yoğunlunun por genişliğine oranını glokomlu
hastalarda daha fazla bulmuştur.Yine aynı çalışmada glokomlu hastalarda LK por
çaplarının daha geniş olduğu da gösterilmiştir [73]. Bütün bunlar göstermektedir ki
Lamina kribroza glokom hastalığında hasara birçok yönden açıktır.
Quigley ve ark. elektron mikroskopu kullanarak yaptığı çalışmada hafif orta ve ciddi
düzeydeki glokom hastalarında (görme keskinliği, görme alanı kaybı, C/D alanına göre)
yaptığı çalışmada ileri düzeyde glokom hastalarında yine ileri düzeyde LK incelmesi
saptamışlardır [74].
Bruch membranı referans plan alınarak yapılan LK kalınlığı ölçümlerinde, LK nın
sağlıklı kişilere göre glokomlu hastalarda daha derinde olduğu, yani posteriora doğru
kaydığı görülmüştür [68].
Yang ve ark. deneysel maymun glokom modellerinde göz içi basınıcını artırarak
öncesinde ve sonrasında LK başlangıcının arkaya yer değişimini ölçmüş ve ve bunun
optik sinir başı çanaklaşmasının erken bir parçası olduğunu ortaya koymuşlardır [75].
LK kalınlık ölçümlerinin sağlıklı kişilere göre glokomlu hastalarda,normal tansiyonlu
glokom hastalarında ise yüksek tansiyonlu glokom hastalarına göre daha ince olduğu
görülmüştür. Bu çalışma aynı zamada glokom ilerledikçe incelmenin de artarak devam
ettiğini ve platoya ulaştığını göstermiştir [76].
Yan ve ark. insan kadavra gözlerinde akut GİB artışı sonrası LC nın arkaya doğru yer
değiştirdiğini tanımlamıştır [77].
Park ve ark. glokomatöz ve normal gözlerde, LC morfoloji ve pozisyonunu EDI MOD
OKT kullanarak karşılaştırmış ve glokomatöz gözlerde laminer başlangıcın posteriora
28
kavislenmesi ve kayması ile birlikte lokalize deformasyon da olduğu gösterilmiştir.
Laminar hasar bölgeleri RNFL ve görme alanı dekfektleri ile iyi korelasyon göstermiştir
[68].
Lee ve ark. glokom cerrahisi yaptıkları hastalarda hipotansif etkiye prelaminer ve
laminar dokuların yanıtını inceleyerek LK’nın posteriora kaymasında önemli derecede
azalma, prelaminer doku kalınlığı (PLK) ve LK kalınlığında önemli derecede artış
olduğunu göstermişlerdir.(66)
Bizim çalışmamızda da PLK, optik çanak yüzeyi ve lamina kribroza ön yüzeyini temsil
eden yüksek refle veren bandın başlangıcı arasındaki bölge olarak tanımlandı. Lamina
kribroza kalınlığı (LKK) ölçülürken, OKT’de yüksek refle veren kısmın ön yüzeyi
lamina kribrosa (LK) başlangıcı, arka yüzeyi ise bitişi kabul edildi.Buna göre glokomlu
hasta grubunda LK kalınlığı (311.6±60.6 μm), normal kişilere göre (387.7±63.8 μm)
anlamlı oranda ince bulundu (p<0.05). PLK ,glokomlu hasta grubunda (60.2±9.6 μm),
kontrol grubuna göre (80.9±13.6 μm) anlamlı oranda ince bulundu (p<0.05). Bu
değerler ince LKK nın glokom için risk faktörü olduğunu desteklemektedir ve önceki
çalışmalar ile benzer niteliktedir.
LKK nın incelmesi glokomatöz hasarın bir sonucu da olabilir [78]. Daha önceki
histopatolojik çalışmalar ve güncel in vivo görüntüleme çalışmaları LKK nın hastalığın
ciddiyeti ile korele olduğunu göstermiştir [65, 74]. Bu bulgular göstermektedir ki
glokomatöz optik disk hasarı sadece nöroretinal rim kaybını değil aynı zamanda alttaki
bağ doku incelmesini de kapsar.
