hızlandırıcıların gelişimi

advertisement
HIZLANDIRICILARIN GELİŞİMİ
1.1 1890-1940 YILLARI ARASI
On dokuzuncu yüzyıl başında fizikçiler Crookes tüpleri ve içinde elektrot bulunan
boşaltılmış cam sistemlerle deneyler yaptılar. Bu elektrotlar arasında yeteri derecede büyük
gerilim uygulandığında elektronlar bir akım meydana getirir. J.J Thomson 1890’da elektronu
keşfi sırasında bir Crookes tüpü kullandı. Röntgen “X” ışınlarını 1896’da bir Crookes tüpü
kullanarak keşfetti. Daha sonra “X” ışınları tüpü Coolidge tarafından kullanılan pratik bir alet
haline getirildi.
Rutherford 1920’deki bir konferansta nükleer fizik araştırmalarında kullanılması için
parçacık hızlandırıcılarının geliştirilmesini önerdi. Atom çekirdeğinin anlaşılmasında daha
ileri gelişmeler için çok daha yüksek enerjili parçacıklara ihtiyaç olduğunu işaret etti. Takip
eden 10 yıl boyunca yüksek voltaj ve çevrimsel hızlandırıcıların her ikisi de kurulmuştu.
Yüksek voltaj üretiminde birçok değişik metodlar geliştirildi. Fakat yüksek voltajda kıvılcım
saçmayacak bir hızlandırıcı tüpün sağlanmasında daima büyük zorluklar olmuştur. Cockcroft
ve Walton, Rutherford’un Cavendish laboratuvarlarında başarılı bir hızlandırıcı tüp
geliştirdiler. Mevcut bir voltaj katlayıcı devreyi kullandılar ve 1932’de ilk nükleer fizik
deneyini yapmak için kullandıkları 300 keV’lik proton hızlandırıcısını geliştirdiler.
Ising ilk çevrimsel hızlandırıcıyı 1925’te sürüklenme tüplü lineer hızlandırıcı olarak
önerdi. Wideroe bu düşünceyi genişletti ve 1928’de çalışan bir lineer hızlandırıcı inşa etti.
Civa iyonlarını radyo frekans (RF) voltajı ile hızlandırdı.
Belki de Wideroe’nin çalışmalarının en önemli sonucu Lawrence’nin siklotronu
düşünmesi için uyarmasıdır. Lawrence ve Livingston 1932’de ilk çalışan siklotronu inşa
ettiler ve siklotronların ilk başarıları 1930’larda Lawrence’in laboratuvarlarında gözlendi.
Lawrence’nin siklotronları ve Van de Graaff tarafından 1931’de düşünülen ve
geliştirilen elektrostatik jeneratörler 1930’lar boyunca nükleer fizik araştırmalarında
kullanıldı. Her ikisi de 15 MeV veya daha küçük enerjilere sınırlandırılmışlardır ve bu
limitlerden daha ileri enerjilere ulaşmaları 1930’lar boyunca yapılan araştırmaların başlıca
konusu olmuştur. Demetler lineer hızlandırıcılarda hareketli dalga olarak düşünüldü ve
geliştirildi. Fakat radyo frekans güç kaynakları kullanışlı hızlandırıcılar yapmak için henüz
uygun hale getirilememişti. Thomas 1938’de AVF siklotronunu önerdi fakat pratikte hemen
uygulanamadı.
1.2 1940- 1970 YILLARI ARASI
Kerst ilk başarılı betatronu 1941’de inşa etti ve ikinci bir 20MeV’lik betatronu ikinci
Dünya Savaşı araya girmeden önce kurdu. Bu model büyük kalıpların özellikle askeri
tankların X ışınları ile testinde kullanmak için büyük mıknatıslar içeriyordu.
Enerjide bir sonraki büyük adım Rusya’da Veksler ve Amerika’da Mc Millan
birbirinden bağımsız olarak sinkrotronu mümkün hale getirmek ve rölativite etkilerini yenmek
için bir siklotrondaki hızlandırıcı voltajın frekans modülasyonuna izin veren faz dengesi
prensibini düşündüklerinde başladı. 1946’da ilk sinkro-siklotron çalıştırıldı ve birkaç sene
içerisinde belli bir sayıda 300 Mev’lik elektron sinkrotronları işleme sokuldu. Bu
hızlandırıcılarla yapılan çalışmalar “” mezonunun özelliklerini öğrenmede oldukça önemli
yer tuttu.