Kısa ve ince LK nın artmış glokom riski ile ilişkili bulunmasıyla yüksek miyopi,
peripapiller atrofi, NTG gibi durumlarda RNFL ölçümü yerine LKK ölçmek daha
yararlı olabilir.
LK hasarını göstermek için kullanılan bir başka parametre olan ALKD, dolaylı olarak
LK nın posteriora kaymasını gösterdiği varsayılarak bizim çalışmamızda ve diğer
çalışmalarda kullanılmıştır.
29
Soa ve ark’nın yaptığı çalışmada psödoeksfoliasyon sendromu olan glokomlu gözlerde
LKK’yı PAAG’u olan kontrol grubuna göre daha ince bulmuş fakat ALKD arasında
anlamlı fark bulamamıştır (p>0.05) (84).
Furnaletto ve ark. santral ve mid-periferal LK nın glokomatöz gözlerde normal gruba
göre daha derin yerleşimli olduğunu söylemişlerdir [79].
Ren ve ark. aynı görme alanı kaybı düzeyinde olan yaşlı glokomlu hastalarda,genç
hastalara göre daha sığ LK olduğunu göstermişlerdir [80].
Seo ve ark LK derinliğinin cinsiyet ve aksiyal uzunluk ile ilişkili olduğunu bulmuş, aynı
kişilerin sağ ve sol gözleri arasında ise fark bulunmamıştır (p>0.05) [81].
Bizim çalışmamızda anterior lamina kribroza derinliği (ALKD), Bruch membranı bitiş
kısımlarını birleştiren hayali çizgiden LK’nın ön sınırına kadar olan kısım olarak
tanımlandı. ALKD glokomu olan grupta (596.9±125.2 μm ) kontrol grubuna göre (
573.9±91.5 μm ) daha derin bulunmasına rağmen bu sonuç istatistiksel açıdan anlamlı
bulunmamıştır.
Çalışmalar kollajenin LK da doğumdan itibaren birikmeye başladığını ve laminer
kalınlığın artan yaşla birlikte arttığını göstermektedir [23, 35-37].
Bizim çalışmamızda yaş ile prelaminer kalınlık ( PLK) arasında negatif korelasyon
mevcuttu. LKK, ALKD de ise yaşla birlikte anlamlı bir değişiklik izlenmedi. PLK,
LKK, ALKD değerleri her iki cinsiyet arasında anlamlı farklılık göstermedi.
Gelecekte EDI MOD OCT ile yapılan LK parametreleri, glokom erken tanı,takip ve
prognozunda belirleyici olabilir.
30
6. SONUÇLAR
1- Glokomlu hasta grubunda GİB değeri ,kontrol grubuna göre anlamlı oranda daha
yüksek bulundu (p<0.05).
2- Glokomlu hasta grubunda lamina kribroza kalınlığı, normal kişilere göre anlamlı
oranda ince bulundu (p<0.05).
3- Glokomlu hasta grubunda , prelaminer kalınlık glokomlu hasta grubunda, kontrol
grubuna göre anlamlı oranda ince bulundu (p<0.05).
4- Anterior lamina kribroza derinliği, glokomu olan grupta kontrol grubuna göre daha
derin bulunmasına rağmen bu sonuç istatistiksel açıdan anlamlı bulunmadı (p>0.05).
5-Prelaminer kalınlık, Lamina kribroza kalınlığı, Anterior lamina kribroza derinliği her
iki cinsiyet arasında anlamlı farklılık göstermedi (p>0.05).
6-Yaş ile prelaminer kalınlık arasında negatif korelasyon mevcuttu. Lamina kribroza
kalınlığı ve anterior lamina kribroza derinliğinde ise yaşla birlikte anlamlı bir değişiklik
izlenmedi (p>0.05).