İkinci Dünya Savaşı radar çalışmalarını ve yüksek frekans güç kaynaklarının
gelişmesini uyarmıştır ve bunlar lineer hızlandırıcılarında kullanılmıştır. Yaklaşık 3 GHz
frekanstaki ilerleyen dalga elektron lineer hızlandırıcıları Hansen, Ginzton ve Panofsky
tarafından geliştirilmiştir ve onların işbirliği seneler sonrası 50 GeV’lik Stanford Lineer
Hızlandırıcısının kurulmasına öncülük etmiştir. Alvarez ağır parçacıklar için olan sürüklenme
tüplü hızlandırıcı kabulünü genişletmiş ve fizik, kimya araştırmaları ile sinkrotronlar için
pompalayıcı olarak kullanılan ilk sürükleme tüplü hızlandırıcıları inşa etmiştir.
Çalışmalar 1940’ların sonlarında proton siklotronları inşa etmek için yeniden başladı.
İlk proton siklotronu olan New York Brookhaven’deki 3GeV’lik Cosmotron çalışmaya
1952’de ve California Berkeley’deki 6 GeV ’lik Betatron çalışmaya 1954’de başlamıştır.
İlgiçekici bir durum 1GeV’lik bir proton siklotronunun 1943’de faz kararlılığı prensibinden
bağımsız olarak düşünülmesi ve İngiltere Birimingham’da inşa edilmesidir. Proton
siklotronları ağır mezonların “anti-protonlar ve kozmik ışın deneylerinde gözlenen acayip
parçacıklar” araştırılmasında kullanılmıştır.
Spekülatif tartışmalar 1952’de Courant, Livingston ve Snyder tarafından tartışılan
güçlü odaklama prensibinin kabulü ile yüksek hızlandırıcı enerjisine doğru bir artışı
amaçlamıştır. Daha sonra Christofilos’un 1950’de bağımsız olarak bu prensibi geliştirildiği
gözlendi. Kuvvetli veya değişken gradyentli odaklama parçacıkların daha küçük bir ideal
yörünge civarında osilasyonunu sağlar ve daha ekonomik mıknatıslarla daha sık hale getirir.
Kuvvetli odaklamanın bulunması parçacık hızlandırıcılarında bir teknik fikir ve bilgi
patlamasına neden olmuştur. 1953’de Kitigaki ve White birbirinden bağımsız olarak daha
yüksek kılavuz alanları ve daha ekonomik düzenlemeleri mümkün hale getiren ayrık
fonksiyonlu kuvvetli odaklama sinkrotronu düşünmüşlerdir. 1958’de Collins pompalama,
hızlandırma, tarama ve çıkarma işlemleri için kullanılan ekipmanlara yeterli boşluk sağlayan
ekonomik tasarımları mümkün kılan uzun düz bölmeleri düşünmüştür. Proton siklotronlarıyla
daha yüksek enerjilere ulaşmak mümkün olsa da kuvvetli odaklama prensibi diğer bir çok
yeni düşüncelere bir hız kazandırmıştır. Lineer hızlandırıcılar performans açısından ilk defa
Blewett tarafından düşünülen yörünge boyunca kuvvetli odaklamanın eklenmesiyle büyük bir
gelişme göstermiştir. AVF prensibi aralarında Kolomensky, Ohkawa, Snyder ve Symon’un
bulunduğu birçok kişi tarafından yeniden keşfedilmiştir. 1954 senesinde Kerst tarafından
spiral sektör odaklamasına genişletilmiştir. Kerst daha sonra başarıyla hızlandırılan
demetlerin AVF tasarımının değişik bir çeşidi olan sabit alan değişken gradyent hızlandırıcısı
(FFAG)’ndaki dairesel yörüngelerde hızlandırılabileceğini öne sürdü. Yoğun demetler daha
sonra çarpıştırma deneylerinde kullanıldılar. Patenti 1943’de Wideroe tarafından alınmıştır.
Demet yığılması kullanışlı oranlarda çarpışmalarının başarılması için esastır. Kısaca bundan
daha sonra belli sayıda kişiler (Newton, Lichtenberg, Ross ve bunlardan bağımsız olarak
O’Neill) hızlandırıcıdan ayrı olarak bir depolama halkasının oluşturulmasını önerdi.