31
7. KAYNAKLAR
1.
Weinreb, R.N. and P.T. Khaw, Primary open-angle glaucoma. Lancet, 2004.
363(9422): p. 1711-20.
2.
Quigley, H.A. and A.T. Broman, The number of people with glaucoma
worldwide in 2010 and 2020. Br J Ophthalmol, 2006. 90(3): p. 262-7.
3.
Nickells, R.W., et al., Under pressure: cellular and molecular responses during
glaucoma, a common neurodegeneration with axonopathy. Annu Rev Neurosci.
35: p. 153-79.
4.
Burgoyne, C.F., et al., Three-dimensional reconstruction of normal and early
glaucoma monkey optic nerve head connective tissues. Invest Ophthalmol Vis
Sci, 2004. 45(12): p. 4388-99.
5.
Park, S.C., In vivo evaluation of lamina cribrosa deformation in glaucoma. J
Glaucoma. 22 Suppl 5: p. S29-31.
6.
Jonas, J.B., E. Berenshtein, and L. Holbach, Lamina cribrosa thickness and
spatial relationships between intraocular space and cerebrospinal fluid space in
highly myopic eyes. Invest Ophthalmol Vis Sci, 2004. 45(8): p. 2660-5.
7.
E, Y., Glokom. Optik Sinir Başı Muayene Yöntemleri. Vol. 1. 2003. 19-24.
8.
Yannoff M, D.J., Ophthalmology. Second ed. Clinical examination of gloucoma,
ed. D.J. Smith MF. 2004, Mosby.
9.
Jonas, J.B., G.C. Gusek, and G.O. Naumann, Optic disc, cup and neuroretinal
rim size, configuration and correlations in normal eyes. Invest Ophthalmol Vis
Sci, 1988. 29(7): p. 1151-8.
10.
Quigley, H.A., et al., The size and shape of the optic disc in normal human eyes.
Arch Ophthalmol, 1990. 108(1): p. 51-7.
11.
Cibis G, A.R., Ferris FL., American Academy of Ophthalmology. Anatomy of
orbit and adnexia. 1990, San Francisco.
32
12.
Yannoff M, D.J., Ophthalmology. Epidemiology of glaucoma. Vol. 2. 2004.
1314-1417.
13.
society., E.g., Optic nerve head and retinal nerve fiber layer. . Vol. 2nd edition.
2003. 1-16.
14.
Yanoff M, D.J., Ophthalmology. Optic nerve blood flow measurement. Vol.
second edition. 2004. 1470-1475.
15.
Onda, E., et al., Microvasculature of the human optic nerve. Am J Ophthalmol,
1995. 120(1): p. 92-102.
16.
www.e-igr.com. [cited.
17.
Weinreb, R.N., T. Aung, and F.A. Medeiros, The pathophysiology and treatment
of glaucoma: a review. JAMA. 311(18): p. 1901-11.
18.
Kerrigan-Baumrind, L.A., et al., Number of ganglion cells in glaucoma eyes
compared with threshold visual field tests in the same persons. Invest
Ophthalmol Vis Sci, 2000. 41(3): p. 741-8.
19.
Bourne, R.R., et al., Prevalence of glaucoma in Thailand: a population based
survey in Rom Klao District, Bangkok. Br J Ophthalmol, 2003. 87(9): p. 106974.
20.
Racette, L., et al., Primary open-angle glaucoma in blacks: a review. Surv
Ophthalmol, 2003. 48(3): p. 295-313.
21.
Quigley, H.A. and S. Vitale, Models of open-angle glaucoma prevalence and
incidence in the United States. Invest Ophthalmol Vis Sci, 1997. 38(1): p. 83-91.
22.