Depolama halkası FFAG hızlandırıcısından daha iyi bir demet çarpıştırma sistemi oldu.
Çünkü daha az masraflı ve dedektörler için serbest alan sağlanması mümkün olmaktaydı.
Bu fikirlerin deneysel uygulanması fazla gecikmemiştir. İlk kuvvetli odaklama
elektron sinklotronu Wilson ve ortakları tarafından 1954’te çalıştırılmıştır. Bunu bir çok
elektron siklotronu izlemiştir. FFAG prensibi ve demet yığılımı Kerst ve ortakları tarafından
1950’lerde yayınlanmıştır. İlerleyen dalgalı elektron lineer hızlandırıcıları aynı zamanda
1GeV’lik enerji oranına ulaştılar ve elektron proton saçılması üzerine proton yapısını
aydınlatan bir dizi önemli deneyler yapılmıştır. İlk elektron depolama halkaları 1960’ların ilk
yıllarında kurulmuş ve çalıştırılmıştır. 28 ve 33 GeV’lik iki büyük proton sinkrotronu sırasıyla
CERN ve Brookhaven laboratuarlarında inşa edilmiştir. Yeni parçacıkların keşfi, bunların
anlaşılması ve bunların üzerinde yapılan fiziksel düzenlemelerin başlamasıyla bu
hızlandırıcılar yüksek enerji parçacık fiziğindeki büyük gelişmelerin meydana geldiği
kuruluşlar olmuşlardır. Elektron sinkrotronları ve özellikle 1966’da 20 GeV’e ulaşan Stanford
lineer hızlandırıcısı bu anlayışla inşa edilmişlerdir.
1960’ların sonlarında ilk büyük proton depolama halkası olan ISR CERN’ de kuruldu.
Her biri 28 GeV olan proton demetlerini depolandı. 1500 GeV’lik enerjinin üstündeki sabit
hedefli bir hızlandırıcıya denkti.
Kuvvetli odaklamalı sinkrotronlarda ikinci nesilde 1960’ ların sonlarında inşa
edilmeye başlandı. Bunlar daha etkili ayrık fonksiyonlu mıknatıs sistemi ile uzun ve düzgün
kısımları birleştirdi. 400 GeV’e ulaşan bir proton sinkrotronu Illinois’ teki yeni
FERMILAB’da 1972’de tamamlandı. Daha sonra benzer bir sinkrotron CERN’ de inşa
edilmiştir. Bu çalışmalar yeni demet ayırma metotlarını birleştirdi ve her biri aynı anda birçok
hedefe ve bir düzine kadar büyük deneye demet sağlayabildi. Bu çalışmalar renk-dinamiğin
ve elektro-zayıf teorinin gelişmesine ve doğanın işleyişindeki temelleri anlamamıza büyük
katkılar sağlamıştır. .
1.3 1970-2000 YILLARI ARASI
Önemli deneysel kanıt, ikinci demet olarak pozitronların kullanıldığını ve ilk olarak
1972’ de Stanford’ ta kurulan her bir demetin 3 GeV’e ulaştığı elektron depolama halkaları
ile sağlanmıştır. Elektron-pozitron depolama halkaları şu anda 30 GeV’e ulaşmıştır. Proton
sinkrotronlarında olduğu gibi elektron-pozitron depolama halkaları hızla geliştirilmiştir.
Sinkrotron ışımasından kayıp enerjiyi tekrar yerine koymak için yapılan radyo
frekans
sistemleri elektron depolama halkalarında kullanılmaya başlamıştır. Sinkrotron ışımalarından
kaynaklanan kayıp enerjiyi tekrar yerine koymak için yapılan radyo frekans sistemleri
elektron depolama halkalarının düzenlenmesi ve fiyatında önemli bir faktördür. Fakat aynı
zamanda sinkrotron ışınımı çarpışan demet etkileşim oranını artırmada ve demet boyunu
küçültmede etkili bir yol olmuştur. Gerçekte sinkrotron ışınımı atomik fizikte ve malzeme
bilimi araştırmalarındaki kullanımında değerli bir deneysel araç haline gelmiştir. Bu yüzden
belirli sayıda tek demetli elektron halkaları bu amaç için inşa edilmiştir.
İki büyük proton sinkrotronu oldukça değişik doğrultularda geliştirilmiştir.
Fermilab’ta süperiletken mıknatıslar 400 GeV’lik hızlandırıcı tüneline yerleştirilmiş ve enerji
1983’de 800 GeV’e ulaşmıştır. CERN sinkrotronu Van de Moor tarafından bulunan yeni bir
demet soğutma tekniğini kullanarak anti-protonları toplayarak küçük bir halkanın
eklenmesiyle bir proton, anti-proton depolama halkasına dönüştürülmüştür. W ve Z
parçacıklarının 1983’de keşfiyle sonuçlandırılan demet çarpıştırma deneyleri burada
gerçekleştirilmiştir. Bu parçacıklar 100 GeV’e yakın durgun enerjiye sahiptir ve 1 TeV’lik
sabit hedefli proton hızlandırıcısı kullanılsa bile üretilemezler.
Bu hızlandırıcıların veya depolama halkalarının görülmeye değer başarıları bir çok
özelliğin geliştirilmesine izin vermiştir. İlk olarak demet başına 50 GeV ve son olarak
100GeV’ e ulaşan bir elektron-pozitron halkası (LEP) CERN’ de inşa edilmiştir ve 12 yıl süre
ile deneyler yapılmıştır. Halka şekilli ilk elektron-proton çarpıştırıcısı HERA ismiyle DESYHamburg’ta
inşa edilmiştir. Bir proton-antiproton halkasına dönüştürülebilen 3TeV’lik
proton sinkrotronu ise Rusya’ da inşa edilmiştir. Bir tek geçişli demet çarpıştırma sistemi
olan SLC Stanford’ da inşa edilmiştir. Burada iki demet lineer bir sistemde sadece bir kere
çarpışmaktadır. Hızlandırıcı dairesel tasarımlı değildir. (Şekil 2.2) Elde edilen olay sayıları
çok küçük demet boyutları ile (böylece yoğunluk artacaktır) ve çok yüksek tekrarlama
oranlarıyla başarılabilmiştir. Demet başına 20 TeV’ lik bir proton-proton çarpıştırıcısı olan
SSC’ nin Amerika’ da düzenleme çalışmaları devam etmektedir. Parçacık hızlandırıcılarının
enerjilerindeki tarihi gelişim Şekil 1.1’ de verilmiştir. Burada her yeni türdeki hızlandırıcı
gelişiminin bir enerji artışına neden olduğu görülmektedir. Her bir hızlandırıcı tipi ileride bir
diğeriyle yer değiştirmektedir.
Şekil 1.1 Livingston eğrisi
1.4 HIZLANDIRICILARIN GELECEĞİ
Tarihsel gelişimde tartışıldığı gibi hızlandırıcı kapasitelerinde dikkat çekici ilerlemeler
başlamıştır. Bilim, tıp ve endüstrideki uygulamalarında bu gelişmeler maksimum enerji
kapasitesini 50 sene içerisinde 10 milyondan fazla bir çarpanla ve demet akım kapasitesini de
aynı büyüklükteki bir çarpanla arttırmıştır. Hızlandırılan atomik parçacıkların çeşidi artmış,
parçacık hızlandırma işleminin maliyeti düşürülmüştür. Bu gelişmeler bir çok amacın
birleşimiyle ortaya çıkmıştır. Var olan yeni metotlara yeni hızlandırma metotlarının
tasarlanarak eklenmiş ve teknolojik gelişmeler sürekli olarak devam etmiştir.
Temel bilimsel araştırmalar için olan hızlandırıcılardaki gelişmeler birim demet
enerjisi başına düşen maliyeti azaltmıştır. Tıpta kullanılan hızlandırıcılardaki gelişmeler
hızlandırılabilen parçacıkların çeşidinin artması, demetlerin kontrolündeki kesinlik ile
cihazların maliyeti ve sağlamlığı üzerine odaklanmıştır. Endüstriyel uygulamalar sürekli
olarak hızlandırıcı maliyetindeki düşüş üzerine, demet akımı ve hızlandırılan parçacıkların
çeşidinin artırılması üzerine ve artan taşınabilirlik ile küçültme işlemi üzerine genişletmiştir.