Yoshida, M., et al., Age-specific prevalence of open-angle glaucoma and its
relationship to refraction among more than 60,000 asymptomatic Japanese
subjects. J Clin Epidemiol, 2001. 54(11): p. 1151-8.
23.
Podos SM, Y.M.e., Textbook of Ophthalmology. Epidemiology of open-angle
glaucoma, ed. W. ST. 1994, Mosby, London. 829-833.
33
24.
Mukesh, B.N., et al., Five-year incidence of open-angle glaucoma: the visual
impairment project. Ophthalmology, 2002. 109(6): p. 1047-51.
25.
BCColin Cook, P.F., Original articleEpidemiology of glaucoma: what's new?
Presented at the annual meeting of the Canadian Ophthalmology Society. 2011.
26.
Stone, E.M., et al., Identification of a gene that causes primary open angle
glaucoma. Science, 1997. 275(5300): p. 668-70.
27.
Society, E.G., Terminology and Guidelines for Glaucoma. . Vol. 2nd Edition.
2003.
28.
Yanoff M, D.J., Primary open-angle glaucoma. Ophthalmology, ed. S.D.
Zimmerman R, Krupin T. Vol. Second Edition. 2004, Mosby. St Louis. 14821487.
29.
Yanoff M, D.J., Ophtalmology. Vol. 2nd edition. 2004, Mosby, London.
30.
Becker B, S.R., Hoskins HD, Kass MA. Becker-Shaffers Diagnosis and Therapy
of the Glaucomas. Vol. 6th Ed. 1989, Mosby, St. Louis
31.
Podos SM, Y.M.e., Epidemiology of open-angle glaucoma. Textbook of
Ophthalmology. , ed. W. ST. 1994, Mosby, London.
32.
Kanski JJ, B.B., Nischal KK, Pearson A., Clinical Ophthalmology. A systematic
approach Vol. 7th ed. 2011, Edinburgh.
33.
Bengisu, Ü., Göz Hastalıkları. 9. Bölüm: Glokom. Vol. 4. Basım 1998.,
İstanbul: Palme Yayıncılık.
34.
Podos SM, Y.M., Textbook of Ophthalmology. Epidemiology of open-angle
glaucoma, ed. W. ST. 1994, Mosby, London.
35.
Yanoff M, D.J., Ophthalmology. Epidemiology of glaucoma, ed. W.R. Frase S.
2007, Mosby, St. Louis.
34
36.
Monemi, S., et al., Identification of a novel adult-onset primary open-angle
glaucoma (POAG) gene on 5q22.1. Hum Mol Genet, 2005. 14(6): p. 725-33.
37.
Kwon, Y.H., et al., Primary open-angle glaucoma. N Engl J Med, 2009.
360(11): p. 1113-24.
38.
Rezaie, T., et al., Adult-onset primary open-angle glaucoma caused by
mutations in optineurin. Science, 2002. 295(5557): p. 1077-9.
39.
Fechtner, R.D. and R.N. Weinreb, Mechanisms of optic nerve damage in
primary open angle glaucoma. Surv Ophthalmol, 1994. 39(1): p. 23-42.
40.
Burgoyne, C.F., et al., The optic nerve head as a biomechanical structure: a new
paradigm for understanding the role of IOP-related stress and strain in the
pathophysiology of glaucomatous optic nerve head damage. Prog Retin Eye
Res, 2005. 24(1): p. 39-73.
41.
Wang, N., et al., Orbital cerebrospinal fluid space in glaucoma: the Beijing
intracranial and intraocular pressure (iCOP) study. Ophthalmology. 119(10): p.
2065-2073 e1.
42.
Ren, R., et al., Cerebrospinal fluid pressure in glaucoma: a prospective study.
Ophthalmology. 117(2): p. 259-66.
43.
Flammer, J., The vascular concept of glaucoma. Surv Ophthalmol, 1994. 38
Suppl: p. S3-6.
44.