Hızlandırıcılar konusundaki tecrübe artışına karşın gelişme oranı sabit kalmıştır. Bütün
hızlandırıcı uygulamalarına karşı bu gelişmeler meydana gelirken en dramatik gelişmeler
temel bilimler için kullanılan hızlandırıcılarda meydana gelmiştir. Bu alanda beklenen
gelişmeler burada vurgulanmıştır. Bu gelişmeleri var olan hızlandırıcı tiplerindeki gelişmeler
ile yeni ve geliştirilmiş hızlandırıcı metotları olarak sınıflandırabiliriz.
Varolan metodların gelişimi metodun fiziğinin derinlemesine anlaşılmasında ve
hızlandırıcıların tasarlanmasındaki ve kurulmasındaki yeni ve geliştirilmiş materyal ve
tekniklerden ileri gelir. Dairesel hızlandırıcılarda ve mikrodalga linaklarda (lineer
hızlandırıcı) önemli gelişmeler gözlenmektedir.
1.4.1 Dairesel Hızlandırıcılar
Proton demetlerini demet başına 100 TeV veya daha fazla değerlere çıkarıp
çarpıştırarak yapılacak temel parçacık fiziği araştırmaları büyük olasılıkla sinkrotron prensibi
esas olarak yapılmış dairesel hızlandırıcılar olacaktır. Lineer olmayan parçacık dinamiği ve
yoğun demetlerdeki problemlerin çözümü konusunda devam eden gelişmeler daha yoğun
demetler hızlandırılırken daha küçük ve ekonomik mıknatıslar ile demet kanallarının
kullanımını gündeme getirecektir. Şu anda kullanılması mümkün olan süper iletken
malzemeler çevresi 90 km olan, malzemelerin 15T’ya kadar çalışabilecek hızlandırıcıların
yapımını mümkün kılmaktadır. Böyle mıknatıslarla çevresi 190 km olan 100 TeV’lik bir
hızlandırıcı mümkündür. Soğutma teknolojilerinde ve elektronik kontrollerdeki beklenen
gelişmelerle, bu türden bir hızlandırıcıyı birkaç insanla şu anda var olan araştırma hızlandırıcı
kompleksleriyle yaklaşık olarak aynı güçte çalıştırmak mümkün olacaktır.
Temel fiziksel, biyolojik ve kimyasal araştırmalar için sinkrotron ışınımı üreten
dairesel hızlandırıcılarda bu hızlandırıcıların temel fiziğinin ve uyumlu radyasyon üretim
mekanizmalarının anlaşılmasıyla önemli ölçüde gelişecektir. Bu tür makinelerin gelecek nesli
çevresi yaklaşık 1km, ışınım gücünü araştırma amaçları için yükseltilebilen salındırıcı ve
wiggler adındaki özel magnetlerle donatılmış şekilde olacaktır. Işınımın dalga boyu dar bir
bant içinde yoğunlaştırılmış ve ayarlanabilir olacaktır. Geniş bir kullanıma izin verecek
şekilde akı ve parlaklığı arttırılabilecektir.
1.4.2 Mikrodalga Lineer Hızlandırıcıları
Dairesel bir hızlandırıcı içerisinde hapsedilmiş elektronlar tarafından yayınlanan
yoğun sinkrotron ışınımı yüzünden 100 GeV’ in üzerindeki enerjilerdeki elektronlarla yapılan
temel parçacık fiziği araştırması büyük olasılıkla linaklar tarafından üretilen demetlerin
çarpıştırılmasıyla gerçekleştirilecektir. Demet başına 1 TeV’ lik değerlere kadar çıkabilecek
genişletilmiş akım microdalga linak teknolojisinin mümkün olabileceği şimdiden gösterebilir.
Bu türden bir çarpıştırıcıda iki tane 10 km.’lik linak kullanılır. Hızlandırıcı dalga kılavuzları,
demete daha iyi enerji transferi için metre başına yaklaşık 100 MeV civarında etkin
hızlandırıcı alanlar sağlarken, demet ortak etkilerinin anlaşılmasıyla ve yoğun demetlerin
hızlandırma işlemlerinin anlaşılması ile daha da gelişecektir. Bu tür gradyentler daha önce
laboratuvarda üretilmiştir ancak şimdi bunlara getirilen önemli ekleme ile yüksek verimli
güce ve birkaç yüz MW’ lık tepe pulsuna sahip mikrodalga güç kaynakları olmalıdır.
“Gecikmeli bir lazer aydınlatmalı elektron demeti üzerine dayandırılmış bir
mikrodalga jeneratörü” bu tür başarıların ilk işaretlerini verir. Henüz geliştirilmekte olan
ilerlenmiş olmamasına rağmen süper iletken mikrodalga linakları uzun atmalar veya sürekli
demetler gerektiren uygulamalardaki araştırmalarda geleceğin rolünü onaylamaktadır. Düşük
enerji nükleer fizikçilerin araştırmaları için yapılan bu tür makineler şu anda çalışmaktadır ve
bir orta enerji makinesi inşa edilmektedir.
1.4.3 Yeni ve Geliştirilmiş Hızlandırma Metodları
Özel amaçlar için dairesel hızlandırıcılar bir çok seneden beri kullanılmıyor olmasına
rağmen bütün yüklü parçacıkların eğri yörünge boyunca konu edildiği ayrık sinkrotron ışınmı
bazı enerjilerde dairesel hızlandırıcıların birkaç çeşidinin yeterliliğini sınırlandırır. Böylece
lineer hızlandırıcılar üzerinde önemli bir gelişme bekleyebiliriz. Bu türden cihazların hepsinde
hızlandırılan parçacıklar enerjilerini elektromagnetik dalganın bazı değerlerinde kazanırlar.
Kullanışlı olması için dalga parçacığın hızına çok yakın hızla hareket etmelidir. Parçacığın
istenen hareket doğrultusunda önemli bir elektrik alan bileşenine sahip olmalıdır. Değişik
potansiyel hızlandırıcı çeşitleri hızlandırıcı elektromagnetik dalganın yaratılma hızının kontrol
edilme yöntemlerine göre ayırt edilirler. Prensipte hızlandırıcı için gerekli koşullar serbest
uzayda herhangi bir materyal cinsinden uzakta, uzayda özel olarak düzenlenmiş iletken ve
dielektrot düzeneklerinin yanında veya bazı materyal ortamlarda düzenlenebilir.
Serbest uzayda sadece düzlem elektromagnetik alanlar mevcuttur. Bu dalgalarda
elektrik ve magnetik alanlar dalga hızına diktir. Tek frekanslı bir düzlem dalga yüklü bir
parçacığın sürekli hızlandırılması için yeterlidir. Değişik frekanslarda iki dalga kullanılırsa
sürekli hızlandırma başarılabilir. Dalganın birisi parçacığa önemsiz derecede eğri bir yörünge
sağlar. Böylece hızı ikinci dalganın hızlandırma alanına paralel bir bileşene sahip olur. Bu ters
elektron lazeridir. Yörünge hafifçe büküldüğünde sinkrotron ışınımı tarafından maksimum
enerjiyle sınırlandırılır. Henüz bu tür hızlandırıcılar çalıştırılmamış olmasın rağmen 300 GeV’
lik enerjilere sahip elektronların elde edilebileceği tahmin edilmektedir. Tasarlandığı şekliyle
proton veya ağır parçacıklar için kullanışlı bir hızlandırıcı olmayacaktır. İletkenlerin değişik
düzenlenmeleri ışık hızına yakın hızdaki boyuna elektro magnetik dalgaların desteklenmesi
için tertip edilmiştir. Klasik mikro dalga linakı buna bir örnektir. Bu türden bir cihazın daha
kısa dalga boylarında çalıştırılmasıyla daha yüksek hızlandırıcı alanların destekleneceğine
inanılmaktadır. 1cm veya dalga az dalga boyu uzunluklarında serbest elektron hızının elektro
magnetik dalga sürücü kaynağı olarak kullanılabilir ve yüksek değiştirme verimi için bir
potansiyele sahip olduğuna inanılmaktadır. Lazerin düşük enerji yüksek akım demeti
hızlandırılan düşük akım yüksek enerji demetine çok yakın ve paralel olabilir. Böylece
çiftlenim kayıpları önemsenmez. Bu görüş iki demet hızlandırıcısı olarak isimlendirilir. Bir
serbest elektron lazeri daha çok 100 MW tepe güç değerinde ve 1 cm’ de çalıştırılmıştır.