Haefliger, I.O., et al., Potential role of nitric oxide and endothelin in the
pathogenesis of glaucoma. Surv Ophthalmol, 1999. 43 Suppl 1: p. S51-8.
45.
Almasieh, M., et al., The molecular basis of retinal ganglion cell death in
glaucoma. Prog Retin Eye Res. 31(2): p. 152-81.
46.
Nickells, R.W., Apoptosis of retinal ganglion cells in glaucoma: an update of
the molecular pathways involved in cell death. Surv Ophthalmol, 1999. 43 Suppl
1: p. S151-61.
35
47.
Boland, M.V., et al., Comparative effectiveness of treatments for open-angle
glaucoma: a systematic review for the U.S. Preventive Services Task Force. Ann
Intern Med. 158(4): p. 271-9.
48.
Ong, L.S., et al., Asymmetry in optic disc parameters: the Blue Mountains Eye
Study. Invest Ophthalmol Vis Sci, 1999. 40(5): p. 849-57.
49.
J, K., Clinical Ophthalmology. A Systematic Approach. Vol. 5th ed. 2003,
Oxford: Butterworth Heinemann.
50.
Fujimoto, J.G., et al., Optical coherence tomography: an emerging technology
for biomedical imaging and optical biopsy. Neoplasia, 2000. 2(1-2): p. 9-25.
51.
Huang, D., et al., Optical coherence tomography. Science, 1991. 254(5035): p.
1178-81.
52.
Izatt, J.A., et al., Micrometer-scale resolution imaging of the anterior eye in vivo
with optical coherence tomography. Arch Ophthalmol, 1994. 112(12): p. 15849.
53.
Sahni, J., et al., Optical coherence tomography in photodynamic therapy for
subfoveal choroidal neovascularisation secondary to age related macular
degeneration: a cross sectional study. Br J Ophthalmol, 2005. 89(3): p. 316-20.
54.
Moutray, T., et al., Relationships between clinical measures of visual function,
fluorescein angiographic and optical coherence tomography features in patients
with subfoveal choroidal neovascularisation. Br J Ophthalmol, 2008. 92(3): p.
361-4.
55.
Huang, D., Y. Li, and S. Radhakrishnan, Optical coherence tomography of the
anterior segment of the eye. Ophthalmol Clin North Am, 2004. 17(1): p. 1-6.
56.
Schuman, J.S., et al., Reproducibility of nerve fiber layer thickness
measurements using optical coherence tomography. Ophthalmology, 1996.
103(11): p. 1889-98.
57.
Bayraktar Ş, T.G., Erken glokom ve glokom şüphesi olgularında optik koherens
36
tomografi ile elde edilen retina sinir lifi kalınlığı ölçümlerinin tekrarlanabilirliği. T Oft,
2000. 30: p. 404- 408.
58.
Schuman, J.S., et al., Comparison of optic nerve head measurements obtained by
optical coherence tomography and confocal scanning laser ophthalmoscopy.
Am J Ophthalmol, 2003. 135(4): p. 504-12.
59.
Zangwill, L.M., et al., Discriminating between normal and glaucomatous eyes
using the Heidelberg Retina Tomograph, GDx Nerve Fiber Analyzer, and
Optical Coherence Tomograph. Arch Ophthalmol, 2001. 119(7): p. 985-93.
60.
Wollstein, G., et al., Optical coherence tomography (OCT) macular and
peripapillary retinal nerve fiber layer measurements and automated visual
fields. Am J Ophthalmol, 2004. 138(2): p. 218-25.
61.
Spaide, R.F., H. Koizumi, and M.C. Pozzoni, Enhanced depth imaging spectraldomain optical coherence tomography. Am J Ophthalmol, 2008. 146(4): p. 496500.
62.
Wong, I.Y., H. Koizumi, and W.W. Lai, Enhanced depth imaging optical
coherence tomography. Ophthalmic Surg Lasers Imaging. 42 Suppl: p. S75-84.
63.
Nadler, Z., et al., Automated lamina cribrosa microstructural segmentation in
optical coherence tomography scans of healthy and glaucomatous eyes. Biomed
Opt Express. 4(11): p. 2596-608.
64.
Quigley, H.A., et al., Optic nerve damage in human glaucoma. II. The site of
injury and susceptibility to damage. Arch Ophthalmol, 1981. 99(4): p. 635-49.
65.
Inoue, R., et al., Three-dimensional high-speed optical coherence tomography
imaging of lamina cribrosa in glaucoma. Ophthalmology, 2009. 116(2): p. 21422.
66.
Strouthidis, N.G., et al., A comparison of optic nerve head morphology viewed
by spectral domain optical coherence tomography and by serial histology.
Invest Ophthalmol Vis Sci. 51(3): p. 1464-74.
37
67.
Tezel, G., K. Trinkaus, and M.B. Wax, Alterations in the morphology of lamina
cribrosa pores in glaucomatous eyes. Br J Ophthalmol, 2004. 88(2): p. 251-6.
68.
Park, S.C., In Vivo Evaluation of Lamina Cribrosa Deformation
in Glaucoma. Journal of Glaucoma, 2013. 22: p. 29-31.
69.
Dexter Leung, M. Dünya Glokom Kongresi Hong Kong 2015. Hong Kong.
70.
You, J.Y., et al., Focal lamina cribrosa defects associated with glaucomatous
rim thinning and acquired pits. JAMA Ophthalmol. 131(3): p. 314-20.
71.
Tatham, A.J., et al., Defects of the lamina cribrosa in eyes with localized retinal
nerve fiber layer loss. Ophthalmology. 121(1): p. 110-8.
72.
Lee, E.J., et al., Recent structural alteration of the peripheral lamina cribrosa
near the location of disc hemorrhage in glaucoma. Invest Ophthalmol Vis Sci.
55(4): p. 2805-15.
73.
Wang, B., et al., In vivo lamina cribrosa micro-architecture in healthy and
glaucomatous eyes as assessed by optical coherence tomography. Invest
Ophthalmol Vis Sci. 54(13): p. 8270-4.
74.
Quigley, H.A., et al., Morphologic changes in the lamina cribrosa correlated
with neural loss in open-angle glaucoma. Am J Ophthalmol, 1983. 95(5): p.
673-91.
75.
Yang, H., et al., Posterior (outward) migration of the lamina cribrosa and early
cupping in monkey experimental glaucoma. Invest Ophthalmol Vis Sci. 52(10):
p. 7109-21.
76.
Park, H.Y., S.H. Jeon, and C.K. Park, Enhanced depth imaging detects lamina
cribrosa thickness differences in normal tension glaucoma and primary openangle glaucoma. Ophthalmology. 119(1): p. 10-20.
77.
Yan, D.B., et al., Deformation of the lamina cribrosa by elevated intraocular
pressure. Br J Ophthalmol, 1994. 78(8): p. 643-8.
38
78.
Jonas, J.B., E. Berenshtein, and L. Holbach, Anatomic relationship between
lamina cribrosa, intraocular space, and cerebrospinal fluid space. Invest
Ophthalmol Vis Sci, 2003. 44(12): p. 5189-95.
79.
Furlanetto, R.L., et al., Posterior displacement of the lamina cribrosa in
glaucoma: in vivo interindividual and intereye comparisons. Invest Ophthalmol
Vis Sci. 54(7): p. 4836-42.
80.
Ren, R., et al., Anterior lamina cribrosa surface depth, age, and visual field
sensitivity in the Portland Progression Project. Invest Ophthalmol Vis Sci.
55(3): p. 1531-9.
81.
Seo, J.H., T.W. Kim, and R.N. Weinreb, Lamina cribrosa depth in healthy eyes.
Invest Ophthalmol Vis Sci. 55(3): p. 1241-51.
39
Download