Dalga tipini ve hızını kontrol etmek için iletken düzenekler kullanan bütün hızlandırıcıların
maksimum hızlandırma alan kapasitesi iletken malzemeye verilen zarar ile sınırlandırılır. Bu
ana limiti önlemenin mümkün bir yolu her atma için ayrı bir düzenek kullanmaktadır. Böylece
zararın konumuzla ilgisi kalmaz. Sıvı damlacıkları üzerinde bir plazma meydana getirerek
iletimlerinin sağlanması ile uygun bir periyodik sıranın oluşturulması olasılığı önerilmiştir.
Bir magnetik dalga kaynağı olarak lazerden mümkün olabilen en büyük tepe güç değerini
avantajını elde etmek için damlacıklar mikroskobik boyutta olmalıdır. Bu türden bir
hızlandırıcı inşa edilmemiştir. Metre başına birkaç yüz milyon voltluk hızlandırıcı alanlar
mümkün olmaktadır.
Yukarıda tartışılan hızlandırıcılar harmonik güç kaynakları tarafından sürülmektedir.
Geniş frekans bandına sahip iletken kontrollü hızlandırıcı ve uyarı alan dönüşümlü
hızlandırıcı önerilmektedir. İki demet hızlandırıcısındaki görüşlere benzer olarak ışık hızına
yakın hızda simetri eksenleri boyunca yayılan halka serilerini kapsayan yüksek akım, düşük
enerji demetli bir enerji kaynağı olarak çalışır. Bu halkalar boyunca taşınan enerji bir enerji
atması olarak iletken silindirin bir kenarında biriktirilir. Bu enerji atması sıkıştırıldığı için
silindirin merkezine doğru yayılır. Merkezdeki elde edilen en son yüksek alan daha sonra
alçak akım yüksek enerji demetini hızlandırmak için kullanılır. Hızlandırıcı alanların 200
MV/m olası beklenmektedir. Protipleri inşaat halindedir. Gaz plazma veya yüklü parçacık
demetleri gibi ortamlarda elektro magnetik dalgalar boş uzayda olduğundan daha yavaş
yayılır. Bunlardan birisi değişik yollarla sürekli hızlandırma işlemini başarılması için
kullanılır. En ilgi çekici olan vuru-dalga hızlandırıcılarıdır. Bu alette birbirine çok yakın
frekanslı iki süper pozisyonlu lazer demeti koaksiyel olarak ve hızlandırılacak olan parçacık
demetinin önünde hareket ederler. İki lazer frekansının farkı tam olarak plazma frekansına
eşitse lazer atmaları plazmayı bir ipteki boncuklar gibi aralarında boşluk olacak şekilde yoğun
yığınlar halinde lazer atmalarının yörüngesi boyunca rezonans meydana getirecek şekilde
organize eder. Bu yük yığınlarından sonra sonuçlanan elektrik alanları metre başına birkaç
GV(Gigavolt) olacak kadar büyük hesaplanmıştır. Vurucu dalgaların varlığı parçacıkları
hızlandırma kapasiteleri deneysel olarak anlaşıldığında yayımlanmıştır. Beklenen çok büyük
alanları meydana getirmek için ihtiyaç duyulan uygun lazerlerle plazma parametreleri henüz
başarılmamıştır. Hızlandırıcı gelişimindeki ilerlemeler bu çalışmaları sonuçlandıracaktır. Bu
yaklaşımlardan her hangi birisi geleceğin hızlandırıcılarının önünün açılmasını sağlayacaktır.
1.4.4 Hızlandırıcıların Sayısal Dağılımı
2000 yılı itibariyle dünyadaki toplam hızlandırıcı sayısı 15000 civarındadır. bunlardan
yaklaşık 110 adedi büyük çaplı ve parçacık fiziği ilgili deneylerin çalışıldığı ve
hızlandırılmaya dayalı teknolojilerin geliştirildiği laboraruvarlardır. (CERN, FNAL, DESY,
KEK vb. gibi)
Çizelge 1.1 Dünyadaki hızlandırıcıların kategorik dağılımı
KATEGORİ
SAYISI
İyon aşılanması ve yüzey modifikasyonu
7000
Endüstriyel amaçlar
1500
Nükleer olmayan araştırmalar
1000
Radyoterapi
5000
Tıbbi izotop üretiminde
200
Hadronterapide
20
Sinkrotron ışınımı kaynağı olarak
70
Parçacık fiziği ve nükleer fizik
110
araştırmalarında
TOPLAM
1.4.5 Hızlandırıcıların Soy Ağacı
15000
Download